İzmir Ödemiş

İzmir Ödemiş

Sakin, güzel ve zengin bir İzmir ilçesidir. Gölcük, Birgi gibi turistik ve yoğun ziyaret edilen mekanlar var.

Kışın ise, İzmir gibi metropol bir şehrimize çok yakın, muhteşem güzel bir kayak merkezi, özellikle kayak meraklıları için çok yakın ve çok elverişli.

İzmir Ödemiş

ULAŞIM

İlçe merkezine: karayolu ve demiryolu ulaşımı mümkündür. İzmir’den buraya gelecekler için, tren yolunun kullanılması öneriliyor. Çünkü: tren yolu yenilenmiş ve vagonlar, klimalı yani oldukça lüks.

Ödemiş, bağlı bulunduğu İzmir il merkezine, 112 km. uzaklıktadır. Ödemiş-Manisa arasındaki uzaklık: 84 km. Ödemiş-Aydın arasındaki uzaklık: 79 km. Ödemiş-Aydın arasındaki uzaklık; 79 km. Ödemiş-Uşak arasındaki uzaklık: 176 km. Ödemiş-Ankara arasındaki uzaklık: 526 km.

TARİH

Ödemiş bölgesi: MÖ.8’nci yüzyılda, Lydia krallarının egemenlik bölgesiydi. MÖ.648 yılında, bölge, Kimmerler tarafından istila edilir. MÖ.546 yılına gelindiğinde, bu kez Persler görülür. MÖ.334 yılında ise, bu kez İskender görülür. MÖ.133 yılında, bölgede Roma egemenliği başlar.

MS.395 yılına gelindiğinde, Bizanslılar var. 1071 Malazgirt zaferinden sonra ise, Türkler, Ödemiş ovasına egemen olurlar. 1390 yılında ise, bu kez: Osmanlı sultanı Yıldırım Beyazıt, ordusu ile birlikte yöreyi ele geçirir. 1426 yılında ise, Sultan II. Murat tarafından, yöre, tamamen Osmanlı egemenliği altına sokulur. 1653, 1668, 1739 ve 1850 yıllarında, ovada, büyük depremler olur.

1 Haziran 1919 tarihine gelindiğinde, yöre, Yunanlılar tarafından işgal edilir. Büyük zaferden sonra ise, 3 Eylül 1922 tarihinde, Yunan işgali biter.

Ödemiş yöresinde, tarihi süreç içinde kullanılan isimler: Otamış (bu kelime: tedavi etmek, ilaç vererek hastalığı iyi etmeye çalışmak olarak çevrilir) . 14-15 ve 16’ncı yüzyıllarda, Otamış yöresi, küçük bir yerleşim birimi iken, zamanla Ötemiş (Teke Türkmenlerine bağlı bir oymak ismidir) ve Ödemiş olarak değişmiştir.

İzmir Ödemiş

GENEL

İlçe merkezinin, rakımı: 124 metredir.

Ödemiş ovası: dünyanın en verimli ovalarından biri olarak öne çıkmaktadır. Bu ovada, özellikle kumpir yapımında kullanılan iri boyutlu patates ve muhteşem lezzetli karpuz yetiştiriliyor.

Her yıl: 3-13 Eylül tarihlerinde, burada “Milli Fuar” etkinlikleri düzenleniyor. Bu etkinliklerde: yerel sanayi ürünleri ve çeşitli meslek gurupları stant kurarak, tanıtımlar yapıyorlar. Ayrıca: lunapark kurularak, halkın eğlenceli günler geçirerek etkinliğe katılımı sağlanıyor.

NE YENİR

Töngül pide ve ayran. Olmazsa olmaz, yemeden sakın ayrılmayın. Bunun dışında: Ödemiş yöresinde, özellikle “kumpir” yapılan büyük-iri tür patates yetiştiriliyor. Bu arada, son bir not: kebap. Hatta: Hurşit’ten yemenizi öneririm. Ancak, öğleden sonra 3-4 civarında kebap bitiyor. Evet, bir çeşit tereyağlı köfte olan bu kebabı da mutlaka denemelisiniz.

NE SATIN ALINIR

Ödemiş bölgesine yolunuz düşerse, Cumartesi günleri, ilçe merkezinde kurulan pazarı mutlaka ziyaret etmelisiniz. Bu pazarda: yöreye uygun: el sanatları veya gıda ürünleri (bal, zeytin, peynir gibi) bulup satın alabilirsiniz. Ayrıca, nohut mayalı köy ekmeği de almalısınız.

KONAKLAMA

Öğretmenevi            Atatürk Mah.  Saraçoğlu Cad. 10        232-5442411

İzmir Ödemiş

GEZİLECEK YERLER

İzmir Ödemiş Müzesi

ÖDEMİŞ MÜZESİ

İlçe merkezinde, Birgi yolu üzerindedir.

Müze binası: 1983 yılında tamamlanmıştır. Bina: bodrum kat üzerine: bir zemin kattan oluşmaktadır. Tek bir salonu var. Aslında, müze Etnografya müzesi olarak oluşturulsa da, bölgede bulunan bazı arkeolojik eserler, müze de sergilenmektedir. Sergilenen arkeolojik eserler arasında: baltalar, idoller, kandiller, bronz eserler, cam eserler, süs eşyaları, mermer ve pişmiş toprak heykelcikler var.

Ayrıca; çeşitli dönemlere ait, 2550 tane sikke var. Etnografik bölümde sergilenenler ise: çoğunluğu Osmanlı dönemine ait silahlar, gümüş ve bakır eşyalar, süs eşyaları, el işlemeleri, giysi örnekleri var. Müze envanterindeki toplam eser sayısı: 4458’dir.

İBRAHİM HAKKI AYVAZ KENT MÜZESİ

İlçe merkezinde, 3 Eylül mahallesi İstasyon caddesindedir.

Müze binası: İbrahim Hakkı Ayvaz mirasçıları tarafından, kent müzesi yapılmak üzere Belediyeye bağışlanmıştır. Müze binasının bir kısmında: aileye ait tarihi bilgi ve belgeler bulunmakta ve diğer bölümlerinde ise, Ödemişli sanatçı Bedia Akartürk sanat müzesi olarak düzenlenmiştir.

Bu bölümde de: Akartürk’ün aldığı: ödüller, plaketler, kasetler, gazete haberleri, resimler, sahne kıyafetleri ve sanatçının kendisi tarafından gittiği yörelerden satın almış olduğu bebekler sergilenmektedir.

İzmir Ödemiş İlk Kurşun Anıtı

İLK KURŞUN ANITI

Anıt; ilk kurşun ( eski adı: Hacıilyas köyü) köyündedir. İlçe merkezine, 13 km. uzaklıktadır.

Anıt: 1925 yılında köyün girişindeki çamlık alana dikilmiştir ve her yıl Mayıs ayının son haftasında, burada “İlk kurşun Bayramı” adı altında, kutlamalar yapılmaktadır.

Ödemiş halkı: örgütlenerek, Hacıilyas denilen mevkide, Yunan işgal güçlerine karşı, ilk kurşunu sıkmışlar ve çatışmaya girmişlerdir. Bu yanlış anlaşılmasın, örgütlü olarak sıkılan ilk kurşundur.

Hacıilyas köyü direnişi: işgal güçlerine karşı sıkılan örgütlü ilk kurşun olması nedeniyle önemlidir. Direnişin halktan gelmiş olması da, Kuvay-ı Milliye etkinliğinin, ilk kez, örgütlü bir şekilde, Ödemişte uygulanmış olmasındandır. Ödemişte, halk kendiliğinden galeyana gelerek, direnişe karar vermiş, silaha sarılarak Hacıilyas köyünde işgalcilere karşı, çatışmaya girmiştir.

İzmir Ödemiş Gölcük

GÖLCÜK

Gölcük günübirlik piknik alanı: Birgi bölgesine 20 km. uzaklıkta, Bozdağ eteklerindedir. Ödemiş- Gölcük arasındaki yol pek kaliteli değil ama yinede diğer yollara nazaran daha kısa olması nedeniyle tercih edilmektedir. Yine de, keskin virajlarla dolu bu yolda, dikkatli araba kullanmanızı öneriyorum.

Evet, Gölcük, Bozdağ’ın tepesinde, denizden 1050 metre yükseklikte, çevresi büyük ağaçlarla kaplı, muhteşem bir göl. Bu göl: 1 km. karelik bir alüvyon set gölü. Çevresi: 7 km. ye yakın, derinliği ise, 8 metredir. Göl ve çevresi, bir rekreasyon alanı olarak düzenlenmiş. Aynı zamanda, 1.derece Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış.

Özellikle, yaz döneminde, burada birçok spor kulübü, kamp yapıyorlar. Bunun dışında, piknik ve dinlenme yeri olarak kullanılıyor. Bölgeyi ziyaret edenler: balık avlama ve sandal gezileri yapıyorlar.

Kışın ise, gölün zaman zaman buz tuttuğu da görülüyor.

Konaklama tesisleri de var. Buraya giderseniz, özellikle, sarımsak soslu yayın balığı  tatmanızı öneririm. Balık sevmeyenler için, oğlak etinden yapılmış, güveç  düşünülebilir.

İzmir Ödemiş Birgi

BİRGİ

Ödemiş ilçe merkezine, 7 km. uzaklıktadır.

Burada: antik döneme ait yerleşim izleri görülmekle birlikte, yörenin asıl gelişimi, Ortaçağ döneminde olmuştur. 1308 yılında Aydınoğulları’nın merkezi olan Birgi: Osmanlı döneminde de, birçok bilim ve din adamı ile düşünürün yaşadığı bir yer olarak önem kazanmıştır. Hatta, bunların bir kısmının türbeleri, hala yörededir. Bu türbeler yanında, kasaba da, birçok tarihi yapı da bulunmaktadır.

Bunların dışında: genellikle yamaca kurulu, tek katlı, sade, sessiz ve sakin evler var. Bunlar arasında: öne çıkan: 1761 yılında yapılan “Çakırağa Konağı” görülebilir. Konak içindeki duvar resimleri: 19’ncu yüzyılda yapılmış. 1977 yılında ise, Kültür Bakanlığı tarafından restore edilmiştir.

İçi: serin ve çok süslü. Konağın sahibinin iki karısı varmış. Bunlardan biri İzmirli, diğeri ise İstanbullu imiş. Eşleri memleketlerini özlemesin diye, odalarına İzmir saat kulesi çevresi ve İstanbul boğazını gösteren resimler yaptırmış. Başka bir özellik ise, konağın yemişlik bölümünde.

Buraya konulan meyve ve sebzeler, uzun süre saklanabiliyormuş ve bozulmaya başladıklarında ise, konağı meyve kokusu sarıyormuş. Günümüzde müze gibi kullanılıyor yani ziyaret etmek mümkün.

Bunların dışında: burada, 1312 yılında, Aydınoğlu Mehmet Bey tarafından yaptırılmış bir cami var. Caminin minber kapısı: 1993 yılında çalınarak İngiltere’ye götürülmüş ve yoğun uğraşılar sonucu: 1996 yılında geri getirilmiştir.

Evet, Birgi, yörenin ulaşımı kolay, tarihi-turistik yerlerinden biridir. Burada, özellikle Osmanlı dönemine ait mimari dokuyu, bozulmamış haliyle görebilirsiniz. Zaten, bölge Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmış ve aynı zamanda Çekül vakfı tarafından destekleniyor.

İzmir Ödemiş Bozdağ Kayak Merkezi

BOZDAĞ KAYAK MERKEZİ

İlçe merkezine bağlı, Bozdağ köyü sınırları içinde, Bozdağ yöresinde kurulmuştur. Bozdağ kasabasından sonra, Bozdağ zirvesine çıkan yol, aynı zamanda Bozdağ kayak merkezine ulaşımı sağlamaktadır. İzmir gibi metropol bir ile, yakın olması büyük avantaj. Hatta: burada, 1500 araçlık otopark bulunması, kayak meraklılarının günübirlik gelip-gitmelerini sağlamaktadır.

Buradaki tesislerde: Aralık-Mart ayları arasındaki dönemde, kayak yapmak mümkündür. Çünkü, bu dönemlerde, normal kış koşullarında, Akdeniz iklimi hakim olmasına rağmen, burada: 80-120 cm. civarında kar kalınlığı görülebiliyor.

Burada: iki tane, Teleski tesisi var. Bunlardan birincisi: 650 metre çıkışlı ve 1200 metre inişli, diğeri ise: 450 metre çıkışlı ve 900 metre inişlidir.

Telesiyej: 1674 metre çıkışlıdır ve saatte: 1000 kişi kapasitelidir.

Kayak alanları: 1528-2157 metre arasındadır.

Yörede: Balçova Termal tarafından işletilen, konaklama tesisi bulunmaktadır.

İzmir tanıtımı.

Manisa tanıtımı.

İzmir Torbalı

İzmir Torbalı

Ege bölgesinin büyük sanayi tesislerinin kurulu bulunduğu bir yöre. Tarih severler için ise, ünlü “Metropolis” şehri kalıntıları, muhteşem ilgi çekiyor ve yöreden geçenlerin, burayı mutlaka ziyaret etmelerini öneriyorum.

İzmir Torbalı

ULAŞIM

Torbalı, bağlı bulunduğu İzmir il merkezine, 45 km. uzaklıktadır. Adnan Menderes Hava alanı ise, ilçeye 30 km. uzaklıktadır. Torbalı-Menderes arasındaki uzaklık: 25 km. Torbalı-Selçuk arasındaki uzaklık: 34 km. Torbalı-Ödemiş arasındaki uzaklık: 73 km. Torbalı-Söke arasındaki uzaklık: 73 km. Torbalı-Aydın arasındaki uzaklık; 71 km.

TARİHİ

Tarihi süreç içinde: Ephesos, Smyra, Nation ve Nif şehirlerinin arasında Metropolis şehri olarak, burada, MÖ.3000 yıllarında, ilk yerleşimin kurulduğu bilinmektedir.

Özellikle, MÖ.7’nci yüzyılda, Lydia döneminde, şehir, en parlak dönemini yaşamıştır. Daha sonraki dönemlerde ise, burada: Frigya, Pers, Roma, Bizans dönemleri yaşanır. 1071 Malazgirt Savaşından sonra ise, Selçuklular ve takiben Aydınoğulları ve son olarak Osmanlılar görülür.

1425 yılında, Osmanlılar yörede egemenliği ele geçirirler. I. Dünya Savaşından sonra, yörede, 1919 yılında, Yunan işgali görülür. 1922 yılına gelindiğinde ise, 40 ay süren işgal vahşeti sona erdirilir. 1926 yılında İlçe statüsü kazanan Torbalı, 1927 yılına gelindiğinde Belediye olur.

İzmir Torbalı

GENEL

İlçe merkezinin denizden yüksekliği: 35 metredir. Bölgenin en yüksek yeri ise, 781 metre yükseklikteki Keçikalesi dağıdır.

Son yıllarda, İzmir yöresinde, en fazla göç alan merkezlerin başındadır. Bunun doğal sonucu olarak, göçle gelen vatandaşlar, geldikleri yerin kültürünü de beraberlerinde getirmektedirler.

Yörede: Akdeniz iklimi egemendir ve buna bağlı olarak, yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise ılık ve yağışlı geçmektedir.

Ekonomik etkinlikler: bölgenin toprak yapısı  tarım için çok elverişlidir ve bunun sonucu olarak: tütün ve pamuk başta olmak üzere, yoğun tarım yapılmaktadır. Ayrıca, yer yer zeytinlikler bulunmaktadır. Bunun dışında, Torbalı, son yıllarda İzmir yöresinin en büyük sanayi merkezlerinden biri haline gelmiştir.

1 otomobil fabrikası, 2 sigara fabrikası ve başka bir kısım sanayi tesisleri, yöredeki ekonomik etkinlikleri güçlendirmektedir. Çünkü, ilçe insanının büyük kısmı, bu fabrikalarda çalışmaktadır.

KONAKLAMA

Öğretmenevi                   Ertuğrul Mah. Zübeyde Hanım Parkı  232-8555550

GEZİLECEK YERLER

İzmir Torbalı Abdülhamit Evi ve Hipodrom

ABDÜLHAMİT EVİ VE HİPODROM

İlçe merkezinde, Yeniköy mahallesinde; Askerlik Şubesinin hemen yanındadır. 2’nci Abdülhamit tarafından, 1879 yılında medrese olarak yaptırılmıştır. Arazileri ise, Abdülhamit tarafından, Baltacı Dimyos isimli bir Rum’dan satın alınmıştır. Köşk arazisi üzerindeki mantar meşe ağaçları: İspanyol kralı 2’nci Alfonso tarafından, Sultan 2’nci Abdülhamit’e hediye olarak dikilmiştir.

1950-1968 yılları arasında ise, kazı evi olarak kullanılmıştır. 1968 yılında, Yeniköy mahallesi İlköğretim okulu olarak kullanılan 119 yıllık yapı, günümüzde, “kahvehane” olarak kullanılıyor.

Bu yarış sahası: 1894 yılında, Tepeköy mevkiinde, Adnan Menderes’in eşi Berrin hanımın dayısı Evliyazade Refik Bey tarafından kurulmuştur. Hatta: bu nedenle, adı geçen kişi, 2. Abdülhamit tarafından bir nişan ile ödüllendirilmiştir.

Günümüzde, burası 1.derece sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak, geçmiş dönemde büyük bir yangın geçiren yapıdan günümüze: yalnızca taşıyıcı duvarları gelebilmiştir.

Bunun dışındaki iç  taşıyıcı sistemi, kapı ve pencereleri tamamen yok olmuştur. Bu yangın öncesinde, burada: Bölge Veteriner Müdürlüğüne ait bir “hara” varmış.

İzmir Torbalı Metropolis

METROPOLİS ANTİK KENTİ

İlçe merkezine 11 km. uzaklıkta: Özbek ve Yeniköy arasındaki bir tepe üzerindedir.

Buradaki arkeolojik kazılar, Amerikan kökenli bir sigara fabrikasının sponsorluğunda sürdürülüyor.

Şehir, özellikle antik dönemde yöredeki İonia şehirleri içinde önemli bir yere sahiptir. Kelime anlamı: Ana Tanrıça. Çünkü: “Meter Gallesia” isimli ana tanrıçanın tapınağı bulunan kutsal mağara: şehrin yaklaşık 5 km. kuzeyinde, günümüzdeki “uyuzdere” mevkiindedir.

Bu mağara içinde yapılan arkeolojik kazılarda: çok miktarda: çanak-çömlek parçası, pişmiş toprak ana tanrıça heykelcikleri, aşık kemikleri, kandiller bulunmuştur. Bunlar değerlendirildiğinde, buranın dini bir merkez olması yanında, yanı zamanda falcılık ve bilicilik merkezi olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

Özellikle: verimli topraklar üzerinde kurulu bu şehirde, o dönemde, şarap üretiminin yoğun olduğu bilinmektedir. Ayrıca: Smyra (İzmir) ve Ephesos arasındaki antik yol üzerinde bulunması nedeniyle, bölgedeki ticaret üzerinde de etkili olmuştur.

Hatta: yazılı kaynaklardan öğrenildiğine göre, burada, Hegesias isimli bir bankerin yaşadığı belirlenmiştir. Şehirde yaşayan zenginler: şehirlerinin güzelleşmesi için her türlü fedakarlığı yapmışlar, stao, gymnasium ve tiyatro ile birlikte, birçok anıtsal yapı inşa edilmiştir.

Roma ve Bizans dönemlerinde de, şehir, önemini sürdürür. MÖ.133 yılında, Roma hakimiyeti, yörede etkindir. Eski yapılan yeniden düzenlenmiş, bazı kamu binaları yapılmıştır. Bizans döneminde ise, burası, bir piskoposluk merkezi haline gelmiştir.

Arkeolojik çalışmalarda bu  döneme ait, kent kalıntılarının doğu kesiminde, bir kilise kalıntısına rastlanır. Bu dönemde, ayrıca, kente bir kale yapılır. Bu kale ve sur duvarları, yöredeki mimari kalıntıları yok edecek şekilde, devşirme malzeme kullanılarak yapılmıştır.

Ancak, Türklerin Anadolu’ya yerleşmelerinden sonra: 14.yüzyıl başlarında, Kızılhisar adıyla burada yerleşim görülüyor. 19.yüzyıla gelindiğinde ise, İzmir-Aydın demir yolunun yapılmasıyla, ilçe terk edilerek bugünkü yerine taşınmıştır.

Metropolis antik şehrinde yapılan kazılarda, bölgedeki ilk yerleşimcilerin izlerine de rastlanmıştır. Bunlar: MÖ.2000 yılında, yani Tunç Çağında buraya yerleşmişlerdir. Bunlara ait: çanak-çömlek parçaları, mühürler, taş baltalar ele geçirilmiştir. Ancak, yapılan kazılarda, yukarıda da söylediğim gibi, şehrin en parlak dönemini Helenistik dönemde yaşadığı anlaşılmıştır.

Çünkü, bu döneme ait pişmiş toprak heykelcikler ve mimari yapı kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bu heykel ve stellerdeki işçilik ve kalite, şehirde son derece yüksek bir düzeye ulaşıldığını yansıtır.

Burayı ziyaret ettiğinde görebilecekleriniz:

İzmir Torbalı Metropolis Tiyatro

Tiyatro

Kentin güneydoğusunda bir yamaçtadır. Anadolu bölgesinde, taştan yapılmış tiyatroların ilk örneklerinden biridir. Yapılış tarihi olarak, MÖ.2. yüzyıl düşünülmektedir.

Seyirci kapasitesi: 4000 kişidir. Tiyatronun alt bölümü, heyelan nedeniyle, toprak altında kalmış ve bunun sonucunda iyi korunarak günümüze ulaşmıştır. Sahne binasının zemini, beyaz ve mavi mermerlerle kaplanmıştır. Bizans döneminde ise,  tiyatro yapısı üzerine, çiftlikler yapılmıştır.

İzmir Torbalı Metropolis Teras Evler

Teras Evler

Tiyatronun hemen yanında, teraslar halinde inşa edilmiş evler görülmektedir. Bunlar, Roma dönemine aittir. Evlerin duvarlarında süsleme amacıyla freskler kullanılmıştır. Ayrıca, büyük bir salonda, renkli taşlarla yapılmış taban mozaikleri bulunmaktadır.

Bu mozaik pano üzerinde işlenen konu: tiyatro tanrısı Dıonysos ve karısı Ariadne ve ayrıca çeşitli mitolojik kahramanlar görülüyor. Bu nedenle, bu salonun, tiyatro gösterilerinin yapıldığı yere ait bir resepsiyon salonu olduğu düşünülüyor.

İzmir Torbalı Metropolis Akropol

Akropol

Şehrin akropol bölümünün sur duvarları üzerindeki ana giriş kapısı: Torbalı ovasına bakan bölümdedir. Burada: MÖ.1’nci yüzyılda, kentin  koruyucu tanrısı “Ares” e ithafen yapılan bir tapınak bulunmaktadır.

Tapınak kalıntısına ait buluntular: üzerinde rahiplerin isimleri yazılı sütun parçaları, domuz avı sahnesini betimleyen taş kirişler ve bazı mimari parçalar var.

İzmir Torbalı Metropolis Stoa

Stoa

Stoa yapıları: dinsel törenler, felsefi ve siyasi  toplantılar, kültürel ve ticari etkinlikler sırasında, yağmur ve güneşten korunmak için yapılmış yapılardır. Şehir stoası; MÖ.2’nci yüzyılda inşa edilmiş, uzunluğu: 65 metre ve genişliği: 11 metredir. Konum olarak: aşağı kent ve ovayı yüksekten görmek mümkündür.

Dışta bulunan sütunların üzerindeki yazılardan anlaşıldığına göre: bu yapı, şehir halkının yardımlarıyla yapılmıştır. Bu yardımlar: bulunan bir sütun üzerindeki yazıdan açıkça anlaşılmaktadır.

Bu durum: tarih sahnesinde, ilk sponsorluk olarak da değerlendirilmektedir. Yine burada bulunan bir yazıtta: Yunan ve Roma takvimleri, karşılıklı olarak işlenmiştir. Bu takvimlerin: Stoa duvarında bulunduğu sanılıyor.

İzmir Torbalı Metropolis Gymnasium ve Hamam

Gymnasium ve Hamam

Burası: halk arasında “Han Yıkığı” olarak bilinmektedir. Hamam yapısı: MS.2’nci yüzyılda yapılmıştır. Klasik Roma hamamı mimarisini yansıtmaktadır. Merkez salonun yanlarında: özel tasarlanmış basamaklı havuzlar bulunmuştur. Burada ilgi çekici olan: döşeme altında, bir metre yüksekliğindeki ısıtma sistemi (hemen zemin altındaki bu boşluk görülebiliyor) ve duvarların içine yerleştirilmiş içleri boş tuğla koridorlardır.

Gymnasium ise, hamam yapısına bitişik olarak görülüyor. Burada bulunan bir yazıtta: MÖ.2.yüzyılda, Gymnasium yöneticisi olarak “Alexandra Mirton” isimli bir kadının isminin geçmesi, ilgi çekicidir. Hamam kalıntısında yapılan arkeolojik kazılarda,  çok sayıda, gümüş sikke bulunmuştur.

Latrina

Hamam yapısının güneydoğu köşesindedir. Burası: bir umumi tuvalet. Boyutları: 6 x 11 metredir. Bu boyutları ile, aynı anda 25 kişi tarafından kullanılabilmektedir. Bir üst bölümdeki küçük odanın: kadınlar tuvaleti olduğu düşünülüyor. Bu bölgede, yapılan arkeolojik kazılarda: Asklepios yani Sağlık Tanrısı heykeli bulunmuştur.

İzmir Torbalı Metropolis Bouleuterion

Bouleuterion

Burası, şehrin meclis binasıdır. Şehirle ilgili önemli kararlar, burada yapılan toplantılarda alınırmış. Burada: dairesel oturma sıralarının ortasında, yarım daire alanda, arkeolojik çalışmalarda, sunaklar bulunmuştur.

Bu oturma sıralarının arasında ise: kenarı aslan ayaklı, üç merdiven var. Üst kısımlara çıkmak isteyen meclis üyeleri, bu merdivenleri kullanarak çıkıyorlarmış. Üst platformdaki nişler içinde ise: asker ve yönetici heykelleri bulunurmuş. 400 kişi kapasitelidir.

Ticarethane

Hamam yapısının, alt terasındadır. Burada: ortada, sütunlarla çevrili bir avlu ve çevresinde odalar var. Avlunun ortasında ise, yağmur sularının biriktirildiği bir havuz ve yanında mozaik döşeli koridor görülüyor. Mozaik döşemenin her iki ucunda: iyi şanslar anlamına gelen dilekler, Yunanca ve Latince olarak yazılıdır.

Bazı odaların duvarlarında ise, duvar freskleri ve ağırlık ölçü taşları bulunmuştur. Bu ölçü taşları nedeniyle, yapının bir ticarethane olduğu düşünülmektedir. Bu “iyi şanslar” (BONA FORTUNA) cümlesinden hareketle, buranın bir kumarhane olarak da kullanıldığı düşünülüyor.

İzmir Torbalı Metropolis Kale

Kale

Günümüzde, antik şehir kalıntılarından en iyi korunarak gelenler: Tiyatro ve kaledir. Kale: Helenistik dönemde yapılmış ve Bizans dönemlerinde, Arap akınları nedeniyle güçlendirilmiştir. Kale; kesme ve moloz taştan yapılmıştır. Duvarlar içinde ise, devşirme taş ve heykel parçaları görülmektedir. Halen burada arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülmektedir. Bu çalışmalarda: çok sayıda: sikke, küpe, seramik, bronz kalıntı, cam ve toprak eserler bulunmuştur.

Menderes tanıtımı.

Selçuk tanıtımı.

Ödemiş tanıtımı.

Söke tanıtımı.

 

İzmir Kınık

İzmir Kınık: İzmir’in bir ilçesi olmasına rağmen, özellikle Soma-Bergama otoyolunun ilçe dışından geçmesi nedeniyle, gelişimini tamamlayamamış, İzmir’in toprak büyüklüğü açısından 12’nci büyük ilçesidir.

Kınık: tarımla geçinen insanların diyarı ve bu yüzden turizm gelişmemiş ama öte yandan, turizm için gerekli tarihi-doğal özelliklerin bulunmadığı da bir gerçek.

ULAŞIM

Kınık, bağlı bulunduğu il merkezi olan İzmir’e 120 km uzaklıktadır. Kınık-Bergama arasındaki uzaklık: 19 km. Kınık-Manisa/Soma arasındaki uzaklık: 25 km. dir.

TARİHİ

Günümüzdeki yerleşim yerinin, Roma döneminde, Gambreion isimli yerleşim yerinin yerine kurulduğu söylenmektedir. Özellikle: Karadere ormanlık alanında kalıntıları bulunan “Sibel Tapınağı” kalıntıları, yörede uzun tarihi geçmişte yerleşim bulunduğunu kanıtlamaktadır.

Yöre; ismini, Oğuz Türklerinin “Kınık” boyundan almaktadır ve 1330 yılında, yöre, Osmanlı egemenliğine girer. Çünkü: burada Selçuklu izleri görülmez. Karasioğulları ve sonra Osmanlılar.

1820 yılına kadar küçük bir yerleşim yeri olarak kalır ve 1915 yılında, Yunan işgaline uğrar. 1922 yılında işgal sona erdirilir ve 1938 yılında, yörede Belediye teşkilatı kurulur. 1948 yılında ise, Bergama ilçesinden ayrılarak, İzmir’e bağlı müstakil ilçe haline gelir.

İzmir Kınık

GENEL

Yöre: çevresi dağlarla çevrili, Bakırçay ovasının güney kısmında kurulmuştur. Arazinin: yüzde 65 orman, yüzde 30 ekili alan ve yüzde 5 çayır-meralardan oluşmaktadır. Denizden yükseklik, yer yer: 40-90 metre arasında değişmektedir. Yüksek tepelerde ise, 1000 metreye kadar çıkar.

Köylerin büyük bölümü, dağlık arazide kuruludur. Ova: doğu-batı doğrultusunda, Bakırçay tarafından sulanmaktadır. Yörede: Ege ve Marmara bölgelerinin iklim özellikleri etkindir ve buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise ılık ve yağışlı geçer. İlçe ekonomisi, tarım ağırlıklıdır. Tarım arazisinin büyük bölümünde, sebzecilik ve sonra bağcılık ve meyvecilik yapılmaktadır.

NE YENİR-NE İÇİLİR

Kınık yöresinde, özellikle, yöreye has gazozlardan tatmalısınız.

NE SATIN ALINIR

Kınık ilçesine yolunuz düşerse, Cuma günleri kurulan pazarını ziyaret etmenizi öneririm. Bu pazarda: Yunt ve Madra dağlarındaki köylerden gelenler tarafından satılan organik ürünler ve el sanatı ürünleri ilginizi çekebilir.

KONAKLAMA

Kınık Öğretmenevi 24 yataklıdır     0232-6871970

GEZİLECEK YERLER

Evet, Kınık, tarihi ve turizm özellikleri olan bir yer değil. Yalnızca, Karadere köyü içinde, Mamurt isimli bir yüksek tepe üzerinde, sur ve tapınak kalıntıları görülmekte ise de, buralarda herhangi bir resmi arkeolojik kazı çalışması yapılmadığından, ne olduğu meçhuldür.
Yine de: Mamurt kale olarak isimlendirilen buradaki tapınak kalıntılarının: Sibel yani Kybele tapınağı kalıntıları olduğu ve Bergama krallığı döneminden kaldığı düşünülmektedir.
Bu arada: yazının tarih bölümünde, bugünkü yerleşimin, Roma dönemine ait “Gambrion” isimli bir yerleşim yeri üzerine kurulduğunu söylemiştim. Bergama döneminde önemli şehirlerden biri olan Gambrion; özellikle darphanesi ile önem kazanmış bir şehir olarak bilinmektedir. Ama, herhangi bir kalıntı günümüze ulaşmamıştır.

İzmir Kınık Cumalı Camisi

CUMALI CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı Cumalı köydedir. Osmanlı döneminde, Sultan I. Murat zamanında yaptırılmıştır. Cumalı köy: göçerlik dönemlerinde yöre insanının Cuma günlerinde, buluşma ve bir araya gelme yeridir.

YILDIRIM CAMİSİ

İlçe merkezine bağlı, Poyracık köyündedir. Göçerlerin ilk yerleşim yeri, burasıdır. Caminin yapılış dönemi olarak, Osmanlı-Yıldırım Beyazıt dönemi bilinmektedir.

Bergama tanıtımı.

Soma tanıtımı.

İzmir tanıtımı.