Bingöl Solhan

Bingöl Solhan

 

İlçe, İstanbul-İran transit yolu üzerindedir. Solhan, Bingöl arası uzaklık: 57 km. Solhan, Muş arası uzaklık: 58 km.

TARİHİ

Yerleşim yerinin önceki ismi Beglon’dur. Çünkü günümüzdeki yerleşimin 2 km batısında bulanan Mezgeft denen yerde yönetici olarak Beglon isimli bir bey bulunmaktadır. Yörenin ismi bu beyin ismine izafeten Beglon olmuş, 1932 yılında ise Solhan olarak değiştirilmiştir.

1473 yılında Otlukbeli savaşı sonucunda Uzun Hasan’ın yenilgisiyle bölge Osmanlı hakimiyetine girer. 1864 yılında Erzurum’a bağlanır. 1’nci Dünya savaşında Rus işgali görülür ve 1929 yılında Muş iline ve 1935 yılında ise Bingöl iline bağlanır. 1936 yılında ilçe olur.

Bingöl Solhan

 

GENEL

Yerleşim yeri, Doğu Anadolu bölgesinde, yüksek yaylalarda kuruludur. Rakımı ortalama 1395 metredir. Bölge topraklarının büyük bölümü engebelidir. Yörede yaşayanların başlıca ekonomik etkinliği tarım ve hayvancılıktır. Bölgedeki en önemli akarsu Murat nehridir.

İlçe arazilerinin yarısı çayır ve meralardan oluşur. Bu yüzden hayvancılık yaygındır. Bölgede karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak yazları sıcak ve kurak, kışları ise soğuk ve sert geçer. Kışın yoğun kar yağar.

Bingöl Solhan Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu

 

SOLHAN SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU

Bingöl Üniversitene bağlıdır. 2012 yılında açılmış ve 2016 yılında Solhan ilçesinde faaliyet göstermeye başlamıştır. 3 program ve 5 bölüm vardır.

Bingöl Solhan

 

GEZİLECEK YERLER

 

CANKURTARAN TEPESİ-KALESİ

İlçede bulunan Yatılı Bölge Okulunun bahçesindeki tepe, Cankurtaran Tepesidir. İlçenin güney sınırındadır. Doğu batı yönünde 100 metre kadar uzanan doğal kayalık üzerindedir. Günümüze iyi durumunda kalmamış olan mimarlık kalıntıları, doğudan batıya doğru yükselen taşlar üzerinde kurulmuştur. Orta Demir çağına ait olan taştan duvarlar bulunmaktadır. İri taştan yapılmış duvar kalıntıları ise doğu etektedir.

Bingöl Solhan Zağ Mağaraları

 

ZAĞ MAĞARALARI

Bingöl-Solhan-Muş karayolunun 18’nci kilometresinde, Gökçeli-Kuşburnu köy yolu üzerindedir.

Bingöl Solhan Zağ Mağaraları

Sarp bir kayalıkta bulunan mağaralar, Murat nehri kıyısındadır. Murat nehrine bakan tarafı, yerden 200-300 metre yüksekliktedir. Kayaların insan eliyle oyulmasıyla yapılmıştır. Mağaralar: 5’nci yüzyıl başlarına, Erken Hıristiyanlık dönemlerine tarihlenir. Muhtemelen bu dönemlerde, Roma imparatorluğunun baskısından kaçan, Hıristiyanlık inancına sahip topluluklar tarafından gizli yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Mağara, üç kat üzerinden kurulmuştur. Her bir katında da 28 oda vardır. Katlar arası geçiş yuvarlak bacalarla, odadan odaya geçişler ise kapılarla sağlanır.

Bingöl Solhan Zağ Mağaraları

Birinci katta zahire deposu olarak kullanıldığı sanılan kuyular, alt katta oturma odaları, en üstta iki haremlik odası vardır. Mağara odalarının bir kısmı günlük yaşam alanı, bir kısmı mutfak, kiler ve depo, bir kısmı ise ibadet alanı olarak kullanılmıştır. Mağara zaman içinde hasar görmüşse de şu anda 17 odası hala yapısını korumaktadır.

Bingöl Solhan Yüzen Ada

 

YÜZEN ADA

İlçe merkezine bağlı Hazarşah köyü Aksakal göl mezrasındadır. İlçe merkezine 27 km uzaklıktadır. Yüzen ada: Bingöl-Solhan kara yolundan 4.5 km uzaklıktadır.

Bingöl Solhan Yüzen Ada

Burada bulunan göl: üç tarafı dağlarla çevrili, düz arazi üzerinde bulunan bir krater gölüdür. Gölün derinliği 50 metreden fazladır. Yaz ve kış aylarında, su seviyesi aynı kalmaktadır. Göl suyu tatlı ve berraktır. Gölün çevresi yeşil alan ve meşe ağaçlarıyla kaplıdır. Gölün ortasında, hareket eden tamamen doğal bir oluşum olan ve birbirinden bağımsız 3 ada vardır. Bu adalar, kıyıya çekilip üzerine binildiğinde sal gibi her tarafa ağır ağır hareket ederler.

Bingöl Solhan Yüzen Ada

Adanın üstünde birkaç tane bodur dişbudak ağacı vardır. Ada üzerinde bulunan otların kökleri: sarılıcı olmaları nedeniyle, toprak tamamen bitki kökleri ile kaynaşmış ve yapışmıştır.

Bingöl Solhan Şeref Meydanı Şehitlik Anıtı

 

ŞEREF MEYDANI ŞEHİTLİK ANITI

Bingöl-Solhan kara yolunun 38’nci kilometresindedir. Yolun kuzeyinde yamaç üzerine kurulmuştur. 1916 yılında Rus Muharebeleri esnasında ölen şehitlerin anısına dikilmiştir. Yolun kenarından merdivenlerle anıtın bulunduğu alana çıkılır.

Alan takriben 50 x 50 metre boyutlarındadır. Alandan anıtın kaidesine dört basamaklı bir merdivenle çıkılır. Kaide kısmının önünde, iki bayrak gönderi vardır.

Kaide kısmı betondan yapılmıştır. Kenarlar demir korkuluklarla çevrilmiştir. Kaide kısmı takriben 5 x 5 metre boyutlarındadır. Kaidenin ortasında dikdörtgen biçimli üstü sütunlu anıt vardır. Anıtın takribi yüksekliği 6 metredir. Genişliği ise 1.5 metredir.

Anıt betonla yapılmıştır. Üstü mermerle kaplanmıştır. Anıtın her iki tarafında da tanıtıcı levhalar vardır. Batı yönündeki levhanın üstünde 1916 Rus Muharebelerinin krokisi bulunmaktadır. Doğu yönündeki levhanın üstünde ise “ 1914 yılında yurdumuza taarruz eden Rus kuvvetleri, şiddetli muharebelerden sonra Masala Deresi-Karabaş Deresi hattına kadar ilerlediler.

Bu bölgeler başlangıçta milis kuvvetlerimiz ve müfrezelerimiz tarafından savunuldu. Ruslar 3 kolordu kadar kuvveti, bu bölgeye yığdılar. Bunun üzerine, Türk birlikleri, Çanakkale’de serbest kalan tümenleri buraya getirdiler. 1916 yılının Temmuzundan Eylül ayına kadar büyük kuvvetler kıyasıya savaştılar.

Bu muharebeler Oğnut Meydan Muharebesi olarak tarihe geçmiştir. Ruslar yiğit askerlerimiz sayesinde, bu bölgeyi aşamadılar. Muharabeler sırasında 16’nci Kolordu Komutanı olan Mustafa Kemal Atatürk de şimdi Şeref Meydanı olarak adlandırılan bu bölgede, ağaçların arasına çadır kurarak muharebeleri idare etmiştir.”

Son bir not: bir rivayete göre “1’nci Dünya Savaşında, Rus birlikleri, Bingöl’ün Solhan ilçesi yakınlarında “Eşek Meydanı” denilen düzlüğe kadar ilerlemişlerdir. Milis kuvvetlerinin üstün gayreti sonucu Rus birlikleri geri çekilmek zorunda kalırlar.

Bu galibiyetten sonra Eşek Meydanının ismi “Şeref Meydanı” olarak değiştirilir. Savaş bittikten sonra, düzlükte kalan Rusların cesetlerine, kartallar saldırır, bu sırada kartalların kıyasıya mücadelesi başlar.

Bu durumu görenler, kartalların figür ve hareketlerinden etkilenip, bu durumu bir oyuna “Kartal Oyunu” na yansıtırlar. Evet, yörede oldukça ünlü olan Kartal Oyununun ortala çıkması böyledir.

 

KALEKÖY

İlçe merkezine 42 km uzaklıktadır. Kaleköy’ün eski ismi “Ginc” dir. Murat nehri ile iç içe olan kale köyünün camisi ve tarihi kalıntıları değerlendirildiğinde, geçmişte birçok medeniyete ev sahipliği yaptığı anlaşılır. Ancak, Murat nehri üzerinde yapılan baraj nedeniyle bu köy ve köydeki tarihi eserler sular altında kalacaktır.

Tarihi Cami

Rivayete göre, Selçuklular döneminde yörede hüküm süren yerel beyliklerden Sividi Beylerinden Mir Muhammed tarafından yaptırılmıştır. Düzgün kesme taşlarla ve yerel özellikte inşa edilmiş, daha sonra eklemeler yapılmıştır.

Cami mimarisi orijinal olup, zaman zaman onarım görmüştür. Hemen bitişiğinde yer alan tek magazinli ve tonoz kemer girişli bir yapı kalıntısı ve buna bitişik olarak doğu yönünde devam eden yapı kalıntıları, bunların cami ile birlikte bir külliye olabileceğini düşündürür.

Yine bu yapı kalıntılarının hemen bitişiğinde, İslami dönem mezarlığı bulunmaktadır. Cami, günümüzde ibadete açıktır.

Bingöl şehri tanıtım yazısı.

Muş şehri tanıtım yazısı.

 

Bingöl Kığı

Bingöl Kığı

Kığı, Bingöl arası uzaklık: 76 km. (Sancak üzerinden) Kığı, Bingöl arası uzaklık: 145 km. (Karakoçan üzerinden) Kığı, Karakoçan arası uzaklık: 79 km.

TARİHİ

İlçe Kığı ismini: Bizans döneminde bölge komutanının Kiğan isimli kızından almıştır. Bir başka söylenti: Kiga ismindeki Komutandan aldığıdır. İlçe: 1071 Malazgirt zaferinden sonra: Selçuklular, Akkoyunlular ve Sefevi hakimiyetinde kalmış, 1514 yılında ise Osmanlı hakimiyetine girmiştir.

1663 yılından itibaren Diyarbakır sancağına bağlıdır. 1926 yılında ilçe statüsü ile, Erzincan’a bağlıdır. 1936 yılında Bingöl’ün il olmasıyla Bingöl’e bağlanmıştır. 1’nci Dünya Savaşı yıllarında, yörede Rus işgali görülür. İşgal, 20 Kasım 1916 tarihinde Ordu ile halk birlikteliği sonucunda bitirilmiştir. Her yıl 20 Kasım günü kurtuluş günü olarak kutlanmaktadır.

GENEL

Doğu Anadolu bölgesi Yukarı Fırat bölümündedir. Bölge tamamen engebelidir. Bir bölümü meşe ormanlarıyla kaplıdır. Rakımı 1430 metredir. Yörede: karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak kışlar uzun sürer.

Kar yağışı çoktur. Kar kalınlığı zaman zaman 3-4 metreyi bulur. Yazları sıcak ve kuraktır. Yörenin yüzde 25 bölümü ormanlar ve kalan bölümü ise çayır ve meralarla kaplıdır.

Yörede tarıma elverişli arazi azdır. Bölge: volkanik dağların çokluğu nedeniyle 1’nci derece deprem bölgesidir. Bu yüzden sık sık depremler görülür.

SEYİT KASIM DOĞA, KÜLTÜR VE BAL FESTİVALİ

Seyit Kasım ismi, Kığı ilçesinin eteklerine kurulu olduğu Seyit Kasım dağlarından gelir. Festival, 2009 yılından bu yana, her yıl geleneksel olarak yapılmaktadır. Festival süresince: seminer, konser, konferans ve piknik gibi etkinlikler yapılmaktadır.

 

PERİ ÇAYI

Peri çayı, kaynağını Erzurum’dan alır. Fırat nehrinin en büyük kollarından birisidir. Bu akarsu üzerinde: Özlüce barajı yapılmıştır. Ayrıca: Kığı Yedisu barajı inşaatı çalışmaları devam etmektedir. Peri suyu: yer yer menderesler çizerek Keban Barajına kadar uzanır.

GEZİLECEK YERLER

Bingöl Kığı Tarihi Taş Mektep

TARİHİ TAŞ MEKTEP

İlçe merkezindedir. Ön cephe düzgün kesme taş, diğer cepheler ise moloz taştan yapılmıştır. Kitabesine göre, 1911 yılında yapılmıştır. Bu tarihe göre: geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemi ender mimari yapısı olarak kabul edilmektedir. Günümüzde konut olarak kullanılmaktadır.

KEREK HAMAMI

İlçe merkezinde bulunan hamam yapısı: dört mekandan oluşmaktadır. Giriş cephesi kesme taştan, diğer cepheler ise moloz taştan yapılmıştır. 1’nci kısım: soyunma yeridir. Uzun dikdörtgen şeklinde yapılmış ve üstü beşik tonozla örtülmüştür. Buradan, kubbeli asıl yıkanma yerine geçilir. Asıl yıkanma yeri olduğu tahmin edilen bölümde: göbek taşı ve kurnalar yoktur. Yapının diğer bölümlerinde, ana mekana bağlı iki küçük odanın üstü çökmüş olduğundan bu bölümlere girilemez.

KIĞI CAMİİ-PİLTAN-BALABAN BEY CAMİİ

İlçe merkezindeki cami oldukça eski bir yapıdır. Balaban camii olarak da bilinir.

Caminin kitabesi yoktur. Ancak minaresi üstünde bir yazı vardır. Arapça harflerle yazılan bu yazıya göre, yapı, Akkoyunlu döneminde, Bayındırlı Pir Ali Bey oğlu Emir Pilten tarafından 1413 yılında yapılmıştır. Bu yani camiyi yaptıran kişinin lakabı “Balaban” olduğu için camiye Balaban camisi ismi verilmiştir. Cami yaptırıldığında, en büyük ibadethanedir. Bu yüzden arşiv belgelerinde “Cami-i Kebir” olarak geçer.

Cami: tek minareli ve tek şerefelidir. Doğu-batı yönünde dikdörtgen planlıdır. Ahşap tavanlı, dıştan kırma çatılıdır. Camiye kemerli bir kapıdan girilir. Caminin batısında, mezarlık bulunur.  Cami: 1734, 1768, 1794 ve 1924 tarihlerinde onarım görmüştür.

Son cemaat yerinde, iki tane sanduka tipi mezar bulunur. Avlusunda: Kığı eşrafından Hacı Mehmet Efendi’nin kabri vardır. Bu kişi: üstün zekası ve silahşörlüğü ile ünlüdür.

Caminin batı tarafında bulunan Osmanlı dönemi mezarlıkta, dağınık şekilde, üzerinde Osmanlıca yazılar bulunan, 12 dilimli sarık formlu ve sal taşı şeklinde mezar taşları ilgi çeker.

KIĞI KALESİ

İlçenin kuzeydoğusundadır. Takriben 4 km uzaklıktadır. Kalenin çevresi sarp kayalarla çevrilidir.

Kuzey ve batı yönden doğal dik yamaçlara, güney ve doğu yönden ise duvarlarla tahkim edilmiştir. Perisuyu’na bakan yamaç oldukça diktir, bu yüzden bu yönden kaleye çıkılamaz. Kaleye dar bir yol takip edilerek çıkılır. Kalenin tarihinin MÖ 3000’li yıllara kadar gittiği tahmin ediliyor. Hititler, Urartular, Persler, Makedonya, Roma, Sasani ve Bizanslılar tarafından kullanılmıştır.

Kalenin Urartular tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Erzincan tarihi kayıtlarına göre: bu kaleye Acemler saldırmıştır. Kaleye giren İranlılar, halka büyük işkenceler yapmışlar, evlerini yakıp yıkmışlardır.

Burayı terk etmek zorunda kalan halk, Kığı ilçe merkezine gelerek burada “Kale Mahallesi” ni kurmuştur. Kalede yapılan kazılarda, sur duvar kalıntıları, çeşitli ev eşyaları ve çeşitli süs eşyaları ve günlük yaşamda kullanılan kap-kacak parçaları bulunmuştur.

Günümüzde: kale içinde yapı harabeleri bulunmaktadır. Sadece üç gözlü bir yapı kalıntısı görülebilir. Kale yamaçlarında ise, Selçuklu, Osmanlı ve daha erken dönem seramikleri de bulunmaktadır. Ancak kale kalıntıları, baraj sahasında bulunduğu için, kale kalıntılarını ziyaret etmek mümkün değildir.

Bingöl Kığı Mürsel Paşa Anıtı

MÜRSEL PAŞA ANITI

İlçe merkezine bağlı dağlık bir yerde olan 37 km uzaklıktaki Çanakçı köyündedir.

Anıt, kitabesinden anlaşıldığı üzere 1916 yılı Rus muharebeleri sınasında ölen şehitlerin anısına dikilmiştir. Anıt 4 metre yüksekliktedir. Zemini beton sıva ile sıvanmıştır. Kaide kısım dört çıkıntı halinde kademelidir.

Ön ve arkasında, ileri doğru iki çıkıntı bulunur. Öndeki çıkıntıda güzel bir hatla yazılmış yer yer dökülmüş 15 satırlık bir Osmanlıca yazı vardır. Kitabenin üstünde, çevresinde iki defne dalı bulunan Ay-yıldız motifi bulunmaktadır.

Üstünde taş bir küre bulunan dikdörtgen biçimli yekpare kesme taştan ibaret olan abide kısmı anıtın kaidesi üzerine oturtulmuştur. Abide kısmın ön yüzünde kılıç ve tüfek motifleri, çarpraz şekilde işlenmiştir. Arka kısımda beş satırlık Osmanlıca ile yazılmış anıt kitabesi vardır.

 ÇİÇEKTEPE KÖYÜ MAĞARALARI

İlçenin Çiçektepe köyünde, Sivri dağının eteklerindedir. İlçe merkezine 83 km uzaklıktadır. Mağarada: iki oda, at için yer, yemlik ve çocuk beşiği vardır. Mağaranın bulunduğu yer oldukça eğimli bir yapıya sahiptir. Ayrıca mağara önündeki mevcut yolla Erzincan’a gidildiği rivayet edilmektedir. Bu mağara, Kığı’nın çok eski çağlardan beri insan topluluklarına mesken olduğunu gösterir.

 Bingöl Karlıova hakkındaki gezi yazım için  Karlıova

Bingöl Karlıova

Bingöl Karlıova

Karlıova, Bingöl arası uzaklık: 75 km. Karlıova, Çat arası uzaklık: 58 km. Karlıova, Erzurum arası uzaklık: 110 km.

TARİHİ

Yerleşim yeri, Cumhuriyetin ilanından sonra Muş iline bağlanmıştır. 1936 yılında ise Bingöl il olunca, Bingöl iline bağlanmıştır. 1936 yılında ilçenin ismi Bingöl olarak geçmektedir. 1938yılında yerleşimin ismi Karlıova olarak değiştirilmiştir.

GENEL

İlçe Doğu Anadolu bölgesinin Yukarı Fırat bölümündedir. Bingöl ve Şeytan dağlarının arasındaki ovada kurulmuştur. Yörede: dağlar ve engebeli araziler yoğundur. İlçe topraklarının yüzde 83 bölümü dağlarla kaplıdır. Denizden yükseklik 1940 metredir. Yörede karasal iklim hakimdir. Buna bağlı olarak hava sıcaklığı çok düşüktür. Kış mevsimi uzun ve oldukça soğuk ve karlı geçer. Yaz ve sonbahar döneminde iklim kuraktır.

PERİ SUYU

Bingöl dağlarından doğar. Geçitli ve Kaynarpınar köylerini takip ederek Kığı sınırından Fırat nehrine dökülür. İl sınırları içindeki uzunluğu 112 km dir. Tunceli il sınırından geçerek Munzur suyu ile birleşir.

GEZİLECEK YERLER

ZUHURTEPE KALESİ

İlçe merkezine bağlı Boncukgöze köyünün yaklaşık 2 km güneybatısında, Erzurum-Bingöl kara yolunun 1 km kuzeybatısındadır. Zuhurtepe olarak bilinen tepenin kuzey, batı ve kısmen güneyinde olmak üzere üç yanında mezarlık deresi geçer.

Kalenin doğusunda sur duvarları ve temel duvarları kısmen izlenmektedir. Poligonal sur duvarları kayalık zemine oturmakta ve birkaç sıra taş mevcudiyeti muhafaza etmektedir. Bol miktarda seramik ve obsidiyen olduğu görülmüştür.

Gelaşkon Tepe ile buluntular büyük benzerlik gösterir. Tepenin hemen hemen her noktasında kaçak kazı izleri görülür. Kale içinde kullanım amacı tam olarak saptanamayan yapı temel izleri görülmüştür.

KİLİSE

İlçe merkezine bağlı Toklular köyündedir. İlçe merkezine 3 km uzaklıktadır. Köyün eski ismi “Togulkıran” dır. Kilisenin üzerinde bulunan künye taşı kayıptır. Ama söylentilere göre, mimari özelliği ve kullanılan inşaat harcı değerlendirildiğinde, kilise yapısının 700-1000 yıllık olduğu tahmin edilmektedir. Kilise moloz örgülü ve horasan harçlıdır.

Tonozlu üst örtüsü, bindirme tekniğiyle yapılmıştır. Üst örtünün oturduğu yan duvarlar günümüzde ayaktadır. Ön giriş cephesi ve apsis kısmı tamamen yok olmuştur. Dış cephe duvarlarındaki ve köşelerdeki düzgün kesme taşlar sökülmüştür.

Yapının iç kısmında günümüzde 1.5 metre kalınlığındaki toprak bulunmaktadır. Yapının arka kısmında ve bitişiğinde samanlık olarak kullanılan yapı vardır. Günümüzde, kilisenin defineciler tarafından tamamen tahrip edildiği görülmektedir.

Kiliseden söz edilince, Toklular köyünde yaşanan bir gelenekten de söz etmek gerek. Toklular köyünde her yıl geleneksel at yarışları düzenleniyor. Bu yarışlara: çevre ilçelerden gelen çok sayıda vatandaş da katılıyor. Ödülü vatandaşlar belirliyor. İki kategoride yedişer yarış yapılıyor.

Bingöl Karlıova Kanireş Barajı

KANİREŞ BARAJI

İlçe merkezine 10 dakika uzaklıktadır. Kanireş mahallesindedir. Barajın kıyısı, mesire alanı olarak kullanılmaktadır. Baraj gölünde balık tutmak mümkündür.

GELOŞKAN KALESİ

İlçe merkezine bağlı 8 km uzaklıktaki Boncukgöze köyünün 600-700 metre güneyindeki tepe üstündedir. Geloşkan Tepe olarak bilinen tepenin kuzey, doğu ve batısında olmak üzere üç yanında mezarlık deresi akar. Güney alt yamacında mezarlık alanı bulunur.

Doğal bir tepe olan alanın üst kısımları düzeltilmiş ve bu düzeltilmiş alanda yerleşim kalıntıları görülmektedir. Bol miktarda seramik ve obsidyen olduğu görülmüş olup devetüyü rengi, kızılımsı ve siyahımsı seramik parçaları ağırlıktadır.

Burada sözü geçen obsidiyen taşı: televizyonda yıllarca gösterimde kalan Game Of Thrones dizisinde ün kazanan “Ejderha Camı” olarak da tanınmaktadır. Obsidiyen taşı, volkanik bir taş türüdür.

Yanardağ lavlarının hızlı bir şekilde soğumasıyla oluşur. Siyah, kahverengi ve yeşil renklidir. Cam gibi bir parlaklığı vardır. Bu taşın rezervi Bingöl yöresindedir. Hemen hemen her noktasında kaçak kazı izleri görülür.

Kaçak kazı çukurlarından izlendiği kadarı ile höyük benzeri bir katmanlaşma yoktur. Kaçak kazı çukurları kalenin hemen hemen her noktasında görülmektedir.

Taş temelli yerleşim kalıntıları ve bu kalenin 1.5 km güneyinde tespit edilen Zuhurtepe kale kalıntısı ile malzeme olarak benzerlik göstermekle beraber sur duvarları benzeri bir kalıntı izine rastlanmamıştır.

KÜBİK MAĞARASI

İlçe merkezine bağlı 15 km uzaklıktaki Kübik köyü yakınlarındadır. Mağaranın duvarlarında; bir takım oymalar ve işlemeler görülebilir. Mağara içinde, Cilalı Taş ve Tunç Devrine ait bazı kalıntılar vardır. Mağara ve mağaraların çevrelediği şelale, görülmeye değer bir yer olarak önem kazanır.

ÇATAK KÖYÜ ŞELALESİ

İlçe merkezine 20 km uzaklıktadır. İlçenin güneydoğusunda bulunan Çatak köyü sınırları içindedir. Köyün 300-400 metre aşağısında, oldukça güzel bir yerdir.

Bingöl Karlıova Azizan Şehitlik Anıtı

AZİZAN ŞEHİTLİK ANITI

Bingöl’den Karlıova ilçesine giderken, yolun solundadır. İlçe merkezine 25 km uzaklıktadır.

1916 Rus muharebeleri sırasında ölen şehitlerin anısına dikilmiştir.

Anıtın çevresi, koruma duvarları ile çevridir. Giriş kısmı kuzey yöndedir. Alanın boyutları 20 x 20 metredir. Anıt, üç kademeli prizmatik bir kaidenin üstünde yükselmektedir. Yüksekliği 4 metredir. Abide kısmı dikdörtgen şeklindedir.
Yukarıya doğru konik bir biçimdedir. Kesme taştan yapılmıştır. Üstünde de taş bir küre vardır. Prizmatik kaidenin dört yüzünde de ay-yıldız motifi bulunmaktadır. Abidenin ön yüzünde bulunan levhada “1916 Şehitlerine Saygı” ibaresi bulunur.
Anıt alanının hemen yakınındaki iki borulu bir çeşme vardır. Herhangi bir mezar bulunmamakla birlikte anıt sembol olarak yapılmıştır. (son olarak aldığım bir bilgiye göre, burada iki tane mezar bulunmaktadır, bu mezarlar: Yarbay Vasıf Bey ve Yüzbaşı Hurşit Bey’e aittir.)

 

Her yıl 11 Mart tarihinde burada şehitlerin anısına tören düzenleniyor.

Bingöl Karlıova Güneşin Doğuşu

GÜNEŞİN DOĞUŞU

İlçe sınırlarında bulunan 3250 metre yükseklikteki Bingöl dağlarında ulunan Kale tepesinden, güneşin doğuşu muhteşem güzeldir. İlçe merkezine olan uzaklık 45 km dir.

Dünya üzerinde güneşin doğuşu tam olarak iki yerden izlenebilir. Bunlar: İsviçre Alp dağları ve Bingöl dağları Kale tepesidir. Kale tepesine güneşin doğuşunu izlemeye çıkmak için: dağın eteklerine kadar taşıt ve sonrasında ise 25-30 dakikalık bir yürüyüş yapmak gerekir.

Her yıl 15 Temmuz ile 15 Ağustos tarihleri arasında burada güneş çok farklı doğar ve seyredilebilir. Güneş önce doğarken hafif bir kızarıklık belirir. Bu anda rengarenk görüntüler oluşur. Daha sonra insana korku veren bir karartı ortaya çıkar. Kızarıklıklar kor parçası haline gelir.

Kor parçası içinde insan yüzünü andıran üç büyük leke belirir. Güneş karartı halinden, yavaş yavaş açılmaya başlar. Ufukta görülüp tamamlanmak üzere iken, altın bir küre gibi görünür.

Döndükçe etrafa binlerce ışık saçar. Daha sonra güneş, elmas parçası gibi kristalleşip eski durumunu almaya başlar. Tüm bunları izlemek için, bence burayı mutlaka ziyaret edin.

 Bingöl Yedisu hakkındaki gezi yazım için  Yedisu