Giresun Yağlıdere

Giresun Yağlıdere

Yağlıdere, Giresun arası uzaklık: 42 km. Yağlıdere, Espiye arası uzaklık: 14 km.

TARİHİ

Fatih Sultan Mehmet, Trabzon’u fethedince bölgede Osmanlı hakimiyeti başlar ve ilçede 1920’li yıllara kadar Rum nüfus bulunmaktadır. Bu Rum nüfus, Cumhuriyetin ilanından hemen sonra mübadele nedeniyle burayı terk etmiştir. 1810 yılında dere kıyısına Cuma camisi yapılmasıyla birlikte, ilçe yerleşkesi oluşmaya başlar.

Caminin çevresi yakın zaman sonra Pazar yerine dönüşür ve Pazar gelişince köy oluşur. İlçe, 1987 yılında ilçe olur. İlçe ismini hemen yanında kurulduğu “Yağlıdere” den almıştır. Çünkü derenin doğduğu Çakrak köyü yaylalarında, Rumlar zamanında süt ve yağ üretiliyormuş.

Giresun Yağlıdere

GENEL

İlçe denizden 14 km içeridedir. Rakımı ortalama 50 metredir. İlçede ekonomik hayat, fındığa dayalı tarım, küçük çapta hayvancılık ve yüksek yerlerde ormana dayalı işçilik şeklinde gelişmiştir. Bölgede Karadeniz iklimi hakimdir. Yazlar serin, kışlar ılık ve yağışlı geçer.

Son yıllarda ise yurt dışında çalışanların sayısı artmıştır. İlçe halkının yüzde 20 si, yurt dışında çalışmakta ve yurt dışında çalışan yakınlarının maddi desteğini almaktadır. Özellikle Türkiye’den Amerika’ya en çok göç vermiş bir yer olarak bilinmektedir.

1960’lı yıllarda buradan ayrılan ilk göçmenler, Amerika’da New Jersey eyaletine gitmişlerdir. Bu göçmenler yaz aylarında ilçeyi ziyarete gelirler. Günümüzde Amerika’da 50 bin Yağlıdereli bulunduğu tahmin edilmektedir.

NE YENİR

Buralara yolunuz düşer ve yerel lezzetlerden tatmak isterseniz, başlıca önereceklerim: Karalahana çorbası, Etli karalahana sarması ve hamsi böreği olacaktır, tabii yanında mısır unu ekmeği olmadan olmaz.

Giresun Yağlıdere

GEZİLECEK YERLER

Giresun Yağlıdere Ağa Köprüsü

AĞA KÖPRÜSÜ

İlçe merkezine 3.5 km uzaklıktaki, Ümitbükü köyü yakınındadır. Yağlıdere-Alucra kara yolu güzergahındadır. Yağlıdere ırmağı üzerindedir. Köprü günümüze ulaşan kitabesine göre: 1816 yılında Tirebolu Voyvodası Kethüdazade Mehmet Emin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Köprü yakın zamanda restore edilmiştir, günümüzde taşıt trafiğine kapalıdır, yayalar tarafından kullanılmaktadır.

Giresun Yağlıdere Çağlayan Köyü

ÇAĞLAYAN KÖYÜ

İlçe merkezine bağlı Çağlayan köyündedir. İlçe merkezine 28 km uzaklıktadır. Eski bir yerleşim olup, Cumhuriyet dönemine kadar Rumlar yaşamıştır. Nüfus mübadelesinden sonra, Giresun eşrafından Feridunzade Mehmet Bey, köyü Rumlardan satın almış ve şimdiki köylüye satmıştır.

Köyde: günümüzde şelale ile birlikte, mağaralar, Ortaçağdan kalma tarihi Gebe kilisesi, tarihi köprü ve tarihi yapılar bulunmaktadır. Ancak köy günümüzde turizme yönelik bir faaliyete sahip değildir.

Giresun Yağlıdere Gölyanı Yaylası

 GÖLYANI YAYLASI

İlçe merkezine 51 km uzaklıkta, Sınır ve Yeşilpınar köyleri arasındadır. Burada: hartama denen ahşaptan yapılmış evler ve çam ormanları bulunmaktadır. Tescil edilerek koruma altına alınan yaylada betonarme yapılaşma yoktur. Yayla çanak şeklinde ufak bir göl içerir.

Giresun Yağlıdere Gölyanı Yaylası

Bu yüzden göl yanı ismini almıştır. Nisan ve Aralık ayları arasında, yaylaya çıkılır. Yayla şenlikleri yapıldığında, yayla oldukça hareketlidir.

 

HACI ABDULLAH HALİFE KÜLLİYESİ-SARI HALİFE TEKKESİ

Tekkeköy ile Tuğlacık köyleri arasındadır. İlçe merkezine 67 km uzaklıktadır. Gülbahar Hatun Tekkesi olarak da bilinir. Külliye: cami, dergah, türbe, mezarlık, misafirhane ve değirmenden oluşur. Bu tekke: Yavuz Sultan Selim’in Trabzon valiliği yaptığı sırada (1488-1513) annesi Gülbahar Hatun tarafından Hacı Abdullah Halife yönetimine bırakılmıştır.

Bu külliye yapılarından, günümüze sadece: cami, misafirhane, değirmen ve kurucu şeyhin Tuğlacık köyündeki türbesi gelmiştir.

Cami

Kagir sistemle yapılmıştır. Dikdörtgen planlıdır. Minaresi sonradan 1980’li yıllarda yaptırılmıştır ve tek şerefelidir. Mihrap: kıvrık dal ve geometrik motifli iki sıra bordürle çevrelenmiştir.

Giresun Yağlıdere Hacı Abdullah Hanefi Külliyesi Cami

Harimin duvarlarında kalem işi süslemeler görülmeye değerdir. Süslemelerde: bitkisel, yazılı, nesneli ve geometrik bezemeler vardır. En çok kullanılan motifler: cami, saat, cennet tasviri, ay, yıldız, güneş, ağaç ve çiçektir.

Giresun Yağlıdere Hacı Abdullah Hanefi Külliyesi Cami

Süsleme kompozisyonlarında en dikkat çekeni cennet tasviridir. Bu tasvir mihrabın doğusundadır. Tasvirde: sekiz tane kapı, yedi kat, kökleri havada asılı tuba ağacı ve cennetin sembolü olan motifler görülür.

Giresun Yağlıdere Hacı Abdullah Hanefi Külliyesi Türbe ve Mezarlık

Türbe ve Mezarlık

Türbe, Tuğlacık köyü mezarlığı içindedir. Kapının üstündeki kitabe yeri boştur. Ancak muhtemelen 1535-1539 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Türbenin özgün şekli kubbeli iken, sonradan kırma çatı yapılmıştır. İç mekan ortasında ahşap sanduka vardır. Ancak ahşap sanduka sonradan mermerle değiştirilmiştir.

Türbe çeşitli hastalıkları olanlar tarafından ziyaret edilmektedir. Henüz evlenmemiş, yaşı geçkin kadınlar türbeyi ziyaret ettiklerinde yanlarında getirdikleri kapalı haldeki asma kilidi, dua edip açarlar ve bu yolla kısmetlerinin açılacağını umarlar.

Giresun Yağlıdere Hacı Abdullah Hanefi Külliyesi Dergah ve Zaviye

Dergah ve Zaviye

Burada batı cephesinden ahşap bir merdivenle ulaşılır. Yapının ortasında bir taş ocak bulunur. Yapının içinde, Hacı Abdullah’a ait olduğu söylenen koyun postundan bir seccade, tarikat asaları ve Osmanlı seramik parçaları bulunur.

Misafirhane

Külliye, iç bölgeden limanlara giden önemli bir yol güzergahında olduğundan külliyenin bir parçası olarak misafirhane yaptırılmıştır. Misafirhaneden günümüze herhangi bir kalıntı ulaşmamıştır. Günümüzde köyde misafirhane olarak kullanılan yapı, sonradan yani 19’ncu yüzyılda yaptırılmıştır. Bu misafirhane yapısı, bir süre okul olarak kullanılmış ve sonradan boşaltılmıştır, günümüzde boştur ve harabe halindedir.

Giresun Yağlıdere Değirmen

Değirmen

Değirmen Tekke ve Tuğlacık köyleri arasındaki Şimşirlik mevkiindedir. Yapım tarihi ve yaptıran bilinmez. Çünkü kitabesi yoktur. Halk arasındaki bir inanışa göre: değirmen yaptırıldıktan sonra Abdullah Halifenin kerametiyle şimşir ağaçlarının dibinden su çıkmıştır. Değirmenin içinde: yuvarlak formlu değirmen taşı, buğday ve un hazneleri bulunur. Değirmen günümüzde halen işlevini sürdürmektedir.

 Giresun Tirebolu hakkındaki gezi yazım için  Tirebolu

Nevşehir Gülşehir

Nevşehir Gülşehir

Gülşehir, Nevşehir arası uzaklık 20 km. Gülşehir, Hacıbektaş arası uzaklık: 27 km. Gülşehir, Kırşehir arası uzaklık: 75 km.

TARİHİ

İlçenin antik dönemdeki ismi “Zoropassos” dur. Osmanlı Sadrazamı Kara vezir Mehmet Seyyid Paşa, o dönemde 30 haneli bir küçük belde olan buraya bir külliye yaptırmıştır. Ayrıca: yine Silahtar Mehmet Paşa tarafından, buraya “Gülşehir” ismi verilmiştir. Eski ismi ise “Arapsun” dur. İlçe 1954 yılında Nevşehir iline bağlanmıştır.

Nevşehir Gülşehir

GENEL

İlçe Kızılırmak’ın güney kenarındadır. Doğusunda Avanos, kuzeyinde Hacıbektaş, Batısında Kırşehir ve Aksaray, güneyinde ise Acıgöl ve Nevşehir merkez ilçesi vardır.

Nevşehir Gülşehir Meslek Yüksek Okulu

GÜLŞEHİR MESLEK YÜKSEKOKULU

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesine bağlı olarak 2009 yılında kurulmuştur. 2017-2018 yılındaki öğrenci sayısı 1100 olmuştur. Kul 2948 metre karelik kapalı alana sahiptir.

GEZİLECEK YERLER

Nevşehir Gülşehir Karavezir Külliyesi

KARAVEZİR KÜLLİYESİ

Karavezir Silahtar Seyit Mehmet Paşa, aslen Gülşehirlidir. 1735 yılında doğmuş ve küçük yaşlarda İstanbul’a giderek Saraydaki dayısı Aşçıbaşı Süleyman Ağa’nın yanında Helvahane’ye sığınmıştır.

Sonra Baltacılar Ocağına kaydedilmiş, burada gösterdiği başarı nedimeyle Hazine odası ikinci yazıcılığına tayin edilmiştir. Bu arada Abdülhamit’in dikkatini çekmiştir. Abdülhamit Padişah olunca, bir yıl sonra Silahtarlığa getirilmiş, çok zeki ve çalışkan olduğundan gerek sarayda ve gerekse dışarıda nüfus ve kudretini göstermiştir.

Silahtar Seyit Paşa, 1779 yılında Sultan Abdülhamit tarafından Sadrazam yapılır. 18 ay 17 gün süren Sadrazamlığı sırasında birçok hayırlı hizmetlerde bulunmuştur.

Evet, kısaca bir hayat hikayesinden sonra gelelim külliyeye

Külliye: cami, medrese, hamam, mektep ve 8 tane çeşmeden oluşur. Kitabelere bakıldığında cami ve çeşmenin 1779 yılında, Medresenin ise 1780 yılında yapıldığı görülür.

Nevşehir Gülşehir Karavezir Külliyesi Camii

Cami

1778-1779 yılları arasında yaptırılmıştır. Mimarı Ebubekir Veledi Halil Efendi’dir.

Kurşunlu cami olarak da bilinir. Osmanlı mimarisinin karakteristik özelliklerini taşıyan cami, iki renkli kesme taştan yapılmıştır. Kare planlıdır. Ana mekanı kaplayan 11 metre çapındaki kubbe, dört kemer üzerine oturtulmuştur.

Giriş kapısı çerçevesinin üzerinde profilli barok üslupta mermer kitabe vardır. Yeşil zemin üzerine, altın yaldızla işlenmiş madalyon şeklinde I. Abdülhamid’in tuğrası bulunur. Tuğranın yan taraflarında siyah, yeşil, mavi renkte yağlı boya ile boyanmış birer demet çiçek görülür.

Duvar kalınlığı 1.45 metre ölçüsündedir. Sarı, kırmızı ve beyaz taşlardan yapılmıştır. Caminin ilk yapıldığı döneme ait küçük bir şadırvanı varken, 1895 tarihinde bu şadırvan yıkılarak bunun yerine büyük bir şadırvan yapılmıştır. Bu şadırvan da 1968 yılında dış duvarlarda yapılan onarım sırasında değiştirilerek günümüzdeki hale getirilmiştir.

Medrese

Caminin tam karşısında bulunan medrese 1778-1779 yılları arasında yapılmıştır. Mimari Ebubekir Veledi Halil Efendidir.

Medresenin giriş kapısı üzerinde kitabe vardır. Osmanlı mimarisindeki açık avlulu medreseler gurubuna girer. Medresenin 12 hücresi ve bir dershanesi vardır. Güneyindeki oldukça gösterişli mermer bir kapıdan avluya girilir.

Avlunun kuzey ve doğusundaki odalarla birlikte “L” biçimindedir. Avlunun çevresi: yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanmış sütunların oluşturduğu bir revakla çevrilidir. Revakların arkasındaki odaların içlerinde ocak ve dolap nişleri bulunur.

Hücrelerin üstü kubbelerle örtülmüştür. Sadece güneydeki en büyük hücre diğerlerinden farklıdır ve içinde beş adet niş vardır. Medrese; 1933-1962 yılları arasında hapishane olarak kullanılmıştır. 1962 yılından sonra ise kütüphane olarak kullanılmaya devam edilmektedir. 1960 yılında tamir ettirilmiştir.

Nevşehir Gülşehir Karavezir Külliyesi Hamam

Hamam

1778 yılında yaptırılmıştır. Mimar Ebubekir Veledi Halil Efendi’dir. Hamam: Klasik Osmanlı hamamlarında olduğu gibi üç kısımdan oluşur. Bunlar: Soyunmalık, Ilıklık, Sıcaklıktır. Yapı malzemesi olarak gri renkte kesme taş kullanılmıştır. Hamamın bozulan taşları, 1963 yılındaki onarım sırasında değiştirilmiştir. Hamam, günümüzde halen kullanılmaktadır.

Çeşmeler

Vakfiyede 8 çeşmeden söz edilir. Bunlardan günümüze gelenler: Beyler, Sipahi, Bayraktar ve Başçeşmedir. Çeşmeler yol kenarına yapılmış olup, yola bakan yüzlerde birer lüleleri vardır. Başçeşme: Külliyenin bir parçasıdır. Yan kanatlardan duvarlara bağlanır, bir meydan çeşmesi niteliğindedir. 1779 yılında yapılmıştır.

Nevşehir Gülşehir Açık Saray Ören Yeri

AÇIK SARAY ÖREN YERİ

İlçe merkezine 3 km uzaklıktadır. Gülşehir-Nevşehir kara yolu üzerindedir.

Nevşehir Gülşehir Açık Saray Ören Yeri

Gülşehir’in simgesi olan “mantar kaya” oluşumları burada görülebilmektedir. Bu mantar kayaların Kapadokya bölgesinde başka yerde örneği yoktur. Tüf kayalar içine oyulmuş birçok mekan bulunur.

Bunlar: ilk çağlardan kalma: çok katlı yeraltı şehirleri ve mağaralarla birlikte, Boğalı kilise, manastır, tavla (at damı), küçük saray (çok katlı yerleşim alanı), dört sütunlu manastır, beşik tonozlu yapı, 12 sütunlu kilise ve merdivenli meskendir.

Nevşehir Gülşehir Açık Saray Ören Yeri

Bu mekanların birçoğu çok amaçlı mekanlardır, mutfak ve ahırları vardır. Bir kısmında ana salona göre ikincil konumda küçük bir kilise bulunur. Alanların çoğunda bugüne kadar kısmen işlemeli yüksek cepheleri vardır.

Bunlar çok katlı yapı izlenimi verseler de çoğu alan orijinalde zemin kotunda açılmış mekanlardır. Bu alanlar, yoğun olarak 10 ve 11’nci yüzyılda açılmış ve kullanılmıştır.

Ordu ile doğrudan ya da dolaylı yollardan ilişkili ve dönemin büyük arazi sahibi ailelere ev sahipliği yapmış olduğu düşünülmektedir.

Nevşehir Gülşehir Açık Saray Ören Yeri

MS 960-965 yılları arasında Bizans İmparatoru Nikephoros Phokas’ın orduları tarafından kullanıldığına ilişkin izler bulunmaktadır.

Nevşehir Gülşehir Açık Saray Ören Yeri

Ayrıca: Roma dönemi kaya mezarları, 9 ve 10’ncu yüzyıllara tarihlenen kaya kiliseleri vardır. Bu bölgede 9 alan ve 13 bağımsız kilise tespit edilmiştir. Ancak bu kiliseler genel olarak küçük ve ikincil durumdadır.

Özellikle civarda sıkça rastlanan yemekhaneler burada yoktur. Bu kiliselerde genellikle ortada bir avlu bulunur. Böylece kaya kütlesinin üç yanına açılmıştır. Yapıların merkezlerinde ise bir veya iki büyük salon bulunur ki, bunların önemli konukların ağırlanması için kullanıldığı düşünülür.

Ayrıca Çat Vadisini de içine alan 7 km uzunluğunda bir parkur bulunmaktadır. Bu yüzden, ören yeri, günümüzde genellikle trekking için tercih ediliyor.
Nevşehir Gülşehir Hacı Bektaş-ı Veli Mescidi

HACI BEKTAŞ VELİ MESCİDİ

Açık Saray ören yerindedir.

13’ncü yüzyılda Anadolu’ya gelen Hacı Bektaş Veli tarafından kullanıldığı düşünülen mescit ve içerisindeki mihrap, ilk günkü özelliğini korumaktadır. Yani orijinal şekliyle günümüze ulaşmıştır. Mescitte bulunan mihrap, o dönemin mimarisini andırmaktadır. Bu mihrap dikdörtgen bir çerçeve içine alınmıştır.

Nevşehir Gülşehir Hacı Bektaş-ı Veli Mescidi

12 nişlidir. İstiridye kabuğu tipi böyle nişler devrinin özelliği olduğu gibi, 12 imama ve Türklerin 12 boyu ile alakası olan özelliktedir. Mescidin planı karedir. Batı kesiminde yüksekçe nişler bulunur.

Nevşehir Gülşehir Aziz Jean Kilisesi

AZİZ JEAN KİLİSESİ

İlçenin girişindedir. Hemen kenarda bulunan bir peribacasının içi oyularak yapılmıştır.

Kilise apsisinde yer alan yazıya göre 25 Nisan 1212 yılına tarihlenmektedir.  Kilise 2 katlıdır.

Kilisenin alt katında: şarap mahzenleri, mezarlar, su kanalı ve görevlilere ait mekanlar bulunur. Bu kattaki kilise: tek apsisli ve haç planlıdır. Merkezi kubbesi çökmüştür. Süsleme olarak: ana kaya üzerine kırmızı boya ile çeşitli hayvan resimleri ve geometrik süslemeler ve haç tasvirleri bulunur.

Nevşehir Gülşehir Aziz Jean Kilisesi

Alt kiliseden üst kiliseye, kayaya oyulmuş merdivenlerle ulaşılıyor. Orijinal kaya oyma merdivenler yıkılmıştır, bu yüzden yenileme sırasında üst kiliseye çıkışı sağlamak için demirden merdiven yapılmıştır.

Nevşehir Gülşehir Aziz Jean Kilisesi

Kilisenin üst katında: İncil’den alınmış sahnelerle süslenmiş başka bir kilise bulunur. Üst kattaki kilise: tek apsisli ve beşik tonozludur. Ana apsisteki resimler iyi korunamamış, diğer yerlerdeki resimler iyi durumdadır. Kilise, siyah bir is tabakası ile kaplıdır.

Bunun sebebinin aydınlatma amacıyla kullanılan kandillerden çıkan istir. Ayrıca kaya bloğunda erozyon nedeniyle meydana gelen incelme sonucunda oluşan çatlak ve deliklerden sızan sular da resimlerin bir kısmını tahrip etmiştir.

Ayrıca elbette insanlar tarafından da resimlere zarar verilmiştir.

 Nevşehir Göreme hakkındaki gezi yazım için  Göreme

Nevşehir Acıgöl

Nevşehir Acıgöl

Nevşehir-Aksaray kara yolu üzerindedir. Acıgöl, Nevşehir arası uzaklık 20 km. dir. Acıgöl, Aksaray arası uzaklık: 52 km. Acıgöl, Ürgüp arası uzaklık: 43 km.

TARİHİ

İlçenin ilk ismi “Topada” dır. Sonrada “Dobada” olmuştur. 1515 yılında bu topraklar, Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Acıgöl, 1952 yılında Belediyelik, 1987 yılında ise Nevşehir iline bağlı bir ilçe olmuştur.

Nevşehir Acıgöl

GENEL

İlçe merkezi Acıöz çayı etrafında kurulmuştur. İlçenin çevresinde: volkanik sönmüş yanardağlar bulunur. Bu dağlar: bir zamanlar lav ve tüf püskürtmüş ve bunlar kalın tabakalar halinde tortulaşmıştır. Bu tortulara “Maar” denir. Deniz seviyesinden yükseklik 1233 metredir. Günümüzde içinde su bulunmayan “Acıgöl” çukurluğu da aslında bir yanardağ ağzıdır. Yani bir tür volkanik göldür. İlçenin ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Özellikle patates üretimi yaygındır.

Nevşehir Acıgöl Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu

ACIGÖL TEKNİK BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesine bağlıdır. 2018 yılında kurulmuştur. İlk olarak Kimya ve Kimyasal İşleme Teknolojileri bölümü açılmıştır.

Nevşehir Acıgöl

GEZİLECEK YERLER

Nevşehir Acıgöl

ACIGÖL

İlçe merkezinin 3 km doğusunda, Nevşehir-Aksaray kara yolu üzerindedir.

Dünyanın en büyük krater gölüdür. Göl tabanının denizden yüksekliği 1272 metredir. Tortularla birlikte büyüklüğü 4.5 kilometre karedir. Ancak sivrisinek ürediği gerekçesiyle 1972 yılında, bir kanal açılarak gölün suyu boşaltılmıştır.

Gölün boşaltılmasının bir diğer gerekçesi de: gölü besleyen kaynak, Acıgöl ilçesinin içme suyunun karşılanması için alınmıştır ve böylece göl kurumuştur.

Günümüzde: ilkbaharda eriyen kar ve yağan yağmur sularıyla, göl kısa bir süre yükselmekte ve bir süre sonra tekrar kurumaktadır. Ayrıca, gölün kuzeydoğu yamaçlarında, kum alınması nedeniyle tahribatlar olmuştur.

Boşaltılmadan önce

Gölün derinliği 1 ile 4 metre arasındaydı. Gölde dışarıdan su girişi ve dışarıya su akışı yoktur. Yani kapalı bir havzadır. Gölün suları acı ve tuzludur. 1993 yılında tescillenerek koruma altına alınmıştır.

 

ACIGÖL YERALTI ŞEHRİ

İlçe merkezinde Cumhuriyet Mahallesindedir.

Yeraltı şehrinin Belediye tarafından ışıklandırılması ve bakımı yapılmıştır. Özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistler tarafından yoğun ziyaret edilir.

 

TATLARIN KASABASI

İlçe merkezine 10 km uzaklıktadır. Kasaba 2017 tarihinde doğal sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Nevşehir Acıgöl Tatların Kasabası Tatların Göleti

Tatların Göleti

Burada bulunan Tatların Baraj göleti kıyısında: piknik ve mesire alanı bulunmaktadır.

Nevşehir Acıgöl Tatların Kasabası Kale

Kale

Kasabanın güneydoğusundadır. Bu alan, 1961 yılına kadar yerleşim yeri olarak kullanılmakta iken, yine aynı yıl afet alanı ilan edilmiş ve yerleşim yeri, batı taraftaki düzlük alana taşınmıştır. Bölgede: bir yeraltı şehri ve birçok kilise bulunmaktadır.

Yeraltı şehri ziyaretçileri için: Bakanlık tarafından yürüme yolları ve tuvaletler yapılmıştır. Ayrıca iki kilise restore edilmiş, yeraltı şehri temizlenerek ziyarete açılmıştır. Vadinin yamaçlarında, 18’nci yüzyıl yapısı bir cami de restore edilmiştir.

Burada: granit kayaya oyularak yapılmış bir yapı bulunur ve bu yapı halk tarafından “kale” diye isimlendirilir. Üzerinde bir sarnıç bulunur ve buraya taş merdivenlerle inilir. Dört katlı yapının batı tarafında ise bir amfi tiyatro kalıntısı vardır.

Kilise

Kale olarak adlandırılan tepenin yamacındadır.

Kilise: iki nefli, iki apsisli, beşik tonozludur. Narteksi yıkılmıştır. Freskleri oldukça iyi korunmuştur. Apsiste: Meryem ve Çocuk İsa, Michael ve Gabriel, Konstantin ve Helena, İsa’nın cehenneme inişi, Kudüs’e giriş, İsa’nın çarmıha gerilmesi sahneleri bulunur. Ayrıca 9 aziz ve kiliseyi yaptıran kişinin portresi görülür. Zeminde koyu gri tasvirler bulunur. Bu tasvirlerde, mor, hardal ve kırmızı renkler kullanılmıştır.
Nevşehir Acıgöl Tatların Kasabası Tatların Yeraltı Şehri

Tatların Yeraltı Şehri

Kale olarak bilinen tepede bulunmaktadır.

Yeraltı şehri 1975 yılında keşfedilmiş, 1991 yılında ziyarete açılmıştır. Halen 2 katı temizlenerek ziyarete açılmıştır. Orijinal girişi yıkılmıştır. Yaklaşık 15 metre uzunluğundaki bir geçit yani giriş bölümünden sonra geniş bir salona ulaşılır. 

Giriş kısmı: diğer yeraltı şehirlerinde olduğu gibi, ortası delikli dev sürgü taşlarıyla kapatılmaktadır. İçeride sağ tarafta, nişin içinden aşağıya doğru oyulan ve halk tarafından “Zindan” olarak isimlendirilen bölümde, üç adet iskelet bulunmuştur.

Bu mekanda tuvalet bulunmakta olup, diğer yeraltı şehirlerinde tuvalet yoktur. Tuvalete yukarıdaki katta olduğu gibi “L” biçiminde bir koridordan gidilir. Muhtemelen kokuyu önlemek için böyle bir koridor yapılmıştır.

Nevşehir Acıgöl Tatların Kasabası Tatların Yeraltı Şehri

Mekanın sağ tarafında ise kiler ve mutfak bulunur. Bu bölüm: Roma döneminde mezarlık ve sonrasında Bizans döneminde ise kiler olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Çünkü bu odada bulunan nişler, Roma dönemi kaya mezarlarında ölülerin yatırıldığı nişlere benzer. Ancak daha sonraki dönemde, bu nişlerin tabanları oyulmuş ve içlerine erzak konulmuştur.

Yeraltı şehrinin ikinci girişinde: ahır bulunur. Bu geniş mekan sütunlarla desteklenmiştir. Tabanında beş adet ambar bulunur. Tavan kısmında yeraltı havalandırma bacası bulunur.

Birinci büyük mekan ile ikinci büyük mekan, dar bir koridorla birbirine bağlanır. Zikzak biçimli bu koridorda tuzak ve bağlantıyı kesen sürgü taşı bulunur.

Evet, buranın özellikleri: mekanların oldukça büyük olması, erzak depolarının sayıca fazla olması ve kiliseler de yoğun bulunmasıdır. Bunlar değerlendirildiğinde, buranın bir askeri garnizon veya manastır kompleksi olduğu düşünülür. Buradaki yeraltı şehrinin en büyük özelliği, diğer yeraltı şehirlerinde görülmeyen “tuvalet” bulunmasıdır.

Nevşehir Acıgöl Hasan Dede Türbesi

HASAN DEDE TÜRBESİ

İlçe merkezine bağlı İnallı Yuva köyünde mezarlık içerisindedir.

Kozluca köyü ile Yuva köyü arasındaki türbede “Hasan Dede” isimli bir kişinin yattığı sanılmaktadır. Yapı: cami, mutfak ve türbeden oluşur. Bölgede Türk İslam tarihini yansıtan türbe yapısının 800-900 yıllık olduğu tahmin edilmektedir.

Yani, MS 1200 yıllarına tarihlenmektedir. Özellikle taş işçiliği dikkat çeker. Mimari tarzı da oldukça güzeldir. Türbe giriş kapısı tavanına yapılmış mermer çarkıfelek görülmeye değerdir.

Ayrıca yine Türbede Türk üçgenleri ve sandukayı çevreleyen çivit mavisi boyalı taşlar oldukça güzeldir. Türbe günümüzde oldukça harap durumdadır, sanırım bir süre sonra tamamen yok olur.

 

KURUGÖL KASABASI YERALTI ŞEHRİ

Kurugöl köyünde Tepeören Mevkiindedir. Yani kasaba merkezine 3 km uzaklıktadır.

Yeraltı bir tepenin yamacında oyulmuştur. Tepenin toprak yapısı, sıkışmış volkan püskürüğüdür. Kaç kat olduğu bilinmemektedir. Çünkü temizlenmeyen galeriler vardır. Işıklandırması da yoktur. Yeraltı şehrinin orijinal girişi kaybolmuştur.

Günümüzde batı yamacında bulunan göçüklerden içeri girilebiliyor. Yeraltı şehrinde: oturma mekanları, erzak depoları, mezarlık, mutfak ve benzeri yerler ve bunları birbirine bağlayan galeriler mevcuttur. Evet, burası turizme yönelik herhangi bir hamle yapılmayan bir yer olarak beklemektedir.

Nevşehir Acıgöl Topada Yazılı Kaya Anıtı

TOPADA YAZILI KAYA ANITI

MÖ 8’nci yüzyılda: Kapadokya bölgesinde, Kayseri-Niğde ve Nevşehir yöresinde “Tabai Krallığı” vardı. Bu döneme ait bölgenin çeşitli yerlerinde, Hitit hiyeroglif yazılı kaya anıtları vardır. Yazıtın yazıldığı yıllarda Tabal ülkesi çeşitli küçük şehir krallıkları tarafından yönetiliyordu.

Tabal krallığı, MÖ 7’nci yüzyılda İskit ve Kimmerlerin Anadolu’yu istila ederek Frigleri yok etmeleri sonucu, İskit ve Kimmerlere karışarak tarih sahnesinde yok olmuşlardır. Ardından hiyeroglif yazı da unutulmuş ve daha sonra kullanılmamıştır.

Ancak Hitit hiyeroglifleriyle yazılmış bu kaya anıtlarının en önemlisi: ilçe merkezine bağlı Ağıllı köyündedir. MÖ 738-730 yılları arasında yazıldığı düşünülmektedir.

Ana kayanın güneye ve batıya bakan yüzleri düzeltilmiştir.

Yazıtın bulunduğu kaya: 4 metre genişliktedir.

Kaya üzerine oyulmuş resimli yazı (hiyeroglif yazısı) vardır. Kitabenin büyük bölümü, kayanın güneye bakan yüzeyindedir. Bir bölümü de batı yüzündedir.

Nevşehir Acıgöl Topada Yazılı Kaya Anıtı

Metin oldukça uzundur. 8 satır ve 400 kelimeden oluşur. Yazıtın bazı bölümleri tahrip olmuştur.

Yazıtta: Kapadokya bölgesinin siyasi durumu anlatılmaktadır. Ayrıca: 3 yıl süren bir savaş anlatılmıştır. Tobal Kralı Wasusarma, kendisine düşmanca davranan sekiz krala karşı yaptığı mücadeleyi anlatmaktadır.” Yazıtın son bölümünde: nasihat, beddua ve yazıtı kayaya kazıyan kişinin adı yer almaktadır.

 Nevşehir Ürgüp hakkındaki gezi yazım için  Ürgüp