Ankara Altınköy Açık hava Müzesi

Ankara Altınköy Açık hava Müzesi

 

Altındağ Beşik kaya Mahallesinde: 350 gecekondu yıkılarak burası yapılmıştır. Hüseyingazi 8 cadde veya Karapürçek tarafından ulaşılıyor.

Ankara-Samsun kara yolunda, Mamak Muhabere Okulu geçildikten sonra, sola Karapürçek istikametine dönülür ve 8 km sonra buraya ulaşılır. Saat: 10.00-19.00 arası açıktır.

Bölge tamamen açık hava olduğu için, havanın güzel yani yağışsız olduğu bir günü tercih etmelisiniz. Şunu da unutmamak gerek, burası peyzaj olarak sürekli inişli çıkışlı bir alan, mutlaka ve mutlaka spor ayakkabısı giymelisiniz.

Düz bir yer neredeyse çok azdır. Unutmadan, burada piknik yapılmasına izin verilmiyor. Tuvaletler ücretsiz.

Dışarıdan yiyecek getirmek yasak. Otopark var ama hafta sonu çok yoğun oluyor.

Bir dere yatağı ve çevresindeki yeşillik alan değerlendirilerek proje genişletilmiştir. Bu projede: yel değirmeni, su değirmeni, köy evleri, cami, çamaşırhane, okul, bakkal, köy kahvesi ve asma köprü bulunuyor. 500 dönüm arazi üzerindeki proje, yaklaşık 2 yılda gerçekleştirilmiş.

Gerek köy kültürünü tanımak ve gerekse tertemiz bir havada ve doğada bir gün geçirmek isteyenler için idealdir. Ancak özellikle rahat bir ayakkabı giymenizi öneririm. Buraya fotoğraf çektirmek için çok sayıda gelin-damat geliyor. Gelin-damat dış çekimleri burada ücreti karşılığı yine buranın fotoğrafçıları tarafından yapılıyormuş.

Burada: çeşitli hayvanlar bulunuyor, koyunlar, kuzular, inekler, öküzler, atlar, eşekler, köpekler, arılar, horozlar, tavuklar, kediler, kuşlar ve özellikle ceylanlar, karacalar ilgi çekiyor. Eski Cumhurbaşkanlığı Çankaya köşkünde bulunan ceylanlar da buraya getirilmiş, diğer ceylan ve geyiklerle birlikte yaşıyorlar. 3 ceylan Altınköye nakledilmiş.

Çamlıdere’de bulunan yaralı yavru alageyik te, gerekli tedavisi yapıldıktan sonra, Altınköye getirilerek diğer hayvanlarla birlikte yaşamaya başlamış.

Ayrıca: burası bir mesire alanı, ister piknik yapın, ister koşun oynayın, isterseniz konaklarda bulunan kafede kahvaltı (odun ateşinde gözleme yemelisiniz) yapın. İçeride kahvaltı verilen 2 konak vardır. Yürüyüş yapmak isterseniz, uzunca bir yürüyüş parkuru var.

Hatta: buğday tarlası, sebze ve meyve tarlaları, meyve ağaçları, ahırlar, kümesler, at ve öküz arabası var.

Köy kahveleri düzenlenmiş, taş fırından sıcak ekmekler çıkıyor. Köyde 100 yıl öncesine ait bazı eşyalar sergileniyor. Bunlar: dirgen, dibek, tırmık, tokat, havan, el değirmeni, keşkek tokmağı ve benzeridir.

Burada zaman zaman geleneksel uygulamalar da yapılıyor, örneğin: geleneksel bir köy düğünü canlandırılıyor.

Özellikle hafta sonlarında aşırı kalabalık oluyor, sıra beklemeyi göze almanız gerek, hatta önceden yer ayırtmak daha uygundur. Serpme kahvaltı veriliyor, fiyatlar nispeten uygundur.  

Doğal ev yapımı ürünler de satılıyor.

İtfaiye Aracı

Bolu Dörtdivan’dan getirilen 1955 model itfaiye aracı, Belediye tarafından kullanıma hazır hale getirilerek Altınköy’e yerleştirildi. Olası bir yangına müdahale edecek duruma getirilen itfaiye aracı: kırmızı rengi, siren lambaları ve itfaiyeyi temsil eden 110 numaralı plakası ile Altınköy ziyaretçilerinin ilgisini çekiyor.

Altınköy Kına Evi

Kına evinde, geleneksel kına türküleri ve kına eğlenceleri düzenleniyor. Profesyonel organizasyon hizmetlerinin tümünün sunulduğu kına töreninde, geleneksel bindallılar, kına setleri, lezzetli ve zengin yiyecekler ve içecek menüleri hazırlanıyor.

Evet, yoğun talep üzerine Altınköy içinde 3 tane kına evi hazırlanmış, Kına daveti alırsanız, hangi evde olduğunu sormayı unutmayın. 120 kişi kapasiteli kına evleri, Pazartesi hariç her gün saat: 20.00-23.00 arasında açıktır.

Asma Köprü

Çelik halatlarla bağlanan ahşap asma köprünün uzunluğu 150 metre, yüksekliği ise 30 metredir. Köprünün tam ortasına geldiğinizde, Altınköy’ün muhteşem manzarasını izleyebilirsiniz.

 

Köy Kahvesi

Karabük ili Yortanazarı Beldesi Ova köyünden sökülerek buraya getirilmiştir. Çantı ev tekniği özelliklerine sahip köy kahvesi, hiç çivi kullanmadan geçme yöntemle yapılmıştır. Durmuş Kocakaya isimli şahıstan alınan konakta 68 yıl ikamet etmiştir.

11 yıl kapalı kaldıktan sonra, fırınlara odun olarak satılacak iken son anda kurtarılarak, gerekli izinlerle Altınköy Açık Hava Müzesine taşınmış, monte ve restore edilmiş, 2014 yılından bu yana köy kahvesi olarak kullanılmaktadır.

Köy parkta yerini alan köy kahvesi: 260 metre karelik kullanım alanına sahiptir. Kahvenin duvarları meşe ve gürgen ağacından yapılmıştır. Aynı anda 200 kişiyi ağırlayacak kapasiteye sahiptir. Köy kahvesinde bulunan 60 yıllık radyo ise, nostaljik sesleri ve ezgileri günümüze taşıyor.

Köy kahvesinden bakır kazandan mutlaka çay için. Ahşap iskemlelerde oturun, sedirlerde oturun, şöminede çatırdayan odun seslerini dinleyin, köy kahvesinin hemen yanında çay bahçesi var. Tahta sandalye ve masaların bulunduğu çay bahçesi önündeki manzara ile gerçekten ilgi çeker. Burada da yayık ayranı için.

Ova Camisi

1900’lü yılların başında inşa edilen Ova Camii, Yortan Pazarı Ova Köyünden sökülerek buraya getirilmiş ve yeniden kurulmuştur. Orman köyünde yaşayanların merkeze taşınması nedeniyle 10 yıldır cemaati bulunmayan ve kapalı durumda olan cami, muhtar ve muhtar heyetiyle anlaşılarak alınmış ve burada yeniden kurulmuştur.

Caminin parçaları tek tek numaralandırılmış, sökülmüş ve 2013 yılında kamyonlarla taşınarak buraya getirilmiş, yeniden kurulmuştur. Minaresi camiye uygun olarak yeniden yaptırılmıştır. Geçmişte tekke olarak da kullanılan cami, Altınköy Açık Hava Müzesinin simgelerindendir.

Kütük, gövde, şerefe, külah ve alem bölümlerinden oluşan cami minaresi 15 metre uzunluğunda ve tek şerefelidir.

Minarenin tasarımı, Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor. Cami minaresi, 100 yıllık ahşap ve bakırın kaynaşmasıyla oluşan dizayna sahiptir. Minarede ses sistemi yoktur. Minarenin şerefe kısmına cami içindeki merdivenlerle çıkacak olan müezzin, ezanı çıplak sesle okuyor.

KONAKLAR

Çantı evler

Karadeniz bölgesinde, ormanlık bölgelerde ağaç gövdelerinin üst üste yığılarak yapılan evlere çantı evler denir. Yontulmamış ya da kereste haline getirilmemiş uzun ahşap kütükler, aralarına geçmeler geçirilerek birbiri üstüne oturtulur.

Bu yapım tekniği: Türkiye dahil tüm dünyada özellikle ormanlık bölgelerde görülür. Ancak kullanımı gitgide azalmaktadır. 1950’li yıllara kadar Doğu Karadeniz bölgesinde sıkça görülen bu evler, zamanla yok olmaya yüz tutmuştur.

Altındağ Belediyesi: çantı evlerinin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için, Karabük ve Kastamonu orman köylerinden satın aldığı çantı evlerini, tek tek söktürmüş, kamyonlara yükletmiş ve Altınköy Açık Hava Müzesi içinde yeniden kurdurmuş ve restore ettirmiştir.

Evet, park alanı içinde bu çantı türü evleri de görebilirsiniz.

Berberler konağı

Burası: Karabük Yortanpazarı Berberler köyünden sökülmüş, buraya getirilip yeniden monte edilmiştir. İsmail Berber’den alınan ve hiç çivi kullanmadan, 1950’li yıllarda yapılan ahşap çantı konak: kayın ve meşe ağacındandır.

Ağırlık 125 tondur. 1970’li yıllarda heyelan geçirmesi nedeniyle, yıllarca kapalı kalmıştır. Konağın parçaları yerinde tek tek numaralandırılmış, sökülmüş ve Açık Hava Müzesinde yeniden monte edilmiştir.

Sökümü, nakliyesi, montaj ve restorasyonu 3 ay süren konak, 2014 yılında hizmete açılmıştır.

Emdiler konağı

Karabük ili Tır köyünden sökülerek buraya getirilmiş, yeniden kurulmuştur. Maden işçisi Selahattin Emdi tarafından 1940’lı yıllarda hiç çivi kullanmadan köknar ve meşe ağacından yaptırılan konak, 2012 yılında ev sahibi ve varislerinden satın alınarak tek tek numaralandırılmış, sökülmüş, kamyonlarla Altınköy’e nakledilmiş ve burada yeniden monte edilmiştir.

Tüm nakil işlemleri 4.5 gün süren konak, 2014 yılında hizmete açılmıştır.

Hacı Osmaanoğlu Konağı

Karabük ili Yortanpazarı beldesinden sökülerek Altınköy Açık Hava Müzesine getirilmiş, yeniden kurulmuştur. İsmail Hacıoğlu isimli kişiden alınan bu konak, bulunduğu yerde farklı bir üne sahiptir. En büyük çantı konaklarından biridir.

Konak, hiç çivi kullanılmadan, geçme yöntemle yapılmıştır. Konağın bulunduğu mevkiin sarp olması nedeniyle, zor şartlarda sökülerek 20 kamyonla taşınan meşe ve kaya gürgeni ağaçlarından yapılan konağın sökümü, montajı ve restorasyonu 6 ay sürmüş, 2014 yılında Altınköy’de hizmete açılmıştır.

Döngeller Konağı

Burası, kahvaltı mekanı olması nedeniyle yoğun tanınıyor. Konak, Karabük ili Yenice ilçesi Yortanpazarı Beldesinden sökülerek buraya getirilmiştir.

1975 yılında Muhittin Karadöngel tarafından yaptırılan ve çantı ev özelliğine sahip konak, hiç çivi kullanmadan, meşe ve köknar ağaçlarından yapılmıştır.
67 ton ağırlığında ve 230 metre kare büyüklüğündeki konak, 2012 yılında kamyonlarla buraya nakledilmiş, 4 ay süre sonunda tamamlanarak 2014 yılında hizmete sokulmuştur.

Köy Konağı

Altınköy açık hava müzesinde, köy konağı konseptiyle hizmet veren 5 butik otel var. Bu otellerde konaklama ve yemek hizmetleri, Altındağ Atatürk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencileri tarafından sağlanıyor.

Konaklarda uygulamalı eğitim gören öğrenciler hem staj yapıyor hem de gelir elde ediyorlar.

5 konağın 28 yatak kapasitesi var. Otellerde kalan konuklar, 100 yıl önceki Anadolu köyüne geri götürülüyorlar. Açık hava müzesi, pazartesi günleri kapalı olmasına rağmen konaklar açık bulunduruluyor.

Ahşap konaklar: köy havası almak, şömine başında nostalji yapmak ve eskiye özlem duyanlar için muhteşem bir fırsat.  (günkü: fiyatlar, kahvaltı dahil kişi başı 110 TL.dir.

Değirmen

Altınköy’de iki tane değirmen var, su değirmeni ve yel değirmenidir.

Yel değirmeni, köyün yüksek bir yerine konumlanmıştır, bu yüzden gitmek istediğinizde 3-4 km kadar yürümeniz gerekir. Önünde, buğday tarlası var. Yel değirmeni çalışıyor ve ziyaretçilere buğdayın nasıl una dönüştüğünü gösteriyor.

Ankara Ağaç Ayak Cami

Ankara Ağaç Ayak Cami

Ankara, Akbaş Mahallesi, Ulucanlar caddesi üzerindedir.

1795-1706 yılları arasında yapılmıştır.

Meyilli bir arazi üzerinde yapılmıştır. Boyuna dikdörtgen planlıdır. Duvarları, kerpiçtir. Bu duvarlar üzerindeki mukavemeti arttırmak için: bol miktarda, ağaç hatıl ve direkler kullanılmıştır. Bu yüzden: Ağaç Ayak camii ismi verilmiştir.

Kırma çatılı ve ahşap tavanlı caminin tavanı, güzel bir görünüş arz etmesi ve eski ahşap işçiliğini yansıtmasına rağmen, kesin olan şudur; orijinal değildir. Yalnızca: kuzey cephe, tuğladan yapılmış ve ağaç hatıllarla takviye edilmiştir.

ONARIM

İlk yapılışında: toprak damlı küçük bir yapı olan cami, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılarak, bugünkü şeklini almıştır.

Arazi konumundan ötürü, düzenli bir planı olmayıp, dikdörtgen planlı, üzeri çatılı moloz taştan yapılmış bir yapıdır. Son cemaat yeri yoktur.

Mimari yönden, herhangi bir özellik taşımamakta olup, çok sade bir yapıdır. Cami içindeki bezemeler de bir özellik taşımamaktadır.

Giriş kapısı üzerindeki ve yanlarındaki pencereler üzerinde, tuğladan sivri kemerli alınlıklar bulunmaktadır. Kuzey cephede, mahfile açılan pencerelerin içleri kapatılmış ve küçük tezyini birer niş şeklini almıştır. Kuzeybatı köşede bulunan ağaçlar, pahlıdır.

Bazı kısımlarda, bilhassa mahfilin alt tavanındaki işçilik ve malzeme, tavanla ayrılık göstermektedir. Düz tahtalar üzeri ince çıtalarla kare bölümlere ayrılmış olan tavanda çıtaların kesiştiği yerlere, baklava halinde, ufak tahta plakalar konmuştur.

Orta kısımda, 6 kenarlı bir göbek tavan yüzeyinden çıkıntı teşkil edecek şekilde yapılmış ve çevresi aşı boyalı nakışlarla süslenmiştir. Kenar pervazları ile çevrilmiştir. Orta göbeğin içi ise, birbirine geçmiş daireler ve bu daireler ortasında ışınlı yıldızlarla tezyin edilmiştir.

Kuzey taraftaki mahfilli, iki ahşap direk taşımakta olup, mahfilin orta kısmı, yanlara göre balkon şeklinde, ileri doğru çıkıntı teşkil etmektedir. Kenarları aşı boyalı nakışlarla tezyin edilmiş mahfilin nakışları, tavan nakışlarından daha eski olduğunu gösterir.

Kıble duvarı ortasındaki alçı mihrabı mücesemdir. Tavan hizasına kadar yükselen mihrap, en üstte bir sıra palmetle nihayetlenir.

Mihrap nişi 5 kenarlı ve köşelerde 2 sütunçe ile süslenir. Niş üzeri mukarnaslarla ve nişin iç yüzeyi, alçak kabartma ve geometrik geçme motiflerle, köşe dolguları da, aynı şekilde motiflerle süslenmiştir. Mihrap nişinin çevresini, 3 bordür çevreler.

Dışta ve içte, Kelime-i Tevhit yazılı, iki bordür arasında, birbirine geçmiş ovallerle süslü ikinci bir bordür bulunmaktadır. Mihrabın üzerinde, üst üste 3 kitabe bulunur ki, bunlardan ortadaki iki parçalıdır. Ahşap merdivenin altındaki üçgen pano geçmeler halinde yapılmıştır. Bütün yüzey hatayi, rumi ve kıvrık dallarla bezenmiş nakışlarla: kırmızı, siyah, sarı renkler kullanılmıştır.

MİNARESİ

Kuzeybatı köşesine, küçük bir minare oturtulmuştur. Ahşap ve yüksekliği azdır.

Ankara Ulus Roma yolu

Ankara Ulus Roma yolu

Cardo Maximus olarak isimlendiriliyor.

Ulus Şehir Çarşısı temel kazısı sırasında bir kısım tarihi eserler çıkınca: burada 1995 yılında yapılan resmi arkeolojik çalışmalarda: Geç döneme ait bir Roma yolu kalıntıları bulunmuştur.

2006 yılında, Ankara Valiliği tarafından yapılan otopark çalışmaları sırasında ise: bu Roma yolunun devamı bulunmuştur.

Günümüzde: zemin seviyesinin 2 ile 3.30 metre altında kalan; Roma yolunun toplam 215 metre ve genişliğinin 6.5 metre olduğu düşünülüyor.

Yolun kenarlarında: yayalar için yapılmış 20 cm yükseklikte ve 1.5 metre genişlikte kaldırım blokları bulunmaktadır.

Yolun zemini taş kaplıdır ve altındaki oluktan şehrin kanalizasyonu geçer.

2007 yılında yapılan arkeolojik araştırmalarda: burada 1800 yıllık “Hermes” heykeli, 11. yüzyıla tarihlenen Selçuklu kandilleri ve Osmanlı d önemine ait pipo ve porselenler bulunmuştur.

Çok sayıda pipo çıkması üzerine yapılan araştırmalarda: Osmanlı döneminde, burada “Kuyulu Kahvehane” denilen bir mekanın bulunduğu anlaşılmıştır.

Bu pipolar: üzerinde geometrik ve çiçek desenli, üzerinde yapan veya kullananın mührü bulunan, ince işlemeli lüle taşı pipolardır. Yine burada bulunan çinilerin ise, Osmanlının son dönemlerinde Çin ve Avrupa’dan ithal edilmiş olabileceği değerlendirilmektedir.

Bölgede yapılan araştırmalarda, ayrıca: Frig dönemine ait gri seramik parçaları, Roma dönemine ait 2. ve 3. yüzyıla tarihlenen: mermerden yapılmış, başı kırık, ayakta duran bir kadın heykeli ve seramik kaplar bulunmuştur.

Bence en kısa zamanda, Ulus semtine gidin ve bu tarihi Roma yolunu görün, çünkü yakın zaman sonra görme şansınız olmayabilir.

Ekim 2014 tarihinde: Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan kanalizasyon çalışması sırasında: Hükümet caddesindeki Roma dönemine ait tarihi sütunların üzeri önce toprakla örtülmüş ve ardından asfalt ile kaplanmış ve tarih tarihe gömülmüştür.