Kıbrıs Genel

kıbrıs plajları.1
Kıbrıs Genel

Kıbrıs’a birçok kez gittim, son olarak Ağustos 2023 tarihinde Kıbrıs’ta 10 gün kaldım ve mevcut yazılarımı güncelliyorum.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Kıbrıs’a turist olarak girerken pasaport veya sadece nüfus cüzdanlarını kullanarak girebiliyorlar. Ancak: pasaport ile giriş yaparsanız, daha sonra Yunanistan gibi ülkelere girmenize izin verilmediğini bilmeniz gerekiyor.

Evet, nüfus cüzdanı ile giriş yapılabiliyor. Yani: ehliyetinize güvenip sakın nüfus cüzdanı almadan gitmeyin, giremezsiniz.

Kıbrıs ayrı bir ülke olarak kabul edildiğinden dış hatlardan çıkış yapılıyor. Bu arada: yurt dışı çıkış harç pulu almak gerekmiyor. Pasaport çıkışında, Pasaport polisi tarafından size verilecek küçük bir formu tanzim edeceksiniz, bu formda, ad-soyadı, vatandaşlık numarası ve çıkış-giriş damgalarının basıldığı yerler vardır.

Bu form ve nüfus cüzdanı göstererek pasaport kontrolünden geçiliyor ve damgalanan form, tekrar Kıbrıs’tan çıkış yapana kadar saklamanız gerekiyor.

Kıbrıs girişinde, Kıbrıs pasaport yetkilileri, biraz önce sözünü ettiğim forma giriş damgası basarken, orada kaç gün kalabileceğiniz (15 gün ile 3 ay arasında) süreyi de forma yazıyorlar. Dikkat bu forma kaybetmeyin, çıkışta yine aynı form üzerinden işlem yapılıyor.

Uçak ile ulaşım

Kıbrıs Genel: Kıbrıs’a gitmenin en kolay ve güvenli yolu: uçaktır. Türkiye’den: Ankara, İzmir ve İstanbul şehirlerinden, Kıbrıs Lefkoşa Ercan Havaalanına, tarifeli uçak seferleri bulunuyor. KKTC de bulunan ve faaliyette olan tek havaalanı Ercan Havaalanıdır.

Ancak bizim şehirler dışında dünyanın hiçbir yerinden Ercan havaalanına direkt uçak seferleri yapılmıyor. Tüm uçaklar önce Türkiye’nin bir uluslar arası havaalanına inmek ve ondan sonra Ercan havaalanına gelmek zorundadırlar. Bu da hem maliyetleri yükseltiyor hem de Kıbrıs turizmini olumsuz etkiliyor.

Ankara-Ercan uçuşu yaklaşık 60-65 dakika, İzmir-Ercan uçuşu ve İstanbul-Ercan uçuşu, yaklaşık 75-80 dakikadır.

Duty Free Shoplar

Kıbrıs Genel: Ercan havaalanında, pasaport ve son polis kontrolünden geçtikten sonra, bekleme salonunun üst katında bulunuyor. Fiyatlar, Türkiye’deki Free Shoplara nazaran biraz daha ucuz hesaplı gibi, ama almak istediğiniz ürünün fiyatını her iki yerden de kontrol etmenizde yarar var.

Burada önemli olan: Kıbrıs uçuşlarında gerek giderken ve gerekse dönüşte, Türk Free Shop mağazalarına girme şansınız var. Kıbrıs Free Shop mağazalarına ise, dönüşte girebiliyorsunuz.

Ancak Free Shop mağazalarından alışveriş yaparken, özellikle içki ve sigara konusunda kısıtlamalar olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü: Türkiye’ye girerken, pasaport kontrolü sonrasında, bavul ve çantalarınızı aldığınızda, Kıbrıs uçağı yolcuları mutlaka gümrük kontrolüne sokuluyor ve bavul ve çantalar x-ray cihazlarından geçiriliyor.

Biraz önce söylediğim gibi özellikle içki ve sigara kısıtlamasına dikkat etmek gerekiyor. (En son mevzuat değişikliğine göre, her yolcu yanında 1 litre yüksek alkollü ve 1 litre düşük alkollü içki getirebiliyor, ama yine de siz giderken, yürürlükte olan son kısıtlamaları öğreniniz.)

Havaalanı-şehir merkezi ulaşım

Kıbrıs Genel: Ercan havaalanına ulaştıktan sonra, Kıbrıs içinde gitmek istediğiniz yere taksi veya kiralık araba ile gidebilirsiniz. Ercan havaalanı: Lefkoşa şehir merkezine 23 km, Girne’ye 44 km ve Gazimagusa şehir merkezine 50 km uzaklıktadır.

“Kibas” denen toplu alışım araçları kullanılıyor, bunun dışında, taksi tutarak gitmek istediğiniz yere gidebilirsiniz. Ancak taksi tutmadan önce pazarlık yapmayı unutmayın.

Birkaç örnek: Ercan Havaalanı ile, Gazi Magosa arasındaki uzaklık için taksi sürücüleri 750 TL ücret istiyorlar. Oldukça yüksek, ama ya Kibas denen otobüsleri bekleyeceksiniz, ya da bu parayı verip taksilere bineceksiniz. Bence taksiler ile biraz pazarlık yapmakta yarar var. En iyi fiyat 650 TL. olabiliyor.

Kıbrıs içinde ulaşım

Kıbrıs Genel: Kıbrıs içinde şehirler arasında dolmuşlar çalışıyor. Bunların ücretleri ucuz (Gazimagusa-Girne arası: 80 TL.) ancak belli saatten sonra çalışmıyorlar. (Son sefer saat 18.00’dadır. Bu saatten sonra dolmuş olmadığından yüksek fiyatlı taksi kiralamanız gerekiyor ki fiyatları aşırı yüksek.)

Bu dolmuşların dışında, büyük toplu ulaşım araçları yok.

Hatta: bir yere gittiğinizde, dönüşünüz için, durakta mutlaka yer rezervesi yaptırmanızda yarar var, dönüşte aşırı kalabalık olursa öncelik rezerve yaptıranlardadır.

Gerek şehir içinde ve gerekse şehirler arasında sadece taksiler bulunuyor.

Taksiler: 3-5 ve 7 kişiliktir. Kişi sayısına göre büyüyen araçta ulaşım ücreti de artmaktadır. Normal taksiler, 3 yolcu alıyor ve asla fazla yolcu almıyorlar. Yani: kişi sayınıza göre taksi aramalı ve pazarlık yapmalısınız. 5 ve 7 yolcu için: eski olmasına rağmen, Mersedes Vito yani oldukça lüks araçlar bulunuyor.

Bütün taksilerde klima vardır. Taksilere binmeden önce, mutlaka pazarlık yapmanızı öneririm. Taksi ücretleri, şehir içinde en kısa mesafe için 80-90 TL civarındadır.

Özellikle şehirler arası yollarda taksimetre açarak taksi tuttuğunuzda, muhteşem yüksek ücret ödemeniz gerektiğini unutmayın, bu yüzden, taksi metreden ziyade toplam tutar için sürücü ile pazarlık yapın. Yani taksimetreye güvenmeyin, çok yüksek tutuyor.

Kıbrıs içinde araçlar ve trafik kuralları

Kıbrıs Genel: Kıbrıs’ta 82 yıllık İngiliz yönetimi nedeniyle, İngiltere ve eski İngiliz sömürgelerinde olduğu gibi trafik soldan ilerlemektedir. Aksine bazı projeler geliştirilmiş olmasına rağmen, trafik kazalarının artacağından korkularak bu projeler geri çekilmiştir.

Araçların ön tarafındaki plakalar beyaz renkli, arka tarafındaki plakalar ise sarı renklidir. Çünkü, bu sarı renkli plakalar fosforludur ve gece parlar. Güneyden Rum kesiminden gelen araçlar 3 harfli, KKTC kayıtlı araçlar ise 2 harflidir. Harfler, aracın trafiğe çıkış tarihine göre sıralanır. Kırmızı plakalı araçlar, kiralık araçlardır.

Kıbrıs içinde araç kullanma durumunda olursanız: dikkat etmeniz gereken en önemli özellik, trafiğin ülkemizde olduğu gibi sağdan değil, tam tersine soldan ilerlemesidir. Zaten araçların büyük çoğunluğunun direksiyonu, sağdadır. Hatta: büyük tur otobüslerinin iniş kapılarının bir kısmı da sağ yerine sol yandadır.

Bu yüzden, araç kullananların bu ters trafiğe alışması zor oluyor ve birçok trafik kazası yaşandığı söyleniyor. Özellikle: kavşakların çoğunda trafik ışığı bulunmuyor. Sürücüler, kavşağa geldiklerinde, sağdan gelen sürücüye yol veriyorlar ve trafik bu şekilde işliyor. Hız limitlerine mutlaka uyunuz, çünkü hız limitleri, yollarda bolca bulunan “fotoğraf makineleri” ile takip ediliyor.

Yollarda polis göremezsiniz, bolca fotoğraf makinesi işareti göreceksiniz, ilk işaret uyarı, ikinci uyarı ve üçüncü işaretin hemen yanında fotoğraf makinesi bulunuyor ve hız sınırını aştı iseniz fotoğrafınız çekiliyor.

Çift taraflı yollarda, ters trafik sorun yaratmasa da, iki yönlü yollarda, yani karşıdan gelen olduğunda, ters trafik sorun yaratabiliyor. Yollar güvenli ve güzeldir, özellikle şehirler arasındaki yollar bayağı güzeldir. Ama özellikle şehir merkezlerinde mesai saatleri başlangıç ve bitiminde trafik aşırı kalabalık oluyor.

Son bir not: trafiğin soldan olması, sadece araç sürücüleri için değil, cadde ve sokaklarda karşıdan karşıya geçecek ziyaretçiler için de önemlidir. Çünkü, özellikle karşıdan karşıya geçerken önce sol yana bakmaya alışmış olmamıza rağmen, Kıbrıs’ta araçlar sağ yandan gelmektedir.

Ancak: Kıbrıslıların büyük çoğunluğu; trafikte yayaya öncelik veriyorlar, birçok yerde, cadde veya sokağa adımınızı attığınızda, trafik duruyor (sadece birkaç yerde, bunu göremedim) ve trafikte korna çalma alışkanlığı yoktur.

Yine de, bunları yazmama rağmen ters durumlar göreceksiniz, yani korna çalan sürücü, yayaya yol vermeyen sürücü, Kıbrıslılar bunların Türkiye’den gelen sürücüler olduğunu söylüyorlar, yani yayaya yol verme kuralına pek güvenmeyin.

Kendi aracı ile Kıbrıs’a gidenler

Adaya giriş yapan araçların, Kuzey Kıbrıs’ta geçerli bir sigorta yaptırmasını, araç sahibinin araçta olması veya vekaletinin olması ve sürücünün uluslar arası geçerliliği olan ehliyetinin olması isteniyor. Ayrıca kendi arabası ile Kıbrıs’a gideceklerin pasaportlarını bulundurmaları isteniyor.

Ayrıca araç için, yurt dışı çıkış kağıdı (Triptik ücreti) ödemek gerekiyor. Ayrıca: Mersin’den feribot için birkaç gün önceden rezervasyon yaptırmakta şarttır. Kıbrıs’a indiğinizde, KKTC sigortası yaptırmanız isteniyor ki, bunu limanda hemen yaptırabilirsiniz. En az 3 aylık yaptırılması istenen bu sigortaya belli bir ücret ödemeyi göze almak gerekiyor.

Kıbrıs içinde araç kiralama

Kıbrıs içinde ulaşım için, sadece otelinizde kalarak zaman geçirmek istemiyor ve gezmeyi düşünüyorsanız, mutlaka araba kiralamanız şart.

Casino için gidenler, genellikle casino araçları tarafından hava alanından aldırılıyorlar. Bunun dışında gidenler: gitmek istedikleri yere ulaşım için taksilerle sıkı pazarlık yapmalıdırlar.

Kıbrıs’ta araç kiralamak kolay, araçlar, normal bir binek aracın günlük kira bedeli 500 TL. civarındadır. Yaz sezonunda bu rakam 600 TL ye kadar çıkabiliyor. Bu arada benzinden de söz etmek gerekirse: benzin ülkemizdeki benzin fiyatlarıyla aynıdır.

Ancak, özellikle yaz ve bayram tatili dönemlerinde kiralık araç bulmak zor oluyor ve bulunan kiralık araç fiyatları da yükseliyor. Bu yüzden, Kıbrıs tatili planladığınızda internet üzerinden araç kiralamayı unutmayın.

Ben Ağustos 2022 tarihinde Kıbrıs’a gittiğimde kiralık araç bulmakta çok zorlandım, kiralık araç yoktu, çünkü söylenenlere göre aynı tarihte Kıbrıs’a yoğun şekilde gelen İranlı ve Rus turistler kiralık araçları bağlamışlardı.

Feribot ile ulaşım

Kıbrıs Genel: Türkiye’de Taşucu limanından Kıbrıs’a tarifeli feribot seferleri düzenleniyor. Bu seferler, Denizcilik İşletmelerinin Mersin’den hareketle Gazimagosa’ya düzenlediği ve yaklaşık 12 saat süren ve modern, klimalı ve temiz gemilerle yapılan seferlerdir. Taşucu’ndan özel sektör tarafından, Girne’ye yapılan feribot seferi ise 6 saat civarında sürüyor.

Bu feribotlar: bakımsız, aile salonu olmayan ve nispeten pis. Yanınızda mide bulantısı için güçlü ilaç bulundurmanızı öneririm. Bu süreler: denizin durumuna göre uzayabiliyor. Özellikle siz ve aile fertlerinizde deniz tutması gibi sorunlar varsa, bu yolculuğu tercih etmeyiniz.

Deniz Otobüsü ile ulaşım

Kıbrıs Genel: Türkiye’den Taşucu ve Alanya limanlarından, Girne’ye deniz otobüsü seferleri düzenleniyor. Özel Şirket (Fergün ve Akgün Denizcilik AŞ) tarafından düzenlenen bu seferler, muhtemelen 2.5 saat civarında sürüyor.

Denizin durumuna göre, 3 saat te olabiliyor. Uçak dışında, Kıbrıs’a ulaşım için deniz otobüsü öneriyorum. Gerek feribot ve gerekse deniz otobüsü ile yolculuklarda, yanınızda pek fazla bavul ve çanta bulunmamasına dikkat etmeniz gerekiyor.

Çünkü çok hoyratça yerleştirilen çanta, bavul ve valizinizi inişte tanımayabilirsiniz. Bilet ve polis kontrolünde çok uzun süre sıra beklemeniz mümkündür. İnişte yaşayacağınız kalabalık sıralar, bavul kontrolleri gibi sıkıntılar, umarım sizi Kıbrıs’a girmeden geri dönmeye teşvik etmez.

COĞRAFİ DURUM

Doğu Akdeniz’de yer alan Kıbrıs adası, Türkiye kıyılarına 64 km, Suriye kıyılarına 96 km ve Mısır kıyılarına ise 400 km uzaklıktadır. Sicilya ve Sardunya adalarından sonra, Akdeniz’in en büyük üçüncü adasıdır. Beş ilçeden oluşan 300 bin nüfuslu Kuzey Kıbrıs’ın her köşesi, görülmeye değerdir.

Çünkü: Kıbrıs, kıtalar arasında yer alan stratejik, ticari ve dini konumu nedeniyle, asırlar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Adanın toplam yüzölçümü 9252 km karedir. Kuzey Kıbrıs’ın yüzölçümü 3355 km karedir ve bu miktar, adanın toplamının % 36’sına karşılık gelmektedir.

Ada: coğrafi olarak esas olarak iki dağ sırası ve bu iki dağ sırası arasında kalan büyük bir iç ovadan ve kıyı ovalarından oluşmaktadır. Kuzey sahil şeridi boyunca uzanan “Beş parmak dağları”, batıdan doğuya 177 km uzunluğunda ve 19 km. genişliğindedir. En yüksek tepesi, 1024 metre yükseklikteki Selvili tepedir.

Güney Kıbrıs’ta Trodos dağları (adanın ortalarına denk gelmektedir) uzanır. Bunların en yüksek tepesi 1651 metre yükseklikteki Olimpos tepesidir. Bu dağlar, yılın üç ayı karlarla kaplıdır. Beş parmak dağlarına kar yağışı çok enderdir, yağınca da kısa sürede eriyip yok olur. Bu iki dağ sırası arasında “Meserya” ovası vardır, batıdan doğuya 130 km uzunluğunda ve ortalama 60 km. genişliğindedir.

Meserya ismi eski Yunancadan gelen “Mesaoriye” kelimesinden gelir ve “iki dağ içinde veya iki dağ arasında” anlamındadır. Meserya ovası, Kıbrıs’ın tahıl ambarıdır, yağışların iyi gittiği yıllarda buğday, arpa rekoltesi yüksektir.

Ancak yer altı su kaynakları çok sınırlı olduğundan, sulu ziraat de sınırlıdır. Su kaynaklarının en fazla olduğu bölge batıda Güzelyurt ve Lefke’dir. Sebze-meyve ve narenciye üretiminin % 80’i Güzelyurt bölgesinde yapılır. Meserya ovası: genellikle hububat üretimi, küçük ve büyükbaş hayvancılıkta kullanılır.

Su kaynakları demişken, Anamur ırmağının suyu, denize döşenen yaklaşık 70 km lik boru hattı ile, Güzelyurt tarafında DSİ tarafından inşa edilen baraja taşınıyor. Bu barajdaki su içme suyu olarak kullanılıyor. Ama öğrendiğime göre, barajdaki suyun fazlası tarımda kullanılmayıp, denize akıyormuş.

NÜFUS

KKTC’de son nüfus sayımı 2011 yılı aralık ayında yapıldı ve buna göre KKTC nüfusu, 300 bin civarındadır. KKTC deki nüfusun % 95 ini, Kıbrıslı Türkler oluşturur, geriye kalan % 5 içinde, Kuzeyde yaşayan az miktarda Rum, yine İngilizler, Maronitler (Lübnan kökenli Hıristiyan Arap bir halktır, günümüzde Kuzey Kıbrıs’ta bunlara ait bazı köyler bulunmasına rağmen, bu köylerde Maronitler yaşamamaktadır) yine son zamanlarda nüfusları hızla artan Ruslar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin diğer azınlık topluluklarıdır.

Güney Kıbrıs’ın nüfusu 2011 nüfus sayımına göre 800 bin civarındadır. 800 bin nüfusun % 92’sini Ortodoks Kıbrıslı Rumlar oluşturur. Geriye kalan % 8’lik nüfus içinde, sayıları 2000 civarında olan Kıbrıslı Türkler, sayıları 5000 civarında olan Kıbrıslı Ermeniler ve sayıları 2000 civarında olan Latinler ve sayıları tam olarak bilinmeyen Ruslar ve İngilizler bulunmaktadır.

Lefkoşa’nın nüfusu, 2011 yılı sayımına göre, Merkezin kuzeyinde. Lefkoşa 65 bin civarında, varoşlarıyla birlikte 100 bine yakın bir nüfus yaşıyor. Güney Lefkoşa’nın nüfusu 300 bin. Lefkoşa’nın toplam nüfusu 400 bin civarındadır.

ÜNİVERSİTELER

Kıbrıs’ta 200 civarında özel üniversite olduğunu öğrendim. Bu üniversitelerden 2 tanesi (Doğu Akdeniz Üniversitesi gibi) mezunları uluslararası alanda tanınıyormuş, burada ilginç olan, buradaki KKTF Devleti tanınmıyor ama üniversitenin diplomasının tanınıyor olması, elbette güzel bir eğitimin sonucu.

Daha önceki ziyaretlerimde de Kıbrıs’ta yoğun bir üniversite öğrencisi olduğunu görmüştüm. Ancak 2022 yılındaki ziyaretimde, şehirlerde, cadde ve sokaklarda çok miktarda Afrikalı olduğunu gördüm, sorduğumda bunların burslu olarak üniversitelere kayıtlı olduklarını, ancak aynı zamanda kaçak işçi olarak çeşitli işlerde çalıştıklarını da öğrendim, Kıbrıs’ı ziyaret ederseniz, kesinlikle çok sayıda Afrikalı göreceksiniz.

TARİHİ

Kıbrıs adası pek çok uygarlığın yerleşim yeri olmuştur. MÖ 7000 yılında Cilalı Taş devrinde, Suriye, Filistin ve Anadolu topraklarından göçüp gelerek adaya yerleşen Khirokitya, Epiktitos Vrysi ve Trouli gibi Larnaka ve Girne sahillerindeki ilk yerleşimlerin kurucuları, daha sonra Tunç çağında Anadolu topraklarından gelip önceleri Kuzey sahilleri ve daha sonra da adanın çeşitli bölgelerinde yerleşen kavimler izlemiş ve Kıbrıs adasında uygarlıklar fizillenmiştir.

Bulunan arkeolojik bulgular sonucu, Tunç devri sonlarına kadar mutlu bir yaşam var olduğu söylenebilir. Kıbrıs adası, bu çağın sonundan itibaren hep egemenlik kurmak isteyen güçlerin mücadelesine sahne olmuş ve yerli halk hep başka idarelerin egemenliği altında yaşamıştır.

George Hıll’in kitabının başında da aktardığı gibi: Alman arkeolog Hircfeld’in “Doğu’da egemen olan ve bunu sürdürmeyi amaçlayan güç Kıbrıs’ı elinde tutmak zorundadır” sözü, III. Thutmes’ten Kraliçe Viktoria’ya kadar olan geçmiş 3500 yıllık tarihinde, burada kimi zaman doğu ve kimi zaman Batıdan gelenlerin egemenlik kurduğunu göstermektedir.

1185 yılında Haçlı seferleri sırasında Bizans imparatorunun yakını olduğu iddiası ile ada idaresini ele geçirip, 6 yıl kadar idare eden zalimliği ile ünlü Isaac Commenus’dan alan İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard ve bunları izleyen Luzinyan ve Venedik egemenlikleri, hep ada halkı tarafından sessizce kabul edilmiştir.

Ama her defasında bu egemenliklerin sonlandırılmasında, yeni egemen gücün tarafını tutmayı, onlara yardımcı olmayı ihmal etmemişlerdir. Bu coşkuyu en fazla Osmanlıların adayı fethinde göstermişlerdir.

1570-1571 yıllarında Kıbrıs adasının Türkler tarafından fethi, belki de yerli halkın en büyük mutlulukla karşıladığı idare olmuştur. Ortodoks Hıristiyan halk, Latin baskısından kurtulmuş, din ve dil özgürlüğüne kavuşmuş, feodal sistem noktalanmıştır.

16’ncı yüzyıl ortalarına kadar Venedikliler tarafından yönetilen Kıbrıs, önceleri yapılan Ahidname sonucu Türklerle iyi ilişkiler içinde olmuştur. Ancak zaman zaman Mısır’a giden hacı ve tüccar gemileri, Kıbrıs adasındaki korsanların saldırılarına uğramakta idi.

Mısır defterdarının gemisini alıp yağma etmeleri de en son nokta olmuş ve Sultan II. Selim, topraklarının emniyetini sağlamlaştırmak için, Kıbrıs’ın fethinin gerekliliğine karar vermiştir.

Bunun üzerine önce donanma ve ardından tüm orduya serdar tayin edilen Lala Mustafa Paşa hareket ederek, Larnaka’ya gelinmiş ve toplar karaya çıkarılmış, 51 gün süren bir kuşatmanın ardından Lefkoşa ele geçirilmiştir.

Lefkoşa’nın ele geçirilmesinin ardından, Girne ve Baf eyaletleri de savaşmadan teslim olmuştur. Magosa kalesi savunmaya devam etmiş, ancak her iki tarafın da çok ağır kayıplar vermesiyle ancak bir yıl sonra ele geçirilmiştir.

Magosa’nın fethinin ardından, bütün adada imar faaliyetleri başlar. Eskiden beri süregelen gelenek uyarınca, fethi kutsamak ve sembolleştirmek amacıyla şehrin en büyük kilisesi olan Aya Sofya Katedrali, padişah adına camiye çevrilir. Lala Mustafa Paşa, fethin sembolü olarak camiye bir kılıç ve bir Kur-an vakfeder.

Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait olduğu söylenen bu Kur-an, başka el yazmaları ile birlikte son zamanlara kadar Etnografya Müzesinde muhafaza edilmekteydi. Kılıç ise, fetih geleneğini sürdürmek için her Cuma minberde hutbe okunurken kullanılmış, fakat ne yazık ki 1988 yılında camiden çalınmıştır.

Ağustos 1571 tarihinde Magosa şehrinin de alınmasıyla, Lala Mustafa Paşa, 17 Ağustos 1571 Cuma günü, şehrin kilisesinde Sultan II. Selim adına hutbe okutarak burayı da camiye çevirir.

KIBRIS’IN MİTOLOJİDEKİ YERİ

Kıbrıs denince ilk akla gelen en görkemli mitolojik öykü “Afrodit” dir. Kıbrıs adası, güzellik tanrıçası Afrodit’in vatanıdır. Onun güzelliğinden dolayı, bu kadar güzel olduğu dilden dile yüzyıllar boyunca söylenmiştir.

Afrodit’in Adonis’e olan melankolik sevdası: günümüzde Mehmetçik adını alan Galatya’ya adını veren Galatha ile efsanevi kral Pigmalion’un ölümsüz aşkı hep bu kendi küçük adı büyük Kıbrıs adası ile birlikte anılmaktadır.

2017.08.26-1.Lefkoşa.Genel.5
Kıbrıs Genel Alışveriş
2017.08.26-14.Lefkoşa.Bandabuliye.2a
Kıbrıs Genel Alışveriş

ALIŞVERİŞ

Alışveriş mekanları

Kıbrıs’ta alışveriş için belli başlı yerler ve mağazalar bulunmaktadır. Özellikle: hediyelik ve çok çeşitli ürünlerin satıldığı: Mr Paund, İngiltere’deki 1 paun mağazalarına benzemektedir. Buradaki Mr Paund mağazasında, bütün ürünler 25 TL. (2022 rakamı) den satılmaktadır. Mr Paund mağazaları, Gazimagosa ve Girne şehirlerinde var.

Burayı ziyaret ederseniz, bir gördüğünüz malı, bir sonraki gittiğinizde göremezsiniz, çünkü aşırı ve yoğun satış var. Ancak elbette kalite düşük, öte yandan bazı ürünler kaliteli, yani ihtiyacınız olan ürünü bulup fiyatını öğrenip satın alabilirsiniz. Yine, Kıbrıs’ta meşhur ve yaygın alışveriş yeri: 1001 Mağazalarıdır. Bunlar da, çok çeşitli ürünlerin satıldığı yerdir, fiyatlar nispeten ucuzdur ama kalite de buna göre düşüktür.

Büyük alışveriş merkezleri: Lemar (eski ve yeni Lemar mağazaları var), Airport City (son gittiğimde kapalıydı, öğrendiğime göre buraya elektrik verilmemiş, mağazalar da kapatıp gitmişler) , Erülkü mutlaka gezilip görülmelidir.

Gazimağosa şehrinde, City Mall alışveriş merkezi de bir tercih olabilir.

Lefkoşa şehrinde Jumbo mağazası, alışveriş için bir seçenek olabilir. Ancak, ben bulunduğum sürede gezdiğim birçok yeri karşılaştırdığımda, en ucuz yerin “Erülkü AVM” olduğunu söyleyebilirim, özellikle içki alacaklar, Girne’de belirlenmiş yerleri tercih etmeyip, Erülkü AVM’yi tercih etmelidirler. En ucuz içkiler buradadır.

Lüks markalar ise, Lefkoşa şehrinde “Dereboyu” denen mevkide toplanmıştır. Burayı da gezebilirsiniz, uygun fiyata kaliteli marka ürünleri var.

Ne satın alınır

Kıbrıs adasında, birçok ürün bulunmasına rağmen, yukarıda da söylediğim gibi, özellikle içki ve sigara ucuzdur. Aslında 2019 yılında gittiğimde fiyatların eskiye nazaran oldukça yükseldiğini gördüm ve hatta 2022 yılında gittiğimde fiyatların iyice yükseldiğine şahit oldum. Özellikle yerli içkiler (rakı vs) uygun fiyatlı ancak ithal içkilerin fiyatları oldukça yüksek.

Satıcılar bunun döviz fiyatlarındaki aşırı yükselmeden kaynaklandığını söylüyorlar, ama alışkanlık, yine de bizler burayı ziyaret ettiğimizde ucuz fiyatlar görmek istiyoruz, göremiyoruz, inanın satıcıların bir çoğu satış yapamıyor. Yine de, içki ülkemize nazaran bir nebze ucuzdur.

Parfüm ucuz değildir. Özellikle giysiler pahalıdır ki, ülkemizden gitmektedir. İçki konusunda da: günümüzde eskiden olduğu gibi, büyük ucuzluk beklemeyin.

Yani: vergi olmadığından, içki burada nispeten ucuzdur. Ancak tabii Türkiye’ye dönerken, gümrük mevzuatına takılma olasılığının yüksek olduğunu unutmadan, fazla miktarda içki ve sigara almamaya dikkat etmek gerekiyor.

Bunun dışında Kıbrıs’ın en ünlü hediyelikleri: kenarları dantelli denen bir tür porselen takımlarıdır. Bu porselen takımlarının birçok ayrı parçası bulunmakta olup, İngiliz yapımı bu porselenler, Kıbrıs dışında pek bulunmamaktadır.

Yani: bence, fiyatı nispeten dengeli olan bu porselen takımları satın almayı düşünebilirsiniz. Ayrıca, yine Kıbrıs temalı, bambu çay bardağı altlıkları, tepsiler, meyve sahanları düşünebilirsiniz. Magnet meraklıları için, magnet çeşitleri 15 TL. civarındadır.

Büyük alışveriş mekanlarında pazarlık yapmak elbette mümkün olmuyor, ancak küçük dükkanlardan (içki satanlar dahil) alışveriş yaparken mutlaka pazarlık yapmayı unutmayın.

Kıbrıs’ta içki ve sigara kadar bol bulunan bir diğer ürün: çay ve kahvedir ve bunların fiyatları da ülkemize nazaran ucuzdur.

Çay ve kahve merakınız varsa, burada birçok ürün çeşidini, uygun fiyatla bulup satın alabilirsiniz. Bolca ve çeşitli yabancı menşeli çaylar bulup satın alabilirsiniz, ama daha önce de söylediğim gibi, alacağımız marka çayın fiyatını birkaç yerde sorun ve öyle satın alın, çünkü fiyatlar farklılık gösteriyor.

Bunların dışında Kıbrıs’ta satın almanızı önereceğim objeler: geleneksel sele, sesta ve sepet olabilir. Sele ve sesta, buğday saplarının doğal renkte veya boyanarak örülmesiyle elde edilen bir mutfak gerecidir. Sepet ise, genellikle kamış ve ağaç, sürgünlerinin örülmesiyle yapılan bir taşıma aracıdır. Eski zamanlarda yaygın olarak kullanılırken, günümüzde genellikle dekoratif amaçlı kullanılmaktadır.

Son bir not: Kıbrıs’ın el sanatları, tarihe mal olmuş niteliklere sahiptir. Örneğin: Büyük İskender’in kılıcının Kıbrıs’ta yapıldığı, ya da Leonardo Da Vinci’nin Kıbrıs nakışlarına hayranlığı bilinmektedir. Lefkara işinin adı, ortaya çıktığı Lefkara köyünden gelir. Geçmişi 14’ncü yüzyıla kadar uzanan Lefkara işi, geçmiş dönemlerde halkın kendi kullanımı için yapılırken, sonraları ticari amaçlı olarak ve günümüzde de özellikle turistik el işleri kapsamında yapılmaktadır.

CEP TELEFONU

Kıbrıs’ta cep telefonu kullanımında büyük sıkıntı var.

Şöyle ki, Kıbrıs yurt dışı sayılıyor ve burada yapılan görüşmelerde, yurt dışı tarifeleri yürürlüğe sokuluyor. Hatta daha önceki yıllarda, yurtdışı tarifesi alarak Kıbrıs’a gitme imkanı olmasına rağmen, 2022 yılında gittiğimde, bu yurt dışı tarifesinin kaldırıldığını ve günlük tarifenin geçerli olduğunu yani telefonunuzun açık bulunduğu her gün için, 2022 yılı fiyatlarıyla 85 TL. ödemeniz gerektiği söz konusu oluyor.

Elbette, bu durum sonucunda, eğer Kıbrıs’a girdiğinizde, cep telefonunuzu uçak moduna alarak kapatmaz iseniz, her görüştüğünüz gün, faturanıza 85 TL olarak yansıyacaktır.

Peki ne yapılmalı, Ercan havaalanında cep telefonu satan görevlileri arayın. Veya, şehir merkezlerinde cep telefonu bayilerini arayın ve Kıbrıs için düzenlenen hat satın alın. Size bir sim kart veriyorlar, bu sim kartta 350 dakika görüşme ve 15 gb internet var, 10 günlük sürede bu değerlerin ancak, yüzde 30 unu kullanabildim yani yeterli oluyor.

NE YENİR

Kıbrıs mutfağı, doğu ve batı lezzetlerinin sentezine ulaşmıştır. Kıbrıs’ta: et, deniz ürünleri, sebze ve meyve günlük ve taze olarak tüketilir. Taze ve çok çeşitli deniz ürünleri, Kıbrıs mutfağında özel bir yere sahiptir.

Mezeler

Kıbrıs’ta ana yemek öncesindeki mezeler: cacık, humus, pastırma, yoğurt (özellikle muhteşem lezzetli yoğurt yapıldığını belirtmek isterim), fava, taze badem içi, turşu, salatalar ve zeytin çeşitleridir.

Hellim

Hellim, Kıbrıs’a özgü, beyaz renkte bir peynir türüdür. Genellikle koyun veya keçi sütünden yapılmaktadır. Özellikle keçi sütü olanların fiyatları yüksektir. Ama keçi sütü olanların dayanıklılıkları daha fazladır. Kahvaltılarda tüketileceği gibi, mangalda pişirilerek veya tavada kızartılarak da yenilir.

Makarna yemeklerinin vazgeçilmezi olan Hellim, rendelenmiş ve kuru nane katılmış olarak makarna üzerine serpiştirilerek tüketilir. Evet, hellim peyniri mutlaka kızartılarak tüketilmelidir, ızgara veya az yağlı bir tavada pişirilerek tüketildiğinde tadı muhteşem güzel olur.

Baf sakızı

Baf sakızı: çitlembik ağacının reçinesinden yapılan Kıbrıs’a özgü bir çiklet olup, sarımsı beyaz renkte ve oldukça serttir. İnce kağıtlar içerisine ambalajlanan sakızlar, günümüzde kullanımını yitirmeye başlasa da, otantik özellikleri nedeniyle yerli halkın yanında turistler tarafından da ilgi çekmektedir.

Geleneksel Fırın Kebabı-Hırsız kebabı

Parçalar halinde kesilmiş kuzu veya oğlak etlerinin, patates ile birlikte geleneksel küp şeklinde fırınlarda pişirilmesiyle yapılan bir kebap türüdür. Kıbrıs mutfağının vazgeçilmez yemeklerinden olan fırın kebabı, süzme yoğurt, soğan, bulgur pilavı ve salata ile servis edilir.

Kıbrıs Ekmek kadayıfı

İki katmandan oluşan ekmek kadayıfının arasına, Kıbrıs peynir çeşitlerinden olan lor peyniri, dövülmüş badem ve bahardan oluşan karışım konularak kapatılır. Üzerine önceden hazırlanmış ılık şerbet dökülüp, kısık ateşte pişirilir. Kıbrıs mutfağının gözde tatlılarından olan ekmek kadayıfı, buzdolabında soğutularak servis edilir.

Kıbrıs patatesi ve kolokas

Dünyaca ünlü Kıbrıs patatesi, lezzeti ile tüm Avrupa’da ve özellikle de İngiltere’de en gözde patates türüdür. Patates hem yemeklerin lezzetini arttırmakta, hem de her türlü pişirilme şekliyle de lezzetini korumaktadır.

Kolokas ise

Özellikle Karpaz ve Yeşilırmak bölgesinde yetiştirilen patates türünde, iri yapraklı ve suyu çok seven bir bitkidir. Özellikle tavuk veya kuzu eti ile yahni şeklinde pişirilen kolokas, Kıbrıs mutfağının en lezzetli yemeklerindendir. Kololas’ın yavrusuna ise bullez denir. Onun da kızartması yapılır.

Şeftali kebabı

Kıbrıs’a özgü kebap çeşididir. Koyun veya keçinin telb denilen iç zarının kıyma, soğan ve maydanoz karışımı ile dolma biçiminde sarılması ile yapılır. Mangal veya ızgarada pişirilir, Kıbrıs pidesi ile servis edilir. Muhteşem bir lezzet, ancak sipariş verirken en az 40 dakika civarında beklemeniz gerektiğini unutmayın. Kısık ateşte pişiriliyor.

Pirohu

Kıbrıs’a özgü bir hamur yemeğidir. Hamurun içine Kıbrıs peyniri çeşitlerinden nor ile naneden oluşan karışım konularak haşlanır. Üzerine rendelenmiş hellim serpilerek servis edilir. Sıcak yenilebilin bu yemek hem yerli halk hem de turistlerin sevdiği yemek çeşitleri arasındadır.

Hamur işleri ve börekler

Tarih boyunca değişik kültürlerden etkilenen Kıbrıs mutfağında hamur işleri ve börekler önemli yer tutar. Tatar böreği, pirohu, nor böreği, kıyma böreği, ıspanak böreği, kabak böreği, mantar böreği, zeytinli, hellimli, bidda, çörek, tahinli, pilavına bunlardan ön önemlileridir.

Molehiya

Doğu Akdeniz’e özgü bir yemek türüdür. Taze veya kurutulmuş molehiya bitkisi yaprakları ile etli veya etsiz olarak yahni şeklinde pişirilir. Arap kökenli bir yemek olmasına rağmen, yıllar içerisinde ulusal bir tat haline gelmiştir. Ağustos ayında taze toplanıyor, ayrıca kurutulmuşu, paketlenerek satılıyor. Bizler bunun tadını bilmesek de, Kıbrıs’ta oldukça meşhur.

Babutsa-Diken inciri

Doğada kendiliğinden yetişen, kaktüs türlerinden bir bitkinin meyvesi olan diken inciri, halk arasında yaygın olarak babutsa olarak bilinir. Yaz aylarında, genellikle Serdarlı bölgesinde toplanan bu lezzetli Akdeniz meyvesini, seyyar tezgahlarda taze olarak bulabilirsiniz.

Ceviz macunu

Kıbrıs Türk kültürünün en gözde tatlılarındandır. Taze ceviz meyvesi, kabukları soyulduktan sonra acılığının giderilmesi için 6-7 gün suda bekletildikten sonra, içine karanfil ve badem konarak kaynatılır. Kaynamadan sonra şeker ilave edilir. Genellikle kahve içildikten sonra servis edilir.

Ağır geldiği düşünülürse, ceviz taneleri suya batırıldıktan sonra yenir. Ceviz macunu dedim ama macunun birçok türü bulunmaktadır. Bunlar: Bergamut, incir, kapuz gibidir. Aslında bunlar ülkemizde de yapılan bir tür reçeldir ve ismi burada macun olarak geçmektedir.

NE İÇİLİR

Zivaniye

Kıbrıs’a özgü bir içki olan zivaniya, yüksek oranda alkol içeren, mayalanmış üzüm posasının damıtılmasıyla elde edilir. Şeffaf bir görünümü olan zivaniya’nın soğuk ve tek içimde içilmesi tavsiye edilir.

İKLİM

Oldukça sağlıklı bir iklime sahip Kuzey Kıbrıs’ta tipik Akdeniz iklimi hakimdir. Yazları uzun ve sıcak, kışları ise kısa ve az yağışlıdır. Soğuk rüzgarlar, don ve kar kavramları, Kuzey Kıbrıs için bilindik şeyler değildir. Yağışlar çoğunlukla yağmur şeklinde olmakta, nadiren Girne sıradağlarına kısa sürede eriyen kar düşmektedir.

En soğuk Ocak ayı ortalaması 10 derece, en sıcak Temmuz ayı ortalaması ise 40 derecedir. Yıllık ortalama sıcaklık ise 19 derecedir. Akdeniz’in en sıcak denizi olarak deniz suyu sıcaklığı: 21-22 derece civarındadır. Yılın 300 günü güneşli geçer. Kıbrıs’ın bir diğer önemli özelliği: hava sıcak olduğunda nemin dengeli olması nedeniyle aşırı terleme olmaz.

2017.08.26-1.Lefkoşa.Genel.1
Kıbrıs Genel

KIBRIS İÇİN TATİL PLANI-GEZİ ROTASI

Evet, bir şekilde Kıbrıs’a ulaştınız. Peki: Kıbrıs’ta nereleri gezelim, nereleri görelim, nasıl bir tatil planı yapalım, nasıl bir gezi rotası planlayalım? İşte tüm bu sorularınızın cevapları olarak, şöyle düşünebilirsiniz.

Kıbrıs’ta gidebileceğiniz 6 şehir var. Rum tarafına geçme şansınız yok. Yanınızda pasaport dahi olsa, Rum tarafına geçmenize izin verilmiyor. Rum tarafını gezmek isteyenler, Yunanistan üzerinden Rum tarafına geçebiliyorlar.

Evet, Kıbrıs adasında gidebileceğiniz şehirler: Lefkoşa, Girne, Güzelyurt, Lefke, İskele, Gazimağusa şehirleridir. Bunlar içinde, özellikle: Girne ve Gazimagusa mutlaka görülmesi gereken yerlerdir.

Büyük olasılıkla: herhangi bir otelden rezervasyon yaptırıp Kıbrıs’a gittiğinizde, kesinlikle otel içine bağlanıp kalmayın. (Tabii buraya casino için gidip, bütün gününü Casinolarda geçirenler hariç) Herhangi bir şekilde (araç kiralayarak) bir veya birkaç gününüzü, bu güzel adayı gezmeye ayırın.

Ayrıntılı olarak şehirlerin tarihi ve turistik yerleri konusundaki yazılara göz attığınızda, adada bulunacağınız zaman ölçüsünde, kendinize bir gezi rotası, gezi planı hazırlayabilirsiniz.

Özellikle: Girne, Lefkoşa ve Gazimagusa’yı görmelisiniz. Doğa severler: Karpaz ve Güzelyurt bölgesini görmelidirler. Deniz sevenler için, Girne yakınlarındaki güzel plajlar önerilir.

1.Gezi rotası

Lefkoşa şehri, Girne kapısı, Mevlevi Tekkesi, Selimiye camii, Arap Ahmet Camii, Bandabuliya, Büyük han, yeşil hat panoramik gezi, Barbarlık Müzesi ziyaret, Rauf Denktaş mezarını ziyaret, Boğaz şehitliği gezisi.

Ardından: Girne şehri, Girne kalesi, kordon boyu gezisi, şehir merkezinde alışveriş için serbest zaman. Sonrasında: Beylerbeyi köyü, Bellapais Manastırı (her gün saat: 17.00’de kapanıyor) olabilir. Bu arada: zaman ölçüsünde: Girne-Güzelyurt yolundaki mavi köşk mutlaka ziyaret edilmelidir.

Yine: Girne yakınlarında, çıkarma plajı (Girne şehrinin denize girilecek başlıca yeridir), Karaosmanoğlu şehitliği ve Araç müzesi görülebilir.

Zaman yeterse: Güzelyurt gezilebilir.

2.Gezi rotası

Önceki günden eksik kalan yerler ile birlikte, gezi planı yapılabilir.

Gazimagusa şehrinde: görülmesi gereken yerler (özellikle kale içi bölgesi) gezilebilir ve ardından Karpaz bölgesi gezilebilir.

Bu bölgeler birbirine uzak olduğundan bir tam gün gereklidir.

Bursa Zeytinbağı-Tirilye

Bursa Zeytinbağı-Trilye

Mudanya’ya 11 km. uzaklıktadır. Marmara Denizi kıyısındadır. Mudanya’dan batıya doğru, sahil yolunu takip ettiğinizde, 7 km sonra karşınıza eski bir Rum köyü olan: Kumkaya (Siye) çıkacak. Kumyaka’dan 11 km. sonra, Zeytinbağı (Tirilye) na varacaksınız.

Ancak unutmayınız, bu yol oldukça sıkıntılı bir yol, sürekli virajlar ve iniş-çıkışlar var, ayrıca tek şeritten hem gidiş, hem geliş var. Ayrıca yol boyunca bulunan siteler nedeniyle yol oldukça kalabalık.

Yalova-Trilye arası uzaklık: 110 km. Bursa-Trilye arası uzaklık: 40 km.

Bursa Zeytinbağı-Trilye

GENEL ÖZELLİKLERİ

GENEL

Şirin ve tarihi bir beldedir. Antik çağlardan itibaren tarih sahnesinde bulunmuştur. Bizans-Rum mimarisini yansıtan evleri ve tarihi kiliseleriyle dikkat çeker.

Nüfus mübadelesinden önce, köy nüfusu ağırlıklı olarak, Rumlardan oluşmaktaydı. Mübadeleden sonra, köye Girit ve Bulgaristan göçmenleri yerleştirildi. Adı resmen Zeytinbağ olarak değiştirilse de, Tirilye adı yaygın olarak kullanılmaya devam edildi.

Deniz kıyısı oldukça güzel, merkez  meydanda çeşitli restoranlar ve kafeler var. Ayrıca, hemen meydanın ilerisinde küçük bir kamp alanı ve denize girenler için plaj var. Trilye’ye giderseniz, bence meydandan yerleşimin iç bölümlerine giden caddede yürüyün, çeşitli ürünlerin (özellikle meyve-sebze) satılan yerler var, zeytin ve zeytin ürünleri satılan dükkanlar var, bunları gezebilirsiniz. 

ZEYTİN

Tirilye’nin, orta boyda, küçük çekirdekli, çekirdeği zeytine yapışmayan, sofralık zeytinleri: salamura yöntemiyle, 3-4 yıl saklanabiliyor. Son yıllarda, yöre turistik bir önem kazandığından, kasaba halkı topladıkları zeytini, kendi yaptıkları zeytin yağını, evlerinin ve dükkanlarının önünde, gelen turistlere satıyorlar.

ŞARAPÇILIK

Tirilye’de, şarapçılık da yapılıyor. Kurtuluş Savaşı başlarına kadar üzüm yetiştirilen ve Amerika’ya şarap sattığı bilinen Tirilye’de, artık üzüm yetiştirilmiyor ama başka yerlerden gelen üzümler, burada şarap yapılıyor. Baküs şarapçılık.

BALIKÇILIK

Tirilye barbunya balığının anavatanı olarak biliniyor. Eskiden, dere ağzında bol barbunya bulunduğu ve Doğu Roma İmparatorlarına, buradan barbunya balığı gittiği rivayet edilir. Günümüzde, sahildeki balık lokantaları, özellikle, hafta sonları, deniz kenarında balık yemek isteyen Bursalılar ile doluyor.

Bursa Zeytinbağı-Trilye

SİT ALANI

Tirilye: Bizans, Rum ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşıdığı için, 1980’lerden bu yana, birinci derece SİT alanıdır. Burada bulunan 7 kiliseden, üçü günümüze kadar gelebilmiştir.

İPEK BÖCEĞİ

Zeytinbağı’nda, eskiden ipek böceği yetiştirilirmiş. Zeytinlerin ilaçlanması nedeniyle, zamanla ipek böceği olayı tarihe karışmış.

 

Bursa Zeytinbağı-Trilye

EVLER

Bölge SİT alanı ilan edildiği için, Tirilye’nin dar sokaklarında dolaşırken, eski ahşap cumbalı, kagir evlere rastlayacaksınız.

TARİHİ

Köyün antik dönemdeki adı: Caesareia veya Briyllios olarak geçmektedir. Trilye adı: Briyllius’tan gelmiş olmalı.

Bizans kasabası Tirilye, 1330’larda, Osmanlı kasabası olmuş ve Tokat, Kütahya, Kastamonu’dan gelen Müslümanlar, kasabaya yerleştirilmişler. 1900’lerin başlarında, Mahmut Şevket Paşa Kasabası adını almıştır.

1924 yıllarındaki mübadele sonrası ise, Girit ve Selanik göçmenleri kasabaya yerleştirilmiş, kiliseler dahi, gelen göçmenlere mülk olarak verilmiştir.

Kasabanın Rum halkı ise, Atina yakınlarındaki Rafine ve Neon kasabalarına gitmişlerdir. Daha önceki yıllarda Tirilye’de oturanlar: turistik amaçla, sıkça beldeye geliyorlar. Zaten, Yunanistan’daki Tirilye ile, Türkiye’deki kardeş şehir ilan edilmişler.

Tirilye, 1963 yılında, Zeytinbağı adını almıştır. Zeytinbağ adı, kasabadaki zeytincilik uğraşısından gelir.

TİRİLYE ADININ KAYNAĞI

Tri (üç), ilya (papaz)’dan meydana geldiği söyleniyor. Hıristiyanlığın ilk konsili toplantısında, muhalif üç din adamı; Aya Yani, Aya Yorgi ve Aya Sotiri aforoz edilirler. Müritleriyle birlikte, Tirilye’nin bulunduğu yere yerleşirler.

GEZİLECEK YERLER

FARUK ÇELİK KÜLTÜR MERKEZİ

Tirilye’de, 1878 yılında kilise olarak yapılmıştır. Diğer tüm kiliselerde olduğu gibi, üç dikey sıradan oluşur. Dikey sıralar, birbirlerinden sütunlar ile ayrılır. Kilisenin apsisi yıkılmış ve buradan binaya giriş verilmiştir. Girişin üstü, yanlara göre daha yüksektir.

Bursa Zeytinbağı-Trilye Faruk Çelik Kültür Merkezi

Yemekhane binası, Ekim 1923 tarihinde, Taş Mektepte açılan “Darü-l –eytam adlı fakir ve kimsesiz çocukların okuduğu okulun, sanat bölümünün (marangozhane, demirci gibi) atölye binası olarak kullanılmıştır.

Yatılı bölge okulu olan burada okuyan 400 öğrenci, okul yemekhanesinin çok küçük olması nedeniyle, yemeklerini üç posta halinde, sırayla yedikleri okula tayin olan yeni müdür, yemekhane binasındaki atölyeleri “Dündar Evi” olarak bilinen, eski kiliseye taşıtmış ve yemekhane binası, bu tarihten sonra 400 öğrencinin rahatlıkla yemek yediği, okulun yemekhanesi olarak 1927 yılının Eylül ayında, okul kapanıncaya kadar kullanılmıştır.

Evet, burası günümüzde restore edilerek, Faruk Çelik Kültür Merkezi haline getirilmiş. Bu mekanda: ayin yapılıyor.

Bursa Zeytinbağı/Trilye Fatih Camii-St Stephanos Kilisesi-Büyük Kilise (Kenolakkos-Trigleia)

FATİH CAMİİ-ST STEPHANOS KİLİSESİ- BÜYÜK KİLİSE (KENOLAKKOS-TRİGLEİA) 

Eski bir Bizans kilisesidir. Adı: Aya Tadori’dir. Kilisenin ilk yapılışı: 720 li yıllara kadar iner. 19 metre yüksekliğinde kubbesi bulunuyor.

Buraya: 4 adet başlıkları madenden yapılmış, motiflerle süslü sütunların taşıdığı ahşap beşik bir çatı ile kapalı bir revaktan giriliyor. Kilise olarak yapılan binada: mevcut mihrabın üzeri, yarım kubbe ile örtülü. Çift kademeli kasnağa oturan konik kubbe, hakim elemandır.

Bursa Zeytinbağı/Trilye Fatih Camii-St Stephanos Kilisesi-Büyük Kilise (Kenolakkos-Trigleia)

Bu kilise: Mudanya’nın alınması ile birlikte, camiye çevrilip, Fatih Camii adını almıştır. Ancak: 1918 yılında, Rumlar, kasabaya tekrar gelince, cami yeniden kiliseye dönüştürülür. 1922 yılında, Kurtuluş Savaşının ardından, yeniden camiye dönüştürülür. Eski kilise, yeni cami çok iyi onarım görmüş ve eski heybetinden bir şey kaybetmemiş.

YUANNES KİLİSESİ

Rumların bölgeyi terk etmesinden sonra, özel mülkiyetin olmuştur. Bugün, halen konut olarak kiralanıyor ve ev olarak kullanılıyor. İçinde: 3 aile oturuyor. Dündar Evi olarak biliniyor. Ana giriş: kemerli taş bir kapıdandır. Giriş bölümü: 3 katlıdır. Giriş katında: pencereler küçük ve karedir.

İkinci katta, pencereler daha büyüktür ve dikdörtgendir. Üçüncü katta ise pencere üstleri kemerle tamamlanmıştır. Şaşırmamak elde değil. Eski bir kilise, nasıl bir mesken olarak kullanılır, akıl alır gibi değil.

RESİMLİ KİLİSE-KEMERLİ KİLİSE (PANAGİA PANTOBALİSSA KİLİSESİ) 

1676 yılında, Dr.J.Covel tarafından hazırlanan el yazması bir belgede: kilisenin Panagia Pantobasillissa’ya (Meryem’e) adandığı belirtiliyor. İlk yapının: duvar tekniği ve başka özellikleri göz önünde bulundurularak, 13’ncü yüzyıl sonlarında yapıldığı kabul edilmektedir. İlk tabaka fireskoları: 14’ncü yüzyıl başlarına, ikinci tabaka fireskoları ise, 18’nci yüzyıla (1723) tarihlenir.

Bursa Zeytinbağı/Trilye Resimli Kilise-Kemerli Kilise (Panagia PAntoballissa Kilisesi)

 

İlk yapıldığında: kilisenin sütunlarının, İskenderiye’den getirtildiği ve tarihte duvarına ilk resim yapılan kilise olduğu söyleniyor. Kemerli kilise de denilen bu kilise: kasabanın denize yukarıdan bakan bir mahallesinde bulunuyor. Ama, maalesef, o ününü veren duvar resimlerini görmek, içeri bile giremeyebilirsiniz.

Bugün terk edilmiş durumda. Kapısı kapalı, ancak duvar deliklerinden belki resimlerin bir kısmını görebilirsiniz. Zaten: buranın kilitlenmesinin sebebini de, bu resimleri görünce anlayacaksınız. Çünkü, resimlerin üzeri, çeşitli şekilde kazınmış, isim ve yazılarla dolu, yani resimler bozulmuş.

AYA YANİ MANASTIRI (TAŞ MEKTEP)

İskele caddesinin batısındaki tepede bulunmaktadır. Yapının üzerindeki bir taş oymadaki yazıda: “M.MYPIDHS APXITEKTWN 1909” ifadesinden, mimarı ve yapım yılı anlaşılabilir.

1909 yılında, Papaz Okulu olarak Neo-klasik tarzda inşa edilen, 1988 yılına kadar, İlkokul olarak kullanılan Taş Mektep adını almış, görkemli bir yapıdır. Kıbrıs Eski Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un, bu okulda eğitim aldığı ifade edilmektedir.

Bu okulun müdürü, sonradan İzmir Metropoliteni olan Chrisostomos’tur. Bu bina: 1924 yılında: şehit, öksüz ve yetim çocukların okudukları “Darel Eytam Okulu” olarak, Kazım Karabekir Paşa tarafından açılmıştır.
Günümüzde: Uludağ Üniversitesine aittir. Restorasyonu tamamlanarak, Meslek Yüksek Okulu olarak kullanılmaktadır.

Bursa Zeytinbağı/Trilye Tarihi Çamlı Kahve

TARİHİ ÇAMLI KAHVE

Taş Mektep yanından yukarı çıkıldığında, Tirilye’nin balkonu olarak tabir edilen buraya varacaksınız. Tirilye’de bulunup da, çamlı kahvede çay-kahve içmeden ayrılmak olmaz. Yorgunluğunuzu burada gidermeyi deneyin.

Burada: asırlık çınarların altında, denize ve zeytin bahçelerine bakarak çay içebilirsiniz. Daha önce kullanılmaz durumda olan bu alan, şimdi pırıl pırıl bir çay bahçesi. Püfür püfür esiyor ve manzara şahane.

Tam bir tepe olduğu için çevredeki yöreler kuş bakışı görülebiliyor. Bir tek, kahvenin karşısında, önce otel olarak inşa edilen, ama şimdi site olarak kullanılan bina, göz zevkini bozuyor.

Bursa Zeytinbağı/Trilye Kapanca Limanı

KAPANCA LİMANI

Tirilye’de, Roma döneminden kalan Kapanca bölgesindeki antik liman; her tarih döneminde, en önemli kıyı ulaşımının stratejik odak noktası olmuştur.

Tarihsel kaynaklarda: 9’ncu yüzyıldan 14’ncü yüzyıla kadar Tirilye ve çevresinin ne durumda olduğu hakkında fazlaca bilgi yok.

Ancak, 1261 yılında, Nimpheaum Antlaşması ile Mikhael Palaiologos tarafından, Cenevizlilere Marmara sahillerinde ticaret garantisi verilince, Cenevizlilerin Appolonia Gölü kuzeyinden elde edilen tuz madeni ihracında, Tirilye ve Apomeia (Mudanya) limanlarını kullandıkları belirlenmiş.

Bu tarihlerde, Tirilye’nin önemli bir liman kenti olduğu varsayılıyor. Burası, ayrıca, bereketli topraklarından elde edilen ürünleri: Bizans imparatorluğunun merkezine aktaran, kendi ticareti açısından da işlevsel önemi büyük olan bir liman kentidir.

Mudanya tanıtımı.

Yalova tanıtımı.

Bursa tanıtımı.

 

Köyceğiz

Köyceğiz

Köyceğiz: Muğla-Fethiye kara yolunun 60’ncı km. de. Anayoldan, 1 km. içeride, göl kenarında.
Köyceğiz’in belli başlı merkezlere uzaklığı şöyle: Dalaman: 30 km., Marmaris: 60 km., Muğla: 60 km., Datça: 133 km., Bodrum: 197 km., İzmir: 280 km.

Köyceğiz

GENEL:

Köyceğiz: genellikle, tatilcilerin , Ege denizi kıyısının bütününde yapacakları bir gezi veya Fethiye’ye giderken yakınından geçtikleri bir belde. Öncelikle deniz kıyısında bulunmadığını söylemem gerek. Büyük bir gölün kıyısında. Köyceğiz gölü. Bu gölün: denizle birleştiği yerde, büyük bir delta var. Ayrıca: yörenin en önemli antik kentlerinden: Kaunas buradadır.

Evet: burası zengin doğal güzellikleri ve narenciye bahçeleriyle, sakin bir turistik belde. Adını ise: biraz öncede sözünü ettiğim, Köyceğiz gölünden almıştır.

İlçenin en büyük gelir kaynağı: tarımdır. Ayrıca: burada, yoğunlukla gezginci arıcılıkta yapılıyor. Köyceğiz Gölünün Akdeniz ile birleştiği Dalyan Boğazında ise: balık üretim çiftlikleri var. Buraya has çok ilginç bir özellik daha var. Köyceğiz; Türkiye’nin Rize’den sonra, en çok yağış alan bölgesi. Buradaki kış yağmurları; 2-3 ay sürüyormuş.

Tüm bunların yanında: ilçe merkezinde, göl kıyısında, bol miktarda; restoran ve kafeterya var. Bu kafeteryalarda: göl manzarası ile çayınızı yudumlamanız mümkün.

Köyceğiz Kaunos

TARİH:

Tarihçi Heredot ve Coğrafyacı Strabon’a göre: MÖ.3000 yıllarında; Karlar ve Leglerin burada yerleşmiş olduklarını öğreniyoruz. Çevrede: bu devirlere ait bulunan şehir kalıntıları, kaleler, su kemerleri ve çok sayıda kaya mezar bulunmaktadır.

Daha önce de sözünü ettiğim gibi: Köyceğiz Gölünün, sahile birleştiği bölgedeki “Kaunos” şehri, antik çağda, Karia bölgesinin önemli limanlarından ve ticaret merkezlerinden biriymiş. Kaunos ören yerinin anlattığım yazıda, şehrin tarihi bölgenin tarihine yön vermektedir.

Menteşeoğulları Beyliği; 1291 yılında, burayı, Bizanslıların elinden almış ve bölgede Türk hakimiyeti başlamış.

NE YENİR:

Köyceğiz’de bulunduğunuz sürede: mevsimine göre: her türlü ot ile hazırlanan mezeler tadılabilir. Ayıca ve mutlaka balık yemelisiniz. Özellikle: kefal çok lezzetli. Yine; hediyelik veya kendiniz için bir şeyler almak isterseniz: Köyceğiz’de bal üretimi yaygın ve güzel. Köyceğiz balı veya arı ürünlerini satın alabileceğiniz yerler var.

Köyceğiz Meslek Yüksekokulu

KÖYCEĞİZ MESLEK YÜKSEK OKULU-KÖYCEĞİZ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU:

2001 yılında kurulan okul, 2011 yılında fiilen eğitim ve öğretime başlamıştır. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesine bağlıdır. Yüksekokul bünyesinde: çeşitli programlar bulunmaktadır.

GEZİLECEK YERLER:

Köyceğiz Gölü

KÖYCEĞİZ GÖLÜ

Dalaman çayının etkisiyle, tektonik bir çukurun içinde alüvyonların etkisiyle oluşturulmuş bir göldür. Çevresi dağlarla çevrilidir. Gölü besleyen kaynaklar oldukça çoktur. Bunlar: Namnam çayı, Kargıcak çayı ve Yuvarlak çaydır. Ayrıca kaynak suları da gölü besler.

Köyceğiz Gölü

Göl, körfez ağzının alüvyonlarla tıkanmasıyla oluşmuştur, ancak gölün fazla suları, 10 km uzunluğunda dar bir kanalla Akdeniz’e boşaltılır. Yani, gölün denizle bağlantısı kesilmemiştir.  Köyceğiz gölünün gideğeni “Dalyan Boğazı” dır. Bu doğal kanal: 1.5 metre derinliktedir ve büklümlere (mendereslere) uzanan bu doğal kanal, gölü Akdeniz’e bağlar.

Köyceğiz gölü

Göl, Türkiye’nin 16’ncı büyük gölüdür. Denizden yüksekliği 8 metredir. Gölün derinliği 20 ile 60 metre arasında değişir. Büyüklüğü ise 52 km karedir. Evet göl kıyısında gölün panoramik manzarasını izleyebileceğiniz mekanlar bulunmaktadır.

Göle büyük yatlar ile sürat teknelerinin girmesi yasaktır. Sadece: gezi tekneleri göle girerler. Öğle saatlerine kadar tamamen durgun olan göl, öğleden sonra esen ve Köyceğiz’e hayat veren meltem ile gölde sörf ve yelken sporu yapılmasına imkan verir. Ayrıca: yine gölde olta ile sazan balığı avcılığı yapılmaktadır.

Köyceğiz merkez koridoru

KÖYCEĞİZ MERKEZ KORDONU

Göl kıyısında 2.2 kilometrelik sahil kordonu bulunur.

Köyceğiz Merkez Koridoru

Bu sahil yolunda yürüyüş yolları ve kafeler bulunmaktadır.

Köyceğiz Hapishane Adası

HAPİSHANE ADASI-AŞIK ADASI

Gölde küçük bir ada bulunmaktadır. Bu adaya “Hapishane Adası” ve “Aşık Adası” denir. Bu ada, önceki dönemlerde askeri amaçlarla kullanılmış, sonrasında ise hapishane olarak kullanılmaya başlanmıştır. Adada: Cenevizlilerden kalma bir kale kalıntısı vardır.

Köyceğiz Hapishane Adası

Aşık adası olmasıyla ilgili yöreden anlatılan bir öykü vardır. Şöyle ki “birbirine aşık olan iki genç, aileleri evlenmelerine izin vermeyince, bu adaya sığınırlar. Ailelerinin baskısından kurtulmuşlardır ancak her ikisini de adada bir yılan sokmuş ve adada ölmüşlerdir.”

Köyceğiz Kulak Kamp ve Mesire Alanı

KULAK KAMP VE MESİRE ALANI

Köyceğiz Belediyesi tarafından Köyceğiz gölünün en batısında kurulmuştur. Kargıcak çayının göl ile birleştiği yerdedir.

Köyceğiz Kulak Kamp ve Mesire Alanı

Burası: piknik yapmak için tanzim edilmiş bir alandır. Alanda: oturma alanları, tuvaletler, kapalı restoran bölümü, köprülü dev süs havuzu ve sığla ağaçları bulunmaktadır. Burada aynı zamanda çadır kurmak mümkündür. Bölgede kamp yapmak ücretsizdir. Ancak eğer mevcut çadırlardan kiralamak isterseniz, günlük ortalama ücret 25 TL dir.

Köyceğiz Tekne Turları

KÖYCEĞİZ TEKNE TURLARI

Dolmuş tekneler: hemen caminin yanındaki iskeleden günün her saati hareket eder. İztuzu plajına ulaşmak için, dolmuş tekneleri kullanabilirsiniz. Dolmuş teknelerin belirlenmiş sefer saatleri yoktur, doldukça hareket ederler. Sazlıklar arasında bulunan kanallardan devam eden yolculuk yaklaşık yarım saat sürer.

Köyceğiz Tekne Turları

Bu yolculuk sırasında: önce kaya mezarlarının önünden geçiliyor. Dalyan binalarının bittiği yerden itibaren Delta bölümü başlar, ana kanalı takip ederek devam eden yolculuk, kanallarda bulunan balıkların denize kaçmasını önleyen kapıya varılır.

Bu kapı tekneler geçerken açılır, geçtikten sonra ise tam bir labirentin içine ulaşılır.

Burada, yani labirentin içinde tekne kaptanları yılların verdiği tecrübeyle yollarını bulurlar.

Köyceğiz Tekne Turları

İztuzu plajına varıldığında, tekneden kumsala ayak bastığınız yer tatlı sudur. Bu bölüm, deniz tarafına nazaran derindir. Hemen karşıda ise bol tuzlu Akdeniz bulunur.

Köyceğiz Tekne Turları

Konu tekne turları ancak İztuzu plajına ulaşmak için bir de karayolu bulunmaktadır. Dalyan minibüs kooperatifi tarafından düzenlenen İztuzu dolmuş seferleriyle de İztuzu plajına ulaşabilirsiniz. Dolmuşlar Dalyan meydanındaki caminin önünden hareket ederler. Öze aracınız ile İztuzu plajına gitmek isterseniz, Dalyan Çarşı meydanından Dalyan tabelalarını takip ederek gidebilirsiniz.

Dalyan, İztuzu plajı arasındaki karayolu uzunluğu 12 km dir. Aslında aradaki mesafe çok yakın olmasına rağmen, sazlıklar nedeniyle yol uzamaktadır.

Köyceğiz Dalyan

DALYAN VE DALYAN KANALI

Dalyan, ismini Dalyan çayı üzerinde kurulan dalyanlardan alır. Köyceğiz gölü, sazlıklarla kaplı doğal bir kanalla Akdeniz’e bağlanır. Bu kanaldan akan nehir: yakınındaki Köyceğiz gölünden doğarak İztuzu denizine akmaktadır.

Köyceğiz Dalyan

Bu tür yani denizle doğal bir kanal vasıtasıyla birleşen göllere “Ayaklı göl” denir. Dünyada bu tür sadece 7 göl bulunmaktadır.

Köyceğiz Dalyan

Dalyan kanallarının derinliği 2 ile 7 metre arasında değişmektedir. Kanal, sazlıklarla çevrili labirent şeklinde bir kıyıdır, tam karşısında kral mezarları bulunmaktadır. Dalyan boğazında tüm heybetiyle ayakta duran kaya mezarları görebilirsiniz.

Köyceğiz Dalyan

Ayrıca, dünyaca ünlü İztuzu plajı da buradadır. Bölgede: mavi yengeç, Nil kaplumbağası ve caretta caretta kaplumbağaları bulunmaktadır. Ayrıca: kanaldaki sazlıklarda yüzlerce tür bitki yetişmektedir. Dalyan çevresinde 180’den fazla kuş türü de bulunmaktadır. Tüm bu nedenlerle, Dalyan 1998 yılında Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak seçildi.

Köyceğiz Sülüngür Gölü

SÜLÜNGÜR GÖLÜ

Dalyan boğazının ucunda, Dalyan’a giderken, Sülüngür denen tatlı-tuzlu su karışımı küçük bir lagün gölü daha vardır. Küçük ama doğası güzel bir göldür. “Sülüklü göl” olarak da isimlendirilir.

Köyceğiz Sülüngür Gölü

Özellikle fotoğraf çekmeyi sevenlerin ziyaret etmesini öneririm. Gölü geçip yayla yoluna çıktığınızda çevrenin muhteşem bir manzarasını görebilirsiniz. Ayrıca bu çevreyi ziyaret ederseniz, nar suyu içmenizi de öneririm. Gölün çevresinde tahta banklar var, bunlarda piknik yapmak mümkündür.

Göl, kefal balığının yumurtlama alanıdır. Bu yüzden, göl koruma altındadır.

Son bir not, buradaki gölde yüzmek yasaktır, çünkü gölde yer yer bataklıklar görülmektedir.

Köyceğiz Kaya Mezarları

KAYA MEZARLARI

Kaunos kentinin en önemli özelliği, günümüzde bile ayakta duran kaya mezarlarıdır. Bunlar ülkemizin tanıtım filmlerinde de sık sık görülür ve tanıtım simgesi haline gelmiştir.

Antik dönemdeki inanışlara göre, mezarlar ne kadar yüksekte olursa, tanrıya o kadar yakın olunurdu. Bu yüzden: krallar, başarılı komutanlar ve siyasetçilerin mezarları hep dağ yamaçlarına yapılmıştır.

Persler ve Büyük İskender’in şehri ele geçirmesiyle mezarların yarım kaldığı tahmin edilmektedir. Ancak, yarım kalmış kaya mezarları, bu tür eserlerin yapım aşamasını göstermesi açısından hayli ilginçtir.

Köyceğiz Kaya Mezarları

Balıklar dağının güney yamacına, oldukça yüksek bir duvar gibi yükselen kayalara yapılan tapınak cepheli kaya mezarları, MÖ 4’ncü yüzyıla tarihlenir ve sonraki Roma döneminde de kullanılmıştır. Mezarlar: Çandır Alagöl kıyısında, yer yer denizden 80 derecelik bir açı ile yükselen dağ yamacına oyulmuştur.

Yamaçta 6 tane mezar gurubu bulunmaktadır.

Bazılarının yükseklikleri 9 metreye ulaşır.

Köyceğiz Kaya Mezarları

Yapılış stiline göre: mezarlar bir niş içinde gibi görünür. Ancak bu stil oldukça fazla emek gerektirmiştir ve uygulama sadece Kaunos ve yakın çevresinde görülür.

Mezarların çok azında yazıt bulunur. Bu yazıtlı mezarlardan birindeki yazıtta “iki kelimesi” vardır. Diğer yazıtlı mezardaki yazıt ise “Karya kökenli değildir.”

Bunun sebebinin, Maussolos döneminde, Kaunos şehrinin Helen kültürü etkisine girdiğini ve kaya mezarların daha sonraki dönemlerde Romalılar tarafından da kullanıldığını gösterir.

Köyceğiz Kaya Mezarları

Tapınak cepheli bu kaya mezarlarında: yan duvarların arasındaki İon sütunların taşıdığı üçgen alınlıklı cephenin gerisinde: basamaklarla çıkılan bir ön oda ve yine bir kapıyla açılan mezar odası bulunur. Sütunların üstünde friz ve alınlıklar bulunur.

Mezarlarda alınlıklar genellikle işlemesizdir.

Ancak sadece bir mezarda, alınlıklarda karşılıklı duran iki aslan figürü ve sivri köşelerde bir kuş ve mitolojik yaratık bulunur.

Köyceğiz Kaya Mezarları

Likya tipi mezarların içinde, ölülerin üzerine yatırıldığı kline yani üç tane taş yatak bulunur. Ayrıca, yakılan ölülerden geri kalanların içine konulduğu kapların, dik yerleştirildiği küçük nişler vardır.

Bu nişler: tapınak cephesi biçiminde şekillendirilen birer plaka ile kapatılmıştır.

Evet: Dalyan’ı yüksekten izleyen kaya mezarlarının binlerce yıl önce hangi teknik kullanılarak yapıldığı bilinmemektedir. Hangi aletler kullanılarak o kayalar oyulmuş meçhuldür. Sadece mezar odası oyulmamış, mezar odasının dışında dağ da oyularak, mezar, dağdan bağımsız hale getirilmiştir. Bir kişi, mezarın çevresinde rahatlıkla dolaşabilmektedir. Çünkü amaç mezara tapınak havası vermektir.

Köyceğiz Sultaniye Kaplıcaları

SULTANİYE KAPLICALARI

Köyceğiz-Hamitköy yolu üzerinde, Ekincik mevkiine giderken tabelasını görebilirsiniz. Köyceğiz merkeze 12 km uzaklıktadır. Yalnız buraya araba ile ulaşmak oldukça sıkıntılıdır, bunu unutmamak gerekir. Dalyan tur tekneleriyle buraya ulaşmak mümkündür, yolculuk yaklaşık 20 dakika sürer, ancak bu tekneler günübirlik gezi tekneleridir yani sadece Sultaniye Kaplıcalarına değil, tüm Dalyan bölgesinde gün boyu gezinti yapılan teknelerdir.

Sultaniye Kaplıcaları, Köyceğiz gölünün güney batısında, Ölemez Dağının eteklerindedir.

Kaplıca Köyceğiz Belediyesi tarafından işletilmektedir.

Kaplıcaya giriş ÜCRETLİDİR.

Kaplıcanın: günümüzden 2000 yıl önce MÖ 100’lü yıllarda Kaunoslular tarafından kullanıldığı bilinmektedir. Kaplıca takip eden dönemlerde de kullanılmıştır ve Roma döneminde buraya büyük bir hastane yapılmıştır. Bu hastanenin kalıntıları günümüzde görülmektedir.  Hatta söylenenlere göre, 400 kişilik bu hastanenin kapısında “Tanrılar adına buraya ölüm giremez” yazısı bulunuyormuş. Bu yüzden kaplıcaların bulunduğu dağa “Ölemez Dağı” ismi verilmiştir.

Kaplıca bölgesinde Bizans döneminde de tesisler yapılmış, ancak bu tesisler zamanla Köyceğiz Gölü suları altında kalmıştır.

Köyceğiz Sultaniye Kaplıcaları

Gelelim Kaplıca sularının özelliklerine:

Kaplıca bölgesine ziyaretçilerin çoğunluğu tekne turları ile geliyorlar. Tekne turlarıyla buraya gelenler sadece 2 saat kalıyorlar. (genellikle 11-13 arasında gelirler.)

Kaplıca bölgesinde duş alma ve soyunma kabinleri bulunuyor. Burayı ziyaret ederseniz, ağır kükürt kokusuna tahammül etmeniz gerekiyor, bunu unutmayınız, hatta çamur banyosundan sonra bu kükürt kokusunun vücudunuza sineceğini ve ancak 2-3 gün sonra ortadan kalktığını da bilmelisiniz.

Kaplıcada iki bölüm bulunuyor.

Birinci bölüm: Termal havuz bölümüdür. Burada iki tane havuz vardır, bu havuzlardan bir tanesi karma ve diğeri ise sadece kadınlara hizmet vermektedir.

39 derece sıcaklıktaki su: kalsiyum klorür, sülfat, kalsiyum, kalsiyum sülfür ve radon içermektedir. Yani radyoaktivitesi oldukça yüksektir. Hatta, yüksek radyoaktivite ölçüsü, dünya da Endonezya’daki kaplıcadan sonra ikinci sırada gelmektedir.

Kaplıca sularının iyi geldiği hastalıklar: romatizma, siyatik, cilt ve kadın hastalıklarıdır.

Burada konaklamak da mümkündür, prefabrik evlerde kiralık odalar vardır. Çünkü, herhangi bir tedavi için 21 günlük kür gerektiği söyleniyor. Ayrıca göl kıyısında güzel bir kafeterya bulunuyor.

Köyceğiz Çamur Banyoları

Gelgirme Kaplıcası-Kükürtlü Çamur Banyoları

Kaplıcadaki ikinci bölümdür.

Ziyaretçiler, kaplıca sularına girerken, ayrıca kükürtlü çamur banyolarını da tercih ederler. Çamur banyosu yapılan yerde, su göl kıyısından sürekli devir daim yapıyor. Bu yüzden diğer çamur banyosu tesislerine göre daha temizdir. Çamur “Güzellik çamuru” olarak adlandırılır.

Köyceğiz Çamur Banyoları

Sürülen çamur geleneksel olarak 45 dakika bekletilmesi gerekiyor. Kuruyan çamur, deriyi geriyor ve gözenekleri temizliyor. Vücuda sürülmesiyle teni yumuşatıp kırışıklıkları giderdiği söyleniyor.

Ancak, bu çamur banyosunun bir turistik animasyona dönüştüğü söyleniyor yani sağlığın ötesinde animasyon yönü öne çıkıyor. Özellikle yabancı turistler, soyunup çamura bulanıyor ve sonra hatıra fotoğrafı çektirmekten çok hoşlanıyorlar.

Evet çamura bulandıktan sonra, Köyceğiz gölüne girerek veya duş alarak çamurlardan temizlenirler ve isteyenler diğer kaplıca havuzuna girebiliyorlar. Bu kaplıca havuzunda da 30 dakika kalmak uygun görülmektedir.

Köyceğiz İztuzu Plajı

İZTUZU PLAJI

Buraya: Dalyan üzerinden karayolu ile ulaşılabilir.

Dalyanağzı Plajına ise Dalyan’dan kalkan teknelerle ulaşılır. Tekneler: Köyceğiz gölü ve sonrasında labirent gibi kıvrılan Dalyan kanalından geçerek İztuzu plajına ulaşırlar. İztuzu ile Dalyan merkez arasındaki uzaklık tekne ile 45 dakika ve araç ile 15 dakikadır.

Antik dönemlerde İztuzu kumsalı yoktur. Günümüzde İztuzu sahilinden 3 km içeride kalan Kaunos antik kentinin limanı, buradaymış. Ancak zaman içinde Kaunos şehrinin limanı, nehrin getirdiği alüvyonlarla kapanır. Çünkü Dalaman çayı: antik dönemde Ortaca ve Dalyan’dan geçiyormuş.

MÖ 200’lü yıllarda Rodos’ta büyük bir deprem olunca, Anadolu’nun güneybatı kesimleri büyük ölçüde harap olur. Bu deprem, Dalaman çayının yatağını da değiştirir. Bunun sonucunda ise İztuzu sahili ortaya çıkar.

Dalaman çayının yatağı değişince, kumların sürüklenmesi tersine döner. Dalgalar kumları kıyıya sürüklemeye başlar. İztuzu önlerindeki kayalıklar, dalgaların hızını kestiği için kumlar günümüzdeki yerde birikmiş ve İztuzu sahili oluşmuştur.

Köyceğiz İztuzu Plajı

Kumsal:

Göl sularının, Akdeniz’e, denize boşaldığı yerdeki sahil yani plaj kısmı: 5.5 km uzunluktadır. Sahilin genişliği ise 50 ile 200 metre arasındadır.

Sahil boyunca hiçbir yapılaşma yoktur. Sadece: ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılamak için birkaç büfe, duşlar, tuvaletler ve soyunma kabinleri vardır.

Bu uzun kumsalın bir ucunda “İztuzu Plajı” ve diğer ucunda ise “Dalyanağzı günübirlik plaj tesisleri” bulunmaktadır. Kumsalın orta kısmı ise el değmemiş yapısı ile ziyaretçileri beklemektedir.

Kumsalı: küçük bir doğal kanal bölüyor. Bu kanal, göl suyunu denize bağlar.

Dalyan üzerinden gelen günübirlik gezi tekneleriyle doğu tarafında bulunan Dalyanağzı Plajına ulaşılır.

İztuzu Plajına ise karayolu ile ulaşılır.

İztuzu plajı: 2008 yılında Avrupa’nın en iyi açık alanı ve 2011 yılında ise Avrupa’nın en iyi plajı seçilmiştir.

Her iki kısım da farklı özelliklere sahiptir.

Köyceğiz İztuzu Plajı

Deniz

Deniz sığdır, deniz içinde uzun süre yürüseniz de boyunuzu aşmaz. Ancak öğleden sonraları hafif dalga olabilmektedir. Deniz suyunun tuz oranı biraz fazladır ancak yine de yüzerken rahatsızlık vermez.

Köyceğiz İztuzu Plajı

Denizde tuzlu suya girdikten sonra, hemen arkadaki kanaldaki tatlı su da duş yapabilirsiniz. Zaten dalyan kısmı yani suyu tatlı olan bölüm tamamen dalgasızdır, su hep sakindir.

Köyceğiz İztuzu Plajı Caretta Caretta Kaplumbağaları

Caretta Caretta Kaplumbağaları

Bu muhteşem sahil: Caretta Caretta kaplumbağalarının üreme alanıdır. Ancak bu üreme alanı: İztuzu kumsalının karayolu ile gidilen tarafındadır ve günlük turlarla gelen ziyaretçiler, sadece tekne turu yaptıkları için maalesef bu merkezi göremeden Dalyan’dan ayrılırlar.

Kaplumbağaların üreme döneminde, kumsalda gece kalınması yasaktır. Ayrıca kumsalda kumlar şemsiye batırılması, köpek gibi hayvanların getirilmesi ve işaretli yerlere şemsiye batırılması ve çukur kazılması, gürültü yapılması ve ışık yakılması yasaktır. Zaten bu yüzden plaj erken saatlerde kapatılmaktadır.

Kaplumbağaların sahile yumurta bırakmaları nedeniyle, sahilin ismi “Kaplumbağa Sahili” olarak da geçmektedir.

Kaplumbağalar yanında, buranın yine ilginç bir canlısı Mavi yengeçlerdir. Bunlar ismini: ayakları ve kıskaçlarında bulunan mavi renkten alırlar. Asıl vatanları Kuzey Amerika’dır, muhtemelen Ege kıyılarından geçen büyük yük gemileri aracılığı ile buraya geldikleri düşünülmektedir.

Köyceğiz Ekincik koyu

EKİNCİK KOYU VE PLAJI

Köyceğiz merkezden Hamit köy üzerinden buraya ulaşabilirsiniz. Ekincik köyünü geçtikten sonra kumsala ulaşılır. Yol, dağlık ve dolambaçlıdır. Plaj Köyceğiz Belediyesi tarafından işletiliyor. Giriş ücretli değildir.

Kumsal çok güzeldir. İnce çakılımsı taşlarla döşelidir.

Köyceğiz Ekincik koyu

Küçük bir dere, kumsalı ikiye böler. Dereyi geçip plajın ikinci kısmına geçerseniz, yanınızda masa, sandalye ve şemsiye varsa, denize girip sahilde güneşlenebilirsiniz.

Deniz de temizdir. Ancak denizde yer yer derinlikler fazladır ve bu yüzden çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler için tehlikelidir. Deniz sabah güzel, öğleden sonra bozuluyor, dalgalanıyor, bu arada insanlar da yoğun kalabalık olarak denize girince, kumları kaldırıp suyu bulandırıyorlar.

Köyceğiz Ekincik koyu

Plajda şezlong ve şemsiye kiralayabilirsiniz, ayrıca plajda yine kiralık localar bulunuyor.

Kumsalda çeşitli tesisler vardır.

Hatta voleybol sahası da düzenlenmiştir. Soyunma kabinleri ve duş mevcuttur ve bu hizmetler ücretsizdir.

Yolun kıyıya ulaştığı yerde, yatların demirlemesi için uygun iskele ve büfe bulunur. Büyük “T” iskelesi sayesinde rıhtıma çok sayıda tekne yanaşabiliyor. Dünyanın en ünlü yelkencileri ve ülkemize gizli gizli gelen dünya starları buraya uğruyorlar.

Köyceğiz Ekincik koyu

Çünkü Marmaris-Göcek arasındaki günübirlik ve mavi tur teknelerinin uğrak yeridir. Ancak buraya çok sayıda yat ve tekne uğramasının olumsuz bir yanı vardır. Çünkü bu tekneler, özellikle yabancı tekneler, koy içinde sintine yani bütün pisliklerini boşaltmakta ve bu yüzden, deniz zaman zaman sahile kadar ulaşan pisliklerle dolu olmaktadır.

Koyun sağ tarafında kalan dalgakıran sebebiyle, koyun kendi kendine temizlemesi zorlaşıyormuş. Kumsal ve iskele çevresinde çok sayıda lokanta, otel ve pansiyon bulunur. Burada: su sörfü, su kayağı ve diğer deniz sporları yapılabilmektedir.

EKİNCİK KAMPİNG

Ekincik Ova Sokak Sahilindedir. Kamp alanı, Köyceğiz merkeze 35 km uzaklıktadır. Kendi çadırınız veya karavanınızla gelebilirsiniz. Ayrıca kampta bulunan kiralık çadır ve kulübeleri de kullanabilirsiniz.

Köyceğiz Yuvarlak çay vadisi

YUVARLAKÇAY VADİSİ

Köyceğiz merkezinin kuzeydoğusundadır.

Topgözü pınarlarından doğar ve Dalyan ovasının kuzeyindeki suları toplayarak Köyceğiz gölüne dökülür. Yuvarlakçay kaynağı, göle yaklaşık 30 km uzaklıktadır. Bu çayın üzerinde birçok dinlenme tesisi bulunmaktadır. Ama özellikle, Şelalesi ve güzelliğiyle ilgi çeker.

Kayaların arasından çıkıp, gün ışığıyla tanışan kar suları, seyrine doyum olmayan bir şelaleye dönüşür. Su oldukça soğuktur, ayaklarınızı suyun içinde birkaç dakika tutamazsınız.

Buraya yolunuz düşerse, mutlaka “alabalık” yemenizi öneririm. Çünkü çayda birçok alabalık çiftliği bulunmaktadır.

Köyceğiz Palmiye Merkezi

PALMİYE MERKEZİ

Köyceğiz merkeze 2 km uzaklıkta, Ekincik yolu üzerindedir. 1993 yılında Dr Ragıp Esener tarafından kurulmuştur. Kuruluş amacı: palmiye sevgisinin ve türlerinin arttırılmasıdır. Merkezde 140 palmiye türü bulunmaktadır.

Merkezde: Botanik bahçesi, Palmetum yani yaşayan palmiye müzesi, kaktüs ve sukkulent evi, Tropik Sera, Tropik meyveler bölümü ve Su bahçeleri bulunmaktadır. Bu bitkiler arasında 30 çeşit zakkum da bulunmaktadır.

Köyceğiz Kaunos

KAUNOS

Dalyan Beldesindedir. Buraya gitmek için, Dalyan’dan tekneye binmeniz gerekir. İskelede tekneden indikten sonra yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüş gerekir.

Denizden yatla gelenler ise, Delikli Ada çevresine demirleyip tekneyle kanalı izleyerek iskeleye çıkabiliyorlar.

Kaunos antik kenti, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde bulunmaktadır. Giriş ücretlidir.

Köyceğiz Kaunos

Kent hakkında genel bilgi:

Karya bölgesindedir.

Ünlü Sinoplu Coğrafyacı yazar Strabon: Kaunos’un tersanesi ve ağzı kapanabilen bir limanı olduğunu yazmıştır.

Kent: Miletos’un oğlu Kaunos tarafından kurulmuştur.

Kaunos’un antik dönem efsanelerinde, ikiz kız kardeşiyle ilişki kurduğu söylenir. Bu konudaki bir başka söylenti ise şöyledir “Efsaneye göre Apollo’nun oğlu Karya Kralı Miletos’un ikiz çocukları vardır. Oğlu olan Kaunos, kız kardeşi Byblis kendisine aşık olunca, onun bu aşkına karşılık vermemiştir.

Bunu öğrenen Kral oğlunu ülkesinden kovar. Sürgüne gönderilen Kaunos, kendisini sevenlerle birlikte Karya bölgesine gelerek bu kenti kurar. Kız kardeş Byblis ise, hayatına son vermek isteyerek, yüksek bir kayanın üzerinden kendisini atar.

Ama Nympheler yani su perileri, Byblis’e acır ve onu bir pınara dönüştürürler.

Roma döneminin en önemli üç şairinden biri kabul edilen Ovidius’un anlattığı bir öykü ise şöyledir “Miletos’un: Kaunos ve Biblis adındaki ikiz çocukları birlikte büyürken, Biblis ikizine karşı duygusal yakınlık duyar ve bunu bir mektupla Kaunos’a bildirir.

Durumu öğrenen ve büyük bir öfke ve tiksintiyle karşılayan Kaunos, ikizini bir daha görmemek için Milet şehrinden kaçıp Karya ile Likya sınırına gelerek Kaunos kentini kurar.”

” O tarihten sonra bu tür acıyla biten aşklara Kaunos aşkı demek adet olmuştur.

Köyceğiz gölünün Akdeniz’le birleştiği yerde bulunan şehir, zamanla Karya’nın önemli bir limanı ve ticaret merkezi olmuştur. Kent: deniz ticareti ve verimli arazileri nedeniyle oldukça zengindi. İncir ve kerestesi ve tuz üretimiyle ünlüydü.

Ancak bunlara karşı: Kaunos şehri tarih boyunca iki sorunla yaşadı, bunlardan birincisi şehri çevreleyen arazideki sazlıklardan kaynaklanan sıtma, diğeri ise Kalbis ırmağının (günümüzdeki Dalyan çayı) kentin limanını balçıkla doldurmasıydı.

İlk kez, MÖ 800’lerde iskan edilmesine rağmen, şehrin ismi ilk olarak MÖ 544 yılında Pers generali Harpagos’a karşı gösterdiği direniş nedeniyle geçer.

Şehir, Perselere karşı oluşturulan Attika-Delos deniz birliğine katılır.

II Peloponnesos Savaşında, her iki taraf da Kaunos’u liman olarak kullanırlar.

Köyceğiz Kaunos Sikkesi

MÖ 337 yılından sonra şehir, Karya Strabı Mausolos’un yönetimine girer. Ardından büyük bayındırlık faaliyetleri başlar ve şehir Yunanlı görünüm kazanır, ilk sikke bu dönemde basılır. Bu sikkeler, Fethiye Müzesinde görülebilir.

MÖ 333 yılında ise Büyük İskender, Persleri yenerek bölgeyi ele geçirince, şehir: Mausolos’un kız kardeşi Prenses Adanın, sonra Antigonos’un ve daha sonra Ptolemaios’un yönetimine geçer.

Rodos Krallığı, Bergama Krallığı ve Roma egemenliğiyle devam eden süreçte bölge limanın dolmaya başlamasıyla önemini yitirir.

Çünkü ilk yapıldığında önemli bir liman kenti olmasına rağmen, alüvyonlarla denizin dolması nedeniyle zamanla şehir liman özelliğini yitirmiştir.

Arkeolojik Araştırmalar

Evet, yıllar sonra Kaunos antik şehri, ören yeri İngiliz Hoskyn tarafından keşfedilmiştir. 1842 yılında bölgeye geldiğinde, bulduğu yazılı bir blok üzerinde “Kaunos halkı ve meclisi” yazısını görünce, buranın Kaunos kenti olduğuna inanmıştır.

Kentteki ilk arkeolojik resmi araştırmalar, 1966 yılında Türk ekibi tarafından başlatılır.

Antik kentin birçok yerinde, Paleolitik dönemden kalma taş çatal, bıçak ve ok uçları bulunmuştur. Bunlar şehrin gücünü ve refahını ortaya koymaktadır. Bu bölgede, özellikle MÖ 5’nci yüzyılın ilk yarısında basılan sikkelerin ön yüzünde “kanatlı bir figür” arkasında ise “piramit biçiminde tek parça büyük taşlar” bulunuyormuş.

Ayrıca üzerinde bulunan “K” ve “B” harfleri ile Kaunos’un ilk ismi “Kbid” in ilk iki harfine referans olması açısından da önemlidir.

Köyceğiz Kaunos Güzeli Heykeli

Kaunos Güzeli Heykeli

2013 yılında yapılan kazılarda bulunan bir heykel ilgi çeker.

Heykel: Kaunos’un baş tanrısı Basileus Kaunios’a adak olarak sunulan mermer eşyaların bırakıldığı kireç çukurunda bulunmuştur.

Kaunos baş tanrısı Basileus Kaunios’a adak olarak sunulduğu düşünülen bu heykelin adı “Kaunos Güzeli” olarak saptanmıştır. Bu genç kız heykelinin MÖ 3’ncü yüzyılda, stil özelliklerine göre Helenistik dönemde yapıldığı anlaşılmıştır.

Heykel dünya mirası olarak listeye dahil edilerek koruma altına alınmıştır.

23 asırlık genç kız heykelinin, gerekli çalışmaların ardından Fethiye Müzesinde sergileneceği söyleniyor.

Köyceğiz Kaunos Aslanı

Kaunos Aslanı

Kaunos kentinde, 1965 yılındaki bir kaçak kazı sonrasında ele geçirilen bu aslan heykeli: Köyceğiz ilçesinin simgesi olarak kabul edilmiş ve halen ilçe merkezinde şehir meydanında sergilenmektedir.

Günümüzden 2000 yıl önce ise, yine bu aslan heykeli, Kaunosluları temsil ediyordu. Kaunos aslanının sağ pençesinde görülen “ezilmiş öküz başı”: Kaunoslular döneminde “Düşman medeniyetlerini” temsil eder.

Antik Kaunos Tuzlası

Burası, Anadolu coğrafyasında bir ilktir. Antik dönemde göz merhemi yapımında aranan bir katkı maddesi olan Kaunos tuzunun üretildiği tavalar: İztuzu sahilindedir.

Kaunos Tuzlası: Kaunoz tuzunun üretildiği tava ve kanallardan oluşan antik tuzla tesisi: İztuzu sahilinin kuzeyinde doğu-batı yönünde uzanan kumul alan üzerinde kurulmuştur.

Alanın ölçüleri 35 x 50 metredir. Tuzla tesisi: hemen kuzeyindeki kireçtaşından koparılan yumruk büyüklüğündeki irili-ufaklı taş parçalarından yapılmıştır. Bu taşlar birbirine kireç harcı ile bağlanmıştır. Tesiste: 48 tava ve 4 kanal vardır.

Kent Surları

Kentin uzun suru: liman kuzeyinden başlar ve Dalyan köyünün ötesindeki sarp kayalığa kadar uzanır. Kuzey batı bölümündeki sur duvarları. MÖ 323 ile MÖ 30 yılları arasında Helenistik dönemde yapılmıştır. Limana doğru uzanan surlar ise, MÖ 750-475 yılları arasında yapılmıştır.

Kentin Limanı

Akropolün aşağısındaki Sülüklü Göldür. Çünkü antik dönemde, deniz, Kaunos şehrinin Akropolüne kadar geliyordu. Günümüzde Sülüklü gölün olduğu yer, bir zamanlar eski limandı. Kaunos harabelerinin eteğindeki bu gölete tekne giremiyor. Bazı kaynaklara göre, tehlike durumunda, göl bir zincirle kapatılıyormuş.

Deniz Fenerleri

İskele bölgesinde kayalara oyulmuş oyuklar görülür. Bu oyuklar, Kaunos şehrine yük taşımak için antik limana yanaşan gemilere fener görevi yapmak için yakılan büyük ateşlerin yeridir.

Liman Agorası

Sülüklü göl kenarındaki düzlükte, çeşme binası ve stoa arasındadır. Bu alandaki ilk yapılar, MÖ 5’nci yüzyılda yapılmaya başlanmıştır. Ancak buradaki Agora, MÖ 4’ncü yüzyılda yapılmış ve Roma dönemi sonuna kadar kullanılmıştır.

Agora: şehrin sosyal ve ekonomik yaşamının merkezidir. Ama aynı zamanda, şehrin kültürel ve tarihsel belleğini ifade etmektedir.

Köyceğiz Kaunos Akropol

Akropol

Antik kentteki en önemli kalıntıdır.

Köyceğiz Kaunos Akropol

Kent merkezinin kurulu bulunduğu Akropol: 152 metre yükseklikteki bir tepe üstündedir. Güney yamacı tamamen sarp olan akropolün zirvesinde, kulelerle desteklenmiş orta çağdan kalma bir sur duvarı bulunmaktadır.

Surlar

Kentin uzun sur duvarları: Limanın kuzeyinden başlar, Dalyan köyünde ilerler ve sarp kayalığa kadar uzanır. Bu surların kuzey kısmı: Satrap Mousollos döneminde yapılmıştır.

Surların kuzeybatı bölümü ise, Helenistik dönem yapısıdır. Limana doğru olan surlar ise, Arkaik dönemden kalmadır.

Köyceğiz Kaunos Tiyatro

Tiyatro

Akropol tepesinin batı yamacındadır. Şehirde ayakta kalarak günümüze ulaşmış en büyük ve en etkileyici yapıdır. Roma dönemi özellikleri taşımaktadır.

Köyceğiz Kaunos Tiyatro

Helenistik tiyatrolarda görülmeyen, yarım daireden büyük bir yapısı vardır.

Köyceğiz Kaunos Tiyatro

Tiyatroda 33 oturma sırası vardır. Seyirci kapasitesi 5 bin kişidir. Tiyatroda oturan seyirciler, aynı zamanda çevrenin muhteşem manzarasını izleme şansına sahiplerdi. Tiyatronun batı bölümünde, bazilika tipinde bir kiliseye ait kalıntılar bulunur.

Stoa

Eski liman olan Sülüklü gölün kuzey bölümünde yapılan kazılarda: Stoa ortaya çıkarılmıştır. Stoa’nın bulunduğu bölge, MÖ 5’nci yüzyılın başlarından itibaren özellikle dinsel mimari için kullanıma açılmıştır.

Stoa’nın bulunduğu doğal düzlükler, Liman çevresi boyunca dar bir alanda uzanmaktaydı. Stoa’nın çevresinde birçok heykel kaidesi vardır. Ancak bu heykeller bulunamamıştır, muhtemelen arkeolojik araştırma adı altında bölgeye gelen yabancı hırsızlar tarafından çalışmıştır.

Tapınak

Aşağıda, bir daire biçiminde örülmüş ve yivsiz sütunları bulunan yapının tamamlanmamış bir tapınak olduğu tahmin edilmektedir. Yapının arkasında: üç basamakla yükseltilmiş bir podyum görülür. Ancak bu daire biçimindeki yapının ne olduğu bilinmemektedir.

Roma Hamamı

Hamam: Roma imparatorluk döneminin, şehirdeki bir damgası gibidir. Üzerine standart hamam planına göre inşa edildiği yüksek teras, çok uzaklardan bile görülebilmektedir. Hamam: temizlik dışında aynı zamanda sosyal bir kulüp görevi üstlenirdi.

Köyceğiz Kaunos Ölçüm yeri

Ölçüm Platformları

Kaunos şehrinde günümüze kadar korunarak iyi durumda gelmiş rüzgar ölçüm platformları bulunmaktadır. Çünkü: kentin cadde ve sokakları, rüzgar yönüne doğru kurulmuştur. Antik yazarların hepsinin dile getirdiği bu durum, Kaunos şehrindeki şehir plancılığını göstermektedir.

MÖ 5’nci yüzyıla tarihlenen yuvarlak bir yapı vardır. Bu yapının: alt çapı 15.80 metre ve üst çapı ise 13.70 metredir.

Mermerden üç basamaklı olarak yapılan bu platformun blokları birbirine demir kenet ve tübel kullanılarak bağlanmıştır. Bloklar üzerine eşit aralıklarla kazınmış olan haç formu işaretler bulunur.

Böylece dairesel yapı, 16 eşit parçaya bölünmüştür. Doğuyu, batıyı, güneyi ve kuzeyi işaret eden sektörler, kendi içlerinde tekrar eşit dilimlere bölünmüştür. Basamaklar üzerinde çeşitli yazılar bulunur.

Ancak, yapının bir bölümü muhtemelen deprem sonucunda yıkılmıştır. Ardından buradaki basamak blokları, yakındaki bir Bizans binası inşaatında devşirme malzeme olarak kullanılmıştır.

Bu yuvarlak yapının rüzgar ölçüm platformu olduğu tahmin edilmekle birlikte, ölçümlerin nasıl yapıldığı anlaşılamamıştır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler

Bodrum

Kuşadası