İzmir ilinin en çağdaş ve modern görünümlü ilçelerinden birisidir. Adı üstünde, burada “kiraz” üretimi yaygındır. Buraya yolunuz düşerse: Bozdağ ve Çavuşdağı’na sırtını dayamış bir yerleşim yeri göreceksiniz. Zaten dağlık bir arazi olması nedeniyle, ulaşım ve sosyal olanaklar son derece sınırlıdır.
ULAŞIM
Kiraz ilçesinin, bağlı bulunduğu İzmir il merkezine olan uzaklığı: 140 km. dir. Kiraz-Ödemiş arasındaki uzaklık: 29 km. Kiraz-Alaşehir arasındaki uzaklık: 67 km.
TARİH
Bölgenin tarihi süreç içindeki isimlerinden söz etmek gerekirse: MÖ.8’nci yüzyılda, İonlar tarafından buraya “Klaos-Kleos” ismi verilmiştir ki kelime anlamı “kışın sert soğuktan koruyan kışlık barınak” demektir. Bizans döneminde, yöreye: “Kilas-Kilos” ismi verilmiş olup, kelime anlamı “Çanak ova” demektir.
Daha sonraki dönemlerde ise: Kilbis, Koloe-Kolose isimleririn kullanıldığı görülür. Osmanlı döneminde ise, Keles-Kelas-Kilas isimleri kullanılır. Keles kelimesinin anlamı “bir tür kertenkele” olarak geçmektedir. Ayrıca, Oğuzların “Keles” isimli bir oymağının olduğu da bilinmektedir. Cumhuriyet ile birlikte, yöreye, 1948 yılından itibaren “Kiraz” ismi verilir ve ilçe olur.
GENEL
Kiraz, Ege bölgesinde, nispeten iç kesimlerde kalan bir yöredir. Denizden yükseklik, 311 metredir. Yüz ölçümü: 585 km. karedir. Bozdağ yakınlarında, ovaya bakan düzlükte kurulmuştur. İlçe merkezi ve birkaç köy dışında, bütün köyler Bozdağ ve diğer dağlık alanların etekleri üzerinde kurulmuştur. Yöre insanının başlıca ekonomik etkinliği, hayvancılık ve tarımdır.
Tarım olarak: patates, pamuk, karpuz, tütün ve buğday yetiştirilmektedir. Ancak, yörenin en büyük üretimi: incir, zeytin, kestane, elma ve kirazdır. Yörede, Akdeniz iklimi hüküm sürmekte olup, buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer. İklim, ova kısmında ılıman, yüksek kesimlerde ise serttir.
KONAKLAMA
Öğretmenevi … 232-5724353
GEZİLECEK YERLER
İSA BEY CAMİSİ
İlçe merkezinde; Cumhuriyet mahallesindedir ve Ulu cami olarak da bilinir.
Aydınoğulları Beyi İsa Bey tarafından yaptırılmıştır. Ancak, kesin yapılış tarihi bilinmemektedir. Muhtemelen: 1360-1390 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Aydınoğlu İsa Bey, bölgede başkaca 2 cami daha yaptırmıştır ki, bunlar: Tire ve Selçuk ilçelerindedir.
KALEKÖY ANTİK KENT KALINTILARI
Maalesef, buradaki kalıntıların üzerinde de, günümüzde “Kaleköy” denilen köy yerleşimi bulunmaktadır. Bu nedenle, kalıntıların büyük kısmı tahrip olmuştur.
Antik yerleşim yeri; Gymnasium ve çevresi ile, doğudaki eğimli tepeler ve ova arasındaki eğimli arazi üzerinde yoğunlaştığı görülür. Bu alanda: Gymnasium ve tonozlu yapılar ile temel kalıntılarına rastlanmaktadır.
Kale Antik Kenti-Gymnasium
Buradaki kale kalıntılarında: yarım kavisli, tonoz yapı tekniği kullanılmıştır. Buna bakılarak, kale yapısının yapılışı: Roma dönemine tarihlenir.
Gymnasium ise: günümüze kadar sağlam olarak gelebilmiş tek yapıdır.
Nekropol Alanı
Köy mezarlığının güney yönündedir. Özellikle: Kaleköy-Haliller köyü arasındaki yolun iki yanında, geniş bir alanda yapılmış mezar odaları görülmektedir, ancak bunların büyük bölümü tahrip edilmiştir. Zaten, günümüzdeki köy yerleşimi ile mezarlık alanı iç içe geçmiş durumdadır.
Tonozlu Yapılar
Tonoz yapı tekniği, Doğu’dan ve Türklerden batıya geçmiştir. Burada: eskiden yüzlerce tonozlu yapı bulunuyor iken, günümüzde, bunlardan yalnızca 20 tanesi görülebilmektedir. Ancak, bunların da, köylüler tarafından, samanlık ve hayvan barınağı olarak kullanıldığı görülüyor. Bunlar: zamanla toprak kaymağı, yağışlar ve insan tahribatları nedeniyle, tamamen yok olmaya adaydır.
HİSAR KÖYÜ-ASAR KALESİ
İlçe merkezine bağlı, Hisar köyü köyiçi mevkindedir. Ancak, burada da, günümüzde bir köy yerleşimi görülmektedir. Hatta, bu köy yerleşiminin evleri, sur duvarlarına yaslanmış durumdadır.
Selçuklular döneminde yapıldığı düşünülen kalenin sur ve burçlarının büyük bölümü yıkılmıştır. Ayakta kalabilenler ise, güneybatı bölümündedir. Bu surlar: kaba ve moloz taşlardan, harç kullanılarak yapılmıştır. Ancak: Aydınoğulları Beyliği ve Osmanlı döneminde, kalenin onarım gördüğü bilinmektedir.
ERENLER TEPESİ TÜMÜLÜSÜ-KAYA MEZARLIĞI
İlçe merkezine bağlı, Başaran köyünde, Erenler mevkindedir.
Buradaki yükselti çevresinde, düzensiz taşlardan yapılmış mezarlar görülmekte olup, bunların Geç Roma döneminde yapıldıkları düşünülmektedir. Ancak, mezarlık alanda, kaçak kazıların yaptığı tahribatı gördüğünüzde şaşırmamanız gerekiyor.
ÇAYAĞZI KÖYÜ KALINTILARI
İlçe merkezine bağlı Çayağzı köyünde, bir yapı kalıntısı var. Bu yapı kalıntısı: moloz taştan, yığma tekniğiyle yapılmış ve kare planlıdır. Üst örtüsü yıkılmıştır. Muhtemelen, duvarlardaki pandiflerden anlaşıldığına göre, bir kubbe ile örtülü olduğu düşünülmektedir. Sonuç olarak, bunanın bir dini yapı olduğu tahmin ediliyor.
BARETTA ANTİK KENTİ
İlçe merkezine bağlı, Çayağzı köyünde, Elbi Mahallesindeki antik dönem yerleşim yeri kalıntılarıdır. Baretta kelimesinin anlamı “Büyük Ata” demektir. Ancak, bu isim takip eden süreçte, Elbi olarak değiştirilmiştir. Barata ve Kilbianon ovasındaki bir diğer şehir Keaia: birlikte sikke bastırarak kullanmışlardır. Burası hakkında, yazılı kayıtlarda bilinen bir durum: 451 yılında, Bizans imparatoru Marcianus tarafından, İstanbul’da toplanan IV. Ruhban Meclisine: Barata-Elbi şehrinden bir papazın katılmış olmasıdır.
HALİLLER ÇEŞMESİ
İlçe merkezine bağlı, 9 km uzaklıktaki Haliller köyündedir. Çeşme: Dumanoğulları Hüseyin ve İsmail ve Mehmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Çeşmenin kitabesinde yapılış yılı olarak: 1780 tarihi yazılıdır. Çeşme: dört yüzlü ve kare planlıdır ve yüksek bir kaide üzerinde inşa edilmiştir. Moloz taştan yapılmıştır. Büyük ebatlarda olması nedeniyle, anıtsal bir görünüm sunmaktadır.
Tire “Yeşil Tire” olarak anılmaktadır çünkü, yemyeşil bir yöremizdir. Hatta: dağlara doğru çıkıldıkça, çok sayıda endemik bitki türü görmek mümkündür ve dağ köylüleri, bu bitki türlerini gayet iyi bilmektedirler. Öte yandan, buranın en büyük özelliği: muhteşem bir “yemek” kültürü olmasıdır. Unutmayın, buraya yolunuz düşerse, muhteşem lezzetlerden tatma imkanı bulabilirsiniz.
ULAŞIM
Tire-İzmir arasındaki uzaklık: 84 km. Tire-Torbalı arasındaki uzaklık: 42 km. Tire-Ödemiş arasındaki uzaklık: 37 km. Tire-Kuşadası arasındaki uzaklık: 61 km.
TARİH
Tire bölgesindeki ilk yerleşimcilerin, günümüzden 5000 yıl kadar önce, buraya gelen, Asyalı bir kavim olan “Pelasglar” olduğu düşünülmektedir. Bu üç kabile nedeniyle, şehrin isminin, tüm Hint-Avrupa dillerinde, üç anlamına gelen “three” kelimesinden geldiği bilinmektedir. Şehrin diğer bir ismi ise “Tyrannos” olarak bilinir.
Yörenin tarihi geçmişi incelendiğinde: 1308 yılında, Aydınoğulları Beyliğinin kurulmasıyla Türk egemenliğine geçtiği görülmektedir. Aynı dönemde, Tire, bahçeler içinde, güzel bir belde olarak görülmektedir.
1426 yılında ise, Osmanlı egemenliği görülür. Ancak, tarihi süreç içinde, bölgenin en önem kazanan yönü: Osmanlı döneminde: 15 ile 18’nci yüzyıllar arasında: mangır-bakır ve akçe-gümüş paraların, buradaki darphanede kesilmiş olmasıdır.
GENEL
Bağlı bulunduğu İzmir ilinin doğusundadır. Yörenin yüz ölçümü: 785 km. karedir. Deniz seviyesinden, 96 metre yüksektedir. Kuzeyde, K. Menderes ovası görülmektedir. Bölgenin tek göleti: Tire-Selçuk kara yolu üzerinde, Belevi Beldesindeki Belevi gölüdür. İlçe ekonomisi: tarım, ticaret ve sanayiye dayanmaktadır. Tarım ürünlerinde: pamuk, buğday, arpa, tütün, susam öne çıkar. Ayrıca: sebze ve meyvecilik yapılır. Arıcılık da ileri düzeydedir. Tarımsal üretimin yaygın olmasının en büyük nedeni: 175 km. uzunluğundaki K. Menderes ırmağıdır.
Bölgede, Akdeniz iklimi egemen olup, buna bağlı olarak: yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçmektedir.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Tire yöresinde, yöresel lezzet tatmak isterseniz “Şiş köfte” önerebilirim. Bu köfte türü: Tire köfte olarak da bilinir. Ayrıca: keşkek yiyebilirsiniz. Tüm bunların yanında, yörenin, ünlü “ot” yemeklerinin tadına da bakmanızı öneririm. Bu ot yemeklerinden öne çıkanlar: sarmaşık kavurması, karışık ot kavurması olabilir. Hatta: kabak çiçeği dolması da yiyebilirsiniz.
NE SATIN ALINIR
Tire yöresine yolunuz düşerse, özellikle “Salı” günleri kurulan pazara mutlaka uğramalısınız. Bu pazar: ülkemizin en büyük ve kapsamlı, açık hava pazarlarından birisidir. Burada: yerel sebze ve meyve yanında, her türlü kıyafet ve elektronik eşyaları bulmanız mümkündür.
Evet, bu pazara, çevre ilçelerden, İzmir’den, Selçuk’tan, Kuşadası’ndan geziler düzenleniyor. 1700’den fazla tezgah var.
KONAKLAMA
Tire Öğretmenevi Cumhuriyet Mah. Cumhuriyet Meyd.No.1 232-5126342
GEZİLECEK YERLER
TİRE MÜZESİ
Burada yörede bulunan arkeolojik ve etnografik eserler sergilenmektedir. Müze binası: II. Murat ın kumandanlarından Halil Yahşibey’in yaptırdığı “Yahşibey Zaviyesi” içinde, 1935 yılında kurulmuştur. Müzenin en değerli eserleri arasında bulunanlar: Osmanlı imparatorluğu zamanında, Tire Darphanesinde basılan “gümüş paralar” yani mangırlardır. Özellikle: nakışlı mangırlar, Osmanlı dönemi paraları içinde, oldukça değerli olarak kabul edilirler. Müzenin diğer önemli eserleri arasında: üzerinde “Bismillahirrahmanirahim” yazılı pirinçler gelmektedir.
Müzenin ön bahçesi
Burada, Roma dönemi yapı taşlarından, sütün ve sütun başlıkları, mermer lahitler, pişmiş toprak erzak küpleri ve mezar stelleri görülebilmektedir.
Müzenin arka bahçesi
Burada, MS.7 ve 19’ncu yüzyıllar arasındaki mermer lahitler, mezar taşları ve kitabeler görülebiliyor.
Arkeoloji Salonu
Müzenin bu bölümünde: MÖ.3000 ile MS.1453 yılları arasındaki döneme ait, yörede bulunan kalıntılar sergileniyor. Bunlar arasında bulunanlar: gaga ağızlı kaplar, çakmak taşları, boyalı kaplar, pişmiş toprak lahitler, mermer ve cam eserler, sikkeler, pişmiş toprak figürler, altın-gümüş ve cam takılar.
Etnografya Salonu
Osmanlı döneminde, özellikle 18 ve 19’ncu yüzyıllarda kullanılan objeler sergilenmektedir. Bunlar: mevlüt örtüsü, uçkur, para ve saat keseleri, mendiller, kadın ve erkek giysileri ve takılardır. Yine burada: seramikler, pencere vitrayları da görülebiliyor.
YEŞİL İMARET ZAVİYESİ
İlçe merkezinde, Aydınoğlu caddesindedir.
1426 yılında, Halil Yahşi Bey tarafından yaptırılmıştır. Yöredeki ilk Osmanlı eseridir.
Bu yapının önem kazanan özelliği: Anadolu’da, ibadet mekanları içinde, yarım kubbe ile büyültülen ilk örnek olmasıdır. Yapının, gerek iç süslemeleri ve gerekse abanoz ağacından yapılan tüm kapılarının dekorasyonu mutlaka görülmesi gereken güzelliklerdir. Ayrıca: sırlı ve tuğlalı minare, önem kazanmaktadır.
YENİ CAMİ
İlçe merkezinde, Kurtuluş Mahallesindedir.
1597 yılında, Yeniçeri Kethüdası Behram Bey tarafından yaptırılmıştır. Tire camileri içinde, minaresi ve camisi kesme taşlardan yapılan tek örnektir. Minber oldukça güzeldir. Özellikle, Nakkaş Osman Bey tarafından yapılan kalem işleri ve mermer minberi, ilgi çekmektedir ki, mutlaka görmenizi öneririm. Çünkü. Bunlar klasik Osmanlı dönemi sanatının seçkin örneklerindendir.
İBNİ MELEK TÜRBESİ
Tire yöresinin yetiştirdiği en büyük şahıstır. Aydınoğulları Beyliğinin başkent kadısıdır. Türbe yapısı: 1956 yılında Tire Belediyesi tarafından restore edilmiştir. Kesme blok mermerlerden yapılmış, üstü açık bir türbedir.
THELOS MOZOLESİ
İlçe merkezine bağlı, Halkapınar köyü yakınlarındadır.
Bu mezar yerinin kime ait olduğu ve ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Ancak: MÖ.245 yılında, Selevkos Devleti krallarından, Theos adına yaptırıldığı düşünülüyor. Anıt mezar: bir kaide üzerine tapınak formunda inşa edilmiştir. Korint nizamındaki sütun başlıkları ile süslenmiştir. Ayrıca, mezar çatısında: dekoratif taş vazo tasvirleri görülür. Lahdin üzerinde ise, yarı uzanmış bir kişi yani mezarın sahibi sembolize edilmiştir.
YOĞURLUOĞLU KÜLLİYESİ
15’nci yüzyılda, Yoğurluoğlu Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Halk arasında ise, Yavukluoğlu camisi olarak bilinir. Yapının kuzeyinde görülen “Rasathane”, önem kazanmaktadır.
Külliye: büyük bir restorasyon geçirmiş olup, 2005 yılında, cami ibadete açılmıştır.
ALAMADAN DEDE TÜRBESİ
Türbede, naaşı bulunan Şeyh Seyyid Alaaddin Sultan. Mısır Memlüklüleri tarafından Mısır’dan sürülmüş ve daha sonra ise Fatih Sultan Mehmet tarafından, İstanbul’dan sürgün edilmiş ve Tire yöresine gelmiştir. En büyük ve önem kazanan felsefi sözü önce düşünce temizliğidir. Türbe: blok mermerlerden, antik malzemeden yapılmıştır. 2005 yılında, büyük bir onarım görmüş ve yeniden ziyarete açılmıştır. Bölgedeki en yoğun ziyaret edilen yerlerden birisidir.
KARAHASAN CAMİİ
İlçe merkezinde Cumhuriyet mahallesindedir.
1440 yılında, Aydınoğulları ailesinden Kara Hasan Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapının en dikkate değer özelliği: darı koçanını andırır minaresidir. Ancak, cami eski temeller üzerinde yeniden yapıldığından, özelliğini kaybetmiştir. Yapınan orijinal olan tek yeri, biraz önce söylediğim gibi minaresidir.
TAVŞAN ADASI KAPLICASI
İlçe merkezinin 15 km. güney batısında, Uzgur köyü yanında, Elem Gölü civarındadır. Kaplıcanın suları çok sıcaktır ve banyo ile içmece olarak kullanılmaktadır. Banyo olarak kullanıldığında iyi geldiği söylenen rahatsızlıklar: romatizma, cilt, çocuk ve kadın hastalıklarıdır. İçmece olarak kullanıldığında ise: akciğer ve gıda metabolizmasına ait rahatsızlıkların tedavisine iyi geldiği söylenmektedir.
HAFSA HATUN ÇEŞMESİ
İlçe merkezindeki çeşmenin yapım tarihi bilinmemektedir.
Ancak yapı üslubu nedeniyle, 17’nci yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Halk arasındaki söylentiye göre, Havsa Sultan tarafından yaptırılmıştır. Çeşmenin yalak taşı, Helenistik döneme ait bir lahittir. Çeşme, günümüzde kullanılmamaktadır.
HEKİM HAMAMI
İlçe merkezindeki bu hamamın kitabesi bulunmadığından, kim tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Günümüzde oldukça harap durumdadır. Mimari özellikleri dikkate alındığında ise 13’ncü yüzyılda; Aydınoğulları Beyliği döneminde yapıldığı düşünülmektedir.
Son olarak, bölgeye Temmuz 2019 tarihinde gittim ve izlenimlerimi yazıyorum.
Menderes ilçesi hakkında herhangi bir yorum yapmak istemiyorum. Çünkü: Menderes ilçesinden herhangi bir şey anlamak mümkün değil. Yani: burada kişisel bir işiniz yoksa, Gümüldür bölgesine giderken buradan geçiyorsunuz, ama dedim ya, herhangi bir özelliği olan yer olarak önem kazanmıyor.
Ama: İzmir’in hemen yanı başındaki muhteşem bir kısım cennet (Gümüldür, Özdere) buranın birer nahiyesi olarak öne çıkıyor. Gümüldür ve Özdere’ye defalarca gittim ve buralarda gördüklerimi, büyük bir keyifle yazdım. Evet, gerçekten İzmirliler için, hemen İzmir’in yakınında: gerek deniz ve gerekse piknik açısından büyük imkan. Ben: bir defasında, İzmir’de, kalmış olmama rağmen, günü birlik olarak Özdere’ye, her gün gidip-gelmiştim.
ULAŞIM
Menderes ilçesi, İzmir il merkezine: 20 km. uzaklıktadır. İzmir-Aydın demir yolu ve İzmir-Aydın kara yolu, ilçe sınırları içinden geçer.
TARİHİ
İlçenin tarihi: Roma dönemine kadar uzanır. Bölgede, o dönemlerde kurulan: Polis Hora ve Ayena isimli iki büyük şehirden söz edilmektedir. Bu iki şehir: Taşköprü ile birbirine bağlanmıştır.
Takip eden tarihi süreçte: 14.yüzyıl sonlarında, Yıldırım Beyazıt, İzmir ve Menderes yöresini ele geçirir. Rodos’un fethine çıkan Kanuni Sultan Süleyman, orduları ile bir süre Menderes’te konaklar. Bu sırada, bölgeye “Cem Ovası” denilmektedir. 1922 tarihinde, İzmir ile birlikte, bu bölge, düşman işgalinden kurtarılınca, buraya “Cumaovası” ismi verilir. 1988 tarihinde ise, bu isim yine değiştirilerek “Menderes” olur.
GENEL
Halkın büyük bölümü: tarımla uğraşır. Ama, tütün üretimi, öne çıkar. Fakat, son yıllarda, tütün üretimine getirilen sınırlama nedeniyle, üretim oldukça azalmıştır. Üzüm, incir, zeytin yetiştiriciliğine dönüşüm başlamıştır. İlçede, Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Deniz yüzeyinden yükseklik, yani rakım: 64 metredir.
ADNAN MENDERES HAVA ALANI
İlk ismi: Cumaovası hava alanıdır. Daha sonra ise “Adnan Menderes Hava alanı” olarak isim değiştirilir. Halen, yoğun olarak kullanılan bu hava alanından, haftada 300 uçak iniş-kalkış yapmaktadır. İstanbul Atatürk Hava alanından sonra, ülkemizin ikinci büyük hava alanıdır. Bu hava alanının en büyük özelliği: hava alanının çok yakınından, şehir merkezine yani İzmir içine, raylı ulaşım (banliyö treni ve metro bağlantısı) bulunması.
Yani: bu hava alanını kullanırsanız, İzmir şehrinin birçok yerine, rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Peki, hava alanının diğer özellikleri derseniz; birkaç kez gittiğimde, pek fazla kalmadım, bu yüzden ayrıntılı bir şeyler söylemem pek mümkün değil, ama bulunduğum sürede, gözüme çarpan olumsuz herhangi bir şey görmedim.
GEZİLECEK YERLER
GÜMÜLDÜR
Burası: İzmir il merkezine: 50 km. uzaklıktadır. İzmir-Gümüldür arasında, sürekli otobüs seferleri var. Özellikle: son yıllarda açılan: Küner-Şaşal-Çamköy yolu, Gümüldür-İzmir arasındaki kara yolu uzaklığını, bu mesafeye, yani sadece 50 km. ye indirmiş durumda. Bu yol: yaklaşık 45 dakikada alınabiliyor. Gümüldür’ün diğer bazı merkezlere uzaklıkları ise şöyledir.
Gümüldür-İzmir havaalanı arasındaki uzaklık: 35 km. Gümüldür-Efes arasındaki uzaklık: 37 km. Gümüldür-Kuşadası arasındaki uzaklık: 48 km. (Kuşadası-Selçuk tarafından, Gümüldür’e gelmek durumunda kalırsanız: bu bölgede, deniz kenarındaki yol, hoş virajlarıyla, araba sürmeyi keyifli hale getiriyor.) Gümüldür-Çeşme arasındaki uzaklık: 79 km.
İzmir yolundan geldiğinizde, Gümüldür’e giriyorsunuz. Sol yanda, yani Seferihisar bölümünde “Üzmez”, Gümüldür’ün diğer yanında ise “Özdere” var. Kuşadası-Selçuk istikametinden bölgeye gelirseniz, önce Özdere sizi karşılar. Seferihisar yönünden gelirseniz, önce Üzmez sizi karşılar. Gümüldür’e geldiğinizde, deniz kıyısında enteresan bir yerle karşılaşacaksınız.
Sessiz ve sakin bir yer, gündüz saatlerinde sokaklar bomboş, ana kara yolunun deniz kıyısındaki bölümünde yani denize yakın yerlerde, otel, motel ve pansiyonlar var. Yolun kara kıyısında ise, bir çok yazlık siteler görülüyor. Özellikle: çok çok uzaklarda, yemyeşil alanlarda yükselen beyaz beton yapı blokları mutlaka dikkatini çekecek ve sinirlerinizi harekete geçirecektir.
Gümüldür-Özdere hattı: yeni gelişen bir turizm bölgesi. Kuşadası bölgesinde otel yapacak yer kalmayınca: yeni otellerin inşaatları, bu sahil kesimine kaymış. Yine de, bugün itibarıyla, burası, Kuşadası’nın kentleşmiş yoğunluğundan uzak. Gümüldür’e Kuşadası yönünden gelirseniz: bazen sahil tarafında, ama genelde solunuzda çam ormanları kalarak, yolda ilerlersiniz.
Ama, bölgenin eski yerleşimcilerinin söylediklerine göre, bu çam ormanları her yıl muhteşem bir şekilde azalıyormuş, malum yangınlar. On yıl öncesine kadar, buralarda göreceğiniz tepelerin hepsi, ormanlarla kaplıymış. Sakin bir tatil yeri. Kafa dinlemek isteyenler için çok uygun.
Gümüldür bölgesinin, ilk yerleşim yeri: Lebedos antik kenti. Antik dönemde, burada kurulu bulunan: 12 İon kentinden birisidir. Karialılar tarafından kurulmuştur. Roma ve Bizans dönemlerinde, kent, önemini kaybetmiş ve halkının büyük kısmı: Efes şehrine taşınmıştır.
Takip eden dönemde: 16.yüzyılda, Kağızman yöresinden gelen Türkler, deniz kenarına yerleşirler ve uzun yıllar, Türk ve Rum nüfus, bölgede birlikte yaşarlar. Hatta, Ege bölgesinin en iyi tütününün yetiştirildiği “Gavurköy”, Rumlar, mübadele sonrası gittiklerinde bile, uzun süre ününü korumuştur.
Gümüldür
Denilince hani turizm ilk akla gelen şey, ama bir yandan da, burada üretilen “mandalina”dan söz etmemek olmaz. Çünkü: ülkemizde üretilen toplam mandalinanın: % 80’i burada üretiliyor. Yani: uygun mevsimde giderseniz, Gümüldür’de özellikle Kasım ayında mutlaka mandalina tatmalısınız. Çünkü, dünyanın en lezzetli mandalinaları, burada yetiştiriliyor.
Çünkü: 1940’lı yıllarda, Rizeli Nusret Şener, Japonya’dan gelerek buraya yerleşir. Ama, Japonya’dan gelirken yanında: Japonya’nın Satsuma adasında tanıyıp sevdikleri, sonra da vatanlarına getirdikleri bir fidan vardır. Bu fidanları getiren Şener, bunları Halil Kumpas’ın bahçesine diker.
Bahçenin yanında akan “Şeytan Deresi”, fidanların kendilerini, ana vatanlarında yani Japonya’da sanmalarını sağlayan iklim koşullarını yaratınca, Gümüldür’ün kaderi belirlenmiş olur. Günümüzde: bölgede, binlerce dönüm arazide, satsumalar yetiştiriliyor, yılda yaklaşık 40 bin tonluk üretimin büyük bölümü ihraç ediliyor.
Ama, başta söylediğim gibi: mandalina konusunu belki çoğunuz bilmese de, Gümüldür denilince akla hemen turizm geliyor. Şöyle ki: burada 8 km. lik sahil şeridi var. Deniz: serin, yani nispeten soğuk. Ama, daha da önemlisi, denizin çok eğimli olması.
Atacağınız 5-10 adım ile boyunuzu geçebilir. Kumsalın eni ise, ortalama 3 metredir. Bu rakam, bazı yerlerde 5 metreyi bulur. İklim şartları ise, mükemmel. Esinti hiç eksik olmuyor. Tüm bunların yanında: İzmir il merkezine, gerçekten çok yakın. Dalış meraklıları için, şartlar uygun, temiz deniz, girildiğinde uzun bir görüş mesafesi sunuyor.
Bu özellikleri nedeniyle: yerli ve yabancı turistlerin yoğun olarak tercih ettikleri yerlerin başında geliyor.
Antik kalıntılara ilginiz varsa, Gümüldür bölgesinde ilginizi çekebilecek yerler de var.
KLAROS
Ahmetbeyli plajının: 3 km. uzaklığındadır. Deniz kenarında olmayan tek İyon kenti olarak öne çıkıyor.
Kehanet merkezi olarak ün kazanmış, Kolophon şehrine bağlı bir yer. Buraya ulaşmak isterseniz: İzmir yolu üzerinde, girişinde bir tabela var. Bunu takip ederek giderseniz, bulmanız kolay. Yalnız bu yola saptığınızda, biraz sonra yol ikiye ayrılıyor, sağa dönün.
Burası: en büyük binicilik merkezlerinden biri. Bölgedeki ilk kazılar: 1950’li yıllarda, Fransızlar tarafından yapılmış. Bu kazılarda: ünlü kehanet yani bilicilik merkezi yapısının aslı ve kutsal çevresi ortaya çıkarılmış. Özellikle, kehanet merkezi: o dönemlerde, Asya’nın en önemli bilicilik merkezlerinden biri olarak öne çıkmış. Bu yüzden: bu ören yerinde: çok sayıda armağan, adak ve yazıt bulunmuş.
Tapınak yapısına bakıldığında: Dor düzenindeki tapınağın sütunları, taş sağlamak için devrildiklerinden, aynen o şekilde duruyor. Tapınakta bulunan dev heykeller: ören yerinde, alçı kopyaları ile, tapınağın batı ucunda sergileniyor.
Oturan dev Apollon, annesi Leto ve ikizi Artemis heykelleri, Helenistik döneme tarihleniyor. Tapınak yapısının altına giren ve dolanan koridorlar: fal bakan rahiplerin bulunduğu bölmeye varıyor. Kemerli odanın içindeki su kaynağı, fal bakmada önemli işleve sahipmiş. Yapının doğusundaki sunak önünde, halkalar bulunmuş.
Bunlardan anlaşıldığına göre: burada, yüzlerce dananın kurban edildiği, büyük törenler yapılıyormuş. Kuzeyde: ikiz Artemis adına yapılan, küçük bir tapınak daha ar. Heykel buluntularının orijinallerini görmek için, İzmir Arkeoloji Müzesine gitmeniz gerekiyor.
Evet, tarih meraklıları için ilginç olabilecek bir gezi, meraklıları gitmeliler.
KOLOPHON
Seferihisar’dan Gümüldür’e doğru yola çıkıldığında: Değirmendere-Örenşehir köyündedir.
Anadolu’nun en eski kentlerinden biridir. MÖ.8 ve 7’nci yüzyıllarda: İonyanın en zengin kentlerinden biridir. Verimli toprakları, denizcilikteki ustalıkları ve lüks yaşama olan meraklarıyla bilinirler. Burada, günümüze kadar yapılan kazılar: mimari açıdan önemli buluntular ortaya çıkarmıştır.
Fakat, bu kalıntılar, çok belirsiz olduğundan henüz tam olarak mahiyetleri açıklanamamıştır. Dolayısıyla, buraya gittiğinizde, çok belirgin antik kalıntılar bulmayı beklemeyin. Hatta, gitmeyin bile diyebilirim, çünkü resmi kazı çalışmaları halen devam ediyor.
Buranın limanı olan “Nation” ziyaret etmenizi önereceğim yerlerden. Ama, Nation bölümünde, halen resmi kazı çalışmaları devam ediyor, şu anda görülebilecek çok fazla şey yok.
ORMAN KAMPI
8 hektarlık bir alanda kurulu. Burası da, çok uzun yıllardır, İzmirliler tarafından gerek günübirlik piknik alanı ve gerekse çadırlı kamping alanı olarak tercih edilen bir yer. Burada: modern tesisler yok. Kır gazinosu, büfe, pide fırını, disko, market, soyunma kabinleri, sıhhi tesis kompleksi, duşlar, tuvaletler, piknik üniteleri var.
DENİZ PINARI (KLAROS)
Ahmetbeyli-Gümüldür sahil şeridinde, 80 hektarlık bir alanda, koyda kuruludur. Menderes ilçesine: 40 km. uzaklıktadır. Burada: muhteşem bir deniz manzarası bulacaksınız. Ormaniçi dinlenme tesislerinin bulunduğu burada: Klaros antik kentine ait kalıntılar da bulunuyor. Günübirlik ziyaret ve çadırlı kamping alanları var.
DSİ KAMPI
Bu bölgede: Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün, muhteşem bir kampı da bulunuyor.
ÖZDERE
Yol üzerindeki, Çukuraltı ve 2 km. içerideki güzel köyü ile, iki bölümlü bir belediye olarak öne çıkıyor. Çukuraltı, deniz kıyısında. Ama, bütün kıyı yazlık konutlarla, yani betonla kaplanmış olduğundan bu yörede, uzun süre denizi görmeniz zor.
Köy girişini geçtikten sonra, denizle birleşen yol boyunca, belki halen bakir kalmış bir kısım koy görebilir ve hatta, adaçayı bile toplayabilirsiniz.
Evet, Özdere: burada, 40 km. lik sahil şeridi var. 55 km. lik alan üzerinde, yazın 150 bin ve kışın 100 bin kişi ağırlıyor. Bağlı bulunduğu Menderes ilçesinin, Bakanlar Kurulu tarafından onaylanmış, tek “turizm” beldesidir.
Belde içinde: birçok tesiste, toplam yatak sayısı: 10 bin civarındadır. Turizm, bu yöredeki halkın en önemli gelir kaynağıdır. Bunun dışında, daha önce söz ettiğim gibi, mandalina var. Ama, mandalina bahçeleri, iç kesimlere kaymış, kıyı kesiminde turizm tesisleri kurulmuş.
ÖZDERE ASKERİ KAMPI
Özdere denilince: burada, büyük bir askeri kamp var. Sahilin bir kısmı: bu askeri kamp tarafından, bir şerit gibi kaplanmış durumda. Bölgenin özelliğine istinaden: çam ağaçlarından oluşan yoğunluk, kıyıda, denizle birleşiyor. Yani: çam ağaçlarının gölgesindeki yaşam, arzu ettiğinizde, muhteşem güzel, tertemiz ve bu temizliğin doğal sonucu, içi rahatlıkla görülebilen ve asla dalga olmayan bir deniz.
Ama: bu arada, sahildeki kumlu plaj bölümü, pek geniş değil. Zaten, bu kumlu plaj bölümü de, tamamen şezlonglar ile kaplanıyor. Sonuçta: bu askeri kampa gitmeyi düşünenler, kesinlikle güzel bir tatil yaparak dönme şansına sahipler. Çünkü: gerçekten, kamp bölgesi: gerek konumu, gerek içindeki her türlü eğlence olanaklarının sunulduğu sosyal tesisleri, çok katlı olmayan konaklama tesisleri ve gerekse harika deniziyle muhteşem. Denize uzanan iskelesi de, ayrı bir güzellik yaratıyor.
MERKEZ BANKASI ÖZEL EĞİTİM MERKEZİ
Merkez Bankası personeli tarafından kullanılmaktadır. Askeri kampın hemen yanında bulunuyor.
KALEMLİK PLAJI
İzmir il merkezine: 70 km. uzaklıktadır. Burada: gerek günübirlik ve gerekse çadırlı kamp yapabilmek mümkün. Özdere sahil bandında: 1987 yılında, 40 hektarlık bir alanda, burası yapılmış. İzmir bölgesinin, en önemli rekreasyon alanlarından biridir. Bu alanın en öne çıkan özelliği: Seferihisar-Kuşadası/Davutlar arasındaki, yaklaşık 100 km. uzunluğundaki kıyı bandı üzerinde, son orman alanıdır.
Bu orman alanı: çok kaliteli kızılçam ve meşe ağaçlarıyla kaplıdır. Bunun sonucunda: muhteşem bir hava, yani mikro klima etkisi ortaya çıkıyor. Deniz kıyısı ise: yer yer kayalıklar ve yer yer kumsallarla kaplı. Burada: deniz manzaralı restoranlar var, ayrıca büfeler, soyunma kabinleri, duşlar, otoparklar, tuvaletler, piknik üniteleri, elektrik, içme ve kullanma suyu var.
ÜRKMEZ
Ürkmez beldesine: İzmir üçkuyular ve İzmir otogarından kalkan minübüslerle ulaşmak mümkün.
İPEKKUM
İpekkum plajı: muhteşem deniziyle Gümüldür’ün gözbebeği. Genelde burası yazlıkçılar tarafından kullanılıyor. Denizi derin değil ve dibi tamamen kumdur. Burada: pansiyonlar var, duş, tuvalet ve market te bulunuyor.