Ergene ilçesi, D-100 Edirne-İstanbul karayolu üzerinde kurulmuştur. Ergene, Tekirdağ arası: 47 km, Ergene-İstanbul arası 125 km, Ergene, Edirne arası 134 km, Ergene Kırklareli arası 108 km, Ergene Çerkezköy arası 25 km, Ergene Marmaraereğlisi arası 38 km, Ergene Muratlı arası 36 km, Ergene Hayrabolu arası 73 km. Ergene Lüleburgaz arası 45 km dir.
Tekirdağ Ergene
GENEL
6360 sayılı kanunla, Tekirdağ ilinde, Çorlu ilçesinden ayrılarak Ergene ilçesi kurulmuştur. İlçe merkezi “Marmaracık” tır. İlçenin kuzeyinde Lüleburgaz ve Saray, doğusunda Çerkezköy ve Kapaklı, batısında Muratlı ve güneyinde Çorlu vardır. İlçe arazisi genel olarak düzlüktür. Toprakları verimlidir.
İklim olarak karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak yazları kurak ve sıcak, kışları ise yağışlı ve soğuktur. Ancak Trakya genelinde en az yağış alan bölgedir. Denizden yükseklik 150-180 metredir. Ergene çayı, ilçe merkezinden geçer ve Uzunköprü ilçesi civarında Meriç nehrine dökülür. İlçe ekonomisi sanayi ve tarıma dayalıdır.
Tekirdağ Ergene Nehri
ERGENE NEHRİ
Ergene nehri, Istranca (Yıldız) dağlarından doğuyor. 283 km uzunluğundadır. Plansız sanayileşme, evsel ve endüstriyel atıklar, yeraltı sularının aşırı kullanılması, zirai kirlilik, arıtmaya tabi olmaksızın atık deşarjları nehrin kirlenmesine neden oluyor.
Söylenenlere göre, 2500 fabrika, kimyasal atıklarını arıtmadan nehre döküyor.
Kapaklı için önemli olan TEM bağlantı yolu, ilçenin İstanbul metropolü ile bağlantısını sağlamaktadır. İlçenin, Tekirdağ il merkezine olan bağlantısı ise: Çerkezköy-Çorlu-Tekirdağ karayolu ile sağlanır.
Kapaklı, il merkezi Tekirdağ arasındaki uzaklık 62 km. dir. Kapaklı, Çerkezköy arasındaki uzaklık 5 km, Saray arasındaki uzaklık 15 km, Çorlu arasındaki uzaklık 29 km, İstanbul arasındaki uzaklık 110 km dir.
Tekirdağ Kapaklı
TARİHİ
Kapaklı ilçesinin kurucusu olanlar: 93 harbi olarak bilinen 1877-1878 yıllarında yapılan Osmanlı-Rus savaşı sonrasında; Bulgaristan’ın Veliko Tırnava ve Sofya yolunun geçtiği vadideki: Novoselo, Balvan, Yemen, Selvi, Sürat, Malkoç ve Karalar köylerinden buraya göçüp gelenlerdir.
Zaten, Kapaklıpınar köyü: Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamit tarafından o dönemde kurulmuştur. Merkezinde kaynak suyu olan köy merkezi, kaynak suyunun üzeri kapatılmış, kuyu haline getirilmiş ve köy oluşturulmuştur.
İlk yerleşim bu kuyunun çevresinde başlamış ve köy ismini, bu kuyuya istinaden “Kapaklıpınar” köyü olarak belirlenmiştir.
Ormanlık arazide, ağaçlar çatılmış, üstleri toprakla örtülerek ilk iskan mekanları sağlanmıştır. 1904 yılında yaptırılan köyün camisi, üst katı okul, alt katı mescit olarak kullanılmıştır. İlk zamanlar, köyde ikamet eden ve itimat eden kimselere muhtarlık mührü verilmiştir.
1930’lu yıllarda ise Mandalı Osman muhtar olmuştur. Mandalı Osman, köyün dışındaki arazileri ölçerek hisseler biçiminde köylülere dağıtmıştır. Köyün giderlerine katkı sağlaması için köyün tarlaları bırakılmıştır.
1940-1950’li yıllarda köyün ismi “Kapaklıpınar” iken “Kapaklı” olarak anılmaya başlamış ve kayıtlara Kapaklı olarak geçmiştir. 1970 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile, Çerkezköy Organize Sanayi Sitesi kurulmasına karar verilmiş, yeni kurulan organize sanayi sitesi, Kapaklı topraklarının büyük bölümünü kaplamıştır. 1973 yılında fabrikalar çalışmaya başlamış, ilçeye göç olmuş ve Kapaklı’nın nüfusu birden artmıştır.
2012 yılında Çerkezköy ilçesindeki bazı köy ve mahallelerin bağlanması ile Kapaklı ilçe statüsü kazanmıştır.
2018 yılı nüfus sayımına göre, Kapaklı’nın nüfusu 218 bin den fazladır ve böylece ülkemizdeki birçok ilden daha fazla nüfusa sahiptir.
Tekirdağ Kapaklı
GENEL
Kapaklı: Ergene ile birlikte 6360 Sayılı kanunla ilçe olmuştur. Kapaklı, Trakya’nın en hareketli yerleşim yerlerinden biridir. İlçe genellikle yarı ova özelliği gösteren platolar üzerine kurulmuştur.
Yüzey şekilleri nedeniyle büyük akarsular yoktur. İlçe topraklarının büyük kısmı tarıma elverişlidir. Orman alanları bozuktur ve ağaçlandırma çalışmaları sürdürülmektedir. Rakımı 185 metredir. İlçede yaz ve kış ısı farklılıkları oldukça fazladır.
Burada bulunan Organize Sanayi Sitesi, buranın da hızlı gelişimini olumlu etkilemiştir. Kapaklı organize sanayi sitesinde yaklaşık 350 fabrika bulunmaktadır. Kapaklı ilçesinde yaşayan halkın büyük çoğunluğu, geçimini Organize Sanayi sitesinde çalışarak sağlamaktadır.
GEZİLECEK YERLER
KAZAK GÖLÜ PİKNİK ALANI
Kapaklı ilçe merkezinin yaklaşık 3 km kuzeydoğusunda bulunan ve büyüklüğü 23 bin m kare olan Kazak gölünün uzunluğu 310 metre, eni 135 metre ile 25 metre arasındadır. Bir derenin önüne set çekilerek kurak mevsimde hayvanların sulanması için yapılmış yapay olarak oluşturulan gölet, Kapaklı belediyesinin çalışmalarıyla temizlenerek, çevre düzenlemesi yapılmış ve Kazak gölü mesire alanı adıyla halkın kullanımına sunulmuştur.
Tekirdağ Kapaklı Kazak Gölü Piknik Alanı
Mesire alanında: yürüyüş yolları, piknik alanları, yağmur barınakları, kır gazinosu, kamelyalar, futbol, voleybol ve basketbol sahaları, çocuk oyun alanları, çeşmeler, büfeler ve piknikçilerin kullanımına yönelik ocak yerleri bulunmaktadır.
Kazak gölüne ulaşımın kolaylıkla sağlanabilmesi için de özellikle yaz aylarında her gün Kapaklı’dan Kazak gölüne ulaşım imkanı sağlanmakta ve mesire alanı yoğun ilgi görmektedir.
NASIF BABA TÜRBESİ
Karlıköy mahallesindedir. Yörede: Dede Baba, Tekke Baba, Nasuh Dede isimleriyle de anılmaktadır. 1750’li yıllarda Karlıköy’de bulunduğu tahmin edilen Nasıf Baba, hakkında rivayetler dışında resmi bir bilgi yoktur.
Bu rivayetlere göre: Nasıf Baba’nın Yusuf ve Murtaza isimli iki kardeşi vardır. Bu kardeşlerin Anadolu’dan geldikten sonra ilk olarak bugünkü Büyükyoncalı’nın olduğu bölgeye yerleştiklerini, burada kısa bir süre kaldıktan sonra Nasıf’ın Karlıköy’e yerleştiği söylenir.
Nasıf Baba, Anadolu’dan getirilen Türkmenlerin oturduğu oturduğu Karlı’da şimdiki türbesinin bulunduğu yere yerleşir.
Köyün o zamanki yerleşim yeri ise Ergene nehri karşısındadır. İlk geldiğinde çobanlık yapan bu kişi, bahçesinde meyveler yetiştirir, açları doyurur, düşkünlere yardım eder.
Nasıf Baba, ölmeden önce öleceğini biliyormuş, karısına o gün öleceğini ölünce kendisinin evinin bahçesine gömmelerini istemiş. Karısı da onu istediği yere gömdürmüş. Türbesinin çevresinde, onun yakın arkadaşlarının, ona inananların mezarları vardır.
Yöre insanları, türbeyi ziyarete geliyorlar. Çocuğu olmayanlar, çocuğu sakat olanlar, çocuğu konuşamayanlar, derdi olanlar geliyorlarmış.
Tekirdağ merkez ilçesine, 6 Aralık 2012 tarihinde Süleymanpaşa ismi verilmiştir. Süleymanpaşa, Osmanlı’nın 2’nci Padişahı Orhan Gazi’nin büyük oğludur. Süleyman Paşa: 1317-1361 yılları arasında Orhan Gazi’nin emri ve komutasındaki ordu ile Malkara, Keşan, Hayrabolu, Tekirdağ ve Çorlu’yu Bizanslılardan alarak Osmanlı topraklarına katmıştır.
Türklerin Trakya’ya geçişiyle bağlantılı bu fetih, İstanbul’un fethi açısından önemli bir hazırlık olmuştur. Bu yüzden Süleyman Paşa, Rumeli Fatihi olarak anılır.
Bu yüzden Süleyman Paşa ilçesini Tekirdağ ilinin bir parçası olarak değerlendirmek gerekir. Yani: gerek tarihi, gerekse gezilecek yerler açısından, Tekirdağ il merkezinin bir parçası olarak düşünmek uygundur.
Tekirdağ Süleymanpaşa
GENEL
İlçede yaşayanların ortalama geliri yüksektir ve bu durum, sosyal yaşantıyı da etkilemektedir. Asayiş olayları da oldukça azdır. İlçede özellikle Barbaros ve Kumbağ mahallelerinde yazlıklar ve deniz siteleri oldukça çoktur ve buna bağlı olarak yaz aylarında yörede iç turizm oldukça hareketlidir. İlçe topraklarının rakımı 10 metredir.
GEZİLECEK YERLER
Tekirdağ Süleymanpaşa Rüstem Paşa Külliyesi
RÜSTEM PAŞA KÜLLİYESİ
Külliye: 16’ncı yüzyıl eseridir. Cami, medrese, kütüphane, çifte hamam, bedesten, kervansaray ve imaretten oluşmaktadır. Ancak bunlardan sadece: cami, medrese, imaret ve kervansaray Mimar Sinan tarafından yapılmış, diğerleri sonradan eklenmiştir.
Sadrazam Rüstem Paşa, Kanuni Sultan Süleyman’ın damadıdır. Ölüm tarihi 1561 yılıdır ve İstanbul Şehzade cami haziresindeki türbesinde gömülüdür. Osmanlının en zengin paşası olarak tanınır. Öldüğünde geriye 12 milyon altın değerinde miras bırakmıştır.
Günümüzde sadece cami ve bedesten kalmıştır. Diğer yapılar kısmen veya tamamen yok olmuştur.
Cami
Avluya, kuzeyden büyük bir kapıdan girilir.
Avluda şadırvan vardır. Şadırvan: Sultan Abdülmecit tarafından, yapılan tamirat sırasında eklenmiştir. Şadırvan: çelenk başlıklı, 5 mermer sütun üzerine oturan, kurşun kaplı beşgen çatılı ve mermerden yapılmıştır.
Tekirdağ Süleymanpaşa Rüstem Paşa Külliyesi Cami
Cami: tek kubbeli ve kare planlıdır. Kitabesi: taç kapıdadır ve sülüs yazı ile yazılmıştır. Kitabede: Rüstem Paşa’nın ismi ve 1553 tarihi yazılıdır. Hemen sağda, niş üzerinde onarım kitabesi vardır. Bu kitabede ise, Sultan Abdülmecid tarafından 1841 yılında onarım yapıldığı yazılıdır.
Tekirdağ Süleymanpaşa Rüstem Paşa Külliyesi Cami
Cami, düzgün kesme taştan yapılmıştır. Ahşap çatılıdır. Giriş taç kapısının sedef ve fildişi kakmalarla süslenmiş ahşap kanatlarını görün. Aydınlık ve ferah olan yapının içi, süsleme açısından oldukça zengindir. Kubbenin kenarları ve göbeğinde, barok çiçek ve çelenk motifli alçı kabartmalar vardır.
Bu süslemeler Abdülmecid döneminde yapılmış ve orijinal kalem işleri yok edilmiştir. Caminin minaresi kesme taştan, çokgen gövdeli yapılmıştır. Yüksekliği 34 metre, çapı 2.14 metredir. Üzeri kurşun külahla kaplıdır. Şerefenin korkulukları taş oymadır.
Tekirdağ Süleymanpaşa Rüstem Paşa Külliyesi Bedesten
Bedesten
Caminin batısındadır. Altı kubbeli, 25.5 x 19 metre ölçülerindedir. Külliyenin önemli bir parçasıdır ve altı kubbeli örtülüdür. Kubbeler sekizgen kasnaklar üzerine oturur. Kubbe geçişleri pandantiflerle sağlanır. Dört tarafa birer kapısı vardır.
Kapı kemerleri dıştan yuvarlak, içten sivri kemerlidir. Taş ve tuğladan inşa edilen yapının uzun cephelerinde üç, kısa cephelerinde iki adet pencere bulunur. Bir dönem malzeme deposu olarak kullanılan yapı, 1972 yılında ayrıntılı bir onarımda dış dükkanların yerine yenileri yapılmıştır.
Medrese
Caminin kıble duvarına paralel olarak yapılmıştır. 16 x 26 metre boyutlarında, dikdörtgen planlıdır. Caminin kot seviyesinden 5.5 metre aşağıda bulunan medrese yapısının camiyle birlikte ya da daha önce yapıldığı düşünülmektedir.
Medrese 1880 yılında harap olunca, üzerine ahşap bir okul yapılmıştır. Bir dönem rüştiye ve idadi olarak kullanılan bu okul daha sonra Cumhuriyet ilkokulu adını almıştır. Bu yapının günümüzde sadece beden duvarları ayakta, yapı harabe halindedir.
Hamam
Külliyeye ait hamam, medresenin doğu duvarına bitişiktir. Caminin sol yanında ve ön cephesine kadar uzanan dar alanda bulunur. Paşa hamamı adıyla bilinen yapı, çifte hamamdır. Erkekler kısmı kare planlı, üstü kubbelidir.
Kadınlar kısmı ise çatı örtülü bir giriş revakı ile dikdörtgen planlıdır. Hamam yapısının, günümüzde bir kısmı tamamen yıkılmıştır. Yapının sağlam olan yarısı kiremit kaplı ahşap bir çatıyla örtülüdür ve depo olarak kullanılmaktadır.