Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı: Eski ismi İsfendiyar Dağlarıdır. Bunlar: Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından, Avrupa’nın öncelikli korunması gereken orman alanları olarak belirlenerek koruma altına alınmıştır. Çünkü: Küre Dağları Milli Parkı içinde, 637 bitki çeşidinden 33 tanesi, 132 memeli hayvan cinsinden 40 tanesi, 454 kuş türünden 129 tanesi nesli yok olma tehlikesi altında bulunduğundan, koruma altına alınmıştır.

Küre Dağları Milli Parkı içinde: öne çıkan doğal güzellikler: Valla Kanyonu, Çatak Kanyonu, Ilıca Şelalesi, Ilgarini mağarası ve Horma kanyonudur.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

 

HORMA KANYONU-AMBAR GÖLÜ

Kanyon: Küre Dağları Milli Park alanı içindedir. Pınarbaşı’ndan Ilıca Şelalesine giden yol üzerinde ilerlerken, şelaleye gelmeden önce, Milli Park kapısından içeri girmek gerekiyor. Daha sonra, yolu takip ederek Hormo kanyonuna ulaşılıyor. Kanyon, Pınarbaşı ilçe merkezine 5 km uzaklıkta, Ilıca köyü yakınındadır. Burayı her yıl yaklaşık 60 bin kişinin ziyaret ettiği belirtiliyor.

“Horma” kelimesinin anlamı “duvar” demektir. Kanyonun çevresinin duvar gibi olması nedeniyle bu isim verilmiştir.

Eski zamanlarda, bu bölgede yaşayan insanlar, kayaları oyarak su kanalları açmışlar ve bu kanallardaki suyu, su ile çalışan un değirmenlerine aktarmışlardır.

Özellikle, çıkış noktasındaki doğal havuz ilgi çeker ve bir anlamda Fethiye Ölüdeniz’e benzetilmektedir.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

Halen Kanyonda tadilat çalışmaları yürütülüyor, yürüyüş yapılan ahşap balkonlar ve yürüyüş yolları yenileniyormuş. Kanyonun ilk etabında bulunan ve 10 yıl önce yapılan, yaklaşık 450 metrelik ahşap yürüyüş yolu yeniden yapılıyormuş. Ayrıca: seyir terası, çocuk parkı, yöresel satış yerleri, kır lokantası, kır bahçesi, mescit, turizm danışma ofisi, kamelyalar ve ziyaretçi otoparkı yapılacakmış.

Yani, burayı ziyaret etmek isteyenler, önce kanyonun açık olup olmadığını araştırmalıdırlar. (Kaymakamlık: 03667712141 ve Belediye Başkanlığı: 03667712242)

Evet kanyonun uzunluğu, yaklaşık 3.5 km. dir. Giriş ücreti yok. Otopark sorunu yok.

Kanyonun ortasından: Zara çayı geçiyor. Bunun suları daha sonra Ilıca şelalesini oluşturuyor. Zara çayının sularının kayalardan geçerken kayalardaki kireci aşındırarak oluşturduğu derin kazan ve kuyular, gerçekten muhteşem görünüyor.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

 

Yürüyüş yolları

Doğa ile iç içe olan kanyonda, yürüyüş mesafesi oldukça uzundur, (ahşap yürüyüş yolu 3 km. uzunluğunda, yan yana 3 kişi geçebiliyor) yapılan çalışmalar ile yürüyüş yolunun Ilıca şelalesine kadar ulaşması hedefleniyormuş. Mevcut yürüyüş yolunun yapımında, 2016 yılında 3 yıl, 30 kişi çalışmış ve yürüyüş yolunu kayalara sabitlemek için yaklaşık 50 cm boyunda 260 bin cıvata kullanılmış. Kayalar delinerek, yürüyüş yolu için platform oluşturulmuş. Yürüyüş yolunun ahşapları ve korkulukları yerleştirildikten sonra, bölgenin üst kısımlarına çelikten tel yapılarak kaya parçalarının yürüyüş yoluna düşmesi engellenmiş.

3 km uzunluğundaki mevcut yürüyüş yolunda ilerlerken, zaman zaman kanyonun tabanından 50-60 metre kadar yüksekliğe çıkılıyor. Bu bölümdeki ahşap yürüyüş yolu: demir kazıklarla sabitlenmiştir.

Yürüyüş yolu başlangıçta 630 metre rakımda iken, sonunda 450 metre rakıma iniliyor.

Evet 2 saatlik yürüyüş yolu, her ne kadar muhteşem bir doğa ile içiçe güzel anlar geçirmenizi sağlasa da, oldukça zor, sonuna kadar gitmek oldukça zahmetli, özellikle korkuluklar çok da sağlam değil, hatta yükseklik korkusu olanların kesinlikle yürüyüş yollarını kullanmasını tavsiye etmiyorum. Daha da önemlisi, bu kanyonu geçmek isteyenlerin yanına mutlaka yerel bir rehber almalarıdır.

Peki yürüyüş haricinde ne yapılabilir? Horma kanyonu, trekking için oldukça elverişlidir. Ayrıca, doğa fotoğrafçılığı da yapılabilir. Hiçbir şey yapmaz iseniz, oturup kanyonu izleyin, kuş seslerini dinleyin.

Dönüşte karnı acıkanlar için kanyon girişinde mangal yapan büfeler ve gözleme yapan kadınlar bulunuyor.

Son bir not: Pınarbaşı Belediyesi tarafından, her yıl 1-4 Ağustos tarihlerinde, Kanyon ve Doğa Sporları Festivali düzenleniyor.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

 

ILICA ŞELALESİ

Şelale: Pınarbaşı ilçe merkezinden yaklaşık 11 km uzaklıktadır. Ilıca köyü sınırlarında bulunur.

Buraya araç ile ulaşmak mümkün, daha sonra patika yolda 15 dakikalık bir yürüyüş ile şelaleye ulaşılıyor.

Otopark 5 TL. ve ayrıca yine Ilıca Şelalesine giriş 5 TL. ücretlidir.

Ilıca şelalesi, yaklaşık 10 metre yükseklikten dökülüyor. Suyun döküldüğü yerde, doğal bir havuz oluşmuştur. Şelalenin en önemli özelliği: oluşan bu havuzun çevresinde çok sayıda ağaç ve bitki örtüsü bulunmasıdır.

Bulunduğu rakım, 450 metredir. Suyun sıcaklığı, genelde 21 derecedir.

Eğer, şelalenin akmadan önceki üst kısımlarına gitmek isterseniz: akarsuyun yıllarca akması ile kayaların aşınması sonucu kayalarda oluşan çukurlar ve oyukların güzelliğini görebilirsiniz.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı
Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

 

VALLA KANYONU

Horma kanyonundan 14 km uzaklıktadır.

Pınarbaşı ilçe merkezine ise 26 km uzaklıktadır. Muratbaşı köyü sınırları içinde bulunan Valla mahallesine kadar yol stabilize olarak gider, daha sonra kanyona kadar olan 1.5 km lik (20 dakika sürüyor) mesafe ise, orman içi patika yoldur. Yani, ulaşım oldukça zahmetlidir. Özellikle kendi aracınız ile değil, kiralık araç ile gitmeniz önerilir.

Valla kanyonu: dünyanın en derin 2’nci kanyonudur. Yer yer derinliği 1000 metreyi bulur. (Dünyanın en derin kanyonu, Amerika Arizona kanyonudur.)

Burasının ilk keşfedilmesiyle ilgili bir hikaye var. 1995 yılında İstanbul Teknik Üniversitesinden 4 genç, bu kanyonda kaybolurlar ve yapılan tüm aramalara rağmen bulunamazlar, ancak 14 gün sonra, Cide’den sağ olarak çıkarlar ve burayı vahşi bir cennet olarak tanımlarlar, bu durum basında yer alınca, Valla kanyonu Türkiye’nin gündemine oturur ve tanınır.

Valla kanyonu: Devrekani çayı ile Kanlıçay’ın birleştiği yerden başlar. Cide ilçesi istikametinde yaklaşık 12.5 km uzanır. Yürüdükten sonra, Cide ilçesine bağlı Loş vadisi Hamitli köyünden çıkılıyor.

Yan duvar kayalarının yüksekliği yer yer 800-1300 metre arasındadır. Su çokluğu, suyun debisi ve sifonların bulunması nedeniyle oldukça riskli bir kanyondur. Bu sifonlar bazen öldürücü olabiliyor. Teknik bilgi ve eğitim olmadan girilmemesi şarttır. Daha önce, daha az su seviyesinden geçilen kanyonun su seviyesi bir süre sonra birden daha yüksek olabiliyor, yani su seviyesi sürekli değişebiliyor. Bu da yeni sifonlar ve yeni riskler oluşturuyor. Giren kişilerin tecrübeli olması ve rehber kullanması gereklidir.

Yerel rehberlerin belirttiğine göre, kanyona girdikten sonra geri dönüş mümkün değildir, çünkü derinlik nedeniyle yanlardan giriş ve çıkış mümkün olmaz, tırmanma imkanı da yoktur. Kanyonu, 5-6 kişilik ekip, 2 günde geçebilir. Kanyonda: irili ufaklı yaklaşık 40 civarında şelale bulunuyor. Kayalar arasında girdaplar oluyor. Bunlar insanı, vakumlayarak içine çekiyor ve içinden çıkmak imkansızdır. Sel ve yağışlar nedeniyle, tabanda değişimler oluyor. Suyun altında görünmeyen kayalar olabiliyor.

Bu nedenle, kanyonda akla hayale gelmeyecek kadar çok doğal tuzak bulunduğu söyleniyor. Geri dönüşü olmayan kanyonun, yüzde 60 bölümü göletlerden yüzerek geçiliyor. Kanyonun üçte ikilik bölümünü geçtikten sonra Karanlık vadi başlıyor ve burayı tek başına geçmenin kesinlikle olanaksız olduğu söyleniyor.

Kastamonu Valiliği tarafından alınan karar gereğince, kanyona 3 kişiden az ekiple girmek yasaklandı. Valla Kanyonuna girmek isteyenlerin Pınarbaşı Kaymakamlığına müracaat edip izin almaları gerekiyor.

Anıl Bakar isimli bir genç dağcı bu kanyonda kaybolmuştur. Genç dağcının bedeninin suyun dibindeki mağaralarda olduğu tahmin ediliyor. Yine bir üniversite öğrencisi genç kız, seyir noktasından düşerek hayatını kaybetmiştir. Düşmesinin sebebi: ayağındaki terlikler ve ters rüzgarlar imiş, bu kazanın ardından, buraya seyir terası yapılmış.

Seyir platformunda: Anıl Bakar’ın resmi bulunuyor. 1992 yılında, 2 kayıp gezgini bulmak için kanyona giren Boğaziçi Üniversitesi mağara araştırma kulübü ekibi, gençlerin bulunmasından sonra kanyonu geçerek bitirmişlerdir.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

 

Seyir Terası

Öncelikle bilmeniz gerekir ki, seyir terası cam teras değil. Teras, metal üzerine ahşap terastır.

Profesyonel ekip olmadan, kanyonun içini gezmek mümkün değil, izin alınması gerekiyor. Ancak: burayı ziyaret ederseniz, mutlaka Seyir Terasını görmenizi öneririm.

Valla kanyonunda 2 farklı seyir terası vardır. Birinin yolu oldukça bozuk, ama manzarası o kadar güzel, yüksekliği baş döndürücü ve kesinlikle gidilmeye değer.

Diğer seyir terası ise, ormanlık arazide 20-25 dakika aşağıya doğru yürüyerek gidiliyor. Manzara açısından, bir önceki seyir terasından daha farklı yere bakıyor. Bunun manzarası da güzel.

Arabanızı otopark alanına park ettikten sonra, yaklaşık 1 km yürümek gerekiyor. Bu yolu az bir bahşiş vererek yardım alabileceğiniz yerel rehber kullanarak gidebilirsiniz.

Ardından 80 demir basamaklı merdivene tırmandığınızda, ahşap seyir terasına ulaşıyorsunuz. Yaklaşık 100 metre karelik bir alan, buradan 700-800 metre yükseklikten, Kastamonu dağ manzarasını izleyebilirsiniz. Ama gerçekten bu seyir terasına ulaşmak bile, oldukça zorlu bir yürüyüş gerektiriyor.

Bu kanyonda: sarp kayalıklar yanında kartal, akbaba, atmaca, doğan ve diğer birçok yabani hayvana rastlamak mümkündür.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

 

ILGARİNİ MAĞARASI

Pınarbaşı ilçe merkezine 36 km uzaklıktadır. Buraya ulaşmak için yolun uzun bir bölümünde araç kullanılıyor, ama Sorgun yaylasından itibaren, kayalık ve dik bir orman içi patika yoldan, yaya olarak 2 saat yürümek gerekiyor.

Mağaranın girişi ilginç, kemerli bir girişi var. İçeriye girildiğinde 2 yöne ayrılıyor. Girişte: Bizans dönemine ait olduğu sanılan bir köy kalıntısı görülüyor. Sağ yöndeki düz yoldan gidildiğinde ise: su sarnıcı görülüyor. Odalar ve sarkıtlar bulunduğundan, bu bölüm “Avizeli Salon” olarak isimlendiriliyor.

Sol yöndeki yoldan gidildiğinde ise, bulunulan zeminden 250 metre kadar aşağıya derinliğe iniliyor ve bu durum, mağaranın dünyanın en derin 4’ncü mağarası olmasını sağlıyor. Yolun başlangıcından daha aşağıya inildiğinde küçük bir düzlüğe ulaşılıyor.

Buradan inerken: taştan örülmüş ve viraj şeklindeki yolda, 40 kadar  dönüş vardır. Aşağıdaki düzlükte, kilise kalıntısı ve 7 adet mezarlar bulunuyor. Mezarlar: zaman içinde tahrip edilmiştir. Kafa, kol ve bacak kemikleri çevreye atılmış olarak görülür. Bundan sonra yola devam etmek için, teknik ekipman gerekir. Yani, mağaranın ulaşılabilen uzunluğu 859 metredir.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

 

ÇATAK KANYONU

Azdavay ilçe merkezine 7 km uzaklıktadır.

Bu yolun 6 km bölümü araçla ve kalan 300 metrelik bölümü orman içinden yürüyerek gidilebilir. Aracınızı otoparka bırakabilirsiniz. Otopark 50-60 kadar araç kapasitelidir. Bayram veya tatil günlerinde, otopark ta yer sıkıntısı olabiliyor, o durumda araçlar özensiz park ediyor.

Yollar sıkıntılı değil, büyük bölümü asfalt ve kalan bölümü yani yürüme yolu parke taş döşeli, yani engebelidir, yani çocuk arabası ile gidilmesi zordur.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

Çatak kanyonu, dünyanın 4’ncü en büyük kanyonudur.

Kanyon: Çatak köprüsünün 1-2 km aşağısından başlıyor. Nalbantoğlu köyünde kesintiye uğruyor ve İnönü’ye kadar tekrar kesintisiz devam ediyor.  

Kanyonu yürüyerek geçmek isteyenler 7 kilometre alanı yüzerek veya bot ile geçebilirler.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

 

Cam Teras

Cam seyir terası: 2017 yılında yapılmış ve ziyarete açılmıştır. 10 ton cam ağırlığı olan seyir terası yapımında: 25 ton metal kullanılmıştır. 60 tonluk ağırlığı taşıyabilecek kapasitede yapılan terasın, bu ağırlığı taşıması için, arka tarafında yaklaşık 900 tonluk beton ve çelik kullanılmıştır.

Kastamonu Küre Küre Dağları Milli Parkı

Cam seyir terası: kanyonun 450 metre yüksekliğinde bir yere kurulmuştur. Buradan, kilometrelerce uzayan kanyonu seyretmek mümkündür. Terasın boyu 33 metredir, genişliği 10 metredir, aynı anda üstünde 250 kişi bulunabilir. Terasın boy uzunluğunun 15 metrelik bölümü kanyon üzerindedir.

Girişler ücretli, giriş ücreti 3 TL. dir. Öğrenci 2 TL. dir.

Girişte galoş veriliyor, ayakkabılara galoş geçiriliyor. Bu galoş konusuna önem verilmesini diliyorum, çünkü cam teras, eğer galoş giyilmez ise, kısa zamanda çizilir ve aşağıdaki manzarayı sadece boşluktan seyredebiliriz. Yanınızda dürbün var ise, kanyon içindeki yaban hayvanlarını da izleyebilirsiniz.

Cam terasın hemen yanında, ahşap bir teras var, cam teras üzerindeki yakınlarınızın resmini, bu ahşap terastan çekebilirsiniz.

Terasın hemen yanında bir büfe var, burada çay, ayran, börek gibi şeyler satın alabilirsiniz. Tuvalet var.

Küre tanıtımı.

Kastamonu tanıtımı.

 

Kastamonu Pınarbaşı

Kastamonu Pınarbaşı

Pınarbaşı, Kastamonu arası uzaklık: 97 km. Pınarbaşı, Azdavay arası uzaklık: 23 km. Pınarbaşı, Amasra arası uzaklık: 110 km. Pınarbaşı, Eflani arası uzaklık: 27 km. Pınarbaşı, İstanbul arası uzaklık: 520 km. Pınarbaşı, Ankara arası uzaklık: 315 km. Pınarbaşı, Karabük arası uzaklık: 75 km. Pınarbaşı, Bartın arası uzaklık: 90 km.

TARİHİ

Çamkışla köyü ve Çalkaya köyü, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli yerleşim yeri olarak biliniyorlar. 1461 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. 1987 yılında ilçe olur.

Kastamonu Pınarbaşı

GENEL

İlçe dağlık ve engebeli bir araziye sahiptir. Yerleşim alanı: dağlar arasında kala vadiler, küçük plato düzlükleri ve Zarı çayının vadi tabanında bulunur. Yörenin rakımı ortalama 650 metredir. Yörenin önemli akarsuyu Zarı çayıdır.

Bu çay, Çavuş köyünden doğar ve güneyden kuzeye akarak Ilıca köyünde Devrekani çayı ile birleşir. Bölgede Karadeniz iklimi hakimdir. Kışlar uzun ve soğuk, yazlar ise kısa ve sıcak geçer.Yöre orman bakımından oldukça zengindir, topraklarının yüzde 65 bölümü ormanlarla kaplıdır.

Önemli bir özellik daha var. İlçenin derinliklerinde, bol miktarda taşkömürü bulunduğu bilinmektedir. Yani gelecek dönemlerde 2’nci bir Karaelmas bölgesi olacaktır.

PINAR BEBEK

Yörede Pınarbaşı yerel kıyafetleri giydirilerek satışa sunulmuş Pınar Bebekler yoğun ilgi çekmektedir. 2001 yılından itibaren yapılmaya başlanan bebekler, ilçede birçok evde kadınlar tarafından yapılmaktadır.

Kastamonu Pınarbaşı

GEZİLECEK YERLER

Kastamonu Pınarbaşı Horma Kanyonu-Anbar Gölü

HORMA KANYONU (ANBAR GÖLÜ)

İlçe merkezine 5 km uzaklıkta, Zara çayı üzerindedir. Suyun taştaki kireçleri aşındırmasıyla oluşmuştur. Kanyonda derin kazanlar şeklinde çukurlar bulunur. Burada: eski dönemlerde yaşayan insanlar, muhtemelen kayaları oyarak su kanalı açmış, bu kanallarda su ile çalışan un değirmenleri yapmışlardır.

Horma kanyonuna Meydandüzü diye bilinen havzadan girilir ve Ayıderesi’ne doğru Ilıca şelalesinde son bulur. Kanyonun bir ucundan diğer ucuna kadar olan 3 kilometrelik mesafede, vidalarla kayalara çivilenen ahşap platform vardır ve bunun üzerinde kanyon gezilebilir.

Kastamonu Pınarbaşı Horma Kanyonu-Anbar Gölü

Bu ahşap yol, kanyonun tabanından 50-60 metre yüksekliğe ulaştığı için, zaman zaman heyecan verici etapları geçmek gerekiyor. (Ahşap yolu daha güvenilir hale getirmek için çalışmalar sürdürülüyormuş çünkü bir sezonda burayı ziyaret eden kişi sayısının 60 bin civarında olduğunu öğrendim.)

Kastamonu Pınarbaşı Ilıca Şelalesi

ILICA ŞELALESİ

İlçe merkezine 12 km uzaklıktaki Ilıca köyündedir. Köyden buraya ulaşmak için, yarım saatlik bir patika yolda yürümek gerekir. Şelalenin büyüklüğü 10 metredir. Döküldüğü yerde bir doğal havuz oluşmuştur. Şelalenin en büyük özelliği: bu havuzun çevresinde çok sayıda ağaç ve bitki örtüsü bulunmasıdır. Şelalenin üst kısımlarında ise, yıllardır akan suyun kayaları aşındırması sonucu, kayalarda oluşan çukurlar ve oyuklar görülür, bunlar oldukça güzeldir.

 

ILICA HAMAMI

Aynı köy içindeki bu hamam, Bizanslılardan kalmadır. Hamam yapısı, yontma taştan yapılmıştır. Genişliği 2 metre, uzunluğu 3.5 metre ve yüksekliği 1.80 metredir. Kubbe şeklindedir. Hamamın yaz ve kış, su sıcaklığı sabit 23 derecedir. Hamamın yan taraflarında, insanların yıkanmaları için sabunluklar ve oymalar vardır.

Kastamonu Pınarbaşı Çamkışla Köyü

ÇAMKIŞLA KÖYÜ

Köyün eski ismi Erkemle’dir. İlçe merkezine 22 km uzaklıktadır. Burası Roma ve Bizans döneminde önemli ve kalabalık bir yerleşim yeridir. Peki günümüzde burada bu konuda kalıntılar var mıdır? Hayır bilmiyorum, bu konuda bilgisi olanların yorum bırakmaları rica olunur.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

 

VALLA-VARLA KANYONU

Kanyon Muratbaşı köyündedir. İlçe merkezine 26 km uzaklıktadır. Muratbaşı Valla Mahallesine kadar araçla gidilir, sonrasında ise kanyona ulaşmak için 1.5 km lik stabilize yolda yürümek gerekir.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Vahşi cennet olarak tanınır. Dünyaca ünlüdür. Dünyanın en derin 2’nci kanyonudur. (Birinci, Amerika Arizona’dadır. )

Kanyon: Devrekani çayı ile Kanlıçay’ın birleştiği yerde başlar. Cide istikametinde 12 km uzunluğundadır. Yan duvar kayaların yüksekliği 800 ile 1200 metre arasında değişmektedir. Kanyonda bulunan sarp kayalıklarda kartal, akbaba, doğan, atmaca gibi yırtıcı kuşların yuvaları bulunur. Yine burada yabani av hayvanları da barınmaktadır.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Evet, yukarıda da belirttiğim gibi burası tam bir vahşi cennettir. Bu tanım, 1994 yılında İstanbul Üniversitesi öğrencisi 4 genç tarafından buraya verilmiştir. Çünkü kendileri kanyona girdikten sonra kaybolmuş ve 14 gün sonra Cide yöresinden çıkmışlardır.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Yine, buraya giren dağcılardan birisi kaybolmuş, cesedi bulunamamıştır. Sonuç olarak, kanyon oldukça tehlikelidir, kanyonun teçhizatsız ve rehbersiz geçilmesi mümkün değildir.

Ancak kanyona girmeseniz de, kanyon girişinde bulunan Bakacak kayası üzerine çıktığınızda muhteşem bir manzara izleyebilirsiniz.
Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Dağın zirvesine çıkan bu merdivenler, sanki sizi gökyüzüne çıkarıyor gibidir. Kanyonun girişine Muratbaşı köyüne 3 katlı seyir terası yapılmıştır.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Pınarbaşı ve Azdavay’dan gelen Devrekani çayı ve Kanlı çayı görebilirsiniz. Hatta buradan yani seyir terasından Valla kanyonunu bile görmek mümkündür. Seyir terası ile ilgili son bir not, seyir terasının ziyaretçilerin adrenalin yaşamaları için gevşek yapıldığı söyleniyor.

Kastamonu Pınarbaşı Valla-Varla Kanyonu

Bu her iki çay da birleştikten sonra kayaların arasından kıvrılarak Cide istikametine akarlar.

Kastamonu Pınarbaşı Ilgar ini mağarası

ILGARİNİ MAĞARASI

İlçe merkezine 35 km uzaklıkta Sümenler köyünde Kaz Mahallesi Top Meydanı mevkiindedir.

Mağaraya ulaşmak için, buradan sonra kayalık orman içi patika yoldan yaklaşık 2 saatlik bir yürüyüş gereklidir. Ancak ahşap yürüyüş yolu yapılmıştır. Zorlu yürüyüş yolu boyunca 9500 vida çakılmış, ahşap malzemelerin sabitlenmesi için 300 kilo çivi kullanılmıştır.

Parkur 2.5 kilometredir. Bu 2.5 kilometrelik yürüyüş yolunda ilk olarak Mantar mağarası ve sonra Ejder çukuru ve son olarak Ilgarini mağarası bulunmaktadır.

Ilgarini mağarası: Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ve FAO tarafından, Ilgarini mağarası, dünyanın 4’ncü büyük mağarası seçilmiştir.

Mağara girişinde, Bizans döneminden kaldığı tahmin edilen bir yerleşim kalıntısı vardır.

Mağaraya girildiğinde, yol ikiye ayrılır.

Sağ bölümdeki yol: bu yolun devamında bir su sarnıcı vardır. Ayrıca, odalar ve sarkıtlar bulunur. Bu sarkıtlar nedeniyle, buraya “Avizeli Salon” denir.

Sol bölümdeki yol: bu yolun devamında, yol ağızdan itibaren 250 metre derinliğe kadar iner. Buraya inen yol: taştan örülmüştür ve birçok viraj bulunur. Aşağıda küçük bir düzlük vardır. Bu düzlükte kilise kalıntısı ve 7 tane mezar görülür.

Bu bölümde, yapılan incelemelere göre, MÖ 2000 yıllarında burada insan yaşamına ait izler bulunmuştur.

Ancak bu bölümdeki yolun devamını gitmek normal şartlarda mümkün değildir. Teknik ekipman gerekir.

Sonuç olarak, mağaranın gezilebilen bölümlerinin toplam uzunluğu 850 metreyi bulur.

MANTAR MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı Sümenler köyün yakınlarında, ormanlık arazidedir. Köy merkezine 500 metre uzaklıktadır. İlçe merkezine 35 km uzaklıktadır.

Kastamonu Pınarbaşı Mantar Mağarası

Mağaraya bu ismin verilmesinin sebebi: mağara girişinden sonra 30 metre içeride 4 metre yüksekliğinde bir kalker kütlesi bulunması ve bu kütlenin manzara benzemesidir.

EJDER ÇUKURU

Ilgarini mağarasına 1 km uzaklıktadır. Ejder çukurunun genişliği 12-15 metre arasındadır. Mağaranın derinliği 385 metredir. Mağaraya girilmiyor, ancak bir dönem profesyonel dağcıların mağaraya girdiği ve çukurun içinde eskiden yapılmış olan merdiven kalıntılarına rastladıkları bilinmektedir. Manzara izlenmek için ahşaptan seyir terası yapılmıştır.

Kastamonu Şenpazar hakkındaki gezi yazım için  Şenpazar

Kastamonu Tosya

Kastamonu Tosya

Tosya yöresinde söylenen bir deyimle anlatmaya başlayalım. “Dünyada 3 kıta var. Bunlar Avrupa, Asya, Tosya’dır.” Bir anlamda “…. Avrupa “Garp”ı, Asya “Şark”ı, Tosya “Fark” ı simgelermiş.

ULAŞIM

Tosya, Kastamonu arası uzaklık:  77 km. Tosya, Ilgaz arası uzaklık: 44 km. Tosya, Kargı arası uzaklık: 43 km. Tosya, İskilip arası uzaklık: 70 km. Tosya, Ankara arası uzaklık: 218 km. Tosya, İstanbul arası uzaklık: 480 km.

TARİHİ

İlçenin tarihi geçmişi hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Tosya yöresinde yaşayanların, ilk olarak Orta Asya’dan göç ederek bu bölgeye gelip yerleşen Türkler olduğu bilinmektedir.

Tosya yöresi Osmanlı hakimiyetine geçtiği yıllarda küçük bir köy durumundadır. Yine Osmanlı döneminde Tarihi İpek Yolu üzerindeki en önemli kervansaraylardan biri olan Akkuş Mehmet Paşa Kervansarayı burada kurulmuştur.

Bu yüzden Tosya’da kırsalda üretilen sof ve çeltik üretimine bağlı olarak ticaret hızla gelişmiştir. Ayrıca İpek yolunu kullanan kervansaraylara hizmet verildiğinden, burası Gerede-Osmancık arasında önemli bir menzil noktası olmuştur.

Kurtuluş savaşı sırasında Tosya işgale uğramamıştır. Ancak cepheye silah ve mühimmat ikmalinde bulunmuştur. Yüzlerce Tosyalı, İnebolu’dan Haymana ovasına kadar kervanlar halinde gece gündüz cephane taşımışlardır.

Tosya 1864 yılında Belediye, 1926 yılında ise ilçe olmuştur.

İlçe Kuzey Anadolu deprem fay hattındadır. Bu yüzden yörede şiddetli depremler olmuştur. 1943 yılında yaşanan 7.2 şiddetindeki depremde büyük can kaybı olmuştur.

Tosya ilçesi ismini, Bizans döneminde kullanılan yörenin ismi olan “Doccia” kelimesinden almıştır. Yörenin ismi, Türklerin fethinden sonra “Turıya” olarak değiştirmiştir.

Kastamonu Tosya

GENEL

İlçe merkezi: Batı Karadeniz bölgesinde, Ilgaz dağlarının devamı olan Tosya dağı (Gavurdağı) nın güneydoğusundaki düzlükte kurulmuştur. Devrez çayı 6.5 km uzaklıktadır. Şehrin orta yerinden, şehri boydan boya kaplayan yürüyüş yollarıyla düzenlenmiş bir park vardır.

İlçenin orta kesimlerinde, Ilgaz dağları eteklerinden çıkıp Kargı ilçesinde Kızılırmak nehrine karışan Devrez çayı çevresindeki alüvyonlu düzlükler vardır. İlçenin güneybatısında Hıdırlık Tepesi bulunur. Kuzey kesimi çıplak ve yüksek tepelerle çevrilidir.

Yamaç kısımlarında eğim fazladır. Dağlık kesimlerde gür orman örtüsü vardır. İlçenin rakımı ortalama 955 metredir. Yörede geçiş iklimi hakimdir. Çünkü Ilgaz ve Küre dağları deniz etkisini keser. Burada yaşayanların en büyük ekonomik etkinliği tarım yani pirinç tarımıdır.

NE YENİR

Buralara yolunuz düşerse, yerel lezzetlerden başlıca önerim “Tirit” olur. Ayrıca sabah, öğle ve akşam her öğünde ana yemek olan pirinçten yapılan “Tosya Pilavı” yenir. Ramazan döneminde ise, iftarda her gün yenen “caba” vardır.

Kastamonu Tosya Pirinç

PİRİNÇ

Pirinç Tosya’da buğdaygillerden kökleri bol su içinde yetişen bir bitkiden ibaret değildir, burada pirinç sevgidir, emektir, sanattır. Tosya pirinci dünyaca ünlüdür. Ilgaz dağlarından inen Devrez suyu, toprağı pirinç tarımına elverişli hale getirir.

İlçenin güneyinde Devrez vadisinde üretimi yapılan pirinç, kalitesi ve lezzeti ile yurt çapında yerini almıştır. Üretimin yaklaşık yüzde 65 bölümü dış pazarlara satılmaktadır. 1923 yılında, Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, Şapka devrimi için Kastamonu şehrine giderken, Tosyalı çiftçiler, Ilgaz kavşağında onu karşılamışlar ve Tosya yöresine “Pirinç Fabrikası” kurulmasını istemişlerdir.

Atatürk bu isteğe olumlu cevap vermiş ve Cumhuriyetin ilk pirinç fabrikası 1925 yılında Tosya’da kurulmuştur. Bu çeltik fabrikaları, çevre halkına da hizmet vermektedir.

Bugün Tosya’da yıllık 5 bin ton çeltik üretimi yapılıyor. Yörede üretilen “Sarıkılçık” türü pirinç tescil edilmiştir.

AHŞAP KAPI ÜRETİMİ

Ayrıca: ahşap kapı, pencere ve mobilya üretimi de yaygındır. Türkiye’nin ahşap kapı üretiminin yüzde 30 kısmı, Tosya’da üretilir. Günde 12 bin kapı üretimi yapılmaktadır. Bu kapılar 15 ayrı ülkeye ihraç edilir. En önemli özellik ise, bu sektörde yaklaşık 5 bin kişinin çalışıyor olmasıdır.

BAĞCILIK

İlçede bağlarla kaplı alanlar oldukça büyük iken, bir süre hastalık nedeniyle bağların sınırları daralmıştır. Gümelerde üretilen üzümler, yaş olarak yakın illere gönderilir. Ayrıca üzümden pekmez de yapılarak kışın tüketilmek üzere saklanır.

Bağlarda sadece üzüm değil asma yaprağı üretimi de yapılmaktadır. Tosya yaprağı özellikle civar illerde tercih edilir ve burada toplanan yapraklar salamura yapılarak büyük merkezlere gönderilir.

ULUSLARARASI TOSYA KÜLTÜR VE PİRİNÇ FESTİVALİ

Tosya Belediyesi tarafından düzenlenen festival 15 yıldır sürdürülmektedir.

Kastamonu Tosya

GEZİLECEK YERLER

Kastamonu Tosya Abdurrahman Paşa Camii

ABDURRAHMAN PAŞA CAMİİ

Cami ilçenin merkezinde, Hanönü meydanında Öğretmenevi karşısındadır.

1584 yılında Sultan III Murat döneminde Maraşlı Abdurrahman Paşa tarafından inşa edilmiştir. Maraşlı Abdurrahman Paşa’nın bölgede uzun yıllar görev yapmış, önemli bir devlet adamı olduğu tahmin edilmektedir.

Çevreye hakim bir konumdadır. Tosya ilçesinin görüntüsü ile bütünleşen abidevi bir yapıdır. Her taraftan rahatlıkla görülebilir. Mimar Sinan döneminin, merkezi planlı camileri arasında yer alır.

Yapının duvarları kesme taş ve tuğla ile örülmüştür. Üstü dört yarım kubbe ile örtülüdür. Kubbelerde ağızları deliklerle belirlenebilen yerleştirilmiş ufak küpler vasıtası ile akustik ses düzeni sağlanmıştır.
Mihrabın sağ ve sol tarafındaki pencere kenarlarına kaideler arasına yerleştirilmiş, dört tane dönen mermer sütun bulunur. Bu sütunların görevi: caminin herhangi bir bölümünde bir hasar veya göçme olduğunda, terazi vasfıyla sıkışmaları ve dönme özelliklerini kaybetmeleridir. Camiye, kuzey ve batı cephesindeki iki kapıdan girilir.
Kastamonu Tosya Abdurrahman Paşa Camii

Cümle kapısı üzerinde inşa kitabesi vardır. Caminin güney doğu bölümünde, Belediye hamamına bakan bir duvar vardır. Bu duvar, üzerindeki dolgu zeminine rağmen, aksi istikamette eğimli, yani dışa eğimli, adeta yer çekimine karşı koyarcasına inşa edilmiştir.

İnşa tarihinden bu yana da herhangi bir kayma veya yıkılma olmamıştır. Minare: caminin kuzeybatı köşesindedir. Sekizgen kaide üzerinde yükselir. Çokgen gövdeli, eski minare depremde yıkılınca, restorasyon sırasında yeni minare yapılmıştır.

Cami, 1943 yılındaki depremde büyük zarar görmüştür. Daha sonra restore edilerek tekrar açılmıştır. Camide aynı anda 1500 kişi ibadet edebilmektedir.

Kastamonu Tosya Çifte Hamam

ÇİFTE HAMAM

İlçe merkezinde Abdurrahman Paşa camisinin yanındadır. Hamam yapısı, 16’nci yüzyılda Mevlana Selahüttün adlı bir şahıs tarafından yaptırılmıştır. Son duyum, hamamın erkekler bölümü çıkan bir yangın sonucu tamamen yanmıştır.

HALİM BABA ÇEŞMESİ:

İlçe merkezinde İlyasbey Mahallesindedir. Üzerinde su kitabesi vardır. Buna göre, çeşme Karabacak Zade Hacı Abdullah Ağa tarafından 1796 yılında yaptırılmıştır.

DERE ÇEŞMESİ

İlçe merkezinde Dilküşah Mahallesi Zopturoğlu Sokaktadır. Çeşme üzerinde su kitabesi vardır. Kitabeye göre, çeşme 1781 yılında El Hac Ahmet Bey tarafından yaptırılmıştır.

ALİ OSMAN AĞA ÇEŞMESİ

İlçe merkezinde Harsat Mahallesi Tolaçeşme Sokaktadır. Önünde sivri kemer ve muhtelif taşlardan yapılmış ayna taşı vardır. Kitabesine göre Destani Ağanın zevcesi Şerifa Hanım tarafından 1800 yılında yaptırılmıştır. Gelelim en önemli sonucu, öğrendiğime göre bu çeşme yıkılmış, yok edilmiş ve yıkanlar meçhuldür.

Kastamonu Tosya Ali Osman Ağa Çeşmesi

Müze müdürlüğü yetkililerine yapılan ihbar sonucu yapılan araştırmalar sonucunda çeşmeyi yıkanlar bulunamamış, ancak bir kişi, yıkım sonrasında görüp muhafaza altına aldığı kitabeyi yetkililere teslim etmiştir. Kitabe, günümüzde Kastamonu Müzesinde bulunuyormuş.

KARASU ÇEŞMESİ

İlçe merkezinde Şeyh Mahallesi Çaybaşı sokaktadır. Kitabesine göre İbrahim Efendi tarafından yaptırılmıştır.

Kastamonu Tosya Büyük Hamam

BÜYÜK HAMAM

İlçe merkezinde çarşı içindedir. Şifa Hamamı olarak da tanınır. Candaroğullarından İbrahim Bey tarafından 1400’lü yıllarda yaptırıldığı tahmin  edilmektedir. 1932 yılında yangın ve 1943 yılındaki depremde zarar görmüş, sonradan tamir ettirilmiştir.

Kastamonu Tosya Tekke Hamamı

TEKKE HAMAMI

İlçe merkezinde Hocaimat Mahallesindedir.

1637 yılında ölen Seh İsmail-i Ruma tarafından yaptırılmıştır. 

Yapıda moloz taşı ve harç kullanılmıştır. Yapının içerisinde taştan bir aslan ağzından, su akmaktadır. Ayrıca seh kurnası denen bir odası vardır.

Kastamonu Tosya Küçük Hamam-Vikvik Hamamı

KÜÇÜK HAMAM (VİKVİK HAMAMI)

İlçe merkezinde çarşı içindedir. Bir kazı sırasında, kubbe deliği bulunmuş ve hamamın varlığı tespit edilerek çevresi açılmış, hamam ortaya çıkarılmıştır.

Yapılış tarihi olarak muhtemelen 80 yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Daha sonra Vakıflar Müdürlüğü tarafından restore edilen hamamın orijinal hali bozulmuştur.
Kastamonu Tosya Gavur Kayası Kalesi

GAVUR KAYASI KALESİ

İlçede müstahkem bir kale yoktur. Ancak kale isimleri, yer adlarında kullanılmıştır. Muhtemelen bu yerlerde, savunma amaçlı kale olarak kullanılmış olmalıdır.

Gavur kayası kalesi, ilçenin güneyinde, (2.7 km uzaklıkta) Karşıyaka Mahallesinde Çüşçüs Kışlası mevkiindedir. Yukarı Dikmen köprüsünden 2 km yukarıdadır. Devrez çayının kenarında, doğal ve sarp bir kayadan ibarettir. Devrez çayı bir kavis çizerek kaleyi dolanır. Sarp olan ön tarafından kaleye çıkmak mümkün değildir. Sadece kuzeybatı yönünden kaleye çıkılabilir. Kalenin üzerinde daha doğrusu kayalığın üzerinde bina temelleri bulunur. Batısında ise bir kaya mezarı ve bir tünel vardır.

Kaya mezarı:

Yapının güneyinde, Devreze bakan kısımda bir odacık bulunur. Bu odacığın kapısı, dikdörtgendir. İç kısmına dikdörtgendir. Tavanı düzdür ve odanın iki yanında ölü sedirleri bulunur.

Tümülüs:

Mezar odasının arkasında bir Tümülüs bulunuyor. Burada bir zamanlar büyükçe bir yerleşme yeri bulunduğu tahmin ediliyor. Çünkü Bağdat yolu buradan geçiyormuş. Yerleşme yeri mükemmel bir şekilde yapılmış bir yeraltı şehridir. Salon kısmı kerpiçlerle örülmüş ve oval bir kubbelidir. Odalar ise kayaya oyularak yapılmıştır. İçme suyu temin için, yerleşkenin üstüne küçük yağmur olukları yapılmıştır.

Sunak:

Kalenin kuzeybatısında tanrılara sunular adaklar için kullanılan, taştan yapılmış sunak çok ilginçtir. O yıllardaki yani Hitit dönemindeki inanç gereği, bol yağmur ve bereket vermesi için tanrılara bakire bir kız kurban edilirdi.

Kuraklık ve de kıtlık zamanlarında, tanrıları mutlu etmek için önce ayinler düzenlenir, sonra bu ayinlerde ellerine kına yakılan ve güzel elbiseler giydirilen bakire kızlar, şafak vakti güneş doğmaya başladığında tanrılara kurban edilirdi. Zamanla yıpranmış olan bu sunakta, baş koymaya yarayan boyunluk kısmı hala sağlam olarak görülebiliyor.

Tünel

Yukarıda belirttiğim gibi, burada bir de tünel bulunuyor. Tünel, Devrez vadisinin karşısındaki tarım arazilerine açılıyor. Tünelin boyu 4.5 metre ve genişliği ise 4 metredir. 55 basamaklı dik bir kaya tüneli şeklindedir. Bu tünelin yaklaşık 300 metre aşağısında ise bir köprü kalıntısı bulunuyor.

Kalenin doğusunda ve Devrez çayı üzerinde, iki köprü ayağı görülür. Bu ayakların bir zamanlar buradan geçen Bağdat yolu üzerinde kurulu bir köprüye ait olduğu düşünülür. Yani, kale bu yolu korumak için kurulmuş olmalıdır.

Katip Çelebi isimli gezgin, seyahat notlarında burası hakkında şunları yazmıştır “Bu kale, kasabanın yüksekçe bir yerinde, dağ etrafında topraktan yapılmış zayıf bir kaledir. Celali isyanlarının baş gösterdiği zamanlarda, halk tarafından yapılmış olup, halen haraptır. “

BAĞ EVLERİ

İlçe merkezine 5 km uzaklıkta: elma, armut, kiraz, şeftali, vişne, dut, kızılcık, ayva gibi meyve ağaçları ve üzüm bağları bulunan bir yerdir.

ÇÜŞÇÜŞ KIŞLASI KAYA MEZARI

İlçe merkezine bağlı Çüşçüş kışlası mahallesindedir. İlçe merkezine 12 km uzaklıktadır. Mezarlar Geç Helenistik dönem ve Roma dönemine tarihlenir. Mezar düz damlı ve tek odalıdır. Ön cephesi, basit dikdörtgen şeklindedir. Mezar odasında iki ölü sediri vardır.

EMİRLER ŞEHRİ KALESİ

İlçe merkezine bağlı Sofular ve Kuşçular köyleri arasındadır. İlçe merkezine 12.5 km uzaklıktadır. Harabe halindeki kalenin, çevresi surlarla çevrilmiştir. Ancak günümüzde bu surlar da yıkılmıştır. 17’nci yüzyılda bu yöreye uğrayan Polonyalı gezgin Simeon, seyahatnamesinde burada Tosya’ya bakan yüksek bir tepede, Paşanın oturduğu bir kaleden söz etmiştir. Ancak belirttiğim gibi kale günümüzde tamamen harabe halindedir, yani gezilip görülecek bir unsur yoktur.

HARMAN TEPE HÖYÜĞÜ

İlçe merkezine bağlı Sofular köyü arazisindedir. İlçe merkezine 12.5 km uzaklıktadır. Höyüğün yüksekliği 3 metredir. Boyu 50 metredir. Bu höyüğün 50 metre kadar batısında başka bir höyük daha vardır. Her iki höyüğün bulunduğu alana Harman Tepe denir.

YÜCE TEPE HÖYÜĞÜ

Devrez kenarında, İlçe merkezine bağlı Bayat köyünün Taskaynar Mahallesindedir. İlçe merkezine 16 km uzaklıktadır. Daha önce burada yerleşim olduğu daha doğrusu Tosya ilçesinin ilk yerleşiminin olduğu ve daha sonra ise terk edildiği tahmin edilmektedir. Devrez çayı, höyüğün hemen yanından akmaktadır. Höyüğün yüksekliği 6 metredir. Boyu 50 metre eni ise 30 metredir.

Kastamonu Tosya Dipsiz Göl

DİPSİZGÖL

İlçe merkezine 25 km uzaklıktadır. İlçe merkezine bağlı Çiftler köyü sınırları içerisindedir. Tosya-Ankara karayoluna 9 km uzaklıktadır. Yolun tamamı asfalttır, yani ulaşımı kolaydır. Giriş ücretlidir. Gölün orta kısımları, kenarlara göre daha derin olduğu için dipsiz göl ismi verilmiştir.

Kastamonu Tosya Dipsiz Göl

Göl, derelerden beslenir. Orman içinde doğal bir piknik alanıdır. Burada konaklamak için bir otel bulunmaktadır. Yönetmen Pelin Esmer tarafından 2012 yılında burada “Gözetleme kulesi” isimli film çekilmiştir. 2011 yılında burası “Tabiat Parkı” olarak ilan edilerek koruma altına alınmıştır.

ÇUKURHAN

İlçe merkezine 25 km uzaklıktadır. Burası doğal bir piknik alanıdır. Konaklamak için bungalov tipi evler vardır.

YEŞİLGÖL

İlçe merkezine 28 km uzaklıkta, Sekiler köyünün 3 km doğusundadır. Çevresindeki ormanın göle yansıyan rengi ve göldeki yosunların etkisiyle göl yeşil görünür ve bu yüzden “Yeşil göl” ismini almıştır. Denizden yüksekliği 1570 metredir. Bu şirin ve küçük göl tam bir doğa harikasıdır. Çevresi çam ormanlarıyla kaplıdır. Gölün çevresinde ve yanında piknik alanları yapılmıştır.

Kastamonu Seydiler hakkındaki gezi yazım için  Seydiler