Muğla Milas

Muğla Milas

Kaptan Cousteau, Gökova ve Mandayla körfezlerindeki kıyıları gördükten sonra, “Dünyada cennet arayan, Gökova’da bulur” demiş. Ama, yalnızca cennet değil, Milas yöresi tam bir tarih hazinesi. Ben buraya gittiğimde, özellikle: Uzunyuva ve  Gümüşkesen mezar anıtı ve Müzeden etkilenmiştim. Tarihi atmosferi sevenler için, mutlaka zaman ayrılması ve gezilmesi gereken bir yer.

ULAŞIM

Uluslar arası Milas hava alanı, bu bölgeye ulaşımın en kolay yolu. Hava alanı, ilçe merkezine, 10 km. uzaklıktadır. Kara yolu ile gelmeyi düşünenler için ise: gerek Aydın ve gerekse Söke üzerinden, buraya ulaşmak mümkün.

Muğla Milas

TARİHİ

Kentin kuruluşunun, MÖ.1000 yılına kadar uzandığı düşünülüyor. Bölgede, önceleri Karia ve daha sonraki dönemlerde ise, Menteşe Beyliğine başkentlik yapmıştır.

İlçenin, antik dönemdeki ismi: Mylasos ya da Mylasa. Karia bölgesinin ulusal tanrısı Zeus Karios Mabedi; bu bölgede bulunuyor ki, o dönemde Karialıların bir haç yeri gibi imiş.

Karialılar

Savaşçı milletti. Kalkan ve sorgucu bulmuşlardı. Denizlerde  de çok üstündüler. Korsan olan bu ırk; MÖ.7.yüzyılda, Mısır kıyılarına kadar inerler. Aynı yıllarda: Lidyalıların yanında, Pers savaşlarına katılırlar.

Lidya kralı Giges: kutsal emanet olarak saklanan, Herakles’in “Altın Savaş Baltası”nı; Karialılara hediye eder. Onlar da baltayı; Karya, Lidya ve Mysia’nın ortak haç yeri olan, Milas yakınlarındaki; biraz önce sözünü ettiğim, Zeus Karios Mabedine gömerler.

Zaten, Labranda’daki bu kutsal alana giden kutsal yolun başlangıç bölümü: Milas şehrinde, günümüzde “Baltalı Kapı” olarak tanınan ve alınlığında çift yüzlü Karya Baltası (Labros) bulunan kemerli anıtsal kapıdır.

Evet, tarihi süreç incelendiğinde: Mylasa isimli kentin, Karya bölgesinin batısındaki en büyük ve önemli kentlerden biri olduğu görülüyor. İsmindeki “Asa” eki: çok eski bir yerleşim yeri olduğunun ifadesidir. Şehir: MÖ. 450-440 yılları arasında: Attikadelos deniz birliği üyesidir. MÖ. 1’nci yüzyılda, şehrin liderliğini yapmış olan Euthydemos ve Heybreas adında iki önemli kişi yetişmiştir.

Tarihçi Strabon’a göre: Mylasa, iç Karia’nın 3 önemli kentinden biridir. Diğerleri ise: Alabanda ve Stratonikeia. Mylasa: MÖ.5.yüzyılda: İonia ayaklanmasına ve Pers ordularına karşı, bölge şehirlerinin direnişine katılır.

MÖ. 446 yılında, Berymdon Savaşından sonra: Pers hakimiyetinden kurtulurlar ve Attika Delos Deniz Birliğine katılırlar.

Mylasa

Diğer Karia kentleri gibi, MÖ.334 yılında, Büyük İskender tarafından, Karia kraliçesi Ada’ya teslim edilir. (Bu prensesin lahdi: belki dikkatinizi çekmiştir, Bodrum Kalesinde bulunmaktadır.)

Şehir: MÖ.129 yılında, Roma’ya bağlanır. Takip eden Bizans döneminde ise, piskoposluk merkezi haline gelir. MS.4.yüzyıldan sonra: şehir, yavaş yavaş önemini kaybeder. 5.yüzyılda, şehirde, küçük bir Hristiyan topluluğu olduğu görülüyor. 5.yüzyılın ikinci yarısında: Roma’dan gelerek, şehirde, Hristiyanlık için çalışan ve kızlar için manastır açan Kseni isimli, ünlü bir rahibenin yaşar.

Tarihi süreç incelendiğinde: 13.yüzyılda, Milas yöresi, Menteşe Oğulları Beyliği döneminde, Beylik merkezi olarak kullanılır. 17.yüzyılın ikinci yarısında, Milas bölgesine gelen Evliya Çelebi: ünlü Seyahatnamesinde, Milas için şunları yazar: Milas, Sodra dağı eteklerinde, 1000 kagir evin, tütünü ve narenciyesi bol, Şeyh es Şüşteri adlı evliyanın yaşadığı yer”

Şeyh Şüşterinin mezarı: günümüzde, Atatürk bulvarının tam ortasındadır. Mezar kaybolmasın diye, bir mermer üzerine adı yazılarak dikilmiştir.

İlçenin her yanı: mermerlerle kaplı. Doğal olarak, mabetler kenti adını almış. Milas sınırları içinde, 27 antik kentin kalıntılarını görmek mümkün. Özellikle: İasos, Labrabda, Euromos ve Heraklia öne çıkıyor ve bu şehirlerin kalıntıları ziyaret edilebilecek potansiyelde.

Takip eden dönemde, bölgede: Karialılardan sonra, Bizans, Selçuklu, Menteşe Beyliği ve Osmanlılar egemen olmuşlardır.

Milas isminin kaynağı: rüzgarlar  tanrısı Ailos’un soyundan gelen “Mylasos”dan gelmektedir.

Muğla Milas

GENEL

Milas: her ne kadar 27 antik kenti barındırarak, tarihi çekiciliğini öne çıkarsa da, doğal zenginliklerde barındırmaktadır. Milas yöresinde, iki göl var. Biri Bafa ve diğeri Tuzla gölleri. İkisi de denizden kopmuş, ikisi de tuzlu ama kuş zenginliği açısından büyük önem taşıyorlar.

Bafa gölü; Milli park olarak ilan edilerek koruma altına alınmış. Binlerce kuş barınıyor. Güllük deltasında ise, Tuzla sulak alanı bulunuyor. İlçe merkezine, 23 km. uzaklıkta, Sırtlandağı mevkiinde bulunan “Halep çamı” ormanı, tabiat koruma alanı olarak koruma altına alınmış. Çünkü: bu tür orman çok az yerde bulunuyor. Bu alanda: 40-50 yaş gurubu, Halem çamlarından oluşan bir orman var.

Muğla Milas Halıları

MİLAS HALILARI

Milas: Türkmen boylarının en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Bunun doğal sonucu olarak, burada, kendine özgü karakteristik özellikler taşıyan halılar dokunmaktadır.

Halı geleneğinin, bölgede, 16.yüzyılda seccade halıları dokunmasıyla başlar. 18.ve 19.yüzyıllarda ise, renk ve özellik olarak, Barok stili özellikler taşıyan halılar dokunmaya başlanır. Dokumada, tamamen yün kullanılmıştır. Bu yünler: kök ve doğal boyalarla renklendirilmiştir.

Klasik el dokumaları: mihraplı, Milas seccadeleridir. “Ada Milas” isimli halılar, eski örneklerin başında gelir. Kenar süslerinin, yan yana sıralanmasından oluşur. Her suyun içindeki motifler, genelde birbirlerinin tekrarıdır.

Milas bölgesinde, başka bir gurubu oluşturan halılar da “Madalyonlu” örneklerdir. Bu halılar: kare, dikdörtgen, altıgen olarak, çeşitli tiplerde dokunur.

Günümüzde, Milas halıları, ilçenin şu köylerinde dokunmaktadır: Karacahisar, Ören Dört Tepe, Gereme, Bozalan, İkizköy, Pınarköy, Mezgit, Gürceğiz, Akçakaya.

Muğla Milas Evleri

MİLAS EVLERİ

Milas evleri: 19. ve 20.yüzyılın ilk yarısında yapılmıştır. Büyük bölümü restore edilerek kullanılmaya devam edilmektedir. Bu evler: 2 katlıdır, giriş avludan yapılır. Evlerin: ahşap destekli çıkmaları, sokağa taşar. Zemin katlar: genellikle depo ve kiler olarak kullanılır. Mutfak, tuvalet ve ahır: avlunun bir köşesindedir. Avludan üst kata, ahşap yada mermer bir merdivenle çıkılır. İlginizi çekerse, evleri gezebilirsiniz.

NE YENİR.NE İÇİLİR

Milas bölgesinde, zeytinyağlı yemekler yaygındır. Mumbar dolması, kabak çiçeği dolması, keşkek, çiçek kızartma, börülce, çaykama böreği düşünülebilir. Tatlılardan ise, zerde, mutlaka tatmanız gereken bir lezzet. Tabii bunların dışında, denize yakın bu bölgede: deniz ürünlerini de tatmanızı öneririm. Bunların dışında: Milas’ın köftesi de meşhurdur.

Labranda antik kent kalıntılarına giderseniz: buraya çıkarken Kargıcak köyündeki kır lokantasına mutlaka uğrayın. Burada: saçta yapılan oğlak kavurması ve tercihinize göre, mis gibi domateslerle hazırlanan menemen yemenizi öneriyorum.

NE SATIN ALINIR

Milas yöresinden: bu yöreye özgü, el dokuması halılar satın alabilirsiniz. Bunun dışında: İlçe merkezinde, Salı günleri Pazar kuruluyor. Bu Pazar, hem ucuz ve hem de renkli. Buraya, yerli ve yabancı turistler akın ediyorlar ve taze sebze ve meyveden, çam kokulu ballara, zeytinin her çeşidine, incecik işlenmiş yerel dokumalara kadar pek çok ürüne rastlamak ve satın almak mümkün.

GEZİLECEK YERLER

İLÇE MERKEZİNDE, GEZİ PLANI

İlçe merkezinde: Hisarbaşı mahallesinde bulunan, Zeus Karios Tapınağı var.

Muğla Milas Zeus Karios Tapınağı

ZEUS KARİOS  TAPINAĞI

Tapınağın Korint başlıklı tek sütunu: günümüzde ayakta olup görülebilir. Bu sütunun diğer ismi “Uzunyuva” Hisarbaşı mahallesinin doğusundadır. Tek bir sütundur. 3.5 metre yüksekliğindeki bir podyum üzerinde yükselir.

Tarihi yayınlarda: biraz önce sözünü ettiğim gibi: Zeus Kairos olarak bilinir. Ancak: üzerinde leylekler yuva yaptığı için, halk arasında, uzun yuva olarak adlandırılıyor. Sütunun uzunluğu: yaklaşık 10 metredir. Söylenenlere göre: bu sütun, Zeus adına yapılan bir tapınaktan geriye kalan tek sütundur.

Evet, maalesef, 2000 yıllık kaide mermerleri, birileri tarafından sprey boya sıkılarak boyanmış göreceksiniz. Ancak, özel bir teknikle eski haline getirilmesi için, bu mermer kaidenin temizlenmesi işi, İtalyanlara ihale edilmiş. Çünkü, mermer gözeneklere boya işlemiş.

Bu sütunun hemen başlangıç noktasındaki bir taş-yıkık barakada yapılan baskında: yerin 22 metre  derinliklerine kadar inen bir tünel ve bu  tünelin ucunda, Karya bölgesinin efsanevi ilk kralı Hekaios’un anıt mezarı bulunmuştur. Bu anıt mezar hakkında ayrıntılı bilgiyi, merak edenleriniz, yine bu siteden bulabilirler.

Kentin eski surlarından: günümüze gelen tek kalıntı: “Baltalı Kapı” olarak bilinen Kapı kemeridir.

Muğla Milas Baltalı Kapı

BALTALI KAPI

MÖ.1. yüzyılda yapılmıştır. Kapı kemerini: başlıkları bir sıra palmet ve yivle süslü iki paye taşımaktadır. Dış tarafındaki kilit üzerinde: çift yüzlü, balta kabartması bulunmaktadır. Zaten, kapı bu yüzden ismini almıştır. Kapının bulunduğu yer: Labranda’daki Zeus Tapınağına giden, kutsal yolun başlangıç yeridir.

Daha sonra: Gümüşkesen Anıtı görülmelidir.

Muğla Milas Gümüşkesen Mezar Anıtı

GÜMÜŞKESEN MEZAR ANITI

Sodra dağı eteğinde, Gümüşlük Semtindedir.

Mezar yapım tekniği ve mermer süslemelerin karakteristik özellikleri nedeniyle, MS.2.yüzyılın ortalarına tarihlenmektedir.

Antik kent nekropolü (mezarlığı) içindeki bu ihtişamlı anıt, Milas şehrinin yöneticisi, komutanı veya diğer bir üst düzey kişi veya aile için yaptırılmış olmalıdır. Çünkü: nekropol alanında, bu şekil bir yapı yapılması için, dönemin kent senatosunun izninin gerektiği biliniyor.

Mezar yapısı

Sodra Dağı ocaklarından çıkarılan, gri damarlı mermerden yapılmış. Arazi yapısı meyilli olduğu için, düz bir platform üzerinde yükseliyor. Yapı: 3 bölümden oluşuyor. Bunlar: gömülerin bulunduğu mezar odası, dinsel törenlerin yapıldığı ve sütunlarla çevrili orta kat ve bu sütunlar tarafından desteklenen çatı katı.

Giriş kapısı: batı cephesindedir. Mezar odasının zemininde: mevcut izlerden, ölülerin lahitlerin içine defnedildikleri anlaşılmaktadır.

İkinci katta

Çatıyı taşıyan sütunlar var. Bu sütunların arasında, zamanında ahşap korkuluklar bulunduğu anlaşılıyor.

Orta katın, zemin döşemesinde; kuzey tarafta bulunan ve huni gibi aşağıya doğru daralan delik: buradaki dinsel törenler sırasında, mezar odasına kutsal bir sıvı ya da kurban kanı akıtıldığını gösteriyor.

Çatının tavanı: mezarda yatan kişinin önemini vurgularcasına, geometrik ve bitkisel motiflerle, nakış gibi işlenmiştir.

Gezimize devam ettiğimizde, Firuz Ağa Camisi karşımıza çıkıyor.

Muğla Milas Firuzağa Camisi

FİRUZAĞA CAMİSİ

İlçede, Menteşe Oğulları döneminden kalma en önemli eserdir. Daha sonra: Osmanlı dönemine ait bir yapı görülebilir.

Muğla Milas Çöllüoğlu Hanı

ÇÖLLÜOĞLU HANI

İlçe merkezinde, Belen camisinin yakınındadır. 1737-1738 yılları arasında, Abdülaziz Ağa tarafından yaptırılmıştır. Günümüzde özel mülkiyettedir ve yıkık durumdadır. Yapının: kuzey ve güneyde, iki girişi vardır. Güneydeki giriş, tam eksende, güneydeki ise sağ köşededir.

Girişten sonra: taş döşeli bir avlu ve avlunun çevresinde, çift katlı odalar bulunmaktadır. Alt kat binek hayvanlarına, üst kat ise insanların konaklamasına ayrılmıştır. Soğuk ve güvenlik nedeniyle, alt kat pencereleri küçük yapılmış, kapılar ise bunun tersine hayvanların girebilmesi için büyük yapılmıştır.

Elbette: Milas Müzesine mutlaka zaman ayırmalısınız.

Muğla Milas Müzesi

MİLAS MÜZESİ

İlçe merkezinde, Hayıtlı Mahallesindedir. İlçe ve çevresindeki ören yerlerindeki kazılarda elde edilen eserlerin bir kısmı, burada sergileniyor. Müze: 1987 yılında hizmete açılmış.

Müze Müdürlüğü: Milas Kültür Merkezi binası içinde bulunmaktadır. Kültür Merkezi: toplam 1.5 dönümlük bir bahçe içinde, bodrum katı da bulunan, 2 katlı bir yapıdır. Binanın ana giriş katında: Müze sergi salonu ve idari birimler var.

Muğla Milas Müzesi

Teşhir salonunda 11 vitrin bulunmaktadır. Bu vitrinlerde: Stratonikeia kazılarında ortaya çıkarılan: altın eserler, İassos kazılarında bulunan pişmiş toprak kandiller ve ayrıca: heykeller, heykel başları sergileniyor. Yani, sergilenen eserler: MÖ.6-5 bin yıllardan başlayarak, Roma dönemine kadar uzanan geniş bir dönem içerisinde tarihleniyor.

Sergilenen eserler arasında: seramikler, taş baltalar ve altın eserler ile mermer heykel başları ve torsolar bulunuyor. Müzede sergilenmekte olan, özellikle geometrik dönem (MÖ.10-8.yüzyıl) ve klasik dönem (MÖ.5-4 yüzyıl) seramik eserleri,  dönemlerinin özelliklerini son derece iyi ortaya koyan örnekler olması açısından ilgi çekiyor.

Bunların yanında: Iasos antik kenti kazılarında ele geçirilen, MÖ.6.yüzyıla ait bir av sahnesinin betimlendiği duvar kabartması ile yine İassos bölgesindeki Çanacıktepe de bulunan, Helenistik döneme ait, iki yanında koçları ile betimlenmiş, Artemis heykel gurubu, müzenin önemli eserleri arasında öne çıkıyorlar.

Bir diğer önemli obje ise

Karya’nın iki önemli kenti olan Latmos ve Pidasa arasında yapılan “Dostluk ve Kardeşlik Anlaşmasının” yazılı bulunduğu yazıt. 1998 yılında, Arkeologlar tarafından, Kapıkırı köyüne ait yayla evlerinden birinde bulunmuş. MÖ.2-3.yüzyıllarda gerçekleştirildiği tahmin edilen yazıtta: Latmos ve Pidasa kentlerinin dini törenlerden, kız alıp vermeye ve mülk edinmeye ve savaşlarda ortak hareket edeceklerine dair konuların ayrıntıları yer almaktadır. “Aralarında evlenme yoluyla akrabalık tesis etmeleri için, hiçbir Latmoslu bir başka Latmosluya kızını vermemeli veya kız almamalı ve 6 yıl süreyle, Latmoslu Pidasalıya ve Pidasalı Latmosluya kız verip almalı……..” Mutlaka görmelisiniz.

Bahçe ise, açık sergi alanı olarak kullanılıyor.

Evet, ören yerlerinde gerçekleştirilen kazı çalışmaları ile bulunan eserlerin tamamı, yer sıkıntısı nedeniyle açık teşhir edilemiyormuş. Bu nedenle: Türkiye Kömür İşletmeleri Milas Lojmanları önündeki, yaklaşık 14 dönümlük arsa, yeni müze yapımı için, tahsis edilmiş. 2009 yılı eser sayısı: yaklaşık 55 bine ulaşan müzedeki eserlerin, günümüzde yalnızca 569 tanesi kapalı teşhir ve vitrin, 430 tanesi Balıkpazarı ve Açıkhava müzesinde sergileniyor.

MİLAS’IN ÇEVRESİNDE GEZİLECEK YERLER

Muğla Milas Beçin Kalesi
Muğla Milas Beçin Kalesi

BEÇİN KALESİ

Milas-Ören karayolu üzerindedir. İlçe merkezine, 5 km. uzaklıktadır. Bizans yapısıdır. Menteşe Oğulları döneminde onarılmıştır. Milas şehrini merkez yapan Menteşe Oğulları, hükümet merkezini ise, savunması kolay olduğu için “Beçin” kalesine taşımıştır.

Kalenin güney bölümü: surlarla çevrilidir 1974 yılında restore edilmiştir. Kalede: hamam ve sarnıç kalıntıları görülebiliyor. Esas yerleşimin bulunduğu: 200 metre yukarıdaki iç kale bölümünde ise: Bizans şapeli, Menteşe oğulları döneminden kalma: Kara Paşa Medresesi, Türbe, Ahmet Gazi Medresesi, Orhan Bey Camisi, Hamam, Bey Hamamı, Kızılhan, Yelli Camisi ve Medresesi günümüze kadar ulaşmıştır ve görülebilir.

Muğla Milas Labranda

LABRANDA

Labranda ismi: Zeus’un sembolü, Amazonların savaş aracı olan, “çift yönlü” bir balta olan “Labrys”den gelmektedir. Aslında Zeus’un simgesi, elinde şimşek tutmasıdır.

Herakles (Herkül) Amazon Kraliçesi Hippolyte’yi öldürdüğü için çifte ağızlı baltayı; 3 yıl kölesi olarak yaşayacağı Lydia Kraliçesi Omphale’ye hediye eder. Bu balta uzun yıllar Lidya hazinesinde kalır. Aradan yıllar geçer. Lidya’da iktidarı elinde tutan Mermnad hanedanlığı, gücünü Milaslı muhafız Arselis’ten alır.

Ancak Gyges’in ayaklanması sırasında, Lidya hazinesi de yağmalanır. Hazineden çift ağızlı baltayı alan ve Milas’a getirip Zeus kült heykelinin eline veren kişi Arselis’tir. Yani: Arselis, Zeus’un Labraundos olarak anılmasını sağlayan kişidir. Böylece Zeus’un çift ağızlı balta ile anılmasını sağlar. Çift ağızlı balta taşıyan Zeus simgesi, Karya sikkeleri ve Roma dönemine kadar uzanan dönemde sıkça görülür.

Antik kent: İlçenin kuzeyinde, Koca Yayla bölümünde bulunmaktadır. İlçe merkezine, 14 km. uzaklıktadır. Denizden 650 metre yüksekliktedir. Antik Latmos dağ sırasının güneybatı bölümündedir. Bir antik kent olmaktan çok, bağımsız bir kutsal alan, bir kült merkezi olarak tasarlanmıştır.

Yolu iyi durumdadır

Ülkemizin, en iyi korunmuş antik kentlerinden biridir. Kayralıların, ikinci kralı, Mozolus burada doğmuş ve kral olduğunda, burayı başkent yapmıştır. Daha sonra ise, başkentini, harika mozolesini yaptırdığı, Halikarnassos’a taşımıştır.

Labranda: Zeus Labrandosun kutsal alanıdır. Antik dünyada tapınaklar tanrının evi olarak kabul edilmekteydi ve bu bağlamda Labraunda, sahip olduğu anıtsal tapınaklar ve bağlantılı yapıları ile Zeus Labraundos’un (Labraunda’lı Tanrı Zeus) evidir.

Burası muhtemelen kendi rahipleri tarafından yönetilmekte ve çevre yerleşimlerinin tamamına ait bir hac yeri olarak kabul görmekteydi. Buraya ulaşmak ve dini ritüellerini yerine getirmek isteyen Karyalılar, Milas’tan başlayarak 14 km boyunca devam eden, 8 metre genişliğindeki taş kaplamalı “Kutsal Yol” u büyük kortejler halinde ve coşku ile geçiyorlardı. Kutsal alan her yıl, büyük dinsel bayramlar için gelen ziyaretçileri 5 gün boyunca ağırlıyordu.

Bu bölgede: MÖ.600 yıllarından itibaren yerleşim bulunduğu öğrenilmiştir. Bu kutsal alanda yapılan araştırmalarda: MÖ.497 yılında, Karyalılar ile Persler arasında bir savaş yapıldığı ve Kayralıların yenildiği görülüyor.

MÖ.355 yılında, Labrandada yapılan kurban şöleninde: Karya kralı Mousolos, kendisine yapılan bir suikastten son anda kurtulur.

Bunun üzerine

Burada bir dizi yeni yapılanmaya gidilir. İlk önce: Hekatomnid yapı projesini hayata geçirmek için büyük mermer bloklarının taşınması gerekir ve Milas ile Labraunda arasına taş döşeli bir yol inşa ettirir. Suni teraslar, küçük bir Dor bina, anıtsal merdiven, iki geniş ziyafet salonu, sundurmalı yapı, stao ve çevresi sütunlu Zeus Tapınağı gibi yerler yapılır.

Mousolos öldüğünde kardeşi ve karısı olan Artemisia, Kraliçe olur. Ancak kendisi, Karya hükümdarı olarak sadece 2 yıl kalır. Ünlü antik dönem yazarı Strabon: kocasının acısına dayanamayan Artemisia’nın MÖ 351 yılında öldüğünden söz eder. (Kocası için yaptırdığı; dönemin sanat harikası mezar anıtı halen Londra British Museum’da sergileniyor.)

Artemisia&dan sonra Karya Kralı ve Satrapı olarak Anadolu’nun en zengin adamı olarak yazılan İdrieus başa geçer ve MÖ 344 yılına kadar ülkeye hükmeder. İdrieus, imar faaliyetlerini sürdürür, ilk olarak tapınağı genişletir. Ancak, MÖ.344 yılında, İdreus’un ölümü sonrasında, bu imar faaliyetleri biter.

Helenistik dönem sonrasında, şehir eski canlılığını kaybeder. Ancak, MS 1’nci yüzyılda Lbraunda yeniden önem kazanır. İmar çalışmalarında en göze batanı: ziyaretçilere hem ruhani hem de fiziki arınma imkanı sağlamak için tapınak girişleri arasına yapılan hamamdır. MS 2’nci yüzyılda, alana ticari ve dini yapılar eklenmeye devam edilir. MS. 4.yüzyılda: bölgede büyük bir yangın olur ve kutsal alanın, kült yeri olarak kullanılması sona erer.

Gelelim günümüze

Antik dönemde: Mylasa ve Labranda arasında, 8 metre genişliğinde ve 12 km. uzunluğunda kutsal bir yol vardı. Burası, zamanında, Mylasa’nın (bugünkü Milas) dinsel merkezi olarak kullanılan Labranda ile arasındaki bağlantı yolu idi. Günümüzde: bu kutsal yolun döşeme izlerini görmek mümkün.

Alana giriş, güney ve güneydoğuda bulunan iki giriş kapısından sağlanıyor. Bunlardan biri: “Dor binası” olarak isimlendirilen, dikdörtgene yakın ve düzensiz oluşumuyla dikkati çekiyor. Kuzeye dönük, 4 sütunlu, mermer cepheli. Roma döneminde, bu yapı, hamam kompleksinin içine dahil edilmiş.

Propylon bölgesi

Kuzeyde, uzun odalara açılan bir duvarla sınırlanıyor. Bu uzun odalar: depo veya hazine odaları olarak kullanılmış. 12 metre genişliğindeki merdivenlerle, orta terasa ulaşılıyor. Burası: Hekatommos sülalesinin başlattığı ilk yapıdır. Mabet benzeri bir binadır. Burada, büyük olasılıkla: Mausolosun karısı ve kız kardeşi olan Artemisia’nın ve belki de Zeus’un heykellerinin saklandığı düşünülüyor.

En üst terasta

Zeus Mabedi bulunuyor. Mabet:  doğu yönüne dönük. Cephede 6 ve yanlarda 8 olmak üzere, bir sıra sütun dizisi bulunuyor. Bu sütunlu mabet: İdrieus tarafından takdis edilmiş. Mimar Pytheos tarafından yapıldığı düşünülüyor. Evet, burası yerleşimin en iyi korunagelen yapısıdır. Güney duvarı, döşeme seviyesinden 8 metre yüksekliğindedir.

Kutsal alanın kuzeyinde, dik bir yokuş var. Bunun güney yamacında, mabedin üzerinde 15 metre uzunluğunda, bir mezar var. Mezar odası ve girişi: çıkıntılı tonozdur. Çatı: Dor düzeninde, granitten yapılmıştır.

Kutsal alanın, batısında, 200 metre uzaklıkta: stadyum bulunuyor. Bu bölüm, kentin Roma döneminde yapılmış. Stadyumun arkası, istinat duvarı ile sağlamlaştırılmış. Her iki başta da, yarışların başlama ve bitiş taşları bulunuyor. Bunları günümüzde de görebilirsiniz. Kutsal alanda yapılan, 5 günlük şölenlerde, burada yarışların düzenlendiği  düşünülüyor.

Kehanet ve su

Şehirde su işlevselliğiyle ön plana çıkmıştır. Hatta: burada “hydrophoroi” yani “su testisi taşıyan kadın” heykelcikleri bulunmuştur. Buna bakarak: şehrin Zeus tapınımından önce, Ana Tanrıça Kybele için bir kült yeri olduğu düşünülmektedir.

Ancak: burada suyun kehanetle ilişkisi de yoğun olarak izlenmektedir. Çünkü: şehir, bir kült alanı olmasının yanında aynı zamanda bir kehanet merkeziydi. Çünkü, MS 1’nci yüzyılda, antik dünyada birçok yerde, birçok kehanet merkezi vardı.

Arkeolojik verilere göre: Labraunda’da içinde süslü ve kutsal balıkların bulunduğu bir havuz varmış. Bu balıklara bir soru sorulur, ardından suya atılan yemleri yeyip yemediklerine bakılırmış. Yemleri yediklerinde “evet” ve yemediklerinde ise “hayır” olarak sorunun cevabı verilirmiş. Bu havuzdan evet yanıtı alındığında, havuza: altın takılar, bilezik ve küpeler atılırmış. Ünlü filozof ve devlet adamı Plinus: Labraunda’da yılan balıklı bir gölcük olduğundan söz etmiştir.

Evet, Labranda bölgesi kazıları

1948 yılında, İsveç Üniversitesi elemanları tarafından başlatılmış ve günümüze kadar devam etmiştir. İsveçli arkeolog Prof Axel Persson, tunç çağı buluntularını tespit etmek için geldiği Milas’tan, Labraunda’yı keşfederek ayrılmıştır.

Gerek Zeus Tapınağının dayanıklı temelleri ve gerekse kutsal balıkların havuzu olan mermer bir yapı, toprak altından henüz çıkarılamamıştır. Tapınak alanının üzerindeki yamaçta çıkarılanlar arasında: 2 metre kalınlığındaki duvarı olan ve “Andron” ismi verilen erkekler kulübü ve içinde, 3 adet, lahde benzeyen yapı ile birlikte bulunan bir abide benzeri mezar var.

Muğla Milas Euromos
Muğla Milas Euromos

EUROMOS

Milas-Söke karayolunun 12’nci km. dedir. Ana yol tam ortasından geçmektedir. Özellikle: antik kentin tapınağının sütunları, yoldan geçerken rahatlıkla görülebiliyor. Bu sütunlar yüzünden, yöre halkı, buraya: “Ayaklı” ismini vermiş.

Karia’nın önemli kentlerinden bir tanesidir. Antik dönemde önemli yolların kavşağında bulunması, kıyı Karya’yı iç Karya’ya bağlaması nedeniyle önemlidir.

Evet, şehrin ismine: tarihte ilk kez, MÖ.5.yüzyılda rastlanıyor.

Bu tarihte, Perslere karşı kurulan Attika-Delos Deniz Birliğine vergi veren şehirler listesindedir.

Euromos şehri: Mylasa ile vatandaşlık anlaşması yapar. Zaman zaman ise, Herakleia şehrinin saldırılarına maruz kalırlar ve Mylasa şehrinin yardımını isterler.

Likya egemenliği, arkasından Perslerin bölgeyi işgaliyle birlikte karmaşık bir süreç, daha sonra yapılan barış antlaşmasıyla Pers egemenliğinin kabullenilmesi, Büyük İskender ve sonrasında generalleri tarafından bölge değişik güçler tarafından el değiştirir. Sonra Romalılar bölgeye gelir ki, bugün kalıntıların büyük kısmı Roma dönemine aittir. Özellikle tapınak öne çıkar. Sonra Bizans dönemi, sonra Türk Beylikleri dönemi (14’ncü yüzyıldan sonra Menteşe Beyliği yöreye hakim olur) olur.

Şehrin Bizans döneminden  sonra yerleşime sahne olmadığı görülür. Bu bir şans, çünkü her yeni gelen topluluk, kendinden önceki kalıntıları değiştirerek ve tahribata uğratarak kullanır. Bizans’tan sonra yerleşim olmaması kalıntıların iyi durumda kalmasını sağlamıştır. Ancak kalıntıların ve özellikle mermerlerin büyük bölümü, kireç ocaklarına götürülmüş ve yok edilmiştir.

Yazılı kaynaklarda, Heredot buradan söz eder. Nis denen bir kişi öne çıkar. Bu kişi, kehanet merkezleri arasında bilgi alışverişi yapan veya kehanetlerin çözümlenmesine yardım eden kişidir. Heredot, bu kişiye Europos ismini verir. Çünkü Trakya’da Karca bir yazıtı okuması, Karca bilmesi ve ilaveten Europoslu olması, bu şahsın Euromoslu olduğu kanaatini uyandırır.

Neden Europos değil de Euromos? Çünkü Atika-Delos listelerinde ve bazı yazıtlarda kentin ismi Europos olarak geçer. Dolayısı ile Europe, kentin ismi, Euromos ise yakın bölgeye verilen isim olarak kabul görür.

Euromos, MS 4’ncü yüzyıldan itibaren karşımıza çıkar. Bu büyük ölçüde Pers Saprapı Mousolos’un bölgeyi Helenleştirme politikasının neticesi olarak verilmiş bir isim olmasıdır.

Kalıntılar ve surların içindeki yerleşime bakılınca, Euromos’un antik dönemde önemli bir yerleşim olduğu kesindir.

Euromos şehrinde, Zeus Lepsynos tapınağının UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesine dahil olması için çalışmalar sürdürülmektedir. Eğer asıl listeye girerse, özellikle Avrupa’dan önemli destekler alınır ve destinasyon olarak bütün dünyaca bilinir.

Günümüzde, antik şehirde görülebilecek kalıntılar şunlar: İmparator Hadrianus zamanına tarihlenen, Zeus Tapınağı. Bu tapınakta yapılan kazılarda, MÖ.6.yüzyıla ait kalıntılar bulunmuştur.

Tapınağın cephesindeki 8 sütun, günümüzde hala ayaktadır. Sütunların diğerlerinin de ayağa kaldırılması için çalışmalar sürdürülmektedir. Sütunlar üzerindeki kitabede: tapınağın yapımında para yardımında bulunanların isimleri yazılıdır.

Bunun dışında: surlar, tiyatro, agoradaki lahit mezarlar görülebiliyor. Tiyatronun, beş sırası görülebiliyor. Tapınağın karşısındaki yamaçlarda dolaşırsanız, sur kalıntılarını görebilirsiniz.

Muğla Milas Iassos
Muğla Milas Iassos
Muğla Milas Iassos

       

IASSOS

Kıyıkışlacık köyündedir. Maalesef, burada da, köy, antik şehir kalıntılarının hemen üzerine kurulmuştur. İlçe merkezine: 18 km. uzaklıktadır. Eskiden buraya yalnızca deniz yolu ile ulaşılıyorken, günümüzde karayolu bağlantısı da bulunmaktadır. Antik şehir: kıyıya çok yakın, kayalık küçük bir ada ile bu adanın karşısındaki alanda kurulmuştur. Adanın çevresi 2.5 km. ve yüksekliği 70 metredir. Zamanla, ada karayla birleşerek, yarım ada halini almıştır.

Ören yerinin girişinde: tabelalar ile, aydınlatıcı bilgiler verilmiş. Ancak, dediğim gibi, antik kent kalıntıları; gerek köylüler ve gerekse hayvanları tarafından, işgal edilmiş durumda. Biz yine de, İassos kentini anlatmaya devam edelim.

Kent: MÖ.9.yüzyılda, Argoslu kolonistler tarafından kurulmuştur. Daha sonra Milet şehrinden gelen göçmenler, kente yerleşmişlerdir. Bu yörede bulunan sikkelerde: sakallı bir kişinin başı üzerinde “kurucu İassos” diye yazdığı görülmektedir. Bu nedenle, şehrin adının buradan geldiği düşünülmektedir.

Bunların yanında: bölgede yapılan arkeolojik araştırmalarda: Miken çömleği, Miken evleri bulunmuş ve yerleşimin çok daha eskilere kadar gittiği değerlendirilmiştir.

Muğla Milas Iassos
Şehrin en önemli tanrıları

Apollo ve Artemis’tir. Şehirdeki kabartmalardan birinde: Artemis, Astias’ı gösterir. Bu yerel tanrıça: Astias isimli bu yerel tanrıça: Artemis’e benzemektedir. Şehirde, bu iki tanrı dışında tapınılan Diyonizos adına ise, festivaller düzenlenir. Bu festivallerde: müzik ve tiyatro gösterileri sunulur.

Şehir: tarihi süreç içinde: Perslerin, Ispartalıların eline geçmiş ve MÖ.403 yıllarında yağmalanmıştır. MÖ.386 yılında yapılan kral barışı ile, şehir, yine Pers egemenliği altına girer. Daha sonra ise, İskender, saldırarak burayı ele geçirir. MÖ.201 yılında, Makedonya kralı V. Philiph, MÖ.219 yılında Roma imparatorluğunun egemenliği görülür.

Romalılar döneminde, imparatorluğun bölgedeki en güçlü üçüncü şehri olur. Ancak, her ne kadar özel bir koruma alanına sahip olsa da, kent, uzun süre herhangi bir ulusun egemenliği altında kalmamıştır. Şehrin en  dikkati çeken yerlerinden biri olan surları ise, 19.yüzyıla kadar sağlam olarak gelmiş olsa da, günümüzde bu surlardan eser kalmamıştır.

Bunun dışında, İassos şehri, döneminde, bulunduğu konumun çok imtiyazlı olması, ünlü mermeri ve balıkçılık ile öne çıkmıştır. Antik çağlarda, bir ada üzerinde bulunan İassos şehri, bölümün başında söz ettiğim gibi, günümüzde bu adanın ana kara ile birleşmesi sonucu, anakaradan ulaşım mümkün hale gelmiştir.

Burada görebileceğiniz kalıntılar şunlar:

Zeus Megistos Tapınağı: kentin doğu bölümündedir. Burada: bir adak yapısı yani kutsal bir yer var.

Tiyatro: Zeus Tapınağının üstündedir. Kentin ortasında bulunan yükseltinin kuzey-doğu yamacındadır. Helenistik geleneklere göre kurulan yapı: Zopatros tarafından, Roma döneminde onarılmıştır. Tiyatro duvarındaki yazılarda: oyuncular, müzisyenler ve bu etkinliklere destek veren kişilerin isimleri yazılıdır.

Seyirciler kısmı, yuvarlatılmış kesme bloklardan yapılmıştır. Sıralar ise, beyaz mermerdir. Günümüzde yıkık durumda olan sahne binası ise, daha sonraki dönemlerde yapılmıştır.

Kale: kentin en üst noktasındadır.

Hıristiyanlık döneminden kalmadır. Limana hakim durumdaki kalenin içinde, tipik bir ortaçağ kulesi ve büyük bir sarnıç bulunmaktadır. Kale  duvarları, dıştan yuvarlak ve kare kalelerle desteklenmiştir.

Agora: Kent meclisi olarak kullanılan yapı: daire biçimli orkestra ve onun arkasındaki dört merdivenli, üç bölüme ayrılmıştır. Oturma sıralarının altları, tonozlarla desteklenmiştir. Agoranın çevresini saran stoalarda bulunan yazıtlara göre, yapım tarihinin, MS.130 yılları olduğu düşünülüyor. Agoranın, güneybatı köşesindeki geniş düzlükte, Artemis Astias Tapınağı bulunuyormuş.

Anıtsal Mezar: şehirdeki ilginç yapıların başında gelmektedir. Mezar odasının üzerinde, küçük bir korint tapınağı var.

Balık Pazarı: Roma dönemine ait, en ünlü mezar, halk arasında balık pazarı olarak bilinmektedir. Balık pazarı anıt mezarı: 1995 tarihinde “Balık Pazarı Açıkhava Müzesi “ olarak ziyarete açılmıştır. İassosta yaşayanların balık düşkünlüğünü, ünlü coğrafyacı yazar Strabon şöyle yazmaktadır.”

Bir gitar konserini dinleyen İassoslular, balık satışının başladığını bildiren kampana sesini duyunca, konseri bırakıp, balık pazarına inerler. Yalnız, kulağı ağır işiten biri kalır. Sanatçı, yerinden kalkar ve bu tek dinleyiciye doğru ilerler.

“Bana gösterdiğiniz hürmet ve müzik sevginiz karşısında minnettarım. Çünkü, kampana vurur vurmaz, sizden başka herkes kalkıp gitti” der. Adam “ Ne diyorsun, kampanamı çaldı? Öyle ise, bana da müsaade” diyerek, pazara  doğru koşmaya başlar.

Şehirde yapılan kazılarda bulunan pek çok para üzerindeki “Yunus balığını” gösteren resimler: ünlü İassos efsanesini anımsatır. Bu efsaneye göre: “ Yunus balığı ile çok iyi bir dostluk kuran İassos’lu bir çocuk, hem Plinius ve hem de Aelian tarafından zikredilir.

Plinyus: Büyük İskender’in, bu hikayeden çok etkilendiğini ve İassos’lu bu genci yanına aldığını ve hatta onu deniz tanrısı Poseydon’un rahiplerinin başına getirdiğini anlatır.

Son olarak: İassos bölgesini ziyaret ederseniz, müzede satılan küçük taş ve seramik heykelciklerden satın almayı unutmayın, güzel bir anı ve hediyelik olarak kullanabilirsiniz.

Muğla Milas Bargylia
Muğla Milas Bargylia
Muğla Milas Bargylia

BARGYLİA

İlçe merkezine, 25 km. uzaklıkta, Boğaziçi köyündedir. Eski bir Karia kentidir. Kentin adı: halk dilinde “Varvil”dir. Karya dilinde ise, kentin adı “Andanos” tur. Kentin isminin: MÖ.2000 yıllarında, Luwi veya MÖ.1000 yıllarında Karia dilinden geldiği ve “yüksek yer” anlamında kullanıldığı tespit edilmiştir.

Yine de, antik dönemlerde, şehir isimlerinin efsanelerle bağlantılı olduğu bilinmektedir. Bu şehre ait efsane ise şöyledir: “Bellerophon’un yakın arkadaşı Berglos, kendisinin kanatlı atı Pegasus’un attığı bir çifte ile ölür. Buna çok üzülen Bellarophon, arkadaşının anısına, bu kenti kurar ve kente, onun ismini verir. Bu yüzden, Barglia şehrinin sikkeleri üzerinde, Pegasus tasvirleri bulunur.

Tarihi süreç içinde, kentin ismine ilk kez: MÖ.5.yüzyılda kurulan Attika-Delos Deniz Birliğine ödenen vergi listesinde rastlanır. Büyük İskender’in, Karia bölgesini ele geçirmesinden sonra, kent, üs olarak kullanılır. MÖ.3.yüzyıldan sonraki dönemde gelişme gösteren kent, bu dönemde özellikle: Artemis Kindyas Tapınağına sahip olması ile ün kazanır. Helenistik dönemde de, kentin önemi vurgulanır ve Bergama krallığının donanmasının, kent limanından yararlandığından söz edilir. Hıristiyanlık döneminde ise, kent bir piskoposluk merkezi olarak öne çıkıyor.

Bir zamanlar deniz kıyısında bulunan kent önünde, zamanla bataklık oluşur. Bu bataklık, Osmanlı döneminde tuzla olarak kullanılır. 17.yüzyılda, burayı ziyaret eden Evliya Çelebi: Tuzla’da üretilen tuzun lezzetinden söz eder ve bu tuzun Batı Anadolu’da tüketildiği gibi, Fransa’ya ihraç edildiğini de yazar.

Kent ören yerinde

Bizans döneminde, savunma duvarları yapılmıştır. Bu duvarlar, kalıntılar boyunca uzanan tepelik üzerinde dağılmıştır. Kuzeye bakan bölümde ise: Helenistik bir tiyatro ve tapınak alanları görülmektedir.

Özellikle: Arthemis Kindyas’ın çok saygı gördüğü bu kentte, alçak bir tepeciğin kuzeyindeki kalıntılarda, Roma izleri açıkça görülmektedir. Kabartmalı sunak üzerinde, uzun elbiseli, elinde oku ile Arthemis Kindysos, Lir çalan Apollon ve uzun pelerinle bir erkek tasvir edilmiştir.

Bu erkek, kente adını veren, Bargyolos’tur. Tiyatronun güney duvar parçaları günümüze ulaşmıştır. Cavea’nın parçaları ise, yerlerinden sökülerek başka yerlerde kullanılmıştır. Oturma sıralarından günümüze herhangi bir iz kalmamıştır.

Muğla Milas Heraklia-Latmos
Muğla Milas Heraklia-Latmos
Muğla Milas Heraklia-Latmos

HERAKLİA-LATMOS 

Heraklia antik kentin kalıntılarına, günümüzde: Bafa gölünün, Bodrum yönündeki bitiminden, Çam içi köyünden dönülüp, 9 km. lik asfalt bir yol ile varılıyor. Kentin ilginç bir mitolojik hikayesi var. Şöyle ki: “Ay tanrıçası Selene; bir gece burada uyuyan çoban Endymion’u görür.

Ona aşık olur. Zeus; Selene’nin aşkını kıskanır ve genç çobana, öfkeyle bir ceza verir. Çobanı: hiç uyanmamaya, sonsuz bir gençlik uykusunda uyumaya, mahkum eder. Evet, çoban Endymion, o tarihten bu yana, hiç uyanmadan aynı yerde kalmıştır. O derin uykusunda düşler görürken, ay tanrıçası Selene, her gece gelip yanında yatarmış. Selene, Endymion’a, tam 50 çocuk doğurmuş. “

Burası, antik dönemde liman kenti olarak kullanılmış. Günümüzde ise, ön bölümünde “Bafa gölü” ve arkasında ise, antik dönemdeki ismiyle, Latmos dağları (günümüzdeki ismi: Beş parmak dağları) uzanmaktadır. Bilinen tarihi: MÖ.7.yüzyıla kadar uzanmaktadır. Helenistik ve Roma dönemlerinde parlayan kent, deniz ticaretiyle zenginleşmiştir.

Kent: yarı  tanrı Herakles adına istinaden: Herakleia adını almıştır. Surları; 6.5 km. uzunluğunda ve 26 kule ile desteklenmektedir. Bu derece görkemli surlar ve kuleler: şehrin savunmasına verilen önemi ifade ediyor.

Kent: düzenli bir plana sahiptir. Athena Tapınağı: bir kaya üzerindedir. Mermer yazıtından kolaylıkla görülmektedir. Agoranın doğusundaki bir ev avlusunda: Boulevterion bulunmaktadır. Kent: Bizans döneminde, piskoposluk merkezi olarak kullanılmıştır. Buranın kutsal alanı, Hıristiyanlık döneminde de kutsal sayılmıştır.

Antik kentte: günümüzde, çam içi köyünün gençleri tarafından, eşeklere binilerek, yaklaşık 5-6 saat süren turlar düzenleniyor. Arap Avlusu denilen bölgedeki, antik tiyatro kalıntıları görülebiliyor.

Antik kentte, bugün görebileceğiniz kalıntılar şunlar: Athena Tapınağı, Agora, Surlar, Mezarlar, Tiyatro, Bouleterion, Endiymion Tapınağı, Yediler Manastırı, adalarda kilise ve manastır kalıntıları görülebiliyor.

Muğla Milas Keramos
Muğla Milas Keramos

KERAMOS

Bodrum-Milas karayolu üzerinde, Beçinkale yoluyla ayrılan yerde, 45 km. lik asfaltla ulaşılır.

Eski adı: Gereme ve yeni adı “Ören Gökova”dır. Antik dönemde: Keramos kenti, Kayralıların Krysaor birliğinin bir üyesidir. Adının anlamı ise: “Çömlek” tir. Helenistik dönemde, kent, Rodos egemenliği altındadır. MÖ.129 yılında, Roma döneminde, kent, Romanın Küçük Asya eyaleti içinde yer alır ve daha sonraki dönemde, giderek önemini kaybeder.

Günümüzde burada görülebilecek kalıntılar şunlar: Meşekayası dağları üstünde, sur duvarları ve kayalık bir terasta bulunan ve yerel halk  dilinde “Bakıcak” diye bilinen yerde, kentin iki önemli tapınağı bulunmaktadır. Bu tapınaklar, 25 metreye varan uzunlukları ile dikkati çekmektedir.

Kurşunlu yapı, taşları birleştirmek için kullanılan kurşun zıvanalar nedeniyle, bu ismi almıştır. Teras duvarlarının doğu bölümü yıkılmıştır. Terasın üstündeki düzlemde ise: Korinth ve İyon düzeninde, yapı parçaları bulunmaktadır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler

Fethiye Merkez Gezilecek yerler
 

Fethiye Merkez Gezilecek yerler rotamızda ilk yer “Karagözler Mahallesi” dir.

 

KARAGÖZLER MAHALLESİ

Fethiye Merkez Gezilecek Yerler, ilk Mahalle: Birinci Karagözler ve İkinci Karagözler diye iki kısma ayrılır. Her iki Karagözler bölümleri de, iki ucundaki dik yokuşlarla birbirine bağlanan, denize paralel ikişer sokaktan oluşur. Bu teraslanmış yapısı nedeniyle, evlerin çoğunun önü açıktır ve deniz görür.

Karagözler, yazları serin ve kışları ise oldukça soğuktur. Ancak unutmamak gerekir ki yaz döneminde Fethiye sıcaktan kavrulurken buranın serinliği insanları buraya çekiyor.

Çünkü sırtını dağa vermiştir ve denizin rüzgarı burayı fazla etkilemektedir. Güneyi kapatan tepeler nedeniyle az güneş alır.

Özellikle güneş almayan evlerin, kışın çok soğuk olduğu söyleniyor.

Yörede oldukça fazla İngiliz nüfus bulunuyormuş.

Birinci ve İkinci Karagözler plajlarında, denizde asla dalga olmaz, yüzmek için oldukça idealdir.

Fethiye Merkez Gezilecek Yerler, Karagözler mahallesinde: Kuleli ve Boncuklu gibi koylara ulaşmak oldukça kolaydır. Hatta, Fethiye merkeze, bisiklet ile 3-5 dakikada gidilebilir. Çalış plajı 15 dakika uzaklıktadır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler
 

Fethiye Kürek Yarışları Kamp Alanı

Plajda, Belediyeye ait “Kayıkhane Tesisi” bulunmaktadır. Burada her türlü su sporu yapılabilmektedir. Hatta her yıl geleneksel olarak 9-10 Şubat tarihlerinde burada “Akdeniz Kupası Kürek Yarışları” yapılır. Burada 1000 metrelik parkur bulunuyor.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Aşıklar Tepesi
 

AŞIKLAR TEPESİ

Fethiye Merkez Gezilecek yerler, Fethiye ilçe merkezindeki Aşıklar Tepesi, Karagözler Mahallesinden başlar ve Kesikkapı Mahallesinde biter. Burası bir seyir terasıdır.

Dağ üstünde kalan uzun yol kısmı “Aşıklar Tepesi” olarak isimlendirilir.

Burada özellikle akşamları, Fethiye merkezinin muhteşem bir manzarasını görmek mümkündür.

Tepede, piknik masaları bulunmaktadır.

Gençler genellikle otomobil ve motosikletleriyle çıkıp, ilçeyi kuş bakışı izlemektedirler.

 

CUMHURİYET MAHALLESİ

Fethiye Merkez Gezilecek yerler, Cumhuriyet Mahallesi, şehir merkezinin mahallelerinden biridir.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Balık Pazarı
 

BALIK PAZARI

Fethiye Merkez Gezilecek Yerler den Cumhuriyet Mahallesinde 96 Sokakta bulunan Balık Pazarının ilk kuruluş yılları, 1957 yılına kadar gidiyor. O yıllarda, burada sadece haftanın Salı günleri kurulan bir Pazar var ve pazarda, çevreden gelen üreticiler ürettikleri ve yetiştirdikleri ürünleri satıyorlardı.

Yine o yıllarda, çarşı içinde “Balık Taşı” denen bir yer vardı ve balıkçılar orada kendi tuttukları günlük balıkları satıyorlardı. Daha sonra burası kasapların yoğunlukta olduğu bir yere dönüşünce “Kasaplar Çarşısı” ismiyle anılmaya başlandı.

1999 yılında ise çarşıda balık satan dükkanlar artmaya; kasaplar ve peynir satan dükkanlar yerini balık pişiren meyhanelere bırakıyor.

Ancak aynı dönemde burada Türkiye’de benzeri olmayan bir uygulama da başlıyor.

Burada “balığını al, pişirmesi bedava” diye bir sistem devreye sokuldu.

Çember şeklindeki restoranların ortasındaki avluda: balık pazarı bulunuyor. Balık pazarından satın aldığınız balık tezgahta temizleniyor ve oturduğunuz restorana getiriliyor, burada cüzi bir pişirme parası verdiğinizde balığınız pişirilip size servis ediliyor. Öncesinde ise, oturduğunuz restoranda yöreye has mezeler servis ediliyor. Tabii isteyenler için alkollü içecek servisi de vardır.

Evet, sonuç olarak günümüzde burada açık havada faaliyet gösteren 10 tane balık restoranı bulunuyor.

Evet sonuçta restoranlar, burada balık dışındaki ilave harcamalarınızdan, meze ve salatalar ile ve özellikle içeceklerinizden para kazanıyorlar. Fiyatlar da pek fazla aşırı değildir ama yine de sipariş vermeden önce fiyatları kontrol etmenizi öneririm, aksi halde yüksek faturalar ödeyebilirsiniz.

Mezeler ve salatalar gayet lezzetlidir. Çalışanlar da ilgilidir. Zaten ilçe merkezinde akşam saatlerinde en kalabalık yer burasıdır. Özellikle sezonda burada yer bulmak mümkün değil.

Ama sonuçta burası deniz kıyısı bir yer, balık yemek ve deniz ürünlerinden tatmak da ziyaretçilerin en büyük tercihlerindendir.

Son bir not, balık sevmeyip de ortamı görmek isteyenler de burayı ziyaret edebilirler, balık sevmeyenler için et, köfte ve tavuk gibi değişik ürünler de servis ediliyor.

Evet burası zaman zaman aşırı kalabalık oluyor, burayı ziyaret etmek isterseniz biraz erken gitmenizi öneririm.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Paspatur
 

PASPATUR

Cumhuriyet Mahallesinde 45 Sokaktadır.

Fethiye Marina’dan yürüyerek buraya ulaşabilirsiniz.

İsmini: yüzyıllardır ortasından akan “Paspatur suyundan” almıştır. Eskiden evlerde buzdolabı olmayan dönemlerde, halk suyu testilere doldurup soğuması için paspatur suyunun içinde bekletirmiş. Çevredeki esnaf ise, gündüz pazardan aldığı meyvesini, kavun ve karpuzunu soğuması için suya koyar, akşam evine soğuk götürürmüş.

Evet, günümüzde ördekli havuzun bulunduğu yere “Paspatur Suyu” deniliyor. Havuzun yanında bir kahve bulunuyormuş. Şehrin eşrafı, bu kahveyi yoğun olarak kullanıyormuş.

Ördekli havuzun yanından kaynayan su, üstü açık kanallarla evlerin önünden geçerek denize bağlanıyordu. Evlerde kullanılan su ise bu kanallara dökülerek denize ulaşıyordu.

Yörede yaygın söylentiye göre: Paspatur suyunu için herkes tekrar Fethiye’ye gelirmiş ve hatta buraya yerleşirmiş.

Ancak, yukarıda belirttiğim gibi evlerdeki kullanılan sular, evlerin önünden geçen kanallara dökülüyormuş yani bu suyun içilmesi, muhtemelen ördekli havuzun yanındaki kaynaktan içildiği tahmin ediliyor, yani hijyen nedeniyle suyun içilmesinin pek mümkün olmadığı söyleniyor.

Gelelim Paspatur kelimesinin anlamına:

Paspatur kelime anlamı “Eski Kent” demektir.

Ancak buranın ismiyle ilgili bir başka bağlantı da söyleniyor. Şöyle ki, 1800’lü yıllarda burada bulunan krom madeni Fransızlar tarafından işletilmektedir, “Paspatur” kelimesi de Fransızca “geçmek, adımlamak, turlamak” anlamındadır.

Fethiye yöresinin en eski yerleşim yeridir.

Burası denize yakın olması nedeniyle, Fethiyeli tüccarların ticarethaneleri buradaymış.

Cumhuriyetten sonra mübadele nedeniyle, Rumlar buradan ayrılınca evlerini boşaltmışlar, bu evlerin bir kısmı bölgede üretilen mahsuller (palamut, tütün, susam gibi) için depo olarak bir kısmı ise marangoz, demirci ve tamirci olarak kullanılmıştır. Tüccarlar tarafından burada depolanan ürünler, bir süre sonra gelen gemilerle başka yerlere gönderilirmiş.

Daha sonra ise bu ahşap cumbalı evler restore edilmiş ve günümüzdeki otantik çarşı oluşturulmuştur.

Çarşının ortasından su kemeri geçmektedir.

Günümüzde burada: hediyelik eşya dükkanları, halıcı ve kilimciler, kuyumcular ve butikler bulunmaktadır. Şemsiyeli sokak oldukça fazla ilgi çekmektedir. Önceki yıllarda yöreye gelen turistler bütün alışverişlerini buradan yaparlarmış. Ancak sonraları Belceğiz, Çalış ve Hisarönü yörelerinde kendi çarşıları açılınca, burası eskisi gibi yoğun tercih edilmez olmuştur.

Ayrıca barlar, restoranlar ve kafeler vardır ve akşam saatlerinde burada yoğun kalabalıklar görülür.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Hamamı
 

Fethiye Hamamı

Burada bir de “Fethiye Hamamı” bulunuyor. Hamam Sokak 4 numaradadır. Hamam Osmanlı dönemi yapısıdır. 1891 yılında yapılmıştır. Günümüzde de hamam olarak hizmet vermektedir.

 

Eski Camii

Caminin 1791 yılında inşa edildiği söyleniyor, yani Fethiye merkezinde günümüze ulaşan en eski yapılarından birisidir. Yavuz Sultan Selim tarafından yaptırılmıştır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Kalesi
 

FETHİYE KALESİ

Çarşı caddesinde ilçe merkezine 2-3 km uzaklıkta, kaya mezarlarının yanında, şehre hakim bir tepe üzerindedir. Kaleye ulaşmak için son bölümde 40-50 basamak çıkmak gerekir. Ancak kalenin çevresinde oldukça fazla kayalık alan bulunmaktadır ve bunlar tehlikeli olabilmektedir.

Çoğu burcu ve duvarı yıkık durumdadır.

Kayıtlarda, Roma döneminden kaldığı yazılıdır. Daha sonra ise, MS 15’nci yüzyılda Rodos Şövalyeleri tarafından onarılıp kullanıldığı tahmin edilmektedir.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Kalesi
 

Kalenin üzerinde oldukça büyük bir Türk bayrağı, şanlı bayrağımız dalgalanmaktadır.

Buraya çıkarsanız, sadece muhteşem güzel bir Fethiye manzarası izleyebilirsiniz. Bunun haricinde kale de sadece, duvarlara oyulmuş birkaç yazı ve tarihi belirsiz birkaç sarnıç bulunmaktadır. Harabeye dönmüş haldeki kalenin ayakta kalabilen kuzey kısmındaki surların temel hizasındaki taşlarından bazılarının Helenistik, bazılarının ise Roma dönemine ait olduğu görülür.

Kalenin yanında “Amintas Kaya Mezarları” bulunmaktadır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Amintas Kaya Mezarları
 

AMİNTAS KAYA MEZARLARI (KRAL MEZARLARI)

Kesikkapı Mahallesindedir. Giriş ücretlidir, giriş ücreti 10 TL. dir

Kaya Mezarları: Telmessos antik kentinin hemen yanında Fethiye güneyindeki dik kayalık yamaçtadır. Buraya ulaşmak için, yaklaşık 100 basamak çıkmak gerekir. Özellikle en görkemli mezar olan Amintas mezarına ulaşmak için oldukça düzgün merdivenler bulunur.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Amintas Kaya Mezarları
 

Bu kayalara oyulmuş mezarlar, Likya döneminden yani MÖ 4’ncü yüzyıldan kalmadır. Yani Helenistik dönem yapısıdır. Kaya mezarlarından 3 tanesi tapınak tipinde, diğerleri ise sivil mimari örnekleridir. Tapınak tipinde olan 3 mezardan en görkemli olanı: “Harpapos oğlu Amintas” a aittir.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Amintas Kaya Mezarları
 

Amintas Mezarı

Diğerlerine nazaran daha iyi durumda günümüze ulaşan bu mezar, halk arasında “Kral Mezarı” olarak bilinir. Kral mezarının sütunları yıpranmış olmasına rağmen yıkılmamıştır.

Soldaki sütunun orta bölümünde MÖ 4’ncü yüzyıl ve ayrıca: Herpamiasoğlu Amintas” yazılıdır. Ancak, burada ismi yazılı Amintas denen kişinin kim olduğu bilinmemektedir.

Mezar odasına açılan bölümde, dört ana panele ayrılmış bir kapı tasviri görülür. Odanın iç kısmında ise, düz ve kaba işlenmiş bir tavan ve 3 tane kline, yani üzerine ölü yatırılan sedir vardır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Amintas Mezarı
 

Diğer iki mezarın ise: sütunları ve mezar konturları hasarlıdır.

Kaya mezarlar, daha önceki dönemlerde soyulmuş ve Hıristiyanlık döneminde ise insanlar tarafından büyük fiziki zarar görmüşlerdir.

Telmessos antik kenti ve kaya mezarları, tarihi süreç içinde birçok kişi tarafından ziyaret edilmiştir. 1850’li yıllarda ise, Fransız Charles Texier, burayı ziyaret etmiş, anıtların çizimlerini yapmış ve anıtın sol üst köşesine “İsmini” kazımıştır.

 

PATLANGIÇ MAHALLESİ

CEZAYİRLİ CAMİİ

Fethiye Merkez Patlangıç Mahallesinde Cezayirli Hasan Paşa Caddesindedir.

Cami, 1791 yılında Cezayirli Hasan Paşa tarafından yaptırılmıştır.

Hasan Paşa, ayrıca Kemer Köprüsü, yayla yolundaki Paşa Hanı, Yaka köyündeki su kemerleri gibi birçok yer yaptırmıştır.

Hasan Paşa: aslen Fethiye Yaka Kalelidir. Yani Cezayirli değildir. Orada Cezayir Dayısı ünvanı aldığından kendisine Cezayirli Hasan Paşa denilmiştir. Cezayirli olmadığı, Fethiye’nin Kale Köyünde doğmuş ve Türk olduğu bilinmektedir.

 

TAŞYAKA MAHALLESİ

Fethiye ilçe merkezinde, deniz kıyısında olmayan iç kısımlardaki bir mahalledir. Mahalle Ölüdeniz yoluna doğru olan son toplu yerleşim alanıdır. Tepelik ve merkeze uzaktır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Şehit Fethi Bey Parkı
 

ŞEHİT FETHİ BEY PARKI

Bölgenin en büyük parkı, daha önce bataklık olan alana yapılmıştır. Park alanı içinde: 800 metre koşu bandı, 650 metre sahil yolu, 800 metre bisiklet yolu, 5 bin metre karelik çocuk oyun alanları, seyir terası, su ve yel değirmenleri, çeşitli aktivitelerin yapılacağı büyük bir meydan bulunmaktadır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Şehit Fethi Bey Anıtı
 

Şehit Fethi Bey Anıtı

Yüzbaşı Fethi Bey (1887-1914) ilk Türk pilotlarından birisidir. Ayrıca ilk hava şehidimizdir. Fethi Bey ve Sadık Bey: İstanbul-Kahire uçuşunu yaparken, 27 Şubat 1914 tarihinde Şam’ın Taberiye ilçesi yakınlarında uçağı düşerek şehit olur. Mezarı Şam yakınlarında Selahattin Eyyübi Türbesindedir.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Şehit Fethi Bey Anıtı
 

Muğla’nın Meğri kasabasının ismi de, onun anısına “Fethiye” olarak değiştirilir. Anıt, daha önce başka yerde iken, (antik tiyatronun hemen karşısında bulunan parkın içinde) bu park alanında düzenlenen rekreasyon alanına taşınmıştır. Anıt, Helkeltıraş Onur Uslu tarafından yapılmıştır. Yüksekliği 4 metredir. Ağırlığı 2 tondur.

 

FOÇA MAHALLESİ

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Çalış Plajı
 

ÇALIŞ PLAJI

Fethiye merkeze 3 km uzaklıktadır. 10 dakikalık bir araç yolculuğu ile buraya ulaşmak mümkündür. Kumsalın toplam uzunluğu 4 km dir. Yani oldukça uzundur, neredeyse şehir çıkışına yakındır. Bu yüzden bölgede çok fazla sayıda otel ve yazlık ev bulunmaktadır. Çalış Plajı: Çalış Koruma Derneği tarafından işletilmektedir.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Çalış Plajı
 

Çalış isminin kaynağı: Ahmet Gazi isimli bir Osmanlı Komutanının, Çalış sahiline yakın bir yerde katıldığı bir savaş sırasında, düşman saldırıları karşısında direnen bir askere “Dayan baba, biraz daha çalış, düşmanı yenmemize az kaldı” şeklindeki sözlerinden kaynaklandığı söylenir.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Çalış Plajı
 

Deniz

Deniz aniden derinleşiyor, çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler için uygun değildir.

Deniz kum ve ince çakıllıdır, normal derinliktedir. Denizin içindeki taşlar rahatsız edici olabiliyor, bu yüzden deniz ayakkabısı ile girilmesi öneriliyor, çünkü taşlar ile birlikte denizde nadir de olsa olta, kanca vs bulunduğu da söyleniyor.

Burada deniz, Ölüdeniz’e göre daha dalgalı olduğu için deniz suyu biraz bulanıktır. Ancak bu bulanıklık kirlilik değildir.

Körfezin yapısı gereği, deniz sabah saatlerinde durgun, öğleden sonra ise biraz hareketlidir. Saat: 18.00’den sonra da durgundur.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Çalış Plajı
 

Buna bağlı olarak, özellikle yörenin yerlileri, burada sabah saat 10.00’dan sonra denize girmezler.

Çünkü yosunlar ve dalgalar nedeniyle denizin keyfi kaçıyor. Deniz dalgalı olduğu için dipteki kum ve taş kalkıyor ve oturmadan başka yeni bir dalga geliyor.

Bu durumda elbette çevrede birçok alternatifler bulabilirsiniz.

Burada su sporları yapabilirsiniz.

Ayrıca: burada; Nisan ayından itibaren Caretta Carettaların doğumu ve denize yürümeleri görülebilir. Plaj, Caretta Carettaların yumurtalarının korunması için Üniversiteli öğrenciler tarafından iki ay gözlemleniyor. Bu süreçteki barınma ve yiyecek ihtiyaçları ise, yöre halkı tarafından sağlanıyor. Bu dönemde, yavruların denize ulaşabilmeleri için, plaj, akşam saat 19.30 civarında kapatılıyor.

Sahil

Plaj bölümü: geniş ve güzeldir.

Ancak kum değil taşlıktır bu yüzden özellikle çocuklar sahili sevmiyorlar. Çocuklu aileler buna dikkat etmelidir.

Evet: Çalış plajı: Fethiye yöresinde, oldukça bilinen bir yer olmasının yanında, birçok sosyalleşme alanına da sahip olmasıyla öne çıkmaktadır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Çalış Plajı gün batımı
 

Burası, özellikle “Günbatımı” izlenmesi için oldukça uygundur. Banklara oturarak güneşin batışını mutlaka izlemenizi öneririm.

Sahil boyunca: barlar, otel ve restoranlar bulunmaktadır. Sahil boyundaki yürüyüş yolu yani “Kordon” 3 km uzunluktadır.

Akşamları burada yürüyüş yapılmaktadır.

Çünkü burada çok fazla sayıda kafe, restoran, eğlence mekanı ve hediyelik eşya dükkanları bulunmaktadır.

Çalış sahilinde 10 tane beş yıldızlı otel de vardır.

Safari ve tekne turları buradan düzenleniyor.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Çalış Kuş Cenneti
 

Çalış Kuş Cenneti

Çalış Kuş Cenneti, Fethiye girişindedir. Fethiye Belediyesi tarafından “Doğa Park Alanı” ilan edilmiştir.

Her yıl göçmen kuşlar ve flamingolar burada belli bir süre kalmaktadırlar.

Burada şimdiye kadar 222 ile 242 arasında kuş türü sayılmıştır. (Ancak şimdilerde bu kadar kuş türü görülmüyor.) Çünkü: alanın büyük bölümü sazlıktır. Bu bölge, canlılara zarar verilmemesi için koruma altına alınmıştır. Çalışın en ucunda “Sat” diye bir beach club var. Kuş cenneti tarafındaki bu plajın suyu çok daha durgun olduğu için daha temiz duruyor.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Şövalye Adası
 

Şövalye Adası

Çalış plajının karşısındadır. Eski ismi “Meğri Adası” dır. “Meğri” kelime anlamı: “uzak diyar”dır.

Ada ismini, 15’nci yüzyılda burada bulunan Rodos Şövalyelerinden almıştır. Adada: Rodos şövalyelerinin yaptırdığı kale kalıntıları ve sarnıçlar görülmektedir. İki küçük tepeden oluşan adada, antik dönemlerdeki yerleşim, Zeytinli tepenin kuzey ve güney yamaçları ve iki tepe arasındaki düzlükte olmuştur. Zeytinli tepenin kuzey yamacındaki sur duvarları, yaklaşık 1 metre kalınlığındadır. Sur duvarlarının günümüze ulaşan toplam uzunluğu ise sadece 3 metredir. Sonuç olarak, adada günümüze ulaşmış kalıntıların çoğu Bizans döneminden kalmadır ve Bizans döneminde, günümüzde olduğu gibi ada konut alanı olarak kullanılmıştır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Şövalye Adası
 

 

Fethiye körfezini ince uzun ve bir lades kemiği şeklinde kapatır. Fethiye limanını korunaklı hale getirir. Adanın doğusunda Çalış plajı, batısında Kızılada, güneyinde Fethiye ve kuzeyinde açık deniz vardır.

Sessiz ve sakinliğiyle ilgi çeker. Dinlenmek ve kalabalıktan uzaklaşmak için güzel bir yerdir.

Adada birçok canlı türü yaşamaktadır. Buraya geçmek için Çalış sahilinin başında bulunan Şat iskelesi kullanılır. Şat iskelesinden motorlarla buraya ulaşmak mümkündür. Ancak adada inerken merkeze döneceğiniz saati kaptanınızda teyit edin ve bence kaptanınızın cep tel numarasını mutlaka alınız.

Bölgeyi çevreleyen birçok adalar zincirinde yerleşim yeri olan yer adadır. Daha da ötesi ülkemizde yerleşime açılmış nadir adalardan birisi olarak kabul edilir.

Adada günümüzde 4 konaklama tesisi ve 70 bina bulunmaktadır. Çünkü Şövalye adası 1970’li yıllarda imara açılmıştır. Çalış plajı tarafından, deniz altından adaya su ve elektrik gelmektedir.

Bu yüzden özellikle yabancıların ilgisini çekmektedir. Şövalye adası, İngiliz basınında her dönem kendisine yer bulmuştur.

Yabancı turistler, adada bulunan tarihi kalıntıları da gezmektedirler.

Özel plaj alanı ve restoranı vardır. Ancak plaj taşlık ve yanınızda deniz ayakkabısı götürmeniz şiddetle önerilir. Restoran derseniz, fiyatları pahalı, bunu düşünerek restoranı değerlendiriniz.

Ada, 1994 yılında “Doğal Sit Alanı” ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Ördek Adası
 

Ördek Adası

Ördek adası, Çalış plajına 2 km ve Fethiye ilçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Kuş cennetiyle aynı bölgede olup kuş koruma alanı olarak düzenlenmiştir. Sahil bandının düzenlenmesi sırasında Fethiye Belediyesi tarafından oluşturulan Ördek Adası, ziyarete açılınca, büyük ilgi çekmiştir. Ziyaretçiler, burada bulunan ördekleri beslemektedirler.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Yörük Çadırı Kerimoğlu Müzesi
 

Yörük Çadırı, Kerimoğlu Müzesi

Çalış mevkiinde bulunan müze kıl çadır içindedir. Burada, eskiden yörede kullanılan tüm malzemeler sergilenmektedir.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Yörük Çadırı Kerimoğlu Müzesi
 

Özellikle Yörükler tarafından kullanılan malzemeler bulunuyor. Ayrıca, burada “Yörük Çadırı Restoranı ve Kıl Çadırı Türkü Bar” bölümü bulunmaktadır. Burada diskotek kültüründen ayrı olarak her yöreden halk türküleri söyleniyor.

KESİKKAPI MAHALLESİ

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Müzesi
 

FETHİYE MÜZESİ

Fethiye Merkez Gezilecek Yerler, Kesikkapı Mahallesi 505 Sokaktadır. Müzeye giriş ücretsizdir.

Müzenin çekirdek eserleri, 1960 yılından itibaren toplanmaya başlamıştır. Toplanan eserler, bir depoda korunmuştur. 1987 yılında ise yeni bir müze binası yapılmış ve eserler, ziyarete açılmıştır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Müzesi
 

Müze: 2 salondan oluşmaktadır.

1-Arkeoloji Salonu.

2-Etnoğrafya Salonu.

Arkeoloji Salonu:

Burada sergilenen eserlerin çoğunluğu, seramik gurubu eserlerdir. Eserler: MÖ 3 binli yıllardan, Bizans dönemi sonuna kadar uzanan döneme aittir.

Heykeller

Müzede özellikle 2010 yılında Tlos antik kenti tiyatro kazısında bulunan Roma imparatorları Hadrianus ve Antoninus Pius’un heykelleri görülmelidir.

Kaunos Antik Kenti Figürü-Kaunos Kybelesi

Kaunos antik kentinden çıkarılan bu figür, yarım metre uzunluğundadır. Üstünde: Nike, iki geyik, sekiz aslan ve akrep kabartması bulunmaktadır.

Tringual Stel

Bu bölümdeki en önemli eser, Lykia dilinin çözülmesini sağlayan “Stel” dir. Stel: bir Makedon savaşı sonrasında 2 Atinalının, Kaunoslular tarafından şereflendirilmesine aittir. Bu stel üzerinde, 3 değişik dilde (Likçe, Grekçe, Aramice) yazılmış bir metin bulunmaktadır. Bu stel, klasik çağdaki yöre halkının dili olan Likçe’nin çözümlenerek okunmasında önemli rol oynamıştır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Müzesi Kumrulu genç kadın
 
Kumrulu Genç Kız Heykeli

Müzedeki bir başka önemli obje: “Kumrulu Genç Kız Heykeli” dir. Yanında iki kadın heykeli bulunmaktadır. Bu heykel: Artemis kültürü ile ilgilidir. Ancak en önemli yanı, yörede antik dönemde bir Artemis Tapınağının bulunmasının kanıtlanmasıdır. Ayrıca: Tanrı-Kahraman Kakasbos’a adanan adaklar bulunmaktadır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Müzesi mozaik buluntular bölümü
 
Mozaik Buluntular bölümü

Letoon antik kentinde bulunan Apollon Tapınağının taban süslemesi bulunduktan sonra buraya getirilmiştir. Mozaik panonun ortasında bulunan “güneş” motifi ilgi çekmektedir. Motif: Işık ülkesi Lykia’yı, soldaki ok ve yay Tanrıça Artemis’i ve sağdaki betimleme Tanrı Apollon’u tasvir etmektedir.

Azize Katherina Heykeli

Bu heykel, gemilerin önüne takılırdı ve koruyucu özelliği olduğuna inanılır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Müzesi Etnografya Salonu
 

ETNOĞRAFYA SALONU

Burada, yöreye has çeşitli el işlemeleri, el dokumaları, üç etekler, kaftanlar, gümüş takılar gibi objeler sergilenmektedir.

Bu bölümde, ahşaptan bir “Dastar Tezgahı” sergileniyor. Bu eser, Üzümlü çevresinde dastar dokumacılığında kullanılan bir tezgahtır ve halen çalışır durumdadır.

Fethiye Merkez Gezilecek yerler Fethiye Müzesi açık mekanlar
 

Açık Mekanlar

Müzenin açık mekanlarında: lahit mezarlar, büyük taş objeler ve Izraza anıtı sergileniyor.

Fethiye Ören yerleri.

Fethiye Kayaköy ve çevresi.

Fethiye Ölüdeniz.

Fethiye genel bilgiler.

Fethiye Göcek ve çevresi.Fethiye Göcek ve çevresi

Fethiye Girme kaplıcaları.

Fethiye Saklıkent.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi

Fethiye Kayaköy ve Çevresi
 

FETHİYE KAYAKÖY

Fethiye Kayaköy ve çevresi tanıtımına önce Kayaköy ile başlayacağım.

Fethiye Kayaköy: Fethiye merkeze 8 km uzaklıktadır. Hisarköy üzerinden gidilir, Hisarköy’e 5 km uzaklıktadır. Buraya giriş ücretlidir, giriş 10 TL dir.

İlçe merkezinden cami arkasından kalkan dolmuşlar, her yarım saatte bir buraya servis yapıyorlar ve bu servisler akşam saat: 23.00’e kadar sürüyor. Özel aracınız ile giderseniz, Hisarönü köyünü geçip, çamlar arasından 5 km daha ilerlerseniz, buraya ulaşacaksınız. İlçe merkezinden Kesikkapı Mahallesinden geçen karayolu ile de ulaşmanız mümkündür.

Köyün Likya Uygarlığının en önemli şehirlerinden olan “Karmylassos” kalıntıları üzerine kurulduğu tahmin edilmektedir.

Kaya Kayaköy’ün geçmişi MÖ 3000’li yıllara kadar gitmektedir. Buradaki antik dönem kalıntılarından olan lahit ve kaya mezarları ise, MÖ 4’ncü yüzyıldan kalmadır.

Evliya Çelebi, 17’nci yüzyılda Fethiye’den Eşen yaylasına giderken merak edip incelediği bu kentten “Kaya” olarak söz etmektedir.

Terk edildiği için, köy günümüzde “Hayalet Köy” olarak anılmaktadır.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy
 

Karmylassos

Bugün sadece nekropol kalıntıları bulunmaktadır.

Bugün bu bölgenin girişinde “Turabi Mezarlığı” yazısı bulunmaktadır. Bir  zamanlar Levissi köyünün ölü gömme törenleri de burada yapılırmış. Birbirinden farklı inançlara ev sahipliği yapmış yerleşimin ibadet ve cenaze gelenekleri de zamanla iç içe geçmiştir. Lykia’dan devir alınan geleneksel törenler, ayinlerde de kendisini gösteriyordu.

Birkaç çukurdan oluşan mezarlığa: dörtgen bir kapıdan giriliyor. Yanında ise bir şapel var. Ölüler şapelde okunan dualarla buradaki çukurlara gömülüyor. Gelenek gereği 7-8 ay sonra ise kemikleri buradan alınarak “Meryem Ana” ile “Panayia Pirgiotissa Kilisesin” de kemiklik denen bölgelere konuluyordu.

Zaman içerisinde ise bütün köyün kemikleri burada birbirine karışıyordu. Yeniden topluca dua ediliyordu. Friglerden öğrenildiği sanılan bu adet, uzun yıllar sürüyor.

Yaşamda yan yana olan Levissililer ölümde de birbirlerine karışıyorlardı. Evet, ben burayı gezerken bu kemiklikleri gördüm, oldukça ilginç. 

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy
 

Rum Köyü

Geçmişte köyün ismi: “Levissi” olarak bilinirmiş.

Güney Ege’nin en büyük ve en eski Anadolu Rum yerleşkesi burasıdır. Konya’nın Sille Kasabasından gelen Rumların buraya yerleştiği biliniyor.

Köyde 13’ncü yüzyıldan itibaren yerleşim olduğu ve Hıristiyan bir topluluk bulunduğu bilinmektedir. 1922 yani mübadele öncesine kadar köyde 25 bin kişi yaşıyordu.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy
 

Burası eski bir Rum köyüdür.

Yamaca doğru, biri diğerinin önünü; manzara ve ışığını kapatmayacak şekilde, yaklaşık 802 taş konut-ev vardır. Yani Levissi halkı güneşten aldığını kendi arasında pay ediyordu. Toplamda ise diğer binalarla birlikte burada 860 adet yapı bulunmaktadır.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy
 

860 binanın: 24 tanesi anıtsal (okul, kilise, kitaplık, şapel, çeşme) dir. 34 tanesi ticaret ve 802 tanesi konut niteliğindedir. Binaların yüzde 80 bölümü, eğimli ve çok eğimli arazide bulunmaktadır.

Evler: düz, toprak damlı, dikdörtgen planlı ve taş konutlardır. Her biri  50 metre kareden daha büyük değildir.

Evler iki katlıdır, alt katları kiler olarak kullanılmıştır. Girişlerinde ise, çatıdan akan yağmur sularının toplandığı, zemin altı sarnıçlar vardır. Evler genellikle iki oda veya tek odalı olarak yapılmıştır. Çok nadiren 3 odalı olanlar vardır.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy
 

Evlerin birçoğunda şaraplık ve kuyu bulunuyordu.

Her bir evin içine girdiğinizde, günümüzde solgun mavi tonlarını göreceksiniz. Bu soluk mavi renk, Kayaköy’ün simgeleşmiş bir rengi gibidir.

Evler yamaca yapılmıştır çünkü Rumlar, iyi tarımcı oldukları için ekilir araziye ev kurmamışlardır.

Köy sokakları son derece dardır. Çünkü yerleşim eğimlidir. Sokak tabanları genelde taş döşemeli ve ortaları yukarıdan gelen suyu kanalize etmek için oluklar şeklinde düzenlenmiştir. Arazinin eğim durumuna göre sokaklarda taş basamaklar da görülür. Ancak günümüzde sokak kenarlarındaki evler yıkılmış ve sokak düzenleri bozulmuştur.

Köydeki Yapılar:

Ayrıca, köyde bu evlerin arasına serpiştirilmiş, iki kilise ve 14 şapel bulunur.

Kiliselerin isimleri: Taksiyarhis ve Katopanayi kiliseleridir.

Bunlar: günümüzde çok harap bir durumdadır. Kare planlı taş evlerin, özellikle ahşap kısımları tamamen yok olmuştur. Taş evlerin sadece taş dış duvarları, köşe ocakları, tuvalet ve avluları, sarnıçları, döşemeleri, taşlı yolları günümüze ulaşmıştır. Evlerin döşemeleri, renkli çakıl taşlarıyla süslüdür.

Katopanayi kilisesinin kapısı ise sökülerek götürüldüğü, Fethiye Müzesinde sergilenmektedir.

Yine, köyde: kız ve erkek ilkokulları, eczaneler ve doktor, çok sayıda dükkan bulunuyormuş. Hatta, yine köyde gazete bile çıkarılıyormuş. Güney Egenin en etkili gazetelerinden birisi olan “Karya” gazetesi Kayaköy’de yayınlanıyor ve bölgeye dağıtılıyordu.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy Turabi Çeşmesi
 

Turabi Çeşmesi

Kayaköy’de içme suyu, Kızlar okulunun altında bulunan çeşmeler ve kuyulardan  sağlanıyordu. Bu çeşmelerden “Turabi Çeşmesi” önünden ve yanından geçen yollara revaklı cephe verir. Çeşmenin üstünde, yapımı ile ilgili kitabe vardır.

Bazı kaynaklarda “Kayaköy Eski Rum Çeşmesi” olarak da geçmektedir. Hatta yine bazı kaynaklarda “Hacı Teodara Çeşmesi” diye geçiyor.

Çeşme Kayaköy başlangıcında gelenleri karşılıyor.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy Aşağı Kilise
 

Panayia Pirgiotissa Kilisesi (Aşağı Kilise)

Bir diğer kilise ise, Panagia Pirgiotis Kilisesi (Aşağı Kilise) dir ve iyi durumda olarak günümüze ulaşmıştır. Bu kilise, Donyucak koyuna çıkan yol üzerinde (Soğuksu yolu) Aşağı Mahallededir.

Kilise bahçesine, doğu yöndeki bir kapıdan girilir. Bahçenin güneydoğu köşesinde çan kulesi bulunur. Kuzey doğu bölümünde ise mezarlık vardır.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy Aşağı Kilise
 

Bahçe duvarına bitişik üç basamaklı oturma sırası, dini törenlerde ziyaretçilerin oturması için kullanılmıştır.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy Aşağı Kilise
 

Yapının yukarı kiliseye göre iyi şekilde korunarak günümüze ulaşmasının en önemli sebebi, 1960’lı yıllara kadar cami olarak kullanılmasıdır.

Atrium, tıpkı yukarı kilisede olduğu gibi, çakıl taşlarından yapılmış mozaiklerden oluşmaktadır.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy Aşağı Kilise
 

Pencere ve kapı söveleri beyaz mermerdendir. Dış cephe malzemesi, kesme taştır. Kilisenin güney yüzünde, üst kata çıkan taş merdiven bulunur. Pencere üstlerinde, pencere görünümlü desenler vardır. Duvarlarda, özellikle de pencerelerin üstleri ile tonozlar arası kemer içlerinde, mavi üzerine yapılmış, beyaz alçı kabartma desenler görülür.

Bu kiliseyi ziyaret ediniz ve duvarlarındaki freskler ilginizi çekecektir.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Kayaköy Yukarı Kilise
 

Taksiryarhis Kilisesi (Yukarı Kilise)

Yukarı kilise, yerleşim yerinin ortasına yakın ve hakim bir tepededir. Kırma ve kenarları düzeltilmiş taşlarla, kireç harç kullanılarak yapılmıştır. Dıştan ise kalın ve pembe renkli sıva kaplıdır. Kapı ve pencere çevreleri mermerdir. Yüksek duvarlarla çevrili atrium bölümü, mozaik döşeme kaplıdır.

Ticari alan

Yukarı kilisenin kuzey kesimindeki boş alan ve çevresi, köyün ticari alanını oluşturuyordu. Yapılar tam olarak tanımlanamasa da, kullanıldığı dönemlerde kahvehane, manav, bakkal, kasap, kumaşçı gibi dükkanlar bulunduğu tahmin edilmektedir.

Her 2 kilisenin bugünkü durumu

Her iki kilise de yaklaşık 7 yıldır restorasyon bahanesiyle kapalı tutuluyor. Aslında daha önce ziyarete açık iken, çok çok nadir olarak tuğla, kiremit düşme olayı olmuş, bunun üzerine restorasyon yapılacak denilerek kapatılmış, ancak 7 yıldır hiçbir faaliyet yoktur. Umarım en kısa zamanda restorasyon yapılır ve oldukça yoğun gezilen bu mekanlar ziyarete açılır.

Okul binaları

Köyde, ilköğretim seviyesinde verilen eğitimde, kızlar-erkekler ayrı eğitim görmüşlerdir.

Levissi Kız Okulu: Turabi çeşmesinin hemen üzerindeki yükseltidedir. Kızlar okulu kitabesinde yapıyı Lovisidi kardeşlerin yaptığı yazılıdır ve kitabe, günümüzde Fethiye Müzesinde sergilenmektedir.

Erkekler Okulu: Yukarı Kilisenin kuzey batısındaki tepenin zirvesindedir. 

Öğrenciler daha yüksek seviyedeki eğitim için Rodos, Atina ve İstanbul’a gidiyorlardı.

Yel Değirmenleri

Köyün güneyindeki sırtta bulunan yel değirmeni, denizden gelen rüzgarlara açıktır. Diğer yel değirmeni, Kaya çukurunun güneybatısında, Değirmentepe zirvesindedir. Yel değirmenleri, mimari olarak içten iki katlı, yuvarlak planlıdır, ancak günümüze sadece beden duvarları gelmiştir.

Köyün Boşaltılması-Mübadele Dönemi

Köyde mübadele öncesine yani 1922 yılına kadar, 25 bin kişinin yaşadığı söyleniyor.

Mübadeleden sonra bu kişiler, 30 Ocak 1923 tarihinde bölgeden ayrılarak Yunanistan’a göçmüşlerdir.

Buradan göçenler, Yunanistan’da Atina yakınlarında bir alana yerleştirilmişler, burada kurdukları yerleşim yerine “Nea Makri” yani “Yeni Fethiye” ismini vermişlerdir. Ayrıca “Nea Levissi” yani “Yeni Kayaköy” yerleşimini kurmuşlardır.

Göçmenler

Ardından buraya Batı Trakya’dan gelen Türkler yerleştirilmiştir. Ancak bu göçmenler, buraları pek sevmemişler ve birçoğu başka yerlere göçüp gitmiştir. Bir kısım göçmen ise, köyün önündeki düzlüğe evlerini kurmuşlardır. Günümüzde: köyün önündeki düzlükte 2000 kişi yaşamaktadır. Yamaçtaki, Rumlardan kalma taş evler ise: kapısız ve penceresizdir, ancak bu evler koruma altına alınmıştır.

Ayrıca: 1990 yılında Rodoslu Papaz ve Fethiyeli İmam Ali tarafından: Köydeki Meryem Ana Kilisesinde “Barış ve Dostluk” için dua edilmiştir.

Ayrıca ünlü aktör Russel Crowen’u yönetmeliği ve başrolünü üstlendiği “The Water Diviner” isimli film, 2015 yılında Kayaköy’de çekilmiştir.

Konaklama

Fethiye Kayaköy ve çevresi nde, Kayaköy’de çadırlı konaklama yeri vardır. Çadır dışında ise bungalowlar bulunuyor. Ayrıca, çevrede butik oteller vardır.

Gezi

Fethiye Kayaköy ve çevresi gezimizde, köyün içinden geçen taş döşemeli yolu izleyip, tepeye çıkan, tepedeki şapele ulaşınca Soğuksu Koyunun muhteşem güzel manzarasını görebilirsiniz. Ayrıca: Kayaköy önünde kurulu yeni yerleşim yerindeki köylü kadınlar: gözleme yapıp satıyorlar.

Ayrıca bu yörede, kökboyası tekniğiyle yapılan, özgün renklerdeki “Kaya Halıları” da görüp satın alabilirsiniz. Bir de bu yörede yetişen üzümlerden yapılmış şarapların sunulduğu şarap evleri ve bu şarapların satıldığı yerler de göreceksiniz.

Son olarak Kayaköy yöresinde bolca bulunan “Kendin pişir kendin ye” tarzındaki mangal başı restoranlar ve eğlence yerlerinde mola verebilirsiniz. Özellikle, kapalı bir mekanda, mekan dışına doğru çıkıntı yapan ve buraya mangalların yerleştirildiği çok değişik restoranlar bulunuyor.

Kayaköy Kahvesi

Tepedeki yolculuğunuzu tamamladıktan sonra dik yamaçtan aşağıya indiğinizde Kayaköy Kahvesiyle karşılaşırsınız. Burası, o dönemde Türkler ve Rumların buluşma yeridir. Günümüzde de Kayaköy Meydanında bulunmaktadır.

Sanat Kampı

Kayaköy’ü sanat çalışmalarının yapıldığı “Barış ve Dostluk Köyü” yapma projesi pek tutmamıştır. Burada “Kayaköy Sanat Kampı” var, ama söylediğim gibi pek ilgi çekmiyor. Yerli ve yabancılardan oluşan öğrenciler, çeşitli sanatsal (heykel, seramik, fotoğraf gibi) faaliyetlerle uğraşıyorlar. Atölyede: çömlek de yapılıyor. Hediyelik eşya satılan küçük bir sergi bulunuyor.

 

SOĞUKSU KOYU

Fethiye Kayaköy ve çevresi gezimizin ikinci durağı Soğuksu Koyudur.

Fethiye ilçe merkezine 14 km uzaklıktadır.

Buraya “Soğuk Su Mağarası” da denilmektedir.

Kayaköy yakınlarında bulunan koy: muhteşem manzarası ve denizi ile ilgi çekmektedir. Tekne turlarının vazgeçilmez duraklarındandır.

Buraya, Kayaköy içinden geçen bir yolla yürüyerek yaklaşık 30-35 dakikada ulaşabilirsiniz.

Soğuksu koyu, dünyanın ender doğa alanlarından birisidir. Burası farklı endemik ekosistem araştırma alanıdır. Burada dünyada ender bulunan bitkiler ve çiçekler vardır.

Koyun kenarında bir mağara var. Bu mağarada ise kayalar arasından çıkan soğuk su kaynağı var ve koy ismini buradan alıyor. Kayaların arasında küçük bir havuz gibidir. Deniz oldukça berrak ve tertemizdir.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi gezimizde, Koyda kumsal yok gibi, oldukça küçük ve çakıllıdır.  

Deniz suyu, özellikle soğuk su kaynağı bulunan mağaraya yaklaştıkça soğumaktadır. Deniz suyu sıcaklığı 10 derece civarındadır.

Evet, su oldukça soğuk, denize girerken bunu akıldan çıkarmamak gerekir. Denizde kıyıda kayalıklarda deniz kestanelerine dikkat ediniz.

Herhangi bir tesis yok, burayı ziyaret etmek isterseniz, yiyecek ve içeceklerinizi yanınızda götürmeniz gerekir.

Evet bir rivayet ile bu konuyu kapatalım “Bu suda 5 dakika kalan 5 sene gençleşiyormuş”

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Afkule Manastırı Yolu
 

AFKULE (HAGİOS ELEFTERİOS) MANASTIRI

Fethiye Kayaköy ve çevresi gezimizin 3’ncü durağı: Afkule Manastırıdır.

Kayaköy’e 3 km uzaklıkta, denize bakan bir yamacın kenarında, yöre halkı tarafından “Afkule” olarak isimlendirilen Haigos Elefterios Manastırı kalıntıları bulunmaktadır. Kısık koyunun batısındadır.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Afkule Manastırı
 

Burası Ege bölgesinin “Sümela” sı olarak biliniyor.

Manastır denizden 400 metre yüksekliktedir.

Manastıra günümüzde patika bir yoldan ulaşılır. Karayolu ile belli bir yere kadar gidiliyor, sonrasında orman içinde 2-3 kilometrelik bir patika yolu geçmek gerekiyor. Yol kolay bulunmuyor, tek ipucu: “Likya yolu tabelalarını” takip etmektir.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Afkule Manastırı
 

Buraya gitmeye karar verirseniz, kesinlikle ayağınızda uygun ayakkabı olmalı, yanınızda bolca su bulunmalıdır. Yolun bazı yerlerinin tehlikeli olduğuna da dikkat etmelisiniz.

Manastırın Ayios Elefterios adında bir keşiş tarafından, kayalara oyularak yapıldığı ve bu keşişin ölünceye kadar burada yaşayarak çile çektiği bilinmektedir.

Manastır 10 metrelik bir alanda kayaya oyularak yapılmıştır.

Ancak bu keşiş öldükten sonra, tek katlı olan manastır üzerine bir kat daha ilave edilmiş, su sarnıcı büyütülmüş ve daha kullanışlı hale getirilerek manastır olarak kullanılmaya devam edilmiştir.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Afkule Manastırı
 

Burada oldukça muhteşem bir deniz manzarası izleyebilirsiniz. Hatta güzel bir havada Rodos adası bile görülebilir.

Ancak günümüzde manastırdan herhangi bir iz kalmamıştır.

Afkule’den denize girmek isterseniz, en yakın yer Soğuksu koyudur.

Kilisenin önünden, tepeye doğru yürüyüp, patikadan aşağıya yarım saatte inebilirsiniz. Burada dalış yapılıyor.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Gemiler Koyu
 

GEMİLER KOYU

Fethiye Kayaköy ve çevresi gezimizin bir diğer durağı Gemiler Koyudur.

Fethiye merkeze 9 km uzaklıkta “Gemile” bölgesindedir. Kayaköy’e ise 5.5 km uzaklıktadır.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Gemiler Koyu ve Gemiler Adası
 

Kayaköy’den batıya doğru devam eden çam ve zeytin ağaçlarıyla kaplı yolun sonundaki küçük koy “Gemile Koyu” dur.

Koya giriş ücretlidir, eğer aracınız ile giderseniz araç başına otopark ücreti alınıyor. Buraya Fethiye merkezden kalkan düzenli dolmuşlarla da gidebilirsiniz.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Gemiler Koyu
 

Geniş plajın arkasında, zeytin ağaçlarının altında piknik alanı vardır. Buradaki piknik masaları, ücreti karşılığı kiralanıyor. Plaj kısmında ise, iki restoran ve su sporları merkezi vardır. Koyda deniz genel olarak dalgalı, kumsal ise taşlıktır.

Koyun hemen karşısında “Gemiler Adası” bulunur.

 

Gemiler Adası-Lebissos-Symbola

Fethiye Kayaköy ve Çevreis, Gemiler adası: Ölüdeniz yakınlarında, Soğuksu koyunun karşısındadır.

Anakaradan dar bir deniz kanalıyla ayrılmıştır. Bu kanalın genişliği 400 metre, uzunluğu ise 1000 metredir. Koyun önünde bir kalkan gibi set çekmektedir. Böylece koy, Lodos rüzgarlarına kapalı ve tekneler için korunaklı olur, bir zamanlar korsan gemilerinden saklanmaya yarardı.

Buraya ulaşmak için, Kayaköy yakınlarından Gemile Koyundan, plajdan tekneye binmek gerekiyor.

Adaya giriş ücretlidir, giriş ücreti 12 TL. dir.

Bazı kaynaklarda adanın ismi “Gemile Adası” olarak da geçer. Bazı kaynaklarda ise adanın ismi “Aziz Nikolas” adası olarak geçmektedir. Çünkü Ortaçağ dönemine ait bir denizcilik rehberinde adanın ismi böyle geçmektedir.

Japon Araştırma Ekibi

Adada, 1990’lı yıllarda Japonlar tarafından arkeolojik kazı çalışmaları yürütülmüştür. Kazı başkanı Kazuo Asano’dur. 1995-2003 yılları arasında Fethiye Müze Müdürlüğü ve Japon Osaka Üniversitesi birlikte adada arkeolojik kazılar yapmışlardır.

Bu çalışmalarda, adada bulunan kiliseler numaralandırılmıştır. Ayrıca, Japon arkeoloji ekibinin değerlendirmelerine göre, bu ada Kudüs’e giden haç yolunun üzerindeki kutsal ziyaretgahlardan birisiydi.

Evet ada: Bizans harabelerinin zenginliğiyle ünlüdür.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Gemiler adası surlar
 

Ada boydan boya surla çevrilidir. Surlara ait kalıntılar, adanın kuzey sahili boyunca uzanıyor.

Adada: mezar yapıları, 4 tane kilise kalıntısı ve Orta Çağ yerleşimine ait çeşitli kalıntılar vardır. Ancak bunların büyük bölümü günümüzde yıkılmıştır.

Suların altındaki kalıntılar

Kalıntıların bir kısmı, günümüzde su altında da görülebilmektedir. Sahile yakın binalar, özellikle antrepoların bir kısmı, MS 240-241 yılları arasındaki depremlerle oluşan çökmeler sonucu suların altında kalmıştır. Batık kalıntılar, günümüzde 2 metre derinlikte görülebilmektedir.

Ada: MS 5 ile 7’nci yüzyıllar arasında iskan görmüştür.

7’nci yüzyılda ise Arap akınları sonucunda terk edilmiştir. Çünkü Araplar tarafından ada yakılıp yıkılmıştır. Ada halkı ise, bu saldırılar öncesinde daha güvenli olan iç kesimlere kaçmıştır.

Adada çok sayıda dini yapı bulunmaktadır.

Bu durumun, gemi seyahatiyle hac yolculuğu yapanların buraya uğramalarından kaynaklanmaktadır.

Bunların muhtemelen: MS 5 ile 7’nci yüzyıllarda buranın bir dini merkez olduğunu düşündürmektedir.

Adanın en yüksek noktasında bulunan bir kilise (Zirve Kilisesi) nedeniyle Ortaçağ’da “Aya Nikola Adası” olarak da adlandırılmıştır.

Zirve kilisesinde yapılan arkeolojik kazılarda: geometrik desenler ve mitolojik olayların yer aldığı taban mozaikleri bulunmuştur. Kilisenin büyük bir yangın sonucu yıkıldığı tahmin edilmektedir.

Ancak her ne kadar adada çok sayıda yapı bulunmasına rağmen, su yoktur ve bu durum oldukça ilginçtir. Muhtemelen adada bulunan sarnıçlar, yağmur suları ile doluyordu.

MS 12’nci yüzyılda bu topraklara geri dönüş olur. Ancak Nikolaos adası, bu tarihten sonra sönük bir balıkçı köyü olmaktan ileri gidememiştir. Sadece kutsallığına hürmeten ziyaret edilen ve kiliseler çevresine defin yapılan bir yere dönüşmüştür.

Burası, Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ada günümüzde ıssızdır ve yazın turistler tarafından ziyaret edilmektedir.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Gemiler Adası Kiliseler
 
Kiliseler

Adada yapılan resmi arkeolojik kazı çalışmalarında: mevcut kiliseler numaralandırılmıştır.

1 Numaralı kilise

Adanın batısındaki kiliseye, kısa bir yürüyüşle varılıyor.

Zamanın, deprem ve savaşların, toprak kayması yüzünden harap olan kiliseden geriye bir şey kalmamıştır.  Sadece apsis kısmı ve vaftiz binası kısmen tanınlanmaktadır.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Gemiler Adası Kiliseler
 
2 Numaralı Kilise

Adanın zirvesine doğru giden patikadadır.

1997 yılında yapılan kazılarda: yapının içindeki toprak ve molozlar temizlenmiş, yapının yer döşemesi ortaya çıkarılmış ve kilisenin planı anlaşılmıştır.

Düzgün taş işçiliğine sahip duvarları ilgi çekmektedir. Bu özenli işçilik nedeniyle, bu kilisenin adanın diğer yapılarından daha önemli olduğu düşünülmektedir.

Günümüzde: kilisenin kubbesi, papazların ayinde oturdukları kademeli sıralar ve ibadet mekanının yan duvarlarının büyük kısmı sağlamdır.

Avlusu tamamen yok olmuştur.

Yan kapı ve apsis yan duvarında, kısmen sağlam kalmış bezemeler görülür.

Apsis yarım kubbesinin mozaikler, pencere üstlerinin freskolarla bezeli olduğu, kilisenin tabanının ise son derece dekoratif mozaiklerle kaplı olduğu görülür.

Kilisenin ibadet mekanında: çok renkli mozaikten bir kabartma dikkat çeker. Bu mozaikte: kalp şeklindeki sarmaşık yaprakları, hurma dalları, kenger yapraklarını kemiren keçi ve boynundan bir ağaca bağlanmış olan boğa betimlenmiştir. (Bu mozaik döşeme, günümüzde Fethiye Müzesinde sergilenmektedir.)

Bunun haricinde: kireç taşından yapılmış, son derece dekoratif kabartma panolar da görülmektedir.

Mozaik panolardan birindeki Yunanca yazıtta: bu döşemenin Makedonyalı bir kuyumcu tarafından hayır olarak yaptırılarak Aziz Nikolaos’a adandığı yazılıdır.

Kilisenin apsis kısmında bulunan bir freskoda “Hossios Nikolaos” yazmaktadır. Buna dayanarak, kilisenin günümüzde Antalya Demre yakınlarında Alacahisar’da (eski ismi Sion) doğmuş ve yaşamış olan Sionlu Aziz Nikolaos’a atfen inşa edildiği düşünülmektedir.

Aziz Nikolaos (Santa Claus)

Hıristiyanlıkta denizcilerin koruyucusu ve bereketin sembolü olarak kabul edilmektedir. Hacı olmak için gittiği Kudüs’ten dönerken, fırtınaya tutulan gemiyi duaları ile batmaktan kurtarması ile birlikte denize düşerek boğulan bir denizciyi dirilttiği anlatılır. Bu mucizeleri nedeniyle denizcilerin koruyucu azizi olarak kabul edilmektedir.

Bu yüzden 2 Numaralı kiliseye “Aziz Nikolaos Kilisesi” ismi verilmiştir. Adada bazı kaynaklarda aynı isimle yani “Aziz Nikolaos Adası” olarak anılmaktadır.

Kilisenin içi, bir dönemden sonra mezarlık gibi kullanılmıştır. Bu yüzden mozaiklerin bir bölümü bozulmuştur. Kilisenin ibadet mekanında, kaba taşlarla çevrili 6 mezar bulunmaktadır. Bu mezarların yanında bulunan sikkelere göre, mezarlar 11 ile 12’nci yüzyıllara aittir.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Gemiler Adası kiliseler
 
3 Numaralı Kilise

En görkemli kilise: adanın en yüksek tepesinin üzerindedir. Bu kilise, bir büyük Katedral görünümü vermektedir.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Gemiler adası tünel
 
Koridor-Tünel

3 Numaralı kilise ile, 2 Numaralı kilise arasında, yaklaşık 160 metre uzunlukta ve 2.5 metre genişlikte, görkemli bir koridor bulunmaktadır.

Bu tonozlu galerinin çok belirgin olarak bir tören yolu olduğu anlaşılmıştır. Dinsel törenlerde bu dinsel mekanı ziyaret eden hacılar, kutsal eşyaların çevresinde yapılacak tavafa uygun biçimde, düzgün sıralar halinde hareket ederlerdi.

Fethiye Kayaköy ve Çevresi Gemiler adası tünel
 

Mevsimine göre, ziyaretçileri yağıştan veya kızgın güneşten korumak için, galeri üstü kapalı olarak yapılmıştır.

Galerinin batı yönünde, bir anıt mezar ile bazı diğer mezarlar bulunur.

Karacaören Adası

Gemile adasının 150 metre kadar batısında bulunan Karacaören adasında, dumanla işaret vermek için kullanıldığı düşünülen bir baca bulunmaktadır. Bu baca, muhtemelen bir saldırı anında hem Gemile adası halkını hem de Kayaköy halkını tehlikeye karşı uyarmak için yapılmış olmalıdır.

Fethiye ören yerleri.

Fethiye merkez gezilecek yerler.

Fethiye Ölüdeniz.

Fethiye genel bilgiler.

Fethiye Göcek ve çevresi.

Fethiye Girme kaplıcaları.

Fethiye Saklıkent.