Kofçaz, İl merkezi olan Kırklareli’ne 26 km uzaklıktadır.
GENEL
Kofçaz kelimesi “Pomakça” dır. İlçe merkezinin nüfusu oldukça azdır ve Türkiye’nin nüfusu en az olan ilçelerinden birisidir. Bulgaristan ile sınır komşusudur. Türkiye’nin en kuzey noktasındaki ilçedir. İlçe, Istıranca dağlarının üzerinde, yaklaşık 700 metre rakımda, ormanlık bir bölgenin ortasındadır.
İlçenin en yüksek yeri, 759 metre yükseklikteki Kiraz Tepesidir. Çevresinde: küçük dereler, ağaçlar ve diğer doğal varlıklar ile birlikte, Kofçaz tam bir dağ yerleşimidir.
Kofçazlıların büyük kısmı çifçilikle uğraşmaktadır. Ormancılık önemli bir geçim kaynağıdır.
Kırklareli Kofçaz
TARİHİ
Kofçaz tarihinin ne kadar eskiye dayandığı bilinmez. 1369 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Yakın geçmişte: Bulgar ve Yunan işgalleri görülmüştür. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde “Keşirlik” adıyla nahiye merkezi olarak bilinir.
Kofçaz, 1 Nisan 1959 tarihinde ilçe olmuştur. Ancak bu tarihte, buraya yerleşen devlet memurlarının ilçe halkıyla anlaşamaması sonucunda, ilçe teşkilatı “Keşirlik” köyüne taşınmıştır.
Ardından “Kofçaz” da, Keşirlik köyüne taşınmıştır. 1960 yılından bu yana yapılan nüfus sayımlarında köylerin nüfusunda sürekli azalma görülmektedir.
Çünkü iş sahalarının olmaması, köylerde dış göçe sebep olmaktadır. Genç nüfus, genellikle Kırklareli, Lüleburgaz ve Çorlu gibi büyük yerlere göç etmektedirler.
Kırklareli Kofçaz
GEZİLECEK YERLER
Deniz kenarında olmamasına rağmen, ormanların içinde olması ve sakinliği ile, hafta sonu şehir gürültüsünden kaçmayı düşünenler için tercih edilir.
Kırklareli Kofçaz Gül Baba Türbesi
GÜL BABA TÜRBESİ
Ahmetler köyü mezarlığı yanında, hakim bir tepe üzerindedir. Ahmetler köyünde yaşayanlar, Bulgaristan’dan şimdiki Ahmetler köyünün bulunduğu yere yakın bir yerde bulunan Mangırlar bölgesinden gelmiştir.
Türbe ortalama 4 metre yüksekliktir. 12’gen beton yapıdır. 12 köşesine birer atlamalı olarak pencere yapılmıştır. Yani 6 penceresi vardır.
Türbeye gelen ziyaretçiler: sandukaya 3 kez el sürmekte, çıkarken sandukaya arkasını dönmemek için arka arka çıkmaktadırlar. Buradaki yatır nazarlamadır.
Kırklareli Kofçaz Gül Baba Türbesi
Gül Babanın asıl mezarı, Macaristan Budin şehrindeki türbededir. Kendisi Fatih Sultan Mehmet döneminde bazı savaşlara katılmış ve 1541 yılında Macaristan Budin şehrinde vefat etmiş yine orada defnedilerek türbe yaptırılmıştır.
Buradaki Gülbaba Türbesi, 1991 yılında yeniden yapılmıştır. Türbenin alt tarafından bir çeşme vardır. Suyu bol ve soğuk olan çeşmenin adına Erenler Pınarı denilir. Pınar ve türbe, orman kenarındadır.
Türbenin eski mezarlık kısmı bakımlı ve korunarak günümüze ulaşmıştır. Bu mezarlıkta: boyları 0.5 ile 1.5 metre arasında değişen mezar taşları ilgi çeker. Her yıl, burada Gül Baba’yı anma etkinlikleri düzenlenmektedir. (Haziran ayı içinde)
Kırklareli Kofçaz Topçu Baba Türbesi
TOPÇU BABA TÜRBESİ
Topçular köyü mezarlığı içindedir. Topçu Baba olarak tanınan ve bilinen Şeyh Mahmut’un buraya defnedildiğine inanılır. 14’nci yüzyıl sonu ile 15’nci yüzyıl başında yaşadığı sanılmaktadır.
Kendisi, yörenin Bizanslılardan alınması sırasında, bir gurup askerle birlikte büyük kahramanlık göstermiştir. Osmanlı ordusunda Topçu subayı olarak görev yapmakta iken, karargah kurulduğu Topçular köyündeki askerin ihtiyacı olan su bulunmayınca, bir topuk darbesiyle su çıkmasını sağlamış ve yumruğu ile de bir taşa vurarak bu taşın su kabı şekline dönüşmesini sağlamıştır.
Daha sonra burada ölen Şeyh Mahmut, buraya gömülmüş ve zamanla mezarı türbeye dönüşmüştür. Türbe: dikdörtgen planlı, moloz taştan yapılmış, yığma, çatısı alaturka kiremit kaplıdır.
Türbe dışında, duvara dayalı Osmanlıca yazılı bir baş taşı vardır. Üzerindeki tarih okunmamaktadır. Mezarlık alanında başkaca Osmanlıca taş yoktur.
Türbenin 5 x 5 metre temel üzerine oturan kerpiç duvarlı, yörede yerli kiremit denilen oluklu kiremit ile örtülü, ağaç kısımlarında demir çivinin kullanılmadığı tek oda, tek katlı bir kapıdır.
Köy halkından vefat edenlerin zamanla türbenin çevresine gömülmesiyle bölge mezarlık olmuş, türbe de mezarlığın ortasında kalmıştır.
Topçular köyünde, Topçu Baba Türbesinin bulunduğu korulukta, 600 yıldır hiç bozulmadan yaşatılan bir gelenek var.
Son yıllarda dışarıdan gelenlerin sayısındaki artışla tam bir şenlik halini almıştır. Her yıl Haziran ayının ikinci Cumartesi günü yapılan şenliklerde, etkinliğe eli boş gelmeyen misafirler, genellikle kurban keserler, şeker, tuz, pirinç, kuru fasulye, ekmek, hoşaflık meyve getirirler.
Babaeski, Kırklareli arası: 24 km. Babaeski, Edirne arası: 65 km. Babaeski Tekirdağ arası: 84 km.
Babaeski, İstanbul arası: 192 km. Babaeski, Lüleburgaz arası: 24 km. Babaeski, Çorlu arası: 94 km. Babaeski, Hayrabolu arası: 32 km.
Kırklareli Babaeski
GENEL
İlçenin bütün toprakları bir ova içindedir. Tarımsal üretim yoğundur, bir miktar da imalat sanayii vardır. Trakya’nın en büyük ilçelerinden biridir. Lüleburgaz ilçesine oldukça yakındır. İlçe sakinleri alışveriş yapmak, çalışmak ve diğer bazı işleri için yoğun olarak Lüleburgaz’a giderler.
Rakım 70 metredir. İlçenin kuzeyinde yüksekliği 150 metreyi geçmeyen Yıldız Dağlarının uzantıları bulunur. Bunlar Babaeski’nin başlıca yükseltileridir.
Son bir not: Babaeski’de askeri kışlalar vardır. İlçede oldukça büyük olan askeri kışlalar, özellikle hafta sonlarında izine çıkan askerler nedeniyle, oldukça kalabalık bir asker nüfusu oluşturmaktadır.
Öte yandan, yurdun farklı bölgelerinden askerlik hizmetini yapmak üzere buraya gelenler, Babaeski hakkında bilgi sahibi olup, buradan ayrılırlar.
Kırklareli Babaeski
TARİHİ
İlçeye MÖ 1200-4000 yılları arasında Traklar yerleşmiştir. O dönemde yörenin ismi “Burtizo” dur. Daha sonraları, Yunanlılar buraya “Bugaros”, Slav kökenli Bulgarlar ise “Bulgaraphygon” ismini vermişlerdir. Bu isim “Bulgar bozgunu” anlamına gelir ve burada kaybedilen savaşın anısına verilmiştir.
İlçe, özellikle Roma ve Bizans dönemlerinde iç ve dış karışıklıklar yaşamıştır. 7-13’ncü yüzyıllar arasında, yöre, Bizans imparatorluğunun Trake bölgesinde bir piskoposluk merkeziydi. MS 812 yılında, Bulgar Çarı Krum, bölgeyi fetih ederek, tahrip etmiştir.
İmparator Constantin Monommakhos zamanında, yörede bir ayaklanma girişimi olur. Leon Tornikios tarafından yönlendirilen ayaklanma girişimi, 1074 yılında Babaeski’den geçilerek İstanbul’a kadar ulaşmış, İstanbul kuşatılmış, ancak şehir tam düşmek üzere iken, son anda yardıma gelenlerle kurtarılmış ve ayaklanan asiler Lüleburgaz’a çekilmişler, taraftarları kaçan ve yalnız kalan Tornikios ise Babaeski’de sığındığı kilisede yakalanmış ve İstanbul’a götürülerek surlar önünde gözleri kör edilmiştir.
1263 yılında Türklerin Trakya’ya geçişlerinin ardından, bölgeye 12 bin Türkmen yerleştirilmiştir.
1828-1829 Osmanlı Rus savaşında istilaya uğrayan Babaeski, Çorlu yakınlarına kadar ilerleyen Rus kuvvetleri, 1829 yılında Osmanlılarla anlaşma yapmışlardır. 1912 yılındaki Balkan harbi sırasında da bölge işgal edildi. 27 Temmuz 1913 tarihinde Babaeski, Bulgarlardan geri alındı.
Gelelim ilçeye Babaeski isminin verilmesinin kaynağına: Evliya Çelebi Seyahatnamesinde yazılanlara göre “Sarı Saltuk Bay, Pravadi yakınında vefat ettiğinde, eski vasiyeti üzerine cenazesi 7 adet tabuta konularak, her biri bir tarafa götürülürken, Edirne kralı da bu adam bizdendir diye Saltuk’un naşını getirip bu Babaeski’ye gömdürür.
İşte buna dayanarak kasabaya “Babaeski” ismi verilmiştir. Yalnız “Babaeski” ilçesine bu ismin verilmesinin bir diğer sebebi daha vardır. Babaeski ismi, yörede bulunan “Baba Kavağı” ağacından gelmektedir.
Eski Osmanlı döneminde, Babaeski civarındaki kavak/kayın ağacından yapılan oklar ve yaylar çok meşhurdur. Saltukname’de, Sarı Saltuk’un diktiği kavak ağacı 10 kişinin kucaklayamayacağı kadar büyüktür.
Buna “Baba kavağı” denir. Babaeski’de bulunan ve Baba Kavağı denilen bu ağacın kayın ağacı olduğu da söylenir.
Şimdi günümüze gelelim: Günümüzde ilçeye ismini veren Sarı Saltuk’un mezar yeri bilinmiyor.
Kırklareli Babaeski Tarım Festivali
TARIM FESTİVALİ
1971 yılında Belediye Başkanı Gündüz Onat’ın girişimleriyle başlatılan festival; ilçede bulunan tarım ve eğitim kuruluşları, dernek, oda, basın organları, sanayici ve esnaf temsilcilerinin katılımıyla sürdürülmektedir.
Ancak anılan festival bir süre sonra “Karpuz Festivali” adı altında kutlanmaya başlamıştır. Sonraki yıllarda yine “Tarım Festivali” adını almıştır.
Festival etkinlikleri çerçevesinde: temizlik kampanyası yapılarak kentin daha temiz görünmesi sağlanır.
Ayrıca: Tarım sergisi açılır, üreticiler ve tarım araç-gereç imalatçıları bir araya getirilir. Ayrıca düğünler ve sünnet törenleri düzenlenir.
Kırklareli Babaeski
GEZİLECEK YERLER
BABA SULTAN TÜRBESİ
Yol üzerinde, mesire yeri gibidir. Baba Sultan: Gazi Hüdavendigar ile birlikte Edirne’nin fetih edilmesinde bulunmuştur.
Kırklareli Babaeski Cedit Ali Paşa Camisi
CEDİD ALİ PAŞA CAMİSİ
İlçede yaşayanlar tarafından “Büyük Cami” olarak da bilinir.
Cami, 1560 yılında Veziri Azam Semiz “Cedid Ali Paşa” tarafından yaptırılmıştır. Mimarı “Mimar Sinan” dır. Cami, Mimar Sinan’ın Edirne Selimiye Camisini inşa etmeden önce uyguladığı, maket camilerden biridir. İstanbul Fındıklı’da ulunan Molla Çelebi Camisine benzer plandadır.
Caminin banisi Semiz Ali Paşa: Kanuni Sultan Süleyman dönemi sadrazamıdır. Uzun boylu, gayet iri ve tombul olmasından dolayı “Semiz” diye anılır. Aslen Herseklidir, oradan askere alınarak İstanbul’a getirilmiş, sarayda yetiştirilerek yeniçeri ağası ve ardından Rumeli Beylerbeyi olmuş, 1549 yılında vezir ve 1561 yılında veziriazam olmuş ve 1565 yılında vefat etmiştir.
Avlunun ana giriş kapısı, sağında yan kapı üzerinde tamir kitabesi vardır. Buna göre, 1832yılında Sultan II. Mahmut emriyle onarılmıştır. Cami tek kubbelidir. Dış duvarları düzgün kesme taş, üstü kurşun kaplı ve tek minarelidir.
Önünde, duvarları revaksız bir şadırvan avlusu ve ortada 12 köşeli bir şadırvan vardır. Caminin iç süslemeleri, 1832 yılındaki onarımdan kalmadır. Caminin tek şerefeli minaresi, 1912 yılında Balkan Harbinde, Bulgarlar tarafından yıkılmış, sonradan tekrar yapılmıştır.
Cami, 1467 yılında, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Caminin ince uzun bir tamir kitabesi vardır ve bu kitabe, son tamirde sıva altından çıkarılmıştır. Siyah zemin üzerine, iki satır yazılan Arapça kitabede caminin 1467 yılında Fatih’in emriyle yapıldığı yazılıdır. Cami: kare planlıdır. Kuzeybatı köşesinde bir minaresi vardır. Cami duvarları kaba yontulmuş kesme taştan yapılmış, çatısı ahşaptır. Minare: düzgün kesme taştan yapılmıştır, tek şerefeli ve sivri kurşun külahlıdır. Dikdörtgen planlı caminin ölçüleri yaklaşık 17 x 11 metredir.
Kırklareli Babaeski Dördüzlü Çeşme-Dört Yüzlü Çeşme
DÖRDÜZLÜ ÇEŞME-DÖRT YÜZLÜ ÇEŞME
Hamam karşısındadır.
17’nci yüzyıl yapısıdır. Çeşmenin kitabesi Bulgar istilasında kazınarak okunamaz hale getirilmiştir. Çeşme: köfeki taştan, dört cepheli ve kubbeli bir meydan çeşmesidir. Çeşmenin güneydoğu cephesi sağırdır ve taş yüzeyinde profilli kemer şeklinde işlemeler vardır.
Çeşmenin diğer cepheleri sivri kemerlidir. Muslukların çevresinde mermer işlemeli aynalar bulunur. Tek kubbeli üst örtüsü kurşun kaplıdır. Çeşmenin tepesinde mermer alem bulunur. Halen tek yüzü faal olup, Edirne’nin klasik çeşmeleri tarzına benzer.
Kırklareli Babaeski Hamamı
BABAESKİ HAMAMI
Hükümet binası yanında asfalt üzerinde Fatih camisi karşısındadır.
Kapı üzerindeki kitabesi; Babaeski’nin Yunan işgali sırasında Yunanlılar tarafından kazınarak silinmiş, bu yüzden yaptıran ve yapılış tarihi bilinmemektedir. Ancak yazılı kaynakların bir kısmında, Cedit Ali Paşa külliyesi içinde, bir hamamdan söz edilir.
Hamam: kadın ve erkekler olarak, çifte hamam şeklinde yapılmıştır. Ancak günümüzde hamamın kadınlar kısmı yıkılmış, sadece erkekler kısmı kalmıştır. Erkekler kısmında da giriş kısmının kubbesi çökmüştür.
Daha sonra orta pencere, üst seviyeden itibaren ahşap çatı ile kaplanmıştır. Kurnalar ile döşeme mermerdir ve orijinaldir.
1988 yılında ise eski haline döndürülmüştür. Kapı da orijinal taş süslemesi vardır. Plan olarak klasik Osmanlı hamamları benzeridir. Hamam halen faaldir.
ATATÜRK İLKOKULU-MESLEK YÜKSEK OKULU
Halkevi karşısındadır.
Eski Atatürk İlkokuludur. 1914 yılında yaptırılmış ve halen Yüksek okul olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Tek katlı, ahşap çatılı, Türk saçaklı, dört dershaneli okul tipindedir. Okul, günümüzde Babaeski Sağlık ocağı olarak kullanılıyor.
Kırklareli Babaeski Köprüsü
BABAESKİ KÖPRÜSÜ
İlçenin doğusunda, Babaeski deresi üzerindedir.
Köprü, 1633 yılında Sultan IV. Murat tarafından yaptırılmıştır. Mimari kesin olarak bilinmemekle birlikte, muhtemelen Mimar Kasım Ağa’dır. Mimar Kasım Ağa, Sultan IV. Murat yıllarında bulunmuş ancak köprünün inşa edildiği 1633 yılından evvel vefat etmiştir.
Ancak ölmeden önce köprünün planlarını hazırlamış ve köprü bu planlara göre başka mimarlar tarafından yapılmıştır.
Köprünün ortasında: bir tarih köşkü ve bunun karşısında bir balkonu vardır. Kitabesi: beyaz mermer üzerine 5 satır yazılmıştır.
Kitabenin sağ ve sol kenarlarında birer rozet ile Lale ve Zerenlerden oluşan süslemeler vardır. Köprü: 6 kemer gözlüdür. Kemer gözleri arasında, ikişer boşaltma gözü bulunur. Köprünün boyu 72 metre, eni 5.85 metredir. Edirne asfalt şosesi: bu köprüden geçtiği için, köprünün döşemesi sağlamlaştırılmıştır. Bu köprünün özelliklerinden birisi: Rumeli Bostancıbaşısı’nın Rumeli’den gelip İstanbul’a gidecek olan yabancıları: burada kontrolden geçirmesidir.
Kırklareli Babaeski Alpullu Sinanlı Köprüsü
ALPULLU SİNANLI KÖPRÜSÜ
Köprü: Alpullu-Hayrabolu yolu üzerindedir. Alpullu demiryolu istasyonu ile Şeker fabrikası karşısına rastlar. Zaten köprünün yapılış amacı, yani önemi: Alpullu’yu Hayrabolu’ya bağlamasıdır.
Tekirdağ’dan başlayan menzil yolunun köprü ile Ergene nehrini geçişi sağlanmıştır. Kitabesi yoktur. Yazılı kaynaklara göre köprü; Veziriazam Sokullu Mehmet Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Yapılış tarihi kesin olmamakla birlikte, muhtemelen 1565 yılıdır. Mimari olarak: Lüleburgaz’da bulunan Sokullu Mehmet Paşa köprüsüne çok benzer.
Köprünün uzunluğu 123 metredir. 5 gözlü köprünün kemer şekilleri sivridir. Köprünün dört ayağının her biri, içinde hafifletme gözleri açılmıştır.
Kemerler doğrudan doğruya temelle oluşturulmuştur. Ergene nehrinin bataklık ve kaygan olması nedeniyle, köprünün orta kemeri, diğer kemerlerden daha büyüktür.
Kırklareli Babaeski Alpullu Şeker Fabrikası
ALPULLU ŞEKER FABRİKASI
Alpulla kasabasında, Alpullu tren istasyonunun yanındadır. Fabrika 1926 yılında yapılarak üretime başlamıştır. Fabrika Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş, Türkiye’nin ilk şeker fabrikasıdır. Fabrikayla birlikte: tüm sosyal tesisleri, kentsel tarihi Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Halen özelleştirilen fabrikada üretim yapılmaktadır.