Mardin Kızıltepe; Kızıltepe-Mardin arası uzaklık: 23 km. İlçe E-24 karayolu güzergahındadır. Kızıltepe-Derik arası uzaklık: 48 km. Kızıltepe-Ş.Urfa arası uzaklık: 165 km. Kızıltepe-Mazıdağı arası uzaklık: 71 km. Kızıltepe-Diyarbakır arası uzaklık: 111 km.
TARİH
Yörede yapılan araştırmalara göre, ilçenin yeri tarihi süreçte yapılan birçok savaş nedeniyle birçok kere değişmiştir. İlk yerleşim yeri, bugünkü merkezin 10 km güneyindeki Haramhattat bölgesidir. İlçenin tarihte bilinen ilk ismi “Dunaysır” ve “Telermen” dir.
Dunaysır, Artuklular döneminde önemli bir ticaret ve konaklama merkezidir. Ancak 13’ncü yüzyıl başlarında Eyyübiler tarafından yağmalanır. Yavuz Sultan Selim’in İran üzerine düzenlediği Doğu seferi sırasında, Büyük Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu yöreyi ele geçirir. Ancak, savaşlar ve yağmalar nedeniyle, Osmanlıların eline, buralar, yıkıntı halinde bir köy olarak geçer. Osmanlı döneminde tekrar eski canlılığını kazanan bölge, İpek yolunun önemini kaybetmesi üzerine yine unutulur ve önemi giderek azalır.
1937 yılında ilçenin “Koçhisar” olan ismi Kızıltepe olarak değiştirilmiştir.
GENEL
İlçe, düz bir alanda kurulmuştur. Akdeniz iklimi hakimdir, yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçer. İç göçleri kendine çeken ilçe, günümüzde merkez ilçe nüfusunu ikiye katlamıştır. Bu yüzden, Mardin ilinin bütün ilçeler içerisinde gelişme potansiyeline sahip en büyük ilçedir.
GEZİLECEK YERLER
DUNAYSIR ULU CAMİ
İlçenin kuzeybatısındadır.
Artuklu dönemi eserlerinden biri olan kutsal mekan, Koçhisar camisi olarak da bilinir. Cami, Artuklu mimarisinin en önemli eserlerindendir. Cami: Yavlak Arslan tarafından başlatılmış ve 1204-1205 yılları arasında kardeşi Artuk Arslan tarafından bitirilmiştir. Cami: bir dönem, şehrin iskan alanı dışında kaldığı için boş kalmış, ahır olarak kullanılmış, çok tahribe uğramış, taşlarının kaplama kısımları sökülerek çevre inşaatlarda kullanılmıştır.
Hatta: Tel-Ermen köyündeki kilisenin bile bu camiden sökülen taşlarla yapıldığı söylenir. 1999 yılında yapılan restorasyon çalışmalarında avlunun temizlenmesi sonunda, köşelerde çifte minare temelleri bulunmuştur. Ayrıca: caminin duvarları ve kubbesi onarılmış ve mihrabın çürümeye başlayan taşları değiştirilmiştir. Caminin zengin taş işçiliği ve mimari süslemeleri olan mihrabı, özellikle görülmeye değerdir.
DUNAYSIR KÖPRÜSÜ
Zergan çayı üzerinde inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılmıştır. Yapım zamanı net olarak bilinmez, Artuklular döneminde 13’ncü yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. Köprünün 5 gözü ve sivri bir kemeri vardır.
HARZEM TACEDDİN MESUD MEDRESESİ
İlçe merkezine 8 km uzaklıktaki Zerkan Suyunun yanı başında bulunan tarihi mekan, açık bir avluya sahiptir. Kesme taştan yapılmış Harzem Taceddin Mesud Medresesi, 13’ncü yüzyılda Artuklular döneminde yapılmıştır. Bir kısmı harap olmuş yapı topluluğu, günümüze sadece mescit olarak hizmet veren ibadet mekanı ve türbesi ile ulaşmıştır.
ŞAHKULU KÜMBETİ
12’nci yüzyıla ait Artuklu eseridir. Tamamen taştan yapılmış bu eser, çokgen şeklinde tasarlanmış, uzun bir taş kubbe ile süslenmiştir. Çokgenin her yüzünde sivri nişlerle süslenmiş kemerli pencereler bulunur. Kümbetin içindeki mezarın kime ait olduğu bilinmez. Binlerce yıldır ayakta kalmayı başarmış olan yapı, günümüzde bakımsız durumdadır.
Iğdır Tuzluca, il merkezine 39 km uzaklıktadır. Iğdır-Kars karayolu üzerindedir.
TARİHİ
İlçe birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. 7 Ekim 1920 tarihinde Rus işgalinden kurtulmuş, 1923 tarihinde ilçe olmuştur. 1934 yılında, ilçede bulunan kaya tuzundan esinlenilerek “Kulp” ismi “Tuzluca” olarak değiştirilmiştir.
GENEL
Yüzölçümü bakımından ilin en büyük ilçesidir. İlçe merkezinin denizden yüksekliği 975 metredir. Yörede yeryüzü şekilleri olarak dağlar çoğunluktadır. İlçenin doğusunda Ermenistan ve Aras nehri, kuzeyinde Kars’ın Digor ilçesi, Batısında Ağrı dağı ve güneyinde ise Iğdır il merkezi bulunur. İklim olarak, karasal iklim hakimdir. Düzlük ve ovalık kısımlarda ise iklim daha yumuşaktır. Karakoyunlu ilçesinden, Ermenistan’daki “Metsamor Nükleer Enerji Santralı” görülebiliyor, yerel halka göre burası “beyaz baca” olarak isimlendiriliyor.
GEZİLECEK YERLER
ANITSAL TAÇ KAPI
Aşağı Mahallededir. 1800’lü yıllarda, Baltık mimarisi tarzında yapılmış Taç kapı, bir araba geçebilecek büyüklüktedir. Arkasında büyük bir eve ait duvar kalıntısı vardır. Taç kapı, 2006 yılında koruma altına alınmıştır.
KIRMIZI RENKLİ TAŞ BİNA
Tarihi bina, Kurtuluş İlköğretim Okulu karşısındadır. 1800’lü yıllarda yapılmıştır. Baltık mimarisi özelliklerini taşır. 19’ncu yüzyıl sivil konut mimarisinin güzel bir örneğidir. Yapı, sırasıyla okul ve hastane binası olarak kullanılmıştır. 2006 yılında koruma altına alınmıştır.
TAŞ BİNA
Cumhuriyet Meydanındadır. Kitabesine göre 1958 yılında yapılmıştır. Baltık mimarisi tarzı hakimdir. Belli bir süre dükkan olarak kullanılmış, 2006 yılında koruma altına alınmıştır, halen kullanılmıyor.
TARİHİ ERMENİ MEZARLIĞI
Cumhuriyet mahallesindedir. 2014 yılında koruma altına alınmıştır.
TUZLUCA KÖPRÜSÜ
Kars-Tuzluca kara yolu üzerindedir. Tuzluca ilçesinin girişinde Aşağı Mahallededir.
Günümüzde kullanılmıyor. Köprü tek kemerlidir. Bindirme taş tekniğiyle yapılmıştır. Kemer kısmı, düzgün kesme taştan yapılmıştır. Kemerin büyük bir bölümü, dereden gelen toprakla dolmuştur. Kemerin yaslandığı kısımlarda, dereden gelen moloz iç dolgu görülür. 2006 yılında koruma altına alınmıştır. Acil restorasyona ihtiyaç vardır, umarım birileri bu satırları okur da köprüyü restorasyona alır.
TUZ MAĞARALARI
Mağaralardan çıkarılan tuz, bölgenin ticari faaliyetidir. Mağara, içine araba girecek büyüklüktedir, ancak mağaranın içi karanlık ve labirent gibidir, yani rehber olmadan girilirse kaybolma riski yüksektir. Mağara içinde gizli geçit bulunduğu ve bu gizli geçitlerden Iğdır ve hatta Ermenistan’a bile gidilebileceği söyleniyor. Günümüzde, o geçitlerin kapatıldığı da belirtiliyor.
Türkiye’nin 100 yıllık tuz ihtiyacını karşılayacak kadar kapasite bulunduğu söyleniyor. 55 dönümlük, tuzla kaplı bu arazide, tünellerdeki havanın solunum yollarına iyi geldiği biliniyor. Günlük 60 ton tuz üretme kapasitesi vardır. Ancak tam kapasite ile çalışırsa 200 ton tuz üretilebilir. Buradan temin edilen doğal tuzun birçok hastalığa iyi geldiği söylenir.
15’nci yüzyılda, buradan geçen İspanyol Elçi Ruy Gonzales: Tuz mağaraları hakkında şunları yazmıştır “Mayıs 1404 tarihinde, yine Aras nehri kıyısında ilerlemeye devam ettik. Yol bozuk ve birçok yeri dimdik idi. Ertesi gün yine bir köyde kaldık. Burada dağın tepesine kurulmuş bir kale vardı. Dağ, taş: tuz kayalarıyla kaplıydı. Civar köylerden gelenler, buradan tuz alıp yemeklerinde kullanıyorlarmış”
Tuzyatağı Höyüğü ve Yerleşmesi
Tuz yatağı olan işletmenin hemen girişindedir. Aslında bu iki merkezi birbirinden, işletmeye girişi sağlayan ana yol ayırır. Höyük olarak değerlendirilen alanda: Orta çağ ağırlıklı, Demir çağı ve ilk Tunç çağı seramikleri tespit edilmiştir. Her iki merkezde büyük bir tahribata uğramıştır. Yerleşmede kaçak kazılar sonucu, çok miktarda kemik buluntusu ile büyük kaba yontma taşlardan oluşan mimari kalıntılar çıkarılmıştır.
TEKELTİ DAĞI
İlçe sınırları içinde bulunan ve ilçe merkezinin hemen her bölgesinden ve Iğdır’dan dahi görülebilen Tekelti dağı, 2560 metre yüksekliktedir. Türkiye’deki ender kayalardan biridir. Dik kaya tırmanışı için ideal bir yerdir. Birçok dağcı, Tekaltı dağına tırmanış yapar. Tekelti dağı, Tuzluca Belediyesinin logosunda da yer alır.
HALIKIŞLAK
İlçe merkezine 16 km uzaklıktadır.
Ermenistan ve Iğdır arasında, Tuzluca ilçesinde bulunur. Piknik yapmaya elverişlidir. Mesire alanında: Arpaçay ve Aras nehri bulunuyor, su ve kuş sesleri arasında piknik yapılmaktadır.
Ayrıca, Ermenistan sınırına 150 metre uzaklıktaki buraya, özel kişi tarafından, turistik tesis yapılmaktadır. Turistik tesiste, yüzme havuzu, oyun parkları, şelale, alabalık havuzu olacakmış.
KÜLLÜTEPE HÖYÜĞÜ
Tuzluca-Kağızman kara yolunun Gaziler beldesi sapağında, Aras vadisinde, kayalık bir tepe üzerindedir. Yaklaşık 60 metre yükseklikteki tepe görünümlü höyüğün özellikle kuzey yamaçlarında yerleşme kalıntıları görülür. Ancak höyüğün bulunduğu yer günümüzde tarım amaçlı kullanılmaktadır. Höyük, kaçak define avcıları tarafından ve eteklerindeki tarım arazisi nedeniyle oldukça büyük oranda tahrip edilmiştir. Yüzey araştırmalarında toplanan çanak-çömlekler İlk Tunç Çağı ve Orta Demir çağına aittir.
AKBULAK KALESİ
İlçe merkezinin 29 km güneybatısında bulunan Akçalı köyünün yaklaşık 4 km batısındadır. Kalenin doğusundan, Akbulak deresi akar. Konum olarak: Akçalı, Karacaören ve Kayaören köylerinin yollarını kontrol altında tutar. Kalenin üç tarafı uçurumlarla çevrilidir.
Savunmaya elverişsiz olan güney tarafında ise kalın sur duvarı vardır. Sur duvarının kalınlığı, güneyde 250 cm, diğer yönlerde ise 120-150 cm arasındadır. Kalınlığı nedeniyle güney sur duvarı günümüze kadar sağlam gelmiştir. Sur duvarlarının dış yüzeyleri kabaca yontulmuş, içte kalan kısımları ise olduğu gibi bırakılmıştır.
BALIKLI GÖL
Tuzluca-Taşlıçay-Doğubayazıt sınırlarının kesiştiği bir noktadadır. Iğdır il merkezine 67 km uzaklıktadır.
Gölün bulunduğu yerin rakımı 2241 metredir. Yani, Türkiye’nin en yüksek gölüdür. Aras dağlarının üzerinde oluşum bakımından, lav set gölü olarak nitelendirilir. Yaklaşık 30 km karelik alana sahiptir. En derin yeri 37 metredir. Gölde sazan ve benekli alabalık boldur, balık tutulabilir. Ayrıca, gölde kadife ördekler kuluçkaya yatar. Yine göl çevresinde: kartal, tavşan, şahin, keklik, tilki, kurt, yaban ördeği, bıldırcın ve çulluk gibi hayvanlar bulunur. Buraya gelen ziyaretçiler, göl çevresinde bulunan doğayla iç içe kamp alanlarında konaklıyorlar. Kamp gurupları gelip buradaki çadırlarda konaklıyorlar. Göle özgü sarı balık isimli balık yiyorlar.
ASLANLI KALESİ
İlçe merkezine bağlı Aslanlı köyünde, köyün 1.5 km kuzeybatısındadır. Küçük boyutlu bir kaledir. Yüzey araştırmalarında çok az sayıda seramik bulunmuştur. Sur izleri üzerinde bulunan Aslanlı kale, tarihsel olarak önemini korumaktadır.
SERDARBULAK KIŞLA BİNASI-OSMANLI KIŞLASI
İlçe merkezine bağlı Üçkaya köyünün güneydoğusundadır. Moloz taşların üstü yontularak yapılmıştır. Köye hakim bir konuma sahiptir. Yamaç kısmını tahkim etmek için alt tarafına istinat duvarı yapılmıştır. Batısından Eğritaş deresi geçer. Yapı askeri amaçlı yapıldığı için süsleme yoktur. Sadece pencere kemerlerindeki taşlar dikey yerleştirilerek cephelerde bir hareketlilik yaratılmıştır.
Yapının kapı ve pencereleri söküldüğü için günümüze ulaşmamıştır. Yapının planı, tek katlı ve dikdörtgendir. Tamamı, bazalt taş malzemeyle yapılmıştır. Girişi kuzeydendir. Girişten itibaren geniş bir avlu vardır. Avlunun çevresinde, çeşitli büyüklükte ve farklı ihtiyaçlar için yapılmış odalar vardır. Girişin tam karşısında, odalar ve arka tarafında ise yatay ve uzun bir salon bulunur.
HASANKENT KURGANI
Hasankent köyünün kuzey batısındaki yamaç üzerindedir. Kurgan 9 metre yüksekliktedir. Tabanı 34 metre, zirve çapı ise 7 metredir. Kurganın bulunduğu yığma tepe, küçük işlenmemiş taşlarla yapılmıştır. Kurganın zirvesi ve kuzeybatı kenarında, 6-7 metre çaplarında kaçak kazılar sonucu oluşan çukurlar mevcuttur. Mimari özellikleri nedeniyle yapının Orta Tunç döneminde yapıldığı düşünülmektedir.
BAHÇECİK KÖYÜ KIZ KALESİ
İlçe merkezine bağlı Bahçecik köyünde, güneydeki kayalıklar üzerindedir.
Kayalıklar “Yukarı kent” olarak bilinir. Kayalıkların bitişiğinde hidroelektrik santralı vardır. Kalenin, güneye doğru devam eden kayalıklarda ise, Rağbet köyü Köroğlu kalesi bulunur. Kalenin büyük bölümü tahrip olmuştur. Çok az kısmı günümüze ulaşmıştır. Moloz taş örgülü ve harçlı sur duvarı kalıntısı vardır. Diğer kalelere nazaran az miktarda seramik kalıntısı bulunmuştur.
GEDİKLİ I. KALESİ
İlçe merkezine bağlı Gedikli köyünün güneyinde, köyden yaklaşık 2 km uzaklıktadır. Kale doğal tahkimli çevreye hakim bir tepe üzerinde konumlanır. Oldukça tahrip olmuştur. Sur duvarlarının temelleri, kalenin doğu yönünde izlenmiştir. Sur duvarı, iri yontu taşlardan örülmüştür. Yüzeyde obsidiyen ve devetüyü renkli, kendinden astarlı çanak-çömlek parçaları bulunur.
GEDİKLİ II. KALESİ
İlçe merkezine bağlı Gedikli köyünün güneyinde köyden yaklaşık 2 km uzaklıkta, çevreye hakim bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Gedikli 2 kalesi, Gedikli 1 kalesinin yaklaşık 3 km kuzeydoğusundadır. Kale günümüzde oldukça tahrip olmuştur, yer yer sur ve yapı temeli kalıntıları görülür. Kale buluntuları arasında obsidiyen ve açık kırmızı ve devetüyü rengi çanak-çömlek bulunur. Kalenin kuzeydoğu yönünde, yaklaşık 3 metre genişliğinde bir antik yol vardır.
HADIMLI KÖYÜ KÖROĞLU KALESİ
İlçe merkezine bağlı Hadımlı köyüne 3 km uzaklıkta, 1706 metre rakımlı bir tepe üzerindedir. Tepe oldukça sarp kayalıktır. Kalenin kuzeyinden Şedik deresi geçer. Kayalığın en üst kısmında bulunan kalenin sur duvarları, sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. Ancak moloz taş döküntüsü ve temel izlerinden, sur duvarlarının mevcudiyeti takip edilememektedir.
Ayrıca temel izleri görülebilen yapı kalıntıları vardır. Kalede ana kayaya oyulmuş odacıkların yanında zirve kısmında kaya içerisinden çıkan ve çevresi dörtgen şekilde düzeltilmiş su kaynağı vardır. Bölgede değişik renkli bol miktarda seramik buluntusu görülür.
RAĞBET KÖYÜ KÖROĞLU KALESİ
İlçe merkezine bağlı Rağbet köyünün güneydoğusundaki kayalık üstündedir.
Kale, kayalığın en uç noktasında, ana kayalığın üzerinde moloz taş örgülü ve harçlı olarak yapılmıştır. Girişi batı kısmındadır. Giriş kapısının uzantısında kuzey yöne devam eden ve ana kayalığa dayalı, dar yolun bir kısmı kesilerek, geliş gidişler kontrol altına alınmıştır. Bu bölümün ahşap malzeme ile karşıya bağlandığı düşünülmektedir.
Kalenin kuzeydoğu ve batı yönleri, sarp kayalıktır. Yani doğal tahkimlidir. Burada dikdörtgen tarzda çıkıntılar olup, birbirlerine bağlantılı merdiven izleri görülür. En uç kısmında, 9 basamakla çıkılan bir zemin vardır. Kalenin batı alt kısmında, kayaya oyulan mezarlar bulunur. Dağın dibinde ise, yerleşim izleri ve alanda bolca seramik vardır.
HASANCAN KALESİ, ÇEŞME VE SU YOLLARI
İlçe merkezine bağlı Üçkaya köyünün batısındadır.
Doğal kaynak suyunun üstü, moloz taş örgü ile kontrol altına alınarak, pişmiş topraktan yapılan borular ile Üçer Tepe ve Tavşan Tepe yerleşmelerine su taşınmıştır. Üç ayrı hat, yol yapımı sırasında tahrip olmuştur. Halen toprak su künklerinin parçaları görülür. Bu su kaynağı kontrol altında tutmak için, küçük bir kale içine alınmıştır. Mevcut duvar kalıntıları görülmektedir.
YUKARI KATIRLI KALESİ
İlçe merkezine bağlı Yukarı Katırlı köyündedir.
Kalenin güneydoğusunda, Aşık Hüseyin kalesi vardır. Kalenin güneybatı yönünde, ön yüzü düzeltilmiş taşlarla yapılmış, dikdörtgen planlı bir yapı kalıntısı temeli vardır. Kalenin batı yönü doğal tahkimlidir. Kuzey kısmında ise sur kalıntısı vardır. Kalenin kuzey ve kuzeydoğusu boyunca, Aşağı Şehir uzanır. Yapıların temel izlerinden, yapıların birkaç odadan oluştuğu ve dikdörtgen planlı olduğu anlaşılmaktadır. Yerleşmenin yüzeyinde deve tüyü renkli, açık kırmızı, kahverengi çanak-çömlek parçaları bulunmuştur. Yerleşmenin göleti, kalenin doğusundadır.
AŞIK HÜSEYİN KALESİ VE YERLEŞİM ALANI
İlçe merkezine bağlı Aşık Hüseyin köyünün kuzeydoğusundadır.
Kale, yontulmuş taşlarla örülmüş surlarla çevrilidir. İçeride ise yapı kalıntıları ve çok miktarda kaçak define arayıcıları tarafından açılan çukurlar görülür. Kalenin güneyinde kalenin su ihtiyacı için bir gölet bulunur. Bu gölet, günümüzde de Aşık Hüseyin köylüleri tarafından hayvanlarının su ihtiyacını karşılamak için kullanılmaktadır.
Yüzey araştırmalarında bölgede siyah, açık kırmızı renkli çanak-çömlek parçaları bulunmuştur. Bunlardan bazıları çok iyi pişmiş, bazıları ise alelade fırınlanmıştır. Kale oldukça tahrip edilmiştir, güney ve güney batı yönünde aşağı şehir kalıntıları uzanır. Aşağı şehirde: yapı temel izleri görülür. Şehre girişi sağlayan antik yol ve buluntulardan (heykel kaidesi, sıvı akıtmak için taşa oyulmuş kanallar) buranın bir açık hava kült merkezi olabileceği anlaşılmıştır. Ancak, burada da kalede olduğu gibi yoğun tahribat söz konusudur. Yerleşkenin mezarlığı, gölet ile aşağı şehir arasında bulunmaktadır. Burada da kaçak kazılar nedeniyle oldukça yoğun tahribat görülür. Sonuç olarak, yerleşkenin Urartu dönemine ait olduğu düşünülmektedir.
YÜCE OTAĞI KALESİ
İlçe merkezine bağlı Yüceotağı köyünün doğusunda, Kayabaşı olarak bilinen mevkiideki kayalığın üstündedir.
Bu kayalık: Hamurkesen, Kuruağaç, Yukarı Sutaşı köyleri arasında bulunan Tek oyuk tepesini de içine alarak, yaklaşık 1.5-2 km karelik bir alanı kaplar. Bu kayalığın kuzeyinde sur duvarları vardır. Kalenin güneybatı kısmında, yaklaşık 3 metre yüksekliğe kadar sağlam kalmış bir burç görülür. Mevcut duvar kalınlığı 2 metre kadardır. Yerleşim alanı ise, kalenin güney batısına doğru devam eden kayalığın tamamına yayılmıştır. Oldukça büyük bir alana yayılmış yerleşime ait temel kalıntıları görülür. Bol miktarda seramik parçası bulunmaktadır. Batı alt yamaçta, Kıble Taşı deresi geçer.
AŞAĞI KATIRLI KÖYÜ
Aşağı Katırlı köyü, ilçe merkezine 28 km uzaklıkta, güneydedir.
Mezarlık
İlçe merkezine bağlı Aşağı Katırlı köyündedir. Bu mezarlıkta, bir tane koçbaşlı mezar taşı vardır. Koçbaşlı mezar taşı, günümüze ait bir mezarın üstüne yerleştirilmiştir.
Gülahmet Kalesi
İlçe merkezine bağlı Gülahmet Mezrasının 500 metre batısındadır. Kale, tepenin yapısına uydurularak yapılmıştır. Sadece doğu duvarı 1 metre kadar ayakta kalarak günümüze ulaşmıştır. Kalenin doğusunda, ikinci bir sur kalıntısı görülür. Ancak büyük tahribata uğramış olması nedeniyle, mimari işlevi tam olarak anlaşılamamıştır. Batıda verimli alanları kontrol etmek için yapıldığı anlaşılan kalenin mimari yapısı, bölgedeki diğer kalelerin özelliklerini taşımaktadır. Böylece MÖ 2 binden itibaren bir yerleşmeden söz edilebilir. Ancak mimarisine oranla, seramik verisi yetersizdir.
AŞAĞI AKTAŞ BELDESİ
Aşağı Aktaş köyü, ilçe merkezinin 24 km kuzeybatısındadır.
Kale
Kalenin kuzeyinden Aras nehri geçer. Kalenin güney ve güneybatısı, modern köy tarafından kullanılmaktadır.
Kaya Mezarı
Aşağı Aktaş köyünün doğusunda bulunan kayalıklardadır. Aktaş olarak bilinen kayalığın güneye bakan yüzeyinde tek odalı, dikdörtgen girişli kaya mezarları bulunur. Giriş kısmı ve çevresinde bezemeler vardır. Kabartmalı figür veya yazı izine rastlanmaz. Kayalığın batıya bakan kısmında geniş merdiven izleri bulunur. Merdivenlerin bittiği yerde, düzeltilmiş bir alan var. Sunu çukuru görülmemiştir. Alanda bol miktarda seramik bulunmuştur.
ÇIYRIKLI KÖYÜ MEZARLIK ALANI
Çıyrıklı köyü içindedir. Mezarlık alanı içinde üzeri bezemeli taşlar vardır. Üzerlerinde halı tezgahı, hal tarağı motifleri, hilal motifi, bitkisel bezemeli mezar taşları görülür. Mezarların yönlerinden, buranın Müslüman mezarlığı olduğu tahmin edilmektedir. Burada: 1917-1918 yıllarında Ermeniler tarafından öldürülen kişilere ait mezarlar da bulunmaktadır.
HADIMLI KÖYÜ MEZARLIĞI
Hadımlı köyü kuzeyindeki yamaçta ve köy içinde iki ayrı mezarlık bulunur. Köy içinde buluna 2 Numaralı mezarlık, oldukça tahrip olmasına rağmen, üzeri figürlü ve Hicri 1200-1300’lü yıllara ait üzeri Arap harfleriyle yazılı mezar taşları vardır. 2 Numaralı mezarlık alanı ise, köyün kuzeyinde yaslandığı tepenin yamacındadır. Üzerlerinde Hicri 1200-1300’lü yıllara ait Arapça harfler bulunan mezar taşları vardır. İslam öncesi Türk geleneklerine uygun, üzeri çizme, at, silah, kılıç, tabanca, ibrik, kilim tarağı gibi değişik motiflerle bezenmiş mezar taşları dikkat çeker. Taşlar genelde kırmızı veya siyah renktedir, dörtgen formlara sahiptir.
Iğdır Karakoyunlu, Aralık ilçesi arasında 30 km vardır. İl merkezi Iğdır ile arasında ise 15 km vardır.
TARİHİ
Bölgedeki buluntulara göre, ilk yerleşimlerin MÖ 900-600 yılları arasında Urartular döneminde olmuştur. Daha sonra Kimmerler, Sakalar, Medler, Persler, Makedonyalılar, Romalılar, Bizanslılar, Sasaniler görülür. 1071 Malazgirt savaşından sonra bölgeye Türkmenler yerleşir. 1380 yılında bölgeyi Karakoyunlular devleti ele geçirir. Yörede merkezde ve köylerdeki mezarlıklarda bulunan koç ve koyun heykelleri ve mezar taşları, Karakoyunlular döneminden kalmadır. 1467 yılında Karakoyunlular devleti yıkılır ve Akkoyunlular devleti kurulur. 1473 yılında Fatih Sultan Mehmet, yöreyi Osmanlı topraklarına katar.
Karakoyunlu ve çevresi, 1828 yılında Ruslar tarafından işgal edilir. Ancak 1918 yılında imzalanan Brest-Litovsk anlaşmasıyla Türk kuvvetleri, 20 Mayıs 1918 tarihinde Karakoyunlu yöresine girer. Ancak Mondros Mütarekesi sonucu, 30 Ekim 1918 tarihinde Türk kuvvetleri çekilir ve bu kez, bölgeyi Ermeniler ele geçirir. Kazım Karabekir’e bağlı kuvvetleri, 14 Kasım 1920 tarihinde Karakoyunlu ve çevresini işgalden kurtarır. 2 Aralık 1920 tarihinde Gümrü Anlaşması imzalanır ve Karakoyunlu ile çevresi, Anavatan’a katılır. İlçe 1972 yılına kadar Iğdır’a bağlı bir köy iken, Belediyelik olmuş ve 1992 yılında ilçe olarak Iğdır iline bağlanmıştır.
KARAKOYUNLULAR
Karakoyunlular, 14’ncü yüzyılın ikinci yarısında, Van gölü kıyısında Erciş ilçesi başta olmak üzere Erzurum ve güneyde Musul’a kadar uzanan Doğu Anadolu toprakları üzerinde kurulmuş bir Türkmen devletidir.
Karakoyunlu kabilesinin adı muhtemelen: totemlerinin “koyun” olması ile alakalıdır. Eski Türklerde olduğu gibi, totem olarak kabul edilen hayvanın etinin yenmesi yasaktır. Bu yüzden, kabileye bu ismin verilmesinin sebebinin “sürülerin rengi” olduğu daha ağır basan bir görüştür. Elbette “koyun” yöredeki birçok tarihi eserde görülür, özellikle mezar taşlarında koyun figürü veya koç başı figürü bolca kullanılmıştır.
GENEL
İlçenin güneyinde Iğdır kalesi ve büyük Ağrı dağının Iğdır’a bakan yamaçları vardır. Doğusunda Aralık ilçesi, Kuzeyinde Aras nehri ve ötesinde Ermenistan bulunur. İlçe bulunduğu konum olarak stratejik önemdedir. İlçe toprakları: Ağrı dağının uzantıları, taşlık ve kayalık yükseltiler ve Ağrı dağının eteğindeki Korhan yaylasından oluşur.
Ovalık alanlar, Aras nehrinin taşıdığı alüvyonlar ile kapatılmıştır. Bingöl dağlarından kaynaklanan Aras nehri ve Bulakbaşı ile İslamköy’den doğan Karasu çayı, ilçe topraklarını sular.
Bu yörede iklim farklı olduğu için pamuk üretimi yapılır. İklim mikro-klima karakteri gösterir, yazlar sıcak ve kışlar ılık geçer. Yani şiddetli kış görülmez. Yağış azdır.
NE SATIN ALINIR
Yörede oldukça güzel “Karakoyunlu kilimleri” dokunuyor, ilginizi çekeceğini sanıyorum, satın alabilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
KOÇBAŞLI AÇIK HAVA MÜZESİ
İlçe merkezinde bulunmaktadır. Koç Başlı Mezarlar olarak da bilinir. Bu mezarların Karakoyunlu döneminden kaldığı düşünülmektedir. Koçbaşlı mezarların Orta Asya kültürlerinden etkilenilerek kahramanlığı simgelediği tahmin edilmektedir.
KARAKOYUNLU İLÇE MEZARLIĞI
İlçe girişinde, sol bölümde yaklaşık 60 metre uzunluğunda ve 35 metre eninde uzanır. Mezarlık içindeki taşlar, ait olduğu yerde değil, gelişigüzel olarak mezarlığın ön tarafına dizilmiştir. Mezarlıkta yaklaşık 1500 adet mezar taşı bulunduğu söyleniyor. Bu mezar taşları iki guruptur. Bir gurup mezar taşı: koç heykeli şeklindedir. Üç tane tespit edilen bu tür mezar taşları dikdörtgen formludur. Bu mezar taşları fazlaca tahrip olmuş olup, sadece bir tanesinin üstünde tarih kitabesi okunmaktadır. Diğer tür mezar taşlarının hemen hepsinde kitabe vardır ve bunlar Osmanlı dönemi için oldukça önemli belge niteliğindedir. İlçede bulunan 2 Numaralı mezarlık ise hemen karşıdadır ve aralarından ilçe yolu geçer.
KARAKOYUNLU 2 NUMARALI İLÇE MEZARLIĞI
İlçe merkezinde bulunan mezarlığın batı kesimindeki en eski tarihli mezar taşında, 1918 tarihi okunmaktadır. Bu taşların tamamı tüf taşından yapılmıştır. Dikdörtgen şekildeki bu mezar taşlarının ön yüzünde, üstte hicri tarih, altta ölen şahsa ait iki veya üç satır, Osmanlıca yazı bulunur. Bazı taşların ise, arka yüzlerinde 5 parmağı açık, sağ el, oyma tekniğiyle yapılmıştır. Yörede “Beş Masum” u “Hz Muhammed, Hz Fatma, Hz. Ali, Hz Hasan, Hz Hüseyin” i ifade ettiğine inanılır. Bu mezarlıkta ilaveten, Ortaçağ’da yörede hakimiyet sürdürmüş olan Karakoyunlu ve Akkoyunlulara ait koç-koyun mezar taşları da bulunur. Bu mezarlık günümüzde de kullanılmaktadır. Ancak mezar taşları mermerden yapılmaktadır ve bazı eski mezar taşları da, yeni mermer mezar taşları ile değiştirilmektedir.
KARAKOYUNLU KAYA MEZARI
Halk tarafından “Mağaralar” olarak isimlendirilen mevkide, merkeze yaklaşık 1 km uzaklıktadır. Mağara girişi, yerden 15 metre yüksekliktedir. Mezar tek odalıdır. Zemindeki taşlarla seki oluşturulmuş ve duvarda niş açılmıştır. Kaya mezarlarının bulunduğu kesimin üst tarafında ve kayalardan oluşmuş tepe üzerinde yapılan incelemede Urartu, Bizans, Selçuklu dönemlerine ait çok sayıda seramik bulunmuştur.
KOLİKENT KÜMBETİ
İlçe merkezine bağlı Kolikent köyü mezarlık alanındadır. Üstünde ve çevresinde kitabe yoktur.
Kümbet: düzgün sekizgen planlı ve her kenarı yaklaşık 2 metre genişliğindedir.
Yaklaşık 50 cm kalındığındaki duvarlar düzgün kesme taştan örülmüştür. Duvarların yüksekliği 1.60 metredir. Kümbetin kubbesi, yukarı doğru sivrilen formda ve yaklaşık 1.40 metre yüksekliktedir. Kubbe ve duvar arasındaki bağlantıyı, 30 cm kalınlığındaki kasnak sağlar. Günümüzde kümbetin çatısı ve duvarlarında tahribat vardır.
KARAKOYUNLU KALESİ
İlçe merkezinin yaklaşık 2 km güneydoğusunda bulunan mağara tepededir.
Mağara tepenin üzerinde bulunduğu kayalıklar üzerinde: kale kalıntıları ve yerleşim kalıntısı görülür. Kayalığın kuzey kısmında, tescilli “Bebek Mağarası” vardır. Sur duvarlarının temelinde bulunan, iri blok taşlardan kalenin mevcudiyeti görülür. Yerleşim alanı olarak kullanılan alanın doğusunda, nekropol alanı vardır. Mezarlık alanında görülen mezar yapıları, Orta Anadolu’da görülen mezarlar ile büyük benzerlik gösterir.
Ayrıca yine kayalık alanın üzerinde, üstü düzeltilmiş bir kült alanı bulunmaktadır ve büyük olasılıkla burası açık hava tapınım alanıdır. Bu tapınım alanı, mezarlık alanına hakim bir noktada bulunur. Bu tapınım alanının: ölü kültü ile ilişkili olduğu ve belli zamanlarda burada toplanılıp, dini merasimler yapıldığı tahmin edilmektedir. Adak kesme yerinin yanında, stellerin yerleştirildiği kayaya oyulmuş yuvalar görülür. Bu alanda, yoğun kaçak kazılar yapılmıştır. Bol miktarda, seramik buluntusu vardır. Bölgede bulunan en eski yerleşim yeri olarak bilinen mağara yerleşkelerinin yanındadır. İçeride Bebek Mağarası da bulunan bu alan Mağara Tepesi olarak bilinir.
MELEKLİ BELDESİ
Kültepe Höyüğü
Iğdır il merkezi ile Karakoyunlu arasındaki karayolunun 5’nci kilometresinde Melekli belediyesinin 2.5 km kuzeydoğusundadır. Höyüğün boyutları 300 x 170 metredir. Volkanik kökenli kayalık üzerine oturmaktadır. Yüzey araştırmalarında bulunan seramik kalıntılarına göre MÖ 2 binli yıllara ait ve Selçuklu ile Osmanlı dönemlerine aittir. Tamamen korumasız olan höyük kazak define avcıları tarafından kazılarak delik deşik edilmiştir.
Kültepe Urartu Tepeleri
Melekli bölgesindeki Urartu tepeleri, 1913 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Bu kazılarda: yontma taş devrine ait süs eşyaları ve mühür gibi pek çok eşya bulunmuştur.
Mezarlık Alanı
Iğdır il merkezi-Karakoyunlu ilçesi yolu üstünde, ilçe merkezine bağlı Melekli beldesindedir.
Mezarlık alanında koç başlı mezar taşları bulunur. Ayrıca, yatır olarak kabul edilen Hoca Seyit mezarı bulunmakta olup, burada mum yakılarak adakta bulunulur. Mezarlık, halen kullanılmaya devam edilmektedir. Ancak eski mezar taşları oldukça bakımsız ve kısmen tahrip edilmiştir.