Ankara Bahçelievler

Ankara Bahçelievler
 

Bu semtteki ilk konutların yapımını gerçekleştiren yapı kooperatifinin ismi semtin de adı olmuştur.

Ankara’nın en ateşli yapı faaliyeti, 1926 yılında başlar. Bu yıl: 240 ev, 367 bina yapılır. Şehir büyüyünce, Hükümet, Alman şehircilerinden M. Jansen’i getirterek, yeni Ankara’nın planını yaptırır.

Bir de İmar Müdürlüğü kurulur. Yollar açıldığı için, Ankara’ya vilayetlerden bir akın başlar. 1923 yılında, şehrin nüfusu 40 bin iken, 1956 yılında 500 bine yaklaşır.

Şehir civarında ev yaptırmak üzere iki kooperatif kurulur. Birinci kooperatif: ilk Bahçelievler’i kurar. Ondan sonra küçük evler kooperatifi de, Cami durağı semtinde kurulur. Bu zarif evler bahçeler içinde yapıldı.

Bürokrat ve memur kesiminin Bahçelievler’de, ev sahibi olma tutkusu Bahçelievler yapı Kooperatifinin kurulması ve bu isimle anılacak bir semt yaratılmasına yol açmıştır.

1933 yılında başlayan süreç, ancak 1938 yılında inşaat safhasına geçebilmiştir. Planı Jansen’e ücretsiz çizdirilen kooperatifin evleri, müstakil ve villa tipi olacaktı. Bahçe duvarları yüksek ve sokakları otomobillerin hızını azaltmak için dar tutulan Bahçelievler yerleşimi, Batı tarzı banliyö yaşantısına duyulan arzuyu da simgelemekteydi.

Bahçelievler kooperatifi gibi, birçok memur/bürokrat konutunun bütünleyici unsuru olan havuz ve bahçe, Batı Burjuva sınıfının hazcı ve şatafatlı yaşam tarzının taklididir.

Şehrin gürültüsünden ve kalabalığından tecrit edilmiş bu yerleşimde Bahçelievler Kooperatifinin, Ankara İmar Müdürlüğünün de arsalarının bulunduğu memur ve siyasetçilerden oluşan üyeleri, arsa spekülasyonu suçlamasıyla da karşılaştılar. İmar sınırları ve iskan sahası dışında, ucuza arsa elde etmek ve o bölgenin imar hududu içine dahil olmasını beklemek ya da siyasi baskı mekanizmalarını kullanarak imar planını değiştirmek gibi girişimlere yöneltilen bu suçlama, Vali Tandoğan’ın kardeşinin de üye olduğu Bahçelievler Kooperatifinde sık sık dillendirildi.

Evet, günümüzde, Bahçelievler, her ne kadar müstakil bahçeli evler ve villalar kalmasa, yerlerine apartmanlar dikilse de: şehir merkezinde cazibesini koruyan bir yer olarak önem kazanıyor. Özellikle “7’nci Cadde”: üzerinde bulunan sağlı sollu mekanları, kafeleri, restoranları ve alışveriş mağaza ve dükkanlarıyla, birçok Ankaralının yürüyüş yaptığı, bazen kalabalıktan yürümenin bile imkansız olduğu bir yer olarak öne çıkıyor.

Hatta: bazı kutlamalar bile, takımların şampiyonluk kutlamaları, yeni yıl kutlamaları da burada yani 7’nci caddede yapılıyor.

Bir dönem, buradaki cadde trafiğe kapatıldı ve cadde yayalara açıldı, Avrupa ve diğer gelişmiş ülkelerde birçok örneği olan bu uygulamanın, sürekli hale getirilmesini diliyorum.

Ankara Bahçelievler Bel-Pa
 

 

BEL-PA

Ülkemizde eğlence amaçlı buz pateni ilk kez 1940’lı yıllarda Gençlik Parkı havuzunun kışın donmasıyla yapılıyordu. Daha sonraları, Fehmi Tekelioğlu ve amatör diğer patenciler bir araya gelerek ilk resmi Buz Pateni Kulübünü kurma çalışmaları başlattılar. 1968 yılında, Ankara Buz Pateni, Hokeyi ve Figür Pateni İhtisas Kulubü adıyla önce dernek olarak kurulur.

Bu spor, 1971 yılında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğünce onaylanır ve 1972 yılında Ankara Belediyesi tarafından ilk yapay buz pistinin temeli atılır. Ancak bu pist, 1974 yılında tamamlanmasına rağmen, yan tesislerinin yetersizliği nedeniyle açılamaz.

Ancak, buz pateni sevenlerin ısrarlı çalışmaları sürer ve bunun sonucu olarak 1981 yılında ilk yapay buz pisti Kurtuluş Parkında “Atatürk Buz Pateni ve Spor Tesisleri” adı ile özel girişim tarafından açılır.

Sonrasında ise, ülkemizde olimpik ilk ve tek buz pisti, 1989 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından “Bel-pa Kapalı Buz Pisti” adıyla açılır ve halen de işlevini sürdürmektedir.

Bir Anonim Şirket olan Bel-pa: Belediye ve Pazarlama sözcüklerinin ilk hecelerinden oluşur.

Ankara günlük gezi planı hakkındaki yazım için.

 

 

Ankara TBMM Binası

Ankara TBMM Binası

Kızılay Atatürk Bulvarından doğru devam ettiğinizde, Eskişehir yolu olarak isimlendirilen yol ile kesişen köşede, Parlamento binamızı görebilirsiniz. 1938 yılında açılan proje yarışmasında kazanan, Avusturyalı mimar Prof. Clemens Holzmeıster tarafından yapılmıştır. Proje yarışmasına katılan 14 eser arasından; 28 Ocak 1938 tarihinde, bu proje seçilir.

Binanın inşaatına; 26 Ekim 1939 tarihinde başlanır ve 6 Ocak 1961 tarihinde bitirilir. Belki dikkatinizi çekti, 22 senelik bir inşaat süreci, çok uzun değil mi? Evet, belki, ama bu dönemde, ülkemizin ekonomik sıkıntıları ve II. Dünya Savaşı şartları, projenin gecikmeli olarak bitmesine neden olmuş.

Evet, bugün kullanılan parlamento binamız, gerçekten uzaktan bakıldığında, güzel bir görünüm sunuyor. Karşısına geçin ve bu güzelliği bir süre izleyin. Özellikle; baharda ve yazın, çiçeklerde dikilince, gerçekten muhteşem bir güzellik, gurur duymamak elde değil.

Bu parlamento, yani egemenliğin, bizi temsil eden vekiller eliyle yürütüldüğü bu yerin, büyük önder Atatürk ve değerli silah arkadaşlarının yıllarca önce yaptıkları kurtuluş mücadelesinin sonucu, şehit canlarının, gazi kanlarının bedeli olarak orada duruşunu izleyin.

Evet, Parlamento binamızı tanımaya devam edelim. Dış duvarları: 8 cm. ile 24 cm. arasında değişen kalınlıkta ve üçte biri kuyruklu, kısmen katarakla kesilmiş, kısmen elle işlenmiş, beyaz travertenler ile kaplı.

Meclis ana binasının yerleşim alanı; 19 bin metrekare. Bina: 5 katlı. Ön cephe uzunluğu: 248 metre. Tüm mekanlarda, anıtsal, dengeli ve üç boyutlu bir düzenleme yapılmış. Yapının tam ortasında ve arazisinin en yüksek noktasında; büyük toplantı salonunun bulunduğu ana kütle var. Meclis kampüsü girişleri; sağ ve sol yanlardaki iki kapıdan yapılmakta.

Ana bina içindeki toplantı salonunda: üyeler için 640 ve dinleyiciler için 980 olmak üzere, toplam 1620 oturma yeri var. Genel kurul salonu dışında, siyasi parti gurupları için ayrılmış: 176, 415 ve 700 kişilik, üç büyük toplantı salonu ve ayrıca 352 çalışma odası bulunmakta.

Sonuç

Tabii ben bunları yazdım ama TBMM binası, güvenlik önlemleri nedeniyle girilip gezilemiyor. Sadece görevliler ve davetliler, birçok güvenlikten geçtikten sonra yapıya girebiliyorlar, elbette ülkemizin en önemli yeri, tüm güvenlik önlemlerinin alınması gayet normal, gezmek mümkün değil, ama inanın ön cephenin uzaktan görüntüsü bile oldukça güzel, mutlaka görün.

Ankara Anadolu Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi

Ankara Anadolu Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi

Ankara Anadolu Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi; Doğramacı caddesinde, Melik konağındadır. Bilkent’in ünlü Merik Konağı veya halk arasında bilinen ismi ile “Altın Köşk” tür.

Yeri daha ayrıntılı: Bilkent 3’e giderken, İhsan Doğramacı Bulvarı üstünde, sırasıyla YÖK, ÖSYM ve Bilkent Otel’i geçtikten sonra karşınıza çıkar. Hemen yanında İhsan Doğramacı malikhanesi bulunur.

Bu bina: Anadolu mimarisinin iç ve dış mekanlarında kullanılmış, simgeleşmiş 1000 adet form ve motiften ve 30 adet yapıdan (köşk, konak, saray, cami, ev) örnekler alınarak, zengin bir kültürel birikimin karışımı olarak tasarlanmıştır.

Yani, Osmanlı’daki saraylardan ve köşklerden parçaların birebir kopyalanıp uygulandığı bir yerdir. Yani, odalar ve salonlar, Osmanlı zamanına götüren bir nevi zaman makinası gibidir.

 Binanın dış cephe kaplamasında kullanılan değerli kızılağaç türü: Amerika’dan ithal edilmiştir. Bu ağaç türünün, günümüzde Amerika dışına çıkarılması yasaktır. Çünkü, Kızılağaç (red wood) nadide bir ağaç türüdür ve 500 yılda yetişir.

1996 yılında yapılan binanın ilk sahibi yani binayı yaptıran: Amerika’da yaşayan ve orada “Müthiş Türk” olarak tanınan Ali Rıza Bozkurt’tur. Ali Rıza Bozkurt, bu binayı annesi adına kurduğu “Merik Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı” için yaptırmıştır.

Peki, Ali Rıza Bozkurt kimdir? Sivas Kangal doğumlu, Mühendis ve iş adamıdır. 20’den fazla ülkede inşaattan madene, petrolden ticarete kadar birçok yatırım yapmıştır.

Annesinin ismi Merik Meryem’dir. Kendisi: Amerika Los Angeles Hollwood’daki evinde otururdu. 1981 yılında kızlarının tahsili için Amerika’ya yerleşti.

Amerikan vatandaşlığıyla birlikte başarı, para, şöhret geldi ve kamuoyu onu Amerikan rüyasını gerçekleştiren “Müthiş Türk” olarak tanıdı.

1989 yılında Kuveyt ülkesinde dünyanın en büyük işini aldı. 1991 yılında, 1’nci Körfez Savaşında, Saddam Hüseyin’in askerleri tarafından esir alındı, canlı kalkan olarak kullanıldı. Ardından Kuveyt’in işgali sonucu aldığı iş iptal oldu.

Suudi Arabistan’da Mekke tünellerini yapan firmanın sahibidir. Amerikan siyasetinin de içinde oldu, Amerikan Başkanı George W. Bush’un seçim kampanyasını yürüten ekibin içinde oldu.

27 Kasım 2018 tarihinde, Amerika’da kanser nedeniyle 76 yaşında ölmüştür.

Ankara Anadolu Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi

 

Müzeye dönüştürülme

Müze, ülkemizin ilk mimarlık ve mobilya müzesidir. 25 Aralık 2008 tarihinde açılmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığının buraya müze statüsü vermesinin nedeni: Tasarımın kültürle buluştuğu bir yapı olmasındandır.

Öte yandan: bu tarzdaki bir yapı, son 200 yıldır İstanbul’da hiç yapılmamıştır. Öncesinde ise, İstanbul’dan Anadolu’ya geçmemiştir.

Anadolu’nun mimarlık ve mobilyada simgeleşmiş formları: toplu olarak bu müze binasında, İstanbul’dan Anadolu’ya geçmiştir.

Binada modern teknolojinin bütün imkanları, Anadolu mimarisi kombinasyonları içinde kullanılmıştır.

Anadolu mobilya sanatının en güzel örnekleri, orijinaline uygun olarak (replica) özel atölyelerde üretilmiş ve binanın döşemesinde kullanılmıştır. Binada hiçbir yabancı mobilya veya dekorasyon elemanı kullanılmamıştır. Binada kullanılan mobilya ve motiflerin imalatı için Ankara’da 7 atölye ve İstanbul’da 5 atölye, 2.5 yıl boyunca çalışmışlardır.

Köşk: Topkapı Sarayı, Yıldız Sarayı, Zeugma Antik Kenti, Bursa Yeşil Türbe, Huber Köşkü gibi yapılardan esinlenilerek inşa edilmiştir.

Köşkün inşaatı sırasında: Türk, Kazak, Azeri ve İranlı 17 mimar, 7 heykeltıraş ve 5 ressam, 3 yıl boyunca çalışmışlardır. Toplam 2300 pafta teknik resim çizilmiştir.

Dış mekanlarda 23 ayar altın varak, iç mekanlarda ise 22 ayar altın varak kullanılmıştır.

Ancak bina müzeye çevrildikten sonra, satışa çıkarılmıştır. Hatta: 9-10 milyon dolara satışa çıkarılan binanın, satılması durumunda, Ankara’nın en pahalı binası olması söz konusudur.

Tahminimce, büyük olasılıkla burayı yaptıran Ali Rıza Bozkurt ölünce, Amerika’da yaşayan eşi ve 3 kızı yani varisleri burayı satışa çıkarmışlardır.

Ankara Anadolu Mimarlık ve Mobilya Kültürel Miras Müzesi

 

Gelelim binanın içine

Girişte belli bir ücret standardı yok, sadece bağış adı altında ücret alınıyor. Yani 10 TL gibi bir para verilebilir. Müze her gün ziyarete açıktır. Ancak: saat: 08.00-11.00 arasında ziyarete açıktır.

Binada kapı girişinden itibaren altın yaldız ve varaklarlı süslemeleri görünce zaten hemen şaşıracaksınız. Tam bir ihtişam hakimdir. Yanının içindeki eşyaların, binadan daha pahalıya geldiği söyleniyor ve zaten hemen hissediliyor.

Köşkün iç dekorasyonunda kullanılan 1001 adet eşya: 28 ayrı köşk ve Anadolu Selçuklu dönemi eserlerinden kopyalanarak hazırlanmıştır.

Osmanlı döneminde, yabancı sefaretlerde bulunan ressam ve heykeltıraşların o dönemin Osmanlı yaşamını konu alan 10 antika nadide yağlı boya resim tablosu ile 12 adet heykel de satın alınarak, binaya yerleştirilmiştir.

1000 metre karelik bina, 3 kattan oluşuyor.

Girişte

Salonda: Sultan Vahdettin odası (misafir odası), çalışma ofisi, mutfak ve antre var.

Burada misafir odası olarak kullanılan yerdeki mobilyalar: Sultan 2’nci Abdülhamit’in kendi hobi atölyesinde, kendi eliyle yaptığı ve Osmanlı mobilyacılık sanatının şaheserlerinden biri olarak kabul edilen 9 parçalık oturma takımıdır.

Bu takım, İngiltere Londra Sotheby’s antika müzayedecisinden satın alınarak buraya getirilmiştir.

Aynı şekilde: Osmanlı sarayından çıkma, 2 ayrı oturma takımı ile sehpalar da yurt dışındaki müzayedecilerden satın alınarak buraya getirilmiş ve binaya konmuştur. Zaten binanın tasarımı, bu mobilyalara uygun olarak yapılmıştır.

Salondaki yemek masası: Uzun Hasan’ın Hacı Bayram-ı Veli’ye hediye ettiği şamdandaki motifler kullanılarak imal edilmiştir. Ayakları olmadığı halde havada durmaktadır.

Masanın taşıyıcıları: Elazığ’ın “Çayda çıra” oyununu sembolize eden, ev sahibinin hanımı Perihan ve 3 kızı (Tanyeli, Banu, Gülsün)’nın bronz heykelleridir.

Bodrum kat

Sauna, Türk hamamı, spor salonu, konferans salonu, makine dairesi var.

Binanın 40 kişilik özel konferans salonunda: ziyaretçilere: binanın yapılışını anlatan resim ve filmler ile birlikte, ayrıca Sultan Abdülhamit tarafından Amerikan kongresine hediye edilen 3000 fotoğraflık albümün New York Metropoliten Müzesindeki mikrofilmlerinden alınan slaytlar oynatılıyor.

Üst katta

Ebeveyn odaları ve şark köşesi bulunuyor. Ali Rıza Bozkurt ve ailesi, Ankara’ya geldiklerinde üst katta kalıyorlarmış.

Yaşayan Müze

Altın köşk yapıldıktan sonra, halk burayı uğurlu kabul etmiş ve yeni evliler burada resim çektirmek istemişlerdir. Bu yüzden, burada yeni evlilerin resim çektirmelerine ücret karşılığı izin veriliyor. (300 TL.)

Çekimler için köşkün içinde belirli yerlere izin veriliyor. Müze eşyalarının bulunduğu kısma girmeden, koridorlarda, köşkün meşhur kapılarının önlerinde, merdivenlerde ve bahçede çekimlere izin veriliyor. Ancak çekime 10 gün kala telefon ile randevu almak gerekiyor.

Ayrıca yine bu mekan: düğün, davet ve özel organizasyonlara ev sahipliği yapıyor. Binanın kullanımından gelen gelirin bir kısmı: Anadolu mimarlığının ve mobilya sanatının gelişmesi ve araştırılması için kullanılır, diğer bir kısmı ise Merik Kültür ve Sanat Vakfı’nın faaliyetlerinde eğitim ve sanata katkı için kullanılır.

Ankara gezi planı hakkındaki yazım için.