Tunceli Hozat

Tunceli Hozat

Hozat, Tunceli arası uzaklık: 56 km. Hozat, Pertek arası uzaklık: 42 km. Hozat, Ovacık arası uzaklık: 87 km. Hozat, Elazığ arası uzaklık: 67 km.

TARİHİ

Yerleşimin ismi, eski Türkçede “sıçramak, hoplamak” anlamına gelen “Hozmek” kelimesinden gelir. Hozat, 1516 yılında Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Hozat, 1920-1935 yılları arasında Elazığ iline bağlı bir kazadır. 25 Aralık 1935 tarihinde ise Tunceli iline bağlanır.

GENEL

Yerleşim yeri, Tunceli ilinin orta kısımlarındadır. Bölge, oldukça dağlıktır, ilçenin çevresi sarp dağlarla çevrilidir. Bu dağların dorukları genel olarak çıplaktır. Denizden yüksekliği ortalama 1500 metredir. İlçe toprakları akarsuların açtığı derin vadilerle parçalanmıştır. Yörede yoğun bir yaban hayatı vardır.

 

HOZAT MUNZUR FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Temmuz ayı içerisinde yapılır. Festivalde: film gösterileri, söyleşiler, inanç merkezleri ziyaretleri yapılmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Tunceli Hozat Tarihi Ergen Kilisesi

TARİHİ ERGEN KİLİSESİ-ERKAYN-ENKUZİK

İlçe merkezine bağlı Geçimli köyündedir. İlçe merkezine 15 km uzaklıktadır.

Kilise, Ermeni dönemine aittir. Ancak bölgede Ermeni nüfusunun 19’ncu yüzyıldan itibaren azalması nedeniyle, kilise, 1865 yılında kendi kaderine terk edilmiştir. Ardından yapının taşları sökülerek çevredeki yapıların inşaatlarında devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.

Bölgede bulunan diğer kiliselere nazaran daha büyüktür. Bazilika planında inşa edilmiştir. Taş işçiliği ve süslemeleri oldukça güzeldir. Tamamı kesme taştan yapılmış, beden duvarları kalın tutulmuş ve dolgu duvar tekniği kullanılarak yapılmıştır.

Kuzey apsidiyol hücresinin kemerli girişinin hemen üzerinde bir yazıt günümüze ulaşmıştır. Taşa kazıma tekniğiyle, Ermenice olarak düzenlenen bu yazıt, 8 satırlık bir kitabedir. Bu yazıtta: kilisenin 424/975 tarihinde Prens Hancit Mxit tarafından yapıldığı ve Hz Meryem’e ithaf edildiği yazılıdır.

Kiliseye ait diğer bir önemli kaynak ise, burada üretildiği bilinen dini el yazmalarıdır. Bu el yazmalarında: yapı Erkayn Manastırı olarak isimlendirilir ve inşa tarihi olarak 14’ncü yüzyıl verilir. Ancak, görüldüğü gibi, kilisede bulunan yazıt ile bu el yazması arasında, inşa tarihi hakkında oldukça büyük bir farklılık bulunur.

Bu durumda, yapı üzerindeki yazıtın daha doğru olduğu düşünülmektedir. El yazmalarında, muhtemelen yapının restorasyon tarihi yazılı olmalıdır.

Günümüzde: güney ve güneybatı beden duvarları ile üst örtüsü tamamen çökmüştür. Kilisenin içinde, herhangi bir destek elemanı bulunmamaktadır.

Ancak: daha önce burayı ziyaret etmiş olanların yaptıkları çizimlerden yola çıkılarak kilise hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Buna göre, kilise, basamaklı bir zemin üzerine inşa edilmiştir.

Yaklaşık 22 metre uzunluğunda ve 14 metre genişliğindedir. Üç ayrı girişi vardır. Ancak günümüze sadece kuzey duvarı üzerindeki giriş ulaşmıştır.

Günümüzde iç mekan, düzgün kesme taşlar kullanılarak düzenlenmiştir. Duvar yüzeylerinde süslemeler yoktur, sadece haç tasvirleri işlenmiştir. Haç tasvirleri, zemine kazıma ve kabartma olarak işlenmiştir.

Kilise oldukça bakımsız durumda, umarım en kısa zamanda resmi makamlar tarafından restorasyon yaptırılır yoksa yakın zaman sonra tamamen yıkılır.

SARISALTUK TÜRBESİ

Hozat-Ovacık yolu üzerinde bulunan Sarısaltuk köyü yakınlarındadır. İlçe merkezine 8 km uzaklıktadır. Türbe 2000 metre yükseklikte bir tepededir. Bu türbede: Sarı İsmail ve Sarı Sultan da denen Sarı Saltuk yatmaktadır. Sarı Saltuk: öldüğünde 7 tabutta baş göstermiştir.

Sarı Saltuk’un Anadolu dışında da makamları vardır. Saltukname’de Sarı Saltuk’un 12 mezarı olduğu belirtilmektedir. Sarı Sultuk: Beylerin ve Kralların, mezarına sahip çıkmak isteyeceklerini söyleyerek, her isteyene verilmek üzere birer tabut hazırlamalarını vasiyet etmiştir.

Evet, Sarısaltuk türbesi, yörede ziyaret yeri olarak önem kazanmaktadır.

DERVİŞ CEMAL TÜRBESİ

Derviş Cemal’in buraya yani Derviş Cemal köyüne yerleştiğini, kışın keçilerini bugünkü ocağın bulunduğu yerde meşe ağaçlarıyla kaplı alanda otlatırken elindeki asayı nereye vurursa oranın yeşerdiği söyleniyor. Köy, ilçe merkezine 9 km uzaklıktadır.

Köyde: Derviş Cemal Ocağı Cemevi ve Aşevi bulunmaktadır. Cemevinin alt katında mutfak, yemekhane ve kesim yeri, üst katında ise cem salonu ile iki misafirhane ve bir kütüphane bulunmaktadır.

Tunceli Pülümür hakkındaki gezi yazım için Pülümür

Tunceli Çemişgezek

Tunceli Çemişgezek

Çemişgezek, Tunceli arasındaki uzaklık: 113 km. Çemişgezek, Hozat arasındaki uzaklık: 60 km. Çemişgezek, Pertek arasındaki uzaklık: 67 km. Çemişgezek, Arapkir arasındaki uzaklık: 86 km.

TARİHİ

Çemişgezek yöresinin, MÖ 4000’li yıllardan itibaren yerleşim yeri olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. Selçuklular, 1200’lü yılların başında yörede yerleşmeye başlamıştır. 1518 yılında Çemişgezek, Diyarbakır iline bağlanır. 1858 yılında kaza olur ve Harput’a bağlanır. 1925 yılında Elazığ’a bağlanır. 1935 yılında Tunceli’ye bağlanır.

Peki neden Çemişgezek veya isim nereden kaynaklanıyor? İlçenin ismi, eski Bizans imparatoru Ioannes Timiskes’ten gelir. İmparator kısa boyludur, yüksek tabanlı papuç giyermiş. Bu yüzden Ermenicede “pabuçlu” anlamına gelen “Cmışkadz” lakabı takılmıştır. İmparatorun burada inşa ettirdiği kale de “Çmışkadzak” ismiyle tanınmıştır. İlçenin ismi de buradan gelmiştir.

GENEL

İlçe, nesli tükenmekte olan vaşak ve benekli semender gibi canlıların yaşadığı Tağar vadisindeki bir kayalık üzerine kurulmuştur. Yerleşimin güneyinde, Keban baraj gölü vardır. Yerleşim, Yılandağı eteklerinde kurulmuştur. Rakımı ortalama 975 metredir.

Munzur ve Murat nehri arasında kalan alandadır. İlçe merkezinden Tağar çayı geçer ve Keban baraj gölüne dökülür. Yüzey şekillerinin ekonomik faaliyetler ve özellikle tarımı sınırlandırması nedeniyle ilçe tarihi süreçte fazla genişleyememiştir.  

ÇEMİŞGEZEK DUT VE PEYNİR FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Haziran ayı sonu veya Temmuz ayı başında 2 gün süreli yapılır. Festivalde konserler düzenleniyor. Festivalde tanıtılan dut ve peynir, bu bölgede yaşayan insanların özel yeteneğidir, alın teridir, emeğidir, ekonomik değeridir. Festival etkinlikleri: Tekya çay bahçesi ve Belediye Garajında yapılmaktadır.

GEZİLECEK YERLER

Tunceli Çemişgezek Yelmaniye Camii

YELMANİYE CAMİİ-MEDRESE CAMİİ

İlçe merkezinde, Hamamatik Mahallesindedir. Kente hakim bir tepede inşa edilmiştir. Bölgede, İslam dönemine ait en eski yapılardan birisidir. Selçuklu ve Osmanlı mimari tarzları arasında bir geçişi yansıtır.

Yapının çevresinde, bazı ek yapıların izleri görülür. Güney kısmındaki temel kalıntıları, caminin bir yapılar topluluğunun içerisinde bulunduğunu gösterir. Eski mekanların bir kısmı evler arasında kaybolmuştur.  Bu yüzden Yelmaniye Camisi olarak tanınan yapının ilk şekli bilinmez.

Yapının: Emir Taceddin Yelman bin Keykubat tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Yapılış tarihi olarak ise, Hicri 800-809 yılları arası düşünülür. İlk yapılış amacı “medrese” dir. Bu yüzden “Medrese Camii” diye de bilinir. Caminin giriş kapısı üzerinde “1404” tarihi yazılıdır.

Meyilli bir arazide bulunan camide, günümüze kadar ulaşan orijinal tek bölüm taç kapısıdır. Batıya açılan bu taç kapının taş işlemeciliği oldukça güzel ve görkemlidir. Taç kapının en dikkat çeken yerlerinden birisi de yazıtlarıdır.

Bu yazıtların biri girişin üzerinde, iki satır halinde yazılıdır. Yer yer bozulmuş olan bu yazıtın sadece küçük bir kısmı okunabilmektedir. Bu yazıtta, yapının Timur döneminde Taceddin Yalman tarafından yaptırıldığını göstermektedir. Ancak yazıtın tarih kısmı okunamamıştır. Muhtemelen 1397-1406 yılları arasında yapılmıştır.

Bu anıtsal kapının sağındaki pencere de, taç kapı ile bağlantılıdır. Bu pencere dışındaki bütün pencereler yalındır yani süslemesizdir.

Yapıdaki ikinci yazıt, sağ duvardadır. Ancak bu yazıt zamanla bozulmuş olduğundan okunamamaktadır. Bu yazıt muhtemelen mimarın adını vermektedir.

Caminin ilginç taç kapısından içeriye girilince, zeminin eğimli olması nedeniyle birkaç basamakla ana mekana çıkılır. Yapının içi de dışı gibi değişikliklere uğramıştır.

Tek kubbeli camide, mihrap çinilerle süslüdür. Mihrapta: Kur-an ayetleri, taşa kabartma olarak işlenmiş ve yeşil çinilerle süslenmiştir.

Caminin minaresi, tek şerefelidir ve süsleme unsuru yoktur.

Caminin bir de mezarlığı vardır. Bu mezarlıkta koç veya koyun şeklinde mezar taşları bulunmaktadır. Buradaki ilginç yazıt ve mezar taşının bir örneği de Belediye önündedir. Bu parça: buraya Oğuzlar köyünden getirilmiştir.

SÜLEYMANİYE CAMİİ

İlçe merkezinde, ilçenin en büyük yapısıdır. Kale mahallesindedir. Kitabesi yoktur. Caminin büyük kısmı 18’nci yüzyılda elden geçirilmiştir. Ancak caminin bu tarihten çok daha önce yapıldığı bilinmektedir. Caminin ilk yapıldığında mevcut çinili minaresi, daha sonra yapılan onarımlar sırasında tamamen bozulmuş ve sıvanmıştır. Kaynaklarda, minarenin çini kaplamalı olduğu yazılıdır.

ESKİ HAMAM

İlçe merkezinde bulunan hamamlar, büyük ölçüde yapım tarihindeki özelliklerini koruyarak günümüze ulaşmıştır. İlçenin iki büyük hamamı vardır. Bunlardan: Eski hamam (Hamam-ı Atik) olarak bilineni, üzerindeki yazıta göre “Ebul Muzaffer Han “ tarafından yaptırılmıştır. Hacı Ali Ağa tarafından 1762-1763 yılları arasında onarım yaptırılmıştır.

 

YENİ HAMAM

İlçe merkezinde bulunan Yeni Hamam: 1701-1702 tarihlerini taşımaktadır. Bayram oğlu Hacı Hüseyin isimli bir kişi tarafından yaptırılmıştır. Plan bakımından, Eski Hamamın aynısıdır. Yeni Hamam, son yıllara kadar faal kalmış ve bu yüzden değişikliğe uğramadan günümüze ulaşmıştır. Giriş kapısının yan yüzlerindeki bezemeler, taş işçiliğinin güzel örnekleridir.

Tunceli Çemişgezek Uzun Hasan Türbesi

UZUN HASAN TÜRBESİ

İlçenin girişinde, bir kaya üstündedir. Bu yapı, halk arasında Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Türbesi olarak bilinir. Yapı: 1572-1573 tarihlerini taşır. Bu yüzden ilçenin en eski tarihli eseridir. Yapının: külah ve bazı cephelerindeki kesme taşlar düşmüştür. Ama yine de üst kısmı ve mumyalık günümüze sağlam olarak ulaşmıştır.

HAMİDİYE MEDRESESİ

İlçe merkezinde, Medrese Mahallesindedir. Mahalleye ismini veren medrese günümüzde varlığını korumaktadır. Medresenin kitabesinde, Sultan II Abdülhamit zamanında yapıldığına dair yazı bulunmaktadır. Ancak medresenin temellerinin Selçuklu dönemine ait bir medreseden kaldığı öne sürülmektedir. Çünkü arşiv belgelerinde, 1526 yılında Süleyman Bey medresesi adlı bir yapıdan söz edilmektedir.

 

ÇEMİŞGEZEK KALESİ

Kale, ilçe merkezinde Tahar çayı kenarında bir tepe üzerindedir. Kalenin yapılışı: muhtemelen 13’ncü yüzyıldan önceki bir tarihtir. Günümüzde önemli bir kısmı yıkıktır. Sadece yer yer surlardan bazı parçalar günümüze ulaşmıştır. Süleymaniye Camii yakınındaki bir sur parçası: kalenin kesme ve moloz taşlardan yapıldığını gösterir.

İN MAĞARALARI (DERVİŞ HÜCRELERİ)

İlçe merkezinin batısında, Tağar çayı vadisindedir. Vadi, doğal sit alanı niteliğindedir, bozulmamış ekolojik bir yapıya sahiptir. Vadide dağ keçilerinden, su samurlarına kadar pek çok canlı yaşamaktadır. Burayı anlatmadan önce, şunu belirtmekte yarar var. Buranın “Hierapolis Tapınağı” olduğu tahmin ediliyor.

Vadide: sarp kalker kayalarında, konut amaçlı oyulmuş 20 oda bulunmaktadır. Bunların ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmiyor. 3 kat olarak düzenlenen odalar, sıralı haldedir. Aydınlatma için yapılmış büyük pencereleri ve uzun koridorları bulunur.

Odaların derinliği 1.7 metre, genişlikleri ise 2.5 metredir. Odaların su ihtiyacının karşılanması için: kayaların arasından sızan sular, sarnıçlarda toplanır. Yukarıdaki odalara ulaşmak için, kayalara oyulmuş merdivenler bulunur.

Odaların en üstünde: zor çıkılabilen ve diğerlerine göre daha büyük olan bir oda bulunur. Bu oda “Bey odası” olarak tanımlanır.

TAĞAR KÖPRÜSÜ

İlçe merkezine 4 km uzaklıkta, Tahar çayı üzerindedir. Yörede yapılan düğünlerde gelin-damat fotoğraflarında genellikle Tağar köprüsü fonda yer alır, bu yüzden çok tanınmış bir köprüdür, hatta Bosna-Hersek’de bulunan Mostar köprüsüne benzetenler de vardır.

Köprü, 1807 yılında Yusuf Ziya Paşa tarafından yaptırılmıştır. 1902 yılında ise Diyarbakır Valisi Akif Paşa tarafından onarttırılmıştır. Köprü “Yusuf Ziya Paşa” köprüsü olarak da bilinir. Köprü tek gözlüdür. Aşağı Köprü ismiyle de tanınır.

ULUKALE CAMİİ

İlçe merkezine bağlı Ulukale köyündedir. İlçe merkezine 32 km uzaklıktadır. Caminin kitabesi yoktur. Muhtemelen Diyarbakır’da valilik yapan Yusuf  Paşa’nın vakfıdır ve 1793-1794 yılları arasında yaptırılmıştır.

Cami: kesme taştan yapılmıştır. İbaret bölümünün ortasında üç kalın paye bulunur. Eğimli bir arazide bulunduğundan: batı duvarına pencereler açılmıştır. Doğu duvarındaki tek pencere, yukarıdadır.

Caminin minaresi, taş kaideli, çokgen gövdeli ve tek şerefelidir. Camiden daha sonraki bir dönemde yapıldığı tahmin edilmektedir.

Tunceli Pülümür hakkındaki gezi yazım için  Pülümür

Tunceli Pülümür

Tunceli Pülümür

 

İlçe: Elazığ-Erzurum kara yolu üzerinde kuruludur. Pülümür, Tunceli arasındaki uzaklık: 67 km. Pülümür, Erzincan arası uzaklık: 74 km.

TARİHİ

Burada ilk yerleşimin Kapadokya Krallığı döneminde olduğu tahmin edilmektedir.

GENEL

İlçe, Tunceli il merkezine doğru derin bir vadinin başlangıcında bulunmaktadır. Yerleşimin kuzeyi Mercan ve Munzur dağlarıyla çevrilidir. Arazi genel olarak dağlıktır. Yörenin rakımı ortalama 1650 metredir.

PÜLÜMÜR BAL FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Ağustos ayı içinde yapılır. Festivalde, davetlilere Pülümür balı ikram edilir ve akşam da konserler düzenlenir.

GEZİLECEK YERLER

Tunceli Pülümür Hatun Köprüsü

 

HATUN KÖPRÜSÜ

İlçe merkezine 3 km uzaklıktadır.

Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Selçuklu döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Köprünün iki ayağı arasındaki uzaklık: 8 metredir. Köprünün toplam uzunluğu 12.60 metre ve genişliği 2.50 metredir. Yüksekliği 5.50 metredir. Köprünün hemen yakınında, yukarıda gelin odaları bölümüne su taşımak için kullanılan bir çıkış yolu, gizli geçit bulunmaktadır.

Son bir not: Buraya neden Hatun veya Hanım köprüsü ismi verilmiştir? Bu konuda bir söylenti vardır. Buna göre “Bir hanım tarafından Pülümür Çayı üzerine bir su kemeri yaptırılmak istenir, kemer ve yanındaki köprünün yapımı için bir taşçı ustası seçilir. Ancak bir şart koşulur.

Köprünün yapımında kullanılacak taşlar Tercan yöresinden getirilecek ve taşlar ne bir eksik ne de bir fazla olacaktır. Bu şekilde eksiksiz tamamlanırsa, hanım, usta ile evleneceğini aksi halde ustanın boynunun vurdurulacağını söyler. Taşçı ustası, belirlediği sayıdaki taşları eksik ve fazla olmadan köprüyü tamamlar ve hanımla evlenir.”

Tunceli Pülümür Hatun Köprüsü

 

Köprü, günümüzde oldukça fazla tahribata uğramış olarak görünmektedir. Ancak 2017 yılında restore edilmiştir. Ama, yapılan restorasyonun ne ölçüde doğru olduğuna siz karar verin.

Tunceli Pülümür Gelin Odaları

 

GELİN ODALARI

İlçe merkezine 3 km uzaklıktadır. Hatun köprüsüne yakındır. Bu oyma kayalar, Urartu döneminden kalmadır. Oyma kayaların içinde: bir taht ve tutsakların cezalandırıldığı zindan bulunur. Bunların bir kadın lider tarafından yapıldığına inanıldığı için bu isim verilmiştir.

Burada: kayalar oyularak merdivenlere derinlere inilen, Pülümür çayından su alınmasını sağlayan gizli bir geçit bulunmaktadır.

Bu gizli geçidin 60 metre uzunluğunda olduğu tahmin edilmektedir. Ayrıca gelin odalarının girişinde, nöbetçi kulübeleri ve su kuyuları bulunmaktadır.

Günümüzde: gelin odalarının 4 tanesi yıkılmış, 3 tanesi ise bakımsızlık, sel suları ve iklim koşulları nedeniyle önemli ölçüde tahrip olmuştur.

Tunceli şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.