Ağrı Hamur

Ağrı Hamur

Ağrı Hamur;

ULAŞIM

İl merkezine 12 km uzaklıktadır. İl merkezine bu kadar yakın olması nedeniyle, ilçe merkezi gelişememiştir, özellikle köylerde birçok işler için Ağrı il merkezine gidilir.

TARİHİ

Yörede birçok uygarlık egemenlik kurmuştur.

1502 yılında bölgede Safaviler hakimiyet kurar. Şahismail buraya Pozuklu oymağını yerleştirir. 1478 yılında başlayan Osmanlı-Safavi savaşları sırasında Van Beylerbeyi Köse Hüsrev Paşa’ya bağlı eyalet askerleri, Pozuklu boyu ve bunları koruyan İran güçlerini kovarak 1578 yılında Hamur yöresini Osmanlı topraklarına kazandırırlar.

Bölge 1915 yılında Rus işgaline uğrar. 14 Nisan 1918 tarihinde işgalden kurtarılır. 1927 yılında Ağrı’ya bağlanır ve 1958 yılında ilçe olur.

GENEL

Ağrı ilinin en genç ve en küçük ilçesidir. İlçenin diğer ismi “Havaran” dır.

Aladağlar silsilesinin etekleriyle Murat vadisi üstünde kurulmuştur. Arazinin % 65 bölümü dağlıktır.

Denizden yükseklik 1675 metredir. Karasal iklim hakimdir. Kışlar çok şiddetli geçer. Yazın gür otlaklar oluşur ve bu gür otlaklarda hayvancılık yapılır.

NE YENİR

Bu yöreye yolunuz düşerse, ayranaşı, keşkek, bişi, kete, otlu peynir, çökelek tatmalısınız.

 

GEZİLECEK YERLER

Ağrı Hamur Kalesi-Havaran Kalesi

 

HAMUR KALESİ-HAVARAN KALESİ

İlçe merkezinin kuzeyinde Hamur deresi 100 metre yukarısındadır.

Yalçın kayalar üzerindeki geniş bir düzlükte inşa edilmiştir.  

Kimler tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.

Ancak konumu ve mimari özellikleri dikkate alındığında, yapımı Urartulara kadar gitmektedir.

17’nci yüzyıl ortalarında bölgeyi gezen Evliya Çelebi, yazılarından anlaşıldığına göre: bölge: 14’ncü yüzyıl boyunca Karakoyunlular ve Akkoyunlular arasında sürekli el değiştirdiğinden Hamur kalesinin bölgedeki diğer birçok kale gibi, Akkoyunlular tarafından onarılarak kullanıldığı düşünülmektedir.

Kale sınırda olduğu için, Osmanlı döneminde de sık sık baskınlara ve savaşlara maruz kalmıştır. Bu yüzden, zaman ilerlediğinde eski önemini yitirmiş ve sadece bir sınır gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. İmparatorluğun son dönemlerinde ise, bölgede türeyen ayanların şatosu olmuştur. Osmanlı-Rus savaşları ve I. Dünya savaşında ise tamamen tahrip olmuştur. Özellikle dış surları tamamen yok olmuştur. Çünkü kalenin düzgün kesme taşları, daha sonra bölge halkı tarafından sökülerek başka yapılarda kullanılmıştır. Günümüzde, sadece iç kaleye ait bazı yerler ve duvar kalıntıları görülmektedir.

Selçuklu dönemi yapısı olduğu anlaşılmaktadır. Kalenin büyük kısmı doğa koşulları ve kazak kazılar sonucu tahrip olmuştur.

Ağrı Hamur Sürmeli Mehmet/İbrahim Paşa Kümbeti

 

SÜRMELİ MEHMET/İBRAHİM PAŞA KÜMBETİ

İlçe merkezinin kuzeydoğusunda, ilçenin kurulduğu vadiye hakim mezarlığın ortasındadır. Ağrı-Van karayoluna 250 metre uzaklıktadır.

Türk-İslam türbe mimarisinden farklı bir tarzda inşa edilen yapı, uzaktan bakıldığında sanduka görünümü verir. Bahar mevsiminde, kümbetin çatısında otlar çıkar ve değişik bir görüntü oluşur.

Yapının kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Çünkü yapının giriş kapısı üzerinde bulunan kitabe, sonradan tahrip edilmiştir. Ancak tahrip edilen rakamların izleri incelendiğinde, yapının muhtemelen 1812-1813 yılları arasında yapıldığı düşünülmektedir.

Ancak yörede; Doğubayazıt’ta bulunan İshakpaşa sarayının hamisi İshak Paşa’nın torunlarından Mir İbrahim Paşa’nın türbeyi çok sevdiği ölen çocukları için yaptırdığı söyleniyor. Kümbetin içinde İbrahim Paşa’nın kardeşi, kardeşi Yusuf Bey’in kızı, oğlu ve eşi’nin mezarları bulunur.

Zaten yapı incelendiğinde, İshak Paşa sarayı ile malzeme benzerliği görülür. Bu taşların İshak Paşa sarayında olduğu gibi Yukarı Ağadere köyünden getirildiği söyleniyor.

Yapının tamamda düzgün kesme taş kullanılmıştır.

Kümbet: 11.50 x 4.70 metre boyutlarında, dikdörtgendir. İçi: asıl mezar odası ve giriş avlusundan oluşur.

Yapıya: güneydoğu köşede bulunan, sivri kemerli eyvan türü bir taç kapıdan girilir.

Giriş avlusunda bir ve asıl mezar odasında dört tane pencere vardır.

Yapının içinde mezar odası ve dört mezar tamamen tahrip edilmiştir. Sadece birkaç taş kalmıştır. Mezar taşı süslemeleri, Selçuklu ve Osmanlı etkileri taşır.

1915 yılında Rus işgali sırasında kümbetin tepesine isabet eden top gülleri, hasar yaratmıştır.

Ağrı Hamur Karlıca Köyü

 

KARLICA KÖYÜ

Köy ilçe merkezine 24 km uzaklıktadır. Köy, Ermeni göçü sırasında Ermeniler tarafından terk edilmiştir. Köyde çok fazla sayıda tarihi ve turistik yapı olmasına rağmen tanıtım eksikliği nedeniyle turist çekememektedir. Öte yandan, ulaşım da aşırı zordur. Özellikle kış günlerinde ilçe merkezi ve il merkeziyle bağlantısı kesilir.

Ağrı Hamur Karlıca-Şoşik Kalesi

 

Karlıca/Şoşik Kalesi

Kale, Hamur ilçe merkezinin doğusundadır ve ismini Aladağ’ın uzantısı olan Şoşik dağından alır. Hamur ilçe merkezine 34 km uzaklıktadır.

Köye hakim kayalık bir konum üzerindedir.

Kalenin üç tarafı uçurumla çevrilidir.

Yapım tarihi ve yaptıranlarla ilgili bilgi yoktur ancak mimari stil olarak Urartu kalelerinde rastlanılan ve kutsal alana çıkışı sağlayan, kayaların kesilmesiyle yapılmış üç basamaklı merdiven ve kaya çanakları, Doğu Anadolu’daki diğer Urartu kaleleriyle benzerlik gösterir.

17’nci yüzyılda bölgeye gelen Evliya Çelebi, yazılarında, bölgedeki diğer kaleler gibi, bu kaleyi de Akkoyonlu hükümdarı Uzun Hasan oğlu Ziyaüddin’e mal eder.

Kalenin dibinde, kayalara oyularak yapılmış bir kör kuyu vardır. Burada kalenin zindanı bulunmaktadır. Doğuda ise su kulesi bulunur. Kalenin alt kısmında, bir de ibadethane vardır.

Kaleye çıkmak için blok taşlardan yapılmış basamaklar vardır.

Asıl kale: 10 x 20 metre ebatlarında olup, çevresi doğal kayalardan da yararlanılarak dış sur duvarları ile çevrilmiştir. Ancak günümüzde bu dış sur duvarları harap durumdadır, batı yönünde ise birer metre genişlikte, iki burç kalıntısı günümüze ulaşmıştır. Ayrıca kalenin hamam kısmı da yıkılmadan günümüze ulaşmıştır.

Kale 1’nci derece Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır, ancak koruma altına alınıncaya kadar çok sayıda kaçak kazı ve tahribat yapılmış olup izleri görülmektedir.

Soşik Kız Kalesi

Soşik kalesine 2 km uzaklıktaki bu kale, Soşik kalesinin bey’i tarafından kızı için yaptırılmıştır. Ancak kaleden günümüze sadece duvar harabeleri kalmıştır.

 Şosik Kaynağı

Bu su kaynağı özellikle böbrek hastalarının çok yoğun ziyaret ettiği bir yerdir. Böbrek ve mide ağrılarına çok iyi geldiği ve böbrek taşlarının düşmesine yardımcı olduğu söyleniyor. Ancak kaynağın çevresinde hayvan otlatılması nedeniyle, hayvansal atıklar bulunmakta ve kaynak kirlenmektedir. Bu yüzden, kaynak suyunun temizlenmeden yani kaynatılmadan içilmesi uygun değildir.

Beyaztaş Mağaraları

Soşik köyünde, Karlıca kalesinin güneydoğusuna doğru uzanan dağ silsilesi üstünde, kalenin karşısında bulunan kız kalesinin güneyinde Beyaztaş mevkii olarak bilinen kayalıklar vardır. Bu bölümde, en altta doğal bir mağara vardır. Bunun haricinde tek odalı kaya mezarları bulunur.

Uzaktan bakıldığında insan yüzü ayrıntılarını yansıtan kayalar üzerinde, ağız ve biri kapalı iki göz şeklinde görüntü vardır.

Çevresi Urartu yerleşkesi özelliği gösterir. Ancak kaçak kazılarla tahrip olmuştur.

Ağrı Hamur Beklemez Köyü

 

BEKLEMEZ KÖYÜ

Beklemez köyü, ilçe merkezine 27 km uzaklıktadır. Köye ulaşım sağlayan yol stabilizedir yani ulaşım zordur, kışın yol genel olarak kapanır.

Ağrı Hamur Yeraltı Evleri ve Mezarları

 

Yeraltı evleri ve Mezarları

Kaya yerleşimleri, köyün güney doğusundaki sarp bir kayalığın, güneye bakan cephesindedir.

Yumuşak kayalara oyulmak suretiyle yapılmıştır. Yamacın güney bölümüne dizilmiş haldeki yerleşimin girişleri, yukarıdan aşağıya doğru yaklaşık 1 metre karedir ve kayalara oyulmak suretiyle yapılmıştır. Bu dar girişlerden girildikten sonra, küçük dikdörtgen bir kapı ile iç mekanlara geçilir. Belli bir plan yoktur, kayalar elverdiğince oyularak yapılmıştır. Bazılarının içi toprakla dolmuştur.

Kaya yerleşimlerinde en ilgi çekeni: kaya kilisedir. Bunun; narteksi, apsisleri, orta mekanı ve papaz hücreleri vardır. Kilisenin giriş narteksi haç biçimlidir. Basit dikdörtgen bir açıklığın ortasından, ibadet mekanına geçilir. Bu alanın iki yanında, küçük bir kapı ile geçilen papaz hücreleri vardır. Yapının duvarlarında kazıma tekniğiyle haç motifleri işlenmiştir.

Yapılan tahminlere göre, bu kaya yerleşimleri Urartu döneminde yapılmış, sonrasında ise bazı küçük eklemeler ile kullanılmaya devam edilmiştir.

Günümüzde bu kaya yerleşimleri bakımsız durumdadır. Doğa ve define avcıları tarafından kazılarak tahrip edilmiştir. Hatta: Beklemez köyü ile Kardeşler mezrası arasındaki yolun alt tarafındaki mezarlar tamamen soyulmuş, bir kısmının içleri toprakla dolmuştur.

YOĞUNHİSAR MESİRE ALANI

Ağrı-Hamur ilçesi arasındadır. Ağrı il merkezine 8 ve ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Ağrı ilinin en yeşil ve piknik yapmaya uygun alanıdır. Bu köy ile ilgili ilginç bir durum var. I. Dünya savaşında bölgeyi işgal eden Ruslar, köyde ikamet eden o dönemin büyüklerinden 6 kişiyi esir alarak Rusya’ya götürürler. Bu kişiler, uzun yıllar burada esir kaldıktan sonra, Ruslardan birilerine altın ödeyerek kurtulurlar, trenle Azerbeycan ve sonra İran ve Doğubayazıt üzerinden köye geri dönerler ve köyü yeniden inşa ederler.

Burada: çocuk parkı, voleybol ve basketbol sahaları, piknik masaları bulunmaktadır.

Ağrı ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Kilis Polateli

Kilis Polateli

Polateli, Kilis il merkezi arasındaki uzaklık 20 km dir, bu yolda zeytin ağaçları oldukça güzel bir görüntü sunar. Polateli Şahinbey arasındaki uzaklık: 28 km. Polateli Oğuzeli arasındaki uzaklık: 45 km. Polateli Musabeyli arasındaki uzaklık: 35 km dir.

TARİHİ

Osmanlı döneminde, özellikle Güneydoğu Anadolu’da birer güvenlik unsuru olarak, Türkmenler yerleştirilmiştir.

İlçe olmadan önce buranın ismi “Ispanak” ve “Güldüzü” dür.

Kilis Polateli

GENEL

Nüfus bakımından Türkiye’nin en küçük ilçelerinden birisidir. Rakım 861 metredir.

Kilis Polateli

GEZİLECEK YERLER

Kilis Polateli Afrin Vadisi Su Kemeri

AFRİN VADİSİ SU KEMERİ

Kilis kent merkezinden, kuzeybatı yönünde Polateli ilçesi istikametine giderken, Ravanda kalesine varmadan önce Cengiz (Bağarası) köyü civarındadır. Afrin çayına açılan dar bir vadide bulunan bu su kemeri Roma dönemi yapısıdır.

Kemerin bulunduğu ortam zakkum çiçekleri arasında oldukça güzeldir. Su kemeri iki katlıdır. Kesme taştan yapılmıştır. Ancak nereden başlayıp nerede bittiği bilinmemektedir. Ancak tahminlere göre, su kemeri, Suriye’de kalan antik Chyris şehrine su götürüyordu.

Antik Chyris kenti, Kilis’in hemen altında sınırın diğer tarafında bulunuyordu. Roma döneminde Zeugma’dan Chyris antik kentine ve Antakya’ya uzanan yol Kilis ovasından geçiyordu. Ovadan geçen yolun kontrolünü sağlamak amacıyla küçük kaleler inşa edilmişti.

AFRİN HARABESİ

Cengiz köyü civarında, su kemeri yakınlarındadır. Resul Osman dağının tepesinde, konik bir yükseltide bulunan bu yapı bir kaledir. Araştırmalara göre Roma döneminde yapılan bu kalenin, Bizans döneminde de kullanıldığı öğrenilmiştir.

Kilis’ten geçen ve doğu bazı güzergahındaki yolun kontrolünü sağlamak için savunma amacı ile yapılan kale, çok büyük tahribata uğramıştır. Kaçak kazı yapılmış, bütün taş duvarları yerinden oynatılmış, tahrip edilmiştir.

Ayrıca kalenin yanında, Orta Paleolitik döneme ait çakmaktaşı alet parçalarına rastlanmıştır. Bu da buranın Orta Paleolitik dönemde göçebelerin istasyonu olduğunu gösteriyor.

Resul Osman dağı ve çevresinde, oldukça zengin ve kaliteli çakmaktaşı yatakları vardır. Bundan dolayı bölgede konaklama yapılmış olmalıdır.

Kilis Polateli Ravanda Kalesi

 

RAVANDA KALESİ

Kale, il merkezinin 28 km. kuzeyinde, Polateli ilçesinde bağlı Belenözü (Ravanda) köyündedir.

Afrin çayının doğusunda, oldukça geniş bir açıda olan kale, yüksek konik bir tepe üzerine kurulmuştur.

Kale, dağın sivri tepesi oyulmak suretiyle yapılmıştır. Dağın eteğinden Afrin çayı geçer.

Kalede ve çevresinde halen arkeolojik kazı çalışmaları yapılmadığından, kalenin geçmişi hakkındaki bilgiler, tahminlere dayanmaktadır.

Kilis Polateli Ravanda Kalesi

Kaleye ait kesin bilgiler 11’nci yüzyılda Haçlı seferlerine dayanmaktadır. İslam ve Latin kaynakları, kalenin varlığından ilk olarak Haçlı seferleri sırasında söz eder.

Kalenin ismi:

İslam kaynaklarında “er-Ravendan”, haçlı kaynaklarında ise “Ravendel/Ravandal/Ravenel” ve Ermeni kaynaklarında “Areventan” olarak geçer. Yani, tarihi süreç içinde kale, bölgede egemen olan bütün uluslar tarafından kullanılmıştır.

Özellikle, 7’nci yüzyılın ortalarında, bölgede yaşayan Hıristiyan-Müslüman çatışmasında “avasım, sügur” adı verilen bölge içinde bulunan Ravanda kalesi, İslam devletleri tarafından Hıristiyan Bizanslılara karşı verilen savaşlarda önemli bir askeri üs olarak kullanılmıştır.

Bölge ilk İslam devletlerini koruduğu için “Avasım” şeklinde adlandırılmıştır.

Bölgenin hemen yakınında: “Yesemek Heykel Atölyesi” bulunmaktadır. Ayrıca: kalede Hitit mimarisine ilişkin izlerinde bulunması nedeniyle, kalenin Hititler tarafından yapıldığı düşünülmektedir.

Memlukların uzun süre egemen olduğu kale, Bizans döneminin ardından, Arap akınları sırasında ve Osmanlı döneminde de kullanılmıştır. Bu dönemde kale, ilaveler yapılarak genişletilmiştir.

Ravanda kalesi, 1097 yılından itibaren, adından sıkça söz ettirmiştir.

Kilis Polateli Ravanda Kalesi

Günümüz

Kaleye ait yapılar zirvedeki düzlüktedir.

Surlar ve birbirinden farklı uzaklıkta köşeli ve yarım yuvarlak biçimdeki burçların bir kısmı hala ayaktadır.

Surun büyük bölümü yıkılmış ve toprakla örtülmüş durumdadır. Bazı yerlerde temel kalıntıları görülür.

Günümüze sadece iç kale bölümü ulaşmıştır.

Bu bölüme, yüksekliği 3 metre ve genişliği 2.20 metre olan bir kapıdan girilir. Kapının çeşitli dönemlerde onarım gördüğü, yapı tarzından ve kullanılan malzemenin farklılığından anlaşılmaktadır.

Kale içinde ise iki büyük su sarnıcı vardır. Bu su sarnıçlarının ön tarafında merdivenler vardır.

Ayrıca: kale içerisinde kalenin batı kısmında bulunan tonozlu yapı, güneydeki şapel, ortasında yer alan küçük yuvarlak kule, sarnıç ve burçlar dikkat çekicidir. Büyük yapının bir saray olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Büyük su sarnıçlarının içine, inşa edilen gizli tüneller ile aşağıdaki Afrin çayına ulaşıldığı düşünülmektedir.

Kilis Musabeyli

Karabük Ovacık

Karabük Ovacık

Ovacık ilçesi, il merkezi Karabük’e 48 km uzaklıktadır. Ayrıca Ovacık, Safranbolu arası 58 km dir.

GENEL

İlçe Batı Karadeniz bölgesindedir. 1’nci derece deprem bölgesidir. En büyük deprem 1944 yılında meydana gelmiştir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1100 metredir. İlçenin en yüksek yeri Boduroğlu Yaylası ve Kıraçtepedir ve 1400 metre yüksekliktedir.

İlçe genel olarak ormanlık, dağlık, engebeli ve dağınık bir arazi yapısına sahiptir. Bu dağlık alanların dışında yer yer düzlükler vardır. Yörede karasal ve Karadeniz iklimi hakimdir ve buna bağlı olarak kışlar soğuk ve kar yağışlı, yazlar ise serin ve yağışlı geçer. Bölgede yaşayanların önemli kısmı, Kardemir ve diğer sanayi şirketlerinden emekli olanlardır.

TARİHİ

Bölge 1350 yılında Osmanlı egemenliğine girmiştir. 1869 yılında Kastamonu salnamesinde, ilçenin ismi “Ulak” olarak geçer.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Ovacık, Çankırı ili Çerkeş ilçesine bağlı bir bucak iken, 1957 yılında ilçe olmuştur. 1995 yılında Karabük il olunca, Ovacık ilçesi Karabük iline bağlanmıştır.

NE YENİR

Buralara yolunuz düşerse mutlaka “çullu böreği” yemelisiniz.

Karabük Ovacık

GEZİLECEK YERLER

Ovacık ilçesiyle ilgili yaptığım incelemede, bölgede gezilecek birkaç yer belirtilmesine rağmen, bu yerlerle ilgili herhangi bir bilgiye ulaşamadım, yani sanırım tanıtım ile ilgili sorun var.

Karabük Ovacık Adam Kurutma Kayası

ADAM KURUTMA KAYASI

Burada ilginç kayalar bulunuyor. Kayanın bir yanı 30 metre, diğer yanı 100 metredir. Yörede anlatılan efsaneye göre “Bir zamanlar, bölgede acımasız bir bey yaşamaktadır. Bu bey, aklına estikçe insanları köpeklerine parçalattırır ve diri diri gömdürürmüş.

En büyük eğlencelerinden birisi de yakaladığı kişileri kızgın saç üzerinde namaza durdurup, ayakları yandıkça zıplamalarını seyretmekmiş. Bir gün bey amansız bir hastalığa yakalanır. Tüm hocalar ve hekimler, beyin derdine çare bulamazlar.

Bey acılar içinde kıvranırken, bir gece rüya görür. Rüyasında: Hızır “senin derdinin dermanı adam kurutma kayası, kayalara git, üstündekileri çıkar, iki rekat namaz kıl” der.

Ertesi gün, bey hemen kayalara gider, soyunur, kayaların üstüne çıkar, namaza duracaktır ama kaya güneşten çok kızmıştır ve ayakları yanmaya başlar.

Hoplaya-zıplaya güçlükle namaz kılar ve ellerini dua için açtığında, Hızır’ın sesi gelir “Ey acımasızların acımasızı, sen ki zavallı insanlara layık gördüğün cehennem azabını kendinde denedin, artık tövbe et, kötülüklerden arın, halkına yardımcı ol ki şifa bulasın” der.

Bey, bunun üzerine yaptıklarından pişmanlık duyar, tövbe eder ve iyileşir. Bu yüzden, yörede bu kayaların bir kısım hastalıklara iyi geldiğine inanılır.

GÖZETLEME KULESİ

Kıraçtepe mevkiinde, yangın gözetleme kulesidir.

Karabük Ovacık Pürçükören Köyü

PÜRÇÜKÖREN KÖYÜ

Köy, Karabük il merkezine 35 km ve Ovacık ilçe merkezine 11.5 km uzaklıktadır.

Karabük Ovacık Gerdek Boğazı Kaya Mezarları

Gerdek boğazı kaya mezarları

Soğanlı çayı vadisinde bulunan Pürçükören köyü Karakoyunlu mahallesindedir. Mezarlar ilk olarak Leonhard tarafından bulunmuştur. Mezarların MS 7’nci yüzyıl ve daha eski olduğu tahmin edilmektedir.

Mezarların genel görünümü, üçgen alınlıklı, giriş ve üç odadan oluşan, birbirine açılan odalardan meydana gelir. Niş bulunan odalarda tavan süslemesi olarak, iç içe dikdörtgenler kullanılmış ve ağaç mimarisi taklit edilmiştir. Sütun başlıkları hurma yaprağı ile süslü olup doğu mimarisinin etkisi görülür.

Karain kaya mezarları

Pürçükören köyü Karakoyunlu mahallesinin güneybatısında, kayalara oyulmuş dört odadan meydana gelmiştir.

Kayadibi mağarası

Pürçükören köyü Karakoyunlu mahallesinin doğu kısmında, kaya içine oyularak yapılmıştır. At nalı biçiminde girişi olan mezar odasında aslan başları bulunmuştur.

TAŞOĞLU KÖYÜ TARİHİ CAMİİ

Yörede anlatılan bir efsaneye göre: Asar mahallesinde bulunan tarihi caminin ermişler tarafından, geyiklerle ormandan getirilen kereste ile yapıldığı söylenir.

Bir gün, sabaha karşı yine geyiklerle köylünün ekinlerinin içinden kereste taşınırken, bazı köylülerin görmesi üzerine bağırdıkları, kereste taşıyanlara sitem ettikleri, bunun üzerine kereste taşıyan bu ermişler de köylülere hitaben “ekin önünden yatar, arka kısmından kalkar, hepinizin boğazından çıksın” demişlerdir. O günden sonra, bu yöre halkı hep urlu (dış guatrlı) olmuştur.

Karabük Eflani