İsterseniz ilçeyi tanıtmadan önce “Şap” madeni ve kullanım yerleri hakkında kısa bilgi vereyim. Şap madeni: turşu, konserve, deri tabaklama ve fırınlamada kullanıldı. Ancak besin işlemesinde kullanımı çeşitli yan etkileri beraberinde getirmiş ve kullanım ağır ağır azaltılmıştır.
Günümüzde ise, şap, sağlık uzmanları tarafından yaralanmalar ve hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır. Yine küçük bir ayrıntı: tıraştan sonra oluşan jilet kesiklerindeki kanamanın durdurulması için kullanılan kan taşı şaptan yapılır. Evet şimdi Şaphane ilçesini tanıtmaya başlıyorum.
ULAŞIM
Şaphane, Kütahya arası uzaklık 130 km dir. Şaphane, Simav arası uzaklık: 28 km. Şaphane, Gediz arası uzaklık: 27 km. Şaphane, Uşak arası uzaklık: 140 km.
TARİHİ
Kalıntılar değerlendirildiğinde, Roma ve Bizans döneminde burada yerleşim olduğu tahmin edilmektedir. Germiyanoğulları beyliği ve 1429 yılında Osmanlı hakimiyeti görülür. Ancak, ilçe merkezi daha önce Kayran mevkiinde Boncuktaş ismi ile kurulmuştur.
Ormandan ağaç kesiminin yasaklanması, şap madeni kazanlarının tehlike oluşturması nedeniyle, yerleşim, zamanla ormanlık araziden dere içine inmiştir. Dere içine inmesinin diğer bir sebebi de, eşkıya baskınlarından korunmaktır. Şaphane merkezine yerleşilmesiyle birlikte, yerinden kesilen ağaçlarla bir cami yapılmıştır. (Koca Seyfullah Camisi) İlçe topraklarında bulunan Şap madeni, Bizans döneminden beri işletilmiştir.
Çıkarılan şapın kullanımı, 13 ile 16’ncı yüzyıllar arasında Cenevizliler tarafından yürütülüyordu. Osmanlı imparatorluğu döneminde, deve kervanları ile buradan elde edilen “şap” Balkan devletleri ve Fransa’ya gönderilir karşılığında ise şeker ve ipekli kumaş alınırdı. Yerleşimden ilk olarak 1879 yılında nahiye olarak söz edilir. Cumhuriyet döneminde bucak olmuş, 1988 yılında ise Gediz ilçesinden ayrılarak müstakil ilçe olmuştur.
Kütahya Şaphane
GENEL
İlçe Kütahya ilinin güneybatısındadır. İsmini aldığı “Şaphane” dağının eteklerinde kurulmuştur.
Kütahya Şaphane
Dağın yüksekliği 2120 metredir. İlçe arazisi engebelidir. İklim olarak karasal iklim hakimdir. İlçede yaşayanlar geçimlerini tarım ve hayvancılık yaparak sağlar. İlçe Merkezinde bulunan Şap Fabrikası, ilçe ekonomisine katkı sağlar.
ŞAPHANE MESLEK YÜKSEK OKULU
Şaphane Meslek Yüksek Okulu, Dumlupınar Üniversitesine bağlı olarak 1994 yılında eğitime başlamıştır. Günümüze kadar okuldan 3000 civarında öğrenci mezun olmuştur. Halen kayıtlı öğrenci sayısı 800 dür.
Kütahya Şaphane
GEZİLECEK YERLER
Kütahya Şaphane Kocaseyfullah camii
KOCASEYFULLAH CAMİSİ
İlçe Merkezinde bulunan cami, ahşap mimari özelliklerini yansıtır. Kitabesi olmadığından ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmez. Diyanet kayıtlarında, yapılış tarihi kesin olmamakla birlikte 1490 yılıdır.
20’nci yüzyılda Ulucami olarak anılan caminin, Osmanlı döneminde Mimar Sinan kalfalarından Kocaseyfullah tarafından yapıldığı ve bu yüzden Kocaseyfullah camisi ismiyle anıldığı tahmin edilmektedir. Caminin tamamı ahşap ve ahşap oyma süslemelidir. Usta hattatlar tarafından oyma ve süslemeleri yapılmıştır. Cami içinde bulunan resimler: yaşam ve ölümü anlatır. Tavanı tamamen ahşap el işçiliğidir. Güzel ve renkli görünümlüdür.Vakıf malı olması nedeniyle hiçbir tadilat yapılamamıştır. Kalın ve büyük ağaçların, sütun şeklinde kesilmesiyle ahşap olarak inşa edilmiştir. Camide, aynı anda bin kişi ibadet edebilir. Tamamı ahşap olduğundan ısıtma sistemi yoktur. Caminin içinde, mihrabın sağ ve sol yanında bulunan ahşap sütunlar, yıllar öncesinde caminin zemin kaymasının kontrolü için yapılmıştır.Depreme ve olabilecek her türlü yer sarsıntısına karşı, terazi görevi yapan iki sütun, hala mevcuttur. Herhangi bir deprem anında, caminin yerleşim dengesinin bozulup bozulmadığı bu sütunlar kontrol edilerek anlaşılır.Kütahya Şaphane Kocaseyfullah camii
Gelelim caminin bir diğer önemli özelliğine. Cami aynı zamanda rasathane olarak kullanılmıştır. Avrupa’da gerçek anlamda ilk rasathane, Almanya-Kassel şehrinde 1561 yılında kurulmuş iken, burada caminin mihrap kısmına deprem ölçme sistemi kurulması ilginçtir.
Kütahya Şaphane Kocaseyfullah camii
Altında dükkanlar vardır. Caminin önünde tarihi bir şadırvan bulunur.
2012 yılında kabul edilen kanunla, Denizli ilinde Merkezefendi ve Pamukkale isimli iki yeni ilçe kurulmasına karar verilmiştir.
GENEL
Denizli il merkezinde bulunan Merkezefendi ilçesinin rakımı, ortalama 354 metredir.
Denizli Merkezefendi
MERKEZEFENDİ
Merkezefendi kimdir, kısaca bilgi vermek istiyorum. Kendisi muhtemelen 1463-1464 yıllarında Denizli’nin Sarı Mahmudlu köyünde (bugün Buldan-Akçaköy) doğmuştur.
İlk eğitimini memleketinde aldıktan sonra, 1478 yılında Bursa’ya gitmiş, 15 yıl süren eğitimin ardından icazet alıp 1493 yılında İstanbul’a gitmiştir. Kanuni Sultan Süleyman ile Merkez Efendi arasında Manisa’da başlayan yakın ilişki, İstanbul’da da sürmüş, padişah 1537 tarihinde Korfu seferine çıkarken, onu ordu şeyhi olarak tayin etmiştir.
Sultanın kendisinden söz ederken “ bizim Merkez” dediği nakledilir. 1552 yılında vefat eden Merkez Efendi, Mevlanakapı dışında kendi adıyla anılan dergahın yanına defnedilmiş, kabri üzerine daha sonra bir türbe inşa edilmiştir. Türbesi İstanbul’dadır.
GEZİLECEK YERLER
Denizli Merkezefendi Atatürk ve Etnografya Müzesi
ATATÜRK VE ETNOGRAFYA MÜZESİ
İlçe merkezine bağlı Saraylar Mahallesindedir.
19’ncu yüzyıl sonlarında yapılmıştır. Yapı Osmanlı dönemi mimari özelliklerini yansıtır. Yapıda sakız üslubuna özgü bir mimari kullanıldığı görülür. İki katlı ve orta sofalı olan yapının tüm odaları, orta sofaya açılır. Üst kattaki sofa, ön cephede çıkma balkona, arka cephede ise sonradan eklenmiş olan bölüme uzanır.
Binanın dört cephesinde de çok sayıda pencere bulunur. Pencere ve kapıları basık kemerlidir. Alt kattaki pencereleri basit düz söveli, üst kattaki pencereleri ise dekoratif silme tuğla sövelidir. Kapı ve pencereleri ahşap malzemeden yapılmış olup, pencereleri ahşap pancurludur. Bina Cumhuriyetin ilk yıllarında parti binası olarak da kullanılmıştır. 4 Şubat 1931 tarihinde Denizli iline gelen Atatürk bir gece bu binada konaklamıştır.
1950’li yıllardan sonra bir süre Verem Savaş Dispanseri olarak hizmet veren yapı, 1984 yılında Müze haline getirilmiştir. 1997 yılında tekrar onarım gören Atatürk ve Etnoğrafya Müzesi, 1999 yılında yenilenmiş haliyle tekrar ziyarete açılmıştır. Müze içinde, Atatürk’ün çalışma ve yatak odası, Atatürk’ün Denizli’yi ziyaretinde çekilen fotoğraflar, Denizli’ye ait etnoğrafik tasvirler, savaş aletleri ve Denizli Sancağı sergileniyor.
Denizli Merkezefendi Kaleiçii Çarşısı
KALEİÇİ ÇARŞISI
İlçe merkezine bağlı Saraylar Mahallesindedir.
Tarihi çarşı, 800 yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. Orijinalinde Denizli Kalesi surlarından oluşan çarşı, yaklaşık 280 x 160 metre ölçülerinde bir alanı kaplamaktadır. Çarşının batı surlarının önü, geçtiğimiz yıllarda Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan çalışmalarla açılmıştır. Bugün surların yaklaşık 80 metrelik kısmı sağlamdır. Görülebilen bu surların yükseklikleri yaklaşık 5 metredir. Surlar traverten taşlarla, kireç harçlı olarak örülmüştür.
Her iri taş sırasının aralarına daha küçük boyutlu taşlar ve tuğla parçaları yerleştirilmiştir. Surlarda yer yer devşirme antik mimari parçalar kullanılmıştır. Yüzlerce yıldan bu yana çarşı olarak kullanılan Kaleiçi, Denizli ticaretinin belliği durumundadır. Ahilik kültürünün halen yaşatıldığı Kaleiçi çarşısında, çok sayıda dükkan bulunur. Bu dükkanlarda tekstil başta olmak üzere çeşitli sektörlere ait ürünler satılmaktadır. Bununla birlikte, bakırcılık, alemcilik, yorgancılık gibi geleneksel el sanatları da burada yaşatılmaktadır.
KONYALIOĞLU EVİ
İlçe merkezine bağlı Altıntop Mahallesindedir.
Konyalıoğlu Evi, Mavi Ev adıyla bilinmektedir. İki katlı olan yapı, kâgir tekniğiyle yapılmıştır. Konak, büyük bir bahçe içindedir. Yapının sofası, ön cephesinde dışa dikdörtgen şeklinde bir çıkma yapar. Alt ve üst katta birbirine paralel şekilde bulunan sofalar, açık şekildedir. Üst kat sofası, 9 adet ahşap direk üstüne oturtulmuştur.
Direkler arası Bursa kemerine benzer kemerlerle süslenmiştir. Her iki katta da sofaya açılan üçer oda mevcuttur. Yapının kapılarında, tavanlarında ve içinde yer alan dolaplarında muazzam şekilde yapılmış ahşap süslemeler, oldukça dikkat çekicidir. Üst kata; cephenin sağında bulunan ahşap merdivenle çıkılmaktadır. Pencereleri dikdörtgen formlu ve sadedir. Osmanlı dönemi mimari özelliklerini yansıtan yapı, kırma çatılı ve alaturka kiremit örtülüdür. Geçtiğimiz yıllarda restore edilen yapı, günümüzde Denizli Büyükşehir Belediyesi himayesinde kafeterya olarak hizmet vermektedir.
MERZECİ DEĞİRMENİ
İlçe merkezine bağlı Altıntop Mahallesindedir.
Değirmen, fabrika binası ve han binasından oluşur. Tarihi yapı, Denizli’nin önemli sivil mimarlık örneklerinden olmakla birlikte, kentin sanayi tarihi açısından da büyük bir öneme sahiptir. Fabrika binası: bodrum ve ilaveten üç katlı olarak inşa edilmiştir. Moloz taş örgülü duvarlara sahiptir. Duvarların köşelerinde ve pencere sövelerinde tuğla malzeme ile dekorasyon yapılmıştır. Tüm kapı ve pencereleri basık kemerlidir.
Beşik çatılı olan yapının katlar arasındaki ayrımları düz ahşap silmelerle belirgin hale getirilmiştir. Fabrika binası ile aynı bahçe içerisinde bulunan han binası ise iki katlıdır. Yapının alt kat duvarları moloz taş ve tuğla örgülüdür. Üst kat duvarlarında kerpiç malzeme kullanılmıştır. Kapı ve pencereleri dikdörtgen formlu ve sadedir.
Pencereleri giyotin pencere şeklindedir. Her iki bina da 2013 yılında Denizli Büyükşehir Belediyesi tarafından aslına uygun olarak restore edilmiştir. Merzeci Değirmeni günümüzde Denizli Büyükşehir Belediyesi Genç Denizli ofis ve atölyeleri olarak hizmet vermektedir.
Denizli Merkezefendi Servergazi Türbesi
SERVERGAZİ TÜRBESİ
İlçe merkezine bağlı Gerzele Mahallesindedir.
Dağ yamacına yakın bir noktada konumlanmış olan türbenin çevresi, büyük çınar ve meşe ağaçları ile kaplıdır. Türbe binası, 1992 yılında yapılmıştır. Türbenin içerisinde Denizli’yi fetheden Selçuklu Komutanı Servergazi’ye ve onun bir askerine ait toplam iki sanduka vardır.
Türbe binası, sekizgen formlu, yığma taş yapılıdır. Duvarları içeriden beton sıvalıdır. Kapının bulunduğu duvar hariç, tüm duvarlarında oldukça uzun, yuvarlak formlu birer pencere bulunur. Her yıl çok sayıda kişinin ziyaret ettiği türbenin çevresi mesire alanı olarak kullanılmaktadır.
ŞEYH MEHMET ŞİRVANİ TÜRBESİ
Azerbeycan’ın Şirvan şehrine bağlı Zerdab köyünde doğmuş olan Şeyh Mehmet Şirvaniye ait olan bu türbe, ilçe merkezine bağlı İlbade mahallesinde, İlbade mezarlığı içerisindedir.
Türbe, mezarlığın ortasına yakın bir noktada bulunur. Şeyh Mehmet Şirvani, bilinmesi gereken tüm ilimleri öğrenmiş, birçok yerde İslamiyeti anlatıp öğrenci yetiştirmiş, daha sonra da Denizli’ye yerleşmiş ve 1851 yılında burada vefat etmiş ünlü bir din adamıdır.
Kareye yakın bir plana sahip olan türbenin üstü, saç kaplı beşik çatıyla örtülüdür. Türbenin tavanı ahşap kaplıdır. Yapının kapı ve pencereleri dikdörtgen formlu ve sadedir. Kıble yönündeki duvarla bulunan mihrap oldukça dikkat çekicidir. Türbenin içinde Şeyh Mehmet Şirvani’ye ait büyük bir sanduka ile başka bir kişiye ait küçük sanduka bulunur.
Denizli Merkezefendi Üzerlik Tren İstasyonu
ÜZERLİK TREN İSTASYONU
İlçe merkezine bağlı Üzerlik mahallesindedir.
1890 yılında yapılmıştır. İstasyon, İngiliz Oriental Railway Company tarafından İzmir-Aydın ve Şubeleri Demiryolu Hattı kapsamında inşa edilmiştir. Üzerlik Tren İstasyonu, lojman ve istasyon binası olmak üzere iki kısımdan oluşur. Her iki yapı da tek katlı olup, yığma tekniğiyle yapılmıştır. Duvarlarında kesme ve moloz taş birlikte kullanılmıştır.
Yapının üstü beşik çatılı olup, Marsilya kiremitle örtülüdür. Duvarlarının köşeleri kesme taşların şaşırtmalı döşenmesiyle hareketlendirilmiştir. Pencereleri kare formlu, kapıları ise dikdörtgen formludur. Kapı ve pencerelerin çerçeveleri düz sövelerle dekora edilmiştir. İstasyon binası önünde ahşap yapılı ve kiremit örtülü sundurma bulunur. Günümüzde kullanılmayan yapının bir bölümü tahrip olmuş durumdadır.
Denizli Merkezefendi Vakıflar Hamamı
VAKIFLAR HAMAMI
İlçe merkezine bağlı Saraylar Mahallesindedir. 14’ncü yüzyılda inşa edilmiştir. Osmanlı dönemine ait bir eser olan yapı, Denizli’nin en eski umumi yapılarından biridir. Tarihi hamam, erkekler ve kadınlar hamamı olmak üzere birbirine bitişik iki kısımdan oluşur. Eskiden kadınlar hamamı olarak kullanılan kısım, günümüzde ticarethane olarak kullanılıyor. Erkekler hamamı kısmı ise orijinal işlevini korumaktadır.
Tarihi yapı, dikdörtgen planlı olup hamam içerisinde sırasıyla soğukluk, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümleri bulunur. Duvarları taş ve tuğla malzemeden, kubbesi ve girişleri ise tamamen tuğladan yapılmıştır. Kubbesi dıştan beton sıvalıdır. Kubbesinin üzerinde çok sayıda ışıklık deliği bulunur. Yapının içinde tuğla örgü ile oluşturulan basit ancak zarif süslemeler oldukça dikkat çekicidir. Hamamın ön cephesi tamamen traverten malzeme ile kaplıdır. Ahşap malzemeden yapılmış olan kapı ve pencereleri dikdörtgen formludur.
Denizli Merkezefendi Müftü Ahmet Hulusi Efendi
MÜFTÜ AHMET HULUSİ EFENDİ
Kendisi, Ege bölgesinde Kuvay-ı Milliye ve Milli Mücadele hareketlerinin mihrakını teşkil eder. Yunan işgali ve istilasına karşı, bölgede ilk protesto mitingi yapan ve direnişe geçen, bu konuda fetva veren bir milli kahramandır. İlçe merkezinde adına yaptırılmış bir anıt bulunmaktadır, anıt üzerinde verdiği “fetva” yazılıdır.
Buralara yolunuz düşerse, Güney Şelalesini mutlaka görün, 1’nci Derece sit alanı ilan edilerek koruma altına alınan bu doğa harikasını mutlaka görün. İlçe merkezinde ise tarihi Güney evleri ilginizi çekebilir.
ULAŞIM
Güney, Denizli arası uzaklık 70 kilometredir. Güney, Uşak arası uzaklık 75 kilometredir. Güney, Çal arası uzaklık: 46 km. Güney, Buldan arası uzaklık: 27 km.
TARİHİ
İlçenin tarihi geçmişi oldukça eski ve uzundur. Ancak malum burası gezi sitesi ve tarih hakkında sizlere kısa bilgi vermek istiyorum. Tarihi geçmiş incelendiğinde, Türkler bölgeye tam olarak hakim olana kadar geçen 150 yıllık süreçte, bölge Bizanslılar ve Türkler arasında sık sık el değiştirir. 23 Temmuz 1920 tarihinde ilçe Yunanlılar tarafından işgal edilir.
3 Eylül 1922 tarihinde ise ilçe düşman işgalinden kurtarılır. Her yıl 3 Eylül tarihinde “Kurtuluş Günü” kutlamaları yapılır. Ben burada sizlere eminim ki birçoğunuzun daha önce duymadığı bir konudan söz etmek istiyorum. Yunan işgali döneminde, sanırım daha önce duymamışsınızdır Yunanlılar birçok Türk’ü esir olarak Atina’ya yollamışlardır.
Çünkü kendi halklarına gösteriş yapmak istemişlerdir. Elbette bu tutsak Türkler, orada birçok işkenceye maruz kalmışlar, hatta bir kısmı katledilmiştir. Anadolu’nun kurtuluşundan sonra, bu tutsak Türkler, yaklaşık 11 ay sonra kurtulabilmişler ve geri dönmüşlerdir. Yunan işgali altında, Anadolu’da yaşanan birçok eziyet, katliam ve rezillikleri duymuştum ama Yunanlıların bazı Türkleri tutsak olarak Atina’ya götürdüklerini ilk defa duydum.
Evet, yine tarihi gelişime dönelim, yöre, 1948 yılında ilçe olur.
Denizli Güney
GENEL
İlçenin ortalama rakımı, 830 metredir. Toprakların ortasından Menderes nehri akar. Arazi yer yer dağlık ve plato niteliğinde ormanlarla kaplıdır. İlçenin arazisi killi, kireç taşlı ve çakıllı toprağı ile şaraplık üzüm yetiştirilmesi için ülkemizin en uygun alanlarından birine sahiptir. Bu yüzden, ilçenin birçok yerinde üzüm bağları görülür. Bölgede büyük bir şarap markasının fabrikası bulunmaktadır.
KEKİK
İlçede kekik üzerini oldukça büyük alana yayılmıştır. İklim şartlarına çok uygun olması nedeniyle birçok yerde kekik yetiştirilmektedir. Güney ilçesi tam bir kekik diyarıdır.
Denizli Güney
GEZİLECEK YERLER
Denizli Güney Eski Doğanlı Yerleşimi
ESKİ DOĞANLI YERLEŞİMİ
İlçe merkezine bağlı Doğanlı mahallesindedir. Alan, eski Gözler yerleşiminin kuzeyinde, Menderes vadisine bakan boğazın batı yamacındaki 590 rakımlı kesimdedir.
Alanda Osmanlı döneminde başlayan yerleşim, Cumhuriyet döneminin ortalarında yaşanan afet riski nedeniyle, biraz yukarıdaki yeni Gözler Mahallesi yerleşiminin kuzeyindeki düzlüğe taşınmış ve yerleşim yeri tamamen terk edilmiştir. Eski yerleşim alanında 1 cami, 1 mezarlık ve az miktarda konut kalıntısı bulunmaktadır. Alandaki caminin minaresi yoktur.
Caminin çatısı ve kuzey duvarı tamamen yok olmuştur. Güney duvarında tuğla örgülü bir mihrap ile mihrabın üzerinde, her iki yanda birer adet tuğla örgülü ve yuvarlak kemerli pencere bulunur. Batı duvarının güneyinde iki tane kesme taşlarla yükseltilmiş, üstü ters V şeklinde tuğla kemerli iki tane pencere vardır. Bu pencerelerin üzerinde daha güneyde bir tane tuğla örgülü yuvarlak kemerli ve kemeri yıkılmış küçük bir açıklık bulunur.
Doğu duvarında ise, herhangi bir açıklık yoktur. Alandaki tüm yapılar moloz taş, kesme taş ve kaba yontu taşın karma kullanımı ile yığma tekniğiyle yapılmıştır. Alandaki yapılar tek ve iki katlı olup hepsinin de içinde en az bir ocak bulunmaktadır. Alanda sadece bir ev sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. Bir ev kalıntısının üzerinde duvarda “Sadık Çetin 17-10-1962” yazılıdır. Alan günümüzde Doğanlı halkı tarafından sürü otlatma ve tarımsal amaçlı olarak kullanılmaktadır.
TARİHİ GÜNEY EVLERİ
Kendilerine has mimari yapıları ile göz kamaştıran tarihi Güney evleri, ilçenin geneline yayılmış durumdadır. Ancak ilçe merkezindeki Tilkilik ve Yağcılar mahalleleri civarında daha yoğun olarak görülür. Söz konusu alanda bugün 20’ye yakın tescilli konut bulunmaktadır. Tarihi Güney evlerinin karakteristik özelliklerine bakıldığında, genellikle ahşap, taş ve kerpiç malzemelerin bir arada kullanıldığı görülür.
Yapıların tamamı Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinin mimari özelliklerini yansıtır. Konutların mazıları cumbalı olup, bazıları da eyvan tipi girişlere sahiptir. Yapılar genellikle tek veya iki katlıdır. Güney ilçesinin yüzlerce yıllık geçmişine tanıklık eden bu evlerin 100 ile 170 yıllık olanları tarihi konut olarak belirlenerek koruma altına alınmıştır.
SALA ANTİK ŞEHRİ
Helenistik döneme aittir. İnanılması güç, bu antik kent ile ilgili hiçbir bilgi bulunmuyor, sadece varlığı biliniyor, ama yeri, tarihi, özellikleri, kalıntıları hakkında hiçbir bilgi yok, inanılmaz vurdumduymazlık.
Denizli Güney Şelalesi
GÜNEY ŞELALESİ
Türkiye’de doğal güzellik alanında 23’ncü sırada olan 300 kişilik piknik alanı ile burası oldukça güzel bir yerdir. Şelale, ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Büyük Menderes akarsuyu üzerinde kurulu Cindere Barajının gölet alanının güney yamacında bulunmaktadır.
Kaynağını, 200 metre gerilerdeki Cindere dağı yamacından çıkar ve derelerden alan şelalede, yıllarca süren karbonatlı su akışından oluşan sarkıt ve dikitleriyle muazzam bir görümüm vardır. Şelale yatağında kalker basamaklar ve çeşitli oluşumlar meydana gelmiştir. Şelale, Büyük Menderes nehrine yaklaşık 20 metreden dökülür.
Ancak 2013 yılında meydana gelen kaya ve toprak kayması sonucu, şelalenin doğal alanında önemli tahribat olmuştur. Şelalenin bulunduğu alanda piknik yapılabilir. Ayrıca iki tane restoran bulunmaktadır. Son bir not, Şelalenin bulunduğu alan 1’nci derece doğal sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.