İstanbul Sancaktepe: Yöre, ilk çağlardan bu yana mesire alanı olarak kullanılmış, buraya yazlık saraylar yaptırılmıştır. Bölgedeki en eski yapı kalıntısı, Bizans dönemine aittir. 1328 yılında Orhan Gazi, Samandıra bölgesini fetheder.
GENEL
Yerleşim yeri: Kurtköy Sabiha Gökçen Havaalanı bağlantıları, TEM Otoyolu ve TEM-Kartal bağlantı yolu nedeniyle önemli bir konumdadır. Sancaktepe bölgesini oluşturan iki ana unsur: Samandıra ve Sarıgazi’dir.
Cumhuriyetin ilanı sonrasında 1970’li yıllara kadar gayet sakin olan bölge, daha sonra sanayi üretiminin hızla yaygınlaşmasıyla oluşan göç dalgasına uğramıştır. 2008 yılında: çevredeki yerleşimlere bağlı olan Sarıgazi ve Yenidoğan beldeleri ve Samandıra belgesi birleştirilerek Sancaktepe adı altında yeni bir ilçe kurulmuştur.
İlçenin 19 mahallesi bulunmaktadır.
MAHALLELERİ
ABDURRAHMANGAZİ MAHALLESİ
15 TEMMUZ STADYUMU
Sevenler Caddesindedir. 2009 yılında yapılmıştır.
UEFA standartlarında doğal çim alana sahip stadyumda: kulüp idare binası, futbolcular için konaklama yeri, dinlenme salonu, fitness salonu, yemekhane, toplantı ve konferans salonları bulunmaktadır. Seyirci kapasitesi 1920 koltuktur.
Buradaki tesislerde: 7-11 yaş arası sporcular ile çalışılmaktadır. Spor alanında eğitim programları hazırlanarak, performans testleri uygulanmaktadır. Buna göre, sporcu yetenek seçimleri yapılıyor.
ABDURRAHMAN GAZİ TÜRBESİ
Dedebayır Sokaktadır.
Abdurrahman Gazi, İstanbul tarafındaki hisarlara seferler düzenlemiştir ve Aydos kalesini ele geçirmiştir. Ancak bu kale oldukça güçlü olduğundan fethi uzun sürmüştür. Bu arada, söylenenlere göre: kale tekfurunun kızı, gördüğü bir rüyanın etkisinde kalarak Abdurrahman Gazi’ye bir mektup yazar ve bu mektuba dayanarak uygulanan taktik neticesinde kale ele geçirilir. Kale tekfurunun kızı Müslüman olur ve Abdurrahman Gazi ile evlenir.
Abdurrahman Gazi, 1329 yılında vefat eder ve mezarı bu mahallede “Dede Bayırı” adı ile anılan tepenin üzerinde bulunmaktadır. Türbe yüksek bir yerde olduğundan, Aydos ve Alemdağını gören geniş ve güzel bir manzarası vardır. Açık türbenin çevresini bir duvar ve demir parmaklık çevirir. Duvar yüksek değildir.
Türbeye girmek için, 3 taş basamak bulunur. Burada: büyük çınar ağaçlarının gölgesinde, iki kabir vardır. Bunlardan biri büyük, diğeri küçüktür. Kabirlerin üzerlerinde ve diğer yerlerinde yazı ve tarih yoktur. Abdurrahman Gazinin kabrinin baş tarafında, zemini taş döşeli bir namazgah bulunur. Büyük bir fenerde, daima mum yakılmaktadır.
İsmi ise Eskişehir yakınlarında kendi adı ile anılan köyde yaşamaktadır.
EMEK MAHALLESİ
ŞEHİT PROF. DR. İLHAN VARANK, EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
Namık Kemal Caddesindedir. 2018 yılında hizmete girmiştir. Hastane 380 yataklıdır. Hastanede, ileri teknoloji kullanıldığı ve uluslararası standartlarda bir hastane olarak hizmet verdiği söyleniyor. Yıllık hasta kapasitesi 1.5 milyon kişidir.
YENİDOĞAN MAHALLESİ
SANCAKTEPE MEYDAN PARK
Sevenler Caddesindedir.
Spor İstanbul isimli şirket, 1989 yılında İstanbul Büyük Şehir Belediyesi iştiraki ile kurulmuştur. İstanbul’u daha aktif bir şehre dönüştürerek, insanların spor ile iç içe olmasını sağlamak için çalışmaktadır. Tesislerde her yıl üyeler: yüzmeden jimnastiğe, platesten aerobiğe kadar birçok branşta profesyonel eğitmen kadrosu ile çalışmaktadırlar.
PAŞAKÖY MAHALLESİ
Mahallede yerleşik olanların büyük çoğunluğu, Cumhuriyet sonrasındaki mübadele sırasında, Yunanistan Selanik şehrinden gelen göçmenlerdir.
SAMANDIRA
Samandıra, Sancaktepe ilçe merkezine 7 km uzaklıktadır.
Samandıra eski bir yerleşimdir.
Bizans dönemindeki ismi “Semandra” iken, bu isim günümüze “Samandıra” olarak gelmiştir.
Samandıra kusursuz ve doyumsuz bir toprak harikasıdır. Yabani hayvan çeşitliliğiyle av için oldukça uygun bir yerdir. Bu özelliği nedeniyle, Bizans imparatorları bölgeyi en gözde sayfiye alanlarından birisi olarak kabul etmişlerdir.
Özellikle yazlık sayfiye alanlarına düşkünlüğü ve av merakı ile öne çıkan Bizans İmparatorlarından Tiberius ve damadı ve sonraki İmparator Maurikios, bu durum nedeniyle Samandıra’ya bir saray yaptırmışlardır.
Samandıra tarihinde bir diğer önemli olay ise, 1296 yılındaki İstanbul depreminde, şehrin büyük bölümü yıkılınca, Payitaht, geçici süreliğine buraya taşınmıştır.
Samandıra’nın rakımı 128 metredir.
Samandıra’nın Mahalleleri
Akpınar Mahallesi
Eyüp Sultan Mahallesi
Fatih Mahallesi
Ferhatpaşa Mahallesi
Veyselkarani Mahallesi
KARTAL MOTİFLİ SÜTUN BAŞLIĞI
1965-1966 yılları arasında yörede yapılan araştırmalar sırasında bulunmuştur. Sütun başlığı İmparatorluk simgesi olan kartal motiflidir. Günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Sarıgazi yöresinin geçmişinin önemi hakkında fikir sahibi olunması açısından önemlidir.
EYÜP SULTAN MAHALLESİ
ARAP HEKİM CAMİİ-SAMANDIRA MERKEZ CAMİİ
Eyüp Sultan Malkoçoğlu Caddesi Yiğitler Sokaktadır. Kitabesi yoktur ve bu yüzden, caminin ne zaman ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir.
SANCAKTEPE ORMAN PARKI VE MESİRE ALANI
Orman Parkı: ilçenin Eyüp Sultan ve Fatih Mahalleleri arasındadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulmuştur.
Park alanında: spor ve çocuk oyun alanları, oturma gurupları, piknik alanları, çeşmeler, kır kahvesi, yürüyüş yolları ve otopark bulunmaktadır.
SANCAKTEPE BİLİM DENEY MERKEZİ
Ulubatlı Hasan Caddesinde Samandıra Kültür Merkezi arkasındadır. Burası aynı zamanda gözlemevi ve planetaryum merkezidir.
Planetaryum: 9 metre iç çapında ve 52 kişi kapasitelidir. Burada: özel hazırlanmış dijital projeksiyon sistemiyle küresel bir ekrana yansıtılan gökyüzü simülasyonu sayesinde evrenin derinliklerine yolculuk yapılıyor. Ayrıca: Bilim Atölyesi ve kubbeli gözlem evi vardır. Merkez, yıllık yaklaşık 20 bin kişi tarafından ziyaret edilmektedir.
DAMATRİS YAZLIK SARAYI
Günümüzde Eyüp Sultan, Cami Sokaktadır. 1995 yılında bir inşaat çalışması sırasında ortaya çıkarılmıştır.
Bizans İmparatoru II Maurikios ve Tiberius (572-602) tarafından yaptırılmış ve daha sonra Bizans İmparatorları I Tiberius Konstantinos (578-582) ve İmparator Mavrikos (582-602) tarafından yazlık saray olarak kullanılmıştır.
Tarım Tanrısı Demeter’e atfen “Damatris Sarayı” ismini almıştır. Demeter, Yunan mitolojisinde tarım ve bereket tanrıçasıdır. İnsanlara toprağı ekip biçmesini öğreten odur.
Damartys Sarayı, av ve dinlenme amacı ile inşa edilmiştir. Ayrıca İstanbul’dan Anadolu’ya yapılacak seferlerin güzergahındadır. Bu nedenle, Samandıra bölgesi Bizans ordusu için toplanma ve ordugah bölgesi olarak kullanılmıştır.
Bizans imparatorları, Anadolu’dan dönerken, İstanbul’a girmeden önce bir gece burada konaklarlardı. İmparator Samandıra’da konaklarken haberciler yapılanların haberini başkente ulaştırır ve imparatoru karşılamak için gerekli hazırlıkların yapılması için zaman kazanılırdı.
Sarayın mekanları, büyük bir taht salonu çevresinde guruplanmıştır. Bunlar: hamam, sarnıç, kiler, mutfak, ahır gibi bölümlerdir. Ayrıca dini işleve sahip birimlerin varlığı da bilinmekle birlikte bunlar günümüzde ortaya çıkmış değildir.
12-13’ncü yüzyıllarda sarayın terk edildiği anlaşılmaktadır. Çünkü İmparator Mikhail, bölgeye avlanmak ve dinlenmek üzere geldiğinde, ovada kurulan çadırlarda kalmışlardır.
Gelelim günümüzde sarayın özelliklerine: Görüldüğü kadarıyla, yapıda, malzeme olarak taş ve tuğla kullanılmıştır. Özellikle tuğla kullanımı görülür. Yapının yerleştiği alan değerlendirildiğinde Bizans döneminden günümüze kalan en büyük yapı kalıntısı olduğu anlaşılmaktadır.
Bölge, 1996 yılında Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır.
FATİH MAHALLESİ
FENERBAHÇE CAN BARTU KAMP TESİSLERİ
Yakacık Caddesindedir. Burası eskiden Samandıra Tesisleri olarak bilinmekte iken günümüzde “Sancaktepe Tesisleri” olarak isimlendirilir. 80 bin metre karelik alandaki tesisler, 1997-2000 yılları arasında tamamlanmış ve çağdaş bir alt yapı ile modern görünümlü tesisler hizmete girmiştir.
Tesisler, 5 yıldızlı otel konforundadır. Tesislerin içinde: yemekhane, yüzme havuzu, kış bahçesi, kapalı spor salonu, kum voleybol sahası, 2 tane çim saha, oyun salonu, basın odası ve oyunculara ait özel odalar bulunmaktadır. Otopark 50 araçlıktır. Ayrıca tesislerin hemen yanında bulunan ormanlık alandaki parkurda futbolcular dayanıklılık testleri yapmaktadırlar.
VEYSEL KARANİ MAHALLESİ
RİNGS ALIŞVERİŞ MERKEZİ
Osmangazi Caddesindedir.
12 Eylül 2014 tarihinde hizmete girmiştir. Yapıldığında bölgenin ilk Avm’sidir. Restoranları, özel eğlence merkezleri, modern sinema salonları, hipermarket ve elektronik marketleriyle öne çıkmaktadır. Ayrıca seçkin giyim markalarına ait mağazaları mağaza vardır. Her kategorideki mağazalar toplamı 112 dir. Sinema bölgesinde 9 sinema salonu bulunmaktadır.
SAMANDIRA AKSERİ KIŞLALARI VE PROFESÖR DR FERİHA ÖZ ACİL DURUM HASTANESİ
Samandıra Kışlası: 5 yıl önce, Sağlık Bakanlığına devredildi ve 2013 yılında General Hakkı Tunaboylu ve Şehit Binbaşı Bülent Bulut kışlalarına 4200 yataklı şehir hastanesi yapılması için planlamalar yapıldı. 2013 yılında imar planı değiştirilerek askeri arazideki askeri birlikler, Çorlu’ya taşındı. Hakkı Tunaboylu Kışlasında: 2003 yılında Kara Havacılık Alayı konuşlandırılmıştır. Bülent Bulut kışlasında ise, 23’ncü Motorlu Piyade Alay Komutanlığın bulunuyordu.
Samandıra bölgesinde bulunan askeri alan ve askeri havaalanı, şehir hastanesine dönüşmüştür. Covid salgını nedeniyle açılan hastane 29 Mayıs 2020 tarihinde hizmete girmiştir. Prof. Dr Feriha Öz: Corona virüs nedeniyle hayatını kaybeden ve “Hocaların Hocası” olarak tanımlanan bir kişidir.
Kendisi 87 yaşında koronovirüs’e yakalanarak 2 Nisan 2020 tarihinde hayatını kaybetmiştir. İsminin burada yaşatılması düşünülmüş ve hastaneye ismi verilmiştir. Hastane: 1008 odalıdır ve hepsi yoğun bakım yatağı haline dönüştürülebilir, ayrıca hastanenin bir helikopter ve uçak pisti bulunmaktadır.
SARIGAZİ
Sarıgazi köyü, İstanbul’un fetih edilmesinden sonra kurulmuştur. Bölge, buranın fethine katılan “Sarı Kadı” isimli bir kişiye mülk olarak verilmiştir. Daha önce Ümraniye ilçesine bağlı yerleşim yeri, 2008 yılında Yenidoğan ve Samandıra ile birleşerek Sancaktepe ilçesini oluşturmuştur.
1999 yılındaki depremin ardından, bölgenin depreme dayanıklı olduğunun açıklanmasının ardından, buraya büyük bir göç dalgası başlamış, yeni yeni inşaatlar yapılmıştır. Sancaktepe Belediye Başkanlığı binası, Sarıgazi meydanında, ana cadde üzerindedir.
SARIGAZİ MAHALLELERİ
1-Atatürk Mahallesi.
2-İnönü Mahallesi.
3-Kemal Türkler Mahallesi.
4-Meclis Mahallesi.
5-Sarıgazi Mahallesi.
SARI KADI MEHMET EFENDİ TÜRBESİ
Aslen Gebzelidir. İstanbul’un fethinde bulunmuş ve fetihten sonra bu köy kendisine mülk olarak verilmiş ve burada fetihden sonra 10 yıl yaşamış ve vefat etmiş. Bu kişinin ismi, Sarıgazi yöresine verilmiştir. Türbesinin yeri net olarak bilinmemektedir.
Ancak: söylentilere göre: günümüzdeki Sarıgazi Ticaret Lisesi bahçesinde bulunan üç eski ağacın ortasında olduğu düşünülmektedir. Zaten, lise bahçesinde bu söylenen yerde, bir türbenin olduğu gayet belirgin şekilde dikkat çekmektedir. Gebze’den geldiği rivayet olunan Sarı Kadı Mehmet Efendi, İstanbul’un fethinde bulunmuştur. Bu yüzden, köyün kendisine vakıf olarak verildiği anlaşılır.
SARI KADIZADE ŞEYH MUSTAFA EFENDİ TÜRBESİ
Sarıgazi köyü camisinin yanındadır. Mustafa Efendi, Sarı Kadı Mehmet Efendinin oğludur. Babası ile birlikte, İstanbul’un fethinde bulundukları rivayet edilmektedir. Fetih yıllarında buraya yerleşen Mustafa Dede: 1482 yılında vefat eder ve günümüzde türbesinin bulunduğu yere defnedilir.
Türbenin yapım yılı 1554 tarihidir. Türbenin dışında ise eşi ve çocukları gömülüdür. Türbe: yığma taştan yapılmıştır. Çatısı ahşaptır. Kuzeye açılan kapısı üzerinde bir kitabe bulunmaktadır. Mustafa Dede’nin türbe içinde bulunan sandukasında “destarlı külah” vardır.
ŞEVKNİHAL USTA ÇEŞMESİ
Sultan Abdülmecid’in saray ustalarından Şevknihal tarafından yaptırılmıştır. Çeşme, günümüzde bulunmayan eski caminin yanında iken, 1950’li yıllarda kitabesi ve mermer taşları taşınarak, Mustafa Dede türbesinin yanına taşınmıştır. Çeşmenin kitabesi günümüzde Sarıgazi camii avlusunda bulunmaktadır.
SARIGAZİ MESCİDİ VE CAMİİ
Caminin ismi 1972 yılında “Sarıgazi Merkez Camii” olarak değiştirilmiştir. Ancak hangi tarihte ve kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Rivayetlere göre, 1554 yılında Sarı Kadı, burada bir tekke yaptırmıştır. Bu tekke zamanla harap olmuş ve Sultan III Murat annesi, Sultan II Selim’in hanımı Nurbanu Valide Sultan tarafından 1580 yıllında mescit olarak yeniden inşa edilmiştir.
Hatta mescidin Hassa Başmimarı iken Mimar Sinan tarafından yaptırıldığı söylenir. Yapımından yaklaşık 200 yıl kadar sonra, 1793 yılında Sultan III Selim’in annesi Mihrişah Sultan tarafından tamir ettirilir. Sultan III Mustafa döneminde, Bosnavi Osman Efendi, mescide minber koyar ve mescit camiye dönüşür.
SARIGAZİ KÖYÜ KUYUSU
Kuyu; ilk olarak bir buğday tarlasında, sonra Sarıgazi Lisesi bahçesinde iken, son olarak günümüzdeki 60. Yıl ilköğretim okulu temeli altında kalmıştır. Kuyunun kitabesi 1872-1873 yıllarını gösterir. Kuyunun bileziği: mermerden yapılmıştır. Bu kuyu bileziği: Türk ve İslam Eserleri Müzesinde sergilenmek üzere bağışlanmıştır.
ÜÇÜNCÜ KADIN ÇEŞMESİ
Sarıgazi köyünde okul önündedir. Çeşmenin kitabesi, tekke arkasında servi ağaçlarına takılı durmaktadır. Çeşme: yöredeki su yollarının onarımı sırasında, Abdülmecid’in 3’ncü kadını tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
SANCAK PARK AVM
İnönü Mahallesinde Eski Ankara caddesindedir. 2011 yılında hizmete girmiştir. Alışveriş merkezinde 100 civarında mağaza ve sinema salonları bulunmaktadır.
İstanbul Şişli: Değerli okurlar, İstanbul merkezindeki Şişli ilçesini tanıtacak, bütünüyle tanıtacak bir yazı hazırlamak istedim, yaklaşık on günlük bir uğraşı ile sizlere aşağıdaki yazıyı hazırladım. Ancak ne yazık ki, bu yazıyı hazırlarken oldukça zorlandım, çünkü tarihi ve turistik yerlerle ilgili hiçbir tanıtım yazısı bulmak mümkün değildir.
İSTANBUL ŞİŞLİ
20 milyonluk İstanbul şehrinde yaşayan pek çok kişi, İstanbul’un yine pek çok semtini görmemiş iken, Şişli’yi görmeyen, buraya yolu düşmeyen İstanbullu yok gibidir. Bu yüzden, Şişli, bir anlamda İstanbul şehrinin kalbidir de denebilir.
TARİHİ
Yöredeki ilk yerleşim: 16’ncı yüzyılda “Tatavla” (günümüzdeki Kurtuluş) mahallesiyle başlar. Çünkü: Kanuni Sultan Süleyman döneminde (1520-1566) deniz fetihleri sırasında Ege ve Akdeniz adalarından esir alınan zanaatkar tutsaklar buraya getirilirmiş. Özellikle Haliç Tersanesinde çalıştırılmak için getirilen Rum denizciler buraya yerleştirilmişler ve burada bir Ortodoks cemaati oluşmuştur. Yine bu dönemlerde, Pera bölgesinde yaşayan Cenevizlilerin at ahırları burada bulunuyormuş ve bu yüzden, bölgeye “Tavla” ismi verilmiştir. Rumca bu kelimenin anlamı “at ahırı” demektir.
Osmanlı döneminde, Sultan Abdülmecit zamanında: 1839-1859 yılları arasında ülkeye gelen göçmenlerin birçoğu yerleşim yerinin kuzeyinde bulunan arpa tarlaları dutlukların bulunduğu bölgeye yerleştirilmiştir. Bunlar bölgeye padişahın adıyla yerleştikleri için, yerleştikleri yerin ismi de “Mecidiyeköy” olmuştur.
Şişli, 1954 yılında ilçe olmuştur. Ancak 1987 yılında Kağıthane ilçe olunca, burası ikiye bölünmüş ve bir kısım mahallesi Şişli’den ayrılarak Sarıyer’e bağlanmıştır.
Şişli adı nereden gelir. Burada bir zamanlar şişçilikle uğraşan bir ailenin konağı bulunmaktaymış ve bu konak “Şişçilerin Konağı” olarak isimlendirilir ve yörenin ismi de zaman içinde Şişli olarak anılmıştır.
GENEL
Denize sahili yoktur. Burada: çok sayıda tarihi eser, modern ticaret merkezleri, kültür ve sanat merkezleriyle iş yerleri bulunmaktadır. Bu yüzden, yörede çok az yeşil alan kalmıştır. Şişli ilçesinde 25 semt bulunmaktadır ve bunların birçoğu şehir merkezi konumundadır.
ŞİŞLİ MERKEZ
ŞİŞLİ CAMİSİ:
Şişli ilçesinin merkezindedir. Halaskargazi caddesine oldukça yakındır. 1949 yılında yapılmıştır. Özellikle: halkın yardımlarıyla yapılan ilk cami olarak önem kazanmaktadır. Mimari olarak: Klasik Osmanlı tarzını yansıtmaktadır.
ABİDE-İ HÜRRİYET CADDESİ:
Cadde: Abide-i Hürriyet Anıtından başlar ve Fransız Latin Katolik Mezarlığında biter.
ABİDE-İ HÜRRİYET ANITI:
Anıt: 1909-1911 yılları arasında, 31 Mart vakasında ölenlerin anısına tamamen mermerden yapılmıştır. Kağıthane vadisine hakim bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Anıt, açılan proje yarışmasını kazanan Mimar Muzaffer Bey’in eseridir.
31 Mart vakasında 71 asker ölmüştür. Ancak İttihat ve Terakki’nin önde gelen isimleri de daha sonra buraya gömülmüştür. (Bunlar: Mithat Paşa, Talat Paşa, Enver Paşa, Mahmut Şevket Paşa)
Özelliği: Osmanlı döneminde dikilen ilk ulusal anıt olmasıdır. Zeminin girişinde küçük bir taç kapısı vardır. Üzerinde “Makber-i Şuheda-i Hürriyet” yazılıdır. Anıtta gövdenin ön yüzünde Sultan V Mehmet Reşat tuğrası görülür.
Osmanlı’da “özgürlük hareketinin simgesi” dir. Anıt havaya atış yapan bir top şeklinde düzenlenmiştir. Altında ise mescit bulunur. Buraya 18 basamaklı bir merdivenle inilir. Mihrap duvarlarının içinde, şehit askerlerin lahitleri vardır.
ŞİŞLİ KAYMAKAMLIĞI:
Abide-i Hürriyet caddesi üzerindedir.
HÜRRİYET PASAJI:
Abide-i Hürriyet caddesi üzerindedir.
ŞİŞLİ ERMENİ MEZARLIĞI:
Abide-i Hürriyet caddesindedir.
1865 yılında Osmanlı döneminde devlet tarafından tahsis edilen arazide açılmıştır. Mezarlığın kemerli ve görkemli kapısı, 1903 yılında Patrik Ormanyan tarafından tasarlanmış ve Mihran Kalfa tarafından yapılmıştır. Bakımı ve işletmesi Türkiye Ermenileri tarafından yapılmaktadır. Mezarlıkta bulunan birçok hoş görünüşlü mezar taşı, ziyaretçilerin dikkatini çeker. Mezarlıkta Türkiye Ermenilerinin mezarları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları şunlardır: Oyuncu Toto Karaca, Müzisyen Onno Tunç, Oyuncu Nubar Terziyan, Gazeteci Ara Güler.
İNÖNÜ
Mahallenin kuzeyinde Halkalı, Batısında Söğütlüçeşme, Güneyinde Tevfikbey ve Doğusunda Yenibosna bulunmaktadır.
ELMADAĞ:
İnönü ve Harbiye Mahalleleri arasında kuruludur. Taksim meydanına yakındır. Mahallede: Divan Oteli, Ritz Carlton Oteli, Süzer Plaza, Avustralya Başkonsolosluğu ve Surp Agop Hastanesi gibi yerler bulunmaktadır.
Elmadağ Caddesi:
Merkezinde “Elmadağ Caddesi” vardır. Cadde: Eskişehir ve Yenişehir mahalleleri arasında, Dolapdere caddesine kadar uzanır. Uzunluğu 500 metredir. Elmadağ caddesi üzerindeki en önemli konut, yüzyıllık Arif Paşa Apartmanıdır.
Surp Agop Hastanesi:
25 Aralık 1831 tarihinde, Tophane Amiri Müşiri Halil Paşa ve Galata Kadısının izin yazılarına dayanılarak, Padişah Fermanı (Sultan II Mahmut) ile kilise ve hastane yapımına başlanmıştır.
İstanbul’da çıkan veba ve kolera salgınlarında: Vosgeperan kilisesi bünyesinde kurulmuş olan ve daha ziyade bakımevi gibi çalışan Vosgeperan Hastanesinde, hastaların tedavisinin sakıncalı olacağı düşünüldüğünden; Pangaltı’da Surp Agop Mızpna Patrik adına bir hastane kurulmasına karar verilmiştir. Bugünkü hastane ve çevresindeki binaların bulunduğu arsa, cemaatin yardımı ile 1836 yılında satın alınmıştır. İlk olarak çadır hastanesi kurularak: kolera ve veba hastalarının tedavisi yapılmış ve salgının durdurulmasına gayret edilmiştir.
Son aldığım bilgiye göre: yeni yapılacak Surp Agop Hastanesinin temeli atılmıştır. Hastane ve yaşlı bakımevi olarak hizmet verecektir.
Ermeni Katolik Surp Agop Hastanesi Vakfı:
Vakfın merkezi, İnönü Mahallesi Surp Agop Apartmanındadır. Azınlık vakıflarına ait malların iade edilmesiyle Ermeni Katolik Surp Agop Hastanesi Vakfı yeni girişimler peşindedir. Bu vakfın 15 dönümlük arazisi içinde: 1987 yılında yanan Şan Tiyatrosu bulunmaktadır. Bu araziye “Şancity” isimli bir proje hazırlandığı söyleniyor. Bu projeye göre: vakfın arazisine 5 yıldızlı bir otel, alışveriş merkezi, kongre ve kültür merkezi yapılacakmış. Ayrıca: mevcut Ermeni Hastanesi yenilenecek, huzurevi ise yıkılıp yenisi yapılacakmış.
Süzer Plaza-Gökkafes:
Süzer Plaza ismi halk arasında “Gökkafes” olarak bilinir. Yapı: 1989 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından “İstanbul’un bağrına saplanmış hançer” olarak nitelendirildi.
Çünkü kentin silüetini bozmuştur. Uzun uğraşılardan sonra 1983 yılında temeli atılan bina 18 yıl sonra 2000 yılında tamamlandı ve kullanıma açıldı. Bina hakkındaki en büyük eleştiri, yeşil alan olarak ayrılmış yerde yapılmış olmasıdır. Binanın uzunluğu 153,6 metredir. 34 katlıdır. Binada: konut, ofis ve bir de otel bulunmaktadır.
Sıraevler:
Beşiktaş ilçesinde Akaretler’de bulunan tarihi sıraevler de Ermeni Vakfının malıdır. Bu evler restore edilecek, üst katları ofis ve alt katları ticari ünite olacakmış. Sıraevler’de yaşayanlar ise, Şişli’de yapılan yeni apartmana taşınacaklarmış.
TEZVEREN BABA TÜRBESİ:
İnönü Çarık Sokaktadır. İstanbul’da bununla birlikte 4 tane Tezveren Baba türbesi bulunduğu söyleniyor. Tezveren Baba: Osmanlı döneminde şehit düşmüş biridir. Rivayete göre: Tezveren Baba’nın ayakları yokmuş ve takunyaları elinde dolaşırmış. Türbenin içinden bu takunyaların tıkırtıları duyulurmuş. Günümüzde türbeyi ziyarete gelenler, yanlarında takunya getiriyorlar. Çünkü Tezveren Baba’ın ibrikten abdest aldığına inanılıyor.
HACI ARİF CAMİSİ:
İnönü Babil Sokaktadır.
FULYA
Nişantaşı-Şişli Merkez-Beşiktaş-Mecidiyeköy arasındadır. Mecidiyeköy’e oldukça yakındır. Dik yokuşlarıyla tanınır. Beşiktaş’tan yürünmez, Mecidiyeköy’e tırmanılmaz, her yere çok yakın gibi olsa da arabasız ulaşım zordur. Fulya isimli eski dere yatağı günümüzde yerleşim yeri olarak kullanılmaktadır. Bu yüzden yağmur yağdığında Fulya deresi kendini gösterir. Fulya sınırları içinde bazı rezidanslar bulunmaktadır. Bunların başlıcaları: Polat Tower ve Şişli Plaza’dır.
Polat Tower:
Avrupa ve ülkemizin en büyük konut binalarından birisidir. 2002 yılında proje tamamlanmış ve yaşam başlamıştır.
Binanın yüksekliği 152.1 metredir. Burada: 42 kat ve 406 daire bulunmaktadır. Ayrıca 41 mağaza ve ofis vardır. Daireler 3.2 metre tavan yüksekliğine sahiptir.
Vital Fulya Plaza:
Fulya’da Doktorlar Vadisindedir. Burası hekim ve hastaların her türlü ihtiyaçlarını bulup satın alabilecekleri bir yerdir. Yani dünyanın en sağlıklı binasıdır. Yani, Türkiye’nin ilk doktor muayenehane plazasıdır.
KUŞTEPE
Mecidiyeköy, Şişli merkez ve İzzetpaşa mahalleleri arasındadır. Burada çoğunlukla Romanlar yaşamaktadır. Aynı zamanda gecekonduların yoğun olduğu bu bölgede, birkaç katlı evlerin arasına inşa edilen Trump Tower, oldukça tezat bir görüntü yaratır.
Koca bir alışveriş merkezinin arka sokağında bir gecekondu muhiti. Üst üste gecekondular, kat kat eski binalar, sokakta oynayan çocuklar, kapı önünde insanlar, işte Kuştepe.
Trump Towers:
Bu devasa yapı, Kuştepe Mecidiyeköy yolundadır. 2011 yılında hizmete girmiştir. Yapının projesinin mimarı Brigitte Weber’dir. Ankara’da bulunan Next Level alışveriş merkezi de aynı mimarın projesidir. İki kuleden oluşmaktadır. Kuştepe Futbol sahasının bulunduğu arsaya inşa edilen kulelerden bir tanesi: 39 katlı konut ve 37 katlı kule ise ofis kulesidir.
Ön kule konut ve arka kule ofis kulesi olarak tasarlanmıştır. 12 katlı bodrumun büyük bölümünde otopark ve alışveriş merkezi bulunur. Bina ana caddeden 30 metre geride, büyük bir podyum üzerindedir. Belli yerlerde, dışarıdan gün ışığı alabilmek için, alışveriş merkezi, zemin kat seviyesi ve altında oluşturulmuştur.
Trump Alışveriş Merkezi:
Ayrıca 5 katlı alışveriş merkezi vardır. Burası podyumla bağlantılıdır. Podyum üzerinde: 6 bin metre karelik yeşil teras ve restoranlar bulunur. Alışveriş merkezinde: alışveriş mağazaları, yeme-içme alanları, sinema, tiyatro sahnesi, sergi salonu ve çocuklar için özel bir kat bulunmaktadır. Çocuklara özel tasarlanan bu katın büyüklüğü 9 bin metre karedir. Burada: çocuk mağazaları, çocuklara özel yeme-içme mekanları bulunmaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin ilk çocuk şehri “KidzMondo” buradadır.
Trump Kültür ve Gösteri Merkezi:
Burası 500 seyirci kapasitelidir. Burada, tiyatro oyunları sergileniyor. Ayrıca: Trump Caddede, dev konserler düzenleniyor. Komplekste, 6 tane sinema salonu bulunuyor. Türkiye’nin en büyük kaçış oyunları merkezi Escapist de buradadır.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Kampüsü:
İstanbul Bilgi Üniversitesi 7 Haziran 1996 tarihinde kurulmuştur. Üniversitenin 3 kampüsünden bir tanesi de Kuştepe Kampüsüdür. Bu kampüste İngilizce hazırlık sınıfları vardır. Bunlar Dolapdere Kampüsünden buraya taşınmıştır. Bu kampüste: dil öğrenimine destek olacak şekilde bir merkez, geniş bir kütüphane ve donanımlı laboratuvarlar bulunmaktadır. Ayrıca: basketbol, voleybol, hentbol, kapalı salon futbolu, masa tenisi gibi sporların yapılabileceği tesisler bulunmaktadır. Kampüsün rengi: kiremit rengine yakın koyu kırmızıdır. Yeşil ağırlıklı tonlarda bulunmaktadır.
GÜLBAHAR
“Gülbağ” ismiyle de bilinmektedir. Mecidiyeköy semtine yakındır. Bu mahallenin en büyük özelliği ara sokakları ve yokuşlarıdır. Gecekondu bölgesi olmasına rağmen kentsel dönüşüme girmiştir. Günümüzde bitişik düzen gökdelenler daracık ve dik yokuşlu sokaklara eşlik ederler. Sokaklar dar ve araç doludur. Bir diğer özelliği, buraya İstanbul şehrinin “Harlem” mahallesi de denilmektedir, çünkü çok fazla miktarda zenci yoğunluğu vardır. Ayrıca “Asyalı” yoğunluğu da azımsanamaz. Özellikle Güney Koreliler vardır.
Profilo Avm:
Gülbahar Cemal Sahir Sokaktadır. Profilo Fabrikasının eski yerine yapılmıştır.
1998 yılında hizmete girmiştir. Merkez, 117 bin metre karelik alana kurulmuştur. İki sokak ve cadde, üstten bir üst geçit ile Alışveriş Merkezi ve İş Merkezine bağlıdır. Bu üst geçit sadece alışveriş merkezi müşterileri tarafından kullanılıyor.
Alışveriş merkezi ilk açıldığında oldukça şaşalı bir mekan iken, günümüzde yeni alışveriş merkezlerine karşı koyamamanın getirdiği sıkıntılarla uğraşır. Eski bir alışveriş merkezi olarak ilk yapıldığındaki halk ilgisini biraz yitirmiş görünüyor. Burada ayrıca “Profilo Kültür Merkezi” bulunuyor.
19 MAYIS
Bu mahalle, batısında Şişli Merkez ve doğusunda ise Fulya mahallesiyle çevrilidir. 19 Mayıs Caddesi: Şişli Migros önünden geçerek Fulya’ya iner. Caddede oldukça yoğun bir trafik vardır.
Şişli Hamidiye Etfal Hastanesi:
Hastane, Sultan II Abdülhamit tarafından, difteriden (kuşpalazı) dolayı küçük yaşta ölen kızı Hatice Sultan’ın hatırasına 1898 yılında yaptırılan ilk çocuk hastanesidir. Ancak Balkan Savaşları, 1’nci Dünya Savaşı ve Kurtuluş savaşı yıllarında cephede yaralanan askerler burada tedavi edilmiştir. Hastane, 2003 yılına kadar 1’nci Ordu Komutanlığına bağlı 600 yataklı bir askeri hastane olarak hizmet vermiş, daha sonra ise 2016 yılında Sağlık Bakanlığına devredilmiştir. Daha sonra Kadın sağlığı ve doğum binaları ile Çocuk hastalıkları bölümleri Sarıyer ilçesindeki yeni binasına taşınmıştır.
Hastanenin bahçesinde bir saat kulesi bulunmaktadır. Bu saat kulesi: 1907 yılında Padişah II Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. Kule; Aronco tarafından tasarlanmış ve mimar Mahmut Şükrü Bey tarafından yapılmıştır.
Türk Kalp Vakfı Sağlık Merkezi:
19 Mayıs Mahallesi 19 Mayıs Caddesindedir. Türk Kalp Vakfı, 1975 yılında kurulmuştur. 2001 yılında ise Dünya Kalp Federasyonuna üye olmuştur. Buradaki Tıp Merkezinde, erken tanı hizmeti verilmektedir.
FERİKÖY
Okmeydanı ve Osmanbey arasında kalır. İstanbul’un en yüksek noktalarından birisidir.
Semtin isminin kaynağı: 18’nci yüzyılda İstanbul’a gelen Fransız tüccar Mösyö Feri’ye Padişah Abdülmecid ve ardından gelen Abdülaziz, burada geniş topraklar verirler. O dönemde burada küçük bir Rum köyü (Aya Dimitri) bulunmaktadır. Mösyö Feri’nin bu bölgeden toprak sahibi olması ile, köyün ismi de değiştirilmiş ve “Feri’nin Köyü” olmuştur. Öte yandan: Ermenicede “Feri” kelimesinin anlamı “Yukarı” demektir. Yani “Feriköy” aynı zamanda “Yukarı Köy” demektir.
Buranın en büyük özelliği: Müslüman ve gayrimüslümlerin bir arada yaşıyor olmasıdır. Çünkü burada çok sayıda: Rum ve Ermeni yaşamaktadır. Sonuç: bu semt aynı zamanda 6-7 Eylül 1955 olaylarının yaşandığı bir yer olarak hatıralarda yerini almıştır.
Feriköy Antika Pazarı:
Burada: Pazartesi-Perşembe günleri sebze-meyve pazarı kuruluyor. Cumartesi günü organik Pazar, Pazar günü ise Antika Pazarı kuruluyor. Pazar günleri oldukça yoğundur, ancak Pazar yeri bağırma ve gürültü olmadığından yine de sakindir. Evet ne istiyorsanız burada bulabilirsiniz hem de fiyatları oldukça uygundur.
En güzel tezgahlar lamba tezgahlarıdır. Burada değişik türlerden ve oldukça eski birçok avize ve lamba bulabilirsiniz. Ayrıca eski silahlar bölümü vardır. Eski para meraklıları için de birçok tezgahta eski para bulmak mümkündür.
Feriköy Protestan Mezarlığı:
Sultan I Abdülmecit döneminde, Osmanlı devleti zamanında en önemli ve önder Protestan ülkeler tarafından buradaki yeni Protestan mezarlık yeri bağışlanmıştır. Mezarlık kurulduğunda resmi adı “Evangelicorum Commüne Coemeterium” dur. Mezarlık 1859 yılında açılmıştır. Açılışından itibaren mezarlığa 5 bin insan gömülmüştür.
Ülkemizde, eski yabancı mezarlıkların kapanması ile, anıt değeri taşıyan Protestan mezarları buraya nakledilmiştir. 1965-1974 yılları arasında İzmir’de olan bazı mezarlar da buraya taşınmıştır. Çünkü anıt mezarların korunması düşünülmüş ve bu kültürel öğeler sağlıklı şekilde gelecek nesillere bırakılmak istenmiştir. Evet, 17’nci yüzyıldan kalma mezar taşları, mezarlığı açık bir cenaze müzesine dönüştürmüştür.
Feriköy Mezarlığı:
Okmeydanı ve Şişli arasındadır. Burada: sinema, tiyatro dünyasından ünlü sanatçılar ve bazı tanınmış siyasilerin mezarları bulunmaktadır.
Üstün Palmiye Pastanesi:
Feriköy Baruthane Caddesindedir. Paskalya döneminde önünde kuyruk olur. Ortodoksların ve Katoliklerin Paskalya dönemleri çakıştığında, ortalama 3 bin ton paskalya çöreği çıkarılıyor. Ayrıca likörlü çikolata yapılıyor ki, Türkiye’de sadece Baylan Pastanesi ve burası, likörlü çikolata üretmektedir. Ayrıca buranın büyük tavşan şeklindeki çikolataları da oldukça ünlüdür.
PANGALTI
1831 yılında Pera yangınına kadar, Taksim’in ilerisinde yerleşim yoktur. Yangının ardından halk o zamanlara kadar pek bilinmeyen ve kullanılmayan kırlara, yani bugünkü Pangaltı ve Harbiye taraflarına doğru yayılmaya başladı.
Öte yandan: 1800’lü yılların sonlarında, İstanbul’da İtalya’dan göç edenler ilk olarak bu semte yerleşmişlerdir. Yani, o yıllarda semtte: Rum, Ermeni ve Katolik İtalyanlar çoğunluktaydı.
1870’li yıllarda tamamen yeşillik olan bölgenin “Pangaltı” ismiyle anılmasının sebebi, İtalyan Giovanni Battista Pancaldi” dir.
Kendisi: aynı dönemde İtalya’da ailesini bırakarak Osmanlı’ya çalışmaya gelmiştir.
Taksim’in ötesinde, avcıların ve kıra pikniğe gelenlerin mola verdiği bir yer işletiyordu.
Bu bölgede yaşayanlar, kendi aralarında “Pancaldi’ye gidiyoruz” şeklinde konuşuyorlardı ve zamanla bu söz yörenin isminin “Pangaltı” olmasına sebep olmuştur. Hatta Pancaldi isimli bu İtalyan, yine söylentilere göre İtalya Bologna’da eşini bırakmış ve boşanmak istediği eşiyle yaptığı yazışmalarında sık sık “pancaldi” kelimesi geçmesi üzerine, yöreye “Pangaltı” ismi verilmiştir.
Yöreye bu ismin verilmesiyle ilgili bir söylenti daha vardır. Osmanbey’de ilk “Osmanlı Bankası” açılınca, yöre halkı buraya “Banka altı” ismini vermişler, bu isim zaman içinde “Panga altı” ve “Pangaltı” olarak değişerek günümüze ulaşmıştır. Söylenti o kadar çok ki, bir söylentiden daha söz edelim. Bir İtalyan bir zamanlar bu bölgede, bahçe içinde bir pastahane açmış ve özellikle “pane e galeti” isimli bir pastası bütün İstanbul’da çok meşhur olmuştur. İstanbul’un zenginleri, seçkin aileleri: güneşli günlerde kendi aralarında “hadi Pera’ya gidelim, pane e galeti” diyelim derlermiş ve bu isim zamanla yörenin “Pangaltı” olarak anılmasına sebep olmuştur.
1870’li yıllarda, İstanbul’un ilk belediye teşkilatı tarafından tasarlanmış ve ızgara sistemli olarak kurulmuştur. Günümüzde semt “Osmanbey-Harbiye-Dolapdere” üçgeninin ortasında kalır. Şişli ilçesinin ünlü: Ergenekon, Kurtuluş ve Bozkurt caddeleri bu semttedir.
MEŞRUTİYET
Mahallenin doğusunda Nişantaşı, batısında Osmanbey bulunmaktadır. Bu mahallede özellikle konfeksiyon mağazaları çoktur.
MEŞRUTİYET HAMİDİYE CAMİİ:
Valikonağı Caddesi Şehit İsmet Armağan sokaktadır. Cami 1895 yılında Padişah Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır. İlk yapıldığında, yarı ahşap yarı kargir olarak inşa edilmiş küçük bir camidir. Caminin: mermerden yapılmış minber, mihrap ve kürsüsü altın varak tezhiplidir. Ancak daha sonraki süreçte çeşitli tadilatlar geçirmiştir.
MECİDİYEKÖY
Padişah Abdülmecid döneminde: İstanbul’a sığınan göçmenlerin iskan edilmesi için yerleşimin kuzeydoğusunda bulunan arpa tarlaları ve dutluklar tahsis edilmiştir. Bu bölgeye de padişahın adına izafeten “Mecidiyeköy” ismi verilmiştir. Şehrin ticari olarak en gelişmiş bölgelerinden birisidir.
Burada alışveriş için çeşitli mekanlar bulunmaktadır. Özellikle Boğaziçi köprüsünün bağlantı yolu olan ve Mecidiyeköy’den geçen D 100 çevre yolunun çevresi, tamamen iş yerleriyle doludur. Bilişim sektörünün birçok firması burada yerleşiktir. Ancak buranın en büyük özelliği yoğun trafiği ve kalabalığıdır. Ayrıca o kadar çok beton yapı vardır ki, bu beton yapılar yöreye beton grisi bir renk vermiştir. Bu üç husus, insanları Mecidiyeköy’den yıldırır.
Uzun süre Galatasaray Futbol Kulübünün maçlarını oynadığı Mecidiyeköy Stadyumu 2011 yılında yıkılmıştır.
Cevahir Alışveriş Merkezi:
Şişli ile Mecidiyeköy arasında, bir zamanların tramvay deposunun yerine inşa edilmiştir.
19 Mayıs Mahallesi Büyükdere Caddesindedir. Mecidiyeköy ve Şişli arasında merkezi bir konumda olması nedeniyle ulaşımı kolay ve bu yüzden çok fazla rağbet gören bir alışveriş merkezidir. İçeresinde metro durağı vardır. Taksim-Levent metrosu buradan geçer. 2005 yılında Avrupa ve Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezi olarak hizmete girmiştir.
Halen bir İngiliz şirket tarafından yönetilmektedir. 6 katlıdır. Toplam 300 civarında mağaza bulunmaktadır. Kapalı otoparkı ücretsizdir ve 2500 araç kapasitelidir. Alışveriş merkezinde vizyon filmlerin gösterildiği sinemalar bölümü, oldukça güzel bir yemek katı ve oyun park alanı olan Fanlab bulunmaktadır. Yemek katı oldukça geniştir. Ayrıca, yine içinde güçlü zincir markaların mağazaları bulunmaktadır.
Okan Üniversitesi Mecidiyeköy Kampüsü:
Avni Dilligil Sokaktadır. Kampüste: Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Fen Bilimleri Enstitüsü ve Sürekli Eğitim Merkezi vardır.
GÖNÜL ÜLKÜ-GAZANFER ÖZCAN TİYATROSU:
Mecidiyeköy Ortaklar Caddesi Bahçeler Sokak Efe Han Sanat Merkezindedir.
Tiyatro, 1972 yılında “Şişli Tiyatrosu” olarak kurulmuş ve faaliyete başlamıştır. Bir kış salonudur ve sırf tiyatro amaçlı olarak dizayn edilmiştir. 1974 yılında ise “Gönül Ülkü-Gazanfer Özcan Tiyatrosu” olmuştur. Gönül Ülkü ve Gazanfer Özcan, 1974 yılından sonra takiben 21 yıl burada tiyatro oynamıştır. Salon: 2002-2008 yılları arasında Şişli Belediyesi tarafından işletilmiştir. 2008 yılında ise “Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu” adı altında faaliyetini sürdürmeye devam etmiştir. Ancak daha sonra finansal problemler nedeniyle kapılarını kapatmış ve satışa çıkarılmıştır. Bu arada, Gönül Ülkü, 2016 yılında 85 yaşında hayatını kaybetti. Gazanfer Özcan ise, 2009 yılında 78 yaşında hayatını kaybetti.
HARBİYE
Teşvikiye ve Halaskargazi semtleriyle komşudur. Taksim ve Şişli merkeze oldukça yakındır ve Şişli ilçesinin tarihi bölgelerinden birisidir. Semt ismini, 19’ncu yüzyılda burada bulunan “Harbiye Mektebi” nden almıştır.
TAŞKIŞLA VE İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ TAŞKIŞLA KAMPÜSÜ:
İstanbul Teknik Üniversitesinin Mimarlık Fakültesi, Harbiye Mahallesi Taşkışla Caddesindedir.
Taşkışla inşaatına başlama sebebi: Galatasaray’da ahşap bir binada bulunan “Mekteb-i Tıbbıye” okulunun eğitim görmesi için bir bina yapılmasıdır. Taşkışla Okul binasının temeli, Padişah Abdülmecid tarafından 1847 tarihinde atıldı. Ancak İngiliz Mimar Williams James Smith tarafından 1849 yılında inşaat tamamlandığında, buranın okul değil bir kışlaya dönüştürülmesine karar verildi.
Dikdörtgen planlı yapının ortasında, büyük bir avlu ve avlunun merkezide ise oval biçimli bir havuz vardır. Havuzun çevresinde ise ıhlamur ağaçları bulunur. Bina ise bodrum kat üstüne iki katlıdır. Köşelerindeki bölümler 3 katlı olarak düzenlenmiştir. Katlar birbirinden, yatay silmelerle, bütün pencereler de birer çift gömme ayakla ayrılmıştır. İkinci kat pencereleri, üçgen alınlıklarla taçlandırılmıştır.
1853-1856 yılları arasında Taşkışla, Kırım savaşında yaralanan Fransız askerleri için hastane olarak tahsis edildi. Yapı, Padişah Abdülaziz zamanında onarılmış ve yeniden Kışla olarak kullanılmaya başlanmıştır. 1861 yılında yapılan onarım kitabesi, halen Taşkışla’da bulunmaktadır.
1894 yılında Taşkışla depremden hasar görür. Balkan savaşları sırasında, yeniden geçici bir süre hastane olarak kullanılır. 1944 yılında ise İstanbul Teknik Üniversitesine tahsis edilir. Ardından, üniversitenin Rektörlük, Mimarlık ve İnşaat Fakülteleri buraya taşınır. Günümüzde burada bulunan bölümler şunlardır: Mimarlık Fakültesi, Güzel Sanatlar Bölümü, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sürekli Eğitim Merkezidir.
Kurtuluş semti, günümüzde Taksim, Mecidiyeköy, Nişantaşı gibi şehrin önemli semtlerine yürüme mesafesindedir. Semtin eski ismi “Tatavla” dır. 1832 ve 1929 yıllarındaki büyük yangın sonrasında yangından kurtuluşun simgesi olarak semte “Kurtuluş” ismi verilmiştir. Tarihi süreçte, bu semt Rum, Yahudi ve Ermeniler tarafından yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. İlk sakinleri Rumlardır. Çünkü Osmanlı döneminde, Sakız adasından gemi yapımında çalıştırılmak üzere getirilen esir 10 bin kadar Rum, buraya yerleştirilmiştir. Hatta, daha sonra takip eden süreçte, ticaret yapmak üzere gelen bazı İngilizler de buraya yerleştirilir.
“Tatavla” kelimesi Rumca “beygir ahırı” demektir. Bu yüzden, yörede eski tarihi binalar bulunmaktadır.
Son olarak, 1955 yılında 6-7 Eylül olaylarında, İstanbul’da gayrimüslimlerin yaşadığı diğer birçok yer gibi burası da saldırıya uğrar. Bunun sonucunda ise semtte yaşayanların büyük bir bölümü burayı terk ederler. Gelelim günümüze, günümüzde burada daha çok Ermeniler yaşıyorlar.
AYA DİMİTRİ KİLİSESİ:
Kurtuluş Son durakta, Dumlupınar Bulvarı üzerindedir. Rumlara aittir. Hangi yıl yapıldığı bilinmiyor. Ancak muhtemelen 16’ncı yüzyıl sonlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Yapının dış duvarında, mermer bir kitabe bulunmaktadır. Bu kitabeye göre, kilisenin 1726 yılında önemli bir tamirattan geçtiği yazılıdır. Kilisenin çan kulesi, 1857 yılından kalmadır. Kilise çanı ise, 1955 yılında yaptırılmıştır. Kilisenin bahçesinde ise, 1865 yılına kadar kullanılmış bir mezarlık bulunur.
Evet, günümüzde kilise özellikle sanatsal değeri ile önem kazanıyor. Mimarisi de göz doldurur. Özellikle dinsel ritüellerin yapıldığı naos kısmı oldukça güzeldir. Piskopos koltuğu ahşap oymalı ve altın kaplamalıdır. Vaaz kürsüsü de göz alıcıdır.
HALİDE EDİP ADIVAR SEMTİ:
Semt, Sıracevizler caddesinin arkasından başlar ve Okmeydanı’na kadar devam eder. Adını: Yazar Halide Edip Adıvar’dan alır. Tepelik bir alan üzerine kuruludur. Yokuşu olmayan sokağı yok denecek kadar azdır. Bu yüzden dükkanlar, düz olan mahallenin üst kısmında bulunmaktadır. Yani alışveriş yapmak istediğinizde ve mahallenin alt kısmında oturuyor iseniz dik yokuşlar çıkmak zorunda kalırsınız.
NAZIM HİKMET KÜLTÜR MERKEZİ:
Darülaceze Caddesi Boruçiçeği Sokaktadır. Kültür merkezinde: 300 seyirci kapasiteli bir tiyatro salonu, 150 seyirci kapasiteli Abidin Dino Salonu, Dans Stüdyosu, sergi salonları, kütüphane ve Nazım Hikmet’e ait eşyaların sergilendiği bir oda ve bir kafeterya bulunmaktadır.
HALİL RIFAT PAŞA SEMTİ:
Şişli ilçe merkezinin güney ucundadır.
PERPA TİCARET MERKEZİ:
Halil Rıfat Paşa Yüzer Havuz Sokaktadır. Şişli ve Taksim merkeze 10 dakika uzaklıktadır. Merkez: konumu, büyüklüğü, ekonomik işlevi ve barındırdığı insan sayısı ile dev bir yapıdır. 1986 yılında “Perşembe Pazarı” olarak bilinen bölge boşaltılmıştır. O bölgede bulunan esnaf ve tüccar, 1988 yılında inşaatı tamamlanan Perpa Ticaret merkezinde modern bir iş merkezine yerleştirilmiştir.
Ticaret merkezi A ve B blok olmak üzere birbirine bitişik iki bölüme ayrılmıştır. A blok aynı zamanda “Elektrokent” olarak da adlandırılır. 14 katlıdır. 4750 işyeri bulunmaktadır. İşyerlerinde yaklaşık 25 bin kişi çalışmaktadır.
Otoparkın araç kapasitesi 3500 araçtır. Merkez içindeki yaya yolu 46 kilometredir. Çevresinde ise 38 km araba yolu vardır.
İlçe: Mahmutbey, Bağcılar ve Kirazlı köyleriyle Papasköy çiftliğinin birleşmesiyle oluşmuştur.
Mahmutbey, Osmanlı döneminden itibaren bir yerleşim yeridir. İlk ismi Kalfaköydür. 1914 yılında Mahmudiye ve sonra Mahmutbey olur.
Kirazlı köyünün ilk ismi “Aypah” tır. 1939 yılında Kirazlı ismini almıştır.
Süleymaniye suyolunun doğal kaynak suyu Papasköy çiftliğinde çıkıyordu. Bu suya: “Dokuz oluklu ayazma” ismi veriliyordu. 1939 yılında Papasköy, Güneşli ismini alır.
Günümüzdeki Bağcılar ilçe merkezi: Osmanlı döneminde Yahudi Bergos (Yahudi Burgaz), Cuhud Bergos ve Çıfıtburgaz olarak tanınıyordu. Cumhuriyetin ilanı ile, bu köye “Çiftburgaz” ismi verilmiştir. 1939 yılında ise, buradaki üzüm bağlarının çok olması nedeniyle yöreye “Bağcılar” isim verilmiştir.
Bölgenin tarihi süreçteki en önemli özelliği, Anadolu’dan yoğun göç almasıdır. Ayrıca, mübadele sonucu 1924 yılında Yunanistan’dan memlekete göçen Türkler de yoğun olarak buraya yerleşmişlerdir. 1970’li yıllarda ise Bulgaristan’dan göçen soydaşlarımız buraya yerleşirler.
1992 tarihinde İlçe olmuştur. Günümüzde Bağcılar yerleşim yerinde herhangi bir tarihi eser yoktur.
İstanbul Bağcılar
GENEL
Bağcılar, İstanbul’un en hızlı gelişen ilçesidir. Son yıllarda, önemli ölçüde göç almıştır.
İlçe İstanbul ilinin Avrupa yakasında TEM ile E-5 yollarının arasında kalmaktadır. TEM Otobanı, Edirne-Ankara arasında yapılmış Türkiye’nin en önemli otobanıdır.
Gelişmiş raylı sistemler ile, İstanbul’un birçok yerine hızlı ulaşım mümkündür.
Yerleşim yerinin ortalama yüksekliği 50 ile 70 metre arasındadır. Bölgedeki akarsular, hızlı kentleşme ve sanayileşme nedeniyle kimyasal atıkları taşıyan derelere dönüşmüştür.
İlçe, İstanbul’un en önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden birisidir. Günümüzde: burada iplik dokuma, gıda, taş ve toprak, metal ve basın sanayii bulunmaktadır. Bunlar küçük-büyük atölyeler, ticarethaneler ve ticaret merkezleri olarak bölgeye yayılmıştır.
Ülkemizin büyük basın kuruluşlarının tesisleri, Bağcılar ilçesinde bulunmaktadır.
Ancak bölgenin tarıma elverişli tarım alanları, mera ve otlakları, bu yapılaşma nedeniyle yok olmuştur.
İstanbul Bağcılar Mahmutbey Nahiyesi
MAHMUTBEY NAHİYESİ
İstanbul yöresinin en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Osmanlı döneminde burada Rumlar yaşıyorlardı. İsmi “Kalafiki” dir. Ancak 1924 yılındaki karşılıklı mübadele anlaşması nedeniyle, Rumlar Yunanistan’da Drama şehrine gitmişler, Yunanistan’dan gelen Türkler ise buraya yerleştirilmiştir.
ÇIFITBURGAZ ÇİFTLİĞİ
1928 Yılında Bulgaristan Varna şehrinden gelen Türkler, burada oldukça büyük bir arazi satın almışlar ve ardından bölgeye yerleşmişlerdir.
İstanbul Bağcılar Çanakkale Zafer Müzesi
Çanakkale Zafer Müzesi
Müze bir park alanı içerisindedir. 2017 yılında kurulmuştur. Park alanı: Sarıkamış ve Çanakkale şehitleri için tasarlanmıştır. Park alanında: Gelibolu ve Sarıkamış isimli 2 meydan bulunur. Ayrıca, ilçeye kayıtlı şehitlerin isimlerinin yazılı olduğu bir de şehitler yolu vardır. Park alanında: 4 tane savaştan kesitler sunan resim duvarı bulunur. Bunlarda: Kurtuluş savaşından kesitler betimlenmiştir. Müze: Safranbolu evindedir. Müze binasının zemin ve birinci katında Çanakkale Müzesi bulunmaktadır.
İstanbul Bağcılar Tacettin Dergahı ve Mehmet Akif Ersoy Müzesi
Taceddin Dergahı ve Mehmet Akif Ersoy Müzesi
Müze: haftada 4 gün ziyarete açıktır. Gezi için randevu alınması gerekir. (Telefon no: 02126302626)
Ankara’da bulunan Taceddin Dergahının ölçüleri birebir alınarak yapılmıştır. Müzede: İstiklal Marşı bestesi taş plak başta olmak üzere Mehmet Akif Ersoy’a ait birçok materyal bulunmaktadır. Mısır ve Arnavutluk gibi ülkelerden getirilen özel eşyaları da sergileniyor. Türkiye’nin en zengin Mehmet Akif Ersoy Müzesidir.
İstanbul Bağcılar
Müzede: en ilginç eser: Mehmet Akif Ersoy’un vefatından sonra, öğrencilerin kendi yazdıkları makalelerden oluşan 10 sayfalık bir kitapçıktır. Öğrenciler, bu kitapçığı satarak Akif Ersoy’un mezarını yaptırmışlardır. Ayrıca Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en çok sevdiği beyin (hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet, hakkıdır hakka tapan milletimim istiklal) bulunduğu İstiklal Marşı hatıra kartı da görülebilir.
İstanbul Bağcılar Fuat Sezgin Bilim Merkezi
Bağcılar Fuat Sezgin Bilim Merkezi
Fuat Sezgin, 1924 Bitlis doğumludur. Kendisi dünyanın önde gelen İslim Bilim Tarihi araştırmacısıdır. Bilim merkezinde: 70 civarında deney istasyonu, atölyeler, 8D sinema, gökyüzü ve uzayın keşfedileceği Planetaryum ve Botanik bahçesi bulunmaktadır.
İstanbul Sultangazi hakkındaki gezi yazım için Sultangazi