Van Tuşba

Van Tuşba

Tuşba, Van arası uzaklık: 9 km.

TARİHİ

Yerleşim yeri, 2012 yılında Van merkezinin ikiye bölünmesiyle ilçe olmuştur. Tuşba ismi, Van yöresinin eski ismidir.

Van Tuşba

GENEL

İlçe Van ili sınırları içindedir. Doğu Anadolu bölgesinin Yukarı Murat-Van bölümündeki Van gölü kapalı havzasındadır. İlçe, merkez ilçe olduğundan fazla engebeli alan yoktur. Rakımı ortalama 1725 metredir. Van gölü kıyısında 73 km kıyı şeridi vardır. İlçede karasal iklim hakimdir. Kışları sert ve uzun geçer. Yüksek bölgelerde Van gölü nedeniyle kış daha az sert geçmektedir. Vadiler zengin bitki örtüsüyle kaplıdır. Ancak dağlar genel olarak ağaçsızdır. Bozkır manzarası gösterir. Halkın çoğu tarım ve hayvancılıkla uğraşır.

Van Tuşba Van gölü ve plajı

VAN GÖLÜ VE PLAJ

Ülkemizde denize kıyısı olmayan tek “Mavi Bayraklı Plajı” burada Molla Kasım’da Van gölü kıyısındadır. İlçenin Van gölü kıyısında 73 kilometrelik sahili bulunmaktadır. Van gölü suları tuzlu ve sodalıdır. Göl su seviyesi iklime bağlı olarak alçalır yükselir. Gölün en derin yeri 451 metredir. Doğu bölümünde 4 ada vardır. Bunlar: Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adalarıdır.

GEZİLECEK YERLER

Van Tuşba İskele Caddesi

 

İSKELE CADDESİ

İlçe merkezinde bulunan İskele Caddesi, Türkiye’nin en uzun caddesidir. Dünya sıralamasında ise, dünyanın en uzun 2’nci caddesi olarak bilinir.

AKKÖPRÜ MAHALLESİ

İlçe merkezine 2 km uzaklıktadır.

Toprakkale

İlçe merkezine bağlı Akköprü Mahallesindedir. Asurlular Van kalesini ele geçirince, Urartular Tuşba yakınlarında Rusahinli (Toprakkale) şehrini kurarak varlıklarını devam ettirmişlerdir.

Van kalesine oldukça yakındır. Van kalesi, Asurlular tarafından kuşatılınca, güvenli olmadığı izlenimi yaratır. Bunun üzerine Urartu kralı II Rusa da güvenli olması amacıyla, Toprakkaleyi inşa ettirir. Burası Urartu krallığının ikinci başkentidir. 

Daha doğrusu dinsel bir merkezdir. Çünkü: kale’de baş Tanrı Haldi’ye adanmış bir tapınağın temeli, saray, depo binası ve sarnıç kalantıları bulunur. Saray ile tapınağın mozaikleri Van Müzesi ile Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergileniyor. MÖ 612 yılında, Anadolu’ya gelen Medler, Urartu Krallığına son verirler.

Van Tuşba Meher Kapı

Meher Kapı

İlçe merkezine bağlı Akköprü Mahallesindedir. Toprakkale’nin yaklaşık 600-700 metre kadar batısında, Zimzim dağlarının batı ucundadır. Hazine kapısı, Çoban kapısı ve Taş kapı adıyla da bilinmektedir. Van kalesinin ise 5 km doğusundadır.

MÖ 820-810 yılları arasına tarihlenir. “Meher” kelimesi anlamı “Aydınlatan” demektir. Urartu krallarından İşpuini ve Menua döneminde Tanrı Haldi adına kalker kayanın oyulmasıyla yaptırılmıştır. İki çerçeveli, dikdörtgen bir yapıya sahiptir.

Tanrı Haldi adına yaptırılmış simgesel bir tapınak kapısıdır. Güneye bakan anıt ana kayanın düzleştirilmesi suretiyle yapılmıştır. Ölçüleri: 4.10 x 2.61 metredir.

Kapı, yerden 17-18 metre yüksekliktedir. Buraya: yerden kapıya kadar kayaların oyulmasıyla yapılmış basamaklarla çıkılmaktadır. Bu basamaklardan bir kısmı aşınmış, ancak büyük bölümü günümüze ulaşmıştır.

Meher kapının ortasında, 94 satırlık çivi yazısı ile yazılmış Urartuca yazıt bulunur. Yazıtta, Krallıkça benimsenmiş tanrı ve tanrıçaların adları ile bunlara kurban edilecek büyük ve küçükbaş hayvanların (sığır, manda, koyun, kuzu gibi) sayıları belirtilmektedir.

Tanrı listesi, hiyerarşik bir sıraya göre düzenlenmiştir. En üstte Tanrı Haldi, sonda Teişeba ve Şivini, ardından Tanrıçalar Arubani, Huba ve Tuşpea’nın isimleri yazılıdır. Teişeba Anadolu’nun en eski ve önemli tanrılarından birisidir.

Meherkapı yazıtında Tanrı Teişeba’ya 6 sığır ve 12 koyun kurban edileceğinden söz edilmektedir. Teişeba adına, Urartu krallarından I. Rusa (MÖ 735-714) ve II Rusa (MÖ 685-645) tarafından şehirler kurulmuştur.

Listenin üçüncü sırasında bulunan Güneş Tanrısı Şiuini: genellikle kanatlı güneş diski içinde betimlenmiştir. Şiuini’ye 4 sığır ve 8 koyun kurban edilmekteydi. Ancak Urartu kralları tarafından Tanrı Şiuini adına şehirler kurulmamıştır.

Yazıtta toplam 60 tanrı ve 16 tanrıça ismi yazılıdır. Ayrıca kutsal sayılan ve adına kurban adanan dağ, nehir ve şehir isimleri de bulunur. Bu yazıtta, Urartu krallığına ait tüm tanrılar bir düzen içinde sınıflandırılmıştır. Bütün tanrılara kesilecek toplam kurban sayısı 110 büyükbaş ve 310 küçükbaştır. Kurban edilecek bu hayvanlar, yılda bir kere (muhtemelen Eylül ayında) toplu olarak kesilir ve parçalanırdı. Kesimler: Meherkapı’nın güneyindeki anakayanın düzleştirilmesiyle oluşan teraslarda yapılmaktaydı.

Tanrı Haldi’nin bu kapıdan bir ışık demeti içinden çıkacağına inanılırdı. Bu yüzden önemli bir inanç merkezidir. Hz Ali’nin at ve ganimetlerinin kapının ardında olduğu ve yılda bir gün kapının açıldığı da bir inanıştır. Kutsal olduğu kabul edilen kapıda çivi yazısı bulunur. Yazıtta Urartu Krallığının inandığı tüm Tanrılardan bahsedilmektedir.

Yörede anlatılan bir söylentiden de söz etmek istiyorum. “Bir çoban, kapının tılsımını söylemiş ve içinde hazine bulunan kapı açılmıştır. Çoban içeri girer ve burada uyuyakalır. Uyandığında kapının açılması için gereken tılsımı unutmuştur ve içeride kalır, dışarı çıkamaz. “

Gelelim günümüze, burası gereken ilgi gösterilmediğinden sprey boya ile yazılan saçma sapan yazılarla kirletilmiştir.

AĞARTI MAHALLESİ

İlçe merkezine 32 km uzaklıktadır.

Van Tuşba Ayanis Kalesi

AYANİS KALESİ

Tuşba İlçe merkezine bağlı 32 km uzaklıktaki Ağartı köyünün kuzeybatısında bir tepe üstünde Van gölünün kıyısındadır.

Van Tuşba Ayanis Kalesi

Doğu batı doğrultusunda uzanan tepe, Van gölünden 250 metre yüksektedir. Kalede, arkeolojik resmi kazılarda bulunan çivi yazılı kitabesine göre: Ayanis kalesi, MÖ 685 ve 650 tarihleri arasında, Urartu krallığının başında bulunan Kral II Rusa döneminde yaptırılmıştır. Kalenin: MÖ 673-672 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir.

Kaleye: Süphan dağının karşısındaki Rusa kenti anlamına gelen “Rusahinili-Eiduru-kai” ismi verilmiştir. Kale: 100 x 400 metre boyutlarındadır. Kale: Stadel, Güney Tepe, Pınar Başı yerleşimlerinden oluşmaktadır.

Kalenin yamacında Ayanis Ağartı köyü bulunur. Karşısında ise Süphan dağı görülür. Kale: iki sur duvarıyla çevrilidir. Kalenin güneyinde giriş kapısı bulunur. Giriş kapısının bulunduğu güney surları andezit taşından yapılmıştır. Diğer su duvarları ise kalker taşından örülmüştür. Kalenin içindeki tapınak önemlidir.

Van Tuşba Ayanis Kalesi Tapınak Alanı

Tapınak Alanı

Kalenin en üst noktasında dinsel ritüellerin ve seramonilerin düzenlendiği 35 x 35 metre ölçülerinde tapınak alanı içinde “Susi Tapınağı” vardır.

Van Tuşba Ayanis Kalesi Tapınak Alanı

Tapınak alanında yapılan kazılarda: kerpiçlerin yüzeylerinde görülen sıva izleri ikinci evrenin sıva izlerini taşımaktadır. Yapılan incelemede, Tapınak alanının yangın geçirdiği ve onarılarak tekrar kullanıldığı anlaşılmıştır. Tapınak alanının ana giriş kapısının iki yanında: ortalarında birer delik bulunan, boyalı ve ahşap hayat ağacı taşıdıkları düşünülen kaideler bulunmuştur.

Bunlar değerlendirildiğinde, tapınağın girişten itibaren gösterişli ve sanatsal öğelere sahip bir yer olduğuna inanılır. Bu kapı, yangın sonrasında sıvanarak daraltılmıştır. Mavi boyanın üzerine krem rengi ikinci bir boya sürülmüştür. Kalenin kullanım dışı kalmasından sonra, tapınağın güney duvarı tahrip edilerek Cellanın içine girilmiştir. Çünkü cellanın güney duvarında, ikinci taş sırası tahrip edilmiştir.

Van Tuşba Ayanis Kalesi Tapınak Cellası

Tapınak Cellası

Tapınak cellası: 4.60 x 4.60 metre boyutlarındadır. Cellanın duvarları, iki sıra bazalt taşı üstüne yaklaşık 1.80 metre yükseklikte kerpiç olarak inşa edilmiştir. Cellanın kuzey kerpiç duvarı, 4 metre yüksekliğe kadar korunmuştur.

Tapınağın iç duvarlarını çevreleyen üst üste iki sıra bazalt taşın ön yüzü oyularak içleri kakma tekniğiyle yapılmış çeşitli: tanrı, hayvan ve bitkisel motiflerle (hayat ağacı, cin, sfenks, aslan ve fantastik kuş gibi) süslenmiştir.

Ancak bu bezemelerin kireç taşından yapılan iç dolgularının büyük bir kısmı tahrip olmuştur. Tapınak cellasında: tanrı tahtının veya heykelinin veya adak eşyalarının konduğu düşünülen platform, kapının karşısında ve doğu duvarına bitişik olarak bulunmaktadır.

Cellanın kuzey ve güneş duvarlarına bitişik ocakların olduğu belirlenmiştir. Bunlardan kuzeyde bulunan ocağın yanındaki kalkanda, hiçbir zaman söndürülmemesi gerektiği yazılıdır. Tunçtan yapılmış bu kalkan parçası üzerine çizilmiş sahnede, Tanrı Haldi, ölüm saçan kutsal mızrağıyla düşmana karşı en önde gitmektedir.

Onun arkasında ise aslan, boğa ve karışık yaratıklar üzerinde ayakta duran ve her biri birbirinden farklı silahlar taşıyan Teişeba, Şivini ve diğer tanrılar gelmektedir. Bu yüzden Savaş Tanrısı Haldi’ye adak olarak çeşitli silahlar sunuluyor ve bunlar tapınaklarda saklanıyordu. Bu yüzden, bu tanrının tapınaklarında: mızrak, kalkan, ok ve yay gibi silahlara rastlanılır.

Tapınağın ön cephesindeki andezit taşları üzerine yazılmış bir Urartu yazıtı da vardır. Bu yazıt, Urartu yazıtları arasında en uzun üçüncü yazıttır. Toplam 16 metre uzunluğundadır. Yazıta göre: Urartu kralı II Rusa Hate, Muşki ve Asur ülkelerinden esirler almış ve Ayanis kalesi çevresinde bir kent ve bahçeler yaptırmıştır. Ayrıca Argişti oğlu II Rusa tarafından bu Susi tapınağının inşa ettirildiği ve Tanrı Haldi’ye çok güzel bir kapı inşa ettirildiği yazılıdır.

Van Tuşba Ayanis Kalesi Payeli Salon

Payeli Salon

Kalenin bu bölümünde, payelerle desteklenen büyükçe bir mekan bulunmaktadır. Anıtsal payelerden dolayı buraya “Payeli Salon” ismi verilmiştir. 36 x 27 metre ölçülerinde, dikdörtgen plana sahiptir. Salon içerisinde toplam 14 tane andezit taş temel üzerinde kerpiç beden duvarları yer almaktadır.

Buranın tabanı, sıkıştırılmış topraktır. Bu sıkıştırılmış toprak, doğrudan ana kayanın üzerine konularak düzeltilmiştir. Salona ismini veren payelerin çevresinde: payelere asılmış olarak: demir ve tunç ok uçları, miğferler, tunç kılıçlar, demir mızrak uçları, tunç kalkanlar, altın rozetler, altın varaklar ve benzeri kalıntılar bulunmuştur.

Salonun hemen arkasında gizemli bir oda vardır. Bu odanın gizemi yani işlevi anlaşılmamıştır. Bu odada bulunan bulundular mermerdir. Duvarda da ahşap izler vardır. Odanın kapı ve pencereleri de yoktur.

Domestik Mekanlar

Kalenin merkez denebilecek kesiminde, Tapınak alanının doğusunda bulunan yapılardan bazıları günlük kullanıma ve üretime ilişkin veriler sunmaktadır. Ayanis kalesi, Urartu krallığının yıkılması ile kendi haline terk edilmiştir. Ayanis kalesinde 1989 yılından bu yana resmi arkeolojik kazılar devam etmektedir. Süslemeleri ile dikkat çeken kalede, uzun yıllardır kazı çalışmaları devam etmektedir.

DİBEKDÜZÜ MAHALLESİ

İlçe merkezine 10 km uzaklıktadır.

Van Tuşba Çapanak Adası

Çarpanak Adası

Van gölünün kuzeydoğu bölgesindedir. Çitören köyüne bağlıdır. Adanın kıyıya uzaklığı 1 km dir.

Van Tuşba Çapanak Adası

Köyün iskelesinden, teknelerle adaya ulaşım sağlanır. Ancak adaya ulaşım için bir yol daha var. 1 kilometre uzunluğundaki antik yoldan su altı yürüyüşü yapılarak da adaya ulaşılıyor. Ancak ada doğal yaşamın korunması açısından turizme kapalıdır.

Ada üzerinde: 9 ile 11’nci yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen Saint Jean’a adanmış bir manastır vardır. Manastırın 1700’lü yıllardan kalma yazıtındaki bilgilerden başka bilgi yoktur.

Van Tuşba Çapanak Adası

15’nci yüzyılda Adır adasındaki manastırda yaşayan keşişler, o bölgedeki uzun süren savaşlarda başrahipleri Nerses ölünce, Adır adasındaki manastırdan ayrılmışlar ve Çarpanak Manastırına yerleşmişlerdir. Ktouts isimli bu manastırın sadece kilise bölümü günümüze ulaşmıştır. Kilisenin iç duvarları fresklerle süslü değildir. İç duvarlarda sıva kullanılmamıştır. Çan kulesi, iki kolon tarafından taşınmaktadır.

KALECİK MAHALLESİ

İlçe merkezine bağlı 16 km uzaklıktaki Kalecik köyü çevresinde, farklı tarihi yapılar bulunur. Bunlar: 2475 dikilitaş, 25 oda mezarı ve 4 taş halkadır. Köy içinde bulunan Kalecik Kalesinin Urartu kralı İspuini döneminde inşa edildiği tahmin edilir. Kalede yapılan kazılarda, derin olan kültür tabakalarında, daha önceki dönemlere ait seramik parçaları bulunmuştur.

Kalecik köyüne yaklaşık olarak 500 metre uzaklıkta bir oda mezarlığı vardır. Köyün 1.5 km kuzeydoğusunda ilginç kalıntıların tespit edilmesinden sonra binlerce dikilitaş ve son derece düzgün, büyük taş halkalarla dikkati çeken alanın güneybatı kesiminde bir Urartu nekropolü belirlenmiştir.

Köyün doğusunda Şahbağı ile Sığır Tepesi arasında ise dikilitaşlar bulunur. 4 tane taş halka vardır. Dikilitaşların köşesine bitişik durumdaki taş halkı 13 metre çapındadır. Bunların, yaklaşık 20 metre batısında, yapay bir yükselti üzerine kurulmuş gibi görünen, iki taş halka daha vardır.

Bunlardan büyük olanı 30 metre ve küçük olanı ise 18 metre çapındadır. Bu taş halkalarla, dikilitaşların arasında, bir hendek vardır.

Düzenli sıralar halinde dikilmiş olan taşlar şehitlik, uzay gözlemi veya takvim sistemi ile ilgili olabilir. Dikilitaş alanının batısında ise, yuvarlak formunda üç taş yığını vardır. Bu taşlar tahrip edilmiştir.

KALECİK URARTU NEKROPOLÜ-MEZARLIĞI

Nekropol alanı, dikilitaşlar tarlasının yaklaşık 200 metre batısındadır. Nekropol alanında yapılan araştırmalarda, 30 ayrı bölümde kaçak kazı yapıldığı görülmüş, bunlardan 25 tanesinde mezar tespit edilmiştir.

Mezar odalarının girişleri, kalınlığı 1 metreyi bulan konglomera tabakasına açılan deliklerden yapılır. Definecilerin tahrip ettiği odalarda çok sayıda Urartu dönemine ait seramik parçası ve arkeolojik buluntular ele geçer. Aslında diğer Urartu mezarlarından da bilindiği gibi, cesetler mezara kişisel eşyalarıyla birlikte gömülüyordu.

Çünkü Urartular, ölümden sonra yaşamın devam edeceğine inanıyorlardı. Ayrıca: gömü töreni sırasında yenen ölü yemeğinin bir parçası da cesedin yapına içeceklerle birlikte bırakılırdı. Ölü yemeği ve içeceklerin kap kacak içinde bırakılması sonucu, mezar odalarında ele geçen buluntuların çoğunu çanak çömlek oluşturmaktadır.

Defineciler tarafından yağmalanmış olmasına rağmen, Kalecik nekropolünde ele geçen madeni eserler oldukça fazladır. Bunlardan bazıları: altın kaplama iğne başı, gümüşten küpe, yüzük ve bayan kafatası yanında bulunan saç spiralleri, tunçtan bazıları bir erkek kol kemiği üzerinde bulunan ejder başlı bileziklerdir.

Ayrıca: demirden kılıç, bıçak, balta, mızrak ucu, ok ucu, topuz başı ve çeşitli madeni eserler bulunmuştur. Bunlar arasında en güzel örnek: kabzası tunç, namlusu demirden yapılmış kılıçtır.

Nekropol alanı, 2020 tarihinde tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

ALTINTEPE NEKROPOLÜ

İlçe yakınlarında konumlanan Altıntepe’de yapılan kazılarda, Urartu mezarları tespit edilmiştir. Yaşamın diğer dünyada da devam edeceğine inanmalarından dolayı, oda ya da ev biçiminde yapılan mezarlarda özel eşyalar bulunmuştur. Mezar içlerinde hayvan kemiği ve çanak-çömlek buluntuları da yiyeceğin de mezara koyulduğunu ortaya çıkarmıştır.

Van Tuşba Amik Kalesi-Sinbat Kalesi

AMİK KALESİ-SİMBAT KALESİ

Yeşilsu köyündedir. Köyün tarihi MÖ 5’nci yüzyıla kadar gitmektedir.

Urartular döneminde inşa edilmiştir. Eski ismi “Simbat” dır. Simbat şehri, Van gölünün suları yükselince suların altında kalmıştır. Ancak halkının yoğun uğraşıları sonucu şehir Simbat kalesinin doğusunda yeniden yapılmıştır. Amik kalesi: Ahlat, Adilcevaz ve Erciş’e su yolu üzerinden bağlanan ticari bir liman kalesiydi.

Van Tuşba Amik Kalesi-Simbat Kalesi

Kale: Bizans imparatorluğuna bağlı Hacici Gagik isimli bir general tarafından 874 yılında onarılmıştır. Bu onarımda, surlar yeniden yapılmış ve bugünkü şeklini almıştır. Kale, daha sonra Harzemşahlar ve Büyük Selçuklular tarafından fetih edilmiştir.

Simbat kalesinin ismi, Osmanlı döneminde “Amik” olarak değiştirilir. Aynı dönemde, kalenin arkasında kalan Çelmik köyü de Van gölünde suların yükselmesi sonucu, sular altında kalarak yok olmuştur. Evet kale ile ilgili eski bilgiler, Evliya Çelebi tarafından düzenlenen Seyahatname de geçmektedir.

Kale, günümüze bir kısmı yıkık olarak gelmiştir. Yine de bir kısım kalıntısı görülebilir. Van gölünden kaleye çıkmak için kullanılan merdivenli bir tünel var. Günümüzde bu tünelin girişi var ve bazı izleri kalmıştır. Özellikle kaleye doğru çıkan merdivenler yok olmuştur. Yer yer merdiven taşları görülmektedir.

AŞAĞI ANZAF KALESİ

Van kalesinin kuzeydoğusunda, Van-İran karayolunun yakınında, doğal bir tepe üzerindedir. Tarihi yolların kesişme noktasında ve savunma açısından önemli bir yerdedir. MÖ 830-810 yılları arasında Urartu kralı İmurşini tarafından tamir ettirilmiştir.

Askeri amaçla inşa edilen kale, savunma ve stratejik açıdan büyük öneme sahiptir. Kale Urartılar zamanında yerleşim görmüş, Orta Çağda ise yıkıma uğramıştır. Dikdörtgen planlıdır. Güneybatı köşesi ile giriş kısmının bir bölümü, 1980’li yıllarda Van-Özalp-İran kara yolu yapımı nedeniyle harap olmuştur.

YUKARI ANZAF KALESİ

İlçe merkezine bağlı Dereüstü köyü sınırlarındadır. Eski ismi Anzaf köyüdür. Urartu kralı Minua tarafından inşa ettirilmiştir. Geniş bir alana yayılır. Buranın yapılma amacı: tarım ürünlerinin depolanmasıdır. Kale, Urartu yapım tekniğinin gelişim evrelerinin yansıtan bir örnek olması açısından önemlidir.

Kaleyi çevreleyen burçlar, surlar yapıyı erozyona karşı destekler. Yapılan araştırmalarda, kale surlarının MÖ 7’nci yüzyılda yaşanan depremde zarar gördüğü ortaya çıkmıştır. İç kalenin güneyinde Haldi Tapınağı bulunur. Tapınağa bir geçit içinden ulaşım sağlanır. Kalenin kuzey yönünde ise atölye ile depolar bulunur.

Van Tuşba Adır Adası Manastırı

ADIR ADASI MANASTIRI

Adır adası, Van gölündeki 4 adadan en büyük olanıdır. Adada, 10’ncu yüzyılda yerleşim olduğu tespit edilmiştir. Adır adası üzerinde bulunan manastırın 11’nci yüzyılda kurulduğu tahmin edilmektedir.

Manastır kompleksinde: Saint Georges kilisesi, Saint Sion şapeli, papaz okulu, keşiş hücreleri, misafirhane ve liman bulunuyordu. Ancak bunlardan günümüze sadece ve kısmen kilise ve şapel ulaşmıştır. Kilise: bir el yazması belgeye göre 1305 yılında yenilenmiştir.

Küçük ölçekli ve haç planında bir yapıdır. Merkez kubbenin kolları haçın kollarıyla genişletilmiştir. 15’nci yüzyılda, Adır adasındaki manastırda yaşayan keşişler, bölgede süren savaşlarda başrahipleri Nerses ölünce, Adır adasındaki manastırdan ayrılırlar ve Çarpanak adasındaki manastıra yerleşirler.

1703 yılındaki depremde manastır büyük ölçüde hasar görerek yıkılmıştır. 1712 ve 1720 yılları arasında, Bitlisli Kaskaper usta tarafından yeniden inşa edilmiştir. Manastır, 1918 yılında boşaltılmıştır. Sonrasında herhangi bir koruma olmadan gelmiş ve halen yıkılmak üzeredir.

Günümüzde ada üzerinde 1766 yılında yapılan şapel ve jamaton ayaktadır. 1621 yılında yapılan kilise ise harap olmuştur.  Son bir not: martılar adada kuluçkaya yatmaktadır ve adaya çıkmak isteyen gezginlere karşı saldırgan tutum takınırlar, burayı ziyaret etmek isteyenler uyarılır.

Van hakkındaki gezi yazım için Van

Van Çatak

Van Çatak

Van Çatak, Van arası uzaklık: 81 km. Çatak, Bahçesaray arası uzaklık: 62 km. Çatak, Gevaş arası uzaklık: 46 km.

TARİHİ

Yörenin eski ismi “Şatak” ve “Şatakh” olarak kullanılmıştır. Yöre: 10 ve 11’nci yüzyıllar arasında Van merkezli Vaspuragan Krallığı döneminde gelişmiş ve çok sayıda kilise ve kale ile donatılmıştır. 1830’lu yıllarda Osmanlı döneminde burada küçük bir kasaba bulunur. Bu kasaba uzun süre Hakkari Beyliğine bağlı kalmış ve ismi “Şağı Hakkari” olmuştur. 1865 yılında yerleşim yeri “Şitak” adını almış, Cumhuriyetten sonra ise, 1960 yılında “Çatak” adını almıştır. 1915 yılında yörede Rus işgali görülür. İşgal sırasında Ermeni çetecileri, bölgede terör yaratmıştır.

Van Çatak

 

GENEL

Yörenin rakımı ortalama 1512 metredir. Bölgede karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak gece ile gündüz sıcaklık farkları yüksektir. Kışın çok miktarda kar düşer. Yörede yaşayanların temel ekonomik etkinlikleri hayvancılıktır. Arıcılık ve ceviz üretimi de yaygındır.

KANİSPİ FESTİVALİ

Tam ismi “Kanispi Ceviz, Bal, Alabalık ve Doğa Festivali” dir. Her yıl geleneksel olarak Mayıs ayında yapılır.

Van Çatak

 

ÇATAK BAL

İlçe topraklarında, coğrafi yapı ve bitki çeşitliliğindeki zenginlik sayesinde arıcılık oldukça yoğun yapılmaktadır. Son yıllarda bunun sonucu olarak yörede 20 bin civarında kovan bulunmaktadır. Yıllık bal üretim kapasitesi 320 ton civarındadır.

Van Çatak

 

ÇATAK VE RAFTİNG

Türkiye’nin en uzun ikinci parkuru, Çatak ilçesindeki Çatak çayındadır. Karların erimesi, yağmur yağışlarının bitmesi ve havaların ısınmasıyla, Çatak çayının debisi oldukça fazla yükselir. Parkur, yarım saatte tamamlanıyor. 2018 yılında Türkiye Rafting Şampiyonası burada yapılmıştır.

Van Çatak

 

GEZİLECEK YERLER

 

HİŞET AZİZ ETİENNE KİLİSESİ

İlçe merkezinde, Çayın güneyinde, hapishane yakınlarında mezarlıkla çevrili tepe üstündedir.

Hıristiyan yazıtlarında, kilisenin kuruluşunun 3’ncü yüzyıla kadar gittiği öne sürülür. Ancak mimari üslubuna bakıldığında, muhtemelen 17’nci yüzyılda yapıldığı değerlendirilir.

Kilise, halk arasında “Hişet kilisesi” adıyla tanınır. Düzgün olmayan kaba taşlarla örülmüştür. Yapı, tek nefli ve dikdörtgen planlıdır. İç mekan, ortadan bir kemerle ikiye bölünmüştür. Üstte beşik tonoz bulunur. Kilisede, yazı ve süsleme yoktur.

Van Çatak Köprüsü

 

ÇATAK KÖPRÜSÜ

İlçenin ortasından geçen Sortikin çayı üzerinde kuruludur, ilçenin girişindedir.

Kitabe bulunmaktadır ancak kitabede yazılanlar (Ermenice) çözülememiştir. Bu yüzden hangi tarihte ve kim tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Burada bulunan ve çözülemeyen kitabelerin, yapımla ilgili olabileceği gibi köprüyü yapan ustaya da ait olabileceği tahmin edilmektedir. Köprü, mimari özellikleri değerlendirildiğinde, muhtemelen Osmanlı döneminde 17 veya 18’nci yüzyıl yapısıdır.

Tek gözlü ve yolu eğimlidir. Köprünün uzunluğu 18.30 metre, genişliği 3,50 metredir. Nehir seviyesinden yüksekliği ise, 6.70 metredir. Tamamı düzgün kesme taştan yapılmıştır. Menba yönünde, iki yan duvara açılmış sivri kemerli nişlerle hareketlilik sağlanmıştır. Mansab yönünde ise, mermerden enine dikdörtgen levhalar halinde Ermenice kitabeler bulunmaktadır. Bu kitabeleri çevreleyen, geometrik örgülü şerit, köprüdeki tek süsleyici unsurdur. Sağ taraftaki kitabenin yazıları, sonradan kazınarak yok edilmiştir. Diğeri ise kısmen tahrip edilmiştir.

Köprüyü oluşturan yuvarlak kemerli açıklık: 10 metre genişliğinde ve 5.40 metre boyundadır. Köprü, içteki daha geniş, dıştaki dar kademeli iki kemerle belirlenmiştir. Köprünün yoluna: kuzey tarafından merdivenle çıkılır. Merdivenle genişçe bir sahanlığa çıkılır, buradan üç basamak köprünün yoluna ulaşılır. Eğimli olan köprünün yolu taş döşelidir. İki yandan üst kısımları yuvarlaklaştırılmış, korkuluklarla sınırlandırılmıştır. Köprü günümüzde sağlamdır, kullanılmaya devam edilmektedir.

Van Çatak Zeril Köprüsü

 

ZERİL KÖPRÜSÜ

İlçe merkezi yakınlarında, 10 km uzaklıktaki Zeril suyu üzerinde kuruludur. Ana yolun 200 metre güneyinde derin bir vadide kuruludur. Vadideki patika yolları birbirine bağlamaktadır.

Köprü üzerinde kitabesi yoktur. Ancak, mimari özellikleri değerlendirildiğinde 17-18’nci yüzyıllarda yapıldığı tahmin edilmektedir. Kervanların kullandığı bir köprü olarak önem kazanmaktadır. Narlı-Konalga güzergahında, dereyi takip edip Cizre’ye gidiyorlardı.

Köprü tek gözlüdür. Sivri kemerlidir. Köprünün tamamı kesme taştan yapılmıştır. Yolu eğimlidir. Oldukça dik tutulmuş yolu, düzgün sal taşlarıyla kaplanmıştır. Batı tarafındaki yol, güneye doğru dönüktür. Köprünün yolu 35 metre uzunluğunda ve 2.30 metre genişliğindedir. Sivri kemerli gözün yüksekliği 8 metre, genişliği ise 13 metredir. Köprü 1998 yılında onarım görmüştür, günümüzde kullanılmaktadır.

Son bir not: Zeril köprüsünün 300 metre ilerisinde, Urartular döneminde yapılmış tarihi İpekyolu Köprüsü bulunmaktadır. Halen bu köprünün ayakları üzerinde, bir asma köprü bulunmaktadır. Bu asma köprü 1960-1990 yılları arasında köylüler tarafından yaylalara gitmek için kullanılmıştır. Daha sonra terör gerekçesiyle köprü kapatılmıştır.

 

HURKAN KÖPRÜSÜ

Hurkan suyu üzerine kurulu köprü, ilçe merkezine 10 km uzaklıkta, Çatak-Pervari yolu üzerindedir. Köprü, tarihte Musul’a kadar giden, bir kervan yolu üstündedir.

Köprünün inşa tarihini verecek kitabesi ve herhangi bir belge yoktur. Ancak yöredeki yapılaşmaya bakılarak köprünün, Osmanlı döneminde, muhtemelen 16’ncı yüzyılda yapılmıştır. Köprü: gözü sivri kemerli olarak düzenlenmiştir. İki kademeli sivri kemerden; içteki daha geniş ve tuğladan, dıştaki dar ve taştan yapılmıştır. Kemerin karın kısmı ise, moloz taş örülüdür. Köprünün tempan duvarları, harçla tutturulmuş moloz taşlarla örülmüştür. Yolu taş döşelidir. Korkuluklar Ahlat taşından yapılmıştır. Kuzeydoğu tarafından: doğuya bakan bir oda vardır. Bu odaya girişi sağlayan bir kapı bulunur. Odaya, düz atkı taşlı kapıdan girilir. Odanın üstü beşik tonoz örtülüdür. Bu oda, buradan geçenlerin barınması için yapılmıştır. Köprü. 1998 yılında onarılmıştır. Günümüzde sağlam ve faal durumdadır.

 

ARIHAN MEZARI

İlçe merkezine bağlı Uzuntekne köyünün doğusunda Arıhan Mezrasının 500 metre yakınındadır.

Arıhan mezarı, kayalık bir tepenin kuzey eteğindedir. Rakımı 2350 metredir. Kayalık tepe ve çevresindeki taşlar, andezit taşıdır. Mezar odasının çevresi, dikdörtgen planlı bir taş sırasıyla çevrilmiştir.Mezar odası ise, kabaca işlenmiş olan sal taşlarıyla örülmüştür. Tahrip olmuş olan mezara, kuzey uçtaki kapak taşı kaldırılarak girildiği görülür. Mezar odasının orijinal girişinin burası olduğu düşünülmektedir. Mezar odasını örten büyük ve ağır kapak taşları, kuzey güney doğrultusunda konulmuştur. Andezitten 7 adet büyük ve ağır kapak taşı, üzerindeki pürüzlerin kabaca da olsa düzeltildiği görülmektedir. Dikdörtgen planlı mezar odası, içeriden 6.5 metre uzunluğunda ve tabanda 2.20 metre genişliğindedir. Mezar odasının içindeki dolgu nedeniyle yüksekliği tespit edilememiş, muhtemelen 2 metre yüksekliğinde olduğu sanılmaktadır. Yan duvarları bindirme tekniğiyle yapılmıştır. Mezarın üst kısmı: iri ve kabaca yontulmuş andezit taşındandır.

Van Çatak Tırşın

 

TIRŞIN

Tırşın (kelime anlamı: bol, yeterince yeşillik demektir.) yaylası, Gürpınar ilçesinin 40 km güneyinde, Beşbudak köyünün doğusundadır. Yaylanın batı ve kuzey kısmı Çatak Tırşını, doğu ve güney kısmı Gürpınar Tırşını olarak adlandırılır.

Yayla günümüzde yaylak olarak kullanılmaktadır. Çatak Tırşını denen bölgede: iki ören yeri bulunmaktadır. Tırşın yaylasında geniş bir alana yapılan kaya resimleri, Tırşın tepelerinin, güney-güneydoğu, kuzey ve doğusunda bulunur. Yaylanın kuzeye ve batıya bakan yüksek kısmı Kahnı Melikan (Çatak Tırşını) Mevkii olarak isimlendirilir. Buradaki kaya resimleri tepelik alanın kuzey yamacında, büyük kaya bloklarındadır.

Burada büyük taşlar üzerine yapılmış ağaç resimleri vardır. Ayrıca, bu ağacın dalına ön ayağını uzatmış keçi resmi de bulunur. (Bu keçi resmi, günümüzde Van Müzesinde bulunmaktadır.) Bu keçi resmi gerçekçi bir forma sahiptir. Baş kısmı detaylı verilen figür, duruş pozisyonu itibarıyla de (arka bacaklar, kas sistemine uygun olarak çizilmiştir.) hareketli bir figürdür. Taş üzerine resmedilen keçinin, arkasında kurt resmi vardır.

Burada bulunan taşların hikayesi şudur “MÖ 330 yılında Doğu Hun İmparatorluğu: Kuzey Kafkasya’yı ele geçirince, burada yaşayan Alanlılar ve Orta Asya’da dağlık mıntıkadaki “Artuş Şehri” nde yaşayan Türk aşiretleri: bulundukları yerden ayrılırlar. Bunlar: Narlı nahiyesine gelirler. Çünkü: buranın iklim ve doğa şartları Kuzey Kafkasya ve Artuş Şehrine benzemektedir. Bunlar: Narlı mıntıkasına yerleşirler. Yerleştikleri yere “Alanlılar Yaylası” ismi verilir. Bunlar: Tırşin’deki büyük taşlar üzerine ağaç resmi çizenlerdir. Keçi resmi ve arkasındaki kurt resmi ile, atalarını izah etmeye çalışmışlardır.

Van Çatak Kanispi-Beyaz Su Şelalesi

 

KANİSPİ-BEYAZ SU ŞELALESİ

İlçe merkezine 5 km uzaklıkta Van-Çatak kara yolu üzerinde 82’nci kilometrededir.

Burada, su: 100 metre yükseklikteki kayalardan çıkar, aşağı doğru beyaz köpükler oluşturarak iner. Zaten aşağı inerken oluşturduğu bu süt beyazı köpükler nedeniyle Beyaz Su şelalesi ismini almıştır. Kanispi kelimesinin anlamı “Beyaz Şelale” demektir.

Şelalenin çevresinde, mesire yeri vardır. Hemen yanında ise alabalık tesisleri kuruludur. Özellikle yaz aylarında yöre halkı serinlemek için buraya gitmeyi tercih ederler. Ancak şelalenin akmaya başlaması takip edilir. Şelale, her yıl Nisan ayı sonunda akmaya başlar ve saniyede 20 litre civarında kaynaktan su çıkar. Ağustos ayı ortalarında ise, suyu azalır ve özelliği kaybolur. Burayı ziyaret etmek isterseniz, suyun aktığı dönemlerde gitmelisiniz. Gerçekten muhteşem bir görüntü, su sesi ve güzel bir ortamda piknik yapabilirsiniz.

Bahçesaray tanıtımı.

Gevaş tanıtımı.

Van tanıtımı.

 

Van Bahçesaray

Van Bahçesaray

Bahçesaray, Van arası uzaklık: 110 km. Bahçesaray, Pervari arası uzaklık: 89 km. Bahçesaray, Hizan arası uzaklık: 69 km. Bahçesaray, Bitlis arası uzaklık: 136 km. Bahçesaray, Gevaş arasındaki uzaklık: 29 km dir. Bu yol, sürekli çığ düşmesi nedeniyle sık sık kapanmakta olduğundan, yakın zaman önce buraya 9 km uzunluğunda çığ tünelleri yapılmıştır.

TARİHİ

Yerleşimin ilk olarak İskender’in doğu seferi sırasında, MÖ 330 yılında kurulduğu tahmin edilmektedir. 1548 yılında yöre Safevi hakimiyetinde iken, Osmanlı tarafından fetih edilmiştir. Yörenin ismi, 19’ncu yüzyılda Kırım Bahçesaray yöresinden gelen Kırım Tatarı göçmenlerden gelmiştir. Yörenin eski ismi “Müküs” tür. 1964 yılında Bahçesaray olur ve Gevaş ilçesine bağlanır. 1987 yılında ilçe olmuştur.

GENEL

İlçe oldukça yüksek bir yerde konumlanmıştır. Çevresi sarp ve yüksek dağ ve tepelerle çevrilidir. Rakımı ortalama 1670 metredir. Bu dağ ve tepelerin arasında dar bir yerde kuruludur. Yörede yaşayanların başlıca ekonomik etkinliği bal ve ceviz üretimidir.

İlçenin kuzeyinde bulunan Agirov dağı eteklerinden çıkan Müküs çayı, ilçeyi ikiye bölerek uzun ve dar vadiden geçer ve Pervari sınırlarına girer. Yörede sert karasal iklim hakimdir. Kışları soğuk ve kar yağışlıdır.

Karın yerde kalma süresi çok uzundur. Yaklaşık 8 ay, kar yerde kalır. Yazları sıcak ve kurak geçer. Kar yağışı olan dönemlerde ilçeye ulaşım oldukça zordur ve bu yüzden ilçe uzun bir süre yolların kapanması nedeniyle yalnız kalır.

SATRANÇ

Burayı ziyaret ederseniz, ilginizi çekecek bir görüntü “satranç” dır. Bahçesaray ilçesinde birçok yerde insanlar satranç oynamayı bilirler ve boş zamanlarını satranç oynayarak geçirirler. İlginç ama aynı zamanda güzel bir uğraşı. 1997-1998 yıllarında burada Uluslararası Satranç Festivali düzenlenmiştir.

MÜKÜS BALI

Yörede üretilen bu bal, oldukça meşhurdur.

 

CEVİZ

İlçede çok miktarda ceviz ağacı bulunmaktadır. Ceviz, yörenin en meşhur ürünüdür. Cevizin gerek içinden yani meyvesinden ve gerekse kabuğundan ve hatta ağacından yararlanılmaktadır.

Van Bahçesaray Müküs Çayı

MÜKÜS ÇAYI

Irmak, ilçenin kuzeyinde bulunan Gevaş sınırına yakın bir yerde kaynağını alır. Derin vadilerden akarak, başka kolları da bünyesine katıp Pervari sınırından ilçeyi terk eder. Kaynağını aldığı yerden ilçe sınırının dışına çıktığı yere kadar büyük bir oranda hızlı bir akışa, temiz bir suya sahiptir. Irmakta bol miktarda alabalık bulunmaktadır.   

Van Bahçesaray Müküs Çayı Rafting

RAFTİNG

Müküs çayında rafting yapılabilir. Çünkü çay yatağı rafting için elverişlidir. Mayıs, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında ilçede rafting yapılır. 2019 yılında ilçeye tam teçhizatlı rafting botları tahsis edilmiştir.

KERABET GEÇİDİ YAYLASI

Karabet geçidinin rakımı yaklaşık 3000 metredir. Van-Gevaş üzerinden Bahçesaray ilçesine gelen yol bu geçit üzerinden geçerek ilçeye ulaşır. Geçidin rakımının yüksek olması nedeniyle, yaz aylarında bile burada kar görülebilir. Burada bulunan yaylada kayak yapılabilmektedir. Ancak tesis yoktur.

 

FEKİYE TEYRAN KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak yapılmaktadır. Festival kapsamında satranç turnuvası düzenleniyor. Turnuvada: il ve il dışından gelen lisanslı satranç ustaları yarışmaktadır.

 

SATRANÇ FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Kaymakamlık ve Belediye tarafından 30 Ağustos ve 1 Eylül tarihlerinde 2 gün süreli satranç festivali yapılmaktadır.

 

GEZİLECEK YERLER

 

KIRMIZI CAMİ

İlçe merkezinde Kale mahallesindedir. Kitabesi yoktur, bu yüzden ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez. Cami, değişik dönemlerde genişletilmiştir. Muhtemelen 16’ncı yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir. Yaptıran ise, Müküs Beylerinden biridir.

Van Bahçesaray Fepue Teyran Türbesi

FEQİYE TEYRAN TÜRBESİ

16’ncı yüzyıl şairlerindendir. 1560 yılında Bahçesaray yöresinde doğar. 1640 yılında Bahçesaray’da vefat eder. Gerçek ismi “Muhammed” dir, bazı kaynaklarda ise “Mir Mihe” olarak geçer.

Söylentilere göre: kendisi kuşların dilini öğrenir. Zümrüt-ü Anka kuşunu aramak için yollara düşer ve bu esnada şiirler yazar. Türbesi, ilçe merkezindedir.

Van Bahçesaray Mir Hasan-ı Veli Zaviyesi

MİR HASAN-I VELİ ZAVİYESİ

İlçe merkezinde Kale mahallesinde mezarlık içindedir. İlçede Osmanlı İslam mimarisinin güzel bir örneğidir. Medrese 16’ncı yüzyılda Mir Hasan Veli tarafından yaptırılmıştır. Aslında burası küçük bir külliyedir. Külliye: manevi bir saygınlıkla ziyaret edilir. Medrese: 1737 ve 1858 yıllarında iki büyük onarım geçirmiştir.

Van Bahçesaray Kırmızı Köprü

KIRMIZI KÖPRÜ

Bahçesaray-Hizan kara yolu üzerinde, Müküs çayının üzerindedir. İlçe merkezine 4 km uzaklıktadır. Kitabesi yoktur. Aslında köprüde Ermenice bir kitabe vardır, ancak yazıları okunamayacak şekilde tahrip olmuştur.

Muhtemelen 16 veya 17’nci yüzyılda inşa edilmiştir. Köprü, kemerine işlenen tuğlaların renginden dolayı “Kırmızı köprü” ismini almıştır. Doğu-Batı yönünde uzanan köprü tek gözlüdür. Uzunluğu 24 metre, genişliği ise 4.5 metredir.

Yüksekliği ise, 10.35 metredir. Köprünün her iki girişinde, birer oda vardır. Bu odalar köprüyü savunmak için bekleyen nöbetçiler veya dinlenmesi için yolcular için yapılmıştır. Köprü 2005 yılında restore edilmiştir, halen yaya kullanımına açıktır.

Van Bahçesaray Saintes Femmes Manastırı

SAİNTES FEMMES MANASTIRI (AZİZE KADINLAR MANASTIRI)

İlçe merkezine 8 km uzaklıkta, Elmakaya köyündedir. Manastır. Delan deresinin Müküs çayı ile birleştiği yerde bulunan küçük bir vadidedir. Yöre halkı manastıra “Dira Meleşehi” ismini vermiştir.

Manastır: Bakire Hıripsime öncülüğünde, İmparator Diokletian baskıları karşısında, Roma imparatorluğu topraklarından kaçıp buraya gelmiş olan bir gurup Hirıstiyan kadına ithaf edilmiştir.

Onların seyahatleri, 9’ncu yüzyılda yazılan Hıripsimyants Azizelerinin Hikayesi ile kayıt altına alınmıştır. Kitabesi olmayan kilisenin, Ermeni döneminde, muhtemelen 10’ncu yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.

Manastır yakınlarında bulunan bir su kaynağı kenarındaki taş üzerinde haç işlemelidir. Bu taşın üzerinde bir de dua metni bulunur ve metnin altında 1255 veya 1555 tarihi kazınmıştır.

Van Bahçesaray Beyaz Kilise

BEYAZ KİLİSE-SAİNT SAVUVER MANASTIRI

İlçe merkezinin doğusunda Altındere vadisinde Ünlüce köyü civarındadır. İlçe merkezine 8 km uzaklıktadır. Kilise 2300 metre rakımlı bir yerdedir. Ermeniler tarafından kayanın içi yontularak inşa edilen bu kutsal alanda: Hz Meryem’e adanmış bir kilise, jamatun, Aziz Jean Babtiste Şapali, keşiş hücreleri, çeşme, bir yağhane ve bir değirmen bulunmaktadır.

Bu yapılardan günümüze sadece: kilise, jamatun ve şapel gelmiştir. (Jamatun: kilise ev demektir, kiliselerde cenaze kaldırmak yasak olduğundan, kiliselere bu tür yerler eklenmiş ve cenaze kaldırmakta kullanılmıştır.)

 

DOĞANYAYLA KÖYÜ CAMİİ

İlçe merkezine bağlı 12 km uzaklıktaki Doğanyayla köyündedir. Köyün eski ismi “Arvas” köyüdür. Bir dönem ilim ve kültür  merkezi olan köyden, birçok ilim adamı yetişmiştir.

Cami: eğimli bir arazi üzerinde kuruludur. Ancak kitabesi yoktur. Bazı kaynaklarda: 16’ncı yüzyılda, İrisan (günümüzdeki Hakkari) Beylerinden olan İbrahim Bey tarafından Arvas köyünde, iki katlı bir cami yaptırıldığı kayıtlıdır. Bu cami ile birlikte, bir medrese, bir tekke de yapılmıştır. Cami, 19’ncu yüzyılda yenilenmiştir. Günümüzde ibadete açıktır. Ancak caminin sadece alt katı kullanılmaktadır. Çünkü üst katı, metruktür.

 

ŞEYH ŞEMSETTİN CAMİ

İlçe merkezine bağlı Güneyyamaç köyündedir. İlçe merkezine 15 km uzaklıktadır. Kitabesine göre, 1709 yılında yapılmıştır. Ancak yaptıran belli değildir. Cami, meyilli bir arazi üzerindedir. İki katlıdır. 1915 yılındaki isyan ve işgal yıllarında cami yanmıştır. Daha sonra caminin birinci katı yenilenmiştir. Camide iki kitabe bulunmaktadır.

Van Bahçesaray Saint Georges Manastırı-Kilisesi

SAİNT GEORGES MANASTIR  KİLİSESİ

Bahçeşehir-Gevaş yolu üzerindedir.

Agirof dağının güney yamacında, Ağzı gedik geçidi ucundadır. Manastırın bulunduğu yerin rakımı 2400 metredir. Manastır, bir mağara oyularak yapılmıştır. Manastır: Saint Georges ve Horoz Manastırı olarak tanınır. İngiltere’de Britihs Museum’da bulunan 1317 yılı tarihli bir el yazılı belgeye göre: “Burası, 14’ncü yüzyılda, Vastpurakan Krallığı döneminde önemli bir okul ve kültür merkezidir.

” Jamatun’un batı cephesinde bulunan bir yazıta göre, bina 1601yılında yapılmıştır. 15’nci yüzyılda burada bulunan okul kapanmıştır. Fakat manastır faaliyetine devam etmiştir. Kilisenin güney duvarına eklenen III. Khatchatour Şapeli ise, yapının doğu cephesinde bulunan bir yazıta göre, 16 Haziran 1887 tarihinde tamamlanmıştır.

Manastır bölgesi, 1’nci Dünya Savaşı döneminde terk edilmiştir. 1940’lı yıllarda ise, şapelin üstüne yeni bir kat ilave edilmiştir. Ayrıca yine kilisenin güneyine ilave edilen yeni eklentilerle, yapı han haline getirilmiş ve 1980’li yıllara kadar han olarak kullanılmıştır. Günümüzde yapının sadece çatısı çökmüş, kalan kısımları sağlamdır. Sadece güneybatıya eklenen şapel yıkıktır.

Van hakkındaki gezi yazım için Van