Samsun

Samsun

Türkiye’nin en gelişmiş, on ilinden biri. Türkiye’nin 7.büyük ilidir. Sahili, yolları ve Üniversitesi, şehre bambaşka bir güzellik katıyor.

2008 yılında kabul edilen bir kanunla: Samsun Büyükşehir Belediyesi merkez ilçeleri olarak: Atakum, İlkadım, Canik ve Tekkeköy ilçeleri kurulmuştur.

Samsun

ULAŞIM

Samsun’da: Samsun Çarşamba hava alanı var ve bu alandan, her gün, THY ve özel hava yolu şirketlerinin uçakları ile, birçok kente hava yolu ulaşımı sağlanıyor. Bu hava alanının kent merkezine uzaklığı: 19 km.

Bunun dışında: demiryolu, denizyolu ve elbette karayolu bağlantısı var. Sonuçta, Samsun, Karadeniz bölgesinin en önemli ulaşım ağını oluşturuyor.

Belli başlı merkezlere uzaklık şöyle: Samsun-Ankara arası uzaklık: 419 km. Samsun-Bursa arası uzaklık: 748 km. Samsun-Erzurum arası uzaklık: 560 km. Samsun-İstanbul arası uzaklık: 737 km. Samsun-İzmir arası uzaklık: 998 km. Samsun-Kayseri arası uzaklık: 452 km. Samsun-Konya arası uzaklık: 643 km. Samsun-Trabzon arası uzaklık: 333km.

Samsun Tarih

TARİH

Samsun tarihi süreci incelendiğinde: günümüzdeki şehir merkezi ve Kızılırmak vadisi, Kavak, Tekkeköy, Çarşamba ovası, çok eski tarihlerden buyana, insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır.

Tekkeköy’de bulunan sığınaklarda: bölgedeki ilk insanların yaşadıkları tespit edilmiştir. Merkez Dündar Tepe, Kavak Kalenderoğlu ve Bafra İkiztepe de: sürekli olarak, yaşamın sürdürüldüğü ve iskan faaliyetlerinin bulunduğu, yapılan arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkmıştır.

İl sınırları içinde: devlet kurarak yaşayan ilk topluluk ise: Gaşkalar. (MÖ.5000-3500) Daha sonra: Hititler, Frigyalılar, Kimmerler, Lidyalılar, Miletliler bölgede görülmüştür.

Özellikle: Lidyalılar  döneminde: bölgede: Enete isimli bir site kurulduğu görülür. Miletliler ise, daha sonraki süreçte, Ege’den gelerek Enete bölgesine yerleşmişler ve buraya “Amisus” veya “Amisos” ismini vermişlerdir.

Bölge: takip eden süreçte, Perslerin eline geçer. Daha sonra ise, Büyük İskender. Ama, Büyük İskender’in ölümü ile, Amisos bölgesinde, Pers kökenli, Kont krallığı kurulur. (MÖ.255-63).

Amisos, kont krallığının başkenti olur. Daha sonra: Romalılar bölgeyi ele geçirir. Ama: Roma imparatorluğunun ikiye ayrılması ile, bölgede Bizans hakimiyeti başlar.

1185 yılında, Anadolu Selçukluları bölgeyi ele geçirirler. Amisos ismi ise, değiştirilerek “Samsun” olarak kullanılmaya başlanır. Haçlı seferleri sonunda, Trabzon’da kurulan, Trabzon Pontus İmparatorluğu, Samsun’u da gele geçirir.

Bu aradaki dönemde, Cenevizliler, 100 yıl kadar, Karadeniz’deki ticareti, Samsundan yönetirler. Bu dönemde: şehir iki bölümden oluşur. Müslüman Türklerin yaşadığı yer; Müslüman Samsun ve buraya 3 km. uzaklıktaki Ceneviz ticaret sitesine ise: Gavur Samsun denir.

1389 yılında, Yıldırım Beyazıt, Samsun’u Osmanlı topraklarına katar.

Tarihi süreç içinde, takip eden dönemde, Samsun tarihinin en büyük olayı meydana gelir. 9.Ordu Müfettişi olarak, Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919 tarihinde, Samsun’a çıkar ve ulusal kurtuluş hareketi başlar.

Samsun

GENEL

Samsun: Karadeniz sahil şeridi bölgesinde, Yeşilırmak ve Kızılırmak nehirlerinin Karadeniz’e döküldükleri deltalar arasındadır. Bu delta alanı: yurdumuzun tarımsal potansiyeli en yüksek bölgelerini oluşturan: Bafra ve Çarşamba ovalarını bulundurur.

Samsun: genellikle, ılıman bir iklime sahiptir. Ancak, sahil şeridi ve iç kesimlerde, iki farklı iklim görülür. Sahil şeridinde: yazlar sıcak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. İç kesimlerde ise: dağların yükseklikleri, iklimi de etkiler.

Kışlar soğuk , yağmur ve kar yağışlı, yazlar ise serin geçer. Burada size ilginç bir not iletmek istiyorum. Samsun, gerçekten iklim özellikleri bakımından, benzersizdir. Aynı gün içinde, havanın birkaç değiştiği görülebilir.

Bazı dönemlerde, kış ortasında yazdan kalma günler yaşanabilir. Sahil şeridinde, karla kaplı gün sayısı: yıl içinde, 2-3 günü geçmez. İç kesimlerde ise, kar yağışı o kadar yoğundur ki, çoğu kez ulaşımı bile olumsuz etkilediği görülür.

İl’in ekonomik alt yapısını: sanayi, hayvancılık ve turizm oluşturur. Öne çıkan tarımsal ürünler: buğday, tütün, mısır, ayçiçeği, şeker pancarı, fındık, çeltik ve sebzedir. İstihdam gücünün: büyük çoğunluğu tarım sektöründe çalışmaktadır.

Turizm olarak düşünüldüğünde ise: ekonomik yapılaşmada her ne kadar turizmin önemi nispeten az ise de: il merkezinde ve çevre yerleşim yerlerinde, gezip görülmeye değer tarihi ve turistik tesisler bulunuyor. Yaz aylarında özellikle deniz turizmi öne çıkıyor ve kış aylarında ise av turizmi değerlendiriliyor.

SAMSUN ULUSLAR ARASI HALK DANSLARI FESTİVALİ

Milli Fuar bünyesinde, her yıl Temmuz ayının ikinci yarısında, iki hafta süreli olarak yapılıyor. İlk düzenlendiği tarih: 1986. Çeşitli ülkelerden (25 ülke) ve yurtiçinden davet edilen halk oyunları ekipleri katılıyor. Festival süresince: gün içinde, Samsun’un değişik mahallelerinde: gösteriler, akşamları ise Doğu Park Amfi Tiyatro ile belirlenen diğer yerlerde, ücretsiz halk gösterileri  düzenleniyor. Son gün ise, final düzenlenerek, dereceye giren ülkelere hediyeler veriliyor. Güzel bir organizasyon.

19 MAYIS GENÇLİK KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ

Her yıl: 16-19 Mayıs tarihleri arasında düzenleniyor.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi

ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ

1975 yılında kurulmuştur. Merkez yerleşke: Samsun merkezdedir. Üniversite: Tıp, Mühendislik, Diş Hekimliği, Fen-Edebiyat, Ziraat, İlahiyat, Eğitim, İktisadi ve İdari Bilimler, Veteriner ve Hukuk Fakülteleri olmak üzere, toplam 10 fakülte ve 1 konservatuvardan oluşuyor.

AMAZONLAR

Amazonlar: efsanevi kadın savaşçılar olarak biliniyorlar. Bunlar: Thermedon Çayı yakınlarında kurdukları: Themiskyra kentinde yaşamışlardır. Daha iyi ok atabilmek için, bir göğüslerini kestikleri, çeşitli kaynaklarda yazılı olan ve birçok efsanevi hikayede isimleri geçen bu savaşçılar için, her yıl Terme ilçesinde, festival düzenleniyor.

NE YENİR

Samsun’da, balık yemeği düşünürseniz: mevsimine göre: hamsi, barbunya, istavrit, kefal, mezgit, çinekop, palamut ve kalkan balığı yiyebilirsiniz. Diğer yemek cinslerinde ise: yoğun olarak: yer pancarı, mısır, kara lahana ve hamsi katılarak yapılan yemekler öne çıkıyor. Tüm bunların yanında: “Karadeniz” adıyla bilinen “Samsun Pidesi” buranın ve özellikle: Bafra ve Terme ilçelerinin en büyük damak tadı yiyeceği.

Bir de: Ladik ve Kavak ilçelerinde: kaz ile yapılan ve yoko (tirit) ismi verilen bir yemek çok meşhur.

Sonuç olarak: Samsun’da mutlaka “tirit” yemelisiniz. Bir de: özellikle Pazar günleri kahvaltılarına konu olmuş olan dünyaca ünlü “Samsun pidesi” yemelisiniz.

NE SATIN ALINIR

Samsun el sanatları denilince akla şunlar gelir: halı, kilim, bez dokumacılığı, taş işçiliği, oya, kunduracılık, bakır işlemeciliği, hasır dokumacılığı, zembil örücülüğü, çorap, kuşak dokumacılığı, ağaç oymacılığı. Günümüzde, bazı köylerde, üretim yapılmaktadır.

Bunun dışında: Samsun’da, bu yöreye has, çok çok orijinal bir şey satın almak pek mümkün değil.

GEZİLECEK YERLER

ATATÜRK ANITI

Samsun il merkezinde, Hükümet Konağı yanındaki şehir parkı içindedir.

Samsun ilinin simgesidir. Dünya’da ikinci konumdadır. Şaha kalkmış at üzerinde, asker giysileriyle, Büyük Önder Atatürk canlandırılmıştır.

Avusturyalı heykeltıraş: Heinz Kreppel tarafından: 1928-1931 yılları arasında yapılmıştır. Bu sanatçının diğer eserleri: İstanbul Sarayburnu Atatürk Heykeli, Ankara Atatürk Heykeli, Afyonkarahisar Zafer Anıtı, Ankara Sümerbank içindeki Oturan Atatürk Anıtı.

Kaidesinin dört bir tarafında: ulusal kurtuluş mücadelesini vurgulayan figürler bulunmaktadır. İlginç bir not: atın kuyruğu yere değmese imiş: Heykel, Guines Rekorlar kitabına girecekmiş. Gerçekten heybetli ve mutlaka görülmesi gereken bir heykel.

Samsun İlk Adım Anıtı

İLK ADIM ANITI

Atatürk Bulvarı üzerinde bulunuyor. Heykeltıraş Hakkı Atamalı tarafından, 1981-1982 yılları arasında yapılmıştır. Atamızın doğumunun 100.yılı anısına yapılmıştır.

Taş blok kaide üzerindeki İlk adım anıtı, dayanışmayı simgelemektedir. Burada, resmi üniforması ile Atatürk ve diğer askeri şahıslar görülüyor. Ayrıca, anıtın iki ucunda da gençliği simgeleyen heykeller var. Anıtın üzerinde ise: “ 1919 senesi, Mayıs’ının 19’ncu günü Samsun’a çıktım. Gazi M. Kemal” yazılı. Üçlü figürü: elinde çelenk tutan genç kız ve güvercin bulunan heykel tamamlıyor.

Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi

SAMSUN ARKEOLOJİ-ETNOĞRAFYA MÜZESİ

Fuar alanında: 19 Mayıs 1981 günü ziyarete açılmıştır. Müze binası: orta salon ve iki yan salondan oluşuyor. Orta salonda: Amisos kentinde ortaya çıkarılan mozaikler sergileniyor.

Buradaki en göz alıcı eser olan mozaik taban üzerinde: çeşitli mitolojik sahneler simetrik olarak işlenmiş.

Bu mozaik: Roma İmparatoru Alexander Severus (MS.222-235) zamanında yaptırılmış ve MS.5.yüzyıl sonlarında, Bizans döneminde tamir edilmiştir.

Mozaik üzerinde: merkezde: Akhilleus ve Thetis’in katıldığı Troya savaşı ile ilgili bir sahne, bu sahnenin dört köşesine yerleştirilmiş panellerde, mevsimleri simgeleyen portreler ve mevsimlerin arasındaki dikdörtgen panellerde Nereidlerv’e deniz yaratıkları tasvir edilmiştir.

Bu figürlü sahnelerden ayrı olarak, dikdörtgen bir panel de kurban kesme sahnesi işlenmiştir. Söz konusu mozaiğin kalan kısımları, çeşitli geometrik ve bitkisel motiflerle süslenmiştir.

Yine orta salonda: Amisos kentinde ortaya çıkarılan mezar odasında yapılan kazıda ele geçirilen, Amisos hazinesi sergileniyor. Bir erkek, bir kadın ve bir kız çocuğuna ait olan altın takılar (taç, bilezikler, kolyeler, gerdanlıklar, küpeler, düğmeler, elbise süsleri, yüzük vs.) müzenin en göz alıcı eserleridir.

Helenistik döneme ait bu eserler, zamanın sanat ve işçiliğini, tüm ihtişamı ile gözlerinizin önüne seriyor.

Orta salonun sağ tarafındaki salonda: Samsun ve çevresinde bulunan eski  dönemlere ait eserler, kronolojik sıraya göre sıralanmış.

Bunlar: bronz, kemik, taş ve pişmiş toprak eserlerdir. Bronzdan her iki yüzü kabartmalı mızrak ucu, İkiztepe halkının maden sanatında ne kadar ileri bir seviyede olduğunu gösteren örneklerden biridir.

Ayrıca: İkiztepe de bulunan, ilk Tunç Çağına ait: ameliyatlı kafatasları da müzenin dikkat çeken eserlerinin başındadır. Bu salonda sergilenen: bronzdan çıplak atlet heykeli (MÖ.5.yüzyıla ait orijinalinin, MS.1.yüzyıla özgü kopyasıdır) müzenin en gözde eserlerinden biridir.

Diğer yan salonda: Samsun yöresinden Müzeye intikal etmiş, Etnoğrafik eserler var. Bunlar: bindallılar, peşkirler, cepkenler, para ve saat keseleri, el yazması Kur-anlar, süs eşyaları, silahlar, mutfak eşyaları, halı, kilim gibi eşyalar var.

Müzenin bahçesinde: Klasik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergileniyor. Bunlardan: pithoslar, lahitler, steller, miltaşları, çeşitli mimari parçalar ve kabartmalar var.

Samsun Gazi Müzesi

GAZİ MÜZESİ

Kale mahallesinde, Mecidiye caddesi üzerinde bulunuyor. Bina: 2 katlı. Atatürk, Samsun’a ilk geldiği zaman: Mantika Palas olarak bilinen, bu binada kalmış.

Daha sonra, Samsun’a gelişinde, 20 Eylül 1924 tarihinde, eşi Latife hanım ile, Atatürk, yine bu binada kalmıştır.

Bina; 1902 yılında Jean Ionnis Mantika tarafından kurulan bir otel. Atatürk geldiğinde kapalı imiş, ancak onun kalabilmesi için açılmış ve içi eşyalarla donatılmış.

Otel: 1926 tarihinde, Samsun halkı tarafından Atatürk’e hediye edilir. 1938 yılında Atatürk ölünce, bina kız kardeşlerine devredildi.

Ancak: Samsun Belediyesi tarafından müze yapılmak üzere istimlak edildi. Müze, 1997 yılında, Belediye tarafından, Kültür Bakanlığına devredildi.

Burada: Atatürk’e ait eserler ile, 19 Mayıs 1919 tarihinde, Samsun’a geldiğinde yanında bulunan 18 arkadaşının, balmumu heykelleri var.

Müze: 2006 yılında restore edilerek yeniden düzenlenmiş. Müze yanında: binada, konser salonu ve Atatürk ile ilgili kitapların derlendiği özel bir kütüphane de bulunmaktadır. Müzeyi gezdiğinizde, Mantaki Palas otelinden geriye kalan herhangi bir şey göremeyeceksiniz.

Samsun Bandırma Vapuru
Samsun Bandırma Vapuru
Samsun Bandırma Vapuru
Samsun Bandırma Vapuru

 

Samsun Bandırma Vapuru

BANDIRMA GEMİ MÜZESİ

19 Mayıs 1919 tarihinde, Atatürk’ün Samsun’a geldiği, Bandırma Vapurunun, özgün ölçülerine uyularak yapılan örneği: 2000-2001 yılları arasında, Müze olarak kullanılmak üzere, Taşkınlar Tersanesi tarafından yaptırılarak, Doğu Park sahiline yerleştirilmiştir.

Geminin içine: 13 bal mumu heykel yerleştirilmiş. Gemi kaptanı, gemi serdümeni, çarkçı, vinçci gibi çalışanlar canlandırılmıştır. Bunlar: her türlü hava şartlarına dayanabilme özelliğine sahiptir.

Gemi üzerinde: Atatürk’e ait çalışma odası olarak düzenlenen tefriş salonu, tamamen yenilenmiştir. Atatürk ve çalışma arkadaşlarının bal mumu heykelleri: Heykeltıraş Adil Çelik tarafından yapılmış. Salon içinde göreceğiniz malzemeler (masa, harita, saat, telefon, koltuklar) : antikalardır.

Ambar olarak kullanılan yer, konferans salonu olarak tefriş edilmiştir. Burası, aynı zamanda müze ve sergi salonudur.

Salonda: Atatürk resimleri, Atatürk’ün Lagant marka beylik tabancası, Savarona ve Dolmabahçe için diktirdiği kıyafetleri ve Samsun’a çıktıktan sonra, İstanbul’a yazdığı el yazmalarından birkaç örnek ve değişik antika eşyalar bulunuyor.

Bandırma vapuru, ilginizi çekebilir. Vapura tırmanmak biraz zor olsa da, mutlaka vapura girmenizi, içini gezmenizi öneririm. Özellikle: Atatürk ve arkadaşlarının bal mumu heykelleri ve Atatürk’ün yattığı yatak ilginizi çekecektir.

Tabii vapurun ilkel şartlarında yaşanan sıkıntılar da gözlerinizin önüne gelecek, bu ülkenin kurtarıcılarının ne şartlarda bu ülkeyi kurtaracak faaliyetlerde bulunduklarını anlayacaksınız.

2017.07.22-1.Samsun.4.İlk adım anıtı.6b
Samsun İlk Adım Anıtı
Samsun İlk Adım Anıtı

 

KURTULUŞ YOLU

Atatürk’ün 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ilk ayak bastığı yerdir. Tütün iskelesi olarak bilinen bu yerden, Mıntıka Palas oteline kadar uzanan yol: Protokol yolu haline getirilmiştir. Tütün iskelesi, Osmanlı-Rus savaşı sırasında ilk olarak bombalanmış, daha sonra I. Dünya savaşında yine bombalanmıştır.

Böylece büyük gemiler buraya yanaşamazlar. Bu yüzden: Bandırma vapuru, biraz açığa demir atar. 19 Mayıs sabahı saat: 08 civarında, üç kayıkçı, Atatürk ve 18 arkadaşını karaya çıkarır. Bir karşılama töreni düzenlenir, Sinop’tan buraya gelirken, Valiye bir telgraf çekilir, sabah saat 08 civarında burada olacakları belirtilir.

Atatürk 9’ncu Ordu Müfettişi olarak buraya ilk adımı atar. 6 gün Samsun’da kalır, ilk görevi Samsun Valisini görevden almak olmuştur. Çünkü kendisine verilen “bu bölgede Gayri Müslümlere yapılan zulmü göster, rapor et” şeklinde üstü kapalı bir emir söz konusudur.

Ancak Atatürk buraya geldiğinde, hiç de durumun böyle olmadığını, Gayri Müslümlere yapılan ayrıcalıklar olduğunu, onları ezmenin söz konusu olmadığını ve Vali’nin bu faaliyetlerde başı çektiğini, Gayri Müslüm çetelerine müdahale edilmediğini öğrenir ve Vali’yi görevden alır. Buradan Havza’ya geçer.

Evet: burada düzenlenen yol: 45 metre genişliğinde ve 400 metre uzunluğundadır. Buranın hemen sol yanında Hayvanat Bahçesi vardır. Guruplar buraya gittiklerinde, burada topluca fotoğraf çektirmek gelenek haline gelmiştir.

Diğer yanda ise bir zamanların “Rus Pazarı” günümüzde “Yabancılar Pazarı” olarak faaliyet sürdürüyor ama elbette pek bir özelliği kalmamış, yani zaman ayırmak bile bence gereksizdir.

Samsun İlk Adım Anıtı

Burada bir de “Samsun Belediyesi” tarafından yaptırılan “Samsun” yazısı bulunmaktadır. Samsun ziyaretinin anısı için burada fotoğraf çektirenleri görebilirsiniz.

Samsunda yaşayan ve Samsuna gelen insanlara: Atatürk’ün ilk karaya ayak bastığı yeri göstermesi açısından, bu düzenleme gayet güzel olmuş.

AMİSOS TEPESİ

Amisos kenti: günümüzde, Samsun’un 3 km. batısında, Toraman Tepe  ve doğu yamaçlarındadır. Antik dönem yazarlarına göre: MÖ.6.yüzyılda kurulduğu ve MS.12.yüzyıla kadar varlığını sürdürdüğü bilinmektedir.

Ancak: Amisos’un bulunduğu Toraman Tepe: 1954-1956 yılları arasında, buraya kurulması planlanan Amerikan Radar Tesisi için düzleştirilmiş. Bu sırada, elbette ki birçok kalıntı yok edilmiş.

Bölge: günümüzde, askeri yasak bölge kapsamına alınmış ve ziyarete açık değil. Şu anda, burada: Roma dönemine ait, bir döşeme mozaiği, çeşitli sütun başlıkları ve sarnıç bulunuyor.

Buluntulara göre: Toraman Tepenin sırtında kurulan “Yukarı Kent”, büyük bir alanı kapsıyordu. Kentin: batı ve güneyindeki yamaçlarda: nekropolis (mezarlık) vardı.

Yukarı kent: yönetici, asker, tüccar, din adamları, toprak sahipleri gibi varlıklı kişilerin yaşadığı yerdi. Burada bulunan: mozaik, fresko ve heykeller, bu görüşü doğruluyor.

Liman yakınındaki “Aşağı Kent”: burada, ticari depolar, limanda çalışan denizciler, köleler ve diğer çalışanlar yaşıyordu. Malları Anadolu’nun içlerine götüren arabalar ve katırların ahırları, görevlilerin barınakları burada bulunuyordu.

BÜYÜK CAMİ

Samsun ilinin en büyük camisidir. İl merkezinde, Fuar alanının karşısındadır.

Ulu cami, Hamidiye Camisi olarak da bilinir. 1884 yılında, Batumlu Hacı Ali tarafından yaptırılmıştır. Bu şahıs: Batum’dan Çarşambaya göç etmiş bir tüccardır.

Osmanlı arşiv kayıtlarında: bu caminin inşasına, 120 kuruşluk yardım yaptığı kayıt edilmiştir.

Daha sonraki dönemlerde ise, Sultan Abdülaziz’in annesi tarafından: onarım yaptırılmıştır. Her ne kadar bu konuda kayıtlar bulunsa da, Sultan Abdüzaziz’in annesi olan Pertevniyal Valide Sultan, bu tarihten önce, yani 5 Şubat 1883 tarihinde, cami yapılmadan önce ölmüştür.

Bu nedenle: Valide Camisi olarak da isimlendirilmektedir. Cami: büyük bir avlu içinde bulunuyor. Kesme taştan yapılmış çifte minaresi var.

Minareler, tek şerefeli. Yapıda: sarıya yakın renkte kesme taş kullanılmış. Kare planlı caminin üzeri, tromplu merkezi bir kubbe ile örtülmüş. Kubbe, sekizgen bir kasnak üzerine oturmuş ve dıştan basık görünümdedir.

Yuvarlak bir niş şeklindeki mihrabı, mermerden yapılmış. Ağaç işçiliğinin güzel örneklerinden birisini yansıtan minber üzerinde: madalyonlar ve yıldız motifleri var. Kubbe içi ve duvarlar: bitkisel ve geometrik kalem işleriyle süslenmiş.

İSA BABA (ESE BABA) CAMİSİ

Cedit Mahallesindedir. 15. yüzyılda yapılan yapı; günümüze kadar orijinal halini koruyarak gelmiştir. Bu yüzden görülmeye değer bir yapı. Ancak kitabesi olmadığından, kim tarafından ve ne zaman yapıldığı net olarak bilinmiyor.

1895 yılında, aslına uygun olarak onarılmıştır. 1975-1976 yılları arasındaki  dönemde ise: cami ve türbeye dönüştürülmüştür. Cami: kesme taştan, kare planlı olarak yapılmıştır. Üzeri basık bir kubbe ile örtülmüştür.

İbadet mekanı: altlı üstlü yuvarlak kemerli ve uzun pencereler ile aydınlatılmıştır. Mihrap ve minberi: geç dönemde yapılmış ve orijinal özelliğini yitirmiştir. Minaresi: kare kaide üzerinde yuvarlak, yivli gövdeli ve tek şerefelidir. Yanında ise, İsa Baba’nın türbesi bulunmaktadır.

Burası hakkında söylenen başka bir söylenti daha var. Eskiden, Hıristiyan denizcilerin kıyılardaki uğrak yerlerine: küçük kiliseler yapılırmış. Toraman Tepenin güney doğusunda, St. Theodora için yapılmış bir kilise kalıntısı varmış.

Adı geçen bu yapı, daha sonra Müslüman denizciler tarafından, Mescit olarak kullanılmış. Günümüzde: Cedid Mahallesi sınırları içinde bulunan bu yapı: İsa Mescidi olmalıdır diye düşünenler var. Özgün biçimi ile, günümüze ulaşmamıştır. Peki İsa Baba kimdir? Onun hakkında pek ayrıntılı bilgi yok.

Anadolu’nun fethi sırasında, şehit olduğu düşünülüyor. Söylentilere göre: İsa Baba: 39 arkadaşı ile birlikte, Samsun’da savaşırken, denizden top mermileri atılırmış. Ama İsa Baba, ellerini havaya kaldırıp, dua edince top mermileri, havada yön değiştirerek fırlatıldıkları gemilere geri döner ve onları batırırmış.

Ancak, beklenmeyen bir top mermisi, İsa Baba ve yanında bulunan 39 arkadaşının bulunduğu yere isabet etmiş ve hepsi ölmüş. Türbenin hemen arkasında, İsa Baba ve arkadaşlarına ait olduğu söylenen 39 mezar var.

Bu nedenle: Türbeye, Kırklar Türbesi de deniliyor. On yıldır türbenin bekçiliğini yapan Sebahattin Or: burada dua edenlerin, türbenin içinden yükselen iki pelit ağacından sürekli yaprak kopardıklarını belirtiyor.

Samsun İtalyan Katolik Kilisesi

İTALYAN KATOLİK KİLİSESİ

Ulugazi Mahallesindedir. Orijinal adı: Mater Dolorosa. 1846 yılında yapılmıştır. İki katlı ve kagir yapılıdır.

Karadeniz kıyısı boyunca: Kapusen rahipleri tarafından yapılan ve geriye kalan iki kiliseden biridir. Diğeri: Trabzon’dadır.

Hizmete açıktır, cemaatleri arasında bir de çoban varmış. Karadeniz’e gelen Hıristiyan hacılar, turistler ve ticaret için şehre uğrayan, buraya uğramaktadır. Kilisede: bir rahip görev yapıyor.

Samsun Taşhan

TAŞHAN

Sivil Osmanlı mimarisinin: Samsun’da bulunan tek ve güzel örneklerinden biridir. Zamanında: binek hayvanlarının barındığı ve sahiplerinin gecelediği bir tarzda inşa edilmiştir. Çevresinde de, kervanları ağırlayacak tarzda, ibadethane ve ticarethaneler yapılmıştır.

17.yüzyıl sonlarında inşa edilmiştir. 2 katlıdır. Pazar Mahallesinde, Buğday Pazarı İskele caddesi üzerindedir. Yapının dış duvarları: tuğla hatıllı moloz taştır.

Caddeye bakan yüzde: kemerli girişli bir sıra hücre (dükkan) var. Orta avlunun dört tarafı, tonozlu hücrelerle çevrili. İkinci katta: revaklar ve revak içlerinde hücreler var. Revak sütunları dört köşe olup kemerlidir.

Günümüzde: hoş bir görüntü yok. Taşhan’ın çevresi saçma sapan yapılarla donatılmış ve Taşhan’ı görmek çok zor. Taşhan’ın odaları da kiraya verilmiş ve eski gazete toptancıları ile naylon eşya satıcıları buraları işgal etmiş.

Yani: hanın, kıymeti bilinmiyor. Odalar çok ucuz olduğundan, dükkanlar depo olarak kullanılıyor. Yani: tam bir rezillik.

Ama, yinede  burayı gidip görün ve buraya giden insan sayısı arttıkça, sanırım buraya sahip çıkan insan sayısı da artacak ve yetkililer, bu mezbeleliğe son verecek önlemleri almak zorunda kalacaklardır.

BEDESTEN

Bedesten ismi: Farsçadan gelmektedir. Anlamı ise: değerli, kıymetli kumaşlar, mücevherler ve buna benzer eşyaların satılmasına mahsus, üstü kapalı çarşıların bütününe verilen addır.

Osmanlıda, kumaş, mücevher ve çeşitli kıymetli eşyaların alım ve satımının yapıldığı, eşit büyüklükteki kubbelerle örtülü, bir çeşit kapalı çarşı olan bu tür yapılara, 13. yüzyıl başlarında rastlanılmaktadır.

Osmanlı dönemi yapısıdır. Günümüzde: Bitpazarı olarak kullanılmaktadır. Burada: antika ve eski eşyalar satılıyor.

Süleyman Paşa Arastası olarak da biliniyor. Kale Mahallesinde, halen şehrin ticari merkezi konumundaki kuyumcular mevkiinde, Ziya Gökalp Caddesi üzerindedir. Klasik bedesten yapılarına uymuyor.

Uzunca bir sokağın sağ ve soluna, karşılıklı dizilmiş dükkanlar ve aralardaki kapılardan oluşmaktadır. Mimari tarzı ile, arasta tanımına uymaktadır. Doğu-Batı doğrultusunda uzanan, dikdörtgen bir alana oturan yapı: 92 x 15 metre boyutlarındadır.

Ortada: genişliği 4.40 metre genişliğinde, üzeri açık sokak, bunun iki yanında karşılıklı dizilmiş dükkanlar var. Sokağın üstünün ilk yapıldığında, kapalı olduğu biliniyor. Günümüzde: güney kolunda 19 ve diğerinde ise 21 dükkan var.

Yapının inşa kitabesi yoktur. Günümüze sağlam olarak ulaşan, iki kapısı üzerinde bulunan kitabeliklerin içleri boştur. Arşiv belgelerine göre: buranın, Hazinedarzade Süleyman Paşa tarafından yaptırıldığı bilinmektedir.

Yapılış tarihi ise, tahminen: 1807-1818 yılları arasıdır. Ancak: buranın, 1785 yılından önce yaptırıldığı ve Süleyman Paşa tarafından satın alınarak vakfedilmiş olabileceği de düşünülmektedir.

Samsun Eski Belediye Binası

ESKİ BELEDİYE BİNASI

İl merkezinde, Hançerli Mahallesindedir. 1913-1914 yılları arasında yaptırılmıştır. Nalbant han istimlak edilerek, onun yerine burası yapılmıştır. Binanın yapım işi: İtalyan Rici’ye verilmiştir. Bina: 26 Aralık 1913 tarihinde bitirilerek, resmi açılışı yapılmıştır.

Binanın dış yüzü: Ünye taşı ile kaplanmıştır. Yontma ve süsleme sanatının güzel örnekleri burada görülüyor. 3.katın balkonunun kıyısında: güzel bir kitabesi var. Eski yazı ile yazılmış.

Samsun Tekkeköy Mağaraları

TEKKEKÖY MAĞARALARI

Samsun’un 15 km. doğusundadır. Burada, mağara yerleşimi var. Önceleri: denizin mağaralar bölgesine kadar, daha sonra denizin alüvyonlarla dolması nedeniyle, ilçenin kıyıdan 4 km. uzakta kaldığı tahmin edilmektedir.  Evet, buralar, çok önceki dönemlere ait bir yerleşimin izleri bunlar.

Adeta bir Açıkhava müzesi gibi. Bölgenin en kolay ulaşılabilen, geniş ağızlı mağaralarıdır. Mağaralara ulaşım: kayalara oyulmuş basamak tipi merdivenlerle sağlanmıştır. Ana mağara: kalenin batısından başlayıp, güney tepelere kadar uzanan yol üzerinde, biri uzun, diğeri kısa iki adet araç yolu bulunmaktadır.

Bu mağaralarda yaşamış insanlar: madeni tanımamışlar. Bütün aletleri: taş, ağaç ve kemikten yapılmış. Geçimlerini: avcılık ve toplayıcılıkla sağlamışlar. Taştan yontmak suretiyle yaptıkları el baltaları, mızrak uçları, kesiciler, kazıyıcılar gibi çeşitli aletler kullanmışlar. Bu aletler: Arkeoloji Müzesinde sergileniyor.

Çınarcık ve Fındıcak vadilerinin birleştiği yerde ve her iki vadiye hakim durumda bulunan kaya kitlesi “Delikli Kaya” adıyla bilinmektedir. Bu kaya kitlesinden çıkan basamaklar, teknik ve biçim yönünden incelenmiş ve Delikli Kaya’nın bir Frig kalesi olduğu anlaşılmıştır.

Günümüzde: maalesef, ulaşım için yol açılırken: ana kaya kırılmış, mağara kalenin sağı, solu ve önünden yol geçirilmiş. Ayrıca, kale burçlarına dalarak, ana kaya oyulmuş ve su sarnıcının üzerinden yol geçirilmiş. Yani: tam bir rezillik. Neyse ki, 1977 yılında, mağara sahası Sit alanı olarak ilan edilmiş.

Samsun Dündar Tepe

DÜNDAR TEPE

Kılıçdede Mahallesindedir. Öksürük Tepe olarak da bilinir. Çünkü: tepede gömülü olan pir’in: öksüren çocukları tedavi etmesinden gelmektedir. Dündar tepe ismi ise, Dündarlar Yatağı olmasından ötürü verilmiştir.

İl merkezine, 3 km. uzaklıkta, Mert ırmağı boyunda bir höyüktür. Yüksekliği, yaklaşık: 15  metredir.

1940-1941 yıllarında, burada yapılan kazılarda, üç ayrı kültür ortaya çıkarılmıştır. Hepsinde: teknik ve biçim yönünden birbirinin aynı: elle yapılmış çanak-çömleklere rastlanmıştır. Renkleri: gri, siyah ve kırmızıdır.

Kaba geometrik süslü olanları da vardır. Bunlar: Alişar ve Alacahöyük çanak çömleklerine çok benzemektedirler. Halkın: tarım ve hayvancılıkla geçindiği anlaşılmaktadır. İkinci kültürde ise, çanak çömlekler, yine elle yapılmış ve perdahlanmıştır. Hemen hepsinde, kulp vardır. Madenden yapılmış eşya ve savaş araçları çoktur.

Ayrıca: domuz  dişlerinden ve geyik boynuzlarından yapılan aletlere de rastlanmıştır. En önemli buluntular: pişmiş toraktan yapılmış olan idollerdir. Üçüncü kültür: Hitit çağına ait olup, kaim bir yangın tabakası üzerine kurulmuştur.

Bir Hitit evinde bulunan damga mühür, bu yapının, MÖ.1500-1200 yılları arasında yapıldığını belirtmektedir. Çanak çömlekler, çarkla yapılmıştır. Renkleri: kırmızı, kahverengi, gri ve beyazdır.

Burada bulunan çaydanlıklar: Alişan, Alacahöyük ve Boğazköy’dekilere benzer. Bu Hitit şehri, MÖ.1200 yılında, bir yangınla yok olmuştur. Üçüncü yapı katında: çoğu boya astarlı, çarkla yapılmış ve iyi fırınlanmış seramik buluntuları, pişmiş toprak mühürler, hayvan heykelcikleri, kemik iğneler ele geçirilmiştir.

Arkeolojik Sit alanıdır. Burada bulunan eserler: Arkeoloji Müzesinde sergileniyor. Höyük ise: yine, tarihi eserlere sahip olmama gibi genel bir huyumuz nedeniyle, günümüzde tam ortasından Samsun-Sivas demiryolu geçmekte, höyüğün çevresi ise, çeşitli yapılarla çevrilmiş, işgal edilmiş durumdadır.

TOPTEPE TÜMÜLÜSLERİ

Hasköy’dedir. Belediye evleri mahallesinden, Samsun-Çarşamba karayolunun üstünde bulunur. Biri büyük, diğeri küçük iki tepe var. Bunlarda, arkeolojik Sit alanıdır.

AKALAN KALESİ

Samsun’un 18 km. güneybatısındadır. Çatmaoluk ve Kulacadağ köyleri arasında bulunmaktadır. Kuruluş yıllarının, demir çağına kadar gittiği  düşünülmektedir. Alman arkeolog Markidi’nin yaptığı kazılarda: burada, Frigler’in Karadeniz’e indikleri görülmüştür.

Samsun Atakum Adnan Menderes Bulvarı

ATAKUM-ADNAN MENDERES BULVARI

Atakum Beldesi: 4.8 km. lik sahil şeridine sahiptir. Burası şehrin en pahalı evlerinin olduğu yerdir, güzel bir plajı bulunuyor. Ayrıca, burada: dinlenme ve gezi yolları, bisiklet yolu, özel plajlar, kafeler, restoranlar, plaj voleybolu alanları, anfi tiyatro, özel spor alanları, aquaparklar, oteller, pansiyonlar, kamp alanları var. Samsun’da bulunduğunuz sürede, burayı mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Özellikle, sahil şeridinin yani Adnan Menderes Bulvarının revizyondan geçirilerek, halka kazandırılması, yazın tüm Samsun halkının buraya akın etmesine neden olmuş.

Samsun Meşe Kültür Parkı

MEŞE KÜLTÜR PARKI

Canik Belediyesi tarafından işletiliyor. Burada: mesire alanları, aynı anda, 1500 kişinin faydalanabileceği restoran, açık ve kapalı düğün salonları, yürüyüş yolları ve Samsun’a özgü el sanatlarının satışlarının yapıldığı stantları ile, eşi ve benzeri olmayan bir yer konumunda.

PLAJLAR VE KAMP YERLERİ

Samsun ilinde: plaj ve kamp yerleri olarak: Karayolları Tesisleri, DSİ Tesisleri, Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü Tesisleri, Köy Hizmetleri Müdürlüğü Tesisleri, Beden Terbiyesi İl Müdürlüğü Tesisleri, Meteoroloji Bölge Müdürlüğü Tesisleri, Kızılay Dinlenme Kampı var.

Bunların dışında, şehrin başlıca plajları: Mert Plajı, Fener Plajı, Bandırma Plajı, Atakum ve Atakent Plajları, Yakakent, Alaçam, Bafra ve Terme sahillerinde bulunuyor.

Bu plajların tamamına yakını, doğal kumsallardan oluşuyor.

Samsun Fuarı

SAMSUN FUARI

İlk kez, 1963 yılında açılmıştır. Ulusal ve yöresel kültürel ve toplumsal değerler sergileniyor. Dinlenme ve eğlence tesisleriyle, yöre halkına hizmet veriliyor.

Samsun Vezirköprü

Samsun Vezirköprü

Vezirköprü, Samsun arasındaki uzaklık: 110 km. dir. Vezirköprü, Havza arası: 20 km, Vezirköprü Merzifon arası 40 km, Vezirköprü Durağan arası 60 km, Vezirköprü Amasya arası 61 km. dir.

TARİHİ

İlçenin tarihi Hititlere kadar uzanır. Hititler döneminde bölgede bir yerleşim yeri kurulmuştur. Bu yerleşim yeri, günümüzdeki yerleşim yerinin 2.5 km uzağındadır. Frigyalılar tarafından yıkılan bu şehir, Bizanslılar tarafından yeniden kurulmuş ve ismi “Fezimon” dur. O dönemde, şehir yöredeki en zengin şehirlerden birisidir.

Bizans-Selçuklu çatışmalarında şehir yeniden harabeye döner. 1160 yılında Selçuklu Sultanı Mesut, aynı yerde şehri üçüncü defa kurmuş ve “Gedegra” ismini vermiştir. 1695 yılında şehir bu kere Celali isyanları sırasında yine yakılıp yıkılır.

Aynı dönemde, Taşkale ve Toprakkale yapılır ve insanlar bu kalelere sığınırlar. Ardından Köprülü Mehmet Paşa, şehri yeniden imar ettirir. İlçe 1925 yılında Amasya’ya bağlı bir ilçe iken, Samsun iline bağlanır ve “Vezirköprüsü” adını alır. Bu isim günümüze kısaltılarak “Vezirköprü” olarak ulaşmıştır.

Samsun Vezirköprü

VEZİRKÖPRÜ YÖRESİNİN TARİHİ SÜREÇ İÇİNDEKİ GELİŞİMİ

Samsun Vezirköprü Adatepe Höyüğü

ADATEPE HÖYÜĞÜ

Adatepe: MÖ 5500’lü yıllardan başlayarak yaklaşık 2500 yıllık bir sürecin tüm izlerini barındırır. Doğal bir tepe olduğundan her dönem önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Çünkü, bu tepe, yekpare yani tek parça bir kayadan oluşur ve bu yüzden savunması kolaydır.

Zamanla, tepenin 400 dönümlük taraçasının çevresi, basit bir surla çevrilmiştir.  Dairesel bir yerleşim yere olan bu doğal kalenin tam ortasında bir tapınak forumu vardır.

Yerleşim yerleri ve tarım alanları, bu forumun çevresinde, merkezden dışarıya doğru dairesel şekilde genişleyerek büyümüştür.

Günümüzde Adatepe yerleşiminin kıyısında Tepecik denen yerde yapılan arkeolojik araştırma sonuçlarına göre: burası önemli bir dokuma merkeziydi.

Ayrıca, ilkel ticaret yolları buradan geçiyordu ve bu yüzden önemli bir dokuma ticareti söz konusuydu.

OYMAAĞAÇ HÖYÜĞÜ

Bu höyükte, tarihi süreçte birkaç bin yıl, yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Hatta, buranın Hatta ve Hititlerin kutsal kenti olan “Nerik” olduğu iddia edilmektedir.

Nerik: Asurdan başlayıp Kaniş karumunda konaklayan, oradan Karadeniz’e kadar uzanan ticaret kervanlarının önemli uğrak yerlerinden biridir ve fırtına tanrısına adanmıştır.

Oymaağaç’daki yerleşim, Hitit öncesine kadar gider. Ancak buranın önemi, Anadolu’da Hititler öncesinde Hatti uygarlığı ile başlar.

Hatti uygarlığının da, MÖ 3000’li yıllarda Hitit öncesinde izleri görülür. Yani, Oymaağaç, en parlak dönemini Hatti uygarlığı döneminde yaşamıştır.

Burada: Hatti döneminde, Güneş Tanrıçası Vuruşemu ve Fırtına Tanrısının oğlu ve yine Fırtına Tanrısı Nerik adına kurulmuş bir tapınak vardır.

Bu yüzden, Oymaağaç, Hatti döneminde, Marassantiya (Kızılırmak) nehrinin bereketli topraklarının kıyısında kurulmuş önemli bir dinsel merkezdir.

Kent, takip eden Hitit döneminde de bu dinsel önemini sürdürür. Ancak en parlak dönemine MÖ 1275 yılında ulaşır.

Çünkü, ünlü Hitit Kralı III Hattuşili, yeğeninden Hitit Krallığını alıncaya kadar, Nerik şehrinin de bulunduğu bölgenin kralı idi. III Hattuşili, aynı zamanda bir rahip idi.

Zaman içinde yeğeni III Mürşili’yi yener ve Hitit kralı olur. III. Hattuşili, güçlü bir imparatorluk kurar.

Ancak diğer Hitit krallarından farklıdır. İktidarının ilk yıllarında, dünyanın ilk yazılı anlaşması olan Kadeş Savaşı sonundaki Kadeş anlaşmasını imzalar. (MÖ 1270) (Bence bu anlaşmanın en önemli bölümlerinden birisi de anlaşmanın altında Hititler adına, Kral III Hattuşili ve eşi Puduhepa’nın mührünün olması, kadına verilen değerin ifadesi olarak önemlidir.)

Nerik şehrinde, Fırtına Tanrısı’nın rahibi olan Kella adında biri tarafından “İlluyanka Efsanesi” anlatılmıştır. (Efsaneyi merak edenler için, Tarihinizinde.com sitemden isimle aratıp okuyabilirler)

Evet, sonuç olarak Hitit kralı III Hattuşili, ne kadar süre kaldığı bilinmese de, bir süre Vezirköprü ilçesinin bulunduğu bölgedeki Nerik (günümüzdeki Oymaağaç) şehrinde kalmıştır.

Nerik şehri, Deniz kavimleri denen savaşçılar tarafından, tüm Anadolu’da olduğu gibi Hitit imparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte, yok olmuştur.

ESENKÖY

İlçe merkezinin 15 km güneybatısında Esenköy bulunur. Hitit imparatorluğunun yıkıldığı MÖ 1200 tarihinde, Demir çağı başlar.

Muhtemelen Anadolu’ya kasıp kavuran deniz kavimleri, demir silahlar kullanıyorlardı. Demir çağı döneminde de, Vezirköprü bölgesi yine önemli bir yerleşim yeri olarak görülür.

Esenköy bölgesinde, yörede yaygın ismiyle “Paflagon” tipi kaya mezarları vardır. Bu mezarların bulunduğu bölge burada bulunan mimari parçalar değerlendirildiğinde önemli bir yerleşim yeridir.

Aynı dönemde, Oymaağaç höyükte de yerleşim sürmektedir.

KARTAL BURUNLU KALE-SAGYLİON

Günümüzde Kocakaya köyünde, Eğrikale denen yerde, Sgaylion isimli muhteşem bir kale yükselir. MÖ 585 yılında bölge, Pers satrapları tarafından yönetilen Pontus hakimiyetine girer.

Vezirköprü, Pontus devletinin iki başkenti olan Amasya ve Sinop arasında doğal geçiş yoludur ve buna istinaden önemli bir şehir kurulur. (Günümüzde Vezirköprü ilçesinin birçok yerinde bolca Pontus kralları tarafından bastırılan paralar bulunmaktadır.)

Ancak: Pontus Kralı Mitridates Eupator, tüm Anadolu’yu egemenliği altına aldığında, Kırım’daki oğlunun ihanetine uğrayınca, MÖ 63 yılında, Pontus krallığı da yıkılır.

ROMA DÖNEMİ

Roma döneminde, Romalı General Lucullus Vezirköprü’yü de içine alan genişçe bir bölgeyi ele geçirir ve Roma döneminde Vezirköprü oldukça zengin bir şehir olarak tarihi kayıtlara girer.

Neredeyse bugünkü yerleşim yeriyle aynı yerde oturan Roma kentinin mezarlığı bile, günümüzde Yenimahalle mezarlığı ile aynı yerdedir. 

Şehirde zengin bir yerleşim olan Yukarı Şehir bölümü, günümüzdeki Cumhuriyet Mahallesiyle örtüşür. MS 41-54 yılları arasında, Roma İmparatoru Calaudius tarafından, burada planlı bir kent inşa edilir ve tarihi süreç içinde kent sürekli gelişir ve zenginleşir, en parlak günlerini İmparator Antonius Pius döneminde yaşar.

Samsun Vezirköprü

SELÇUKLU DÖNEMİ

Şehir, Selçuklular döneminde Danişmendlilerden alınınca, Sultan Mesud, 1160 yılında, burada “Gedekara” kasabası adı ile yeniden kurar.

Evliya Çelebi’ye göre, Vezirköprü “Şehzade ve Paşaların sayfiye yeri olarak kullanılıyordu. “

Şehir daha sonra Celali isyanları sırasında çeteler tarafından tahrip edilir, şehri sık sık basan eşkıyalardan korunmak için halk Taşkale ve Toprakkale isimli iki kale yapar.

Bu kalelerin yerinde, günümüzde mahalleler vardır ve bu kalelerin ismiyle anılır.

Samsun Vezirköprü

GENEL

İlçe yeşil örtüsü ve benzersiz bitki örtüsüyle oldukça güzeldir. İlçenin ortasından akarsu geçer. Bölgenin en yüksek yeri “Keltepe” ve “Sarıçiçek yaylası” dır. Türkiye’nin en fazla köye sahip ilçesidir.

İlçe Karadeniz bölgesinde bulunmasına rağmen, Kızılırmak vadisi boyunca Akdeniz iklimi yani ılıman iklim görülür.

Kıyı kuşağının nemli ve ılıman iklim tipi, iç kesimlerde karasal iklime dönüşür. İç kesimlerde, kıyılara göre kışlar daha soğuk ve yazlar daha sıcak geçer.

NE YENİR

Samsun Vezirköprü Kaz Tiridi-Kaz Asma

Kaz Tiridi-Kaz asma

İlçe merkezine 6 km uzaklıktaki Bahçekonak köyündeki “kaz asma” geleneği asırlardır sürdürülmektedir.

Günümüzde “Aralık-Mart” ayları arasında yapılır. “Sıra geceleri” olarak adlandırılan gelenek ile, köy halkı onar kişilik guruplar oluşturur, her hafta bir evde toplanılır, en az 20 gün beslenen ve sonra kesilerek temizlenmiş kaz, özel yapılmış bacada iple asılarak pişirilir.

Bu sırada oklava ile itilir, 3-4 saat çevrilir. Altına eriyen yağların biriktiği bir tava konur. Biriken yağlarla bulgur pilavı yapılır. Pilavın üzerine iyice kızaran kazın eti didilerek konur.

Kaz suyu ve yağı ile yapılan bulgur pilavı, saç ekmeği ile yenir. Bu esnada sohbet edilir, çeşitli oyunlar oynanır, şakalar yapılır.

Köyde üretilen 5 bin civarında kazın, en az 2 bin tanesi bu yolla tüketilir. Evet, bu gelenek sürdürülüyor, denk gelirseniz tatmanızı öneririm.

Samsun Vezirköprü Oymaağaç Oğlak Kebabı

Oymaağaç Oğlak Kebabı

İlçe merkezine bağlı Oymaağaç köyüne özgüdür. Yörede çok eskiden beri var olan bir gelenektir. Mayıs-Kasım ayları arasında, oğlak etinden yapılır.

Hem soğuk, hem de sıcak olarak yenilebilir. En önemli özelliği: oğlak etinden yapılıyor olmasıdır. Genellikle burada köylerde, köy evlerinin bir odası oğlak kebabı odası olarak ayırılır. Odada, odun ateşi yakılabilecek bir bacalı ocak bulunur.

Sırığa geçirilmiş oğlak, bu ocakta yaklaşık 3-4 saat boyunca çevrilerek pişirilir. Eriyen yağlar büyükçe bir sinide toplanır ve etle birlikte tandır ekmeği bu yağa banılarak (bana tiridine bandım denir) yenir.

Samsun Vezirköprü Katık Böreği

Katık Böreği

Yöreye özgü bu börek türü: ince yarma, süzme yoğurt, sıvı yağ, dereotu, maydanoz ve tereyağı ile yapılır.

NE SATIN ALINIR

Tahtaköprü Kilimi

Dokumacılık, yörede oldukça eski bir meslektir. Özellikle Adatepe köyü, Tepecik ören yeri sakinlerince, MÖ 3000 ile MÖ 1200 yılları arasında, yoğun bir şekilde dokumacılık yapılmıştır.

Vezirköprü yöresinde dokunan kilimler, iki temel motif üzerine kurulur. Bunlardan biri: hatlar arasında genellikle boynuz ve çengel motifleri bulunur.

İkincisinde ise: Türkmen kilimlerinde görülen eli belinde, çengel, boynuz, saç örgüsü motifleri vardır.

Tahtaköprü kilimlerinin en özel yönü: kullanılan renklerin kök boyalarından ve Vezirköprü yöresinde yetişen bitkilerden elde edilen renkler olmasıdır.

Burada kullanılan desenler isimlerini, yörede yetişen bitkilerden alır. Elde edilen dokumalar, heybe, öynük, kilim olarak kullanılır.

Burada dokunan ürünlerin bir diğer ayırt edici özelliği ise, yöre insanının kültür ve tarihi geçmişine dayanmış olmasıdır. Evet günümüzde yörede dokumacılık, Halk Eğitim Merkezinde açılan kurslar vasıtasıyla devam ettirilmektedir.

Samsun Vezirköprü Susuz Bezi

Susuz Bezi

Tamamen el dokumasıdır. Düz dokuma tekniği ve gelep (pamuk ipliği), çıkrık, çözgü dolabı, tarak, mekikli dokuma tezgahı, mekik, masura, cımbar malzeme ve araçları ile dokunur.

Geçmişte ve günümüzde: peşkir, çeşitli örtü, çember, içlik ve don olarak kullanılır. Motif olarak: mühür, tarak dişi, koyun gözü, yarım ay, zincir, baygun ve şeker desen veya motifleri kullanılır.

Ağırlıklı renkler ise, sarı, kırmızı, yeşil, pembe, beyaz, turuncu, fıstık yeşili, ceviz yeşilidir. Susuz bezinin üretimi, günümüzde Halk Eğitim Merkezinde açılan kurslar aracılığı ile yürütülmektedir.

Samsun Vezirköprü Semaveri

Vezirköprü Semaveri

Çay kültürünün ayrılmaz bir parçası olan semaver, tarihte ilk olarak 18’nci yüzyılda Urallar bölgesinde görülür. Adını Rusçada “kendi kendine” anlamına gelen “samo” ve “kaynamak” anlamına gelen “varit” sözcüklerinin bir araya gelmesinden oluşur.

Anadolu’ya göç eden Tatarlar sayesinde bu özellik Vezirköprü ve Havza civarına yayılmıştır. Vezirköprü’de ilginç olan yassı tip semaverler üretilmesidir.

Yuvarlak tipli semaverler ise Rus semaveri olarak tanınır. Semavercilerin el işi ve göz nuru işlediği semaverler, daha çok galvanizli saç, bakır ve pirinçten üretilir. İlginizi çekerse, satın alabilirsiniz.

Samsun Vezirköprü Meslek Yüksek Okulu

VEZİRKÖPRÜ MESLEK YÜKSEK OKULU

Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesine bağlıdır. 2005-2006 eğitim yılında Üniversitenin merkez Kurupelit kampüsünde faaliyete başlamış, 2006-2007 yılında ise Vezirköprü’de kendi binasında hizmet vermeye başlamıştır.

 

Samsun Vezirköprü

GEZİLECEK YERLER

Samsun Vezirköprü Evleri

VEZİRKÖPRÜ EVLERİ

Vezirköprü evleri, Karadeniz bölgesinde ikinci bir Safranbolu evleri gibidir. Köprülü Mehmet Paşa ve diğer Köprülüler tarafından, İstanbul saray geleneğini yansıtan mimari yapılar ilçeye taşınmıştır. Zenginler, evlerini sarayvari yaptırıp içini de aynı oranda lüks ile döşetmişlerdir.

Evler, kendilerine özgü kargir karkas yapısıyla, içlerindeki ahşap ve kireç kalıplama işçiliğiyle Vezirköprülü’lerin ve yapan ustaların zevkini yansıtır.

İlçe merkezindeki bu evler: 2011 yılında başlatılan bir proje ile 216 ev restore edilmiş, sağlamlaştırılmış, evlerin sokağa bakan cephelerindeki alt yapı, elektrik ve telefon hatları yer altına alınmıştır.

Samsun Vezirköprü Evleri

Ayrıca yine burada koruma altına alınmış tescilli bina olarak 59 tane özel sivil mimari ev vardır. Bu evlerin hepsi özel mülkiyettir.

Buralara yolunuz düşerse, bu evlerin bulunduğu sokaklarda gezintiye çıkan, Safranbolu’da UNESCO tarafından koruma altına alınan evlere benzetilmiş, oldukça değişik ve güzel bir görünüm kazandırılmıştır.

Samsun Vezirköprü Kavlağan-Çınar Ağacı

KAVLAĞAN-ÇINAR AĞACI

İlçe merkezinde Orta cami mahallesinde polis karakolu önündeki parkın içinde oldukça büyük bir çınar ağacı vardır ve Vezirköprülü’ler bu ağaca “Kavlağan” derler ve şehrin ortasındaki bu ağaç bir buluşma yeridir. Çınar ağacının yaklaşık 260 yaşında olduğu söyleniyor.

2012 yılında tescillenerek koruma altına alınan ağacın boyu 25 metre, çevresi 530 cm dir. Evet bu ağaçla ilgili birkaç not: anıt ağaç, İstiklal Mahkemeleri ve daha önceki dönemlerde suçluların asıldığı bir ağaç olarak kullanılmıştır.

Yöre insanı bu ağaca: kara ağaç, koca ağaç, dar ağacı ve ibret ağacı ismini takmıştır.

Samsun Vezirköprü Atatürk Anıtı

ATATÜRK ANITI

Anıt, ilçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa Mahallesi Fazıl Ahmet Paşa caddesi üzerindedir ve 1981 yılında yapılmıştır. Bir kaide üzerine oturan anıt: 2.60 metre yüksekliktedir. Anıt heykeltıraş Rahmi Ertemiz tarafından yapılmıştır.

Atatürk’ün asker kişiliğine uygun olarak özel bir boya ile haki renge boyanmıştır. Anıtın çevre düzenlemesi de oldukça güzeldir.

Samsun Vezirköprü Köprülü Mehmet Paşa Anıtı

KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA ANITI

Belediye parkı içindedir. İlçeye çok büyük hizmetleri olan, Osmanlının en zor yıllarının sadrazamı Köprülü Mehmet Paşa hiçbir zaman memleketini unutmamış, onca uzaklığa ve yoğun çalışmasına rağmen memleketine hizmet etmiş, halkın sevgisini kazanmıştır. Anıtı, 1958 yılında halkın yardımlarıyla yaptırılmıştır.

Samsun Vezirköprü Orta Camii-Yörgüç Paşa Camisi

ORTA CAMİİ (YÖRGÜÇ PAŞA CAMİSİ)

İlçe merkezinde Orta cami mahallesinde 100 yıl caddesindedir. Sultan II. Murat’ın vezirlerinden Yörgüç Paşa tarafından 1431 yılında yaptırılmıştır. Orijinal cami yapısı, 1944 yılındaki depremde yıkıldığından, şekli ve mimarisi hakkında bilgi yoktur.

Yıkılan caminin yerine, 1944 yılında günümüzde görülen cami yapılmıştır. Ancak bu yeni yapılan caminin herhangi bir mimari özelliği yoktur.

Samsun Vezirköprü Taş Han

TAŞ HAN

İlçe merkezinde Orta Cami Mahallesindedir. Kitabesi yoktur. Yapı hakkında herhangi bir belge veya kayıt da yoktur. Yanının malzeme ve teknik özellikleri dikkate alındığında muhtemelen Osmanlının son dönemlerinde yapıldığı düşünülmektedir.

Samsun Vezirköprü Taş Han

Yani: 17 ile 19’ncu yüzyıllar arası tarihlenebilir. Yapı, son derece bakımsız bir durumda iken 2006 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. Günümüzde yapı otel olarak hizmet vermektedir.

Samsun Vezirköprü Taş Medrese

TAŞ MEDRESE

İlçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa mahallesindedir. 1662 yılında Fazıl Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Orijinal yapıda çatı kurşun kaplama iken, sonradan kiremitle kaplanmıştır. Yapının içi ve dışında, pembe Karacaviran taşı kullanılmıştır.

Kurşun kaplı kubbelerin arasında tuğladan kare biçimli bacalar bulunur. Kubbeli medrese odalarında ocak ve kitap rafları görülür. Kare planlı dershane ve mescit bölümleri kubbeyle örtülüdür. Kubbe kasnağındaki vitrayla pencereler sonradan yapılmıştır.

1964 yılına kadar çeşitli amaçlar için kullanılan Medrese: Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Samsun Vezirköprü Tarihi Arasta ve Bedesten

TARİHİ ARASTA VE BEDESTEN

İlçe merkezindedir. Bedesten ve arasta, yaklaşık 77 x 55 metre ölçülerinde, geniş bir alana yapılan büyük bir ticari yerdir. İnşa kitabesi yoktur. Evliya Çelebi: bedesteninin çevresindeki arastadan bahsetmez.

Bedestenin Hacı Yusuf Ağa hayratı olduğunu yazar. Öte yandan Vakıflar Genel Müdürlüğü arşiv belgelerine göre: Ayşe Hanım adına düzenlenen, 1696 tarihli, dört sayfalık Osmanlıca vakfiyede, bedesten ve arastaya ait dükkanların vakfiye tarihinden önce inşa edildiği anlaşılır.

Vakfiyede: Ayşe Hanım’ın (Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın eşi) Vezirköprü’deki vakıf eserlerine gelir sağlayan taşınmazlar arasında görülen bedesten ve arastanın maalesef inşa tarihi yazılı değildir.

Ancak: iç ve dış olmak üzere iki bölümlü bedestenin; 1160 yılında Yusuf Ağa tarafından yaptırıldığı kabul edilir. Dört kapısı ve 110 dükkan bulunur. Bedesten bölümü: kare planlıdır ve kubbeyle örtülüdür. Kubbeler, duvarlara bitişik tuğla kemerlere oturur.

Bedesten bölümüne: dört yandan basık kemerli kapılardan girilir. İç bedesten bölümü: kervansaray olarak kullanılmıştır. Bedestenin çevresini Arasta çevreler. Arastaya, yuvarlak kemerli bir kapıdan girilir.

Arastanın kuzeyinde, tonozlu dükkanlar bulunur. Arastada, bedestene bakan bölümdeki dükkanlar yer kazanmak için üçgen yapılmıştır.

Bedesten 1990’lı yıllarda tütün deposu olarak kullanılmıştır. Ayrıca kapıların önündeki eyvanlar kapatılarak dükkan yapılmıştır. 1998 yılındaki onarımda ise, kapı önlerindeki bu sonradan yapılan dükkanlar kaldırılmış, kapılar özgün görünüme kavuşmuştur.

Zemine ve sekisine beton dökülerek düzenlenmiştir. 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yine kapsamlı bir restorasyon yapılmıştır.

Samsun Vezirköprü Abdullah Derici Konağıı

ABDULLAH DERİCİ KONAĞI

İlçe merkezinde, Ortacami mahallesinde, Mahkeme önü sokakta, tarihi evler arasındadır. 1804 yılında Eski Belediye Başkanlarından Abdullah Derici’nin babası tarafından yaptırılmıştır.

Konak, 15 yıl süre ile maliklerinden ücretsiz olarak Belediye tarafından kiralanmış ve 2015 yılında restore ve dekorasyon yapılarak hizmete açılmıştır.

Yapı: 2 katlıdır. Zemin katta bulunan yerler: mutfak, kiler ve günlük oda olarak döşenmiş, hol sergi salonu yapılmıştır. Kiler olarak kullanıla bölüm: konak “Hükümet Konağı” olarak kullanılan dönemlerde günlük “Nezarethane” olarak kullanılmıştır.

İkinci katta: 5 oda bulunur ve ayrıca geniş bir hol vardır. Hol: haremlik ve selamlık olarak iki bölümde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler sırasındaki dekorasyonda, konağa ait asıl eşyalar yanında, ilçenin Susuz mahallesinde dokunan kilimler, heybeler ve çantalar da kullanılmıştır.

Konak: Pazartesi hariç her gün saat 08.30 ile 17.30 arasında ücretsiz gezilebilir.

Samsun Vezirköprü Çifte Hamam

ÇİFTE HAMAM

İlçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa Arasta ve Bedesteni bitişiğindedir. Kitabesi olmadığından yapılış tarihi ve yaptıran bilinmez. Ancak Dört sayfalık Osmanlıca kitabede: yapının Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın eşi Ayşe Hatun tarafından 1696 yılında yaptırıldığı yazılıdır.

Samsun Vezirköprü Çifte Hamam

Hamam: son olarak 2007 tarihinde restore edilmiş, güzel ve bakımlı bir görünüme kavuşturulmuş ve günümüzde çifte hamam olarak faaliyetini sürdürmektedir. Erkekler bölümü arastaya çıkan bir ara sokağa, kadınlar bölümü ise caddeye açılır.

 

FAZIL AHMET PAŞA MEDRESESİ

İlçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa mahallesindedir. Kitabesi yoktur. Ancak bazı kayıtlarda, Fazıl Ahmet Paşa tarafından yaptırıldığı belirtilir. Yapım tarihi olarak, muhtemelen Paşa’nın sadarette bulunduğu 1661-1676 yılları arası olmalıdır.

Yapı 1964 yılından beri İlçe Halk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır. 2010 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir. Yapının boyutları, doğu-batı doğrultusunda 37,60 x 30,10 metredir.

Girişi batıdandır. Batı cephesi ortasında ana kapı, bunun solunda ise küçük başka bir kapı bulunur. Yapının dış cephesinin tamamında, muntazam kesme taş işçiliği görülür. Dershane ve hücrelerin içi ve avluya bakan yüzeyler sıvayla kaplıdır. Ocak bacalarında tuğla kullanılmıştır.

KALE CAMİİ

İlçe merkezinde Taşkale mahallesindedir. Orijinal kitabesi yoktur, ancak batı kısmında avlu duvarının üzerine sonradan konulduğu anlaşılan iki satırlık kitabe vardır. Bu da ilçe merkezindeki birçok yapı gibi, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa’nın eşi Yusuf Ağa kızı Ayşe Hatun tarafından 1696 yılında yaptırılmıştır. (Bu durum: Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivindeki dört sayfalık Osmanlıca vakfiyede yazılıdır.)

Bu vakfiyede: camiden başka, Ayşe Hanım tarafından inşa ettirilen cami (Toprakkale camisi), Taşkale içinde yaptırılan bir çamaşırhane, çarşı içinde yaptırılan ikiz hamamdan ve ayrıca bir takım çeşmeden ve bunların su yollarından söz edilir.

Vakfiyeye göre, bu cami: yakınlarında bulunan bir veya daha fazla çeşme ve çamaşırhane ile birlikte inşa ettirilmiştir. 1943 yılındaki depremde, caminin minaresi ve son cemaat yeri kubbeleri yıkılmıştır.

1960 yılında aslına uygun olarak yeniden yaptırılmıştır. 2006 yılında yeniden restore edilen cami, halen ibadete açıktır.

KALE HAMAMI

İlçe merkezinde Kale camisine bitişiktir. İnşa kitabesi yoktur. Ancak daha önce söz ettiğim gibi, Vakfiyesinde belirtildiği üzere Ayşe Hatun tarafından 1696 yılında yaptırıldığı düşünülmektedir. 1945 yılındaki depremde ciddi hasar görmeyen yapı, 1960 yılında onarılmıştır.

Son olarak 2007 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek bakımlı ve güzel bir görünüme kavuşturulmuştur. Girişi kuzeydendir.

Tek kubbeli, büyükçe bir soyunmalık, bunun önünde solu tuvalet olarak düzenlenen, kubbe ve beşik tonozla örtülü ılıklık bulunur. Günümüzde hamam olarak fonksiyonunu sürdürmektedir.

 

NAMAZGAH CAMİİ

İlçe merkezinde Köprülüler caddesindedir. Tarihi namazgah, yeni canimin (Köprülü Mehmet Paşa Camisi) kıble duvarına birkaç metre, Namazgah Camisine ise yaklaşık 40-50 metre uzaklıktadır. Bu yüzden bu camiye Namazgah Camisi ismi verilmiştir.

Caminin kitabesi yoktur. Ancak bugünkü caminin yerinde, eskiden Köprülü Mehmet Paşa tarafından yaptırılan, ancak 1906 depreminde yıkılan bir cami bulunduğu bilinmektedir.

Günümüzdeki camide, önceki orijinal caminin sadece minber ve mihrabı kullanılmıştır. Günümüzdeki camı, 1915 yılında mahalle sakinleri tarafından yaptırılmıştır.

Cami, 2008 yılında restore edilmiştir. Caminin kıble yönünde, hemen yanında Köprülü Mehmet Paşa camisi yaptırılmıştır.

SAAT KULESİ

İlçe merkezinde Fazıl Ahmet Paşa Medresesinin 50 metre batısında, Saathane meydanındadır. Kule: 1906 yılında Sultan II Abdülhamit döneminde yaptırılmıştır. Yüksekliği 15 metredir. Kaidesi sekizgendir.

Silindirik bir gövdesi vardır. Gövdenin yukarısı, minare şerefelerine benzer yapılmıştır. Kulenin dört yüzünde, yuvarlak saat kadranları vardır.

Saat kulesinde: mermer levha üzerine, kartuşlar içerisinde, ikişerden dört sıra ve sekiz satır halinde, sülüs harfleriyle kabartma olarak yazılmış ve günümüzde kısmen tahrip olmuş Osmanlıca kitabe vardır.

Samsun Vezirköprü Tacettin İbrahim Paşa Camisi

TACETTİN İBRAHİM PAŞA CAMİSİ

İlçe Merkezinde Çanaklı Mahallesindedir. Halk arasında “Kurşunlu camisi” olarak da bilinir. Kitabesi yoktur. Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivlerinde bulunan Arapça vakfiyesine göre, 1495 yılında, Hacı Beyzade Mevlana Safiyüddin oğlu İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Vakfıyede yapı “imaret” ifadesiyle kaydedilmiştir. İmaret üç bölümden oluşur. Birinci bölüm: misafirlerin istirahatlerine yönelik her birinin önünde sofa bulunan iki odadan oluşan tabhanelerdir.

İkinci bölüm: mutfak, ekmekhane, kiler, ambardır. Üçüncü bölüm: ahır, abdesthane ve diğer müştemilattır.

Günümüzde: duvarlarla çevrili geniş bir avlu içinde, imaret olarak nitelenen cami ve tabhaneler bölümünü içeren, önünde şadırvan bulunan cami mevcuttur.

Üçüncü bölüm olarak yazılan yerlerle ilgili herhangi bir işaret ve kalıntı yoktur. 1943 yılındaki depremde, caminin mihrap önü kubbesi, son cemaat yeri ve minaresi tamamen yıkılmıştır. 1955 yılında mahalle sakinleri tarafından da bazı tehlikeli yerleri yıkılır.

Aynı dönemde, cami, mahalle sakinleri tarafından orijinal duvarları üzerine, moloz taşla, ahşap tavanlı ve kiremit çatılı olarak yenilenir. 1989 yılında ise Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ayrıntılı ve sağlam bir restorasyon yapılır ve cami, 2000 yılında ibadete açılır.

 

İLÇE MERKEZİ DIŞINDA GEZİLECEK YERLER

Samsun Vezirköprü Kurt Köprü

KURT KÖPRÜ

İstavloz çayı üzerinde, Vezirköprü Tekkekıran ve Havza Kayabaşı köyü arasındaki yoldadır.

Kitabesi yoktur. Bu yüzden hangi tarihte ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Ancak köprünün mimari görünüşü, malzeme ve teknik özellikleri, erken dönemleri işaret eder. Bu köprünün 1 km uzağında, başka bir antik köprü vardır.

O antik köprünün tahrip olması nedeniyle bu köprü yapılmıştır. Yapılış tarihi muhtemelen 13’ncü yüzyıldır. Köprü: vadide kayalık iki yaka arasında yapılmıştır. Boyu 86 metre, genişliği 4.5 metre ve yüksekliği 15 metredir.

Köprü; ortasında bulunan ayak üzerinde, sivri kemerli ve iki gözlüdür. Bunun doğusunda sivri kemerli bir başka göz, batısında ise küçük sivri kemerli bir boşaltma kemeri bulunur. Köprü, zeminden 5.5 metreye kadar taş, bunun üstünde ise kesme taş ve tuğla kullanılmıştır.

Aşağı kesimlerde kullanılan taşlar arasında Roma ve Bizans dönemine ait bezeli devşirme taşlar görülür. Köprünün geçit kısmı düzdür, ama diğer yerlerinde olduğu gibi tahribata uğramıştır.

Türkiye’nin tek mihraplı köprüsü olan Kurt Köprüsünün özgün dokusu, 2009 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapılan restorasyonda yoğun zarar görmüştür.

 

EĞRİ KALE-KOCAKAYA KALESİ-HAYDAR BEY KALESİ

İlçe merkezine bağlı Kocakaya köyündedir. Kaleye çıkmak için, köyden itibaren oldukça dik patikalardan 1 saatlik bir yürüyüş gerekir. Zorlu tırmanıştan sonra, bulutların üzerindeymiş gibi his veren kaleden, tüm Vezirköprü ovası ve Altınkaya Baraj gölü görülebiliyor. Kalede, su sarnıcı ile birlikte yer yer sağlam kalmış, burçları ve yapı izlerini görebilirsiniz.

 

SAGYLİON KALESİ

İlçe merkezine bağlı Büyükkale köyündedir.

Kaleye çıkış kolaydır, araçla yanına kadar gidilebilir. Sadece köyden sonra yarım saatlik bir patika yol kullanılır.

Ünlü coğrafyacı Sinoplu Strabon’a göre: “Kral Pharnakes’in oğlu Alyattes, krallığını ilan eder. Ordu peşini bırakmaz. Alyattes Sayglion kalesine sığınır.

Ancak ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Alyattes’in buraya sığınabileceğini düşünen Lykomedes, sarnıcı büyük taşlarla doldurmuştur. Alyattes uzun süre dayanamaz ve burada öldürülür.”

Bugün, kalenin surlarının bir kısmı hala ayaktadır. Alyattes’i susuzluğa mahkum eden sarnıç hala taş doludur.

İNCİRLİ KIŞLAKLARI

İlçe merkezinden 12 km uzaklıkta Yeşiltepe köyüne yakındır.

Tarihi bir kalenin taş merdivenlerini tırmanarak, yukarı çıkıldığında, muhteşem bir baraj manzarası ile karşılaşırsınız.

Burada: kagir kışlak evleri, 200 yıllık taş örgü çeşme, tarihi kilise kalıntısı ile eski Rum köyü İncirli’nin yapı kalıntılarını gezebilirsiniz.

Samsun Vezirköprü Esenköy Kaya Mezarları

ESENKÖY KAYA MEZARLARI

İlçe merkezine 12 km uzaklıkta Esen Mahallesindedir.

Burada bulunan kaya mezarları, yörede Demir çağından kalma önemli eserler olarak dikkat çeker. Kaya mezarları bölümünde: kaya, dıştan üç sütun olarak görülür. İç kısımda ise: iki oda ve bu iki odanın önünde sütunlar arasında kalan bir koridor bulunur.

Kaya mezarların yüksekliği 5 metredir. 3 metreye kadar olan bölüm diktir ve diğer kısımda, dar bir merdivenle kaya mezarın içine girilebilir.

Ön taraftan bakınca, dimdik ve keskin bir kaya görünümünde olan mezar arka taraftan bakınca bir tümülüse benzer.

Samsun Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu

ŞAHİNKAYA KANYONU

İlçe merkezine 13 km uzaklıkta, Kızılırmak nehrinin en derin yerindedir. Kızılırmak burada birdenbire darlaşan çok dik yamaçlı bir boğaza girer.

Takriben 5 km uzunluğundaki bu boğazdan Kuruçay köyü yakınlarında çıkan Kızılırmak yeniden genişler ve yayvanlaşarak bir vadi ile Karadeniz’e doğru yoluna devam eder.

Samsun Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu

Kanyon: dağ oluşumu ve akarsuyun aşındırması sonucu oluşmuştur. Yamaçların çok dik ve dar oluşu ile ideal bir baraj yeri manzarası gösterir. Kanyon, 1988 yılında tamamlanan Altınkaya Baraj gölünün içinde kalıyor.

Baraj gölünün suyunun yükselmesiyle bugünkü görünümü kazanmıştır. Kanyonun uzunluğu 3250 metredir. Su derinliği ortalama 106 metredir. Kanyon yüksekliği ise 340 metreye kadar çıkmaktadır.

Sarp kayalıklar arasında, Kızılırmak nehrinin turkuaz renkli suları, bambaşka bir görüntü yaratır. Buralara yolunuz düşerse, Şahinkaya kanyonunu mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Samsun Vezirköprü Şahinkaya Kanyonu Tekne Turu

Tekne turu

Tekne turları yaklaşık 40 dakika sürüyor. İnsanlar tekne turunda, devasa yamaçları gözlemliyorlar. Kanyona, Türkmen köyü ve Vezirsuyu Tabiat Parkından olmak üzere iki farklı noktadan tekne turları düzenlenmektedir.

ÖZYÖRÜK KAYA MEZARI

İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Özyörük köyündedir.

Anıt mezar, bir doğal kale formundadır. Antik bir merdivenle ulaşılmaktadır. Ancak buraya yani mezara tırmanış oldukça tehlikelidir.

Samsun Vezirköprü Vezir suyu Tabiat Parkı

VEZİRSUYU TABİAT PARKI

İlçe merkezine 23 km uzaklıktadır.

Park alanı büyüklüğü 23 hektardır. Şahinkaya kanyonu, buraya 7 km uzaklıktadır. Park alanı, her yıl, çevre yörelerden gelen binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Tabiat parkında tekne gezileri düzenleniyor.

Samsun Vezirköprü Kunduz Ormanları

KUNDUZ ORMANLARI

İlçe merkezine 51 km uzaklıktadır. İlçe merkezinin batısındadır.

Buraya: Kunduz Ormanları veya Kunduz yaylası denir. Kunduz dağı: doğu-batı uzanımlıdır ve turizm amaçlı kullanılan bölümünün ortalama yüksekliği 1100-1500 metredir. En yüksek yeri ise 1791 metredir. Kunduz ormanlarında, her sene çeşitli festivaller düzenlenir. Ayrıca yine kunduz ormanlarında bir “Geyik Üretme Çiftliği” vardır.

Samsun Vezirköprü Kunduz Ormanları

Burada çok sayıda geyiği izleyebilirsiniz. Yaz aylarında ormanın temiz havasından yararlanmak, dinlenmek ve piknik yapmak için yoğun tercih edilir. Yine, Kunduz ormanlarında, Soğuksu deresinin geçtiği yerde bir kamp alanı vardır ve burada çadır kurabilirsiniz.

Samsun Vezirköprü Kunduz Ormanları Geyik Üretme Çiftliği
Geyik Üretme Çiftliği

Kunduz dağında, dev bir hayvanat bahçesi görünümündeki alanda sadece Kızıl Geyikler bulunur. Çiftlikte sayıları arttırılmaya çalışılan 35 adet kızıl geyik vardır. Bunlardan 7 tanesi, 2012 yılında doğaya salınmıştır.

OYMAAĞAÇ HÖYÜĞÜ

Höyük: yaklaşık 4-5 hektar büyüklüğünde bir alanı kapsar. Höyük, tarihi süreçte birkaç bin yıl, yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Bu yüzden: Vezirköprü ovasının en önemli antik yerleşim alanıdır.

Orta Tunç çağı döneminde höyüğün Hititlerin dini merkezi Nerik şehri olduğu tahmin ediliyor.

Buranın yani Nerik şehrinin önemini anlaşılması için, biraz ayrıntılara girmekte yarar var.

Nerik: Asurdan başlayıp Kaniş karumunda konaklayan, oradan Karadeniz’e kadar uzanan ticaret kervanlarının önemli uğrak yerlerinden biridir ve fırtına tanrısına adanmıştır.

Oymaağaç’daki yerleşim, Hitit öncesine kadar gider. Ancak buranın önemi, Anadolu’da Hititler öncesinde Hatti uygarlığı ile başlar. Hatti uygarlığının da, MÖ 3000’li yıllarda Hitit öncesinde izleri görülür. Yani, Oymaağaç, en parlak dönemini Hatti uygarlığı döneminde yaşamıştır.

Burada: Hatti döneminde, Güneş Tanrıçası Vuruşemu ve Fırtına Tanrısının oğlu ve yine Fırtına Tanrısı Nerik adına kurulmuş bir tapınak vardır. Bu yüzden, Oymaağaç, Hatti döneminde, Marassantiya (Kızılırmak) nehrinin bereketli topraklarının kıyısında kurulmuş önemli bir dinsel merkezdir.

Kent, takip eden Hitit döneminde de bu dinsel önemini sürdürür. Ancak en parlak dönemine MÖ 1275 yılında ulaşır. Çünkü, ünlü Hitit Kralı III Hattuşili, yeğeninden Hitit Krallığını alıncaya kadar, Nerik şehrinin de bulunduğu bölgenin kralı idi.

III Hattuşili, aynı zamanda bir rahip idi. Zaman içinde yeğeni III Mürşili’yi yener ve Hitit kralı olur. III. Hattuşili, güçlü bir imparatorluk kurar. Ancak diğer Hitit krallarından farklıdır.

İktidarının ilk yıllarında, dünyanın ilk yazılı anlaşması olan Kadeş Savaşı sonundaki Kadeş anlaşmasını imzalar. (MÖ 1270) (Bence bu anlaşmanın en önemli bölümlerinden birisi de anlaşmanın altında Hititler adına, Kral III Hattuşili ve eşi Puduhepa’nın mührünün olması, kadına verilen değerin ifadesi olarak önemlidir.)

Evet, sonuç olarak Hitit kralı III Hattuşili, ne kadar süre kaldığı bilinmese de, bir süre Vezirköprü ilçesinin bulunduğu bölgedeki Nerik (günümüzdeki Oymaağaç) şehrinde kalmıştır.

Nerik şehri, Deniz kavimleri denen savaşçılar tarafından, tüm Anadolu’da olduğu gibi Hitit imparatorluğunun yıkılmasıyla birlikte, yok olmuştur.

Gelelim günümüze

Burada 2005 yılında resmi arkeolojik kazı çalışmalarına başlanmış ve halen yürütülmektedir. İlk olarak kazılar Alman Arkeolog Rainer Czichon tarafından başlatılmıştır.

Bugüne kadar devam eden kazılarda: çanak-çömlekler, törenlerde kullanılan küçük kaplar, Roma dönemine ait toplu mezarlar, Hiyeroglif yazılı mühür ve çivi yazılı tablet parçaları bulunmuştur. Bu parçalar da, buranın Neri şehri olduğunu kanıtlamaktadır.

Hitit Kralı III Hattuşili, yılda birkaç kez Hattuşa’dan Neri şehrine gelerek hava tanrısına saygısını gösterir, özel ziyafetler düzenlermiş.

Samsun Vezirköprü Oymaağaç Höyüğü

Karadeniz bölgesindeki ilk çivi yazılı tablet burada bulunmuştur.

Samsun

Samsun Ladik

Samsun Ladik

Ladik, il merkezi Samsun’a uzaklık: 76 km. Ladik, Taşova arası uzaklık: 48 km. Ladik, Suluova arası uzaklık: 29 km. Ladik, Kavak arası uzaklık: 31 km. Ladik, Amasya arası uzaklık: 54 km.

TARİHİ

Ladik: 1414 yılında Kubatoğulları Beyliğinin Osmanlıya katılmasıyla Sivas sancağına bağlı Amasya ilinin bir beldesi olmuştur. Bu arada: Amasya’da valilik yapan şehzadeler, bu yöreyi mesire yeri olarak kullanmıştır.

Ancak yöredeki tüm tarihi eserler, 1943 yılındaki depremde yıkılarak yok olur. Yani, Ladik ilçesinin tarihindeki en büyük olay, 1943 yılında yaşanan depremdir. Bu depremde, Kaymakamlık binası da yıkılıp yok olmuştur.

Samsun Ladik

İlçenin isminin kökeni

İlçenin isminin nereden geldiği hakkında kesin bilgiler yoktur. Ancak çeşitli rivayetler vardır. Bunlara göre: ilçenin Amasya hükümdarı VIII Büyük Mitridat’ın (MÖ 131) eşi Laodikya tarafından kurulduğu ve sonradan bu ismin zaman içinde değişerek “Ladik” olduğu söylenmektedir.

Evliya Çelebi de, Seyahatnamesinde: şehri: Amasya Kayserlerinden Havik denilen zat yaptırmıştır. Şehrin ismine ise: “La (hayır) dik Sancağı” der.

Bunun üzerine bu konuşma, kalenin ismi yani “Ladik” olur. Başka bir rivayete göre, ilçenin isminin, Türk kabilelerinden olan Melik Alımcı Gazi’nin İladik Hatun ismindeki kızından geldiği ve buna atfen ilçeye “Ladik” denildiği yönündedir.

Samsun Ladik

GENEL

İlçenin rakımı 950 metredir. Kara iklimi hüküm sürer, buna bağlı olarak kışlar uzun ve sert, yazlar ise serin geçer. Bölge engebeli bir araziye sahiptir. Güney bölümünde, bir kısmı Amasya il sınırları içinde uzanan Akdağ bulunur.

Kuzeyinde ise Canik dağları uzanır. İlçenin en önemli akarsuyu, Yeşilırmak nehrinin bir kolu olan Tersakan çayıdır. Ladik gölünden doğar, ilkbahar ve kış mevsimlerinde bol su ile Yeşilırmak nehrine ulaşır.

Ters akışından dolayı “Tersakan” ismini almıştır.

LADİK YAYLA ŞENLİKLERİ

İlçe merkezine 7 km uzaklıktaki Ladik yaylasında yapılan şenliklerin temel amacı: Ladik’in turizm potansiyelini yükseltmektir.

Şenlikler her yıl Temmuz-Ağustos aylarında yapılır. Şenliklerde: buzağı yarışması, koç yarışması, bal yarışması, uçurtma yarışması, yamaç paraşütü gösterileri, çim kayağı yarışmaları, planör uçuş gösterileri yapılır.

GEZİLECEK YERLER

Samsun Ladik Kültürevi Müzesi-Alibey Konağı

KÜLTÜREVİ MÜZESİ-ALİBEY KONAĞI

İlçe merkezinde Yenicami mahallesinde, Bülbül Hatun cami karşısındadır.

Konak; 1889 yılına yapılmış ve 1943 yılındaki depremde yıkılmamıştır.

Eski Ladik Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürü Firdevs Işık Yeten’e ait olan tarihi ev, ailenin mirasçısı kalmaması nedeniyle müzeye dönüştürülmüştür.

Samsun Ladik Kültür Evi Müzesi-Alibey Konağı

Yapının 2012 yılında restorasyonu tamamlanır ve Ladik Kaymakamlığı tarafından “Kültürevi” olarak düzenlenir.

Binanın tasarımı, yukarıdan aşağıya doğru çiftli kapılar kapatılarak ikiye bölünerek yapıldı, iki ailenin yaşayabileceği bir konsept şeklinde düzenlendi. Çatısı Osmanlı tipi kiremitle örülen konağın içerisinde giyotin modeli şeklinde 26 pencere bulunuyor.

Osmanlı dönemi kültürünü yansıtan eşyalar ve figürlerle donatılan Alibey Konağı Kültür Evi’ni gezdiğinizde ilginç objelerle karşılaşacaksınız. Burada, Ladik ilçesinin tarihini, geçmişini göreceksiniz.

Kimi zaman insanlar, evlerinde bulunan antika eşyaları, buraya getirerek hibe ediyorlarmış ve bu eşyalar burada sergileniyor.

Samsun Ladik Saat Kulesi

SAAT KULESİ

Saat kulesinin üzerinde bulunan kitabeye göre: Saat kulesi: 1889 yılında Kaymakam Reşit Bey tarafından yaptırılmıştır.  

Samsun Ladik Saat Kulesi

Kule, 3 katlı bir platform üzerindedir. 14 metre uzunluğunda ve yuvarlak gövdeli, şerefelidir. Kule, 1943 yılındaki depremde hasar gördü, sökülen saat mekanizması Ladik Belediyesinde muhafaza edildi, daha sonra restore edilen saat kulesine yeniden monte edildi.

Yapıda: kızıl kahverengi renkli düzgün kesme taş malzeme kullanılmıştır. Kulenin gövdesinde bezeme yoktur. Sadece şerefe altında, şerit halinde kabartma kuşaklara yer verilmiştir. Kulede şerefe üstü bölümün, dört yüzüne yuvarlak kadranlı birer saat yerleştirilmiştir.

Osmanlı rakamlı saatlerin çapı 150 cm. dir. Ancak kulede bulunan antika saat, 2004 yılında durdu ve çalar fonksiyonlarını kaybetti. Birçok saat ustası uğraşıp çalıştıramayınca, Bursa’dan getirilen antika saat ustası, 2019 yılında, 1 aylık çalışmanın sonucunda saati yeniden çalıştırmayı başardı.

Ustanın söylediğine göre, saat kulesi içinde Alman mekanizması olan, çeyrek çalar ve 100 yaşın üstünde bir mekanizma vardır. Saat: çeyrek, yarım, kırk beş ve saat başı çalar fonksiyonlara sahiptir.

Samsun Ladik Akpınar Eğitim Müzesi

AKPINAR EĞİTİM MÜZESİ

İlçe merkezinde Akpınar mahallesinde; Köy Enstitülerinden gelen köklü bir okul olan Ladik Akpınar Fen Lisesinde hizmete girmiştir.

Müzede: Köy Enstitüleri ve ülkenin eğitim geleneği görülür. Müzede 74 yıldır faaliyette olan Akpınar Öğretmen okulunda eğitim gören öğrencilere ait resimler, kitaplar, müzik aletleri ve atölyelerde kullanılan aletler sergileniyor.

Samsun Ladik Akpınar Eğitim Müzesi

1941 yılında ünlü ozan Aşık Veysel Şatıroğlu’da burada memur olarak görev yapmış, 45 gün süreyle müzik kursunda eğitim vermiştir. Cumartesi ve Pazar günü hariç her gün saat 08.00-17.00 arasında açık olan müzeye giriş ücretsizdir.

Samsun Ladik Sunullah Paşa Türbesi

SUNULLAH PAŞA TÜRBESİ

İlçe merkezinde Bahşi Mahallesindedir.

Yapıya ait bir kitabe yoktur. Vakfıyesi de bulunmamıştır. Bir belgede “Sadullah Paşa Türbesi” şeklinde kaydedilen yapının adı, bazı belgelerde ve halk arasında “Sunullah Paşa” şeklinde geçer. Yapının isminde geçen Paşa ifadesi, Osmanlı dönemine işaret eder.

Ayrıca Ladik Osmanlı döneminde saray ve yakın çevresinin sayfiye yeridir ve birçok Paşa sarayı buradadır. Böylece yapının bu dönemlerden kalmış olabileceği kesindir. Tüm veriler değerlendirildiğinde, türbe yapısının 15’nci yüzyılın ikinci yarısında yapıldığına karar verilmiştir.

Yapı: 1943 yılındaki depremde büyük hasar görmüş ve uzun süre ciddi bir restorasyon yapılmamıştır. 1993 yılında restorasyon gerçekleşir. Türbe halen bakımlı olup kilitli bulundurulmaktadır. Birkaç basamakla çıkılan türbenin giriş kapısı dikdörtgen bir çerçeve içerisinde yuvarlak kemerlidir.

Önüne iki sütunun taşıdığı bir revak eklenmiştir. Türbenin sekizgen köşelerine, üzerlerinde birer aynalık olan dikdörtgen söveli pencereler yerleştirilmiştir. Yapının kubbesi yıkılmış ve sonradan aslına uygun olarak yeniden yapılmıştır.

Yapının içerisinde hiçbir süsleme unsuru, yazıt ve sanduka yoktur. İçinde sanduka yoktur, sadece bir adet mezar bulunur.  

Samsun Ladik Dikilitaş Türbesi

DİKİLİTAŞ TÜRBESİ

İlçe merkezinde bulunan türbe, Dilek Türbesi olarak da bilinir.

Türbenin içinde iki sanduka bulunur. Türbe mimari olarak Selçuklu dönemi özelliklerini yansıtır. Ancak günümüze kadar birçok kez onarım gördüğünden, türbenin orijinal mimarisi hakkında bilgi yoktur.

Samsun Ladik Seyyid Ahmet-i Kebir Türbesi

SEYYİD AHMET-İ KEBİR TÜRBESİ

İlçenin batısında, Şehre Küstü Mahallesindedir.

Yapıya ait inşa kitabesi yoktur. Kapı açıklığı üzerinde bir “tecdid” yani yenileme kitabesi bulunur. Mermer kitabenin zemini: siyah: harfler, kartuş ve rozetler sarı yaldız boyalıdır.

Kitabeye göre, yapı: Sultan I. Abdülhamid döneminde (1774-1789) Sultan’ın baş çukudarı Nuri Efendi oğlu Seyyid Abdullah Ağa tarafından, 1778 yılında yenilendiği anlaşılır. Ancak bundan önceki yapının kim ve ne zaman yapıldığı bilinmez.

Yapı çeşitli yayın ve kaynaklarda: “Seyyid Ahmet-i Kebir Türbesi” adıyla anılmaktadır. Rufai tarikatının kurucusu olarak bilinen Ahmed el-Rıfai’nin torunlarından veya halifelerinden olabileceği düşünülmektedir.

Seyyid Ahmet’in, 1240-1335 yılları arasında yaşamış olduğu varsayıldığında buradaki ilk yapının, 14’ncü yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Türbenin içinde bulunduğu duvarlarla çevrili, büyükçe bir hazireyi de içine alan avluda, biri dış kapıda, diğeri türbeye çıkan basamaklı yolun sağ başında olmak üzere, iki çeşme kitabesi vardır.
Bu çeşmelerin tekke kompleksine dahil olabilecekleri değerlendirilmektedir. Türbede gömülü kişi ile ilgili bir başka rivayet daha var: Selçuklu kumandanlarından Seyyid Ahmet Kebir; Ladik yöresinde yapılan savaşta şehit düşünce, vasiyeti üzerine buraya gömülmüştür.
Samsun Ladik Seyyid Ahmet-i Kebir Türbesi

Türbe: kesme taş ve tuğladan yapılmıştır. Kare planlı ve sivri çatılıdır. Saçakları ahşaptır. İçinde, 7 sanduka bulunur. Önde: iki ahşap sütunlu sundurma vardır. İç kısmı sıvalıdır. Girişi basık kemerli, ahşap kapılıdır. Kemerin üzerinde kitabe vardır.

Mimarisi, Beylikler dönemi eserlerine benzer. Erkek çocuğu veya hiç çocuğu olmayanlar türbeyi ziyaret ederler. Son bir not: Ladik ilçesinde duyduğuma göre 2 bin kişinin ismi “Seyit Ahmet” imiş.

Samsun Ladik Ayva Tekke

AYVA TEKKE

İlçeye bağlı Kirazpınar Mahallesinde, Aydın Bükü mevkiinde, büyük bir mezarlık içindedir.

Türbe; taştan yapılmıştır. Kare planlıdır. Çatı, ahşap direklerle desteklenmiştir. Türbe içinde 9 mezar bulunur. Bu sandukalar: Horasan Erenlerinden olduğu düşünülen, Evladı Haydar Ali Baba oğlu adıyla anılan Seyyid Ahi Efendi (ölümü: 1876), eşi Neslihan, evladı Ahi Ali Efendi (ölümü: 1884) ve torunlarına aittir. Hıdırellez ve dini günlerde, yöre halkı burayı ziyaret eder ve kurbanlar kesilir.

Çünkü Seyyid Ahi Efendinin aile kökeni, Osmanlı kayıtlarında “Hz Muhammed” ile soy bağı onay görmüştür.

Samsun Ladik Hamamayağı-Hilas Kaplıcası

HAMAMAYAĞI (HİLAS) KAPLICASI

İlçe merkezine 13 km uzaklıktadır. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Hamamayağı kaplıcasından söz etmiş ve burayı “Gençlik suyu” olarak tanımlamıştır. 1935 yılında yapılan incelemeler sonucunda suyunun maden suyu özelliğinde olduğu tespit edilmiştir.

Samsun Ladik Hamamayağı-Hilas Kaplıcası

Kaplıca tesisi: Belediye tarafından 29 yıl için, Ladikli Sanayici ve İş Adamları Derneğine (Laysiad) kiralanmıştır.

Suyunun ısısı sabit 37 derecedir. Yani vücut ısısına eşittir.

Kaplıca suyunun iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar: müzmin romatizma, nevralji, nevrite gibi cilt hastalıkları, sinir ve kas yorgunlukları, eklem kireçlenmesi, sinirsel hastalıklar ve ameliyat sonrası yorgunluklardır.

Mevcut tesisler yıkılarak yapılan yeni kaplıca tesisi, 4 yıldız konforlu ve 205 yatak kapasiteli olarak 2018 yılında faaliyete geçmiş ve her mevsim çevre il ve ilçelerden gelenler tarafından ziyaret edilir.

Samsun Ladik Ambarköy Açık Hava Müzesi ve Konakları

AMBARKÖY AÇIK HAVA MÜZESİ VE KONAKLARI

İlçe merkezine 2 km uzaklıktaki Ambar köy: içinden akan deresi, gölü, su değirmeni, seyir kulesi, ahşap oyuncaklar bulunan çocuk oyun alanı, ahşap ve zincirli köprüleri ve külliyesiyle doğal yaşamı yansıtan bir açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir.

Samsun Ladik Ambarköy Açık Hava Müzesi ve Konakları

Köyde, ayrıca geçmişte insanların günlük hayatlarında kullandığı çeşitli aletler, eşyalar ve müzeye dönüştürülen samanlık bulunur.

Samsun Ladik Ambarköy Açık Hava Müzesi ve Konakları

Ambar han ise, restoran olarak düzenlenmiştir. Han: eski külliyeleri andırır, mimarisi ilgi çeker.

Samsun Ladik Akdağ Yaz ve Kış Sporları Merkezi-Kayak Merkezi

AKDAĞ YAZ VE KIŞ SPORLARI MERKEZİ-KAYAK MERKEZİ

Kayak merkezi tesisleri, ilçe merkezine 6 km uzaklıktaki Akdağ dağının zirvesinde, 1788 metre rakımlı Uzunyazı Tepesi ile 1404 rakımlı Yemişen Tepe arasında 2009 yılında kurulmuştur.

Samsun Ladik Akdağ Yaz ve Kış Sporları Merkezi-Kayak Merkezi

Kayak merkezinin bulunduğu Akdağ’ın isminin nereden geldiği bellidir. Çünkü kış aylarında bembeyaz bir görüntüye büründüğü için buraya Akdağ denmiştir. Kayak merkezinde, kış sporları ve çim kayağı yapılır.

Akdağ kayak merkezi pistleri: 6 tanedir ve pistlerin uzunlukları 1600 metre ve 3500 metre arasındadır. Kayak yapmaya yeni başlayanlar ve çocuklar için, eğimi az olan pist vardır.

Tesiste: 87 sandalye kapasiteli ve 1365 metre uzunluğunda telesiyej  var. Ayrıca: 21 yataklı otel vardır.

Orta Karadeniz bölgesinin tek kayak tesisi olması nedeniyle fazlaca rağbet görmektedir. Özellikle hafta sonlarında yaklaşık 5 bin kişi tarafından burası ziyaret edilir.

Samsun Ladik Gölü

LADİK GÖLÜ

Ladik gölü, ilçenin en büyük doğal gölüdür. İlçe merkezine 7 km uzaklıktadır.

Gölün bir kısmı sazlık ve bataklıktır. Üzerinde yüzen adacıklar bulunur.

Samsun Ladik Gölü

Devlet Su İşleri, göl yatağında 1933 yılında yaptığı ıslah çalışmaları sonucunda, 1951 yılında Kıranboğaz ve Mazlumoğlu köyleri arasında bir regülatör yapmıştır. Böylece göl su seviyesi 3.10 metreye yükseltilmiş ve su toplama kapasitesi arttırılmıştır.

Samsun Ladik Gölü

Gölde: turna, tatlı su levreği, tahta balığı, sazan ve kızıl kanat gibi balık türleri barınır. Bu balıkların içinde en meşhur olanı turna ve tatlı su levreğidir.

Göl kıyısında yine birçok kuş çeşidi bulunur ve kuş gözlemcileri tarafından burası kuş gözlemek için tercih edilir. Tabii gölün en orijinal özelliği, yüzen adalardır. Gölde günümüzde yelkenli tekne yarışları düzenlenmektedir.

Samsun Ladik Yaylalar

YAYLALAR

Ladik yaylası

İlçe merkezine 7 km uzaklıkta ve 1500 metre yüksekliktedir. Yolu stabilizedir, burada yayla evleri ve su vardır. Yukarıda belirttiğim gibi, burada her yıl geleneksel yayla şenlikleri yapılır.

Aktaş yaylası

950 metre yükseklikteki yaylanın ilçe merkezine uzaklığı 9 km. dir.

Yayla evleri ve su vardır. Ayrıca yayladan Ladik gölü görülebilir. Çam ağaçları ile kaplı ve her yer kır çiçekleriyle doludur. Yayla mesire alanı olarak yoğun kullanılır.

Küpecik yaylası

1600 metre yükseklikteki yayla, ilçe merkezine 23 km uzaklıktadır. Yolun 9 km lik kısmı asfalt, kalanı stabilizedir. Ulaşım mümkündür. Burada yayla evleri ve bol su mevcuttur. Bu yaylanın suyunun: halk arasındaki söylentiye göre böbrek taşlarını erittiği söylenir.

Samsun Kavak hakkındaki gezi yazım için  Kavak