Batman Gercüş, Batman il merkezine 59 km, Diyarbakır il merkezine 160 km, Mardin il merkezine 80 km uzaklıktadır.
TARİHİ
Yakup Manastırı Tarihine göre: MS 400 yıllarında Kefergevson’un Gercüş’e yerleştiği söylenir. Ancak yöredeki ilk yerleşimcilerin daha önceki tarihlere kadar gittiği bilinmektedir. Kesin olarak kanıtlanmasa da, Gercüş ilçesinin ilk kurulduğu yer: MÖ 3000 yıllarında, Gıre Tılhabste’dir. Gercüş ovasında, Tılhabste yanında diğer yerleşim yerlerine bakıldığında: Hisar kasabası güneyindeki höyük, MÖ 7000 yıllarına tarihlenmektedir. Gercüş bölgesinde, tarihi süreçte bilinen tek husus Hurrilerdir ve bunların MÖ 3000 yıllarında bölgeye yerleşmiş olmalarıdır. MÖ 1240 yılında bölgede hakimiyet kuran Asurlular, Gercüş’ün de içinde bulunduğu bölgeyi MÖ 774 yılına kadar yönetmişlerdir. Gercüş ovasında bulunan Zoravaya denen yerde bulunan Asurlulara ait mühür ve tablet, Mardin Müzesinde sergilenmektedir. Gercüş, 1926 yılında ilçe statüsü kazanır. 1990 yılında Mardin iline bağlanan ilçe, Batman yeni il statüsü kazanınca Batman’a bağlanmıştır.
Gercüş isminin kaynağı: çeşitli rivayetler vardır. Bu konudaki tek yazılı kaynak, bugün Midyat’a bağlı bir köy olan Barış tepede bulunan “Yakup Manastırı Tarihi” isimli kitaptır. Köyün eski ismi “Şügrin, Selha” dır. Buralarda geçmişte yoğun olarak Süryaniler yaşarmış. Midyat ve civarında “kefer” le başlayan birçok köy ismi vardır. Süryanicede “kefer” köy demektir.
Buna göre: MS 400 yıllarında Şügrin yöneticisi olan Kefergevson, bazı insanları öldürmek isteyince, halkta oluşan tepki yüzünden Şügrin’i terk etmek zorunda kalır. Bugünkü Gercüş’ün bulunduğu yere gelir yerleşir. Gercüş isminin, Kafergevson’dan geldiği söylenir. Çünkü bugün kullanılan ismiyle benzerlik göstermektedir. Bir diğer söylentiye göre, ilçenin isminin kaynağı: “Şahmar” isminden gelir. “Şah” hükümdar-yöneten, “Mar” ise yılan anlamındadır. Buna göre: Şahmar, yılanların hükümdarı, kralı anlamına gelir. Bu da, Gercüş’te yaşayan “yılan efsanesi” nden gelmektedir.
GENEL
Gercüş ilçesi, dağların kuzey eteğinde kurulmuştur. Çevresi dağlarla çevrili, 850 metre rakımlı platoda konumlanmıştır. İlçede karasal iklim hüküm sürmektedir.
GERCÜŞ MEZRONE ÜZÜMÜ
Dünyada şeker oranına en yüksek üzüm türüdür. Kalitesi ve ince kabuğu ile ağızlarda tat bırakan mezrone üzümü, bağlarda toplandıktan sonra özel havuzlarda sıkılarak üretilen şıra yapılıyor.
Sıra dinlendikten sonra özel kazanlarda kaynatılıyor. 4-5 bidon üzüm şırasından, bir bidon pekmez elde ediliyor. Pekmezin dışında cevizli sucuk ve pestil yapılıyor. Ayrıca: sofralık üzüm olarak da kullanılmaktadır.
GEZİLECEK YERLER
İlçe tarihi özelliklerinin pek fazla olmadığı bir yerdir. Buraya yolunuz düşerse özellikle Kırkat göleti mesire alanına uğramanızı öneririm, başkaca bir tarihi yer yok.
TARİHİ HÜKÜMET KONAĞI
Tarihi konak, ilçe merkezinde bulunan tek tarihi eserdir. Yaklaşık 100 yıllık olduğu düşünülüyor. Hisar caddesi üzerinde bulunan ve 1926 yılında ilçe statüsü kazanınca 1927 yılında yapılmıştır. Sonra: Askerlik Şubesi, PTT, Cezaevi, Jandarma karakolu olarak kullanılmıştır. Ancak tarihi bina, 2000 yılında terk edilmiş ve 20 yıldan bu yana atıl durumda durmaktadır. Restorasyon çalışmaları sürdürülmektedir. Yenileme çalışmalarının ardından tekrar Kaymakamlık binası olarak kullanılacakmış.
KIRKAT GÖLETİ MESİRE ALANI
İlçe merkezine 8 km uzaklıktaki Kırkat göleti, 1985 yılında DSİ tarafından sulama amacıyla yapılmıştır. Dicle havzasında bulunmaktadır. Gölet nehir deresi üzerine inşa edilmiştir. Yağışların ardından gölet doluluk oranı yüzde 100 olunca, taşarak adeta şelaleyi andırır.
Gölet kıyısında, 13 dönümlük arazi, mesire alanı olarak düzenlenmiştir. Burada: iskele, giriş kapıları, piknik masaları, kamelyalar, barbeküler, banklar, kıyı ve yürüyüş yolları, çocuk oyun parkı alanları düzenlenmiştir.
AYAK İZLERİ
İlçe merkezine bağlı 25 km uzaklıktaki Çiçekli köyün bulunan kayalıklardadır. Burası “Pike Nebi” vadisidir yani “Peygamber vadisi” olarak bilinir. Köyün kayalıklarında bulunan ayak izleri, bölge halkı tarafından “Nebi’nin ayak izleri” diye isimlendiriliyor. Burada bulunan ayak izlerinin de “Peygamberin ayak izleri” olduğuna inanılıyor. Ayak izlerinin bulunduğu yerin 200 metre yakınında bir kilise kalıntısı bulunuyor.
Beşiri ilçesinin en büyük özelliği, burada bulunan tarihi kalıntıların büyük bölümünün Ilısu barajı suları altında kalacak olmasıdır.
ULAŞIM
Beşiri, Batman il merkezine 16 km uzaklıktadır.
TARİHİ
Halen ilçe sınırları içinde kazı çalışmaları devam eden höyükler bulunmaktadır. İlçenin tarihi MÖ 3000 yıllarına kadar gitmektedir. Bu yıllarda, yöreye Hurri kavimleri yerleşmiştir. MÖ 1200 yılında ise Asur egemenliği görülür. 1243 yılında Moğollar yöreyi ele geçirir.
1514 yılında Yavuz Sultan Selim, Osmanlı hakimiyetine sokar. İlçe Cumhuriyet döneminde “Kobin” adıyla Siirt Garzan ilçesine bağlıdır. 1926 yılında sel felaketi sonucu yok olan Elmedine kazası merkezi buraya taşınınca, buranın ismi “Beşiri” olur ve Siirt iline bağlı bir ilçe haline gelir. Beşiri, 1929 yılında belediye olur. 1990 yılında ise Batman iline bağlanır.
Batman Beşiri
GENEL
Kuzeyden güneye dar ve uzun bir hat halinde, il merkezinin doğusunda bulunmaktadır. İlçe merkezinin rakımı 680 metredir. Genellikle düz bir arazide kurulmuştur. Kışlar sert ve soğuk, yazlar ise kurak ve oldukça sıcak geçer. İlçede sadece “Garzan çayı” vardır ve ilçeyi kuzeyden güneye geçtikten sonra Dicle nehriyle birleşir.
GEZİLECEK YERLER
Beşiri ilçesinde tarihi birkaç yer var, bunları aşağıda sizlere ayrıntılı olarak belirteceğim, buralara yolunuz düşerse tercihinize göre seçip gidip görebilirsiniz, ama zamanınız az ise bence mutlaka Mor Kiryakus manastırını görün, diğerlerinde sadece tarihi özellikleri var, pek görülebilecek bir özellik yok.
Batman Beşiri Rıdvan Höyük
RIDVAN HÖYÜK
İlçe sınırları içinde Garzan çayının doğu kısmında, ilçe merkezine 27 km uzaklıkta, Başarı köyünün 3 km kuzeyindedir. Höyüğün bulunduğu Rıdvan köyü, Ilısu barajı suları altına gömülecektir. Bir zamanlar, zengin ve nüfuslu kişilerin yaşadığı Rıdvan, Keldanilerin ağırlıklı olarak bulunduğu zengin bir yerleşim birimiydi.
Batman Beşiri Rıdvan Höyük
Höyük: bir dönem Ermenilere, bir dönem de Süryanilere ait bir yerleşim yeridir. Höyük üzerinde, eskiden bir Süryani kilisesi olduğu söylenen, çevresi duvarlarla çevrili yapı bulunduğu söyleniyor.
Ancak, höyük alanı 1964 yılında Hamidi ailesi tarafından satın alınmış ve üzerine ev inşa edilmiştir. Höyük üzerinde çeşitli dönemlere ait seramik kalıntıları bulunmaktadır.
Batman Beşiri Rıdvan Höyük Su Kanalı
Su kanalı
Rıdvan höyük ün batı yamacında yüzeye çok yakın bulunan bu su kanalı, kaçak define kazıları sonucu ortaya çıkarılmıştır. Kanalın 25 metrelik bölümü açığa çıkarılmıştır. 0.90 metre genişliğinde, 1.90 metre yüksekliğindedir. Moloz taş ile örülü kanal, tonoz örtülüdür.
Cas harcı ile sıvanmış kanalın, kemer başlangıcından itibaren pöhrenklerle hafifletildiği görülür. Kanalın höyüğün tepe kısmından Garzan çayına kadar devam ettiği düşünülmektedir.
Bu su yolu, Hititlerin potern yani gizli kapı dedikleri sistemle yapılmıştır. Suyolu, aşağıdaki nehir seviyesinin altına iner ve sızan suların toplandığı dairesel bir sarnıçla birleşir.
Batman Beşiri Şevland Tepe
ŞEVLAND TEPE
İlçe merkezine bağlı Kütüklü (Gre Çello) köyü Kumru mezrasının 550 metre uzağında, Garzan çayının doğu kıyısında, Memikan köprüsünün yanında, Garzan ovasına hakim yüksek bir tepe üzerindedir.
Şevlend Tepe, Memikhan köprüsünün bağlandığı konglomera t epenin en kuzey uzantısı, arada bir çöküntü ile köprünün arkasındaki Kale’ye bağlanıyor.
Höyük alanının sınırları ve kültür dolgusuna ait yükseklik bilinmiyor. Üzerinde herhangi bir mimari öğe yoktur. Sadece dağınık taş dizileri, pitos parçaları ve boyalı seramik parçaları görülmektedir.
Höyüğün kuzeybatı yamacında, büyük oranda tahrip olmuş, sarnıç yapısı kalıntıları bulunur. Tepe definecilerin gözde yerlerindendir. Çöküntü kesiminde, biri oldukça yeni diğeri daha eski iki kaçak kazı çukuru var.
Yeni olandan iri duvar taşları çıkarılmış, doğu profilinde ise iki sıra taş (duvar) çevresinde az çanak, genellikle iri küp ve testi parçaları görülmektedir. Eski çukurda, daha küçük taşlar var. Yüzeyde yer yer görülen duvar ve taş dizileri, konglomera kaya içindeki doğal çukurları doldurma amaçlı olabilir.
Köprüye bakan kesimde ise 13 tane kaçak kazı çukuru var. Çukurlardan biri 5 x 5 metre açma boyutunda ve 3 metre derinliktedir. Çukurların çevresinde, yer yer iri işlenmiş taşlar, iri kiremit parçaları, ağza doğru daralan, içi sıvalı kuyu da kaçak kazılarla ortaya çıkmıştır.
Konglomera tepenin, kendi içindeki seviye farklarından ötürü, dolgu kalınlığını tahmin etmek çok zordur. Ancak defineci çukurlarının bulunduğu alanda, asgari 4-5 metre olarak öngörülür. Şevlend Tepeyi önemli kılan, Transkafkasya etkili son Tunç veya İlk Demir çağ boyalı çanak parçalarının bulunmasıdır.
MEMİKHAN KÖPRÜSÜ
Memikhan mevkii Kumaro mezrasında Garzan çayı üzerindedir. Gedikler köyünün 750 metre güneydoğusundadır. Garzan ovası ile dağlık kesimi bağlayan noktadadır. Kemerleri ve üstündeki çift yönlü kemerli geçitleri bozulmakla birlikte, ana kemerleri sağlamdır.
Taşlar yer yer sökülmüştür. Mamika Eski Köprü olarak geçen, dört kemerli köprünün yeri, Mamika Kalesi’dir. Köprünün 150 yıl önce kullanıldığı söyleniyor.
Batman Beşiri Şeyhosel Höyük
ŞEYHOSEL HÖYÜK
İlçe merkezine bağlı Kaşüstü köyünün yaklaşık 5 km batısındaki Ulular mezrasında, Garzan çayının doğu kıyısındadır.
Höyük, boşaltılmış Ulular mahallesinin (Şeyhosel) altındadır. Garzan çayının doğu yakasındaki kalker taşlığın üzerindedir. İzlerden çayın zaman zaman eteklere kadar yükseldiği görülür. Yamaçta kurulmuş mahallenin altında, evlerin arasında görüldüğü kadarıyla, yer yer 1.50 metre kalınlığında yoğun gri küllü, yer yer yanmış kerpiç parçalı ve yoğun siyah kömürlü dolgular vardır.
Küllü dolgu, yamaçtaki Kaya evlerin alt kesimine uzanır. Mahallenin altındaki dolgu, ahşap ve saz ağırlığı bir yerleşmenin dolgusu ya da kaya evlerin kullanımı sırasında sürekli dökülen külün birikmesi olabilir.
Çanak, Ortaçağ ağırlıklı, ancak MÖ 1 bin ve Roma olabilecek iki parça vardır. Höyük ölçüleri yaklaşık 200 x 150 metredir. Höyük üzerinde eski Ulular mezrasına ait harabe durumunda yapılar vardır. Bu yapıların yarattığı tahribat höyüğü olumsuz etkilemiştir.
Batman Beşiri İkiköprü Höyüğü
İKİKÖPRÜ (AVİSK) HÖYÜĞÜ
İlçe merkezinin 7 km kuzeydoğusunda İkiköprü beldesinin 600 metre doğusundadır. Beşiri-İkiköprü yolunun hemen kuzeybatısındadır. Beşiri tren istasyonunun güneyindedir. Doğu eteğinde trafo ve market, yolun güneyinde kalan kesiminde de bir briket yapı vardır.
Batıda ova, Doğu’du Körtik çayı akar. Doğal bir yükselti üzerindeki arkeolojik dolgu: bugünkü yol seviyesinden yaklaşık 3 metrede başlıyor. Kesitte yer yer üç sıra şeklinde taş dizileri görülür. 1990’larda Beşiri-Kurtalan yolu genişletilirken yaklaşık dörtte üçü kesilmiştir.
3.20 x 1 x 0.40 metre boyutlarında, kaçak kazı çukuru vardır. Oldukça tahrip olmuş höyük, tarla için düzeltilmek isteniyormuş, çünkü tepe sahiplidir. Höyük ve çevresinde yapılan yüzey araştırmalarında, seramik buluntuları bulunmuştur.
GRE MARE
Beşiri yolunun yanında, Garzan çayının yaklaşık 100 metre güneyinde, bir kayalık üzerindedir. Güneydoğu ve doğusu, çaya inen yol tarafından kısmen kesilmiştir. Üzerindeki Beşiri Belediyesine ait bina ve su deposu, 1995 yılında yapılmıştır Höyüğün yüksekliği 6 metredir.
Rakımı 537 metredir. Güneydoğu yamacın kesitindeki yer yer tek sıralı taş dizileri arasında ve yanmamış kerpiç dolguda obsidyen yoğundur.
Batı yamaçta, su deposunun tahribatından ötürü, arkeolojik malzemeye rastlanmaz. Kuzeydoğu kesiminin üstündeki bostanda çanak çömlek parçası çoktur.
Tepenin üst kesimi, su deposu ile ilişkin yapıları ve bahçe düzenlemeleri nedeniyle, epey tahrip olmuş ve olmaktadır. Kerpiç ve taş mimarili birkaç dönemli höyüğün alt tabakaları alüvyonla örtülüdür.
Batman Beşiri Mor Kiryakus Manastırı
MOR KİRYAKUS (DERA QİRA) MANASTIRI
İlçe merkezine bağlı ve 18 km uzaklıktaki Ayrıncı köyündedir.
Süryaniler tarafından kutsal kabul edilen “Turabdin” bölgesinin, en uç noktası Mor Kiryakus manastırıdır. Manastır: Dicle nehrinin 15 km kuzeyinde, Batman ve Rıdvan nehirleri arasında bulunmaktadır.
Bu manastır, bölgede bulunan 80 civarındaki kilise ve manastır içinde, önemli bir yer tutar.
Manastıra “Deraqira” ismi verilmektedir. Çünkü yapıda kullanılan bazalt taşı siyahtır. Bazıları ise, bu ismin kaynağının “Kıra dağı” olduğunu da söylerler.
Süryani cemaati tarafından kullanılan yapı hakkında en büyük bilinmeyen, yapım tarihidir. Bu tarihle ilgili kesin bilgiler olmamakla birlikte bazı kaynaklara göre manastırın yapım tarihi çok erken dönemlere kadar gider.
Ayrıca manastırın bölgedeki diğer yapılara benzerliği nedeniyle 5-7 yüzyılda inşa edildiği düşünülmektedir.
Manastırın bazı dönemsel yapılanmaları, yapıdaki taştan yapılmış kitabelerden anlaşılır. Günümüzde: yapının giriş portalinde 2, revaklı bölümünde 2 ve avluya açılan kapıda 1, kilisenin kapısının solunda okunamayan 1 ve ikinci avluda kuzey cephesindeki odanın penceresinin üstünde okunamayan 1 olmak üzere toplam 7 kitabe vardır.
Batman Beşiri Mor Kiryakus Manastırı Giriş Portalındaki Kitabeler
Giriş Portalindeki Kitabeler
Burada 2 taş kitabe vardır. Kapının üst tarafında da bir kitabenin olabileceği boşluk vardır. Bu kitabelerin çevresinde bezemeler bulunur. İki kitabe, birbirine demir bir çubukla bağlanmıştır. Yazılar “Gerşuni” diye adlandırılan Süryanice harflerle yazılıp Arapça okunan tarzdadır.
Bu kitabelere göre, kapının 1909 yılında onarıldığı anlaşılmakla birlikte o dönemde manastırdaki yetkili kişinin Cebrail olduğu yazılıdır. Sol taraftaki kitabede ise, rahiplerin kim olduğu yazılmaktadır.
İkinci avluda, revaklı bölümdeki kitabeler
Bunlar da taştan yapılmıştır. Sağ ve solunda, üçgen ve yıldız şekilleri görülmekle beraber, diğer taraflarındaki bezemeler, taştaki bozulmalardan dolayı anlaşılmaz. Bu kitabelerde de “Gerşuni” yazım stili kullanılmıştır. Bu kitabelerde “inşa” kelimesi geçmektedir, ancak bu kelimenin yapım ya da onarım olduğu bilinmemektedir.
Üçüncü avluya geçiş (doğu cephesi) kitabeler
Revaklı bölümden üçüncü avluya geçiş kapısının üstünde, sağ üst taraftaki (muhtemelen burada daha fazla kitabe bulunmakta ama dökülmeden ve erimeden dolayı bir kitabe olarak görülmektedir.) kitabede bazı yazılar görülmekte ama bozulmadan dolayı tam olarak okunamamaktadır.
Kitabelerle ilgili sonuç
İlk kitabede: Haleb’li Salibo isimli bir şahıstan söz edilir. Ancak manastırın yapım tarihi yazılı değildir. Çünkü Süryani Hıristiyanları, yaptıkları manastır kitabelerinde tarih vermezler. Bu kitabelerde: İncil’den insanlara mesaj veren dini içerikli birer ilahi olmasını tercih ederler. Yani, bu manastırda bulunan iki kitabede: birer dini ilahi metnidir.
Batman Beşiri Mor Kiryakus Manastırı
Manastırın mimari yapısı
Yapı: doğu-batı doğrultusunda yaklaşık olarak 76 x 39 metre ebatlarında, dikdörtgen planlı ve yaklaşık 2800 metre karelik alana oturmaktadır.
Günümüzde manastırın bazı bölümleri, çevredeki köylüler tarafından kümes ve ahır olarak kullanılmaktadır.
Manastır: iki büyük ve bir küçük avlu olmak üzere üç avludan oluşur. Avlular kendi içinde kareye yakındır.
Yapıya giriş: güney cephede bulunan süslemeli portal ile sağlanır. Birinci avlu, giriş portalinin açıldığı ve bu portalin sağ ve solunda iki mekanın olduğu bölümdür. Bu avlunun sağında ikinci avluya açılan kısımlar, solunda ise ahır olarak kullanıldığı düşünülen bölüm bulunur.
Doğu cephede: köşede kilise olarak adlandırılan tavanı sekizgen kasnaklı kubbe olan bir mekan vardır. Bu revaklı bölüme açılan ve yapının güney cephesinde, 7 adet oda bulunur. Bu odalardan biri, kiliseye giriş kapısının açıldığı bölüme açılmaktadır.
Zemin kat-Avlu-1
Birinci avlu olarak adlandırılan ve giriş portalinin açıldığı avludur. Sağ tarafında ahır, sol tarafında ikinci avluya geçiş, portalin ve sağındaki kemerli alanın ve yıkıntıların çevrelediği bölümdür. Mevcut yapıda, döşemesi toprak olarak görülmektedir.
Revaklı bölüm
Bu bölüm ikinci avludadır. Batı cephesindeki kemerlerin üstünde iki tane kitabe, bir de ağzında başak bulunan bir kuş motifi bulunur. Üçüncü avluya geçiş yeri vardır. Bunlardan bir tanesinden süslemeli bir kapıyla geçilmektedir. Kuzey cephesinde girilemeyen ama kalıntıları mevcut olan tonozlu mekanlar bulunur.
Avlu-2
Revaklı bölümün olduğu avludur. Üç cephesinde revakların olduğu diğer cephede girilemeyen toprakla dolmuş alanın olduğu avludur. Ayrıca bu avluda bir tane su kuyusu bulunur. Kilisenin ve odaların açıldığı avludur. Mevcut yapıda döşemesi toprak olarak görülür.
Yapının en muazzam bölümüdür. Yüksekliği yaklaşık 11 metredir. Örtü sistemi sekizgen kubbeden oluşmuş, geçiş alanları tromplarla kapatılmıştır. Kapının sağ tarafında, bir kitabe bulunur. Yapıda genellikle kesme taş kullanılmış, kubbenin fener kısmında dış tarafında moloz kullanılmıştır.
Kare formlu bir mekandan oluşmaktadır. Kuzey, güney ve doğu cephesindeki duvarlarda üç, kapının açıldığı batı cephesindeki duvarda ise iki niş bulunur. Doğu cephesindeki duvarda bulunan iki nişin üstünde, istiridye modeli vardır.
Bu nişlerin içi boyanmış sağ ve solunda süslemeli başlıklar ve sütunlar mevcuttur. Buraya açılan dört pencere bulunmakta, günümüzde bir penceresi taşla doldurulmuştur. Taşlarda kırılmalar, dökülmeler, kararmalar, tuzlanmalar, çatlaklar ve bozulmalar mevcuttur.
Batman Beşiri Mor Kiryakus Manastırı
Giriş Portallı Geçiş
Yapının güney cephesinde giriş portalinin açıldığı alandır. Güney duvarında giriş portali, kuzeyde birinci avluya, doğu ve batısındaki odaların olduğu geçiş alanıdır.
Üst örtü sistemi beşik tonozludur. Alanın eni boyunca odayı ikiye bölen kemer silmesi vardır. Duvarlarında moloz taş kullanılmış üstü sıvanmıştır. Tonozda da sıva görülür.
Ahır
Birinci avluya açılan bu alana üç kapıdan girilir. İçinde toplamda 5 büyük ayak bulunan örtü sisteminin çapraz tonoz olduğu bir yapıdır. Bu ayakların desteklediği 12 çapraz tonozu vardır.
Kapıların çevresinde ve ayakların destek bölümünde kesme, diğer alanlarda da moloz taşlar kullanılmıştır. Bunların arasında özgün harç kullanılmıştır.
Batman Beşiri Mor Kiryakus Manastırı
Birinci Kat-Büyük oda-Misafir Odası
Yapının mevcut halinde kiliseden sonra gelen en özel odasıdır. Birçok nişi bulunur. Çan kulesine çıkılan basamaklar bu odadan görülür. Ayrıca kiliseye açılan kapının bulunduğu antreyi bu odada bulunan pencereden de görülebilir.
Odanın eninde, odayı ortadan ayıran kemer izleri vardır. Odanın güneyde bulunan duvarında 4 tane pencere, doğu cephesinde diğer birime giden bir kapı, niş, doğu cephesinde 3 niş, kuzey cephesinde küçük ve büyük birer niş ve kilisenin girişini gören açıklık bulunur. Odanın üstü tamamen yıkılmıştır.
Duvarlarda pencere ve nişlerde kesme taş, diğer taraflarda moloz taş kullanılmıştır. Sıvalar çoğunlukla dökülmüş olsa da sıvalı bölümleri hala bulunmaktadır. Döşeme toprak görülmektedir. Taşlarda ciddi anlamda dökülme, bozulma, yosunlaşma, tuzlanma, duvarlarda sararmalar kırılmalar, dökülmeler vardır.
Çan Kulesi
Çan kulesinin kalan duvarları, kilise diye adlandırılan bölümün üstündedir. Şu anda sadece iki duvarı mevcuttur. Bu duvarlarda yıkık durumdadır. Duvarlarda kesme, moloz taş ve özgün harç bulunmaktadır.
Kuruluş öyküsü
4’ncü yüzyılda, Halep’ten Turabdin bölgesine gelen insanları vaftiz edip Hıristiyanlaştıran misyoner keşişler: özellikle Kuzey Mezopotamya’da ovaya hakim tepe ve kayalıklar üzerine manastır kurmuşlardır.
Mor Kiryakus Manastırı da: böyle bir düşüncenin ürünüdür. Kıra dağının Kuzey Mezopotamya ovasına bakan doğu yamacında kurulmuştur.
Ancak, bölgenin ilk manastırı olması ve ardından yapılan manastırlara ön ayak olması açısından önemlidir. Çünkü o dönemdeki keşişler, ancak bu şekilde inşa ettikleri manastır ve kiliseler vasıtasıyla Hıristiyanlığın yayılmasında başarılı olacaklarına inanmışlardır.
Bu yüzden: Mor Kiryakus Manastırının, 4’ncü yüzyılda, MS 457 yılında yapıldığı düşünülmektedir. Çünkü, 4’ncü yüzyılda yapılan kilise ve manastırlarda, çan kulesi geleneği yoktur.
Mor Kiryakus Manastırında da çan kulesi yoktur.
Manastır ve kiliselerde çan kulesi yapımı: sonraki yüzyılda İslamiyet ibadethanelerine ilave edilen minarelerden esinlenilerek gelenek haline getirilmiştir.
17’nci yüzyılın sonuna kadar birkaç defa devlet tarafından onarılan manastırın üstüne bir üst kat ilave edilmiştir.
Bu onarımlar sırasında: Hasankeyf’ten taş ustaları getirilmiş, Mor Kiryakus Manastırında çalıştırılmışlardır.
Mor Kiryakus Manastırı ile birlikte, Turabdin bölgesinin diğer birçok manastırı da cemaat kalmadığından metruk duruma gelmiş, ancak Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilerek koruma altına alınmıştır.
Manastır: 2.5 dönem alan üzerine inşa edilmiştir. Dehlizlerle yeraltına uzanan bir yer altı katı ile birlikte, 3 katlıdır. Bir avlu ve avlunun çevresinde odalar bulunur. Büyük bölümü yıkık manastırda, birbirine bitişik çok sayıda ve farklı ölçülerde odalar vardır.
Yani, burası bir ibadethane, medrese ve inziva yerinden oluşan bir külliyedir. Bu külliyede eğitimini tamamlayan ve papaz ünvanını alan papazlar, Turabdin bölgesindeki diğer kiliselere eğitmen olarak atanırlar. Yani 365 odalı burası bir anlamda, o dönemde üniversite görevi görmüştür.
Özellikle Manastır Patriğinin yatak odası olarak kullandığı odanın üstün bir sanat değeri vardır. Odanın tavanında sekizgen dilimli taş kubbe ve yıldızlı haçları bulunmaktadır.
1940’lı yılların başlarına kadar faal olan, bu tarihten sonra ise son cemaati de manastırı terk edince, burada hiçbir Hıristiyan kalmamıştır. Bunun üzerine, manastırda bulunan bazı objeler, Midyat’taki Mor Gabriel Manastırına görülerek koruma altına alınmıştır.
Bunlar: bir asa üzerine oturtulmuş bir meleğin yüzünü tasvir eden, çevresi çıngırak biçimindeki yuvarlak yelpaze ile çevrili, ağırlığı yaklaşık 100 kg olan manastır çanı ve çok sayıda el yazması kitap ve İncillerdir.
Manastır günümüzde temizlenip turizmi açılmaya çalışılıyor. Zaten bu ahır ve samanlık olarak kullanma durumu, yurt dışındaki Süryanileri oldukça rahatsız ediyor, sonuçta burası dini bir yer ve ahır/samanlık olarak kullanılması ne kadar uygun? En kısa zamanda temizlenip turizme açılırsa kesinlikle yöreye daha yararlı olacaktır.