Yeşilin her tonuna boyanmış bir manzara seyredebileceğiniz, dünya üzerinde cennetten bir köşedir.
Trabzon Çaykara Uzungöl
ULAŞIM
Trabzon’a 99 km. uzaklıktadır. Çaykara ilçesine olan uzaklık ise, 19 km. Buraya gidebilmek için: öncelikle Trabzon’a ulaşmanız gerekiyor. Uzungöl, Trabzon iline 99 km. uzaklıktadır. Trabzon merkez Çömlekçi Mahallesinde bulunan, Çaykara Tur Minibüsleri ile, günün her saatinde, Uzungöl’e servis var.
Eğer özel aracınız yoksa, bu şekilde ulaşabilirsiniz. Eğer özel aracınız ile, Uzungöl’e gitmek isterseniz: Trabzon-Rize Sahil Yolunu takip ederek ve birbirinden güzel doğa manzarası eşliğinde, Yomra-Arsin-Araklı ve Sürmene İlçelerini takip ederek, Trabzon’un Of İlçesine ulaşacaksınız. Of ilçe girişinden, sağ tarafa ayrılan yolu takip ederek, Çaykara yoluna girmiş olursunuz.
Of ilçe merkezi ile Çaykara arası: 55 km. dir. Yol boyunca, sıra sıra dizilmiş çay fabrikalarını göreceksiniz. Hatta: buralardan çay ihtiyacınızı bile karşılayabilirsiniz. Solaklı Vadisinin batısı istikametinde, Çaykara’ya kadar geldikten sonra, bu defa Solaklı Vadisinin doğu yamacına geçmiş olursunuz.
Vadinin doğu yamacında, dere yataklarından akan, birbirinden berrak buz gibi soğuk suları ve Solaklı Vadisinin o muhteşem güzelliğini seyrederek, Çaykara’dan 20 dakikalık bir yolculuktan sonra, Uzungöl’e ulaşmış olursunuz.
Sonuç olarak: Trabzon’a kadar olan ulaşımın 76 km. asfalt ve sonra da 19 km. stabilize yol ile sağlanmaktadır.
GENEL
Eski ismi: “Godandost”. Buradaki köylerin birleştirilmesiyle “Uzungöl Belediyesi” yaratılmıştır. Ancak Trabzon Büyükşehir Belediyesi olunca, burada önce belediyelik gitti, arkasından da buradaki köylerin hepsi mahalle oldu. Buraya da “Uzungöl mahallesi” deniliyor.
Çaykara’ya bağlıdır. Bu arada: daha önceki Uzungöl Belediye Başkanı, halen hakkında 150 yıllık ceza istemiyle yargılanıyor. Sebep: göl çevresindeki kaçak yapılaşmaya izin vermek. Zaten, buraya gittiğinizde bu rezilliği gözlerinizle görecek ve gerçekten buna yaratanlar hakkında 1-2 kelime siz de mutlaka söyleyeceksiniz.
Çünkü: göl çevresinde birçok kaçak yapı var, bir zamanlar duvar takvimlerinde görülen, Uzungöl’de, cami, caminin 2 minaresinin göl yüzeyine yansımış resimleri, görüntüleri artık mevcut değildir, çünkü caminin çevresi ve gölün çevresi yüzlerce yapı ile kaplanmıştır. Her yan otel, restoran, büfe benzeri derme-çatma yapılarla doludur.
Bölgenin zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve manzara güzellikleri nedeniyle, sahanın bir bölümü 1989 yılında “Tabiat Parkı” olarak ayrılmıştır. Sahanın başlıca akarsuyu Holdizon yani Demirkapı deresidir.
Tabiat parkındaki hakim ağaç türü: Doğu Ladin’idir. Kayın, köknar, porsuk, kızılağaç, gürgen, fındık, kestane gibi ağaçlar ve dağ keçisi, karaca, ayır, kurt, yaban domuzu, sansar, porsuk, vaşak, tilki, çakal gibi hayvanlar görülür.
Kestane’den söz açılmışken: burada muhteşem güzel ve doğal kestane balı üretiliyor. Eğer olur da gerçeğini bulabilirseniz ve yüksek ücretini kabullenirseniz, mutlaka “Kestane balı” satın almalısınız. Uzungöl bölgesinin doğusunda ise yaklaşık 10-20 km uzaklıkta, dağların yüksekliklerinde 10 kadar ufak göl bulunmaktadır. Buralara yürüyüş yapmak mümkündür.
Uzungöl ziyaretinizde, dikkatinizi çekecek bir diğer husus: burada birçok Arap turistin bulunması, kara çarşaflı hatta peçeli kadınların bulunmasıdır. Bölge tamamen Arap turistler tarafından doldurulmuş, bunların özellikle Kuveyt ve Katar’dan geldikleri söyleniyor.
Gerek iklimin uygun olması ve gerekse doğal güzellik, zengin Arapların buraya akın akın gelmelerine sebep olmuştur.
Ama tabii sonuçta muhteşem bir kalabalık oluyor. Özellikle: Arap turistlerin araba kiralayarak buralara gelmeleri hakkında değişik söylemler var. Araplar, kendi ülkelerinde dümdüz yollarda araba kullanıyorlar.
Buranın dar, virajlı, inişli-çıkışlı yollarında ise, hatta yaylalara çıkarken uçurum kenarında, karşılarından bir araba geldiğinde, kendi yani kiraladıkları arabaları sağa çekip, trafiği sık sık tıkadıkları söyleniyor.
Bizim dolmuş sürücüleri de buna karşı önlem olarak: kendi dolmuşlarına polis sireni taktırmışlar, Arap sürücüler polis sireni duyunca hemen kenara çekilip yol veriyorlarmış.
Arap turistler, buradaki tesislerde uzun süre konaklıyorlar. Hatta bir kısmının burada 1-2 ay kadar kaldığı söyleniyor. Tesis demişken, biraz da konaklama yerlerinden söz etmek gerekir.
Burada yaklaşık 50 tesiste 1200 yatak kapasitesi bulunduğu belirtiliyor. Ancak, bunlar mevcut talebin sadece % 25-30 kadarını karşılıyormuş, kalan miktar ise, çevre il ve ilçelerde kalıp günübirlik buraya geliyormuş.
Evet: Uzungöl, denizden 1090 metre yüksekliktedir. Biraz da gölden söz etmek istiyorum. Gölde şu anda temizlik çalışmaları yapılıyor. Yani: gölün dibindeki çamur temizleniyormuş. Zaten: gölün suyunun aktığı derede, su yerine çamur akıyor, gölün üstündeki dubalarla dipten aldıkları çamur, bu dereye veriliyormuş.
Gölün bir zamanlar masmavi ve tertemiz olan suyu, uzun zamandır yemyeşil görünüyor. Göl: heyelan nedeniyle, Haldizen deresinin önünün kapanmasıyla oluşmuştur. Gölün su seviyesi, gelen su miktarına bağımlı olarak farklılık gösterse de, genelde boy uzunluğu 1000 metre, en uzunluğu 500 metre ve derinliği ise 15 metre civarındadır.
Gölde alabalık yaşamaktadır. Zaten alabalık, bir anlamda buranın simgesi olmuştur. Çünkü uzun yıllardır burada alabalık üretiliyor. İlk olarak 1974 yılında yapılan balık havuzları ile üretim başlamış ve birçok aile için geçim kaynağı olmuştur.
Ancak, özellikle kışın soğuk havalarda bir gecede birkaç kere suyun donması nedeniyle alabalıklar telef olduğundan, insanlar suyun donmaması için sabaha kadar nöbet tutuyorlarmış.
18-20 aylık yetiştirme dönemi sonunda, balıklar 250-300 gram olarak servise hazır hale geliyormuş. Ancak, yine hassas bir husus, buradaki restoranlarda alabalık yemek isterseniz; tereyağı ile yapıldığında çok ağır olduğunu unutmayın ve alabalık için, mutlaka ızgarada pişmiş olmasını tercih edin.
Buraya ait diğer bir özellik: buranın iklimidir. Sabahtan günlük-güneşlik olan yöre, öğleden sonra sis-pus içinde kalacak şekilde değişik bir iklime sahiptir. Zaten burayı ziyaret edenler, sıcak yaz günlerinde buradaki harika hava nedeniyle buraya geliyorlar. Özellikle Arap turistler.
Yazları böyle ama Uzungöl’de kışlar ağır geçiyor. Burada bulunduğunuz sürede, hangi ayda olursanız olun, mutlaka yağmurla ve sisle karşılaşacaksınız. Çünkü bölge yoğun yağmur alıyor. Güneş denizde oynak balık gibi, bulutların arasında bir görünüp bir kayboluyor.
Yani burayı ziyaret edecek okurlarıma, yanınızda mutlaka kalın giysiler ve mutlaka yağmurluk ve şemsiye bulundurmanızı öneririm. Tabii ayakkabılarda önemlidir.
Yamaç paraşütü
Trabzon, Havacılık şenlikleri, Mayıs ayı içinde, Uzungöl’de yapılıyor. Trabzon Valiliği tarafından düzenlenen bu şenliklere, yurt içinden ve yurt dışından, birçok paraşütçü katılıyor. Yamaç paraşütü yapılıyor. Ama tehlikeli, çünkü ters rüzgarlar olabiliyor.
Burada eskiden uluslararası yamaç paraşütü yarışmaları yapılıyormuş, bir yarışma sırasında milli bir sporcu gölün üstüne düşer ve bu küçük gölde kurtarılamaz, ölür. Bunun üzerine buradaki organizasyonlar iptal edilir. Siz yine de göl çevresinde kişisel olarak yapılan yamaç paraşütleri görebilirsiniz.
TARİHİ
Evet, bu bölgede, uzun süre ikamet eden Rumların bulunduğu köylere, devlet tarafından Türkler yerleştirilir. Buhara, Türkmenistan, Batum gibi bölgelerden getirilen Türkler, her köye dağıtılırlar. Böylece, 50 hanelik Rumların yaşadığı bir köyde, ortalama 2-3 hane de Türk yerleştirilmiştir.
Bu sırada; Türk ve Rum çocukları birbirleriyle oynarken, Türk çocukları Rumcayı öğrenmiş oluyorlar. 1890 yılından sonra, Türkler çoğalmış ve buna karşılık ise Rumlar azalmıştır. 1924 yılındaki mübadele sonucunda ise, Rumlar bölgeden ayrılmıştır.
GEZİ ROTASI
Genelde, yağan veya çiseleyen yağmura karşı gerekli tedbirleri aldıktan sonra; geziye, derenin göl ile birleştiği noktadan başlayabilirsiniz.
Ahşaptan yapılmış asma köprünün üzerinden geçerek, gölün dereye göre sol yanından yürüyüşe başlayın.
Göl ve vadi dağlar tarafından kuşatılmış. Dağlarda: yeşilin her tonuna rastlamak mümkün. Kaya yamaçlarındaki mor dağ gülleri ise, yeşilin içerisinde, kendi güzelliklerini daha rahat sergiliyorlar. Yeşillik, dağ güllerine güzel bir fon oluşturuyor.
Göl küçük bir göl. Sakin ve duru. Dağlardan kaçıp gelen yağmur ve kar suları, burada dinleniyor. Arkasından, tekrar yoluna devam ediyor.
Manzaraya daha hakim olabilmek için, yayla istikametinde giden stabilize yola çıkın. Burada, dereden inen sularla, yapay bir şelale yapılmış. Gölün hemen ilerisinde tarlalar var. Tarlalar küçük küçük.
Ahşap evlerin önünde oynayan kızlar ve yöre insanı; fotoğraf makinesini pek sevmiyorlar. Objektifi doğrulttuğunuzda, yüzlerini başka tarafa çeviriyorlar. Buna lütfen dikkat edin ve insanları rahatsız edecek ölçüde fotoğraf çekmeyin, daha doğrusu tabiat, doğa, manzara fotoğrafları çekmeyi tercih etmelisiniz.
Evet, göl kenarında bir tur attığınızda, vaktin iyiden iyiye ilerlemiş olduğunu göreceksiniz. Bol oksijen, yediğiniz kahvaltıyı çoktan eritmiş. Öğle yemeği yemek için göl kıyısında bolca bulunan tesislerden birine girebilirsiniz.
Buranın en güzel yemeği: alabalık ve bir de fırında köfte var. (ben fırında köfteyi tercih ettim, güzel) Yemekten sonra ise, çayınızı yudumlayabilirsiniz.
UZUNGÖL YAYLALARI
Uzungöl ziyaretinizde mutlaka yaylalara da çıkmanızı öneririm. Zaten, burayı ziyaret edenlerin birçoğu bu yaylalara da çıkıyorlar. Yaylalara çıkmak için, Uzungöl kıyısındaki dolmuş-minibüsleri kullanabilirsiniz.
Bu dolmuşlar 11 yolcu taşıyor ve sürücüleri, yıllardır burada araç sürmeleri nedeniyle gayet tecrübeliler. Zaten: yaylalara çıkarken göreceğiniz manzaranın yanında, stabilize yani toprak yolun hemen kıyısındaki uçsuz uçurumları görünce mutlaka korkacak ve heyecanlanacaksınız.
Çünkü: Uzungöl yakınlarındaki Lustra ve Karestel yaylalarına çıkarken kullanılan yol: toprak yani stabilize, dar ve çıkarken sağ yan, inerken ise sol yan tamamen uçurum, ama bu sıkıntının keyifli yanı muhteşem bir manzara görülmesidir.
Evet: Uzungöl kıyısında hemen merkezden binebileceğiniz bu dolmuşlarda: yola çıktığınızda yaklaşık 8 km yani yarım saat sonra: Lustra yaylasına (Lustra yaylasına ait ayrıntılı tanıtım yazısı: yine bu sitede “Lustra yaylası” başlığı altında bulabilirsiniz) ve hemen ardından Karestel yaylasına ulaşacaksınız.
Trabzon Çaykara Lustra Yaylası gezi yazısı hakkındaki yazım için Çaykara Lustra Yaylası
Bence: Karestel yaylasında mola verin, dolmuştan inin ve biraz ilerideki küçük tesise gidin, onun hemen arkasından, aşağıda Uzungöl’ün ve uzaklarda bulutların manzarasını izleyin, tek sıkıntı, buraya çıktığınızda sis olmamasıdır, sis olduğunda tabii ki hiçbir şey görmek mümkün olmuyor.
Aksi halde yani sis olmadığında, aşağıda muhteşem bir manzara, gözlerinize inanamayacaksınız. Bu manzarayı izledikten sonra: yaylanın yemyeşil çayırlarında yürüyüş yapabilir, tesiste ayran veya çay içebilirsiniz. Söylenenlere göre: 21 gün burada kalındığında, kalan insanın vücudundaki kan, tümüyle yenileniyormuş.
Oksijen bol, gürültü yok, hava aşırı sıcak değil, her yan yemyeşil ve masmavi bir gökyüzü, uzaktan pamuk benzeri bulutlar. İşte bunları görmek için, mutlaka Uzungöl ziyaretinizde yaylalara da çıkın ve Karestel yaylasında zaman geçirin.
KİREMİTLİ KÖPRÜ-HAPSİYAŞ KÖPRÜSÜ
Trabzon-Of-Dernekpazarı-Çaykara-Uzungöl yolu üstündedir. Uzungöl ziyaretçileri, bu muhteşem güzellikteki köprüyü de mutlaka ziyaret etmektedirler. Tek gözlü kemer köprü, 1935 yılında, büyük ahşap kütüklerle yapılmıştır.
Kesme taş ayakları: kayalar üzerine oturtulmuştur. Ahşap gövdesinin üstünü, yöreye has kiremitli bir çatı örter. 1996 yılında anıtsal eser olarak tescil edilmiştir. Çatışı kırmızı renkte olduğundan, kiremitli köprü olarak anılmaktadır.
Trabzon Çaykara hakkındaki gezi yazım için Çaykara
çok tşk ler bilgileriniz için. peki burada market & alış veriş yerleri varmıdır.