Yozgat

Yozgat

Son yıllarda, büyük kalkınma hamleleri olmuş, yeni yapılar yapılmış. Ankara’nın çok yakınında, Ankara’nın yıllarca hiçbir nimetinden yararlanamamış, günümüzde ise, bunun sıkıntıları hızla giderilmeye çalışılıyor.

Yozgat

ULAŞIM

Yozgat, Ankara-Sivas kara yolu, yani E-88 kara yolu üzerindedir. Kırıkkale, Ankara, Sivas, Kayseri, Kırşehir, Nevşehir, Çorum, Çankırı, Tokat illeri ile doğrudan kara yolu bağlantısı vardır.

Yozgat-Amasya arasındaki uzaklık: 188 km. Yozgat-Sivas arasındaki uzaklık: 225 km. Yozgat-Çorum arasındaki uzaklık: 104 km. Yozgat-Tokat arasındaki uzaklık: 207 km. Yozgat—Kırıkkale arasındaki uzaklık: 142 km. Yozgat-Kırşehir arasındaki uzaklık: 112 km. Yozgat-Kayseri arasındaki uzaklık: 197 km. Yozgat-Nevşehir arasındaki uzaklık: 202 km.

Yozgat

TARİHİ

Şehir merkezine yakın yerlerde ve ilçelerde yapılan araştırmalarda: MÖ.3000 yıllarından itibaren, bölgede yerleşim bulunduğunu ifade eden eserler ortaya çıkarılmıştır. Merkeze bağlı: Büyüknefes, Damsasan ve Gündoğdu köylerinde, bu yerleşim kalıntıları görülmektedir.

Bölgede, en büyük medeniyetin ise, Hititler tarafından kurulduğu anlaşılmıştır. MÖ.2000-1500 yılları arasında bu bölgede kurulan Hitit Medeniyeti: başkentini, Hattuşaş bölgesinde kurarak, bölgenin tarih sahnesinde yerini almasını sağlamıştır.

Takip eden dönemlerde, buralarda: sırasıyla Frigler, Kimmerler, Persler ve Makedonyalılar görülür. Daha sonra ise: Galatlar görülüyor, Anadolu’yu istila eden göçebe kabilelerden olan “Galat”lar, burayı bir “Ata yurdu” gibi kabullenmiş ve yerleşmişlerdir.

MÖ.85 yılında, Romalılar Galatların hakimiyetine son vermiş, MS.395 yılında imparatorluk ikiye bölününce, bölge Bizans egemenliğine geçmiştir.

Takip eden dönemde: 1071 Malazgirt Savaşından sonra, Türkler hızla Anadolu’da yayılmaya başlarlar. Bu dönemde, Bozok bölgesi, önemli kervan ve ticaret yollarının geçtiği bir yer olarak öne çıkar. 12.yüzyıldan itibaren, Selçuklular, bölgede görülmeye başlarlar ve 1175 yılında, Selçuklular bölgeyi tamamen ele geçirirler.

1529-1530 yıllarında, Yozgat, küçük bir köy olarak görülmektedir. Bölgede birçok oymak yaşamış ve bugün Yozgat’ın yerli halkının büyük bölümü, bu oymakların neslinden gelmektedir. Zaten, bölgede, oymak adlarını taşıyan birçok köy ve kasaba, hala bu isimleriyle anılmaktadırlar.

1408 yılında,

Osmanlılar bölgedeki hakimiyeti ele geçirirler. Yavuz Sultan Selim döneminde: Yozgat ve çevresinde “Celal” adlı bir Türkmen tarafından isyan çıkarılır, isyan bastırılır ama Yozgat ve yöresi, bu isyandan büyük zarar görür. 17.yüzyılda: devlet tarafından bölgeye yerleştirilen, Türkmen oymaklarından, Çapanoğulları, büyük güç kazanırlar.

Çapanoğullarından Ahmet Ağa, 1741 yılında, bölge mütessellimliğine getirilir. 1755 yılında, İstanbul’da çıkan et sıkıntısı üzerine, bölgeden, İstanbul’a koyun gönderince, merkezi yönetim tarafından, Bozok Sancağı, Ahmet Ağa’ya, mülk olarak verilir ve bundan sonra, Yozgat ve çevresinin tartışmasız hakimi olurlar.

Ancak, bu hakimiyet, Ahmet Ağa’nın bölge ve bölge halkı üzerindeki usulsüz uygulamalarını bitirmez ve 1765 yılında idam edilir. 1772 yılında, Çapanoğulları, bölgede yine etkin olmaya başlarlar. 1842-1846 yılları arasında, Çapanoğullarından Mehmet Celalettin Paşa: Yozgat ve Kayseri kaymakamlığına atanır. 1849 yılında ise, güçlerinin doruk noktasına ulaşırlar.

Tarihi süreç içinde, Kurtuluş Savaşı dönemine gelinir. Bu dönemde, şehir herhangi bir işgal altında kalmaz, ama bir isyan nedeniyle, mahalli kurtuluş mücadelesi veren birlikleri çok zor durumda bırakır.

Milli Mücadeleyi desteklemek üzere kurulan, Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyeti, Yozgat Şubesinde: Müftü Hulusu Efendi ve Çapanoğlu Edip ve Celal Beyler arasındaki husumet, Milli Mücadelenin yazgısını etkileyecek ölçüde sonuçlar doğuran Çapanoğlu İsyanının nedenlerinden biri olur.

Aslında Yozgat yöresinde başlamış olmasına rağmen, daha sonra bu isyan hareketi Çapanoğulları ailesi içine çekilmiş ve Çapanoğlu isyanı olarak anılmıştır.

Halbuki,

Bu geniş ailenin yalnızca bir kısmı isyana iştirak etmiştir. İsyan; 14 Mayıs 1920 tarihinde, Yıldızeli-Kaman köyünde toplantı yapanlar tarafından, Ankara Hükümetine karşı isyan ilan ettiklerini açıklamalarıyla başlar. Yıldızeli’ndeki olaylar, gün geçtikçe büyür. İsyanların önlenmesinde, büyük zorluklar çekilir.

Çapanoğulları: 13 Haziran günü Sorgun’u ve 14 Haziran günü Yozgat şehrini ele geçirirler. 16 Haziran’da Alaca ele geçirilir. Ancak, Çerkez Ethem tarafından isyan bastırılır ve isyana katılanlar cezalandırılır. Çerkez Ethem, isyancıların toplandığını duyunca, 25 Haziran 1920 günü Alaca ilçesini ele geçirir. Daha sonra, Arapseyfi bölgesinde toplanan tüm asiler, yine Çerkez Ethem kuvvetleri tarafından, imha edilirler.

Şehir: 25 Haziran 1927 tarihinden sonra, Yozgat adını alır. Daha önce, Bozok ismi kullanılmıştır. Niye, Bozok? Oğuzların Bozok koluna mensup Türkmenlerin, bu bölgeye akını sonucu, bölge “Bozok” olarak anılmaya başlanır.

Peki, Yozgat ismi nerden gelir? Söylenenlere göre: Yozgat bölgesi, Saray köyünden itibaren, aşağıdan-yukarıya doğru, kat kat yükselmektedir. Bu kat kat yükselişinden ve rakımının yüksekliğinden dolayı, önceleri buraya “Yüzkat” denilmiş, zamanla bu isim “Yozgat” olarak söylenegelmiştir.

 

GENEL

İl’in jeolojik yapısında dikkat çeken en önemli özellik: yer altı sularının fazla oluşudur. Yeryüzü şekilleri bakımından ise, sade bir yapıya sahiptir. İl topraklarının büyük bölümünü: platolar kaplar. Bunların başında ise, Bozok platosu gelmektedir.

İklim özellikleri değerlendirildiğinde: burada, yarı kurak, karasal iklimin hakim olduğu görülür. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçer. Yaz ile kış, gece ile gündüz arasındaki sıcaklık farkları yüksektir.

Yozgat, Türkiye genelinde, nüfusunun yarısından fazlasının kırsal alanlarda yaşadığı, nadir illerden biridir.

Yozgat’ta, turizm denilince: şehir, Ankara’ya çok yakın ve Ankara yöresinden, bütün doğu istikametinde ilerleyen yolların en çok kullanılanı. Yani: bu şehirden, mutlaka bir şekilde geçiliyor. Ama: şehrin turizm yönü elbette çok yoğun değil.

Yani: Arkeoloji Müzesi bulunmayan bir şehir, turizm yönünden ne olabilir? Çamlık Milli Parkı, Saat kulesi, Etnografya Müzesi. Yerli ve yabancı turist, bir yere gidip para bırakmadan önce, oranın önemini keşfetmeye çalışıyor.

Yani: “oraya gidersem orada ne görebilirim, ilginç ne olabilir “gibi. Umarım Yozgat şehrinin bu özellikleri konusunda yetkililer tarafından çalışma yapılır ve şehrin turizm yönünü öne çıkaracak çalışmalar yapılır.

 

YOZGAT SÜRMELİSİ EFSANESİ

1700’lü yıllarda, Bozok yaylasında otlayan sürülerin bir kısmını, Sürmeli Bey adında bir Türkmen yörüğü otlatırmış. Bu ozan: elinde kavalı, sırtında sazı, Yozgat-Akdağmağdeni arasındaki bölgedeki ormanlarda sürülerini dolaştırırmış.

Bazen bir çam dibinde, bazen bir derenin kıyısında kavalını çalar, aşık olduğu gönlünün sevgilisini düşünürmüş. O sevgili ki: güzelliği Bozok yaylasına yayılmış bir dilbermiş. Ancak, babası bir Türkmen beyidir ve çok serttir.

Sürmeli Bey: ailesini gönderir ve kızı babasından istetir. Ama, kızın babası, kızını bir çobana vermek istemez. Araya girenlere rağmen, bu düşüncesinden vazgeçmez.

Sürmeli Bey, buna çok üzülür. Sürüsünü bırakır ve sazını eline alarak, Beşçamlar mevkiinde, kendine bir dergah kurar. Aşkını, yanık türküleriyle, dağlara-ağaçlara anlatmaya başlar. Otağına ve obasına küser, alır başını gider, Akdağlara kadar giden çamların arasında, onu bir daha gören olmaz. Ondan geriye; içli sazına söylettiği nameler ve dertli kavalının nameleri kalır. O gün, bu gündür: Sürmeli Beyin türküleri, bu yörede, dillerde yankılanır.

BOZOK ÜNİVERSİTESİ

2006 yılında kurulmuştur. Üniversiteye bağlı: Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Ziraat Fakültesi, Tıp Fakültesi ve Eğitim Fakültesi var.

2009-2010 eğitim yılı döneminde: üniversitenin öğrenci kapasitesi, 7200 kişi olmuştur. Ayrıca: 290 öğretim elemanı ve 160 idari personel görev yapmaktadır.

Yozgat Testi Kebabı

NE YENİR.NE İÇİLİR

Bu yöreye has yemeklerin başında: Testi kebabı, ayva basması, çörek, bazlama, katmer gelir. Özellikle: testi kebabı ve elbette “Arapaşı” Özellikle: arabaşı, hazırlanışı ve yenilişi ile büyük ilginçlik gösterir. Ben burada kaldığım, dört yıllık süre zarfında, arabaşını yiyemedim, daha doğrusu yutamadım. Ama, bu lezzetin, öyle bir çorbası var ki, inanamazsınız, bunun çorbasını büyük bir keyifle defalarca yemiştim.

İsterseniz, kısaca bilgi vereyim. Arabaşı yemeği: un ile bir tepsi üzerine hazırlanan bir yemek ve ayrıca: tavuk veya hindi etinden hazırlanan çorbası ile tamamlanıyor. Tepside hazırlanan hamur, parçalar halinde kaşıkla alınıyor, çorbada ıslatıldıktan sonra, yutularak tadılıyor.

Ağızda çiğnenmemesi gerekiyor, ama bu yutma işi, ya maharet ya da alışkanlık gerektiriyor. Bir kaşık büyüklüğünde hamur parçasının bir lokmada yutulması, alışkanlık gerektiren bir olay.

Testi kebabı ise, duymuşsunuzdur, bir testinin içinde, et ve çeşitli sebzelerle hazırlanan ve daha sonra testinin kapak bölümünün hamurla kapatılması, kuzinelerde pişirilmesi ve daha sonra, testinin ağız kısmının yani kapalı kısmının kırılarak, kebap bölümünün bir kaba dökülmesi ile yeniliyor.

Yozgat Arabaşı

Her ikisi de muhteşem lezzetler. Yozgat yöresine gidenler için, mutlaka tadılmasını önereceğim lezzetler. Arabaşı belki yapılışı ve yenilişi itibarıyla ilginizi çekmeyebilir ama testi kebabını mutlaka denemelisiniz.

Yozgat

GEZİLECEK YERLERİ

Yozgat Saat Kulesi

YOZGAT SAAT KULESİ

1897 yılında, Belediye Başkanı Ahmet Tevfik-i Zade tarafından, Yozgatlı Şakir Usta’ya yaptırılmıştır.

Kulenin kaidesi, kare prizma şeklindedir. En üst kısmı: şerefe gibi, bir terasla çevrilidir. En tepe kısmında ise, çan şeklinde bir külah bulunmaktadır. Saatin çanı: 250 kg. ağırlığındadır. Her yarım ve tam saatlerde, çalışmaktadır. Kuleye çıkış için, kuzeyde, yuvarlak bir kemerli kapı bulunmaktadır. Kulenin her katında ise, yuvarlak kemerli bir pencere bulunuyor.

Yozgat Çapanoğlu Camii

ÇAPANOĞLU CAMİSİ

1779 yılında, Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. 1794 yılında ise, Süleyman Bey tarafından, bu yapının önüne, benzer planda, ikinci bir mekan ekletilmiştir. Daha sonra ise, en dışa küçük bir giriş revakı eklenmiş.

Arka arkaya dizilmiş yapılar, yakın zamana kadar, Osmanlı döneminin resim sanatına özgü örneklerle bezemeliymiş. Ancak, yapılan onarımlar sırasında, resimlerin çoğu yok olmuş.

Mahvilin ikinci katında, yan kubbede: yeşil mavi ve sarı renklerin kullanıldığı, çeşitli çiçek, yaprak ve meyve resimleri var.

Evet, bu cami, iki bölümden oluşuyor ve Yozgat’ın en büyük camisi, hemen önünde de bir şadırvan görülüyor.

Yozgat Çamlık Milli Parkı

ÇAMLIK MİLLİ PARKI

İl merkezinin, 2 km. güneyindedir. İl merkezine, 2 kilometrelik asfalt bir yolla bağlanır. Ülkemizin ilk milli parkıdır. 1958 yılında, Milli Park haline getirilmiştir. Deniz seviyesinden yüksekliği: 1300 metredir.

Burada yapılan araştırmaya göre: yaklaşık 300 yıl önce, bölgede bulunan “karaçam ormanları” bilinçsizlik sonucu ortadan kalkmış ve bir daha da yetişmemiştir.

Bu karaçamlardan, bir kısmı halen milli park bölgesinde bulunuyor ve dünya üzerinde yalnızca Kafkasya ve Yozgat çamlığında bulunmalarıyla önem kazanıyorlar.

Başka yerde yok. Diğer çam türleri: 100 yaşını geçtikten sonra, büyüme ve tohum verme özelliklerini kaybetmesine rağmen, Kafkas karaçamı, 300-500 yıl arasında yaşama, büyüme ve tohum verme yeteneğine sahipmiş. Çamlıkta: 3 yıldızlı bir de otel bulunuyor.

Bunların dışında, çamlık içinde: 9 tane, 400-500 yıllık anıt ağaçlar var. Ayrıca, burası bir doğal hayvanat bahçesi konumunda.

Günümüzde, burada: akbaba, küçük atmaca, şahin, tavşan, saksağan, kurt, kaplumbağa gibi bir sürü hayvan çeşidini görmek mümkün. Çamlık içinde, bir de gölet var. Bu gölette: sazan ve turna gibi balıklar yaşıyor.

Yozgat Çamlık Milli Parkı

Çamlık içinde, birçok çeşme de bulunuyor. Kaymak donduran, kum döken gibi ilginç isimleri olan çeşmeler, bu isimlerine uygun suları ile öne çıkıyorlar. Kaymak  donduran çeşmesi: ismini, çevresindeki kar kuyularından almış.

Buz makinalarının, soğutucuların olmadığı dönemlerde, seyyar dondurmacılar ve pastane sahipleri, bu çeşmenin çevresinde kar kuyuları açarlar ve dondurma kaplarını, bu kuyuların çevresine koyarak, dondurmanın erimesini önlerlermiş.

Evet, Yozgat yöresinde yaşayanlar için, burası büyük bir imkan. Bende, defalarca Yozgat Çamlığına çıktım. Yolu, pek fazla sıkıntılı olmasa da, yine de, viraj ve inişli-çıkışlı. Ama, burada özellikle, yol üzerinde bulunan üç çeşmeden söz etmek istiyorum.

Bunlar: soğuk su çeşmesi, böbrek taşı döken su çeşmesi ve kekik kokulu su bulunan çeşme. Yozgatlılar, bu çeşmelerden bidon bidon su alırlar, sizde mutlaka bu sulardan tatmalısınız.

En tepeye çıktığınızda, biraz önce sözünü ettiğim otel veya belediye restoranında, mutlaka testi kebabını tatmalısınız.

BÜYÜKNEFES (TAVİUM-TAVİON) ANTİK KENTİ

Yozgat-Haydarbeyli köyü yolu üzerindedir. Galatların bir kolu olan, Trokmilerin başkenti olarak kullanılmıştır. Asur ticaret kolonileri döneminde, şehrin önemi ortaya çıkmıştır.

Erken Bizans döneminde, kent, şaşalı dönemini yaşarken, geç Bizans döneminde terk edilmiştir.

Halen burada kazı çalışmaları yapılıyor. Kentin büyük kale ve küçük kale olarak isimlendirilen bölgesinde, yaklaşık 3000 kişilik bir anfitiyatro ortaya çıkarılmış.

Son zamanlarda ortaya atılan söylentilere göre: günümüzdeki Almanların atalarının buradan göç ettikleri söyleniyor. Bu söylenti, yapılacak çalışmalar sonucu ne kadar doğrulanabilirse, buranın turizm kapasitesinin en üst düzeye çıkacağı tahmin ediliyor.

Yozgat Çeşka Yeraltı Şehri

ÇEŞKA YER ALTI ŞEHRİ

Kirazlı mevkiindedir. Yani, il merkezinin 3 km. kuzeydoğusundadır. Yüksekçe bir tepeye kurulmuştur. Yer altı şehrinin, üç girişi var. Ancak, bu giriş kapıları, günümüz öncesinde dolmuştur. Kuzeydeki tek giriş kapısından: alçak ve dar bir galeri ile, bir odaya ve odadan yine galeri ile, çevrede bulunan diğer odalara ve bir salona geçiliyor.

Salona açılan diğer galerinin toprak dolu olduğu görülüyor. Yıkıntılar arasında ve tepenin alt eteklerinde, tek renkli Roma ve Bizans dönemi seramik parçaları görebiliyorsunuz.

Yozgat Nizamoğlu Evi-Etnografya Müzesi

NİZAMOĞLU EVİ (ETNOĞRAFYA MÜZESİ) 

İl merkezinde, İstanbulluoğlu mahallesinde bulunmaktadır.

1985 yılında ziyarete açılan müzede, bugün itibarıyla 990’ı teşhirde olmak üzere, toplam: 4000 civarında eser bulunmaktadır. Pazartesi hariç, diğer günlerde, saat: 08.30-17.30 arasında ziyarete açıktır.

Müzenin bulunduğu yapı ise: 1871 yılında yapılmıştır. Doğu yüzü, sokağa bakmaktadır. Taban ve duvar ahşaptır. Zemin kattaki mekanlar: depo, mutfak ve hizmet odaları olarak kullanılmaktadır.

Üst katta: bir sofa var, onun iki yanında ise simetrik yerleştirilmiş odalar var. Buralarda, yöreye özgü Etnografik eserler sergileniyor. Müzeye ait bahçe içinde, bir de idari bina bulunuyor.

Sergi salonlarında sergilenen eserler, şu şekilde gruplanmaktadır.

Yazma Eserler Salonu: Salonda bulunan en önemli eser: Çapanoğlu Büyük Camisine hediye olarak yaptırılan sancaktır. Bundan başka, yine bir sancak ve el yazması panolar ve mermer yazıtlar da sergilenmektedir.

Üst Kat Hol: Yozgat’ın eski Belediye Başkanlarından, Salim Korkmaz tarafından hibe edilen Aynalı Körük olarak isimlendirilen, yörede meşhur at arabası sergileniyor. Eyvan kısmında ise, yok olmuş, sivil mimari örneklerine ait süslemeli ahşap kapı ve yüklük kapıları ile, camilerden getirilen şamdanlar sergileniyor.

Mutfak: Konağın üst kat mutfağında, vitrinler içinde Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait porselen, seramik, bakır ve ahşap mutfak eşyaları sergileniyor.

İslami Eserler Salonu: Burada, bir Kabe Örtüsü Parçası, tekke eşyalarının ve alem, şamdan gibi bronz eşyaların teşhir edildiği vitrinler var.

Silahlar Salonu: 18.ve 19.yüzyılda kullanılmış; çakmaklı tüfek, el yapımı Karadağ tabancalar, kılıçlar ve çeşitli harp malzemeleri sergileniyor.

Gelin Odası: Pirinç bir karyola, dikiş makinası, beşikler, ahşap sandıklar, kilim ve el işleri ile, 19.yüzyıla ait bir gelin odası, bu salonda sergileniyor.

Yozgat Arkeoloji Müzesi-Karslıoğlu Konağı

ARKEOLOJİ MÜZESİ (KARSLIOĞLU KONAĞI)

Eski Yozgat-Sungurlu yolu (günümüzdeki Hattuşaş yolu) üzerinde, C. Ali Efendi Camisinin yanındadır.

Yozgat yöresinde yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan eserler, burada sergileniyor. Konak; 1883 yılında inşa edilmiştir. Konak, 1929-1936 yılları arasında, Yozgat Belediye Başkanı Yusuf Karslıoğlu tarafından satın alınarak uzun süre kullanıldığı için “Karslıoğlu Konağı” olarak anılıyor.

Bina; 1979 yılında, Kültür Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış ve restore edilerek 1990 yılında, Arkeoloji Müzesi deposu olarak kullanılmaktadır. Yakın bir gelecekte, arkeoloji müzesi olarak hizmete gireceğini duydum.

Dikdörtgen planlı yapı, iki katlıdır. Kesme taş  duvarlar, ahşap karkas taşıyıcı sistem arasına,  taş dolgu ile örülmüş ve sıva yapılmış. Kapı, yüklük ve tavanlarda: yörenin en güzel oyma işçiliğini görebilirsiniz. Binaya giriş, güneydeki sundurmadan sağlanır.

Birinci kata: beş basamaklı, taş merdivenle çıkılıyor. Oda kapıları üzerinde haç şekilleri görülüyor. Bu nedenle yapının eskiden Rumlara ait olduğu anlaşılıyor.

Atatürk, 3 Şubat 1934 tarihinde Yozgat’a geldiğinde,

Burada kalmıştır ve daha sonra, yapı uzun süre Vali Konağı olarak kullanılmıştır. Her ne kadar, yazının başlık satırında, Arkeoloji Müzesi cümlesini kullanmış olsam da, bugün burası müze olarak kullanılmıyor. Çünkü: Yozgat Müzesi Müdürlüğü tarafından, bir takım gerekçeler öne sürülerek, buranın Arkeoloji Müzesi olarak kullanılmasından vazgeçilmiş.

Bu yapı da, İl Özel İdaresine tahsis edilmiş. Peki, Arkeoloji Müzesi nerede diye düşündünüz elbette, bilmiyorum. Bilgi veren de yok, müze de yok. Kesin olan tek şey, bu konağın müze olmasından tamamen vazgeçilmiş olması.

Yozgat’ta bir arkeoloji müzesi yapılması için, 2005 yılında, yaklaşık 4400 metrekare büyüklüğünde bir arsa tahsisi sağlanmışsa da, henüz bir çalışma gerçekleşmemiştir.

Bölge gerçekten tarihi kalıntılar açısından muhteşem zengin. Ama sanırım arkeoloji bilinci bölgede tam olarak yerleştirilememiş. Benim bulunduğum dönemde: Yozgat Valiliği bahçesinde bir mermer aslan heykeli vardı, ama ilginç olan heykelin tam bel bölümünde bulunan kazma izleriydi.

Bu heykeli, tarlasında tesadüf eseri bulan vatandaşımız, bunu kırıp bahçe  duvarında taş olarak kullanmayı düşünmüş, ancak her türlü çabasına rağmen kıramamış. Tarih bilincimiz sanırım bu, eğer buluntu altın, gümüş ise, değerli, taş ise, değersiz.

Yozgat Karabıyık Köprüsü

KARABIYIK KÖPRÜSÜ

Yozgat-Şefaatli kara yolu üzerinde, yolun 38. kilometrededir. Köprü: Yavuz Sultan Selim tarafından, Mısır seferine giderken, 1516 yılında yaptırılmıştır.

Ayaklar üzerinde oturan, üç sivri kemer, iki alçak mahmuzlu, 60 cm. yüksekliğinde korkuluk duvarları olan, uçlarda ve ortada baba taşları olan bir köprü.

Kesme beyaz taşlardan yapılmış. Boyu: 54 metre, eni, 4.5 metredir. Köprü günümüzde iki durumdadır.

Yozgat Sorgun hakkındaki gezi yazım için Sorgun

Yozgat Yerköy

Yozgat Yerköy

Yerköy, bağlı bulunduğu il merkezi olan Yozgat iline 41 km uzaklıktadır. Yerköy, Çiçekdağı arası uzaklık: 7 km. Yerköy, Ankara arası uzaklık: 182 km. Yerköy, Kırıkkale arası uzaklık: 107 km. Yerköy, Kırşehir arası uzaklık: 74 km.

TARİHİ

Bölge tarihi süreç içinde, sırasıyla Hititler, Frigler ve Perslerin egemenliği altında kalmıştır. Daha sonra ise, bir süre Romalılar, ardından Ankara’yı başkent yapan Galatlar, Bizanslılar ve 1071 Malazgirt Zaferinin ardından kitleler halinde Anadolu’ya gelen Bozoklu Türkmenler tarafından yerleşilmiştir.

Yani: Yerköy ve civarı, Bozoklu Türkmenlerden oluşur. 1925 yılında bir köy olarak görünen yöre, 1930 yılında Ankara-Kayseri demiryolunun geçmesiyle kısa sürede hızla gelişmiş ve büyümüştür. 1935 yılında Bucak ve 1945 yılında ise İlçe olmuştur.

Yozgat Yerköy

GENEL

İlçe toprakları genel olarak geniş düzlüklerden oluşur. Arazinin büyük kısmı, Delice ırmağı tarafından taşınan alüvyonlardan oluşan Yerköy ovası tarafından kaplanmaktadır.

En önemli akarsu: Karanlıkdere vadisinden sonra ilçe sınırlarına giren Delice ırmağıdır. Irmağın suları yazın azalır, baharla birlikte ise artar.

Yörede karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak, yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve sert geçer. Deniz seviyesinden 774 metre yüksekliktedir. Bitki örtüsü genelde bozkırdır, orman yok denecek kadar azdır.

Tepeler çıplaktır. Sadece Aygar dağı üzerinde, meşe ormanları bulunur. Yöre halkının başlıca geçim kaynağı: tarım ve hayvancılıktır.

Yozgat Yerköy çıntar

NE YENİR

Buralara yolunuz düşer ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, bir tür mantar yemeği olan “çıntar” öneririm.

YERKÖY ADALET MESLEK YÜKSEKOKULU:

Yozgat Bozok Üniversitesine bağlı olarak 2010 yılında açılmıştır. Eğitim ve öğretim faaliyetleri, 6 ayrı program üzerinden sürdürülmektedir.

Yozgat Yerköy

GEZİLECEK YERLER

Yozgat Yerköy Kaplıcaları

YERKÖY KAPLICALARI

İlçe merkezine 3 km uzaklıkta güneydoğudadır.

Kaplıca yörede “Uyuz Hamamı” olarak da isimlendirilir. Kaplıca sularının oluşturduğu gölette çamur banyosu da yapılabilir. Bu sırada, kaşıntıları hafifletir. Kaplıca sularının sıcaklığı 44 derecedir.

Kaplıca suları klorlü sülfatlı sular gurubuna girer. Lokal olarak uygulandığında tuzluluğu da öne çıkar. Tuzlu sular, rezolutif özellik taşır.

Bu nedenle, birçok enfeksiyon sekellerinde kullanılırlar. Ayrıca yine kaplıca sularında bulunan Termalitler, spazm çözücü özelik taşırlar.

Suyun taşıdığı radon gazi ise, solunum yollarından ve deriden organizmaya girerek, çeşitli safhalardan geçtikten sonra, yarılanma süresi daha uzun ömürlü ürünlere dönüşür.

Bu yüzden, öncelikle solunum yoluyla alınan radon gazına ait etkiler görülür. Yarılanma süresi uzun olan devreler oluştuktan sonra diğer etkileri ortaya çıkar.

Bunlar: endokrin sisteminin uyarılması şeklindeki etkilerdir. Radon taşıyan su, ayrıca ürik asit salgısını da kolaylaştırır ve gut hastalığının tedavisinde önem kazanır.

Kaplıca sularının iyi geldiği söylenen diğer hastalıklar şunlardır: nevrit, nevralji, kırık-çıkık sekelleri, kadın hastalıkları, romatizmal hastalıklar, çeşitli ağrılar, cilt hastalıklarıdır.

Kaplıcada iki tane tedavi havuzu bulunur. Sosyal tesisler yeteri kadardır. Konaklama için toplam yatak kapasitesi 100 civarındadır ve bunlar özel işletmelerdir.  

Yozgat Yerköy Çapanoğlu Camii

ÇAPANOĞLU CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı Saray köyündedir.

Caminin kitabesi yoktur. Ancak Şamdan kitabelerine göre, caminin 1749 yılında Kapucu Başı Çapanoğlu Ahmet Paşa tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.

İç mekanda; her duvarda ikişer tane olmak üzere, dıştan içe doğru genişleyen sekiz pencere bulunur.

Cami dıştan dikdörtgen planlı ve kırma çatılıdır. 1957 yılında eklenen minaresi, son cemaat yerinin batısındadır.

Yapı içinde, süsleme olarak sadece ahşap süslemeler kullanılmıştır. Eskiden tüm duvarlarında kalem işi süslemeler var olduğu söyleniyor.

Yozgat Yerköy Keçi kalesi

KEÇİ KALESİ VE ANTİK DÖNEM YERLEŞİM YERİ KALINTISI

İlçe merkezine bağlı Aşağı Eğerci ve Hacılı köyleri sınırları içerisindedir. Kale: Aşağı Eğerci köyünün 1 km kuzeyinde, Hacılı köyünün ise yaklaşık 2 km güneybatısındadır.

Çevreye hakim bir konumdadır. Sarp ve dik yamaçlardan sonra, zirveye ulaşılır. Zirveye yakın kısımlarda: kayaya oyulmuş. 11 adet basamak vardır.

Kayanın zirve noktası ise 3 x 6 metre ebatlarında, doğul şekilde oluşan bir zemine sahiptir. Zeminde, kayaya oyulmuş duvar temelleri görülür.

Kayalığın güney batı bölümünde ise 2 x 2 metre boyutlarında ve 2 metre yükseklikte, doğrudan kayaya oyulmuş bir şapel bulunur.

Bunun ilerisinde duvar, güney kısmında ise yere oyulmuş tandır vardır. Zirvenin doğu eteklerinde, özellikle doğu, kuzey ve kuzeydoğu bölümlerinde, çok miktarda Bizans dönemine tarihlenen seramik parçası bulunmuş, az sayıda ise yeşil sırlı İslami dönem seramiklerine rastlanmıştır.

Gelelim kaleye

Bu kalede, bir zamanlar yabancıların yaşadığı söyleniyor. Bunların başında: Şampas Pir isimli bir firavun varmış.

Yörede Büyük Kızılkale ve Küçük Kızılkale köylerinde yaşayan Müslümanlar, Keçi Kalesini almak isterler.

Bir akşam, bin kadar keçinin boynuzlarına mum takarlar ve bu keçileri kaleye doğru sürerler. Kalede bulunanlar bu durum karşısında şaşırırlar ve gece olması nedeniyle, kaleden ateş ettiklerinde hedeflerine isabet ettiremezler.

Bu yüzden iyice korkarlar ve Müslümanlar, kaleyi ele geçirirler. Şampas Pir ve askerleri, kaleden atılır. Kalenin ele geçirilmesinde keçiler kullanıldığı için, kaleye “Keçi kalesi” ismi verilir.

Keçi kalesi, yerleşimi ve nekropolü, 2008 yılında, 1’nci Derece Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Yozgat Sorgun gezi yazısı hakkındaki yazım için Sorgun

Yozgat Yenifakılı

Yozgat Yenifakılı

Yenifakılı ilçesinin, bağlı bulunduğu Yozgat il merkezine uzaklığı 132 km dir. Yenifakılı ilçesinde tren istasyonu bulunmaktadır. Ankara-Kayseri tren yolu buradan geçer. Yenifakılı, Boğazlıyan arası uzaklık: 23 km. Yenifakılı, Yerköy arası uzaklık: 89 km. Yenifakılı, Kırşehir arası uzaklık: 100 km.

TARİHİ

1071 Malazgirt savaşından sonra, kitleler halinde Anadolu’ya giren Türkler, bölgenin Türkleşmesi sürecini başlatmıştır. 1243 yılına kadar Anadolu Selçuklu hakimiyetinde kalan bölgeye Kösedağ Savaşından sonra Moğol hükümdarlar hakim olmuştur.

1514 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından bölge Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yenifakılı ilçesinin kurucularının 16’ncı yüzyılda Ağcakoyunlu kabilesi olduğu tahmin edilmektedir. Ağcakoyunlu kabilesi ise Dulkadirlilerdendir. Karafakihlü köyü, Ağcakoyunlu kabilesine bağlı bir köydür.

Sonuç olarak Yenifakılı ilçesinin kurulduğundaki ismi “Karafakühlü” dür.

“Kara” esmer tenli insanlar için kullanılır. “Fıkıh” İslam hukukunda din ve dünya işleriyle ilgili ana kaynaklardan yararlanılarak ortaya konmuş olan kurallardır. “Faküh” ise Fıkıh bilen kişi demektir. Bunlar toplandığında, Karafakühlü kelimesi Karafakılı şeklinde değişerek günümüze ulaşmıştır.

Kırşehir-Avanos kazasına bağlı olan Karafakılı, 1929 yılında Boğazlıyan ilçesine bağlanmıştır. 1936 yılında beldenin Karafakılı olan ismi Fakılı olarak değiştirilmiştir. 1961 yılında ise Fakılı ismi değişir ve “Yenifakılı” bucağı olur.1951 yılında Belediyelik olur. 1973 yılında yazılı kaynaklarda bucak olarak geçer. 1990 tarihinde ise ilçe olur.

Yozgat Yenifakılı

GENEL

İlçe, bağlı bulunduğu Yozgat il merkezinin güneyindedir. Deniz seviyesinden yükseklik 1035 metredir. İlçenin kuzeydoğusunda önemli bir engebe olan Sırçalı dağı, güneyde ise Kaşaltı Tepeleri bulunur. Bunların eteklerinden itibaren Bardakçı ve Damlalı vadileri uzanır.

Damlalı vadisi, her mevsim serin olan, yeşil ve sulak bir alandır. Vadi tabanı bağ ve bostanlarla kaplıdır. Yörede karasal iklim hakimdir. İlçenin büyük bölümü bozkırdır. Ormanlık alan yoktur. Günümüzden 100 yıl önce Sırçalı dağı üzerinde bulunan çam ormanları kesilerek yok edilmiştir, günümüzde dağ ve tepeler çıplaktır.

İlçe halkı geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlar. Geçim kaynaklarının bir kısmı da yurt dışında çalışan işçilerin gönderdikleri dövizlerle sağlanmaktadır. Güneydoğudan gelen Fehimli deresi ve kuzeybatıdan gelen Kozan çayı ilçe topraklarında birleşirler.

Yozgat Yenifakılı

GEZİLECEK YERLER

DAMLALI YERALTI ŞEHRİ

İlçe merkezine bağlı Damlalı köyündedir. Yeraltı şehrinde yapılan temizlik çalışmaları sırasında, iki mağara bulunmuştur. Yeraltı şehrine 3 yerden girilir. Bunlardan: A girişi: Damlalı vadisinin doğu yamaçlarında, vadi tabanından yaklaşık 50 metre yükseklikte ve 2 metre genişlikte bir ağızdandır. B girişi: A girişinin güneybatısında, yaklaşık 1 km uzaklıktadır.

C girişi ise: B girişinin güneybatısındadır. Yeraltı şehrindeki yerleşkelerin, Erken Bizans döneminde, ilk Hıristiyanlar tarafından sığınak olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Yeraltı şehrinin turizme kazandırılması için çalışmalar sürdürülmektedir, ancak şu anda gidip görmenizi gerektirecek durumda değildir. Zaten ilçe bölgesinde başkaca tarihi ve turistik yer bulunmuyor.

 Yozgat Sorgun hakkındaki gezi yazım için Sorgun