Balıkesir Balya

Balıkesir Balya

Balıkesir Balya: İlçenin ulaşımı: Balıkesir-Çanakkale yolundan sağlanır. İlçe, Balıkesir il merkezine 52 km uzaklıktadır. Balya-Çanakkale arasındaki uzaklık: 170 km ve Balya-İstanbul arasındaki uzaklık: 224 km. dir. Balya-Gönen arası uzaklık: 52 km. Balya-Bandırma arası uzaklık: 90 km. Balya-İvrindi arası uzaklık: 26 km. Balya-Havran arası uzaklık: 65 km. dir.

TARİHİ

Balya’nın tarihi geçmişi incelendiğinde: tarihin ilk dönemlerinden bu yana, çinko ve kurşun başta olmak üzere manganez ve linyit madenlerinin işletildiği ve bu yüzden Balka yöresinin sürekli yerleşim yeri olarak kullanıldığı görülür.

Balya, 1317 yılında önce “Kocagümüş köyü” ismiyle bilinir ve Karesi Sancağına bağlı bir köydür. Aynı tarihte madenlerin işletilmesi için yurdun çeşitli yerlerinden gelen işçiler köyün nüfus yoğunluğunu arttırır. Bunun üzerine, köy, Ali Demirci köyünde bulunan bucak teşkilatının bulunduğu yere taşınmıştır. Kocagümüş ismi: kurşun madeninden gelir ve bu madenin ambalajlanmasından esinlenilerek “Balya” ismine dönüşmüştür.

1910 yılında Balya’da ilçe teşkilatı kurulur. 1920 yılında ise Yunan işgali görülür. Balya halkı: işgalden kurtulmak için Yunanlılarla savaşırken, aynı zamanda kuzeyde Anzavur Ahmet Çetesi ve batıda Gavur İmam çetesiyle savaşmak zorunda kalır. 6 Eylül 1922 tarihinde Yunan işgali biter. Balya ilçesi, 1940 yılı öncesinde bir maden şehridir. İlçe bir maden kasabası olarak faaliyet sürdürürken, bünyesinde 6-7 bin kişi barındırmıştır. Yani, halk geçimini tamamen maden işçiliğinden sağlamıştır.

İlçe 30 Haziran 1920 tarihinde Yunan işgaline uğrayan ilçe, 6 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtarılmıştır.

Balıkesir Balya

GENEL

İlçe, Marmara bölgesinin Güney Marmara bölümündedir. İlçenin yüzde 70 kadarı dağlık ve kalan bölümleri de engebeli alanlardan oluşur. Kuzey batısında Konak, Batıda Ekizce, Doğuda Akçal dağları uzanır. Ortalama yükseklik 225 metredir. İlçenin en yüksek tepesi, Akçal tepesidir ve 642 metre yüksekliktedir. Yörede, dağlık ve platoluk alanlar, irili ufaklı birçok dere tarafından derin vadilerle yarılmıştır. Balya’nın en önemli akarsuyu: Koca Çay’dır.

Uzunluğu 160 km. dir. İlçe topraklarındaki arazinin yüzde 65 kadarı ormanlık ve fundalıktır. Balya yöresinde, iklim yazları sıcak ve kurak, kışları ise sert ve yağışlı geçer. Yağışlar kış aylarında kar ve yağmur şeklindedir. Balya, geçmiş yıllarda bir maden şehri olarak konumlanmış ve madene dayalı olarak ekonomik gelişme, madencilik faaliyetlerinin durması ile birlikte, her anlamda büyük bir gerileme yaşanmıştır. Yörede tarım arazilerinin de elverişsiz olması nedeniyle halk, hayvancılığa yönelmiştir.

MADEN YATAKLARI

Balya yöresinde: tarihi kurşun ve çinko yatakları vardır. Gönen ve Balya arasında: linyit, Balya Bengiler köyünde seramik sanayisinin hammaddesi olan kaolen, Ali Demirci yöresinde hallloysit, Değirmendere bölgesinde kuvars, Habibler bölgesinde Opal bulunur. Önceki dönemlerde, Fransızlardan kalan 100 yıllık maden ve yakınındaki hastane, o döneme ait mimari eserlerdir.

6 EYLÜL ŞENLİKLERİ

İlçenin düşman işgalinden kurtuluş günü olan 6 Eylül tarihinde her yıl kutlamalar düzenlenir. Bu kutlamalarda resmi tören ve ardından mahalli sporlardan olan değnek yarışları düzenlenir. Akşam ise, fener alayı ve havai fişek gösterisi ve konserler vardır.

GEZİLECEK YERLER

Balıkesir Balya Kadıköy Kalesi

KADIKÖY KALESİ

İlçede en önemli arkeolojik kalıntıdır. İlçe merkezinin 6 km kuzeybatısında Kadıköy beldesindedir. Kocaçay kenarında, Asarkale tepe olarak isimlendirilen tepe üzerindedir.

Kale: Romalılardan veya Geç Bizans dönemden kalmadır. Antik çağda: Troia-Mysia-Bythinia bölgesi kavşağında bulunması ile stratejik önem kazanmıştır. Cenevizliler bu kaleyi “hapishane” olarak kullanmıştır. Savaşlarda esir ettikleri sanatkarları, bu kalede sanatlarıyla ilgili olarak çalıştırdıkları söylenir. Kale içinde: bardak, çanak kırıkları bulunur. Kale altında: bir mahzen vardır. Mahzenin gizli geçitleri bulunduğu iddia edilmektedir.

Balıkesir Balya Kadıköy Camisi

KADIKÖY CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı Kadıköy beldesindedir. Halen kullanılmaktadır. Eski olduğu bilinmesine rağmen ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez. Muhtemelen 19’ncu yüzyılda yapılmıştır ve söylentilere göre, cami 200 yıllıktır. Cami 1978 yılında tescil edilerek Sit alanı ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır.

Balıkesir Balya Ali Demirci Camisi

ALİ DEMİRCİ CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı Ali Demirci köyündedir.

Köy alanında, 1815 yılında Osmanlı döneminde inşa edilmiştir. Kare planlıdır. Doğu ve kuzey cephesi revaklıdır. Kitabesi: mermer plaka üzerine, sülüs yazı tekniğiyle ve kabartma olarak, Osmanlıca dört satır yazılmıştır. 1885 yılına kadar nahiye merkezi olan Ali Demirci köyü: madenlerin açılmasıyla eski adı “Koca Gümüş” olan ve daha sonra “Balya” adını alan yerleşim yerine taşınmıştır. Caminin bahçesinde: Balya Tımar Ağalarına ait mezarlar ve kitabeler vardır. Köyün meydanın da ise, eski tarihli bir çeşme görülür.

 

KİLİSE

İlçe merkezine bağlı Ören köyü girişindeki mezarlığın üst tarafında bir kilise harabesi vardır. Günümüzde, burada bina kalıntısı yoktur, ancak yerlerde yazılı taşlar ve toprak eşyalar bulunur. Köylüler mezarlığın duvarını yaparken, bu kalıntılardaki taşları sökerek kullanmışlardır.

Balıkesir Balya Siren Kulesi

BALYA SİREN KULESİ

İlçe merkezindeki bu kule, madenlerin işletildiği dönemde 1930 yılında yapılmıştır. Amaç: 2’nci Dünya Savaşı öncesinde çevre köylerle haberleşmeyi sağlamaktır. Dikdörtgen prizma planında, tuğla örgülü bir kuledir. Önde ahşap bir kapıdan giriş sağlanır. Ahşap merdivenler kısmen tahrip olmuştur. Üstte, dört cephede demir korkuluklu bir balkon ve altında kare aydınlatma pencereleri vardır. Üzerinde ise “Atatürk” heykelciği olup halen Belediyenin anons kulesi olarak kullanılmaktadır.

Balıkesir Balya Maden Sahası

BALYA MADEN SAHASI

Balya maden yatağı Osmanlı döneminde (1839) ve sonrasında yabancı sermayeli şirketlerce işletilmiştir. 1876 yılında Balya madeninin işletme hakkı, 99 yıllığına Fransız Royill şirketine verilmiş, sadece simli kurşun madeninin ihracının ihalesi yapılmış, diğer madenlerin ihracı engellenmiştir. 1892 tarihinde, Kocagümüş, Karaaydın ve Balya bölgesindeki simli kurşun madenini işletmek için “Balya Karaaydın Madenleri Osmanlı Anonim Şirketi” kurulmuştur.

Osmanlı-Fransız işbirliğiyle kurulmuş olan bu şirket, Balya’da: kurşun, çinko ve gümüş madenlerinden başka Mancılık’ta kömür, Patlak’ta kurşun, çinko, manganez madenlerinin işletme hakkını da almıştır. Şirket, 1901 yılında, Mancılık’taki kömür madeninde bir elektrik merkezi kurmuş ve Balya’ya elektrik getirmiştir. 1911 yılında şirkette 175 müstahdem ve 1165 işçi çalışmaktaydı. İşçi sayısıyla ilgili bu rakamlardan başka, madende asansör sisteminin ve elektriğin kullanılıyor olması, işletmenin büyüklüğü ve kullanılan teknolojinin seviyesi hakkında fikir verir.

Palamutluk’a kadar hayvanlarla çekilen dekovillerle nakledilen madenler, buradan Akçay iskelesine arabalarla naklediliyordu. Maden naklini hızlandırmak isteyen şirket, Palamutluk-Akçay arasına bir demiryolu hattı döşeyerek çıkarılan madeni, Akçay limanına ulaştırmıştır. Maden işletildiği dönemde, bölgede yaklaşık 200 km lik demiryolu ağı kuran Fransızlar, bu yollu Çanakkale Boğazına kadar uzatırlar. Savaş yıllarında bir müddet faaliyetlerini durduran şirket, 1920’de yeniden maden işletmeye başlar.

1923 yılından sonra şirketin ismi “Balya Karaaydın Maden Şirketi-Türk” olarak değiştirilmiştir. 1925 yılından sonra kurşun üretiminin azalması, 1927 yılında Arı Mağarasının asansöründe meydana gelen yangın, 1930 dünya ekonomik bunalımı sonucu kurşun fiyatlarındaki düşüş, Balya maden işletmesini olumsuz yönde etkilemiştir. 1931 yılında çalışmalar durdurulur. 1931 yılına kadar 5000 işçi çalışırken, sonraları bu sayı 500’e kadar düşer. Son olarak kurşun fiyatlarındaki düşüş nedeniyle şirket, 1939 yılında faaliyetine son vermek zorunda kalır.

1960 yılında bir Türk madencilik şirketi, maden arama ve 10 yıl süre ile işletme ruhsatı alır. 1979 yılında Etibank Balya Kurşun-Çinko Tesis Müdürlüğü adı altında, bölgede madencilik faaliyetlerine başlar. 2009 yılında ise Ezzacıbaşı Esan Balya-Balıkesir bölgesinde kurşun-çinko yeraltı işletmesi faaliyete geçer. Halen bu şirketin Çinko işletmesine ait olan büyük bir atık havuzu bulunuyor. Günümüzde, toprak üzerinde katmanlar halinde maden atıkları bulunmakta, atıkların arasından geçen dere sarı renkte akmakta, asit belirtileri görülmektedir.

Evet, konu fazla ayrıntılı oldu, ama bu maden sahasının Balya tarihinde önemli bir yeri var ve halen yani günümüzde madenlerin Fransızlar tarafından işletildiği dönemlerden: üretim tesisleri, idari ve hastane binası kalıntıları kalmıştır. Özellikle hastane o yıllarda (1876-1940) Ege ve Güney Marmara bölgesinin en büyük ve modern hastanesidir. Ancak maden ocaklarının kapatılmasıyla: binalarda bulunan demir, tuğla ve kullanılabilecek malzemeler talan edilmiş, hastane binası günümüze harabe halde ulaşmıştır.

Öte yandan, gümüş, kurşun, çinko çıkarılan ve uzun yıllardır kapalı bulunan maden sahasında çevresel zararlar sürüyor. Bugün dahi, vadideki kükürtten kaynaklanan çok yoğun ve rahatsız edici bir koku vardır.

Balıkesir Balya Dağ Ilıcası

DAĞ ILICASI

Balıkesir ve çevresinde çok tanınan bir kaynaktır. İlçe merkezine 20 km uzaklıktadır. Sülerya dağları olarak bilinen “Solarya Dağları” nın güney eteklerinde Ilıca beldesindedir. Sıcak sular, alüvyonlu araziden çıkar. İyon değerleri olarak: sodyum, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir ve lityum içerir. Suyun sıcaklığı: 61 derecedir. Günümüzde, Dağ Ilıcası, özel bir şirket tarafından şeklinde işletilmektedir. 120 odalı ve 4 kapalı termal havuzlu bir otel bulunmaktadır.

Gönen tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Havran tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Balıkesir tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Aydın İncirliova

Aydın İncirliova

Aydın-İzmir otobanı yapılmadan önce, Aydın-İzmir karayolu bu ilçeden geçmekte iken, günümüzde otoyol nedeniyle, ilçeyi görmek mümkün değildir. Burayı ziyaret etmek isterseniz, otoyoldan çıkmanız gerekir. Burayı ziyaret ederseniz, elbette büyük olasılıkla, mevsiminde ise yaş incir ve mevsim dışında ise veya yakınlarınız için hediyelik olarak kuru incir satın alacaksınız.

Ben, burayı ziyaret ettiğimde, bir miktar incir almıştım ama “Tariş” haricinde, yöresel pazardan satın aldığım bu incirlerin bir süre sonra maalesef kurtlu olduğunu görünce, büyük pişmanlık ve üzüntü duydum, bu yüzden, buradan incir satın alırken, ya orijinal kutusu içinde kuru incir tercih edin, ya da tek tek olmasa da kontrol edin, çünkü incirler, kurtlanmaması için bir kısım işleme tabii tutuluyormuş.

Aydın İncirliova

ULAŞIM

İncirliova, bağlı bulunduğu Aydın il merkezine, yalnızca 11 km. uzaklıktadır. İncirliova-İzmir arasındaki uzaklık: 110 km. İncirliova-Kuşadası arasındaki uzaklık: 45 km. İncirliova-Germencik arasındaki uzaklık: 11 km.

TARİHİ

Aydın İncirliova: Bölgede, MÖ.13’ncü yüzyılda, Hitit egemenliği görülür. Ancak, devam eden tarihi süreçte, burada: Frigler, Lidyalılar, İonlar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar egemenliği ele geçirirler. 1280 yılına gelindiğinde ise, Menteşe Bey, yörenin Türk hakimiyetine girmesini sağlar.
1310 yılında ise Aydınoğulları ve 1426 yılında, II. Murat tarafından yörenin Osmanlı egemenliğine alındığı görülür.
1400’lü yıllarda ise, bölgeye gelen bir gurup insan ve Madanoğlu ailesi tarafından, günümüzdeki İncirliova’nın temeli atılır. Buraya yerleşen insanlar zamanla çevreye yayılmışlardır. Bu yer, çok sulak olduğundan, adına “Karapınar” denilmiştir.
Bu insanlar: Karapınar ismini verdikleri yörede, bir zaman sonra mevcut bataklıkların kuruyup, yerlerinde incir ağaçları çıkmıştır. İncir ve pamuk üretim alanlarının zamanla artması sonu, bataklıkların kuruması sağlanmıştır.

9 Ekim 1937 tarihinde, Söke ovasındaki manevraları izlemek üzere, bölgeden geçen Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk: demir yolu kıyısındaki incir ağaçlarını gördüğünde, buranın ismini sorar: Karapınar olduğunu duyunca, buraya “İncirliova” isminin daha da yakışacağını söyler ve yörenin ismi değiştirilir. Hatta: 1941-1942 yılları arasında, yörede incir üretiminin arttırılması için, İncir Araştırma Enstitüsü kurulur.

GENEL

Yerleşim yerinin güneyinde, Menderes havzası bulunmaktadır. Kuzeyde ise, Cevizli dağları uzanır. Büyük Menderes nehri, güneyde akar.
Yörede, Akdeniz iklimi egemendir. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçer.

Bölgenin ekonomik etkinliklerinin başında: tarım ve buna bağlı sanayi gelmektedir. Özellikle sebze üretiminde, bölge üst düzeydedir. Seracılık yapılmaktadır. Bal üretimi de yaygındır.

İNCİR FESTİVALİ

Her yıl geleneksel hale getirilen festival etkinlikleri, 1997 yılından bu yana yapılmaktadır. Bu etkinliklerde, yöre insanı ve çevreden gelenlerin eğlenmesi için birçok etkinlikler ve yarışmalar düzenlenir. Hatta, üreticiler arasında, en kaliteli incir yetiştiren üretici seçilerek ödüllendirilir. Ayrıca, en güzel incir bahçesi sahibi üretici de ödüllendirilir. Genç kızlar arasında ise “İncir güzeli” yarışması düzenlenir.

DEVE GÜREŞLERİ

Deve güreşleri geçmişi, 19’ncu yüzyıla kadar uzanmaktadır. O dönemlerde, İzmir yönüne giden kervanlar, İncirliova yöresinde konaklamaktadırlar. Bu konaklama sırasında, yük bulunmayan develer birbirleriyle güreştirilirlerdi. Zamanla bu durum, geleneksel hale gelmiştir.
Her yıl, belirli zamanlarda düzenlenen deve güreşlerine, yalnızca bu yörenin insanları değil, yakın çevreden de develer ve sahipleri katılmaktadırlar. Hatta, güreşlere davet edilen deve sahiplerinin her türlü ihtiyaçları, İncirliova deve üreticileri tarafından karşılanmaktadır. Şenliklerden bir gece önce, Halı gecesi denilen bir eğlence programı uygulanır. Ertesi günü ise, davul-zurna eşliğinde develer güreştirilir. Her deve kendi kategorisinde güreştirilir ve birinci gelen develerin sahiplerine, para ve halı gibi ödüller verilir.

NE YENİR. NE İÇİLİR

İncirliova yöresine yolunuz düşerse, tatmanızı önereceğim yöresel lezzetler: katmer, çılbır, cingan pilavı ve paşa böreğidir. Ayrıca, doğada bulunan her çeşit ot, kavrularak ot kavurması adında bir yemek yapıyorlar ki, bunu da öneririm.
Son bir not: burada “deve sucuğu” yazılarını görünce şaşırabilirsiniz, ama ilginç bir tat. Deve sucuğu tatmak isteyenler için ilginç gelebilir.

GEZİLECEK YERLER

DEREAĞZI KÖPRÜSÜ

Köprü 3 büyük kemerden meydana gelmektedir. Ortada büyük bir kemer ve yanlarda, iki küçük kemer görülmektedir. Su, büyük kemerin altından akar.
Köprü: 1970 yılında restore edilmiştir. Daha sonraki yıllarda yanına yeni köprü yapılınca, bu köprü geçişlere kapatılmıştır.

BALLI KAYA

İlçe merkezine bağlı Dereağzı köyündedir.
Buranın, kaya oyularak yapılmış bir barınak olduğu tahmin edilmektedir. Ancak, ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı hakkında bilgi yoktur. Evet, ilginç bir kaya oluşumu, bir zamanlar kapısının da bulunduğu tahmin edilmektedir.

ERBEYLİ ŞEHİTLER ANITI

Kurtuluş mücadelesinde, Aydın ve Nazilli bölgesini işgal eden Yunan kuvvetlerinin, Erbeyli tren istasyonunda konuşlandıkları, Muğla yöresi gönüllü müfrezesi birlikleri tarafından tespit edildiğinde, bir baskın yapılması için hazırlıklara başlanır.
20-21 Haziran 1919 gecesi; müfreze askerleri, tren istasyonu yakınındaki hangarlarda bulunan Yunan askerlerine karşı saldırıya geçerler ve büyük çatışmalar çıkar. Ancak: yanlış bilgi alma sonucu, Türk kuvvetleri, işgal ordusunun askerlerinin iki ateşi arasında kalırlar. Bu birkaç saatlik çatışma sonucunda: Yunan güçleri 70-80 kişilik kayıp verirken, Türk kuvvetleri 7 şehit ve birkaç yaralı verir. Ancak, aynı tarihlerde yörede ele geçirdikleri, savunmasız sivil Türk vatandaşlarının bir kısmını da katlederler.
Evet, Erbeyli baskınında şehit düşen gönüllü askerlerimiz için: 1919 tarihinde bir anıt yaptırılır.

ERBEYLİ KÖYÜ CAMİSİ

1891 yılında, Sarı Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Ancak, yapan hakkında bilgi bulunmamaktadır. Yapı: 950 m. Karelik bir alana yapılmıştır.

ATATÜRK ANITI

Anıt: 1985 yılında Belediye tarafından yaptırılmıştır. Anıtın en önemli özelliği: her şeyi ile, Türk yapımı ilk anıt olmasıdır. Anıtı yapan: Marmara Üniversitesinden Prof. Tankut Ökten’dir.

KÜLTÜR PARK

İlçe merkezinin batısında, İzmir-Aydın karayolu üzerindedir.
İlçe merkezindeki bu yeşillik alan, Belediye tarafından yaptırılmıştır. Yöre halkı, burada günübirlik piknik yapmaktadırlar.

Aydın ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Kuşadası tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Aydın Kuyucak

Aydın Kuyucak


Kuyucak denilince, büyük olasılıkla birçoğumuzun aklına “Kuyucaklı Yusuf” efsanesi gelmektedir. Ama, elbette, Kuyucak ilçemiz, bu efsaneden ibaret değildir. İşte, size Kuyucak ilçesini tanıtan kısa bir yazı.

Aydın Kuyucak

ULAŞIM

İzmir-Denizli demiryolu ve E-24 devlet karayolu, ilçe içinden geçmektedir. Kuyucak, bağlı bulunduğu Aydın iline, 58 km. uzaklıktadır. Kuyucak-Denizli arasındaki uzaklık: 67 km. Kuyucak-İzmir arasındaki uzaklık ise, 180 km. dir. Kuyucak-Nazilli arasındaki uzaklık: 12 km. Kuyucak-Buharkent arasındaki uzaklık ise, 28 km. dir.

Aydın Kuyucak

TARİHİ

Yörede, MÖ.2000’li yıllarda Hitit egemenliği görülür. MÖ.1200 yıllarında ise, bu kez Lidya hakimiyeti görülür. Daha sonraki tarihi süreçte ise, Pers, Roma ve Bizans hakimiyeti ve takiben Selçuklu ve 1425 yılında ise Osmanlı hakimiyeti görülür.
Bunun yanında, bölge: özellikle antik dönemde: Aphrodisias ve Efes kentleri arasındaki yol üzerinde bulunması ve gerek ticaret kervanlarının ve gerekse askeri birliklerin geçiş güzergahında bulunmasıyla önem kazanmıştır.
Gelelim yörenin isminin kaynağına:
Bir zamanlar, burada oturan Yörükler: birbirlerine oturdukları yeri tarif ederken: Kuyucak yöresini göstererek “biz karşıdaki koyakta oturuyoruz” şeklinde bir deyim kullanırlarmış. Bu koyak kelimesi zamanla değişerek, günümüze “Kuyucak” olarak gelmiştir.
İlçe bugünkü yerleşim yerine, MS.7-8’nci yüzyıllar arasında yerleşilmiştir. Söylenenlere göre: Gıyasettin Keyhüsrev, saltanatı ele geçirmek için, İstanbul’dan Konya’ya dönerken: Bizans imparatorunun damadı Laskaris, kendisine zorluk gösterir ve araları açılır. İki ordu, Büyük Menderes ovasının güneyinde, Çiftlik (Antiokya) yakınlarında karşılaşırlar ve burada yapılan savaşta Laskaris yenilir, ancak bir kargaşa anında bir Rum askeri, Gayesettin Keyhüsrev’i öldürür ve bunun üzerine, Selçuklu ordusu dağılır. Ancak, yine de Selçuklular yöredeki hakimiyeti devam ettirirler ve bu savaştan sonra Türkmenler yöreye yerleşirler.

Aydın Kuyucak

GENEL

Yerleşim yeri: Aydın dağları ile, Menteşe dağlık yöresi arasında uzanan Büyük Menderes nehrinin doğusunda bulunmaktadır. Merkez ilçenin büyüklüğü, 28 km. karedir.
Bölgede: ılıman bir iklim kuşağı egemendir. Buna bağlı olarak yazları oldukça sıcak geçer. Kışları ise, yağışlı ama sıcak geçer. Yaz aylarında kuraklık ta hakimdir.
Yöredeki ekonomik etkinliklerin temelinde: tarım, hayvancılık ve orman ürünleri sanayi gelmektedir. Ancak, son yıllarda, özellikle: elma, şeftali ve çilek üretimi önem kazanmıştır.

KUYUCAKLI YUSUF

Kuyucak yöresinde, Hacı Mehmet Efendi’nin ilk çocuğu olan Yusuf: Derekavak köyünde doğdu. Çocukluğu: tozlu, çamurlu ve Arnavut kaldırımla yollarda, çıkmaz sokaklarda geçti. Gençlik dönemi ise, Kabak dağında uçurtma uçurmak ve çayırlarda güreş tutmakla geçti. Yokluk ve sıkıntı içinde büyüdü. Ancak, yaradılıştan itibaren, lider ruhluydu. Haksızlığa ve adaletsizliğe dayanamaz, karşı kor, mücadele eder, gerekirse dövüşür, hiçbir haksızlığa boyun eğmezdi. Bunun yanında, mağdurları ve güçsüzleri korur, kollar, bundan dolayı arkadaşları onu çok sever ve saygı duyar, ona uyar, ondan çekinirlerdi.
Evet, Kuyucaklı Yusuf’un hayatı, bu uğurda yapılan mücadelelerle geçer ve sonunda, cezaevinden kaçtığında jandarmalar tarafından sarılır ve vurularak öldürülür. İlginç bir hayat hikayesi var, aslında daha uzun olmasına rağmen, okurların sıkılmaması için ayrıntıya girmiyorum.
Bu arada, Kuyucaklı Yusuf isimli kitabın yazarının, Sebahattin Ali olduğunu da hatırlatırım. Roman, 1937 yılında yazılmıştır. Romanda: Anadolu insanının düşünüş ve yaşayış tarzları yansıtılmaktadır.

Aydın Kuyucak

GEZİLECEK YERLER

Maalesef Kuyucak yöresinde, tarihi ve turistik özellikler taşıyan, ilginizi çekeceğini umduğum veya görebildiğim herhangi bir yer yok. Bu yüzden, bu yörede gezilecek yerler olarak herhangi bir öneride bulunamıyorum.

Aydın ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Nazilli tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.