Tahtakale ismi anıldığında çoğu kişi, buradaki “döviz fiyatlarının belirlendiği” borsayı hatırlamaktadır. Ancak: Tahtakale semtinin de, tarihi özellikleri vardır. Öncelikle, buranın isminden söz etmek istiyorum.
İlk anda her ne kadar bir tahtadan yapılmış kale akla gelse de, buranın isminin kaynağı: “Taht el Kale” kelimesinden gelmektedir ve anlamı: “Kalenin altı” dır. Yani, buralarda, eski bir Bizans burcu, kale gibi görülmüştür. Bu Bizans burcunun “Vasilin kulesi” olarak da isimlendirilmektedir. Bölgede bulunan hanlardan birinin: eski bir Bizans kulesi olabileceği düşünülüyor.
Rivayetlere göre: Osmanlı orduları şehre girdiklerinde, bu kulede bulunan ve Giritli gemicilerden oluşan askerler, bir süre daha direnmeyi sürdürmüşler ve Sultan, kahramanlıkları nedeniyle bu askerlerin canını bağışlamıştır.
Günümüzde, yokuş aşağı inerken görülen ve Tahtakale olarak isimlendirilen bu bölge de bu savunma yapılan kalenin anısına isimlendirilmiştir. Ancak, günümüzde bu çevre “Rüstempaşa Mahallesi” olarak resmen isimlendirilmiştir.
Tahtakale Hamamı
Rüstem Paşa camisinin yanındadır.
Şehrin en eski ve en geniş bu hamamı: 15 yüzyılda çevre esnafının yararlanması için yapılmıştır. Söylediğim gibi oldukça geniştir ve yaklaşık 5000 metre karelik alanı kaplar. Bu hamam: I. Dünya savaşından sonra satılmıştır. 1980’li yıllarda soğuk hava deposu olarak kullanılan hamam: 1988 yılında başlayan ve uzun yıllar sürdürülen restorasyon çalışmaları sonucunda tekrar faaliyete sokulmuştur.
Restorasyon çalışmalarında, yapıdan tonlarca moloz çıkarılmış ve geçmişin görkemli izleri, bu restorasyonla tamamen silinmiştir. Günümüzde, hamam kadın ve erkek bölümleri olarak iki bölüm halinde kullanılmaktadır.
Kuru Çeşme
Tahtakale hamamının karşısındaki sokakta bulunan bu çeşme: almaşık stilde ve dört yüzlüdür. Ancak günümüzde kuru değildir ve kullanılmaktadır.
Çelebioğlu Alaattin Cami
Buraya: Alaca mescit, Ketenciler mescidi ve Marpuçcular mescidi de denilmektedir. Çelebioğlu Alaattin: Fatih dönemi ulemalarından biridir. Hatta: Fatih Sultan Mehmet’e hocalık yaptığı söylenir. Camiye: Alaca mescit denmesinin sebebi: burada bir zamanlar, çifte hamam türünde bir yapı olan “Alaca hamamı” bulunuyormuş. Günümüzde görülen cami: orijinal değildir. Çünkü 1945 yılında tamamen yeniden yapılmıştır.
Kepenekçi Sinan Cami
Cami oldukça çukur bir yere yapılmıştır ve yapıya yaklaşıldığında, önce minaresi görülür. Bu yüzden, bir hayli gözden uzak kalmıştır. Kapısındaki kitabede, yapım tarihi olarak 1531 yılı yazılı olmasına rağmen, diğer bazı yazılı kaynaklarda yapım tarihi olarak 1546 yılı yazılmıştır. Kagir ve düz çatılı yapının minaresi tuğladandır.
Hoca Hamza Cami
Caminin duvarında, 1696 yılı yapımı ve “Develioğlu Çeşmesi” denen bir çeşme bulunmaktadır. Bu yüzden, camiye aynı zamanda “Develioğlu Camisi” de denir. Cami: 1561 yılında ölen Hoca Hamza tarafından yaptırılmıştır ve kendisi de caminin haziresinde gömülüdür. Caminin minberi: Lale devrinin ünlü sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yaptırılmıştır.
İstanbul Avcılar; Şehir merkezine 27 km uzaklıktadır.
TARİHİ
Osmanlının Bizans’ı yenmesi sonucunda bölgeye Türkler yerleşmeye başlar. Türkler, özellikle Büyükçekmece ve Küçükçekmece bölgelerine yerleşirler. Gofla deresinin ağzında ise deniz kenarında Rumlar oturmaktadırlar. Osmanlının son dönemlerinde, gemilerle getirilen mallar Küçükçekmece ve Gofla deresine boşaltılıyordu.
Burada bulunan Rum köyünde, bu mallar için bir depo vardı. 1924 yılında burada yaşayan Rumlar, mübadele nedeniyle ayrılınca Rumlardan boşalan yerlere askere ambarlar yerleştirilmiş ve bu yüzden bölgeye “Ambarlı” ismi verilmiştir.
Yunanistan’ın Ömberiya köyünde yaşayan Türkler, Rumların bıraktığı Ambarlı’ya yerleştirilirler. 1929 yılında Bulgaristan’dan göçen Türkler, Amindos çiftliğini satın alırlar. Daha sonra Amindos çiftliğinde oturanların bulunduğu alan “Avcılar Köyü” olur.
1934 yılına gelindiğinde Ambarlı ve Avcılar köyleri birleşir ve bu iki köye “Avcılar köyü” ismi verilir. Günümüzde İstanbul Üniversitesi kapısı önünde, kavşakta bulunan çeşmeye “Çobançeşme” denir ve avcılar burada konaklardı.
Zenginler av mevsiminde bu bölgeye gelirlerdi. Sabahın erken saatlerinde bölgeye gelen avcılar, avlanmaya çıkarlardı. Zaman içinde, buradaki avcılar, av bayramı düzenlemeye başladılar. Avladıklarını, köylüler ile birlikte, burada pişirir, çalgılar eşliğinde eğlenilirdi.
Avcılar köyü ismini, burada avlanmaya gelen avcılardan almıştır. 1970 yılından sonra Avcılar çok hareketli bir dönem geçirdi.
Bölgede çok hızlı bir nüfus artışı ve büyük konutlar yapılmaya başlandı, yeni yeni mahalleler oluştu, Avcılar çok geniş bir alana yayıldı.
Avcılar, 1992 yılında Küçükçekmece ilçesinden ayrılarak müstakil ilçe olmuştur.
Mahalleleri: Merkez, Denizköşkler, Ambarlı, Cihangir, Mustafa Kemal Paşa, Firuzköy, Üniversite, Gümüşpala, Yeşilkent ve Tahtakaledir.
KONUMU
Güneyinde Marmara denizi bulunmaktadır. Doğusunda ise Küçükçekmece gölü vardır. TEM otoyolu ve E-5 karayolu, ilçe sınırları içinden geçer ve ilçeyi üç parçaya böler.
AMBARLI
Avcılar ilçesinin kıyı mahallelerinden birisidir. Ambarlı limanı, Türkiye’nin en büyük limanıdır. Ambarlı’nın batısında yakıt dolum tesisleri ve elektrik üreten termik santral vardır.
Atatürk Müze Evi
Ambarlı Mahallesindedir. 2000 yılında açılmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanikte’ki evinin birebir kopyası olan müze evde: salon, misafir odası, mutfak, hizmetli odası ve kiler bulunur. Odalardan birisi, Atatürk anısına “Çalışma odası” olarak düzenlenmiştir. Bir yatak odası ise “Zübeyde Hanım” anısına düzenlenmiştir.
FİRUZKÖY
Avcılar ilçesinin Küçükçekmece gölünün kıyısındaki mahallesidir. İstanbul il merkezine uzaklık yaklaşık 22 km dir. Avcılar ilçe merkezine olan uzaklık ise 4 km dir. Rakımı ortalama 63 metredir. Firuzköy yarımadası, 4.5 x 1.5 km ölçülerindedir. Ağaçsız bir tarım alanıdır.
Arazinin büyük kısım 1’nci derece Sit alanıdır. Çünkü tarihi geçmişi oldukça renkli bir yer. Tahminlere göre, burada ilk yerleşim ilk çağlarda Dorlar tarafından kurulmuş bir balıkçı köyüdür.
Daha sonra Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlı döneminde burada yerleşim bulunmuştur. Son yapılan arkeolojik kazılarda, göl kıyısında antik bir fener kalıntısına ulaşılmıştır.
Bu da antik dönemde burada yerleşim bulunduğunu kanıtlamaktadır. Bathonea kazıları halen sürdürülmektedir. Firuzköy yolunun sağında ve solunda sanayi tesisleri vardır.
Atatürk Stadyumu
2012 yılı Mayıs ayında Firuzköy Spor Kompleksi olarak açılan tesislere, 2014 yılında “Atatürk Stadyumu” ismi verilmiştir. Spor Kompleksinde: futbol sahası, fittnes salonu, güreş salonu, atletizm pisti, kulüp odaları ve dinlenme alanı vardır. Stadyum, 6 bin seyirci kapasitelidir.
Bathonea Antik Liman Kenti
Küçükçekmece gölü kıyılarında Firuzköy mahallesindedir. E-5 ve E-6 otoyolları arasındadır.
Milattan önce 2 bin yılına ait izler bulunan antik Liman kenti Bathonea antik kentinde, Küçükçekmece gölü kıyısında 6 yıldır sürdürülen kazıların, İstanbul’un deprem tarihini aydınlatması beklenmektedir.
Kazılarda, 7 Mayıs 558 tarihinde İstanbul’u vuran depremin izleri bulunmuştur. Deprem Bizans İmparatoru Justinianus zamanında yaşanmıştır.
Hatta bu depremde Ayasofya’nın kubbesinin yıkıldığı, İmparator Justinianus’un döneminde yaşamış Prokopius isimli bir tarihçi bu deprem için “Küçükçekmece gölü çevresinde bütün yapılar temellerine kadar yıkılmıştı” diye yazmıştır.
Kazılarda, gerçekten temellerine kadar yıkılmış yapı kalıntılarına rastlanılmıştır. Hatta çöken bir kubbenin altında, iki kişiyi, birbirine sarılmış olarak bulmuşlardır.
Kubbe taşlarının altında ezilerek kalmışlar ve yanlarında da o dönemin sikkesi bulunmuştur.
Bu yüzden, dönemi tarihlemek mümkün olmuştur. Bunun dışında, İstanbul’da 11’nci yüzyılda bir deprem daha yaşanmıştır.
Bu depremin izleri de belirlenmiştir. Burada bulunan bir sarnıç yapısındaki kırılmalar, deprem ve ardından yaşanan heyelan hakkında bilgi vermektedir.
Ayrıca: bölgedeki sarsıntıların tahmin edilmesine da katkı sağlayacaktır.
Kazılar sonunda, bugüne kadar: antik liman yapıları, İmparator Konstantin tarafından yaptırıldığı düşünülen bir dev açık sarnıç, bir kale kalıntısı ve tabanları mozaik kaplı büyük bir saray veya manastır kompleksi ile, yer altı su kanalları ve antik yollar ortaya çıkarıldı.
Ayrıca: 2014 yılında bulunan ve MÖ 1800’lü yıllara tarihlenen Erken Hitit veya Hurri dönemine ait 2 figür, kalay kalıntıları ve seramik parçaları bulunmuştur.
Sonuç: Kanal İstanbul güzergahında bulunan 2700 yıllık Bathonea antik kenti dünyanın en büyük 10 keşfinden birisi olarak kabul edilmektedir. Tarihi kalıntıların bulunduğu alanın Arkeoloji Parkına dönüştürülmesi çalışmaları sürdürülüyormuş.
GÜMÜŞPALA
Namı diğer “Muşpula”; Avcılar ilçesinin hemen girişinde, E-5 karayolunun kenarında, Küçükçekmece gölünün kıyısındadır. Avcılar ilçesinin en güzel mahallesidir.
Manzarası, yürüyüş yolları ve piknik alanları ile sessiz ve huzur dolu bir yer olarak önem kazanır. Ancak, tüm bu güzelliklerin yanında, 1999 yılındaki depremde, İstanbul bölgesinde en çok hasar bu bölgede yaşanmıştır. Depremden sonra, Avcılar Olimpiyat Evi: Gümüşpala Mahallesine kurulmuştur.
Çeşme
Çoban çeşmesi ismiyle de tanınır. Paşaeli piknik alanına giden yolun üzerindedir. 16’ncı yüzyıl Osmanlı döneminden kalma çeşme, Mimar Sinan eseridir.
Paşaeli Parkı
İstanbul şehrinde, en yakın ve en büyük piknik alanlarından birisidir. Burada Küçükçekmece manzarasına karşı oturup mangal keyfi yapabilirsiniz. Hafta içi sakindir, ancak hafta sonu mangal dumanından nefes almak mümkün olmaz.
Son aldığım bilgiye göre, Avcılar Belediyesi, burada barbekü bölümlerini kaldırarak mangal yakılmasını yasaklamıştır. Kaldırılan barbekü bölümlerinin yerine, yeni piknik masaları konulmuştur. Evet, park alanında konserler ve çeşitli şenlikler düzenleniyor.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Rektörlüğü Avcılar Kampüsü
Gümüşpala mahallesindedir. İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampüs alanı, 2’nci Dünya Savaşında buraya konuşlanmış olan 66’ncı Topçu Tümeni arazisidir. Yine burada eskiden bir askeri havaalanı vardı. Yerleşke 1978 yılında kurulmuştur.
Çünkü: İstanbul Üniversitesi, Beyazıt ve Vezneciler yerleşkelerine sığmamıştır. Kampüste Mühendislik, İşletme ve Veterinerlik Fakülteleri vardır. Burası, Merkez yerleşke olmamasına rağmen en büyük araziye sahip yerleşkedir.
MARMARA CADDESİ
Avcılar ilçe merkezinde bulunan cadde her zaman çok kalabalıktır. Sadece sabah erken saatlerde gezilebilir. Canlı bir yürüyüş alanı, bazı akşamlar burada konserler düzenleniyor.