Kırım yarımadasının hemen ucunda, Karadeniz’in kıyısındadır. Ukrayna ülkesinin, en güney ucundaki şehri.
Tam bir sayfiye yeri. Deniz kıyısında: kumsallar, birçok iskele ve denize girenler ve yeşil örtünün hakim olduğu bir şehir. Ama, tabii buraya giden ziyaretçiler için: burada, herhangi bir tarihi kalıntı görme şansı yok. Peki, yalnız yeşil doğa örtüsü mü, insanları buraya çeken. Elbette hayır? İnsanları buraya çeken başlıca özellik: seks turizmi. Buraya, yılda, yaklaşık 6000 turist geliyormuş. Gelenler arasında: Almanlar, birinci, Türkler ise ikinci sırayı alıyorlar.
ULAŞIM
İstanbul-Yalta arasındaki ulaşımda, Yalta’ya doğrudan iniş yok. Kırım’ın başkenti Simferopol üzerinden, bu şehre ulaşmak mümkün. İstanbul’dan uçağa bindiğinizde, yaklaşık 1.5 saatlik bir uçak yolculuğu yapmanız gerekiyor.
Arada, yaklaşık 140 km. lik bir yol var. Yol, yaklaşık 90 dakika sürüyor. Bu yol: dünyanın en uzun troleybüs hattına sahip. Yine bu yol üzerinde: binlerce kulübe var. Bu küçük kulübelerin, başlangıçta ne olduğunu anlamak pek mümkün değil. Ama: yaptığım incelemeye göre: Ukrayna hükümeti, üzerinde ev bulunan toprakları, ev sahibine vermeye karar vermiş. Bunun üzerine, bütün millet, bu çok küçük kulübeleri ( hepsi yaklaşık 10 metre kare civarında) paldır-küldür inşa etmişler. Şimdi: bu küçük kulübelerden, binlerce var ve ilk anda, gerçekten bunların ne olduğunu anlamak mümkün değil. Evet, yöre insanı, hükümetin kararı üzerine, bu kulübeleri inşa etmişler.
VİZE-ÜLKEYE GİRİŞ
Ukrayna ülkesine girerken vize istenmiyor. Yanınızda sadece pasaport veya nüfus cüzdanı (yeni olmalı) bulunması yeterlidir. Bir de yurt dışı çıkış harcı (50 TL.) ödeyerek çıkış ve giriş yapabilirsiniz. Ayrıca: girişte form doldurmanız gerekiyor. Bu küçük bir form ile giriş-çıkış yapılıyor. Bunun yanında: yanınızda, yiyecek maddesi sokmanız mümkün değil.
GENEL
Yalta: Kırım Özerk Cumhuriyetinin güney sahilinde, Karadeniz kıyısındadır. Nüfus: yaklaşık 200 bin civarındadır. Özerk Cumhuriyetin başkenti: Akmescit olmasına rağmen; Yalta daha öne çıkan bir yerleşim yeri. Şehir: iki burun arasında, büyük dağların ortasında kalıyor. Her yanı, doyumsuz güzellikteki manzaralarla dolu. Kırım ve hatta Ukrayna’nın en büyük uluslar arası: tatil ve sağlık merkezi olarak öne çıkıyor. Evet: yanlış okumadınız, sağlık merkezi. Niye? Çünkü: burası, tam bir oksijen deposu. Turizm de öne çıkıyor. Özellikle: yaz mevsiminde, şehrin nüfusu 500 binlere çıkıyor.
Burada: Sovyetler döneminden kalma: otel ve Sanatoryum gibi, sağlık amaçlı merkezler yoğunlukta. Ayrıca: Sovyetler döneminde, Politbüro üyelerinin yazlık evleri olarak kullanılan Daçalar var.
Şehir için: Kırım Özerk Cumhuriyetinin: Bodrum’u denebilir. Çünkü: burada: gece yaşantısı, restoranları, barları, modern ve şık görünümlü gençleri ile, tam bir Avrupa kentini anımsatıyor.
Yalta denilince: tarihi süreç içinde: “Dünyanın Paylaşıldığı Yer” olarak bir ünü var. 1945 yılında, meşhur “Yalta Konferansı” burada yapılmış. Konferans: 1911 yılında, Rus çarı II. Nikolay için yaptırılan Livadiya Sarayında toplanmış. Bu sarayda: konferansın izleri, hala korunuyor.
Ülkede, çalışanlar için asgari ücret: 140 dolar. Emekli aylıkları ise, yaklaşık 70 dolar civarında.
GÜVENLİK
Özellikle: hafta sonları ve tatil günlerinde, şehirde, normal alkol seviyesini aşmış insanlardan uzak durmalısınız. Ayrıca: geceleri ve hava karardığında: karanlık ve sakin park ve bahçeler ile küçük sokaklara girmemenizi öneriyorum.
PARA
Ülkede kullanılan para birimi: Grivna. 100 Amerikan doları, yaklaşık olarak 500 grivna. Yani: 1 dolar, 5 grivna. Bizim paramız ile düşünülürse: 1 TL, 0.6 grivna ediyor.
Sahte para ve kur farkı gibi sorunlarla boğuşmak istemiyorsanız: para bozdururken, döviz bürolarını ve resmi bankaları kullanmalısınız. Kredi kartı kullanmanızı önermiyorum. Malum, bu kredi kart bilgilerinin kopyalanması gibi sahtekarlık ortaya çıkabiliyor.
İKLİM
Yalta bölgesinin iklimi: ılımandır. Akdeniz iklimine benzer. Nem oranı düşüktür. Temmuz ayı ortalama sıcaklık: 25 derecedir. Deniz suyu sıcaklığı da: Temmuz ayında, 26 derecedir. Eylül-Ekim döneminde, sonbahar: çok güzel ve hava ılımandır. Burada havanın ılıman olmasının en büyük nedeni: tepeler arasında, bir amfi-tiyatro gibi bulunmasından kaynaklanmaktadır. Kar nadir görülüyor.
TARİHİ
Yalta bölgesi: 1475 tarihinde, Türk egemenliğine girer. Bu yıllarda: Kırım Tatarları ve Anadolu Türkmenleri, burada birlikte yaşarlar. Balıkçılık ve tarım ile geçinirler. 1542 tarihli, Osmanlı kayıtlarına göre: şehir, üç mahalleli bir köy durumundadır.
1783 yılında, Yalta, Rus egemenliğine girer. Rus işgalinin ardından: iklimin uygun olması yüzünden, Çarlık ailesi ve Rus zenginleri, burayı sayfiye yeri olarak kullanmaya başladılar. Pek çok saray ve konak yapıldı ve 1838 yılından sonra, şehir hızla büyümeye başladı.
1860 yılında: Profesör S.P.Botkin: bölge ikliminin, birçok hastalığa iyi geldiğini saptadı. Çar II. Aleksander, bunun üzerine, bölgede bir sağlık ve tatil merkezi yapılmasını sağladı. Böylece; şehir, 19.yüzyılda, soyluların rağbet ettikleri bir sayfiye bölgesi haline gelmeye başladı. Osmanlı döneminde: Rus çarları, yazın buraya dinlenmeye geldiklerinde, Osmanlıdan, dostluk mesajı olarak paşalar gider ve karşılıklı hediyeler verilirmiş. En son olarak: 1914 yılında, Talat Paşa gitmiş.
Günümüzde, bölgede, 150 civarında, terapi merkezi bulunuyor. En önemlisi: I. Syechenov Yalta Fizik Tedavi Metotları ve Tıbbi İklim Bilim Araştırma Enstitüsüdür.
İNSANLAR
Bu bölgedeki bayanlar, gerçekten çok güzel. Bu ırkın kadınları, güzel yaratılmış. Savaşlarda ölen Rus askerleri nedeniyle, ülkedeki kadın-erkek oranları, öylesine değişmiş ki, kadınlar, toplam nüfusun % 70’ni oluşturur hale gelmiş. Bunun sonucunda: Rus erkekleri, toplum içindeki tercihlerini hep daha güzellerden yana kullanır olmuş. Böylece: yeni nesil, gerçekten güzel.
Ancak: şehrin insanlarından söz etmişken, biraz da şehirdeki insanların, bizlere, yani Türklere bakışından söz etmek istiyorum. Bizim insanlarımız, bu şehre, asla ailecek gitmiyorlar.
Genelde: buraya, kalabalık bayi gezileri düzenleniyor. Yani: amaç, tam anlamı ile, seks turizmi. Tabii: şehirde, görülen her bayan, bu işin bir objesi gibi algılanıyor. Kızlar, çok güzel ve çok rahat giyiniyorlar ama kesinlikle, biraz önce de söylediğim gibi, çoğu fahişe değil. Ama, bizim ülkemizden, bu şehre giden ziyaretçiler, maalesef, yollarda, sokaklarda gördükleri; eşi ve çocuğu ile yürüyüş yapan kadınlara bile asılmaktan çekinmemişler ve bunun sonucunda, elbette, hoş olmayan görüntüler ve hoş olmayan düşünceler çıkmış. Bu kötü imajın silinmesinden yanayım.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Şehirde: Tatar böreği, Gürcü yemeği kara lahanadan yapılan Horçi, Lobyo Phala, Türkmen: katlaması, şekşekisi, Kırgız: kat-kat tokuç, Özbek: pilav.
Burada: Ermeni restoranı da var. Bu restorana yolunuz düşerse; Chee kufta (çiğ köfte), Shish Kebab, Lüle Kebap, Kaburga, Kadın Budu Kufta, Lahmajoon, Mantı, Tass kebap bulabilirsiniz.
Evet, söylediğim gibi, şehir içinde yemek yiyebileceğiniz birçok mekan var. Ancak: domuz eti ve ürünleri çok miktarda kullanılıyor ve yerli halk tarafından tercih ediliyor. Bu yüzden: McDonalts menülerini önermek istiyorum. Buralarda: tavuk menülerinden yiyebilirsiniz.
VİCTORİA CAFE
Burada, Türk yemekleri bulabilirsiniz.
GECE HAYATI
Yazının en başında söylediğim gibi: bu şehirde, turizmin seks yönü ağırlık basıyor. Bu şehirde, akşamları, yolda ya da sahilde yürürken; yanınıza yaklaşan bayanlar olacak. Aman, bu bayanların, kendi bildikleri mekanlara veya otellere, sizi götürmesine sakın izin vermeyin. Aksi halde, muhteşem hesaplar ödemek zorunda kalabilirsiniz. Anlaşmak konusunda ise, hiç tedirgin olmaya gerek yok, çünkü hepsi gayet güzel “Türkçe” biliyorlar.
Barbarosun yeri
Herhangi bir içecek aldığınızda, inanın ödeyeceğiniz muhteşem hesap, canınızı yakacaktır. Burası: tam bir genelev gibi. Aslında restoran ve çalışan tüm personel bayan . İçinde: yemek yiyorsunuz ve daha sonra, masalarda oturan bir sürü kız arasından, istediğinizi seçiyorsunuz. Kızların bazıları, sizinle, kaldığınız otele geliyorlar. Bazıları ise, sizi, kendi ayarladıkları evlere götürüyorlar ve bu durumda, elbette, ayrıca, o eve para ödemeniz gerekiyor.
Metin’in yeri
Burası da, seks düşüncesinin ön plana çıktığı bir yer. Ama; dediğim gibi, yolunuz düşer giderseniz, büyük hesaplar ödemeye hazır olmalısınız.
TORNADO DİSCO
Hoş vakit geçirilecek bir yer.
Tüm bunların yanında: kumarhaneler de, ilginizi çekerse, size hoş zaman geçirtebilir.
NE SATIN ALINIR
Şehirde; sigara ve içki çok ucuz. Yalta şehrinde bulabileceğiniz en ucuz şeyler: içki ve sigara. Şöyle örnek verilebilir. Bir bardak çay içmek istediğinizde, 20 grivni ödüyorsunuz. Ama, bu para ile, 4 paket “camel” sigarası satın alabiliyorsunuz.
KONAKLAMA
Şehirdeki oteller: Sovyetler döneminden kaldığı için; gayet büyük yapılar, adeta fabrika gibi. Bu oteller: 1000-2000 yataklı. Ancak: yeni dönemde, yabancı yatırımcılar tarafından, butik oteller yapılmaya başlanmış. Zengin yerliler için ise, lüks rezidanslar yapılıyormuş.
En iyi otel: 3 yıldızlı, Yalta Oteli. Otel: 30 yıllık bir geçmişe sahip ve odaları konforlu olmasa da, manzarası mükemmel.
GEZİLECEK YERLER
YALTA LİMANI
Burası: İzmir’e benzetilebilir. Liman bölgesi, çok geniş ve trafiğe kapalı durumda. Çevrede: lokantalar ve kafeler bulunuyor. Hemen merkezde ise, Lenin Meydanı var. Yalta Limanının, tarihi süreç içinde, bizim açımızdan ayrı bir yeri daha var, belki ilginizi çeker. İttihat ve Terakkinin en önemli 3 adamı: Talat, Enver ve Cemal Paşalar: tahttan indirildikten sonra, İstanbul-Kuruçeşme’den bindikleri bir Alman gemisi ile, çok sevdikleri, İstanbul’u terk ederler ve Yalta’ya gelirler. Burada ayrılırlar. Enver Paşa: Rusya içlerine, Cemal Paşa: Kafkasya’ya ve Talat Paşa ise, geldikleri gemi ile, Almanya’ya gider. Bu üç paşa da, bir daha İstanbul’u göremezler.
Sahil boyunca, sokak ressamları eserlerini satıyorlar. Turistlerin: portrelerini, karikatürlerini yapıyorlar. Hatta, müşterilerinin bacaklarına, tırnaklarına bile resim yapanlar var.
LENİN MEYDANI
Burada; şehrin gençlerini görebilirsiniz. Kaykay yapanlar, müzik dinleyenler, güneşlenenler, hepsi burada. Meydanın tam orta yerinde ise: en muhteşem haliyle, “Lenin Heykeli”. Tam karşıda: McDonalts. Meydanın bir yanında da: Osmanlı çınarı olarak isimlendirilen devasa bir ağaç bulunuyor.
ALEKSANDER NEVSKİ RUS ORTODOKS KATEDRALİ
Şehir merkezindedir. Kirov sokağının başlangıcındadır. Şehre denizden yaklaşıldığında, ilk görülen yapıdır. Yapı: 18. yüzyılda, Neo-Bizans sitilinde inşa edilmiştir. İkonalar ve freskler, inanılmaz güzellikte, mutlaka ilginizi çekecektir. Kubbeleri ve süslemeleriyle, 17.yüzyıl, eski Rus kiliselerine benziyor. İç tasarımında, Kroşeçkin taslakları kullanılmış. Katedral, mimar Krasnov ve Şapovalov tasarımı ile, 19.yüzyıl sonu ile, 20.yüzyıl başında inşa edilmiştir.
LİVADİYA SARAYI (BEYAZ SARAY/YASNA POLYANA SANATORYUMU)
Mimar V. Hunta tarafından, gotik tarzda inşa edilmiştir. 1831-1836 yılları arasında yapılmıştır. Kırımda, romantik motiflere sahip ilk yapılardan biridir. Günümüzde ise: anne ve çocuklar için, Sanatoryum olarak kullanılmaktadır.
1911 yılında yapılmıştır. Yalta’dan, 3 km. ötede, Livadiya’da: Mohabi Tepesindedir. Sahile yakındır. Çar II. Nikolay için yazlık saray olarak yaptırılmıştır.
Sarayın mimarı: Nikolay Krasnov. Yapımında: beyaz kırım granit mermerleri kullanılmış. Sarayın bazı bölümlerinde ve arka bahçesinde ise: İslami motifler kullanılmış. Bahçe kısmı: sütunları, mermer fıskiyesi ve mükemmel kafes oymalı avlu kapısıyla, İtalyan tarzına benzetilmiş. Çar II. Nikolay: saray yapıldıktan sonra, buraya, sadece iki kez gelebilmiş.
1917 yılındaki bu ihtilal döneminde: saray yağma edilmiş ve sarayda bulunan değerli objelerin çoğu, hala kayıp. Bir kısım eser ise, Avrupa ülkelerinde bulunduğunda, hükümet tarafından satın alınarak, saraydaki yerlerine geri konmuş. Evet, ihtilalden sonra, saray Sanatoryum olarak kullanılmaya başlanmış.
Tüm bunların yanında, sarayın en önemli özelliği, tarihi süreç içinde oynadığı rol. Saray dünya siyaseti açısından, önemli bir yere sahip. Şubat 1945 tarihinde: Avrupa’nın geleceği, burada tartışılmış. Yani: Yalta konferansı, burada toplanmış. Bu tarihi toplantının ardından: 3 lideri (Stalin, Churchill, Roosvelt) sembolize edecek şekilde, sarayın avlusuna, 3 palmiye ağacı dikilmiş. Bu ağaçlar, günümüzde de yerlerinde duruyorlar ve itina ile bakılıyorlar.
Saray içinde: bir tarih müzesi ve resim galerisi var. Müze: 1993 yılında hizmete açılmış. Bunların yanında: Çar’a ait, çok sayıda şarap mahzeni de bulunuyor.
DARSAN TEPESİ
Yalta şehir merkezindedir. Buraya: teleferikle çıkabilir ve şehrin muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.
EVANGELİST ST.JOHN ÇAN KULESİ (JOANN ZLATOUST TAPINAĞI)
Tapınak ve çan kulesi: 1832-1837 yılları arasında, inşa edilmiştir. Kule: yüksek bir tepeye kurulmuş olup, denizciler tarafından bir referans noktası olarak kullanılmıştır. 1880’li yıllarda, Karadeniz’de, denizcilik kontrol noktalarından biri olarak kullanılmıştır. Ancak: savaşlar sırasında, tapınak büyük zarar görmüş, ancak çan kulesi, bütünüyle kalmıştır. Kulenin yanında, şehrin muhteşem manzarası görülebilen, bir gözlem noktası var.
YALTA OTELİ
Kırım bölgesinin en büyük otelidir. 17. katlıdır. Her iki tarafı da denize bakacak şekilde, 3 terasta kuruludur. Restoranları ve yüzme havuzları, ana binaya bitişiktir. Otelin kapasitesi: 2800 kişiliktir. Binanın ön cephesi ve içi, özenle tasarlanmıştır. 10 adet yemek salonu ve 1 konferans salonu vardır. Otelin tasarımında: başta Zurab Tsereteli olmak üzere, birçok ressam görev almıştır.
POLUKOROVSKY (POLİKUROVSKY) TEPESİ VE ANITI
Burada, ünlü kişilerin mezarları bulunuyor. S. Rudansky, burada gömülmüş.
PERİ MASALLARI ÇAYIRI (POLYANA SKAZOK)
Şehir merkezinden: 5 km. uzaklıktadır. Açık hava müzesidir. Yöresel sanatçılar: ağaç oymacılar, heykeltıraşlar tarafından tasarlanmıştır. Ukrayna ve Rus çocuk kitapları ve hikayelerinde geçen, 200’den fazla peri masalı karakterine ait heykeller, burada bulunuyor. Burası: Yalta Devlet Birleşik Tarih-Edebiyat Müzesinin bir dalıdır.
YEREL PAZARLAR
Şehirdeki, yerel pazarlarda Azeri satıcılar yoğunlukta. Bu pazarlarda: birçok çeşit turşu bulmak mümkün. Ayrıca: balık pazarında kalkan balığının ucuzluğu, mutlaka dikkatinizi çekecektir. Pazar dışında ise, kadınlar tarafından, el işi örtü ve hediyelik eşyalar satılıyor.
ANTON ÇEHOV EVİ
Ünlü Rus yazarın, hayatının son yılları olan 1899-1904 yılları arasında, burada yaşamıştır. Kirova sokağında yaşadığı bu villa; müze olarak hizmet vermektedir.
Müzede: yazarın; eserleri, fotoğrafları, kişisel eşyaları, yazarın o günden kalma tıbbi çantası ve Rahmaninov’un çaldı piyano sergileniyor. Yatak, oturma ve çalışma odası: öldüğü yıl olan, 1904 yılında, olduğu gibi aynen kalmıştır.
NİKİTA DEVLET BOTANİK PARKI
Yalta’ya, 7 km. uzaklıktadır. Magaraç Şarap Enstitüsünün hemen yanındadır. 1812 yılında, İsveç asıllı Rus botanikçi H.H.Steven tarafından yapılmış bir bahçedir. İçinde: 1600’den fazla çeşit gülü ve dünyanın çeşitli yerlerinden getirilen 28 bin ağaç ve bitkiyi barındırır. Parkta, ayrıca, 1000 yaşında bir şamfıstığı ağacı var. Ayrıca: çok güzel bir restoran ve bar bulunuyor.
Parka: Yalta’dan, fayton ile ulaşabilirsiniz. Park gezisi, yaklaşık 1.5 saat sürüyor.
KIRLANGIÇ YUVASI (LASTİVCHYNE HNİZDO/LASTOCHKİNO GNEZDO)
Yalta şehrinden, 10 km. uzaklıktadır. Karayolu veya deniz yolundan ulaşmak mümkündür. Yalta’dan saat başında kalkan: sahile paralel bir rota izleyen deniz motorları ile gidilebiliyor.
Kırım’ın en önemli sembollerinden biri olan şatodur. 1912 yılında inşa edilmiştir. 38 metrelik, Aurora uçurumunun hemen yanındadır. Alman petrol kodamanı Baron Shteingel burayı sevgilisi için, Amerikalı mimar A. Sherwood tarafından yapılmıştır.
Ortaçağ kalesi şeklinde tasarlanmıştır. 1927 yılındaki depremden sonra, kayaların bir kısmı denize düşmüş ve yapı tamamen kayalığın en son ucunda kalmıştır. Kayaların ucunda, kanatlanıverecek masalsı bir yapı gibidir. Depremden sonra, hasar gören duvarları, restore edilmiştir.
Şatonun gezinti terasında: Karadeniz bütün ihtişamı ile izleniyor. Burada, halen bir İtalyan restoranı var. Ancak, oldukça pahalı. Restoranın hemen yanındaki plajda, denize girmek de mümkün.
MASSANDRA
Yalta şehrinin 3 km. doğusundadır. Küçük ama şirin bir beldedir. Nikita yaylasında, yeşil kayaların bitişiğinde bulunmaktadır. Doğal ormanları, muhteşem parkları, fıskiyeli havuzları, dünyaca meşhur şarapları ve Massandra şatosu ile tanınmaktadır.
SİVASTOPOL TURU
Sivastopol şehri: Kırım’ın en bilinen şehirlerinden biridir. Yalnızca bir liman ve endüstri şehri değil, aynı zamanda Ukrayna’nın bilimsel ve kültürel merkezidir. Nüfusu, 300 bin üzerindedir. 1783 yılında, Karadeniz Rus donanmasının ilk 17 gemisi, buraya demir attı. Böylelikle, limanın ve askeri yerleşimin temeli atılmış oldu. Şehir, daha sonra: 1854-1855 yıllarında, Rus-Türk savaşında ve 1941-1944 yılları arasındaki Sovyet-Alman savaşlarında, çok büyük hasarlar gördü.
Yavuz ve Midilli isimli, aslı Alman ama Osmanlıya ait iki gemi: bir zamanlar, gidip bu küçük sahil kasabasını bombalamışlar. Bu sırada, Ruslar, bize savaş ilan eden: İngilizlere ve Fransızlara da savaş ilan eder demişler ve İngilizlere hemen haber uçurmuşlar. Bunun üzerine: İngiliz ve Fransızlar, bizim Çanakkale’ye saldırmışlar.
Daha sonraki dönemlerde ise: Sovyetler zamanında, ülke içinde çok iyi iş yapan memurlar, ödül olarak, Sivastopol şehrinde, 2-3 haftalık tatiller ile ödüllendirilmişler. Dolayısı ile, burada muhteşem sayfiye tesisleri oluşmuş. Ancak: 1989 yılından sonra, partililer, buralara pek gitmez olmuşlar.
Rus ve Ukrayna donanmaları, buradaki körfezde bulunuyor. 40’dan fazla gemi bulunuyor. 1997 yılında yapılan anlaşma ile, Rus donanması, 20 yıl boyunca burada kalacak ve karşılığında, Ukrayna’ya, yılda yaklaşık 90 milyon dolar verecekti. Ukrayna Meclisinde yakın zamanda alınan karar gereğince, buradaki Rus deniz üssünün varlığı, 2042 yılına kadar uzatılmış, bunun karşılığında ise, Rusya, Ukrayna’ya verdiği doğalgazda, % 30’luk bir indirim yapmış.
Limanda: sağlı-sollu gemiler sıralanmış, hoş bir manzara oluşturuyor. Burada: Osmanlı döneminden kalma eserleri bulmak mümkün değil. Çünkü: Osmanlı eserlerini silmek için, bu eserlerin % 99’u yıkılmış. Şehirdeki tek cami: 1905 yılında yapılan, Mevlana Camisi.
Bunun dışında: plaj amiga bölgesinde: bol miktarda gece kulüpleri var ve her akşam, birçok insan, buralarda çılgınca eğleniyorlar.
PANAROMA MÜZESİ
Mutlaka görmenizi tavsiye ediyorum. Müze: 1854-1856 yılları arasında, Kırım savaşının Sivastopol cephesinin resmedildiği üç boyutlu bir ortam sunuyor. Burayı mutlaka gezmelisiniz. Kırım savaşında, bir günlük olaylar, 3 boyutlu olarak, 360 derece, bir duvara işlenmiş.
Duvara baktığınızda, kendinizi, 1854 Kırım Savaşının içinde hissediyorsunuz ve savaşın acımasızlığını görüyorsunuz. En ön cepheden, en arka cepheye kadar, hepsi var. Ancak, bunu tarif etmek mümkün değil, mutlaka görmeniz gerek. Tabloda: Fransız, İngiliz, Türk ve Rus askerlerinin mücadeleleri, ayrı ayrı görülüyor. İşte, tarihe sahip çıkmak bu olsa gerek diye düşüneceksiniz.
YALTAYA GİDECEKLER İÇİN TAVSİYEM BARBAROSUN ORAYA HİÇ UĞRAMAYIN. KENDİNİZİ SOYDURMAYA NİYETİNİZ VARSA GİDİN.
1-4 NİSAN ARASI YALTADAYDIM.TÜRK YARDIMCI OLUR DİYE BARBAROS LA TANIŞTIM.ORADAN BAYAN DA ALDIM.ORADAN ALINAN BAYANLARDA PROBLEM YAŞANMAZ DEDİLER..AMAN ALLAH IM TÜM ARKADAŞLAR VE BEN DE AĞZIMIZDAN BURNUMUZDAN GELDİ…HIRSIZLIK ONLARDA PARAYI ALIP KAÇMAK ONLARDA ..BARBAROS KIZLAR ÇIKARKEN Bİ DE YEMEK PARASI ALIYO..P.VENKLİK PARASI GİBİ..SAKIN TANIŞAYIM BİLE DEMEYİN VE ASLA KIZ FALAN ALMAYIN YOKSA ………… ELİNE ALIRSINZ…..
BARBAROSA SELAM BİLE VERMEYİN, ELİNİZİ VERİRSENİZ KOLUNUZ GİDER
Nedense biz Türkler fırsatçı olmayı seviyoruz galiba. Zira benzer durumla hemen hemen her ülkede karşılaşmak mümkün. Tayland, Singapur, Malezya, Suriye ve gezdiğim bir çok ülkede durum farklı değil. Sanırım bu konuya o ülkelerdeki Büyük Elçiliğimiz veya Konsolosluğumuzun el atması gerekiyor. Sadece soyulmakla kalmıyor aynı zamanda dünya genelinde güvenirliğimizi ve prestijimizi yitiriyoruz. Evet, bunun vebali Büyük Elçilerimizde…
barbarosu ben çok iyi tanırım ……………. önde gidenidir rus bayanla evli olduğu için işleri yürütüyor ama okadın ileri zamanda onun cenazesini gönderir türkiyeye sivastopol daha iyi orada türk az ben orada 8 sene kaldım yaltadan cok daha iyi barbarosu bayi gezileri ihya ediyor
barborosun yerine bende gittim yemek yemek dışında yukarıdaki arkadaşların dediği gibi fena hesap geliyor burda midpoint,kitchenne da yemek yeseniz aynı paralar gelir ama yemekler bize göre çok lezettli ama hatun almanızı çok tavsiye etmem katlamalı geçiriyor eğer yok arkadaş ben buraya surrelax tatil için geldim diyorsanız ok ,hatunlar genelde güzel benim için para problem değil diyorsanız o zaman problem yok
ben yaklaşık 10 yıdır hem iş hem gezi amaçlı sıksık ukrayna giderim tabi buna yalta dahil yorum yazan arkadaşların hepsi barbrosu kötülüyorlar ben onlar gibi düşünmüyorum.
evet bu arkadaş orda restorant işletiyor ama kimseye zorla yemek ve diger işleriçin zorlamıyor bizim insanımız istiyorki bu türk yaa para kazanmasın adam orda türkler herçeşit hizmeti veriyor ve orası türkiye degil tabbiki bedeli olacak inanın bu işi bir tatar veye ukraynalı yapsa bizden kimse ses çıkarmaz.ben fiyatlanın çok ucuz oldugunu idda etmiyorun fakat yurtdışında o fiyatalar kazık degil. o yrumcu arkadaşlarım yaltada hiç ukrayana veya azeri restorantlarnı söylemiyorlar çünkü orda barbarosun iki katı ödüyorlar.
bence abartılı yorum yapılıyor. adam orda buişi yapıyor begnirsiniz begenmezsiniz yaltaya giden herkes bir ugramalı sonra karar gidenindir..!
ben yaklaşık 10 yıdır hem iş hem gezi amaçlı sıksık ukrayna giderim tabi buna yalta dahil yorum yazan arkadaşların hepsi barbrosu kötülüyorlar ben onlar gibi düşünmüyorum.
evet bu arkadaş orda restorant işletiyor ama kimseye zorla yemek ve diger işleriçin zorlamıyor bizim insanımız istiyorki bu türk yaa para kazanmasın adam orda türkler herçeşit hizmeti veriyor ve orası türkiye degil tabbiki bedeli olacak inanın bu işi bir tatar veye ukraynalı yapsa bizden kimse ses çıkarmaz.ben fiyatlanın çok ucuz oldugunu idda etmiyorun fakat yurtdışında o fiyatalar kazık degil. o yorumcu arkadaşlarım yaltada hiç ukrayana veya azeri restorantlarnı söylemiyorlar çünkü orda barbarosun iki katı ödüyorlar.
bence abartılı yorum yapılıyor. adam orda buişi yapıyor begnirsiniz, begenmezsiniz yaltaya giden herkes birkez ugramalı sonra karar gidenindir..!
arkadaşlar ramazan bayramın da yalta daydım .her kezin deği kadar bir güzellik göremedim.hiç boşuna paranızı oralarda harcamayın çünkü daha iyisi antalyada var.eylence sinden tut aklınıza ne geliyora bizpişman olduk daş yerin deağardır bunu unutmayın…….
arkadaşlar bende yalta da bulundum. çol haklısınız barbaros çok kazıkcı ama birde şöyle düşünün sizi götüren tur şirketinin anlaşmalı restaurantları hariç yalta nın hiç bir yerinde barbaros un orda yediğiniz gibi yemek yiyemezsiniz. bence en mantıklısı tur şirketinin verdiği yemekler hariç yemek yemeyin zeten daha fazlasına ihtiyaç duyulmuyor. babayan konusunda ise mc donalds’ ın ordaki parka gidip bir yere oturun siz hiç bir şey yapmadann karşınıza renk renk, çeşit çeşit, boy boy bayan gelecektir. hangisini isterseniz 100 dolar karşılığı alıp otele götürebilirsiniz. haa bu 100 dolar hususunda sizi kandırmalarına müsaade etmeyin bu ücret sabaha kadar içindir ve başka para vermeyin (Taksi parası, güvenlikçiye gibi)
valla, sadece Türk turistleri Kırım gibi güzel bir yeriye seks için gider. :))))
arkadaşlar size kötü bir haberim var hani herkes yazıyoryz mc donaldın önünde hatunlar var diyee artık yoklar niyemi kırım polisi onlrı dagıtı artık müsade etmiyor haaaaaa bittimi yani derseniz hiç bitermi diskolar,barlar ve barbarosun mekan kaynıyor…herkese bol eglenceler
3 ay önce gittik, 4 arkadaş ve yaşlarımız 23, her yere gitik, barbaros da sistem diye bişey var 100 usd veriyosunuz kaldığınız sürece akşam yemeklerini ordan yiyip biranizi çayınız içiyosunuz, üstüne ordan istediğiniz hatunu 100 usd ye çıkarıyosunuz, biz eve gittik 3 kişi 10 numara geçti, hiç bir sorun olmadı otel e gidersenizde 30 usd eve gidersenizde, otel e gitmek istemeyebilir çoğu, ama evde sorun olmaz. bunun harici mc donalts da geliyo pazarlık yapın 50 70 usd ye kadar çekersiniz biz 30 usd ye bi almıştık, gece 11 den sonra of bar şato bar a giderseniz, ordada bayanlar var onlarda 70 den başlar 150 200 e bile var, seçim sizin arkadaşlar.
Bir başkadır kırım toprağı…
Burda yorum yazan arkadaslarin dikkatine!sanki barboros kari satiyormus gibi yorum yazmissiniz adam yemek satiyor kari degil heee rusca ozurlusunuz diye size tercumanlik yapti ya adi pezevenge cikti iyilik mundardir sozunun ispati
Çok güzel bir kent diyebilirim. Resimlerden değil gerçeğini gördüğünüzde gözlerinize inanamıyorsunuz. Böylesine muhteşem bir kent. Türkler için lokantaların neredeyse hiç olmadığı söylenebilinir. Bir türk lokantası bulsanız bile çok pahalı. Biz arkadaşlar ile Barbarosun yerine gitmiştik. Pazarlık sonucu yemek yedik. Mc Donalds var isteyenler için. Birde Şato Disconun karşısında Galip usta var. Galip ustanın pirzolası çok güzeldi. Fiyatları yazıyordu zaten. Pazarlık yapmaya bile gerek duymadık. Kırlangıç Yuvasının o muhteşem duruşunu kesinlikle gezmeniz gerek. Daha sonra fazlaca detay yazarım… 07/09/2012
Arkadşlar merhaba,
İster sevinin ,ister üzülün ama malesef 2013 başında barbaros arkadışımızı kaybettik,kendisi 2012 de talihsiz olaylar yaşadı ve 8,9 ay gibi bir süre ceza evinde yattı zaten çıktıktan 2 ay sonra kalp krizi geçirdi….
Artık boşu boşuna onunu hakında yorum yazmayın iyiydi,kötüydü herneyse rahmatli oldu artık…
37 ülke gezmiş biri olarak blogumda kişisel maceralarımı yazıyorum. Sizin siteniz ise tam bir bilgi kaynağı, seyahate çıkmadan önce ilgili yazılarınızı okumak yararlı oluyor. Emeğinize teşekkürler, bol seyahatler..