Napoli: İtalya’nın ikinci büyük şehridir. Ayrıca: eski İtalyan şehir devletlerinden birisidir. Ancak: tüm bu özellikleri yanında, daha öne çıkan özelliği: bu şehirde suç oranının çok yüksek olmasıdır.
Çünkü: etkin bir mafya teşkilatı var ve bunlarla uğraşmaya polisin gücü yetmeyince, şehirde askeri birlikler de zaman zaman devriye gezmektedirler.
Öyle ki bazı rivayetlere göre, hırsızlar arabalarının camlarını kırmasınlar diye, araç sahipleri arabalarının kapılarını kilitlemezlermiş. Şehirdeki tüm araçların hasarlı olduğunu gördüğünüzde şaşıracaksınız, çünkü hırsızlar tarafından çalınmaması için araçlarının hasarlarını yaptırmıyorlarmış.
Bir araç gördüm, farları dahi yoktu. Hırsızlık o kadar yaygın ki, şehrin en işlek, kalabalık ve hareketli bir caddesinin başı ve sonunun: polis ve askerler tarafından tutulduğunu gördüm.
Mağaza ve dükkanlara girdiğinizde: hissetmeseniz de, tüm gözler sizin üzerinizde, ne çalacak diye bakıyor, tüm bunların yanında, siz de, diğer birçok ziyaretçi gibi, bu hırsızlık çetelerine, kişisel eşyalarınızı-cüzdanınızı çaldırmamak için aşırı dikkat göstermek zorunda kalıyorsunuz.
Çantalarınızı mutlaka omuzlarınıza çapraz asın, çünkü motosiklet ile hırsızlık-kap/kaç zaten Napoli şehrinde icat edilerek dünyanın diğer şehirlerine yayılmıştır. Siz: çantanızın çalındığını hissettiğiniz anda, çalanlar motosiklet ile çoktan gözden kaybolmuş olacaklardır.
Tüm bu özellikler yanında
Napolililerin başka yönlerinden de söz etmek gerekir. Bir kere, aşırı futbol düşkünüler, eğlenmeyi ve içmeyi seviyorlar, İtalya’nın diğer yörelerinden farklı olarak kadınları daha balık etinde, espritüel ve cana yakınlar.
Şehir: balkonlarında çamaşırların asıldığı, köhne binaların bulunduğu, sokak ve caddelerinde çöp yığınlarının görüldüğü bir yer. Yani: Napoli şehrini görünce, İtalya’nın diğer şehirlerinden çok farklı olduğunu hemen hissedeceksiniz. Şehir öte yandan: “Cruise” gemilerinin Akdeniz bölgesindeki ilk hareket noktası olan limanını barındırıyor.
Geçenlerde Adriyatik denizinde, sevgilisine gösteriş yaparken gemiyi batıran kaptanın da buralı olduğu ve olay üzerine, Cruise gemi seferlerinin büyük sıkıntıya uğradığı, müşteri kaybettiği söyleniyor. Yani: burayı ziyaret ederseniz, liman bölgesinde, çok sayıda büyük boyutlu gemi görebilirsiniz.
Trafik tam bir felaket, hiçbir araç sürücüsü trafik kurallarına ve ışıklara uymuyor. Kaldığım kısa süre içinde, trafikte birbirine el kol sallayan, laf atan birkaç sürücü gördüm, yani araç kullanma kültürleri sanki bize benziyor. Aynı zamanda, cadde ve sokaklarında yine bize benzer görüntüler, bol miktarda çukurlar var. Araçlar: tren-tramvay yollarına umursamazcasına giriyorlar.
Şehir
Pizzanın anavatanı olarak lanse ediliyor. Ama, daha öncede yazdığım gibi, kalın hamurlu ve az malzemeli pizzaları var. Gayet doyurucu, bir dilim doyurucu oluyor.
Ama malzemesi az olması nedeniyle Roma’daki kadar damak tadı yok. Pizza yanında, baba isimli bir tatlıları meşhur, bu da bizim belki tanıyanlar vardır “şam baba” tatlısına benzer bir tatlı, sanırım tek farklı özelliği baba tatlısını yaptıktan sonra üstüne “rom” döküyorlar, yani alkol durumu var.
Alkol takıntısı olmayanların mutlaka denemesini öneririm. Fiyatı, 2 Euro. Yine, pizza sevmez iseniz, merkezde büyük bir hamburger restoranı var. En güzel menüsü 7 Euro.
Alışveriş denince, Napoli alışveriş yapmaya uygun bir yer değil. Ara sokaklarda, tüm İtalya’nın önemli markalarına ait ürünleri çok ucuza bulmak mümkün, ancak bunlar taklit değil, çalıntı.
Yine de, bunları almak için kesinlikle ara sokaklara girmenizi tavsiye etmiyorum, çünkü ara sokaklar sokak serserileri ile dolu. Merkezi yerlerde; Kuzey Afrika göçmeni zenciler yine yerde bez örtüler üstünde ünlü marka çantaların sahtelerini satıyorlar.
30-40 Euro’dan başlayan fiyatlar pazarlık gücünüz sayesinde 10-20 Euro’ya kadar düşebiliyor, dikkat. Ayrıca, ayaküstü alışverişte, video kamera, saat gibi değerli parçaların çok ucuza satıldığını gördüğünüzde sakın atlamayın.
Çünkü, normal fiyatının çok altında, 100 Euro fiyatla size sunulan bir video kamerayı almaya karar verdiğinizde, satıcı size orijinal kutusunda cihazı sunuyor, halbuki bu orijinal kutu içindeki cihaz orijinal değil, ağırlığını muhafaza etsin diye, içine kum torbacıkları yerleştirilmiş, dış kalıbı bire bir aynı olan bir cihaz, yani her ne şekilde alırsanız alın, mutlaka kontrol edin veya hiç almayın.
Bunun dışında
Söylediğim gibi, yağmur yağdığında, hemen ortaya çıkan esmer tenli Afrikalı göçmenler, şemsiye satıyorlar (satın almayı düşünürseniz, 3 Euro’dan fazla vermeyin), ayrıca yine bu göçmenler buzdolabı magnetleri, anahtarlıklar vs. gibi hediyelik eşyaları, tekerlekli, tahta tezgahları üzerinde satıyorlar. Magnetleri 2 Euro’dan açılıyor, 1 Euro’ya satın alabilirsiniz. Hatta: Senegalli yani Müslüman bir satıcıya denk gelirseniz, çok daha ucuza alışveriş yapma şansınız büyüktür.
Napoli denince, ünlü futbol efsanesi Maradona dan bahsedilmeden olmaz. Napoli futbol takımı, İtalya 2’nci Liginden 1’nci Ligine çıktığı yıl, Arjantin’den Maradona’yı transfer etmişler. Elbette transfer için ayrılan çok sıfırlı dolar bütçesinin mafya tarafından karşılandığı şüphe götürmez bir gerçek.
Maradona, geldiği ilk yıl Napoli futbol takımını, 1’nci Lige çıkarmış. Ancak, kendi hayatı burada çıkılmaz sona doğru ilk adımı atmış, yani uyuşturucuya burada alışmış, evlenmiş, bir çocuğu olmuş, ancak nüfus velayeti altında olmayan çocuk sahibi bugün bile bilinmiyormuş.
Napoli’nin en güzel yanı, deniz kıyısında olması.
Capri adasına ulaşım gemiler ile buradan yapılıyor. Capri adasının su problemi bile, Napoli’den deniz içinden adaya döşenen borularla giderilmiş. Capri adası Napoli’den bakıldığında, deniz üzerinde karnı üstüne yatmış kadın görüntüsünün ufka çıkan silüeti ile ortaya çıkıyor. Güzel görüntüsü var, deniz muhteşem.
Ayrıca, kara bölümünde de, Vezüv yanardağının muhteşem görüntüsü, görülmeye değer. Ancak, bu yanardağın en son patlamadan önce, 2000 metre olan rakımının, patlamadan sonra, 1600 metreye düştüğü, yani yaklaşık en üst bölümündeki 400 metrelik kütlenin patlama ile, Pompei şehri başta olmak üzere, yayıldığı söylenmekte.
Günümüzde hala aktif imiş, ancak sismografi cihazları yerleştirilmiş ve sürekli kontrol ediliyormuş, dağın eteklerinde yerleşim yerleri var, Napoli Belediyesi bunları dağın eteklerinden uzaklaştırmaya çalışıyormuş, ancak Napoli de gerçekten tam bir şehirleşme felaketi var.
Sanki şehrin küçük ve zengin bir bölümü yani Napoli Kartpostalının görüldüğü tepede yaşayanlar hariç, büyük kısmı tam bir varoş havasında. Eski ve döküntü evler, virane yapılar, pencereler arasında gerilen ipte kurutulmaya çalışılan çamaşırlar, İtalya’nın diğer kentlerine benzemeyen bir yer burası.
Bir laf varmış, İtalya’da, Kuzeyliler Güneylileri sevmez, Güneyliler Kuzeylileri sevmez, hiçbir İtalyan Napolilileri sevmez. Zaten tip olarak da pek İtalyan’a benzemiyorlar, daha esmer tenliler, daha şişmanlar.
Napoli’ye niye gidilir. Napoli alışveriş için uygun bir yer değil, gezmek adına, gittiğinizde mutlaka Napoli Kartpostalının bulunduğu at sırtı tepeye çıkın ve muhteşem manzarayı izleyin.
Bunun dışında, Capri adası gibi bir cennete geçerken veya Pompei gibi bir tarih hazinesine geçerken Napoli uğranıp, üç-dört saat kalınabilecek bir yer. Yine de, bu kısacık sürenin huzurunuzu kaçırmaması için, hırsızlığa dikkat, tedbirli olun.
Son bir not: Napoli şehrine yolunuz düşerse: buradan “Limonçello” denilen bir tür likör satın almanızı öneririm. Buraya has: iklim nedeniyle aşırı büyüyen limonların kabuklarından yapılan bir tür içki, kendiniz veya yakınlarınız için satın alabilirsiniz. (1 litrelik şişesi, 15 Euro)
İtalya Napoli Pompei hakkındaki gezi yazım için Napoli Pompei