Muratlı, küçük bir yer. Özellikle: bir zamanlar, burada göçmenlerin yerleşmiş olmasıyla tanınıp biliniyor. Bunun yanında: yine bölgede olduğu gibi, burada da yoğun fabrika yapılaşması var. Bunun doğal sonucu olarak, bu fabrikalarda çalışan işçilerin yerleştiği ve yaşadığı bir yer olarak biliniyor.
Tekirdağ Muratlı
ULAŞIM
Muratlı ilçesinin bağlı bulunduğu Tekirdağ il merkezine olan uzaklığı: 23 km. dir. Muratlı-İstanbul arasındaki uzaklık: 150 km. Muratlı-Çorlu arasındaki uzaklık: 40 km. Muratlı-Lüleburgaz arasındaki uzaklık: 36 km.
TARİH
Osmanlı Sultanı I. Murat: bir sefer dönüşü, bu bölgeden geçerken, bu bölgeyi çok beğenir ve eski kara yolu köprüsü yanında, ordugah kurar. Bu sırada: yaveri, hükümdara: “Sultanım, bu beldeyi çok beğendiniz, buraya ne isim koyalım?” der. Bunun üzerine, Sultan Murat “Murat Eli olsun” der. Böylece, yöreye “Muratlı” ismi verilir.
Yörenin tarihi geçmişindeki diğer öne çıkan hususlar: Sultan II Beyazıt ile oğlu Yavuz Sultan Selim’in: bu topraklarda savaşmış olmalarıdır. Ayrıca: Yavuz Sultan Selim; Edirne istikametinde ilerlerken, Muratlı ilçesinin Yukarı Yeşilsırt köyü, Ulaz mevkinde ölmüştür.
Muratlı yöresi: küçük bir köy iken, 1870 yılında buradan demiryolu geçirilmiş ve bunun üzerine hızla gelişerek, 1910 yılında nahiye ve 1957 yılında ilçe olmuştur.
Özellikle, Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında, çeşitli yerlerden (Romanya, Yunanistan, Bulgaristan, Yuğoslavya) getirilen göçmenler buraya yerleştirilmişlerdir.
Tekirdağ Muratlı
GENEL
Yörenin büyüklüğü yani yüz ölçümü: 408 km. karedir.
İlçe arazilerinin büyük bölümü: sulanabilir durumdadır. Bunun sonucu olarak toprakların büyük bölümü, tarıma elverişlidir. Ama, orman yapısı, yok gibidir. Bölgenin iklim özellikleri düşünülürse: karasal bir iklim yapısına bağlı olarak, kış aylarının soğuk ve yağışlı, yaz aylarının ise sıcak ve kurak geçtiği görülür.
NE YENİR/NE İÇİLİR
Buraya yolunuz düşerse “Tekirdağ köftesi” yemenizi öneririm.
Tekirdağ Muratlı
GEZİLECEK YERLER
İSTASYON BİNASI
İlçe merkezindeki istasyon binası: 1870 yılında, Avrupa-İstanbul demir yolu yapımı sırasında inşa edilmiştir.
İNANLI ÇEŞMESİ
1914 yılında yapılmıştır. İlçe merkezinin kuzeyindedir. 1914 yılından sonra, 1934 yılında, çeşmenin onarım gördüğü bilinmektedir. Bu çeşmenin en büyük özelliği: suyunun, uzun yıllar boyunca Tekirdağ iline getirilerek içme suyu olarak satılmış olmasıdır.
Tekirdağ Muratlı
ATATÜRK TARAFINDAN ZİYARET EDİLEN GÖÇMEN EVİ
Burası: 1936 yılında, Büyük Önder Atatürk’ün, burada yapılan göçmen evlerini görmek üzere, bölgeyi ziyaret ettiğinde kaldığı evdir. Ev: günümüzde demir yolu boyunca Gazi caddesi üzerinde bulunmaktadır.
Aynı yıllarda, Bulgaristan ve Romanya’dan göç ederek buraya gelenler için, Kazım Dirik paşa tarafından, buraya göçmen evleri yaptırılmıştır.
Bu göçmen evlerinde, Atatürk tarafından ziyaret edilen evin bahçesinde bir anıt bulunuyor. Anıtın üzerinde, şöyle bir yazı bulunmaktadır.” Ey bahtlı göçmen, Unutma, üç Haziran, Yurdun en büyük insanı, Konuk oldu evinize, Sevgi sundu hepimize.”
Isparta Keçiborlu: Isparta il merkezine uzaklık 41 km dir. Akdeniz bölgesinin göller yöresindedir. Burdur gölünde 22 km kıyısı vardır. Özellikle E-24 devlet kara yolu üzerinde bulunması nedeniyle, Ankara-Antalya arasında yolculuk yapanlar, bu ilçeden geçerler.
İlçe merkezinin ortalama rakımı yani denizden yükseklik 1010 metredir. Güneyinde Eğirdir gölü bulunur.
1997 yılında açılan Süleyman Demirel Hava alanı, ilçe sınırları içindedir.
İlçenin günümüzdeki en önemli ekonomik faaliyet alanı tarım ve hayvancılıktır. Meyvecilik, sebzecilik, bağcılık, gülcülük ve lavantacılık yapılmaktadır.
Isparta Keçiborlu
TARİHİ
Isparta Keçiborlu: Niğde’nin Bor ilçesinden buraya göç edenlerin bir kısmı Uluborlu’ya ve bir kısmı ise Keçiborlu’ya yerleşirler. Keçiborlu’ya yerleşenler “Küçük Borlu” anlamında buraya “Kiçiborlu” ismini verirler. Ayrıca bölgenin küçük tepeciklerden meydana gelen arazi yapısı nedeniyle “Küçük taşlık yer” anlamında “Kiçiborlu” denildiği de söylenir. Bu isim, zamanla “Keçiborlu” olarak günümüze gelmiştir.
Bölge 1182 yılında Selçuklu egemenliğine girer. 1301 yılında Hamitoğulları Beyliği ve 1380 yılında ise Osmanlı egemenliği görülür.
Keçiborlu, 1935 yılından itibaren, ülkemizde tek kükürt üreten fabrika bulunması nedeniyle tanınmıştır. Etibank tarafından ilçe merkezinde kurulan üretim tesisi, ilçede gerek istihdam ve gerekse sosyal hayatın canlanmasını sağlamıştır.
KÜKÜRT VE KÜKÜRT TESİSLERİ
Yukarıda belirttiğim gibi, bir zamanlar, Ankara-Antalya yolunda ilerlerken, Keçiborlu yöresine varıldığında, muhteşem bir kötü koku hissedilirdi. Çünkü burada Kükürt Madeni işleme tesisi vardı. Keçiborlu kükürt madeni, 1900 yılında Hüseyin Kureyşi isimli biri tarafından çalıştırılmıştır. 1914-1918 yılları arasında ise, Almanlar, basit üretim tesisiyle burada kükürt üretimi yapmışlardır. Cumhuriyet sonrasında ise, üretim yetkisi İtalyan ve Fransızlara verilmiş, bu yetki 1934 yılında ise Sümerbank’a devredilmiştir. 1944 yılında üretim Etibank tarafından yürütülür. Bu dönemde, ilçeye üretim için gelen mühendisler ve yapılan tesisler, sosyal hayatın canlanmasını sağlamıştır. Ancak zaman içinde üretim maliyetlerinin artması ve madenin gittikçe fakirleşmesi nedeniyle, 1980’li yıllarda tesisin kapatılması gündeme gelmiştir. 1994 yılında ise tesis kapatılmış ve maden ocaklarının üstü betonla kapatılmıştır. Kükürt işletmesinin sahası ve tesisleri, yeni kurulan Meslek Yüksek Okuluna devredilmiştir.
GÜL
İlçe merkezine 15 km uzaklıktaki Senir kasabası ve ilçe merkezine 9 km uzaklıktaki Kılıç kasabası: gül bahçeleri ve gül fabrikaları ile tanınır. Gül toplama sezonunda, buralara turistik geziler düzenlenir ve gelenler, bahçelerde gül toplarlar. Ayrıca, yine bu kasabalarda bulunan gülyağı tesislerinden geleneksel gülyağı ve gül suyu satın almak mümkündür. Senir kasabasında, bir de geleneksel etnografik objelerin sergilendiği, Kültür evi vardır.
Isparta Keçiborlu
LAVANTA
Lavanta bahçeleri Kuyucak köyündedir. Kuyucak köyü, İl merkezi İsparta’ya 50 km uzaklıktadır. Kuyucak köyünde yetiştirilen lavanta, sıcaklık ve yağış gibi mevsimsel durumlara bağlı olarak Temmuz ayı başında açmaya başlar ve Temmuz sonu ile Ağustos ayı ortalarına kadar hasat edilir. Yetiştirilen lavantalar, Türkiye ihtiyacının % 90’ını karşılar. Lavanta çiçekleri, fabrikalarda işlenip sabun, yağ, kolonya gibi ürünlere dönüştürülür. Buradaki lavanta tarlaları, son yıllarda turizm etkinlikleri yönünden de oldukça yoğun bir turizm aktivitesine sahip olmuştur. Lavantaların çiçek açtığı dönemde (yani Temmuz sonu ile Ağustos ayı ortalarına kadar olan sürede) bu mor renkli tarlalar ziyaret edilir, ziyaretçiler yürüyüş yapar, bisiklete binerler, fotoğraf çekerler ve lavanta ürünlerini satın alırlar.
Isparta Keçiborlu
GEZİLECEK YERLER
KEÇİBORLU TREN İSTASYONU
1910 yılında İngilizler tarafından yapılmış olan Keçiborlu İstasyonu: istasyon yapısı, ambar, lojman ve tuvalet yapılarından oluşur. Gümüşgün istasyon yapısıyla aynı mimari özelliklere sahiptir. Tek farkı, istasyonda su deposu bulunmaması ve gazhane yapısının yıkılmış olmasıdır. Ana istasyon, bir kısmı tek katlı bir kısmı iki katlıdır. İki katlı kısmın üst katı misafirhane şeklinde tasarlanmıştır. Alt katta ise bekleme salonu, gişe büro odaları, bilet gişesi gibi hizmet birimleri bulunur. Yapı taş yığma teknikle inşa edilmiştir. Dış cephede subasman kotundan itibaren taş duvar görülür. Bu taş duvar arasında dört sıra tuğla hatıl, yapının etrafında dönmektedir. Ayrıca saçaklar da tuğladır. Kapı ve pencerelerin tamamı dikdörtgen formdadır ve çevresinde sive dönmektedir. Bu sövelerin üzerinde de basık kemer formunda tuğla söveler yer almaktadır. Yapı her iki kodunda da beşik çatı ile örtülüdür. Ayrıca bodrum katı da bulunmaktadır. İstasyon yapısının hemen karşısında rayların diğer tarafında ambar yapısı bulunur. Bu yapıda, istasyon yapısının dış görünüşüne uyumlu taş duvar ve tuğla hatıllıdır. Beşik çatılıdır. Büyük tek bir mekanın yanında yapının bir ucunda iki katlı bir büro kısmı vardır. İçinden bir ray hattı geçmektedir. lojman yapısı da istasyon yapısı ile aynı mimariyi gösterir. Tek katlı, beşik çatılıdır ve iki bağımsız bölümden oluşur. Lojman yapılarının yıkılmaya başladığı görülmektedir. Tuvalet yapısı ise kompleksi temel mimarisine uyumlu tek katlı ve beşik çatılıdır. Panjurlu kare formu penceresi bulunmaktadır.
SİNAN BEY CAMİSİ
İlçe merkezindeki bu tarihi caminin kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Kareye yakın, dikdörtgen planlı olan cami, taş duvarlara sahip olup, marsilya kiremidi kaplı kırma çatı ile örtülüdür. Caminin kuzey, batı ve doğu cephelerinden giriş kapısı bulunur. Kuzeydoğu köşede bulunan minarenin kesme taştan örülmüş yüksek kare kaidesi vardır. Üçgen papuç bölümünden sonra ince bir bilezikle silindirik gövdeye geçer. Gövde bir bilezikle sona ermekte, şerefe, petek ve külah ile minare sonlanmaktadır. Minarenin tamamında kesme taş kullanılmıştır. Minare kaidesinde, iki satır halinde mermer kitabe vardır. Kuzey cephenin alt bölümü sonradan eklenmiş betonarme bölüm yer almaktadır. Bu cephede, alt sırada yuvarlak kemerli dört adet dikdörtgen formlu pencere ve ortalarında yuvarlak kemerli kapı bulunur. Üst sıra cephenin özgün taş duvarları arasında beş tane dikdörtgen formlu yuvarlak kemerli pencere vardır.
ASLANLI ÇEŞME
İncesu beldesi, Köyiçi mevkiindedir. Belediye binasının batısında bir meydana bakan, dikdörtgen formlu, kesme moloz taşlardan yapılmış, yuvarlak kemerli, saçak ve kemer ayaklarının bastığı kotlarda kademeli silmeleri bulunan bir çeşmedir. Çeşme içerisinde devşirme blok kesme taşın da yer aldığı görülmektedir. Çeşmenin orta kısmında, iki tane küçük dikdörtgen formlu niş vardır. Çeşmenin üzeri saç malzemeden kırma formlu bir çatı ile örtülmüş olup, cephesinde çeşitli resim ve motifler ile çeşmeye adını veren iki aslan kabartması bulunmaktadır. Aslan kabartmalarının arasında 1932 tarihi yazmakla beraber bu mevkiye yakın bir noktada bulunan “Koca çeşme” ile aynı dönemde yapıldığı düşünülmektedir. (muhtemelen 1885 yılı)
KOCA ÇEŞME
İncesu belde merkezinde, bir meydana bakan dikdörtgen formlu kesme ve moloz taşlardan yapılmıştır. Yuvarlak kemerli bir çeşmedir. Çeşmenin saçak ile kemer ayaklarının bastığı kotlarda kadameli silmeler vardır. Çeşme içerisinde blok kesme devşirme bir taş da bulunmaktadır. Kemerli kısmının içerisindeki kitabede 1885 tarihi okunmaktadır. Çeşmenin orta kısmında da küçük dikdörtgen bir niş vardır. Çeşmeye saç malzemeden bir kırma çatı yapılmıştır.
ÇELİKLER ÇEŞMESİ
İncesu beldesi Merkezinde, sokak köşesinde ve eski çamaşırhaneye bitişik konumda olan çeşmenin sivri kemerinin iç kısmında, küçük bir niş vardır. Genelde moloz taşlardan yapılmış ve sıvanarak mavi renge boyanmış olan çeşmenin kemerlerinin bastığı taşlar, kesme blok taşlardır. Çeşme yapısının üstünü kapatan kırma çatı formlu saç malzemeden yapılmış olan çatı oldukça kötü durumdadır.
GÜVERCİNLİK MAĞARASI
İlçe merkezine bağlı Aydoğmuş köyünde Akdağ çevresindedir. Mağaranın içi, sarkıt ve dikitlerle bölünmüştür. 64 metre uzunluğundaki mağara, damla taş açısından oldukça ilginçtir. Ancak ulaşım zordur, bu yüzden pek tanınmamıştır.
BURDUR GÖLÜ KIYISI
İlçenin Burdur gölü kıyısındaki 22 kilometrelik alanda, çeşitli mesire alanları vardır.
İNCESU KÖYÜ CAMİSİ
İncesu beldesi merkezindedir. Kare planlı, kırma çatılı, marsilya tipi kiremit örtülü, kuzey-batı köşesinde tek şerefeli bir minareye sahip köy camisidir. Yapım tarihi olarak, 1692 yılı tahmin edilmektedir ama net kayıt yoktur. Bahçede yoğun olarak bulunan iğne yapraklı ağaçlar gurubu nedeniyle ile cami yapısı genel olarak algılanamamaktadır. Cami içerisindeki ahşap tavan işleri ve mekansal özellikler açısından, kültür varlığı olarak tescilli bulunan Burdur-Çavdır İlçesi Bölmepınar köyü camii ve Burdur-Kemer ilçesi İbrahim çavuş camisi ile benzerlik gösterir. Bu yüzden ahşap tavanların yöresel bir mimari öğe olduğu ve belli bir dönemde bu yörede uygulandığı anlaşılmaktadır. Caminin giriş kapısı yanında, caminin adının yazılı olduğu mermer levhada 1692 tarihi yazmakla birlikte, zaman içerisinde hem caminin ayakta kalması ve onarımı, hem de günün ihtiyaçlarına göre geliştirilmesi için eklentiler ve değişiklikler yapılmış, tek şerefeli minaresi de üzerindeki levhadan da anlaşıldığı üzere 1958 yılında eklenmiştir. Yapı özellikle ahşap işçiliği ve mekansal özelliği ile yöresel-kırsal cami mimarisinin iyi bir örneğidir.
HACI EMİN SARNICI
Senir kasabasının kuzeyinde, kuş uçumu yaklaşık 5 km mesafede, Kırardı mevkiindedir. Sucuk kuyusu olarak da bilinen sarnıç, yaklaşık 70 cm yüksekliğinde, 5 x 12 metre ebatlarında, doğu-batı doğrultusunda, derinlemesine dikdörtgendir. Duvarlar moloz taş örgüdür. 1967 yılında yapılan bir onarımla tabla betonla örtülmüştür. Batı duvarda, giriş aksında küçük bir havalandırma penceresi vardır. Giriş doğu yüzün ortasından yaklaşık 80 cm genişliğinde ve 180 cm yüksekliğinde yuvarlak kemerli bir kapıdan sağlanır. Sarnıç içine, güneye dönen merdivenlerden inilir. İçeride de duvarlar moloz taş örgülüdür ve horasan harcıyla sıvanmıştır. Sonradan yapıldığı anlaşılan bir sıvalı bölümün üzerinde tamir tarihi 1945 yazılmıştır. Üstü düzgün kesme taştan yapılmış tonozla örtülmüştür. Tonoz iki noktada yine düzgün kesme taşlı kemerle desteklenmiştir. Kuzey ve güney duvarlarında sarnıcı besleyen iki adet su kanalı vardır. Şu anda sarnıçta su bulunmaktadır.
HACI HÜSEYİN SARNICI
Senir kasabasının yaklaşık 6 km batısında, Tepecik mahallesine giden yolun güney kenarındadır. Sarnıç, dıştan yaklaşık 10 x 15 metre ebatlarında ve yaklaşık 1.5 metre yüksekliktedir. Ortasında 1.5 metre yüksekliğinde, sekizgen bir tambur vardır. Tambur kubbeyle örtülmüştür. Kubbenin üstü, iki kemerin birbirini kesmesiyle kapatılmış, haçvari bir görünümle kenarlar boş bırakılarak havalandırma sağlanmıştır. Sarnıca, güneybatı köşeden kemerli bir kapıyla girilir. İç mekan haç planlıdır. Dışarıdan izlenen tamburun burada, yaklaşık 3 metre yüksekliğinde ve fazla yüksek olmayan ayaklar tarafından taşınan dört büyük kemere oturtulduğu görülür. Bu kemerler iç içe iki kemer şeklinde daralarak ve yüksekliği azalarak haçın kollarını meydana getirmektedir. Tonozlardan bir tanesi yıkılmıştır. Sarnıcı besleyen ikisi sağlam bir tanesi tahrip olmuş üç adet suyolu vardır. Kemerler ve ayaklar düzgün kesme taştan, diğer bölümler moloz taştan yapılmıştır. İçerisinde günümüzde su yoktur.
HASAN HÜSEYİN SARNICI
Senir kasabasındadır. Kuzey-güney doğrultusunda derinlemesine dikdörtgen planlıdır. Yaklaşık 14 x 8 metre boyutlarındadır. Yüzeyden yüksekliği 2 metre civarındadır. 25 yıl kadar önce yapılan bir onarımla sarnıcın dışı dört taraftan tamamen briketle çevrilmiş, üstü betonla örtülmüştür. Güneydeki girişten 18 basamaklı bir merdivenle sarnıcın içine inilmektedir. Su yoktur. İç mekan yüksekliği 6 metre civarındadır. Duvarlar 4 metre yüksekliğe kadar dört taraftan sıvalıdır. Üst örtü tonozdur. Tonoz iki adet kemerle desteklenmiştir. Kemerler zemine kadar inen duvar çıkmalarına oturtulmuştur. Kuzey duvarında zeminden 4 metre yükseklikte sarnıcı besleyen su kanalı vardır. Kuzey ve güney cephelerde, birer pencere mevcuttur. Sarnıcın içi orjinalliğini korumuştur.
Buraya yolunuz düşerse, sanırım ilk dikkatinizi çekecek olanlar: geniş kaldırımlar ve özellikle akşam yürüyüşlerinde alacağınız “portakal çiçeği” kokularıdır. Evet, burada kaldırımlarda narenciye ağaçları var. Ama, giriş kısmı için son bir not: yaz aylarında buraya yolunuz düşerse, asfalttan yükselen sıcaklık, inanın pek dayanılır gibi değil.
Peki, tarihi ve turistik özellik ve güzellikler derseniz, hayır, bölgede herhangi bir tarihi ve turistik özellik taşıyan yer yok. Bu yüzden, yazmakta zorlanmadım desem yalan olur, ama tek bir gerçek, Çukurova denilince, verimli topraklar ve tarım anılıyor, tarihi ve turistik özellikleri sanırım düşünen yok, çünkü yöreye ait hiçbir tarihi ve turistik özellik olan kalıntı hakkında söz edilmemiş, ben de buraya yolum düştüğünde ki, birkaç kez uğradım, hiçbir tarihi ve turistik özellik dikkatimi çekmedi.
Ama yine de buraya yolunuz düşerse, Seyhan Baraj gölünün kıyısında mutlaka güzel zaman geçireceğiniz mekanlar bulabilirsiniz.
Adana Çukurova
ULAŞIM
Çukurova ilçesi, Adana il merkezinde bulunduğundan, buranın ulaşımını, Adana ilinin ulaşımı ile birlikte değerlendirmek gerekir.
Adana Çukurova
TARİH
Çukurova yerleşim yeri, 2008 yılında Seyhan ilçesinden ayrılarak ilçe statüsüne kavuşmuştur. Adana şehrinin 5 merkez ilçesinden biridir. (Merkez ilçeler: Seyhan, Yüreğil, Çukurova, Sarıçam, Karaisalı) İlçe bünyesinde 13 belediye, 11 köy vardır.
Tarihi belgelerde Kilikya olarak geçen Çukurova bölgesinden: Hitit Boğazköy kazılarında çıkarılan Hitit yazılı tabletlerinde “Unu Adania” yani “Adana ülkesi” diye söz edilmektedir.
Adana Çukurova
GENEL
Çukurova, Adana ilinin 5 merkez ilçelerinden birisidir. Adana il merkezinin kuzeyindedir. 1980’li yıllarda Adana ilinin tarıma elverişli olmayan kuzey bölgelerinin imara açılmasıyla, bu bölge hızla gelişmeye başlamıştır ve nüfusu artmıştır.
2008 yılında ise, Seyhan ilçesinin otobanın kuzeyinde kalan bölümüne bazı mahalleler dahil edilerek “Çukurova” ilçesi adıyla yeni bir merkez ilçe kurulmuştur. Yani, 1980’lerin başlarında hiçbir yerleşimin olmadığı bölge, hızla gelişmiş ve 2007 yılında bölgede 300 bin kişilik bir nüfus potansiyeli ortaya çıkmıştır.
Tam merkezinden “Turgut Özal Bulvarı” geçer.
Kuzey bölümde ise, Seyhan baraj gölü vardır.
Yörede, Akdeniz iklimi egemendir ve buna bağlı olarak: yazları sıcak ve yağışsız, kışları ise ılık ve yağışlı geçer. Yaz mevsiminde nem oranı oldukça yüksektir. Doğal bitki örtüsü: bodur makiliktir. Köylerdeki yerleşimcilerin ekonomik etkinliklerinin başında, tarım ve hayvancılık gelir.
Adana Çukurova Adnan Menderes Bulvarı
Adnan Menderes Bulvarı
Çukurova ilçesinde, Seyhan baraj gölünün hemen kenarındaki bu cadde, oldukça yoğun tercih edilen bir yerdir. Eşsiz manzarası ile yerli ve yabancı ilgini çekmektedir. Yöre insanı bu caddede gezinir, caddede bulunan kebapçılarda “Adana” şehrinin meşhur kebaplarını tatmak mümkündür.
Adana Çukurova Çukurova Üniversitesi
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
1973 yılında kurulan Çukurova Üniversitesinin “Balcalı Kampüsü” Seyhan baraj gölünün doğu yakasındadır. Şehir merkezine 10 km uzaklıktaki üniversite, modern alt yapısı ve modern tesisleri ile ülkemizin sayılı üniversitelerinden biridir. Üniversitenin bir bölümü Çukurova Belediyesi ve bir bölümü ise Sarıçam Belediyesi bölgesindedir.
ÇUKUROVA
Tarsus çayı ve Ceyhan ırmaklarının uzun yüzyıllar boyunca taşıdıkları alüvyonların birikmesiyle oluşan Çukurova, Türkiye’nin en büyük delta ovasıdır. Toroslarda eriyen karların sularıyla kabaran bu iki nehir, yüzyıllar boyunca Çukurova’yı sel tehdidi altında tuttu.
Taşkınları önlemek için, Seyhan ırmağı üzerine Seyhan, Ceyhan ırmağı üzerine de Aslantaş Barajları yapıldı. Çukurova’da Akdeniz iklimi hakimdir ve buna bağlı olarak kışlar ılık ve yağışlı, yazlar ise çok sıcak ve kurak geçer, kar yağışı çok nadir görülür. Nem oranı yüksektir. İklim koşulları tarıma çok elverişlidir.
Adana Çukurova Seyhan Baraj Gölü
SEYHAN BARAJ GÖLÜ
Evet, Çukurova ilçesinin resimlerini görünce, hemen geride bulunan deniz benzeri büyük bir su kitlesi mutlaka ilginizi çekecektir, çünkü burada: Seyhan Baraj gölü bulunuyor.
İlçe yerleşim yerinin kuzey bölümü, bu göl ile çevrilmiştir.
Seyhan nehri üzerinde Seyhan barajı yapımına, 1953 yılında başlanmış ve 8 Nisan 1956 tarihinde su tutulmaya başlanmıştır. Toprak dolgu baraj, 974 günde tamamlanmıştır.
Böylece Adana sel baskınlarından kurtulur, özellikle ırmak kenarındaki yerleşim yerleri ve Çukurova, derin bir nefes alır. Sulu tarıma geçilmesiyle, çiftçinin yüzü güler, ürünlerde verim 5-6 kat artar. Ayrıca, barajda bulunan üç santralde üretilen elektrik, Adana şehrinin elektrik ihtiyacının büyük bölümünü karşılar.
Evet, Seyhan Barajı, yeni barajı görmek pek mümkün değil ama baraj göletini birçok yerden görebilirsiniz. Çünkü göl yatağı yaklaşık 850 dönümlük bir alana yayılır. Su derinliği yer yer 49-67 metre arasındadır.
Göletin uzunluğu 28 km ve en geniş yeri ise 17 km dir. 15-20 kilometrelik gölet boyunca, yeni ve modern mahalleler oluşturulmuştur. Çünkü gölet oldukça büyüktür. Hatta şehre dışarıdan gelenler burayı görünce, Adana şehrinde deniz var diye düşünürler.
Göl kenarında yüzlerce restoran, park, mesire yeri vardır. Birçok Adanalı, tatil günlerinde kendilerini bu mesire alanları ve parklara atarlar. Ancak bu büyük gölet, aynı zamanda Adana şehri havasının sıcaklık yanında iyice nemlenmesini de sağlamıştır.
Ayrıca yine baraj gölü üzerinde, Adnan Menderes yarımadası bulunuyor ki, burada kafeler var. Gölün tam ortasında ise, bir ada var, üzerinde “Sevgi Adası” yazılıdır.
Seyhan nehri üstünde üç tane köprü vardır. Bu köprüler, aslında su isale hattı için yapılmıştır ve köprülerin üzerinde büyük metal su boruları bulunur. Baraj üzerindeki “Çatalan köprüsü” bir gerdanlık gibi görünür.
Bu set üzerinden Çukurova Üniversitesine ulaşım sağlanır. Şehre yakın bölümde ise “Gençlik köprüsü” vardır. Bu köprüye şehir merkezinden bisikletle gidilebilir, iki yakayı birbirine bağlayan ahşap gençlik köprüsü sadece 2-3 metre genişliktedir.
2006 yılından bu yana, Türkiye Offshore Şampiyonası, bu gölde yapılmaktadır. Gölün üzerinde her türlü su sporları yapılmaktadır. Göl içinde uluslar arası standartlarda kürek ve kano yarışlarının yapılabileceği parkurlar oluşturulmuştur. Baraj kapakları açıldığında, muhteşem güzel bir görüntü ortaya çıkıyor. Günümüzde burada pek çok seyyar satıcı göreceksiniz.