Yazının hemen başında “Konfüçyüs” ün ünlü bir sözünden bahsetmek istiyorum “Eğer bir bin mil seyahat bile, sadece bir adım olabilir”.
Adem Tepesinde bulunan ayak izini irdelerken: bu sözden de yararlanılıyor.
Aynen: Buda’nın ki 35 metre boyunda olduğuna inanılır, burayı ziyaret ettikten sonra, bir ayağı ile buraya bastığı, diğer ayağı ile Tayland’da bir yere bastığına inanılır. (Ülkemizde Ayvalık yöresine gidenler, orada da “şeytan ayak izi” diye bir ayak izinin bulunduğunu bilirler.
Burada anlatılan efsaneye göre: Şeytan cennetten kovulunca (cennet: Ayvalık olarak düşünülmektedir), önce buraya basmış ve sonra denize doğru bulunan adaların üzerine basarak, cennetten yani Ayvalık’tan uzaklaşmıştır)
Sri Lanka ülkesinde: 2243 metre yükseklikteki dağların bulunduğu yerde: antik dönemden kaldığı düşünülen bir ayak izi bulunmaktadır.
İz: Seylan’ın en ünlü fiziksel özelliği olan “Ratnapura” bölgesinde, 2243 metre yükseklikteki: uzun konik “Adem Tepesi” üzerinde, zirveye yakın bir kaya oluşumu üzerinde, 1.8 metre büyüklüğündedir. Tepenin bulunduğu dağda ise, Budistler tarafından tanrı Samanın evinin bulunduğu değerlendirilmektedir.
Ulaşım
Adem Tepesi: Ratnapura bölgesinin kuzeyindedir. Colombo veya Carney şehirlerinden gelen yol: 8 km. sonra buraya ulaşılır.
Tarihi Süreç
Kutsal ayak izini keşfeden ilk kişinin kral Valagambahu (104-MS.76) olduğu tahmin edilmektedir.
Bundan sonra, hacılar, eski çağlardan beri, buraya saygılarını sunmaktadırlar. Sinhala kralları: tek başına, her yıl, bağlılıklarını sunmak için tepeye çıkmışlardır. Yani, dağ yaklaşık 1000 yıldır tırmanılmaktadır.
Kral Vijayabahu (1250-1284) döneminde, orman temizlenir ve dağ üzerine bir yol ve köprüler ve barınaklar inşa edilir.
Kral Nissankamalla (1198-1206) döneminde ise: kendisi ordusu ile birlikte dağın zirvesini ziyaret etmiş ve büyük bir özveriyle ibadetini tamamlamıştır. O, ayak izini korumak için “beton döşeme” yaptırmıştır.
13’ncü yüzyılda: Vedeha adındaki bir Budist keşiş tarafından yazılan bir şiir: ayak izinin Sinhala-Budistler tarafından nasıl önemli ele alındığının kanıtıdır.
Kral Raparkamabahu II (1250-1284) da ayak izini saygıyla ziyaret etmiştir. Onun döneminde: dağa giden Devaprathiraja yolu yapılmış, çıkışı kolaylaştırmak için yol üzerine demir zincirler eklenmiş ve büyük festivaller düzenlenmiştir.
Kral Narendrasinhe (1705-1737) de, kendi döneminde: yine diğer krallar gibi, ayak izini saygıyla ziyaret etmiştir.
Kral Vimaladharmasuriya: ayak izi üzerine, gümüş bir şemsiye yaptırmıştır.
Ayak izi: tarihi süreç içinde: Arap gezgin İbn-i Batuta ve seyyah Marco Polo gibi birçok kişi tarafından ziyaret edilmiştir. Hatta, Büyük İskender’in bile burayı ziyaret ettiği söyleniyor.
Önemi
Bu ayak izi: Budistler tarafından “Budha” nın ve Müslümanlar tarafından ise “Adem” in ayak izi olduğuna inanılmaktadır.
Shiva, Hıristiyan geleneğinde ise, ayak izinin “St Thomas” a ait olduğu iddia edilir. Portekizliler, 16’ncı yüzyılda Seylan adasına geldiklerinde, buradaki ayak izinin: efsaneye göre: Sri Lanka’ya ilk Hıristiyanlığı getiren St Thomas’ın ayak izi olduğunu iddia ettiler.
Ayak izi: Portekizli Thomas Mahawamsa tarafından incelenmiş ve ayak izinin: bu bölgeyi üç kez ziyaret eden “Buda”ya ait olduğunu söylemiştir.
Ancak, yine de bu durum şüphelidir. Çünkü: bölge, Budist hacılar tarafından düzenli ziyaret edilen bir yer olarak kabul edilmemektedir. 1201 yılında, kral Nissankamalla: bu bölgede, kendisi için bir dinlenme eve yaptırmıştır.
Gelelim, Müslümanların inanışlarına:
bu ayak izi ilk insan olan “Adem” e aittir. Çünkü: efsaneye göre: Tanrı, itaatsizliği nedeniyle, Adem’i cennetten atmış ve “Adem Tepesi” üzerinde, bin yıl, tek ayak üstünde durmaya mahkum etmiştir. O da, daha sonra “Havva” ile bir araya gelmiştir.
Evet; bu anlatılanlar nedeniyle, bu ayak izinin bulunduğu bölge, dünyanın en kutsal yerlerinden biri haline gelmiştir. Sri Pada Budistler, Hindular, Müslümanlar ve Hıristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen bir yerdir. Ama özellikle: Hindular ve Budistler için önemli bir hac yeridir.
Zirveye Çıkış
Hacılar: binlerce adım atarak, dağ yollarında yürüyerek, birkaç saatlik yolculuk sonunda buraya ulaşırlar. Tepeye 4000 adımlık metal bir tür merdivenle çıkılır ama bu çıkış güvenlidir. Tırmanış: yaklaşık 12-16 saat arasında sürmektedir.
Özellikle: hac sezonu olan “Nisan” ayında, burası yoğun ziyaretçi akımına uğrar. Özellikle: güneş doğarken dağın tepesinde bulunmak gerektiğine inanılır. Bu nedenle, hacı gurupları, gece karanlığında, dağa çıkmaya ve güneş doğarken zirvede olmaya çalışırlar.
Eskiden yollar fenerler le aydınlatılırken, günümüzde elektrik ile aydınlatılmaktadır. Ayrıca: hacılar, zirveye ulaşmadan bir köprü den geçerler ama bu köprüden geçmeden önce temiz giysiler giyilir ve bu nehirde törensel banyo yapılır.
Ancak, öte yandan: zaten dağa çıkmak için en uygun dönem Aralık-Mayıs ayları arasındaki süreçtir, çünkü diğer dönemlerde şiddetli yağmur, aşırı rüzgar ve kalın sis tabakası çıkışları engeller. Bunun dışında, uygun zamanda çıkmayı düşünürseniz yol boyunda birçok dinlenme yeri olduğunu da bilmelisiniz.
Dağ zirvesine çıkmak için en elverişli yürüyüş yolu rotası: Nallathanni-Palabaddala yollarıdır. Kuruwita-Erathna yolu da tercih edilebilir. Bu yolun eğitim diğer yollara nazaran çok daha büyük olmasına rağmen, yürüyerek yolculuk, diğer yollara nazaran 5 km. daha azdır.
Hac için buraya gelenlerin çoğu ise “Hatton” yolunu kullanırlar. Çıkış sırasında hacı gurupları ile karşılaşırsanız, bunların, tırmanırken adanmış şarkılarını duyabilirsiniz.
Zirve ve Ayak İzi
Öncelikle bilmelisiniz ki ayak izini fotoğraflamak yasaktır.
Evet: ayak izinin bulunduğu tepe bir kuleye benzemektedir ve zirvedeki küçük plato şeklinde: 164 metrekarelik bir alan bulunmaktadır. Buranın yüksekliği ise, 1776 metredir.
Zirveye çıkan ilk Avrupalı ise, 1816 yılında çıkan Malcolm isimli bir İngiliz subayıdır. 1817 yılında ise, Dr. John Davy tarafından, kutsal ayak izi görülmüştür. Onun anlatımlarına göre: ayak izi prinç tek bir marj ile süslü ve birkaç taşla doludur. Ancak, bunlar günümüzde görülmemektedir. Ayak izi boşluğu: kesinlikle kaba bir insan ayak figürüne benzerlik göstermektedir. Ama çok büyük boyutlardadır.
Ayak izinin: uzunluğu 156 cm. dir. Dev boyuttaki bu ayak izinin yüzeysel içi boştur. Genişlik ise önce 76 cm dir ve daha sonra topuğa doğru 71 cm. olur.
Gerçek ayak izi: sembolik olarak büyütülerek sunulmaktadır. Gerçek ayak izinin: büyük bir kaya altında, mavi safir üzerinde bulunduğuna inanılır. Bu gerçek ayak izinin korunmasının: tanrı Visvakarma tarafından yapıldığına inanılır.
Ancak: Budistler, Buda hakkında fikirler öne sürerken, Buda’nın yaklaşık 35 metre boyunda olduğunu öne sürerler ki, bu durumda: iki ayak uzunluğunun normalde 5 metre olması gerekir ki, görüntü zaten kaya üzerinde 5 metredir.
Öte yandan: ayak izinin bulunduğu kayanın altında ise, birçok mücevher bulunduğuna inanılıyor. Bu mücevher: Sri Lankalı eski bir kral tarafından, ayak izinin korunması için yapılmış ve altına konulmuş büyük bir safirdir diye söyleniyor.
Evet: Müslümanlar, ayak izinin Adem peygambere ait olduğuna inanıyorlar. Zaten bu yüzden, tepeye “Adem Tepesi” deniliyor. Kayanın hemen yanında: bir küçük ibadethane bulunuyor. Burada, bir Brahman rahip ve tanrı Saman’ın görüntüleri görülüyor. İbadethane önünde ise, yanan mumlar yerleştirilen bir yer bulunuyor.
İbn-i Batuta Ziyareti
Ünlü Arap gezgin İbn-i Batuta: Seylan adasına varışının ardından, kral Battala’dan, Adem Tepesini ziyaret için izin alır ve ziyaretini yazıya dökerek, ayak izinin bulunduğu bölge hakkında ayrıntılı bilgileri, günümüze kadar ulaştırır.
İslam inanışına göre Ayak İzi
İslam inanışına göre: ayak izi: tek ayak üzerinde, bir yıl durma cezası alan Hz. Adem’e aittir.
Hz. Adem: cennetten kovulduğu zaman, Tanrı, onu cezalandırmak için bir tepe üzerine koyar ve burası gerek gökyüzünde cennete ve gerekse yeryüzünde cennete (Seylan güzellikleri) yakın olması ile bilinir.
Aynı zamanda: dağ hem karadan ve hem de denizden kolayca görülebilmektedir ve bu nedenle daha etkileyicidir. Piramidal tepe: erken dönem Arap denizcileri tarafından “dünyanın en yüksek dağ” ı olarak, kayıtlarına yazılmıştır.
Sonuç
Evet, gezimizi tamamladık, yaklaşık 12-16 saat süresince, demir merdivenlerden, zincirlere tutunarak, gece karanlığında, ışıkların aydınlattığı bu sarp yamaca tırmandık ve zirveye ulaştığımızda, güneşin ilk ışıkları ile birlikte, ayak izinin bulunduğu yeri gördük.
Daha önce de söylediğim gibi: burası, tüm dinler tarafından kutsal kabul edilmektedir.
Ancak: tek gerçek şudur ki, bu soruların cevapları verilememektedir?
1. Gerçekten bu bir ayak izi midir?
2. Yoksa dev boyutlu, kaya üzerine bir baskı mıdır?
3. Neden: bu olay, yani ayak izi, dünyanın çeşitli yerlerinde aynı boyuttaki örneklerle devam ettirilir?
4. Bu izi veya baskıyı kim yapmıştır, insanlar mı, doğa mı?
5. Tepenin piramit şeklinin bir önemi var mıdır?
6. Ayak izinin bulunduğu tepe, neden, üçgen gibi görünecek şekilde seçilmiştir?
Bu soruların cevaplarını, gerçek anlamda verebildiğimiz veya bir kısmını cevaplayabildiğimiz gün, sanırım ayak izinin gerçek durumunu ortaya çıkarabileceğiz.
Kars E’bul Hasan Harakan-i Hazretleri. Gezilmesi ve görülmesi gereken bir yer.
(değerli okurumuz, burada bilgi için kendi sitesinin adresini yazmış, üzülerek onu silmek durumundayız, çünkü malum reklam yok)