Karadeniz kıyısındaki bu şirin ilçeye girişte, ilçe tabelası görülmesine rağmen, bir tane ev, sonra yine bir ev, kuru bir dere, bir benzin istasyonu, başka ev yok, merkeze ulaşana kadar. Kıyı Cide sahiline benziyor, güzel oturma yerleri var, kıyı boyu kafeler, restoranlar tarafından (İnebolu’da ki gibi) işgal edilmemiş, sahilde güzel bir yürüyüş yolu var, ama burada da yollarda bolca 34 plakalı araba görülüyor, trafik yoğun, özellikle ana cadde dışında o kadar çok araba var ki, trafik zor ilerliyor. Burada bulunduğum gün (Cuma) yörenin pazarı vardı, pazara girelim, belki uygun fiyatlı ve organik ürünler buluruz dedik ama hayır, pazar pahalıydı, zaten burası tam bir turistik yer olmuş.
Evet, ilk izlenimlerden sonra, gelelim Çatalzeytin’i anlatmaya: Çatalzeytin, yöredeki diğer yerleşimler gibi: yeşil ve mavinin birleştiği bir konumdadır. Ancak, günümüze kadar turizmin öneminin anlaşılamaması ve turizme gerekli ilginin gösterilmemesi nedeniyle; yöre insanı sürekli başka bölgelere göç etmek zorunda kalmış ve Çatalzeytin tam bir emekli yerleşimi olmuştur.
Yöreden geçerseniz: özellikle, tarih meraklıları, “Ginolu” kalesini ve doğa meraklıları “Yaralıgöz” mesire yerini görmelidirler. Ama, konaklama tesisi bulunmaması, yörenin en büyük eksikliğidir.
ULAŞIM
Çatalzeytin bağlı bulunduğu il merkezi olan Kastamonu şehrine, 105 km. uzaklıktadır.
Çatalzeytin, Ankara arasındaki uzaklık: 350 km. Çatalzeytin-İstanbul arasındaki uzaklık: 650 km. dir. Abana’dan Çatalzeytin’e gelirken, önümde ilerleyen motor birden durdu, sürücü motordan inerek, yola yani asfalta kenardaki tepelerden yuvarlanıp düşmüş taş parçalarını aldı ve kenara attı. Bunu anlatma sebebim: bu bölgede araba kullanırken, aman dikkat edin, yola bolca taş düşebiliyor.
TARİHİ
Bölgenin tarihi geçmişi, MÖ. 6’ncı yüzyıla kadar uzanmaktadır.
Yakın geçmişteki tarihi süreçte ise, Kurtuluş mücadelesinde, Çatalzeytin en çok şehit verilen yerlerden biri olarak önem kazanmaktadır.
Yörenin ismi: denizde fırtınaya yakalanan gemiler, karaya yanaştıklarında kayıklarını bağladıkları “çatal-zeytin ağacın” dan almışlardır.
İlçe: 1954 tarihinde ilçe statüsüne kavuşmuştur.
GENEL
İlçenin güneyi, ormanlarla kaplıdır, kuzeyde ise Karadeniz bulunur. Genellikle, arazi yapısı engebelidir. Orman alanlarında ise, genellikle: çam, köknar, kestane, ıhlamur, ladin ve çeşitli diğer orman ağaçları görülür.
İlçe merkezinin deniz seviyesinden yüksekliği: 10 metredir. En yüksek dağ: 1028 metre yükseklikteki Tomruk dağıdır. Nüfus yoğunluğu değerlendirildiğinde, arazinin tarıma elverişli olmaması nedeniyle, sürekli dışarıya göç veren bir yer olarak bilinmektedir.
Bölgede tipik Karadeniz iklimi görülmektedir. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve yağışlı, kışları ılık ve yağışlı geçer. Ancak, kıyı bölgesi, Balkanlardan gelebilecek her türlü hava akımına açıktır ve buna bağlı olarak da, sık sık fırtınalar çıkmaktadır.
Buranın önemli özelliklerinden birisi de “Polis Eğitim Merkezi” bulunmasıdır. Yatılı Bölge İlköğretim Müdürlüğünde konuşlanan Merkez; 2006 yılından bu yana hizmet vermektedir.
GEZİLECEK YERLER
YARALIGÖZ MESİRE YERİ
Burası, Çatalzeytin-Devrekani kara yolu üzerinde ve ilçe merkezine 65 km. uzaklıktadır. Yaralıgöz dağı, Kastamonu yöresinde Ilgaz dağından sonraki en büyük yükseltidir. Evet “Yaralıgöz” ilginç bir isim. İsim kaynağı hakkında çeşitli söylentiler var. Şöyle ki “ kayanın üzerinde, gözleri yaralı birinin yaşaması nedeniyle bu isim verilmiş olabilir. Veya “kayanın çok yüksek ve üzerinde sürekli bir esinti olması, buraya yelligöz isminin verilmesi ve bu ismin zamanla değişerek yaralıgöz şeklini almasıdır.”
Mesire yerinde, her türlü altyapı bulunmakta olup, yöre ve çevre insanı tarafından yoğun olarak ziyaret edilmektedir. Özellikle, hafta sonlarında günde 1000 kişi civarında konuk ağırlamaktadır. Buraya yolunuz düşerse, Kastamonu yöresinin meşhur kuyu kebabını tatmanızı öneririm. Doğa merakınız varsa, buraya mutlaka gitmelisiniz.
KOY
Sinop yönünden buraya gelirseniz, Çatalzeytin bölgesini geçtikten hemen sonra, genişçe bir koy karşınıza çıkıyor. Burada: yeni bir beton mendirek yapılmış ve kıyı dalgalardan korunmuştur. Ayrıca, bir balıkçı barınağı inşa edilmiştir. Hemen arka tarafta, ağaçların arasında birkaç bina ve büyükçe bir bayrak direği bulunan kaleyi görebilirsiniz.
GİNOLU-KİNOLİS KALESİ
Ginolu limanı: kıyı Paphlagonia bölgesinde bulunan bir şehirdir. Günümüzde, yalnızca küçük bir parçası su üstünde bulunan bu kalenin çeşitli kaynaklarda “Osmanlı” eseri olduğu ve adının “Gineoğlu” olduğu da yazılıdır. Kale: Sürtüven burnu denilen sarp ve dik kayalık üzerine kurulmuştur. Kuzey bölümü sarp ve 15 metre yükseklikteki dik kayalar halinde denize doğru iner. Diğer yönleri ise doğal koruma açısından zayıf olduğundan, burç ve yapay surlarla desteklenmiştir. Sonuç olarak kalenin tahmini boyunun 130 metre, eninin ise 39 metre olduğu sanılmaktadır.
Günümüzde, yalnızca batı-güney bölümündeki surları görülebilmektedir. Kale yapısının orta kısmında ise, moloz taş ve harçla yapılmış bir su sarnıcı görülmektedir. Yani, MÖ. 4’ncü yüzyıldan itibaren buranın meskun olduğu sanılmaktadır.
Evet, Ginolu yerleşimcilerinin, Çatalzeytin yöresinin ilk yerleşimcileri olduğu sanılmaktadır. Denize girmeyi düşünen ziyaretçiler, buradaki kumsaldan yararlanabilirler.