Pervari ilçesinin il merkezi Siirt ile karayolu bağlantısının uzaklığı 96 km dir. Kış aylarında yoğun kar yağışı nedeniyle, bu yol sık sık kapanır. Pervari, Van ili arasındaki uzaklık 150 km dir.
TARİHİ
Pervari ve yöresi, 1514 yılında Osmanlı hakimiyeti altına girdi. 1852 yılında Siirt Sancağının Eruh kazasına bağlı bir nahiye olarak görülür. Ne zaman ilçe olduğu bilinmemektedir.
Siirt Pervari
GENEL
İl merkezinin kuzeyindedir. Yöre son derece dağlıktır, sarp ve derin vadilerle birbirinden ayrılmış kompartımanlar halindedir. Rakımı 1380 metredir. Vadilerin ayırdığı bölümlerde, çeşitli yükseklikte ova, plato ve dağlar bulunur. İlçe halkının başlıca geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.
Ama Pervari denilince ilk akla gelen arıcılık ve baldır. Bal üretimi, yerli kara kovan ballarıyla yapılır. Yıllık üretim 50-70 ton arasında değişmekte olup, ülkemizde Pervari balı olarak oldukça ünlüdür.
Çünkü diğer ballardan farklı özellikler gösterir. Normal bal nem oranı yüzde 17.22 iken Pervari balı nem oranı yüzde 13 dür. Asitlik oranı Pervari balında 11.5 iken, normal balda çok daha düşüktür.
Yine bölgede bol miktarda “Bıttım ağacı” bulunur.
Bıttım ağacı aşılanınca fıstık üretmeye başlar. Bölgede çok sayıdaki bıttım ağacının aşılanmasıyla, fıstık üretiminin oldukça artacağı değerlendirilmektedir.
GEZİLECEK YERLER
İlçede tarihi ve turistik özellikleri olan yer yoktur.
Eruh, il merkezi Siirt iline 53 km uzaklıktadır. Siirt-Şırnak karayolunun 98’nci kilometresindedir.
TARİHİ
Eruh, Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1872 tarihli Diyarbakır Salnamesinde, Siirt sancağına bağlı 4 kaza arasında Eruh da vardır. 1899 tarihli Bitlis Salnamesinde ise, Eruh, Siirt Sancağına bağlı bir kazadır. Cumhuriyetin kuruluşuyla Eruh Siirt iline bağlı bir ilçe olmuştur.
Siirt Eruh
GENEL
İlçe dört yanı dağlarla çevrili ve engebeli bir arazide kurulmuştur. Eruh ilçesinin rakımı 1125 metredir. Bu konumu ilçenin ekonomisini de etkilemiştir. Eruh halkının çoğunluğu küçükbaş hayvancılıkla uğraşır. Ayrıca fıstık yetiştiriciliği yapılır. İlçede karasal iklim hakimdir ve buna bağlı olarak kışlar sert ve kar yağışlı, yazları sıcak ve kurak geçer.
Siirt Eruh Meslek Yüksek Okulu
ERUH MESLEK YÜKSEK OKULU
Siirt Üniversitesi bünyesinde 2009 yılında açılmıştır. Mevcut bölümler içerisinde, 3 ayrı bölünde öğretim sürdürülmektedir. Okul bünyesinde 350 kapasiteli erkek öğrenci yurdu ve 100 öğrenci kapasiteli kız öğrenci yurdu vardır.
Siirt Eruh Kiver Kalesi
GEZİLECEK YERLER
KİVER KALESİ
İlçenin güneyinde Kiver Dağı yamacındaki 1750 metre yükseklikteki kalenin 12 ile 13’ncü yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Kaleden geriye bazı kalıntıları günümüze ulaşmıştır.
Siirt Eruh Emir Nasreddin Külliyesi
EMİR NASREDDİN KÜLLİYESİ
İlçe merkezine bağlı Kavaközü köyünde, vadi içindedir. Külliyeyi oluşturan yapıların hiçbirinde kitabe yoktur, bu yüzden yapıldığı tarih ve yaptıran bilinmemektedir.
Ancak gerek türbe içindeki mezar taşları üzerinde bulunan tarihler ve gerekse yazılı kaynaklar ve inşaat malzemeleri, külliyenin muhtemelen 16’ncı yüzyılda inşa edildiğini gösterir. Türbedeki mezar taşlarında en erken tarih olarak 1565 tarihine rastlanmaktadır.
Külliye: cami, türbe, medrese, han, değirmen ve bir su yapısından oluşur. Moloz ve kesme taş kullanılmıştır. Cami, türbe ve medrese bir avlu çevresinde toplanmıştır. Cami ve türbe, avlunun güneyindedir.
Avlunun kuzeyinde medresenin dershane kısmı, doğusunda ise medrese odaları bulunur. Avlunun dışında güneybatı bölümünde sadece bir duvar günümüze ulaşmıştır ve buranın su yapısı yani bir hamam olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca batıda değirmen ve yaklaşık 200 metre ileride bir han bulunur.
Siirt Eruh Üzümlü Köyü Değirmeni
ÜZÜMLÜ KÖYÜ DEĞİRMENİ
İlçe merkezine bağlı Üzümlü köyünün aşağısında akan Zarova çayının üstündeki köprünün 100 metre doğusunda Zarova deresinin hemen kenarındadır. Üzerindeki kitabeye göre, 1569 yılında Bedreddin adında biri tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde oldukça harap bir durumda olan yapının üst örtüsü yıkılmıştır. Yapı değirmen odası, su kanalı ve su kulesinden oluşur.
Siirt Eruh Gerra Han
GERRA HAN
Siirt-Eruh-Şırnak yolu üzerinde, Hesta kaplıcaları yolu üzerinde, Ormanardı mevkiinde Botan ırmağının kenarındaki yamaçtadır. Siirt’ten yaklaşık 40 km uzaklıktadır.
Han, kuzey-güney doğrultusunda olup iki ayrı yapı şeklindedir. Güneydeki yapı, toprak seviyesindedir. Diğer bölüm, temel seviyesine kadar yıkılmıştır.
İki bölümde, tek sahınlı ve kapalı hanlar gurubuna girer. Han, günümüzde sağlam durumdadır. Yapıya giriş batı tarafındaki kapıdan sağlanır. Giriş kapısı, basık kemerlidir, cephelerde düzgün kesme taş kullanılmıştır.
Yapı, içten moloz taş malzeme ile örülüdür ve üzeri de sıvanmıştır. Hanın üzeri beşik tonoz örtülüdür ve dıştan düz dam şeklindedir.
Eruh Bilgili Köyü Camisi
BİLGİLİ KÖYÜ CAMİSİ
İlçe merkezine 26 km uzaklıktaki Bilgili köyü, eski Eruh olarak bilinir. Köy vadinin bitiminde ve vadiye hakim tepedeki düzlükte kurulmuştur. Cami, sağlam olup günümüzde ibadete açıktır.
Giriş kapısı üzerindeki Arapça yazılı kitabede “Fakih Mahmut” ismi okunmaktadır. Kitabede caminin inşa edildiği tarih yazılı değildir. Harim giriş kapısının üzerindeki Arapça kitabede de “Bu mescit Ömer oğlu Yusuf” tarafından yaptırılmış yazılıdır.
Yapı dıştan doğu-batı doğrultusunda enine dikdörtgen planlıdır.
İç mekana doğu cephesinde yer alan yuvarlak kemerli eyvan şeklindeki bir kapıdan girilir. Harim: kıble duvarına paralel bir sahın ile giriş veya son cemaat yeri durumundaki ikinci sahından oluşmaktadır.
Caminin duvarlarının alt kısmı düzgün kesme taştan, üst kısmı kırma taş malzemeden yapılmıştır.
Yazıhan, il merkezi olan Malatya’ya 40 km uzaklıktadır. Yazıhan, Hekimhan arasındaki uzaklık: 53 km.
TARİHİ
İlçenin tarihi geçmişteki en önemli özelliği, İpek yolu üzerinde bulunmasıdır. Bölgede yerleşim, mezra olarak başlamış ve 1936 yılında demiryolu ve 1937 yılında ise karayolunun geçmesiyle önem kazanmaya başlamıştır. 1947 yılında nahiye statüsü kazanmıştır.
İlçenin yerleştiği alanda demiryolu kurulmasıyla birlikte kuzey batıda yaklaşık 3 km uzaklıktaki Fethiye köyünde yaşayanların buraya yerleşmesi için bucak merkezi Fethiye’den alınıp 1940 yılında Yazıhan’a taşınmış ve imar faaliyetleri başlamıştır. Buraya gelen aşiretler arazinin düz olması ve “Sultan Murat Han” adına izafeten konakladıkları bu ovaya “Yazıhan” ismini vermişlerdir. 1990 yılında Yazıhan Belediye teşkilatı kurulmuş ve ilçe statüsü kazanmıştır.
Malatya Yazıhan
GENEL
İlçe yerleşim alanı, güneyden kuzeye doğru bir eğim gösterir. Kuzey tarafında dağlık ve vadilik alanlar bulunur. İlçenin yarısı sulu ve düz arazi üzerindedir. İlçe halkının başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Ayrıca halı dokumacılığı yapılır. İlçenin rakımı 900 metredir. Doğusunda Fırat nehrinin bir kolu olan “Kuruçay” bulunur.
Malatya Yazıhan
GEZİLECEK YERLER
SULTAN MURAT HAN KERVANSARAYI
İlçe ismini bu handan almıştır.
Kervansaray, Osmanlı döneminde İran seferi sırasında 1593 yılında Sultan III Murat tarafından, ilçenin 10 km güneyinde inşa ettirmiştir. Bu yol üzerinde bulunan Kırkgöz köprüsü de 15-16’ncı yüzyıllar arasında Osmanlılar tarafından yaptırılmıştır. Han, define söylentileri yüzünden tahrip olmuş ve 1976 yılında DSİ kanal açma çalışmaları sırasında yıkılmıştır. Günümüzde ise, bu han ve köprü Karakaya Baraj gölü suları altındadır.
Malatya Yazıhan
HASAN PATRİK-HASAN BADIRIK (UZUN HASAN) CAMİSİ
İlçe merkezine bağlı Malatya-Sivas yolunun 41’nci km de bulunan Fethiye köyündedir.
Kitabesine göre: Kanuni Sultan Süleyman’ın son saltanat döneminde 1566 yılında Malatya Beylerbeyi olan Abdülselam oğlu Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Cami Osmanlı mimarisinin en geliştiği dönemde yapılmış olmasıyla önem kazanır. 15’nci yüzyılda Bursa, Edirne ve İstanbul’da yapılan “T” şeklindeki plana sahip ilk Osmanlı camilerindendir. Cami, tamamen kesme taştan yapılmış, tek kubbeyle örtülü, kare planlıdır.
Malatya Yazıhan
Beş gözlü son cemaat mekanından oluşan caminin, batı ve doğusundaki camiye bitişik moloz taştan yapılan iki zaviye odası bulunur. Minberi, mührü Süleyman ile süslenen caminin sekiz basamaklı, korkuluksuz ve kapısız olarak taştan yapılan minberi ise dikkat çekiyor.
Pencere önündeki silmelerle, kubbeye geçişte kemerlerin çevresi tuğlalarla süslenerek bir hareketlilik kazandırılmıştır. Zaviye tipi bir cami. Bu tür camileri geçmişte daha çok dervişler ve tarikatlar ibadethane olarak kullanmıştır. Yaklaşık 500 yıldır ayakta duran cami, orijinal halini koruyarak günümüze gelmiştir.
Malatya Yazıhan
BUZLUK MAĞARALARI
İlçe merkezinin yaklaşık 10 km kuzey batısında eski adı Ağınsur olan Buzluk köyündedir.
Önce Ansır kentinden söz etmek gerekir. Tohma nehrinin sol kıyısında, Yazıhan ovasının kuzeybatı ucunda, Karabel Gavur deresi ağzında bulunan Ansır şehri eski dönemlerde oldukça kalabalık bir şehirmiş. 1912 yılında Ermeni nüfusunun yoğun olduğu bir köymüş.
Şimdiki adı “Buzluk” olan “Ansır” şehrinin her tarafında arkeolojik kalıntılar içinde mezar taşları, kayalara oyulmuş onlarca mağara, yıkılmış kiliseler, değirmenler bulunur. Ancak bu mezarlar, yıllardır define avcıları tarafından aşırı tahribata neden olmuştur.
Ansır mağaraları: Yazıhan ovasını ve Malatya’yı seyrediyor. Çok eski dönemlerde, yaz aylarında çevredeki köylüler, kayaların arasındaki çatlaklardan zorla girerek Buzluk mağaralarından çuvallara kalıplarla buz, kar doldurup hem şehre hem de köylere satıyorlarmış.
Malatya Yazıhan
Yakın zaman öncesinde mağaranın giriş kısmına büyük bir kaya parçası düşerek girişi kapatmıştır. Günümüzde doğal nedenlerle bozulmuş olan mağaraların çevresinde mezarlar bulunur. Diğer adı Ansur olan kaya mağaralarında Yontma Taş Devri ve Hitit Uygarlıklarının izleri görülür.
Kültesi 2 km uzunlukta ve 50 metrenin üstünde bir yükseklikte, görünüşü insan yüzüne benzetilen üç kaya mağarası bulunur. Mağaraların içinde içme suyu vardır. Efsaneye göre “Şehristan Kralı, dış saldırılara karşı kendini korumak için mağaraların en yükseğine yerleşir.” Kayaların altında üç kilise ile birlikte, 40-50 civarında oda şeklinde harabe vardır.
ALİ SEYDİ TÜRBESİ
İlçe merkezine bağlı İriağaç köyündedir. Türbenin yanında bir çeşme bulunur. Çeşme suyunun şifalı olduğuna inanılır. Suyun hikayesi şudur “Bir gün köyün suyu kesilir. Köylüler saf birine suyun gözüne gir de bak derler. Adam içeri girer ve bir türlü çıkmaz.
Bir zaman sonra dışarı çıktığında, içeride bir kara yılan gördüğünü ve aklının başından gittiğini söyler. Derken yılan suyun gözünden ayrılır. Su yeniden akmaya başlar. Kara yılanın Ali Seydi olduğuna inanılır. Ali Seydi, beni arayan burada bulsun diyerek su oluğundan akıp gitmiştir. Türbeyi ziyaret ederek şifa arayanlar: psikolojik olarak korkan ve felç geçiren kişilerce ziyaret edilir.
Malatya Yazıhan
KIZILDELİ (SEYİD ALİ SULTAN) TÜRBESİ
İlçe merkezine bağlı Fethiye Kasabasının Tecirli köyündedir.
Türbenin yanında misafirlerin kurban kesebileceği yerler ve türbe koruma derneği vardır. Önce birkaç satır, Kızıldeli Seyyid Ali Sultan kimdir? Kendisi Horasan civarında yaşamakta iken, bir gece rüyasında gördüğü Hz Muhammed’in emriyle Balkan fetihlerinde Yıldırım Bayezid’e yardım etmek için yanındaki 40 arkadaşı ile birlikte yola çıkışından söz edilmektedir. Kayıtlara göre, Seyyid Ali Sultan ve arkadaşları Horasan’dan yola çıkarak önce Hacı Bektaş-ı Veli’nin dergahına uğramışlar, burada bir süre onunla görüştükten sonra Hacı Bektaş-ı Veli’nin emriyle Seyyid Ali Sultan başlarında olduğu halde Osmanlı topraklarına gelmişlerdir.
Türbe mermerden yapılmıştır. 72 basamaklı merdivenden yürüyerek çıkılır. Kapıya yakın yerde bir çam ağacı, biraz ileride kayısı ağacı bulunur. Türbenin kapısından içeri girilince, içinde büyük mezarın başında bağlanan bir sürü yeşil çaput görülür. Türbenin tabanı tek parça halı ile kaplanmıştır, üzerine minderler konulmuştur.
Malatya Yeşilyurt hakkındaki gezi yazım için Yeşilyurt