Isparta Yenişarbademli

Isparta Yenişarbademli

Isparta Yenişarbademli

Isparta Yenişarbademli: İl merkezine 105 km uzaklıktadır. Şarkikaraağaç ilçesine 51 km, Beyşehir ilçesine 51 km uzaklıktadır.

Beyşehir gölünün batısında, Toros dağlarının kuzey uzantısı olan Amanos dağları yamaçlarındadır. Denizden yükseklik 1150 metredir. İlçe arazisinin büyük bölümü ormanlıktır. Kiraz üretimi yoğundur ve üretilen kirazlar yurt dışına ihraç edilmektedir. İlçe sınırlarının tamamı, Milli Park ve Birinci Derece Doğal Sit alanıdır.

Isparta Yenişarbademli

 

TARİHİ

İlçe tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olup Roma ve Bizans dönemlerinde “Gorgorum” ismiyle bilinmektedir.

Bölge 1380 yılında Osmanlı hakimiyetine girmiştir. 1810 yılında Konya iline bağlanmış ve 1868 yılından itibaren “Yenişar” olarak isimlendirilmiştir. 1954 yılında ise “Yenişarbademli” Belediyesi kurulmuştur. 1991 yılında Şarkikaraağaç İlçesinden ayrılarak Isparta iline bağlanmıştır.

PINARGÖZÜ KÜLTÜR ŞENLİKLERİ

Her yıl Temmuz ayında yapılır.

DAĞCILIK ŞENLİĞİ

Her yıl Mayıs ayının 2’nci haftasında Dedegöl dağı Melikler yaylasında yapılır. Ana kamp yeri, Melikler yaylasında 1700 metre yüksekliktedir. Yaka köyüne 7 km ve ilçe merkezine 10 km uzaklıktadır. Çam ormanı içinde bulunan kamp yerine toplu ulaşım sağlanmaktadır. Kamp alanında ortalama hava sıcaklığı gündüz 20-25 derece ve gece 5-7 derece arasındadır.

Isparta Yenişarbademli

 

GÖKYÜZÜ GÖZLEM ŞENLİĞİ

Her yıl Temmuz ayının sonunda gözlem şenliği yapılıyor. Etkinliğin yapıldığı Melikler Yaylasındaki “Cennet” adı verilen şenlik alanı, 1700 metre yüksekliktedir. Burada dünyada 68, Asya kıtasında 3 ve Türkiye’de ilk defa “Karanlık Gökyüzü Gözlem Parkı” kurulacaktır.

Burada yapılan ölçüm sonucunda, en karanlık yer olduğuna karar verilmiştir. Şenlik alanının karanlık olması, gözlem için avantajdır. Bu yüzden ışıkla kirletilmemesi sağlanıyor. İnsan gözünün karanlığa alışması 10 dakika sürüyor ama tek bir ışık kaynağı bu alışma sürecini derhal sıfırlıyor. Alanda mangal ve ateş yakmak yasaktır. Ayrıca belli bir saatten sonra alana araçla girip çıkılması da yasaklanıyor. Gözlem gecesi, 3 bin kişinin, uyumadan gökyüzünü çıplak gözle gözlemlediği söyleniyor.

GEZİLECEK YERLER

Isparta Yenişarbademli Melikler Yaylası

 

MELİKLER YAYLASI

Dedegül dağı eteklerindedir. İlçe merkezine 15 km uzaklıktadır. Yenişarbademli-Aksu karayolu üzerinde, Vali Çeşmesi mevkiinden, güney yönünde 2 km ilerlendiğinde, yayla alanına ulaşılır.

Isparta Yenişarbademli Melikler Yaylası

Kamp alanı çevresi çam ağaçlarıyla çevrelidir. Rakım 1735 metredir. Yayla alanında çadırda konaklayabilir, Pınargözü Mağarasına, Yaka Kanyonuna yürüyüş yapabilir, Dedegöl dağına tırmanış yapabilirsiniz.

Isparta Yenişarbademli Dedegöl Dağı

 

DEDEGÖL DAĞI

Orta Torosların en yüksek tepesi olup 2998 metre yüksekliktedir ve Isparta’nın en yüksek tepesidir. Değişik bir husus var, dağın ismi Dedegöl, ama zirvesinin ismi Dedegül’dür. Çünkü: söylentilere göre, doruğa yani zirveye adını veren gülleri, erenlerden sayılan bir dede dikmiş, zamanla doruk dedegül olarak isimlendirilmiştir.

Tepesinde yılın 11 ayı kar bulunur. 2000 metre rakımdan sonra ormanlık alan biter.

Burada: dağ yürüyüşü, kamp, tırmanma için uygun yerler vardır. Tırmanma dedim de, dedegöl kaya tırmanışı açısından rehber olan “Paroıs de Legende” isimli kitapta yer alan tüm dünyadaki 19 tırmanış bölgesinden birisidir. Yani, bu kadar değerlidir. Sebebi ise, yekpare kaya blokları ve 500-600 metre uzunluğunda olmasıdır. Kitapta, bölge tüm detaylarıyla anlatılıyor. Kaya kütlesinin özellikleri, bölgeye nasıl gidileceği gibi hususlar vardır. Dünyadaki pek çok dağcı, bu kitabı okuyarak bölgeye geliyormuş. Evet, ben Dedegöl’ün tırmanış için nasıl önemli bir yer olduğunu ve tüm dünyada tırmanışçıların burayı biliyor, dünyada sadece 5 ülkede bulunan kaya tırmanış parkuru buradadır.

Isparta Yenişarbademli Dedegöl Dağı

Pınargözü mağarasının üstünde bulunan Melikler Yaylasına, her yıl binlerce dağcı gelir, çadır kurarlar ve Dağcılık şenliklerine katılırlar.

Isparta Yenişarbademli Dedegöl Dağı

Melikler Yaylası ve Dedegül dağının çevresi, endemik bitki örtüsü açısından oldukça zengindir. Özellikle “Dedegül çiçeği” dağcıların ilgi odağıdır.

Dağın güneyinde “kartos suyu” denen bir su kaynağı vardır. Bu kartos suyu, Antalya ili Beşkonak kasabasında bulunan “Köprülü Kanyon Milli Parkına” adını veren köprü çayının başlangıcıdır.

Isparta Yenişarbademli Yaka Kanyonu

 

Yaka Kanyonu

Kanyonun girişi, Melikler Yaylasının hemen alt kısmındadır. Kanyonun bitim yeri ise Yaka köyüdür. Dağın kuzey batısında, köyle aynı adı taşıyan kanyon 4 km uzunluğundadır. Yani kanyon yürüyüşü 4 + 4 km toplam 8 km sürüyor. Genişliği ise yer yer 1.5-2 metre kadardır. Sarp ve yalçın kayalıkların duvar yüksekliği 30-100 metre arasında değişmektedir.

Isparta Yenişarbademli Yaka Kanyonu

Kanyonun içinde pek çok doğal havuzlar ve şelaleler vardır. Ayrıca birçok kuş ve rengarenk kelebekler görülür. Geçişi zor bir kanyon değildir, sadece kış aylarında geçilmemesi önerilir, çünkü suyun ısısı oldukça düşüktür, kanyon geçişi sırasında vücut bazen tamamen ıslanmaktadır. Hatta yine bu su içinde alabalıkları görebilirsiniz. Öte yandan, kanyonun genişliği çok dar olduğundan yağışlı havalarda, su seviyesi aniden yükselebilmektedir. Bu yüzden, kanyon geçişi düşünenlerin yazın geçmesi önerilir. Çünkü yazın kanyon içindeki akıntı kurur. Sadece bazı yerlerde, bazı çukurlarda su birikintileri kalır. Sonuç olarak kanyon geçişi için en uygun mevsim Haziran ayıdır.

Isparta Yenişarbademli Karagöl

 

Karagöl

Dedegöl dağının doğusunda Kurucuova denen yerdedir. 2335 metre yüksekliktedir. 2500 metre kare büyüklüğe sahiptir. Buzul gölüdür, minik ama derin bir göldür. Güzel bir doğaya sahiptir ve çevresinde ve Dedegül dağının eteklerinde bulunan Dedegül çiçeği ile dikkat çeker. Burada çadırlı kamp kurabilirsiniz.

Kuyukuyu Mağarası

Dedegöl dağında 1996 yılında, Kuyukuyu mağarası keşfedilmiştir. Mağara 832 metre derinliği ve 1231 metre uzunluğu ile dünyada en derin mağaralar arasında 118 ve ülkemizde ise 2’nci sıradıdır.

Isparta Yenişarbademli Kubad-ı Abad Sarayı

 

KUBAD-I ABAD SARAYI

İlçe merkezine 2.5 km uzaklıkta, Beyşehir gölünün kuzeybatı kısmındadır. Torosların bir kolu olan Anamas dağlarının eteklerindeki küçük alüvyon ovasında, göle doğru çıkıntı yapan kayalık tepe ile toprak tol denen bronz çağı höyüğü ile çevresine yayılan bir külliyedir.

Sarayı ilk bulan Konya Müzesi Müdürü M. Zeki Oral’dır. Kendisi İbn-i Bibi’nin Selçuknamesini tarayarak, pek çok eser yanı sıra Kubad Abad ve Keykubadiye’yi bulmuştur. İlk sondaj çalışmaları, kendisi tarafından 1949-1950 yıllarında yapılmıştır. İlk bilimsel kazılar ise, Prof Otto Dorn tarafından, Müzeler Genel Müdürü Mehmet Önder’le anlaşarak 1965 yılında yapılır.

Sultan Alaaddin Keykubat tarafından, Beyşehir gölünün güzelliklerinden etkilenilerek 1236 yılında yaptırılan bir saraydır. Sarayın mimar ve nakkaşı Emir-i Şikar Saadettin Köpek’dir. Binanın planını İbn-i Bibi: Alaaddin Keykubat’ın binanın planını çizerek üzerinde açıklamalar yapıp resmettiğini yazar.

Saray kompleksinin çevresi bir surla çevrilmiştir.

Sultan buraya saray yaptırırken, çevresine de şehir kurulmasını emreder. Saray tamamlandığı yıl, Alaaddin Keykubat ölür ve bu sarayda oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev oturur.

Saray kompleksinde, büyük ve küçük saraylar yanında, 16’ya yakın yapı kalıntısı ile av hayvanları için birbirinden çitlerle ayrılmış bir park bulunur. Büyük sarayın altında, göl kıyısında küçük tersane görülür.

Büyük Saray

50 x 35 metre boyutlarındadır. Planı simetrik bir düzen gösterir.

Beyşehir gölüne doğru uzanan geniş bir terası vardır. Güney ve doğusu odalarla çevrilmiş, oldukça düzgün taş döşeli büyük bir avlusu vardır. Buradan, büyük salon ve tuğla döşeli yüksek taht eyvanı ile harem ve misafirlere özgü odaların bulunduğu asıl saray bölümüne geçilir. Burada yapılan kazılarda, sarayın son derece zengin çini süslemelerle kaplı olduğunu gösteren buluntularla karşılaşılmıştır. Çinilerde: ayakta ve oturur vaziyette insan figürleri, çeşitli kuşlar, çift başlı kartal, hayvan ve sembolik figürler görülür. Kazılarda ele geçen çiniler Konya Çini Eserleri Müzesinde sergileniyor.

13’ncü yüzyıl tarihçilerinden İbn Bibi: Saray hakkında “duvarlarının güzelliği kıskançlıktan gökkuşağı rengini solduran, firuze ve lacivert renklerdeki döşemeleri … Büyük sarayın duvarlarını süsleyen göz kamaştırıcı firuze (turkuvaz), lacivert çiniler onun tanımına çok uygundur” demiştir.

Isparta Yenişarbademli Kız Kalesi Adası

 

KIZ KALESİ ADASI

Sarayın 3 km kuzeydoğusunda Beyşehir gölündedir.

Ada: Sarayın haremliği ve tersanesidir. Burası, Türkiye’de Manyas’tan sonra en önemli kuş cenneti alanlarından birisidir. Adada 10’un üzerinde kuş türü bulunur.

Isparta Yenişarbademli Pınargözü Mağarası

 

PINARGÖZÜ MAĞARASI

İlçe merkezine 8 km uzaklıkta Çaydere ormanları içindedir.

Mağaranın uzunluğu 15 km dir ve Türkiye’nin en uzun mağarasıdır. Mağaranın içinde çok güçlü su akmaktadır, ayrıca birçok sifon ve büyük çağlayan, şelaleler, gölcükler, damlataş havuzları vardır.

Isparta Yenişarbademli Pınargözü Mağarası

Buradan çıkan suyun ısısı Temmuz ayında bile 5 derece civarındadır, yani oldukça soğuktur, bu su Beyşehir gölünü besler.

Şarkikaraağaç tanıtımı.

Beyşehir tanıtımı.

Isparta tanıtımı.

 

Isparta Şarkikaraağaç

Isparta Şarkikaraağaç

Isparta Şarkikaraağaç: İl merkezine 118 km uzaklıktadır. Konya iline ise 145 km uzaklıktadır.

Verimli bir ova üzerine kurulmuştur. Deniz seviyesinden yükseklik 1180 metredir.

Beyşehir gölünün bir kısmı, ilçe sınırları içindedir.

TARİH

Bölge MÖ 188-133 yılları arasında Bergama krallığı hakimiyeti altındadır. MÖ 130 yılında ise Romalılar bölgeye egemen olurlar. Antik dönemde bölgenin ismi “Pitaşşa” dır. Roma döneminde, Karalis (Beyşehir) gölünün kuzeyinde Salur köyü yakınında “Anaboura” antik kenti kurulur.

Bu dönemde Beyşehir gölünün ( o dönemdeki ismi Karalis gölü) kuzeyinde, Salur köyü yakınlarında Anaboura antik kenti kurulur. Günümüzde kentin bulunduğu yerde herhangi bir kalıntı yoktur.

Roma döneminde, Beyşehir gölü kuzeyinde, Antiokheia’dan Likaonya ve Pamphilya’ya giden Roma yolu üzerinde, günümüzdeki Şarkikaraağaç ilçesinin civarında, Neapolis (günümüzdeki Şarkikaraağaç) kentinin bulunduğu bilinmektedir.

1182 yılında bölge Selçuklu egemenliğine girer. Daha sonra Hamitoğulları Beyliği hakimiyeti görülür. 1380 yılında, bölgede egemen olan Karamanoğulları Beyi, Hüseyin Bey, Osmanlı Padişahı I. Murat ile yaptığı anlaşma sonucu 80 bin altın karşılığında, bölgeyi Osmanlı egemenliğine bırakır.

Selçuklu Sultan III. Kılıçarslan döneminde, 1203 yılında Türk yurdu haline getirilen ilçenin o dönemdeki ismi “Karaağaç” tır. Aynı dönemde Denizli yöresindeki Acıpayam ilçesinin ismi “Garbikarağaç” olarak anıldığı için, buranın ismi Hamitoğulları tarafından “Şarkikarağaç” olarak değiştirilmiştir. 1864 yılında ilçe müstakil kaza olur.

NE YENİR

Tahin helvası, köpük helvası ve susamlı helva, Şarkikaraağaçlı ustalar tarafından özenle yapılır.

ŞARKİKARAAĞAÇ HELVA VE KÜLTÜR ŞENLİKLERİ

1967 yılından beri her yıl Temmuz ayının 2’nci Pazar günü, Milli Park alanında “Helva Bayramı” Şenlikleri düzenleniyor.

ŞARKİKARAAĞAÇ TURİZM MESLEK YÜKSEK OKULU

Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi bünyesindeki okul 2013 tarihinde kurulmuştur. 2018 yılında ise, Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi bünyesine dahil edilmiştir. Halen otel, lokanta ve ikram hizmetleri bölümü, aşçılık programı olarak faaliyetini sürdürmektedir.

SİNDEL YAYLASI ŞENLİKLERİ

Her yıl Mayıs ayında, Gedikli köyü Sindel yaylasında, Honamlı Yörükleri, Geleneksel Sindel Yaylası şenlikleri yaparlar.

 

GEZİLECEK YERLER

Isparta Şarkikaraağaç Beyşehir Gölü

 

BEYŞEHİR GÖLÜ

Beyşehir gölü, tektonik kökenli bir çukurluğun su ile dolması sonucu oluşmuştur. Türkiye’nin 3’ncü büyük gölüdür. Türkiye’nin en büyük içme suyu rezervuar alanı ve en büyük tatlı su kaynağıdır. 1986 yılında yapılan bir analize göre, gölün suyu hem sulamada kullanılabilir, hem de içilebilir nitelikte bulunmuştur. Tuzluluk oranı sıfırdır. Anyon ve katyon değerleri ise sınır değerlerin altındadır. Uzunluğu 45 km, genişliği 13-25 km arasında değişir. Ortalama derinliği 7 metre olan gölün en derin yeri 9 metredir. Gölün denizden yüksekliği 1126 metredir.

Beyşehir gölü çevresinde: kuş gözlemciliği yapılabilir. Kızıldağ Milli parkında ise doğa yürüyüşü, kamp ve foto safarisi düzenleniyor. Göl kıyısındaki 7 köyde bulunan kayıtlı 112 balıkçı teknesiyle balık avcılığı yapılmaktadır. Gölde ekonomik olarak avlanabilen balık türleri pullu sazan balığı ve sudak balığıdır.

Isparta Şarkikaraağaç İnönü İlköğretim Okulu

 

İNÖNÜ İLKÖĞRETİM OKULU

İlçe merkezinde, Asilkale Mahallesi Mektep Sokaktadır. 1929 yılında Erken Cumhuriyet döneminde yapılmıştır. Okulun planı dönemin Milletvekili Kazım Aydar tarafından çizilmiştir. 1930 yılında, Okulda eğitim başlamıştır. Okulun adı, İnönü zaferine atfen “İnönü İlkokulu” konmuştur.

1960yılında güney batı ucuna, tek katlı bina eklenmiştir. Bu ekleme, binanın görüntüsünü bozmuştur. Bu bina, ortaokul olarak kullanılmıştır.

Bina, dikdörtgen planlı ve bodrum ile beraber 2 katlıdır. Zemin kat pencereleri basık, üst kat pencereleri ise basık sivri kemerlidir. Tavan, taban, merdivenler ve kapı-pencere doğramaları ahşaptır. Kuzeybatı taraftaki giriş kapısı, yöreye has sarı renkli taştan silmeli biçimde yapılarak anıtsal bir şekil kazandırılmıştır. Okul binası 2001 yılında tescil edilen Hükümet Konağı ile çağdaş olup, plan ve yapı tekniği ile birbirine benzerler. Halen okul olarak kullanılmaya devam edilmektedir.

Isparta Şarkikaraağaç Hükümet Konağı

 

HÜKÜMET KONAĞI

İlçe merkezinde Kocaköy Orta Mahallededir. 1929 yılında Neo-klasik üslupla yapılan bina, 2 katlıdır. Duvar kalınlığı 90 cm ulaşan binanın zemin ve tavanları betondur. Zemin seviyesinden biraz yüksekte, bodrum katı vardır. Doğu-batı yönünde enlemesine olan binanın, doğu, batı ve güney cepheleri sade tutulmuş, esas girişin bulunduğu kuzey cephede ise; bina köşeleri ve giriş ana duvardan taşkın yapılarak, üçlü bir düzenlemeye gidilmiştir. Bina köşelerinde ve taşkın bırakılan giriş köşelerinde, taş işçiliği görülmeye değerdir. Bütün cephelerde, birinci ve ikinci at pencereleri bulunur. Alt kat pencereleri basık kemerli, üst kat pencereleri ise düz dikdörtgendir. Giriş basığa yakın yuvarlak kemerlidir. Kemer alınlığında “Şarkikaraağaç Hükümet Konağı 1929” ibaresi yazılıdır. Evet, eski Hükümet Konağı, en son olarak Belediyeye tahsis edilmiştir.

Isparta Şarkikaraağaç Çınar Ağacı

 

ÇINAR AĞACI

İlçe merkezinde Cumhuriyet Meydanında Atatürk heykelinin arkasında, Eski Hükümet Konağının önünde bulunur. Ağaç, Belediyenin yaptığı çevre düzenleme çalışmaları sırasında, meydanın tam ortasında bir refüj alanı içinde bırakılmış ve böylece rüfüjün iki tarafından geçen ana caddeden kurtarılarak koruma altına alınmıştır. Ancak yine Belediye tarafından, ağacın gövdesi üzerine betondan bir hat üzerinde bir şelale oluşturulmuştur. Pompa yardımıyla yükselen basınçlı su, ağacın batı batı yüzeyinden yine betondan yapılan su havuzuna akmaktadır ve su devir daim ederek işlemin sürmesi sağlanmıştır. Tabii bunlar görüntü olarak güzel, öte yandan, bu şelale ve havuz bir süre sonra ağacın çürümesine sebep olacaktır. Çınar ağacının yüksekliği 13-15 metre ve dalların genişliği ise 15 metredir. Kurtuluş savaşında cezalandırılanların bu çınar ağacında idam edildiği anlatılıyor.

Isparta Şarkikaraağaç Ağalar Mezarlığı

 

AĞALAR MEZARLIĞI

İlçe merkezinde, Cumhuriyet Meydanındadır. Mezarlık alanı içerisinde, geçmişten günümüze çeşitli dönemlere ait pek çok mezarın yer aldığı, özellikle basit yerel ve büyük boyutta kayrak taşı kullanılarak mezarların oluşturulduğu görülmektedir. Çok az sayıda da olsa, bazı mezarların üst tarafı sarıklı ve aynasında eski harflerin bulunduğu düzgün kesme taşların uzun dikdörtgen dolu, bazıları ise sivri kemerlidir. Mezarlık alanı oldukça bakımsızdır.

Isparta Şarkikaraağaç Alaca Mescit (Kürt Camii)

 

ALACA MESCİT (KÜRT CAMİİ)

Buraya halk arasında Kürt camisi de deniliyor. Bu cami, 1876 yılında yapılmıştır. Dikdörtgen planlıdır. Alt katı dükkandır. Batı ve doğu cephesinde altta beş büyük, üstte ise beş küçük dikdörtgen pencere bulunur.

Isparta Şarkikaraağaç Alaca Mescit (Kürt Camii)

Kuzeyde, camekanla kapatılmış son cemaat yerinin tavanında, kırmızıya boyanmış bir tavan göbeği ilgi çeker. Tavan süslemeleri ahşap çıtalarla yapılmıştır. Caminin içi ahşap sütunlu ve üç bölümlüdür. Arka tarafta ahşap ikinci kat vardır. Caminin kuzeydoğu köşesinde bulunan minare tuğla örgülü olup kaide devşirme malzemeden yapılmıştır.

Isparta Şarkikaraağaç Sultan Fatih Camisi (Cami-i Kebir)-Ulu Cami

 

SULTAN FATİH CAMİSİ (CAMİ-İ KEBİR)-ULU CAMİ

İlçe merkezinde Cumhuriyet meydanındadır. 1282 yılında, Selçuklu sultanlarından Alaaddin Keykubat döneminde, Ömer bin Ali tarafından yaptırılmıştır. 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde tamir ettirilmiş olup bu ismi almıştır.

Isparta Şarkikaraağaç Sultan Fatih Camisi (Cami-i Kebir)-Ulu Cami

Cami, kare planlı, bağdadi kubbeli, kırma çatılı, çatısı çinko kaplı tek minareli bir camidir. Mihrap ahşaptır. Mihrap nişini saran bordürlerde, bitkisel ve kıvrık dal motifleri ile spiral bezemeler görülür. Yağlı boya ile boyanmıştır. Minber ahşaptan yapılmış olup iki yanda kafes bordürü olan korkuluklar vardır. Vaaz kürsüsü doğu cephede bir konsol üzerinde bulunuyor. Kapı ahşap yuvarlak kemerli ve iki kanatlıdır. Minaresi kuzeybatı köşede tek şerefelidir. Çinko külah ile örtülüdür. Bu köşede mermer bir şadırvan vardır.

KİRELİ HAN

Şarkikaraağaç-Beyşehir yolunun 12’nci km. de Yassıbel köyünde Fele Pınarı başındadır. Selçuklu dönemine aittir. Civarda yaşayanlar bu yapıdan “Han” diye söz ederler. Hanın kuzey doğu kısmının temelleri, 1 metre boyunda ve 20-30 cm eninde, ardıç ağacından yapılan kazıklar üstüne oturtulmuştur. Binanın diğer kısımlarının bu şekilde olup olmadığı bilinmemektedir. Binanın duvarlarının dış yüzeyi, büyük blok taşlardan iç kısımları ise daha küçük moloz taşlardan yapılmıştır. Burada 15 yıl önce çıkartılan bir su havuzu (yalak), bu hanın açık avlulu bir kervansaray olduğunu gösterir. Hanın taşları sökülerek civardaki yerleşim yerlerinde kullanılmıştır. Büyük bir tahribat söz konusudur. Bu yüzden, daha önce temel seviyesine kadar olan duvarları, toprak seviyesinde görülmekte ise de günümüzde herhangi bir kalıntı görülmemektedir.  

Isparta Şarkikaraağaç Aslandoğmuş Hamam ve Biyolojik Havuz

 

ASLANDOĞMUŞ HAMAM VE BİYOLOJİK HAVUZ

Aslandoğmuş köyünün güneyindedir. Roma dönemine ait devşirme malzeme kullanılarak Osmanlı döneminde yapılmıştır. Yuvarlak kemerli tek bir girişi vardır. Kubik görünümlü hamam yapısının genişliği 3.95 metre, eni 3.45 metre ve yüksekliği 1.95 metredir. Üstü sonradan betonarme modern sıvayla sıvanmış yarım küre şeklinde bir kubbesi vardır. Kubbenin tam ortasında, merkezde havalandırma deliği bulunur. Hamamın iç kısmında, rozetler halinde duvar bezemeleri görülür. Hamamın kuzey tarafında, betondan yapılmış sıcak kaynak suyu geliş ve gidiş olukları bulunur. Bu su oluklarının kenarı ve çevresi, seramik kaplıdır. Bu termal su oluklarında, küçük boylu balıklar bulunur. Yöre halkı tarafından bu balıkların şifalı olduğu söyleniyor. Bu yüzden, hamam, çeşitli hastalıklarına şifa arayanlar tarafından yoğun ziyaret edilir. Doktor balıklar olarak nitelendirilen bu balıklardan biraz daha söz etmekte yarar var.

Isparta Şarkikaraağaç Aslandoğmuş Hamam ve Biyolojik Havuz

Evet, bu balıklar termal su alanlarından gelen ve sıcaklığı 22-23 derece civarında olan sularda yaşıyorlar. Tabii suyun Ph değeri (7,06) de önemli. Su kaynağından çıktıktan sonra tarihi hamamda biriken sular, daha sonra köyün altındaki dereye dökülmektedir. Şifalı balıklar için yapılan tesis: tam bu noktada yapılmıştır. Tesiste balıkların yaşadığı havuzlar, biyolojik bir gölet gibi tasarlanmıştır. Havuzlarda temizlik ve bakteri oluşumu, doğal yöntemler kullanılarak sağlanır. Bu nedenle, biyolojik yaşam korunmaktadır. Havuzlarda suyun içine dikilen özel su bitkileri suya oksijen verirler ve bu şekilde suyun okside edilerek dezenfekte edilmesi sağlanır. Evet, balıklar sazangillerden çok yayıngillere benziyor. Çöpçü balığına benzer özellikler taşıyorlar. Koyu sarımtırak kurşuni renkteki doku üzerine, sırt bölgelerinde siyaha kaçan koyu kahverengi benekler var. Alt tarafı, baştan kuyruğa kadar kurşuni renktedir. Büyüklükleri 3-5 cm dir. Ağız bölgelerinde 4 bıyık görülür.

Isparta Şarkikaraağaç Kızıldağ Milli Parkı

 

KIZILDAĞ MİLLİ PARKI

İlçe merkezinin 5 km güneyindedir.

Büyük Sivri tepesinin eteklerinde, deniz seviyesinden 1840 metre yükseklikte, saf mavi sedir ormanlarından oluşan bir milli park alanıdır. Park alanındaki yükseklik 1840 metre rakımdan başlar ve 1180 metre rakıma kadar iner.

Isparta Şarkikaraağaç Kızıldağ Milli Parkı

1969 yılında Milli Park olarak ilan edilmiştir. Parkın güneyinde Beyşehir gölü vardır. Gölden esen güney rüzgarları, Bebik vadisi ve Yertutan mevkiinden geçerek milli parka ulaşır. Bu yüzden, parkın bol oksijenli ve temiz havası caziptir. Astım ve solunum yolu hastalıkları için şifa kaynağıdır. 1986 yılında burada 100 yataklı göğüs hastalıkları hastanesi temeli atılmış ve maalesef aradan geçen 33 yıla rağmen inşaatı hala devam etmekteymiş.

Isparta Şarkikaraağaç Kızıldağ Milli Parkı

Milli Park alanı içinde, 201 adet endemik bitki türüne rastlanmıştır. Sedir ağaçları ile tanınan park alanı içinde, karaçam, ardıç, meşe toplulukları ile bozuk makilik alanlar bulunur. Park alanında: kurt, tilki, yaban domuzu, sansar, tavşan gibi memeliler de görülebilir.

Park alanında dağ evleri ve kamp sahası bulunur. Büyük Sivri tepesine tırmanarak dağ yürüyüşü yapılabilir. 3, 6 ve 9 kilometrelik yürüyüş yolları vardır.

Isparta Şarkikaraağaç Kızıldağ Milli Parkı

Ayrıca piknik alanları da bulunur. Bungalov tipi evler, çadır kurma yerleri, günübirlik mesire yerleriyle dinlenme ve piknik imkanı sunar. Bungalov tipi evlerde konaklamak isterseniz, Kızıldağ Milli Park Müdürlüğünü arayıp rezervasyon yaptırabilirsiniz. (Tel: 05443162211)

Pınargözü Mağarası

İlçe merkezine 8 km uzaklıktadır. Çaydere ormanlarının içindedir. Kızıldağ Milli Parkının en önemli kaynak değerlerinden birisidir. Dedegöl dağı eteklerinde 1600 metre rakımdadır.

Uzunluk itibarıyla Türkiye’nin en uzun mağarasıdır, mağaranın uzunluğu 15 km dir. Avrupa’nın en uzun mağarası olarak kabul edilmektedir.

Mağaranın içinden çok güçlü su akar. Ayrıca: mağara içinde birçok sifon ve büyük çağlayan bulunur. Bu mağaranın 1995 yılında yapılan uzun süreli araştırmalar sonucunda 16 kilometrelik bölümü ölçülmüş, ancak henüz sonuna ulaşılamamıştır. Belirlenebilen son nokta, ana girişten 660 metre daha yüksektedir. Mağaranın içinde, değişik büyüklükte gölcükler, şelaleler, damlataş havuzları ve her türden damlataş birikimleri bulunur. Mağara çevresinde ise, 213 çeşit bitki topluluğu tespit edilmiştir. Mağaranın içinde saatteki hızı 50-150 km arasında değişen güçlü bir rüzgar eser. Mağaradan çıkan suyun sıcaklığı ise, oldukça düşüktür, yaz kış 4-5 derece civarındadır.

Isparta Şarkikaraağaç Zengibar Kalesi

 

ZENGİBAR KALESİ

Kale, Muratbağı köyü sınırları içindedir. Bu köyün eski ismi “Zengiler” ya da “Zengibar” olarak bilinir. Kale Tepe’nin adı da köyün eski adıyla “Zengibar Kalesi” olarak söylenir. Yani köy adını buradan almıştır. Köy ilçe merkezinin 7 km kuzeyinde, kale ve örenyeri ise, köyün 1.5 km kuzeydoğusundadır. Kale Tepe: yöreye hakim, doğal bir tepe üzerinde ve tepenin eteklerine doğru yayılan yerleşimden oluşur.

Oval olan tepe üzerinde: iç kale, kuzey, batı ve güney yamaçlarında dış sur içinde, yerleşim ve nekropol kalıntıları yayılmıştır. Bu tepe; tüm yönlere hakim, hem kale hem de şehir yerleşimidir. Çünkü iç ve dış sur vardır. Yerleşim alanı içinde tespit edilen açık hava tapınağı ve diğer yapı kalıntılar; buradaki yerleşimin çok erken dönemlerden itibaren başladığı ve Geç Roma dönemine kadar devam ettiğini kanıtlamaktadır. Günümüzde, dağın zirvesine doğru uzanan sur duvarlarının sadece temelleri günümüze ulaşmıştır. Bu temel taşları oldukça büyük boyutludur. Kitabesi günümüze ulaşmamıştır, kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Bu nedenle kalenin ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmez.

BÜYÜKEKİZ TEPESİ MAĞARASI

Çarıksaraylar Kasabasında Büyükekiz Tepesi üzerindedir. Mağara/sığınak: tepenin güney yamacında, ana kayaya oyulmuş bir merdiven ve ana kayanın uygun boşlukları arasındaki açıklıkların hafifçe düzeltilmesiyle oluşturulmuştur. Yüzeyde bol miktarda çatı tuğlası ve mahya parçaları bulunmakta olup, az miktarda Geç Roma dönemi mutfak eşyalarına ait seramik parçaları bulunmuştur.

Isparta Şarkikaraağaç Enevre Antik Yerleşim Alanı

 

ENEVRE ANTİK YERLEŞİM ALANI

Salur köyünün yaklaşık 3 km batısında Ağılkaya Tepe ve Enevre Mevkiindedir. Ağılkaya Tepenin kuzey batısında bulunan Enevre mevkiinde, yüzeyde yer yer seramik parçaları, mimari bloklar ve antik duvar izleri bulunmaktadır. Ağılkaya tepenin tam zirvesinde 30 metre kare kadar bir alanda moloz taşlardan kuru duvar tekniğiyle yapılmış basit bir yapı yıkıntısı mevcuttur.

ÖRDEKÇİ HÖYÜK VE KALE

Ördekçi köyü, Sivri Dağ üzerindeki yayladadır. İlçe merkezine 11 km uzaklıktadır. Ördekçi köyünün 1.1 km kuzeydoğusunda, Anaboura antik kentinin hemen kuzeyindedir.

2001 yılında İstanbul Üniversitesi adına M. Özsait tarafından yapılan yüzey araştırmalarında, MÖ 2 bin, bin ve Roma dönemi çanak çömlek buluntularına rastlanılmıştır. Köy içinde bir eksedranın merkez kısmına ait yazıtlı blok dışında sunak, mezar anıtına ait parça ve steller ile mimari elemanlar bulunmuştur.

Ebatları 500 x 500 metre olan höyüğün yüksekliği 10-12 metredir. Yörenin en büyük höyüğü olan bu yükselti üzerinde Tunç devrinden Roma dönemine kadar seramik örnekleri bulunur. Kırmızı boya astarlı seramiklerle, içi küçük tanecikli gri hamurlu seramikler, bol olarak bulunmaktadır. Yüzeyde Roma dönemi çanak-çömlek parçalarının bulunması, buranın Roma döneminde iskan edildiğini gösterir. Kale tahrip olmuştur, sadece kalıntıları görülebilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.

ANABOURA ANTİK KENTİ VE KALESİ

Salur köyü güneyinde, Belciğiz köyünün batısındadır. İlçe merkezine 12 km uzaklıktadır. Şehir kuzeye açılan bir yamaç üzerindedir.

MÖ 1’nci yüzyılın ilk çeyreğinde, ünlü coğrafyacı Sinoplu Strabon: Geographika isimli eserinde kent halkından “Anabouralılar” diye söz eder.

MS 75 yılları civarında, yine tarihçi yazar Plinius, Naturalis Historia (Doğa Tarihi) isimli eserinde, yöreyi anlatırken sadece Neapolis (Şarkikaraağaç) kentinden söz eder.

Yani: MS 1’nci yüzyılda yeni kurulan Neapolis, bölgedeki Anaboura’nın adının sönükleşmesine, önemsiz bir kent durumuna düşmesine sebep olmuştur.

J. R. Sterrett isimli araştırmacı, Beyşehir Gölünün kuzeybatısında, Enevre denen yerde ortaya çıkan yazıtlarda “Anaboura” ismini bularak kentin yerini kesinleştirmiştir.

Antik kent, İstanbul Üniversitesi adına M. Özsait başkanlığındaki ekip tarafından 2001 yılında ve Th.Drew Bear tarafından 2002 yılında araştırılmıştır. Bu araştırmalarda ören yerinde, savaşçı kabartmalı, yazıtlı bir zafer anıtı parçası ve alınlıklı bir mezar anıtına ait olabilecek MS 2’nci yüzyıla ait kalıntılar bulunmuştur. Aynı mezar anıtına ait olabilecek bir parça ise Ördekçi’de kaydedilmiştir. Köy yakınlarındaki bir tepe üzerinde, kentin odeionuna ait kalıntılar görülmekte ve yakınında da bir kutsal alanın bulunduğu tahmin edilmektedir.

Gelelim günümüze: Salur köyünün güneybatısında, Kızıltepe üzerindeki Anaboura antik kenti, tepenin zirvesinde, bir vadi içindedir. Kentin çevresi, bir surla çevrili olup, kale duvarlarının moloz yıkıntıları ve güneydeki kale duvarlarının temelleri kalmıştır. Yerleşim yeri içinde, vadinin aşağısında bir sırtta tapınak temel kalıntıları vardır. Ayrıca: bir tiyatro olarak adlandırılan ancak tiyatrodan çok toplantı alanı olabilecek, oturma basamağı sıraları bulunan bir kalıntı görülür. Vadinin yamaçlarında, çok miktarda temel düzeyde kalıntı bulunur. Evlerde genellikle lacivert renkli, yerel taş, tapınak ve toplantı alanı olabilecek yapıda ise beyaz kireç taşı kullanılmıştır. Tapınak, küçük bir tapınak türüdür. İşçilik taşra işçiliği olup, Roma dönemi özellikleri gösterir. Çevrede yapılan araştırmada herhangi bir yazıta rastlanmamıştır.

Günümüzde kent üzerinde pek fazla kalıntı yoktur, tiyatro ve tapınak kalıntısı ile konut temellerinin izleri görülebilir.

ARAKLI HÖYÜK

Araklı köyünün güneyindedir. Isparta-Konya karayolunun ortasından geçmektedir. Evet, yanlış okumadınız, Şarkikaraağaç-Beyşehir karayolu üzerinde yürütülen yol genişletme çalışmaları sırasında 7 bin yıllık tarih yok edildi. Karayolları Müdürlüğü yol genişletme çalışmalarını, müze müdürlüğünden izin almadan ihale yapıyor, ihaleyi alan firma, nasıl olsa izin alınmıştır diye düşünerek, iş makinalarıyla dalıyor höyüğe, höyüğün içinde ve çevresinde dozerlerle 3-4 metrelik çukurlar açılıyor, höyükten çıkan topraklar kamyonlara yüklenip çevredeki boş arazilere atılıyor.

Ancak bir bakıyorlar bu topraklar içinde insan kemikleri, mezarlar, yazılı taşlar ve seramikler görülüyor, bunun üzerine Isparta Yalvaç Müze müdürü bölgeye çağırılıyor, müze müdürü çalışmaların hemen durdurulmasını ister, ancak incelemelerde toprak altından çıkan bütün eserlerin parçalandığı tespit edilmiş ve içinde kamu görevlilerinin de bulunduğu 19 kişi hakkında, Savcılığa suç duyurusunda bulunulmuştur. Evet, 24.10.2017 tarihinde konu yargıya intikal ettirilmiş, sonuç, ben bilmiyorum, bilen varsa, buraya yazsın, hep birlikte öğrenelim.

Evet, höyük hakkında yine de biraz bilgi vermek istiyorum. İlçe merkezine 5 km uzaklıktadır. Çok geniş bir alanı kaplayan höyük, 110 x 300 metre boyutlarında, 5-6 metre yüksekliktedir. Üzerinde tarım yapılması ve ortasından karayolu geçmesi nedeniyle, tahribat yoktur. İlk Tunç çağı ve kalkolitik çağ seramikleri örnekleri bulunmuştur. Kırmızı boya astarlı seramiklerin, hamurları taşçıklıdır. Ayrıca höyük üzerinde geç devir seramik örnekleri de vardır. Duyduğuma göre: İsparta Yalvaç Müze Müdürlüğü, bu kıyımı önlemeye çalışmış ama önleyememiş, artık kimin suçu, kimin günahı, 7 bin yıllık bir tarihi yok etmek, takdir sizin.

ARAK MAĞARASI

İlçe ile Fele pınarı arasında, ilçe merkezine 4.5 km uzaklıktadır. Konya kara yoluna ise 2.6 km uzaklıkta olup, Kara Tepenin eteklerindedir. Giriş kapısı oldukça dardır. Mağaraya girildikten sonra, 11 metre kadar dar bir yol devam eder, daha sonra genişleme başlar ve yüzyıllardır oluşan sarkıt ve dikitler göre çarpar. Mağaranın temiz havası özellikle ziyaretçileri etkiler. Ancak mağarada çok sayıda yarasa vardır, buna göre içeriye girmenizi öneririm, korkabilirsiniz. Mağara önü, ilçenin güzel bir piknik alanıdır. Söğüt ağaçları ve bol sulu bir pınar bulunur.

NEAPOLİS ANTİK KENTİ

Beyşehir gölünün kuzeyinde Antiokheia’dan (Yalvaç) Likaonya ve Pamphilya’ya giden Roma yolu üzerindedir. İlçe merkezinin yaklaşık 12 km güneybatısında Enevre köyü altındadır.

Şarkikaraağaç ilçe merkezi civarında olduğu bilinen antik kentten, ilk olarak yazar Plinius “Naturalis Historia” (Doğa Tarihi) isimli kitabında söz eder.

Plinius, antik kentin Galatia’da olduğunu belirtir. Yine başka bir antik dönem yazarı Ptolomaios ise, kenti Pisidia’nın Galatia’ya yakın kısmında olarak gösterir.

Neapolis ve Apollonia (Uluborlu) şehirlerine, aynı tarihlerde Trakyalı kolonistler tarafından yerleşildiği tahmin edilmektedir.

MS 3’ncü yüzyıla ait bir yazıttan: bölgede bir tetrapolis (4 kent tarafından kurulan bir birliktir) olduğu bilinmektedir. Tetrapolis üyelerinden: Altada (yeri bilinmiyor), Anaboura (Enevre) ve Neapolis (Şarkikaraağaç) bilinmekte, ancak dördüncü kentin adı bilinmemektedir.

Evet Neapolis kentinden, yakın çevrede bir kalıntı görülmez. Ancak İlçe Halk Kütüphanesi’nin bahçesinde arşitrav blokları, sütunlar ve mezar stelleri bulunmuş olup bunlar İsparta Müzesine götürülmüştür.

Isparta tanıtımı.

Konya tanıtımı.

 

Isparta Gelendost

Isparta Gelendost

Isparta Gelendost: Isparta il merkezine 81 km uzaklıktadır. İlçe merkezinin rakımı 940 metredir. Eğirdir gölünden 10 km içeridedir. İlçenin batısında Eğirdir gölü vardır. Doğusunda ise, Toros dağlarının uzantısı olan Anamas dağları bulunur.

İklim: Akdeniz ve karasal iklim arasında geçiş iklimi özelliği gösterir. Buna bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve karlı geçer.

TARİHİ

Malazgirt savaşından sonra, Gelendost ve havalisi, Türkler tarafından ele geçirilir.

Selçuklular ve Bizanslılar arasında yoğunlaşan savaşlar, Selçuklu sultanı II. Kılıçaslan zamanında 1176 yılında Miryakefalon zaferiyle sonuçlanır ve 1182 yılında yöre tamamen Selçuklu egemenliğine girer. Yine aynı dönemde, buranın ismi değiştirilerek “Gelende” ve “Gelindi” olur. Bölgeye çok sayıda Türkmen aşireti yerleştirilir.

Arap seyyahı İbn-i Bibi’nin yazdıklarına göre, Gelende, Anadolu Selçuklu Sultanının yazlık taht ve eğlence şehridir. Fatih Sultan Mehmet döneminde, Gelende ismi, Gelendost olarak değiştirilir. Gelendost köyü, bu dönemde, nahiye olan Afşar köyüne bağlanır. 1954 yılında ise, Gelendost kaza merkezi olur.

Isparta Gelendost

 

İLÇENİN İSMİYLE İLGİLİ BİR EFSANE

1176 yılındaki Miryakefalon zaferinin ardından, Bizanslılar tarafından yapılan yer yer işgal ve baskınlardan korunmak için, Gelendost’ta gözcüler görevlendirilir. Gözcüler ilçeye gelen ve gidenlerin düşman mı dost mu olduğunu gözler, gelen dost ise “Gelendost” diye bağırırlarmış. Böylece, yörenin ismi “Gelendost” olarak kalmış ve günümüze kadar ulaşmıştır.

GELENDOST ZAFERİ YILDÖNÜMÜ

1176 tarihinde kazanılan Myriokefalon savaşı, 2’nci Kılıç Arslan ile Bizans ordusu arasında, Gelendost ve çevresinde yapılmıştır. Bu yüzden, 17 Eylül 1176 tarihinde kazanılan bu zaferin anısına her yıl 17 Eylül tarihinde, Gelendost Zafer Yıldönümü şenlikleri ve festivali yapılır. Festivalde, ilçede üretilen elmalar arasında kalite yarışması düzenlenir.

Isparta Gelendost

 

ELMA

Türkiye’nin en güzel elmaları, Gelendost ilçesinin Eğirdir gölü çevresinde bulunan bahçelerinde yetiştirilir.  

 

MİRYAKEFALON VE ELMA FESTİVALİ

Her yıl burada 17 Eylül tarihinde bir festival düzenleniyor. Bu festivalde, Afşar köyünde, geleneksel halk mutfağı ve yemeklerinin örneklerini görüp tadabilirsiniz. Özellikle: Afşar kaymaklı baklavası önerilir.

Isparta Gelendost

GEZİLECEK YERLER

Isparta Gelendost Atik Camii

 

ATİK CAMİİ

İlçe merkezindeki cami, Selçuk Mahallesindedir ve Selçuklulardan kalmadır.

Isparta Gelendost Abdulgaffar Camisi

 

ABDULGAFFAR CAMİSİ

İlçe merkezinde Cumhuriyet meydanındadır. 1878 yılında yapılmıştır. Osmanlılardan kalmadır.

Isparta Gelendost Abdulgaffar Camisi

Duvarları moloz taşlı cami, kare planlıdır. Doğu ve batı cephelerinde, kemerli dört pencere vardır. Kuzey cephede, kemerli bir giriş bulunur. Son cemaat yeri, dört ahşap direkli olup, sonradan iki katlı yapılmıştır. Caminin içinde, özellikle yazı kuşakları ve madalyonlardan oluşan kalem işi süslemeler önemlidir.

Isparta Gelendost Köprüsü

 

GELENDOST KÖPRÜSÜ

İlçe merkezinde Muharrem Mahallesi ve Orta Mahalleleri arasında sınırda bulunur. İlçe merkezinden geçmekte olan Doğan Bey çayı üzerindedir, blok taşlardan yapılmıştır.

Isparta Gelendost Ertokuş Hanı-Kudret Hanı

 

ERTOKUŞ HANI-KUDRET HANI

Eğirdir’i-Konya’ya bağlayan yol üstündeki bu han, Selçuklu dönemi yapısıdır. Eğirdir-Gelendost karayolunun 30’ncu km. de Yeşilköy sınırları içinde ve Eğirdir gölü kenarındadır. Kitabesinden anlaşıldığına göre: Selçuklu sultanlarının has köklerinden olan Mübareziddin Ertokuş tarafından 1223 yılında yaptırılmıştır. Ancak kimin yaptırdığı belli değildir.

Selçuklu kervansaraylarının avlulu ve kapalı kısımlarının bir arada birleştirilmesiyle meydana gelen “karma” tipe girer. Güney-kuzey istikametinde olan kervansarayda simetri hakimdir. Kapılar, ana aks üzerinde, Selçuklulara özgü bir stilde, renkli taşlarında kullanıldığı kemerlerle desteklenmiş ve kitabesi kapalı kısım girişinde hala durmaktadır. Giriş güneydedir. Giriş önünde iki dekar kadar bir boşluk vardır. 21 x 54 metre boyutlarında olan kervansarayın kapalı kısmı, dıştan dikdörtgen ve üçgen istinat duvarlarıyla kuvvetlendirilmiştir. Beşik tonozla üzeri örtülmüş olan yapının dış duvarları düzgün kesme taşlardan yapılmıştır.

Dış portalden içeriye girince, sağda ve solda nöbetçi odaları devamında hayvanların barınmaları için tonoz örtülü ve kemerli bölmeler vardır. İç portalden kapalı kısma girilince, üç nefli olduğu görülür. Orta nef, yan neflerden daha geniş ve daha yüksektir. Tabiat şartları nedeniyle beşik tonoz, yer yer delinmiş ve her geçen gün de tavan ve kemerlerde düşmeler görülmektedir. Kuzey duvarı da çok yıkılmış, pencere hizasına kadar gelmiştir.

Onarım çalışmaları sırasında, avlunun ortasında sekizgen planlı bir havuz kalıntısı bulunmuştur. Yapı üzerinde yapılan incelemelerde: hanın kapalı barınak bölümünün ilk inşaat evresinden kaldığı tespit edilmiştir. Güney kanadındaki avlu ve avlu çevresindeki yarı açık ve kapalı mekanlar sonraki inşaat aşamasında ilave olmuştur.

 

AFŞAR KÖYÜ

Afşar köyü, ilçe merkezine 4 ve il merkezine 84 km uzaklıktadır. Günümüzde yemekleriyle önem kazanmaktadır.

 

Afşar Evi

Ulucami mahallesindedir. Hacıaliler evi olarak da bilinir. Yapı “hanaylı” ev tipindedir.

Kapalı olan hanayın arka bahçeye bakan cephesi, tamamen pencere kaplıdır. Hanayın yapım malzemesi ahşap, ikinci kattaki 5 odanın kapısı bir sıra halinde hanaya bakar. Odaların gömme dolaplarında, tavanlarında ve mahalli olarak “Musandra” tabir edilen bir insan boyundan daha yükseğe yapılan ve duvar boyunca uzanan ahşap rafların kenarlıkları, ahşap işçiliklidir. Gömme dolaplar ve tavanlar, çakma tekniğiyle yapılmıştır. Evin ikinci katında ve doğu ucundaki odada bulunan bir dolap kapağının, her iki tarafında palmet motifi vardır. Aynı odanın tavanı dikdörtgen çıta parçalarından balık sırtı biçiminde desen oluşturarak kaplanmıştır. Bu dikdörtgen parçaların aralarında burgu motifli ince çıtalarla bordür oluşturulmuştur. Evin ikinci katına tahta bir merdivenle çıkılır. Ev subasmanı seviyesine kadar harçlı taş örgüyle inşa edilmiştir. İkinci katın batı ucunda bulunan odanın tavanında beş kollu yıldız biçimli tavan göbeği yapılmıştır. Ev kırma çatılı ve çatısı kiremitle örtülüdür. Zemin katında bulunan üç adet odanın birisinde zahire saklanıyor. Diğeri kiler olarak kullanılıyor. Üçüncüsü ve fevkani olanı da beş basamaklı taş merdivenle çıkılıyor. Bu odaya yerel tabirle “Ekmek odası” ismi veriliyor. Ekmek odasında ekmek pişiriliyor. Zemin katın duvarları beyaz kireçle sıvanmıştır. Zemin katın kapılarında ve odaların içinde ahşap işçiliği görülmez. Hanay sokağa doğru çıkma yapıyor. Çıkmada üç penceresi vardır.

Isparta Gelendost Afşar köyü camii

 

Afşar köyü camii

14-15’nci yüzyıllara ait olduğu düşünülen söz konusu cami, kareye yakın bir plana sahip olup kırma çatılıdır. Yapı malzemesi, moloz taş olup taş araları çimento derzlidir. İçte ise duvarlar sıvalıdır. Köşelerde kesme taş kullanılmıştır. Pencereler yuvarlak tuğla kemerli ve sövelidir. Camiye giriş kapısı, batı duvarının kuzey duvarına yakın köşesindedir. İbadet mekanı, 12 adet ahşap sütunla, dört sahına ayrılmıştır. Sütunların bazıları başlıklı, bazıları başlıksızdır. Sütunların çoğu devşirmedir. Sütunlar ahşap kirişlere bağlanmaktadır. Kirişlerin her iyi yanında konsol dizisi bulunur. Mihrap nişinin tam üstünde bir yazı şeridi vardır. Mihrabın sağında ahşap bir minber bulunur. Kuzeybatı köşedeki minaresi taştan yapılmış ve özgün olup sonradan yapılan boyalarla orjinalliği bozulmuştur. Cami ziyarete açıktır.

 

Abdulgaffar camii

Afşar köyünde: 1878 yılında yapıldığı tahmin edilen bir tarihi cami vardır. Selçuklu dönemi yapısıdır. Moloz taş ve aralarına çimento derz edilerek yapılmıştır. Beden duvarları taş kornişle son bulmaktadır. Doğu ve batı cephelerinde altta yuvarlak kemerli dört pencere, üstte ortada yuvarlak bir pencere açıklığı, güneyde altta yuvarlak kemerli iki pencere, üstte ortada yuvarlak bir pencere açıklığı vardır. İçeride ortada tavanda: dört sütunun taşıdığı küçük bir kubbe vardır. Kubbenin çevresi, düz ahşap tavan olarak yapılmıştır. Ahşap tavanın kenarları yuvarlaktır. Son cemaat yeri dört ahşap sütun direklidir. Sonradan iki katlı mekan haline getirilmiştir. Cami içinde yazı kuşakları ve madalyonlardan oluşan kalemli süslemeler ilgi çeker. Batı cephesinin kuzey ucunda tek şerefeli taştan yapılmış bir minaresi vardır. Şerefe altı mukarnaslıdır.

 

Isparta Gelendost Afşar Selçuklu Köprüsü

 

Afşar Selçuklu Köprüsü

Afşar köyünün güneyinde, Çiftlik yolu üzerinde, köye yaklaşık 500 metre mesafede ki Afşar çayı üzerinde yapılmış olan iki gözlü köprünün yan cephelerinde antik mimari bloklar kullanılmıştır. Köprünün orta kısmı moloz dolgudur. İki kemer üzerine oturan köprünün altta bir ayağı bulunmaktadır. Köprünün üst yüzü taş kaplıdır. Köprünün doğusunda 10 metre uzaklıkta, betonarme ikinci bir köprü yapılmıştır. Bu modern köprü de iki ayak üzerine üç gözlüdür.

Isparta Gelendost Afşar Hamamı

 

Afşar Hamamı

Tek hamam olarak yapılmış, kagir bir yapıdır. 14-15’nci yüzyıllarda Hamidoğulları döneminde yapıldığı tahmin edilmektedir. Düz alanda yer alan hamama, günümüze temelleri gelmiş dikdörtgen planlı soyunmalıktan girilir. Soyunmalık, yakın zamanda mahalli imkanlarla, eski temeller üzerine yeniden yapılmış, üstü betondan tabliye ile örtülmüştür. Soyunmalığın doğu cephesinde yer alan kemerli bir kapı ile ılıklık kısmına girilir. Ilıklık mekanı doğu-batı yönünde, uzunlamasına dikdörtgen planlı ve üstü beşik tonoz örtülüdür. Soyunmalığın kuzey cephesinde dört adet soyunmalık kabini briketten yapılmıştır. Sıcaklık bölümü, enine dikdörtgen planlı, büyük bölüm ile kare planlı iki adet halvet hücresinden oluşur. Büyük bölüm, ortada kubbe, iki yanda da beşik tonozla örtülüdür. Sıcaklığın güneydoğu köşesi yakın zamanda tıraşlık olarak bölünmüştür.

 

DEŞTEPE I VE II TÜMÜLÜSLERİ

Afşar köyü ile Köke köyü arasındaki asfalt yolun doğu tarafında ve asfalt yola yaklaşık 100 metre uzaklıkta bulunan Deştepe Tümülüsü’nün çapı yaklaşık 200 metre ve yüksekliği 20 metredir. Tümülüs üzerinde maki bitkileri yetişmiştir. Doğu ve batı yönlerindeki düzlükte yer alan arazi ise sürülmüştür. Yani üzerinde tarım yapılmaktadır. Tümülüsün denizden yüksekliği 972 metredir. Tümülüs açılmamıştır, iyi durumdadır, bölgede daha önce tespit edilen batı tümülüslerle aynı özellikleri gösterir, mezar odası taştan yapılmış olmalıdır. Bu yüzden, tümülüsün Lydia dönemine ait olduğu düşünülmektedir.

Isparta tanıtımı.