Kahramanmaraş

Kahramanmaraş

Şehirde, gerek dış ülke ve gerekse ülkemizin diğer yörelerinden insanları, buraya çekecek kadar önemli turizm kalıntıları ve etkinlikleri yok. Ama yine de, sonuç olarak, çevreye turizm gezisi yapanların, buraya biraz zaman ayırıp uğramaları her ne kadar turizm aktivitesi yoksa da, buranın özelliklerini, dondurmasını, baklavasını ve mutfak lezzetlerini tatmalarını öneririm.

Hani, tarihi kalıntı yok dedim ya, aslında Germenicia antik kenti kalıntıları ve özellikle son günlerde burada ortaya çıkarılan mozaikler gerçekten muhteşem, yani bu mozaiklerin güzelliği, “yörede antik kalıntı yok” cümlesini sildirecek kadar güzel.

Birçok kez gittiğim, kaldığım ve geçtiğim bu güzel şehre mutlaka zaman ayırmanızı öneririm. Özellikle: buraya has, kuru baklavayı mutlaka tadın.

Bunları yaparken, Akdeniz Bölgesinin bir ilinde olduğunuzu unutmayın, Trabzon caddesinde gezerken, Kahramanmaraş-Trabzon illeri arasındaki bu bağlantıyı keşfetmeye çalışın. (Trabzon şehrinde de, Kahramanmaraş caddesi var)

BÜYÜKŞEHİR VE MERKEZ İLÇELERİ

2012 yılında kabul edilen bir Kanun ile, Kahramanmaraş’ta kurulacak merkez ilçelerin isimleri: Dulkadiroğlu ve 12 Şubat olarak belirlendi. Kahramanmaraş Belediyesinin mahalleleri merkez olmak üzere, bazı köyler, mahalleler ve belediyelerden oluşan Onikişubat ve Dulkadiroğlu ilçeleri ve aynı adla belediyeleri kuruldu. 

Kahramanmaraş

ULAŞIM

Şehre ulaşım: karayolu, havayolu ve demiryolu ile mümkündür. Havaalanı, 1996 yılında hizmete girmiş olup, halen faaldir. Havaalanı, şehir merkezine, 8 km. uzaklıktadır.

Kahramanmaraş-Ankara arası uzaklık: 592 km. Kahramanmaraş-İstanbul arası uzaklık: 1046 km. Kahramanmaraş-Adana arası uzaklık: 186 km. Kahramanmaraş-Gaziantep arası uzaklık: 80 km. Kahramanmaraş-Kayseri arasındaki uzaklık: 273 km. Kahramanmaraş-Malatya arasındaki uzaklık: 223 km. Kahramanmaraş-Erzurum arasındaki uzaklık: 639 km. Kahramanmaraş-Van arasındaki uzaklık: 746 km. dir.

Kahramanmaraş

TARİH

Bölge tarihine ait ilk yazılı kaynak ve buluntular, MÖ.9.yüzyılda başlayan Asur tabletlerinde geçmektedir. Bu dönemdeki tabletlerde, bölgeden “Gurgum krallağı” ve bu krallığın başkentinden ise “Markas” veya “Markasi” isimleri geçmektedir. Hatta, Asur kralı Sargon zamanından günümüze gelen “Boğazköy” yazıtlarında, “Maraş” isminden söz edilmektedir.

Burası, Geç Hitit döneminde de önemli bir kent olarak önemini korumuştur. Hatta, yapılan arkeolojik kazılarda bulunan ve halen İstanbul Eski Şark Eserleri Müzesinde sergilenen “Maraş Aslanı” heykeli, Maraş kalesinde bulunmuş, antik dönemlere ait, yörede bulunmuş önemli bir bazalt eserdir. Eserin, Hitit döneminden kaldığı düşünülmektedir.

En önemli özelliği ise: aslan heykelinin üzerinde bulunan Hitit hiyeroglifleridir. Bu yazılı metin, bölgenin tarihine açıklık getirmektedir. Bu yazıtta: MÖ.9.yüzyılda, kenti yönetmiş olan Hitit kralının, kendi soyunu, babası, dedeleri ve geçmişi hakkında bilgi vermektedir.

Romalılar döneminde ise, bölgenin ismi “Germanicia” olarak geçmektedir. Şehir, Müslümanlar tarafından ele geçirilince ise, ismi yine değiştirilir ve bu kez “Maraj” olur. Ama, şehrin ismi “Mer’aş” olarak yazılır. Bu kelimenin Arapçada ki anlamı ise “titreme-zelzele”. Bunu okuyunca, elbette korkmamak elde değil. Bilmiyorum, yine de Maraş şehrinde öyle aşırı büyük depremlerin olduğunu duymadım, ama niye bu isim verilmiş, ilginç.

Evet, kentin tarihi konuşulurken, özellikle burada olmuş birkaç olaydan söz etmemek olmaz. I. Dünya savaşından sonra, şehir, 23 Şubat 1919 tarihinde, İngilizler tarafından işgal edilir. Ancak, İngiliz askerleri içinde, çok sayıda Müslüman sömürge ülkelerinden getirilen asker bulunması, yöredeki Ermeniler tarafından rahatsızlık duyulmasına neden olur ve bunun sonucunda, bölge Fransızlara bırakılır. 29 Ekim 1919 günü, Fransızlar şehri işgal ederler.

 

SÜTÇÜ İMAM OLAYI

31 Ekim 1919 günü, Fransız askerleri, Ermeniler ile birlikte şehirde, terör estirirler. Özellikle, aynı gün akşam üstü, Uzunoluk hamamından çıkarak evlerine gitmekte olan kadınlara yapılan sözle saldırılar ve sataşmalar, bardağı taşıran son damla olur. Bayanları, bu saldırganlardan korumak üzere, bölgeye gelenler, işgalcilerin açtıkları ateş sonucu yaralanır ve ölürler.

Aynı anda, bölgedeki küçük bir dükkanda  süt satan ve olayı seyreden “Sütçü Hacı İmam Karada”,  tabancasını alarak olay yerine gelir. Kadınlara sataşan ve bölgeye gelen Türkleri yaralayan Ermeni’ye ateş eder ve Ermeni ölür, diğerleri kaçarlar.

Böylece, bölgedeki işgale karşı, ilk kurşun atılmış olur. Sütçü İmam bölgeden ayrılır. Ancak, arkasından, kendisini arayıp bulamayan işgalci Fransız askerleri ve Ermeniler, bölgede büyük sıkıntılar yaratırlar ve birçok Türk vahşice öldürülür.

 

BAYRAK OLAYI

Sütçü İman hadisesi üzerine çıkan olaylar bir türlü bitmez. Özellikle: 27 Kasım 1919 günü, yine Ermenilerin tahrikleri sonucu, Kahramanmaraş kalesindeki, Türk bayrağı, Fransız işgalci güçleri tarafından indirilir.

Ancak, aynı günü takip eden sabah, tüm şehir halkı, kalede Türk bayrağını göremeyince, tepki göstermeye başlarlar. Cuma günü, tüm şehir halkı, kaleye hücum ederler ve indirilen bayrağı yeniden çekerler.

 

BÜYÜK DİRENİŞ

Bayrak olayından sonra, tüm şehirde, direniş hareketi etkinleşmeye başlar. 21 Ocak 1920 günü, şehir içinde çatışmalar başlar. Yaklaşık 22 günlük çatışmaların ardından, şehir halkı, büyük bir zafere imza atar ve uğurda verilen tüm şehitler ile birlikte, Maraş, 11 Şubat 1920 tarihinde düşman işgalinden kurtarılır.

Maraşlılar, bunun üzerine, “Kendini kurtaran şehir” olarak anılmaya başlanır. Bu durum, çevre illerde de etkisini gösterir ve işgale karşı direnişler başlar.

İSTİKLAL MADALYASI VE KAHRAMANLIK VERİLMESİ

Bu direniş ve işgalin bitirilmesi üzerine, TBMM tarafından, Maraş’a bir yazı gönderilerek, çatışmalara katılanların kimlikleri istenir. Ancak, şehir yöneticileri, bu istenen yazıya verdikleri cevapta “Milli Mücadeleye katılmayan tek bir fert bile yoktur” derler.

Bunun üzerine, TBMM, 5 Nisan 1925 tarihinde, İstiklal Madalyasının, şahıslara  değil, tüm şehir halkına verilmesine karar verir. Maraş şehri: kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile onurlandırılır. Yine, TBMM tarafından, 7 Şubat 1923 tarihinde, şehir “Kahramanlık” payesiyle ödüllendirilir.

Kahramanmaraş

GENEL

Şehir, coğrafi konum olarak, gerek Akdeniz ve gerekse Doğu Anadolu bölgeleri arasında kalıyor. Bu durum, özellikle iklim şartlarını etkiliyor. Bu yüzden, güney illerine göre daha serindir. Zaten, il toprakları: yükseklikleri 3000 metrelere ulaşan Toroslar ve bunların uzantıları arasında kalan çöküntü de bulunuyor.

İl alanının, yaklaşık % 60’lık bölümü dağlardan oluşuyor. Bunların en önemlisi, Nurhak dağları ve bunların yükseklikleri, 3100 metre ye kadar ulaşıyor.

Yer altı kaynakları bakımından yeterli zenginliklere sahip olmayan il: ekonomik açıdan: 1980’li yıllara kadar, tarım, hayvancılık ve el sanatlarına dayalı olarak gelişmiştir. 1980’li yıllardan sonra ise, izlenen ekonomik politikalar sonucu: büyüme gerçekleşmiş ve birçok fabrika kurulmuştur.

Özellikle: tekstil, konfeksiyon, çelik eşya, kağıt, dondurma, biber, kuyumculuk ve sıvı yağ sektöründe birçok tesis bulunmaktadır. Ama buranın tekstil sektöründeki önemi çok farklı, yaklaşık 80 civarında iplik tesisi var.

Merkezi nüfus değerlendirildiğinde ise, Türkiye’nin en kalabalık, 16’ncı şehri olarak görülür.

İl bölgesinin turizm zenginliği ise, çevredeki illerde yaşayan insanların burada, özellikle yaz aylarında bulunan ikinci bir yazlık mekanlarının bulunması ile şekillenmektedir.

 

KAHRAMANMARAŞ DONDURMASI

Buraya has bu dondurmanın en büyük özelliği: sanırım içinde salep katılıyor olması. Ayrıca, elbette dondurmanın yapıldığı süt de, bölgeye has özellikler taşıyor. Tüm bunlar, burada, dünyaca yaygın bir üne sahip, Kahramanmaraş dondurması markasının ortaya çıkmasına neden olmuş.

Dondurmanın ilk bulunuş öyküsü şu şekilde anlatılıyor: Osman ağa isimli bir şahıs, bölgedeki Osmanlı saraylarına, yabani orkide yani salep satarmış. Günlerden bir gün, satışı yaptıktan sonra, elinde kalan fazla salepleri, şeker ve süt ile karıştırmış ve kara gömmüş.

Sonraki gün gidip baktığında, bu karışımın kıvamında bir değişiklik olduğunu görmüş. Süt, şeker ve salep karışımı: sakız gibi uzuyormuş. Karışımı tattığında ise, lezzetinin farklılığını hissetmiş ve yakın çevresindeki insanların tatması için, bu karışını yeniden hazırlamış. Hatta ismini de “karsambaç” olarak belirlemiş ve bu karışım, günümüze, meşhur “Kahramanmaraş dondurması” olarak gelmiş.

Günümüzde, kentte, bu dondurmanın yaklaşık 50 farklı çeşidi üretiliyor. İçindeki besin öğeleri çok yoğun, yani özellikle gelişme çağındaki çocuklar için ideal besin öğeleri var. Ama, bu tür dondurmanın en büyük ve göze batan özelliği: birçok yerde, döner sehpalarına takılarak ve kesilerek satılması ve ayrıca yine birçok yerde, anılarımız arasında etkin yeri olan, uzun dondurma kaşıkları ile servis edilen Maraş dondurması.

Dondurma kültürü o kadar ileri gitmiş ki, bazı yerlerde, Kahramanmaraş dondurmasının “dönek” şeklinde hazırlandığı ve uzun döner bıçakları ile kesilerek servis edildiğini görebilirsiniz.

Ayrıca, nispeten katı olarak hazırlanan bu dondurma, dondurma tezgahlarında kişilere servis edilirken, servis edenin maharetlerine bağlı olarak çeşitli akrobasi hareketlerini de görmek mümkündür.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi

SÜTÇÜ İMAM ÜNİVERSİTESİ

1992 tarihinde kurulmuştur. Bölgede bulunan Gaziantep ve İnönü Üniversitesi bağlısı fakülte ve yüksek okullar, bu yeni kurulan üniversiteye bağlanmışlardır.

Halen, 9 fakülte, 10 yüksek okul, Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler Enstitüleri hizmet vermektedir. Eğitim tesisleri: halen şehir merkezinde: Merkez, Karacasu, Tıp Fakültesi, Avşar ve Afşin-İlahiyat Kampüslerinden oluşmaktadır. Özellikle, yeni inşa edilmekte olan Avşar Kampüsü: birçok fakülte binasını barındıracak olması nedeniyle, yapımı hızla sürdürülmektedir.

Avşar kampüsü, şehir merkezine 14 km. uzaklıktadır. Rektörlük binası ve rektörlüğe bağlı birimler buradadır. Şehir merkezinde ise, Bahçelievler kampüsü var.

Gaziantep Karayolu üzerinde bulunan, Karacasu Kampüsü ise, 1995 yılında yapılmış olup, burada, meslek yüksek okulları, Fen-Edebiyat ve Mühendislik-Mimarlık Fakülteleri bulunmaktadır. Karacasu kampüsü, şehir merkezine 12 km. uzaklıktadır.

 

NE YENİR

Kahramanmaraş denilince ilk akla gelenler, yukarıda ayrıntılı olarak yazdığım, buraya has özellikler  taşıyan “Maraş dondurması.”

Peki, yemek derseniz? Başlıca önerebileceğim yöresel lezzetler: başta mumbar, sonra ise, mercimek köftesi ve özellikle içli köfte ve borani, döğme pilavı olabilir. Ama, içli köfte, olmasa olmaz. İçli köfte: dışı sert, içi ise yumuşacık ve cevizlidir. Minik minik köfteler,  doğal salça ile yapılan sos, yanında şehre özgü sarı çeltikten yapılmış enfes pirinç pilavı bulunan “Ekşili Aya Sulusu” yöreye özgü bir lezzettir.

Şehir içindeki fırın-kasapların önünde bulunan tahta iskemlelerin üzerinde, sıcacık lavaş ekmeği ile birlikte “Yanyana-Eliböğründe” tatmalısınız. Şehir içinde: 24 saat açık ve yalnızca mercimek ve paça çorbası servis edilen dükkanlarda, özellikle “siyah”  denilen paça içmenizi öneririm.

Maraş samsa ve sucuğu: hiçbir katkı maddesi içermeden, doğal üzüm suyu ile yapılan bu vitamin deposu, şehirde birçok yerde bulunuyor, denemelisiniz.

Maraş çöreği: şehirdeki taş fırınlarda üretilen sıcacık çörekleri, ister tatlı, tuzlu ister de gevrek veya yumuşak olarak tadabilirsiniz.

Maraş Fıstık Ezmesi: muhteşem bir tat, öyle ki yerken hiçbir fıstık içinin bu kadar güzel olabileceğine inanmak mümkün değil.

Son olarak, Kahramanmaraş denilince hemen akla gelen “tarhana” yı da unutmayın, tadın derim. Şehrin vazgeçilmez ürünlerindendir. Şimdiye kadar tattığınız tarhanaları unutun ve tamamen doğal yöntemlerle yapılan, kağıt gibi ince, bu gevrek eğlenceyi tadın. Bu doğal cipsi, kıtır kıtır yiyebilirsiniz.

Kahramanmaraş

NE SATIN ALINIR

Buraya has olarak üretilen, kırmızı pul biber düşünebilirsiniz. 100 gr. Kahramanmaraş biberi, 318 kalori veriyor. Ayrıca, bünyesinde: A,B ve C vitaminleri var. Eklem ağrıları, cilt hastalıkları ve kolesterol için yararlı olduğu söyleniyor. Gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için hediyelik olarak mutlaka satın almalısınız.

Çünkü, yalnızca Kahramanmaraş ve yöresine özgü bu lezzet ve sağlık kaynağı, gerek aroması ve gerekse de muhteşem tadı ile ve kokusu ile yine bambaşka bir değişik tadı, tatmanızı sağlayacaktır. Özellikle “Maraş biberi” logolu ürünleri satın almanızı öneririm. Bunun dışında: biraz önce sözünü ettiğim yiyeceklerden de, gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için satın alabilirsiniz, örneğin: fıstık ezmesi.

Yiyecek dışında yöreden satın alabilecekleriniz: Ceviz oyma sandıklar olabilir. Bunlar, yüzyıllardır süregelen bir sanatın eseri olarak evinizde mutlaka yer bulacaktır. Çeyiz sandıkları, mücevher kutuları, tepsiler, aynalıklar, sehpa takımları ve niceleri.

Ayrıca: Maraş işi “Sim-Sırma” satın alabilirsiniz. Bunlar arasında: kadife elbiseler, yatak örtüleri, masa örtüleri olabilir. Şehirde en kıymetli hediyelik ise, Maraş Burmasıdır. Tarihi, Osmanlıdan önceki beyliklere dayanan bu kült ürünler içinde, Maraş Burması var. Altın işlemede, Kahramanmaraş, İstanbul’dan sonra, ülkemiz içinde, ikinci sıradadır.

Demirciler Çarşısına yolunuz düşerse: Kahramanmaraş el yapımı bıçaklar satın alabilirsiniz. Bunlar: Hartlap köyünde üretilmektedir. Son olarak ise, Kırmızı Bakır İşlemeleri var. Kapalı çarşı civarındaki Bakırcılar Çarşısı içinde bulunan mağazalarda, birbirinden kıymetli ibrikler, tepsiler, tavalar, bakraçlar gibi eşyalar satın alabilir, yine aynı çarşı içinde külekçilere, yorgancılara, köşkerlere, nalbantlara, kalaycılara, semavercilere bakarak, güzel bir gezinti yapabilirsiniz.

Kahramanmaraş

Tabii, sadece biber mi. Kahramanmaraş’ta, buraya özgü başka hediyelikler de bulmak mümkün. Şöyle ki: sim sırma, kuyumculuk, bakır ve ağaç oyma işlemeciliği. Özellikle: bakır işlemeciliği. Bakır tabaklar üzerine yapılan muhteşem işlemeler, göz alıcı. Ahşap işlemelerinden ise, en çok üretilenler: gazetelik, rahle, çeyiz sandığı, aynalık, isimlik, tavla, salon sehpası.

 

GEZİLECEK YERLER

Kahramanmaraş Müzesi

KAHRAMANMARAŞ MÜZESİ

Müze, bugünkü binasında, yani, Azerbaycan Bulvarı, Yenişehir sokakta: 1975 yılından sonra hizmet vermeye başlamıştır. Sergilenen eserler: Hitit, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait: cam, seramik ve bronz eşyalar. Ayrıca, Geç Hitit dönemine ait mezar stelleri de sergileniyor.

Bu sergilenen eserler: toplam: 30 000 civarında. Bunlar arasında, yaklaşık, 16.000 civarında sikke var. Arkeolojik eser sayısı ise: 5700 civarında.

Müzedeki, bu eserler: 4 bölümde 10 salonda sergileniyor. Bu bölümler ve sergilenen başlıca eserler şunlar:

Kahramanmaraş Müzesi

Arkeoloji Salonu

Kapının hemen girişindeki bu bölümde: İl toprakları içinde, çeşitli yerlerde çıkarılmış arkeolojik eserler sergileniyor. Özellikle: Türkoğlu İlçesindeki Gavur gölü yöresinde bulunan, antik döneme ait “mamut” iskeleti ilginizi çekecektir.

Kahramanmaraş Müzesi

Ayrıca: yine burada, Roma dönemine ait: çeşitli altın takılar, sikkeler, mühürler, kolyeler ve yüzükler sergileniyor.

Kahramanmaraş Müzesi

Taş Eserler Salonu

Burada: Hitit ve Roma dönemlerine ait çeşitli heykeller ve mezar stelleri sergileniyor.

Etnografya Salonu

Burada: 18-19’ncu yüzyıllarda, yörede kullanılan: kadın ve erkek giysileri, şalvarlar, bindallılar, çarıklar, takunyalar, kadın ve erkek süs eşyaları, kilimler, savaş aletleri, ahşap oyma eser örnekleri, Kurtuluş Savaşı kahramanlarına ait çeşitli eşyalar, Osmanlı dönemine ait sikkeler sergileniyor.

Bahçe ve Revak

Bahçede: yine Roma dönemine ait: çeşitli lahitler, sunaklar, mezar taşları, sütun ve sütun başlıkları ile Hitit dönemine ait, taş aslan heykeli, hiyeroglif yazıtlı bir boğa heykeli ve çeşitli dönemlere ait değirmen taşları sergileniyor.

Kahramanmaraş müzesinde, gerçekten büyük bir sikke koleksiyonu var. Öyle ki, 2006 yılında, bu müzede bulunan ve MÖ.361-333 yıllarına ait 545 gümüş sikke: sahteleriyle değiştirilmek suretiyle çalınmış. İşin ilginci, 1994 yılında, Müzenin bekçisi, bıçaklanarak öldürülmüş.

Yani: 1994 yılında, bekçinin bıçaklanarak öldürülmesi sonucu çalınan daha doğrusu sahteleriyle değiştirilen sikkelerin bu durumu: 2006 yılında ortaya çıkıyor. Anlamak mümkün değil, aritmetik malum, aradan 12 yıl geçince ortaya çıkmış. İnanılır gibi değil.

Son bir not: müzenin en değerli eseri, kentin simgesi haline gelen, Hitit dönemine ait Taş Aslan Heykelini mutlaka görmelisiniz.

Kahramanmaraş Ulu Cami

ULU CAMİ

Yakın zamana kadar; 5 bin kişi kapasitesiyle, Kahramanmaraş’ın bu en büyük camisi (günümüzde, en büyük cami: 10 bin kişi kapasiteli, Abdülhamit Han Camisi) , kalenin hemen güneyindedir. Yanında: Taş Medrese var.

Kitabesine göre: 1496 yılında, Dulkadiroğullarından Devle Bey tarafından yaptırıldığı görülmektedir. Minare, camiden bağımsızdır ve bu nedenle özgünlüğünü korumuştur. Çünkü: caminin büyük bölümü, sonradan değiştirilmiştir. Özellikle: son cemaat yerinin, ahşap tavan süslemeleri, görülmeye değerdir. Çünkü, bu tavan süslemeleri, gerçek bir sanat eseri.

Kuzey ve Güney duvarlarının kalınlıkları: 1.5 metredir. Cami: 2006 yılında, büyük bir restorasyon geçirmiştir. Bu onarımlarda: çatışı bakırla kaplanmış, ağaç doğramalar yenilenmiştir. Taban ise, 60 cm. aşağı inilerek, orijinal hale dönüştürülmüştür.

Dulkadiroğulları hükümdarı Ala Üd-Devle Bey tarafından yaptırılan bu iki eser, günümüze kadar özgünlüğünü korumuş, şehir merkezinde en çok ziyaret edilen merkezler haline gelmiştir.

Kahramanmaraş Hatuniye Camii

HATUNİYE CAMİ

Şehir merkezinde, kurtuluş mahallesindedir.

1519 yılında, Yavuz Sultan Selim’in büyük annesi, Şemsi Sultan adına yaptırılmıştır. Son cemaat yeri ve ana mekan, ahşap çatılıdır. Ancak, orijinal halinden günümüze gelebilen sadece, minaresi var. Camide: birkaç basamaklı merdivenle inilen türbede ise, Şemsi hatun ve oğluna ait olduğu tahmin edilen iki mezar bulunmaktadır.

Kahramanmaraş Kapalı Çarşı

KAPALI ÇARŞI

Şehrin en işlek caddesinde bulunan kapalı çarşıda, Kahramanmaraş’a özgü yöresel ürünler alabilir, yine bir tarihi nokta olan Bedesteni görebilir ve hemen yanı başındaki kuyumcular çarşısında, birbirinden güzel ve değerli mücevher mağazalarını gezebilirsiniz. Kapalı çarşıyı gezmek için, bence en az yarım gün ayırmanız gerekir.

 

TAŞHAN ÇARŞISI

Şehir merkezinde, kapalı çarşının hemen yanındadır.

Bu yapı: Dulkadiroğulları döneminde yapılmıştır. 2007 yılında ise,  restorasyon yapılmıştır. 2 katlıdır. Ortada bir avlu var. İkinci kat, sonradan, ahşap olarak yapılmıştır. Basamaklardan çıkıldığında, gezinti yeri görülüyor. Burada, günümüzde, küçük imalat yerleri ve depolar var.

Ancak, elbette buranın, yani tarihi bir mekanın, bu halde bırakılması uygun değil. Bence, buranın en kısa zamanda, turistik faaliyetlere yönelik bir mekan haline getirilmesi gerek. Yöreye özgü el sanatları sergilenebilir, el sanatlarının yapıldığı atölyeler haline dönüştürülebilir, şehre gelen turistlerin buradan alışveriş yapmaları sağlanabilir.

 

GERMANİCİA ANTİK KENTİ

Şehir merkezinde, Karamaraş olarak adlandırılan bölgede, kaçak kazılar sonucu ortaya çıkartılan Geç Roma dönemine ait mozaiklerde o dönemdeki günlük yaşamdan kesitler tasvir edilmiştir.

Arkeolojik SİT alanı olarak tescil edilen ve mozaiklerin işçilik kalitesi açısından benzerlerine göre daha ayrıcalıklı hale gelen bu bölge çok yakında ziyarete açılarak, bir açık hava müzesine dönüştürülecektir. Yani: şu sıralar, burayı ziyaret etmeniz önerilmez.

Evet: Germanicia antik kenti: Ahırdağı eteklerinde, Romalılar döneminde kurulmuştur. Şehrin ismi: Roma imparatoru Germanikus’un babası Kaligula’dan gelmektedir.

Şehrin yok olması hakkında anlatılanlar ilginç. Şöyle ki: büyük bir deprem sonucu, Ahırdağı eteklerinde biriken yağmur ve kar suları: aniden aşağı doğru akmaya başlar ve Germanicia kenti, toprak altında kalır.

Günümüzde, bu şehrin kalıntıları arasında bulunan mozaikler, muhteşem güzellikleriyle dikkati çekmektedir. Ancak, mozaikler dedim de, sanmayın ki, bir müze veya kamu tarafından koruma altına alınmış mozaikler değil. Çünkü: Kahramanmaraş kentinde, iki mahalle, Roma imparatorluğu döneminden kalma, bir yerleşim yerinin üzerinde bulunuyor.

Bir zamanlar, buraya gecekondu olarak yapılan konutlar: sonradan imar affı ile, yasal tapu almışlar ve elbette, bu konutların altında bulunan “taş” parçaları (Osmanlıdan beri, aynı kafa yapısı) buranın kamulaştırılması yerine, imar affı ile, üzerinde oturanlara verilmiş.

Neyse, biz gelelim mozaiklere. Bu mozaiklerden en güzelleri, halen üstünde insanların oturduğu, yaşadığı evlerin, alt katlarında, zeminde. Ev sahibini ikna ederseniz, girip görebilirsiniz. Ama, unutmamak gerekir ki, bu mozaikler, yani görünenler, buzdağının görünen yüzü.

Burada, toprak altında büyük bir şehir kalıntısının ve muhteşem eserlerin bulunduğu şüphesiz. Çünkü, bu yamaçlarda, bir zamanlar, Romalı zenginlerin villaları varmış. Hatta, bir varsayıma göre, bölgede, yaklaşık 100 civarında, muhteşem büyük villa bulunduğu tahmin ediliyor.

Son olarak: Temmuz 2011 başlarında, televizyonlarda Germenicia mozaiklerinin kurtarılacağı ve hatta “Dünya Mozaik Birliği” başkanının bölgeye gelerek bunları incelediği haber yapıldı. Ama, aynı haberde dikkati çeken bir diğer özellik, bu mozaiklerin son bulunan bölümünün, kaçak kazıların ihbar edilmesiyle ortaya çıkarılmış olması.

Yani, kaçakçılar kazı yaparken  birileri ihbar ediyor ve ilgililer bu ihbar üzerine bölgeye gidiyorlar, kaçakçılar kaçıyor, mozaikler ilgililer tarafından koruma altına alınıyor. Bunlar haberdar olduklarınız, peki ya haberdar olmadıklarınız? Dedim ya, biz taş parçası diyoruz, Dünya Mozaik Birliği Başkanı, çıkıp Avrupa’dan geliyor ve Kahramanmaraş’taki bu güzellikleri görüp şaşıyor ama aynı zamanda katliamı görünce, daha da şaşıyor.

Son olarak dediğim gibi, şehir merkezindeki evlerin tabanlarında, yine muhteşem mozaikler ortaya çıkarıldı. Ama dedim ya, bunlar haber alınanlar, kim bilir haber alınmayan neler var.

Umarım ilgililer, bir zamanlar bu muhteşem mozaikleri yaptıran ve demek ki muhteşem bir medeniyet kuran insanların kalıntılarını en iyi şekilde günümüze ve gelecek nesillere aktarırız. Bunu yapmak için de, biz okurların ilgi göstermesi ve en önemlisi gidip görmesi ve bu güzelliklere sahip çıkması şart. En kısa zamanda ziyarete açılmasını bekliyoruz.

Kahramanmaraş Kalesi

KAHRAMANMARAŞ KALESİ

Şehir merkezinde, şehrin  tam ortasında, yığma bir tepe üzerindedir. Bu tepenin: Hititler döneminden kalma bir şehir (höyük) olduğu  tahmin edilmektedir. Çünkü: kaleye çıkan yol yapılırken, burada Hitit dönemine ait çeşitli küçük kabartma taş eserler bulunmuş.

Kalenin: Hitit döneminde Hitit komutanı Tarhon tarafından şehrin ele geçirilmesi anısına yaptırıldığı düşünülüyor. MÖ.1 ve MS.2.yüzyıllar arasında ise : Roma döneminde onarım gördüğü sanılıyor. Şehri kuşatan tarifsiz panoraması ile  ziyaretçilerine büyük bir keyif sunmaktadır.

Ölçüleri: 150 x 80 metre boyutlarındadır. Dikdörtgen yapılıdır.

Dış burç, kesme taştan, iç burç ise, moloz taştan yapılmıştır. Güney kesimde, çift kanatlı bir kapı görülüyor. Kapı kanatları, ahşap. Ama üzeri saç kaplanmış.

Osmanlı döneminde, kalede çeşitli onarımlar yapılmıştır. Bu onarımlar hakkında, kale kapısı üzerinde, özellikle “Yavuz Sultan Selim”  döneminde yapılan onarımdan söz edilmektedir. Kanuni Sultan Süleyman döneminde de onarım yapılmış ve bu dönemde, yörede “Süleyman Han Camisi” yapılmış ve bunun yakınlarında, kalabalık insan topluluklarının yerleştiği iskan alanları ortaya çıkmıştır.

Günümüzde, kale surlarının içi, park olarak hazırlanmış. Hemen girişte bulunan “MARAŞ BİZE MEZAR OLMADAN, DÜŞMANA GÜLZAR OLAMAZ” yazısı, yöre insanının kahramanlığının en büyük kanıtıdır. Burada: çok güzel çay bahçeleri, çocuk oyun parkları ve dinlenme yerleri var.

Girişin sol tarafında ise, büyük bir “Atatürk” şekli bulunuyor ve gece aydınlatıldığında, tüm şehirden görülen, muhteşem güzel bir görüntü oluşuyor. Yani, kalenin tarihi özelliklerinden öte, günümüzde, buranın güzel bir park alanına çevrilmiş olması gündeme geliyor.

Kahramanmaraş Çukurhisar Kalesi-Fırnız Tesisleri

ÇUKURHİSAR KALESİ-FIRNIZ TESİSLERİ 

İl merkezine, yaklaşık 73 km. uzaklıktaki Çukurhisar köyünde, köyün hemen yanındaki dağdadır. Her ne kadar merkeze uzak olsa da, özellikle Fırnız alabalık tesislerinde vereceğiniz küçük bir moladan sonra, Çukurhisar ovasını geçip, bu kalenin bulunduğu yere ulaşabilirsiniz.

Ama biraz önce söylediğim gibi, Fırnız tesislerine mutlaka uğramalısınız. Burası: il merkezine, yaklaşık araba ile 45 dakika uzaklıktadır. Çünkü, Kahramanmaraş-Göksun yolu üzerindeki bu vadi: çevresi çam ormanları ile kaplı ve tabanından akan su kıyısında piknik yerleri bulunan bir vadi.

Vadinin tabanındaki suyun üzerinde bulunan çardaklarda, harika piknik yapabilir, lezzetli alabalıklardan tadabilirsiniz.

Kahramanmaraş Kapıçam Mesire Yeri

KAPIÇAM MESİRE YERİ

İl merkezine, 10 km. uzaklıkta, Kahramanmaraş havaalanı yolu üzerindedir. Çevresi, çam ormanları ile kaplı, Orman Müdürlüğü tarafından işletilen, güzel bir piknik yeri. Ahşap oturma yerleri var. Ayrıca: botanik bahçesi, kınalı keklik üretme istasyonu, göletler, doğa eğitim salonları, piknik ve kamp alanları, yeme-içme yerleri bulunuyor.

Doğaseverlerin bitki ve hayvan hayatını, olanca gerçekçiliğiyle gözlemleyebilecekleri bu park yeri, ülkemizin 30. Milli Parkıdır. Özellikle: hafta sonu ve tatil günlerinde, yöre insanı buraya gidiyor, siz de zaman bulursanız, bu doğal güzelliklerin egemen olduğu yeri mutlaka ziyaret edin.

Kahramanmaraş Ceyhan Köprüsü

CEYHAN KÖPRÜSÜ

Eski Kahramanmaraş-Göksun karayolu üzerinde, Ceyhan ırmağı üstündedir. Şehir merkezinden 10 km. uzaklıktadır.

Günümüzde kullanılmamaktadır. Köprünün: 15’nci yüzyılın ikinci yarısında, daha eski dönemlerden kalma başka bir köprünün temelleri üzerine inşa edildiği düşünülüyor. Uzunluğu: 154.6 metre ve 6 sivri gövdeden oluşan, moloz taşlardan yapılmış bu köprü, özgünlüğünü koruyarak, günümüze kadar ulaşmıştır.

Kahramanmaraş Döngel Mağaraları İzcilik Kampı

DÖNGEL MAĞARALARI İZCİLİK KAMPI

Şehir merkezine, 50 km. uzaklıkta, Kahramanmaraş-Kayseri karayolu üzerindedir. Bu mesafe, yaklaşık 50 dakikalık bir araba yolculuğu ile varılabiliyor.

Burada, Gençlik-Spor İl Müdürlüğüne bağlı, İzcilik kampı var. Bu kampta, 100 kişinin kalabileceği tesisler var. Türkiye’nin çeşitli  yerlerinden gelen öğrenciler, burada kamp yapıyorlar.

Burada: birbirine bağlı, 3 mağara var. Mağaraların tabandan, tavana olan yükseklik: 101 metre. Ancak, buranın öne çıkan özelliği: Tekir bölgesinden gelen büyük bir su kütlesinin, çağlayanlar halinde, bu mağaralardan çıkıyor olması. Ayrıca, mağaralar bölgesinde, Paleotik dönemde, ilk yerleşimlerin olduğu anlaşılmıştır.

Bu durum: muhteşem bir güzellik sergiliyor. Çağlayanlar halinde akan bu sularda, alabalık avlamak ta mümkün. Ayrıca: burada, çevre yerleşim yerlerinin elektrik ihtiyacının karşılandığı “Tekir-Döngel Hidroelektrik Santralı” bulunuyor.

Kahramanmaraş Tekir Yaylası

TEKİR YAYLASI

Şehir merkezine, 64 km. uzaklıkta: Tekir beldesindedir.

Burada: birçok dinlenme tesisleri var. Bu tesislerde: bal, alabalık, et ve yoğurt tatmalısınız. Özellikle: akarsu üzerinde kurulu çardaklar, Antalya-Alanya yöresinde, Dim çayı üzerindeki çardakları hatırlatıyor. Yayla bölümü: havası, suyu ve yemyeşil alanları ile, tam bir doğal güzellik.

 

ILICA-ZEYTUN KAPLICASI

Şehir merkezinin, 72 km. kuzeyinde, tarihi Süleyman köyünün hemen yanındadır. Elbistan-Kahramanmaraş yolu üzerinde, Berit dağı eteklerinde, Ilıca beldesindedir.

Burada çıkan su: romatizmal hastalıklar, kırık-çıkık tedavisi ve kadın hastalıklarında olumlu etki yapıyormuş. Sıcaklığı: 45 derece. Türkiye’nin su kalitesi açısından 25 özel noktadan biri seçilmiştir.

Burada: konaklama tesisleri ve havuzlar var. Bu konaklama tesisleri, genel olarak pansiyon şeklinde yoğunlaşıyor. Ama, otel ve moteller de var. Yani, konaklama imkanları bir hayli fazla. Burada: gün boyu şifalı sulardan yararlanırken, yöredeki tarihi kalıntıları görebilirsiniz. Ayrıca, muhteşem yemeklerden tatmanızı da öneririm.

MALİK BİN EŞTER TÜRBESİ

Adana yolu girişinde, şehir merkezine 6 km. uzaklıktadır. Muhteşem manzaralı türbe Ziya Eddin Yusuf tarafından, 1201 yılında yapılmıştır. Türbeye adını veren Malik Bin Eşter, Halid Bin Velid komutasındaki İslam ordusu ile bu bölgeye gelerek, burada vefat etmiştir.

 

BAŞKONUŞ VE YAVŞAN YAYLALARI

Şehrin en öne çıkan tabiat harikalarından biri olan Başkonuş Yaylası, Kahramanmaraş-Andırın karayolunun 55’nci km. dedir. 1850 metre yüksekliğe çıkarken, Sır Barajı’nın masmavi güzelliğini görebilir ve yaylada piknik yapabilir, geyik çiftliğinde doğa ile baş başa olabilirsiniz.

Yavşan Yaylası  Tabiat Parkı: 39’ncu Tabiat Parkı olup, şehir merkezine 36 km. uzaklıktadır. Doğal su kaynakları bakımından oldukça zengin olup, bölgeye özgü yaklaşık 65 adet bitki türü tespit edilmiştir.

 

ULUDAZ  TEPESİ, UĞUR BÖCEĞİ KOLONİLERİ

Şehir merkezine 65 km. uzaklıktaki bu tepe üzerinde göreceklerinize inanamayacaksınız. Aynı anda, milyonlarca uğur böceğine ev sahipliği yapan bu tepe: özellikle fotoğraf ve doğa tutkunları için, mutlaka görülmesi gereken bir yer olarak öne çıkıyor.

 

MENZELET BARAJI VE ALİ KAYASI

Kahramanmaraş-Kayseri karayolu üzerinde, mavinin her tonunun yansıdığı bu baraj gölü ve barajın güneyindeki, heybetli ve sarp bir yapıya sahip Ali Kaya’sı, bu bölgeyi ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken yer olarak öne çıkıyor. Bu yol üzerinde, özellikle doğal alabalık çiftliklerinde, gerçek alabalığın tadını alabilirsiniz, mutlaka deneyin.

 

YEŞİLGÖZ

Şehir merkeziyle, Döngel-Menzelet Barajı yolu üzerindedir. Dağın altından, 45 metre derinlikte kaynayan suyu ile yeşil bir gözü andıran bu gölet, adeta bir doğa harikası özelliği taşımaktadır. Çınarlar ve salkım söğütler gölgesindeki piknik keyfi için, burayı ziyaret edebilirsiniz.

Kahramanmaraş Ekinözü tanıtımı.

Kahramanmaraş Türkoğlu tanıtımı.

Kahramanmaraş Nurhak tanıtımı.

 

Kahramanmaraş Elbistan

Kahramanmaraş Elbistan: İyice kuzeyde kalıyor, buranın ismi geçince, ilk akla gelen Afşin-Elbistan Termik Santralı.

ULAŞIM

Ulaşım olarak herhangi bir problem yok. Afşin, il merkezi olan Kahramanmaraş’a 143 km. uzaklıktadır. Bu yol, yaklaşık 1.5 saatte alınabilmektedir. Afşin-Elbistan arası uzaklık: 29 km. Afşin-Tufanbeyli arasındaki uzaklık: 98 km. Afşin-Göksun arasındaki uzaklık: 48 km. Afşin-Malatya arasındaki uzaklık: 154 km.

TARİH

Afşin yöresi, deprem kuşağında bulunduğu için, tarihi süreçte, sık sık yer değiştirmiştir. Ancak, Bizans dönemi öncesine dair herhangi bir bilgi ve kayıt yok.

İlçe, Bizans döneminde: Arabissu olarak isimlendirilmiştir. Ancak, başka isimler de kullanılmıştır. Bunlar: Arebesus, Arabsus, Ebsus, Efsus, Yarpuz. Osmanlı kaynaklarında, yörenin ismi olarak, El-Efsus kullanılmıştır.

Ancak, 1071 Malazgirt Savaşından sonra, burayı ele geçiren Selçuklu Beylerinden Afşin Bey; takip eden dönemde, buranın ismine neden olmuştur.

1944 yılına gelindiğinde, Afşin’in ilçe olduğu görülür.

GENEL

İlçe toprakları genellikle, Doğu Anadolu bölgesinde yer alır. Hemen, Binboğa dağlarının eteklerindeki ova-platoda yer alıyor. Su kaynakları bakımından, yeterli değildir. İlçe sınırları içinden, Ceyhan nehri geçer.

İlçe merkezi, denizden: 1230 metre yüksekliktedir.

Yörede: karasal iklim egemendir. Buna göre:  yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve kar yağışlı geçer.

İlçenin ekonomik etkinliği: tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Ancak, Afşin-Elbistan Termik Santralı: yöre halkının en önemli ekonomik faaliyetlerinin başında gelir. Bölgede, buna bağlı olarak zengin linyit kömürü yatakları  bulunmaktadır.

NE YENİR

Afşin yöresinde, öne çıkan yerel lezzetler: bakla kıyması, Afşin tava, köftelaş, içli köfte, çirdingiş, cıyaklama. Ayrıca: burada çok lezzetli bir şey daha var: bir tür çörek-börek olan “Çerkez kömbesi”.

NE SATIN ALINIR

Afşin yöresine yolunuz düşerse: mutlaka fasulye satın almalısınız. Çünkü, bölgede yetiştirilen fasulye, özel bir lezzete sahip.

GEZİLECEK YERLER

ULU CAMİ

İlçe merkezindedir. Yazıtında: 1570 yılında, Danışmentlilerden Muhammed  tarafından yaptırılmıştır. Son cemaat yeri: 1707 yılında, mescide dönüştürülmüştür.

DEDEBABA TÜRBESİ

İlçe merkezinde, Atatürk caddesi üzerindedir. Dedebaba isimli bu zat, İslam ordularıyla birlikte, Anadolu’ya gelmiş ve geri dönmeyerek buraya yerleşmiştir. Buraya yerleşmesindeki en büyük neden ise, Eshab-ı Kehf. Türbe, günümüzde: felçli ve sara hastası olanlar ve şifa arayanlar tarafından yoğun olarak ziyaret ediliyor. Türbe, bir Selçuklu eseri olarak önem kazanmaktadır.

Kahramanmaraş Elbistan Eshab-ı Keyf Külliyesi

ESHAB-I KEYF KÜLLİYESİ

Kuran-ı Kerim’e göre: Eshab-ı Keyf: mağara arkadaşı anlamına gelir. Buna ait ayetler, Kuran-ı Kerimde bulunmaktadır. Eshab-ı Keyf: Tanrıya iman eden gençlerdir. Bunlar: puta tapan bir kavmin mensubu iken, Tanrı, onlara doğru yolu göstermiştir. Ancak, o dönemin hükümdarlarından, Dakyanus, gençlerin inançlarından koparak, Tanrıya inanmaya başladıklarını öğrenince, onları yakalamaya çalışır.

Ancak, gençler, Nihlus adındaki bir mağaraya sığınırlar. Geceyi geçirmek için sığındıkları mağarada, yanlarında bir köpek (Katmir) de bulunur. Zulümden kaçan bu gençler, inançlarıyla, yüzyıl süren bir uykuya dalarlar ve uyandıkları zaman zulümün bittiğini görürler. Selçuklular döneminde, Eshab-ı Keyf mağarasının, Afşin yakınlarında bulunduğuna inanılıyordu.

Bu yüzden, buraya külliye yapılmış. Burada kilise bulunduğu: Anadolu Hıristiyanları tarafından da, mağara arkadaşlarının burada uyuduklarına olan inancın ifadesidir. Kuran-ı Kerim, Kehf suresinde: 17. ayette: “Güneşi doğduğu zaman mağaralarının sağına eğilirken, battığı zaman da sol taraftan onları keser geçerken görürsün” diye belirtilmekte ve buradaki mağara, bu özelliklere tam uymaktadır.

Kahramanmaraş Elbistan Eshab-ı Keyf Külliyesi

Anlatılanlar bunlar. Ben, buna benzer söylentileri, İzmir-Efes bölgesinde de duydum ve orada, “Yedi Uyurlar” olarak isimlendirilen mağarayı gezdim. Aynı, söylence, burada da etkin. Bilmiyorum, olayın aslı nerde olmuş.

Ama benim için önemli olan, sizlere anlatılanları intikal ettirmek. Sonuçta, siz gezdikçe, Eshab-ı Keyf’in nerde olduğuna karar vereceksiniz.

Evet: Eshab-ı Kefy: İlçenin, 8 km. batısındadır. Bölgenin en önemli turizm etkinliği olan yeridir.

Burada, bir tepe üzerinde, çeşitli yapılar topluluğu var. Cami, kervansaray ve birçok küçük yapıdan oluşan bunlar: 13.yüzyıldan kalmadır. Yani, külliye Selçuklular döneminde yapılmıştır.

Eshab-ı Keyf mağarasının önündeki yapı: bir Bizans kilisesidir ve 377 yılında, Kral Teodus tarafından yaptırılmıştır. O dönemde, yöre, Roma Kapadokya vilayeti sınırları içinde kalıyordu. Günümüzde, cami olarak kullanılmaktadır. Eshab-ı Keyf camisi olarak biliniyor.

Mağara ise: kayaya oyulmuş, üç bölümlüdür. İnsan yaşamasına uygun bir durumdadır. İçinde içilebilen suyu bulunan mağara, kuzey batıya bakıyor. Kehf suresinde belirtildiği gibi: güneş sabah ve akşam mağarayı teğet geçerek değmektedir.

Kervansaray yapısında: bölgenin ziyaretçileri, bir zamanlar konaklamışlar. Evet, günümüzde, Ashab-ı Keyf kültürü, yörede nesilden nesle anlatılarak sürdürülmektedir. Hatta, yöre insanı çocuklarına, bu söylencede anlatılan gençlerin isimlerini vermektedirler.

Kahramanmaraş Elbistan Hurman Kalesi

HURMAN KALESİ

İlçe merkezine bağlı, Maravuz köyündedir. Bulunduğu yer olarak, çok stratejik noktada kurulmuştur. Hemen yanından, Hurman Çayı geçiyor. Sarp bir kaya üzerinde kurula kale,  tam bir kartal yuvası gibi görünüyor.

Burçlarının yüksekliği, yer yer: 10-15 metreye kadar ulaşıyor. Ancak, yapım tarihi ve yaptıranlar hakkında bilgi yok. Ancak, büyük ihtimalle, Bizans döneminde yapıldığı sanılıyor.

Yapı içinde: asker barınakları, kilise, su ve yiyecek deposu olarak kullanılan yerler görülüyor. Hatta, kalenin, günümüzden 70-75 yıl öncesinde, kervansaray olarak kullanıldığı bilinmektedir. Atlarla seyahat eden kervancıların veya yolcuların burada geceledikleri, konakladıkları sabittir. Günümüzde burayı ziyaret ederseniz görebilecekleriniz: bir kilise, su ve yiyecek depoları, asker barınakları.

KAŞANLI KÖYÜ KAYA KABARTMASI

İlçe merkezine, 35 km. uzaklıkta, Kaşanlı köyü yakınlarındadır. Kızoğlu kabartması olarak da biliniyor.

Kabartma: kız-oğlan kayası olarak da bilinmektedir. Kaya üzerindeki kabartmada: 7 metre yükseklikte, bir de şapel yapısı var. Bu kabartmada: Bizans sanatı örneklerinden, İsa-Meryem ve Aziz Johannes figürleri betimlenmiştir.

Kahramanmaraş Elbistan Afşin-Elbistan Termik Santralı

AFŞİN-ELBİSTAN TERMİK SANTRALI

Türkiye’nin en büyük termik santralı, ilçenin Çoğulhan kasabasındadır. Burada halen iki santral var. Bunlarda üretim devam ediyor. Ama, aynı zamanda, iki termik santral daha yapımı planlanıyor. Çünkü, bölgedeki kömür rezervi birçok santralı kaldıracak kapasitedir.

Santral, su ihtiyacını, Ceyhan nehri kaynağından alır. Bu arada, santralde işlenen kömür, Elbistan havzasından alınıyor ve zaten bu yüzden santrale Afşin-Elbistan santralı ismi verilmiştir.

 

Tufanbeyli tanıtımı.

Göksun tanıtımı.

Kahramanmaraş tanıtımı.

 

Kahramanmaraş Andırın

Kahramanmaraş Andırın

Kalelerinin çokluğu ile önem kazanın bir yöremizdir.

Kahramanmaraş Andırın

ULAŞIM

Pek hareketli bir yol üzerinde olmamasına rağmen, yine de buraya ulaşım sorunlu değil. Andırın-Kahramanmaraş arasındaki uzaklık: 81 km. Andırın-Adana arası uzaklık: 138 km. Andırın-Osmaniye arasındaki uzaklık: 69 km. Andırın-Kadirli arasındaki uzaklık: 38 km. Andırın-Ankara arasındaki uzaklık: 550 km.

TARİH

Andırın yöresinde, büyük Bizans yerleşim eserleri, yani kaleler görünmektedir.

Andırın belediyesi, 1925 yılında kurulmuştur.

Andırın isminin ortaya çıkışı: Yavuz Sultan Selim, 1514 yılındaki Çaldıran savaşını kazandıktan sonra, savaşa katılmayı kabul etmeyen Dulkadir Beyi Alaüddev üzerine yürür ve onun peşinden bu yöreye kadar gelir.

Yöreye geldiğinde: yörenin gençleri kendisini karşılar ve bunun üzerine, bu gençlerin “Mektep-i Enderuna” alınmalarını söyler. Bu gençler, Saray Üniversitesine öğrenci olarak alınırlar ve memleketlerine geri gelişlerinde, bunlara “Enderunlu” denilir. Bu kelime, zamanla değişime uğrayarak, günümüze “Andırın” olarak gelir.

Kahramanmaraş Andırın

GENEL

İlçe rakımı: 220-2250 metre arasında değişmektedir. Akdeniz ikliminin etkisiyle, yöreye çok yağış düşüyor. Bu yüzden, birçok meyve-sebzenin yetiştirilmesi için uygun ortam oluşuyor. En çok: kayısı, elma ve kiraz yetiştiriliyor.

Andırın ilçesinde yaşayanların esas geçim kaynağı: tarım faaliyetlerine dayanıyor. Zaten, ilçe halkının yüzde 85’lik bölümü, köylerde oturuyor ve bunların çoğunluğu tarım ile uğraşıyor. Ancak, tarım yanında, ilçedeki orman varlığını da unutmamak gerek. Çünkü orman ürünleri çevre illere naklediliyor.

Bölgede, turizm yönünden özel bir durum var. Bizans döneminden k alma çok sayıda kalenin bulunması, bölgenin, ülkemizin en sık kale bulunan alanlarından biri olduğunu söylemeyi mümkün kılıyor. Bizanslılardan kalan bu çok sayıda kale, daha sonra, Selçuklular tarafından onarılmıştır.

NE YENİR

Andırın yöresine yolunuz düşerse, buraya has bir lezzet olarak “ekşili patates” yemenizi öneririm.

GEZİLECEK YERLER

Kahramanmaraş Andırın Geben-Meryemçil Kalesi

GEBEN-MERYEMÇİL KALESİ

İlçe merkezine bağlı, Geben beldesinde, belde merkezine 3 km. uzaklıkta, Geben-Göksun kara yolu üzerindedir. Hemen yanında: Meryemçil yaylası var. Yüksek bir tepede bulunan kalenin, hangi yıl ve kimler tarafından yapıldığı bilinmemektedir. Ancak, Roma-Bizans dönemlerinde yapıldığı tahmin edilmektedir.

Kale yapısı: iç ve dış olmak üzere, iki bölümden oluşmaktadır. Moloz  taş, kesme taş ve kireç taşı kullanılarak yapılmıştır.

Kale hakkında bilgi verdikten sonra, yörede kale hakkında anlatılan bir efsaneden de söz etmek istiyorum. Geben kalesi komutanının Meryem isimli güzel bir kızı vardır. Çevredeki Göksun Kızılkale komutanı oğlu ve Azgıt kale komutanının oğlu, birbirlerinden habersiz olarak, Meryem’e aşık olurlar.

Bunun üzerine, her iki kale komutanı, oğullarına Meryem’i istemek için, Geben kalesine giderler. Ancak, Geben kalesi komutanı, her iki kale komutanını da çok sevmektedir ve karar veremez. Bunun üzerine: Kızılkale komutanı, Geben kalesinin yollarını düzgün taşlarla ördürür.

Bunu duyan, Azgıt kalesi komutanının oğlu ise, atının ayaklarına deri parçaları bağlayarak, yapılan bu yeni yoldan sessizce Geben kalesine gelir ve Meryem’i kaçırır. Bunun üzerine, Kızılkale komutanı oğlu “Meryem de çil idi” der ve Geben kalesinin adı “Meryemçil” kalesi olarak anılmaya başlanır.

Burayı ziyaret ederseniz: birkaç kapalı mekan kalıntısı ve su sarnıçları görebilirsiniz. Dış surların büyük kısmı tahrip olmuş olmasına rağmen, sadece 6 burç günümüze ulaşabilmiştir. Daha önce söylediğim gibi, Roma-Bizans dönemine ait bu burç  taşları üzerinde: haç motifleri görülüyor.

Kahramanmaraş Andırın Azgıt-Yeniköy Kalesi

AZGIT-YENİKÖY KALESİ

İlçe merkezinin 5 km. kuzeyinde, Alameşe köyü yakınında, sarp bir kaya bloku üzerindedir.

Kalenin bulunduğu yer itibarıyla, yapıldığı dönemde: Kapadokya-Kilikya yolunu kontrol amacı güttüğü tahmin edilmektedir. Ancak, herhangi bir kitabesi bulunmadığından, yapılış dönemi ve yaptıran hakkında, açık bilgi bulunmamaktadır. Tahminen, Roma döneminde yapılmıştır ve Bizans döneminde onarılarak kullanılmıştır. Kale yapısı, tamamen bakımsız ve harap durumdadır.

Kahramanmaraş Andırın Hastırın Kalesi

HASTIRIN KALESİ

Kadirli-Andırın yolu üzerinde, Torun köyünde, oldukça sarp bir kaya bloku üzerindedir. Ne zaman yapıldığı bilinmemekle birlikte, ilk olarak Hititler tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Daha sonraki dönemlerde ise, Roma ve Bizanslılar tarafından kullanılmıştır. Moloz taştan yapılan kale, çok küçüktür. İki burcu ve iki kapısı, günümüze kadar sağlam olarak gelebilmiştir.

Kadirli tanıtımı.

Kahramanmaraş tanıtımı.