Nevşehir Derinkuyu

Nevşehir Derinkuyu

Derinkuyu denilince hemen akla bölgenin en büyük yeraltı şehri geliyor, uzun yıllar önce açılmasına rağmen bugün sadece üçte iki bölümü gezilebilen bu yeraltı şehri elbette çok ilgi çekiyor, ama eğer buraya giderseniz bence Kültür Parkını da gezin, hatta zaman ayırın Derinkuyu kuru fasulyesini tadın.

ULAŞIM

İlçe: Niğde-Nevşehir kara yolu üzerindedir. Derinkuyu, Nevşehir arası uzaklık 30 km. Derinkuyu, Niğde arası uzaklık: 49 km. Derinkuyu, Kayseri arası uzaklık: 111 km. Derinkuyu, Aksaray arası uzaklık 79 km.

TARİHİ

İlçeye Derinkuyu isminin verilmesinin sebebi: halkın içme suyunu 60-70 metre derinlikteki kuyulardan temin etmesidir. Burada, bu tür 52 tane kuyu bulunduğu söyleniyor.

MS 2’nci yüzyılda Roma imparatorluğunun zulmünden kaçan ilk Hıristiyanlar, Antakya ve Kayseri üzerinden Kapadokya bölgesine gelmiş ve buralara yerleşmişlerdir. Bölgede yaptıkları yeraltı şehirlerinde, Romalı askerler ve Arap akıncılarından kurtulmuşlardır.

İlçenin eski ismi “Malakopi” dir. 1830 yıllarında söylenenlere göre, yer üstü konut yoktur. Burası bir tesadüf esiri 1963 yılında bulunmuş ve 1967 yılında ziyarete açılmıştır.

Nevşehir Derinkuyu

GENEL

İlçe: Erciyes, Hasandağı ve Melendiz dağları arasında kalan Misli ovasındadır. Volkanik faaliyetlerin sona ermesinden sonra: bölge yoğun olarak: yağmur, rüzgar ve erozyon etkisinde kalmıştır. Arazi genellikle düzdür, rakımı ortalama 1300 metredir. Ormanlık alan yoktur. Yöredeki insanların başlıca geçim kaynağı tarımdır. Patates üretimi yaygındır.

NE YENİR

Buraya yolunuz düşerse, ilçede yetiştirilen ve lezzetiyle ünlenen kuru fasulye satın almayı unutmayın, hatta bir lokantaya girip tatmalısınız.

GEZİLECEK YERLER

Nevşehir Derinkuyu Yeraltı Şehri

DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ

Derinkuyu Yeraltı Şehrine ait ayrıntılı gezi yazımı yine bu sitede bulabilirsiniz. Kapadokya bölgesinde bulunan 36 yeraltı şehrinden en büyüğü, burada yani Derinkuyu Yeraltı Şehridir.

1967 yılında ziyarete açılmıştır. Kaymaklı Yeraltı şehrinden farklı olarak, burada: misyonerler okulu, günah çıkarma yeri ve vaftiz havuzu bulunmaktadır.

Yukarıdaki resme baktığınızda kırmızı renkli bir ok işareti görüyorsunuz. Burayı ziyaret eden bazı muzipler (aslında hangi kelimeyi kullanmam gerektiğine bir an zor karar verdim) bu ok işaretinin yönünü değiştiriyorlar ve sonra gelen ziyaretçiler ters yöne gidiyorlar ve gezi tam bir sinir harbine dönüşüyor.

Aman, böyle bir durumla karşılaşırsanız yani yanlış yöne gittiğinizi düşünürseniz veya yolunuzu kaybettiğinizi düşünürseniz bulunduğunuz yerde bekleyin çünkü kısa süre sonra başlarında burayı çok iyi bilen rehber bulunan bir gurup gelecektir, onlara katılıp yeraltı şehrinden çıkabilirsiniz.

Nevşehir Derinkuyu Akıl Hastanesi

AKIL HASTANESİ

Dünyanın ilk akıl hastanesi buradadır.

Geniş bir bahçe içinde, tek katlı olan ve ikamet amaçlı kullanılan taş bina vardır.

Bu taş bina ile girişi birleşen, demir kapıdan, kayadan oyma Aya Maryeros Manastırına giriliyor.

Nevşehir Derinkuyu Akıl Hastanesi

20 basamaklı bir merdivenden inildikten sonra, kayadan oyulma geniş bir alan bulunuyor.

Manastırın tam ortasında: taş döşemeler vardır. Bunlar: yuvarlak kenarlarda daire oluşturacak şekilde sıralanmıştır. Geniş alanın çevresinde: yine kayadan oyularak oluşturulmuş odalar bulunur. Bu odaların girişleri: sonradan yapılmış tahta kapı ve çerçevelerle kapatılmıştır.

Nevşehir Derinkuyu Akıl Hastanesi

Ortadaki merkez taşının solunda bulunan sütunun içi oyulmuş ve bir kürsü oluşturulmuştur. Bu kürsüye 6 basamaklı bir merdivenle çıkılır. Manastır veya akıl hastanesi yöneticilerin bu kürsüden: çalışmaları yönettikleri tahmin ediliyor.

Manastırın kuzey kısmında bir tünel bulunuyor. Bu tünel Derinkuyu yeraltı şehrine bağlanıyor. Yine manastırın kuzeybatı kısmında bulunan tünel ise, Kaymaklı beldesindeki yeraltı şehrine bağlanıyor.

Yani: sonuç olarak bir zamanlar akıl hastalarının tedavi edildiği bu manastır aynı zamanda düşman tehlikesi karşısında, yeraltı şehirlerine geçiş için de kullanılıyormuş. Evet bu manastır henüz ziyarete açık değil, umarım en kısa zamanda gerekli düzenlemeler yapılır ve ziyarete açılır.

Nevşehir Derinkuyu Kültür Parkı-Atamulu Parkı

KÜLTÜR PARKI-ATAMULU PARKI

İlçe merkezinde, Demirci, Şehit Ali Güven Caddesindedir.

Ülkemizin en ilginç sanatsal park alanlarından birisidir. Park alanı çevresi duvarla çevrilmiş ve ağaçlar koruma altına alınmış, giriş kapısında otopark bulunmaktadır. Park alanı: Hakkı Atamulu’nun Belediye Başkanlığı döneminde 1966 yılında başlanmış ve 4 yıllık bir süre sonunda tamamlanarak ziyarete açılmıştır.

Park alanı içerisinde: yüzme havuzu, amfi tiyatro, kitaplık ve çocuk bahçesi, spor sahası ve park camisi bulunmaktadır. Park alanında 15 heykel bulunmaktadır ve bunlar Hakkı Atamulu’ya aittir.

Bunlardan en etkileyici olanı: Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e ait, mareşal üniformalı ve 9.15 metre boyutundaki heykeldir. Bu heykel, şu an Türkiye’de bulunan en büyük Atatürk heykelidir.

Nevşehir Derinkuyu Kültür Parkı-Atamulu Parkı

Yine park alanı içinde bulunan Park Camii, Heykeltıraş Hakkı Atamulu tarafından tasarlanmış olup modern mimarlığın önemli bir örneğidir.

Nevşehir Derinkuyu Üzümlü Kilisesi

AZİZ THEODOROS TRİON KİLİSESİ-ÜZÜMLÜ KİLİSESİ

Cumhuriyet döneminde mübadele öncesinde bölgede yaşayan Rumlar tarafından kullanılan kilise, 19’ncu yüzyıla aittir. Üzümlü kilisesi olarak da bilinir.   

Kilisenin ön kısmında üç bölümlü bir narteks bulunuyor. Kilisenin üç de apsisi vardır. Bunlar: dışa taşkın, içten yarım daire ve dışarıdan çok cephelidir. Apsis ve naos kısmının üstü kubbelerle örtülmüştür. Yapı düzgün kesme taştan yapılmıştır. Cephesi sağır kemerlerle ve haç biçimli pencerelerle hareketlendirilmiştir. Kiliseden bağımsız ama aynı bahçe içinde orijinal bir çan kulesi vardır.

Kilisenin en ilginç yönü, Osmanlı imparatorluğu tarafından yaptırılmış olmasıdır. Şöyle ki, Sultan Abdülmecid döneminde Rusya ile yaşanan 1853-1856 Kırım savaşından galip çıkılmasına rağmen, Batılı ülkeler Osmanlı devletine verdikleri yardımlar karşılığında Osmanlı topraklarında yaşayan Hıristiyanlara yeni haklar istemişler ve 1856 yılında yayınlanan “İslahat Fermanı” ile bu hakları elde etmişlerdir.

İşte bu kilise de bu ferman karşılığı yapılan uygulamalardan birisidir. Bir başka ifadeye göre, kilisenin Ayestafanos Antlaşması gereği, savaş tazminatı olarak Sultan Abdülmecid tarafından yaptırıldığıdır.  

Kilisenin kitabesi “Agios Theodoros Trion’un bu çok kutsal kilisesi, İmparator Sultan Abdülmecid zamanında, onun yüksek iradesi ile Aziz İkonion (Metropolit) Neofitos Efendi’nin teşviki ile ve burada (Malakopi) ikamet eden Hıristiyanların bağışları ile Haldiaslı baş mimar Kiriako Papadopulos Efendi’nin zahmetiyle inşa edilmiştir.

Agios Theodoros’a ithaf edilmiş ve kutsanarak açılmıştır. 15 Mayıs 1858”

Evet mimari açıdan ve mimari plastik bezemelerin zenginliği, anıtsal duvar resimleri nedeniyle yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Ancak elbette bu ilgi sadece mimari unsurlara değil, kilisenin harabe haline gelmiş durumu, duvarlarına yazılan ve hatta kazınan yazılardan dolayı da ilgi çekmektedir.

Kilise günümüzde ibadete açık değil, ancak her yıl: Mayıs ayında, Fener Rum Patriği Bartemelos tarafından burada “Bahar Ayini” törenleri yapılıyor.

 Nevşehir Göreme hakkındaki yazım için Göreme

Nevşehir Kaymaklı

Nevşehir Kaymaklı

Kaymaklı denildiğinde elbette ilk akla gelen burada bulunan yeraltı şehridir. Kapadokya bölgesinde bulunan toplam 200 yeraltı şehrinden en güzeli burada bulunuyor, bence Kapadokya gezinizde mutlaka buraya girin ve gezin, tek sıkıntı eğer dar ve kapalı ortamlarda kalma sıkıntınız yoksa, mutlaka geziniz.

Çünkü günümüzden yıllarca önce, birçok insan burada günler, aylar, yıllarca yaşamışlar. Giriş için son bir not, buraya geldiğinizde “Kuru Kaymak” almayı unutmayın, başka yerde satılmıyor, sadece buraya has bir lezzet.

ULAŞIM

Kaymaklı, Nevşehir il merkezi arası uzaklık 20 km. dir. Kaymaklı, Derinkuyu arası uzaklık: 12 km. Kaymaklı, Niğde arası uzaklık: 61 km. Kaymaklı, Yeşilhisar arası uzaklık: 40 km. Kaymaklı, Ürgüp arası uzaklık: 31 km.

TARİHİ

Yerleşimin ismi, Osmanlı kaynaklarında Rumca “Enegüp” olarak geçer. Bölge Osmanlı egemenliğine geçtikten sonra, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın Osmanlı sarayına damat olarak girmesiyle köye bazı hizmetler gelmiştir.

Bir cami yaptırılmış ve kasabaya su getirmek için su yolları yapılmıştır. Yerleşimde, Cumhuriyet kurulana kadar Türkler ve Rumlar birlikte yaşamıştır.

Mübadele sonucunda Rumlar gitmiş ve yerlerine Yunanistan’dan gelen Türk göçmenler yerleşmiştir. Rumların ibadete için mevcut olan kilise, son zamanlara kadar depo olarak kullanılmıştır. 1951 yılında Belde olmuştur.

Nevşehir Kaymaklı

GENEL

Kaymaklı, Nevşehir il merkezine bağlı bir beldedir. İlçenin en büyük özelliği, geçmişte insanların kendilerini savunmak için yaptıkları oldukça büyük bir yeraltı şehri bulunmasıdır. Ancak bu yeraltı şehrinin ve diğer bölgedeki yeraltı şehirlerinin; kimler tarafından, ne zaman, ne için yapıldığı ve hangi teknikle yapıldığı bilinmez.

Girişleri genellikle fark edilmeyen bu yeraltı şehirleri, daha çok vadi, plato yamaçlarına ve tüfün oyulmasıyla yapılmıştır. Halkın geçim kaynağı olarak her ne kadar turizm düşünülse de, daha çok tarıma dayalıdır.

Nevşehir Kaymaklı

NE YENİR

“Kaymaklı” ismi bu kasabaya neden verilmiştir? Çünkü burada bir tür kaymak, kuru kaymak oldukça meşhurdur. Kasabaya ismini veren ve ülkemizin başka bir yerinde üretilmeyen “Kuru Kaymak”  burada sadece Belediyenin izni ile üretiliyor.

Zaten yapımı ve hazırlanması da oldukça zahmetliymiş. Ortalama 7 kilo sütün, kendi özel tepsisinde yaklaşık 10 saat odun ateşinde kaynamaya bırakılmasıyla yapılıyor.

Yenirken genellikle kahvaltılarda balla birlikte tercih ediliyor. Satın almak isterseniz, Yeraltı şehrindeki dükkanlarda satışı yapılıyor, bence tatmalısınız. Çünkü başka yerde yok.

Nevşehir Kaymaklı

GEZİLECEK YERLER

Nevşehir Kaymaklı Yeraltı Şehri

KAYMAKLI YERALTI ŞEHRİ

Kaymaklı yeraltı şehrine ait ayrıntılı gezi yazımı, yine bu sitede bulabilirsiniz.

 Nevşehir Kaymaklı yeraltı şehrine ait yazım için  Kaymaklı Yeraltı Şehri

Nevşehir Kaymaklı Yeğenağa Abdullah Camii

YEĞENAĞA ABDULLAH CAMİİ

Halk arasında “Kurşunlu Camii” olarak da tanınır. 1732 yılında inşa edilmiştir. Mihrabı, iki saf cemaat alacak kadar sürmüş, geri kalan orta kısmı yarım ay şeklini andırır. Duvarlara bitişik 8 direk üzerine yapılmıştır. Direklerin başlıklarına kemer ayakları konulmuştur. Dördü büyük, dördü küçük 8 kemer yapılmıştır. Bu kemerlerin üzerine ana kubbe konmuştur.

Nevşehir Kaymaklı Yeğenağa Abdullah Camii

Küçük kemerlerin koltuklarına 4 tane yarım davlumbazda caminin taşından, ikisi mermer olmak üzere 4 yuvarlak direk konmuş, direkler üzerine üç davlumbaz yapılmıştır. Caminin doğu tarafına bitişik bir de sübyan mektebi yapılmıştır. Ancak bu mektep kısmı sonradan yıkılmıştır. Caminin 30 metre yükseklikteki tek minaresine tahtadan mahvelden çıkılır.

KİLİSE

Yeraltı şehri yakınındadır.  Mübadelenin ardından Rumlar bölgeyi terk edince uzun süre depo olarak kilise, son yıllarda turizme kazandırılmaya çalışılıyormuş.

Konya Yalıhüyük

Konya Yalıhüyük

Yalıhüyük, Konya arası uzaklık: 97 km. Yalıhüyük, Bozkır arası uzaklık: 20 km.

TARİHİ

İlçe ismini Suğla Gölü (Trogidis, trogitis) kıyısında bulunan höyükten almıştır. Peki “Yalı” kelimesi nereden gelir? Yalı kelimesi de, Çokalar mevkii olarak adlandırılan alanda Roma dönemine ait saray kalıntılarıdır.

Bu bölge, antik dönemde “İsauria” bölgesi olarak bilinmektedir. Bölgenin başkenti ise, bugün Zengibar kalesi olarak bilinen “İsauria” dır.

Günümüzdeki yerleşim yeri: yaklaşık 200 yıl kadar önce toprak kayması nedeniyle bulunduğu yerden ayrılmış ve Suğla Gölü kıyısına taşınmıştır.

İlçe merkezindeki Höyük ve çevresi, Sit alanı olarak ilan edilerek koruma altına alındığından yeni imara kapatılmıştır. Ancak, höyükte bugüne kadar resmi hiçbir arkeolojik araştırma yapılmamıştır. Böylece ilçenin tarihi hakkında resmi bilgiler bulunmamaktadır.

İlçe daha önce Bozkır ilçesinin bir nahiyesi iken, 1972 yılında Belediyelik kurulmuş, 1990 yılında ilçe olmuştur.

Konya Yalıhüyük

Bölgenin tarihine ait son bir not: İlçe merkezinde bir evin duvarında devşirme malzeme olarak bir mezar steli kullanılmıştır.

Bu stel üzerinde yazılı olduğuna göre “Aloueis” adlı bir heykeltıraşa aittir. Ancak, bu anılan kişiye ait, bölgede başkaca hiçbir eser bulunmamıştır. Yani, bu heykeltıraşın o dönemde bölgedeki tek heykeltıraş olduğu düşündürmektedir.

Bunun dışında: ilçe merkezinde eski taş evler ile caminin duvarında da devşirme malzeme olarak kullanılmış eserler ve Belediyenin bahçesinde sergilenen taş eserler bulunmaktadır.

Ayrıca Yalıhüyük ilçe merkezinin çıkışındaki mezarlığın bahçe duvarı üzerinde Arasöğüt köyünden getirildiği söylenen bir tane ostothek kapağı ve yine Yalıhüyük’e bağlı Sarayköy, Arasöğüt ve Çokalar Mevkilerinden getirilen arkeolojik materyaller görülür.

Konya Yalıhüyük

GENEL

Yerleşim yeri engebesiz bir alanda kurulmuştur. Ortalama rakım 1100 metredir. Suğla gölünün hemen yanındadır. Hayat, göl sularının çekilmesiyle oluşan verimli arazilerde yapılan tarım faaliyetleriyle geçmektedir. Yüzölçümü açısından Türkiye’nin en küçük ilçesidir.

İlçenin temel geçim kaynağı tarımdır. İklim olarak karasal iklim hakimdir ve buna göre yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve kar yağışlı geçer. Son bir not: bugün birçok Avrupa ülkesinde Yalıhüyük’lü işçi olarak çalışmaktadır.

Konya Yalıhüyük

GEZİLECEK YERLER

Konya Yalıhüyük

YALIHÜYÜK

Yalıhüyük höyüğü: Yalıhüyük-Seydişehir kara yolunun sağında, Suğla Gölünün tam karşısında eski Saray yerleşim birimidir. Yalıhüyük, muhtemelen MÖ 2000 yıllarına dayanan bir geçmişe sahiptir.

Toprak üstünde yapılan yüzey araştırmalarında bulunan malzemeler değerlendirildiğinde, bunların Eski Tunç Çağı, Helenistik ve Roma dönemlerine ait oldukları görülmüştür.

Ancak höyükte herhangi bir resmi arkeolojik araştırma yapılmadığından net bilgiler yoktur. Sadece höyük, 1988 tarihinde Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

BÜYÜK MERKEZ CAMİİ

İlçe merkezinde Yukarı Mahalle Atatürk Caddesindedir. İlçenin en eski camisidir. Camide bulunan taş üstündeki Arapça kitabeye göre: cami H. 1282 yılında yapılmış olup burada ayrıca amele Ahmet ve Mustafa isimleri yazılıdır. Minaresi ise, H 1296 yılı yapımıdır.

 

KADİR EFENDİ KONAĞI

Osmanlı döneminde bölgenin Ağası Kadir Ceylani tarafından yaptırılmıştır. Konak Ermeni ustalar tarafından inşa edilmiştir. İki katlı tarihi mekan, oyma işlemeli motiflerle süslüdür.

Konya Yalıhüyük Suğla Gölü

SUĞLA GÖLÜ

Antik kaynaklarda gölün ismi “Trogitis Limne” olarak geçer. Antik dönem yazarlarından Strabon: Suğla gölü ile ilgili ayrıntılı bilgiler verir. 1963 yılında Solecki ve ekibi, Suğla gölü kıyısında Suberde Hüyük’ü tespit etmişler ve Suğla Gölünün batısında Paleolitik döneme ait izlere rastlamışlardır. Evet, gölün çapı yaklaşık 14 km ve derinliği de 7 metredir. Suları tatlıdır.

Göl: Toros dağlarından gelen kar suları ile beslenir. Yaz aylarında gölün suyu çekilir ve bu alanlarda tarım yapılır.

Konya Yalıhüyük Suğla Gölü

Gölde: sadece burada bulunan endemik bir tür olan Yağ balığı ve çok sayıda kuş türü ve özellikle kara leylek bulunmaktadır.

Bu yağ balığı hakkında da bir-iki kelime söylemek istiyorum. Söylenenlere göre, bu yağ balığında sindirilemeyen bir yağ olan gemfilotoksin varmış ve bu madde insanlarda ishale yol açıyormuş, denemedim, bu sadece bir söylenti.

ÇOKALAR MEVKİİ

İlçe merkezinde tespit edilen eserlerin bir kısmının buradan getirildiği bilinmektedir. Burası Trogisit yani Suğla gölü kenarındadır. İlçe merkezine yaklaşık 2 km uzaklıktadır. Hafif yüksek bir tepe üzerinde kurulmuş, yerleşim yerine ait kalıntılar görülür.

Yörede, yoğun kaçak kazılar görülür. Buradan bulunan mozaik parçaları, bugün Belediye binasında sergilenmektedir. Bu mozaik parçaları üzerinde beyaz ve mavi renkli tesseralar vardır. Bu veriler değerlendirildiğinde, burada yamaca kurulu ve Trogitis yani Suğla gölüne hakim bir Roma villası bulunduğu tahmin edilmektedir.

SARAYKÖY

İlçe merkezine bağlı Sarayköy: Çokalar mevkiinin yaklaşık 600 metre doğusundadır. Burada aşırı tahribata uğramış bir adet ostothek gövdesi bulunmuştur. Ancak bu köy ve çevresindeki asıl önemli kalıntılar: köy girişinde kanalın üzerinde bulunan ve yakın zamana kadar ayakları korunmuş olan Roma köprüsüdür.

Günümüzde bu alanda, köprüye ait herhangi bir kalıntı yoktur. Köprüye ait olduğu söylenen büyük boyutlu bloklar, su kanalının çevresinde dağınık halde durmaktadır.

ARASÖGÜT KÖYÜ

Ahırlı-Yalıhüyük kara yolunun 2 km güneyinde, Yalıhüyük ilçesinin 2 km doğusundadır.

Burada çeşitli yerlerde antik döneme ait kalıntılar bulunmuştur. Bir ostothek kapağı, Okulun bahçesinde durmaktadır. Bunun üzerinde bölgede sıkça bulunan tipik aslan figürü betimlenmiştir.

Halen Yalıhüyük Belediye bahçesinde bulunan yine saray kalıntısının olduğu ören yerinden getirildiği söylenen iki adet mezar steli bulunmaktadır. Yerel kireçtaşından yapılmış mezar stelinin üzerinde: aşağıda sabana koşulmuş öküz ve gerisinde ayakta onları süren bir erkek figürü betimlenmiştir.

Aynı yerdeki bir diğer mezar stelinde: ayakta betimlenmiş bir erkek figürü, elinde çanta taşır. Yanında ise çam ağacı ve asma yapraklarının dallarının olduğu bir ağaç görülür.

Konya Yalıhüyük Gölcük Yaylası

GÖLCÜK YAYLASI

Toros dağlarındadır. Rakımı 1700 metredir. Ormanlık alanı, pınarları ve serin, temiz havasıyla önemli bir piknik ve mesire yeridir. Burada bulunan su kaynağının eski ismi “Çıralı” dır. Yaylada “İngilyazı” isimli bölgede, tarihi lahit mezarlar bulunmaktadır. Ancak bu mezarlar define avcıları tarafından tahrip edilmiştir. Yaz aylarında burada “Gölcük Yayla Festivali” düzenlenmektedir.

 Konya Beyşehir hakkındaki gezi yazım için  Beyşehir