Kremlin Sarayının dik kuleleri: bu şehirde, Borovitski Tepesinden, Moskova ırmağına doğru bakar. Bu tepenin yöneticileri: yaklaşık 1000 yıl önce, ilk ahşap siperi inşa etmek için çam ağaçlarının kesilmeye başlamasından bu yana; dünyanın en büyük ülkesi olan imparatorluğun gelişimini izlemişlerdir.
Moskova isminden tarihte ilk kez: 1147 yılından kalma el yazması bir kayıtta söz edilir. Bu kayıt: Suzdal Prensi Yuri Dolgoruki’nin hükümdarlığı zamanından kalmadır. Bu prense: rakiplerinden toprak kaptığı için: “dolgoruki” yani “uzun kollu” denilmiştir.
Prens: Neglinnaya ve Moskova ırmaklarına sokulmuş ve savunması kolay olan Borovitski Tepesine bir kale yaptırmıştır. Dolayısı ile: Moskova’nın kurucusu olarak anılır. Heykeli: Tverskaya Caddesi üzerinde, Moskova Belediye Binasının hemen karşısındadır.
Evet, daha sonraki süreçte, Moskova: Doğu-batı ve kuzey-güney istikametlerindeki ticaret yollarının kesiştiği bir bölgede olduğundan: ticaretten en iyi şekilde yararlanmıştır. Ama, bu stratejik konumun önemini fark eden Tatarlar; Moskova’ya göz dikerler ve “Altın Orda” step boyunca ilerleyerek tüm yerleşim yerlerini yakıp yıkar.
Rusya Moskova Tarihi;
Bu durumda.
Moskova prensleri; direnmektense, düşmanla işbirliği yapmanın daha karlı olduğuna karar verirler ve Tatarlara teslim olurlar. Tatarlar ile işbirliği yapanların başı: Kalita (para kesesi) lakaplı: Büyük Prens I. İvan’dı. Kurnaz I. İvan: Rus Ortodoks kilisesinin merkezinin Moskova’ya yerleşmesini sağlar.
Böylece: dini iktidarı: politik ve ekonomik güçlerle birleştirir. Tüccarlar, soylular ve zanaatkarlar: kilisenin ve kentin yeni genişletilen surlarının koruması altına girmek için, Moskova’ya akın ederler. Ancak: Prensliğin büyüdüğünü gören Tatarlar; Moskova’ya verdikleri desteği çekerler. Sonunda: Moskovalılar ile Tatarlar savaşa tutuşurlar, Büyük İvan liderliğindeki Moskovalılar, savaşı kazanır ve Tatarları yenerler.
Büyük İvan, İstanbul’un, 1453 yılında; Türkler tarafından alınmasından sonra: son Bizans imparatorunun yeğeniyle evlenir. Bunun üzerine: Moskova: Hıristiyanlığın son kalesi “Üçüncü Roma” olarak ilan edilir. Büyük İvan: aynı zamanda, Kremlin’in tuğladan surlarının ve kulelerinin yapımını sağlar ve genişleyen hakimiyetinin amblemi olarak da “Bizans’ın çift başlı kartalını” seçer.
Moskova büyümeye devam eder. Savunma surları yapılır. 16’ncı yüzyıla gelindiğinde: şehrin nüfusu: 100.000’in üstüne çıkar. Moskova: Avrupa’nın en büyük kentlerinden biri haline gelir. Bu arada: Kremlin çevresinde, imar faaliyetleri sürdürülmektedir. Bu dinamizmi ateşleyen kişi ise; daha çok “Korkunç İvan” olarak bilinen IV. İvan’dır.
Rusya Moskova Tarihi;
Korkunç İvan:
1533-1584 yılları arasında hüküm sürer. Tahta çıktığında: 3 yaşındadır. Hükümdarlığı, toplam 51 yıl sürer. Metropolit tarafından: 17 yaşında “Çar” ilan edilir. Böylece: bu imparatorluk unvanına sahip, ilk Rus hükümdarı olur. Moskova’ya ilk matbaa makinesini getirtir. Sanatçılar ve zanaatkarları teşvik eder.
Kazan ve Astragan’da: Tatarlara karşı zaferler kazanarak, imparatorluğun sınırlarını güneyde Hazar Denizine kadar genişletir. Bu büyük zaferlerini kutlamak için: Aziz Vasili Katedralini yaptırır.
Tüm bunların yanında ise: Rusya’nın ilk gizli polis örgütünü kuran, işkence ve kan dökmekten zevk alan ve muhaliflerini öldürerek ortadan kaldıran biri olarak tarihe geçer. Canavar ruhlu ve gaddar bir yönetici olarak hatırlanır. Hayatının sonlarında: şiddetli bir öfke nöbeti sırasında: kendi oğlunu öldürür. Sonuçta, bunca kan dökmesine rağmen, kendi ölümü doğal nedenlerle olur.
Rusya Moskova Tarihi;
Evet: Korkunç İvan’dan sonra:
Fyodor gelir. Ancak: bu, pek zeki bir yönetici değildir. 1598 yılında öldüğünde: 300 yıldır Moskova’yı yöneten hanedan, onunla birlikte biter.
Tahta: Korkunç İvan’ın üvey kardeşi: Boris Godunov çıkar. 1598-1605 yılları arasındaki 7 yıllık sürede iktidarda kalır. Godunov’un ölümünden sonra: ortaya çıkan siyasi belirsizlik ve hükümdar karşıtı davranışlar: Rus tarihine karışıklık dönemi olarak geçer. Bu dönemde: iç savaş, köylü ayaklanması ve Polonya ve İsveç istilaları görülür.
1613 yılında: yeni bir Çar seçmek üzere, ulusal bir meclis toplanır. Burada: 16 yaşındaki Mihail Romanov seçilir. Bu; gelecek 300 yıl boyunca, Rusya’yı yönetecek olan “Romanov” hanedanının başlangıcı olur. Yalnız: 18 Romanov hükümdarından, en etkili olan: Büyük Petro olarak da bilinen “I. Petro” olmuştur.
Çar I. Petro:
1682-1725 yılları arasında iktidarda kalır. Eski Rusya’nın dışına çıkmaya cesaret edebilmiş ilk çardır. Almanya, Hollanda ve İngiltere’yi ziyaret etmiş: sanayide, eğitimde, gemi inşasında ve askeri teknolojide en son gelişmeler hakkında, pek çok bilgiyle geri dönmüştür. Moskova’daki maiyetini Batılılaştırmış, onlara ne giyeceklerini söylemiş, sakal tıraşı olmayı kabul etmeyenlere, ceza olarak vergi koymuştur.
Ayrıca: yurt dışından teknik uzmanlar getirtmiş, askeri akademiler ve denizcilik okulları açıp, bir donanma kurmuş, maden çıkarma ve işleme sanayilerini geliştirmiştir. Kağıt, pamuk, yün ve ipek fabrikalarını kurmuş ve para birimi, takvim ve alfabe reformlarını yapmıştır.
Ancak, Petro’nun reformları halk arasında hoş karşılanmamıştır. Çünkü: bu reformlar, yalnızca yönetici sınıfına yöneliktir. Ülkedeki bütün kaynaklar ve insanlar: Petro’nun askeri emellerini gerçekleştirmek için kullanılır olmuştur.
Köylüler: tarlalarından ve ailelerinden koparılıp, savaşa gönderiliyorlar ve onların masraflarını karşılamak için kalanlara ağır vergiler konuluyordu. Ona karşı entrika çeviren askerler: işkence edilerek öldürülüyordu. Cesetleri ise, aylarca Kremlin surlarında sallandırılıyordu. Hatta: Petro, kendi oğlunu bile hapsettirip öldürttü. Üstelik Neva ırmağındaki büyük başkentin inşası; binlerce işçinin hayatına mal oldu.
Rusya Moskova Tarihi
Çar Petro:
Enerjisinin çoğunu: Baltık Denizinin çevresindeki toprakların kontrolünü elinde bulunduran İsveç ile yaptığı mücadelelere harcıyordu. 1703 yılında, Petro’nun kuvvetleri: Neva ırmağı yakınlarında, düşmanı yendiler. Birkaç hafta sonra: Irmaktaki bir adada, bir kale yaptırmaya başladılar.
Bu kale: Petersburg şehrinin çekirdeğini oluşturacaktır. Burada: 20.000 işçi çalışır. Binlerce insan: yorgunluktan, açlıktan ya da hastalıktan ölür. Kentin temellerinin: yapımında çalışan işçilerin kemiklerinden oluştuğu söylenir.
Petro: saray ve bahçeleri tasarlamaları için, yabancı mimarları buraya davet eder. 40.000 işçi daha, bunların inşası için çalıştırılır. O kadar çok inşaat malzemesi gerekiyordu ki, Rusya’nın diğer yerlerinde taş bina yapımı yasaklanır.
Rusya Moskova Tarihi
1712 yılında,
İmparatorluk kuzeye taşınır. Petro: Petersburg’u yeni başkent ilan eder. Moskova’dan ve onun modası geçmiş geleneklerinden kopuş gerçekleşir. Petro: adadaki kalesinin surları içinde, Rus mimari özelliklerinden tamamen farklı bir katedral yaptırır. Svitoy Pyotr ve Svitoy Pavel katedrallerinin; geleneksellerden farklı olarak, gökyüzüne doğru uzanan altın bir iğne gibi tek bir ince kule külahı bulunur.
Evet:
Petro’nun ölümünden sonraki dönem yine durgun geçer. 37 yıl sonra, 1762 yılında, Rus tarihindeki en ünlü imparatoriçe olan Büyük Yekaterina tahta geçer. Onun hakimiyeti: 1762-1796 yılları arasındaki dönemde sürer. Aslında: kendisi bir Alman prensesidir. Ancak: aşk hayatı, diğer başarılarını gölgelemiştir.
Hükümdarlığı süresince, 20 gözdesi olduğu söylenir. Kurnaz ve zekidir. Rus imparatorluğunun: Litvanya, Doğu Polonya, Beyaz Rusya, Ukrayna ve Kırım’a genişlemesini sağlar. Kent planlamasını yeniden yapılandırmak için bir program geliştirir. Ayrıca: Petersburg’da görkemli saraylar yaptırır. Kendi özel sanat koleksiyonu, Hermitaj’ın temellerini oluşturur.
Katerina’nın oğlu Pavel; çariçenin ölümünden sonra, 5 yıl boyunca hükümdarlık yapar. Pavel’in baskıcı ve gerici tutumları Rusya’nın ilerlemesine engel olur. Hem soyluları ve hem de köylüleri kızdırır. 1801 yılında; sarayı basan bir gurup suikastçı tarafından, yatak odasında öldürülür.
I. Pavel’in
Suikastına karışan isimlerden birisi de, kendi oğlu: I. Aleksandr’dır.
Aleksandr: babasının baskıcı kanunlarının çoğunu değiştirir, gizli polis örgütünü dağıtır ve 1812 yılında; Napolyon’u savaş meydanında yener. Böylece: büyük bir üne kavuşur. Bu başarıdan söz etmekte yarar var, çünkü gerçekten ilginç.
Fransızlar, 600.000 kişilik bir ordu ile; Moskova dışında, Rus kuvvetleriyle karşılaşırlar ve yapılan savaş sonucunda Rus generaller, Moskova’yı Fransızlara teslim ederler. Napolyon: 3 Eylül 1812 tarihinde, karşısına kimse çıkmaksızın, Kremlin’in kapısından içeri girer.
Ancak: kent boşaltılmıştır. Fransız ordusu, tam bir hayalet kenti kontrolü altına almış olur. Ancak: o gece, kentte büyük bir yangın çıkar. Altı gün süren yangında: kentteki yapıların % 80’i yok olur. Savaş ganimetlerini toplayamayan ve yiyecek stokları azalan Napolyon: Rusya’nın dondurucu kışında; Moskova’dan çıkmak zorunda kalır.
Tekrar bir araya gelen Rus ordusu ise;
Yıpranmış Fransız ordusunu, Paris’e kadar, tekrar tekrar saldırarak kovalar ve onur kırıcı bir yenilgiye uğratır. “Anayurt savaşı” olarak bilinen bu olay; Rusya’da yurtseverliğin yeşermesini sağlar. Ayrıca: sonunda devrime yol açacak siyasi fikirlerin de, ülkeye gelmesine neden olur.
Evet: devrime doğru gidiliyor. Çarlık hükümetini yıkmak amaçlı ilk teşebbüs: 1825 yılının Aralık ayında: Çar I. Aleksandr’ın ölümü üzerine ortaya çıkar. Petersburg’un Senato Meydanında reformist subaylar tarafından bir ayaklanma gerçekleştirilir. Asi askerler: Anayasal monarşi düzenini kaldırılmasını isterler.
Ancak: hepsi öldürülür.
6 ay süren sorgulamanın ardından: 5 aristokrat lider: Petro-Pavel kalesinde asılır. Bunlar: asırlar boyunca, Rus devrimcilerinin şehitleri olarak anılırlar. Meydana ise: onların anısına “Dekabristler Meydanı” adı verilir.
1905 yılının Ocak ayında: 150.000 işçi; Çardan bir talepte bulunmak amacıyla, toplanıp, Saray Meydanına yürürler. Tekrar bir siyasi gerginlik ortaya çıkar. Kalabalık; Çar’ın askerleri tarafından dağıtılır. Binlerce kişi ölür ya da yaralanır. “Kanlı Pazar” olarak da bilinen bu olay nedeniyle: bir gösteriler ve ayaklanmalar dalgası başlar. Devrim girişimi: sonunda bastırılır. Petersburg işçi konseyi liderleri tutuklanır. Fakat: değişimin tohumları ekilmiştir.
Rusya:
I. Dünya Savaşında, İttifak Devletlerine katılınca, vatanseverler başkentin ismini Alman ismine benzeyen Petersburg’dan; Petrograd’a değiştirirler. Ancak: Rusya’nın, Dünya Savaşına katılması, bastırılmış yığınlar için bardağı taşıran son damla olur. Yetersiz yönetim, yaralı sayısının yüksekliği, yiyecek sıkıntısı ve genel bir ümitsizlik hali, yeni grevler ve başkaldırı dalgasına sebep olur.
Şubat 1917 tarihinde: bir gurup, protestocu işçi, sonunda Çarın tahtı terk etmesine sebep olan bir ayaklanmada, Petrograd garnizonuna katılır. Şaşkın ve terk edilmiş Çar II. Nikolay; eski Pskov kasabasındaki demiryolu hattında bulunan vagonunda, 300 yıllık Romanov hanedanından vazgeçmiş olur.
Nihai devrim:
8 ay sonra: Petrograd’da gerçekleştirilir. 14 Ekim 1917 tarihinde: Kışlık Saray’a hücum eden Bolşevik liderler; Geçici Hükümette görevi devralarak, kansız bir ihtilal gerçekleştirirler. Köylülere “Barış, toprak ve ekmek”, işçilere de “güç” sözü veren “Vladimir İliç Lenin” dünyanın ilk komünist devletini şekillendirmeye başlar.
Yeni Sovyet Hükümeti: 1918 yılında, Kremlin’e taşınır. Moskova: bir kez daha Rusya’nın başkenti olur. Ekim Devriminin ardından: çarlığı geri getirmek için savaşan Beyazlar ile iç savaş patlak verir.
Kremlin’in emirleri üzerine: Çar Nikolay ve ailesi idam edilir ve Kızıl Ordu, devrim karşıtlarına karşı zafer kazanır. 1922 yılında: Komünist Partinin Genel Sekreteri İosif Stalin (1922-1953) Rus olmayan Sovyet Cumhuriyetlerini, Rus Cumhuriyetiyle federasyona zorlar ve böylece Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) kurulmuş olur.
Lenin’in 1924 yılında ölümünden sonra: Petrograd ismi; Lenin’in şerefine Leningrad olarak değiştirilir. Stalin de; Sovyet iktidarı üzerindeki sıkı denetimini arttırmaya başlar. Komünist Parti: planlı bir ekonomi ve zorlu bir sanayileşme programı ile, Sovyet yaşamının her köşesini kontrol etmeye başlar.
Muhalif sesler: Stalin’in kurduğu ve KGB’nin öncülü olan gizli polis örgütü tarafından susturulur. 1930 lu yıllarda, gerçekleştirilen büyük temizlik harekatında, milyonlarca insan hapsedilir, sürgüne gönderilir ya da idam edilir.
“Büyük Kurtuluş Savaşı” olacağı düşünülen,
II. Dünya Savaşı, 15 ila 20 milyon Sovyetli’nin hayatına mal olur. Hitler’in tankları: 22 Haziran 1941 tarihinde, SSCB’ye saldırır. Moskova kapılarına kadar giderler, fakat bir Sovyet karşı saldırısıyla geri püskürtülürler. Çetinliğiyle ünlü Rus kışı: Almanların planlarını bozar. Rus ordusu toparlanır ve Hitler, ilk yenilgisini alır. Leningrad’da daha uzun süre dayandıysa da; Moskova kadar şanslı değildir. Almanlar; 900 gün boyunca kenti kuşatma altında tutarlar. Yaklaşık 1 milyon vatandaş perişan olur. Eğer: Ladoga Gölü üzerinden yardım sağlanmasaydı, çok daha fazla insan kentte, açlıktan ölecekti.
SSCB; II. Dünya Savaşından bir dünya süper gücü olarak çıkar. Stalin, Batılı müttefiklere karşı duyduğu şüphe ile birlikte: karşılıklı güvensizlik dönemi olan “Soğuk Savaş” başlar. Stalin: 1953 yılında öldükten sonra, Nikita Kruşçev (1953-1964) yönetimi, Stalin rejiminin kötü yönlerini kabul etmez ve uluslar arası ilişkilerde, hafif bir yumuşamaya öncü olur.
Ancak: Leonid Brejnev’in Rusya’da “duraklama” olarak bilinen, uzun hükümdarlığı sırasında (1964-1982): iktidar yine bir tek kişinin elinde toplanır. Yozlaşma, adam kayırma ve baskı geri gelir. Yaşam standartları düşer ve ekonomik kriz baş gösterir.
1982 yılında:
Brejnev’in ölümüyle: vaktini doldurmuş “eski tüfek” komünist neslin sonu gelmiş olur. Mihail Gorbaçov: 1985 yılında, iktidara geldiğinde: ekonomi yönetimini merkezden tabana yaymak amacıyla “glasnost” ve “Prestroika” politikalarını gündeme getirir. Bunlar: açıklık ve yeniden yapılanma demektir.
Ayrıca: Komünist Partinin gücünü elinden alıp, serbest girişimi teşvik eder. 26 Mart 1989 tarihinde: Sovyet halkı, 1917’den beri ilk kez, ulusal seçimlerde oy kullanır. Doğu Avrupa’daki komünist rejimler, birer birer devrilir. Berlin Duvarı yıkılır ve Baltık ülkeleri bağımsızlıklarını ilan ederler.
Boris Yeltsin:
1991 yılında: komünistler tarafından düzenlenen bir darbe girişimini engeller. Ulusal kahraman haline gelir. Halkın isteklerine boyun eğen Gorbaçov; 25 Aralık 1991 günü istifa eder ve 70 yıllık Sovyet idaresi son bulur. SSCB dağılır ve Yeltsin; Rus Cumhuriyeti’nin başkanı seçilir. Bir zamanlar, Kremlin surları üstünde dalgalanan kırmızı bayrak, Rusya’nın beyaz, mavi ve kırmızı çizgileriyle değiştirilir.
Böylece, Rusya’da: ekonomide yeniden yapılanma ve politik sistemde reformlarla yeni bir dönem başlamış olur. Ülke: demokrasi ve serbest piyasa koşullarının zorluklarıyla mücadele ederken, iyimser bir hava hakimdir. Fakat; Ağustos 1998 tarihindeki ekonomik kriz ülkeyi sarsar ve 1999 yılında Çeçenistan’da ikinci savaşın çıkışı: korkunç bir sarsıntı yaratır. 1999 yılında Rusya’nın başbakanı seçilen Vladimir Putin; 2000 yılında federasyonun başkanı olur.