Aydın Koçarlı

Aydın Koçarlı: Köşk-Söke arasında bir ara yol, yani pek kullanılan yol değil, bu yüzden, biraz arka planda kalmış, şirin bir ilçe.

ULAŞIM

Koçarlı-Söke arası uzaklık: 20 km. Koçarlı-Köşk arası uzaklık: 16 km. İl merkezi olan Aydın iline uzaklığı ise: 24 km. dir.

 

TARİHİ

İlginçtir ki, Koçarlı’nın ilk yerleşimcilerinin, MÖ.300 yıllarına kadar, burada yaşadığı iddia edilen, “Savaşçı kadınlar” yani “Amazonlar”.

Bunlar: günümüzdeki “Mersinbeleni” köyünün güneyinde yaşamışlardır. Çünkü: burada, günümüze kadar ulaşan, bir takım harabeler görülmektedir.

Daha sonra, bölgede egemenlik kuranlar: Büyük İskender, ardından Romalılar ve ardından 1260 yıllarında, Anadolu Selçuklu Devleti. Daha sonra, bir zaman Menteşeoğulları Beyliği, müteakiben Osmanlılar.

Koçarlı adının çıkış noktası: Koçarlı’ya yerleşenlerin, eski yerleşim yeri olan “Kaçkar/Kaçkarlı”nın ismini buraya vermiş olduklarıdır. Diğer bir söylentiye göre ise: buraya yerleşenler, göçebe olmaları nedeniyle, yörenin isminin “Göçerler” olarak belirlendiği ve günümüze, Koçarlı olarak gelmiştir.

Daha sonra; 1700’lü yıllarda, Türkistan’dan gelen bir aşiret ve ardından Cihanoğulları; bugünkü ilçe merkezinin bulunduğu yere yerleşirler. 1760’lı yılların sonunda, Koçarlı’nın nüfusu iyice artar. Yerli Rumlardan bir kısmı, buraya gelip yerleşirler. 1919 yılında, İtalyanlar tarafından işgal edilen Koçarlı; Yunan işgali altındaki bölgelerdeki zulümden kaçanlar tarafından göç alır. Kurtuluş Savaşından sonra ise, İtalyanlar bölgeyi terk ederler.

1908 yılına kadar, köy olarak bulunan Koçarlı; 1946 yılında, ilçe statüsüne alınır.

GENEL

Ülkemizin en verimli yerlerinden olan, Büyük Menderes ovasının güneyinde kurulmuştur.

İlçe merkezinin, denizden yüksekliği: 61 metredir. Ancak, Büyük Menderes nehrinden, kod bakımından 6 metre daha aşağıdadır. Bu yüzden, yağışın bol olduğu mevsimlerde, nehir taşması, bölgeyi oldukça fazla etkiler. Menderes nehri taştığı zaman, nehrin suları, yerleşim yeri sınırlarına kadar gelip dayanır. Ancak, bu durum her ne kadar bazı sıkıntılara yol açsa da, nehrin getirdiği alüvyonlu topraklar, bölgenin topraklarının verimini arttırması bakımından, önemli rol oynamaktadır.

Bölgenin en önemli akarsuyu: Büyük Menderes nehridir. Bitki örtüsü ise: zeytin, fıstık çamları kaplı olan ormanlar şeklinde gelişmiştir. Ovada ise, pamuk üretimi en üst düzeydedir. Pamuk ve zeytin, yöre ekonomisinin temelini oluşturur. Zeytinyağı fabrikaları da bulunuyor. Hatta, dağ köylerindeki fıstık çamları, burada yaşayanların ekonomik etkinliğini olumlu yönde düzenliyor.

Bu bölgede, deve güreşi olmayan yer pek yok. Koçarlı’nın Haydarlı beldesinde de, geleneksel deve güreşleri düzenleniyor. Bu güreşlere, dışarıdan ilgi yoğundur, turizm hareketleniyor.

Koçarlı’nın ismi anılınca, bir şeyi daha hatırlatmak istiyorum. Ülkemizde yaşayan çoğu insanın, sadece Aydınlı olarak bildiği, eski Başbakanlardan Adnan Menderes: 1899 yılında, Koçarlı ilçesinin, Çakırbeyli köyünde doğmuştur.

NE YENİR. NE İÇİLİR

Koçarlı yöresinde, ekmek özel yöntemlerle yapılıyor ve saç üzerinde pişiriliyor. Yemek kültürü olarak ise: ot ağırlıklı alışkanlıklar egemen. Yani, burada yöresel bir şeyler yemek isterseniz: her türlü ottan hazırlanan bu yemeklerden tatmalısınız. Bunun dışında: keşkek, düşünebilirsiniz. Tüm bunları düşünmezseniz: kesinlikle saç böreği tadın.

NE SATIN ALINIR

Koçarlı ilçesinden, çam fıstığı almanızı öneririm. Bergama’dan sonra, ülkemizin en kaliteli çam fıstığı, buradan elde ediliyor.

Aydın Koçarlı

GEZİLECEK YERLER

Aydın Koçarlı Cihanzade Mustafa Camii

CİHANZADE MUSTAFA CAMİ

Hacı Mustafa Ağa camisi olarak da anılır. İlçe merkezinin en eski camisidir.

Burada: 1584 yılında bir mescit bulunduğu ve 1773 yılında ise, Cihanzade Mustafa Bey tarafından, mescidin bulunduğu yere bu caminin yapıldığı biliniyor. Yapı: 1784 ve 1834 yıllarında onarım görmüştür.

Cami: kare planlı ve yerden 2 metre yüksek yapılmıştır. Buna bağlı olarak, ön tarafta 11 basamaklı merdiven var. Merdiven önünde: 8 çeşmeli şadırvan bulunuyor. Tek şerefeli minaresi: caminin güneybatı köşesindedir.

Aydın Koçarlı Cihanzade Mustafa Camii

Mihrabın üzerine: İtalyan bir ressam tarafından, Mekke panoraması işlenmiştir. Mermer minber ise, muhteşem, mutlaka görün. Giriş kapısı ise, ahşap işlemeli ve tam bir sanat eseri. Batı yönünde, küçük bir mezarlık bulunuyor. Bu mezarlıkta: Cihanoğullarından bazı kişiler ve camide görev yapmış din adamlarının mezarları var.

Aydın Koçarlı Cincin Kalesi

CİNCİN KALESİ

İlçe merkezine 10 km. uzaklıkta, Cincin köyündedir. Köyün içinde bulunan tarihi kale kalıntısı: Cihanbey kalesi olarak anılmaktadır. Ancak, zamanla “Cincin kalesi” adını almıştır.

18.yüzyılda, Cin Bey tarafından güvenlik için yaptırılmıştır. Yapı içinde: bir hamam bulunmaktadır. Yapı: moloz taş malzeme ile yapılmıştır. Bu malzeme: Mazı dağından elde edilmiş ve elden ele taşınmış taşlar. Cihanoğulları: o dönemde, ailenin güvenliğini ve çevrenin kontrolünü sağlamak için, bu tür büyük bir yapı yapmış.

Ancak, ilginizi çekeceğini ve kesinlikle kızacağınızı düşündüğüm bir şey söylemek istiyorum. Cincin kalesi, günümüzde, köyün koyun ağılı olarak kullanılıyor. Hatta, kalenin bir bölümünde de inekler barınıyor. Sur duvarları: ilgisizlik nedeniyle, yıkılmayı bekliyor.

Aydın Koçarlı Cincin Kalesi

Cincin köyüne giderseniz, kaleyi görmenin yanında, köyden, mutlaka keşkek ekmeği almayı sakın ama sakın unutmayın. Çünkü, muhteşem lezzetli.

Aydın Koçarlı Cihanoğlu Kalesi

CİHANOĞLU KULESİ

İlçe merkezindedir. 18.yüzyıldan kalma, kagir bir yapıdır. 1700’lü yıllarda, Türkistan’dan gelen bir aşiret Koçarlı’nın bugün bulunduğu yere yerleşir. Bu göçten sonra ise, Cihanoğulları da, Koçarlı’ya yerleşerek, 1763-1764 yıllarında, bugün bile ayakta kalan, ilçe merkezindeki kuleyi inşa ederler.

Yani: kule ve bununla bağlantılı konak yapısı: Cihanoğulları tarafından, düşman baskınlarından korunmak için yaptırılmıştır.

Ancak, 1948 yılındaki yangında, konak yanınca, kule tek kalmıştır. 19.yüzyıl başında ise: hamam ve teras eklenmiştir. 20.yüzyıl başında ise, hamam olarak işletilmesi için, özel kişilere kiraya verilmiştir. Bu dönemde: yüzey pencereleri büyütülmüş ve tuğla duvarlarla, tuvalet ve ocak bölümleri yapılmıştır. Burayı ziyaret ederseniz, görebilecekleriniz şunlar: bahçede, bölgenin ilk tatlı su çeşmesi, yapının yapıldığı dönemlerde, dönemin kölelerine yemek çıkartılan, yaklaşık 500 yıllık bir kazan.

Aydın Koçarlı Amyzon (Mazı Kalesi)

AMYZON (MAZI KALESİ) ANTİK KENTİ

İlçe merkezinin, 30 km. uzağında, güneyde, Akmescit köyündedir. Mazı kalesi olarak da bilinir.

Ünlü coğrafyacı yazar Strabon; bu şehir hakkında, yazılarında şöyle söz eder: “ bölgedeki diğer kentlerin ileri karakoludur”. Kent hakkındaki bilgiler, genellikle, buradaki harabelerde bulunan yazıtlardan elde edilmiştir.

Bu belgelere göre: MÖ.3.yüzyılda, şartları bilinmeyen bir antlaşma: Amyzon kenti ve Herakleia kenti arasında imzalanmıştır. Roma devrinde de varlığı bilinen kent, takip eden dönemde, Bizans zamanında piskoposluk merkezi olarak biliniyor.

Antik kentten günümüze kalanlar: hani buraya giderseniz görebilecekleriniz şunlar: kentin çevresini kuşatan sur duvarını görebilirsiniz. Bu sur duvarının, çok güzel taş işçiliği görülmeye değer. Bu sur duvarlarının, MÖ.300 yıllarında yapıldığı tahmin ediliyor. Ama, biraz önce de söylediğim gibi, çok iyi korunarak, günümüze kadar gelmiş.

Antik kentten, günümüze ulaşan en önemli ikinci kalıntılar ise: Tapınak bölümünde görülüyor. Tapınağın: Apollo ve Artemis’e adandığı sanılıyor. Ancak, tamamen yıkılan tapınağın planı hakkında, bir şey tespit edilememiş durumda. Ancak, kalıntılar arasında: gerek Dor ve gerekse İon düzenine ait örneklerin bulunması, tapınağın her iki düzenin de ortak kültürünü yansıttığını ortaya koyuyor.

Evet, sur duvarları ve tapınak dışında, antik ören yerinde, bir kısım daha yapı kalıntısı bulunuyor. Örneğin: güneyde, kent surlarına paralel ve surun içinden uzanan, 17 oda var. Bu odalar: toprak altında, küçük taşlarla ve gayet sağlam olarak yapılmışlar. Duvarların üstü ise, sıva kaplı. Sanırım bunlar dükkan olarak kullanılmış.

Aydın Koçarlı Amyzon (Mazı Kalesi)

Antik kentte yapılan arkeolojik araştırmalarda: gerek su kemeri bulunmaması ve gerekse su sarnıçlarının olmaması; bu kentin, yerel su kaynakları ile beslendiğini düşündürüyor. Evet, her şeye rağmen, bu antik şehirde, ayrıntılı bir arkeolojik kazı ve araştırma yapılmamış.

Köşk tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

Söke tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

 

Aydın Sultanhisar Nysaa

Aydın Sultanhisar Nysaa

Bu antik kentte, milattan önce, 40 bin kişinin yaşadığı biliniyor, muhteşem bir rakam. Gerek bu ölçüde yoğun nüfusu barındırması, gerek arazinin yapısına uygun olarak mühendislik harikası yapıların inşası ve gerekse kentin ismini, kurucusu olan kişinin eşinden alması, gerçekten etkileyici özellikler.

Ancak, mali krizden ve bütçe yetersizliğinden, 30 yıl önce başlatılan kazılar, uzun süredir durdurulmuş durumda. Elbette, bugün bu antik kentin, ancak yüzde 15’lik bölümü toprağın üzerine çıkarılmış ki, bu çıkarılan bölüm dahi, ilgisizlikten yer yer tahrip olmuş durumda. Ayrıca, bölgenin büyüklüğü ve ilgisizlik nedeniyle, hırsızlığın üst boyutlarda olduğu kesin, kentte bulunduğum sürede, Nysaa dan çalınan güzel bir heykelin, İzmir’de, satılmak üzere, bir el arabası üzerinde taşınırken yakalandığı ve geri getirildiğini öğrendim, demek ki tespit edilen bu, ya tespit edilemeyenler.

Bu nedenle, kent, tamamen elden çıkmadan, isterseniz gidin görün. Denizli-Aydın kara yolunda, Sultanhisar ilçesine geldiğinizde, Nysaa levhalarını takip ederek, ilçenin 3 km. kuzeybatısında kalan bu antik şehri görün. Ulaşım yaklaşık 10 dakikanızı alır, orada bulanacağınız süre ise, muhtemelen 3 veya 4 saat bulabilir.

KENTİN GENEL ÖZELLİKLERİ

Aydın Sultanhisar Nysaa: Kent, dağın eteklerine kurulmuş. Karşıdan, Menderes ovasının görüldüğü muhteşem bir manzara var. Zaten, kente bu yüzden romantik kent tanımlaması da yapılmış. Arazinin topoğrafik yapısına uygun olarak, kentteki yapılar, meydan ve sokaklar, tonozlu alt yapılar ile desteklenerek inşa edilmiş. Yani, antik çağda, kentsel planlama açısından, mimarideki bu ustalık. önemli ve etkileyici.

Eski çağlarda, özellikle, eğitim alanında önde gelen bir kent imiş. Ünlü coğrafyacı ve gezgin olan Amasyalı Strabon, kentteki gymnasıum da eğitim görmüş ve kentin o dönemlerdeki görüntüsünü anlatan eserler yazarak, günümüze taşımış. Kentteki, gymnasıum ve kütüphane gibi yapı kalıntıları, bize, kentteki bilim ve eğitimin çok ileri ve gelişmiş olduğunu kanıtlıyor.

TARİHİ SÜREÇ

Kentin, MÖ.3 yüzyılın ilk yarısında, I. Antıochos Soter tarafından, eşi Nysaa adına kurulduğu bilinmekte. Yani, eş adına kurulan koca bir kent. İlk aklıma gelen, Hindistan’daki Taç Mahal tapınağı. Hintliler, küçücük olmasa da, bir tapınağı, turizmde gayet iyi pazarlıyorlar. Bizde ise, eş adına kurulmuş, zamanında 40 bin insanın yaşadığı koca bir şehir var, ama bırakın diğer ülke insanlarının, kendi ülkemizde yaşayan insanların bile çoğunun haberi olmadığı kesin.

Öyle bir şehir ki, antik Karia bölgesinin en önemli kentlerinden biri. Yazın kuruyan, kışın ise muhteşem güçlü bir şekilde akan, derin bir nehir var. Bu nehir, bir boğaz oluşturarak ilerliyor ve şehrin bulunduğu yerde, kurulu şehri ikiye bölüyor. Bu nehir üzerinde, antik çağlarda, su oyunları, su yarışmalarının yapıldığı söylenmekte. İki kenti birleştiren köprüler ve nehir üzerinde inşa edilen stadyum (amphıtheatr). Bunun yanında, nehirden akan suların içinden geçtiği ve aynı zamanda gizli bir geçit olarak inşa edilen ve kullanılan, muhteşem bir tünel, tiyatro, agora. İşte, kentin yerleşimi bu.

KENTTE GÖRÜLEBİLECEK YERLER

KENTİN SUR DUVARLARI

Günümüzde, kentin ilk kurulduğunda bulunan surlarından eser kalmamıştır. Bugün, yalnızca Bizans döneminde inşa edilen surların bir kısmı görülebilmektedir.

GYNASIUM

Gençlerin düşünsel ve bedensel olarak eğitim gördükleri, 70 x 165 metre ölçülerindeki, büyük yapı kalıntısıdır.

ROMA HAMAMLARI

Antik kentin doğusunda, oldukça büyük yapı kalıntıları. Bu geniş yapı mekanlarının, dik dörtken biçimli duvarları ve bir havuz var.

KÜTÜPHANE

MS.2 yüzyılda inşa edilmiş, iki yada büyük olasılıkla üç katlı bir yapı. Efes antik kentinde bulunan Celcus kütüphanesinden sonra, Türkiye’nin en iyi korunmuş, ikinci antik çağ kütüphanesidir. Okuma salonu yüz ölçümü, takriben 13 x 14 metre karelik bir alanı kapsar. Rulolar yada yazmalardan oluşan ciltler, nişler içindeki raflara konuluyor imiş. Bugünkü hali, içler acısı, yalnızca birinci kat ayakta ve bakımsızlıktan o da dökülüyor.

AMPHITHEATRE

Günümüzde, geçmişteki sel sularının etkisiyle harap olmuş durumda. 44 x 192 metrelik ölçüleri olan ve aynı zamanda stadyum olarak da kullanıldığı düşünülen bir yer. 30 bin kişi kapasiteli oturma yerleri var.

BOUTEUTERION

Kentin en iyi korunmuş yapılarından. Yaşlılar meclisi olarak isimlendirilmiş. 600-800 kişi alabilecek kapasitede. MS.1 yüzyılda inşa edilip, MS.2 yüzyılda değişikliğe uğradığı tahmin ediliyor.

ROMA TİYATROSU

İyi korunmuş bir yapı. Roma imparatorluğu döneminde, at nalı şeklinde inşa edilmiş. 12 bin kişi seyirci alabilecek kapasitede oturma yerleri var. Sahne alanı 27 metre uzunlukta. Tiyatronun sahne yapısındaki podyumda, bağcılık ve şarap tanrısı Dıonysos’un yaşamına ait frizler var, bunlar, Türkiye deki diğer benzer frizlere nazaran, en iyi korunmuş durumdaki kabartmalar, bu nedenle bunların önemi büyük.

TÜNEL

Tonozlarla örtülü, tamamen elle yapılmış, 100 metre uzunluğunda. Aynı zamanda, gizli yeraltı geçidi olarak da kullanıldığı sanılıyor. Bu tünel, Aydın dağlarından hızla akan sular için kanal görevini yerine getirmiş, aynı zamanda, tiyatronun önündeki meydanı alttan destekler şekilde inşa edilmiş.

Evet, gezimizin sonu, mutlaka keyif aldığınızı düşünüyorum, ama aynı zamanda, bakımsızlığı görünce kızdınız. Ama düşünün bir kez, antik çağda eş adına kurulmuş ve 40 binden fazla insanın yaşadığı bir şehir, eh artık, eşe duyulan büyük bir aşk olsa gerek, koca kente ismini veren eş. Özellikle, Nysaa antik kentini bu yüzden görmek istedim, sizlere de öneriyorum, yol üzerinde, fazla zamanınızı almaz, mutlaka uğrayıp görün, gerçekten ulaşmak zor değil. Antik tarihine baktığınızda, gerçekten önemli bir merkez burası.

Sultanhisar tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için. 

Aydın Sultanhisar

Aydın Sultanhisar

Sultanhisar’da kaldığım sürede, iki konu dikkatimi çekti. Birincisi: Nysa antik kenti, muhteşem bir yer, tarih severler burayı mutlaka ziyaret etmelidirler. Diğer bir konu ise, Sultanhisar tam bir incir cenneti. Kurutulmuş incir satın almalısınız, ama dikkat, ilaçlanmış olsun, kurtlanmaya karşı önlem alınmış olmalı.

ULAŞIM

Aydın-Denizli karayolunda, Aydın il merkezine 30 km. uzaklıktadır.

TARİHİ

Sultanhisar: antik dönemde, “Pelasg” toprakları üzerinde kurulmuştur. Ayrıca: dünya üzerindeki önemli tören yerlerinden biri olan “Nysa” antik kenti de, ilçe merkezine 3 km. uzaklıktadır.

Nysa antik kentinin tarihi: MÖ 3’ncü yüzyıla kadar uzanmaktadır.

1200 yıllarında, Türkmenler bölgeye gelirler. 1207-1307 yılları arasında ise, Menteşeoğulları Beyliği, yörede egemenliği ele geçirir. 1307-1390 yılları arasında, Aydınoğlu Beyliği ve 1390-1922 yılları arasında ise Osmanlılar.

İlçenin adının kaynağı: Aydınoğlu Beyliğinin kurucusu Mehmet Bey tarafından, kız kardeşi Nilüfer Sultan için yaptırılan hisardan almaktadır. Yani: ilçe, Nilüfer Sultanın eseri olduğundan, “Sultanhisar” olarak isimlendirilmiştir. Nysa antik kenti de, yaptıran tarafından, karısının adına (Nysa) ithaf edilmiştir.

Kurtuluş mücadelesinde ise, yine Sultanhisar’ın özel bir anlamı vardır. Buralardaki mücadelenin baş kahramanı olan Yörük Ali Efe, Sultanhisar Kavaklı köyündendir. Bu nedenle: Yunanlılar, bölgede büyük vahşet uygulamışlar, bölge insanı büyük acılar çekmiştir.

GENEL

İlçe toprakları: Büyük Menderes vadi tabanı ve her iki yanında uzanan dağların arasında bulunmaktadır. Bu arazi yapısı, Ege denizine kadar uzanır.

İlçede, Akdeniz iklimi hakimdir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ise yağışlı ve ılıman geçer.

Bitki örtüsü: maki ve yamaçlarda yani daha yükseklerde: kızılçam, sedir ve meşe ağaçlarından oluşmaktadır.

Bölgenin ekonomik yapısı: meyve ve sebze ürünlerinden oluşmaktadır. Bunların başlıcaları ise: çilek, narenciye, kestane, incir, nar, zeytin, ıspanak, karpuz, kavun. Özellikle: Sultanhisar ilçesine bağlı “Âtça” beldesinde, mevsiminde giderseniz, muhteşem çilekten mutlaka tatmalısınız. Hormonsuz olmasına rağmen, aşırı büyük çilekler mutlaka ilginizi çekecektir.

Salavatlı yöresinde: ülkemizin ilk özel sektör jeotermal elektrik santralı bulunmaktadır.

NE SATIN ALINIR

Sultanhisar’dan, kesinlikle kurutulmuş incir satın almalısınız. Ancak, açıkta satılan kurutulmuş incirlerde, genellikle kısa zaman sonra kurtlanma oluyor. Dikkat etmeniz gereken, incirin kurtlanmaya karşı ilaçlanmış olmasıdır.

GEZİLECEK YERLER

Aydın Sultanhisar Nysaa

NYSAA

Antik dönemde, büyük bir öneme sahip olan kent ile ilgili ayrıntılı yazımı: yine bu sitede, “Nysa” adı altında bulabilirsiniz.

Aydın dağlarının güneye bakan yamacındaki akarsu çevresinde kurulan, romantik görünümlü bir tür çifte kent olan, burayı, mutlaka ve mutlaka görmelisiniz.

Ulaşım kolay ve rahat, tarihi kalıntılar günümüze kadar nispeten sağlam gelmiş, ama yeşillikler arasında kaybolmuş.

Nysaa kenti tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.

AKHARAKA

Nysa antik kentinin, 4 km. batısında, Salavatlı beldesindedir.

Burası: antik çağlarda, özellikle bir termal tedavi merkezi olarak öne çıkmıştır. Günümüzde, burada: Sarı su olarak isimlendirilen derenin suyunun; içeriğinde bulunan kükürt ve yer altındaki kükürt gazının varlığı, antik dönemlerde, buranın bir tedavi merkezi olarak kullanılmasına neden olmuştur.

Tedavi merkezi olması yanında, biraz önce sözünü ettiğim, yer altı kaynaklarından çıkan buharlı ortam; buraya mistik bir hava kazandırmış ve aynı zamanda, dinsel bir hüviyet oluşturulmuştur. Tanrılara şükran için yapılan çeşitli  dinsel törenler ortaya çıkmıştır. Zaten; burası, Nysa kentinin bir dinsel merkezi olarak da değerlendirilmektedir. Şöyle ki, zaten Nysa kentinden buraya kutsal bir yol bulunmaktadır.

Ancak, bu kutsallık yanında: Salavatlı esas işlevini, termal tedavide ortaya koymuştur. Helenistik devirde, Roma imparatorluğu döneminde ve takip eden Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde, burada, büyük hastane, havuzlar ve şifa hamamları kurulmuş ve gelen konuklar buralarda şifa aramışlardır.