Yalova Altınova; İl merkezine 27 km uzaklıktadır. E-5 karayolu üzerindedir. Bursa ve Kocaeli illerine ulaşım bu yoldan sağlanmaktadır. İstanbul ulaşımı, Topçuhisar-Eskihisar feribot hattından yapılmaktadır.
TARİHİ
Altınova, 1929 yılında Bulgaristan Rusçuk şehrinden göç eden 40 aile tarafından Altunizade Çiftliğinin satın alınmasıyla kurulmuştur. 1930 yılında burası, Karamürsel ilçesine ait bir köy statüsü kazanmıştır. 1987 yılında ise Belediye olmuştur. 1995 yılında Yalova iline bağlı bir ilçe olmuştur.
GENEL
İzmit körfezinin en dar yerindedir. E-5 karayolu ile antik hac ve ticaret yolu yani ipek yolunun kesiştiği yerdedir. Sahil kenarında denize sıfır konumda kurulmuştur. Son derece verimli topraklara sahiptir. En önemli akarsu Yalakdere’dir. Altınova ve çevresinde, Karadeniz ve Akdeniz arasındaki bir geçiş sahası halinde, farklı iklim özelliklerine sahiptir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçer. Ülkemizde üretilen dış mekan ve süs bitkilerinin yüzde 60’a yakın kısmı Altınova ilçesi sınırları içinde üretilmektedir.
TERSANELER
Altınova denilince ilk olarak akla tersaneler gelir. Çünkü bölgede bulunan 29 tane tersanede binlerce kişi çalışmaktadır. Bu tersaneler, 2004 yılında, Hersek bölgesindeki deniz doldurularak oluşturulan alanda (300 metre genişlik ve 4.5 km uzunluğunda) kurulmuştur. Tuzla’da bulunan tersaneler, buraya taşınmış ve taşınmaya devam etmektedir. Türkiye’nin gemi ve yat sektöründeki ihracatının yaklaşık yarısı buradan yapılıyor.
ALTINOVA MESLEK YÜKSEKOKULU
Yalova Üniversitesine bağlıdır. Altınova Meslek Yüksekokulu: sanayi ve yerel yönetim işbirliği çerçevesinde, il ve bölgedeki imalat sektörü başta olmak üzere, iş dünyasının talep ettiği yeterliliklere sahip nitelikli bireyler yetiştirmek vizyonu ile kurulmuştur.
GEZİLECEK YERLER
HELENAPOLİS
Hersek civarındadır. Körfez köprüsünün tam altındadır. Kent, Bizans imparatoru Constantinus tarafından kurulmuş ve annesi Helena’nın ismine atfen “Helenapolis” ismi verilmiştir. Ancak kentin ismiyle ilgili başka bir varsayım daha bulunmaktadır. Helenopolis gerçekte Luwi dilinden gelme “Elena” adının yani “Ela-na” “Boğaz-sal”, “Geçit-sal” adıdır. Helen dilinde Polis, kent sözcüğünden türetilmiştir. Dolayısı ile şehrin ismi “Boğaz/Geçit kenti” anlamına gelmektedir. Çünkü Bizans öncesinde bu bölgenin geçiş yeri olarak kullanıldığı biliniyor ve bu açıklama coğrafi konuma uyuyor. Doğu Roma İmparatorluğunun merkezi Costantinopolis olduktan sonra, imparator Iustinianos devrinde, İstanbul’a sadece 100 km uzaklıktaki Helenopolis şehri, İstanbul-İznik yolu üzerinde bulunduğu için önem kazanmıştır. Kent, döneminin büyük metropol kentlerinden biridir. Ancak kent halen toprak altındadır, herhangi bir resmi kazı çalışması yapılmamıştır.
ÇOBANKALE-KOYUN HİSAR
Çobankale stratejik bir konumdadır. Çünkü, gerek Roma, Bizans ve Selçuklu ve gerekse Osmanlı dönemlerinde, İstanbul’dan başlayıp Anadolu içlerine giden en önemli yolun hemen kenarında ve yolu kontrol eder hakim bir konumdadır. Yalakdere denen vadideki yolu kontrol eden Çobankale, tarihte Bizans ve Osmanlı arasında yapılan “Bafeus Savaşı” (1302) na tanıklık etmişti. Osmanlılar bu savaştan sonra aşiret olmaktan çıkarak kendisine katılanlarla birlikte, hızla devlet düzenine geçmiştir. Çobankale: Yalova-Altınova ilçesi, Karadere köyü, Çobankale mahallesi, Yalakdere vadisi üzerinde, Hersek’e yaklaşık 7 km uzaklıkta, Soğuksu köyünün 2 km güneyindedir.
Kale 150 metre rakımlı bir tepede kuruludur. Ölçüleri 180 x 120 metredir. İlk olarak kim tarafından inşa edildiği bilinmiyor. Ancak Cenevizliler tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Hatta Clive Foss (İngiliz Arkeoloji Enstitüsü Araştırmacı kuruluşu) tarafından, İmparator Alexius tarafından 1087 yılında yapıldığı öne sürülmektedir. Öte yandan, kalenin isminin anlamının “Çobanların buraya sürülerini dinlendirmek için geldiklerinden buraya Çobankale ismi verildiği” söylenmektedir. Yapım tarihi olarak ise 11-14’ncü yüzyıllar arası tarihlenmektedir. Kalede herhangi bir resmi araştırma ve kazı yapılmamıştır.
DİLBURNU DENİZ FENERİ MÜZESİ
Hersek köyündedir. Yığma tuğla örgülü, kagir yapılı ve tek katlıdır. 1863 yılında Fransızlar tarafından inşa edilmiştir. Ancak günümüze kadar birkaç defa yıkılıp yeniden yapılmıştır. Yerden 9 metre yüksekliktedir.
Deniz feneri ve müzesinin mülkiyeti Kıyı Emniyet Müdürlüğüne aittir. Müzede: binanın mimari tarihi, deniz fenerlerinin çalışma prensipleri, fener çalışanlarının gündelik yaşam hikayeleri vardır. Bunlar: grafik anlatımlar, objeler ve interaktif uygulamalarla desteklenerek ziyaretçileri sunulmaktadır.
DİLBURNU SU ALTI KALINTILARI
Hersek köyündedir. Helenepolis (Hersek) ile Lybissa (Dilovası) arasındaki ulaşım için yapılmış iskele veya deniz feneri kalıntısıdır. Kalıntılarda Horasan harcı izleri görülür, başkaca bir iz yoktur.
GEYİKDERE
İlçenin en yüksek tepelerindedir. Bu yüzden güzel manzaraya sahiptir. Çam ağaçlarıyla çevrilidir. Burada kuş sesleri arasında, İzmit körfezinin manzarasını seyredebilirsiniz. Piknik alanları bulunuyor. Dağ ve doğa yürüyüşü yapabilirsiniz.
HERSEK LAGUN GÖLÜ
Hersek köyünün doğusundadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Darülcaze Vakfı mülkiyetindedir. 1994 Uluslararası Ramsar (Sulak alanların korunması) sözleşmesiyle belirlenen sulak alan tanımlamasına uyar. Ender bulunan bir jeomorfolojik oluşum gösterir.
Su bitkileri, kuş ve balık türleri bakımından önem verilerek 1’nci derece Doğal Sit alanı ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Burada, Manyas Kuş Cenneti gibi, 1000 farklı kuş türü barınmaktadır. Göçmen kuşların geçiş güzergahındadır. Göl ve çevresinde: mesire yeri, kamp alanları ve halka açık sosyal tesisler bulunmaktadır.
KUŞ GÖZLEM KULESİ
Kuş gözlem kulesinde ziyaretçiler, dürbünlerle tüm alanı gözlemleyebilirler. 16 metre yüksekliğindeki kule, Hersek Lagününün tamamına hakimdir. Kuş gözlem kulesinin bulunduğu yerde, ayrıca 2 katlı Doğa Tanıtım ve Eğitim Merkezi bulunuyor. Eğitim merkezinde: küçük bir eğitim salonu, güvenlik odası, tuvaletler bulunmaktadır. Eğitim merkezini ziyaret edenlere: eğitimli personel tarafından Hersek Lagünü ve kuş türleri hakkında bilgiler verilir.
DEĞİRMEN
Subaşı köyü, Zeytinlik Mevkiindedir. Kalıntıların çevresindeki parseller, genellikle zeytinlik olarak kullanılmaktadır. Kalıntılardan anlaşıldığına göre, söz konusu değirmen: un değirmenidir ve sadece temizlenen bölgedeki kalıntılardan oluşmadığı anlaşılmaktadır. Değirmenin güney arka kısmında muhtemelen un değirmenine su taşımak için kullanılan, su arkı bulunur.
Su değirmenine göre, daha yüksekte bulunan bu arkın, un değirmenine bağlantısı bir çeşit metal veya ahşap boruyla sağlanmıştır. Değirmen: doğu-batı doğrultusunda, enine dikdörtgen planlıdır. Yapımında taş ve tuğla malzeme birlikte kullanılmıştır. Üstü kiremit örtülüdür. Dar kenarı 6-7 metre, uzun kenarı ise 12-13 metredir. Mevcut kalıntılardan ne olarak anlaşılmasa da, yapının girişi doğu veya kuzey cephedendir. Ahşap bir kapıdan girilir. Halen ahır ve samanlık olarak kullanılmaktadır.
HERSEKZADE AHMET PAŞA CAMİİ
İzmit körfezi kıyısında, Karamürsel ve Yalova arasındadır. Cami, aslında küçük bir külliyeye aittir. Evliya Çelebinin bu külliyeye ait olduğunu bildirdiği: mektep, medrese ve handan iz kalmamıştır. İmaret bugün temel seviyesine kadar yıkılmıştır, hamamı ise ayakta ama harap vaziyettedir.
Sultan II. Beyazıt ve I. Selim dönemi vezirlerinden Hersekzade Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Vakfiyesi Aralık 1511 tarihlidir. İnşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Evliya Çelebi Eylül 1648 yılında uğradığı Hersek kasabasında, Ahmet Paşa’nın gaza malıyla 700 hanelik bir yerleşim yeri kurulduğunu yazar. Cami, 22 Mayıs 1766 tarihindeki İstanbul depreminde harap olmuştur.
Bu felaketten 8 yıl sonra, Kemankeş İsmail Ağa tarafından tamir ettirilmiştir. Kitabesinde tamir tarihi 1773 yılı yazılıdır. Ardından yine 1965 yılına kadar harabe halinde olan cami, Vakıflar idaresi tarafından restore edilmiştir. Cami, dıştan 16 x 16 metre ölçülerindedir. Kare planlıdır, kesme taştan yapılmıştır. Mermerden yapılan mihrap ve minber, ilk yapıdan kalan orijinal unsurlardır. Minare, kesme taştan yapılmıştır. Bodur gövdesi ve kavisli profilli şerefe çıkması ile 1773 yılındaki tamirde yapılmıştır.
HERSEKZADE AHMET PAŞA HAMAMI
Hersek köyündedir. Harap durumda küçük bir hamamdır. Hamam, aynı ismi taşıyan caminin güneydoğusundadır. Ana kapı doğudadır. Giriş uzun dikdörtgen bir soğukluk bölümüne açılır. Buradan kuzeydeki kubbeli mekana geçilir. Yapının sıvaları oldukça çok tahrip olmuştur. Çevresinde defineciler tarafından çukurlar kazılmıştır. Güneydeki kubbeli bölümün arkasındaki ateşlik kısmı tamamen tahrip olmuştur.
ACIÇEŞME BİZANS DÖNEMİ KALINTILARI
İlçe merkezine bağlı Tavşanlı köyü Acı Çeşme mevkiindedir. Yapılan kazılarda ortaya çıkarılanlar arasında bir Bazilika vardır. Bazilika: doğu-batı doğrultusunda ve 3 neflidir. Yapının beden duvarları belirgin olup 90 cm kalınlığındadır. Ancak kuzey beden duvarlarından sadece birkaç sıra taş örgü kalmıştır. Buna rağmen, narteks, güney nef ve apsis duvarları korunmuştur. Kilisenin taban döşemesi fazlaca tahrip olmuştur. Yer yer ufak mermer plakalardan oluşan taban döşemesine rastlanır. Kilise doğu-batı yönünde 20 metre, kuzey güney yönünde 11 metredir.
KAGİR EV
İlk anda pek anlamsız geliyor ama, önemli bir özelliği vardır. Köşkün bulunduğu alanda, şu anda sadece zemin katına ait buluntular görülüyor. Göl Beyi Refik Arslan Bey, burada Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ağırlamıştır. Yığma olarak inşa edilen yapının üst katı ve çatı katına ait bilgiler yoktur. Oldukça harap durumdadır.
Yalova şehir merkezi ve gezilecek yerlerin tanıtımı yazım için.
bence çok güzel altınova
bilgisi de.ne güzel bilgisi etkiledi.