Öncelikle, “Karine” sıkça kullanılan bir hukuk terimi olduğunu bilmek ve benim burada yazdıklarım, hukuk terimi Karine değil, Söke ilçemize bağlı, Ege denizi kıyısındaki şirin bir balıkçı köyü “Karine” dir. Resmi adı “Karene” ama yöre insanı burayı “Karina” diye bilip, söylüyor. Tam bir cennet, ama gizli kalmış bir cennet, buralara yolunuz düşerse, mutlaka zaman ayırın ve Karine bölgesini görün.
Evet, bir anlamda, iç kesimdeki Doğanbey köyünün limanı olarak biliniyormuş. Eskiden, depo olarak kullanılan yapılardan bir-iki tanesi ev yapılmış, biri ise, büyük bir balık restoranına dönüştürülmüştür. Ancak, bu muhteşem güzel balık restoranı, yalnızca yörede yaşayanlar tarafından biliniyor ki, buralara yolunuz düşerse, mutlaka bu güzelliği yaşamanızı öneririm.
Evet: yörenin en büyük özelliği, ülkemizde, balık yenebilecek en iyi yerlerin başında geldiği de söylenebilir. Çünkü: denizin dibinden yer altı suları kaynıyor ve bu yüzden, Ege denizinin en muhteşem balığı olan Çipuraların, yumurta bırakmak üzere buraya geldikleri söyleniyor. Bu su kaynakları nedeniyle, burada denizin ısısı bir başka oluyormuş, hatta tuzluluk oranı çok düşükmüş ve bol miktarda balıkların tercih ettiği yemlerden bulunuyormuş. Yörenin tüm balıkçıları, bir kooperatif kurmuşlar ve yörenin balıkları yalnızca bunlar tarafından tutuluyor.
ULAŞIM
Aydın Söke Karine: Söke ilçe merkezine, 35 km. uzaklıktadır. Söke Doğanbey köyü yolundan ilerlediğinizde, bu yolun sonunda, Karine’ye ulaşırsınız. Daha ayrıntı isterseniz: Söke-Milas yönünde ilerleyeceksiniz ve kısa bir süre sonra, Güllübahçe tabelasını göreceksiniz ve bu yola girin, Güllübahçe içinden ilerleyip, eski bir Rum köyü olan Doğanbey ve sonra Karine. Bu arada: Doğanbey köyünde, eski restore edilmiş Rum evlerini görebilirsiniz.
Bu arada, Karine’ye ulaşmak için Söke yöresini tercih etmeniz gerekiyor. Bu yüzden, buraya ulaşım ölçülerini verirken, Söke’yi esas almak gerekir. İstanbul-Söke arasındaki uzaklık: 660 km. Söke-Ankara arasındaki uzaklık: 620 km. Söke-Kuşadası arasındaki uzaklık: 25 km.
TARİHİ
Karine bölgesi tarihi, çok çok eskilere gitmiyor. Buranın tarihi süreç içinde bilinen tek özelliği: bir zamanlar gümrük alanı olarak kullanılmış olmasıdır. Doğanbey köyünün limanı olarak da düşünülen bu minik belde, bir zamanlar gümrük alanı olarak kullanılıyormuş ve depo olarak, bir-iki yapı bulunuyormuş. Çünkü: hemen karşıda, yani 1400 metre kadar karşıda, Sisam adası bulunuyor.
Bunun dışında, Karine bölgesinin, çevredeki bir kısım bölgede olduğu gibi, çok eskilere giden bir tarihi yok. Zaten, 1924 yılındaki mübadele sonucu, Rumlar bölgeyi terk edince, Karine’nin gümrük alanı vasfı da bitmiş. Gümrük deposu olarak yapılan binaların bir kısmı ev olmuş ve bir tanesi de günümüzde de kullanılan büyük bir balık restoranı haline getirilmiştir.
GENEL
Karine, dilek yarımadasının Didim tarafında bulunmaktadır. Dilek yarımadası denilince, burası, aynı zamanda Büyük Menderes Havzası, Dilek Yarımadası Milli Park alanıdır. Yani: Doğanbey köyü, bu milli parkın tam içinde kalmış ve SİT alanı ilan edilerek, mevcut yapılar koruma altına alınmıştır. Karine’de: yine Milli Park alanı içinde, sahil kesiminde bulunmaktadır ve yapılaşmaya kapalıdır. Ayrıca: bu milli park alanı içinde, gerek bitki ve gerekse yabani hayat canlılarını görmek mümkündür.
Burası, deniz ile anlam kazanıyor. Çünkü: deniz, yani uzun süre derinleşmiyor, yani sığ, hatta bu sığlığın yer yer 350-400 metre kadar uzandığı görülüyor. Yani, denizin içinde, 350-400 metre yürüyorsunuz ve hala derinleşmediğini görüyorsunuz, Bu sığ denizin kıyı bölümünde ,balıkçıların denizin içinde kayıklarını iterek açıklara götürdüklerini göreceksiniz. Plaj ise, ince kumludur.
Burada, ayrıca, kuş gözlemciliği yapabilirsiniz ve özellikle “tepeli pelikan” görebilirsiniz. Ayrıca: flamingolar, yeşilbaş ördekler de görebilirsiniz.
NE YENİR-NE İÇİLİR
Karine denilince, elbette, burada balık yemenizi veya deniz ürünlerini tatmanızı önereceğim. Çünkü, çok yerde balık yemiş olabilirsiniz, ama buradakilerin tadına inanamayacaksınız. Balığı, ızgarada ve üzerine zeytinyağı sürerek yapıyorlar. Ayrıca: limon, sarımsak sosu kullanmayı sakın unutmayın.
Özellikle, yaz akşamlarında, denize masa attırmalı ve balık yemelisiniz ve bu sırada, güneşin batışını izlemelisiniz, hemen karşısında da “Samos” adası.
GEZİLECEK YERLER
GÜVERCİN MAĞARASI
Karine bölgesine gelip, gezecek bir yerler düşünenler için: kıyıdan bir tekne kiralayınca, Karakol burnunun öte tarafında, güvercin mağarasını görebilirsiniz.
Mağaranın gözlerinin her biri, ayrı bir sahile açılıyor ve bu sahillerde, kıyıya vuran dalgaların sesleri mağaranın içinde buluştuğunda, bir uğultu oluyor.
Bu uğultu, dikkatli dinlediğinizde, sanki bir yaratığın nefes alışı gibi hissedilebiliyor.
Evet, mağaranın içine tekneyle girin ve gezinin. Mağaranın içinde, güvercinler var ve zaten bu yüzden güvercin mağarası ismi verilmiştir. Tavan oldukça yüksek ve tekneler, mağara içinde manevra yapabiliyorlar ve hatta, mağara içinde bir küçük kumsal bile var.
DOĞANBEY KÖYÜ
Karine köyüne gelirken, buraya dikkatinizi çekmiştim. Yani, Karine’ye varmadan hemen öncedir. Burası, eski bir Rum köyü olarak biliniyor ve köydeki eski Rum evleri, restore edilerek günümüze taşınmıştır. Bu nedenle, bu şirin köyde ki yaşamı görmek açısından, buraya da zaman ayırmanızı öneririm ve hatta, belki de, bu eski köy evlerini satın alarak restore ettiren bir ünlü ile karşılaşabilirsiniz.
Evet, Doğanbey köyünde, 1924 yılına kadar Rumlar yaşıyorlarmış.
Mübadele sonucu Rumlar gidince, köye: Bulgaristan’ın Yenice köyünden gelip yerleşmişlerdir.
Köyün o dönemlerdeki ismi “Domatia” dır. O dönemdeki evler, orman içinde, birbirinden uzak, bir avlu çevresindeki odalar şeklinde inşa edilirmiş ve bunlara, Rumca “Domatia” denilirmiş. Bu nedenle, köyün ismi de, bu kelimeden gelmiştir. Evet, bir zamanlar burada 300 hanelik bir Rum köyü bulunuyormuş.
Aslında, biraz önce söylediğim gibi, 1924 yılından sonra buraya gelenler, 1959 yılında yaşaman büyük depremin ardından, burayı terk etmişler ve Doğanbey bölgesi yine yalnızlığa terk edilmiştir.
Ancak, 1990’lı yılların başında, buradaki harabe evler, Ankaralı ve İstanbullular tarafından satın alınmış ve aslına uygun restorasyon faaliyetlerine girişmişler ve bugünkü Doğanbey köyü ortaya çıkmıştır.
Evler, geleneksel Rum mimarisinin özelliklerini yansıtmaktadırlar. Ayrıca, yine dükkanlar, dini bir şapel ve hastanenin bulunduğu köyde, Arnavut kaldırımlı taş sokaklar ilgi çekmektedir. Biraz önce hastane demiştim, belki dikkatinizi çekmiştir. Burası, 1900’lü yılların başında, hastane olarak yapılmış, ama daha sonra okul, karakol gibi amaçlarla da kullanılmış bir yapıdır ve günümüzde “Dilek Yarımadası Milli Parkı Ziyaretçi Tanıtım Merkezi” olarak kullanılmaktadır.
Köyün tepelerine çıkın ve zeytin ağaçlarının bulunduğu yörede, muhteşem deniz manzarasını izleyin.
Aydın ili tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.
Söke ilçesi tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.