Samsun Salıpazarı

Samsun Salıpazarı

Salıpazarı, Samsun arası uzaklık: 54 km. Salıpazarı, Çarşamba arası uzaklık: 17 km.

TARİHİ

Birinci Dünya Savaşından önce, yörede: Türk, Rum, Ermeni ve Gürcüler hep birlikte yaşarlarmış. Ancak savaş sırasında Ermeni çeteleri ile Türk halkı arasında çatışmalar yaşanır. Ancak, bu çatışmalar sonucunda Ermeniler bölgeyi terk etmek zorunda kalırlar.

Çünkü bu çatışmalar sırasında, Durmuşoğlu Ali Ağa tarafından Tufan Mezarlığındaki büyük bir Ermeni cephaneliği ele geçirilmiş ve bunlar Türklere dağıtılmıştır.

İlçenin tarihine ışık tutması açısından: İlçede bir fındık bahçesinde, yosunlarla kaplanmış çeşitli kayaların üzerinde Oğuz Boylarından Peçenekler ve Kıpçakların kullandığı “Runik Türkçe Yazılar” ve “Tamgalar” bulunmuştur.

Salıpazarı, 1973 yılında Belediye olmuş ve 1987 yılında ilçe teşkilatı kurularak Samsun iline bağlanmıştır. İsminin kökeni: her hafta Salı günü ilçede kurulan pazardan gelir.

Samsun Salıpazarı

GENEL

İlçenin denize kıyısı yoktur. İlçe arazisinin yüzde 80’i engebeli, dağlık konumdadır. Son derece gür ve yeşil bitki örtüsüne sahiptir. Ormanlık alanlarda: meşe, kızılağaç, kestane ve özellikle fındıklıklar bulunur.

Bunların yanı sıra bu ağaçlıkların arasında çok çeşitli ot ve bitkilere de rastlanır. Yörede ovalık bölümlerde Orta Karadeniz iklimi, yüksek kesimlerde ise sert karasal iklim görülür. Hatta, kışın 2 metreyi geçen kar yağışı tespit edilmiştir.

Yeşilçay ve Terme çayı, ilçe merkezinde kesişirler. Bu çaylar üzerinde üç köprü bulunur. İlçe ekonomisi tarıma dayalıdır. Halkın büyük çoğunluğu tarımla uğraşır. Özellikle: fındık, çilek, çeltik üretimi yaygındır.

RUNİK YAZILAR

Runik yazı: Avrasya’da ilk kullananlar Ön-Türkler ve İskitler olduğu bilinmekte olup, İskitlerden sonra İpek Yolu güzergahında kullanılmış ve buna paralel olarak da farklı coğrafyalarda yayılmıştır. Ancak genel olarak “Runik Yazının” ortaya çıkış ve yayılım serüveni ile Türk Runik Yazısının oluşumu hakkında farklı görüş ve öneriler ortaya çıkmıştır.

Bazı araştırmacılar, runik yazının kaynağı olarak yerli Anadolu halklarını gösterir. Diğer bazı araştırmacılar ise, Runik Yazı ve Orhun Alfabesinin kökeni Ön Asya’ya bağlar.

Salıpazarı ilçesinde Çağlayan Mahallesi, Harman Kaya mevkiindeki yazıt: Çağlayan Mahallesinden Harman Kaya mevkiine giden yol üzerindedir.

Harman Kaya açık hava tapınım alanı, Samsun Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından 2015 yılında 1’nci derece sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Türk insanı birtakım ifadeler yüklediği çizgisel şekillerle anlatmak istediklerini, önce kayalara resmetmiş, oymuş ve çizmiş, ardından bunları dokuma, maden, taş işçiliği başta olmak üzere diğer sanat eserlerine de aktarmayı başarmıştır.

Bugün Türk kavimlerinin yaşadığı her yerde halı-kilim başta olmak üzere tüm el sanatı ürünlerinde Türk Runik Yazısı ve Tamgalarından izler görmek mümkündür.

NE YENİR

Salıpazarı yöresinde, Çerkez yemekleri ve bölgeye özgü Karadeniz mutfağı özellikleri hakimdir. Çerkes pastası ve Bileki Ekmeği denemelisiniz. Bileki ekmeği ve kara lahana sarması ve kara lahana çorbası yöresel lezzetlerdir.

TAHNAL VE ESATÇİFTLİĞİ HIDRELLEZ ŞENLİKLERİ

Her yıl, 5, 6 ve 7 Mayıs tarihlerinde düzenlenir. Şenliklerde güreş müsabakaları ve at yarışları yapılır.

Samsun Salıpazarı

GEZİLECEK YERLER

KONAKÖREN KÖYÜ

Heybelik Yamaç Yerleşimi

Konakören köyü: Heybelik mahallesinde, Eğriyol köprüsü üzerindedir.

Kaya kütlesiyle yamaç arasına yol açılmış olduğundan, seramik yoğunluğu yamaçta kalmıştır. Yerleşme: Bolas deresinin oluşturduğu vadidedir.

Yakın çevresinde tarıma uygun araziler bulunur. Bu yerleşme: yine aynı bölgede bulunan Garpu kale açık hava tapınağı kaya altarı ile ilişkilendirilir.

Yerleşmede: zengin tunç ve demir çağına ait malzeme bulunur. Burası, Samsun ili bölgesinde, Tekkeköy’den sonra, özellikle dağlık bölgede tespit edilmiş ilk Eskiçağ yerleşkesidir.

Samsun Salıpazarı Garpi Amazon Kalesi-Açık Hava Tapınağı

Garpi-Amazon Kalesi-Açık Hava Tapınağı

İlçe merkezine bağlı Konakören köyündedir.

Buraya ulaşmak için: Konakören-Esat çiftliği köylerini birbirine bağlayan stabilize yoldan ilerleyerek, orman içine ayrılan ve doğu yönde ilerleyen patika yoldan buraya ulaşılır.

Düzgün ve çok dar olmayan patikanın, Garpu kaleye 500 metre uzaklıkta, Ardıç Pınarı denen yer vardır. Kale: MÖ 7’nci yüzyıla tarihlenir ve rivayete göre, Amazonlara aittir. Ancak klasik bir kaleye benzemez.

Yaklaşık 2 kilometrelik bir yürüyüşle, ana kayaların yer yer yontularak düzleştirildiği patikadan girişe ulaşılır. Kuzey yönde, dar olarak çıkıntı yapan ana kaya kütlesi üzerine doğu-batı yönde konumlandırılarak kemer şeklinde oyulmuş kapı: 1.45 metre eninde ve 2.4 metre boyundadır.

Samsun Salıpazarı Garpi Amazon Kalesi-Açık Hava Tapınağı

Girişten sonra doğu yöne doğru düzleştirilmiş bir alandan, kayaya oyulmuş 120 basamakla, güney istikametinde yukarı doğru çıkılır.

Basamaklar boyunca, kenarlarda bulunan oyuklar, orijinal kullanımda, güvenlik amaçlı ip, ahşap ya da madeni korkulukların varlığının kanıtıdır.

Kayaya oyulmuş ana merdiven, güney yönde zirveye doğru devam eder. Ancak belli bir mesafeden sonra, batıya doğru iki kola ayrılır.

Kuzey yöndeki, dar ana kaya uzantısına yönelik ve yontularak düzleştirilmiş bir platformda biter. Bu platformun: uzunluğu 10 metre, genişliği 4 metre, derinliği 3.5 metredir.

Samsun Salıpazarı Garpi-Amazon Kalesi Açık Hava Tapınağı

Platform, basamaklarla zirveye bağlanmıştır. Platformun batı kenarında: Kybele tahtı şeklinde düzenlenmiş kaya altarı vardır. Platformun kuzey yönünde: dar bir patika ile ulaşılan ve her iki kenarında, en üst seviyeye kadar basamaklara yer verilerek uygulanmış, mihrap şeklinde, sunak alanı bulunur.

Kaya mihrabının derinliği 2.10 metredir. Eni 1.92 metredir. Boyu ise 2.24 metredir. Batı duvarında, tapınım anında tanrıça heykellerinin konulduğu bir niş, tabanında ise kurban kesme çukuru ve kanallar bulunur.

Samsun Salıpazarı Garpi Amazon Kalesi-Açık Hava Tapınağı

Zirveye ulaşmak için güneye ilerleyen basamaklar kullanılır. Zirvede: kurban kesme sunağı, merdivenli bir tünel ve niş şeklinde oyularak tabanları düzgünce yontulmuş mekanlar vardır.

Kurban kesme kuyusuna, 3 basamakla ulaşılır. Ölçüleri: çapı 1.30 metre ve derinliği 1.20 metredir. Kurbanın kanının dışarıya akması için zeminden 65 cm yükseklikte bir delik açılmış, bu delikten kurbanın kanının kanallara aktarılması sağlanmıştır.

Kanallar: derin ve geniş tutulmuştur. Kurban kuyusunun yanında, küçük ölçekli bir kurban kesme alanı daha vardır. Burası yüzeysel oyulmuştur.

Sunak kuyusunun kuzey tarafında, basamaklarla inilen bir tünel bulunur, ancak tünelin içi doldurulduğundan, ne kadar devam ettiği bilinmez. Basamaklar 2.50 metre derinliğe kadar iner. Basamaklı tünelin batısında, beş basamakla inilen çift niş vardır.

Evet: Garpu kalesinde herhangi bir sur duvarına rastlanmamıştır. Ancak kaya kütlesinin doğu eteğinde: teraslanmış alanda, ağırlıklı olarak ahşap malzeme kullanılan mekan izleri bulunur. Ayrıca kayaya oyulmuş sarnıç görülür.

Sonuç olarak, burası Demir çağında (MÖ 1200-550 yılları arasında) kullanılmış bir açık hava tapınağı kaya altarıdır.

I. Derece arkeolojik Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

İNBÜKÜ MAĞARASI

Garpu kalesinden 3 km güneyde, Esatçiftliği köyü Üçevler Mahallesindedir.

Kaya ini, insan eliyle genişletilmiş bir mağara veya in mabettir. İnbükü olarak isimlendirilen mağara: 20 metrelik ağız açıklığı ve 45 metrelik uzunluğa sahiptir. Kuzey-güney yönünde konumlanmıştır.

Ağız kısmı, kuzey yöndedir ve en geniş yeri 20 metredir. Orta alan 8.5 metre, en dar yeri ise 2.8 metredir. Ortalama yükseklik 15 metre olup, uç kısmında 1.80 metredir. Girişe 5 metre mesafede, kayaya oyulmuş üç basamaklı seki düzenlemesi bulunur.

Ancak son yıllarda tahrip edilmiştir. Girişin üst kısmından akan suyun, yakın zamana kadar ağaçtan bir tekneye aktığı söylenir.

Mağara ağzı ile çevresinde Tunç ve Demir Çağı seramikleri bulunmuştur. Yakın mesafedeki eski bakır ocakları, bölgenin tarihine ışık tutar.

EĞRİ KALE-ÇINGIRLI KALE

İlçe merkezinde Kırgıl mahallesindedir.

Rivayete göre, bu kale insan tarafından yapılmıştır. Nuh Peygamber zamanında, gemilerin bağlanması için Tanrı tarafından yapılmıştır. Yine, inanışlara göre: mevsiminde ilk kar buraya yağar ve üstüne duman çökerse, havanın bozacağına inanılır.

Yine efsanelerden devam edelim. Bir zamanlar Çarşamba ve Terme ovaları denizle kaplıdır. Kale o zamanlar çok yüksek olduğu için gemilerin iskelesi durumundadır. Halk bu gereksinimini buradaki yağmur sularının toplandığı, dinlendirildiği sarnıçlardan, havuzlardan sağlamaktadır.

Çok sonra toprak yarılır, İstanbul boğazı oluşur, denizlerin birbirine karışmasıyla kalenin bulunduğu yerdeki sular çekilir, Samsun ovası ortaya çıkar.

Günümüzde burada toprak biraz kazıldığında, su, kum ve midye kabuklarına rastlanır.

Samsun Salıpazarı Hasan Tekke

HASAN TEKKE

İlçe merkezini tepeden gören bu tekke, Kurtuluş Savaşında bu alanda şehit düştüğüne inanılan Hasan adındaki bir kişiye aittir. Kıbrıs çıkartması sırasında, buradan kırmızı bir ışığın çıkıp Kıbrıs taraflarına gittiği söylenir.

Mezarın bulunduğu tepeye “Hasan Tekke” ismi verilmiştir. Mezar, tepenin tam zirvesindedir. Ayrıca bu tepe, Salıpazarı ve Çarşamba ilçelerinin manzaralarını izlemek için idealdir.

Samsun Salıpazarı Yeşilköy

YEŞİLKÖY

Kaya Mezarı

İlçe merkezine bağlı Yeşilköy, Kayabaşı Mahallesindedir. İlçe merkezine 5 km uzaklıktadır.

Runik Türk Kaya Yazıt ve Tamgaları: kalıntıların Göktürk dönemine ait olduğunu kanıtlar. Kaya mezarları, bölgedeki diğer kaya mezarlarından farklıdır. Aynı alandaki runik yazılarla bir arada olması, nadir rastlanılan bir arkeolojik özelliktir.

Bu alanda Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından çevre düzenleme proje çalışmaları sürdürülmektedir. Kaya mezarlarının 3000 yıllık olduğu ve Uygurlardan kaldığına inanılıyor. Alan, 1’nci derece arkeolojik Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

HARMAN KAYA-ÜÇ KAYALAR VE İN KAYASI MAĞARALARI

Harman kayanın: Demir çağında gözetleme kulesi veya Kutsal alan olarak kullanıldığı düşünülmektedir. İlginç görüntüsü ve barındırdığı arkeolojik veriler ile alana gidiş yolu üzerindeki dere ve minik şelaleler ile ve hemen karşısındaki İn Kayası Mağarası ile ilgi çekmektedir.

Harman kaya ve İn kayası mağaraları: Cevizli köyü Huma camisiyle aynı alandaki Kaya Mezarı, son derece özeldir. Alan 1’nci derece arkeolojik Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

CEVİZLİ KÖYÜ

Huma Ahşap Camisi

İlçe merkezine bağlı Cevizli köyünün eski ismi “Huma/Homa” dır. İsim, eski Türkçede “Humay” denilen Ana Tanrıça ve yükseklerde yaşayan efsanevi cennet kuşu Hüma ile ilişkilidir.

Hemen yanındaki Terme sınırlarındaki bölge ile bütünlük içerisinde, Oğuzlu, Göktürk, Gökmen vb adların yoğunluğu coğrafyanın Türk iskanı hakkında ipuçları verir. Huma Ahşap camisinin olduğu aynı alanda, Salıpazarı Yeşilköy Kaya Mezarları ile aynı özelliklere sahip Kaya mezarı ve yakın mesafede tepede Gökgöz Tekkesi bulunur.

Cami: Cevizli köyü Cami yanı mahallesindeki büyük eski mezarlık içindedir. Hamu camii adıyla anılan camiyi Hasan Ustanın yaptığı bilinmektedir. Harim ve önündeki sonradan kapatılmış sundurmadan oluşan yapı, Köy Tüzel Kişiliğine aittir ve minaresi yoktur.

Genel görünüm itibarıyla Salıpazarı Ahşap Camilerinin özelliklerini taşıyan yapı, dıştan iki katlı, cephe düzenine sahiptir. İri taşlar üzerine bindirilen kirişlerin üzerine yerleştirilen taban, nemin etkisinden kurtulmak için topraktan yükseltilmiştir.

Kestane cinsi ağaçtan ahşap perdeler yığma olarak muntazam dilmeler halinde yerleştirilmiştir. Köşelerde, kurtboğazı geçme tekniğiyle tutturulan ahşap perdelerdeki düzgünlük oldukça dikkat çeker.

Camiyi oluşturan ahşap perdeler, aynı ölçülerde kesilerek aralara dikmeler yerleştirilmiş ve dikme aralarındaki açıklıklar pencere olarak düzenlenmiştir.

Caminin her iki katında, muntazam kesilmiş perdeler ve bu perdeler arasında harimi dolanan bir kat kirişi vardır. Vaiz kürsüsü ile minber genel olarak sade işçilik gösterir.

Kaya Mezarları

Huma Ahşap camisi bahçesinde bir tane kaya mezarı vardır.

Kaya mezarı: orta boyutla, kaya kitlesindeki taraçalarda yapılan incelemelerde, yontularak düzleştirilmiş bağımsız kaya fasadında konumlandırılmıştır.

Hali hazırda da mezarlık olarak kullanılan bu alanın mevcut işlevinin çok eskiye gittiği düşünülür.

Bu alanın nekropol olma ihtimali olsa da, açıkta sadece bu mezar odası görülmektedir. Kaya mezarı: tek odalı, üç sekili kaya oda mezarlarına örnektir. Ancak kaya mezarı kaçakçılar tarafından soyulmuştur.

Şehit Gök Göz Tekkesi

Güney Tepe ve hemen yanındaki Kırağın Mevkiinde “Gök Göz Tekkesi” adıyla anılan, taşla çevrilmiş birer mezar bulunur. İki ayrı tepede, aynı isimde tekke olması ilginç olup rivayete göre: Anadolu’nun adsız şehitlerinden biri olduğu söylenir.

Fetih yıllarında bölgedeki kanlı savaşlardan birinde “Gökgöz” (mavi gözlü) namlı bir Bey kılıç-kalkanı ile Güney Tepede savaşırken kollarını kaybeder. Ancak Allah tarafından verilen gizli güçle kılıç kalkanı ile savaşmaya devam eder ve düşmanı Güney Tepeden püskürtmeyi başarıp ilerleyerek arkadaşlarının savaştığı hemen yandaki Kırağın tepeye ulaşır.

Ancak kolları, Güney Tepede kalmıştır. Savaşın hızını kestiği bir anda Gök Gözün kollarının olmadan savaştığının fark edilmesi ve olaya şahit olan arkadaşının şaşkınlıkla bağırması olağan üstü durumu sonlandırır.

O anda Gök Göz şehit olarak son nefesini verir. Bunun üzerine arkadaşları Gök Gözün, gövdesini son nefesini verdiği “Kırağın Tepeye”, kollarını ise ilk düştükleri yer olan “Güney Tepeye” gömerler.

KARACAÖREN KÖYÜ

Soyuk Ahşap Cami

İlçe merkezine 11 km uzaklıktaki Karacaören köyü Soyuk Mahallesindedir. Harim ve önündeki sonradan kapatılmış sundurmadan oluşan yapı, Köy Tüzel Kişiliğine aittir. Minaresi vardır.

Genel görünüm itibarıyla Salıpazarı Ahşap Camilerinin özelliklerini taşır, dıştan iki katlı cephe düzenine sahiptir. İri taşlar üzerine bindirilen kirişlerin üzerine yerleştirilen taban nemin etkisinden kurtulmak amacıyla topraktan yükseltilmiş, meşe cinsi ağaçtan ahşap perdeler yığma olarak muntazam dilmeler halinde yerleştirilmiştir.

Köşelerde kurtboğazı geçme tekniğiyle tutturulan ahşap perdelerdeki düzgünlük dikkat çeker. Beratında 1962 yazılı olan cami, iki katlı bir cephe düzenine sahip olan ve kareye yakın dikdörtgen plan sergiler. 19’ncu yüzyılda inşa edilmiş ahşap cami geleneğindedir.

Şelale

Şelalenin düşüşü, yaklaşık 85 metredir. Su miktarı mevsimsel olarak belirgin farklılık gösterir. Şelaleyi oluşturan tabak başlıklarının açığa çıktığı yerlerden suların dökülmesiyle çok sayıda şelale ortaya çıkmış durumdadır.

Şu an 14 tane irili ufaklı suların döküldüğü şelale vardır. 2 metre yükseklikten başlayan şelaleler, 85 metre yüksekliğe kadar ulaşıyor. Yani en ufak şelale 2 metre yükseklikten dökülürken en büyük şelale 85 metre yükseklikten dökülüyor.

Vadinin içinde sadece şelaleler bulunmuyor, son derece zengin bitki örtüsü de vardır. Şelale çevresindeki ormanlık alanda: kayın, kızılağaç, gürgen, kestane, taflan gibi Karadeniz bitki kuşağına ait ağaçlar bulunur.

Samsun Salıpazarı Kınalık Ormanları

KINALIK ORMANLARI

İlçe merkezine 18 km uzaklıktadır. Zengin florası ile dikkat çeken Kınalık ormanları görülmeye değerdir.

YAYLA KÖYÜ

Azap İni Mağarası

Yayla köy Azap ini mevkiindedir. Yaklaşık 10 metre karelik bir alanı kaplar. Doğal özellikler göstermektedir. Doğal bir kaya açıklığından oluşan mağarada herhangi bir araştırma yapılmamıştır.

Şelale

Yayla köyde, oldukça yüksek akış mesafesine sahip şelale, çevresi ile güzel bir ortam oluşturmaktadır.

Samsun Asarcık

Samsun Kavak

Samsun Kavak

Kavak, Samsun il merkezine 50 km uzaklıktadır. İlçe: Karadeniz’i İç Anadolu’ya, güney ve batı Anadolu’ya bağlayan önemli bir yol kavşağındadır. Kavak, Havza arası uzaklık: 35 km. Kavak, Merzifon arası uzaklık: 60 km. Kavak, Amasya arası uzaklık: 79 km.

TARİHİ

Bölgedeki ilk yerleşim ilçenin kuzeydoğusundaki “Kaledoruğu” höyüğünde olmuştur. Daha sonra kıyı bölgesindeki bu alandaki yerleşim, iç kesimlere doğru ilerlemiştir. Höyükte Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait kültür kalıntıları vardır.

En alt katmanda ise Hitit kalıntıları bulunmuştur. Ancak Hitit döneminde burada bir yerleşimden öte, sadece bir Garnizon bulunduğu değerlendirilir.

Samsun Kavak

İlçenin isminin kökeni

15 ve 16’ncı yüzyıl tahrir defterlerinde ilçe “Nefs-i Kavak” olarak tanımlanır. Kavak: Türk destanları içinde mübarek ve kutlu bir ağaç olarak görülür. Aynı zamanda: aşiret, oymak ve cemaat isimlerine yansır.

Kavak ismi, buraya yerleşen Kavaklı yörükan Türkmen soyundan gelmiş olabilir. Bu cemaat Türkiye’de birçok bölgeye yerleşmiştir. Zaten “Kavak” ismine Türkiye’de birçok bölgede rastlanmaktadır.

Samsun Kavak

GENEL

İlçenin denizden yüksekliği 600 metredir. İlçe merkezi ve çevresi oldukça dalgalı bir arazi yapısına sahiptir. Kuzey kesimler daha eğimli olup, Samsun-Ankara karayoluna doğru eğim azalır. Arazi kuzey-güney ve doğu-batı yönlerinde dere yatakları ile parçalanır.

En yüksek dağ Hacılar dağıdır. En önemli akarsu ise Mert ırmağıdır. İklim olarak deniz ikliminden kara iklimine geçiş şeklindedir. Ancak karasal iklim hakimdir. Yazlar ılık ve kışlar soğuk geçer.

Halkın başlıca geçim kaynakları: tarım ve hayvancılıktır. Evet, ilçeye ait son bir not: Kavaklılar birbirlerine bağlılıkları ve örgütlü yaşamlarıyla tanınırlar, hemen hemen her köyde bir dernek bulunur.

NE YENİR

Samsun Kavak Kaz Tirit Yemeği

Kavak Kaz Tirit Yemeği

Tirit kazı, özellikle Kasım-Aralık-Ocak ve Şubat aylarında besiye alınır. Besiye alınan kaza, besi için özel bölüm yapılır. Bu bölümde kaz hareketsiz kalması için çevrilir ve 3-4 hafta beslenir ve vücuttaki toksin maddelerin vücuttan atılması sağlanır. Böylece kaz tirit yemeği için sağlıklı besi haline gelir. Oldukça lezzetlidir, mutlaka denemenizi öneririm.

Samsun Kavak Çakallı Menemen

Çakallı menemeni

Samsun-Ankara karayolunun 30’ncu kilometresinde bulunan Çakallı köyünde, yol kenarı tesislerde yapılan Çakallı Menemenini muhteşem bir lezzettir.

Samsun Kavak Yaşar Doğu

YAŞAR DOĞU

1913 yılında Kavak ilçesine bağlı Karlı köyünde dünyaya gelen Yaşar Doğu, Ata sporumuz olan güreşte, Türkiye’yi birçok uluslararası yarışmada başarıyla temsil etti. Balkan ve Avrupa Şampiyonalarında sayısız birincilikler kazandı.

1948 yılı Londra Olimpiyatlarında Serbest stilde 73 kilo da birincilik kazandı. Üzerinden yarım yüzyıl geçmesine rağmen hala “Sembol Sporcu” olarak anılıyor.

Ben de bir zamanlar, bu ünlü güreşçimizin oğlu Gazanfer Doğu ile tanışma şansına sahip olmuştum.

Samsun Kavak Yaşar Doğu Şenlikleri ve Kutlamaları

YAŞAR DOĞU ŞENLİKLERİ VE KUTLAMALARI

Her yıl Ağustos ayı içinde düzenlenir. Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu Yaşar Doğu, 1913 yılında Kavak ilçesinde doğmuştur. İlçede Yaşar Doğu’ya olan büyük sevgi nedeniyle, güreşe de büyük ilgi vardır.

Samsun Kavak

GEZİLECEK YERLER

Samsun Kavak Yaşar Doğu Müzesi

YAŞAR DOĞU MÜZESİ

İlçe merkezinde Emirli mahallesindedir.

Samsun Kavak Yaşar Doğu Müzesi

Milli güreşçimiz Yaşar Doğu’nun yaşamış olduğu evde restorasyon çalışmaları yapılmış ve müze olarak 2017 yılında ziyarete açılmıştır. Evde, Yaşar Doğu’ya ait kişisel eşyalar sergileniyor. Ayrıca, yine Yaşar Doğu anısına, her yıl Emirli mahallesinde güreş alanında geleneksel güreşler yapılmaktadır.

Samsun Kavak Yörgüç Paşa Camisi

YÖRGÜÇ PAŞA CAMİSİ

Cami, Osmanlı döneminde Sultan II Murad’ın vezirlerinden Atabey Abdullah oğlu Yörgüç Paşa tarafından yaptırılmıştır. (Yörgüç Paşa: 1414 yılında Amasya’ya gönderilen Şehzade Murad’ın Lalası olarak görevlidir ve o dönemde Amasya çevresinin idare altına alınmasında önemli rol oynamıştır. Bu bölgedeki görevi sırasında, Amasya ve çevre kazalarda birçok eser inşa ettirmiştir.) Çarşı camisi olarak da bilinir. İlk yapılan cami ahşaptır.

Samsun Kavak Yörgüç Paşa Camisi

Ancak daha sonra yıkılmış ve yerine halkın yardımlarıyla şehrin ileri gelenlerinden Hacı Yusuf tarafından 1911 yılında kesme taştan cami yapılmıştır. Caminin minaresi, 1920 yılında bir Rum usta tarafından yapılmıştır. Ancak bir rivayete göre, minarenin şerefe kısmını, kilise mimarisine benzettiği için, Rum ustanın bir köylü tarafından öldürüldüğü söylenir. Rivayete göre, caminin eskiden kilise olduğu, minaresinin ise kilise kulesi olduğu yönündedir.  

Samsun Kavak Bekdemir Köyü Camisi

BEKDEMİR KÖYÜ CAMİSİ

Bekdemir köyü, ilçe merkezine 15 km uzaklıktadır.

Ladikli Hacı Abdullah tarafından 1596 yılında yaptırılmıştır.  Daha önce Ladik yolunda olan ve çevre halkının Cuma namazı kılmak için kullandığı caminin, yaklaşık 300 yıl önce buraya köye taşınmış, iç süslemeleri, bitki ve çiçek motifleriyle geometrik desenler taşındıktan sonra yapılmıştır.

Samsun Kavak Bekdemir Köyü Camisi

Bu camiyi, bölgedeki diğer camilerden ayıran özelliği: mihrabın üstünde bal peteklerinin olmasıdır. Caminin mihrabında zamanında arılar bal yapmış ve bu ballar satılarak camiye halı ve gaz lambası alınmış, cami görevlisinin maaşları bal satışından elde edilen paralardan karşılanıyormuş. Arılar caminin dış bölümünden içeri girerek bal yapıyorlar, içerideki kapak açılarak petekler alınıyormuş. Bu peteklerden, yılda 150 kilo bal alınabiliyormuş.

Samsun Kavak Bekdemir Köyü Camisi

Meşe ağacından, balta ile yontularak yapılan cami, çivi kullanılmamış ve giydirme yöntemiyle inşa edilmiştir. Çatısı dört kırma olup, pencereleri giydirmeli ve çivisiz olarak yapılmıştır. Yerden yaklaşık 1 metre yükseklikte, dört taşın üzerinde bulunan caminin çevresi zarar görmesin diye kapatılmıştır.

Samsun Kavak Bekdemir Köyü Camisi

Cami 2013 yılında restore edilmiş, ancak rüzgardan yıkılan minaresi yenilenmemiştir. Caminin çevresinde eskiden bir medrese bulunduğu söylenir. Ancak bu medrese günümüze ulaşmamıştır. Cami, orijinalliğini tamamen koruyarak günümüze ulaşmıştır. Yanına yeni bir cami yapılan Bekdemir Camisi, içinin serin olmasından dolayı sıcak havalarda kurslar için kullanılıyor.

Samsun Kavak Çakallı Taşhan

ÇAKALLI TAŞHAN

Eski Ankara-Samsun yolu üzerinde Çakallı mevkiindedir.

Han 13’ncü yüzyılda inşa edilmiştir. Selçuklu Kervansaraylarının bölgedeki tek örneğidir. Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde İpek yolu üzerinde yaptırılmıştır. Giriş, yüksek bir kapıdan sağlanır.

Cephe düzgün kesme taşlardan harçsız olarak yapılmıştır. Mimari plan olarak karma tip hanlar gurubuna girer. Avlusu yarı kapalıdır. 1650 yılında onarım geçirmiş ve Osmanlı dönemini yansıtan eklemeler yapılmıştır. Giriş portali yanındaki yarım yıldız süslemeler bu dönemi yansıtır.

Samsun Kavak Çakallı Taşhan
 

Büyük kemer tahminen 10-12 metre yükseklikte, yanlardaki kemerler ise 4.5 metre yüksekliktedir. Üst taraftan yağmur suları akmaya başladığından taşlarda siyahlaşma olmuştur. Yanlarda 12 adet sağda ve 12 adet solda olmak üzere 24 adet küçük bölge vardır.

Hanın, ayakta kalarak günümüze ulaşmış kapalı bölümünün önünde, günümüze ulaşmadan yıkılmış bir avlu daha bulunduğu tahmin edilmektedir. Bir rivayete göre hanın giriş kapısı üzerinde şöyle yazmaktadır “Yedi sefer yıkılsam yapılacak gümüm karşımın karşısında saklı”.

Tarihi süreç içinde handa çok sayıda kaçak kazı yapılmıştır. Yine bir rivayete göre, bir zamanlar İngilizlerin buraya geldiği ve kapının üzerinde ve yazının altında saklı olan altınları alıp götürdükleri söylenir.

Samsun Kavak Çakallı Taşhan

2012 yılında yapı restore edilmiştir. Günümüzde Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilen bir restoran bulunmakta olup menemen, kaz tiridi ve gözleme servis edilmektedir.

Han: Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk 25 Mayıs 1919 günü Samsun’dan Havza’ya giderken izlediği “Atayolu” üzerinde bulunur.

Samsun Kavak Kaledoruğu Höyüğü

KALEDORUĞU HÖYÜĞÜ

İlçeye bağlı Yenicami mahallesindedir.

Höyük yaklaşık 25 metre yüksekliktedir. Oval biçimli dik yamaçlı bir tepedir. Güney ve doğu tarafında yüzeye çıkan kayalık bir kütlenin üzerine kurulmuştur. Güneyinde Kavak ovasına hakim durumdadır.

Üzerinde kale kalıntıları görülmektedir. Bölgedeki ilk resmi araştırmalar, 1942 yılında yapılmış ve bölge Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Bu araştırma sonuçlarına göre: burası Bakır Çağında önemli bir yerleşim yeridir.

Hitit döneminde ise stratejik konumu nedeniyle Amasya-Samsun karayolunu denetlemek için bir Garnizon olarak kullanılmıştır. Gömütte ölülerin düzeltilmiş toprak üstüne cenin pozisyonunda yatırıldıkları dikkat çeker.

Ölü armağanları arasında el yapımı siyah, kırmızı, kahverengi, yivli (kazıma çizgili) kaplar, yassa balta, hançer, kemik biz ve ağırşaklar bulunmuştur.

Samsun Ladik