Mardin Mazıdağı; Mazıdağı-Mardin arası uzaklık: 25 km. Mazıdağı-Diyarbakır arası uzaklık: 68 km. Mazıdağı-Ş.Urfa arası uzaklık: 179 km.
TARİH
Yörenin tarihi geçmişi Bizanslılara kadar gider. İlçenin eski ismi “Şamrah” dır. Kelime anlamı, Şam’a giden yol demektir. Çünkü şehir, Diyarbakır’dan Şam’a giden kervan yolu üzerindeydi.
Yerleşim yeri ise, Çam yolu üzerindedir. İlçenin 3 km güneybatısında, sarp bir tepenin üzerinde kalıntıları bulunan Safran kalesi ve kalenin çevresindeki harabelerden anlaşıldığına göre, Bizans döneminde Diyarbakır şehrini Şam şehrine bağlayan yol üzerinde kurulu olan yörenin halkı Süryanilerdi. Şamrah, 7’nci yüzyılda Arapların eline geçti ve Hıristiyan halkın büyük çoğunluğu Müslümanlığı seçti. Süryani olarak kalanlar ise, 1392 yılında Timur istilasından sonra Mardin’e göç ettiler. 1514 yılında bölge Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. İlçenin Mazıdağı ismini almasının sebebi: etrafının dağlarla çevrili olması ve bu dağların mazı ağaçlarıyla kaplı olmasıdır.
GENEL
İlçe merkezi, 1030-1090 metre yükseklikteki dağlar serisinin ortasında bulunan düzlükte kurulmuştur. İlçe merkezinin 17 km kuzeydoğusunda bulunan fosfat yatakları, 1976 yılında açıldığında yörede önemli bir istihdam sağlanmış, ancak 1993 yılında kapatılmış ve halen atıl durumdadır. 1937 yılında ilçe statüsü almıştır.
GEZİLECEK YERLER
DERMETİNAN KALESİ
İlçe merkezine bağlı Gümüşkaya köyündedir.
İlçe merkezine yaklaşık 20 km uzaklıkta konumlu bu kale, 150 metrelik bir tepede kurulmuş savunma üssüdür. Kale, Bizanslılar tarafından, 150 metre yükseklikteki bir tepenin üst düzlüğüne yapılmıştır. Yapılış amacı kervan yolunun güvenliğinin sağlanmasıdır. Kalede, 8 burçlu gözetleme kulesi vardır. Kuzeye açılan tek kapısı bulunur. Bu kapıdan girildiğinde geniş kale meydanına varılır. Kalenin içinde su sarnıçları, erzak ambarları ve ev kalıntıları bulunur. Bugün harap şekilde olan kalenin gözetleme kulesi 20 metre, burçlar 15 metre ve surlar 10 metre yüksekliktedir. Kalenin bölgeyi tamamen işgal eden Timur tarafından alınmak istendiği ancak almak için çok zorlandığı söylenir. Çünkü savunması iyi yapılan bir kaleydi. Timur’un orduları, kaleyi ancak 20 günde ele geçirebilmiştir.
Eskiden kalenin bulunduğu bölgede: altın ve gümüş çıkarıldığı söylenmektedir. Hatta bu kalenin, bu gümüş madenini korumak amacıyla yapıldığı da söylenir. Kalede ayrıca mezarlık bulunmakta olup mezarlığa ait kaya kabartmaları ile kalenin bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Kalenin en dikkat çeken özelliği: Bizans döneminden kalma, kapısında iki mühür bulunan mermer bir mezarlıktır.
SULTAN ŞEYHMUS TÜRBESİ
İlçeye bağlı Yüce köyünde, Mardin yolu üzerindedir.
Asıl ismi “Şeyh Musa Ez-Zuli’ dir. 1077-1164 yılları arasında yaşamıştır. Abdulkadir Geylani’nin öğrencisidir. Külliyede: Sultan Şeyhmus’un mezarı yanında, eğitim odaları, cami ve ruhsal hastalığı bulunan insanların iyileştirildiği odalar da bulunuyor. Türbe, 2008 yılında restore edilmiştir. İlçe merkezinde bulunan bu türbe, genellikle çocukları olmayan kadınların gidip dua ettikleri bir yer olarak bilinmektedir. Özellikle hafta sonlarında aşırı kalabalık olur. Günde ortalama 150-400 arası kurban kesilir. Bu türbeye gidildiğinde birçok kadın görülür. İnanışa göre türbeye gelenlerin mutlaka çocuğu olur. Hatta çocuğu olduktan sonra çocuk erkek ise “Şeyhmus” ve kız ise “Sultan” ismi konur.
PİR HATTAP TÜRBESİ
İlçe merkezine bağlı Ömürlü köyündedir. Pir Hattap, dini hizmetleri anlatmak için köye gelmiş ve burada vefat etmiş, buraya defnedilmiştir. Hakkında yazılı bir belge ve bilgi yoktur. Sadece bir din bilgini olduğu düşünülmektedir. Bu türbenin, özellikle Perşembe, Cumartesi ve Pazar günleri ziyaretçileri gelir.
ZARZAVAN KALESİ-SAMMACHİSACANE
Mardin-Diyarbakır karayolu üzerinde, İpek yolunun en güzel köşelerinden birisinde, 50 metre yükseklikte bir tepe üzerinde inşa edilmiştir. Kervan yolunda tüccarların güvenliğini sağlamak için yapılmıştır. Ancak Timur’un Mardin yöresini ele geçirme girişimleri sırasında, kale alınmış, karşı koyanlar öldürülmüş ve ardından bir harabe haline getirilerek çekip gidilmiştir.
Mardin Derik; Derik-Mardin arası uzaklık: 72 km. Derik-Mazıdağı arası uzaklık: 22 km. Derik-Kızıltepe arası uzaklık: 49 km. Derik-Diyarbakır arası uzaklık: 93 km. Derik-Şanlıurfa arası uzaklık: 154 km.
TARİH
Derik ilçesi, Turan Türklerinin Kayıhan aşireti tarafından kurulmuştur. Daha sonra zaman zaman Bizans, Acem ve Türk akınlarına uğramıştır. Bir zamanlar Hıristiyanlar ve Ermeniler, bölgede sayı olarak çoğunluk sağlamışlardır. İlçede 1874 yılında Belediye teşkilatı kurulmuştur. 1926 yılına kadar Diyarbakır’a bağlı iken, bu tarihte Mardin iline bağlanmıştır. İlçenin ismi Farsça “Dikenlik” anlamına gelen “Dirrik” kelimesinin zaman içinde değişime uğrayarak günümüze “Derik” olarak ulaşmıştır. Bir zamanlar ilçede Hıristiyan manastırlarının çoğalmasına bağlı olarak da “Der” kelimesinin yerel dilde “Kilise” anlamına geldiği; “Derik” kelimesinin “Kiliseler Diyarı” diye anıldığı bilinmektedir. İlçede 40 yıl öncesine kadar, 6 kilise bulunmaktaydı ve bugün kilise sayısı bire düşmüştür.
GENEL
İlçenin kuzeyinde Mazıdağı ve Çınar, Güney ve güneydoğusunda Kızıltepe, Batısında Viranşehir ilçeleriyle çevrilidir. Denizden 780 metre yüksekliktedir. İlçe toprakları, kuzeyden güneye doğru alçalmaktadır. İlçenin doğu ve güneydoğusu ovalıktır. Kuzey tarafı ise dağlıktır. Bu dağlar üzerindeki Gıriguzi tepesi, ilçenin en yüksek tepesi olup 1208 metre yüksekliktedir. Bu dağlar arasında derin vadiler var. İlçe ikliminde en ilginç durum, kış ve ilkbahar ayları başında esen “baykür” denen rüzgardır ve oldukça etkilidir.
DERİK MESLEK YÜKSEK OKULU
Mardin Artuklu Üniversitesine bağlıdır.
ZEYTİN
İlçe merkezinde zeytin yetiştiriciliği yapılmaktadır. Bu zeytinliklerin tümü Tigran krallığı döneminde ekilmiştir. (MÖ 83 ile MÖ 77 yılları arasında) Zeytin ağaçlarının ilçedeki toplam sayısı 103 bin civarındadır. Yıllık zeytin üretimi ise 3500 tondur. Burada “halhalı” cinsi zeytin oldukça meşhurdur. 2018 yılında İngiltere’de düzenlenen Londra Uluslararası Zeytinyağları Yarışmasında altın madalya kazanmıştır. Ardından zeytine ve hem de yağa olan talep hızla arttı. Halhalı zeytini, çekirdeğinin küçük olması ve etinin dolgun olmasından dolayı tercih ediliyor. Raf ömrü de uzun olduğundan yıl boyu sofralarda tüketilebiliyor. Buralara yolunuz düşerse, halhalı zeytini satın almalısınız.
YAMAÇ PARAŞÜTÜ
İlçe yamaç paraşütü için uygun şartlara sahiptir. İlçe merkezinden 4 km uzakta bulunan, 350 rakımlı Zeytinpınar Mahallesindeki tepede yamaç paraşütü yapılabiliyor. Belediye tarafından verilen destekle, ilçede yamaç paraşütü yapılması için girişimlerde bulunulmuştur. Yerli halk, yamaç paraşütü kursu almaktadır.
GEZİLECEK YERLER
Yörede geçici barınma imkanı sağlayan muhtelif büyüklükte 16 mağara vardır. Bunların en önemlileri: 100 kişi kapasiteli “Beşbudak” köyüne bağlı “Sıltok” mağarasıdır. Bozok köyü doğusunda ise 200 kişilik “Habis” ve Herzin ve Çayköy köyünün doğusunda 200 kişilik “Kürtük” mağaraları var.
KİLİSELER
İlçe sınırları içinde Süryani, Ermani ve Keldanilere ait 6 kilise bulunmaktadır. Bu 6 kiliseden sadece bir tanesi ayakta kalmayı başarmıştır.
Dera Sor Kilisesi
Kale mahallesindedir.
Surp Kevork Ermeni kilisesidir. 1650 yılında yapılmıştır. Bu kilise hem ibadet hem de eğitim amaçlı iki bölümden oluşmuştur. Taş ve kırmızı topraktan yapıldığı için, Kırmızı Kilise ya da Kızıl Kilise olarak bilinir. Cemaatin Derik’ten ayrılması nedeniyle 1980’den bu yana kullanılmaz ama hala ayaktadır.
Mor Cırcıs Manastırı
İlçe merkezindedir. İnşa zamanı bilinmez, kesme taştan yapılmıştır ve dikdörtgendir. U şeklindeki koro balkonu ve yüksek tavanlı ferah mimarisiyle dikkat çeken tarihi manastırın bir de müştemilatı vardır.
TELBISIM HARABELERİ
İlçe merkezinin 3 km güneyinde, Mardin karayolu üzerinde, Tepebağ köyündedir.
Köy: Kale tepesi eteklerinde kurulmuştur. Bu tepe üstünde: 300-400 metrelik bir sahada, iç kale kalıntısı vardır. Bu kalıntıların mimari tarzından, kalenin Bizans dönemi yapısıdır. Kalenin dış surlarının izleri ise, güneyde kuru çay, batıda Anbar tepe, kuzeyde Gap bahçelerini ve doğuda Kasrı Nebi’yi içine alarak ilerler. Dış surlar, 2 kilometre uzunluğundadır.
Eski Tılbısım şehrini içine alır. Kale ve şehir içme suyu ihtiyacını, kışın Gap suyundan, yazın ise kuyu ve sarnıçlardan sağlamaktaydı. Hacılar mahallesindeki kalıntılardan, şehrin güney tarafının tamamen, saraylarla çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Bugün bile bazı evlerin içinde Bizans devrinden kalma, renkli mozaikler bulunmaktadır. Bugün şehir harabesi ve dış surların kalıntısı, tamamen yok olmuş durumdadır.
DERİNSU MAĞARASI
İlçe merkezine 25 km uzaklıkta, Derinsu köyündedir.
Mağara doğal yapısı, içinden çıkan derin su kaynağı ile ilgi çekmektedir. Sıcak havalarda mağaranın içindeki hava oldukça serindir. Mağara içindeki su kaynağının derinliği bilinmiyor.
Bu yüzden “Derinsu” ismi verilmiştir. Mağaranın içinde göl şeklindeki su, akarsu oluşturarak çeltik tarlalarına akıyor ve köye hayat veriyor. Gölün genişliği 13 metre ve uzunluğu ise yaklaşık 30 metredir. Mağaranın tavanının ortasında bulunan bir yarıktan ikinci bir mağaraya geçilir.
GAVUR FIRINI
İlçe merkezinin kurulu bulunduğu dağ eteğinin, doğu tarafında devam eden dağ yükseltilerinden, geniş bir ayrık ile ayrılmış olan yükseltinin ortasında, daire şeklinde oyularak oluşmuş bir kuyu vardır. Bu kuyunun derinliği, bugüne kadar ölçülememiştir. Dağın diplerine doğru inen kuyuya, birkaç kere inme girişimleri olmuşsa da gittikçe genişleyen çapına rağmen tam dibe inmeyi başaran olmamıştır. Enteresan bir yer.
RABAT KALESİ
İlçe merkezine 15 km uzaklıkta batıda, Hisarlı köyündedir. Kale, köyden yaklaşık 1.5 km kuzeydedir. (Bu yol yürüyerek gidilir.)
Roma döneminden kaldığı düşünülen kalenin inşa tarihi bilinmiyor. Kitabesi günümüze ulaşmamıştır. Kaynaklarda da yeterli bilgi yoktur. Kale Artuklular döneminde onarılmış ve birtakım ilavelerle genişletilmiştir. Kale Artuklular devri olmak üzere, ondan önceki medeniyetlerin izler bıraktığı bir eserler yumağı olmuştur.
Kale: Hisaraltı köyünün kuzeyinde, sarp bir vadinin doğusunda, sert kalkerli bir arazi üzerinde 150 metre kadar yükselir. Kuzeyden güneye doğru uzanan, gittikçe genişleyen bir vadi üzerinde kurulmuştur. Kale, yöresel kesme taştan ve yer yer de moloz taştan yapılmıştır. Kalenin çevresi 1500 metredir, 13 burçlu, dört köşesinde 15-20 metre yüksekliğinde 4 gözetleme kulesi bulunan muazzam bir yapıdır. Burçların yüksekliği 15 metre, surların yüksekliği ise 10 metredir. Bazı yerlerde surların yüksekliği 20 metreyi bulur.
Kalenin doğu ve batısında iki kapısı vardır. Bu kapılardan kale içine girildiğinde, iç kalenin iki savunma duvarı ile tahkim edildiği görülür. Bu 3 savunma duvarı, iç içe kapı ile birbiriyle irtibatlıdır. Kalenin üstü dümdüz bir alan görünümündedir. Binalar yer altında inşa edilerek üstü toprak ile örtülmüştür. Düzlük yerlerde sütun başları ve aslan kabartmaları vardır. Yer altındaki saray kalıntıları, erzak ambarları, su sarnıçları ve bina kalıntıları bugüne kadar sağlam kalmıştır.
Kale içindeki kalıntılardan bir bölümünün kale komutanına ait bir köşke ait olduğu iddia edilmiştir. Büyük kiliseyi gösteren tarafta, üzerlerinde haç işaretleri bulunan yekpare taşların yerleştirilmesiyle oluşturulan binalar bulunmaktadır. Bu tarz yapılanma Roma stilinin olduğu Rabat şehrinin de Roma döneminden kalan bir şehir olduğu tahmin edilmektedir. Kaledeki su sarnıçlarının kalıntıları, hala sağlamlığını korumaktadır. Kalenin çevresinde kilise kalıntıları vardır.
KENCO’NUN ŞATOSU
İlçe merkezinin güneybatısında, 30 km uzaklıkta, Atlı mahallesindedir.
Mardin-Ş.Urfa karayolunun 67’nci kilometresinden sola ayrılan yol, 1 km sonra buraya ulaşır. Kasr, Avrupalıların Şato, Türklerin Konak dedikleri türde, müstahkem tarzdaki bir yapıdır. Eskiden asayişi temin etmek zordu ve derebeyliklerinin birbirlerine karşı düşmanlıkları da vardı. Sık sık birbirlerinin topraklarına saldırır, çatışırlardı. Bu yüzden kasırlar bir küçük kale gibi inşa edilirdi. Bu tip kasırlar, Urfa ve Mardin bölgelerinde oldukça çoktur.
Ancak sadece Kesra Kanco olarak bilinen şato, tam olarak muhafaza edilerek günümüze ulaşmıştır. Kasr, 1705 yılında inşa edilmiştir. Kapı üzerindeki kitabeye göre ise; 1905 yılında ise Hüsen Kenco tarafından yenilenmiştir. Kasrın çevresi, 300 metredir ve dört köşe surlarla çevrilerek müstahkem bir kale şeklinde inşa edilmiştir. Kasrı çevreleyen surun kalındığı 80-90 cm dir. Şatonun dört köşesine, dışarıdan gelecek olan tehlikeleri gözetlemek için, birer gözetleme kulesi inşa edilmiştir. Kuzey ve batıda olmak üzere iki kapısı vardır.
Esas bina: 4 katlı, taştan inşa edilmiştir. Odalar genellikle dam örtülüdür. Dam kısmının dört yönünde birer gözetleme kulesi vardır. Dört katın duvarlarına ve damın üzerindeki 1.5-2 metrelik ihata duvarının çevresine, yarım metrede bir mazgal delikleri konmuştur.
Böylece savunma için tedbir alınmıştır. Yapının 2’nci katı kiler olarak kullanılmaktadır. Eskiden cami olduğu bildirilen bir odanın kapı kısmı ve yan pervazlar, siyah bazalt taşından yekpare olarak yapılmıştır. Üst kısmına konan yekpare bir taş üzerinde, eski Roma çivi yazısı vardır.
Kapı 30 cm kalınlığındadır. Kapı taştan olmasına rağmen, kolaylıkla açılıp kapanır. Hatta bir insan, kapıyı bir parmağı ile hareket ettirebilir. Söylenenlere göre, bu taş, kasrın doğusunda ve 3 km uzağında bulunan kerküşti harabelerinden alınarak getirilmiş ve buraya yerleştirilmiştir. Taş kapı, eski Roma kiliselerinin kapılarından bir tanesidir.
FITTAR HARABELERİ
Harabeler, İlçe merkezinin 13 km kuzeybatısı yönünde, Pınarcık (Fitne) köyündedir.
Kuzeyden güneye doğru uzayan, gittikçe genişleyen bir vadi içinde, 1 km uzunluğunda ve 500 metre genişliğinde, büyük bir şehir kalıntısı vardır. Harabeler arasında: saray, kilise ve birçok bina kalıntısı görülebilmektedir. Özellikle büyük kilise harabesini gösteren tarafta, üzerinde haç işaretleri bulunan büyük yekpare taşların, büyük bir titizlikle yerleştirilmesi ve yapılarda kullanılan taşların üst üste yerleştirilmesi ilgi çeker.
Bu taşların insan gücüyle yerleştirilmesinin mümkün olmadığı düşünülmektedir. Büyük binalar, taşların üst üste yerleştirilmesi ve bu şekilde birbirine kaynaştırılmış gibi yekpare taşlarla yapıldığı görülür. Bu şekilde yapı ve mimari tarzı, sadece Roma ve Bizans mimari stillerinde vardır. Bu yüzden, Fıttar şehrinin Bizans devrinden kalma bir yerdir. Fıttar, şehri; gerek doğa ve gerekse define avcıları ve hırsızlar nedeniyle, günümüzde tam bir harabe haline gelmiştir.
KRAL KIZININ TAHTI
İlçenin kuzeyinde, Zeytinpınar mahallesinde bulunan bir tepededir.
Yamaç paraşütü etkinliklerine sahne olan bu tepe, Roma ve Bizans dönemlerine ait tarihi kalıntıları saklar. Kireç taşı ve kayaların oyulması ile oluşturulmuş sarnıç, su kuyusu ve gözetleme kulesi harabeleri barındıran Kral Kızının Tahtı, yaklaşık 1200 metrelik rakımı ile geniş açılı bir manzara vardır. Bu mevkide günümüzde Bizans ve Roma dönemlerine ait sikkeler, yağmurda toprak aşınması sonucu ortaya çıkmaktadır.
SİN VE SEYDOŞ HAZRETLERİ
Sin ve Seydoş hazretleri, İslamiyeti yaymak amacıyla bölgeye gelen ve bu bölgede yaptıkları savaşta şehit oldukları sanılan iki kardeştir.
Hz Sin’in mezarı Derinsu köyündedir. Bu tarihi türbe ve mezarlık zaman içinde, mezar hırsızları nedeniyle harap olmuştur. Mezarların mimari yapısı oldukça dikkat çekicidir. Bu çekicilik nedeniyle: altın ve değerli eşyaların olduğu sanılarak mezarlar hırsızlarca soyulmuş, sadece birkaç tanesi kurtarılmıştır.
Hz Seydoş türbesi ise Sin ve Xanük köyü arasında Dumluca Barajı kıyısında yeşillikler arasındadır. Bu türbenin avlusunda bir pınar vardır. Bu pınardan yüzeye bol miktarda su çıkar. Ancak bazen gün içinde hiç su akmaz ve kurur. Bu iki kişinin, kız kardeşleri olarak bilinen Zine’nin türbesi de Hz. Seydoş türbesinin yanındadır. Çevre il ve ilçelerden bu türbeleri görmeye yoğun ziyaretçi gelmektedir.
BABA ÖMER TÜRBESİ VE SU KAYNAĞI
Türbe ve su kaynağı: Ballı, Alagöz ve Dumluca köyleri arasındadır. İlçe merkezine 13 km uzaklıktaki Alagöz köyü ve sonrasında 1.5 km güneybatıdadır.
Bu su kaynağının ismi yörede “Baumbar” dır. Kaynağın çevresinde: söğüt ağaçlarıyla çevrilidir ve piknik alanı olarak kullanılmaktadır. Buradan çıkan su: Ballı, Beşkavak ve Dumanlı köylerindeki bahçe ve tarlaların sulanmasında kullanılır. Piknik alanının bulunduğu yerde, Baba Ömer adlı kişinin türbesi vardır. Mezarın bulunduğu alan çevrilidir ve türbenin tavanı, birçok kez inşa edilmesine rağmen, bilinmeyen bir nedenle çöktüğü söyleniyor. Gömülü kişinin Rebet kalesini kuşatan ve bu kuşatma sırasında yatırın bulunduğu yerde şehit düşen İslam ordularının sancaktarı olduğu sanılmaktadır.
Mardin Dargeçit; Mardin il merkezine 110 km uzaklıktadır. Dargeçit-Midyat arası 40 km.dir. Dargeçit-Siirt arası uzaklık: 82 km. Dargeçit-Şırnak arası uzaklık: 98 km. Dargeçit-Batman arası uzaklık: 95 km.
TARİH
Bölgenin tarihi süreç içindeki isimleri “Kher-Boran, Kfar-Boran, Kerburan, Kerboran” dır. MS 4’ncü yüzyılda Samanilerin iktidarı döneminde, Dargeçit ve yöresi, Hıristiyanlıkla tanışır ve ilk Hıristiyanlaşan kesim Süryanilerdir. Bölge: çok dinli bir yer olarak Müslüman, Hıristiyan ve Yezidileri barındırmıştır. Hatta, şehri Süryani bir ailenin kurduğu tahmin ediliyor. Zamanla aldığı göçlerle büyüyen Dargeçit, 1900’lü yılların başlarında birçok ailenin yaşadığı bir yer haline gelmiştir. 1’nci Dünya Savaşından sonra ekonomik sıkıntılar yaşayan Süryaniler, daha rahat bir yaşam sürmek için Avrupa ülkelerine göç ettiler ve Dargeçit nüfusu hızla azaldı. Dargeçit 1987 yılında Midyat ilçesinden ayrılarak ilçe oldu.
GENEL
Mardin bölgesi özelliklerini doğal yapısında en iyi taşıyan ilçelerden birisidir. Cami minareleri ile kiliselerin çan kulelerinin bir arada yükseldiği bir hoşgörü şehridir. Uzun süre: Süryani Ortodoks, Süryani Katolik ve Protestanların yaşadığı önemli bir merkez olarak kalmıştır. Dargeçit’te, 1970 yılına kadar 2000 kişilik nüfusun, üçte ikisi Hıristiyan’dır ve 1979 yılında son Hıristiyanlar da Dargeçit ilçesini terk etmişlerdir.
İlçe 1987 yılında kurulmuştur. Ortalama rakım 900 metre civarındadır. İlçe, Güney Doğu Anadolu’nun en dik ve engebeli topraklarına sahiptir. Arazi genellikle engebeli olmakla birlikte, çok yüksek dağı yoktur. Ormanlık saha, yok denecek kadar azdır. İlçe merkezinde akarsu yoktur. İlçenin 12 km uzağından Dicle nehri geçer.
GEZİLECEK YERLER
İlçe merkezi ve civarında, turistik alan yoktur. Sadece ilçe merkezinde turistik özellik gösteren iki kilise ve mezarlık bulunmaktadır.
ILISU BARAJI
Ilısu barajı Dargeçit ilçesi sınırları içinde kurulmuştur. Dünyanın en büyük su projelerinden birisi olan GAP’ın temel unsurlarından birisidir. Suriye sınırına yaklaşık 45 metre uzaklıkta, Dicle nehri üzerindedir. Tamamlandığında, Türkiye’nin 4’ncü en büyük barajı olacaktır. Bu konuda sözlerimi daha fazla uzatmak istemiyorum, çünkü bu baraj yapıldığında, binlerce yıllık Hasankeyf bu barajın gölet suları altında kalarak yok olacaktır, bu yüzden bu baraj hakkında yapılan tüm olumlu yorumlara rağmen, Hasankeyf’in sular altında kalarak yok olacak olmasını düşünmek istemiyorum.
ESKİ DARGEÇİT ÇARŞISI-TARİHİ SÜRYANİ ÇARŞISI
İlçe merkezindeki bu çarşının yapımı 17’nci yüzyıla dayanmaktadır. Ancak günümüzde bakımsızlık ve ilgisizlikten kaynaklı harabeye dönmüştür. Zamanında demircilik, taş işletmeciliği ve birçok ticari sektöre ev sahipliği yapan çarşıda, günümüzde 50’den az işletme kalmıştır. Son yıllara kadar ilçenin en işlek ve canlı çarşısı, günümüzde can çekişmektedir.
DARGEÇİT KÖPRÜSÜ
İlçe merkezinde Saray mahallesindedir. Tarihi köprü, tek gözlü ve yuvarlak kemerli olarak planlanmış taştan yapılmıştır. Köprünün 18-19’ncu yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir. Bugüne dek çeşitli onarımlarla günümüze kadar gelebilmiştir ve hala kullanılmaktadır.
KİLİSELER
İlçede birkaç tane kilise vardır. Bunların birçoğu kapalıdır, sadece bir tane kilise ibadete açıktır. Diğerlerinden bazıları kapalı, bazıları ise yıkıktır.
Mor Kuryakos kilisesi
Süryani kilisesidir. 1979 yılında Hıristiyan cemaatin Dargeçit’i terk etmesi nedeniyle harap olmuş ve son dönemde Belediye tarafından restore edilmiştir. Halen ibadete açıktır.