İstanbul Silivri Selimpaşa: burada, 20’nci yüzyılın başında bir Rum yerleşimi olduğu bilinmektedir.
1909 yılında yörenin ismi “Bigados” dur.
Ama buranın en büyük özelliklerinden birisi, 12’nci yüzyılda ünlü Azize Paraskevi’nin yurdu olmasıdır. Ayrıca 1322 yılında II Andronikos ve torunu III Andronikos arasındaki çatışmalar sonucunda barış anlaşması burada yapılmıştır.
Selanik yakınlarındaki günümüzdeki Nees Epivates mahallesi, mübadele sonucunda bu mahalleden göç edenler tarafından kurulmuştur.
Selimpaşa mahallesinin bir özelliği daha var. Selimpaşa ile Yunanistan Selanik şehrindeki Epivates Bigados halkı, kardeş kent olarak kabul edilmiştir. 1924 yılındaki mübadele sonucu yaşadıkları yerlerden ayrılan halklar: Selimpaşa ve Empivates arasındaki kardeşlik bağı sonucu yapılan ziyaretlerle giderilmeye çalışılıyor. Hatta buna bağlı olarak “İki Yaka Mübadilleri Derneği” kurulmuştur.
İstanbul Silivri Selimpaşa
SELİMPAŞA LİMANI
İstanbul Silivri Selimpaşa Kadir Has Caddesindedir. İlçenin turistik yerlerinden biridir. Sakin deniz ve güzel bir sahil vardır. Burada, birçok restoran bulunmaktadır. Bunlardan özellikle balık restoranlardan birini tercih edebilirsiniz. Hatta kendiniz olta ile balık tutabilirsiniz.
İstanbul Silivri Selimpaşa
SELİMPAŞA PLAJI
İstanbul Silivri Selimpaşa Halaskargazi Caddesindedir. Silivri ilçe merkezine 11 km uzaklıktadır. Giriş ücretsizdir. Plaj 500 metre uzunluğundadır. Deniz burada oldukça temizdir. Denizin içi kumdur. Sahil ise, kum, taş ve çakıl karışıktır.
İstanbul Silivri Selimpaşa
KAVAKLI PİKNİK ALANI
Burası doğa ile baş başa kalmak isteyenler tarafından yoğun tercih edilir. Burada piknik yapabilir, mangal yakabilirsiniz. Tesis: kendin pişir kendin ye konsepti sunmaktadır.
İstanbul Silivri Selimpaşa
TARİHİ SELİMPAŞA EVLERİ
Ara sokaklarda bulunan bu eski evler, yörenin mimarisini yansıtmaktadır. Ahşap ağırlıklı bu evlerin yapılış tarihleri 1800’lü yıllara kadar uzanmaktadır. Evlerde: kagir bölümler kireç ve sıva ile kaplanmıştır. Pencere ve kapı sövelerinde küfeki taşı kullanılmıştır. Ancak, 1808 yılındaki depremde evlerin büyük çoğunluğu yıkılmıştır. Günümüzde görülen evler bu depremin ardından yani 19’ncu yüzyıldan kalmadır.
İstanbul Silivri Selimpaşa
SELİMPAŞA İKİZLİ ÇEŞME
Benderli Sadrazam Selim Sırrı Paşa tarafından 1828 yılında yaptırılmıştır. Çeşmenin yapımında yoğun mermer kullanılmıştır. Alınlıkta 3 sıra kitabe bulunmaktadır. En üst bölümdeki mermerde bir çelenk görülür.
İstanbul Silivri Selimpaşa
AYA YORGİ KİLİSESİ-SELİMPAŞA KİLİSE CAMİİ
Yapının ne zaman yapıldığı net olarak bilinmemektedir. Muhtemelen 19’ncu yüzyıl sonu ile 20’nci yüzyıl başına tarihlenmektedir. Yapı hakkındaki tek tarihi kayıt: 1933 yılında mihrap, minber ve minare eklenerek camiye çevrildiğidir. Aynı dönemde, yapının iç mekanlarına bazı ayetler yazılmıştır.
Ancak 1960 yılında Selimpaşa Mahallesinde yeni cami inşa edilmesiyle, bu cami boş kalmıştır. 1969 yılında depo olarak kullanılmaya başlanmıştır. Narteksin kuzeyindeki bölüme, büro amaçlı kullanılan bir oda eklenmiştir. Ayrıca bu oda için ön cepheye bir pencere açılmıştır.
Yapı, 1983 yılında tescillenerek koruma altına alınmıştır. Ancak aynı yıl, yapının minaresine yıldırım isabet etmiş ve minarede çatlak oluşmuştur. Minarenin şerefesi hasar görmüş ve yapı tümüyle kullanım dışı kalmıştır.
Ardından yapının çatısı da yıkılmıştır. 2002 yılında yapının restorasyonu için proje hazırlanmış ancak uygulanmamıştır. 2007-2009 yılları arasında yapı restore edilir.
Bu restorasyonda, sonradan eklenen oda ve penceresi kaldırılmış, giriş hölü eklenmiştir. Yapı, günümüzde cami olarak ibadete açıktır.
İstanbul Silivri Selimpaşa
AZİZE HOSİA PARASKEVİ KİLİSESİ
Papatya Sokaktadır. Ortodokslar için oldukça önemli bir dini kişiliktir. Günümüzde: Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Rusya, Sırbistan ve Makedonya ülkelerinde adına yapılmış birçok dini yapı bulunmaktadır.
Azize Hosia Paraskevi’nin mezarı: Romanya’nın Yaş kentinde “Üç Aziz” denen yerdedir. Çünkü: 1641 yılında İstanbul Fener Rum Patrikhanesi, Azizenin kemiklerini, Moldova kralı Vasili Lupu’nun ricası üzerine Yaş kentine göndermiştir.
İstanbul Silivri Selimpaşa
SELİMPAŞA RUM OKULU-SARANDİ ARHİYENİ RUM OKULLARI
Yapı, toplam 3 binadan oluşmaktadır ve ilk yapılan bina: 1857 yılında hizmete girmiş, diğer iki bina daha sonra yapılmıştır. Eğitim kurumlarının temelleri Rum asıllı Doktor Sarandi Arhiyeni tarafından atılmıştır. Kendisi 1800’lü yıllarda Tıp Fakültesinin kuruluşu ve Galatasaray Lisesinin oluşumunu sağlamış ve aynı zamanda Padişah Abdülmecid’in baş hekimliğini yapmıştır.
Hizmete girdiğinde, yapının yol cephesinde bir saat kulesi bulunmaktaydı. Ayrıca yine yakın çevresindeki iki kilise ile birlikte bölgenin en önemli yapı kompleksiydi.
1863 yılında öğrenciler için, binanın arka cephesine “Kırk Martirler Kilisesi” yapılmıştır.
İstanbul Silivri Selimpaşa
1868 yılında ise, yapıya iki bina daha eklenmiştir. Bu binalar kız okulu olarak kullanılmıştır. Bu okuldan: öğretmen, hemşire ve rahibe gibi meslekleri yapacak kızlar yetiştirilmiştir.
Kompleks içinde: ilaveten yemekhane, yatakhane ve yetimhane bölümleri de bulunuyordu.
1955 yılında, arka bahçedeki kilise yıkılmıştır.
Kalan üç binanın bir tanesi ilköğretim okulu olarak kullanılıyor. Diğer iki bina ise, belediye tarafından kiralanıyor.
Ancak, daha yeni bir haber, bu tarihi binalar belediye tarafından “Fenerbahçe Üniversitesine” 30 yıllığına kiralanarak tahsis edilmiştir. YÖK yetkililerinin tarihi binaya onay vermelerinin ardından, Fenerbahçe Üniversitesi, ilk olarak burada “İngilizce Hazırlık” eğitimine başlayacaktır. İleri aşamada ise, toplam 2538 metre karelik üç binadan oluşan yerleşkede: spor, sağlık, mimarlık, mühendislik, iktisadi ve idari bilimler, iletişim fakülteleri kurulacaktır.
İstanbul Silivri Selimpaşa
KADİR HAS ÜNİVERSİTESİ SELİMPAŞA KAMPÜSÜ
Selimpaşa bölgesindeki kampüs, E-5 Karayolu üzerindedir. Burada Meslek Yüksek Okulu bulunuyor. Marmara denizi kıyısında 150 dönüm arazi üzerine kurulmuştur. Tesislerde: modern sınıflar, konferans salonu, spor salonu, laboratuvarlar ve modern sınıflar bulunmaktadır. Okulda sosyal ve teknik alanlarda, sekiz ayrı program yürütülmektedir.
İstanbul Silivri Selimpaşa
AYAZMA KAYALIKLARI
Burası denize girmek için tercih ediliyor. Selimpaşa halk plajından daha temiz olduğu söyleniyor. Sessiz, kalabalıklardan uzak rahatça denize girmek için idealdir. Ancak, aileye uygun olmadığını da belirtmekte yarar var.
İstanbul Silivri Selimpaşa
SELİMPAŞA HÖYÜĞÜ
Selimpaşa mahallesi merkezine 3 km uzaklıkta, Marmara denizi kıyısındadır.
Höyük: kuzeyden gelerek Marmara denizine dökülen Kavaklıdere’nin denize döküldüğü yerin batısı yönünde bir yükseltidir. Höyüğün önünde uzanan kumsal, Kavaklıdere ve 800 metre doğuda bulunan Kocadere’nin getirdiği alüvyonlarla oluşmuştur.
Marmara bölgesinde, günümüze kadar ulaşılmış en eski tarihli höyüktür. Höyük, Tunç çağına aittir ve günümüzden 5000 yıl öncesinden kalmadır. Höyük: 300 x 140 metre boyutlarındadır. 42 bin metre karelik alanı kapsamaktadır. Tahribatlar sonucu höyüğün üst noktası, deniz seviyesinden 15 metre yüksektedir.
Höyük, 2004 yılında Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak koruma altına alınmadan önce, höyüğün eteklerinin büyük kısmı, yazlık villaların altında kalmıştır. Koruma altına alındıktan sonra, höyüğün çevresi duvar ve çitlerle çevrilmiştir.
Höyüğün tepesindeki toprak 1 metre kadar kazılıp, düzeltilmiş ve helikopter pisti yapılmıştır. (daha sonra bu pist kapatılmıştır.) Höyüğün denize bakan etek kısmında ise, arazi sahipleri tarafından villa yapılmıştır.
İstanbul Silivri Fenerköy, Silivri ilçesinin eski Rum köylerindendir. İlçe merkezine 12 km uzaklıktadır.
Evliya Çelebi’nin “Seyahatnamesi” ne göre, köy, Fatih Sultan Mehmet döneminde kurulmuştur. O dönemde, eşkıya baskınları nedeniyle, köy, yüksek bir yere kurulmuş ve içinde ateş yakılırmış. Bunu gören eşkıyalar köye yaklaşmazmış ve bu yüzden köye “Fenerköy” ismi verilmiştir. Hatta: köyün o dönemdeki Rumca ismi “Fenari” köyüdür. Çünkü “fener” kelimesinin Rumca karşılığı “Fanar” veya “Fenari” dir.
Köy, mübadele öncesine kadar Rum nüfusun yoğunlukta bulunduğu bir yerdir. Rumlar burada: yağ ve pastırma üretimiyle uğraşıyorlarmış. Mübadeleden sonra, Yunanistan, Bulgaristan, Yuğoslavya ve Romanya’dan gelen göçmenler buraya yerleştirilmiştir.
Köy günümüzde “Fabrikalar” köyü olarak tanınmaktadır. Çünkü köyde 8 tane fabrika vardır. (bunlar: kauçuk, un, yem, tohum işleme fabrikalarıdır.)
Köyde: Rum döneminden kalma: Rum evleri, taş bina (önce cami ve sonra okula çevrilmiştir) ve Rum döneminden kalma bir kilise bulunmaktadır.
İstanbul Silivri Fenerköy
FENER KİLİSESİ
İstanbul Silivri Fenerköy; yapının eski adı “Fanari Kilisesi” dir. Kim tarafından ve kesin olarak hangi tarihte yapıldığı bilinmez. 19’nci yüzyıl yapısıdır. Bazilika planına sahip yapı dikdörtgendir. Mübadele yani Rumlar burayı terk ettikten sonra bir dönem cami olarak kullanılmıştır.
Ancak daha sonra cami inşa edilmiş ve bu kilise yapısı terk edilmiştir. İlginç bir durum, tapu dağıtımında kilise binası köyden birinin arazisi üzerinde bulunması nedeniyle aynı kişiler tarafından günümüzde depo olarak kullanılmaktadır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Düğmeciler Mahallesi
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri;
AFİFE HATUN TEKKESİ
Balcı Yokuşundadır. Sol tarafında Kızıl Mescit, köşede ise Sokulla Mehmet Paşa Çeşmesi vardır.
Tekke: Mehmet Abdün Naff Efendi tarafından: 1844 yılında kendisi ve annesi Afife Hatun adına yaptırılmıştır. Bir tür anneye vefa tekkesidir. Afife Hatun, 1834 yılında vefat etmiştir. Günümüzde mezarı şahidesi yoktur, muhtemelen toprak altında kalmıştır. Tekkeyi annesi adına yaptıran Mehmet Naif efendi ise 1857 yılında ölmüş ve tekkenin haziresine gömülmüştür. Ancak günümüzde kabir taşı yoktur.
İki katlı yapı: bir tekke ve bir Sıbyan mektebinden oluşur.
Alt katta; mutfak, sandık odası ve su sarnıcı vardır. Üst katta ise: tevhidhane, şerbethane, abdesthane ve harem bulunur.
Tekke yapısının arka tarafında haziresi vardır.
Yapı, yakın zaman öncesine kadar çatısı olmayan, sadece dört duvardan oluşan bir durumda iken, Eyüp Belediyesi tarafından restore edilmiştir.
Günümüzde tekkenin sadece Semahanesi durmaktadır.
2014 yılından bu yana, burada: hanımlara özel: kültür, sanat, edebiyat, tarih konulu etkinlik ve eğitim programları verilmektedir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Balçık Tekkesi Türbesi
BALÇIK TEKKESİ TÜRBESİ
Feshane Caddesi Cezri Kasım Akar Çeşme Sokaktadır.
Tekkenin tarihi İstanbul’un fethine kadar gitmektedir. Önceleri Dar ül Hadis olarak kurulan tekke, sonradan Halveti Tekkesine dönüşmüştür.
Tekkenin kurucusu Vezir Tiryaki Hasan Paşa’dır. Tiryaki Hasan Paşa, 1459 yılında Darülhadis olarak yaptırılan ve zamanla harap olan yapıyı yeniden yaptırmıştır.
Tekkeye “Balçık Tekkesi” isminin verilme sebebi, daha önce burada 250 civarında çömlekçinin faaliyet göstermesidir. Ayrıca burada Balçık İskelesi bulunuyordu. İskele tekkeye, 170 metre uzaklıkta olup eskiden daha yakın idi. Balçık iskelesi bir süre Defterdar Mensucat Fabrikasının özel kayık iskelesi olarak kullanılmış ve sonra kaldırılarak bugünkü rıhtım yapılmıştır.
Tekke: 1836 yılında Sultan II Mahmut emriyle, yeniden inşa edilmiştir.
1839 yılında yangın geçirerek harap olan tekkeden günümüze iki duvar kalıntısı kalmıştır.
Cumhuriyetten sonra kapatılan tekke daha sonra Mensucat Fabrikası içinde kalmıştır. Daha sonra yıkılan fabrika yıkıntılarının kaldırılması sırasında Molli Lütfü’nün kabri ve Balçık Tekkesi ortaya çıkmıştır.
Tekke günümüzde harap haldedir, sadece arsası bulunmaktadır.
Ancak tekke aslına olarak yeniden inşa edilip, Eyüp Sultan Tanıtım ve İletişim Merkezi olarak kullanılacaktır.
İSLAMBEY MAHALLESİ
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri İslambey Mahallesi Alemdar Mustafa Paşa Çeşmesi
ALEMDAR MUSTAFA PAŞA ÇEŞMESİ
Önce birkaç satır Alemdar Mustafa Paşa: Kendisi, 1808 yılında Sultan III Selim’i tahta çıkarmak için İstanbul’a gelir, ancak Sultan III Selim’in cenazesiyle karşılaşır. Sonra tahta çıkan Sultan II Mahmut, kendisini Sadrazam yapar. 1808 yılında Temmuz ayında Sadrazam olur, Kasım ayında ise Yeniçeri isyanında, Bab-ı Ali’de bulunan barut deposunu infilak ettirir ve şehit olur. Cenazesi: Gülhane Parkı kapısı karşısında Zeynep Sultan Camisi haziresindedir.
Evet, Alemdar Mustafa Paşa çeşmesi: Tahta Minare Caddesi ve Tahta Minare Bostan Sokağı kesişimindedir. Çeşmenin arkasındaki Tahta Minare camii günümüzde yoktur, yerine büyük beton bloklar-konutlar yapılmıştır.
Çeşmenin karşısında ise, güzel bir park vardır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri İslambey Mahallesi
Çeşme: cephesi mermer kaplamalı ve süslüdür. Ayna taşı istiridye kabuğu şeklindedir. Ayna taşının iki yanında, oluklu iki mermer sütun yükselmektedir. Bunların başlıkları büyük bir taç şeklinde kabartmalarla süslü kitabeyi taşımaktadır. Çeşme, Fazıl Hüseyin Bey tarafından yazılan kitabesine göre 1808 yılında Alemdar Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış ve suyu akıtılmıştır.
1970’li yıllara kadar üzerinde ahşap, bir saçaklı çatısı var iken, sonradan kaldırılmıştır.
Çeşme toprağa gömülü iken, restorasyon yapılarak yol seviyesi üstüne çıkarılmış ve suyu akıtılmıştır.
NİŞANCA MAHALLESİ
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Nişanca Mahallesi Feshane
FESHANE
Yavedut caddesindedir.
Burası, ülkemizde gerçek anlamda ilk tekstil sanayi kuruluşudur.
1851 yılında Belçika’dan getirilerek monte edilen kolonlarla, çelik konstrüksiyon olarak yapılan yapı: dünyadaki ilk örneklerinden birisidir. Yapı tarzı yanında buharlı dokuma tezgahları da buranın dönemin en gelişmiş dokuma fabrikalarından birisi olmasını sağlamıştır.
Osmanlıda, Yeniçeri Ocağının kaldırılmasıyla oluşturulan yeni ordunun üniformaları için kurulmuş olan tesiste, yeni Osmanlı ordusunun üniformaları dikilirdi.
Feshane’de dokunan yünlü kumaşlar ve fesler: 1855 yılı Paris 3’ncü Uluslararası Sergisinde, 1863 yılı İstanbul Sergisi “Sergi-i Umum-i Osmanlı” ve 1893 yılı Amerika Chicago Uluslararası Sergisinde sayısız madalya kazanarak ödüllendirilmiştir.
Ancak, bir süre sonra üniformalar Avusturya’dan temin edilmeye başlanmıştır.
Bunun üzerine, Feshane, sadece fes üreten bir tesis haline gelmiş ve Feshane ismini almıştır.
Burada: deniz kıyısındaki üretimhane ve hemen arka sırada Cumhuriyet sonrasında yaptırılan Feshane Kreşi ve 2 tane dikimevi bulunuyordu.
1939 yılında o zamanki adıyla “Feshane Mensucat A.Ş.” kapatılarak Sümerbank Defterdar Fabrikasına dönüştürülmüştür.
1986 yılında ise Haliç çevre düzenlemesi çalışmaları sırasında tahliye edilen fabrikanın, 8 bin metre karelik büyük okuma salonu, aslına sadık kalınarak restore edilmiştir. Boşaltılan fabrikanın Konfeksiyon bölümü, Bakırköy sanayi işletmesine taşındı. Fabrika, büyük dokuma salonu dışında yıkıldı.
Ardından: Büyükşehir Belediyesi tarafından, fabrika özel bir kuruluşa verildi ve “Çağdaş El Sanatları Müzesi” ne dönüştürüldü.
Ancak, müzenin Haliç yönünde bulunan Cümle Kapısı, Haliç’te suların yükselmesiyle sular altında kalınca ve sular müzenin içine kadar girince, bina kullanılmaz hale geldi. Çünkü daha sonraki dönemde yapılan araştırmalara göre, Feshane, Haliç suyu kodundan 27 cm daha aşağıda kalıyordu. Feshane ve Haliç arasında kalan saha, dolgu olması nedeniyle tamamıyla geçirgendi. Tüm bunların engellenmesi yani binayı su basmasının engellenmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından yapılan çalışmalar sonucunda, drenaj sistemi uygulaması yapılmış ve Feshane’ye dolan sular engellenmiştir.
1998 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yeni bir proje yapıldı.
Günümüzde: burada restore edilen feshane binası kültür merkezi yapılmıştır. Ayrıca feshane bölgesi yeşillendirilmiş, çevre düzenlemesi yapılmıştır. Feshane’nin Haliç’e açılan, kendine özel bir iskelesi de bulunmaktadır.
Ancak Feshane binasının dünyanın en büyük “Tasavvuf ve Medeniyet Müzesi” olarak düzenlemesi yapılmaktadır.
Feshane Uluslararası Fuar Kongre ve Kültür Merkezi
Feshane binasının restore edilip yeniden düzenlenmesiyle açılmıştır. Haliç kıyısındaki tesis, uluslararası her türlü fuar, organizasyon, toplantı, seminer, konser, gala, davet, sergi ve kültür etkinlikleri yapılabilen bir mekandır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Nişanca Mahallesi Cezm-i Kasım Paşa Camii
CEZR-İ KASIM PAŞA CAMİİ
Zalpaşa Caddesindedir.
Cezr-i Kasım Paşa: 16’ncı yüzyılda Sultan II Beyazıt döneminde saray hizmetlerine girmiş ve Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde vezirlik yapmıştır. Cizre’den yani o dönemdeki ismiyle el-cezeri’den Kahire’ye göç eden ailesi nedeniyle “Cezeri” olarak tanınır.
Daha sonra yaş haddinden emekliye ayrılmış, Bursa şehrine yerleşmiş ve orada vefat etmiş, Emir Sultan kabristanına defnedilmiştir.
Bu cami, Cezeri Zade Nişancı Kasım Paşa tarafından 1515 yılında yaptırılmıştır. İlk yapıldığında caminin yanında ahşap bir medrese ve fevkani bir Sıbyan Mektebi bulunuyordu. Ancak bunlar günümüze ulaşmamıştır. Mimar Sinan imzalıdır.
Camide günümüzde bulunan kitabe, 1822-1823 tarihlidir yani muhtemelen caminin onarımında konulmuştur.
Evet cami, tuğla hatıllı olarak kesme taştan yapılmıştır. Bir avlu içine inşa edilmiş, kare planlı bir binadır. Tek kubbelidir. Önündeki revakı ise, üç kubbelidir. Minaresi: sağ bölümdedir, taştandır ve şerefesinin altı şekilli (istiridye kabuğu şeklinde) süslemelidir.
Caminin avlusunda bulunan Şadırvan: Mehmet Efendi tarafından 1849 yılında yaptırılmıştır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Nişanca Mahallesi Cezm-i Kasım Paşa Camii
Caminin mihrabının sağ tarafında pencere üstünde bulunan çini panoya “Kabe” resmedilmiş ve altında 1726 tarihi ve İznikli Mehmet Oğlu Osman yazısı vardır. Pano, her biri 25 x 25 cm ölçülerinde 6 çiniden meydana gelir. Pano içinde çiçekli bir çerçeve içinde, Kabe tasviri vardır. Tasvirde çevredeki binalar da gösterilerek perspektif yaratılmıştır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Nişanca Mahallesi Cezm-i Kasım Paşa Camii
Aynı tarihte yani 1726 yılında caminin minaresi de yenilenmiştir.
Camide, mihrabın içinde ve duvarda görülen bu muhteşem güzel çiniler, İznik veya Tekfur Sarayı yapımıdır. İmzalı ve tarihli olması nedeniyle, ayrıca önemli ve değerlidir. Tüm bu güzellikleri, oldukça güzel bir şekilde anlattıktan sonra gelelim sonucu, bu “Kabe” kabartmalı çini pano, Ağustos 2003 yılında çalınmıştır. Yapılan soruşturma neticesinde, parasal değeri oldukça fazla olan çini panonun çalınmasıyla ilgili olarak iki müezzin tutuklanmıştır.
Evet, camide şu anda, bu panonun yerinde, eserin kopyası bulunmaktadır. Eserin yani panonun orjinali ise, 2008 yılında Londra’da bulunarak ülkemize getirilmiş ve halen Ankara Vakıf Eserleri Müzesinde sergilenmektedir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Ebu Derya Türbesi
EBU DERDA TÜRBESİ
Zalpaşa Caddesindedir. Arka tarafından Şah Sultan Türbesi vardır.
Kendisi Hz Muhammed’in en yakın sahabelerinden birisidir. Kuran-ı Kerimi ezbere bilen 4 sahabeden biridir. Hz Ömer döneminde Şam Kadılığı yapmıştır. Kendisinin bir diğer kabri ise, 652 yılında Şam’da vefat etmiştir. Şam Surlarında, bir burcun içerisinde kabri vardır.
Kapının üstünde Sultan II Mahmut tarafından yapılan onarıma ait 1835 tarihli kitabe vardır.
Türbe: dikdörtgen ve kesme taştandır. Cadde yönünde iki hacet penceresi ve kapısı bulunur. Türbe içinde 2 kabir vardır. Ancak şahideleri yoktur. Muhtemelen biri türbe sahibi Ebu Derda ve diğeri ise türbedara aittir. Ancak, Ebu Derda’nın başka yerlerde de makamı bulunduğu bilinmektedir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Kızıl Mescid Camii
KIZIL MESCİD CAMİİ
Zalpaşa Caddesindedir.
Yaptıranı: Kiremitçi Süleyman Çelebi tarafından inşa ettirilmiştir. Vakfiyesi 1531 yılı tarihlidir. Süleyman Efendinin kabri, mescidin bahçesindeki hazirededir.
Mabedin duvarları: iki sıra tuğla hatıllı olarak muntazam kesme taştan yapılmıştır. Çatısı ve minberi ahşaptır.Yapının sağ tarafında bulunan minaresi, ince kırmızı tuğladan yapılmıştır ve bu yüzden yapı “Kızıl Mescit” ismini almıştır. Avlusundaki taş tekneyi, 1865 yılında Yusuf Daniş Bey yaptırmıştır. Caminin haziresinde 1748 tarihli mezar şahidesi görülür.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Nişancı Mustafa Paşa Camii
NİŞANCI MUSTAFA PAŞA CAMİİ
Nişanca Caddesindedir.
Nişancı Mustafa Camii de denir. Caminin bitişiğinde: Rami Mehmet Paşa Mektebi ve Sultan II Mahmut çeşmesi bulunur. Nişancı Mustafa Paşa Camii, Nişancı Celalzade Mustafa Paşa tarafından 1543 yılında inşa edilmiştir. Duvarları yığma taş ve dört cepheli çatısı ahşaptır. Dikdörtgen şeklindedir. Son cemaat yeri 1975 yılında yeniden yapılmıştır. Minaresinin kaidesi ve şerefesi kesme taştır. Şerefeye kadar olan bölümü orjinaldir. Yüzyılların şekillendirdiği klasik ve son dönem Osmanlı eserlerine ev sahipliği yapan Nişancı Paşa Camii restore edilmektedir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Kaptan Paşa Camii
KAPTAN PAŞA CAMİİ
Kızıl Mescit Sokağının Karşısındadır.
Çevri Kalfa ve Hacı Mahmut Ağa Camii de denir.
Cami, 16’ncı yüzyılda Mahmut Ağa tarafından, minbersiz ve minaresiz yapılmıştır. Zaman içinde yenilenen mescide, Eyyubi İzzet Efendi tarafından minber eklenmiş ve Hasan Hüsnü Paşa da minaresini tamamlamıştır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Kaptan Paşa Camii
Eyüp İskelesi Caddesi ile Hünkar İskelesi Mahallesine giden iki yolun arazisi; 1984-1985 yılları arasında istimlak edildiğinde cami ortada kalmıştır. Yapı: küfeki taş kaplıdır. Kare planlıdır. Ahşap çatılıdır. İçeriden basık kubbelidir. Mescide iki taraflı taş merdiven çıkılarak girilir. Kaptan Paşa olarak meşhur olan Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa’nın yadigarı cami restore edilmektedir. Restorasyon bittikten sonra yapının altındaki atıl dükkanlar geleneksel el sanatları atölyesi olarak hizmete açılacaktır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Sekbanbaşı Ramazan Ağa Sıbyan Mektebi
SEKBANBAŞI RAMAZAN AĞA SIBYAN MEKTEBİ
Zal Caddesindeki caminin bahçesine, 1586 yılında Sekbanbaşı Ramazan Ağa tarafından inşa edilmiştir.
Yapı: Selçuklulardaki Köşk Mescid formundadır. Yapı, 2 katlıdır. Tuğla hatıllı ve kesme taştan yapılmıştır. Çatısı ahşaptır. Kare planlıdır. Alt katı türbe, üst katı ise Sıbyan Mektebidir. Türbede Sekbanbaşı Ramazan Ağa kabri vardır. Taş bir merdivenle, doğrudan üst kattaki dershaneye çıkılır. Kitabesine göre 1586 yılı yapımı bir Mimar Sinan eseridir. Yapının kitabesi, Mimar Sinan’ın arkadaşı Mustafa Sai Çelebi (ünlü bir nakkaş ve şairdir) tarafından yazılmıştır. Yapı, restore edilerek “İlim, irfan Merkezi” olarak yeniden işlevlendirilmiştir.
AMCAZADE HÜSEYİN PAŞA SOSYAL TESİSİ, PARK ALANI VE SEYİR TERASI
Zal Caddesi üzerindedir.
Amcazade Hüseyin Paşa, Köprülü ailesinin son sadrazamıdır. Kendisi II Viyana kuşatmasına katılmış, yenilgi sonrasında tutuklanmış ve 1690 yılında ise Sedaret Kaymakamlığına getirilmiştir. Daha sonra ise Kaptan-ı Derya olmuştur.
Eyüp Zal Paşa Külliyesi sırtlarındaki geniş vakıf arazisi: Amcazade Hüseyin Paşa’nın vakıflarına bağlıdır. İslam öncesi dönemde Romalıların “Kozmaz Damyan” kültünün de burada bulunduğu tahmin edilmektedir.
Günümüzde boş olan arazi, Eyüp Belediyesi tarafından “Sosyal Tesis ve Park alanı ile Seyir Terası” olarak projelendirilmiştir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Pir Ahmet Edirnevi Türbesi
PİR AHMET EDİRNEVİ TÜRBESİ
Feshane Caddesindedir. Sol tarafında Zal Mahmut Paşa Medresesi ve camisi vardır.
Pir Ahmet Edirnevi: Sultan II Selim ve Sultan III Murat dönemlerinde yaşamıştır. Bayrami Tarikatına mensuptur. Edirne’de ne kadar kaldığı bilinmez. Kapısında Hattat Hamid imzalı bir kitabe bulunur.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Pir Ahmet Edirnevi Türbesi
Kitabeye göre 1592 yılında vefat etmiştir. Türbenin çevresi mezarlıktır. Yapı, kare planlıdır. Tuğla ve kesme taştan yapılmıştır. Çatısı ahşaptır. Kapısı mermer sövelidir. Cadde tarafında demirli bir hacet penceresi vardır. Türbede bir kabir bulunur. Türbe, 1957 yılında restore edilmiştir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Mehmet Vusuli Efendi Türbesi
MEHMED VUSULİ EFENDİ TÜRBESİ
Feshane Caddesindedir.
Kapıcıbaşı Abdullah oğludur. Kendisi İstanbul, Konya ve Kütahya Kadılığı yapmıştır. İstanbul kadılığına 4 kez seçilmiştir. Ayşe Hubbi Hatun ile evlidir. Eşinden bir yıl sonra vefat etmiştir. Eşi az ileride bir türbeye defnedilmiştir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Mehmet Vusuli Efendi Türbesi
1590 yılında vefat etmiştir. Türbenin kitabesi yoktur. Türbe tek kubbelidir ve kubbe üstü kurşun kaplıdır. Kesme taştan yapılmıştır. Kubbesi basık ve ovaldır. Pencereleri renkli camlıdır. Kubbe içi kalem işi süslemelidir. Türbede: 4 ahşap sanduka/kabir vardır. Bunlardan, Mehmet Vusuli Efendi’ye ait olanların dışındakiler, Şemsettin Efendi (1615 yılında ölmüştür, Konya ve Varna mollasıdır.) ve diğer sandukada Şemsettin Efendi’nin oğlu Vusuli Efendinin torunu Mehmet Efendiye (1650 yılında vefat etmiştir.) aittir. Son kabir ise, Mehmet Efendi’nin oğlu Mustafa Efendiye (1694 yılında vefat etmiştir.) aittir. Türbenin haziresinde ise 20 mezar bulunmaktadır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Ayşe Hubbi Hatun Türbesi
AYŞE HUBBİ HATUN TÜRBESİ
Feshane Caddesi ve Kızıldeğirmen Sokağının birleştiği yerdedir.
Sol tarafından, eşi Mehmet Vusulı Efendi Türbesi ve Kadiri Tekkesi vardır.
Ayşe Hubbi Hatun: Yahya Kemal Efendi’nin torunudur. Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazmıştır. Yani önemli bir kadın şairdir.Kocası 1551 yılında hac yolunda ölünce, Molla Mehmet Vusuli Efendiyle evlendirilmiştir. Ayşe Hubbi Hatun, muhtemelen 1589 yılında ölmüştür. Ancak türbenin önündeki hazirede, 1583 tarihli bir kabir bulunmaktadır ve bu yüzden türbenin 1583 yılı veya öncesinde yapıldığı düşünülmektedir.
Türbenin kitabesi yoktur. Muhtemelen Mimar Sinan eseridir. Türbe yapısı: kesme taştan yapılmıştır. Kubbelidir. İç süslemeleri tarihi süreç içinde yok olmuştur. Türbede, sadece 1 tane ahşap sanduka vardır. Türbe, 1942 tarihinde onarılmıştır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Çinili Çeşme
ÇİNİLİ ÇEŞME
Çinili çeşme sokağı üzerindedir.
Çeşme: dik bir yokuşta bulunmaktadır. Çeşmenin arkasında: Davut Ağa camii ve Sertarik Tekkesi vardır. Çeşmenin mimari üslubu: Klasik Türk çeşmesi mimarisine uygundur. Çeşmenin kemeri üstünde: çini ile hazırlanmış kitabe bulunmaktadır. Kitabede tarih yazılı değildir, bu yüzden çeşmenin yapılış tarihi bilinmez. Ancak tahminlere göre, çeşmenin 1725 yılında vefat eden Ahmet Efendi’nin ruhu için, yakınları tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Çinili Çeşme
Çeşmede, kitabenin sağ ve sol yanlarında, oldukça güzel çini panolar bulunmaktadır. Bu panolardan bir tanesinde: vazo içinde lale ve karanfiller görülür. Diğer panoda ise: servi ağacı motifi vardır ki, bu ağacın motifi her devirde “uğurlu” sayılmıştır. Ancak: bu satırları okurken, elbette bu güzel çini panoların çalınıp çalınmadığını merak ettiniz. Evet, sağdaki pano yerinden sökülerek çalınmıştır. Çeşmede: günümüzde tas gözlerinde bulunan beyaz üzerine mavi desenli çiniler orjinaldir. Ancak bunlar da zaman içinde hasar görmüştür.
Kitabenin çevresindeki klasik Türk çinileri, zaman içinde çalınarak yok edildiğinden, sonradan restorasyonda bunların yerine İtalyan çinileri yerleştirilmiştir.
Sonuç: bu çeşme, İstanbul ilinde bulunan tek çinili çeşme olması nedeniyle son derece önemlidir ve daha fazla hasar görmemesi için, mutlaka tedbir alınmalıdır. Hatta, yerinden sökülerek daha göz önünde bir yere götürülmesi bile düşünülmelidir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Nakkaş Hasan Paşa Türbesi
NAKKAŞ HASAN PAŞA TÜRBESİ
Zal Paşa Caddesindedir. Zal Mahmut Paşa Medresesinin arkasındadır.
Enderun çıkışlı Nakkaş Hasan Paşa: hem idareci ve hem de sanatçı (minyatür ustası) olarak tanınır. Yeniçeri Ağalığı ve Rumeli Beylerbeyliği yapmıştır. Ayrıca: Sultan III Murat ve Sultan III Mehmet dönemlerinde Saray Nakkaşlığı yapmıştır. Sultan III Murat’ın “Surnamesi” ve Sultan III Mehmet’in “Eğri Seferi minyatürleri” ni yapmıştır. Sanat tarihinde son derece önemli yere sahip 20 kadar yazmanın resimlendirilmesinde çalışarak verimli bir sanat hayatı sürdürmüştür. 1590 yılından itibaren Nakkaşhanede etkili olmaya başlamış ve Siyer-i Nebi minyatürlerinden de anlaşılacağı üzere 1595 yılında Nakkaş Hasan’ın üslubu; hazırlanan tarih ve edebiyat konulu tüm eserlere yansımıştır. Sultan I Ahmet’in tuğrasını tezhiplendirmekle de görevlendirilmiştir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Nakkaş Hasan Paşa Türbesi
1623 yılında vefat etmiştir.
Türbe: Dalgıç Ahmet Ağa tarafından yapılmıştır. Ancak yapılış yılı yazılı değildir ve bilinmemektedir. Muhtemelen 1606-1607 yılı arasında yapılmış olmalıdır.
Klasik Osmanlı mimarisi özelliklerini yansıtır. Oldukça değişik bir mimari gösterir. Bu mimari özelliği ile İstanbul’da diğer birçok türbe yapısından farklı, daha güzeldir.
Türbenin iki yanında mezarlık bulunur. Bu mezarlığın önünde, cadde tarafından pencereli bir duvar vardır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Nakkaş Hasan Paşa Türbesi
Türbe kare planlıdır. Tek kubbelidir. Yüksek bir kasnakta oturan türbe, 2 katlı izlenimi verir.
Türbede, 6 ahşap sanduka ve 6 mermer lahit vardır.
Bunlardan bir tanesi, Nakkaş Hasan Paşa’ya aittir. Bir tanesi Mostarlı Mustafa Paşa’nın oğlu Mehmet Bey’e aittir ve ölüm tarihi 1714 yılıdır. Babası Mostarlı Mustafa Paşa’nın kabri Edirne şehrindedir. Diğer mezarlar: muhtemelen, Nakkaş Hasan Paşa’nın çocukları ve eşlerine aittir.
Türbenin haziresinde ise, 9 mezar taşı bulunmaktadır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Nakkaş Hasan Paşa Çeşmesi
NAKKAŞ HASAN PAŞA ÇEŞMESİ
Zal Paşa caddesinde Nakkaş Hasan Paşa Türbesinin yanındadır. İki pencere arasına yerleştirilmiştir. Çeşmenin, türbenin inşa tarihi olan 1606-1607 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Çeşmenin ayna taşı üstünde: kabartma şadırvan kubbesi vardır. Ayna taşında kitabe bulunur. Ancak kitabede yapım tarihi yazılı değildir. Eyüp Belediyesi tarafından restore edilen çeşmenin günümüzde suyu akmaktadır.
EYÜP DEBBAĞHANELERİ
Eyüp yöresinde bulunan debbağhaneler, 5 ocak tabir edilen debbağhanelerin kapasite açısından üçüncü sırasını teşkil etmekteydi. Bu debbağhaneler: Eyüp’de medfun sahabelerden Halid bin Zeyd adına yaptırılan Eba Eyyüp el-Ensari Vakfına bağlıydı. Eyüp İskelesindeki debbağhanelerin toplamı 39’u buluyordu. 1791 yılında ise 12 debbağhane vardı. Evet, bu debbağhaneler, kasaplardan aldıkları koyun derilerini işliyorlardı.
EMİNE SULTAN (DEBBAĞHANE) HAMAMI
Eyüp Debbağhanesi: Feshane binası ve Eyüp Vapur İskelesi arasında, Haliç sahilinde bulunuyordu. (Debbağhane: deri işleme yeri)
Emine Sultan’ın ise, Eyüp Feshane Sahilinde bir yalısı vardı. Hamam muhtemelen yalının yakınlarındadaydı. Emine Sultan kimdir? Kendisi Sultan II Mustafa’nın kızıdır. 1739 yılında vefat etmiştir. Mevlanakapı semtinde Mimar Acem Camii haziresinde gömülüdür.
Hamam, Eyüp Debbağhanesine yakınlığı nedeniyle, Debbağlar Hamamı olarak bilinir. Orta büyüklükte ve işlek bir hamam olduğu tahmin edilen yapı, günümüzde yoktur.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Hacı Beşir Ağa Çeşmesi
HACI BEŞİR AĞA ÇEŞMESİ
Baba Haydar Camisi sokağında, eğimli bir arazidedir. Sıbyan Mektebinin Balcı Sokağa bakan doğu cephesine yerleştirilmiştir.
Kitabesine göre, 1738 yılında Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılmıştır. Hacı Beşir Ağa, 1717-1746 yılları arasında 29 yıl Osmanlı Hareminde Kızlar Ağalığı yapmıştır. İstanbul’da 16 tane çeşme yaptırmıştır. Ancak bunlardan sadece 9 tanesi günümüze ulaşmıştır. Beşir Ağa, 1746 yılında ölmüştür, türbesi Eyüp Sultan külliyesi içindedir.
Kitabesine göre 1734-1735 yılları arasında yaptırılmıştır.
Çeşme yapısı tek cephelidir. Tek kemerli su depolu çeşme tipindedir.
Nişi, yanlardaki yekpare ayaklara oturan sivri kemerle örtülüdür. Su yalağının önünde mezar yapılarında görülen, şahide dikmeye yarayan mezar üstü taşlara benzeyen mermer bir taş vardır.
Arkasındaki su deposuyla birlikte inşa edilmiştir, ancak su deposunun içine girilemiyor. Deponun üstü tuğla tonozla örtülüdür. Evet, çeşme oldukça sadedir, süsleme unsuru olarak sadece silmeler ve ayna taşı bulunmaktadır.
DEFTERDAR MAHALLESİ
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Pertevniyal Valide Sultan Çeşmesi
PERTEVNİYAL VALİDE SULTAN ÇEŞMESİ
Pertevniyal Valide Sultan: Sultan II Mahmut’un kadını ve Sultan Abdülaziz’in annesidir. Abdülvedüd’ün türbe ve camisini restore ettirmiştir.
Gelelim çeşmeye: Çeşme: Yevedut Caddesindedir.
Çeşme Haliç köprüsü yapılırken orijinal yerinden sökülmüş ve köprünün ayağı yanına yeniden monte edilmiştir.
Çeşme: Türk Barok mimarisinin güzel bir örneğidir. Cephesi mermer kaplıdır. Haznesi oldukça büyüktür. Ayna taşı: kabartma motiflidir. İki tarafı oluklu sütunlarla süslenmiştir. Sütunlar üzerinde, İyonik başlıklar görülür.
Çeşmenin alnında: “Besmele” ve onun altında “Su Ayeti” yazılıdır.
Musluk: zarif bir vazo kaide üzerine geçirilmiştir.
Kemerin altında, daire şeklindeki bombeli kabartmanın içinde 1856 tarihi yazılı bir “Hadis-i Şerif” bulunur. Bu Hadis-i Şerif: Hafız Mehmet Emin El-Eyvani tarafından yazılmıştır. Kendisi Sütlüce Sadiye Tekkesi Şeyhiydi.
Çeşme: 1899 yılında tamir ettirilmiştir. Daha sonraki süreçte. 6 Temmuz 1905 günü, Defterdar yangınında mahallede 35 ev yanmış, bu sırada çeşmenin cephesindeki mermerler de hasar görmüştür.
ABDÜLVEDÜD SULTAN TÜRBESİ VE MESCİDİ
Yevedut Caddesindedir.
Abdülvedüd Sultan, Buhara’dan İstanbul’un fethine katılmak üzere gelen büyük bir alimdir. 15’nci yüzyılda yaşamıştır.
Fetih sonrasında Ayasofya civarına yerleşerek burada öğrenci yetiştirmiştir.
Vefatı sonrasında Fatih Sultan Mehmet tarafından, burada bulunan zaviyenin bahçesine defnedilmiştir. Burada yolun karşısında bir de mescidi bulunmaktadır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Molla Lütfi Türbesi
MOLLA LÜTFİ TÜRBESİ
Defterdar Caddesindedir. Defterdar Mensucat Fabrikası içinde kalmıştır.
Molla Lütfi, Tokatlıdır.
Fatih Sultan Mehmet devrinde, büyük alimlerden Sinan Paşa ve Ali Kuşçu’dan ders almıştır.
Fatih Sultan Mehmet’in özel kütüphanesinde: Hafız-ı Kütüp’luk yapmıştır.
Sultan II Beyazıt döneminde ise, çeşitli medreselerde ders vermiştir. 1495 yılında “zındıklık” yani “Allahın varlığına inanmamak” suçundan idama mahkum edilir ve başı kesilerek idam edilir.
Ancak kendisinin kabri uzun yıllar bulunamamıştır.
1987 yılında Defterdar Mensucat Fabrikası yıktırıldığında, kayıp kabri fabrikanın içinden çıkmış ve yeni düzenleme ile restore edilmiştir.
DEFTERDAR NAZLI MAHMUD EFENDİ KÜLLİYESİ: CAMİİ, TÜRBE VE HOKKALI MİNARESİ
Feshane’nin karşısında, Defterdar Caddesi ve Çömlekçiler Sokak arasındadır.
Nazlı Mahmut Efendi
Mahmut Efendi: 16’ncı yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman döneminde Saray Defterdarı olarak görev yapmıştır. Aynı zamanda ünlü bir hattatdır. Devrin hat üstadı Şeyh Hamdullah’dan icazet almıştır. 1546 yılında ölmüştür.
Külliye
1541 yılında yapılan külliyenin mimarı Mimar Sinan’dır. Külliyenin: cami, türbe, mektebi, medresesi ve çeşmesi aynı yıl yapılmıştır. Ancak mektep ve medrese günümüze ulaşmamıştır.
Cami
Caminin kapısında kitabe vardır. Kitabeye göre caminin yapılış tarihi, 1541 yılıdır. Kare planlı yapı, kesme taştan yapılmıştır. Çatısı ahşaptır. Minaresi, tek şerefelidir.
Mahmud Efendi, camiyi inşa ettirirken: minarenin genelde hilal biçimli yapılan alemini, ikiz hilal şeklinde yaptırmış, iki hilalin birleştiği yere “madeni bir hokka ve içine madeni bir kalem” koydurmuştur. Bu durum, Mahmud Efendi’nin bir hat sanatçısı olmasıdır.
Bu hokka ve kalem hakkında bir rivayet vardır.” Nazlı Mahmud Efendi, Devlet-i Aliye’nin defterdarıdır. Fakat, lakabı gereği “Nazlıdır.” Her isteyene bolca para dağıtan bir defterdar değildir. Bu nedenle, Mahmut Efendi, Hazineden nemalanamayan kişiler tarafından düşman ilan edilir. Rüşvetle suçlanır. Mahmut Efendi, kendini savunmak istemesine rağmen, başarılı olamaz. Düşmanları “Rüşvetin belgesi mi olur” diye, saldırıyı arttırırlar. Bunun üzerine, Mahmut Efendi, düşmanlarına bir teklifte bulunur “Elimdeki hokka ve kalemi halkın huzurunda, sırtım camiye dönük olarak fırtalacağım, hokka ve kalem minarenin tepesindeki aleme konmazsa suçlu olmayı kabul ederim. Eğer tersi olursa, hokka ve kalem alemin üstünde durursa, suçsuzum” der.
Mahmud Efendi, halkın ve devlet erkanının önünde, dediğini yapar, hokka ve kalem minarenin tepesinde durunca, herkes Mahmut Efendi’nin suçsuz olduğuna inanır.
Evet, alemlerin ortasındaki hokka ve kalemin hikayesi budur.
Ancak bu orijinal alemde bulunan hokka ve kalem, 1980’li yıllarda kaybolmuştur. Söylenenlere göre, bir fırtına çıkmış, hokka ve divit yerinden düşmüş ve yok olmuştur.
2007 yılında yapılan yenileme çalışmaları sırasında, Eyüp Belediyesi tarafından alemlerin ortasına bunlar tekrar konulmuştur, ama elbette orijinal değil, yeni yapımlıdır.
Türbe
Dış mimariye karşı, iç mimarisi süslemesizdir. Yapı kubbeli ve çevresi açıktır. Tüm yanları açık olmasına rağmen, haremine bir kapı ile girişi bulunur.
YEŞİLPINAR MAHALLESİ
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri İstanbul Tema Park
İSFANBUL TEMA PARKI
Eski “Vialand” ve yeni “İsfanbul Tema Park”; Yine bu sitede aynı isim altında arattırıp ayrıntılı gezi ve tanıtım yazısını bulabilirsiniz.
EMNİYETTEPE MAHALLESİ
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Santral İstanbul
SANTRAL İSTANBUL
Kazım Karabekir Caddesindedir.
Eski Silahtarağa Elektrik Santralıdır. Bu santral yapısı, Osmanlı devletinin ilk kömürlü elektrik santralıdır. 1911 yılında Bulgarlar tarafından kurulmuştur.
Santral, Haliç bölgesinde 1914-1983 yılları arasında kente elektrik sağlamak üzere faaliyette bulunmuştur. Santralda üretilen elektrik, ilk olarak İstanbul tramvaylarına ve Dolmabahçe sarayına verildi. 1920 yılından sonra ise santralde üretilen elektrik cadde ve sokak aydınlatmasında kullanılmaya başlandı.
Santralda kullanılan kömür ise deniz yolu ile Zonguldak’tan getiriliyordu. 1915 yılında Rus donanması, kömür taşıyan Şirket-i Hayriye gemilerini batırınca, santral için İstanbul’un kuzeyindeki linyit ocaklarından, buraya dekovil tren hattı kuruldu.
1983 yılında kapatıldıktan sonra 20 yıl metruk kaldı. Daha sonra 2004 yılında 20 yıllığına İstanbul Bilgi Üniversitesine kiralandı.
2004-2007 yılları arasında yapılan restorasyon çalışmalarının ardından: bir kültür, sanat ve eğitim merkezi olarak düzenlenmiş ve 8 Eylül 2007 tarihinde hizmete açılmıştır.
İstanbul’un önemli konser mekanlarından birisidir. Ayrıca burada ulusal ve uluslararası sergiler düzenlenmektedir.
Santral binasında, eski Ana Galeri Binası, tamirhanesi ve depo binaları: dönüştürülerek yeme içme mekanları ve İstanbul Bilgi Üniversitesi eğitim binalarına dönüştürülmüştür. Bu dönüşüm sonucu yapı tasarım ödülü almıştır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Enerji Müzesi
Enerji Müzesi
Santralistanbul bünyesinde, santral yapısının eski makine dairesi korunarak Türkiye’nin ilk endüstriyel arkeoloji müzesi oluşturulmuştur. Müze: hergün saat: 09.00-18.00 arasında ücretsiz gezilebiliyor. Sadece resmi tatil günlerinde kapalıdır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri İstanbul Bilgi Üniversitesi Haliç Santral İstanbul Kampüsü
İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ HALİÇ SANTRALİSTANBUL KAMPÜSÜ
Haliç kıyısında 118 dönümlük arazide kuruludur. Kampüs bünyesinde, Türkiye’nin ilk elektrik santralı ve bugünkü haliyle “Enerji Müzesi” ni barındırmaktadır. Kampüs, Santralistanbul kampüsüne 4 dakikalık yürüme mesafesindedir. Kampüste günümüzde 3000 öğrenci eğitim görmektedir. Kampüste ayrıca çeşitli restoran ve kafeler vardır.
Kayıkhane
Santralistanbul kampüsü içindeki tarihi elektrik santralına kömür taşıyan gemilerin, Haliç’te yanaştıkları bir asırlık rıhtımdır. Burası günümüzde yelken ve kürek merkezi olarak kullanılmaktadır. Tarihi rıhtım ve 28 metrelik iskelesi, ulusal ve uluslararası yelken ve kürek etkinliklerine ev sahipliği yapıyor.
GÖKTÜRK MAHALLESİ
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Göktürk Göleti Tabiat Parkı
GÖKTÜRK GÖLETİ TABİAT PARKI
İstanbul Caddesindedir.
Göktürk Tabiat Parkı, Belgrad Ormanlarına yakındır. Eyüp sınırları içinde olmasına rağmen, Mesire alanının işletmesi Esenler Belediyesine verilmiştir. Giriş ücretlidir.
Göl, yapay bir göldür. Çevresinde yapılmış beton kanallar yardımı ile orman ve dağdan gelen sular buraya akıtılıyor.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Göktürk Göleti Tabiat Parkı
Gölün çevresini yürüyerek yarım saatte dolaşabilirsiniz. Göletin önünde 200 metrelik bir beton set var, bunun üzerinde yürüyüş yapılabiliyor. Göl kenarında ve ağaçların arasında masa ve hazır mangal yerleri bulunmaktadır. Park alanı içinde, 2 tane Esenbahçe isimli tesis bulunmaktadır. Bunların bir tanesi restoran ve diğeri ise kafe tarzındadır. Ancak, özellikle hafta sonlarında son derece kalabalık olduğunu unutmamak gerekir, mümkün olduğunca hafta içinde gidilmesi önerilir.
MİMARSİNAN MAHALLESİ
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Aziz Paşa Mesire Alanı
AZİZ PAŞA MESİRE ALANI
Kemerburgaz-Cendere yolundadır. Giriş ücretlidir.
Mesire alanı oldukça büyük ve fazla piknik masaları bulunmaktadır. Ve piknik masaları birbirine uzaktır. Mesire alanının girişindeki düzlüklerde piknik masaları bulunuyor. Ama isterseniz, daha ileri yani tepelere doğru gidebilirsiniz. Tepe bölümünde özellikle gurup aktiviteleri, gurup piknikleri için uygun alan bulunmaktadır.
Burada kafeterya var. İsterseniz kafetaryada yemek yiyebilirsiniz veya kafeteryadan piknik için malzeme satın alabilirsiniz.
MİTHATPAŞA MAHALLESİ
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Ayvat Bendi Milli Parkı
AYVAT BENDİ MİLLİ PARKI
Ayvad Bendi Mesire Yerindedir.
Belgrad ormanları içindeki mesire yeri, 2011 yılında Tabiat Parkı olarak ilan edilmiştir.
Park: Kağıthane deresinin kollarından olan Ayvat deresi kenarındadır. Burada ayrıca 1765 yılında Sultan II Mustafa döneminde yapılan tarihi bir bent bulunmaktadır. Bendin yüksekliği 13 metredir. Düz hat olarak uzunluğu ise 63 metredir. Küçük yükseltilerin arasında, su toplama havzası Belgrad ormanlarındaki en güzel manzaralardan birini yaratır. Evet, park alanı bu bendin göletinin kıyısındadır. Park alanında. Piknik ve dinlenme alanları yanı sıra yürüyüş ve bisiklet yolları bulunmaktadır. Park alanında: Sosyal Tesisler bulunuyor. Burada yemek mümkündür.
RAMİ MAHALLESİ
Mahalle adını Sultan II Mustafa döneminde Sadrazamlık yapan Rami Mehmet Paşa’dan alır. Yörede, Rami Mehmet Paşa’ya Sultan tarafından hediye edilen arazi zaman içinde “Rami Çiftliği” diye anılmaya başlanır.
RAMİ MEHMET PAŞA
Eyüplü Hasan Ağa oğludur. 1696 yılında Reis ül kütlab (Dış işleri Bakanı) olmuştur. 1703 yılında Sadrazam olur. 1707 yılında Rodos’ta vefat etti.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Tarihi Rami Kışlası
TARİHİ RAMİ KIŞLASI
Rami Kışlası, Mehmet Paşa’nın çiftliği arazisine yapılmıştır. Arazinin büyüklüğü 220 bin metre karedir.
Kışla ilk olarak: Sultan III Mustafa döneminde 1757-1774 yılları arasında yapılmıştır.
Sultan II Mahmut döneminde ise, kışla genişletilmiş ve yenilenmiştir, ardından Kışla’ya Yeniçeri Ocağının ortadan kaldırılmasının ardından “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” adı verilmiştir.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Tarihi Rami Kışlası
Böylece yeni kurulan ordunun askerleri buraya yerleştirilmiştir.
1836-1837 yılları arasında “Mekteb-i Harbiye” öğrencileri de buraya taşınmıştır.
Kırım Savaşı sırasında, Sultan Abdülmecid tarafından karargah olarak kullanılmıştır.
Cumhuriyet döneminde de askeri yer olarak kullanılan bölge, 1980’li yılların başında İstanbul Büyükşehir Belediyesine devredilmiş, Kışla boşaltılmıştır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Tarihi Rami Kışlası
Ancak: dinlenme ve istirahat alanı yapılmak şartı ile Belediyeye teslim edilen arazi, Belediye tarafından 1986 yılında geçici olarak Gıda Toptancılarına tahsis edildi.
Kışlada bulunan tarihi binada, uzun yıllar gıda toptancıları bulundu.
2004 yılına gelindiğinde ise, bölge müze, kütüphane ve yeşil alan olarak projelendirildi.
Halen, restorasyon çalışmaları devam etmektedir.
HACI ALİ PAŞA
Hacı Ali Paşa, Sultan II Abdülhamit döneminde, 1890 yılında vezir oldu.
1917 yılında vefat etti.
Paşanın: Cuma Camii Sokak ve Mahmudiye Sokağın birleştiği yerde: güzel bir cami ve mektebi vardır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Hacı Ali Paşa Camii
Hacı Ali Paşa Camii
1886 yılında yaptırmıştır. Cuma Camii ve Hamidiye Camii isimleriyle de bilinir. Yapı, yığma taştan, ahşap çatılı olarak yapılmıştır. Sağ yanında, kısa bir minaresi vardır.
Hacı Ali Paşa Sıbyan Mektebi
1892 yılında yaptırmıştır.
İstanbul Eyüpsultan Mahalleleri Mehmet Paşa Sıbyan Mektebi
MEHMET PAŞA SIBYAN MEKTEBİ
Kitabesi yoktur. Yapıyı Sadrazam Rami Mehmet Paşa 1701 yılında yaptırmıştır.
Yapıya sağ tarafında bulunan taş merdivenden çıkılır.
Mektebin bulunduğu yerde, daha önce başka bir okul bulunduğu ve Mehmet Paşa’nın o okulda okuduğu rivayet edilmektedir.
Mektep binasının altında, Sultan II Mahmut kızı Mihrişah Sultan tarafından yaptırılmış bir çeşme vardır.