Çorum ilinin, en büyük ve en gelişmiş ilçesidir. Sungurlu’yu değerlendirirken: Alacahöyük ve Hattuşaş bölgelerine geçiş noktasında, mutlaka uğranılması ve mola verilmesi gereken bir yer olarak düşünebilirsiniz.
ULAŞIM
Sungurlu: Ankara-Samsun kara yolu üzerinde bulunmaktadır. Sungurlu-Çorum arası uzaklık: 72 km. Sungurlu-Ankara arası uzaklık: 172 km.
TARİH
MÖ.1800-1200 yılları arasındaki tarihi süreçte: Hititler, bu bölgeyi önemli bir yerleşim merkezi haline getirmişlerdir. Hattuşaş (Boğazköy) ‘ı başkentleri yaparlar. Bölgenin bu derece önem kazanmasının en büyük nedeni: tarihte Kral Yolu olarak da bilinen, ünlü ticaret yolunun buradan geçmesidir. Asurlu tüccarlar; burada “Karum” denilen iş merkezleri kurmuşlardır.
Cumhuriyet döneminde: Sungurlu, bugünkü Sungurlu’nun batısındadır. Şimdiki: Kuzuluk denilen yerde kurulmuştur. Eski Sungurlu: “ Küçük Kıyamet” denilen depremle yıkılmıştır. Daha sonra ise, şehir bugünkü yerine inşa edilmiştir. Eski Sungurlu’da, muhtemelen 80.000 nüfus yaşadığı tahmin edilmektedir. Şehir deprem sonucu yıkıldıktan sonra: yeni şehir, biraz daha doğuya, Sarıtepe eteklerinde yeniden kurulmuştur.
1515 yılında: Yavuz Sultan Selim, doğu seferine giderken: şimdiki bağların içinden geçen göç yolundan Sungurlu’ya gelmiş ve Manastır Tepesinin ön tarafındaki boşlukta konaklamıştır. Bu bölgenin ismi: Kalınsaz.
Sungurlu: Osmanlı imparatorluğu döneminde; 1866 yılında, İlçe olmuştur. İlk Belediye Başkanı ise: Gregoryan Efendi.
Sungurlu adını ise: “Sunguroğlu Mehmet Bey” den almıştır.
GENEL
İlçenin deniz seviyesinden yüksekliği: 745 metredir. Karadeniz Bölgesi ile, Orta Anadolu Bölgesi arasında, bir sınır yani bir geçiş kuşağıdır. Bu özellik: yüzey şekilleri, iklim, bitki örtüsü gibi konularda kendini hissettirmektedir. Bitki örtüsünde, yaygın olan: steplerdir. Ancak: yer yer, çam ve meşe ormanları görülmektedir.
Yazları sıcak, kışları soğuk ve yağışlıdır. İlkbahar kısa, sonbahar uzun sürer.
En önemli akarsuyu: Budaközü. Uzunluğu; 65 km. Sungurlu merkezinin içinden geçerek, Kızılırmak’a karışır.
İlçenin ekonomisi: tarım, hayvancılık ve ticarete dayanır. Özellikle: Ankara-Samsun kara yolu üzerinde bulunması ve turizm potansiyeline sahip Boğazkale ilçesiyle olan yol bağlantısı nedeniyle: yol boyunca konaklama, dinlenme tesisleri, ilçe ekonomisini olumlu yönde etkilemektedir.
İlçede: Hitit Üniversitesine bağlı: bir yüksek okul bulunmaktadır.
NE YENİR
Sungurlu bölgesinde: Çorum yöresine has yemeklerden tadabilirsiniz. Bunlar: Keşkek, kuru mantı, sulu mantı, çatal aşı, çorum baklavası.
NE SATIN ALINIR
Bu yöreye has: leblebi satın alabilirsiniz. Biberli, sade gibi değişik türleri var. Kendiniz veya yakınlarınız için, hediyelik leblebi satın alabilirsiniz.
GEZİLECEK YERLER
SAAT KULESİ
Sungurlu’nun sembolüdür. 1887-1891 yılları arasında yapılmıştır. Kaymakam Edip Bey tarafından yaptırılmıştır. Yozgat Saat kulesini yapan: Yozgatlı Şakir Ustanın eseridir. Yapı: kesme taştan yapılmıştır. Gövdesi: kare prizma şeklindedir. İkinci kat dışında, her katta yuvarlak kemerli küçük pencereler bulunmaktadır.
Kulenin: en üstünde, dalgalı saçağı olan, ahşap bir köşk var. Köşkün altında da: dört yönde, yuvarlak kadranlı saatler var. Bu saatlerin mekanizmasını: Çorumlu İbrahim usta yapmıştır. Saat çanı ise: Amasya’da görev yapan bir Alman konsolos tarafından hediye edilmiştir. Saatlerin altında ise, demir parmaklıklı bir balkon bulunuyor.
ULUCAMİ
Belediye binasının yanındadır. 1754 yılında yapılmıştır. Selçuklu Beylerinden, Sungur Bey zamanında yapılmıştır.
ESKİ KARAKOL BİNASI
1891 yılında yapılmıştır. Eski bir Rum kilisesidir. Taş, sütun ve kemerleri ile güzel bir yapı görüntüsü verse de, virane durumu ile, acilen restorasyona ihtiyacı olduğu ortadadır.
İÇMECELER
İlçenin, 5 km. güneyindedir. Şifalı suyu ile ünlüdür. Böbrek taşlarına iyi gelir.
Çorum İskilip: Çorum iline bağlı olmasına rağmen, bunu pek kabullenememiş bir yöremizdir. Zaten, ilçede göreceğiniz araçların birçoğunun plakası 06’dır. İskilip’te bir kez bulundum. İlçenin görüntüsüne bakınca, önce İskilip kalesi ve arkada Yivlik kayası, ilginç bir görünüm sunuyor.
Çorum İskilip
ULAŞIM
İskilip, il merkezi olan Çorum’a ; 55 km. uzaklıktadır. İskilip-Ankara arasındaki uzaklık ise: 210 km. dir. İskilip-Kastamonu arasındaki uzaklık: 140 km. İskilip-Osmancık arasındaki uzaklık: 92 km. İskilip-Bayat arasındaki uzaklık: 33 km.
TARİHİ
İskilip yöresinin tarihi geçmişine bakıldığında: buranın Hitit imparatorluğunun kayıp kentlerinden “İskala” olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca: yazılı kaynaklarda, buranın Paflagonların son krallık merkezi ve Galatların ise, Ankara’dan sonraki ikinci krallık merkezi olduğu biliniyor. Paflagonyalılar, demir atlılar ülkesi olarak da bilinir.
MÖ.625 yıllarına gelindiğinde: bölgenin Lidya kralı Ardis tarafından fetih edildiği görülür. MÖ.550 yıllarında Persler ve MÖ.333 yılında ise İskender, bölgede hakimiyeti ele geçirir. MÖ.300-200 yılları arasında, bu kez: yukarıda sözünü ettiğim gibi Galatlar görülür.
1785-395 yılları arasında Romalılar var. 395-1071 yılları arasında ise, Bizanslılar. 1074 yılında, Türkler bölgede görülürler. 1381 yılında, Kadı Burhaneddin Devleti yöreyi ele geçirir.
1866 yılında, Rus çarlığı tarafından sürgün edilen Çerkezlerin bir kısmı, İskilip yöresine gelerek yerleşirler. 1872 yılında, İskilip’te belediye teşkilatı kurulur. 1908 yılında, yörede büyük bir deprem yaşanır.
İlçenin tarihi süreç içindeki isimleri: İskila, İskelib, İmad, Direklibel olarak geçer.
Çorum İskilip
GENEL
İskilip hakkında genel özellikleri verirken belirtmek istediğim ilk husus: deprem bölgesinde bulunmasıdır. Tarihi süreç içinde, burada birçok kez deprem olmuştur. Tarih boyunca depremlerle yıkılan şehir, defalarca yeniden kurulmuştur.
Evet, İskilip: İç Anadolu ve Karadeniz bölgesinin birleştiği yerde geçiş bölgesindedir. İlçe merkezinin çevresi yüksek dağlarla çevrilidir. İklim düşünüldüğünde: yazları sıcak ve kurak kışları ise soğuk ve yağışlı bir iklim egemendir.
Merkezin denizden yüksekliği: 720 metredir. Ekonomi: tarıma dayanmaktadır. Özellikle: yem bitkileri, sanayi bitkileri ve baklagiller yetiştirilmektedir. Ancak iklimin uygun olması nedeniyle, özellikle “ceviz” üretimi de yaygındır. Çünkü: İskilip, ceviz üretimi için çok uygun şartlar oluşturmaktadır.
İlçe içinden: Meydan çayı geçer ve Kızılırmak’a dökülür.
İskilip her ne kadar Anadolu’nun merkezinde olsa da, buradaki insanların ve özellikle bayanların beyaz tenli ve renkli gözlü oldukları görülüyor. Bununla ilgili şöyle bir hikaye anlatılıyor. Yıldırım Beyazıt, Timur ile savaşmadan önce, yöreden asker ister.
Birçok belde asker göndermesine rağmen, İskilip yöresi, o sıralarda olan bir düğünü bahane ederek asker göndermez. Bunun üzerine, Yıldırım Beyazıt ordusu yenilip, tarihi süreç içinde yeniden toparlanınca, bu yöredeki insanları yurdun diğer yörelerine sürer ve Trakya’daki vatandaşları buraya yerleştirir.
Yöre: turizm açısından pek de azımsanmayacak özellikler taşıyor. Özellikle: tarihi evleri dikkate değer. Ama, maalesef yöre, turizme gerekli özeni ve dikkati göstermemiş ve bunun sonucunda turistik yönlerini öne çıkaramamıştır.
Yoksa, gerek Safranbolu ve gerekse Beypazarı evlerini anımsatan tarihi evleri görülmeye değerdir. Evet, yörede, ilginizi çekebilecek: ahşap evler, asırlık çeşmeler ve tarihi yapılar var. Bu çeşmelerden, 19 tanesi, geçen yıllarda, restore edilmiştir. Hatta, 200 yıllık bir çarşı bile var. Bu tarihi çarşıda: 24 dükkanda; semerciler, dikiciler ve ayakkabıcılar var. Son aylarda, bu tarihi çarşının restore edileceği söyleniyor.
NE YENİR-NE İÇİLİR
İskilip yöresine yolunuz düşerse, yerel lezzetler içinde öncelikle önereceğim: İskilip dolması. Sonra: keşkek olabilir. Bu arada, İskilip yöresinde “turşu” da çok meşhur. İlginizi çekerse.
NE SATIN ALINIR
İskilip yöresinde, zamanı uygunsa “ceviz” satın alabilirsiniz. Aslına bakarsanız, bu ceviz olayı, İskilip yöresinde II. Dünya savaşı öncesine kadar çok çok daha önemliydi. Ancak: II. Dünya Savaşından sonra, büyük ihtimalle bilinçli olarak, ceviz kütüklerine büyük paralar verildi ve yöredeki insanlar, bu büyük paralara kanarak, bütün ceviz ağaçlarını kestiler ve kütüklerini Fransa’ya ihraç edilmek üzere, gönderdiler.
Ama sonradan öğrenildi ki bu kütükler, Fransa’ya ihraç olma yanında, denize atılarak ortadan kaldırılmışlardı. Yani, amaç ceviz kütüğü değil, bu yöreye has, meşhur cevizin sonunu getirmekti. Evet, hikaye bu. Ama günümüzde, yine de yörede ceviz yetiştirilmeye çalışılıyor ve bir zamanlar dünyaca meşhur İskilip cevizi, yine eski günlerine dönmeye çalışıyor.
KONAKLAMA
İskilip Öğretmenevi 30 oda 55 yatak kapasitelidir. Meydan Mahallesi. Dr. Sadık Ahmet Caddesi.No.12 Telefon: 364-5118576
GEZİLECEK YERLER
Çorum İskilip Kale
KALE
İlçe merkezindedir.
Kale yapısı: 100 metre yüksekliğinde ve çevresi yalçın kayalarla çevrilidir.
Kalenin Osmanlı döneminde yapıldığı düşünülüyor. Ama yine de, yaptıran ve kesin yapılış tarihi hakkında net bilgiler yok.
Yapının: üç yanı, sarp kayalıktır. Sadece, batı yönünden kaleye çıkmak mümkündür. Kalenin inşa edildiği kayalığın eteklerinde ise, Roma dönemine ait kaya mezarları görülüyor. Kalenin içinde bir zindan bulunmaktadır Ancak, bu zindan daha sonra halk tarafından doldurularak iptal edilmiştir. Kale çevresindeki surlar ise, onarılarak günümüze kadar ulaştırılmıştır.
Çorum İskilip Yivlik Kayası
YİVLİK KAYASI
İlçeyi bir bekçi gibi görüyor. Yivlik isminin nereden geldiği düşünülürse, bu konuda şöyle bir gerçek var. 1400’lü yılların başında: Osmanlılar ve bu yörede egemenlik kuran Kadı Burhaneddin Devleti arasında çatışma çıkar ve yapılan savaş sonunda: Osmanlı ordusu yenilir. Bunun üzerine, Kadı Burhaneddin, yörede büyük kıyımlara girişir.
Özellikle: Osmanlı yanlısı İskilip halkına büyük işkenceler yapar. Takip eden dönemde, Akkoyunlulardan Türkmen boy beylerinden Kara Yüllük Osman Bey: Sivas yakınlarında Kadı Burhaneddin ordusunu yener ve kendisini de öldürür
Bunun üzerine İskilip halkı, bir minnet düşüncesiyle, bu görkemli kayaya, Osman Bey gibi heybetli olduğu gerekçesiyle “Kara Yüllük” ismini verir. Zamanla sözcüğün önündeki “kara” kelimesi unutulmuş ve burası Yüllük (Yivlik) kayası olarak anılmaya başlanmıştır.
Evet, Yivlik tepesine gidebilirsiniz. Buraya giderseniz de: mutlaka yivlik suyundan içmelisiniz. Bu suyun şifalı olduğuna inanılıyor. Zaten efsanelerden başladık ya, biraz daha hikayeleri genişletelim. Eski dönemlerde İskilip halkı, büyük bir gölün ortasında bulunan kalede yaşıyormuş ve surların dışına çıkamıyorlarmış.
Ancak, kaleye kuzey ve güney yönünde, 3 km. uzunluğunda iki gizli geçit ile ulaşılıyormuş. Aynı dönemde, Yivlik kayasının eteklerinden çıkan su, çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılıyormuş. Hastalar: bu yer altı tünellerinden geçirilerek kaleden çıkarılıyor ve Yivlik kayanın eteklerinden çıkan bu şifalı suya ulaştırılıyorlarmış.
Gelemeyen hastalar için ise, Yivlik suyu, tahtadan yapılmış büyük fıçılara konularak kaleye taşınıyor ve hastalara veriliyormuş. Suyun özellikle ruhsal rahatsızlıkları olanlara şifalı geldiği söyleniyor.
REDİF KIŞLASI
Kışla yapısı: kuzey-güney istikametinde, dikdörtgen planlı ve 3 katlıdır.
Binanın: 20’nci yüzyıl başlarında, Osmanlı döneminde yapıldığı düşünülüyor. I. Dünya savaşı sırasında askeri amaçlarla kullanılan yapı, daha sonraları eğitim faaliyetlerinin mekanı olarak kullanılmıştır. Ancak, bu yıkılma durumu ile karşı karşıya kalan bina, 1980’li yıllarda yapılan restorasyon çalışmalarının yarım kalması nedeniyle, halen bu tehlikeyle yüz yüzedir.
ŞEYH MUHİDDİN YAVSİ CAMİSİ
İlçenin en eski camisidir. İlçe merkezinde, Meydan çarşısındadır.
16’ncı yüzyıl ortalarında, Şeyhülislam Ebussuud Efendi tarafından yaptırıldığı biliniyor. Hatta: burada bir külliye oluşturulmuş ve köprü, bedesten, mektep ve handan oluşan bu külliyenin bir parçası olarak cami yaptırılmıştır. Ancak, cami hariç, külliyenin diğer eserlerinden günümüze ulaşan bir kalıntı yok.
Çorum İskilip Kaya Mezarları
KAYA MEZARLARI
Kaya mezarları; 2 tanedir.
İlçe merkezinde, Osmanlı döneminde inşa edilen kalenin bulunduğu kayalığın güney ve güneydoğu eteklerinde görülmektedir. Bunların Roma dönemine ait oldukları sanılıyor. Güneydoğuda bulunan kaya mezarının girişinde, iki sütunlu, dikdörtgen bir giriş var. Sütunların başlıklarında bulunan bileziklerde, birer aslan heykelcikleri görülüyor. Bunlar: oturur vaziyette betimlenmiştir. Mezar odasının içinde ise, iki adet ölü sekisi vardır.
Pirincin başkenti, evet, muhteşem lezzetli pirinç burada üretiliyor. Osmancık denilince bir de sivrisinek ve İstanbul yolundaki yolcu otobüslerinin burada verdikleri molalar öne çıkıyor.
Çorum Osmancık
ULAŞIM
Osmancık, bağlı bulunduğu il merkezi olan Çorum’a uzaklığı: 59 km. Osmancık-Amasya arasındaki uzaklık: 111 km. Osmancık-Gümüşhacıköy arasındaki uzaklık: 35 km. Osmancık-Samsun arasındaki uzaklık: 141 km. Osmancık-Ankara arasındaki uzaklık: 385 km. Osmancık-İstanbul arasındaki uzaklık: 567 km.
TARİH
Yörenin tarihi geçmişindeki en öne çıkan husus: özellikle Osmanlı döneminde, Kızılırmak üzerinde önemli bir ulaşım noktası olmasıdır. Bu yol boyu, daha sonraki tarihi süreçte, Avrupa-Asya ulaşımının önemli bir bölümünü oluşturmuştur. Bu nedenle de bölge, uzun yıllar boyunca yerleşim görür.
Roma ve Bizans döneminde, yörenin ismi: Pimolisene olarak geçer. Bu dönemde de, yol üzerindeki hareketi denetlemek, vergi-gümrük gibi hususları sağlamak için, yöredeki yerleşim yeri, sürekli olarak geliştirilmiş ve korunaklı hale getirilmiştir.
Takip eden dönemde Selçuklular ve daha sonra Osmanlılar yörede hakimiyeti ele geçirirler.
Osmancık isminin kökeni: her ne kadar net kanıtlar olmasa da: Osmanlı devletinin kurucusu Osman Gazinin, o dönemde Sorgun ismi ile anılan bu yörede doğduğu ve daha sonra buraya “Osmancık” ismi verildiği düşünülüyor.
Çorum Osmancık
GENEL
Osmancık ilçesini, Kızılırmak sağ kıyısından, içerilere doğru uzanan kaya kitleleri, kale ve ırmak üzerindeki 15 gözlü köprü simgeleştirir.
İlçe merkezi, deprem kuşağı yani fay hattı üzerindedir. Bu yüzden, özellikle son 50 yıl içinde, yörede 4-5 kez deprem olmuştur. Bu depremler sonucu, özellikle tarihi doku mimari eserleri büyük ölçüde yıpranmış ve hatta bir kısmı yıkılarak yok olmuştur.
Tarih bölümünde sözünü ettiğim gibi: Osmancık bu gün de, İstanbul-Erzurum-İran bağlantılı tarihi “İpek Yolu” üzerindedir. Doğu Anadolu ve Karadeniz bölgelerini, İstanbul’a bağlayan D-100 kara yolu buradan geçmektedir.
PİRİNÇ
Osmancık pirinci, ülke çapında ün salmıştır. Çünkü: Osmancık yöresinde, yaklaşık 50 yıldır çeltik ekimi ,yani pirinç üretimi yapılıyor. Yörede, özellikle Osmancık-97 olarak da tescil edilmiş çeltik ekimi yapılıyor. Bu Osmancık-97 çeltiği: Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından, roka ve europa isimli iki İtalyan çeltiğinin melezlenmesiyle elde edilmiştir.
Tanelerin iriliği ise, ekim sıklığına göre belirlenir. Normal bir Osmancık pirincinde, 1000 pirinç tanesinin ağırlığı: yaklaşık 24-25 gr. gelir. Ancak, bazen bu oran 27 gram da çıkabilir. Yani, tane ağırlığı ve iriliği: tohumlama esnasında dekar başına atılan tohum miktarına bağlı olarak değişir.
Evet, Osmancık pirincinin görünüşü: camsı ve mattır. Pişirme kalitesi de yüksektir. Pirincin bu kadar kaliteli ve lezzetli olmasının en büyük etkenlerinden biri de, şüphesiz Kızılırmak/tır.
Son olarak pirinç içindeki vitamin ve minerallerden söz etmek istiyorum. Potasyum: 115 mg. Fosfor: 115 mg. Kalsiyum: 28 mg. Magnezyum: 25 mg. Sodyum: 5 mg. Demir: 0.8 mg. E. Vitamini: 0.11 mg. B1 vitamini: 0.07 mg. B2 vitamini: 0.049 mg.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Osmancık yöresine yolunuz düşerse, buraya has bir lezzet: sırık kebabı var.
NE SATIN ALINIR
Osmancık yöresinden satın alabilecekleriniz başında elbette, yöreye özgü pirinç geliyor. Ama, malum burası Çorum ilçesi ve leblebi de bulup satın alabilirsiniz.
KONAKLAMA
Osmancık Öğretmenevi Güney Mahallesi. Atatürk Caddesi.No.28 Tel: 0364-6114994
GEZİLECEK YERLER
Çorum Osmancık Kandiber Kalesi
KANDİBER KALESİ
İlçe merkezinde, Kızılırmak nehrinin kıyısındaki bir kayalığın üzerine yapılmıştır. Yapılış tarihi net olarak bilinmiyor ama Hitit dönemine kadar uzandığı tahmin ediliyor.
Mimari şekli düşünüldüğünde, kalenin Selçuklu döneminde yapıldığı düşünülüyor. Yapılış amacı ise: İstanbul-Amasya ticaret yolunun güvenliğinin sağlanmasıdır. Kalenin güney yamacında, Roma dönemine ait kaya mezarları görülüyor.
Çorum Osmancık İmaret Camisi
İMARET CAMİSİ
Cami ilçe merkezindedir. Çorum yönünden ilçeye girerken, hemen sağ bölümde, kalenin eteklerinde, geniş bir bahçe içinde bulunmaktadır.
Caminin: 1432 yılında Koca Mustafa Paşa tarafından yaptırıldığı biliniyor. Zaten, bu yüzden camiye Koca Mustafa Paşa camisi de deniliyor.
Mimari olarak, erken Osmanlı dönemi mimari özelliklerini yansıtması açısından önem kazanmaktadır. Minare özgün değildir, çünkü 1968 yılında yaptırılmıştır. Cami günümüzde de ibadete açıktır.
BAŞPINAR KARACA YAYLASI
İlçe merkezine bağlı, Başpınar beldesine 8 km. uzaklıktadır. Çorum-Osmancık kara yoluna ise, 20 km. uzaklıktadır.
Burada, çadırlı konaklama mümkündür. Alt yapıda herhangi bir eksiklik yok. Bölgede: tracking yapılabiliyor.
Çorum Osmancık Koyunbaba Türbesi
KOYUNBABA TÜRBESİ
İlçe merkezinde, yüksekçe bir tepe üzerindedir.
Yapının, 1469 yılında, Sultan II. Beyazıt zamanında yaptırıldığı düşünülmektedir. Burada, öne çıkan güzellik türbenin kapısı. Kapı: çift kanatlı, derin oyma tekniğiyle işlenmiştir. Ahşap kapı: günümüzde Çorum Müzesinde sergileniyor.
Ayrıca: türbenin hemen önünde duran birkaç yüz kiloluk büyük bir taş var. Söylentilere göre: Koyun Baba, bu taşı çok uzaklardan fırlatmış ve düştüğü yere gömülmeyi dilemiştir. O yüzden, bu taş ile türbenin yapıldığı yer arasında bağlantı kuruluyor. Bu arada, Koyun Baba kim derseniz? Koyun Baba: Bektaş-ı Veli’nin halifesi olarak önem kazanmaktadır.
BALTACI MEHMET PAŞA ÇEŞMESİ
İlçe merkezindedir.
1705 yılında, Baltacı Mehmet Paşanın sadrazamlığı döneminde yaptırılmıştır.
Çeşmenin batıya bakan ön yüzünde, beyaz mermerden bir kitabesi bulunuyor.
Çorum Osmancık Koyunbaba Köprüsü
KOYUNBABA KÖPRÜSÜ
İlçe merkezinde, Kızılırmak üzerindedir. Kalenin dibi ile karşı mahalleler arasındaki bağlantıyı sağlar. Çünkü, kalenin önemini yitirmesinden sonra, yerleşim, kale eteklerine yayılmış ve bu arada karşı bölümde yeni mahalleler gelişmiştir.
Köprünün, Sultan II. Beyazıt zamanında yaptırıldığı ve 1484 yılında tamamlandığı sanılıyor.
Köprünün uzunluğu: 250 metre, genişliği ise, 7.5 metredir. Sarı kesme taştan yapılmıştır. Sivri kemerli ve 20 gözlüdür. Ancak, günümüzde ırmak birikintileri tarafından dolduğu için, sadece 16 gözü görülmektedir.