Antalya’nın şehir içinde gezmeye devam ediyoruz. Hemen şehrin merkezinde ve birkaç yoldan, kale içi mevkiine girmek, yat limanına inmek mümkün. Uzaktan bakıldığında; güzel bir görüntüsü var.
Deniz ve kara surları tarafından kuşatılan kent merkezine, günümüzde kaleiçi deniliyor. Kale içinin; sokakları ve yapıları yapıldıkları döneme ait bir çok izi, günümüze kadar taşımakta.
Yani; orijinal halleriyle korunuyor. Eski evler; yapıldıkları dönemlere ait, yalnızca mimari açıdan değil, aynı zamanda insanların yaşam şekli, davranışları, gelenekleri ve sosyal yönleri hakkında da, günümüze birçok bilgiyi taşımakta.
Bu bölgede görebileceğiniz tarihi yapılar: Kesik minare ve Hıdırlık Kulesi. Kesik minare: ilk yapıldığında kilise olarak inşa edilen ve daha sonra Selçuklular döneminde camiye dönüştürülen ve minare eklenen (minarenin üst yani huni bölümü olmadığından, kesik minare olarak isimlendiriliyor), cami olarak kullanılan, 1800’lü yıllardaki büyük bir yangında tahrip olan ve bunun üzerine kullanıma kapatılan tarihi bir yapıdır.
Bunun hemen devamındaki yolun sonunda, deniz kıyısında ise, Hıdırlık Kulesi denilen yer bulunuyor. Burası da, şehir surları üzerinde bulunan bir gözetleme kulesi olarak önem kazanıyor.
Kale içinin dar sokaklarında gezin. Sokaklar; çoğunlukla, limandan yukarılara doğru, dış surlar yönünde uzanıyor. Evler; genellikle yığma taştan ve ağaç bağlantılı olarak yapılmış. Hepsinin; bir sokak ve birde sokak görmeyen bahçe cephesi var. Birçok ev, aslına uygun olarak restore edilmiş.
Günümüzde; kale içi; eğlence yerlerinin, pansiyonların, restoranların, hediyelik eşya satan dükkanların ve antika halı satan mağazaların bulunduğu, eşsiz güzellikte bir turizm merkezi. Pansiyonlarda kalma imkanı var, ayrıca: bazıları sokaklara kadar taşan restoran ve kafeteryalarda, güzel saatler geçirebilirsiniz.
Çünkü: gerçekten, burada otantik bir görünüm yaratılmış. Tüm bunların yanında, en çok ilgimi çeken: burada, özel güvenlik elemanlarının bulunması. Bu elemanlar: bazen bir veya iki kişi ve bazen de, minyatür bir motorlu araç üzerinde, çevreyi dolaşıyorlar.
Elbette, bu durum, özellikle akşam, geç saatlerde, burada gezinen turistlerin kendilerini güvende hissetmeleri için büyük bir hizmet. Burada da, dar sokaklarda ilerlemeye çalışan araçları görünce sinir olmamak mümkün değil. Neyse ki, birçok sokağı; bariyer ile kapatarak, araç girmesini engellemişler.
Yat limanı olarak görülen yer ise; bir zamanlar, Antalya şehrinin limanı imiş. Türkiye’nin güney kıyısında, Mersin’den sonra, gemilerin yanaşabileceği ikinci büyük limanmış. Bugün ise; bu limandan sadece yatlar yararlanmakta. Kentin batısında yapılan endüstri limanının çalışmaya başlaması ile, eski limanın, yani buranın adı, yat limanı olarak değiştirilmiş.
Buraya gittiğinizde; kıyıya bağlanmış özel yatlardan çok, günübirlik çevre gezisi yapılan yatları göreceksiniz. Zamanınız varsa, mutlaka değerlendirin, bunlardan biri ile çevre gezisine katılın, doğuda düden şelalesinin Akdeniz’e karıştığı yere kadar gidiyorlar.
Yani: 1,2,4,6 saatlik ve bazıları yemekli yolculuklar yapılıyor ve yolculuk süresine ve yemek durumuna göre, ücretler değişiyor. Hatta: gece saatlerinde, mehtap turları bile düzenleniyor. İlginizi çekebilir, çevrede güzel bir gezinti için, değerlendirebilirsiniz.
Ayrıca, batı kesiminde ise, deniz kıyısında, travertenlerin altında, çok güzel mağaralar görebilirsiniz. Yat limanında; bunun dışında zamanınız kalırsa; liman boyu yürüyüp, dalga kıranın üstünden veya limanın devamındaki büyük kayalık blokların üstünden; denizi ve kıyıya vuran dalgaları seyretme şansınızda var. Ama: yat limanının en olumsuz tarafı: her ne kadar hemen inişte, çok büyük bir otopark bulunmasına rağmen, bazı araçların, inatla ve ısrarla aşağılara kadar inmesi ve yayaları rahatsız etmesi.
Bence: gerek kale içi ve gerekse yat limanına kesinlikle motorlu araç yani otomobil sokulmamalı, insanlar yürüyerek de buraları gayet rahat gezebiliyorlar. Yat limanında, son bir not: göze çarpan bir not: kirlilik. Burayı ziyaret eden yerli ve yabancı turistler, sanırım yanlarındaki bütün çöpleri, buldukları en yakın yere bırakmayı huy edinmişler, çünkü çevrede aşırı bir kirlilik göze batıyor.
Evet; Antalya’ya gelip, kale içine ve yat limanına inmeden olmaz. Aşağıya doğru, Orduevinin karşısındaki yoldan yat limanına inin ve sonra, kale içi evlerinin arasından, dar sokaklardan gezerek yukarı çıkın.
Güzel bir akşam gezintisi olacağı kesin. Yaz günlerinde, gündüz havanın durumu malum. Sıcaktan etkilenmemek için, akşamı tercih etmenizde yarar var. Zaten: inmek kolay ama çıkmak bir hayli zor, özellikle sıcak saatlerinde yat limanından yukarı çıkmak tam bir ızdırap.
Antalya şehri tanıtımı ve gezilecek yerlerle ilgili yazım için.