Marmaris-Datça Karayolu

Marmaris-Datça Karayolu
 

Marmaris-Datça karayolu gezisi:

Yol üzerinde bulunan merkezler şunlardır:

Hisarönü

Orhaniye

Selimiye

Söğüt

Marmaris-Datça Karayolu Hisarönü Köyü ve Körfezi
 

HİSARÖNÜ KÖYÜ VE KÖRFEZİ

Marmaris-Datça karayolu, Marmaris ilçe merkezinin 22’nci kilometresindedir.

Marmaris ilçe merkezinin güney batısındadır. Bozburun yarımadasının önemli noktalarındandır. Hisarönü köyü, kıyıdan 2 km içeridedir.

Hisarönü köyünün 3 mahallesi bulunmaktadır. Değirmenyanı mahallesi Marmaris-Datça karayolu üzerindedir. Bördübet mahallesi ise Gökova körfezindedir.

Köyün iki kumsalı vardır.

Marmaris-Datça Karayolu Hisarönü Körfezi
 

Bunlardan bir tanesi, güneydoğu yönündeki “Kerdime” kumsalı ve diğeri ise, “Limanbaşı” olarak isimlendirilir.

Hisarönü köyü ise, dağların eteğine sırtını yaslayarak kıyıya doğru uzanan küçük ve sevimli bir köydür.

Bu köyün, Kanuni Sultan Süleyman’ın Rodos seferinde de olduğu söyleniyor.

Köyde, mübadele öncesinde Rumlar yaşamaktadır ve ismi “Erene” dir. Bizans ve Osmanlı döneminde, bu bölgenin temiz havası ve olağanüstü güzel yeşillikler içinde bulunması nedeniyle, birçok rahatsızlık için iyi olduğuna inanılmış ve çeşitli sağlık tesisleri kurulmuştur, günümüzde bu eski hastane kalıntıları görülebilmektedir.

Hisarönü Körfezi

Marmaris-Datça karayolundadır. Bölgede bulunan diğer körfezlere nazaran daha büyüktür.

Hisarönü Körfezinde gezilecek yerler

Hemithea Tapınağı:

İnbükü koyu

Kartal koyu

Tavşan adası

Bencik adası

 

Hemithea Tapınağı

Eren dağında bulunmaktadır.

Bencik Koyu

Koyun girişinde, dev kayaların oluşturduğu, bir doğal heykel görünümlü “Dişlice Adası” bulunuyor.

Koy: meltem ve diğer rüzgarlara kapalıdır. Bu yüzden hep sakindir.

Koyun bir bölümünde: MTA Dinlenme tesisi ve bir bölümünde ise Parlamenter evleri bulunmaktadır.

Akşamüstü saatlerinde, koyun dip bölgelerindeki patika yollarda, yürüyüş yapmak mümkündür. Ancak çevrede çok sayıda arı kovanı bulunduğundan, bu yürüyüş sırasında uzun kollu tşört ve pantolon giymeniz önerilir.

Dişlice Adası

Hisarönü körfezinin volkanik kayalardan oluşmuş bir adasıdır.

Denizden gökyüzüne doğru, diş diş yükseldiği ve her bir kaya dişe benzediği için “Dişlice” ismi verilmiştir. Kuşbakışı görünümünde ise, ada ismini: dev bir ejderhanın açık ağzı ile aynı olan donmuş lav yüzünden almıştır.

Karşıdan bakıldığında, burası bir adadan ziyade büyük bir kayalığa benzer. Bu kayaların her biri, bir canlıyı veya bir objeyi anımsatır. Saçını topuz yapmış ve henüz denize girmemiş bir kadının bedeni veya hortumunu suya daldırmış bir fil.

Bazı kaynaklarda, Dişlice adasının bir Aşk Adası olduğu da yazılıdır. Dişlice adasında, kayalar öylesine girintili-çıkıntılıdır ki, gözlerden uzak kalmak isteyen aşıklar bu girintili-çıkıntılı kayalar arasında buluşurlarmış.

Yerel halk burayı sık sık ziyaret eder. Çünkü bir inanışa göre: yeni bir iş kurmaya veya finansal bir anlaşma yapmaya hazırlananlar burayı ziyaret ederler. Bu adada çok fazla bulunan küçük taşların finansal konularda iyi şans getirdiğine inanılıyor.

 

İNBÜKÜ KOYU

Gerçekten doğa harikası bir yerdir. Ünlü Sanatçı Emel Sayın’ın bir yaz tatili sırasında, yatı ile gelip gecelediği ve yüzdüğü koy olduğu için halk arasında “Emel Sayın Koyu” olarak isimlendirilmiştir.

Marmaris-Datça Karayolu Orhaniye Köyü
 

ORHANİYE KÖYÜ

Marmaris-Datça karayolu; Marmaris ilçe merkezine 29 km uzaklıktadır.

Turgut’dan 2.5 km uzaklıktadır.

Burası: Hisarönü körfezi kıyısındaki en önemli turizm merkezlerinden birisidir. Köy merkezi, kıyıdan 1.5 km içeridedir. Keçibük koyunda, kıyıda alçak alanlar tarıma ayrılmış, köyün Keçibük Mahallesi iç kısımda yamaca kurulmuştur.

Orhaniye koyu, Keçibük olarak tanınır. Rüzgara karşı korumalı olduğu için yat turizminde tanınmış bir koydur. 1988 yılında koyun girişine, özel bir yat yanaşma yeri yapılmıştır.

Turistler kısmen sular altında kalan kıyı oku üzerinde “su üzerinde” yürümektedirler. Bu jeomorfolojik oluşum ve gel-git olayı, ilginç bir turizm çekiciliği oluşturmuştur.

Çevredeki çam ormanlarının resmi, deniz suyuna vurur. Bu yüzden, buradaki deniz, buraya özgü bir renk alır.

Orhaniye’den tekne turları ile Hisarönü körfezini gezebilirsiniz.

Orhaniye köyü girişinde, Keçibükü mevkiinde bulunan Martı Marina ve otel tesislerinin yanında: bir manastır kalıntısı bulunmaktadır. Tesislerin bahçesindeki mozaikleri mutlaka görünüz.

Marmaris-Datça Karayolu Kız Kumu
 

KIZ KUMU

Marmaris-Datça karayolu; Orhaniye koyu: dar ve uzun bir koydur. Genişliği 500-1000 metre ve uzunluğu ise 3000 metredir. Koyda kuzeyden güneye doğru 400 metre uzunluğunda ve 25 metre genişliğinde uzanan kıyı oku (Kız kumu) günlük gel-git olaylarından etkilenmekte, sabahtan öğlene kadar su altında kalıp, öğleye doğru su üzerine çıkmaya başlamaktadır.

Evet, denizin ortasındaki sığlık aşırı ilgi çeker. Bu sığlık kırmızı kumdan oluşur ve karadan başlayıp koyu ikiye böler.

Yaklaşık 600 metre uzunluğundaki bu sığlık üzerinde yürüyen insanlar, ayak bileklerine kadar gelen su yürürken, sanki denizin ortasında yürüyormuş gibi bir algı yaratır.

Burası hakkında anlatılan bir efsane vardır.

Bybassos kralının kızı: bölgeye gelen korsanlardan kaçmak için denize doğru ilerler. Yüzme bilmediği için ceplerine doldurduğu kumları, karşı kıyıya ulaşmak için denize serper. Ancak karanlıkta yolunu kaybettiği ve kumları da bittiği için boğularak ölür.

Ertesi gün sabahında, denizin ortasında bu kumdan kanalın varlığını görenler şaşırır ve bu yüzden plajın ismi “Kız kumu” olmuştur.

Ancak bu efsane “Bybassos kralının kızı güzel prenses ile bir balıkçı arasındaki aşk hikayesi olarak da dillendiriliyor.

Gerçekte ise, burayı izah eden jeologlar: binlerce yıllık jeolojik süreçte oluşan bir doğa olayı olarak tanımlıyorlar.

 

Korsan Adası

Orhaniye koyundaki ada halk arasında “Korsan Adası” olarak bilinmektedir. Ada tavşanlara ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, ada üzerinde antik bir kent kalıntıları da bulunmaktadır.

15 yıl önce adaya bırakılan tavşanların günümüzde 300 civarında bulunduğu tahmin edilmektedir. Çukurlarda biriken sular yeterli gelmeyince, tavşanların bir kısmının öldüğü söyleniyor.

 

Keçibükü Mevkii

Burada bir Bizans dönemi kilise ve kale kalıntısı bulunuyor.

Kastabos

Orhaniye köyünde, Hisarönü körfezine hakim “Pazarlık” mevkii ismi verilen tepelik alandadır.

Bu mevki, Rodoslular tarafından sağlık tanrısı Hemithea adına kurulan tapınak ve tiyatro bulunmaktadır.

MÖ 4’ncü yüzyıldan, Rodos’un parlak dönemi sona erinceye kadar 200 yıllık bir kutsal festival alanı olarak bilinir. Kastabos Festivali burada yapılırdı.

Günümüzde: ormanlık bir tepede, sadece tapınağın temeli ve harap tiyatrosu bulunmaktadır. Buranın günümüzde Pazarlık mevkii olarak adlandırılması da ilginçtir. Çünkü sonraki yüzyıllarda çevre köyleri burayı panayır ve pazar yeri olarak kullanmışlardır.

Marmaris-Datça Karayolu Bybassos
 
Bybassos

Marmaris-Datça karayolu: Hisarönü köyünün yanı başındadır.

Bozburun yarımadasının batı kıyılarında karayla bağlantı yerinde kurulan Bybassos şehri, iç kısımla karayolu bağlantısı kurabilecek bir konumda olmasına rağmen, açık deniz rüzgarlarına açık olan koyda, liman olarak gelişme gösterememiş ve Ergüs çayının getirdiği alüvyonlarla kıyı dolmuştur.

Ancak günümüzde Bybassos şehrinin yeri kesin olarak bilinmez.

Sadece mevcut bazı kalıntılar: bölgede bulunduğu tahmin edilen Bybassos antik kentine ait olduğu düşünülüyor. Çünkü bulunduğu yer kesinlik kazanmamıştır. Önceleri buradaki kalıntıların “Erine” ya ait olduğu düşünülmüş, ancak 1960’larda yapılan yüzey araştırması sonunda buranın Bybassas olduğu anlaşılmıştır.

Bybassos sözcüğü Luwi veya Kria dillerinden gelmiştir, Helen dilinde herhangi bir anlamı yoktur.

Antik kentin kalıntıları: yol ile deniz arasındaki tepenin yamaçlarından, yukarı doğru uzanır.

Arkaik ve klasik dönemde, burası bir liman şehridir. Bu liman, Bizans döneminde de kullanılmıştır, çünkü liman çevresinde Bizans sur kalıntıları görülmektedir.

Burada bir ada üzerinde de kale kalıntıları vardır.

Bir kayık ile adaya ulaşıp, patika yolu izleyerek kale kalıntılarına gitmek mümkündür. Burada, muhteşem bir manzara ile karşılaşırsınız.

Bybassoslular: bir zamanlar, tepede yaşadıkları kaleye, Turgut Köyündeki şelaleden kemerler ve su altına döşedikleri borularla su getirmişlerdir.

Burada Bizans dönemine ait, dairesel planlı bir yapı ve apsise bitişik bir odası bulunan bir kilise kalıntısı vardır. Bölgede ayrıca Kalkolitik döneme ait buluntular da görülebilir.

Marmaris-Datça Karayolu Selimiye Köyü
 

SELİMİYE KÖYÜ

Marmaris-Datça karayolu; Marmaris ilçe merkezine 43 km uzaklıktadır.

Selimiye köyü: Orhaniye köyüne 10 km ve Turgut ayrımına 7 km uzaklıktadır. Marmaris ilçe merkezine ise 25 km uzaklıktadır. Hisarönü körfezinin en güzel sahillerinden birisidir. Köy merkezi deniz kıyısından 1.5 km içeridedir. Selimiye köyü, yamaç ve kıyı arasında yayılmıştır. Köyün kızıl mahallesi iç kısımdadır.

Selimiye köyü, MÖ 600 yıllarında kurulmuş Hydas antik yerleşimine yakın bir yerde olduğu için “Hidas” olarak isimlendirilmiş, Bizans döneminde ise “Lostra” ismini almıştır.

Burası 1391 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır.  

Yerleşim yeri: Osmanlı Sultanlarından, I Selim’in ismini almıştır.

Cumhuriyetin ilanından sonra ise, köy bugünkü yerleşim yerine kaymıştır.

Girit kökenli Türklerin yerleştiği bir köy olmasına rağmen, aslında burada genelde Türkmen Yörük kültürü hakimdir. Havadaki oksijen bolluğu nedeniyle, köyle 100 yaşını geçmiş çok sayıda kişi yaşamaktadır.

Marmaris-Datça Karayolu Selimiye Köyü
 

Küçük bir balıkçı kasabası iken, popüler bir turizm merkezi olmuştur. Ancak beton seviyesi artmış olmasına rağmen, yöre halkının köylerinde büyük otel inşasına izin vermemeleri nedeniyle hala sakin atmosfer devam etmektedir.

Ancak yine de özellikle denize yakın yerlerde yani 500 metrelik sahil şeridinde, birçok butik otel, pansiyon, kafe, market, restoran ve hediyelik eşya satan yerler doludur.

Evet, sonuç, bugün, Selimiye köyü, yeşillikler içindeki konumuyla ilgi çekmeyi sürdürüyor.

Peki deniz nasıl denirse: deniz kıyısındaki köyün denizi genellikle durgun ve oldukça temizdir. Ancak kumsalı yoktur yani Selimiye içinde denize girilemiyor. Selimiye köyü ülkemizin en önemli yat limanı duraklarından birisi olarak kullanılıyor. Selimiye köyünde denize girmek için 2 km uzaklıktaki “Sığ Liman” bölgesine gitmek gerekiyor.

Marmaris-Datça Karayolu Selimiye Koyundaki kale
 

Selimiye koyundaki kale

Günümüzde Selimiye koyunun tam ortasındaki küçük ada üzerinde minik bir kale görülmektedir.

Eskiden bu kalede bulunan kişi veya kişiler, boğazdan giren gemileri gören kişi, bu kaleden ateş yakarak asıl şehrin bulunduğu yukarı kesime haber gönderirmiş. Yani bir anlamda, şehrin ilk güvenlik noktası olarak kullanılmıştır.

 

Hydas

Hydas antik şehri, Selimiye koyunda (Kamışlı koy) kurulmuştur.

Hydas antik kenti, denizden yaklaşık 100 metre uzakta ve 270 metre yükseklikteki tepede kurulmuştur.

Tepe: Aşağı Kale ve Yukarı Kale diye iki kısımdan oluşmaktadır.

Akropolis de bu tepededir.

Antik kent kalıntıları arasında: bir gözetleme burcu, deniz feneri, manastır ve tiyatro bulunmaktadır.

Gözetleme burcu, Hydas’a 3 km uzaklıkta sahildedir. Burç üzerinde birkaç mezar vardır.

Bölgedeki batıklardan çıkarılan tarihi kalıntılar ise, günümüzde Bodrum Müzesinde sergilenmektedir.

Selimiye ve çevresinde, Hydas antik kentine ait 3 kale kalıntısı bulunmaktadır.

Birinci kale kalıntısı:

Selimiye’nin en yüksek tepesindedir.

İkinci kale kalıntısı:

Sarıkaya tepesindedir.

Üçüncü kale kalıntısı:

Kızılköy Mahallesindeki “Asarkale” dir.

 

Bozburun Batığı

Marmaris-Datça karayolu: Selimiye köyünün birkaç kilometre uzağında bulunan Küçüven Burnunda, bir Bizans batığı tespit edilmiştir. Sualtı arkeolojisi uzmanları tarafından araştırılan bu batıkta, ön çalışmalar sırasında çıkarılan amfora örneklerinden, batığın 9 veya 10’ncu yüzyılda battığı anlaşılmıştır.

Bu dönem: Doğu Akdeniz’de dramatik değişikliklerin yaşandığı, Bizans imparatorluğunun Altın Çağına girdiği bir  dönem olarak bilinir.

Batıktan çıkarılan: amforalar, çanak-çökmek parçaları, demir, bakır, ahşap, kemik ve camdan kaplar, Bodrum Sualtı Arkeolojisi Müzesinde sergilenmektedir.

Marmaris-Datça Karayolu Sedir Adası
 

SEDİR ADASI

Marmaris-Datça karayolu; Marmaris merkeze 16 km uzaklıkta Çamlı köyü yakınlarındadır.  

Önce belirtmem gerekir ki, adaya giriş ücretli, giriş ücreti 50 TL ve Müze kart olanlar adaya ücretsiz girebiliyorlar. Müze kartınız yoksa, ada girişinde müze kart alma durumu da mümkündür.

Güney Ege bölgesinin en çok ziyaret edilen mesire yeri olarak bilinmektedir. Yılda ortalama 200 bin kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Ancak, burada doğal ortamın korunması için bir dizi önlem alınmıştır ve bu önlemlere uymayanlara ceza kesilmektedir. Adanın 800 metrelik sahil şeridi vardır.

Marmaris-Datça Karayolu Sedir Adası
 

Burası: antik Kedrai şehri ve Kleopatra Plajı ile tanınmaktadır.

Adaya ulaşmak için, Çamlık iskelesinden hareket eden düzenli tekne turlarını kullanabilirsiniz. Tekne yolculuğu yaklaşık 30 dakika sürüyor, Tekne seferleri akşam saat 19.00’da bitiyor. Plajda şezlonglar ücretsizdir.

Ancak erken saatlerde gidenler ancak şezlong bulabiliyorlar, kalabalık olunca şezlong bulmak zordur. Plaj alanında ilaveten bir büfe, cankurtaran, güvenlik ve duş, tuvalet ve soyunma kabinleri bulunuyor.

Ancak bu büfede fiyatların oldukça yüksek olduğunu bilmelisiniz. Bu yüzden özellikle içeceğinizi, suyunuzu yanınızda götürün.

Adada: altın sarısı kumlu plaj ve sığ bir deniz bulunur. Denizin sığ olması, özellikle çocuklu aileler tarafından tercih edilmektedir.

Marmaris-Datça Karayolu Cedrae Antik Kenti
 

Ayrıca: adada “Cedrae” antik kentine ait şehir duvarları yani sur duvarları ve antik tiyatro kalıntıları bulunuyor.

Ada, 1’nci derece Arkeolojik ve 1’nci derece doğal sit alanı olarak ilan edilmiş ve koruma altına alınmıştır. Aynı zamanda özel çevre koruma bölgesidir.

Bu arada, Sedir adası tek değil, ada antik kalıntılarla dolu, üçlü bir ada gurubunun en büyük adasıdır. Diğer adalar: yani Sedir adasının hemen yakınındaki Orata Adası ve Küçük ada, Kedrai kent yerleşimine aittir ve bu adalarda da az sayıda da olsa antik döneme ait kalıntılar görülebilmektedir.

Marmaris-Datça Karayolu Kleopatra Plajı
 

Kleopatra Plajı

Adanın kuzey batısında küçük bir koy ve plaj bulunuyor. Burası ünlü altın sarısı kumsalı ve berrak suları ile Kleopatra Plajıdır.

Mitolojiye göre: Mısır Kraliçesi Kleopatra’nın isteği üzerine sevgilisi Romalı General Marcus Antonius tarafından Mısırdan getirilen altın sarısı kumlar adanın plajını oluşturmaktadır.

Bu altın sarısı kumlar, adaya MÖ 69 ile MÖ 30 yılları arasında getirilmiştir. Romalı General Antonius, evlendikten sonra Kleopatra’yı balayı için buraya getirmiştir. Ancak yukarıda da belirttiğim gibi, buraya gelmeden önce, Kraliçenin isteği doğrultusunda, buraya Mısır’ın İskenderiye şehrinden 60 büyük gemiyle çapları 1 milimetreden daha küçük ve her tanesi aynı büyüklükte olan kumlar getirilmiştir.

Marmaris-Datça Karayolu Kleopatra Plajı
 

Plajda ayrıca kalker damlacıklarından oluşmaktadır.

Plajda bulunan bu doğal kum, oldukça özeldir.

Dünya üzerinde günümüzde sadece Girit Adasında bulunan; sodalı suda çoğalan, ateşe tutulduğunda yanan, büyüteç altında incelendiğinde hareket ediyor gibi görülen bu özel kumu korumak için, plaja girmek yasaklanmıştır.

Hatta, bu kumun ada dışına çıkarılması da yasaktır. Bu yüzden, burayı ziyaret edenlere hatırlatmakta yarar var, hani olur da yanınıza bir avuç dahi kum alıp ada dışına çıkarmak istediğinizde yakalanırsanız yüklüce bir para cezası ödemek zorunda kalırsınız.

Bu konuda o kadar hassas davranılıyor ki, ziyaretçilerin plaja havlu ve terlikle girmesini izin verilmiyor, herkesin plajda zorunlu olarak duş alıp üzerlerindeki kumu akıttıktan sonra ayrılmasına izin veriliyor.

Denize girmek isteyenler, plajın çevresindeki ahşap iskeleyi kullanıyorlar. Özel kumların çevresi, bir kum tepesi ile yan ve arkadan kapatılmış, deniz yönünde ise yine bir halat çekilmiştir, denize girmek isteyenler bu kumlara basmadan kıyıdan veya iskeleden denize giriyorlar.

 

Kedrai-Cedrae

Kedrai, Keramos Körfezinin doğusunda bir ada yerleşmesidir. Türk döneminde “Şehiroğlu” diye adlandırılan ada, günümüzde “Sedir” olarak isimlendiriliyor. Adanın ismi Sedir ağacından gelse de bugün adada Sedir ağacı yoktur.

Sedir ağacı, özellikle gemi omurgası yapımında kullanılan oldukça dayanıklı bir ağaç türüdür. Yaklaşık 800 metrelik bir kıyı uzunluğuna sahip adanın yanı başında Orata Adası ve Küçük Ada bulunmaktadır.

Tarihsel gelişimi MÖ 6’ncı yüzyıla kadar giden ada, Karia bölgesinin önemli bir kenti olarak kurulmuştur. Hatta, bazı kaynaklara göre, Karia krallık aileleri, yazları bu adada geçirirlermiş. MÖ 454-428 yılları arasında Karia birliğine katılan kent, daha sonra Attika-Delos Deniz birliğine girer.

Sonrasında ise, Rodos’a bağlanmış ve Rodos karşı yakasının en önemli kentlerinden birisi olur.

Adadaki yerleşim, adayı ikiye ayıran kıstakın doğu tarafında oluşmuştur. Şehrin kutsal alanları, tiyatrosu, konut, liman ve diğer pek çok sivil ve askeri yapı, surlarla çevrili doğu bölümde oluşmuştur.

Evet, tarihi süreçte, Gökova körfezine hakım konumdaki Kedrai kenti, anakaraya yakın ama aynı zamanda güçlü surlarla çevrelenmiş ve sadece denizden ulaşılabilen konumu ile daima önemli bir şehir olmuştur.

Sedir adasında yerleşim, adayı ikiye ayıran kıstakın doğu tarafından oluşmuştur.

Kentin günümüze ulaşan yapıları

Kentin tiyatrosu, kutsal alanları, konut, liman ve diğer pek çok önemli sivil ve dinsel yapıları, surlarla çevrili bu alan üzerindedir.

Nekropol alanı, liman ve diğer sivil yapıların bir bölümü ise adanın doğu yakasındaki anakaradadır.

 Adanın Ksenophon tarafından “yarı barbar” olarak nitelendirilen halkı Karia kökenliydi.

MÖ 5’nci yüzyılda Delos Konfederasyonuna bağlanan Kedrainin birliğe ödediği vergi yarım talentti.

Ksenophonun verdiği bilgiye göre, Spartalı komutan Lysandros, MÖ 405 yılında Peleponnesos Savaşında Atina’yı destekleyen kente saldırmış ve kenti ele geçirerek Kedraileleri köle tacirlerine satmıştır.

MÖ 2’nci yüzyılın ilk çeyreğinde, Roma müttefikleri ile Seleukos Krallığı arasında süren savaş ve karışıklık döneminin ardından Karia Bölgesinin büyük bölümü ile birlikte Kedreai de yeniden Rhonods’un egemenliğine girmiştir.

MÖ 168-167 yıllarında Roma, bölgenin özgür olduğunu ilan etmiştir.

Kent, MÖ 129 yılında Roma’nın egemenliği altına girerek, Küçük Asya’da kurulan ilk Roma Eyaleti “Provincia Asia” içinde yer alır.

Bizans İmparatorluğu hakimiyeti altındaki Karia Bölgesine yönelik Türk akınlarının MS 11’nci yüzyıl sonlarından itibaren yoğunlaşmasının ardından, kent MS 15’nci yüzyılın ilk çeyreğinden sonra, kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmiştir.

Günümüzde hem anakarada hem de adalarda izlenen ayakta kalmış kalıntıların  büyük çoğunluğu Bizans dönemine aittir.

Sur duvarlarının bir kısmı: günümüzde, kıyıda izlenebilmektedir.

Apollon Tapınağı

Adanın orta kesiminde, yani kentin orta bölümünde bir “Apollon Tapınağı” bulunaktadır.

Tapınak “Dor” düzeninde yapılmıştır. Günümüzde bu tapınağın sadece temelleri görülebilmektedir.

Kentin nekropolü, adanın doğusundadır. Nekropol alanında ve deniz kıyısında bazı yapı kalıntıları bulunmaktadır.

Adanın doğusunda yüzü kuzeye bakan bir Roma dönemi tiyatro yapısı bulunmaktadır. Tiyatro yapısı oldukça iyi durumda olarak günümüze ulaşmıştır.

Günümüzde adada görülebilecek yerler: düzgün kesme taştan yapılmış çok sayıda kule ve sur duvarları vardır.

Ayrıca Apollon kutsal alanı görülebilir.

Büyük Bazilika: MS 5 ile 6’ncı yüzyıllar arasına tarihlenir, antik malzemeler kullanılarak inşa edilmiştir.

Kilise ve şapel kalıntıları,

Marmaris-Datça Karayolu Kedrai Tiyatrosu
 

2500 kişilik tiyatrodur. 

Kentteki ticari etkinliklerin yapıldığı Agora ve çok sayıda sarnıç ve antik liman da görülebilir.

Onurlandırma yazıtı: “Kedrailerin demos’u Teisios Theudamos’u, altın bir çelenk ile ve bronz bir heykel ile ve Kadreia’da düzenlenen oyunlarda önde oturma hakkı ile onurlandırıldı, erdemi ve Kedraia kentine karşı hep sahip olduğu iyi niyet nedeniyle” Evet bu yazıtı görebilirsiniz.

Marmaris-Datça Karayolu Boncuk Koyu
 

BONCUK KOYU-BONJUK KOYU

Marmaris-Datça karayolu; Marmaris ilçe merkezine 47 km uzaklıktadır.

Buranın en büyük özelliği, Gökova bölgesinde Sedir adasından sonra en güzel sahile sahip olmasıdır. Turizmciler, Türkiye’de görülmeye değer en güzel 100  doğa cenneti arasında, burayı da gösteriyorlar.

Çamlık köyüne 9 km uzaklıktadır. Gökova körfezinin sol tarafında kalmaktadır. Koyun bulunduğu yere giriş ücretlidir. Burada çadır kurma imkanı bulunmaktadır.

Neden koya Boncuk ismi verilmiştir? Çünkü minik çakıllar, suyun içinde boncuk gibi görünüyor. Yani su oldukça berraktır. Hatta su altındaki görüş mesafesinin 20 metre civarında olduğu söyleniyor.

Ancak deniz kayalık ve genelde dalgalıdır.

Marmaris-Datça Karayolu Boncuk Koyu
 

Sahilde; Palmiye ağaçları ve bir dinlenme tesisi bulunmaktadır. Sahile yani Boncuk koyuna girebilmek için bu özel mülkün içinden geçmek gerekiyor.

Buradan geçmek ücrete tabidir. Bu tesiste az sayıda oda var. Ziyaretçiler ister bu az sayıdaki odalarda veya isterlerse kamping alanında kalabiliyorlar.

Ancak işletme görevlileri canları istediğinde, kapıyı kapatıyorlar ve hatta kapının önüne köpek koyarak kişilerin geçmesini engelliyorlar.

Hatta buraya girmek için gelen kişilerin, daha önce buraya gelmiş kişilerin referans olmasını istiyorlar gibi saçma uygulamalar bulunuyor.

Bu tesisin hemen yanında, küçük bir antik kalıntı görülebilir.

Marmaris-Datça Karayolu Boncuk Koyu Kum Köpekbalıkları
 

Boncuk koyu ve Karaburun arasındaki bölge

Kum köpek balığı, büyük boyutludur ve ağızları kapalıyken bile, keskin dişleri belli olmaktadır. Balığın hantal gövdesi ve keskin sivri bir başı vardır. Buna rağmen son derece iyi bir yüzücüdür. Boyları 3.5 metreye kadar çıkabilir.

Ağırlığı ise 158 kilo olabiliyor. Oldukça becerikli bir avcıdır ve genellikle avlanmak için geceleri seçer. Yüzeye gelip hava yutan tek köpek balığı türü olarak bilinir.

Genellikle kıyıya yakın alanlarda, kum yüzeyinde görülürler. Bu yüzden bunlara “Kum köpekbalığı” ismi verilmiştir.

Burası; Kumsal Köpek balıklarının (sandbar sharks) Akdeniz’de bilinen ve gözlemlenen tek üreme alanıdır. Kumsal köpekbalıkları 2 metreye kadar büyüyebilir. Buradaki köpekbalıklarının saldırgan olmadığı söyleniyor.

Kayıtlara göre tek saldırı, 1900’lü yıllarda Sicilya’da olmuş ve köpekbalıklarının saldırısı sonucu 22 kişi ölmüştür. Leylak renkli Sandbar Sharks da denen bu köpekbalıkları burası haricinde bir de ABD Atlantik kıyılarında Chesapeake koyunda ürüyorlarmış.

Bunları izlemek için: buraya geldikleri Mayıs-Kasım ayları arasında, burada dalış turları düzenlenmektedir. Niye buraya geldikleri bilinmiyor. Sadece kayaların altında onları çeken bir şey olduğu tahmin ediliyor.

Ancak koyun kenarındaki kayalıklar boyunca yürürseniz ve şanslı iseniz, kıyıdan 150-200 metre açıkta, kayalıkların dibinde dolaşan köpek balıklarını görebilirsiniz.

Biraz önce sözünü ettiğim köpek balıkları nedeniyle, aldığım son bilgiye göre, Boncuk koyu kapatılmış, denize girmeye izin verilmiyormuş, eğer buraya gitmek istiyorsanız açık olup olmadığını mutlaka kontrol ediniz.

Marmaris-Datça Karayolu Söğüt Köyü
 

SÖĞÜT KÖYÜ

Marmaris-Datça karayolu; Marmaris ilçe merkezine 40 m uzaklıktadır.

Marmaris ile Datça arasındaki kara yolunda: Hisarönü, Orhaniye ve Selimiye’den sonra Söğüt köyü gelir.

Köy: Bozburun yarımadasının uç kısmındadır. Marmaris ilçe merkezi ve Bozburun yarımadası arasındaki uzaklık 30 km dir. Köy merkezi deniz kıyısından 2 km içeridedir.

Eski bir Rum köyüdür. Köy aslında üç bölümden oluşur. Tarihte birçok Avrupa köyünde olduğu gibi, merkez tepededir. Muhtemelen denizden gelen saldırılardan korunmak için bu şekilde konumlanmıştır.

Denize doğru inildiğinde ise, 2 tane koy vardır. Bunlar;

İskele ve Cumhuriyet mahallesi olarak geçer. Her ikisinin sahilinde de oldukça güzel kafe ve restoranlar vardır.  Bu restoranlar lezzet açısından oldukça ünlüdür. Özellikle “ahtapot” buranın en ünlü yemeğidir.

Bulunduğu yerin oldukça sapa olması nedeniyle, turizm etkinliklerinin biraz dışında kalmıştır.

Burada: “Köy Çarşısı” görülmeye değerdir. Söğüt köyü, bademleriyle ünlüdür.

Köy denizden içeride kalıyor. Köyün denize açılan kapısı ise Saranda koyudur.

Marmaris-Datça Karayolu Saranda Koyu
 

Saranda Koyu

Marmaris-Datça karayolu: Söğüt köyünün deniz kıyısındaki bölümü: “Saranda Koyu” dur.

Saranda koyu, Söğüt köy merkezine 3 km uzaklıktadır.

Son yıllarda: buradaki köylülere ait tek katlı ve taş evler: yeni sahipleri tarafından satın alındıktan sonra lüks tatil evlerine ve butik otellere dönüştürülmektedir. Burada yazlık-sezonluk villa kiralamak mümkündür.

Saranda koyunda, iskele çevresindeki restoranlara uğrayabilirsiniz. Söğüt köyü, bu butik restoranlarıyla meşhurdur. Köyde restorancılık üst seviyededir buna bağlı olarak “Marmaris’te tüm şefler Söğüt’ten çıkar” diye bir deyim meşhurdur.

Saranda koyu: özellikle etkileyici manzarası ile ilgi çeker. Saranda koyunda: ileride sisler içinde, Sömbeki yani Simi adası görülebilir.

Eğer pasaportunuz yanınızda ise günübirlik turlar ile Simi adasına geçebilirsiniz. Zaten Simi adası halkı, Söğütten göçmüştür. Köyün eski ismi “Saranda” Yunanca’da “Kırk” anlamındadır. Yuhanne İncilindeki Sebaste’nin “Kırk Azizi” olayına atıfla, köyün ismi Saranda olmuştur. Köyün günümüzdeki halkı da köye bu eski alışkanlık nedeniyle “Saranda” demektedirler.

Marmaris-Datça Karayolu Thyssanos antik kenti
 

Thyssanos Antik Kenti

Marmaris-Datça karayolu: Söğüt köyünün 1 km güneybatısında, okulun arkasındaki tepe üzerindedir.

Thyssanos sözcüğünün Luwi veya Karia dilinden geldiği düşünülmektedir. Anlamı ise, “saçaklı veya püsküllü” demektir.

Burada resmi arkeolojik kazı çalışmaları yapılmamıştır.

Marmaris-Datça Karayolu
 

Bu yüzden kentin ne zaman kurulduğu bilinmemektedir. Buna rağmen, yüzeyde antik yerleşimden bazı kalıntıları görmek mümkündür.

Bunlar: birkaç duvar parçası ve temel izleridir.

Kent hakkındaki bazı bilgilerin ve kalıntıların ise, yol yapım çalışmaları ve bölgede yaşayan yoğun depremler sonucu kaybolduğu tahmin edilmektedir.

Marmaris merkezi gezisi,

Marmaris çevresi gezisi

Muğla

Muğla

Muğla: O kadar çok gelip geçtim ki, sayısını unuttum. Sizler de kesin buradan defalarca geçmişsinizdir. Çünkü, ülkemizin belli-başlı turizm merkezlerinin yolu üzerindedir. Ancak: Bodrum-Marmaris-Fethiye gibi cennet yörelere ulaşım için yola çıkan çoğu ziyaretçi, bu şehirden geçse de, zaman ayırmıyor.

Ben sadece bir kez, bir gece kaldım ve şehri gezdim. Ama başta belirttiğim gibi; yakın yerler ve de özellikle Gökova körfezi, bu şehrin çekimini düşürüyor ve insanlar, burada kalmadan tatil yörelerine gidiyorlar. Ben, il merkezine bağlı tatil yörelerine ayrı başlıklar altında anlattığım için, bu yazıda Muğla şehir merkeziyle ilgili bilgi vermek istiyorum.

Muğla

ULAŞIM

Muğla-Ankara arasındaki uzaklık; 622 km. Muğla-Antalya arasındaki uzaklık: 313 km. Muğla-Aydın arasındaki uzaklık: 99 km. Muğla-Denizli arasındaki uzaklık: 145 km. Muğla-İstanbul arasındaki uzaklık: 780 km. Muğla-İzmir arasındaki uzaklık: 229 km.

Muğla, hani en başta söylediğimiz gibi, turistik merkezleriyle öne çıkan bir yer. Bu nedenle: Muğla’nın turizm merkezlerine olan uzaklığı ile de bilgi vermek istiyorum. Muğla-Bodrum arasındaki uzaklık: 111 km. Muğla-Dalaman arasındaki uzaklık: 86 km. Muğla-Datça arasındaki uzaklık; 121 km. Muğla-Fethiye arasındaki uzaklık: 124 km. Muğla-Köyceğiz arasındaki uzaklık: 58 km. Muğla-Marmaris arasındaki uzaklık: 52 km. Muğla-Milas arasındaki uzaklık; 63 km.

TARİHİ

Muğla yöresinde,  tarih sahnesindeki ilk yerleşimcilerin: MÖ.3500-2000 yılları arasındaki olduğu sanılıyor. Takip eden, antik dönemlerde ise, yöre: Karia bölgesi olarak biliniyor ve bölgede Karyalılar yaşıyorlardı. MÖ.1000 yıllarında, burada yaşamaya başlayan bu insanlar: bölgede koloni kentler kurarak, yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

1080 yılında Selçuklular tarafından ele geçirilen bölge, 1096 yılında Bizans ve 1284 yılında ise Menteşeoğulları Beyliği tarafından fethedilir. 1390 yılında ise, bu kez Osmanlılar görülür. Bu dönemde: kentin eski bölümü olan “Saburhane” yöresinde: Türkler ve Rumlar, birlikte yaşarlar.

Ancak, Cumhuriyet dönemindeki mübadele sonucu, Rumlar yöreyi terk ederler. 1919 yılına gelindiğinde, yörenin İtalyanlar tarafından işgal edildiği görülür. Ancak direniş nedeniyle, işgal uzun sürmemiştir. 2. İnönü zaferi kazanıldıktan sonra, yani 5 Temmuz 1921 tarihinde, İtalyanlar yöreyi terk ederler.

Muğla adının kaynağı: şehrin ismi, Selçuklu Sultanı Kılıçaslan’ın komutanlarından Muğlu Beyin adından gelmektedir. Yani, buraya büyük olasılıkla, Muğlu Beyin fethettiği  düşünülüyor.

Muğla

GENEL

Şehir merkezi: Hisar dağı eteklerinde, Karadağ-Kızıldağ-Hamursuz dağları arasındaki ovada kurulmuştur.

Bölgede, Akdeniz iklimi görülür. Ama en belirgin özelliklerden birisi de, yörenin bol yağış almasıdır. Ülkemizde, Rize’den sonra en çok yağış, burada  düşer.

Yörenin ekonomik etkinlikleri: özellikle mermercilik ve turizm üzerine kuruludur. Bunun yanında, tarım da yaygındır. Ama, yöre, arıcılığın  da önemli merkezlerinden biridir.

MUĞLA ÜNİVERSİTESİ

Üniversite, şehir merkezinde, 1992 yılında kurulmuştur. Kampüs alanı: şehir çıkışında, Kötekli mevkiindedir. Yani: Muğla-Marmaris karayolunun hemen kıyısındadır.

Üniversite bünyesinde: 10 fakülte, 3 enstitü, 5 yüksekokul, 10 meslek yüksekokulu bulunmaktadır. Fakülteler: Edebiyat, Eğitim, Fen, Güzel Sanatlar, İktisadi ve İdari Bilimler, Mimarlık, Mühendislik, Su Ürünleri, Tıp, Teknik Eğitim ve Teknoloji Fakülteleri var.

Günümüzde, üniversite bünyesinde, yaklaşık 24 bin öğrencinin eğitim gördüğü tespit edilmiştir. Öğretim elemanı sayısı ise: 900 civarındadır.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Muğla’da, yöresel lezzetleri tatmak isterseniz, önereceklerim: keşkek ve ekşili döş dolması olabilir. Tatlı düşünürseniz: yine yöreye has “tahin helvası” ve “çıtırmık tatlısı” deneyebilirsiniz.  Son olarak. Keçi ve oğlak etinden yapılan “püryan kebabı” deneyebilirsiniz.

Muğla

NE SATIN ALINIR

Şehir merkezinde, Perşembe günleri, Pazar kuruluyor. Bu pazarda: meyve-sebze yanında: yöreye has dokumalar, oya işleri, iğne işleri,  dantel, halı ve diğer bazı hediyelik objeler satılıyor. Bunun dışında, yörenin balı meşhur. Bal satın alabilirsiniz.

Muğla

GEZİLECEK YERLER

ARASTA

İl merkezinde, Valiliğin hemen yakınındadır. Muğla şehir merkezi, eski kervan yollarının üstündedir. İzmir-Aydın-Çine-Tavas-Denizli yolunu takip eden kervanlar, buradan geçerlermiş.

Arastanın merkezinde bir şadırvan var ve ismi, buradan gelmektedir. Bir de, büyük bir çınar ağacı ve hemen altındaki Şemsi Ana çeşmesi, buranın  simgelerindendir.

Burada, ayrıca : esnaf lokantaları, ayakkabıcılar, berber, nalbur  dükkanları ve meydanda bir şadırvan var. Burada: hediyelik eşya ve yöreye has  dokuma satan dükkanlar görebilirsiniz.

Muğla

SAAT KULESİ

Arastanın hemen yanındadır. .

1895 yılında: Muğla’nın ilk Belediye Başkanı Hacı Kadızade Süleyman Efendi: hacca giderken, Şam şehrinde gördükleri kulenin bir benzerini buraya, yani Muğla’ya yaptırmak isterler. Bunun üzerine, dönemin ünlü ustası: Rum Filvari tarafından, bu kule yaptırılır. Günümüzde, faaldir.

SABURHANE

Eski Muğla şehir yerleşimidir. Burası, kentsel Sit alanı ilan edilerek, koruma altına alınmıştır. Çünkü burada, iki farklı kültür uzun yıllar bir arada yaşamışlardır. Meydan: adını, bir zamanlar burada bulunan hapishaneden alır. Bir başka söylentiye göre ise, Saburhane ismi: yıllar önce burada meyhaneler varmış ve Arapçada, sabah içilen içkiye “sabur” deniliyormuş. Saburhanenin isminin buradan geldiği de söyleniyor.

Burada: tarihi Muğla evlerini görebilirsiniz. Özellikle, bu evlerin bacaları ilginç. Şöyle ki: kiremitten şapkalı bu bacalar, burada yapılan evlere has bir özelliktir. Çünkü: Muğla ili, ülkemizde Rize’ne sonra en fazla yağış alan bir yöremizdir. Bu nedenle: evlerin bacaları, içeri yağmur girmeyecek şekilde, üzeri kapalı olarak yapılmaktadır.

Evlerin kapıları da, çok orijinal. Kuzulu kapı  denilen bu kanatlı kapı şekli: yine buraya has ve koruma altına alınmıştır.

Ayrıca: dar sokaklarda gezebilirsiniz. Hatta, yukarıya, tepeye kadar çıkıp, buradan şehrin güzel manzarasını izleyebilirsiniz.

YAĞCILAR HAN

Osmanlı  dönemi yapısıdır. 1493 yılında yapılmıştır. Eskiden  burada yağhaneler bulunması nedeniyle, bu isim kullanılmaktadır. Günümüzde ise restore edilerek, ticari bir merkez haline gelmiştir. Avlusundaki çınar ağaçlarının gölgesinde mola verebilirsiniz. Turistler tarafından sık ziyaret edilen bir yer olarak öne çıkmaktadır. Özellikle: yöresel dokumalar ve halı satan mağazalar buradadır.

Muğla

MUĞLA MÜZESİ

İl merkezinde, Adliyenin arkasında, eski cezaevi olarak kullanılan binadadır.

Müzeye: antik kalıntılar bulunan bahçeden geçilerek giriliyor.

Müzede sergilenen eserlerin büyük bölümü: Stratonikeia antik kenti kazılarında bulunan buluntulardan oluşmaktadır. Ayrıca: gladyatörler bölümü var. Burada: taş oymalarda, gladyatörlerin nasıl kılıç kullandıkları ve nasıl birbirlerini öldürdüklerini anlatan resimler görülüyor. İlginç.

Ayrıca: Turolian Parkı Doğa tarihi bölümü var. Burada: Özlüce köyü Kaklıcatepe bölgesinde yapılan kazılarda, 3 fosil yatağında bulunan, 6-9 milyon yıl öncesi yaşamış hayvan ve bitki fosilleri sergileniyor. Elbette, büyük boyutlu bu kemik yığınları, insanların ilgisini çekiyor.

Müzenin etnografya bölümünde ise, yörede kullanılan giyim-kuşam ve diğer günlük eşyalar sergilenmektedir.

KARABAĞLAR YAYLASI

Şehir merkezine, 3 km. uzaklıktadır. Yayla bölgesi: özellikle şehir merkezinde yaşayan insanların yaz sıcaklarında bir kaçış yeri olarak öne çıkıyor. Burada: büyük çınar ağaçları, meyve ağaçları ve soğuk kaynak suları bulunuyor.

Buraya yolunuz düşerse: mutlaka ve mutlaka “kuyu büryanı” tadına bakmalısınız. Ayrıca, yayla içinde bulunan tarihi kahvelere de uğrayabilirsiniz. Bu kahveler, isimlerini bulundukları semtten alırlar.

Bunlardan birkaç örnek vermek gerekirse: Keyif oturağı Kahvesi: 19’ncu yüzyılda yapılmıştır. Tek katlı ve yöresel mimari üslupla yapılmıştır. Yapı: mescit, kahve ve lokantadan oluşmaktadır. Bahçesinde, anıtsal ağaçlar bulunmaktadır.

Bunun dışında. Süpüroğlu, Ayvalı, Berberler, Cihan beğendi, Elmalı, Tozlu gibi kahveler bulunuyor. Son bir not: Karabağlar yaylasına giderken: yol üzerinde, anıtsal ve içi boş bir çınar ağacı var. Bu ağaca, yöre insanı tarafından kutsal olarak kabul ediliyor ve özellikle hasta olan çocuklar bu ağaca götürülerek, şifa arıyorlar. Ayrıca, adak adamak isteyenler için de ağaç sıkça ziyaret edilen bir yer.

YEŞİLYURT

İl merkezine 14 km. uzaklıktadır.

Burada: MÖ.1500 yıllarında yerleşime açılan ve dokumacılığı ile ünlenen, antik bir yerleşim yeri var. Buranın ismi: Pisye olarak biliniyor. Hatta: günümüzdeki beldenin ismi, uzun süre: Pisi köy ve Pisi köyü olarak bilinmiş ve daha sonra Yeşilyurt olarak belirlenmiştir.

Pisye antik kenti: MÖ.196 yılında, buranın adı, yazılı belgelerde görülür. Bu antik kentin Akropolisi (mezarlığı), günümüzdeki kasabanın 1.5 km. güneyindedir. Burada: bazı temel kalıntıları ve duvar kalıntıları görülmektedir.

Beldede, günümüzde: yaklaşık 200-250 yıldan bu yana: ipekböcekçiliği ve ipek el dokumacılığı yapılmaktadır. Burada dokunan ipek kumaşlardan yapılan giysiler ise: Muğla Valiliği tarafından kurulan MELSA isimli bir şirket tarafından satışa sunulmaktadır. (İpekli giysilere merakınız varsa, Yeşilyurt yöresine gitmeseniz bile, Muğla il merkezinde, İl Özel İdare binasının altındaki satış reyonundan, satın alabilirsiniz.)

Gökova Akyaka

Gökova Akyaka
 

Gökova Akyaka: Gökova’nın en popüler turistik beldesidir. Muğla merkeze 28 km uzaklıktadır. Gökova beldesi ve Akyaka arasındaki uzaklık ise 6 km dir.

Beldenin kuzeyinde, 1000 metre ani yükselen ormanla kaplı bir bölge vardır. Doğusunda ise Kadın ve Akçapınar azmakları arasında eşsiz ovası bulunur.

Akyaka, 1988 yılında doğal Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

2010 yılından bu yana “Cittaslow” yani “Yavaş Şehir” unvanına sahiptir. Bu yüzden Akyaka’da gece hayatı yok denecek kadar azdır. Akşamları hareket ve eğlence isteyenler için, Akyaka-Marmaris arası çalışan otobüslerle Marmaris’e gitmek önerilir.

Gökova ile karıştırılmasına rağmen, Akyaka Sakar beline doğru yamaca yapılmış olmasına rağmen Gökova ovada kuruludur.

Gökova Akyaka
 

Akyaka evlerinin mimarisi ilgi çekmektedir. Çünkü Akyaka’da tek tip mimari zorunluluk vardır. Evlerin en önemli özelliği, ahşap işçiliğinin öne çıkmasıdır.

Gökova Akyaka
 

Ahşap ağırlıklı evleri begonviller süslemektedir.

Özellikle Mimar ve Şair Nail Çakırhan’ın yaptığı evler hayranlıkla izlenmektedir.

 

KONAKLAMA:

Akyaka: Azmak nehrine yürüme mesafesinde Pansiyonlarıyla dikkat çeker.

Akyaka otelleri, çam ormanlarından gelen serin hava ve yemyeşil doğanın kucağında tatil yapmak için oldukça uygundur.

Sonuç olarak: burada 5 yıldızlı ve konforlu oteller bulamazsınız, burası daha çok apart beldesidir. Sahile yakın veya uzak, havuzlu ya da oldukça mütevazi her zevke veya keseye uygun apart oteller bulabilirsiniz.

 

NAİL ÇAKIRHAN EVİ:

Burada başta resim olmak üzere birçok farklı sanatsal sergi açılmaktır.

Gökova Akyaka Plajı

 AKYAKA PLAJI

Akyaka Halk Plajı konumundadır. Giriş ücretsizdir. Şemsiye ve şezlong ücretlidir.

Gökova plajları arasında Mavi Bayrak ödüllü bir plajdır.

Deniz sığdır. Sahilden yaklaşık 200 metre ilerisine kadar sığdır. Bu yüzden özellikle çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler tarafından tercih edilmektedir. Denize girince yüzmek için uzun bir süre yürümeniz gerekir.

Deniz sabah sakin ve akşamüstü dalgalıdır. Genellikle temizdir. Hafta sonlarında yöre halkı buraya akın ettiği için, oldukça kalabalıktır ve şezlong bulmak ve denize girmek sıkıntılıdır.

Denize girdiğinizde, kıyıya baktığınızda yerleşimin hemen arkasında ormanlarla kaplı yemyeşil dağları görebilirsiniz. Kumsalda ve denizde sürekli bir rüzgar eser, bu yüzden yandığınızı hissetmezsiniz.

Akyaka plajı sahilinde, restoranlar ve kafeler bulunmaktadır.

Gökova Akyaka Çınar Plajı
 

ÇINAR PLAJI;

Akyaka merkezinden 3 km uzaktadır. Akyaka merkezden buraya 45 dakikalık bir yürüyüş yapılır. Akyaka merkezden, tekne veya dolmuşlarla da gidebilirsiniz.

Gökova’nın ve Akyaka’nın en sevilen plajlarındandır.

Kumsalı oldukça güzeldir. Renkli çakıl taşlarıyla kaplı turkuaz deniziyle dikkat çeker. Suyu, bir hayli ilerledikten sonra derinleşir. Bu yüzden özellikle çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler tarafından tercih edilir.

Gökova Akyaka Azmak Nehri
 

AZMAK NEHRİ:

Azmak kelimesi, “nehir ağzı” anlamına gelmektedir. “Kadın Azmağı” olarak da isimlendirilir.

Nehrin toplam uzunluğu 2.5 km dir.

Derenin en büyük özelliği, diğer derelerden farklı olarak su derinliği veya akıntı hızı ne olursa olsun, suyun her zaman berrak olmasıdır. Böylece derenin muhteşem görüntüsü ilgi çekmektedir.

Gökova Akyaka Azmak Nehri
 

Derede avlanmak yasak olduğundan suya rengini veren binlerce su bitkisi ve suyun dibinde, gözle görebileceğiniz balıklar ve suyun üstündeki yaban ördekleri, oldukça güzel bir ortam oluşturuyor.

Azmak deresi, Akyaka plajının hemen yanında denizle buluşur.

Akyaka’dan kalkan teknelerle nehir gezisi yapılmaktadır. Bu tur yaklaşık yarım saat sürüyor. Tur süresince: sazlıklar ve kıyı boyunca kurulu restoranları görebilirsiniz.

Gökova Akyaka Azmak Nehri
 

Azmak nehri kıyısında sıralanmış restoranlarda, yeni tutulmuş balıkların ve mevsim yeşillikleriyle hazırlanan salataların tadını çıkarabilirsiniz.

Son bir not: Barış Manço nun Azmak boyunda yazlık evi bulunmaktadır. Ayrıca, Azmak nehri ve çevresinde çok sayıda sivrisinek bulunmaktadır, buralara giderken yanınıza mutlaka kovucu losyon almayı unutmayınız.

Gökova Akyaka İdyma antik kenti
 

İDYMA ANTİK KENTİ:

Burada, MÖ 4’ncü yüzyıla tarihlenen kaya mezarları bulunmaktadır.

Günümüzde İdyma kentine ait kalıntılar: Gökova köyünden, Kıran dağı eteklerine kadar uzanmaktadır.

Kentin Akropolü: Gökova köyünün hemen kuzeyinde yükselen tepe üzerindedir. Akropol: MÖ 4 ve 3’ncü yüzyıla tarihlenmektedir. Muhtemelen bu tarihten sonra yerleşim yeri terk edilmiş ve günümüzdeki Akyakanın bulunduğu yere yerleşilmiştir. Çünkü son yıllarda  bölgede yapılan araştırmalar da bu görüşü doğrulamaktadır.

Kentin Nekropolü yani mezarlık alanı ise, aynı tepenin doğu yönündedir. Mezarlar, tepe boyunca kayaların oyulmasıyla yapılmıştır. Ancak bu mezarlar, ölülerin ölümden sonraki yaşamlarını sürdürmeleri için adeta bir ev gibi düzenlenmiştir.

Bu kaya mezarlarından en iyi olarak korunarak günümüze ulaşmış mezar: Gökova köyü ile Akyaka arasında, İnişdibi denen mevkide görülebilir.

Bizans Kalesi: Azmak kenarındaki alçak bir tepe üzerindedir.

Gökova Akyaka Orman Kampı
 

AKYAKA ORMAN KAMPI:

Burası Orman Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen kamp ve piknik alanıdır. Burada bir de lokanta bulunmaktadır.

Burada çadır kurabilirsiniz. Yemyeşil çam ormanı içinde çadır kurabilir ve bölgedeki koylara yani denize yürüyerek rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Kamp alanında: elektrik, tuvalet ve market gibi yerler bulunmaktadır. Konaklamak için bungalovlar da vardır.

Gökova Akyaka Akçapınar Köyü
 

AKÇAPINAR KÖYÜ-WİNDSURF, KİTEBOARD, KİTESURF:

Buraya uğrayıp, yörenin en meşhur yiyeceği olan Akçapınar tostu yemelisiniz. Yanında yayık ayranı veya taze sıkılmış meyve suyu alın.

Gökova körfezinde bulunan Akçapınar sahili,  toplam 3.5 km uzunluğundadır. Dünyaca ünlü olan bu sahilde: rüzgar 7 ay boyunca (Nisan’dan Ekim ayına kadar) hiç durmaz ve uygun koşullar Kitebordçular için buranın tercih edilmesine sebep olmaktadır.

Sahil boyunca: rengarenk uçurtmalar rüzgarla buluşur ve uçurtma sörfü (kite surfing) yapılabilmektedir.

Akyaka civarında, uçurtma sörfü okulları bulunmaktadır.

Gökova gezilecek yerler, Gökova tanıtımı.