Akseki, her ne kadar Antalya ilinin bir ilçesi olsa da, “Aksekilinin bir ayağı Konya’dadır” şeklindeki bir yakıştırma, sanırım hiç de yabana atılacak gibi değil. Çünkü, gerçekten Akseki Konya’ya çok yakındır. Aksekililer, ticari zekalarıyla öğünürler ve ticareti iyi yaptıklarını savunurlar.
Antalya Akseki
ULAŞIM
Akseki, bağlı bulunduğu il merkezi olan Antalya’ya 155 km. uzaklıktadır. Bunun yanında: İç Anadolu bölgesini, Konya-Seydişehir üzerinden, Antalya bölgesine bağlaması ile Akseki, önem kazanmaktadır.
Akseki-Konya arasındaki uzaklık: 154 km. Akseki-Manavgat arasındaki uzaklık: 76 km. Akseki-Seydişehir arasındaki uzaklık: 61 km. Akseki-Alanya arasındaki uzaklık: 111 km. Akseki-Beyşehir arasındaki uzaklık; 95 km.
TARİHİ
Yörede ilk yerleşimcilerin, Roma döneminde olduğu ve daha sonra ise, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de yerleşim olduğu bilinmektedir.
1872 yılında, Akseki’nin, Alanya’dan ayrılarak ilçe olduğu ve 1901 yılında ise, Konya’ya bağlandığı görülür. Takip eden dönemde ise, 1991 yılında, Gündoğmuş ve İbradı ilçesi, buradan ayrılmış ve Akseki yerleşimi sınırları daralmıştır.
Yörenin tarihi geçmişinde öne çıkan diğer bir özellik: yaşanan büyük yangın olaylarıdır. Şöyle ki, bu yangın olaylarından sonra, yörede yaşayan insanların birçoğu ülkenin diğer şehirlerine göçmüştür.
Bu göç dalgaları, özellikle: Aydın, İzmir, Manisa ve İstanbul yörelerine olmuştur. İstanbul’da: Kasımpaşa ve Küçükyalı semtlerinde, yoğun olarak Aksekililer yaşamaktadır
Yörenin tarihi süreçte kullanılan isimleri: Maruyye, Marala, Akseki. İlk kullanılan isim: Marla olup, bu isim, Türkçedir ve kelime anlamı “Yüksek Ulema Diyarı” dır. Akseki kelimesi ise; Teke Yörüklerinin bir kolunun ismidir.
Antalya Akseki
GENEL
Akseki’nin genel coğrafi yapısı: dağlıktır. Rakım: 1000 metre civarındadır. İlçe: Toros dağlarının denize yakın kesimine kurulmuştur. Toros dağları üzerinde bulunan “kardelen” çiçekleri, yörenin simgesidir.
Bu çiçekler, eksi 15 derecedeki soğukta bile canlılığını korumaktadırlar. Ama, kozmetik ve eczacılıkta kullanılan bu çiçeklerin soğanları, bilinçsizce toplanıp yurt dışına gönderilmeleri nedeniyle, yok olma tehlikesiyle baş başadır.
Önceki tarihi süreç incelendiğinde: Alanya-Konya tarihi ipek yolunun buradan geçtiği görülmektedir.
İklim şartları: bölgede kış mevsimi, sert geçer ve aşırı kar yağar. Ancak, güneye doğru indikçe iklim yumuşar. Hatta, bazen kuraklık bile görülür.
Yörenin ekonomik etkinlikleri: hayvancılık, ormancılık, bağcılık ve badem yetiştiriciliği üzerine yoğunlaşmıştır.
İlçe merkezinde, nüfus yoğunluğunun büyük kısmını öğrenciler oluşturur. Çünkü: Antalya-Akdeniz Üniversitesine bağlı Sağlık Yüksek Okulu ve Mobilya Dekorasyon ile, Elektrik Yüksek Okulları, buranın merkezindeki öğrenci yoğunluğunun en büyük sebebidir.
Son olarak: bölgede Güzelsu köyünde: dünya üzerinde nadir bulunan ve burada da koruma altına alınmış olan: Sedir ağaçları bulunmaktadır. Bu ağaçların bir kısmı özellikle muhteşem uzunluklarıyla dikkat çeker. Yaşları ise, muhtemelen 500 yıl ve üzerindedir.
NE SATIN ALINIR
Akseki yöresinde, dokumacılık öne çıkmaktadır. Özellikle, ilçe merkezine bağlı bazı köylerde, kilim dokumacılığı önem kazanıyor. Ama, günümüzde pek yaygın değil. Yani, her ne kadar dokumacılık öne çıkmış desem de, kilim dokumaları bulabilmek için, köylere ulaşmanız gerekiyor.
Bunun dışında, son yıllarda, burada arıcılık ta gelişmiş olup, bal satın alabilirsiniz. Son olarak: Akseki’den “tahta kaşık” satın alabilirsiniz. Çünkü: Bademli kasabasında, hemen hemen her evin altında, tahta kaşık yapım tezgahı bulunmaktadır.
KONAKLAMA
Öğretmenevi Demirciler Mh. Hükümet Konağı Yanı. 242-6782018
GEZİLECEK YERLER
Akseki’de turizm denilince, ilk sırada akla gelenler: ilçe merkezindeki tarihi evler ve dağlardaki “kardelen” çiçekleridir. Özellikle, bu kardelen çiçeklerini görmek için gelen, yabancı turist sayısı yoğundur. Bunun dışında, Akdeniz kıyısındaki yerleşimlerde yaşayanlar, sıcak yaz aylarında, yayla havası yaşamak için, burayı tercih etmektedirler.
Antalya Akseki Kartallı Mağara
KARTALLI MAĞARA
Kuyucak beldesindedir. Roma ve Bizans dönemlerinde, buranın yerleşim yeri olarak kullanıldığı sanılmaktadır. Ancak, burada herhangi bir resmi arkeolojik kazı çalışması yapılmamıştır.
DÜDENCİK MAĞARASI
Akseki-Beyşehir kara yolu üzerinde, Cevizli bucağı yakınlarındadır. Bu mağaranın öne çıkan özelliği: ülkemizin en derin mağarası olmasıdır.
Antalya Akseki Göktepe Yaylası-Dipsizgöl
GÖKTEPE YAYLASI-DİPSİZ GÖL
Burası, ilçe merkezine, yaklaşık 33 km. uzaklıktadır. Bu bölgenin en büyük yerleşim yeri: Sülek yaylasıdır. Burada: her ne kadar yayla denilse de, betonarme ve taş evler bulunmaktadır. Buradan yola devam ettiğinizde, karşınıza: dipsiz göl çıkıyor. Dipsiz göl: yaklaşık 1800 metre yükseklikte, bir krater gölüdür.
Su yüksekliği, yaz ve kış dönemlerinde değişmez, aynı kalır. Sülek yaylasına çok yakın olan bu dipsiz göl, tam bir tabiat harikası, üzerindeki nilüfer çiçekleri ve masmavi rengi ile, hemen dikkati çekiyor. Akseki yakınlarında, zamanınız olduğunda, burayı mutlaka görmenizi öneririm.
Antalya Akseki Kardelen
ÇİMİ YAYLASI
Yayla: 2400 metre yüksekliktedir. Burada, her yıl “Kardelen Şenlikleri” düzenlenmektedir. Burada bulunan kuyu mevkiindeki yaklaşık 70 metrelik Obruktan, yörede yaşayanlar, kar çıkarıyorlar ve yiyeceklerini sıcaktan koruyorlar. Bunun dışında, Çimi yaylası yöresinde, dikenli tellerle koruma altına alınmış bir sahada, sedir ağacı tohumlaması yapılmış görülüyor.
Gazipaşa: özellikle Adana-Mersin-Anamur üzerinden gelip de, Alanya-Manavgat-Antalya istikametine ilerleyen yol üzerinde bir yer olması nedeniyle, birçok gezgin tarafından görülen bir yer. Ancak: asla zaman ayrılıp ta gezilemeyen bir yer olarak da öne çıkıyor.
Çünkü: çevresindeki turizmde öne çıkmış yörelerin gölgesinde kalmış. İlçe merkezinin deniz kıyısında olmaması, Mersin yönünden ulaşımın çok kötü olması ve Antalya yönünden ulaşımda ise, özellikle Alanya gibi turizm potansiyeli muhteşem büyük bir yörenin bulunması, insanların burayı tercih etmelerini yıllarca engellemiştir. Tam bir sessizlik cennetidir. Diğer özelliği: cam kaplı (seralar nedeniyle) bir yöre.
Ben de, birçok kez buradan geçtim ama iki kez, burada kaldım. Özellikle: deniz kıyısında, belediye tarafından işletilen ve büyük yüzme havuzları bulunan tesiste, güzel birkaç gün geçirdim.
Yakın zaman öncesinde, Bakanlar Kurulu Kararıyla, Gazipaşa yöresi “Turizm Bölgesi” olarak ilan edildi. Bunun sonucunda ise, buraya hava alanı ve yat limanı yapılmaya başladı. Bunlar tamamlandığında, yörenin turistik etkinliklerinin artacağı kesin. Sizler de, buradan geçerken, tarihi kalıntılara meraklı iseniz, mutlaka zaman ayırın, çünkü ilgi çekici tarihi kalıntılar görmek mümkün.
Antalya Gazipaşa
ULAŞIM
Gazipaşa, bağlı bulunduğu Antalya il merkezine, 180 km. uzaklıktadır. Gazipaşa-Alanya arasındaki uzaklık; 40 km. Gazipaşa-Mersin arasındaki uzaklık: 360 km. Gazipaşa-Ankara arasındaki uzaklık: 650 km. Gazipaşa-Anamur arasındaki uzaklık: 81 km. ( ama, maalesef bu yol, zor bir yol, bunu sakın unutmayın ve bu yolu tercih ederseniz, muhteşem dikkatli araç kullanmanız şart, yol 2 saat sürüyor.)
Bu arada: Gazipaşa ilçesinde, Temmuz 2009 tarihinde: hava alanı açıldı. Her ne kadar, buraya büyük uçakların inmesi mümkün olmasa da, Ankara-İstanbul gibi metropol illerden ve hatta yurt dışından, hava yolu ile buraya gelmenin mümkün olması, ilçenin turizm potansiyelini elbette olumlu yönde etkileyecektir.
Yani: 20 yıllık inşa süresi ve yapıldıktan sonra büyük uçakların inemeyecek olmasının ve hatta pisti de uzatma imkanının bulunmamasının öğrenilmesi, bu hava alanının ilginç özellikleri olarak, mutlaka gündeme gelecektir.
TARİHİ
Yapılan araştırmalarda, bölgedeki ilk yerleşimcilerin, Hititlerin bir kolu olan “Luviler” zamanında gerçekleştirildiği bilinmektedir. Çünkü: Karatepe civarındaki kalıntılar içinde, Luvilerin simgesi olan aslan figürlerine rastlanmıştır.
Günümüzdeki Gazipaşa yerleşiminin bulunduğu yerde ise, MÖ.629 yılında bir liman kenti görülür. Bu liman kenti: Kıbrıs, Mısır ve Akdeniz’in diğer yöreleriyle yapılan deniz ticaretinde, önemli bir işlev görmüştür. Bu bölge: MÖ.7’nci yüzyıl ortalarından, 4’ncü yüzyıla kadar Pers işgali altında kalır.
MÖ.333 yılından sonra ise, Pers hakimiyetine son veren, İskender, bölgede etkin olur. Daha sonra Selevkos egemenliği ve bir ara: Adıyaman merkezli Komagene krallığının hakimiyeti görülür. Çünkü: Nohutyeri bölgesi, Komagene kralı 4’ncü Antikos için adanmıştır.
MÖ.197 yılında, bu kez Romalılar görülür. 1.yüzyılda, doğu yönünde sefere çıkan Roma imparatoru Trajanus: hastalanır ve burada ölür. Anısına bir mezar yaptırılır. Hatta, Selinus kenti, bir süre “Trajanapolis” adıyla da anılır.
Bu yıllarda, korsanlar tarafından sık sık işgal edilen bölge: MÖ.65 yılında, Pompeius isimli bir Romalı komutan tarafından korsanlardan temizlenir. Buradaki Roma dönemi, 6. yüzyıla kadar devam eder. Bizans döneminde, Hıristiyanlığın etkin olduğu yıllarda, bölge, piskoposluk merkezi olur.
1221 yılında, bu kez, Anadolu’da gittikçe güçlenen Selçuklular bölgedeki egemenliği ele geçirirler. Sultan I. Alaaddin Keykubat, yöreyi ele geçirir. Bu dönemde, yörenin ismi: Selenti olur. Bu ismin verilmesindeki temel düşüncenin: Toroslar’dan çıkarak, şehir merkezinden geçen ve denize karışan 5 büyük ırmağın, zaman zaman aşırı yağışlar sonucu sel baskını yaratması olduğu düşünülmektedir.
Selçuklular sonrası dönemde: Selenti yani Gazipaşa yöresi, Konya merkezli Karamanoğulları Beyliği egemenliğine girer. 1471 yılına gelindiğinde, Osmanlı deniz güçleri, Selenti’yi ele geçirirler.
1922 yılına gelindiğinde, Selenti, Gazipaşa ismini alarak, ilçe statüsüne kavuşur. Gazipaşa isminin verilmesindeki temel sebebin: yöre halkının İstiklal Savaşındaki yararlılıklarının neden olduğu ve bu yüzden ödüllendirmek adına, buraya bu ismin verildiği bilinmektedir.
Antalya Gazipaşa
GENEL
İlçe, Akdeniz kıyısında, Gazipaşa ovasında kurulmuştur. Batıdan doğuya doğru uzanan, Toros dağlarıyla çevrilmiştir.
İlçe merkezi, deniz kıyısından 3 km. içeridedir. İlçe merkezi ve deniz kıyısı arasında, alçak tepeler mevcuttur. Yeni yerleşimler, sahile yani deniz kıyısına kadar ulaşmıştır.
Kıyı şeridinin uzunluğu: 50 km. civarındadır. Bu mesafenin, yarısı kumluk ve diğer yarısı kayalıktır. Bu nedenle, denize girmek için uygun yerler bulunmaktadır.
İklim: doğal olarak yörede Akdeniz iklimi hakim olup, buna bağlı olarak kışları serin ve yağmurlu, yazları ise sıcak ve kurak geçmektedir.
Ekonomik etkinlikler: yörede tarımsal etkinliklerin başında, kıyıda: sebze, narenciye ve muz üretimi, iç kesimlerde ise, tahıl üretimi gelmektedir. Tarımla uğraşanların, % 80’i seracılık yapmaktadırlar. Dağlık kesimlerde ise, hayvancılık yapılır.
Caretta caretta kaplumbağaları, Akdeniz yöresinde 17 merkeze yumurta bırakmaktadırlar. Bunlardan biri de, Gazipaşa sahilleridir.
NE YENİR NE İÇİLİR
Gazipaşa yöresine yolunuz düşer ve yöresel lezzetlerden tatmak isterseniz: öne çıkan ve çok bilinen bir yemek türü yok. Ancak: “ülübünü piyazı” deneyebilirsiniz. Bir de, özellikle patlıcan ağırlıklı yapılan “Bişme” yemeği düşünebilirsiniz.
NE SATIN ALINIR
Uygun mevsimde burada bulunursanız veya buradan geçerseniz yol üzerinde: muz ve çilek satıldığını göreceksiniz. Muz satın alırken, özellikle uzun zaman muhafaza etmeyi düşünürseniz, elbette henüz yeşil olanlarını tercih etmenizde yarar var. Ama, bu muhteşem tatları mutlaka denemelisiniz.
KONAKLAMA
Gazipaşa Öğretmenevi Cumhuriyet Mah. Yıldız Sok. 242-5726018
Antalya Gazipaşa Belediye Dinlenme Tesisleri
Gazipaşa Belediye Dinlenme Tesisleri 242-5721630
(Ben burada bir süre kaldım. Gayet güzel bir yer. Deniz kıyısında kurulu 32 bungalov var. Bunların içinde: 3 kişi kalınabiliyor. Ayrıca: mutfak, buzdolabı ve ocak bulunuyor. Bunların hemen önünde ise: 2 yüzme havuzu bulunuyor.
Ayrıca: açık-kapalı restoranlar ve bar var. Tesis, bütün yıl boyunca hizmet veriyor. Denize girmek isteyenler için, uygun kumsal da var. Hemen karşıda ise, muhteşem ve haşmetli görüntüsüyle, Kızılin kayalıkları görülüyor.
GEZİLECEK YERLER
KORU PLAJI
İlçe merkezine bağlı Koru mahallesindedir. Burada bulunan plajda: deniz, kendi kendini filtre ederek temizleyen bir özelliğe sahiptir. Plajda: 3 doğal havuz var. Bunlarından iki tanesi, sığ olması nedeniyle, yüzmeyi yeni öğrenenler için idealdir. Denize girmek isterseniz, burayı tercih edebilirsiniz.
KIZILİN
Selinus plajının bitiminde, denize dik inen kızıl kayalar görülüyor. Burada, güneye bakan kayalar, güneşte ısınıyor ve buraya çarpan hava, ısınarak denize iniyor. Yani, kış aylarında, soğuk günlerde bile, buradan rahatlıkla denize girmek mümkün.
Kızılin kayalıklarının hemen devamında: Aşk mağarası var. Mağara: denizden 40 metre kadar içeriye giriyor ve iki bölümlü. Daha sonra daralarak, 300 metre daha içeriye girdiği söyleniyor. Buranın özellikleri: yalnızca denizden girilebiliyor alması ve mağaranın dip tarafında, tatlı su bulunması.
Bu tatlı suyun, ilginç özellikleri bulunduğu söyleniyor. Yanınızda, şişe bulundurmanız ve içtiğiniz dışında, yedek almanız öneriliyor. Sanırım, bir zamanlar, burası korsanlar tarafından sığınma amacıyla kullanılmış.
Antalya Gazipaşa Selinus antik kentiAntalya Gazipaşa Selinus antik kenti
SELİNUS ANTİK ŞEHRİ
İlçe içindedir. Hacı Musa çayı ve yat limanının güney batısında, denize uzanan bir tepenin üzerinde ve yamacında kurulmuştur. Girişin ücretsiz olduğu tepeye, yaklaşık 1 saatlik bir yürüyüş ile çıkabilirsiniz.
Akropol: tam tepede görülüyor. Zirve, Akdeniz’e hakim muhteşem bir manzaraya sahiptir. Akropolde: günümüze kadar gelen ve görebileceğiniz: kilise ve sarnıç kalıntısı var. Sarnıç kalıntısı: tam zirvede görülüyor.
Tepe üzerinde: ayrıca, Orta çağ döneminden kaldığı düşünülen bir kale kalıntısı var. Bu kalenin sur kalıntıları içinde: biraz önce söylediğim gibi, apsisli bir kilise kalıntısı var. Kilise: Aziz Thekla’ya adanmış.
Bunların dışında: bölgede, hamamlar, agoralar, Selçuklu döneminde yapılmış bir köşk, su kemeri ve nekropol alanı kalıntıları görebilirsiniz. Deniz kıyısındaki agora yıkılmış olsa da, burada granit sütunlar görülebilmektedir.
Selçuklu döneminde yapılmış köşk ise: 13’ncü yüzyıldan kalmadır ve kırmızı zikzak motifli süsleriyle dikkat çekmektedir. Su kemerleri: selinus çayı çevresindedir.
Şehrin tiyatrosu yani odeon yıkılmıştır. Ama, nasıl yıkıldığını söylesem sanırım sinirleneceksiniz. Şöyle ki, bir zamanlar sağlam olan tiyatro yapısı, yakın geçmişte, muz ekim alanı açılması için dinamit patlatılarak yıkılmış.
Günümüzde, burada Akdeniz Üniversitesi tarafından kurtarma kazıları yapılıyor ve tiyatronun kayaya oyulmuş bir kısım oturma sıraları ortaya çıkarılmıştır.
Ama, biraz önce sözünü ettiğim tarım ekimi, burada hala sürdürülmektedir. Sanırım bir süre sonra kamulaştırılır veya nasılsa bizde taş çok mantığı, devam. İki hamamdan biri ise, kayalık yamacın denize indiği bölümdedir.
Nekropol alanında: Roma imparatoru Trajan’ın anıtsal mezarı var ki, mutlaka görmelisiniz.
Roma imparatoru Trajanus, Doğu Akdeniz’de Part seferinden dönerken, hastalanmış ve burada, 9 Ağustos 117 tarihinde ölmüştür. Kendisinden sonra imparator olan Hadrianus, buraya gelmiş ve ölen imparatorun küllerini, Roma’ya göndermiştir.
Bu nedenle, kent bir süre “Trajanapolis” ismiyle anılmıştır. Nekropol alanındaki mezarların hepsi, birer anıtsal yapı gibi, Klikya bölgesindeki ölü gömme geleneklerinin en güzel örneklerini yansıtmaktadırlar.
Antalya Gazipaşa Antıocheıa Ad Gragum-Nohut Yeri
ANTIOCHEIA AD GRAGUM-NOHUT YERİ
İlçe merkezine, 19 km. uzaklıkta, Güney köyündedir. İlçe merkezinden, Anamur istikametine giderken: sağda görülen tabeladan Güney köyü istikametine ayrılan yoldan ilerliyorsunuz ve bir yükseltiyi çıktıktan sonra, geniş bir alana yayılmış antik kent kalıntılarını görmeye başlıyorsunuz.
Antıocheıa ismi: Adıyaman merkezli Kommagene krallığının kralı 4’ncü Antıoche’den gelmektedir. Bu nedenle: bu yerleşim yerinin, Kommagene krallığı zamanında kurulduğu anlaşılmaktadır. Daha sonraları ise, Roma ve Bizans dönemlerinde de, burada yerleşim olmuştur.
Yöre halkı tarafından, Nohutyeri olarak da bilinir. Buradaki yerleşim yeri yani şehir: denize dik olarak inen bir dağlık arazi üzerindedir. Bu yüzden, deniz seviyesinden 300 metre yüksekte kurulmuştur.
Günümüzde burada görebilecekleriniz: nekrapol alanı, kilise, hamam, sütunlu cadde, agora, anıtsal bir kapı ve kale surlarıdır. Antik kentin hemen kıyısında, deniz kenarındaki tepelikte: Güney kalesi var. Kalenin doğusunda kral koyu uzanıyor. Batısında ise, deniz kıyısında bir koy var. Balıkçı tekneleri bu koya, ilginç bir coğrafi özellik gösteren bir kapıdan geçerek girebiliyorlar.
Zaten bu nedenle, buraya: Delikli Deniz ismi verilmiş. Koy: geniş bir havuz görünümünde. Koy bölgesinde: çevre tamamen muz bahçeleriyle kaplı. Bu bahçelerin arasından yürüyerek bu koya inmek mümkün. Küçük bir patika yol var. Ayrıca, bir de tatlı su çeşmesi yapılmış.
Günübirlik tekne turlarına katılanlar ve burayı bilenler, sessiz ve sakin bir ortamda denize girmek için burayı yoğun olarak tercih ediyorlar. Siz de mutlaka buraya gitmelisiniz. Her ne kadar yürüyüş yolu biraz zahmetli olsa da mutlaka gitmelisiniz. Buranın hemen yamacında: Nohut yeri olarak isimlendirilen yerde: muz ve badem yetiştiriliyor.
Ancak, yamaçlarda bulunan bu muz bahçelerine, gerek gübre taşınması ve gerekse olgunlaşan muzların toplanması için: özel motorlu teleferik düzenleri kurulmuş. Ayrıca: yörede bol miktarda, Frenk inciri olarak bilinen, üzeri dikenli bir tür tropikal meyve de bulunuyor. Bunun da tadına bakmayı sakın ihmal etmeyin.
Antalya Gazipaşa Lamus-danda antik kenti
LAMUS-ADANDA ANTİK KENTİ
İlçe merkezine 15 km. uzaklıkta, kuzeydoğuda, Adanda köyünün 2 km. kuzeyindedir. Giriş ücretsizdir.
Antik kent: yüksek ve sarp bir dağın tam zirvesinde kurulmuştur. Çevresi surlarla çevrilidir ve giriş kapısı: güneydeki büyük bir kulenin bulunduğu yerdendir. Yani, kent kapısı, büyük bir kule ile koruma altına alınmıştır. Surların içi kısmında, başka bir sur kalıntısı daha görülüyor. Bu da, iç kalenin varlığının işareti.
Roma döneminde: buranın, bölgedeki yerleşimlerin başkenti konumunda olduğu ve isminin “Lamotis” olduğu tahmin ediliyor.
Burada: iki tepe arasındaki düzlük alanda görebilecekleriniz: kayalara oyulmuş çeşme, iki tapınak ve agora bölümü. Bu tapınaklardan biri: Roma imparatoru Vespasianus ve diğeri Titus adına yaptırılmıştır.
Akropol bölümünde: blok taşların oyulması ile yapılmış, yekpare yani tek parça lahitler de görülebiliyor ki, bunlar da muhteşem güzel. Bu özellikleriyle: dağlık Kilikya bölgesi kültür ve sanatının üst düzeyi yansıtılmaktadır.
Antalya Gazipaşa Nephelis-Muzkent antik kentiAntalya Gazipaşa Nephelis-Muzkent antik kenti
NEPHELİS-MUZKENT ANTİK KENTİ
Gazipaşa-Mersin kara yolunun 15. km. de, güneye dönen yoldan sapıldığında, Muzkent köyünün içinden geçilerek, 5 km. sonra buraya ulaşılmaktadır. Hemen denizin dibindedir. Dik bir yamaçtan denize doğru indiğinizde, adı Zeytincik (Elaiossa) olan küçük bir ada var.
Kent: Arkhelais tarafından: MÖ.20 ile MS.18 yılları arasında kurulmuştur. Tipik bir dağlık Klikya şehridir. Ancak, dağlık Klikya bölgesinin en doğudaki şehri olarak önem kazanmaktadır.
Diğer öne çıkan özelliği: bu kentte, para basılmış olmasıdır. Kentin bastığı sikkeler: Kommagene kralı 4’ncü Antiokhos ve karısı İotepe dönemine rastlamaktadır. Ancak, bu sikke basma konusu: Roma döneminde de sürdürülmüştür. Ancak ,Roma döneminde, bölgenin resmi adının “İuliosebaste” olduğu biliniyor.
Bu antik kent: 3 bölüme ayrılmaktadır
Bunlardan birinci bölüm: düzlükte bulunan ve “Ala kilise” olarak isimlendirilen yapı kalıntısı. Bu yapı: dikdörtgen planlı ve çok mekanlı olarak görülmektedir.
İkinci bölüm: Akropol ve yamaçları. Burası: küçük bir tepenin üzerinde ve yamaçlarındadır. Sur duvarları nispeten sağlam olarak günümüze ulaşmıştır. Ayrıca: tapınak olduğu düşünülen bir yapı kalıntısı görülmektedir. Bu tapınak kalıntısı: alınlık seviyesine kadar korunmuş olarak günümüze ulaşmıştır.
Üçüncü bölüm: Kuzey kısım. Burada: tamamen tahrip olmuş bir yapı kalıntısı bulunmaktadır. Ayrıca, şehrin geniş akropolu ve kireçtaşı yatakları burada görülmektedir.
Antalya Gazipaşa Hasdere köyüAntalya Gazipaşa Hasdere köyü
HASDERE KÖYÜ
İlçe merkezine 6 km. uzaklıktadır.
Burası: Gazipaşa ilçesinin ilk yerleşim yeridir. Köyün ilk ismi: Naycar. Burada: icar toplandığı için, bu isim kullanılmıştır. Hasdere ismi ise, köyün içinden geçen çaydan gelmektedir.
Köyün tarihi geçmişinin, 1300 yıllarına kadar indiği bilinmektedir. O dönemlerde, köydeki yerleşim yerinde, derebeylerinin bulunduğu biliniyor. Silifke-Antalya arasındaki en önemli yerleşim yeridir. Osmanlı döneminde de bir merkez olarak kullanılmıştır.
Günümüzde, buradaki köyde: kime ait olduğu bilinmeyen bir türbe vardır. Türbe: kare planlı ve üstü kubbe ile örtülüdür. Herhangi bir süslemesi bulunmamaktadır. Ayrıca, köyde eski dönemlere ait sivil mimari örnekleri görülebilmektedir. Bunlar: çeşme, medrese ve bir kısım ev.
Ancak, bu tarihi evlerin birçoğu, günümüze kadar, sağlam olarak gelmiştir. Bu yönü ile, köy görülmeye değerdir. Köy hakkında anlatılan bir gelenek var. Şöyle ki: eskiden, köyde suç işleyenlerin cezası, Köy Konağında, köyün ileri gelenleri tarafından verilirmiş.
Ancak bu ceza biçimi: suçluya tokat atma, suçluyu aşağılama şeklinde olurmuş ve daha sonra suçlu, jandarmaya teslim edilirmiş. Bu uygulamanın, 1960’lı yıllara kadar, köyde devam ettirildiği söyleniyor. Yani, bir anlamda “Köy Konağının Adaleti”.
Antalya Gazipaşa Halil Limanı
HALİL LİMANI
Alanya-Gazipaşa ilçelerinin sınırındadır. Bu iki ilçe sınırlarını, bu liman belirliyor.
Liman bölgesi: günümüzde denize girilebilen güzel bir yer. Denize uzanan küçük bir burun ve bunun iki yanında, iki güzel plaj var.
Plajın hemen üzerinde yükselen burundaki yapı kalıntısının ise, ilk bakışta bir kaleyi andırsa da, aslında bir kilise kalıntısıdır. 31 metre uzunluğunda ve apsis kısmı sağlam olarak günümüze ulaşmış bir bazilika kalıntısı görülüyor.
Apsisin iç kısmında mozaikte yazılmış yazı izleri var. Bazilikanın dışında ise, mezarlar ve kuzeyde ise deniz kenarında evlerin kalıntıları görülüyor. Aslında, bölgedeki “İotape” kentinin asıl kalıntıları, yolun kara tarafında görülüyor.
BIÇKICI MANASTIRI
İlçenin hemen girişinde, levhaları takip ederek ulaşabilirsiniz. Yaklaşık 2 km. uzaklıkta. Gazipaşa’nın dış mahallelerinden geçtikten sonra, Orman Kampı görülüyor. Orman kampı girişinde aracınızı bırakıp, yürümeniz gerekiyor.
Çam ağaçları ile çevrili orman içindeki patikadan, yaklaşık 400 metre kadar yürüdükten sonra, Manastırın kalıntılarının yayılı bulunduğu alana ulaşılıyor.
Aslında, burada yalnızca manastır kalıntısı yok. Başkaca kalıntılar da var. Bunların yani yapıların çoğu, yerel moloz taşlarla yapılmıştır. Tüm yapıların merkezinde; bir bazilika var. Ama, bu bazilika yapısının da, yalnızca kuzey duvarı günümüze sağlam olarak ulaşmıştır.
Manastırın batı yönünde: sahil düzlüğünde, 2 katlı moloz taştan yapılmış bir duvar örgülü yapı var. Bu yapı: kare planlıdır. İki katlıdır. Yapı, bir Ortaçağ kulesi görünümüz sunuyor.
İbradı ilçesi, Toros dağlarının arasında, pek kimsenin bilmediği bir yer. Ancak, bir zamanlar ve özellikle Osmanlı döneminde: bürokrasi için yetiştirilen: Paşa, Kadı, Ulema gibi insanların yoğunluğu, buranın önemini ortaya çıkarmıştır. Günümüzdeki öne çıkan özellikler ise, üzüm ve kardelen çiçekleri.
Antalya İbradı
ULAŞIM
İbradı, bağlı bulunduğu il merkezi olan Antalya’ya: 180 km. uzaklıktadır. İbradı-Konya arasındaki uzaklık: 200 km. İbradı-Manavgat arasındaki uzaklık: 93 km. Buraya ulaşmak için, Manavgat üzerinden gitmeniz gerekiyor.
TARİHİ
Bölgede: ilk yerleşimcilerin Hititler olduğu ve daha sonra, Roma döneminde de buranın yerleşim yeri olarak kullanıldığı görülmektedir.
Osmanlı dönemine ait bir kısım paranın bir yüzünde “Duribe fi İbradi” isminin yazılı olduğu görülmektedir. Çünkü: Osmanlı Padişahları, hazine paralarını hep merkezi yerlerde bastırmamış, seyahat ettikleri yerlerde de para bastırmışlar ve bunun hatırasına, paranın bir yüzüne, basıldığı yerin ismi yazılmıştır. Yani, bu da, Osmanlı döneminde, İbradı bölgesinin önemini ortaya koymaktadır.
İlçe, özellikle tarihi geçmişinde geçirdiği üç büyük yangın ile öne çıkmaktadır. 1889 yılında çıkan yangında birçok ev yanmış ve yöre, yeniden inşa edilmiştir. Ancak, bu yangının en büyük özelliği: yerleşim yerinde bulunan, İbradılı Mustafa Efendi denen bir kişinin konağındaki, Zeynep isimli bir cariye tarafından çıkarılmış olmasıdır.
Adı geçen cariye, olayın ortaya çıkması üzerine, idam edilmiştir. Bu idam olayı: Osmanlı imparatorluğunun merkezinde, Ceride-i Havadis gazetesinde yayınlanmış ve tüm yurtta duyulmuştur.
1990 yılına gelindiğinde, bölge İlçe statüsüne kavuşmuştur.
İbradı isminin kaynağı: Arapçada, kelime anlamı “serin yer” anlamına gelen, Ebret kelimesinden türetilmiştir.
Antalya İbradı
GENEL
Yörenin rakımı, yani denizden yüksekliği: 1300 metredir. Yerleşim yerinin bulunduğu ovanın genişliği 2 km. ve uzunluğu ise 15 km. dir. Manavgat’a kadar giden, Manavgat çayı ise, bölgenin en büyük akarsuyudur. Irmak kıyısında: incir, zeytin gibi bitkiler yetiştirilmekte ve ayrıca, en aşağıda sözünü edeceğim gibi, Alabalık vadisi boyunca, balık restoranları bulunmaktadır.
İklim: yörede Akdeniz iklimi hüküm sürmesine rağmen, yükseklik nedeniyle, gündüz 30 derece civarında olan sıcaklıklar, geceleri 10 dereceye kadar düşmektedir. Nem ise yok denecek kadar azdır. Kışın yoğun kar yağışı görülür. Bu yüzden, belde, yörenin yazlıkçı mekanlarının yapıldığı bir yer olarak, son yıllarda öne çıkmaktadır.
Ekonomik etkinlikler düşünüldüğünde, yöre insanı geçimini: hayvancılık ile sağlamaktadırlar. Hayvancılık denilince, yörede: kıl keçisi öne çıkıyor. Bunun dışında, üzüm etkin tarımsal faaliyetler de yürütülmektedir. Yüksek kesimlerde ise, orman işçiliği öne çıkmaktadır. Özellikle üzüm konusu önemli çünkü, sonbaharda yörede “Üzüm Festivali” düzenleniyor.
GEZİLECEK YERLER
KONAKLAR
İlçe merkezinde, her ne kadar tarihi süreç içinde, yoğun yangınlar yaşanmış olsa da, günümüzde 8 tarihi konak, koruma altına alınmıştır. Tarihi evlere merakı olanlar için ilginç gelebilir. Bu evlerin duvarları: kesme taş ile yapılmıştır. Aralarında ise, ahşap hatıllar konulmuştur. Üst katlar ise, araları sıvalarla doldurulmuş ahşap yapılıdır. Evlerin en ilgi çeken yerleri: pencereleri, kapıları ve oda tavanlarındaki ahşap oyma süslemelerdir.
ARAPASTIK KESTANESİ
Garip isimli bir kestane ağacı. Arapastık. Neden bu ismi almış. Tarih bölümünde, 1889 yılında, burada çıkan yangının, bir Arap cariye tarafından çıkarıldığını yazmıştım. Bu Arap cariye, yangını çıkardığının tespit edilmesi üzerine, burada, bu ağaca asılarak idam edilmiştir.
Ağaç ilginç. Tahminen 1000-1100 yaşında olduğu sanılıyor. Muhteşem büyük. Çevresi 18 metredir. Ağacın hemen yanında, İbradı mezarlığı bulunuyor.
Antalya İbradı
SÜLEK YAYLASI
İlçe merkezine 22 km. uzaklıktadır.
Burada, geleneksel olarak her yıl: Nisan ayının ilk haftası “Kardelen Festivali” düzenleniyor. Kardelenler, 1200-1500 metre yükseklikteki Toros dağlarında, kendiliğinden yetişmektedir. Ancak, bilinçsizce söküm nedeniyle, sayıları gittikçe azalmaktadır.
KARGIHANI KERVANSARAYI
Selçuklu eseridir. Günümüzde oldukça harap durumdadır. Selçuklu döneminde, Antalya-Konya arasındaki en kısa yol buradan geçiyor. Han yapısı: 50 x 45 metre boyutlarındadır. Ortadaki avlunun çevresinde, odalar görülüyor. Her odanın tavanında, bir pencere bulunuyor. Kapının tam karşısında ise, taştan oyulmuş hayvan yemlikleri var.
MAĞARA
İlçe merkezine, 7 km. uzaklıktaki Ürünlü köyünün, 5 km. güneydoğusunda, derin ve sarp bir yamaçtadır. Buraya ulaşmak için: Akseki-İbradı-Ürünlü köyü yolu takip edilmesi gerek.
Ürünlü köyünden, mağaraya ulaşabilmek için, muhtemelen 1 saatlik yolculuk yapmanız gerekiyor. Mağaranın bulunduğu yer, milli park ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Ancak, mağara günümüzde turizme açılmamıştır. Mağarada, 200 metre uzunluğunda bir yer altı gölü var ve buraya botlarla girmek mümkün.
Gölün sonunda ise, 44 metrelik dik bir traverten bölüm üzerinden, mağaranın ikinci katına çıkılıyor. Ancak, buraya çıkılabilmesi için, özel teçhizat ve çivili ayakkabılar gerekiyor. Burada da, 130 metre uzunluğunda, ikinci bir sığ göl var. Mağaranın toplam uzunluğu: 1850 metredir. Mağara: Altınbeşik-Düdensuyu mağarası olarak isimlendirilmektedir. 1966 yılında bulunmuştur. Mağara içinden çıkan su: Beyşehir gölü ile irtibatlıdır.
ALABALIK VADİSİ
İlçe merkezinin 8 km. güneyinde, Manavgat çayı üzerindedir. Vadinin uzunluğu: 15 km. olup, çevresinde yemyeşil bir orman ortamı var. Vadinin ortasından geçen Manavgat çayında ise, bol miktarda alabalık var. Irmak kıyısındaki restoranlarda, alabalık yiyebilirsiniz. Ayrıca, günübirlik piknik yerleri de var.