Erzurum Horasan; İlçe Kars-Erzurum kara ve demir yolu üzerindedir. Horasan, Erzurum arası uzaklık: 85 km. Horasan, Köprüköy arası uzaklık: 28 km. Horasan, Sarıkamış arası uzaklık: 71 km. Horasan, Kağızman arası uzaklık: 109 km.
TARİHİ
Yörenin tarihi Urartular dönemine kadar gider. 1071 Malazgirt zaferinden sonra İran Horasan’dan gelen Türk toplulukları, o zamana kadar ismi “Üskühat” olan yöreye “Horasan” adını verirler. 1877-1878 yılında Osmanlı-Rus savaşında Horasan Ruslar tarafından işgal edildi. 1917 yılında ise Ruslar bölgeden çekilince işgal ettikleri yerlere Ermeniler yerleşti. Yörede, Ermenilerin yaptıkları vahşet, kalan ve katliam yaşanırken 12 Mart 1918 tarihinde Kazım Karabekir komutasındaki ordumuz tarafından kurtarıldı. Her yıl 16 Mart tarihi, Ermeni zulmünden kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır. 1952 yılında Belediye kurulmuş, 1954 yılında ilçe olmuştur. 30 Ekim 1983 tarihinde meydana gelen depremde birçok yapı hasar görmüş ve yıkılmıştır.
GENEL
Erzurum ilçeleri arasında nüfus büyüklüğü bakımından en büyük ilçedir. Yerleşim Aras nehri kenarında kuruludur. Arazi genel olarak geniş düzlükler, kuzey ve güneyden çevrili tatlı eğimli çıplak geniş sırtlardan meydana gelir. Rakımı ortalama 1650 metredir. Yöre insanının başlıca geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Karasal iklim hakimdir.
GEZİLECEK YERLER
ALİÇEYREK II KAYA MEZARI
İlçenin 14 km doğusunda bulunan Aliçeyrek Köyünün yaklaşık 1 km güneyindedir. Bu bölge: Doğu Anadolu’da antik dönemin ticari ve askeri öneme sahip yollarının kesiştiği Aras vadisidir. Köyün güneyinde, Darboğaz denilen yerde, kaya mezarları ve anıtsal kaya nişleri vardır. Bunlardan en görkemlisi, sonradan kiliseye dönüştürülmüş olan bir kaya mezarıdır. Kaya mezarına: ana kayalıkta kabaca kesilmiş iki basamaktan ulaşılır. Ana alan, apsise doğru daralan bir yapıda ve basık tonoz tavanlıdır. Yan duvarlarında, sonradan eklendiği anlaşılan, muhtemelen meşale yuvarı iki oyuk ve tabanında konik vaftiz havuzu bulunmaktadır. Uzun yan duvarların doğu bitiminde, içlerinde ana kayadan kesilmiş sunak benzeri yükseltiler bulunan kaba dikdörtgen hücrelere açılan iki giriş bulunur. Girişler üstte oval sonlandırılmıştır.
Evet, bu kaya kilisesinin bu işlevi, sonradan yapılan eklerle kazandırılmıştır. Kilisenin naosunu oluşturan ana alan ile apsis hücreler ve ikinci katın işçilikleri, nitelikleri bakımından, belirgin derecede farklılıklar içermektedir. Ana alanda özenli, pürüzsüz işlenmiş duvarlar, aynı titizliği apsis, hücreler ve ikinci kat odasında göstermez. Bu birimler arasındaki işçilik farkları, hücreler ve ikinci katın sonradan eklendiklerinin kanıtıdır. Bu yüzden, anılan kaya kilisesinin başlangıçta bir kaya odası olarak tasarlandığı ve daha sonraki dönemlerde eklerle kiliseye dönüştürüldüğü söylenebilir.
Kaya mezarının batıya yönelik cephesinde bulunan değişik biçimdeki kaya oluşumlarından biri, iki silmeli ve üstte oval tasarımlı, derin nişi ile tekne biçiminde bir çocuk kaya mezarıdır. Mezarın üst kısmında, mezarın üstünü kapatmada kullanılan düz bir kütlenin yerleştirilmesi için girintiler bulunur.
GÖKÇE GÖZETLEME KULESİ
İlçe merkezinin 19 km kuzeyindeki Hızırilyas Mahallesindedir. Kule, bulunduğu tepenin yapısına uydurularak inşa edilmiştir. Önünden geçen tarihi yolu ve vadiyi kontrol etmek için yapılmıştır. Küçük bir gözetleme kulesi durumundadır. 1-2 metre arasında değişen büyük taşlardan yapılan su duvarlarının yer yer 1.5-2 metrelik kısmı ayakta kalarak günümüze ulaşmıştır. Kalenin bulunduğu tepenin hemen altındaki iki küçük tepede de kaleyle bağlantılı olduğu düşünülen yerleşme kalıntıları bulunur. Kalenin kuzeybatısında da bir gözetleme kulesi vardır. Bölgedeki Orta çağ kaleleri ile aynı özellikleri göstermesinden dolayı Orta çağa tarihlenir.
HORASAN BABA TÜRBESİ
İlçe merkezine bağla Aşağı Mahalle Camiine bitişiktir. Duvarları yaklaşık 2.5 metre yüksekliktedir ve taş ve çimento harcı ile örülmüştür. Üstü basit bir çatı ile kapatılmıştır. Tek gözlü bir yapıdır. Burada, 4 sıra üzerinde 24 mezar görülür. Mezarlar yarım metre yükseklikte olup, moloz taşlardan yapılmıştır. Horasan Baba’ya ait olduğu söylenen mezarın kitabesi yoktur. Başka yerden getirildiği anlaşılan kesme taşın, mezar başı taşı olarak konulduğu görülür. Horasan Baba “Horasan Semerkandi Buhari” diye bilinir. Kendisi kardeşleriyle birlikte bu bölgeye gelmiş Horasan Erlerindendir.
URARTU KİTABESİ
İlçe merkezine bağlı Yazılıtaş köyündedir. Yazıt, Urartu’da kör pencere denen bir sistemle, duvar düzlenerek yapılıyor. Urartu kralı Menua, Urartu kralları arasında en fazla yazıt bırakan isimdir. Yazılıtaş köyündeki bu yazıt, bir kayanın üzerine Urartu dilinde çivi yazısı olarak işlenmiştir. Anadolu tarihinin en önemli belgelerindendir.
120 yazıt bıraktığı bilinen Menua’nın Diauehi ülkesine (Güney Kafkasya’da, Karadeniz’in güneydoğu kıyısında tarihsel bölgenin ve buradaki ilk devletlerden biri) sefer düzenlediği ve ülkenin tüm kalelerini ele geçirdiğini anlattığı Yazılıtaş Yazıtı da en önemlileri arasında yer alıyor. Kral Menua’nın Diauehi ülkesine sefere çıktığı, ülkenin kralı Utupusini’yi yendiğini ve kralın ayaklarına kapanarak merhamet dilediği, altın ve gümüş karşılığında canını bağışladığını yazıyor. Son satırını da “Bu yazıtı kim tahrip ederse, tanrıların laneti üzerine olsun” diye bitiyor.
Pazaryolu: Erzurum İspir kara yolu üzerindedir. Pazaryolu, Erzurum arası uzaklık: 122 km. Pazaryolu, Bayburt arası uzaklık: 77 km. Pazaryolu, İspir arası uzaklık: 23 km.
TARİHİ
Yerleşimin ilk ismi “Nor Keğ” dir ve “Yeni Köy” anlamına gelmektedir. Osmanlı döneminde ise, buranın ismi “Norgah” dır. 24 Şubat 1916 tarihinde Ruslar burayı işgal ederler. 1917 yılındaki Bolşevik ihtilalinin ardından Ruslar geri çekilir ve onların yerini Ermeniler alır. Ermeniler yörede her türlü vahşeti ve zulmü yarattıktan sonra 25 Şubat 1918 tarihinde Türk ordusu tarafından Ermeni işgalinden kurtarılır. Bu yüzdün 25 Şubat tarihi, her yıl kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır. İlçe daha önce, İspir ilçesine bağlı iken, 1989 yılında ilçe statüsü kazanmıştır.
GENEL
İlçe: düzlük ve yeşillik bir yerdedir. Çevresi dağlık, ortası bağlık bir alandır. İlçe merkezinin rakımı 1450 metredir. Karadeniz bölgesine sınır bir bölümdedir. Bu yüzden, bağlı bulunduğu Erzurum il merkezinden iklim ve diğer bazı konularda farklılık gösterir. Karadeniz bölgesine yakın olması, iklimi Erzurum’a nazaran daha ılımandır. Küçük bir ilçedir. İlçe nüfusunun yarıya yakın bölümü kırlarda yaşar. Halkın geçim kaynağı genellikle tarım ve gurbetçiliktir. Ancak en önemli özellik: arıcılıktır. Çünkü yöre, arıcılık açısından Türkiye’de bulunan ideal merkezlerden biridir. Burada yüksek kalitede bal üretimi yapılır. İlçede son 10 yılda ciddi dış göç olmuştur.
NE YENİR
Buraya yolunuz düşerse, tek önerim “bal” olacaktır, gerek kendiniz ve gerekse yakınlarınız için bal satın almalısınız. Peki ne yenmeli derseniz, “Horis” öneririm, yapımı oldukça zahmetli olmasına rağmen son derece lezzetlidir, mutlaka deneyiniz.
ÇORUH NEHRİ
İlçe sınırlarından geçen Çoruh Nehri, özellikle rafting yapmak için idealdir ve gerek yerli gerekse yabancı turistler, rafting yapmak için Çoruh nehrine gelirler.
GEZİLECEK YERLER
MERKEZ CAMİİ
Tek kubbeli ve son cemaat yerine sahip olan cami, kesme taş malzemelidir. Üzeri sıva kaplıdır. Kubbe asıl ibadet alanında 4 sütunla desteklenmiştir. Mihrap ve minberi yenilenmiştir. Caminin harim kısmına girişi sağlayan kapının üzerindeki kitabeye göre, 19’ncu yüzyılda yapılmıştır. Çatısı saç malzeme ile örtülüdür.
KÜMBETTEPE KALESİ
İlçe merkezine 1 km uzaklıktaki Kümbettepe köyünde bulunan kale kalıntıları, Orta Çağa tarihlenmektedir.
Kalenin rakımı 1470 metredir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan kale, bölgeye hakim bir konumdadır. Doğusundan bir dere akar. Kalenin girişi, diğer yönleri son derece sarp ve ulaşılması imkansız olduğundan, güneydendir. Kalede, mimariyi belirleyecek duvar kalıntıları yoktur. Ancak kuzeydoğu ucunda, bir yapı kalıntısı bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda bölgede az sayıda keramik kalıntısı bulunmuştur.
KARAKOÇ KÖYÜ CAMİİ
İlçe merkezine 20 km uzaklıktaki Karakoç köyündedir. Caminin mimarisi Tekke mimarisine benzer ve içinde bir medrese bulunmaktadır. Bunlar değerlendirildiğinde caminin bir derviş konağı olabileceği söylenir. Bu düşünceyi destekleyen diğer bir faktör ise: Karakoç köyünün Bayburt-İspir kara yolu üzerinde bulunmasıdır. Böylece yolcuların geçici olarak konaklayacağı bir yer olarak kullanılmış olabilir.
Evet, cami hafif meyilli bir alan üzerine yapılmıştır. Eğimden dolayı, kuzey cephesinin büyük kısmı toprak altında kalmıştır. Dikdörtgen şekillidir. Güney ve batı cephe duvarlarının üzeri sarı renkli Bayburt taşından kaplanmış olup, bu taşların arası derzlenmiştir. Caminin tek şerefeli minaresi de Bayburt taşından yapılmıştır. Camiye giriş, batı tarafından yuvarlak kemer içine alınmış ahşap bir kapıdan sağlanır. İbadet alanının üst örtüsü ahşap direkler üzerine orta kısımda bir büyük, mihrap önü kısmında biraz daha küçük kırlangıç örtüyle, yanlarda ise aynı boyutta iki kırlangıç örtü sistemiyle kapatılmıştır. Caminin batı cephesi duvarı üzerindeki demir bir levha üzerine 1905 tarihi yazılıdır.
LALELİ (SERK) KALESİ
İlçe merkezinin 30 km batısında Laleli Köyünün 2 km kuzeydoğusundadır.
Kalenin kuzeybatısında ve güneydoğusunda Çoruh nehri geçer. Çoruh nehrine en yakın kalelerden birisidir. 1380 metre yüksekliğindeki kalenin, kuzeyinde İspir-Bayburt kara yolu geçer. Üzerinde bulunduğu ovaya hakim bir konumdadır. Kalenin kuzeyinde moloz taş örgü sistemi ile oluşturulan Orta çağ dönemine ait duvarlar vardır. Bu duvarlar, büyük oranda tahrip edilmiştir. Sur duvarlarının ana kayaya yakın kısımlarında duvar kalıntıları bulunur. Kalenin üzerine oturduğu ana kayanın yüksekliği yaklaşık 30 metredir. Yapılan ilk incelemelerde bol miktarda Orta Çağ’dan başlayıp Erken Demir Çağına kadar uzanan keramikler bulunmuştur. Kale 1’nci Derece Arkeolojik Sit alanı olarak tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Erzurum İspir, Erzurum arası uzaklık: 144 km. dir. İspir, Pazaryolu arası uzaklık: 32 km. İspir, Yusufeli arası uzaklık: 81 km. İspir, İkizdere arası uzaklık: 64 km. İspir, Bayburt arası uzaklık: 98 km. İspir, Artvin arası uzaklık: 157 km.
TARİHİ
Şehrin ismi, Çoruh nehri kıyısına yerleşmiş “Sasper” halkından gelmektedir. İlçe, Doğu Anadolu’yu Doğu Karadeniz kıyılarına bağlayan doğal ve tarihi yollar üzerindedir. Serçeme Boğazı-İspir güzergahında çok sayıda garnizon ve kale bulunmaktadır. Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yerleşim yerinin ismi, Urartulara ait çivi yazılı tabletlerde “Kulka” olarak geçmektedir. Bizans döneminde ise, buranın ismi “Sper” dir.
1514 yılımda Çaldıran seferi sırasında, bölge Osmanlı hakimiyetine girer. 1900 yılında ilçe olmuştur. 1916-1918 yılları arasında Rus işgali görülür, ardından 25 Şubat 1918 tarihinde işgalden kurtarılmıştır.
GENEL
İlçenin kuzey ve güneyi, yüksek dağlarla çevrilidir. Yörede tarım ve hayvancılık yapılır. Özellikle dut ve dut ürünleri üretimi oldukça yaygındır. İlçede karasal iklim hakimdir. Ancak Erzurum ilinin diğer ilçelerine nazaran kışlar daha ılıman geçer.
ÇORUH NEHRİ
Nehir kaynağını Mescit dağlarının batı yamaçlarından alır. Dünyanın en hızlı akan nehri olarak bilinir. Nehir 376 km uzunluğundadır. Bunun 354 km bölümü, ülkemiz sınırları içinden geçer.
Nehrin geçtiği yatak: oldukça dar ve derindir. Dünyanın en hızlı akan ve en derin nehirlerinden biridir. Genellikle ilkbahar aylarında yükselir ve yaz aylarında azalır. Birçok turizm aktivitesine olanak sağlar. Ülkemizin önemli su sporlarının yapıldığı nehirlerden biridir. Özellikle rafting ve kano gibi su sporları için çok uygun ve zorlu parkurlar bulunur.
Kale ilçe merkezindedir. Çoruh nehrinin batı ve güney sınırını çizdiği, dik kayalıklar üzerinde kurulmuştur.
Kitabesi yoktur. Bu yüzden kesin yapım tarihi bilinmez. Yapım özellikleri, Urartu dönemini yansıtır. Çünkü Çoruh vadisine inen gizli bir su yolu vardır ve bu bir Urartu özelliğidir.
Kale daha önce burada yer alan bir kalenin üzerine inşa edilmiştir. Bu yüzden eski kalenin şeklini almıştır. Bu durum duvar yapısından anlaşılmaktadır. İlk yapıldığı dönemde moloz taşlardan oluşan kale, yıkıldıktan sonra tamamen sökülmeyip, ayakta kalan duvar kalıntılarının üzerine yeniden inşa edilmiştir.
Doğu yönüne açılan kalenin giriş kapısı, yarım daire ve kare şekilli burçlarla desteklenir. Kalenin ölçüleri: 125 x 150 metredir. Yarım daire ve kare planlı burçlarla takviye edilmiştir.
Kalenin Çoruh vadisine bakan batı yönü oldukça sarptır. Çoruh vadisine inen gizli su yolu, bu bölümdedir. Kale içinde Bizans dönemine ait bir kilise ve Saltukluların yaptırmış olduğu bir mescit bulunur. Kalenin duvarları ve giriş kapısı restore edilmiştir. Kalenin son onarımı sırasında: nehirden toplanan taşlardan yapılan alt kısmının üstü, kesme taşlarla örülmüştür.
Şapel
İspir kalesindeki bu yapının, Komnenoslar döneminde ve 1223-1225 yılları arasında yaptırıldığı düşünülmektedir. Büyük kısmı yıkılmış şapelin, sadece narteksine ait duvarların bir bölümü ve doğudaki üçlü apsis duvarı kısmen ayaktadır. Diğer kısımlar temel seviyesindedir. Yapının 90 cm kalınlığındaki duvarları, kesme taş ve moloz taş karışımı bir duvar örgüsünde yapılmıştır.
Mescit
İspir kalesinde, iç kale bölümündedir. Kalenin güney su duvarına bitişiktir. Kitabesi yoktur. Bu yüzden kesin yapım tarihi belli değildir. Ancak Erzurum Kale Mescidi ile olan benzerlikleri nedeniyle 12’nci yüzyılda Saltuklu döneminde yapıldığı düşünülür. Yapı dikdörtgen planlıdır. Giriş kapısı simetrik olarak cephenin ortasında değildir. Kuzey doğu köşesindedir. Yapıya dikdörtgen çerçeveli, mukarnas kavsaralı sade bir kapıdan girilir.Mescidin üst örtüsü, dört bölüme ayrılır.
Mescidin doğu kısmı, doğu duvarına bitişik, doğudan ve batıdan mukarnas dizileriyle geçilen sekizgen köşeli içten kubbe, dıştan piramidal bir külahla örtülüdür. Piramidal külah yüksek kasnaklıdır. Mescidin güneybatı köşesinde, minare vardır. Minareye giriş, mescidin doğu duvarındaki merdiven basamaklarıyla ulaşılan çatıdan sağlanır. Minarenin mescidin yer seviyesinden itibaren yüksekliği 18 metredir. Yapının minaresi, farklı bir şekilde surların üzerinde yükselmektedir.
Kalenin yarım daire şekilli burcu üzerine yükselen taş gövdeli minare, dört katlıdır. Minare, Erzurum kale mescidinde olduğu gibi, hem kalenin gözetleme kulesi hem de mescidin minaresi işlevi görmüştür. Kale mescidi ve minareye denk gelen güney sur duvarında, yöreye özgü sarı renkte düzgün kesme taş kullanılmıştır.
TUĞRULŞAH (ÇARŞI) CAMİİ
Kalenin güneydoğusunda, çarşı içindedir. Bu yüzden halk tarafından Çarşı camisi diye isimlendirilmiştir.
Caminin yapım kitabesi, 1965 yılında yapılan tamirat sırasında kırılmıştır. Kırılan parçaların yerlerine yerleştirilmesi düşünülürken, kaybolmuştur. Bu yüzden, halen kitabe yoktur.
Daha önce okunan orijinal kitabeye göre, yapının 1200-1225 yılları arasında, Erzurum’da hükümdarlık yapan Selçuklu Hükümdarlığı kurucusu Mugisüddin Tuğral Şah zamanında Atabey Erdemşah tarafından yaptırıldığı anlaşılmıştır. Orijinal kitabe metni: 1954 yılında Türkçe olarak caminin kuzeyine eklenen düz dam örtülü son cemaat yerinin girişindeki mermer levha üzerine yazılmıştır. Cami, çeşitli dönemlerde yapılan onarım ve eklentiler nedeniyle orijinalliğini kaybetmiştir. Bu onarımlardan birisi 1910 yılında Müftü Şaban Efendi tarafından yaptırılmıştır. Caminin üst örtüsü duvarlar zarar görmeden açılarak yenilenmiştir. 1954 yılında kuzey duvarı kaldırılmış, kuzeye doğru son cemaat yeri genişletilmiştir. 1962 yılında da caminin ve eklenen kısmın üzerine çatı konarak saçla kaplanmıştır. Yapının, yeri belirlenemeyen ahşap minaresi, 1971 yılında kaldırılmış ve yerine Tercan taşından yapılmış bugünkü minare eklenmiştir. Caminin içerisinde, kürsü, minber ve mahfil gibi mimari elemanlar da orijinalliğini kaybetmiştir.
İSPİR SULTAN MELİK MESCİDİ
Kadıoğlu Medresesinin batısındadır.
Giriş kapısı kemeri üzerinde bulunan kitabenin zamanla tamamen aşınmış ve okunamaz durumda olması nedeniyle, yapım tarihi kesin olarak bilinmez. Ancak muhtemelen Saltuklu hükümdarı Melikşah tarafından yaptırıldığına inanılır. 1200-1202 yılları arasında hüküm süren Melikşah’ın bu kadar kısa sürede bu eseri yaptırması şüphe götürür. Evet, yapı iç mekan tasarımı açısından, 13’ncü yüzyıl mescitlerine benzer. Son cemaat yerinin olmaması, 13’ncü yüzyıldan önce yapılmış olabileceğini akla getirir. Mescit, 1970 yılında meydana gelen bir sel felaketi sonucu kısmen toprağa gömülmüştür. Orijinal tuğla kubbesi büyük ölçüde tahrip olmuştur. Zarar gören kubbesinin yerine sonradan Hacı Hulusi Efeoğlu tarafından bugünkü aydınlatma feneri bulunan, kırlangıç kubbe yaptırılmıştır.
İSPİR YEDİGÖLLER
İspir ilçesinde “Saklı Cennet” olarak adlandırılan Kaçkar dağlarının üzerindeki “Yedigöller” toplam 11 gölden oluşur.
Ovit dağı zirvesi ile Kaçkar dağlarının güneyinde olan volkanik göllerdir. Göllerin iki tanesinde alabalık bulunur. Dağcıların gözde mekanı olan bu bölge, 3200 metre yüksekliktedir. Zirveden bakıldığında, göllerin muhteşem manzarası görülebilir. Yedigöller, Kamp turizmi için elverişli bir yerdir. Yedigöllere gitmek için en uygun zaman, Haziran-Ağustos aylarıdır.
PISIRIK KALESİ (ARAKÖY KALESİ)
İlçe merkezinde bulunan kale 2457 metre rakımdadır.
Doğu-batı doğrultulu olan kale, Ovacık çukurunu tamamen kontrol altında tutmak için yapılmıştır. Bölgedeki en yüksek Orta çağ kalelerinden birisidir. Sur duvarlarında, Horasan harcı kullanılmıştır. Sur duvarları “kurtin” ve “bastiyonlar” ile güçlendirilmiştir. Güneydoğusunda küçük bir dere vardır. Kalenin duvar kalınlığı 1.70 metre, ayakta kalan duvar yüksekliği 2.55 metre ile 3 metre arasında değişmektedir. Taşların ön ve arka kısımları, kabaca düzleştirilmiştir. Orta kısmı ise, küçük taşlar ve Horasan harcı ile doldurulmuştur. Kalenin içinde mimari kalıntılar vardır. Kalenin güneydoğusundaki sur duvarlara ana kayaya oturtulmuştur. Kale, 2007 tarihinde tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
SEMEHREK KALESİ
İlçe merkezine bağlı ve 15 km uzaklıkta bulunan Yukarı Bemehrek (Maden) bucağının 2 km doğusundadır.
Çoruh Vadisi ile kuzeyden gelerek Çoruh vadisi ile birleşen derenin kesişim noktasında, sarp bir yerdedir. Ana kayanın şekline göre: doğu-batı istikametinde inşa edilmiştir.
Kesin inşa tarihi bilinmemektedir. Ancak kuzeybatıdaki su yatağına inişi sağlayan gizli su yolu kalıntısı, güneybatıda bulunan iki tane sarnıç, Urartu dönemi kalelerinin özellikleridir. Kalenin günümüzde harap haldeki sur duvarları ise, Selçuklu ve Osmanlı döneminde onarılmıştır. Güneyde, doğal kayaya oyularak yapılan basamaklı yol, iç kalenin güney duvarındaki girişine götürür. İç kalenin sur duvarları harap haldedir. Bu sur duvarlarının kalınlığı yaklaşık 1.20 metredir. Mevcut kalıntılar, kalenin üçgen ve yarı daire burçlarla takviye edildiğini gösterir. İç kalenin doğu bölümünde kale muhafızlarının kalması için ayrılmış bir özel bölüm bulunur.
KARAHAN KALESİ
İlçe merkezinin 52 km uzağındaki Karahan köyündedir.
Sarp ve müstahkem bir alana kurulmuş Orta çağ kalesidir. Kalenin bulunduğu alan: Kaçkar dağları ve Çoruh vadisine hakimdir. Kale, yöreye özgü ve sal taşı denen gayri muntazam taşlarla, doğu-batı yönlü olarak yapılmıştır. Dış sur duvarları 2 metre kalınlıktadır. Sur içinde sır sırta vermiş, eşit ölçülerdeki koğuşlar bulunur. Kalenin kuzeyinde Karahan Taş Ocakları bulunur. Kale de buradan çıkan sal taşları ile inşa edilmiştir.
SIRAKONAKLAR (HODİÇOR, HODAÇÜR) KİLİSE CAMİİ
İlçe merkezine yaklaşık 85 km uzaklıktaki, İspir-Yusufeli sınırında bulunan Sırakonak köyünde, Cücebağ mahallesindedir.
Kilisenin yapım tarihi hakkında net bilgi yoktur. Kilisenin hemen batısındaki mezarlık girişinin yanında, alınlıktan düştüğü tahmin edilen, aşırı derecede tahrip olmuş kitabeye göre: burada bir Ermeni mezarlığı olması söz konusudur ve buna istinaden bölgede bir Ermeni yerleşimi olmalıdır. Böylece kilisenin de bu vadiye yerleşmiş Ermeniler tarafından inşa edildiği düşünülür. Yapının son derece düzgün kesme taş işçiliği, mimarisi vardır. Özellikle büyük boyutlu pencerelerin, büyük blok taşlarla çerçeveli formu ilgi çeker. Rus yapısı sivil mimarlık örneklerini akla getirdiği için, yapının 19’ncu yüzyıl sonlarında inşa edildiği veya onarıldığı düşünülür.
Camiye dönüşüm
Kilise, 1964 yılında camiye çevrilmiştir. Çevrilmeyle birlikte asli planı bozulmuştur. Batıda bulunan giriş bölümü: yuvarlak dört kemer üzerine oturtulan oval bir kubbeyle örtülüdür. Çatı ahşap hale getirilmiştir. İçeride kilise duvarlarının üst kısımlarındaki konsol izleri, orijinal üst örtünün beşik tonoz olduğunu gösterir.
ELMALI MAĞARASI
İlçe merkezine bağlı 17 km uzaklıktaki Elmalı Köyündedir.
Mağara günümüze kadar tam olarak incelenmemiştir. Mağara, ulaşılan son noktadan ileriye doğru alçalarak devam eder. Sadece girişten itibaren yaklaşık 40 metrelik bölümü gezilebilir. Diğer bölümlerine: çökme tehlikesi, yarasa yoğunluğu, zifiri karanlık, zeminin kaygan oluşu gibi nedenlerle gidelemez.
Mağaranın genel özellikleri
Mağara fosil bir mağaradır. Mağara 5000 kişiyi rahatça barındıracak büyüklüktedir. Girişi batıya bakar. Giriş yüksekliği 2.5 metre, genişliği ise 2 metredir. Yatay yönde gelişme gösterir. Giriş yerine göre derinliği 18 metredir. Mağarada toplam 8 salon ve bunların tabanında çamurlaşmış sığ su birikintileri vardır. Mağara damlataş oluşumları ile ilgi çeker. Salon ve koridorlar, tamamen karakteristik sarkıt ve dikitlerle doludur. Mağaraya girişte, sağ tarafta 3 metre derinliğinde, doğal bir havuz vardır. Havuzun sağ tarafında büyük galeri bulunur. Bu mağarayı ziyaret etmek isterseniz, Elmalı köyünden mutlaka bir rehber almanız önerilir.