Sivas Ulaş

Sivas Ulaş

İlçe merkezine bağlı bir köyde, iki tane muhteşem güzel yapı var. Buralara yolunuz düşerse, bu yapıları ve içlerinde bulunan muhteşem süslemeleri mutlaka görün.

ULAŞIM

Ulaş, Sivas arası uzaklık: 37 km. İlçe doğu transit yolu üzerindedir. Ulaş, Gürün arası uzaklık: 99 km. Ulaş, Kangal arası uzaklık: 52 km.

TARİHİ

Yörede ilk yerleşim, Selçuklu döneminde olmuştur. İlçe girişinde yaptırılan Selçuk Hanı kalıntılarından anlaşıldığına göre, yöre, Selçuklu döneminde önemli bir ticaret merkezidir. İlçenin tarihi geçmişinde yine önemli bir olay: Cumhuriyet döneminde yurt dışından gelen soydaşlarımız burada iskan edilmiştir. Yörede 1968 yılında Belediye kurulmuş, 1990 yılında ilçe olmuştur.

GENEL

İç Anadolu bölgesinin doğu kısmındadır. Arazi geniş ve düzdür. Rakımı ortalama 1350 metredir. Bölgede: tarıma elverişli, düz ve kubasar ovası vardır. Yörede karasal iklim hakimdir, buna göre kışlar soğuk ve sert, yazlar ise kurak ve sıcak geçer.

İlçe topraklarında 11 tane göl vardır. Bostankaya ve Ulaş gölü en büyük göllerdir. İlçe merkezinde Tuz gölü bulunur.

Bu göl, yaz döneminde kurur ve beyaz bir görüntü ortaya çıkarken yapılan düzenleme ile Tecer deresi buraya yönlendirilmiş, göl canlı hale getirilmiştir. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, ilçenin hemen kuzeyinden, doğu-batı doğrultusunda geçer.

ULAŞ KÜLTÜR FESTİVALİ

Ulaş gölü parkında her yıl Haziran ayı içerisinde 1 gün süreli olarak yapılmaktadır. Festivalde, yerel ve ulusal sanatçıların sahne aldığı konserler düzenleniyor ve ata sporu olarak kabul gören cirit oynanıyor.

GEZİLECEK YERLER

Sivas Ulaş Gölü

ULAŞ GÖLÜ

İlçe merkezinde Esentepe bölgesindedir.

Ulaş gölü kıyısında piknik alanı bulunmaktadır. Buradaki mesire alanı yöre ve yakın çevreden gelenler tarafından yoğun olarak kullanılmaktadır. Gölde balık tutmak da mümkündür.

ŞEYHLERDİYAR (ŞEYH MEHMET DEDE) TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı Gümüştepe (Şeyh Derdiyar) köyündedir. İlçe merkezine 10 km uzaklıktadır.

Gümüşpınar köyünün yörede bilinen ismi “Karacalar Tekkesi” dir. Çünkü, günümüzden 150-200 yıl kadar önce, birkaç kişi gelerek bu köye yerleşir ve bu göçmenler nedeniyle köye Karacalar Tekkesi ismi verilmiştir.

Yine köye “Şeyhler Diyarı” ismi de verilmektedir. Çünkü, tarihi süreç içinde, burada bir medrese yapılmış ve çevresindeki 12 köyün geliri, medrese ihtiyaçları için gelir olarak ayrılmıştır. Bu medreseden mezun olan alimlerin çokluğu nedeniyle köye Şeyhler Diyarı ismi verildiği söyleniyor.

Burada köyün içindeki cami avlusunda bir türbe bulunmaktadır. Türbenin Şeyh Mehmet isimli birine ait olduğu söyleniyor. Ancak türbenin ne zaman yapıldığı bilinmez. Şeyh Mehmet’in bu köyde çobanlık yaptığı, burada öldüğü ve sağlığında çeşitli kerametler sahibi olduğu anlatılıyor. Yine söylenenlere göre, bu türbe yapısı: Yavuz Sultan Selim döneminde türbe, medrese ve çeşme olarak yaptırılmıştır. Türbe haricinde, medresenin taşları, ev yapımında kullanılmıştır.

ACIYURT KÖYÜ CAMİİ

İlçe merkezine bağlı Acıyurt köyündedir.

İlçe merkezine 27 km uzaklıktadır. Kitabesi yoktur. Muhtemelen 19’ncu yüzyılda Kara Papak Türklerinin halk kahramanı Mihrali Bey’in kardeşi Ali Bey tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Köyde anlatılanlara göre: Mihrali Bey ve kardeşi Ali Bey camiyi yaptırdıktan sonra, subay oldukları için ordu ile birlikte Yemen’e giderler ve orada şehit düşerler.

Sivas Ulaş Acıyurt Köyü Camii

Caminin çevresi taş duvarlarla çevrili bir bahçe içindedir. Duvarları taş örgülüdür. Çatının bir kısmı kiremit, bir kısmı ise saçla kaplıdır. Dış duvarları 1 metre kalınlığındadır. Caminin içinde ahşap işlemeciliği ve boya süslemeleri oldukça güzeldir. Ana gövdelerde ardıç ağacı kullanılmıştır.

Özellikle, ahşap minberde kök boya ile yapılmış süslemeler dikkat çeker. Tavanda yine kök boyalarla yapılan Osmanlı motifleri süslemeleri görülmeye değerdir. Kimyasal boya kullanılmamıştır.

İşlemelerin karanfil olduğu düşünülüyor. Minaresi: kuzeybatı tarafındadır. Kısa minare taştan yapılmıştır. Cami, 1993 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

ACIYURT-MİHRALİ BEY KONAĞI

İlçe merkezine bağlı Acıyurt köyündedir.

Konağın sahibi Kara Papak kökenli halk kahramanı olan Mihrali Bey: Gürcistan Tiflis doğumludur. 1877-1878  Osmanlı Rus savaşında büyük kahramanlık göstermiş ve daha sonra devlet tarafından maiyetiyle birlikte buraya yerleştirilmiştir.

Caminin tanıtımında anlattığım gibi, Mihrali bey; Sultan Abdülhamit’in emriyle 40’nci Hamidiye Süvari Alayını kurmuş, Yemen’de çıkan isyanı bastırmak için Sivas Valisi Reşit Paşa’nın Padişaha telkinlerinin ardından 500 adamı ile Yemen’e gitmiştir. Yemen’de İngiliz ve Araplarla mücadele etmiş ve şehit olmuştur. Mezar yeri bilinmemektedir.

Mihrali Bey: o dönemde 1889 yılında köyün 5 km batısındaki mezrada, bu konağı yaptırmıştır. 1933 yılında, oğlu konağın batısında kendisi için bir konak daha yaptırmıştır. Konak: söylenenlere göre, bir konak olmakla birlikte, aynı zamanda bir kültür merkezi işlevi görmüştür. Burada: halk ozanları şiir ve türküler söyler, güreşler tutulur, at yarışları yapılırmış. Zemin katta, haremlik, depo ve kiler bulunur. Özellikle tavan süslemeleri, nadir tavanlardan birisidir. Kalem işinde, renklerin uyumu, ustanın ahşabı işlemesinde incelikleri görülmeye değerdir. 1995 yılına kadar burada yaşam sürmüş, daha sonra sahiplerinin başka yere göçmeleri nedeniyle konak boş kalmıştır.

Sivas Ulaş Mihrabibey Konağı

Konak: 2004-2006 yılları arasında restore edilerek ziyarete açılmıştır.

Sivas hakkındaki gezi yazım için Sivas

Sivas Gölova

Sivas Gölova

Baraj gölü, yaylaları ve diğer doğal güzellikleriyle ünlüdür.

ULAŞIM

Gölova, Sivas arası uzaklık: 190 km. Gölova, Suşehri arası uzaklık: 45 km. Gölova, Refahiye arası uzaklık: 20 km. Gölova, Erzincan arası uzaklık: 100 km.

TARİHİ

Yerleşimin kuzeyinde “Söğütlü Göze” denen yerde, Hitit dönemine ait kalıntılar bulunmuştur. Rum Pontus döneminde, yörenin ismi “Avanıs” dır. Daha sonra bu isim değiştirilmiş ve Gölova olmuştur. Gölova, 1990 yılında ilçe olur.

GENEL

İlçe, Karadeniz bölgesi ve İç Anadolu bölgesi arasındadır. Yerleşimin bulunduğu arazi oldukça fazla dağlık ve engebelidir. Ortalama rakım 1300 metredir.

GÖLOVA YAYLA ŞENLİKLERİ

Her yaz geleneksel olarak düzenlenmektedir. Şenlikler oldukça hareketli geçmekte, ünlü sanatçılar şenliklerde konser vermektedirler.

GEZİLECEK YERLER

Sivas Gölova Eski Cumhuriyet Okulu

ESKİ CUMHURİYET OKULU

Eski Cumhuriyet İlkokulu binası, günümüzde Çevre, Kültür ve Sanat Evi olarak hizmet vermektedir.

Sivas Gölova Eski Cumhuriyet Okulu

Bir dönem Jandarma karakol binası olarak da kullanılmıştır. Halen binanın içinde: dinlenme salonu, spor amaçlı salon, sergi salonu, şark köşesi, kitap okuma odası, bilgisayar odası bulunmaktadır. Bina dışında bahçede ise çocuk bahçesi vardır.

Sivas Gölova Çoban Baba Türbesi

ÇOBAN BABA TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı 5 km uzaklıktaki Çobanlı köyündedir. Köy: eski Erzincan-Suşehri-Niksar yolu üzerindedir. Antik dönemlerde ise, İstanbul’u İran’a bağlayan yo üzerinde, Kelkit çayı ve Kızılırmak’ı besleyen Çobanlı d eresinin bu yolu kestiği köprünün başındaydı.

Küçük bir tepenin üstündedir. Yöredeki ismi Çobanlı Tekkesidir. Türbe: 5.50 x 5.50 metre ölçülerinde, karedir. Kesme taştan yapılmıştır. Kubbesi yıkılmış ve sonradan betonarme olarak yeniden yapılmıştır. Türbenin cephesi, geometrik motiflerle süslüdür.

Yapının batıya açılan kapısı üzerinde, mukarnaslı bir kavsara vardır. Dikdörtgen kapının kenarlarında Selçuklu üslubunda geometrik geçmeli süsleme frizleri görülür. Türbenin içinde bir sanduka bulunur.

Tüm bunları anlattıktan sonra Çoban Baba ile ilgili bir efsaneden yani neden bu kadar çok tanındığından söz etmek istiyorum. Yavuz Sultan Selim, Çaldıran seferine giderken, uzun süre sonra Çobanlı köyüne ulaşılır.

Çoban Baba, Yavuz Sultan Selim’e, askerlerini misafir edeceğini ve karınlarını doyuracağını söyler. Bu isteği, Sultan Selim tarafından kabul edilir. Ve Çoban Baba, bir koyun keser, pilavlar pişirilir ve bütün ordu, bu koyunun etiyle doyurulur. Sonra Çoban Baba, koyunun bütün kemiklerini, postuna doldurur, dua eder ve koyun tekrar canlanır, ayaklanıp yürür.

Ancak, koyunun aşık kemiğini askerlerden biri aldığı için, koyun aksayarak yürür. Çoban Baba, durumu bilse de bir şey söylemez. Sultan Selim’e seferin başarılı geçeceğini söyler ve onun için dua eder.

Başarılı seferin ardından, Sultan Selim, geri dönerken, bu bölgenin gelirinin buraya vakfedilmesini emreder. Sonuç olarak, bölgede anlatılan efsanelerdeki kişiler, Sultan Yavuz ve Çoban Babadır. Tabii burada bitmiyor, Çaldıran seferi dönüşü buraya uğrayan Yavuz Sultan Selim, Çoban Baba’nın öldüğünü öğrenir, bu türbeyi yaptırır.

Türbenin bulunduğu alan, 1998 yılında Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

KARA YAKUP ZİYARETİ

İlçe merkezine bağlı 8 km uzaklıktaki Karayakup köyündedir.

Şeyh Kara Yakup: 13’ncü yüzyılın sonu ile 14’ncü yüzyıl başlarında yaşadığı ve Hz Ebubekir neslinden geldiği, Tokat Zile’de tekkesi bulunan Şeyh Nusret’in halifesi olduğu, söz konusu köyde bir zaviye kurduğu, evladının zaviye yöneticiliğini üstlendiği ve zaviyenin yapılan vakıflarla tekkeler kapatılıncaya kadar faaliyetini sürdürdüğü bilinmektedir.

Kara lakabını alması da kendisinin Arap kökenli ve esmer tene sahip bir kişi olmasından kaynaklanır. Ancak Kara Yakup Zaviyesi günümüze ulaşmamıştır. Zaviyenin halen türbenin bulunduğu yerde olduğu tahmin edilmektedir.

Sivas hakkındaki gezi yazım için Sivas

Sivas Akıncılar

Sivas Akıncılar

Akıncılar, kavunu, lezzetli sebzeleri, yaylaları ve diğer doğal güzellikleriyle öne çıkmaktadır.

ULAŞIM:

Akıncılar, Sivas arası uzaklık: 144 km. (bağlantı 3 ayrı yolla yapılmakta olup, Gemin deresi geçidinden uzaklık 144 km. dir.) Akıncılar, Suşehri arası uzaklık: 29 km. Akıncılar, Zara arası uzaklık: 57 km.

TARİHİ

Yerleşim, Osmanlı döneminde Ezbider-i Bala ve Erzibed Zir olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Bunlar Aşağı Akıncılar ve Yukarı Akıncılardır. 1880 yılındaki kayıtlara göre, yörede oldukça çok sayıda Ermeni yaşamaktadır. Ancak, bu Ermeniler, 1915 yılında isyan başlatırlar. Osmanlı yönetimin, isyan çıkaran bu Ermenileri, yörede güvenliği sağlamak için başka bölgelere göç ettirir. İlçe, 1933 yılına kadar Şebinkarahisar’a bağlı bir köydür. 1958 yılında Belediye olur. Yörenin “Ezbider” olan ismi 1962 yılında Akıncılar olarak değiştirilir. 1990 yılında Suşehri’den ayrılarak ilçe olur.

Tarihi ile ilgili son bir not, buranın ismiyle ilgilidir. Söylenenlere göre, burada özellikle keçi besleyerek geçimlerini sağlayan Türkmen boyları yerleşmiştir. Çünkü bunlara ait barınaklar ve keçi ağıllarına rastlanmıştır. Bölgede, orman içinde kalan alanlar ise, tarla olarak kullanılmıştır. Burada ekilen mahsuller, ilk yıllarda oldukça az ürün vermiştir. Bu yüzden kurdukları köye “Az-biter” adını vermişlerdir. Bu kelime zaman içinde değişerek “Ezbider” olarak söylenmeye başlamıştır.

ATATÜRK VE EZBİDER

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk: 29 Haziran 1919 günü, Erzurum’a giderken ve 1 Eylül 1919 günü kongre dönüşünde: Ezbider topraklarına uğrar. Yolda giderken, otomobiline Ezbider Mektebinde muallim olan Sıyrındılı Hoca İsmail Efendiyi alır ve kendisiyle Suşehri’ne kadar yolculuk yapar.

GENEL

İlçe merkezi, Karadağ’ın Kelkit vadisine bakan yamaçlarında kurulmuştur. Samsun-Erzurum kara yolunun 4 km güneyindedir. İlçede Kelkit Havzasındaki Ezdiber ovası dışında hiç düz alan yoktur. Kızıldağ eteklerinde gelişen yayla kültürü vardır. İlçenin ortalama rakımı 1000 metredir. Kuzeyde Kelkit çayı, ilçenin sınırını çizer. Kılıçkaya baraj gölünün bir kısmı, ilçe topraklarında bulunur. Yörede, sert ve soğuk iklim özellikleri görülür. Bu yüzden bitki örtüsü oldukça zengindir.

 

NE YENİR

Buralara yolunuz düşer ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz “fıtı çorbası, tepsi tava ve piyaz” önerebilirim. Ayrıca “Sebzeli Sivas Kebabı, Sivas köfteri” deneyebilirsiniz.

 

AKINCILAR, KÜLTÜR, SANAT VE KAVUN FESTİVALİ

Her yıl geleneksel olarak Ağustos ayında düzenlenir. Festival, Kelkit vadisinin yaz mevsiminde bölgede yapılan son festivaldir. İlçenin en önemli kültür etkinliğidir. Yörede yaşayanlar, sıladan gelen yakınları ve hemşerileriyle festival sırasında hasret giderirler.

GEZİLECEK YERLER

Sivas Akıncılar Sultan Süleyman Çeşmesİ- Gönen Çeşmesi

SULTAN SÜLEYMAN ÇEŞMESİ-GÖNEN ÇEŞMESİ

İlçe merkezinde bulunan bu çeşmeye ait kitabe, yapım tarihi olarak 1647 yılını işaret eder. O yıllarda Ezbider, Şebinkarahisar’a bağlı bir köydür.

Sivas Akıncılar Sultan Süleyman Çeşmesi-Gönen Çeşmesi

Kitabede, Osmanlıca şunlar yazar “Karahisar-ı Şarkiye bağlı Ezbider köyü Sultan Süleyman Çeşmesi, bu çeşmenin yapılmasına sebep olan Sultan İbrahim oğlu Sultan Mehmet ……” Evet oldukça ilginç bir çeşme, özellikle kitabesi, buralara yolunuz düşerse uğrayın, suyundan için.

 

HATİPOĞLU CAMİİ

İlçe merkezine bağlı Yukarı Mahalle, Bezirhane Sokaktadır. 1852 yılında: 1840’lı yıllarda buraya yerleşen Hatipoğullarının ileri gelenlerinden biri olan İbrahim Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. İlçenin en eski camisidir. Söylenenlere göre, caminin yazıtı: Hatipzade İbrahim Efendi tarafından Mekke’den gönderilmiştir.

Sivas Akıncılar Deliklitaş Mağarası

DELİKLİTAŞ MAĞARASI

İlçe merkezinin üst kısmındadır. Mağaranın giriş bölümü 2 metre çapındadır. Mağara içinde 8 metre sonra, tekrar yeraltına doğru inen bir delik bulunmaktadır. Ancak bu delik, zamanla kayaların ufalanmasıyla oldukça küçülmüştür, nereye gittiği bilinmemektedir. Yani mağaranın sırrı henüz çözülebilmiş değildir. Kim zamanında ve ne için yapıldığı bilinmiyor. Çünkü mağaranın bulunduğu Karadağ mevkiinde yaşayanlar, bugüne kadar mağaraya hiç kimsenin girmeye cesaret edemediğini söylüyorlar. Bu yeraltı tünelinin muhtemelen yakınlardaki bir kilise bağlantısı olduğu tahmin ediliyor.

Sivas Akıncılar Göllüce Köyü Kilisesi

GÖLLÜCE KÖYÜ KİLİSESİ

İlçe merkezine bağlı 17 km uzaklıktaki Göllüce köyündedir. Eski ismi “Abana” dır.

1800’lü yıllarda bölgeye gelen Ermeniler tarafından yaptırılmıştır. Net yapım tarihi bilinmemektedir. Tescil edilerek koruma altına alınmıştır. Yapı: doğu-batı doğrultusunda, dikdörtgen planlıdır.

Yapı genel olarak sadedir yani pek süsleme kullanılmamıştır, ancak apsis tarafından çeşitli haç motifleri görülebilir. Batı cephesinin ortasında bulunan kapının, günümüze kalan izlerine göre, yuvarlak kemerli olduğu tahmin edilmektedir. Apsisin iki yanında, papaz hücreleri bulunmaktadır. Bu papaz hücrelerinin giriş kapıları, yuvarlak kemerli ve oldukça yüksektir.

Günümüzde yapının üst örtüsü ve duvarları büyük oranda yıkıktır. Doğal tahribat yanında, kaçak define arayıcıları da yapıya oldukça büyük oranda hasar vermiştir.

Evet, kilise hakkında bilgi verdikten sonra, Göllüce köyünün bir özelliğinden daha söz etmek istiyorum. Burayı ziyaret edeceklerin bilmesinde yarar var. Göllüce köyünde sulama amaçlı kullanılan bir göl göreceksiniz. Söylentilere göre, bu gölet “Ermeniler zamanında, bir baba-kız, Kızıldağ’dan akan suyun yönünü değiştirmek için bir kanal açarak köye akıtmak isterler.

Aynı dönemde, kızın babası, Yeniköy’ün ağaları tarafından öldürülür. Kuz, babasının vasiyeti üzerine mahkemede suya karşılık davadan vazgeçeceğini söyler. Böylece su kanallardan köye akıtılır. Bu olay köyde “kana kan mı, kana su mu” şeklinde anlatılır. Su, gölet yapılarak sulama amacıyla kullanılmıştır. Gölde “cil” denen bir kamış türü yetişmektedir. Bu kamış türü, eşek ve katır gibi hayvanlara semer yapmakta kullanılır. Ancak günümüzde gölde cil kalmamıştır.

BAHATTİN ŞEYH TÜRBES

İlçe merkezine bağlı 18 km uzaklıktaki, Doğantepe köyünün 3 km doğusundadır. Köyün eski ismi “Bahattin Şeyh” köyüdür.

1886 yılı Osmanlı dönemi Sivas Salnamesine göre: meşhur Allah dostlarından, Kara Yakup Gazi, Şeyh Bahaeddin Veli ve Çoban Dede’nin türbelerinin Akıncılar yöresinde bulunduğu yazılıdır.

Evet, Bahaaddin Şeyh türbesi burada bulunuyor ve civar il, ilçe ve köylerden buraya ziyaretçiler geliyor. Türbenin çevresinde bir çermik yeraltından çıkan su vardır. Bu suyun özellikleri, her zaman yani her mevsim 25 derece sıcaklıkta olmasıdır. Ayrıca bu su içildiğinde: cilt ve mide rahatsızlıklarına iyi geldiği söyleniyor.

Gelelim yöredeki bir başka yine görülmesi gereken bir yere: burada Şeyh Bahaeddin Veli’nin çilehanesi (inzivaya çekildiği) denen bir mağara bulunuyor. Buraya “mağara dere” denmektedir. Bahattin Şeyh deresi kıyısındadır. Son bir not, Doğantepe köyünde, tarih meraklıları için ilginç gelebilecek bir yapı daha var. Burada Roma-Bizans dönemine ait olduğu tahmin edilen bir kale yıkıntısı bulunmaktadır.

Sivas hakkındaki gezi yazım için  Sivas