Ardahan Posof

Ardahan Posof

Posof, Ardahan il merkezine uzaklığı 72 km. dir. Posof-Erzurum arası 310 km, Posof-Kars arası 138 km. Posof-Ankara arası 1119 km, Posof-İstanbul arası 1442 km.  dir.

TARİHİ

İlçe Ortaçağ döneminde Samtshe olarak isimlendirilen bölgededir. Bölgenin ana akarsuyu Posof çayıdır. 1080 yılında Selçuklular ve Gürcüler arasında, Kveli savaşı olur. Bu dönemde, Posof çayının kayısında, eski Sakire (Çambeli) köyü sınırları içinde bulunan Caki kalesi bölgenin en önemli merkezidir.

Çünkü Gürcü hanedanı Cakeli sülalesi burada kalmaktadır. 16’ncı yüzyılda, Posthovi bölgesi de Osmanlıların eline geçer ve Osmanlılar tarafından oluşturulan Çıldır Eyaletinin bir parçası olur. Osmanlı kayıtlarına, bu bölge Poshov olarak yazılır.

Osmanlı döneminde ilçenin ismi “Poshov” dur. Gürcüce ismi ise “Potshovi” dir ve “Yeni Orman” anlamına gelir.

Savaşı Selçuklular kazanır ve savaşın ardından Gürcistan Krallığı dağılır, Büyük Selçuklular bölgeyi tamamen ele geçirirler ve Karadeniz kıyılarına ulaşırlar.

Uzun süre Osmanlı yönetimi altında kalan Posof, 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sonrasında Rus hakimiyetine girer. I. Dünya savaşının sonlarına doğru, bölgeden çekilen Rusların yerine Gürcüler burayı alır. Ancak Ruslar, Gürcistan’ı işgal edince, Posof yine Anavatan topraklarına katılır ve ismi “Posof” olarak değiştirilir.

Posof, Cumhuriyetin ilanından sonra, 1923 yılında ilçe merkezi oldu.

Ardahan Posof

GENEL

Posof, Türkiye-Gürcistan sınırındadır.

İlçenin en büyük özelliği, Ardahan iline bağlı diğer ilçelere nazaran daha alçak bir rakımda oluşudur (1500 m) ve buna bağlı olarak iklim koşullarını olumlu yönde etkiler. Diğer bütün ilçeler 1900 metre ve üzeri rakımdadır.

Posof ilçesinin çevresi dağlarla çevrili olduğundan, mikro klima özelliği göstermektedir.

Posoflular, ülkemizden çalışmak üzere yurt dışına giden ilk kafiledendirler, bugün özellikle Fransa’nın Bordoaux ve Hollanda’nın Eindhoven şehirlerinde çok Posoflu bulunmaktadır.

Yaz mevsiminde dünyanın dört bir yanından gelen Posoflular, ilçeyi hareketlendirir. Sadece yurt dışımı, hayır, Posof yurt içinde de göç vermiş özellikle Bursa ve Kocaeli yörelerine yerleşmişlerdir.

Posof bir taraftan da önemli şair ve ozanlar yetiştirmiştir. Sultan 3. Selim’in divan şairi Aşık Üzeyir buralıdır. Ayrıca: Aşık Ferhat Feryadi, Aşık Süleyman Süreyya, Aşık Zülali de sayılabilir. Aşık Üzeyir: 3 yıl Osmanlı Sarayında bulunmuş, bir Rum aşık ile yaptığı atışmada, onu mağlup ederek Padişah’ın gözüne girmiştir.

Kendisi aynı zamanda Köroğlu destanlarını, Kafkaslardan Anadolu’ya taşıyan kişidir. Bir diğer Posoflu ünlü kişi, Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yakın korumasıdır.

Çanakkale’de ve İstiklal Savaşında hep Atatürk’ün yanında olmuş, İstanbul Taksim ve Ankara Ulustaki Atatürk anıtlarında da yer alır.

Kendisi Aşık Üzeyir’in köyü olan Hevat’da doğmuş, sonrasında Ardahan’a göç etmiştir.

İlçenin en önemli akarsuyu Posof Çayıdır. Posof çayı, Gürcistan ile sınır çizdikten sonra Gürcistan ülkesine girer. Kura nehriyle birleşir ve Hazar denizine dökülür.

BAL ÜRETİMİ

Dünyadaki bulunan 4 arı ırkından birisi olan Kafkas ırkı arının gen merkezi Posof’dur. Yörede bal üretimi yoğundur, bal üretimi yapan 141 işletme vardır. İlçede yıllık bal üretimi 35-40 ton olur. Hatta Posof ilçesinde üretilen kaliteli ana arılar, ilçe ve il dışındaki ihtiyaç sahiplerine satılır.

POSOF KURU FASULYESİ

Posof’da üretilen kuru fasulye oldukça meşhurdur. Çünkü tohumlarının ekiminden toplanmasına kadar, gübre ve ilaç kullanılmaz, bölgenin mikroiklim özelliği lezzetini oluşturur. Buraya ait kuru fasulye, pişirildiği zaman irileşir.

ELMA

Elma denince, burada yetişen bir elma türü var, bu elmanın en büyük özelliği, içinin de dışı gibi kırmızı olmasıdır. Posof ilçesinin özellikle Türkgözü köyünde yetiştirilir. Bu bölgenin kendine özgü mikroklimaya sahip olması, elmanın rengi ve tadını etkiler.

Bu elmada bulunan bir madde, vücutta insülin miktarını yükselterek kan şekerinin düşmesine sebep olur. Yani, bu tür elma, şeker hastalığına iyi gelir. Posof Badele Elması, tescillenmiştir.

DAĞ HOROZU

Huş tavuğu olarak da isimlendirilir. Dünyada sadece Kafkaslar bölgesinde bulunan ve çok endemik bir kuş türü olan Dağ Horozu, ülkemizde sadece Artvin ve Posof ilçelerinde bulunmaktadır. Kuş gözlemcileri, bunu izlemek için bölgeye gelirler.

NE YENİR

Buraya yolunuz düşerse, yöresel tatlar olarak önereceklerim: ayranlı-sütlü yarma, puşruk, helle, kesme ve muhteşem güzel çorbalardır.

Ardahan Posof Türkgözü Sınır Kapısı

TÜRKGÖZÜ SINIR KAPISI

Ardahan ilinde komşu ülke Gürcistan’a açılan iki kapıdan birisi budur. Ancak diğer yani Çıldır ilçesinde bulunan kapı faal değildir. Yani, burası tek kapıdır. Buradan D955 karayolu geçer ve sınır kapısı ile en yakın yer olan Ardahan arası 77 km. dir. Sınır kapısından geçen bu yol Nusaybin’e kadar gider.

POSOF MESLEK YÜKSEK OKULU

Ardahan Üniversitesine bağlıdır. Okul 2015 tarihinde kurulmuştur. Belirli mesleklere yönelik, ara insan gücü yetiştirmeyi amaçlar. Tarımın, sağlığın, bilimin, endüstrinin ve sosyal hizmet alanlarının ihtiyaç duyduğu nitelikle ara insan gücü yetiştirilir.

Ardahan Posof

GEZİLECEK YERLER

Ardahan Posof Merkez Camii

MERKEZ CAMİİ

Caminin minberindeki kitabeye göre, 1868 yılında inşa edilmiştir. Cami dikdörtgen planlı olup, kesme taşlardan yapılmıştır. Yapı kareye yakın planlıdır. İç yapısı, Osmanlı dönemi mimarisini yansıtır. Caminin doğusunda bulunan hazire alanındaki bir lahitte, 1771 yılı yazılıdır yani caminin yapım tarihinin 1868 yılından daha eski olabileceği düşünülmektedir.

Yapının son dönemlerde onarıldığı, bu onarımda basit bir son cemaat yeri ve minare eklendiği anlaşılmaktadır. Basık kemerli giriş kapısı, profilli kuşakla çevrilmiştir. Tavan orijinal değildir, dıştan kırma piramidal saç kaplı basit bir çatıdır.

Ardahan Posof Merkez Camii

Posof camisinin şadırvanı üstündeki bir taş, uzun süredir kayıpken bulunuş ve bir süre Kaymakamlık Lojmanı bahçesinde saklandıktan sonra tekrar yerine konmuştur.

1926 yılına tarihlenen ve şadırvan üstüne konan bu taşta yazılı bir deyim var “Cumhuriyet güneşi her ufukta parlamaz, o güneşin doğduğu iller, şendir ağlamaz” Bu taş muhtemelen kurtuluş mücadelesi veren Posof halkının, Cumhuriyetle birlikte yaşadığı özgürlük ve refah sevincinin Cumhuriyetin ilk yıllarında inşa edilen bir yapının taşına kazınmasıyla tezahürüdür.

GÖNÜLAÇAN-ŞUVASKAL KÖYÜ CAMİİ

İlçe merkezine bağlı Gönülaçan köyündedir. Üzerindeki kitabeye göre 1909 yılında yapılmıştır. Caminin minaresi, kuzeybatı köşesindedir ve orijinal değil, sonradan eklemedir. Bu minare, orijinal ahşap minarenin yerine 1990 yılında yapılmıştır.

Cami, özellikle Türk ahşap oyma sanatının ilginç özelliklerini göstermesi bakımından önem kazanır. Mahfil, tavan, minber ve vaaz kürsüsü: özellikle bitkisel ağırlıklı olmak üzere, geometrik ve bitkisel motifli ahşap oyma işçilikleriyle dikkat çeker.

Yapının ahşap işçiliği kadar dikkat çeken bir başka özelliği de, kubbenin cidar kısmında ve beden duvarlarının bazı kısımlarında bulunan Neo-Barok karakterli kalem işi süslemelerdir. Bu süslemeler son zamanlarda yenilenmiş olmasına rağmen, karakter bakımından orijinal kimliklerini korumuştur.

Duvarlarda bitkisel ağırlıklı kalem işlemelerinin yanı sıra, yer yer Neo-Barok karakterli perde ve askı çelenk motifleri de görülür.

KVELİ-KUVELİ-KOL KALESİ

İlçe merkezine bağlı Yalnızçam dağlarının zirvesinde, Kveli köyündedir.

Kale: bir Ortaçağ dönemine ait Gürcü kalesidir. Kale, 16’ncı yüzyılda Osmanlılar tarafından bölge ele geçirilinceye kadar, Gürcü Samtshe eyaletinin başkentiydi. Kale hakkındaki ilk yazılı kaynak: 10’ncu yüzyıl başlarında Gürcüce yazılan bir metinde geçer.

Bu kaynağa göre, kale, 28 günlük kuşatma sonrasında düşer ve bir Hıristiyan olan Gürcü Komutanı Gabron, İslam’a geçmeyi kabul etmediği için öldürülür. Kale, takip eden dönemde, 920’li yıllarda, Gürcü Prensi Javakheti’nin baş kalesidir. Stratejik konumu nedeniyle, Kol kalesi, tarih boyunca birçok askeri çarpışmalara ve kuşatmalara sahne oldu.

1080 yılında Selçuklular ve Gürcüler burada savaştılar ve yöre ile birlikte kale, Sultan Alp Arslan tarafından ele geçirildi. 16’ncı yüzyılda, Kol kalesi, güneybatı Gürcistan topraklarıyla birlikte, Osmanlı hakimiyetine girdi. Kale günümüzde oldukça büyük ölçüde harap olmuştur.

CAK KALESİ

İlçe merkezine bağlı Yurtbekler köyünde, Türkgözü sınır karakolu yakınlarında Türkiye-Gürcistan sınırını çizen Cak deresi kıyısında inşa edilmiş bir kaledir.

Caki kalesi, burada ikamet eden Gürcü hanedanı Cakeli sülalesinden gelir. 1268 yılında İlhanlı devletine ait bir hükümet kuran Ortodoks Kıpçak beyleri burada oturur, Kağızman, Erzurum-Pasinler, Tortum ve Ardanuç’tan Taşkapı denilen Borcom geçidine kadar olan bölgeyi buradan yönetirlermiş.

Ahıska ve Posof’u içine alan bu hükümetin toprakları, 1578 yılı Ağustos ayında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Caklı kalesi, Gürcü tarih kitaplarında Jakeli-Atabago diye geçer. Rus işgali sırasında Posof’un yönetim merkezi olan Caksu’nun adı, Ruslar tarafından değiştirilir.

Damavliya (Küçük köy) yapılır. Burasının bir özelliği vardır, iklimi yumuşak, sebze ve meyvesi bol bir yerdir. Rus ve Gürcü kaynaklarının Kaleboynu dedikleri, günümüzde de Sagre köylülerinin aynı adı kullandıkları küçük düzlük ile arkasındaki yamaçlar, çiçeklerle süslüdür.

1877-1878 Osmanlı Rus savaşının ardından uzun yıllar Rus işgali altında kalan bölgede, başta Kontes Uvarova, Sadovsky, Divitsy ve Takaişvili gibi Rus ve Gürcü araştırmacılar, gelip burada araştırmalar yapmışlardır.

Bunların yazdıklarına göre: Posof’daki tarihi eserlerin taşınabilir olanları ve kitabeler, Rus işgal yıllarında Tiflis Müzelerine götürülmüştür.

Tsurtkabi piskoposluk kilisesi de buradaydı.

Stratejik bir mevkidedir. Ortaçağda önemli bir geçidi kontrol altında tutmak için karakol mahiyetinde küçük bir kale olarak inşa edilmiştir.

Evet, burası günümüzde Posof’daki tarihi kaleler arasında en sağlam olarak günümüze ulaşmış kaledir. Sur duvarlarının çoğu ayaktadır.

Yukarıda bahsettiğim kilise kalıntıları da görülür. Muhtemelen burası köylere uzak olduğu için mesire yeri olarak kullanılmamış, sarp olması nedeniyle taşları alınıp başka yerlerde kullanılmamıştır.

Böylece diğer kalelere nazaran daha sağlam olarak günümüze ulaşmıştır.

Ardahan Posof Savaşır-Cancak Kalesi

SAVAŞIR-CANCAK KALESİ

İlçe merkezine bağlı ve 20 km uzaklıktaki Savaşır (Cancak) köyünün güneydoğusundadır.

Kalenin üç tarafı vadi ile çevrilidir. 1665 metre rakımdadır. Dil biçiminde sivri bir tepe üzerinde kurulmuştur. Kesin inşa tarihi bilinmemektedir. Oldukça dar bir alanda, çevreyi kontrol etmek için kurulmuştur.

Kaba yontma taştan yapılmıştır. Muhtemelen burası bir karakol kalesi olarak kullanılmıştır. Kale kalıntıları içinde en önemli mimari unsur, 30 metre civarında korunarak günümüze ulaşmış dikdörtgen planlı bir kule yapısıdır.

Zeminden yukarıya doğru hafif bir şekilde daralan yapının boyutları 14 x 10 metredir. Cephe kenarlarında düzgün kesilmiş ve büyük boyutlu taşlar kullanılmıştır.

Duvarların orta noktalarındaki örnekler kare ve dikdörtgen forumlu ve az işçiliklidir. Kulenin kuzey ve doğu duvarları, diğer cephelere oranla yoğun tahribata uğramıştır.

Ardahan Posof Savaşır-Cancak Kalesi

Yapının 31 metre kadar doğusunda, kare planlı bir kalıntı daha vardır. Bu yapının da kuzey duvarı oldukça hasar görmüştür. Kale hakkında söylenen bir rivayete göre, kalenin Gürcü Tamar Dodopal tarafından yapıldığı da ileri sürülmektedir.

Ancak, kale kalıntılarının duvar tekniği, Osmanlı dönemi yapılarının özelliklerini göstermektedir. Günümüze çevre duvarlarının kalıntıları ve bir de kulesi ulaşmıştır.

MERE-ÇAKIRKOÇ KALESİ

Ardahan-Posof karayolu üzerinde, Posof ilçe merkezine 5 km uzaklıkta Çakırkoç köyündedir. Posof çayının sağında, Mere köyünün altında sarp bir tepededir. Kale, üzerinde bulunduğu tepenin arazi koşullarına uydurularak, kuzeybatı-güneybatı doğrultusunda konumlandırılmıştır.

Dikdörtgene yakın planlı kalenin özellikle güney tarafındaki mimari birimler, biraz daha iyi korunmuştur. Kale duvarları, kabaca işlenmiş taşlar ve birleştirici malzeme olarak kireç harcı ile yapılmıştır. Kalenin güneyinde 25 metre kadar korunmuş ve 3.5 metre civarında yüksekliğe sahip sur duvarlarında yarım yuvarlak ve dikdörtgen planlı iki burç vardır.

Burç köşelerinde düzgün kesme taşlar kullanılmıştır ve iç duvar üzerinde ayrıca küçük boyutlu bir pencere bulunur. Alanın doğusunda uzanan yan yana iki duvar kalıntısı daha vardır. Her iki duvarda da orta boyutlu taşlar ve daha ufak ebatlı kare ve dikdörtgen taşlar kullanılmıştır.

Kalenin üzerinde yükseldiği tepenin güneydoğu yamacında bir ortaçağ şapeli vardır. Bu yapı da Ardahan’daki pek çok tek nefli Gürcü şapeli gibi dolgu duvar tekniğinde inşa edilmiştir. Dini yapının özellikle batı ve güney duvarı tahrip olmuş ve duvar cephelerini örten kaplama taşları dökülmüştür.

Kuzey duvarının ise orta bölümü yıkılmıştır. Şapelin doğu kenarındaki içten yarım yuvarlak profil veren apsis, dıştan düz duvarla sınırlanır. Mimari özellikleri göz önüne alınarak kalenin 10 ile 13’ncü yüzyıllar arasında inşa edildiği düşünülmektedir.

Kale: Osmanlı fethi yıllarında yani 1578 yılında, Posof vadisinin yönetim merkezidir. Kalenin güneybatı yamacında, günümüzde hasarlı bir kilise kalıntısı bulunmaktadır. Ayrıca birkaç sur kalıntısı bulunmaktadır.

SÜNGÜLÜ KALESİ

İlçe merkezine 16 km uzaklıktaki Süngülü köyünün 1 km güneyindedir.

Kale kalıntısı, Kura nehrinin hemen 40 metre güneyindeki, 1718 metre rakıma sahip kayalık bir tepenin zirvesindedir. Tepenin kuzeyindeki nehre bakan uçurumun kenarına inşa edilmiştir.

Oldukça sarp kuzey yamaçta, iki mağara vardır. Süngülü kalesi, Savaşır kalesinin 1.1 km doğusundadır. Savaşır Kalesinin yer aldığı mevkiden görülemeyen kuzey-güney yönündeki bir vadiye ve doğu-batı istikametine uzanan geniş Kura Nehri Vadisini kontrol amacıyla inşa edilmiştir.

Dikdörtgen planlı yapı, doğu-batı doğrultusunda 21 metre, kuzey güney yönünde ise 10 metre ölçülerindedir. Kalenin batı ve doğu duvarları, diğer yönlerdekilere oranla daha iyi korunmuştur. Uçurum kenarında yükselen kuzey duvarı, doğu-batı yönünde 1-2 metre uzunlukta korunmuştur ve kalenin doğu duvarı neredeyse tamamen tahrip olmuş ve temel seviyesinde görülür.

Kale, küçük ve orta büyüklükteki taşlarla örülmüş ve birleştirici eleman olarak kireç harcı kullanılmıştır.

Batı kenarda, maksimim 2 metre civarındadır. Kale çevresindeki incelemelerde herhangi bir seramik buluntusu yoktur. Sadece mimari özelliklerinden yola çıkılarak, kalenin Ortaçağ içlerinde yapıldığı söylenebilir ve bu yapı büyük olasılıkla Savaşır kalesiyle aynı dönemde yapılmıştır.

BALIK GÖLÜ

İlçe sınırları içinde Kanlıdağ’ın kuzeyinde Alabalık köyünün batısında, Kırkgöze adı verilen kaynaktan beslenip doğuya doğru açılan akıntı ile suyunu boşaltan bir göldür. Kuzey bölümü çayırlıktır. Güney bölüm ise çimlik alandır. Küçük bir alanı kaplayan gölde, Alabalık ve Kunduz bulunur. Ayrıca yaban ördeği üremektedir.

KANLIGÖL

İlçe merkezine bağlı Binbaşı Eminbey (Cilvana) köyünün batısında Zendar ve Civantel köyleri arasındadır. Göl suları derindir. Kenarları ise sazlık ve bataklıktır. Gölde sazan balığı vardır.

AYAZ GÖL

İlçe merkezine bağlı Binbaşı Eminbey (Cilvana) köyünün hemen doğusundaki küçük bir düzlüğün ortasında ve 20-30 metre derinliktedir. Gölde balık yoktur.

ARMUTVEREN GÖLÜ

İlçe merkezine bağlı Armutveren köyündedir. Gözeli gölden gelen sularla beslenir ve dışarıya akıntısı yoktur. Ancak, alttan, bir kilometre uzaklıkta bulunan göllere akıntısı olduğu tahmin edilmektedir. Gölde kazan balığı yetiştiriliyor.

SAĞRININ GÖLLERİ

İlçe merkezinin 6 km kadar doğusunda, Sağrı ile Al köyü yakınlarında, birbirine yakın olan Sülüklü ve Kamışlı göllerinin genel ismi Sağrının gölleridir.

DAVAR GÖLÜ

İlçe merkezinin batısında, Hırkat dağının kuzey tarafında 3 dekar büyüklüğündedir. Gölde balık yoktur.

ARİLE (BALIK) GÖLÜ

İlçe merkezinin doğusunda, Gürcistan sınırına yakın Süngülü (Arale) köyünün yanındadır. Gölde alabalık çoktur. Gölün kenarları çıplak ve kumludur.

POSOF YABAN HAYATI GELİŞTİRME SAHASI

Kış aylarında ulaşımı zordur. Ancak çok çeşitli yaban hayvanları barındırır. Kaçak avcılık fazla değildir. Dağ horozunun ülkemizde yaşadığı ender yerlerden biridir.

YAYLALAR

Suskap-Aşıkzülali Yaylası

İlçe merkezine bağlı Aşıkzülali köyündedir. Rakımı 2540 metredir. Köylüler her yıl Haziran-Temmuz aylarında yaylaya çıkarlar. Posof-Ardahan karayolunun hemen altındaki yayla, soğuk suları ile tanınır. Geceler çok soğuk geçer, yayla üzerine genellikle pus çöker ve uzun süre kalır.

Urama Yaylası

Acaristan’ın Bako ve Sarıçayır sınırındadır. Posof bölgesinin en tanınan yaylasıdır. 16 köy bu yaylaya çıkar. Yayla evlerinin bir bölümü taş ve ahşaptan yapılır. Buraya sınır olan Şavşat ilçesinin de bu yaylaya çıkan köyleri vardır. Yaylanın rakımı 2450 metredir.

Ardahan Damal

Ardahan Göle

 

Ardahan Göle

İlçenin Ardahan il merkezine uzaklığı 45 km dir. Göle Kars arası uzaklık: 77 km. Göle Artvin arası uzaklık: 174 km. Göle Erzurum arası uzaklık: 173 km. Göle Yusufeli arası uzaklık: 132 km. Göle Çıldır arası uzaklık: 101 km.

TARİHİ

1878 yılındaki Rus işgalinden sonra, kaza merkezi, günümüzdeki ilçe merkezi yani Merdinik köyü olur. 30 Eylül 1920 tarihinde Rus işgalinden kurtarılır ve 40 yıllık esaret biter. Göle 1992 yılında Ardahan iline bağlanmıştır. Belediye teşkilatı 1926 yılında kurulmuştur.

Ardahan Göle

GENEL

Ardahan ilinin en büyük ve önemli ilçesidir. İlçe merkezinin rakımı, 2038 metredir.

Düz bir arazide kurulmuştur. Köyleri ise düz ve kısmen engebeli arazidedir. Arazinin bir kısmı ormanlıktır ve kalan bölüm ise çayırlıktır buna istinaden “Yeşil Göle” diye de tanınır. Kışlar uzun ve sert geçer, yazları ise ılık ve yağışlıdır.

Kış döneminde sıcaklık eksi 30-35 derecelere kadar iner. Kar kalınlığı ise 1 metre civarındadır. İklim denince, Göle’de iklimle ilgili bir deyiş vardır “8 ay beyaz, 3 ay ayaz, 1 ay yaz”

NE YENİR

Buraya yolunuz düşerse, kaz etli üçlü pilav yemelisiniz. Bunun püf noktası, kaz eti pişirildikten sonra fırında kızartılmasıdır.

Ardahan Göle

GEZİLECEK YERLER

Ardahan Göle Kalecik Kalesi

KALECİK KALESİ

İlçe merkezine bağlı Kalecik köyünün 450-500 metre güneyindedir.

Köyden gelen derenin oluşturduğu vadi ile Kura vadisinin kesiştiği noktada sarp bir alana kurulmuştur. Kalenin MÖ 8’nci yüzyılda Urartular tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir.

Ardahan Göle Yaylalar

YAYLALAR

Okçuoğlu Yaylası

Köroğlu dağlarının eteklerindeki bu yayla, birçok çeşitli bitkileri ve yabani hayvan varlığı ile doğal bir güzellik sunmaktadır.

Canibek Yaylası

Burada her yıl “Canibek Yayla Şenlikleri” yapılıyor. Şenlikler Temmuz ayının ilk haftasında iki gün olarak düzenleniyor. Bu şenliklerde: Canibek yaylasının mis kokulu orman havası, güzel çiçekleri, acı suyu (maden suyu), yayla inişinin kaymaklı gevrekleri, yufka ekmeği, katmeri ve çağ kebabını mutlaka tatmak gerekir. Ayrıca burada Köprülü Belediyesinin doğal kaplıcası ve maden suyu da bulunuyor.

DEDEŞEN KÖYÜ CAMİSİ

Kitabesi yoktur, ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı bilinmez. Ancak mimari üslup değerlendirildiğinde, 15’nci yüzyıldan kalma olduğu düşünülür. Yavuz Sultan Selim’in, 1514 yılında Çaldıran seferinden dönerken burada konakladığı söyleniyor.

Burada Şeyh Ahmet’in ikramlarından memnun kalmış ve beğenisini “Dede Şen Olasın” diyerek ifade etmiştir. Bu olaydan sonra köyün ismi Dedeşen köyü olmuştur. Dedeşen köyünde, Osmanlı döneminden kalma bir külliye bulunur.

Bu külliyede: cami, türbe, çeşme, hamam ve medrese bulunur. Cami ve türbe günümüze ulaşmış, diğerlerinden sadece harap haldeki hamam ulaşmıştır ki o da samanlık olarak kullanılmaktadır Medrese ile ilgili hiçbir kalıntı yoktur.

Cami tek kubbeli, kare kaideli, kesme taştan yapılmıştır. Caminin üzeri bir kubbe ile örtülüdür. İç mekanda mihrap ve minberin sanatsal ve tarihi değeri yoktur. İç mekanın kuzeybatı köşesinde bulunan orijinal minareye merdivenle çıkılır.

Bu merdivenden bugün kadınlar mahfiline çıkış sağlanır. Batıdaki girişin solunda, 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından silindirik gövdeli ve tek şerefeli minare eklenmiştir.

Caminin yanında, 19’ncu yüzyıldan kaldığı düşünülen sanat tarihi yönünden önemli mezar taşları vardır.

Ardahan Çıldır

Ardahan Damal

Ardahan Damal

Damal denince ilk akla gelenler, Atatürk silueti ve Damal bebekleri. Belediye ilçenin tanıtımında çok etkili olan Atatürk siluetini Belediye hizmet binasının ön kısmına resmettirdi, Belediye bahçesine ise Damal Bebeği maketi diktirdi, bence güzel bir uygulama. En azından, yöredeki birçok yer tarafından yaptırılmayan, turizme önem veren bir uygulama.

ULAŞIM

Damal Ardahan arası : 44 km. Damal Kars arası: 106 km. Damal Posof arası: 36 km. Damal Hanak arası: 16 km. Damal Çıldır arası: 55 km. Damal Erzurum arası: 269 km.

TARİHİ

1453 yılında Maraş yöresinden gönüllü getirilen Dulkadurlu topluluğundan Türkmenler buraya yerleştirilmiştir. Türkmenler, Ulgar ve Cin dağlarını yaylak edinerek bölgeye köyler kurmuşlar ve günümüze kadar kendi gelenek ve göreneklerini yaşatmışlardır.

Bölge 1876-1920 yılları arasında Rus işgaline uğrar, 44 yıl Rus işgali yaşamalarına rağmen gelenek ve göreneklerinden taviz vermemişlerdir. Rusların geri çekilmesiyle İngilizler, Ermeni ve Gürcü işgalleri görülür. 1 Mart 1921 tarihinde bölge işgalden kurtarılmıştır.

Ardahan Damal

GENEL

İlçe toplam 74 km kara sınırına sahiptir. Rakımı 2000 metredir. Arazi plato görünümünde olup, ilçenin bitki örtüsü yeşil çayır şeklindedir. Karasal iklim hüküm sürer, ancak yağış ülke ortalamasının altındadır. Sıcaklık kış mevsiminde, aşırı düşer. İlçe sınırlarında Çikora ve Bağırsak çayı bulunur.

Bu bölgenin en önemli özelliklerinden birisi, kadınların Orta Asya Oğuz Türklerinin kıyafetlerini kullanmalarıdır. Bu kıyafetler üç etek, önlük, şalvar, yelek, gömlek, cepken, göğüslük, takke, fes, tor, kolçak gibi parçalardan oluşur. Bu kıyafetler günümüzde de kullanılmaktadır.

Sadece giyenin sosyal durumuna ve ekonomik gücüne göre değişiklik gösterir. Örneğin: yaşlı kadınlar ve dul kadınların giydiği kıyafetteki göğüslük, koyu renkli kumaştan yapılır. Halbuki gençlerin göğüslükleri tamamen boncuktan yapılır.

Kadınların taktığı başlık ta farklı özellikleri ifade eder. Yeni evli kadın, en az beş entari giyer, üç etek, bir yeleği bir arada giyer. Geçmişte de kadınlar bu kıyafetleri küçük ağaçtan yapılmış bebeklere giydirerek çocuklarına oyuncak yaparlarmış. Günümüzde ise bu alışkanlık plastik bebeklere giydirilen kıyafetlerle sürdürülüyor. 

Ardahan Damal Atatürk Gölgesi-Atatürk’ün izinde ve gölgesinde Damal şenlikleri

ATATÜRK GÖLGESİ-ATATÜRK’ÜN İZİNDE VE GÖLGESİNDE DAMAL ŞENLİKLERİ

Damal yöresinin en büyük özelliklerinden birisi Atatürk’e benzeyen gölgesidir. Gölge, her yıl Haziran-Temmuz döneminde saat: 17.50 – 18.10 arasında “Karadağlar” a yansır ve Damal ilçesindeki Ata Mahallesinde 1996 yılından bu yana “Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Şenlikleri” etkinliği düzenlenir.

Atatürk silueti, ilk olarak 1954 yılında Yukarı Gündeş köyünde çobanlık yapan Adıgüzel Kırmızıgül tarafından keşfedilmiştir.

1975 yılında ise, Siluetin fotoğrafı gazeteci Erdoğan Kumru tarafından çekilerek Genelkurmay Başkanlığına gönderilmiştir.

Ardahan Damal Atatürk Gölgesi

Şenliklerin ilk bölümünde: halk oyunları gösterisi, yerel sanatçılar ve ozanlar, Kafkas Gurubu Halk oyunları gösterileri yapılır. Daha sonra, Ata mahallesindeki seyir alanına geçilir ve gölgenin karşısındaki sırtlarda toplanan yüzlerce ziyaretçi ve resmi mülki makamlar, siluetin karşı sırtlarda belirmesini beklemekte, siluet belirdikten sonra, alkış ve ardından istiklal marşı ve göndere bayrak çekilmektedir.

Seyir alanına, siluetin rahat izlenebilmesi için yaklaşık 1000 kişilik bir amfi tiyatro alanı yapılmıştır.

Evet, Damal ilçesinde bir doğa olayı olarak ortaya çıkan Atatürk siluetinin bulunduğu arazi 2019 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından “Doğal Sit Nitelikli Doğal Koruma Alanı” olarak tescillenmiştir.

Ardahan Damal Bebekleri

NE SATIN ALINIR

Buralara yolunuz düşerse dünyaca ünlü “Damal bebekleri” satın alabilirsiniz. Damal ilçesinde kadınların ürettiği Türkmen kıyafetli Damal bebeği, seri üretime geçilmesiyle birlikte ailelerin geçim kaynağı olmuştur.

Damallı bir kadının hediye ettiği bebek, İstanbul’da bir sergide çok beğenilmiş ve 1986 yılında Japonya’da yarışmaya katılmıştır.

Yöresel kıyafetler kategorisinde katıldığı yarışmada Türkmen kıyafetleri giydirilen Damal bebeği birinci seçilmiştir ve dünya birincisi seçildikten sonra büyük rağbet gören Damal Bebeğini 70 ile 100 lira arasında satan Damallı kadınlar, elde ettikleri gelirle aile ekonomisine katkı sağlıyorlar.

Damallı kadınlar 13-14 yaşında bu bebekleri yapmaya başlıyorlarmış. Damal bebeklerinin en önemli unsuru olan kıyafeti, üç etik, önlük, gömlek, şalvar, yelek, cepken-göğüslük, tor, fes, take ve kolçak gibi 37 parçadan oluşuyor.
Kumaş, bez ve boncuk kullanılarak yapılan ve farklı renkleri bir arada barındıran Damal bebeği, muhteşem renkleriyle doğayı temsil ediyormuş.
2002 yılında Kaymakamlık tarafından Damal Bebeği patenti alınmış ve Barbie bebeklerinin rakibi olarak piyasaya sürülmeye başlanmıştır.

Atatürk’ün İzinde ve Gölgesinde Damal Festivalinde, Damal Bebek Yarışması yapılıyor.

GEZİLECEK YERLER

Evet, Damal küçük bir ilçe, gezilecek bir yer yok, ama Atatürk Siluetini görmek için, her yıl buraya binlerce kişi geliyor. Tabii gelmişken bir de Damal Bebeği satın alıp ayrılıyorlar.

Ardahan Çıldır