Konya Ilgın

Konya Ilgın


Ilgın, küçük ve şirin bir Anadolu ilçesi. Burası: tarihi kaplıcası ile öne çıkıyor. Kaplıca: gerek tesislerinin güzelliği ve gerekse suyun yararları bakımından önemli.

ULAŞIM

İlçe, önemli kara ve demir yolları üzerinde kurulmuştur. Aynı zamanda, tarihi ipek yolunun uzantısıdır. Ilgın-Konya arası uzaklık: 87 km. Ilgın-Akşehir arası uzaklık: 46 km., Ilgın-Beyşehir arası uzaklık: 88 km. Ilgın-Kadınhanı arası uzaklık: 30 km. İlgın-Yunak arası uzaklık: 87 km. Ilgın-Ankara arası uzaklık: 318 km. dir.

Konya Ilgın

GENEL

KONUM

İlçe, Ilgın ovası adı verilen geniş bir düzlük üzerine kurulmuştur. Kuzey ve güney yönleri dağlarla çevrilidir. Denizden yükseklik: 1030 metredir. Karasal iklim hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer.

İSİM KÖKENİ

“Ilgın” ismini, kışın karda, yalnızca bir gün boyunca açan bir çiçekten alır. Ayrıca, kaplıcanın varlığı nedeniyle: “ılık su, ılığın” anlamında, Ilgın ve Ilgun isimleri de tarihi kaynaklarda, ilçeyi tanıtmak için kullanılır.

EKONOMİ

İnsanlar: tarım ve hayvancılıkla uğraşmaktadırlar.

DEPREM

Arazi birinci bölge deprem kuşağı üzerinde oturmaktadır. İki fay hattı bulunuyor. Birinci fay hattı: Çiğil bölgesinden gelip, Kaplıca dağı eteklerinden güneydeki Çavuşcugöl kasabasına doğru uzanır. İkinci fay hattı: Sivri ve Teke dağlarının eteklerini takip ederek, yine Çavuşcugöl kasabası ve Haremi linyit işletmelerine uzanır.

TARİHİ

Ilgın, tarihin her döneminde önemli bir yerleşim yeri olmuştur. Ilgın ve çevresinde yapılan kazılarda: Argıthanı, Eldeş Höyük ve Başhöyük’te, Kalkolitik döneme ait seramikler bulunmuş olup, bunların tarihi: MÖ.5500-3000 yılları arasına denk gelmektedir.

Bölge: MÖ.1660-1190 yılları arasında, Hitit egemenliğine girer ve bu dönemde önemli bir yol güzergahı konumunu korur. Hititlerin yıkılmasından sonra: bölgede, Fryeyler ve Lykialılar hakimiyeti görülür.

Daha sonra ise: Pers, İskender ve MÖ.138 tarihinde, Roma imparatorluğu ve Bizans egemenlikleri. 10’ncu yüzyılda, bölgeye Müslüman arap akıncılarının saldırıları başlar.

1077 yılında, Selçuklu devleti bölgeyi ele geçirir. Selçuklular döneminde: Konya çevresindeki dört pazardan biri, Ilgın’da kurulmaktadır. Pazar için buraya gelen halk, alışverişin yanı sıra, kaplıca dan da yararlanmaktadır. Tarihi süreçte, daha sonra, Karamanoğulları yönetimi görülür.

GEZİLECEK YERLER

Konya Ilgın (Sahip Ata) Kaplıcası

 

ILGIN (SAHİP ATA) KAPLICASI

İlçenin 2 km. kadar batısında, Konya-Akşehir kara yolu üzerinde bulunuyor. Hamam dağı eteklerindedir. Tarihi kaplıcayı, Vakıflar Genel Müdürlüğünden kiralayan Ilgın Belediyesi işletmektedir.

Anadolu Selçuklu ve Beylikler döneminde kullanılmıştır. İsmi: Ab-ı Germ olarak bilinmektedir. Ancak: bu kaplıcanın, Roma ve Bizans dönemlerinde de kullanıldığı sanılmaktadır.

Romalılar zamanında “Tyriacum” adıyla bilinen Ilgın, Justinian devrinde, ülkenin ünlü kaplıcaları arasındadır. Bu dönemlerde: Ilgın yakınında balığı bol bir göl bulunduğu ve sıcak su kaynakları bulunan çok şifalı tesislerin görüldüğü bazı kaynaklarda yazılıdır.

Bu dönemlerde: Roma devri sıcak su hamamları gibi, kaynağın çevresi mermerlerle düzenlenmiş, üzeri örtülü banyo ve dinlenme yerleri bulunan bir mimari yapıya sahipti. Bugün, kaplıca yakın çevresinde görülen mimari parçalar, o devrin izlerini taşımaktadır.

Konya Ilgın (Sahip Ata) Kaplıcası

 

Günümüzde mevcut olmayan kitabesine göre: kaplıca, 1235-1236 yılları arasında, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubat tarafından, Mimar Cemalettin’e yaptırılmıştır. Mimari özellikleri: 16 x 20 metre ölçüsünde olan kaplıca, yaklaşık doğu-batı istikametinde uzanmış ve birbirine bitişik, iki hamamdan ibarettir.

Doğu cephesinde: kubbeli erkek ve kadınlara hizmet veren kuzey-güney yönünde uzanan, 1968 tarihli Ilgın Belediyesi tarafından yaptırılan ve işletilen üçüncü bir kaplıca binası bulunmaktadır.

Deprem ve savaşlar sonucu yıkılınca: 1267 yılında, Sultan Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, Sahip Ata tarafından, mimar Kaluyan’a tekrar yaptırılır. Kadınlar bölümü üzerindeki, dilimli iki kemer arasındaki kitabede yazılı tarih: 1267 dir.

Kaplıca tesisi: günümüze gelinceye kadar, birçok kez onarım görmüştür.

Konya Ilgın (Sahip Ata) Kaplıcası

 

Kaplıcanın kadınlar kısmı: kuzeyden, yanları iki duvarla kapalı bir revaktan girilir. Üç sivri kemerle, revak üstü ortadaki daha büyük, yanlardaki oval üç kubbe ile örtülüdür.

Kubbeler: önde iki serbest ayağa, arkada duvarlar birleştirilmiş taş ayaklara, yanlarda duvar ile birbirine bağlı esas ve tali kemerler ile desteklenmektedir. Revak cephesi, ayak, kemer ve kubbeler sıvalıdır.

Soyunma mahallinden: bir kapı ile, 8.30 x 8.45 metre boyutlarındaki sıcaklık havuzuna girilir. Buranın özellikleri de dış kısmındaki özelliklerin aynıdır.

Kadınlar kısmının doğusundaki bitişik kaplıcanın ikinci kısmı, erkekler bölümüdür. Kadınlar kısmının mimari özelliklerini taşımasına rağmen, havuzlu kısmın aydınlatılması, kubbede 8 adet ışık gözleriyle sağlanmaktadır.

KAPLICANIN ÖZELLİKLERİ

Suyun sıcaklığı: 42 derecedir. Suyun hamam dağı eteklerinde, güneyden kuzeye doğru uzanan alüvyon tabakası ile örtülü bir kırık üzerindedir. Su yöresel olarak söylenen hamam dağı eteklerinden çıkar.

Çıkan bu sular, iki kadınlar hamamına ve iki erkekler hamamına, otel ve motellere dağılmaktadır. Tahlil raporlarına göre, suyun içeriği şunlardır:

Potasyum, sodyum, amonyum, kalsiyum, magnezyum, demir, alüminyum, klorür, nitrat, sülfat, hidrokarbonat gibi kimyasal özellikleri için de taşıyan kaplıca suları: berrak, renksiz ve kokusuzdur.

Su bir miktar da: bromür ve iyodür ihtiva ettiğinden, kükürtlü ve hidrokarbonlu sular gurubu içinde yer alır. Ayrıca: az miktarda tuz ihtiva etmesiyle, dünyanın tanınmış sularına benzemektedir.

Bu özelliklerinden dolayı, şu hastalıklara iyi geldiği söyleniyor: Göz hastalıkları, egzama, cüzam, felç hastalıkları, sinir hastalıkları, akciğer iltihaplanmaları, böbrek ve idrar yolları hastalıkları, kadın hastalıkları, her türlü iltihaplanma ve yara iyileşmelerinde, deri ve cilt hastalıklarında, romatizmal gibi hastalıklara iyi gelir.

KONAKLAMA

Konya Ilgın Kaplıca Tesisi: 570 yataklı. Buradaki oteller: 3 yataklı, banyosuz odalar, 2 ve 3 yataklı, banyosuz odalar, 3 yataklı, oda içinde mini buzdolabı, dahili telefon bulunan, ancak banyosuz odalar var.

En güzel imkanları sağlayanlar ise: 3 er yataklı, içinde: banyo, tv., buzdolabı ve dahili telefon olan odalardır. Bunların güncel fiyatlarını: telefon ile alabilirsiniz. Rezervasyon telefon numarası: 332-3511074.

AŞAĞI ÇİĞİL KAYNAK SUYU

Ilgın’a bağlı, Aşağıçiğil kasabasının: Kumdöken veya Üzüm Çubuğu adıyla anılan yöresinde; çamlık içinde bulunuyor. Kaynak suyu: böbreklerinden rahatsız olanların şifa aradıkları bir merkez durumunda.

Mahallinden içilmesi veya taşınarak kullanılması durumunda: böbrek taşlarının düşürülmesinde etkili olduğu söyleniyor. Konya’da ve başka yörelerden gelen kişilerin başlıca uğrak yeridir.

SONUÇ

Ilgın’da bulunduğum sürede, kaplıcaya gittim. Kaplıca tesislerinde: içinde banyosu da bulunan (banyo: çok büyük ve derin bir küvet düşünün, içine boydan girebiliyorsunuz, yani derinlik yaklaşık, 1.50 civarında ve büyük bir borudaki vana açılmak suretiyle, kısa sürede doluyor ) ve ayrıca: televizyonu, buzdolabı da bulunan, üç yataklı bir odada kaldık.

Gerçekten; güzeldi. Sanırım, herhangi bir rahatsızlığı bulunanın, burada geçireceği bir haftalık süre, gerek sessiz, sakin ve huzur dolu bir ortamda bulunmak ve gerekse suyun vereceği şifa nedeniyle, güzel geçecektir. 

Yakınlardan geçerseniz, herhangi bir rahatsızlığınız olmasa bile; bu güzel ortamı yaşamak için, mutlaka buraya uğrayın.

Akşehir tanıtımı.

Beyşehir tanıtımı.

Kadınhanı tanıtımı.

Yunak tanıtımı.

Konya Bozkır

Konya Bozkır: Bir kez gittim, özellikle hatırladığım ilçenin tam ortasından geçen ırmağın güzelliği, hemen kıyısındaki çay bahçeleri, yeşillikler.

ULAŞIM

Bozkır ilçesinin, il merkezi Konya’ya olan uzaklığı: 120 km. dir. Bozkır-Seydişehir arasındaki uzaklık: 52 km. Bozkır-Hadim arasındaki uzaklık: 80 km.

TARİH

İlçenin bulunduğu yerleşim yeri, antik dönemde “İsaura” ismi verilen ve yoğun yerleşim olan bir yerdi. İlçenin kuzeydoğusunda yapılan büyük kale: İsaura Nova olarak isimlendirilmiş, ilçenin bulunduğu yer ise “Leontopolis” ve daha sonra ise “Tris-Maden” olarak anılmıştır.

Bunun nedeni, ilçede “kurşun” madenlerinin işletilmesi ve burada çalışan ustalara “Ser-Üstad” adı verilmesidir. Aslında, bu ser-üstad kelimesinin bir de efsanesi var. Şöyle ki: bir zamanlar, Bozkır’ın Ulupınar köyünde bir demir ustası yaşarmış. Ancak, bu usta, işinin sırrını kimsenin öğrenmemesi için, atölyesine kimseyi sokmazmış.

Çevrede bu durumu bilen insanlar kendi aralarında konuşurken, nereye gidiyorsun diye sorulduğunda “Sırlı üstada” derlermiş ve bu kelime zamanla değişime uğrayarak, ser-üstat olmuş. Yani, ser-üstat kelimesi, yöredeki madencilikten geliyor. Çünkü, burada, bir zamanlar: altın, kurşun, simli kurşun ve demir madenleri çıkarılıyormuş.

Selçuklular döneminde ise, yöre, Selçuklu Bozkır Bey tarafından ele geçirilir. Bozkır bey, daha sonraki dönemlerde, burada yerleşir.

Konya Bozkır

GENEL

İlçe toprakları: yüksek tepe ve dağlardan oluşmaktadır. Toroslar’ın en yüksek kısımları, bu bölgede bulunmaktadır. Tarıma elverişli saha sayısı azdır. Arazi  daha çok: orman, mera ve herhangi bir işe yaramayan taşlık arazilerden oluşmaktadır.

Bunun sonucunda, yöre halkı, geçimini sağlamak üzere, ilçe dışına ve özellikle yurt dışına göçmüştür. Bunun dışında: ilçede, elma üretimi yoğundur. Üretilen elmaların büyük bölümü, ilçede kurulu meyve suyu fabrikaları tarafından satın alınarak işlenmektedir. 

Yörede, Akdeniz ve İç Anadolu bölgesi iklimleri arasındaki bir geçiş iklimi hakimdir. Buna bağlı olarak: kışlar kısmen ılık, kısmen sert ve yağışlı, ilkbahar ılık ve yağışlı, yazlar ise kurak ve sıcak geçmektedir.

NE YENİR

Bozkır yöresine yolunuz düşerse, köpüklü helva alıp yemeden sakın dönmeyin.

NE SATIN ALINIR

Bozkır yöresine yolunuz düşerse, buraya has ve burayla özdeşmiş bir lezzet var: kara tahin. Çifte kavrulmuş kara tahin; susamların birçok aşamadan geçirilmesiyle hazırlanıyor ve değişik ebatlardaki kaplarda satılıyor.

Buraya yolunuz düşerse, kara tahin almayı unutmayın. Sorgun kasabasında üretilen ve ilçe merkezinde teneke kutularda satılan kara tahin, umarım yerli susamdan yapılmış olanını (Hint susamı değil) bulup satın alabilirsiniz.

GEZİLECEK YERLER

MERKEZ BÜYÜK CAMİ

İlçe merkezinde, Çarşamba ırmağının hemen kıyısındaki cami, kitabesine göre, 1286 yılında yaptırılmıştır. Minaresi orijinal olmayıp, sonradan yaptırılmıştır. Cami yapısında, yer yer Neo-klasik özellikler görülmektedir.

Konya Bozkır Çarşamba Köprüsü

ÇARŞAMBA KÖPRÜSÜ

İlçe merkezinden geçmekte olan Çarşamba çayının üzerindedir. Mimari özellikleri düşünüldüğünde, Selçuklu yapısı olduğu tahmin ediliyor. Köprünün boyu: 22 metre ve genişliği, yaklaşık 4 metredir. Günümüzde, köprüden araçlar geçmiyor, sadece yayaların kullanımına açıktır.

Çarşamba çayı taştığında, bu tarihi köprü, insanların ulaşımı için büyük önem taşıyor. Bu köprünün yanında, yarısı kırılmış halde duran bir “stel” var. Bu stelin sol tarafında, at üzerinde bir binici ve sağ tarafında yine bir figür görülüyor.

Atın ön ayakları, havaya kalkmış durumda tasvir edilmiştir. Ancak, stel fazlaca tahrip olduğundan diğer detaylar görülemiyor. Ayrıca, bu stelin buraya nasıl geldiği de bilinmiyor.

Konya Bozkır Zengibar Kalesi

ZENGİBAR KALESİ

Konya-Karaman kara yolunun 35.km.den batıya dönüldükten sonra, yaklaşık 25.km. daha gidilince, Yazdamı ve Işıklar köyüne ulaşılıyor. Kale, bu yörede. Kalenin yerini gösteren tabelalar var.

MÖ.7000 yıllarında, İsaurialılar, Bozkır yöresine yerleşirler. Burada, yaklaşık 2000 yıl yaşadıktan sonra, Bozkır ilçesinin bugünkü yerleşiminin 10 km. doğusunda, bu kaleyi yapıyorlar ve buraya da “Yeni İsaura” ismini veriyorlar.

Konya Bozkır Zengibar Kalesi

Kale: 1750 metre yükseklikteki bir tepe üzerine kurulmuş olup, muhteşem yükseltisi ile, tüm çevreye hakim bir konumdadır. Antik çağda: İsaura bölgesinin sınırları içinde bulunan kale, bölgenin başkent olması ile önem kazanıyor.

İlk yapılışı: Hitit imparatorluğuna dayanmakla birlikte, daha sonraki dönemde burada yerleşik egemenlikler şunlardır: Lidyalılar, Persler, Kimmerler, Romalılar ve Bizanslılar. 16’ncı yüzyıldan sonra ise, Türkler bölgede görülürler.

Günümüzde, kaleden geriye çok şey kalmamış. Büyük bir tarih hazinesi yağmalanmış durumda. Şimdi ise, kalenin çevresi, tel örgülerle çevrilerek bir nebze korunmaya çalışılmış.

Ancak, yine de burada güvenliği sağlayabilecek bir bekçi bile yok. Hiçbir resmi arkeolojik kazı yapılmayan bölgede, kazı çalışması yapıldığında, Efes antik kenti kadar büyük bir kalıntının ortaya çıkacağı söyleniyor. Ama, bir yandan da, resmi bir arkeolojik kazının, yıllarca süreceği de kesin.

Konya Bozkır İsaura

İSAURA ANTİK KENTİ KALINTILARI

Bu antik kenti çevreleyen surların uzunluğu, yaklaşık 4 km. dir. Genişlik ise, yer yer 3.20-3.30 metre arasındadır. Ancak ,büyük kısmı tahribata uğramış ve bir kısmı, tüm görkemiyle ayakta kalarak günümüze ulaşmıştır.

Bu surlar, yaklaşık 300-350 metre uzunluktaki aralıklarda, kulelerle desteklenmiştir. Surların açık kahverengi taşları, kentin içindeki taş ocaklarından çıkartılmıştır. Çok az sayıda mermer de kullanılmıştır. Surların genişliğinden biraz önce söz etmiştim, bu geniş surların üzerindeki gezinti yerlerinden, günümüze ulaşan bir iz yok.

Bu surların üzerindeki kulelerin toplamı ise: 14 dür. Şehir kapısını koruyan kule: günümüze kadar sağlam olarak gelebilmiştir. Şehirdeki bu kulelerin bir kısmı: 3 katlıdır. Yükseklik ise, 14 metreyi bulmaktadır. Aslında, tabii ki yapıldığı dönemde, bu yüksekliğin daha fazla olduğu kesin.

İsaura kentinin kent kapısı: günümüzde yıkıntı halindedir. Kapının sağında ve solunda kuleler var. Ancak, soldaki kule ayakta olmasına rağmen, sağdaki kule yıkılmıştır. Kapının çevresindeki surlar, içeriye doğru girinti yapıyor.

Kapının zemin genişliği: 4 metredir. Kapının önündeki yıkıntılar içinde: birçok silah kabartması görülüyor. Bunlar: kalkan, kılıç, miğfer, çelenk gibi savaş aletlerine ait kabartmalardır.

İsaura kentine giderseniz, görebileceğiniz diğer bir kalıntı: Akropol kapısıdır. Kapı, günümüze kadar ayakta gelebilmiş ve kentin en görkemli yeridir. Kapı: iki kuleyle desteklenmiştir. Bu kapıdan doğrudan Akropole girilmiyor.

Önce küçük bir avlu ve sonra sağa dönerek ikinci bir kapıdan, Akropole ulaşılıyor. Bu durum, kentin savunmasının bir özelliği. Kapı: yaklaşık 4 metre genişliğindedir. İç avlu, yıkıntılar altında kalmıştır. Burada, kente girmek için ikinci bir kapı bulunmaktadır. Bu kapının genişliği, 3.46 metredir.

Zafer Takları: İsaura kentinde, günümüzde, Hadrianus Zafer Takı görülüyor. Roma imparatoru Hadrianus’un buraya gelip gelmediği bilinmiyor. Ancak, bu tak, onun anısına yapılmıştır.

İki ayak üzerine bir kemerden oluşan tak, hemen kentin merkezinde bulunuyor. Tek gözlü bu yapının yüksekliği: 7.73 metredir. Kemer gözünün genişliği ise, 5.46 metredir. Ortadaki haç motifi, Bizans dönemi sonrasında işlenmiştir.

Agora: Sütunlu caddenin hemen yanındadır. Ancak günümüzde sadece temel taş blokları görülüyor.

Basilika: Hadrianus takının hemen yanındadır. Şehrin en büyük yapısıdır. Günümüzde, duvarları yaklaşık 1 metre civarında ayaktadır. Yapı, Roma döneminde Basilika ve Bizans döneminde ve daha sonraları ise kilise olarak kullanılmıştır.

Boyu: 31 metre ve eni 18 metredir. Duvar yüksekliği, bazı yerlerde 1.5 metreyi bulmakta, genişliği ise 1 metreye ulaşmaktadır. Duvarlar, harçsız olarak bindirme tekniğiyle yapılmıştır. Yani, sur ve kulelerin inşa şekliyle aynıdır. Basilikanın yanında bir kilise görülüyor. Yıkıntılar arasındaki bir kilise. Kentte, başka kiliseler de var.

Nekropoller: İsaura kentinde, birçok nekropol sahası bulunmaktadır. Bunlardan en öne çıkanı: şehir kapısından Ulupınar köyüne giden antik yoldaki kayalara oyulmuş mezarların bulunduğu bölümdür. Mezarların cepheleri, sütunlarla yapılmış ve ortada bulunan mezar odası ile yapı tam bir mabet görünümü almıştır.

Gelelim sonucu, buraya veya yakınlara yolunuz düşerse, bir zamanlar büyük bir uygarlık kurulmuş olan İsaura antik kenti kalıntılarını mutlaka görmenizi öneririm. Çünkü: geçmiş yüz yıllık süreçte, burası tamamen yağmalanmış ve buranın taşları, çevre köylerinin cami, okul ve ev gibi yapılarının yapımında hoyratça kullanılmıştır, yani tamamen olmasa da büyük bölümü yok olmuştur.

Hatta: Bozkır ilçe merkezindeki, Çarşamba ırmağı üzerindeki köprünün taşları ve hatta ve hatta eski Askerlik Şubesi binasının bazı yapı taşlarının bile İsaura kentinden getirildiği anlaşılmıştır. İşin ilginci, bu yağmalama hadisesi, hala devam etmektedir.

Özellikle: antik kentin çevresindeki Işıklar, Ulupınar, Hisarlık ve Acılar köyündeki birçok yapı, buradan kaçırılan taşlarla yapılıyor. Hemen gidin görün, çünkü bir süre sonra, bu antik kent kalıntıları yok olacak.

Konya Bozkır Hisarlık Camisi

HİSARLIK CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı, Hisarlık kasabasındadır. Cami: bölgede bulunan en muhteşem Osmanlı eserlerinin başında gelmektedir. Sanat değeri bakımından ileri düzeyde olan yapı: 1282 yılında yapılmıştır.

Süslemeleri ise, Bağdatlı İsmail usta eseridir. Ahşap işçiliği mükemmeldir. Ayrıca, duvar resimleri, sanatsal açıdan öne çıkmaktadır. Çünkü, caminin tüm duvarları, hiç boş yer kalmamasına dekore edilmiştir.

Seydişehir tanıtımı.

Hadim tanıtımı.

 

Konya Hüyük

Konya Hüyük

Tarih meraklıları için, mutlaka görmelerini önereceğim tarihi kalıntı: Eflatun pınarı anıtı. Hititler döneminden kalma, muhteşem bir eser. Mutlaka görün. Ayrıca: Köşk ve Çavuş kasabalarında bulunan termal tesisler büyük ilgi çekiyor.

Konya Hüyük

ULAŞIM

Hüyük ilçesinin, bağlı bulunduğu Konya il merkezine uzaklığı: 90 km. dir. Hüyük-Beyşehir arasındaki uzaklık: 35 km. Hüyük-Şarkikaraağaç arasındaki uzaklık: 35 km.

TARİHİ

Bölgede bilinen ilk yerleşimciler: Hititler. Daha sonra ise: Asurlular, Persler, Büyük İskender ve İskender’in ölümünden sonra Seleukoslar, Roma ve Bizanslılar. Malazgirt zaferinden sonra ise, Selçuklular ve daha sonra Karamanoğulları.

Konya yöresinin İlhanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine, Mevlana, öğrencilerinin güvenli yerlere kaçmalarını ister. Bunun üzerine: öğrencilerden Şeyh İdris ve Şeyh Bahri Büyük:; buraya gelirler ve ilk günümüzdeki Hüyük ilçesini kurarlar.

Takip eden tarihi süreçte: 1465 yılında, Fatih Sultan Mehmet, Karamanoğulları Beyliğini ortadan kaldırınca, yöre, Osmanlı hakimiyetine girer.

GENEL

İlçe merkezinin denizden yüksekliği, yani rakımı: 1245 metredir. Arazi yapısı genellikle düzlüktür ve güney ile güneybatı bölümleri, Beyşehir gölü kıyısını oluşturan düzlüklerdir. Beyşehir gölü nedeniyle, bölge akarsular bakımından çok zengindir.

İklim: bölgede, İç Anadolu ve Akdeniz iklimleri arasındaki bir geçiş iklimi hakimdir. Buna bağlı olarak: kışlar ılık ve sert, yazlar ise sıcak ve kurak geçer.

Ekonomik etkinlikler: yörenin ekonomisi tarıma dayanmaktadır. Tarımsal üretimde, yoğunluk: nohut. Dağlık kesimlerde ise, bağcılık yapılmaktadır.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Burada: turşu ve zamanı uygunsa çilek yemelisiniz. Zaten: turşu ve çilek o kadar meşhur ki, festival düzenleniyor.

NE SATIN ALINIR

Burada, üzüm yetiştiriciliği ön planda ve yetiştirilen üzümlerden yapılan “pekmez” muhteşem tadı ile öne çıkıyor. Pekmez severseniz, buradan mutlaka pekmez satın almalısınız.

KONAKLAMA

Hüyük Öğretmenevi                          Özel idare binası                                332-5431157

GEZİLECEK YERLER

İlçe merkezinde: tarihi kerpiç evler koruma altına alınmıştır. Bunlar: bu tür ev meraklıları için ilginç gelebilir. Ayrıca: Beyşehir gölü kıyısında, ilçe merkezine bağlı bazı köylerdeki balık lokantaları: Beyşehir gölünden yakalanan sazan balıklarının muhteşem pişirildiği menüler sunuyorlar.

Konya Hüyük Kafa Dağı

KAFA DAĞI

Kafadağ mevkiindedir. Kafadağ bölgesinin Hüyük ilçesine bakan arka kısmı: taşlık ve kayalıktır. Burada: taştan bir insan başı figürü var. Ama o kadar belirgin ki, inanılmaz güzellikte. Ama: Kafadağı’nın zirvesinde bulunan bu doğa harikası güzelliği görmek için, bayağı bir tırmanmak gerekiyor. Özellikle: fotoğraf meraklıları için ilginç.

Konya Hüyük Eflatun Pınarı Anıtı

EFLATUN PINARI ANITI

Beyşehir gölünün doğu kıyısındadır. 1849 yılında, J. Hamilton tarafından bulunmuştur. Buraya ulaşmak için: Beyşehir gölüne paralel olarak uzaman yolun: 7’nci km. de bulunan “Sadıkhacı” tabelasından, içeri girin ve köye girmeden hemen önce, tepede, sola ayrılan yolu takip edin.

Anıt: MÖ 12’nci yüzyıla tarihleniyor. Yani: Hititlerin bu yörede yerleştiklerini ifade ediyor. Özellikle: Hitit krallarından, IV. Tudhaliyanın kuzeni Kuruntu’nun, o dönemde, burada hüküm sürdüğü düşünülmektedir. Burada: yassı bir tepenin eteğinden kaynayan bir pınar var.

Anıta gelince: Ereğli yöresindeki meşhur “İvriz Kaya Kabartma” anıtını andırıyor. Ancak, Hitit sanatının, kaya yüzeyine işlenen ilk örneklerinden biri olması nedeniyle önem kazanıyor.

Kuzeyde: yüzünü pınara çevirmiş bir abide var. 14 adet düzgün taştan yapılmış abide: 4 metre yüksekliğinde ve 7 metre enindedir. Abidenin batı tarafında, yerden bir kaynak çıkıyor ve burada yani anıtın hemen önünde küçük bir gölet oluşmuş.

Abide de işlenen konu: bereket sembolü sayılan toprak, su ve güneş ön plana çıkarılmış. Tanrı sembolleriyle süslenmiştir. Yani, bir anlamda: yöreyi, su baskınlarından korumak için yapılmıştır.

Burada: Konya Müze Müdürlüğü tarafından, çeşitli zamanlarda arkeolojik kazılar yapılmış ve bu çalışmalarda: anıtın önünde, 3 x 3 metre boyutlarında bir havuz bulunmuştur.

Ayrıca: anıtın alt kısmında, 5 kabartma daha bulunduğu görülmüştür. Ayrıca, anıt çevresinde: 25 ton ağırlığında, 3 bin yıllık bir “boğa protomuise” bulunuyor. Evet, bölge, sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

Eflatun ismine gelince, söylenenlere göre, ünlü Filozof Eflatun, bir süre burada yaşamış. Ancak, bu söylentinin pek mümkün olmadığı da söyleniyor. Büyük ihtimalle: Eflatun Pınar ismi, pınarın çıktığı yerdeki kalker bölümün rengi nedeniyle verilmiş olmalı.

Konya Hüyük Köşk Termal Tesisleri

KÖŞK TERMAL TESİSLERİ

İlçe merkezine bağlı, Köşk kasabasındadır. Köşk kasabası: tarihi ipek yolu üzerinde bulunuyor. Kaynak suyu yoğun olarak, florür içermektedir. Banyo olarak kullanıldığında: romatizmal ve nörolojik hastalıklara iyi geldiği söylenmektedir. Ayrıca: ortopedik sıkıntıların giderilmesinde de yararlıdır. Burada: özel sektör tarafından işletilen termal bir tesis bulunuyor. Havuzlar, restoranlar, devre mülkler bulunuyor.

ÇAVUŞ KASABASI TERMAL TESİSLERİ

Çavuş kasabası, ilçe merkezine 3 km. uzaklıktadır.

Kaplıcalar: Selçuklular döneminde kalmadır ve aynı zamanda tarihi özellik te taşımaktadır. 1000 yıllık geçmişi vardır. Biri kadınlara ve diğeri erkeklere ayrılmış, iki hamam bulunmaktadır.

Kaplıca suyu: çok sıcak değildir. Suyun şifalı geldiği söylenen rahatsızlıklar: cilt hastalıkları, egzama, kaşıntı ve yaralar gibi rahatsızlıklara iyi gelmektedir. Ayrıca: suyun rahatlatıcı ve dinlendirici özelliği bulunduğu söyleniyor. Özellikle: yaz aylarında ilgi çekmektedir. Ancak, konaklama tesisi yok. Burayı bilenler, burada çadır kuruyorlar.

Beyşehir tanıtımı.

Şarkikaraağaç tanıtımı.