Anıt: Spylos dağının kuzeydoğu eteklerine, Gediz ırmağının güneyinde, Gediz ovasına yönelik Akpınar yakınında, kireç taşı kaya üzerindedir.
Kayanın yakınlarından fışkıran bir pınarın suyunun doldurduğu bir havuz vardır.
Kayanın cephesine kazılan bir niş içerisinde cepheden, yüksek kabartma tekniğiyle işlenmiş, tahtına oturan, ayrıntıları silinmiş bir figür vardır. Bu, saçları omuzlarına dökülen, tepesinde nilüfer çiçeğine benzer bir süs bulunan, yapay bir girinti içindeki bir tahtta oturan bir kadın figürüdür.
Bu figür genellikle ana tanrıça olarak nitelendirilir.
Figürün ayakta duran bir dağ tanrısı olduğunu veya bir dağ üzerine oturan Hava Tanrısı olduğu ileri sürülür. Bu düşüncenin, kabartmanın havuza yönelik olması ve anıtın yakınlarındaki çok sayıda pınar ile dağın yağmur kapasitesi göz önüne alınarak, kabul görmüştür. Anıt bu konumu nedeniyle bereket ayinleri sırasında kullanılan bir pınar anıtı olarak nitelendirilir.
Araştırmacı: Dr Dennis, tanrıçanın oturduğu girintinin duvarında, Hitit harflerinin yer aldığı bir kabartma buldu. Birkaç merdivenle birbirine eklenerek onunla birlikte yukarıya çıktığınızda, resimyazıları var. Hitit imparatorluk dönemine tarihlenen anıtta, nişin dışına kazınmış yazıt “Prens Kuwatnamuwa” olarak okunmuştur.
Evet, bu bir Hitit tanrıçasıdır.
Gelelim bu anıt hakkındaki bir diğer söylentilere:
Lidyalı tarihçiler, bunun Assaon’un kızı olduğunu ve uçuruma atlayarak intihar etmek istediğini söylüyorlar ama Yunan söylencesi onun taş kesilmiş “Ağlayan Niobe” olduğunu iddia ediyor.
Niobe, babasının kral olduğu Sipylos dağında doğar. Tanrıça Leto ile birlikte büyür ve onunla arkadaşlık yapar. Thebai kralı Amphion ile evlenir ve tamı tamamına 6 kız, 6 erkek olmak üzere 12 çocuğu olur.
Bu sırada, tanrıça Leto’nun ise sadece iki çocuğu olur. Niobe, kendisini tanrıça Leto ile bir tutar. “Tanrıçanın iki çocuğu var, bende ise bir düzeni” diye gururlanır. Tanrıça Leto bu sözlere çok üzülür. Leto’nun çocukları olan Apollon ve Artemis, bunun üzerine Niobe’ye çok kızarlar, okları ile Niobe’nin tüm çocuklarını öldürürler.
Homeros, 12 çocuğu tanrılar tarafından öldürülünce Niobe’nin taşa dönüşüp, ıssız dağlarda, hatta Akheloos kıyılarında dans eden su perilerinin yatağı olan Spil Dağında tanrıların lanetine ağıtlar yaktığını anlatıyor.
Öte yandan, Spil dağındaki bu eski anıt, ancak Yunanlıların Lidya ya yerleşmesinden sonra Niobe olarak tanımlandı.
Bu heykelin yontulduğu kireçtaşı kaya yağmurda ıslanıyor ve aşağıya akan damlalar taşı aşındırıyor.
Sofu Yunanlılar bunu söylencelerine Niobe olarak almışlar.
Buradaki oyma aslında Küçük Asya da Atergatis, Derketo, kimi zaman da Kybele olarak bilinen ünlü tanrıçaya ait.
II Ramses in gözde kraliçesi Nefertiti nin Ebu-simbel yamacındaki kayanın girintisinde yer alan figürünü gören, biri Spil Dağındaki heykeli yapan sanatçının daha önce Nil i ziyaret ettiğini kolaylıkla düşünebilir.
Belli bir mesafeden, her ikisi birbirine çok benziyor ve daha yakından incelendiğinde, Mısır’daki heykelin Lidya’dakinden çok daha ince ayrıntılar taşıdığı fark edilse bile aralarında çarpıcı bir benzerlik var.
Günümüz
Günümüzde Spil dağının eteklerindeki bu kaya anıtının bulunduğu yere gittiğinizde, kadın yüzü şeklini almış bir kaya parçası göreceksiniz ve daha ilginci, bu kaya üzerindeki göz şeklinde iki oyuktan sürekli olarak suların, gözyaşı damlası şeklinde damla damla sızdığını göreceksiniz.
İşte bu kaya, Ağlayan kaya, kim bilir kaç yıldır burada bu şekilde ve oyuklarından su damlamakta.
Ancak ben buraya gittiğimde, su damlalarını yani kayanın gözyaşlarını göremedim. Yaz mevsimi ve belki de kuraklık mı demeli bilmiyorum, ancak damlama yoktu, umarım siz gittiğinizde damlama olayını görürsünüz.