Kastamonu Tosya

Kastamonu Tosya

Tosya yöresinde söylenen bir deyimle anlatmaya başlayalım. “Dünyada 3 kıta var. Bunlar Avrupa, Asya, Tosya’dır.” Bir anlamda “…. Avrupa “Garp”ı, Asya “Şark”ı, Tosya “Fark” ı simgelermiş.

ULAŞIM

Tosya, Kastamonu arası uzaklık:  77 km. Tosya, Ilgaz arası uzaklık: 44 km. Tosya, Kargı arası uzaklık: 43 km. Tosya, İskilip arası uzaklık: 70 km. Tosya, Ankara arası uzaklık: 218 km. Tosya, İstanbul arası uzaklık: 480 km.

TARİHİ

İlçenin tarihi geçmişi hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Tosya yöresinde yaşayanların, ilk olarak Orta Asya’dan göç ederek bu bölgeye gelip yerleşen Türkler olduğu bilinmektedir.

Tosya yöresi Osmanlı hakimiyetine geçtiği yıllarda küçük bir köy durumundadır. Yine Osmanlı döneminde Tarihi İpek Yolu üzerindeki en önemli kervansaraylardan biri olan Akkuş Mehmet Paşa Kervansarayı burada kurulmuştur.

Bu yüzden Tosya’da kırsalda üretilen sof ve çeltik üretimine bağlı olarak ticaret hızla gelişmiştir. Ayrıca İpek yolunu kullanan kervansaraylara hizmet verildiğinden, burası Gerede-Osmancık arasında önemli bir menzil noktası olmuştur.

Kurtuluş savaşı sırasında Tosya işgale uğramamıştır. Ancak cepheye silah ve mühimmat ikmalinde bulunmuştur. Yüzlerce Tosyalı, İnebolu’dan Haymana ovasına kadar kervanlar halinde gece gündüz cephane taşımışlardır.

Tosya 1864 yılında Belediye, 1926 yılında ise ilçe olmuştur.

İlçe Kuzey Anadolu deprem fay hattındadır. Bu yüzden yörede şiddetli depremler olmuştur. 1943 yılında yaşanan 7.2 şiddetindeki depremde büyük can kaybı olmuştur.

Tosya ilçesi ismini, Bizans döneminde kullanılan yörenin ismi olan “Doccia” kelimesinden almıştır. Yörenin ismi, Türklerin fethinden sonra “Turıya” olarak değiştirmiştir.

Kastamonu Tosya

GENEL

İlçe merkezi: Batı Karadeniz bölgesinde, Ilgaz dağlarının devamı olan Tosya dağı (Gavurdağı) nın güneydoğusundaki düzlükte kurulmuştur. Devrez çayı 6.5 km uzaklıktadır. Şehrin orta yerinden, şehri boydan boya kaplayan yürüyüş yollarıyla düzenlenmiş bir park vardır.

İlçenin orta kesimlerinde, Ilgaz dağları eteklerinden çıkıp Kargı ilçesinde Kızılırmak nehrine karışan Devrez çayı çevresindeki alüvyonlu düzlükler vardır. İlçenin güneybatısında Hıdırlık Tepesi bulunur. Kuzey kesimi çıplak ve yüksek tepelerle çevrilidir.

Yamaç kısımlarında eğim fazladır. Dağlık kesimlerde gür orman örtüsü vardır. İlçenin rakımı ortalama 955 metredir. Yörede geçiş iklimi hakimdir. Çünkü Ilgaz ve Küre dağları deniz etkisini keser. Burada yaşayanların en büyük ekonomik etkinliği tarım yani pirinç tarımıdır.

NE YENİR

Buralara yolunuz düşerse, yerel lezzetlerden başlıca önerim “Tirit” olur. Ayrıca sabah, öğle ve akşam her öğünde ana yemek olan pirinçten yapılan “Tosya Pilavı” yenir. Ramazan döneminde ise, iftarda her gün yenen “caba” vardır.

Kastamonu Tosya Pirinç

PİRİNÇ

Pirinç Tosya’da buğdaygillerden kökleri bol su içinde yetişen bir bitkiden ibaret değildir, burada pirinç sevgidir, emektir, sanattır. Tosya pirinci dünyaca ünlüdür. Ilgaz dağlarından inen Devrez suyu, toprağı pirinç tarımına elverişli hale getirir.

İlçenin güneyinde Devrez vadisinde üretimi yapılan pirinç, kalitesi ve lezzeti ile yurt çapında yerini almıştır. Üretimin yaklaşık yüzde 65 bölümü dış pazarlara satılmaktadır. 1923 yılında, Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, Şapka devrimi için Kastamonu şehrine giderken, Tosyalı çiftçiler, Ilgaz kavşağında onu karşılamışlar ve Tosya yöresine “Pirinç Fabrikası” kurulmasını istemişlerdir.

Atatürk bu isteğe olumlu cevap vermiş ve Cumhuriyetin ilk pirinç fabrikası 1925 yılında Tosya’da kurulmuştur. Bu çeltik fabrikaları, çevre halkına da hizmet vermektedir.

Bugün Tosya’da yıllık 5 bin ton çeltik üretimi yapılıyor. Yörede üretilen “Sarıkılçık” türü pirinç tescil edilmiştir.

AHŞAP KAPI ÜRETİMİ

Ayrıca: ahşap kapı, pencere ve mobilya üretimi de yaygındır. Türkiye’nin ahşap kapı üretiminin yüzde 30 kısmı, Tosya’da üretilir. Günde 12 bin kapı üretimi yapılmaktadır. Bu kapılar 15 ayrı ülkeye ihraç edilir. En önemli özellik ise, bu sektörde yaklaşık 5 bin kişinin çalışıyor olmasıdır.

BAĞCILIK

İlçede bağlarla kaplı alanlar oldukça büyük iken, bir süre hastalık nedeniyle bağların sınırları daralmıştır. Gümelerde üretilen üzümler, yaş olarak yakın illere gönderilir. Ayrıca üzümden pekmez de yapılarak kışın tüketilmek üzere saklanır.

Bağlarda sadece üzüm değil asma yaprağı üretimi de yapılmaktadır. Tosya yaprağı özellikle civar illerde tercih edilir ve burada toplanan yapraklar salamura yapılarak büyük merkezlere gönderilir.

ULUSLARARASI TOSYA KÜLTÜR VE PİRİNÇ FESTİVALİ

Tosya Belediyesi tarafından düzenlenen festival 15 yıldır sürdürülmektedir.

Kastamonu Tosya

GEZİLECEK YERLER

Kastamonu Tosya Abdurrahman Paşa Camii

ABDURRAHMAN PAŞA CAMİİ

Cami ilçenin merkezinde, Hanönü meydanında Öğretmenevi karşısındadır.

1584 yılında Sultan III Murat döneminde Maraşlı Abdurrahman Paşa tarafından inşa edilmiştir. Maraşlı Abdurrahman Paşa’nın bölgede uzun yıllar görev yapmış, önemli bir devlet adamı olduğu tahmin edilmektedir.

Çevreye hakim bir konumdadır. Tosya ilçesinin görüntüsü ile bütünleşen abidevi bir yapıdır. Her taraftan rahatlıkla görülebilir. Mimar Sinan döneminin, merkezi planlı camileri arasında yer alır.

Yapının duvarları kesme taş ve tuğla ile örülmüştür. Üstü dört yarım kubbe ile örtülüdür. Kubbelerde ağızları deliklerle belirlenebilen yerleştirilmiş ufak küpler vasıtası ile akustik ses düzeni sağlanmıştır.
Mihrabın sağ ve sol tarafındaki pencere kenarlarına kaideler arasına yerleştirilmiş, dört tane dönen mermer sütun bulunur. Bu sütunların görevi: caminin herhangi bir bölümünde bir hasar veya göçme olduğunda, terazi vasfıyla sıkışmaları ve dönme özelliklerini kaybetmeleridir. Camiye, kuzey ve batı cephesindeki iki kapıdan girilir.
Kastamonu Tosya Abdurrahman Paşa Camii

Cümle kapısı üzerinde inşa kitabesi vardır. Caminin güney doğu bölümünde, Belediye hamamına bakan bir duvar vardır. Bu duvar, üzerindeki dolgu zeminine rağmen, aksi istikamette eğimli, yani dışa eğimli, adeta yer çekimine karşı koyarcasına inşa edilmiştir.

İnşa tarihinden bu yana da herhangi bir kayma veya yıkılma olmamıştır. Minare: caminin kuzeybatı köşesindedir. Sekizgen kaide üzerinde yükselir. Çokgen gövdeli, eski minare depremde yıkılınca, restorasyon sırasında yeni minare yapılmıştır.

Cami, 1943 yılındaki depremde büyük zarar görmüştür. Daha sonra restore edilerek tekrar açılmıştır. Camide aynı anda 1500 kişi ibadet edebilmektedir.

Kastamonu Tosya Çifte Hamam

ÇİFTE HAMAM

İlçe merkezinde Abdurrahman Paşa camisinin yanındadır. Hamam yapısı, 16’nci yüzyılda Mevlana Selahüttün adlı bir şahıs tarafından yaptırılmıştır. Son duyum, hamamın erkekler bölümü çıkan bir yangın sonucu tamamen yanmıştır.

HALİM BABA ÇEŞMESİ:

İlçe merkezinde İlyasbey Mahallesindedir. Üzerinde su kitabesi vardır. Buna göre, çeşme Karabacak Zade Hacı Abdullah Ağa tarafından 1796 yılında yaptırılmıştır.

DERE ÇEŞMESİ

İlçe merkezinde Dilküşah Mahallesi Zopturoğlu Sokaktadır. Çeşme üzerinde su kitabesi vardır. Kitabeye göre, çeşme 1781 yılında El Hac Ahmet Bey tarafından yaptırılmıştır.

ALİ OSMAN AĞA ÇEŞMESİ

İlçe merkezinde Harsat Mahallesi Tolaçeşme Sokaktadır. Önünde sivri kemer ve muhtelif taşlardan yapılmış ayna taşı vardır. Kitabesine göre Destani Ağanın zevcesi Şerifa Hanım tarafından 1800 yılında yaptırılmıştır. Gelelim en önemli sonucu, öğrendiğime göre bu çeşme yıkılmış, yok edilmiş ve yıkanlar meçhuldür.

Kastamonu Tosya Ali Osman Ağa Çeşmesi

Müze müdürlüğü yetkililerine yapılan ihbar sonucu yapılan araştırmalar sonucunda çeşmeyi yıkanlar bulunamamış, ancak bir kişi, yıkım sonrasında görüp muhafaza altına aldığı kitabeyi yetkililere teslim etmiştir. Kitabe, günümüzde Kastamonu Müzesinde bulunuyormuş.

KARASU ÇEŞMESİ

İlçe merkezinde Şeyh Mahallesi Çaybaşı sokaktadır. Kitabesine göre İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır.

Kastamonu Tosya Büyük Hamam

BÜYÜK HAMAM

İlçe merkezinde çarşı içindedir. Şifa Hamamı olarak da tanınır. Candaroğullarından İbrahim Bey tarafından 1400’lü yıllarda yaptırıldığı tahmin  edilmektedir. 1932 yılında yangın ve 1943 yılındaki depremde zarar görmüş, sonradan tamir ettirilmiştir.

Kastamonu Tosya Tekke Hamamı

TEKKE HAMAMI

İlçe merkezinde Hocaimat Mahallesindedir.

1637 yılında ölen Seh İsmail-i Ruma tarafından yaptırılmıştır. 

Yapıda moloz taşı ve harç kullanılmıştır. Yapının içerisinde taştan bir aslan ağzından, su akmaktadır. Ayrıca seh kurnası denen bir odası vardır.

Kastamonu Tosya Küçük Hamam-Vikvik Hamamı

KÜÇÜK HAMAM (VİKVİK HAMAMI)

İlçe merkezinde çarşı içindedir. Bir kazı sırasında, kubbe deliği bulunmuş ve hamamın varlığı tespit edilerek çevresi açılmış, hamam ortaya çıkarılmıştır.

Yapılış tarihi olarak muhtemelen 80 yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Daha sonra Vakıflar Müdürlüğü tarafından restore edilen hamamın orijinal hali bozulmuştur.
Kastamonu Tosya Gavur Kayası Kalesi

GAVUR KAYASI KALESİ

İlçede müstahkem bir kale yoktur. Ancak kale isimleri, yer adlarında kullanılmıştır. Muhtemelen bu yerlerde, savunma amaçlı kale olarak kullanılmış olmalıdır.

Gavur kayası kalesi, ilçenin güneyinde, (2.7 km uzaklıkta) Karşıyaka Mahallesinde Çüşçüs Kışlası mevkiindedir. Yukarı Dikmen köprüsünden 2 km yukarıdadır. Devrez çayının kenarında, doğal ve sarp bir kayadan ibarettir. Devrez çayı bir kavis çizerek kaleyi dolanır. Sarp olan ön tarafından kaleye çıkmak mümkün değildir. Sadece kuzeybatı yönünden kaleye çıkılabilir. Kalenin üzerinde daha doğrusu kayalığın üzerinde bina temelleri bulunur. Batısında ise bir kaya mezarı ve bir tünel vardır.

Kaya mezarı:

Yapının güneyinde, Devreze bakan kısımda bir odacık bulunur. Bu odacığın kapısı, dikdörtgendir. İç kısmına dikdörtgendir. Tavanı düzdür ve odanın iki yanında ölü sedirleri bulunur.

Tümülüs:

Mezar odasının arkasında bir Tümülüs bulunuyor. Burada bir zamanlar büyükçe bir yerleşme yeri bulunduğu tahmin ediliyor. Çünkü Bağdat yolu buradan geçiyormuş. Yerleşme yeri mükemmel bir şekilde yapılmış bir yeraltı şehridir. Salon kısmı kerpiçlerle örülmüş ve oval bir kubbelidir. Odalar ise kayaya oyularak yapılmıştır. İçme suyu temin için, yerleşkenin üstüne küçük yağmur olukları yapılmıştır.

Sunak:

Kalenin kuzeybatısında tanrılara sunular adaklar için kullanılan, taştan yapılmış sunak çok ilginçtir. O yıllardaki yani Hitit dönemindeki inanç gereği, bol yağmur ve bereket vermesi için tanrılara bakire bir kız kurban edilirdi.

Kuraklık ve de kıtlık zamanlarında, tanrıları mutlu etmek için önce ayinler düzenlenir, sonra bu ayinlerde ellerine kına yakılan ve güzel elbiseler giydirilen bakire kızlar, şafak vakti güneş doğmaya başladığında tanrılara kurban edilirdi. Zamanla yıpranmış olan bu sunakta, baş koymaya yarayan boyunluk kısmı hala sağlam olarak görülebiliyor.

Tünel

Yukarıda belirttiğim gibi, burada bir de tünel bulunuyor. Tünel, Devrez vadisinin karşısındaki tarım arazilerine açılıyor. Tünelin boyu 4.5 metre ve genişliği ise 4 metredir. 55 basamaklı dik bir kaya tüneli şeklindedir. Bu tünelin yaklaşık 300 metre aşağısında ise bir köprü kalıntısı bulunuyor.

Kalenin doğusunda ve Devrez çayı üzerinde, iki köprü ayağı görülür. Bu ayakların bir zamanlar buradan geçen Bağdat yolu üzerinde kurulu bir köprüye ait olduğu düşünülür. Yani, kale bu yolu korumak için kurulmuş olmalıdır.

Katip Çelebi isimli gezgin, seyahat notlarında burası hakkında şunları yazmıştır “Bu kale, kasabanın yüksekçe bir yerinde, dağ etrafında topraktan yapılmış zayıf bir kaledir. Celali isyanlarının baş gösterdiği zamanlarda, halk tarafından yapılmış olup, halen haraptır. “

BAĞ EVLERİ

İlçe merkezine 5 km uzaklıkta: elma, armut, kiraz, şeftali, vişne, dut, kızılcık, ayva gibi meyve ağaçları ve üzüm bağları bulunan bir yerdir.

ÇÜŞÇÜŞ KIŞLASI KAYA MEZARI

İlçe merkezine bağlı Çüşçüş kışlası mahallesindedir. İlçe merkezine 12 km uzaklıktadır. Mezarlar Geç Helenistik dönem ve Roma dönemine tarihlenir. Mezar düz damlı ve tek odalıdır. Ön cephesi, basit dikdörtgen şeklindedir. Mezar odasında iki ölü sediri vardır.

EMİRLER ŞEHRİ KALESİ

İlçe merkezine bağlı Sofular ve Kuşçular köyleri arasındadır. İlçe merkezine 12.5 km uzaklıktadır. Harabe halindeki kalenin, çevresi surlarla çevrilmiştir. Ancak günümüzde bu surlar da yıkılmıştır. 17’nci yüzyılda bu yöreye uğrayan Polonyalı gezgin Simeon, seyahatnamesinde burada Tosya’ya bakan yüksek bir tepede, Paşanın oturduğu bir kaleden söz etmiştir. Ancak belirttiğim gibi kale günümüzde tamamen harabe halindedir, yani gezilip görülecek bir unsur yoktur.

HARMAN TEPE HÖYÜĞÜ

İlçe merkezine bağlı Sofular köyü arazisindedir. İlçe merkezine 12.5 km uzaklıktadır. Höyüğün yüksekliği 3 metredir. Boyu 50 metredir. Bu höyüğün 50 metre kadar batısında başka bir höyük daha vardır. Her iki höyüğün bulunduğu alana Harman Tepe denir.

YÜCE TEPE HÖYÜĞÜ

Devrez kenarında, İlçe merkezine bağlı Bayat köyünün Taskaynar Mahallesindedir. İlçe merkezine 16 km uzaklıktadır. Daha önce burada yerleşim olduğu daha doğrusu Tosya ilçesinin ilk yerleşiminin olduğu ve daha sonra ise terk edildiği tahmin edilmektedir. Devrez çayı, höyüğün hemen yanından akmaktadır. Höyüğün yüksekliği 6 metredir. Boyu 50 metre eni ise 30 metredir.

Kastamonu Tosya Dipsiz Göl

DİPSİZGÖL

İlçe merkezine 25 km uzaklıktadır. İlçe merkezine bağlı Çiftler köyü sınırları içerisindedir. Tosya-Ankara karayoluna 9 km uzaklıktadır. Yolun tamamı asfalttır, yani ulaşımı kolaydır. Giriş ücretlidir. Gölün orta kısımları, kenarlara göre daha derin olduğu için dipsiz göl ismi verilmiştir.

Kastamonu Tosya Dipsiz Göl

Göl, derelerden beslenir. Orman içinde doğal bir piknik alanıdır. Burada konaklamak için bir otel bulunmaktadır. Yönetmen Pelin Esmer tarafından 2012 yılında burada “Gözetleme kulesi” isimli film çekilmiştir. 2011 yılında burası “Tabiat Parkı” olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

ÇUKURHAN

İlçe merkezine 25 km uzaklıktadır. Burası doğal bir piknik alanıdır. Konaklamak için bungalov tipi evler vardır.

YEŞİLGÖL

İlçe merkezine 28 km uzaklıkta, Sekiler köyünün 3 km doğusundadır. Çevresindeki ormanın göle yansıyan rengi ve göldeki yosunların etkisiyle göl yeşil görünür ve bu yüzden “Yeşil göl” ismini almıştır. Denizden yüksekliği 1570 metredir. Bu şirin ve küçük göl tam bir doğa harikasıdır. Çevresi çam ormanlarıyla kaplıdır. Gölün çevresinde ve yanında piknik alanları yapılmıştır.

Kastamonu Seydiler hakkındaki gezi yazım için  Seydiler

Kastamonu Hanönü

Kastamonu Hanönü

Hanönü, Kastamonu arası uzaklık: 72 km. Hanönü, Taşköprü arası uzaklık: 26 km. Hanönü, Boyabat arası uzaklık: 46 km. Hanönü, Ankara arası uzaklık: 324 km. Hanönü, İstanbul arası uzaklık: 592 km.

TARİHİ

Yörenin tarihi geçmişi hakkında ayrıntılı bilgiler yoktur. Çünkü herhangi bir arkeolojik resmi araştırma yapılmamıştır. Ancak tarihi süreç içinde, her zaman önemli bir konaklama yeri olmuştur. Çünkü ilçeden önemli bir kara yolu geçmektedir. İpek yolu Durağan ilçesinden geçmekteydi ve kervanlar ilçede bulunan handa konaklardı.

Bu yüzden yöreye “Hanönü” ismi verilmiştir. Cumhuriyetin ilanının ardından Hanönü bir köydür. 1988 yılında Taşköprü Gökçeağaç bucağına bağlanır, 1990 yılında ise Kastamonu’ya bağlı bir ilçe olur.

Kastamonu Hanönü

GENEL

Yerleşim yeri, Kızılırmak nehrinin bir kolu olan Gökırmak vadisinde kuruludur. Rakımı ortalama 415 metredir. Yörenin en büyük özelliği, sürekli ilçe dışına göç vermesidir. Yörede bir geçiş iklimi hakimdir ve değişik iklimler yaşanır.

GÖKAĞAÇ KİLİMİ

Bir zamanlar Gökağaç ismiyle tanınan Hanönü ilçesinde, her evde dokuma tezgahı bulunurmuş. Bu tezgahlarda Gökçeağaç kilimi dokunurmuş ve bu kilim yörede meşhur bir türküye de girmiştir.

GEZİLECEK YERLER

Kastamonu Hanönü Gökçeağaç Hanı

GÖKÇEAĞAÇ HANI

İlçe merkezindedir.

Yapı moloz ve kesme taştan yapılmıştır. 20.50 x 11,10 metre boyutlarındadır. Yüksekliği 3.5 metredir. Duvar kalınlığı 1 metredir. Giriş kısmı tamamen yıkılmıştır. Buradan yuvarlak kemerli bir kapı ile içeriye girilir. Avluda iki sıra halinde dört paye vardır. Bu payeler, hanın içini üç bölüme ayırır. Kemerli pencereleri vardır.  

Kastamonu Hanönü Gökçeağaç Hanı

2011 yılında Gökçeağaç köyü camisinde ortasından kırılmış ve Arapça yazılı bir taş bulunur. Camideki taşın yazıları Türkçeleştirdiğinde “Bu han gelen geçen yolcuların kalması için hayır amaçlı olarak, Candaroğlu beylerinden İsfendiyar Bey hükümdarlığı zamanında onun eşi Tatlu Hatun tarafından 1437 yılında yapılmıştır.” İbaresi görülür. Evet, han, Osmanlı Kastamonu yöresini ele geçirmeden yaptırılmıştır.

Kastamonu Hanönü Gökçeağaç Hanı

Evet han yakın zaman önce büyük bir restorasyon geçirmiştir. Bu restorasyonda, neredeyse yıkılmak üzere olan, sadece kalıntılardan ibaret olan han tamamen yenilenmiştir. 18 ay süren restorasyon çalışmalarında: taş duvarlar, Hanoğlu ilçesi dağlarından çıkarılan taşlarla yenilenmiştir.

Kastamonu Hanönü Gökçeağaç Hanı

Hanın içinde kaplama taşı olarak Kayrak taşı kullanılmıştır. Bu taş tamamen yöreye ait bir tür taştır. Hanoğlu dağlarında katmanlar halinde bulunur. Han çatışı tuğla kaplanmıştır. Çatıda kullanılan tuğlalar, yörenin toprağı kullanılarak özel olarak üretilmiştir. Yani, sonuç olarak restorasyon sırasında, yöreye ait ve doğal olmayan hiçbir malzeme kullanılmamıştır.

Kastamonu Hanönü Gökçeağaç Hanı

Günümüzde, bu tarihi han, bir koleksiyoncu tarafından toplanmış, Etnoğrafik eserlerin sergilendiği bir özel müze olarak kullanılmaktadır. Handa sergilenen eserler: silah, kama, kılıç, testi, radyo, plak, pikap, Osmanlı dönemine ait çeşitli sikkeler, taş parçalar, mermer heykelcikler, bakır malzemelerdir.

Kastamonu Hanönü Tarihi Evler

TARİHİ EVLER

İlçe merkezinde Atatürk Meydanında, 1920’li yıllarda yapıldığı tahmin edilen yaklaşık 30 adet tarihi ev bulunmaktadır. Bu evler yığma kagir olarak yapılmıştır. Temeller ise taştır. Taşlar iri ve derin bağlantılıdır. Günümüzde bu evlerden bazıları restore edilmiş, bazıları ise kaderine yani yıkılmaya bırakılmıştır.

Kastamonu Hanönü Gökçeağaç Şelalesi

GÖKÇEAĞAÇ ŞELALESİ

İlçe merkezine 7 km uzaklıkta Gökçeağaç köyü Sarıçalı Mahallesindedir. Ulaşım için patika yol vardır. Burada ardı ardına 3 şelale bulunmaktadır.

Kastamonu Hanönü Akgöl

AKGÖL

İlçe merkezine 20 km uzaklıktadır. Ormanlık alanda, dağın eşsiz güzelliğinin ortasındadır.  

Kastamonu Hanönü Saray Gölü

SARAY GÖLÜ

İlçe merkezine 20 km uzaklıkta Hanönü-Ayancık sınırındadır. Ulaşımı oldukça zordur. Krater gölü dağın zirvesinde yeşillikler ve orman içindedir. Yayla turizmi açısından oldukça elverişli olan göl, sadece yolunun kötü olması nedeniyle tanınmamaktadır. Gölün hemen yanında, orman içinde yangın gözetleme kulesi vardır, bu kuleden oldukça güzel manzara izlenebilir.

Kastamonu Şenpazar hakkındaki gezi yazım için  Şenpazar

Giresun Çamoluk

Giresun Çamoluk

Çamoluk, Giresun arası uzaklık: 82 km. Çamoluk, Gölova arası uzaklık: 41 km. Çamoluk, Alucra arası uzaklık: 49 km. Çamoluk, Şiran arası uzaklık: 50 km.

TARİHİ

İlçenin eski ismi “Mindaval” dır. Yani kelime anlamı “huzur vadisi” demektir. Çepniler: Trabzon’un fethinden önce Akkoyunlu hükümdarı Şah İsmail’in dayısı Uzun Hasan zamanında, kafileler halinde buraya gelirler.

1464 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmiştir. Osmanlı döneminde Şebinkarahisar’a bağlı bir nahiyedir. 1933 yılında Alucra ilçesine bağlanmıştır. 1987 yılında Belediye teşkilatı kurulur. 1990 yılında ise ilçe olur.

Giresun Çamoluk

GENEL

İlçe, Mindaval deresinin bulunduğu geniş bir vadi üzerinde kuruludur. Kelkit ırmağının ikiye böldüğü vadide bulunur. Genellikle dik yamaçlardan oluşan bir coğrafyada yerleşiktir. Deniz seviyesinden yükseklik ortalama 1140 metredir.

Su kaynakları bakımından oldukça zengindir. İlçenin en önemli akarsuyu Kelkit çayıdır. Kelkit çayı ilçenin ortasından geçer ve Yeşilırmak nehrine karışır. Bölgede, geçiş iklimi hakimdir. Bitki örtüsü genellikle seyrek görünümlüdür. Ormanlık alanlar vardır. Bol miktarda ceviz ağacı bulunur.

Giresun Çamoluk

NE YENİR

Çamoluk yöresinin “Şeker kuru fasulye” si oldukça meşhurdur. Mutlaka tatmanızı öneririm.

ÇAMOLUK BAL FESTİVALİ

Her yıl Ağustos ayında geleneksel olarak Çamoluk Gölpark alanında yapılır. Çünkü, kalitesi, şifa kaynağı, tabiat mucizesi olarak bilinen, doğal tabiat koşullarında organik olarak yetiştirilen Çamoluk ballarının ünü dünyaya yapılmıştır. Festivalde yapılan yarışmada dereceye giren ballar açık arttırma ile satılıyor.

ÇAMOLUK MESLEK YÜKSEK OKULU

Alucra’da bulunan Turan Bulutçu Meslek Yüksek Okuluna bağlı olarak açılan okul, tek programla eğitim öğretime başlamış olmasına rağmen, Eylül 2019 tarihinde eğitim öğretime başlamıştır.

Giresun Çamoluk

GEZİLECEK YERLER

Giresun Çamoluk Kaledere Kalesi

KALEDERE KALESİ

İlçe merkezine bağlı 8 km uzaklıktaki Kaledere köyünün 2 km kuzeyindedir. Kalederesinin 200 metre batısından başlayan bir yükselti üzerindedir.

Giresun Çamoluk Kaledere Kalesi

Kalenin girişi batı yönündedir. Kaleye giriş: yüksekliği 3 metre olan, 45 derece eğimli ve üzerinde doğal kayaya yapılmış basamaklar bulunan bir tünel sisteminden girilir. Bu basamaklar özenle kesilmiş ve belli ölçüde yapılmıştır.

Girişten başlayan 42 basamaklı bir sistem bulunmasına rağmen, bu sistem çok fazla tahribata uğramıştır. Kaleyi tamamen çevreleyen: doğal tahribata uğramış, kırma basit taşlarla yapılmış, horasan harçlı sur duvarı vardır.

Doğu duvarı sağlamdır. Batı bölümünde, Kalederenin doğusundan başlayan düzleştirmeler yapılmıştır. Bu düzleştirmeler: 300 metre yüksekliktedir.

Boyutları 1.55 metre ve derinlik 1.40 metredir. Girişin kuzey bölümünde, basit kırma taşlardan horasan harcı ile yapılmış bir duvar bulunur. Kalede yapılan yüzey araştırmalarında, MÖ 2 binli yıllar ve ayrıca Roma dönemine ait seramikler bulunmuştur.

Giresun Çamoluk Folbaba Türbesi

FOLBABA TÜRBESİ-DERVİŞ ALİ BABA TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı 6.5 km uzaklıktaki Yuvacık köyündedir. Köyün hemen gerisinde, yol kenarındadır.

Diğer adı Derviş Ali Baba Türbesidir. Türbede meftun Derviş Ali Baba’nın 1700’lü yıllarda yaşadığı tahmin edilmektedir. Kendisinin Hz Ebubekir’in torunlarından olduğu söylenir. Derviş Baba’nın 400 yıl önce Mısır’dan geldiği, İslamiyeti yaymada büyük çabası bulunduğu ve Yuvacık köyünün de Derviş Ali Baba ve onun sülalesinden gelenler tarafından kurulduğu söylenir. Osmanlı Fütühat döneminde bölgeye gelen Türk askerlerine ev sahipliği yaptığı ve onları kerameti ile doyurduğu söylenir.

Türbe, 12 metre boyundadır ve bu boyutu ile Türkiye’nin en büyük ikinci türbesidir. (Türkiye’nin en büyük türbesi, İstanbul’dadır. Hz Yuşa’ya ait türbenin uzunluğu 17 metre, genişliği 2.5 metredir.) Bu türbenin bu kadar uzun olmasının sebebi hakkında bir söylenti bulunmaktadır.

Çok uzun yıllar önce, bir kişi rüyasında “Derviş Ali Baba” yı görür, kendisi “ayaklarının üzerinden geçildiğini” söyler. Bunun üzerine köyde türbe büyütülür, türbenin üzeri yapılır. Ancak rüzgarlı havalarda türbenin üstü yıkılır, bunun üzerine türbenin sadece çevresi duvarlarla çevrilidir.

Türbenin çevresinde: Osmanlı döneminde fütühat için gelip şehit düşen Hasan Dede, Meşat Dede ve İbrahim Dede isimli üç kişiye ait şehit türbeleri de bulunmaktadır.

Giresun Çamoluk Hacı Ahmet kalesi-Avarak Kalesi

HACIAHMET KALESİ-AVARAK KALESİ

İlçe merkezine bağlı 12 km uzaklıktaki Hacıahmetoğlu köyündedir. Sarıçiçek dağlarının 5 km kuzeyindedir. Hakim bir tepe üzerinde bulunan kalenin yapım tarihi ve yaptıran hakkında bilgi veren kitabesi ve belge yoktur.

Kalenin Avarlar zamanında yapıldığı söylenmektedir. Bu yüzden “Avarah” kalesi ismiyle de tanınır. Kale, Kelkit Havzasını kontrol etmek için yapılmıştır. Kale, Kelkit çayının hemen kuzeydoğusunda bulunan hakim bir tepe üzerindedir. Kalenin girişi kuzey yönündedir. Düzleştirilmiş taşlarla yapılan kalede horasan harcı kullanılmıştır.

Giresun Çamoluk Hacı Ahmet Kalesi-Avarak Kalesi

Kalenin güneybatı yönünde: dere taşlarıyla yapılmış basit duvar örgüsü bulunur ve bu örgü batı ve güney yönünde devam eder. Kalenin kuzeydoğu duvarı sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. Batı, doğu ve güneydoğu duvarlarının ise sadece temelleri günümüze ulaşmıştır.

Kalenin güneybatı duvar örgüsü: 70-80 cm kalınlığında ve yaklaşık 3 metre yüksekliktedir. Güneydoğu ve kuzey duvarları da yaklaşık aynı ölçülerdedir.

Ayrıca: kalenin batı yönünde büyük kısmı basit taş örgüsüyle yapılmış sur görünümü veren ve kalınlığı 2 metreyi bulan duvar örgüsü vardır. Yerleşim üzerinde yapılan yüzey araştırmalarında: MÖ 2 binli yıllar ile Roma dönemine ait seramikler bulunmuştur.

Giresun Çamoluk Kayacık Köyü Kilisesi

KAYACIK KÖYÜ KİLİSESİ

İlçe merkezine bağlı 15 km uzaklıktaki Kayacık köyündedir. Köy, 1925 yılına kadar Rum Pontuslardan kalma bir Rum köyü idi. Köyün Rum dönemindeki ismi Hınzırıdır. Nüfus mübadelesi sonucu Rumlar, buradan ayrılmıştır.

Ancak 1970’lerin başına gelindiğinde köyde 3 aile kalmıştır. 1991 yılında ise köy derneği kurulmuş, geleneklerin sürdürülmesine ve köyün canlandırılmasına karar verilmiş, 2008 yılında köyde 70 ev mevcuduna ulaşılmıştır.

Gelelim kiliseye: kitabesi veya herhangi bir belge, kayıt yoktur. Benzerleriyle karşılaştırıldığında, muhtemelen 19’ncu yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı tahmin edilmektedir. Doğu batı ekseni üzerinde uzanır.

Dikdörtgen bir zemin şeması gösterir. Bazilikal planlıdır. Cephenin üst seviyesinde yine renkli taş işçiliğiyle işlenmiş üç tane haç motifi vardır. Kilisenin üst örtüsü tamamen çökmüştür. Bu yüzden iç mekan kısmen harfiyatla dolmuştur.

İç mekan zemin kaplaması tespit edilememiştir. Yapının beden duvarları üçlü kemer düzenlemesi ile oluşturulmuştur. Kemerler yuvarlak formludur. Narteks ve mahfil bölümü bulunmayan kilisenin atrium yani bahçe duvarları yıkılmıştır.

Giresun Çamoluk Yenice Şelalesi

YENİCE ŞELALESİ

İlçe merkezine bağlı 18 km uzaklıktaki Yenice köyündedir.

Giresun Çamoluk Yenice Şelalesi

Şelalenin bulunduğu 13 Hektar büyüklüğündeki alan, Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından 2019 yılında “Yenice Şelaleleri Tabiat Anıtı” olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Giresun Çamoluk Yenice Şelalesi

Evet, şelale: Pınarbaşı deresi akış güzergahındadır. Şelalenin bulunduğu yerin rakımı 1183 metredir. Pınarbaşı menbasının, 200 metre kuzeyinde, küçük bir göl düzenlemesi, devamında sel kıran yapılmış ve buradan yaklaşık 25 metre yükseklikten düşen bir şelale ve 2 tane değirmen bulunur.

Bu şelalelerin 600 metre kuzeyinde 2 tane daha şelale vardır bunlar 7-8 metreden düşer. Bentler ve şelaleler ile birlikte toplam 10 şelale bulunmaktadır. En büyük şelalenin boyu 40 metre olup yeraltı suyu ile beslenmektedir.

Giresun Çamoluk Bektaş Bey Camii

BEKTAŞ BEY CAMİİ

İlçe merkezine bağlı 20 km uzaklıktaki Sarpkaya köyündedir. Caminin bulunduğu yere çıkabilmek için dik ve virajlı yollardan geçmek gerekir. Yol burada bulunan kayalar kırılarak açılmıştır. Zirveye ulaşıldığında nispeten düz bir arazi yapısı vardır ve cami, bu düzlüğün başlangıç noktasındadır.

Yörenin en eski ve tarihi özellikler taşıyan camisidir. Özgün haliyle günümüze ulaşmıştır. Caminin inşasında: nahhatlar, hattatlar, dülgerler, taş ve demir ustaları ve mimarlar getirilerek sanatın en ileri seviyesinde olanlar çalıştırılmıştır. Hiçbir masraf ve fedakarlıktan kaçınılmamıştır.

Giresun Çamoluk Bektaş Bey Camii

Giriş kapısı üzerindeki kitabe yeri boştur.

Ancak çeşitli yayınlara göre cami: Trabzon Valisi Çeçenzade Hacı Hasan Paşa oğlu Bektaş Bey tarafından 1818-1819 yılları arasında yaptırılmıştır. Halk arasında: Bektaş Bey’in Trabzon Beylerbeyi tarafından idareci olarak bölgeye yollandığı ve çok sert mizaçlı, otoriter birisi olduğu anlatılır. Onu buraya atayan kişi de babası Çeçenzade Hasan Paşa’dır. Bektaş Bey, tahminlere göre 1811-1825 tarihleri arasında Zağpa (ilçenin o zamanki ismi) da kalmıştır.

Caminin girişi, kuzey cephesi ortasındadır. Giriş dikdörtgen formlu olup profilli bir silme ile çevrelenmiştir. Ahşap kapısı da özel işçilikle yapılmış, üzeri metal işlemelerle süslenmiştir.

Caminin duvarları kesme taştan yapılmıştır.

Dış duvarların kalınlığı yaklaşık 1 metredir. Köşe taşları büyük boyutludur. Dikdörtgen planlıdır, kıbleye doğru uzundur. Caminin içi toplam 70 metre kare civarındadır. Tavanı ahşaptır. Ancak son yıllarda çatı yapılarak saçla kapatılmıştır.

Ahşap tavanda, sütunlarla bölünen alanlarda farklı geometrik şekillerde uygulamalar yapılmıştır. Bölünme tavanda da yansıtılmıştır. Tavan göbeğinde simgesel anlamda oldukça güçlü olan çarkıfelek motifi uygulanmıştır. Fakat farklı zemin renklerinin kullanıldığı pano içleri oldukça güzel düzenlenmiştir. Bütüne bakıldığında genel bir estetik hakimdir.

Özgün halinde, ahşap olan son cemaat yerindeki ahşap sütunlar, çürüdüğü için sökülerek beton olarak yeniden yapılmıştır.

Ahşap minber renkli ve sade süslemelidir. Minber korkuluğunda: sülüs yazı yer alır. Mihrap yüzeyinde yazı ve desenlerden oluşan, yoğun kalem işi süslemeler bulunur. Caminin harim bölümünde, duvar yüzeyleri hariç süsleme yoktur.

Harim, üst örtüyü taşıyan yuvarlak formlu, ahşap sütunlarla üç sahınlı olarak düzenlenmiştir. Sütunlar birbirlerine ahşaptan yuvarlak kemerlerle bağlanmıştır. Caminin harim kısmındaki zengin kalem işi işçiliği, Giresun genelinde en güzel camilerden birisi olmasını sağlamıştır.

Caminin genelinde ahşap işçiliği ve iç süslemeleri oldukça güzeldir. İç süslemelerde kök boyası kullanılmıştır.

Caminin minaresi:

Kuzeybatı köşesindedir. Minare, kare kaideli, çokgen planlı ve tek şerefelidir. Ancak 1996 yılından sonra beton olarak inşa edilmiştir.

Gelelim onarıma: cami 2001-2004 yılları arasında hayırseverlerin yardımı ile onarılmıştır. Bu onarımda, yukarıda da belirttiğim gibi, caminin çatısı yenilenmiş ve üzeri saçla kaplanmıştır.

Kesme taş duvarlar elden geçirilmiş, taş araları yeniden derzlenmiştir. Bu onarım döneminde bir de abdest alma yeri yani şadırvan yapılmıştır.

Cami, 2015 yılında tescil edilerek koruma altına alınmıştır.

Halen ibadet sürdürülmektedir. Ancak caminin günümüzde yakın çevresinde sadece 4-5 ev kalmıştır. Bu yüzden cami genelde kapalı tutulmaktadır. Diğer evler de çevrede dağınık olduğundan sürekli ve kalabalık cemaat yoktur.

Böylece bu eşsiz eser bir anlamda gelecek nesillerin bir emaneti olarak korunmaktadır. Bence buraya yolunuz düşerse mutlaka bu gurur verici camiyi görün.

 Giresun Yağlıdere hakkındaki gezi yazım için  Yağlıdere