Yeşilova ilçe merkezine 4 km uzaklıktadır. Burdur’dan Yeşilova, Tefenni yönünde gitmeniz gerekir. Yeşilova’yı 5 km geçtikten sonra Salda gölü karşınıza çıkar. İstanbul-Salda gölü uzaklığı 632 km. dir. Burdur-Salda arası uzaklık: 76 km. dir.
Burası bir krater gölüdür. Göl: 2 milyon yıl önce, kıvrım eksenlerinin alçaldığı çöküntü havzasında, çevre sularının toplanmasıyla meydana gelmiştir.
Türkiye’nin en temiz ve derin gölüdür. Derinlik 184 metredir. Oldukça yuvarlak bir görünümdedir. Gölün suyu hafif tuzludur. İçinde buraya özgü tatlı su balığı yaşıyor. Göl: 6.8 km eninde ve 9.18 km uzunluğundadır.
Derelerle göle taşınan suyun, göl tabanındaki obruklarda emilip yer altı sularına dönüştüğü biliniyor. Yani, gölün dışa akışı yoktur, kapalı havzalıdır.
Berrak görüntüsü ve beyaz kumsallarıyla, gerçekten görülmeye değer bir doğa harikasıdır. Oldukça geniş bir kumsal alanındaki beyaz bu kumullar, lületaşı olarak da bilinen magnezyum silikattır.
Yani, göl suyu magnezit üretiyor. Hatta, göl suyunda herhangi bir nesne uzun süre bırakıldığında, üstünün beyaz bir tabaka ile kaplandığı söyleniyor.
Zaten uzaktan bakıldığında, gölün bu görüntüsü yani kumsalın bembeyaz ve gölün masmavi görüntüsü “Maldivleri” andırıyor, bu yüzden göle “Saldivler” diyenler de var.
Burasının diğer adı Adalar Plajıdır. (Turlar, ziyaretçileri burada bırakıyorlar.) Burada, suların çekilmesiyle yaz aylarında ortaya çıkan yedi beyaz ada ilgi çekiyor.
Bazı kişiler bu adalara yürüyerek gidildiğini söylese de siz sakın denemeyin, göl birden derinleşebiliyor, ayrıca girdaplar da var.
Yüzmek
Kıyıdan 50-60 metre gidildikçe, diz boyunu geçmeyen su, birdenbire derinleşir ve dibi bulunmaz olur. Yani: buraya yüzmek için gitmeyi düşünüyorsanız, kesinlikle kıyıdan uzaklaşmamanız gerekir.
Aslında yüzmek demeyelim, göl suyunda kıyıdan uzaklaşmadan eğlenmek denebilir.
Gölde, çok uzaktan sığ ve derin yerleri görmek mümkün, sığ yerler açık renkli iken, derin yerler koyu mavi renklidir.
Burayı ziyaret ederseniz: yanınızda mutlaka mayolarınızı götürün. Yeşilova Belediyesi çok ilgili, Belediye buraya mayo giyinme kabinleri, duşlar, tuvaletler yapmış, hepsi pırıl pırıl, yani girişte alınan giriş ücreti hak ediyorlar, ücretin karşılığı hizmeti veriyorlar.
Ayrıca: yine kumsalın hemen gerisinde bir şeyler yemek içmek için mekanlar var. Yani, oldukça düzenli.
Sadece: mayonuzu giyip göl kıyısına indiğinizde, göl içinde kesinlikle açılmamanız önerilir. Göl içi, yer yer balçık, bastığınızda ayağınız 3-5 cm bu balçık içine giriyor, çekinmeyin, hatta bu balçığı kollarınıza, vücudunuza sürün, bir tür çamur banyosu, zaten bu balçık “kükürt kokuyor” yani sağlık için yararlı olduğu söyleniyor.
Bazı yerlerde, göl kıyısında da olsa, ayak boyu girecek kadar küçük çukurlar oluyor, ama bunlar tehlikeli değil, sadece ürküntü veriyor, korkmamak gerekir, sadece kıyıdan açılmayın, yoksa göl kıyısında, suyun içinde eğlenmek gerçekten güzel.
Bu arada, göl suyu da içeriğinde bulunan magnezyum nedeniyle oldukça sağlıklıdır.
Salda gölünde yüzmek isteyenler için, son bir not: Salda gölünde çok miktarda su yılanı bulunduğu, ancak bunların zararsız olduğu, insan görünce kaçtıkları söyleniyor, ben göle girdim, yaklaşık 2 saat kaldım, görmedim, ama yine de böyle bir gerçek var.
Piknik ve Kamp
Göl kıyısında birçok mekan bulunuyor. Göle girmek için, kesinlikle “Saldivler” denen, yani Maldivlere benzeyen kumsalın yani beyaz kumsalın bulunduğu yeri tercih edin, ancak buraya araç girmesine rağmen, karavan, çadır gibi konaklama imkanı verilmiyor.
Arabanızla girip, burada göle girebilir, kıyıda güneşlenebilirsiniz. Ancak: piknik veya çadırlı veya karavanlı konaklama yapmak istiyorsanız, beyaz kumsallı kıyının daha ilerisinde bir yer var, orada kamp, piknik yapmak mümkün, ama orada göl kıyısı pek de cazip değil.
Bir diğer alternatif, Yeşilova Belediyesi tarafından yapılan “Halk Plajı” bölgesidir. Orada da kamp (çadır, karavan, piknik) yapmak mümkündür.
Elbette: suyunun temizliği ve berraklığı, Maldivlere benzerliği ile Salda gölü tam bir doğa harikasıdır. Gerek mesire yeri ve gerekse göle girmek için oldukça uygundur.
Özellikle: yöreye yapılan gezilere katılanlar için: yanınıza mutlaka mayo almanızı öneririm, veya en azından, terliklerinizi alın ve gölün kıyısında mutlaka bir yürüyüş yapın.
Öte yandan, gerek buranın ziyaretçilerine ve gerekse resmi ilgililere bir uyarı, umarım bu muhteşem güzel doğa cenneti, kısa zaman sonra aşırı kalabalıkların yarattığı kirlilik sonucu elden çıkmaz.
Çünkü özellikle hafta sonu tatillerinde burayı ziyaret edenlerin, 30 bin kişi civarında olduğu söyleniyor.
Kartalkaya kayak merkezi: İstanbul’a 3 saat ve Ankara’ya 2 saat uzaklıkta bulunması ile öne çıkar. Bolu şehir merkezinden 15 km. uzaklıkta, E-5 karayolu üzerinde ilerlerken: İstanbul gelişinde, sağınızda: “Kartalkaya” tabelasını gördüğünüzde, yoldan ayrılmalısınız ve yaklaşık 28 km. sonra: Kartalkaya Kayak Merkezine ulaşırsınız.
Yani: Bolu şehir merkezine uzaklık: 54 km. dir. Bu mesafe: havanın ve yolun durumuna göre: yaklaşık 45 dakikada alınabilir.
Ankara-Kartalkaya arası uzaklık: 275 km. dir. İstanbul Atatürk Havaalanı-Bolu arası uzaklık ise: 275 km. dir. Bolu şehir merkezinden: Kartalkaya’ya, toplu ulaşım araçları (otobüs, minübüs) bulabilirsiniz.
Elbette: sezonda buraya gitmek istemeniz halinde: yanınızda mutlaka zincir ve aracınızda kar lastiklerinin takılı bulunmasında yarar var. Zinciriniz yoksa: yol kıyısında; zincir kiralayan ve hatta zincirinizi takabilecek elemanları, ücreti karşılığında rahatlıkla bulabilirsiniz.
GENEL
Kartalkaya kayak merkezi: Bolu ilinin güneydoğusunda, Köroğlu Dağları üzerindedir. Bölge: yarı ılıman bir iklime sahip olup, kayak merkezi ve çevresi: çam ormanlarıyla kaplıdır. Hakim rüzgar yönü: batı-kuzeybatı yönündedir.
Kayak ve snowboard sporları ile yeni tanışacak olanlar veya bu spora yeni başlayanlar, Kartalkaya’ya gönül rahatlığı ile gidebilirler. Burada: kendileri için uygun pistler bulabilirler.
Kartalkaya: aynı zamanda, profesyonellere de hitap eden dik pistleri ile de gözde bir kayak merkezidir. Burada: kayak yapmanın dışında, sahip olduğu muhteşem manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Manzara: yalnızca çam ağaçlarıyla sınırlı değildir. Bolu dağlarını ve Köroğlu dağlarını rahatlıkla görebilirsiniz. Yazın: bu dağların yamaçlarında, doğa yürüyüşü yapılabilmektedir.
Kayak merkezinde, kayak mevsimi; 20 Aralık tarihinden 20 Mart tarihine kadar devam etmektedir. Mevsim başında: toz ve mevsim sonunda ıslak kar özellikleri görülür. Merkezde: 3 metreye kadar kar görülür.
Evet, Kartalkaya, sahip olduğu özellikler nedeniyle, Türkiye’nin sayılı kayak merkezlerinden biridir. Alp kayağı, kayaklı koşu (cross-country) ve tur kayağı için çok uygun koşullara sahiptir.
Kayılabilen alan: 1850-2200 metre yükseklik kuşağı üzerindedir. Zirve: 2200 metre yüksekliktedir. Ancak: kayalık olup, Alpin çamlarıyla kaplıdır. 12 adet pistte: toplam uzunluk: 20 km. yi bulur.
Snowboard yaparken, artistik uçmak isteyenler: Dorukkaya Otel pistlerinde bulunan, snowparkta, yeteneklerini sergileyebilirler. Bu parkta: 3 ana rampa, 1 corner, 3,4 ve 6 metre uzunluğunda olmak üzere, 3 handrail ve 3 box (3 ve 6 metre olmak üzere) bulunmaktadır.
2 adet telesiyej, 6 adet teleski ve 3 adet baby lift olmak üzere: toplam 11 mekanik tesiste, toplam taşıma kapasitesi: 6000 kişi/saattir. Yeşil Lift (Chairlift: 700 metre), Çamçukuru Lift (Chairlift: 650 metre), İnekçayırı 1-2 (Ski-Lift: 900 metre), Resuldede 1-2 (Ski-Lift: 600 metre), Kazankaya (Ski-Lift: 650 metre), Köroğlu Lift (Ski-Lift: 1200 metre), 2 Baby-Lift bulunmaktadır.
Konaklama sıkıntısı bulunmamaktadır. 2000 metre yükseklikte: 3 tane gayet lüks otel var. E-5 kara yolundan, Kartalkaya yönüne saptığınızda: 10 km. den sonra oteller başlamaktadır. Otellerde: kayak, kızak ve snowboard kiralama hizmeti var. Otellerin toplam yatak kapasitesi: 1760’tır.
Burada bulunan konaklama tesisleri
Kartal Oteli 374-2345005
Grand Kartal Oteli 374-2345050
Dorukkaya Hotel 374-2345026
Golden Key Hotel 374-2345059
Karlı ve yorgun bir gün sonunda: otellerin SPA merkezlerini, hamam ya da saunalarını ziyaret edebilirsiniz. Spor sonrası eğlenceye devam etmek isteyenler ise: otellerde yapılan etkinlikleri takip ederek bu düşüncelerine de zaman ayırabilirler. Ayrıca: çam ağaçları ve bembeyaz örtülü manzara arasında: yürüyüş yaparak da keyifli anlar yaşayabilirsiniz.
Yürüyüşler için özel parkurlar var. Bunu yapmadan önce: havanın soğuk olmasını düşünerek kat kat giyinmenizi öneririm. Yürüyüş sırasında: fotoğraf makinenizi, mutlaka yanınızda bulundurun.
Gerede, Kayıkiraz köyü, evet, anne memleketim, birkaç kez gittim ve bu güzel, şirin ilçeyi doya doya gezdim.
Özellikle; Esertepe’den, şehrin görüntüsü ve de gece ışıklandırılmış olarak görüntüsünün muhteşemliğini anlatamam, buradan, yakınlardan geçerseniz, mutlaka zaman ayırın ve bu şirin beldemizi görün. Son olarak Nisan 2023 tarihinde gittim, gezi yorumlarım aşağıdadır.
ULAŞIM
Gerede: D-100 kara yolu üzerindedir ve bu yüzden buraya ulaşım gayet kolaydır. Aynı zamanda: Ankara-İstanbul otobanı da Gerede yakınlarından geçer. Gerede-Ankara arası uzaklık: 137 km. Gerede-Bolu arası uzaklık: 52 km. Gerede-İstanbul arası uzaklık: 300 km. Gerede-Zonguldak arası uzaklık: 140 km. Gerede-Karabük arası uzaklık: 90 km. Gerede-Abant arası uzaklık: 81 km. Gerede-Yedigöller arası uzaklık; 75 km. Gerede-Kartalkaya arası uzaklık: 65 km.
TARİH
Bölgenin ilk yerleşimcilerinin; Btinyalılar olduğu biliniyor. Daha sonra ise: Frigyalılar, Likyalılar, Persler, Makedonyalılar, Romalılar ve Bizanslılar.
Bölge, ortaçağda, Türklerin eline geçmeden önce, şehir merkezinin keçi kalesi diye bilinen yerde, Bizans hakimiyetinde bir yerleşim olduğu biliniyor.
Türklerin eline geçtikten sonra ise, 1197 yılından itibaren, burada Oğuz Türkleri iskan edilmiş. Günümüzde: Kayı ön adlı köyler, hala varlıklarını sürdürüyor. (Kayı, Kayıkiraz, Kayısopron, Salur, Afşar, Körseli)
Yıldırım Beyazıt: Kastamonu’ya ilerlerken, 1395 yılında, Gerede’yi Osmanlı topraklarına katar. Aynı dönemde, Gerede’ye: bir cami, bir hamam ve iki medrese yaptırılır. 1692 yılında, Gerede, Bolu sancağına bağlıdır.
Ünlü tarihçi, İbn-i Batuta, Seyahatnamesinde, Gerede hakkında şunları yazar: “ Burası, bir yayla eteğinde güzel ve büyük bir şehirdir. Çarşı ve caddeleri geniştir. Dünyanın en soğuk yerlerinden biridir. Ayrı ayrı mahallelere bölünmüş olup, her mahalle halkı kendi aralarında yaşar, öteki mahallerle bir yakınlık kurmaya çalışmaz.”
Evliya Çelebi ise, Seyahatnamesinde, şunları yazar.” Gerede, Bolu sancağına bağlıdır. 9 mahallesi vardır. Çarşı içindeki cami güzledir. 3 tekke, 1 hamam, 3 han, 200 dükkan, 7 kahvehanesi vardır. Halkı, genellikle softa ve talebedir. Soğuğu pek çoktur. Erzurum’un soğuğundan bile üstündür. Halkı, Türk taifesidir.
1810 yılında, buradan geçen, yabancı bir seyyah, Morier ise, şunları yazar: “ Gerede, büyük bir şehirdir. Girişinde, fazla miktarda deri fabrikası (tabakhane) görülüyor. Dükkanlar ve pazarlar iyi görünüşlü Türklerle doludur.”
Gerede, 1923 yılında, Bolu’nun kazalarından biri olarak gündeme gelir.
Evet: belki dikkat ettiniz, Gerede’nin tarihini uzun tutmaya çalıştım. Bunun nedeni: annemin Geredeli olması, Kayıkiraz köyünden, ama biraz önce söylediğim gibi, Kayıkiraz köyü, Oğuz Türklerinden günümüze uzanan bir köy olarak öne çıkıyor. Ben de, kişisel olarak, annemin Kayıkiraz köyünden olması nedeniyle gurur duyuyorum, çünkü gerçek Oğuz Türklerinin ilk yerleşimlerinden biri.
Bir de dikkat ettiyseniz, tüm seyyahlar bölgenin en büyük özelliği olarak, soğuktan söz etmişler. Evet, Gerede gerçekten çok soğuk bir yer. Bu soğuk, kar, buz, günümüzde de devam ediyor.
GENEL
Gerede: ortalama, 1300 metre yükseklikte, dalgalı bir arazide kurulmuştur. Sert iklimli, bol yağışlı bir ova şeklindedir. Kuzeydeki dağlık alanın 1600-1800 metre yüksekliklerinde: Gerede yaylaları var.
Gerede denince, deprem akla geliyor. İlk çağda, burada bulunan Btinya şehri depremde yok olmuş. Ayrıca: 1944 yılında da, burada büyük bir deprem olmuş.
Gerede denince diğer akla gelen ise: soğuk. Evet: kar-kış ve soğuk, buranın en büyük özelliklerinin başında geliyor. İklim soğuk, hava soğuk ama insanlar sıcak.
GEREDE DEPREMİ
1 Şubat 1944 tarihinde, Gerede ve çevresinde, 7.4 şiddetinde, büyük bir deprem oldu. Halk arasında bu depreme, “goca hareket” denilir. Bu deprem sonucu: 3959 kişi ölmüş, 1182 kişi yaralanmış ve 9422 bina yıkılmış.
Deprem sırasında: ilçenin 4 km. güneyinde, Ilıca yolu üzerinde, yolu kesen bir çatlak oluşmuş. Burada: kara, batıya doğru 3 metre itilmiş.
DERİ ÜRETİMİ-DERİCİLİK-TABAKHANE-DERİ
Gerede denilince akla dericilik gelir. Burası, adeta bir dericiler şehri gibi. Burada: 120 civarında deri üretim firması yani diğer adı ile tabakhane var. Bunlardan ayrı, 150 civarında da, kemer yapan ve kimyasal ürün satışı yapan firma var.
Yani, ülkemizin deri üretiminin yüzde 40’ı burada yapılıyor. Günlük deri üretim kapasitesi: 300-350 ton. Bölgedeki dericilerin büyük bir kısmı, bavul ticareti yolu ile deri ihraç ediyor. Rusya, Ukrayna ve Bulgaristan, bölgenin deri sattığı başlıca ülkeler. Burada üretilen derilerden yapılan ayakkabılar: İtalya, ABD ve Almanya’ya ihraç ediliyor.
KEMERCİLİK
Gerede’de, 150 civarında kemer atölyesi var. Yurt içine ve yurt dışına muhteşem güzellikteki kemerler pazarlanıyor.
BAKIRCILIK
Günümüzde, az sayıda işletme tarafından yaşatılıyor. Bakırcılar çarşısında: esnaflar tarafından üretilen bakır ibrikler, göğümler, sini, kazan gibi eşyalar satışa sunuluyor. Hediyelik olarak tercih edebilirsiniz. Bence, bakırcılar çarşısına uğramalısınız.
GEREDE PANAYIRI (MAHYASİ)
Gerede panayırı, Osmanlı imparatorluğunun ilk panayırıdır. Tarihi ipek yolu üzerinde bulunan ilçede; geçmiş dönemlerde çok sayıda büyükbaş hayvan alınıp satılırmış.
Bu yüzden, eski adı katır panayırıdır. Ancak, zamanla diğer ihtiyaçlarda alınır-satılır olmuş. Yarışlar, eğlenceler düzenlenir, ziyaretler verilir olmuş. Ancak, katır panayırı ismi, kaba görüldüğünden, zamanla “kaz panayırı” olarak değiştirilmiş.
Evet, Gerede panayırı, eskilerin deyimi ile mahyası; bilenler tarafından mutlaka zamanı takip edilip, gidilen bir yer. Özellikle, yalnızca Geredeliler değil, yakın çevre yerleşim yerlerinden de, panayıra mutlaka giden insanlar var. 3 gün süren bu panayırda: ilçe merkezinde, panayır için ayrılan bölgede: tamamen organik yani yerel ürünler satılıyor.
Özellikle: üreticiden doğrudan satış yapıldığı için, fiyatları da uygun. Yerel halk için, bir eğlence, bir değişiklik olarak değerlendirilen panayır, çevreden günübirlik gelenler için ise, bir alışveriş, doğal ürünlerin satın alınabileceği büyücek bir pazar yeri olarak görülüyor. Evet, bu pazar yerinin en meşhur ürünü ise, kaz. Özellikle: pişmiş kaz veya kesilip temizlenmiş kaz alıp, kendiniz de pişirebilirsiniz.
NE SATIN ALINIR
Gerede’de: özellikle deri ürünlerin satıldığı yerleri ziyaret edip, deri ürünler satın alabilirsiniz. Kemer olabilir, tabaklanmış deri olabilir. Bu tabaklanmış deri ile: kendinize uygun yelek, mont vs. diktirebilirsiniz.
NE YENİR
Gerede denilince, elbette birçok yemek çeşidi akla gelebilir. Ama, benim sizler için özellikle önereceğim yemek: kızarmış kaz. Evet: Gerede’de, mutlaka kızarmış kaz yemelisiniz.
Ama bunu bulamasanız: yine buraya has, kapalı pide tadabilirsiniz. Son bir not, buraya yolunuz düşerse “Şakşak helvası” denemelisiniz.
GEZİLECEK YERLER
ASAR KALESİ
Gerede’nin 20 km. doğusunda. Bir kayalık tepe üzerinde kurulu. Çevredeki arazi üzerinde, bol miktarda, Bizans seramikleri bulunmuş. Dolayısı ile, kalenin Bizans döneminde yapıldığı düşünülüyor. Yine de, kesin olarak ne zaman yapıldığı bilinmiyor.
Efsanelere göre: kalenin bulunduğu tepe ile, hemen doğusunda bulunan tepe arasında: Ulusu Deresi altından, bir geçit bağlantısı varmış. Halk: doğudaki tepede yaşıyormuş, ama bir düşman tehlikesi durumunda, dere altındaki geçitlerden geçerek, Asar Kaleye çıkıyorlarmış.
KEÇİ KALESİ
Gerede’nin 5 km. kuzeyindedir. Hakim bir tepe üzerindedir. Btinyalılar zamanından kalmadır.
1995 yılında aslına uygun olarak restore edilmiştir. Tarihi İpekyolu üzerinde bir konaklama yeri olan Gerede’nin geçmişinde önemli bir yeri olan kale, halen varlığını devam ettirmektedir. Bir ortaçağ yapısı olan Keçi Kalesi, tahminen MS.7’nci yüzyıl ile 13’ncü yüzyıl arasındaki bir dönemden kalmadır.
Efsanelere göre: şehre saldırı olduğunda, halk: mal ve hayvanlarla beraber kaleye sığınıyor ve kendilerini savunuyorlarmış. Yine böyle bir durumda: kale düşman tarafından kuşatılır ancak kaleye saldırmakta başarılı olamazlar. Gündüzleri saldırılarına devam ederler.
Derken, kalede yiyecek sıkıntısı başlar. Bir gece: kalede yaşayan halk ayaklanır, kaledeki tüm keçilerin boynuzlarında, mum yakarak, kalenin dışına salarlar. Bir anda, büyük bir ordunun üzerlerine geldiğini sanan düşman, oradan kaçıp dağılır. Geredeliler ise, keçiler sayesinde düşmandan kurtulmuş ve kalenin ismi bu olaydan gelmiştir.
KİLİSELİ TÜCCAR HANI
İlçe merkezinde. Kitirler mahallesinde, Bizanslılardan kalma bir han. Han, 2 katlı ve bazı bölümleri ahşap. 1800 yılında yapılmıştır.
Güneyinde, oldukça büyük bir kapıdan giriliyor, hanın ortasında üstü açık, büyükçe bir avlusu var. Binanın alt katında: hayvan barınağı ve dinlenme odaları, iki ahşap merdivenlerle çıkılan üst katında da, konaklama odaları var.
Tarihi ipek yolu üzerinde, tüccar ve kervansarayların konaklama yeri olan handa, bir odanın doğu cephesindeki pencerelerden birinin kilit taşında bulunan “haç”, buranın bir zamanlar, kilise olarak kullanıldığı fikrini vermektedir.
ÇALAR SAAT VE KULESİ
Kitirler Mahallesindedir. 1882 yılında Ahmet Usta tarafından yaptırılmıştır. Ahşap, kare planlı bir kule şeklindedir. Cumhuriyet devrinde onarım görmüştür. Ancak, saat şu an çalışmamaktadır.
ESENTEPE ARKUT DAĞI KAYAK MERKEZİ
İlçenin 5 km. kuzeyinde, 1300 metre yüksekliktedir. Çam ormanlarıyla kaplıdır. Ulaşımı son derece kolaydır. İlçe merkezine sadece 5 dakika uzaklıktadır.
Burada: kış sporları ve kayak imkanlarına sahip bir otel var. Bölgede sürekli esen rüzgar nedeniyle “Esentepe” ismi kullanılan bu yörenin ismi, Atatürk tarafından verilmiş.
Arkut dağındaki pistlerde kayak yapılabiliyor. Kayak meraklıları deneyebilir. Burada uluslararası kayak federasyonu tarafından onaylanmış 1.5 ve 5 kilometrelik iki tane pist var.
Arkut dağı olarak bilinen bölgede bulunan bu pistlerde, yaz sezonunda da çim kayağı yapılabiliyor. 1.5 km lik pis, kayağı yeni öğrenen ve az bilenler için idealdir. 5 km. uzunluğundaki kayaklı koşu ve mukavemet pistinde, kış mevsiminde uluslararası kayak ve yaz mevsiminde dağ bisikleti yarışları düzenlenmektedir.
ESENTEPE MESİRE YERİ
Gerede’nin 1.5 km. kuzeyinde, 1300 metre yüksekliktedir. Tüm ilçeye hakim manzarası ile öne çıkar. Burada: muhteşem ağaçlar var, bastığınız her yer yemyeşil çim. Yazın: piknik, gezi, kros, çim kayağı, kışın ise: kayak yapmak mümkün.
Buranın düzenlemesi mükemmel, buraya yolunuz düşerse veya buranın yakınlarından geçerseniz, merkeze çok yakın bu mekana mutlaka uğrayın, yanınızda malzeme olmasa bile, tahta masalara oturup semaver çayından içmenizi öneririm.
YILDIRIM BEYAZID CAMİSİ
Şehir merkezindedir. 1395 yılında, Sultan Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılmıştır. 1944 yılındaki büyük depremde yıkılmış, ancak daha sonra yeniden inşa edilmiştir. Ama, bugünkü görünümü, elbette orijinal halinden uzaklaşmıştır.